17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 0 nd ASIRDA CfnıalPddın Saractigfu [ J) 18 ay soıtra tekrar yanr yamlar arasına döttiiş Bır taraftan, tekneyi bıraknıamak, yorgunluktan taa kesilmiı parmaklarımızı gevs«tmera«k için dslgalarla var kuvvetimizle bogusurken hir taraftan da fosforlu dalgalar gözlerimizi kamııtırıyordu. Kaç kereler bu ıstıraba blr son vermek için parmaklarunı gevsttip bttıp bogulmayı aklundan geçirdim; kaç d*fa ne olursa olsun diyerek kayıja tırmanmsğa karar veresim geldi. Her defasında Yamba kendimi ümidaizlige kaptırıp t«?r« bir harckeU kalkısmama mani oldu. Kih taıkın blr nete k.hkahasıle, klh ytrinde bir faka il* cesur ve anlayıılı kadın bir münasebetsizliğe kalkısmanın önünü almayı bildi. En miiskül anlarda: Cesartt ahpab! diye bajırıyordu, buna gclinccye kadar ne vartalar atlatmii oldufumuzu bir düsün heIe!... Bu, bajımıza gelmiı ve (elecek felaketlerin tonuncusudur. Bir kere bundan da yakayt kurtardık mı felâkctlerimizin sonuna gelmit nlacafız. İnan Yambaya!... Yakında her scy diizeleeek, her sey yoluna girecek!... Bu cesur kadımn metaneti, cesaretı, feliket karsısındaki kırılmaz azmi v« ctlideti karsısında adeta rnahcub oluyor, ben de ondan aşağı kalmamağa çahşıyordum. L&kin bu yarı vahşi kadına bu kadar cesaret ve me tanet acaba nereden geliyordu? Bu bükülmez azim ve iradenin temeli ne gibi duygulara dayanıyordu* Şayed o nrada bunun ashnı öğrenmi! olsaydım hiç şüphesiz düşüruneğe, tereddüdc dahi lüzum görmeden parmaklarımı gevşetir. o kudurmus dalgaların koynuna kendimi kapıp koyuverirdim. *** Nihayet iırtına hafifledi, denizler bıraz kaidı. Biz de soğuktan yarı donmus, azamız odun gıbi kımıldamaz bir halde kcndimizi kayıga attık. Ben kendi hesabıma yorgunluktan yarı ölü bir halde tekntya boylu boyunca serpilmistim. Sadık köpeğim Bruno hemen kostu, yüziimü. goğsümü yalamağa başladı. Zeki hayvan kötü durumumu anlamif gibi, beni guya diriltmeğe çalışıyor, biraz olsun ısıtmağa uğraşıyordu. Ferdası günü vt onu takib eden günlerde seyahat nisbeten daha iyi sakin geçti. Tekneyi doğru sandığım rou üstünde sevke çalışıyordum. Yambaya gelince, gözleri acayib blr îfikla parıldıyarak taşkın bir r.ese içinde bana yardun ediyordu. Kadımn halinde, taakın neşesinde, coşkun edasında öyle bir tuhaflık, acayıblik vardı ki, bunu sadece fırtınayı aağ. Mİim atlatıp güzel havaya kavusmu? olmadığımıza yormak mümkün olamazdı. Sebebini sordum, ıjözlerinı havaya kaldırıp bütün d^şlerin^ gös ' teren bir »ırıtma ile cevab" veıdl Dikkat ettim: Gözleri ateş gibi parlıyordu. Bu taşkın neşenin gerçek * bebi ne olabilirdı? Bu ceviz kabuğunun içinde. gökle deniz arasında yapa yalnız yol almamız bu kadar neşeye değer mi idı? Bu sorunun cevi.bını bulmak için zihnimi zorluyor, tüılü ihtimalleri düşünüyor. lâkin mskul bir cevab bulup merakımı teskin edemiyordum. Evet bu kadımn halinde bir a c yiblik vardı; lâkın bu acayiblıî.n hakikl sebebi acaba neydi? Iste borce bu cihet meçhulün meçhulü kalıyordu. Esrarın anahtarı meger ne imlş? Bir akşam Yamba bana •lönei'îk elile bir yıldızı gösterdi ve bir tshtabos kahkahası kopardı. Aynı zamanda heyecandan titriyen bir sesle: Bsk. diyordu. bak. şu yıldr/a bak!... Tanımadın mı onu?. . Eı.ıinim, evet eminim! .. Bizım vıklız memleketimin yıldızı! .. Yurdumun tncisü... Bu bir kaç kelime haftalardır düğümünü çözmeğe uğraştığım sırrın «nahtarını önüme koymuş oluvordu. Başımın üstünde, gokte, müstehzi bir ıııkla parıldıyan yüdız Y«nıbanm memleketinin yıldıu idi ve b«n bu yıldızı pek iyi tanıyordum. Demek oluyordu ki tam on sekiz ay türlü eziyetlere katlandıktan, çeşidli engelleri ve ıstırabları göze »1dırarak binbir ölüm mtceran geçırdikten sonra yola çıktıgıra noktaya dönmü» bıikmuyordum. Bu jnüsahede beni beynimden vurulmusa döndürmüıtü. Kendimi tutamıyarak: Aptal karl, diye bağırdım, budala mahluk!... Demek ki beni beyaz adamlar ülkesine ayak basmaktan alıkoyan sen idin öyle mi?. Y»lu sa|ırdığımı bildiğin halde bunu bana haber vermedin ha!... Bunu sen mahsua yaptın, beni medeniyete ulaımaktan kasden alıkoydun!.. Alacağın olsun!. Senden nefret ediyorum. Bir daha yüzüne bakacak degılim, meiun karı!... Yeiıten, hiddetten ne söyliyeceğimi bilemiyordum. Yabanı yaratıklara has o ruh inceliği, *ezi| kabiliyetile bir yamyam karısı benimle aylaıca alay «tmis, beni çocuk avutur gıbi aldatmı;, nihayet istediği, arzuladığı gdyeye eıişmişti. Diğer taraftan onu sevindiren | e yin benim fevkal&de canımı sıkacağım da düşünmüş olacak ki, *ıiddetimi okşayışlarıle gidermeğe çalışıyor, kopürmem karşısında sükunetini muhafaza ediyor ve muttasıl: Kızma, dost, kımıa!. diyordu, iyi günler yaşıyacaksın, büyük adam olacaksın!... Bizim kabilenin reisi olursan memnun oluısun değil mi? . Beni pek sevindireceğıni sandığı bu sözleri gayet tatlı bır sesle fısıldıyor, büyük bir mah«ret eserı saydığı bir müjdeyi veıiyor gibi konuşuyordu. Yamyamların reisı olmak onun görüşüne göre saadederın en büyüğü, fereflerin en parlağı idı. rfalbuki benim yüreğim kan sğlışordu. Aynı zamanda ikiyuzKuuğünü hatıruna bile getırmediğım Yambanın beni aldatmayı becerebilmeşine de aynca kızıyordum. Naal olmuıtu da bu yabani karıya körii körüne bu kadar inannr.ş, kendimi aptalca teslim eüniştim?... Düşündukçe hiddetim artıyor, boğulur gibi oluyordum *** Fakat olan olmus. yamyamlar »r»sından kuıtulmak umidinı suya düşmüjtü. Baja gelen çekilir cttıier. ben de basıma gelen bu yeni felâkete sabırla, tevekkülle karşı koymaktan başka ne yapabılirdim ki?. Kendi kendime: Alnımın yazısı bu imis! .. Lüzumsuz hiddel, fiddetleıle duruınu büsbütün aleyhime döndürmekten ise soğukkanlılıkla muhakeme edip şıınka çare yok!. diyor kendime hâkinı olmağa çalışıyord^itn.'^^^^'^' ^ Çok geçmeden kara da «öıündü. Avdetimiz yamyamlar arasıııd<ı hakikî bir bayram günü gibi kutlsııdı. Nese feryadları, memnunluk Svazeleri arasında halk kıyıya doğıu koşuyor. önümde yerleıe kapanıyor, dizlerimi, bacaklanmı öpüyor. turunlarını burnuma o kadar şiddet ve ısrarla sürtüyorlardı ki can acısındsıı bağırmamgk için dişlerimi sıkıyordum. Kurnaz Yamba da bu halk heyecanını büsbütün arttınnak için eîinden geleni yapmaktan geri kalmıyor. Önüne gelene: Çok gezip dolaştık, bu ülke kadar dünyada hiç bir memleket hosunıuza gitmedi; biz de dSnüp geldik! . diyordu. Ötede beıide y.kılan atejlerin dumanlan sajesinde avdetimiz müjdesi diğer adalara da bildirildi, çok geçmeden komsu adalar ahalisi de bızimkilerin neşe, zafer göstilerıne kaUldılar ve öyle bir dev eğlence tertib olundu ki, o zamana kadar mıslı göıülmüf şey değildi. lArkası var) ı =haberleri Şehir 1 koıttrol ediyor Kıımarlı eğlence yerleri devamlı olarak tâkip edilecek ve bu gibi yerlere gireıı talebeler polis tarafından toplanacak. Bar ve gece kulüplerinin saat 24 te kapatılması düşiinüliiyor tat«nbu1 Valt TC B«I«Jiye BM^anı UDmtu Tarhin gecrlerl B«yot'ınu •ık »ık tfftiş rtmektedir Svvelkl g<rce yay« olank B«yo^!unu gczen Valt oU haaaa tatfcınlık v«p»n •nrhOfUrl» rr.ef |Uİ olmuatur. Bâr »• g*c« ku'üblerlnl de tetklk cden Mtlmtız Tarhan, aabah 4 « kadar ıçık kalmt mUaaad«lerlnın geri alınacaimı re bu flbl yerlerin en (•ç aaat 24 * ktdar açık kslabllec?*:nl •OTlemiştlr Ayrıc» utvın blr tam«ndâo b*rl slktvet konutu ol«n re ögrrncilerln deram «ttlji kıraarlı rglcnce Ttrler. « de metgul olan Vall Kmnivtt tefk.'â'i n« da bu glbl yprirrin devımll kon rol altrada tutulmuı re (Cm ögMnclıer.n toplınmaaı emrint rermlttlr. Dün Prof Oökayı ugurladıktan son'a ?aî«tecll*r!f Vonuşan I K m ' n Tarhan Maarlf Bakanlığı ve d'.ier bazı müea»e«elerle anlaştığını. önümüzdpkl ilkbaharda k!m5«5l7. çocuklar lcin blr yurt blnası insa ettlrlleceğinl stfvIeml«tlr. Yurtta çocuklann kultürel oakfmdân yettşmes! »ai.ırncaUt»Buradaki otrencıer marangoeluk. dem rcüü: p.bl blr aanat kollarından blrlnde jretl«Urilecektlr. Avrıca dünsl konuşmaaında Vall. çop re ç»hr!n temlzltl ir.eaeles.nl en U » zamtnda hall*d«ceğln' aovıe.nlf.r. Beyoğlunu I erak edebılme K O Ş E M D E N gasu bir nazarla aydın hale getir mişlerdir. Galilei'ye kadar kim asıl ciaimlerin sallandığını görmemiştir? O da herkes gibi bu sallanışa afal •fal bakıp sebebini araştırmasaydı Sarkaç kammunu bulabüir miydi? Newton'a Genel Çekim Kanunuıııı da ne yapardı? manın birinci jartıdur. Uyuşuk, öm bulduran elma, ne zeki bir yemış Merak, merak!.., rü yeme, içme gibi sadece hayvjnî imış? Bir lâboratuar denenıecisi ol Tabiat üJtünde insanın yarattıgı İhtiyaçları karttlamakla gecen yara mıyan Einstein, beynini bir Fizik ne varsa hepsi onun es«ridir. Üinle tıklardan mürekkep topluluklar. nıah lâboratuarı haline sokmasaydı kü ri ortaya çıkaran ruhî kudret de on gere kadar uyumağ» mahkumdur çük cisimler fiziği kurulmak için. dan gelir. tnsan, bakmakla bitme* lar. Ölıîm, zaten uyanmast olmıyan kımbüir, daha ne kadar bekliyecek bu olayları. saymakla tükenmez bu bir uyku olduğuna göre böyleWi \a tık? Şüphe yok ki herkes, Galilei, Ne\v v«rlıkLarı hangi yaratıcı kudrete şarken ölmüjler demektir. Onları, bajlamak gerektığini gayretle ara? mutlaka. uykuya dalmamışlar somu ton veya Einstein olamaz. Ama kutınnasaydı, Allah fikri nereden çı rürler. Her zaman aldanırlar Her rumuş bir odundan farklı olabilmek kardı? Kepdi iradesinin bittiğini gd 7aman uykuları arasınd» bile ba«ka için onlardaki rr.erak ve tccess ısün rüp bitmiyen bir iradeyi aramasavdı larının hizmetçisi olurlar. Arada bir az nisbetindesini olfion zekâsına vermidir?B\ıgün ahlâk ve felsefe dediğimız sorular, gözlerini açıp ne hale düstükleı .ni meğe çalısmalı değil şüpheler, jorumlar. kaideler ve te • görenler çıkmaz değil. Arna rördıik her üçü de ölmüs, aramudt yasa selliler dergisi asırlar içinde bu ka lerini etraflarına duyuracak kadsr mıyorlar. Daha böyle beraberimi/de dar dolgunlaşabılir miydi? Meçhul vakit geçmeden tekrar uykuya dal olmıyan ne kadar büyük zekâ var? lerin kara bulutları arasından bir dıkları için bu kısa uyanı^ın fa'.la Sönüp de ışığı hâlâ bize doğru yügüneş gibi doğan idal nuru, zckâ bir faydası olmaz. tnsanhk ttrih' iki rüyen yıldızlar gibi eseri gözümümızın bır tuı lu aydmlatmağa mu büyük bâba ayrılmıstır: Bırincıu. u zün önünde dıırnn bu büvük tnsaı* vaffak olanıadığı bu karanlıklara yanıklar arasında dövü;; ikincısi. u ların cemivetıne girmek. herkesin elindedir. Yeter ki, bu ijlere merakı onsuz nasıl ışık salabilirdi? (Yaz yanjcların uykudakileri somürü$u! dığı nazik mektubunda sırası gelSosyal hayat gibi Müspet Büim de olsun!... dikçe benim Allahtan rjahsetmenıek uyanıkların, yani meraklıların eseriBu satırlarımla sağa sola ders versebebini soran okuyucum, bu soru dir. O uyanık meraklılar ki, kendıle mcğe kalktığım Zânnına dıişülmesin. larda merakının cevabını bulfcaktır, rind«n önce gelmiş. Myısı beürsi? Sadece objektif bir hali tasvir «e usanırıml. nice nice insanların ve çağdaşlar nın 7un yılların, elemini yüreğime yığ Merak edebilmek. medeni insan ol ' bakıp da göremedıkleri seyleri dal dığı bir gorüşü belirtmek irtiyorum. Biz. toplum olarsk. henüz merakı gereğince uyanık bir duruma varmış sayılamayız. Niçin böyle? Bu soruya eevap. 5nce, bizdeki merakm derecesini merak etmekle verilebılir. Bunun mîyarı, tıpkı insan vücudüne tatbik edilen termometre ile saC'lık ve hastahk tanımı yapıl0 dığı gibi, kitap. gazete ve dergilerın | baskı sayısında görülür. Her ne ka dar bu sayı gün gün jrtmaktadır. Fakat nüfusumuza nisbetle çok ye tersizdir. Bunda başlıca sebpp. öğreŞub e s i lım sistemimizin merak uyandırıcı, olmaktaki yürüyüşünün batiliğıdir. , Faydalı öğrettm. öğrenmeyi öğreten ve isteten öğretimdir.Yeni kuşaklar. evde ve okulda boyle bir uyancı hava içinde yetişmezlerse bu vurdum duymaz halimiz devam edecektir. «Ne ı demış, ne soylemiş?ı; «Ne bulmuş. i ne yazmı*?>, kısacası ne düşün 1 muş, ne yapmış? sorularmı durma I dan kendine soranlarımızın çoğal 1 masmı, medeni varlığımızm seviye ' sine işaret btlmeliyiz. Bugün artık hangi medenî insan. aynasız yaşıya16 Aralık 1957 bilir' Toplum. ferde kırılmaz biı ayna olmalıdır. Duvara masal s^ylen mez. Kuyuj a gazel okunmaz. Top luluk, her işarete cevap verebilmelı, hayat konulan, kendi çevrelerini yaratmalı. ' KSABAH İki ihtimalden biri .Tasdiiml, doııı kaçnus blr ıztıraba bağışlayınız» diye başlıyan bir mektup aldım. Önce, mektubun vakıalardan bahseden cümlelerine temas edeceğinı. Mektup sahibi söyle diyor: «Bir zamanlar, şoförden makbuz »Iraak gibi kılı kırk yaran tedblr nerede, bugünkti lâttbaUllk nerede? Sokaklarda. bekleme yerlerinde, saati a\ık tek bir taksiye rastlanmıyor. Saat lâfını a|sana alan. Ukslye binemivor. Kazan pollse müracaat eden de uz!a<:ma öğıidü alıyor. Bir hastam vir. Mevsim münasebetilc, haatahaııeye taksi ile götiirmek mecburlyetin.lc yim. Acık havada. etraf günlük güocslikken, Kasımpaşadan Şisll Ço cuk hastahaneslne. pa^^^.ık »aic.ile benden on iki llra aldılar. Gene dijter mttsait bir havada, keıa KaHinpaşadan Gureba hastanesine on s^kiz lha aldılar. Ve >ap»yım. nerede basvurayım?.. Bana bir «kıl öğreıiııiz.» Mektup ba minval iiztre devam ediyor. Şehlrde bir büyük dâva haline erlmi! olan taksi derdinin doş medik tarafını b:ı'mıyor. Arada. cı derdini halletmck icin Amerik;; la'i dondurulmus et gctirttiğimiz çı'«î. taksl derdlne care bulmak Içbı He acahn ırene Amerikadan blr müte hassıs mı getirtsek? suali »ar. Mektıi" sahlhinl yerden göğe haklı buldıım. Utgnbul seb'ndo jrerçekteıı de bir soför miişteri gailesi varılır ';i. tci"'erdir sürüp gider. çaresl '>ulıınamnz. Şofor. hes llrav» »Idıiı yedek p.ırcnyi «imdl elli be; liraya aldıüu.ı. lâs*ik bıı'ımadığını. beıi7İııin pahnlı oldııeuıi" ! • • sürprpk. bucünkii tıJ<•• '' si ücretlerinln arlığından şika.\ ct eder: haklıdır. Müsteri. kısacık bir mesafe i< in çoföriin kendisinden «stedisn iicrr'.i falıi< bulur. taksl »aatlerinin işlenırmesinden sikâyet eder. madeın Ki taksidir. saatini acmalı ki vcrcccsim parayı bi|p\im. kazıklandım zaııneN J mireylm. der: o da hn!:'ı ır. Trafik sııhesi. Ikt farafın dcrdiııi dlnler. Ikisinl de haklı Jtulıır. kiıri haklı bulduğunu li«phehin minelcs hap söyliyemez; o da galiba haklı dir. Bu blr f&sit dnlrrdir kl teıhrri irinden cıkılacaga beıızempz. tkincl Dünya Harbi sıra>iinda tl.1 ihtimaiden hirl adlı tekerleraem<i bir fıkra uydurmuşlardı. tstanbulun şoför ve tak<îl prolılemi bu fıkrayı hatırlatır hale geidi Sabahteyln ijlniıe Kİtınek uzpre evinizdcn cıkıyorsunuz. Geç kalrtıışsınır. Bir taksiye binin r.hıık ıcit meğe merburxanuz. Görünürrle taksi yoksa iki ihtimalden biri: Ya ta bana kuvvct yürürsünüz. ya hir müddet taksi beklersiniz. Yürürstııi>! me«:ele yoktur. heklersrııiz, iki ihtimalden biri: Ya snati isliyen bir tI.sl gelir. ya lslemlyen bir taksl. Saatl isliyen taksl frrlirse. mnele ynk(nr, blner. eidersinir. Ssati Işlerpi yen taksl gelfrse. ikl ihtimaldrn bjri: tclne girdlkten sonra. ya varü<ığınız vere kadar. saatin neden IIPmedijrinf. piyasadn sant hııluntnaı'ı sm», bulunsa da rnk pahalı old'ru ^ C ^ a i r hir su /JWbt iiıın paravı verlrsinlz. Sofö'rün îstedijl paravı rerirsenİ7 mesele vıKtur. kesenİ7 bo«alır ama araha<!an r^ha* ine"""İ7; vermP7senİ7. iki "ı timalden biri: Y» soförünüı Uız?r, af7"i a jrelrni sövliverek. para da a!madan rıkar ırid»". vahı< nıiinn!,,sayı ıi7atır. slzi rileden rıkartır. CıV»i) rirtpr** me^ple volftıır; Infı \i7atır«a \M İhtimalden biri: Y» döviişiir, karakolluk olursunuz. yalıut da>ak yer. yat?5a reriMrsiniz... Ru ihtimallerin sonn eclme7. Ciiııki. miişteri sofrir riâvasi nek C!>trı>fil hnlr »plmisfir. T"k mii«pet ihti msl. «oforier arstıpda nıpvrudn lnı Ho'iTin tiikpnmemh «'an ln«aflı. itidnlli. aklı basınrin virHanlı olaııinnna ««adnf e<nr>k. >'.>nl. şctii^rtr ototnoh'He hir verrlı Jıir yorp ralı <t vp htınır i<i.'r?p trldobi'nıok talihe ve i ıtorop,, nkıırTinıa. maalp<!pr. !«aklı VPremlvpcc?>ni. Cüııki hu mııanıma nolç pKıtl^ CÖTV^^^V *tıu rp«i .tı*. trrlcn cpi;il!r« te.spl'îsi ile avnnmaktır. Hamdi VAROCİT.T' Macka ve havalisi dün 9,5 saat ışıksız kaidı G«çen haftaların akctne olarak dün şehrimızln hemen bütün sentlerlrd* »ular akaııs. falcat buna mukabll barı aemtierde elektrlk cerevanı kesllmlstlr Blthaaaa Macka havalisinde lnkita çok uzun sürmjs. saat 9 da kesileo cerevan ancak saat 18 30 da verllebllmlstlr. Turk.devrlm ocakları tarafından te: tlblenea re Takup Ka.rl Kareosmııno;lırnun rahatsızlıSı »ebeb'.le tfhlr fdl l<a «Atatürk'ü doğuran Bebebier» nnrv >uundakl lKnt konferanaı 17 aralık 9',1 aall Künll 18.30 da B«yo4IU d«TT::n ocak'nrı merkeclnde yapılactkttr Bu nedir acaba? îşte medeniyetin duğduğu yeri gösteıen kalın ve açm yazılı ok! Eoyie bir soruyu kendıne. çevııemiyen insanın beyninde boşıuıa araııacak sey, zekâdır. O tüılü kafalara rlolan her ne olursa oLsun, samandan farksız değerdedır. Zekâ, dayu dediğimız pencerelerden bdkıp dışarıda ne olup bittiğini ıçerıdeki ev sahibinc lu vereıı usta bır goıucudür. Bu göıücü, yalnız oğluna evlenecek kuı «ramakla kalmaz; her delikankya bır kız, her kna bir genç bulmak isti yen, çetin, zorlu, hevesli bir «eçicı dir. Önünden bir golge geçse «hcngı vaîlığın aksiair?» diye yeıınde duıanıaz. Ufüktan bir hayalet uçsa <ki mın nesıdir? diye arkasından hemen seğirtir, oyle içi tez, öyle duygulu, oyle meraklıdır. Her beym ne ıdiğır.i. nasıl olduğunu anlamadan edemiyen zekâdır ki. bu yorulmaz emeklerile in&anlıja Müspet Bilimi ve onun uygulanması denifk olan tekniği hedije ntmi'jtır Onun bu huysuz denecek kadar tecessüslü mizacı, Yaradanı ralıatsız edecek kadar her şeye tecessüsunii sokan işgüzarlığı. hiç ölmiyecekrnış gibi kendıni devam eden bir kudıetin sahibi belleyi;i ve nihayet yo rulma bilmıyen çalışması ulmasa\dı, «sla şüphe gotürmez ki. yaralılmış olduğumu? halden bir zerre degiş meksizin bugune kadar yaşayıp gelmi? bulunurduk. Resımleıi, dünya basın;mn müçlrrek ilgisile çerçeveler.mi; Sputmk Laykasının şöhreti, iki buçuk nnl yar insandan kaçına nasıp olabüdi? Olamazdı, çünki o, köpc!: şekline girip uçsuz bucaksız boşluf.a fırla mı» insan zekâsıdır. Bu nıerak. ve bu gözü pekhk, iki buçuk milyarın kaçta kaçında var? lnsan»is!ci tecessüsün temsilcisi talihine i'adesi/ eren bu hayvancık. nasıi deria bir tevekkülle. içine girdiğı kureden b<ze bakjyordu" Köpekleri KonuTia Derneğınin acıyan feryadını büe du\madan can verdi. Efer hayvan!ar için olduğu gıbi insanlar için de bir koruma derneği olsaydı. acaba bu türlü işlcrle uğraşıp hayrt'armı comertçe harcıyan bilginîer hakkııı | ' l YAZAN: HASAN ALİ YÜCEL K A R S Bugün hizmete girdi. 0 Yakup Kadrinin konferansı NASIL HiZMETCtUt ETTiM heyecan tchlike Niha.\et 1 nasıl hiimetçilık ettim. 1001 1001 1001 zahmet Bir elbise boyahanesi soyuldu YAPI VE KREDI BANKASI VERGİ CETVELLERİ Bvvelkl Oece T«peb*(inda Knspp elblx boyahanetlne meı;hul blr tifız Klrmiı re 2025 adet b ı n k ı ' a n p«ı'o lle 100 llra kadar para çalmıetır. Po ia »uçlııvu »ramaktadır. BUGÜN ÇIKTI tstiklâl caddesinin yava kaldırınıları tamir edilecek tatlklAI cadd«»l v?va knldırım.arındak| çukurUrm titntr edı*nesl tçln Tlliretçe »mlr TeHlml$llr Bu cukurlar haTalnr dö»«llr dnwlmeı tâmlr edılerektir. Ordlno 11» odun ıati8l»rına bu sabthtın Ittbaren baslantraktır. tlglliKrln lfadeaine göre. depolarcla Ihtlyaci kar«ılayacak nılktarda oduu bulunmaktadır. Ordînolu odun satışları bugün başlıyor / ' ^ 5EVİM YAZICI Bütön mürezzi bayiierden 1'1/1958 tarihinde tatbikine başlanacak yeni gelir vergisi nısbetlerine göre hazırlanan izahlı Fiatf 250 kuruştur. tstanbulfla Ankara caddesirtde Üniversite. İnkılâb, Cihan, İnsel. Beyoğlunda Kitabsaray, Adanada Sadık Aldatmaz kitabevlerinden temin edilir. Sanat ve bilim kadar sosyal ni zam olarak hurriyet de merakın veıimidir. Z«kâsını meraka alıştırnuyanlar. hür olma ihtiyacını nereden duyacaklar? Yeni, merakın çocuğudur. Hurriyet. insan olmak haysi yetıle yeni bir hayatm Ö7lcmlcfir.' Bır topluluğun ihtiyarlamaması ve •mtiynrlaftlmaması için hOrriysf "rıis"'j I ci vr hurrivet terbîyesi lemeldİ!1; tt'.r tiyet duyulnıaksızın merak uyanaıııaz. Merak. bir iştiyaktır. Has et çekebiler.ler. vuslata ererler. Merak edilebilir bir vaıl'.k olınak için merak edebilmek ve zekâyı bu sayede taze. genç ve kudretli tutahilmek sarltır. ! tran Maarîf Nazırının dünkii beyanatı Moerot'nun Beyoflu Bahkpasarında açacaiını evrelce blldlrdlilmlı Serb«at aerrla* magaztaı bufün aaat 11 ''f torfnle hlzmete gireee'sîlr. Migros'nun «serbest servis» mağazası bugün açılıyor TENİNİZİ değiştirîr nasıl Çok rağbete mazhar olan nefis ve kaliteli SİPAHİSARAPLARImr İstanbul bayiliğini deruhte etmis olan M1I11 KJHlm Bakan:ia o'arak bir haftadan berl de bu'unan İran Maartf Verlrl Mah ır.ut Mehran dun b'.r beyanst Türk bUkOmemln dâvcttnden aon de | rec* memnun bulunduğunu bellrtmiş tlr. Mısafir Baksn Turlc M1U1 mllesaeıtlerlndf yapmı» o ldugu tetkllt vr mUs&hfdeler, netıceshıd* .Tıırklvede Msarlf «ataıtaında ço* favret'er harcandı^mı ve basarılı sonuçiar elde «dıidlğini. »oy!cTil»t4r. Mahmut Mehrarı sozlerlnl şöyle bltlrmıştlr: • İkl mem;*ket »rasınds kulvıre". baöların yenıden lhyası '.kt tnemlrket halkı ara«ındaki kardesllk Tf S«T»I hlslerinl daha da kuvvetîfndlrecektlr. Turk mlîl*tinln refaiıını butün kaiblmle dılerltn.a Hayrîarpasa nıalik öŞ m«(ei sıkıntısı Dfrs vılınm ortas na ee!ni;iı j, ,ı. dp Havdarpasa .ıses:nde hâ'â mıv. matik ö i r e f ı ı e n î e n eksıstir. Bu d j r r ı • dı>n slltâvetcl olar öîrenctler oku da h.r haftada 53 çaat matemank der«inın boş peçtığini Iddla etmekedlr!*r. Yataı CEVAT ARAT ve ORTAKLARININ Yepyeni ve geniş bir tevzi teşkilâtile işe başladığını ve ihtiyaçları günü gününe karşıhyacağını sayın müşterilerine ilân eder. i'n Tefrikası: \\1 Aralık 16 Cemazi. evvel 24 • J V. E. 3 u S 4 o İ I M cc | | 7..9,12.10,14 29 16 42(18 211 5.H2 | 2. > { 7 28| 9.48 1Î0O' .~ B 1 39J1Î.50 OÖUBANK du: «Sancak» gazetesinin idaıeha nimseyivermişti. Cass bir akşam nesine şöyle bır uğrayacak. Jınny si baktı: Beraber yukarıları gezdiriile Abbott'un başbaşa kaldıkları za yorlar. oŞu üdarrun> iviliği için ne yapmak lâzım geldiğini konuşunran ne yaptıklarına bakacaktı. Korkuya kapılmış olan kadımn , yorlardı. yalvarısl bu pek bayağl tasanyı Jinny: «Sabah kahvaltıslnda kjyakıp kül etti Nasıl oimuştu da, ! zarmış ekmek veıiyor musunuz?» pek saydığı benliği böyle sınsi ba ' diye soıdu. şey düşünebilmişti! «A! Elbette! Sonra. tatlı şeyÖğle yemeğine giderken yolda c leri pek s«viyor. Fazla bir şey yeAbbott Hubbs'u gördü. Uzun boy mez. bakın onu söyliyeyim; yainiz. lu, kansız bır adamdı; zıplaya zıp helva gıbi şeylere nasıl kaşık atar lcya gidivordu. Cass oaun halıni bır goısenız!» düşündü: Şu Gregory Marl denen «Sağlığı ile daha yakından adamın arkadaşça güvensızliği alılgilenmeliyız. Ava, tenise, yüzmetında, yaşayabilmek için çok çallye nıerakh ama, kışın bumunu kişıyor, çok içiyordu. Bunun üzeıine, kıskançlık haata tabdan kaldlrmıyor, hiç dışarı çiklığı olduğu gibi silinip gıtti... bir mıyori) «Bilmez miyim, Bayan Jinny!. müddet için. XX Hey. Kleo, çekil ayağımın altından. Kasım kaılan otomobıl eezmelePROF. NİMBÜS'ün MACERALARI: rini duruurunca onlar da akşam'. armı uslu uslu evce geçirmeyi âdet edindıier. I Kimi vakit Jinny o IsLs heykelci ğini de getiriyor, kolayca gorebileceğı bir yere koyuyordu. Kızın bu ufacık cam kediye karşı gösterdiği sevgi Csss'a hiç de Eski Mısırlılsrın din inanışlanndacı daha saçma görünmüyordu. Jinny pekSlâ. Nilin göz kaımaştıncl güneşi altl"nda kedilerin anlaşılmaz kudretlerinden meded umsrak narin ellenni havaya kaldırmış rlua eden genc bir rahibe olabi'.irdiB. Higbee de Jmnyi'yi hemen be I Her 150 liraya bir kur'a numarast Harikulâde BİR KEŞİF YL'CEL SARAÇ ile EROL GÖKHAN Nışanlandılar. Istanhul 15 Aralık l'JJı • 1/aTatı: SİNCLAIR LEViS Kâğıd bebeği de guzelhkte emsalsız bulduğunu soyledi. Bunun üzerine, bütün gerçek aşkiarin delı edici tarah olan <biıbirinde mukemmeliyet aramak» işini, hayır'ısi ile, bırakUİar, kibrit çöplerinden çok hoş bir oyuna başladılar: Sekiz kibritle altı üç köşe yaparsınız, ama, bir türlü de yapanuzsrcız. Çevirerf. VAHOET GÜLTEKİN kı.1 Koleksıyon >ap.yor muDareıt! Önce şu Küçük Tiyatronvra köpeği, sonra şu istatistik merakiısı Tıacy Oleson, şimdi de üçüncu derece deli Abbott Hubbs...» tÖf! Dönup dolaşıp gene aynı seye gelme, yeter artık! Başka hiç bir yandan kötülüğü olmasa, oııa karşı duyduğun sevgiye karşı bır cinayettir bu! O sevgi ki senin şu makine gibi, kanunlar içinde boğulmus hayatmda bir nimettir.» «Peki ama, Bjno ile beraber, ikisi bir olup, arkamd.ın benimle alay ediyorlar mı acaba? Çayırkuşu olmava kalkan baykuşa mı beneztiyorlar beni yoksa? Kımbılır neler konuşuyorlar, nasıl gül ^ ıUrdır!» tJLnny'ciğim, 9evgilim ber.im; S«ni wv«bilecefimdcn fada tevdiğim için affet beni!» Sonra, Cass, kızın kıımızı lâstik kuplı masanın üzeıinde tatlı bir güneş yanığl rengi ile duran elinı okşadı, kolkola girip smetnaya gittiler. * * * O ){€oe Cass, pek ciddî bir tavırla Kleonun sırtını okşarken kendi kendine: «Kıskançlık en pis hastalık. en iğrenç Rururdur» diyordu. Kendisinin karsısind? öyle bir nutuk verdi ki her hangi bir baro ziysfetind« böyle bir nutuk söylese toolsntıyı ihya ederdi. Sonra, bu kımsesız hale acıdı: Henüz gencdi. bir melek gıbı kendıni feda edeıce «Evet. bunlarrn hepsi var on«ine sevebilecek yaradıll^taydı. da ama... Her onüne çıkana gönöyle iken, utanmadan parmaklarını Jünü kapUrıvermese olmaz mı san ps?ml>eye bo\ ayan inadcı bır taze onu usak gibi bekletiyordu. Derken, düşünceleri baş döndüru cu hızla deği^ırken fsrkına varnudan Kleo'nıın tüyünü çekmiş olacak ki kedi, bir çığlık kopararak fırladı kaçtı. Hayır, Jmny tek tapmılacak Tanrıçaydı: Mucize kanunu gereğince yüzü güzel olan bir kadmtn ciİdi de, eli, »yağı da, sesi, yürüyüşü de güzel olmalıdır Bütün bu bakımlardan J'.nny kusursuzduÖyle akılhca şeyler söylemesini bilen, insanı heyecana getiren bir kadın olması bir yana, saısılmaz bir Tanrıçaydı. Kimi vakit de üzülmüş. ürkmüş bir kızcagız oluveriyor, su kötü dünya karşısındaki bıçareliği ile Cass ın kalbini sızlatıyordu. Sonr», farkına varılamiyacak kadar büyük bir hızla cehenneme inij Şımdıye kadar sırf paılum elde etmek için kullanılan bazı çıçeklerin, aynı zamanda başka hassalara malık oldjğunu gotulmüşıur: âhmler bu çiçeklerdsn fevkalâJe saf, bakir bır usare çıkarma;. a vc bunu başka r.adit maddelere kaNe istiyorsun? Beni havaya mi f'r rıştııma;.a mu\affak olmuşlardır. CIRE ASEPT1NE namı altmda salatacaksın?... Ha, ne dıvordum? tışa aızedılen bu melhemın cıld Kvet: Kahvaltıda diyorum ki: i'Hâuzeıınde haKikaten fevkalâde faykirr. bey> diyorum, «ayıb değil mı daları vaıdır. Bıraz CIRE ASEPsizin gibi genc, güçlükuvvetli bir TINE yüzunuze, orr.uzlarınıza. elsürdür.uz mu... netıceli kimseye burada böyle oturup bo lerimze harıkulâdedır. Pek az lamanda. yuna koca koca kitablari okumak' cildimzin p kuçuk kusurların, ç;rYalnız yazin idman yapıyorsukin s.jah noktaların, kumızıl.klanuz... Olur mu hiç!» divorum | rın, hat'.a çılleıın hı'.e kajbcldjıAmî. ben başa çıkamam onunU. ğunu goıürsjnuz. B.r kaç gur.de bozulmu* cildıniz yerine, yepyeni, vallahi! Evm içinde kendisine baterütaze " ve yumuşalc b;r cild Karım, temız giydirir kuşatırım, iyi meydana çıkar. Bugünden CIRE yedıııp içiririra ama, onu dört du ASEPTINE'i deneyınlz : hayran var arasından çıkarmak sıze dü olacaksınız. Eller için de harikulâdedir: şer.» «Yaparım ben bunu. Anıan Yatmadart evvel ellerın:z: CIRE ASEPT1KE ile lyice uğuşturunuz. Yarsbbi! YaUk odası ne kasvetlı! Her zaman yumuşak ve kadıfe Ben olsam beyaz tahtadan gıbi olacaktır. mavı perde koyduıurum.» Devamı var D O Ğ UM AYSEL MUTLUDOĞAN ile NEŞET MUTLUDOĞAN SADIK'larının dünyaya gtldı ;: ğini sayın akraba ve dostları na müjdelerler. İstanbul 15.12.195 i .1. ( A. T. ) İS Senelik Akü Plâk Fabrikamız Emsallerinden üstün .ılâk satışına devam etmektedir. Adres: Küçük Lânga. Pcıvanedede S. 8 İstanbul. • ** Ertesi sabah, tâ öğleve kadar, mahkemede, çocuğunu oldüren kadımn caiıavarhğını dinlerken, hınnrca bir tasariya karşı savasıp dur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle