19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKI CUMHUBİYET vm DÜNYANIN İLR RORSAN KRUVAZÖRÜ Oanajflaccraran ^ S ' I • 54 „. HAMlDtYENKU» ı I Ir Derleyen: CEMA.LEDDIN SARAÇOGL.O =halıerleri Gecekondu yüzünden kaıtlı kavga I K O D K Deniz hırçınlaşıyor 8 şubat 328, perşembe Müteaddit rotalar degiştirerek seyire devam ediyoruz. 9 şubat 328, cuma Sabahleyin saat yediyi on geçe «Gazze» ye artık geldik. Ne kadar uzun bir se yir!... Git, git bir türlü bitmek bilmiyor. Prakete işan 1252 mil. Buraya demirledik. Aman azıcık rahat edebilsek... Sahile zabitan bir mesele için gön deri'di. Bunlar bizc« meçhul. Kasabanın ahalisi hep gemiye geldiler. Öğleden sonra ikiyl yirmi bej geçe buradan da hareket ettik. Anlaşıldı: Koekoca Akdenizi kanf karış dolaşacağız. Geceleyin dokuzu kırk lki geçe «Hayfa» limanına demirledik. Kömürler hazırlanmif oldugundan he men almıya basladık. Burada halk bizim kömür almamıza riyadesile yardım etti, hediyeler gelip gidiyor. Yaşasın Hayfa!... 10 şubat 328, pazar Tam Bğle üzeri, on ikide, Allahın iznila hareket ettik. Geceleyin onu çeyrek geçe de Beyruta demirladik. Gemiye irkâb binbaşısı Fevzi bey geldi. Bu zat süvari beyle görüştü. Kendisi kömür ve erzakımızın teminine memur •dilmismi*. Galiba Beyrut da bize mesken olamıyacak. Gittiğimiz her yerde ancak bir kaç saat kaüyoruz. Burada da suyumuıu fkmal ettik. 11 şubat S28, pazarteai Gece yarısıru üç «aat on Hr daldka geçe hareket ettik. Beyrutlular cHamidiye» ye ve bizler* pek ziyade ittifat ve teveccüh göeterdiler. Hediyeler pek çok! Allah tiyade eylesin; getirsinler jrlyeüra... Deniz gene azdı; kabanp duruyor. Çalkanarak seyire devam ediyoruz. 12 şubat 328, sah Denian siddetinden loça ağzmdan (•) tlncirlik ve halatlık su ile dolmuş, marmara ediliyor (yanl tulumbalarla boşaltüıyor). Dalgalar pek ziyadesile iri. O kadar ki, gemi abrayamayor (yani fırtınah havalarda gemiyi daima değisen raziyet karşısında en doğru ve fttiyatlı tarzda idare olunamıyor) krüvazör yalpa ettikçe (sağa, sola yatıp ssllandıkça) sanki hayatf kısımlan kırıltp parçalanıyormuş zannediyorum.Maamafih Cenabi Haktan ümldi kesmiyordu. dik. Bu gece burada kalacağız. 15 şubat 328, cuma Öğleden evvel saat 11,11 de Hakkın inayetıle hareket ettik. Öğleden sonra biri yirmi beş geçe «Antalya» limanma funda edildi. Ahali gemiye girip gezmek istediler, bıraktık. Geminin her tarafını gezdiler. Misaiirlerimizden kimisi ağlıyarak toplan öpüyor, kimisi krüvazörün mataforalarını öpüyor, dualar ediyorlar, çok şükür bir Osmanlı harp gemisi gördük diyorlardı. İhtiyarlar, 1293 senesindenberi Antalya ya bir Osmanlı harp gemisinin gel memiş olduğunu söylüyorlar. Dualarla, senalarla kurbanlar kesildi. Am»n Allah! Buradan da hareket edildi. Bir yerde oturmak yok, kervanlar gibi dolaş dur!... 16 şubat 328, eumartesi Seyire devam ediyoruz. Cenabı Hak muvaffak eylesin amin. 17 şubat 328, pazar Suriye sahilinde Arvat «dasına «abahleyin yediyi on geç« demirledik! Orada bulunan kömür yüklü yelken kayıkları krüvazöre aborda olarak fcömürümüzü ikmale çalıştık ve garp ordusuna (Rumelide YunanIdarla Yanyada ve havalisinde savasan Osmanlı kuvvetleri kasdediUyor) götürmek üzere erzak ve eephane aldık. Buranın ahalisi o kadar çalışkan ve vatanperver ki, saat ögleye gelmeden kömürümüzü, •rzak ve cephaneyi aldık. Bir takım hediyeler de geldi. öğleden sonra üçü «lli beş geçe Allahm iznile hareket ettik. Gene meçhul ufuklarda dolaşıp duracağtj galiba. Akşamleyin saat yediyi elli iki geçe Beyrut limanına inerken ufukta bir şey müsahede edilmisti ve akabinde kıç taraftan: cBlr torpfl «tıldı diy« »eslendiler. Makineleri tam yolla calıştırarak açıldık. Bilâhare anlasıldı ki, mevzuubahis nesne torpil olmayıp derin su iskandili imiş. Beyrutta bir kaç saat kaldık. Her ihtimale karşı gece yansma on dakika kala Beynıtu terk ederek açıldık. Öğleden önceki saatlerin birinde YAZAN telefonla ölümünü h&ber aldığım Muzafferciğim (Prof. Dr. Muzsıfer "*»•••^"Şevki Yer.er) bana, sahici sayl ile Eyübde iki aile kazma, kürek kırk yıllık dostluğun, arkadaslığm lerle birbirine girdi. Yarala ', ve kardeşliğin, firkate, hasrete ve nan 5 kisi hastaneye kaldirıldl hicrana bir ânda nasıl geçebileceğini burası. Fena; çünkü bu çirkin ke dir. Bu sütunlar, benim için. fikir ' »• • • öğretti. Ne acı bir öğreniş!.. Son yıl lime, fânilik gibi korkunç bir hakı ve hayat âlemine açılmış bırer penDün Eyübde bir gecekondu ar , l a n n d a çslışmasmı iyi yapnuyan katten çıkmadır. cere oldu. Belki onlarsız, kendime Onu bana en çok bağhyan ve kapanıp boğulurdum. sası ihtilâfı yüzünden iki aile bir k a l b i o n u d e v a v e ş i f a a r a " r a a k ^ i n birine girmış ve bıçak, kazma, kü gurbet illere çekip götürdü. Onun beni ona ısındıran taraflarından biOnun ayrıhk acısı ile yirmi dört reklerle birbirlerini yaralamışlar kaderi öyie, bizim kaderimiz böy ri de Muzafferin, en sadık okuyu saat başbaşa kahp kaîmadan erte üstüne acı HASAN ALİ YÜCEL 1 ı I KSABAHJ Mncize kabilinden apalıçarsı yangınmdan sonra «Kapalıçarşı gene bir yangın tehlikesi atlattı» haberini bu kaçıncı duyuşumuz. Sene 1959 olmasa, pek sık duyulan bu haber üzerinde fazla durmayacağım. Ama neylersiniz ki, üst üste gelen uğursuzluklarile şaşj kma döndüğümüz bir netameli yıl içindeyiz. Dikkatsizlik, basiretsizlik, tedbirsizlik. kayıtsızlık, ihmalcilik, kazaya nza zihniyeti. her günümüzü bir tehlikeye, bir kszaya, bir belâya gebe hâle getirdi. Onun için ne yalan söyliyeyim. korkuyorum, bem çok korkuyorum. «Kapahcarşı gene bir yangın tehlikesi geçirdi» haberini her duyusta çıtırdamağa başlıyan kıvılcımlar görür |ribi oluyorum; haber. kulaklanmda. kıvılcım çltırtılan gibi akis bırakıyor. Etraftakl tehlikeyi görmemok irin. tehiikeyi yokmus farzetnek icin başını kuma sokan devekuşu olmaktan vazgeçip, Kapalıçarşıyı eni konu bir gözden gecirsek, nere^inden nasıl bir ates. tehlikesi belirebilir. kesin olarsk bir tespit etsek çok yerinde bir 1 görmiiş olacağız 5 sanıyonım. 1 girdikleri meslek ve aile hayatlarının başlarında olanlar vardı. Ne hazin tahh! Telefonlar işlemeğe başladı. Haberler, gittikçe acııaşı vordu Mukaddere boyun eğmekten, kazâya rızâ göstermekten gayri ne yapılabiliıdi. Kazânın sebebini hâlâ açık ve kesin olarak bilmiyoruz. Teknik bir ânza ml, bir dikkatsizlik mi, sis mi, her ne ise bu da elhe ^ Kavgada yar3İanan tbrahim Baş, Necati Pınar, Yılmaz Şen, Ömer Ergin. Hasan Yılmaz adlı şahıslar Cerrahpaşa hastanesine kaldınlmış, diğerleri de yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Ir Hastanede kan verdikten sonra gazocağını çaldı Dün İlkyardım hastanesine kan vermek üzere müracaat edenTemel Üçiincü adında bir şahıs, kan verdikten sonra bir gazocağı çalarak kaçmıştır. Vaki ihbar üzerine Temel yakalanarak adliyeye teslim edilmiştir. Bakır ihracatı azaldı Genel ihracatımızm yüzde yirmisini tejkil eden ve her sene memlekete 3550 milyon liralık döviz temin eden bakır ihracatımızda bazı füçlüklerle karşılaşılmaktadır. Dıracatın azalmasında en büyük sebep fiatlann dünya pazarlan seviyesinden uzaklaşmış olmasıdrr. Filhakika 1955 te 240 kuruş olan bakır 1957 de 410 kurusa ve bilâhare 533 kuruşa, bu sene de 633 kuruşa çıkanlmıştır. Halbuki dünya piyasasında bakır 570 kurustur. Bakır ihracınıı yeniden eski seviyeye çıkarmak için primde bir ayarlama yapılacağı anşılmaktadır. Yanarak öldü 18 şubat 328, pazartesi LodosU bix hayli çalkandıktan sonra tekrar Beyruta dönüp demirledik. Havanın sertliği yüzünden mendireğin içine girmeğe çalıştıksa da suların cereyanmdan ve mendireğin içinde bulunan gemllerin muhtelif Tam bu «ırada tancak makinesinia vaziyette bulunmalanndan başka erpampı (hava tulumba» demek aynca da pece olmasmdan dolayı tir. Kondenserd* boşluk husule tekrar mendireğin dısına çıkıp degetirmek için içlerindeki su ve hamirledik. Yağmur dehşet, rüzüSr vayı tahliye eden ve ana makinekapıp pötürecek adam arıyor. Bir nin hareketlerile işliyen cihazdır) yere gitmeğe gelme? aman süyari bozuldu; tamir edildi. • bey burada yatalımi # y « yalvaraKaraman sahilindeld Haldonya caftım geliyor, „. .. .^.. . . : adacığı sancak baş omuzluğumuz328, salı Beyrut «hada göründü. Artık herkea sevindi. Krüvazör Kakavya limanma, 27 ku lisi ziyarete geldiler. Krüvazörün laca demirledik. Buranm resmini içi mahşer gibi; iğne atsan yere düş aldım. Fırtınanın siddetinden lki mez. Hediyeler birbirini tekip etane gulet (birikten küçük iki di diyor. Vali vekili, askert kumanrekli yelken gemisi) limanda y*tı danlar gelip gidiyorlar. Haklannyordu. Bunlann sahipleri Rum ol da merasiml mahsusa olmak üzere dugundan tezkerei osmaniyelerini toplar atıhyor. Bu gürültü Içinde (hüviyet cüzdanlarmı) aldık. Çun kömürümüzü alıyoruz. Hele baklakü bizim burada bulundufumuzu va Ile kadayrf yemekten gına eeldiişmana haber verirler diye böyle di. Limanda yabancı harp gemiieri tedbirlere ba| vurduk. Aynl za de var: tntfiHz, Fransız, Amerlkan Bunlann fiçü de manda bunlara yiyecek falan da harp gemflerl. krüvazör smıfmdan gemiler. verdik. 20 şubat 328. çarsamba Kömür 13 şubat 328, çarçamba Kakavya limanı Msltadan ziyade bir hitam buldu. Aksamieyin altıyı on harp limanı olmıya hem elverişH, dokuz geçe aynl Hakla hareket ethem de lâyık. Ufku taraaaut etmek tik; Beyrut limanmda yatan tn*iüzere adanm zirvesine bir mühen liz. Amerikan, Fransız krüvazördisle iki asker gönderildi. Limanın 'erine AUahaısmarladık isaret! ştik en gfizel bir mevkiinde, bir taş ü tik. İngilirin eevabı: »Allahaısmarzerine, Avusturya Maearistan ladık, Adiv8!ı Amerikan gemisinln bayragı resmi yapılraış; bunu boz eevabı: «Tesekkür ederim», oldu. duk, yerine yağlı boya fle Osmanlı cağı selamladı. saneagı yaptık. Buranın ahalisi bu (Arkasi T«r) saneağı şimdiye kadar görmemişler!... Limanın her taraft lâüf, her (•) <Loça> gemilerin baş taraflahangi bir rüzgâra kapah. Bütün nnda çapaya bağlı zincirlerin çık»ahil kesme taşlarla mestur. Velhâ «1 içli, dısh ufak ve güzel bir harp tıklan büyük deliğe verilen isimdir. Her geminin iskele yani sol, limanı olur. sancak yani sağ taraflarmda bu de14 şubat 328, perfembe Taras liklerden vardır. Anlaşilan fırtınasut mevkiinden gelen işaret, ufuk nin şiddetinden «Hamidiye» o kata bir duman görüldüğünü haber dar baş kıç vurmuş ki, bu delikverdi. Gemi harekete hazır bir bal« lerden içeri giren denizler, gene getirildi. Öğleden yarım aaat «on baş tarafta çapa zincirlerinin ve ra hareket ederek meçhul ufukla ' geminin alelumum halatlannın mura doğru seyretmeğe başladık. Ka ; hafaza edildikleri <?»neirtik« ve raman sahilinden Tekfurova'ya öğ 1 fthalatlık» kısunlarmı, yani der>o leden sonra beşi on geçe demirle I mahallerini doldurmuşlar. C S . !:;!!!!!nnil!!l!lll!l^ll!!lllll!llll[IIW Dün sabah saat 6 sıralannda Gar. meslekten değil, fakat yakmdan bibis Gütoğiu adında bir şahsm yal lerek söyüyebilirim. Tabiî, meslek nız oturduğu evinde, üzerine yanar • arkadaşlan onun bu taraflarınj yagazocağı döküJmüş, muhtelif yer J zacak, anlatacaklardır. leri yanan Garbis İlkyardım hasta i Muzaffer, şu veya bu kıratta bir nesine kaldınlırken ö'.müştür. Hâ i doktor olmuş veya olmamış, bana dise hakkında tahkikata devam ' ne? O benim sadece arkadaşım ve ediîmektedir. j kardeş'mdi. Mühim olan budur. BuLokantaların kontrolu ' n u n ehemmiyetini şimdi, ondan Lokanta tarifelerine tatmin edid voksul kaldığım şu ânlarda daha bir zara yapılmış olmasma rağmen derinden. daha acılı olarak hissedibazı lokantaların porsiyonlan azalt yorum. Onun hakkında benim duvguma katüacak hayli dostu olduğu tığı müsahede ediîmektedir. Şikâyetlerin artması üzerine Be muhakkaktır. O artık, hrr z a m n lediye Reisi bilâ istLsna bütün lo bize kendini aratan bir hâtıradan kantaların kontroldan geçirilmesini başka bir şey değil!.. Fena olan da bilcirmis ve gramaj i=i üzerinde önemle durulmasını istemiştir. U »ündneberi yapılan süu ve ü d b Uç. Dul Bayan Fortüne Kohen, Bay j devsmlt kontrol «onunda 14 muh , Moris Kohen, Bay Rafael Kohen. Ba! telif lokarıtada gramajın noksaa ol yan Lizet Kohen. zevci babalan Bay AVRAM ALBERT duğu tesbit edilmiştir. Bazı lokanI taların ise yemekleri gayet sulu KOHEN'in verdikleri ve gramajı böylece dol i vpfat «ttigini ve cenaze^meraslmtnln pazartesi 23 Şubat 1959 eaat 13 de <hırmağa çahştıklan gprülmüştür. nüyük Hendek Neve Şalom SinagoAçıklama . gunda icra olunacağı teessurle bilFrankfurttan Kâzım Aksur hn dirilir. zası ile aldığımız bir mektupta, son döviz kaçakçıhğı ile hiç bir alâkası olmadığı ve kardeşi Kemal Aksura hiç bir kaçak eşya göndermediği belirtilmektedir. , j leymiş. Muzaffer, gençüğinde ve ortayaşhlığında daima hâyat ve neşe i ş ! e k z e k â s i , hazırced o ı u k a l d l vablıhfı. zarafeti, hattâ mubalâğa1, denecek kadar kendıne ve köşebenzeri az bulunur, s ine itinasile medenî bir kişi idi. En büyük zevki, arkadaşlarını, meslekdaşlarını ve öğrencilerini evinde toplamak, onlara en cömerd bir ev sahibi dikkatile ikram etmek, onları neşelendirmek, zevklendirmekti. Hajatının her safhasmda yaşamayı ve iyi yaşamayı severdi. Avrupadan döndükten sonra ilk açtığı mıısyenehanede simidle çay içerek yediğimiz öğle yemeklerinde, sanki her şeyi tam ve mükemmel bir sofra etrafında, ziyafette imişiz gibi keyiflenip attığımız kahkahalar. şimdi boğazımı tıkıyan birer hıçkırık olmuştur. Onun monden, şık, oyun ve gezme seven taraflarını ve yalruz bu cephesini görenler, görulmeğe alışılmış münzevS bilgin tipine ben zemediği için, ilmine ve tecrübesine pek önem vermezlerdi. Halbuki Muzaffer, tanımı kuvvetli, anlayıslı bir klinikçi idi. İyi hekimdi. Üstad Mareel Labbe'nin yanmda şeker hastalığının inceliklerini, kanda şeker arama usullerini öğrenmiş ve memlekete bu tedavi yollarmı o getirmisti. Muzaffer, pratik hekimliğinde çok cân kurtarmıştır. Bunu | } o ^ n ı l e c e k ve kaza bir lcu surdan, ihmalden çıkmışsa ileride böylelerınden korunmak için, son zamanlarda benzeri faciaların uyandırdığı dikkat ve ihtimam bu konuda da kendini gösterecektir. Gösterecek amma, gidenlerin anaları, babalan. karıları, kocaları. çocukları, yakmları ve dostları neylesin? Kurban'.ar rahmet ve mağfiret bıılsun; kalanlara Tann başka acı göstermesin, demekten başka yapılaistediğini uzun uzun yazmıştı. Esa | gözlerim o kadar şaşırmıştı ki, ılk cak ne vardır? sen yazmaya beni ve yazılarımı neş ânda hepsini kurban verdik sanBu olayda bahtiyar bir tesadüf, re aziz dostum Nadir Nâdiyi teşvik dım. Şaşkınlığım biraz çeçtikten bir mucize. Başbakanla maiyetinden ve buna tavassut eden, o olmuştur. • sonra zavallı kurbanları kur'.uian birkaç kardeşımizi öiümden kurtar1 Muzaffere gıyabından, Nadire, uzun lardan, kurtu anlarımızı *uroanla dı. Bunlar arasında yaralı olanla zaman Cmürlü olmasını diliyerek, rımızdan ayırabildim. Kurbanlann rın biran önce sağhğa kavuşmalan, yüzünden minnetimi ifade, vazifem hemen hepsi genç, hattâ içlerinde en büyük dileğımizdir. Bu hususta culanmdan biri olması idi. Hasta döşeğinde bile, çıkmıs yazılarımı, bu sütunlardaki makalelerimi okumadan edemezdi. Paristen yazdığı mektublannda son zamanlardaki yazılarım hakkında takdirlerini bildirmişti. Rene Coty için yazdığım satırları pek beğenmiş, doğru bulmuş ve bizim devlet adamlarımız için bu olgun ve medenî insanın siyasî davranışını nümune görmek îi günün siyah çerçeveli gazetelerinde görüp de bir türlü inanamadı ğım Londra dolaylarına düşen uçak faciası, ruhumdaki ıztırab muvazenesinj altüst etti. Hangi birine acıyayım? İçlerinde türlü vesilelerle tanıdıklarım, Emin Kalafat, Arif Demirer gibi talebelerim, nihayet Menderes gibi dostluğunu gördüğüm arkadaşlanm vardı. Gazete sahife ve satırları üstünde dolaşan Tertemiz ve mat teniniz gözlerinizin ifadesini r 1 ^ canlandmr. ÖLÜM BSyle cazibeli bir ten* molik olmok Tokalon pudrosını kullanmakla mümkündür. Zira yeni havolandırma usuliyle hazırlanon, krem'k5Pi3ğ0"!h1tv««d*, Tokalon FASCINATION pudrası pek inc» ve fevkalâde Ğrtücüdür. Bu huıusiyeti soyesinde yüzünüzs tamamen intibak ederek bütün gün Idome eder ve tobii bir güıellik bohjeder. . ıtıcı Posta eümrüeründe muavene sırası bekliyen mallar Formalitelerln teferruatlı olması yüzünden zaten ağır fiden Posta gümrüğü içleri, postahanenin Sirkeciöen Salıpazarına nakli üzerine büsbütün zorlaşmıştır. Binlerce koli muayene sırasını beklemektedir. Bekliyen mallar arasmda dişçilik malzemesi ve bir çok tıbbl malzeme ile sayısız hediyelik eşya bulunmaktadır. Böylelikle birinci koUlara alt kolilerin muayenesi bile tamamlanmamıstır. AJâkalılar bu gümrüğe, işlerin sürat kazPnınası için yeter sayıda memur vrilmesini v« muamelelerin basitleştirilmesini lüzumlu bulmaktadırlar. YILDONUMU MÜNASEBETİYLE l\ KALADE Kapilıçarşıdaki yorgancılann. oimukçulann. mallannı dükkân kapı'an önüne. teşhir için yığmasa'ar bile, İstanbulun bu tıklım tıklım kapalı köşesi içi bakımından bütngiiiz do<yarım'z'n vüksek ih yük bir tehlike teskil ettikleri yatimamhrnı esirgemediklerine zıldı, sövlendi, bağıra bağıra kaç candan inanıyoruz Nitekim ka defa sövlendi. zâ verine vakin olan çiftlik saNeden bilmem, kulaklar, bu tehhibleri'in ve ora doktorunun in like işaretıne karşı tıkalı olmalua sanca davranışları, bepimizi min devam ediyor. Tehlike işaretlerini neünr etmiştir. Başta Başbakan ol dinlememekteki bu ısrar bir az damak üzere kurtulanlarımızın, birer ha devam ederse, korkarım. günun otorite olan İngiliz hekimlerini har birinde, birincisinden çok daha büfi harfine dinlemeîerini. öğüdlerin yük bir âfet, «rf bu yatak yorgan den çıkmamalarını di'ediğimizi söy hikâyesinden dolayı kendini göstelemekten kendimizi alamıyoruz. recek, o zaman, belki elimi7.de «yorgan gitti, kavga bittio den ibaUğr,i'''Ş'm'z bu pinr fp'Rtet. Büret bir züğürt tesellisinden başka yük Millet Meclisinde gördüğümüz şey kalmıyacak. birlik manzarasının bütün memle Çarşıyı büyük bir tehlike ile karketin duy^ularına tercüman Mmayan sile, ağırlığını. imkân nisbetiıi'Je, şı karşıya getirdiklen sonra hafifletmiştir. Siyasî görüş ayrılık yoldan nasılsa dönüp giden. eskilelarının. üstünde ve ötesinde, mıllt rin «harikı hanümansuz» dedikledâvalar için milletin tek yürek ola ri büyük yangın tehlikesinin nisrak carpması. bu sert kayıblar için pcten az zararla uzaklaşması, çarbile tek teselli kaynağı olmuştur. şının girintiii çıkıntılı, daracık geçitleri ile, dükkânlanndaki eşyanın Ölüm ve ölümler, kalan insanlar kolay tutuşur, çabuk parlar cinsleiçin en tesirli terbiyecidir. Fakat ri, yanfin söndürme tertibatının insan ruhunda bozuk ve bozulma gevşekliği gözönüne getirilince. zaya hazır taraflar o kadar çe^idli ve m°nında, bir mucize sa\ ılmıştı. kuvvetlidir ki, ölüm büe onu tam Zaten, dikkat edersek, bir mııize anlamile yola getiremez. Bununla bolluğu içinde bulunuyoruz. Ba^ıberaber, öiümden daha derin iz mıza ne kadar felâket gelirse. o kabırakan bir uyancı. h?yattakilere dar da mucize, imdadımıza yetişinasib olmamıştır. Ne vazık ki, çayor. Mucizeler olmazsa halimiz habuk unutuîur ve silinip gittikten rab. sonra hayat kavgası, eski şiddet ve Mucize. eski dünyanm, eli ermez, âmansızhğı ile geriye döner. gijcü yetmez. kâinatı bilmiyen. tahKlhjış. mpseîesi haVkında ppeen tad»n Allah yapıp tafrın, yılgin ve hnfta yazıp Ankaradan yolladığjm şaskın kavimlerinin tek dayanağı yazımn, Ipiraz ^eçikerek, kaz^ânın idi. Dünyadan. çoktaıtberi elini etehaber ..y^rı!4i^ yacşamba gününde" ğinl cekti. Bir birde kalmıs gibi, nesri, hazin, belki yersiz bir tesadüf her iste mucizeye inanır ve güvenir olmu=tur. İstanbıılda olsaydım o bir halimiz var. Rün, bugür! yazdığın yazmın basılApartunanlar çöktü. Mucize kamasını srğl^maya u&rasırdım. Basin ve hel* gazete, boş yere medenivet bilinden, içlerinde fazla insan ypkbayrağı olmam;=tır C""da<;lar>'n ne tu. Can kaybı obnadı diye sevindik, ler yaptıgmı haberlerden, fakat olay imdadımıza mucize yetişti. dedik. İzmit Körfezinde vapur battı, lar üstünde neler düsündü&ünü ancak f'kir adamlarının vazılarından yüzlerce masum çocuk öldü. O sıöŞrenmek TÜmkündü''. Bunlan z=ıtî rada körfezde dolacsn öteki vapurfırtınaya ve şahsi düsı'nep'er de^erinde «an lar, mucize kabilinden, mâk, medeniyetin tarih anlayışına yakalanmadı. (<T^qni|'f» vn^Trîn ka*makt*r. ŞUBAT 23 ŞABAN 15 9 s § E. « o e 3. e > 's. ğ V.•] 6 43 12.27 15.29 17 52119.23] 5.02 J12 52 6.36 9 3312 00; 1.31 j l l . l l Cumhnriyet'in edebl tefrikası: 16 tAZAN: ILHAN TABUS Topbaşı mahallesinde ahali, umul madık şekilde ürküntü gösterdi. Kadınlar sokaklara fırlamış, carlsrrm uçurarak, bilinmez bir yöne doğru koşuyorlar, bir yandan da dehşet içinde haykırışıyorlardı. Bir takınalarının kucaklarında kundaklar vardı. Daha büyücek çocuklar da analannın eteklerine yaF*jarak, ya lmay«k, başı kabak, onlara yetişmcğe uğraşıyorlardı. Gecelik entarileri ve takkeleriyle »okak kapllarımn önüne çıkan erkeklerden bazılan hemen içeri kaçıp kapıyı örtüyor, bazaları gecenlerin çiğrışmalarına katllarak birkaç adım koştuktan sonra kenars çekiliyorlard]. Eeş on tüfekli içeri daldılar. Koğuşy sesleniyordu. Tozun, duma ta uyumakta olan neferleri kıskıvarasında, sabah sessizliğini tiz rak bağlayıp odalardan birine tıktiz yırtıp atan nağralar çinde. ge tılar. SÜâhhanemn kapısı indirildl, lenlerin sayısını ayırdetmek zordu. ! « f l a r a dizlü tüfeklere saldırıldı. Bir sokağın gürültüsü dinmeden ar! Ama bunlarm çoğunun paslsnmış, ka kısıkte beş on atll daba peycUh | «amlusu karıncalanmış, ışe yara işe yaram a z ^ ] e T o l d u ^ ?abu anlaşıllanıyor, onlar köşenin ucunda kaybir »ürü vardı. Bunlar birkaç tüfeklmin dşha çıkuğı, yıldmm hı dakika içinde yağma edildi. Sokağa ziyle yaJtlaştığı görülüyordu. On« fırhyanlar tekrar beygirîerine athkatılan kadmların sağa sola sapıp yorlar, Demirlihan önünden, Fodlaiç mahallelere, yere yıkılanları, sürünün arasına hane dirseğinden | karışanları, çiğnenenleri vardı. Ke kasabanin zengin köşelerine doğru penkleri henüt açılmakta olan dük atılıyorlardı. Bir köşe başında, bükânların »okağına, Araste çarşısına, yük bir tahal mEgazasının yazıhane sonra bedestenin oraya varan kırk. gibi kuilanılan üst katından, uraulAtlının biri, dörtnal üzerinde, elli kadar süvarn »açaklara kurşun madık bir zamanda. bir sıra tüfek haykırıvordu : starak, kaldırımlardan kıvılcım sa p a tladı. Kalabahğın kahr.laştığı zayedi, Ul»n ne duruyorsunuz. üm çaralc, ilerle4iler. Bir bölümü Be manı seçmiş olacakhrdı ki, m°ti Muhammed. hazırlanm. si dirli yoluna seğirtti. bir bölünü de sekiz kışi birden vuruldular, yere İmaret sokağına saptı. İleriki so düstiüer. Biri. hayvan'.n boynuna lâhlanm. katılın bize1 Bir baş'rfası duımadan havaya kaklardan. arka mahallelerden, dur doğru sarktı, pprmaklariyle yeleye tutundu. Büsbütün ürken beygir, ?'kt:ğı silâhırun gürüJtüleri arasın Tiadan silâh çatırUsı geliyordtı. Kışlanm dört kapısı da tutuldu. hanin az ötedeki &inci büyük ka Tutmayın bizi! Yakarız ha! Son fecî tayyare kazasında canlan kurtulanlar için, gene, mucize kabilinden kurtuldular, dedik. Oemek ki mucize imdada yetişmezse, uğradığımız felâketler ö!çülemiyecek kadar azametli olacak. Niishası 25 Kııruştur İstanbul tarihinden bir parça, ABONE ŞARTLARI hem de çok büyük bir parca oîan ruktve H*rlcl JON PARA YATIRİ»; Kapalıçarşıyı, ellerimiz böğrümüzLira Kr. Lıra Kr 28 ŞUBAT 1959 de, saçlarunızı yolarak, enkaz haScnehk 75 00 150 00 linde seyretmek felâketinin âzaroe« aylık 40 00 80 00 üni bir an için gozönüne getirip, 3 aylık 22 00 44 00 oradaki pamuk yıgınlannı ba^va Basan ve yayan Cumhurıyet Mattaaacıhk vf tnrafa naklerraek, pek güç bir tş Gazntecılık Türk Anonım Şırketl ohnasa gerek. Uçsuz bucaksız bir Cafalnğlu Halkevi Fokak Nn 3H 41 yangın yerine, günün birinde. «buSahibi rada vaktile bir kapalıçarşı varNÂZİME NADİ dı» tabelasını asıp havıflanm"»kt>nYazı ışlerınl fı'len ıdare eclen sa, kırk yılda bir, muhtemel facia1IIİUUL1I1 Me«ul Müdüı yı görüp, mucize kabilinden bir iş NUYAN YİĞİT alev fışkınyor; delikanlılardan biripısından içeri daldı. Biri de, ayağı | Hiç beklenmedik yerde, Kışladan Bir, iki, üç, Gazetemızı gonüerılen evrak ve yaa de biz başarsak acaba nasıl o'ıır? özengiye takıb kalmiş olacak ki, ' Eğriminare Camiine giden yolda, ni yere deviriyordu. lar neçredililn edilmesın lade edilmez Hamdi VAFOĞLU kafası taşlara vura vura, sürüklen o, Balcılar sokağı denilen fukara beş... Geri tarafın kafası kızmağa tlânlardan mesuliyet kabul edllmex semtinde, en büyük direnme ile başlamıştı. Arkadan gelenlerin sayidi gitti. Hücuma uğnyanların kantarma karşılaştılar. Kasahanm tamamiyle sı kabarmca kolbaşı'nm beyni attl : Bastırm gidilerin evlerini! ları çevirip geri dönmelerine vakit karşıt ucunda bir yer olduğu için Diye haykırdı. kalmadı; sağdiki Ulucamesçid kı bura ahalisi hazırlanmağa vakit bul , ımıııı Kapılar çatır çatir iniyor, kadm sığından fırhyan dört, beş kişilik muştu denilebilir ama, alınları secdeden kalkmaz, kendi geçiminden ve çocuk çığhkları patlıyordu. Etbir grup, s&çak alündan yetışti. Yay dan boşanırmış gibi yere atladılar. âciz, yan ırgat ve yanaşma güru rafa cıv cıv diye seken mermiler, bağdadî Kapıdan içeriye süzüldüler. Ellerin hundan olan bu taraf halkının, g toprak srvalı duvarlarda, * Eski ve yeni ithalât talim.ıtnameleri arasındaki farklaı de yalın süngüler vardı. Derken, yaklanmağa dünden razı olması ve bolmelerde saplanıp kalıyordu. Sık •k 2. üç aylık itha] listesi (ilâyirmi kadâr delika'iüı daha bitti; her yerden evvel katılması gerekir sık pencere camları şengırdıyor, bir ve olarak) onlar da peşlerinden daldalar mağa di. Meymenet mahallesini basmış kafes kökünden kopup sokağa dü* 9 yıllık ihracat ve ithalâtı mızın başlıca madde grupzaj'a... İçerde trampete çubukJarı olanlara h?b;r sahndı. Sokağuı iki ! şüyordu. Buralardan fırhyan kafalarına göre terekkübü nın çıkardığı sese benzer bir patır ucunda mevzi alan iki bölük, yavaş lar, geniş ağızlarla, korkunç kahkair Kıbrısın ekonomik durumu tı koptu. Üst kattaki carr.lardan biri yavaş, pısır pısır, kapı aralıklarına, halarla eğrilip büğrülüyor; aşağıdan it Batı Avrupa için petrolun altlarma sokulmağa baş yukanya, yukarıdan aşağıya nağra şangırtı ile sokağa indi. Arkasından ehemmiyeti . Senel.k 5ÖTayyare ite 6O Llra * Ingilterenin Sovyet hloku bir polis cesedi, sonra bir polis da ladı. Baskıncılar kurşun sıkmıyor hâlinde yarenlikler ediliyor; şaka Posta Caddesi 78 ANKARA ile tlcareti ha, iki başıbozuk, nihayet göbekü lardı ama, bir iki dakikada bir, ka yeri'ne ağaç tepelerine. damlara tü(Arkası var) bir küçük fek boşaltıhyordu. polis komiserirün ölüsü, dışarıya fesin birinin ardında, sarkıtıidı. Bunlar, biribiri peşisıra PBOF NtMBÜS'ün MACE KALARI: kaldırıma düştükçe, pof diye bir ses çıkarıyorlar. Bir ikisinin ufak tefek debelenme harekeü yaptığınl farkettiler. Yuksndan biri bağırdı: Savulun ulan! 5 APARTMAN Oairesi 5ARSA 200.000 LİRA Nereden nereîere geldim? Dileğimiz. simdiye kadar. Kıbrıs yolunda verdiğimiz kurban'ar, uçak şehid ler'mizle son bulsun. Tanrı, bizlere başka acı sösteTpe='i. V*T fedakârhk. millet içindir. Duamız, Başbakanın rpp'aimda sövled'ği pibi «Cenabı Hakkın, milletimizi ve dev'ptimizi ebediyen pâyidar etmesi» dir. Ankara Spor Sarayı çöçtü. Hâdise, mucize kabilinden geceyansı vukua geldi. O sâyededir ki, biıılerce kurban vermedik. Küçük Yalıdaki sinemanın tavanı çöktüğü zaman da, imdadımıza yetişen mucize oldu. Yalnız balkon altına tesadüf eden seyircilerin ölmesini, öteki taraflarda oturanlann kurtulmasmı mucizeye borçluyuz. Bu Haftaki Türkiye İktisat 6azetesini 1 İKTİSAT GAZETESİ GÖRDÜNÜZ MU? Uzun namluyu aşağıya doğru U | zattı, debelenenlerin kafataslarıru paıçaladı. Öluler, aşağı yukan üstüste yığıldıkları için, yukarıdsn cansız olarak duşenle sonraden yediği kurşunla kakırdıyanın kimler olduğu pek fark edilmedi. Zaten kim dikkat edecekti böyle şeylere.. Bir daküca sonra harekete geçen hayvanların «yaklan altında cesetler, tanınmaz hâle geldiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle