Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bcı CUMHIIRTYET 27 Teımnnz 1956 AİBAY HUSÂMETTIN ERTURK E Perde taxan tAMTü NAflZ TANSlı Ic Ticaret Odası Medisi dün toplandı MiIH Korunma Kanununun tafbikatı üzerinde dunılan toplantıda oda idare h e y e t i izahat verdl Şehrimlz Ticaret Odası MeclUi dün Mat 15de Hayri Gönen'in riyasetinde toplanmışür. Toplantıda Mlllî Korunma kanununun tatbikatı üzerinde dunıimus ve bugüne kadar bu yolda gös terdiğl faaliyet hakkında oda idare heyetinden izahat Istenmi^tir. İdare meclisi, kanun çıktıktan »onra bir komisyon kurulup kanun ve kararnamelerdeki aksakhkların tesbit olunduğunu, ayrıca bir heyetin Ankaraya giderek Ticaret Bakanlığı ekiperlerile müîtereken çalıştlğını beyan etmUÜr. Üyeier daha ziyade bazı maddelerdeki kâr hadleri üzerinde durmuşlar ve bunların ayarlanmasını temenni etmişlerdir. c T I B IS l B A II İ S L E R Rau! Beyin Osmanls Meclisinde tevkifi Son devrin deniz tarihinl tetkik eden nesiller, Balkan Harbi sıralarında Hamidiye kahramanı Raut Beyin, eski Türk denizcilerine vakısır Jjir şekilde gösterdiei cesaret, isabeı ve feragatten çok güze) örnekler verdığini görecek, anüralin büyük teva zuunun gi2İediği asaleti de farkede ceklerdir. Onu lâalettayin bir korsan gemisinin süvarisi addctmek, yaptığı hareketleri mevziî birer baskın ha linde telfikki etmek, çok büyük hata olacaktır. Rauf Bcy, astrlardan beri Osmanlı lmparatorluğunun bilhassa 20 n d yüzyılda hasretini çektiği büyük bir denizci. cesur bir sü vari. emsalsiz bir vatan çocuğudur Denilebüir ki onun kalbi, va'nız ve yalnız memleket aşkı ile cupınmış. hakklle ihrar ettiği her mevkii de cesareti medeniyesi, doğruluğu ve kimseye karfi boyun eğrnemek hu gusunda gösterdiiö tecellüdile ter ketmisti Bu itibarla onun hayatı, gafha safha herkesin dikkat ve merakını üstüne çekecektir. \ırK milletl, Rauf Beyi ılk defa ve memlekei çapında olarak Bnlkan Har'ji df görmüs, ona büyük bir ümid «re n uhabbetle baSlanmıstır. ÇünkO Türk milletinin en büyük heyecanı ve tanperverllği ve bu mem'eKete hiz met edeniere karsı duvdntaı s a i ' ü maı bağlılıeıdır Rauf Bcv mılli heyecanı bir zamanlar hakkile leıvsıı etmis ve arkaaından müvonlarca Türkü sürüklemistir. Bu yakm tar'himlzin Balkan Harbinin deniz savaslarına ayıraeajh sahifeierde yazılıdır. Hamidive kruvazörünfin kahramnn süva rlsi, Balkan Harbinde Karadeni7dcVi Bulgar sahiilerlnin ablukası vazifeslnl üzerine almıs bulunuvordu. Fakat bu sahillerin kontrolünü yaptığı sıralarda bir çece Bulgar torrjifolarının taarruzuna uğramış. vuku bulan musademede Ise Hamidiye kruvazörü rnüz bir takım isabetlcr almış. yaralı bir vaziyette. fakat bürük hir dlkkftt ve itina i!e idare oîunarak bu sahil lerln açıkiarın^a seyredİD batmaktan knrtanlarak BoÇnza sokıılmustur. Gerek savasta bir Türk harb genvMnin düsman torpitolarına karçı eosc, retli mukavemetl, gerek on'ann u cumiarma mukabele eylemesi. »sahct almış olmasına ra^men hn'rrvıktpn veya teslim olmaktan kıırtarılarnk Karadenlz Bnjnzlarma kadar petlrllmesi herhaMe kücük hir muvaffakıypt savıimamnlıdır Ha'>'cte tamir jpin havi)7a alindıktan «onra Hamirlivenin süvarHne bir köspve CPkilrrpV bekiemek dü«erken, o, hareket kabiliyeti ve vatanperverliği ile yenıden vazifeler istemiş ve Akdenlzde, BoJaz örtünde Imroz deniz muharebesine filntillâ komodoru olarak isştirak eylemiştir Imroz deniz harbine Yunanlıların sürduğü başta Averof gıbi, o tarihte bızim donanmamıza tek basma üstünlük iddıa edebüen bir ıırhlıya ve onu desrekliyen diğer harb gemilerine karsi. küçük torpi tolarımızın başında topçu harbine katılması da onun cesaretinı pek giızel gösteriyordu. Bu tarihte donamua mıza deniz mıralayı Ramiz Uey kumanda ediyordu Rauf Bevin D.nanma Kumandanı albay Ramız Beyle arası iyi değildi. Bunda Doııanma Kumandanının Hürriyet ve ltilâf Fır kasma ve Rauf Beyin de tthhiid vc Terakkiye men=ı:b bul'n naların n dahli varsa da. Ramiz Bevin vsHı? torpito hücumu yaptırarak rieni* kuv vetlerimizi harcamasına tar;>f+nr ol mıyan Hamidiye siivaminin cle isabefi düşünceleri hâkimdi UM'Â Ra uf Beyin siyasî düsmanları bir ora. Donanma Kumandanı ile fiMjllâ komodorunun arasinrtaki ihtilnfı. Rauf Beyin o sırada iktiHarda bulunan Hürriyet ve ttilâf Fırkasının hükumetini müskül durııma sokmak niyetinde olduçu şekilde iddia ve tenkirl ettiVIeri de malrmHu Bu. düpedüz bir i<snaddı Ve bir çok verlerde oîduin gibi her isnadm azimkârIığa dayanan hi"5iı«ivetini muhafaza ey1ef"S de muhakkaktı Rauf Bey kücük siyasl hecab'arın üstiinde tam milllyerDerveT hlr in«andı. Onu. hu garezkârane iftiralarla yıpratmaga imkân yoktu Nitekim Rauf Bey. Hamidiyenin Haüçte tamiri ikmal edilince bu garezkârane isnaHlara fflen ve parlak hir şpVi'He cevab vermlîti. Bu defa da, Adalar denizine açılfifı Hamidiye kruvazörÜT»iüz lek başına filvâki sevkü'ceysf t>ır te=ir yapamamakla beraber. düTnrn do nanmasınm sevk ve tdarej'nc's bir huzursuzluk yaratmaâa muvnrfak olmusru Yunanhîar korku ve tered düdle hareket ed''vor. Hamidiye; e rastîamaktan büyük bir endişe vf heyecana kac'mıs hulunuvjrlafdı Hamldiye. BiHnci Cthan HarVtndt Alman ErkânıharbiyefinLn açık de M H t ' R Î V E T » in Tefrikası: nlzlerde, fistün kuvvetlere karfi muvaffakıyetle tatbik ettiği sisteme ve bunu Emden'in üzerine aliığı m&nidar vazifede gösterdiği basarılara, güzel bir örnek teşkil etmişti. Ksuf Bey, korsan harbi yapıyordu. Hfimi ( diye, Yunanlıların Balkan Harb nde Adplara naklettiği asker, ıllâh ve cephane nakliyatını felce uğratmış, üstelik düsmanın Adalar denizl vilSyetinin merkezi Şira adasını bir gece anl basarak bombardıman eyle mişti. Bu meyanda blr çok ticaret gemilerl de batırılmtstt. Bu deniz savaşlarının o taman büyük bır kıymet ve ehemmiyeti olmustu. Zira, kara ordularunızın her tarnfta mağlubıyetten mağlubiyete u*raması, verdıği meydan muhare beleri bir takım hezimetlerle sona erdirmesi sırasında. denizlerde orta l'Sı heyecana veren bu baskmlar. Yunan donanmasını eılgma IPidür • miis. Adalar denlzi bütün >uyı ve köselerine varıncaya kadar oranmasına rağmen. Hamidiye ele <«çme misti Rauf Beyin bu baskınları büvük bir ıztırab ve yeis içinde kara harblerinin tazyiki altında etiler. Türk milletine, ferahlık, 'evinç ve ümid telkin ediyordu. Maneviyatı yflkseltivor, Türkleri yeniden kara harb'erine giri'meŞe te^vik ediyor du. Ancak bu sayede Balkan Harbinin ikincî safhası yenilenrnis,. ve bu defa Edimenin istirdadı gibi emsal siz bir başarı elde edilmişti. Bun • da bu korsan harblnl yapan Haml divenin ve onun liyakatll suvarisi nin büyük hissesi vardı. Fakat ni hayet bir harb gemisınden bundan daha baska bir şey beklemek kabil defildi. Eiimizde blr kaç Hamidiye ve bilhassa bir kaç Rauf Bey bu 'ııp«»vdı. Akd»nİ7dekl Trpkya sahilleri kontrolümüze almsaydı, harbin inkışafı bambaska olurdu. Işte tarihin ilk defa büyük çapta kendisini Balkan Harbinde tanıdıfı Rauf Bey, bundan sonra Osmanlı lmparatorluğunun Mütarekeden evvel • o ka »n binesinde Bahriye Nazırlı«h yaprms ve Mondros mütarekesini, Limn' a dasmın bu limanında (Agamemnon) drernotunun güvertesinde imzalamıstı. Rauf Beyi bu mütarekeyi lmzala masından dolayı tenkid edenler de bulunmusru. Fakat Imparatorluğun o günkü sartları fikrimizce başka türlü harekete imkân vermlyordu. Balkanlardan Franşe Despere kuv vetleri, Suriyeden General Allenbi kıt'aları arasmda bir kıtkaça giren Imparatorluk kuvvetleri, yüz binlerce asker kacaftına ve çesidli mahrumiyetlerden bunalmıs bir halka da güvenemezdi. Mondros tan (onra Mal taya sürülenler içinde de Rauf Bey bulunmuştu. Bidayette Mustafa Ke mal Paşa ile beraber Anadolıtda buı. Erzurum vt SİVas kongrelerine istirak etmi? olan Rauf Bey. Sivas mebusu sıfatile istirak ettiği son Osmanlı Meclisi Mebutanmda Mısakı Millî formülü altıncia hulâsa edilen ve hayat! ehemmiyeti hsiz bulunan Türk şartlarını, ron Oîmanlı Meclisine kabul ettirenleın basında ee'iy.'rdu Bu .sartla. d.'ha evvel Slvas kongreslnde Harvlanmıstı. 16 mart salı 1336 günü ak^amı Meclisi Mebusan Reis vekillerindon Hüse\in Kâzım Bey, Hoca Ab'iülâ/lz Mecdi Efendi ile Rauf Bey, Saravı Hüiıayuna giderek vaziyeti pa<!ıs£.ba anetmMer. bu ls.gnlden müteMslr olan Sultan Vahideddlnln, b ınd^n duydukları ıztıraba şahld olmusUr ve Zatı Şahanenin teessürlerinl Meclise naklettiklerl sırada Meclise %Atn îngiliz polisleri ve Inzibatları tara fından tevkif olunarak cebren 'otfi rülmeSe maruz kalmışlardı. Dünyanın hıçbir devrinde ve hiçblr ıtıemleketinde düşman, o mllletin jeref ve havsıyetinin sembolü olan Meclifinden, milletveki'lerini bu tamla »lıp göturmemijtlr lste o zaman Rauf Pev vaktile Mirabo'nun 16 ncı Lul'ye kükredisi gibl. Ingiliz isgal kuvvetlerinin bu menfur hareketine karsı kıvam etrniş ve söyle «öylemlgtl: « Muhterem arkadaslar. blzl mfllet. ifayı vazlfe İçin buraya gönderdi. Cenabı Hakka tükür W b v de h'i va7ifeyl tonuna kadar lf< t' tik Ben lnglli7İerin memleketln namusu sayılan bu blnaya •tirmelerinl as'a pörmek istemmn. Kan "ikiilmesine de razı deSilim. ÎTayi'un mll letime feda clsun. millet » 3 oldulrça ve birlik kald'Vca kenii'ine h'zmet edecek nice Ranflar bulunacsktır Vasıf Bevle beraber hizi griürüyorlar Alîah dinimize, mlll?t*mi*e ve memleVetimize zeval vermesiıi!.» Hamidive kahramanmı iste b5yle a lıp Maltsya götürmüşlerdi. Hekimin Nesleki Hakları Rasim Adasat kalitesi fiat farkı için bahis konusudur. Halbuki ierbest bir meslek olan heklmlikte doktor ve hastadan ibaret olan âkitler borcun ödenmesi takdirinde bile bir birini bırakmaz. Hasta nın kendisini iyi eden doktoruna ver diği part bir (Honoraire Şeref hak kı)) ile ilcret bir değildir Bunun takdi ri nazik ve güç bir meseledir. Hayatın uzatılman, bir anaya tek çocuğunu sağlam olarak iade etme, görmeyene ışık görme ve Işitmeyene tablatın seslerini duyma imkânlaruıı verme. aklını kaybedene tekrar sosyal hayeta karışmayı sağlama gibi hizmet ler bir kaç liralık üçrete tekabül et mez. Bahusuı doktorların blr çoğu hastalıkları tedavi ederken mikrop almak ve hastalanmak tehlikesinede maruzdur. Hekimin hlzmetlnde vak'aya g8re oldukça uzun bir zaman kaybıda var dır. Şehir dışmda bir yere çağırılan hekimin otomobili bozuldugu takdir de muayenehanesine hastalar beklemerien gidebilir. Muayeneye gittiği hastanın biri agtr bir infarktüstür. dlseri bir mide kanamasi, bir baskosı da bürün evi altüst eden bir ruhi kamçılamadır. Bu vak'alar karsuın da vazifesinl müdrik olan hekim çok defa uzunca bir müddet beklemek IO rundadır. Bundan baska hekim her saatte gece ve gündüz ve en bozuk havaiarda bile hastasma kostu}u zaman IstirahMinden ve bajTamından olmaktadır. Binaenaleyh blr »eref hakkı olarak verilen muavene ücretinde yapılan hizmetin ehemmiveti, hastanın mall kudretl, yol uzaklıSı ve tedavi veya konsültasvon esnasmda gecen zamanın uzunlu$u heVlmln tıbhî sShreti ve sosyal mavkll gibl hu s^ar ayn ayrı rol oynamaVtadır. CocuVluSumuz da hattrladtgımız esW zamanlarda hastslarm çogu vizl t* rıcretlerinl büv(ik blr Itlna İle blr ra>fin tdri'ie olarak ma«nnm blr koine birakirlar veva cebe korlardı. O zamanlar h!ç bir hekimin bu farfı açıp tam flereti kontrol etmesi aklma bile gelmezdi. Fakat zaman ve cemi yet değışmiftir. Bazı hekimler gece yarısından tonra fehrln uzak bir ıem tinde bir haıtanın muayenesini bitiripte otomobile bindikleri zaman cebi ne konan zarfın İçinde ancak otomo bil ücretini karşılıyabilen ufak bir meblâş bulurlar. Zaman içinde bu ve bunun gibi müsahadeler hekimleride eski asü usulü bozmak zorunda bırakm.ştır. Muayeneden önce hattaba kıcıları valıtası ile vizlte ücretlerini aian hekimler belki tenkit edilebilir. Ancak bunu da bazı kötü müşahade ler yaratmışttr. Muayeneye gelen va tandasm hastahaneye yatmak, blr ra por almak gibi makabli bir arzusu vardır. Bunun yapılmaması takdlrin de belirli muayene ücretîni indirme ye veya vermemiye kalkışır. Başka biri fukaralığından bahsederek yan ücreti verir. Şüphe siz ki bunlar azlık vak'alar olmakla beraber bütün hekimlerin muayene hanelerinde olan »eylerdlr. Bu itibar la mektepten beşeri bir idealle çıkan bf>kim cemiyet içinde zamanla bu in tibakı gSstermek zorunda kalmakta dır. tlk çağlarda bile hekimliğin ana prenslplerinl bozan bu noktaları mü sahade eden Hipokrat meşhur (Hekimlik yemini) ne lüzum görmüi ve bundan tonrada muhtelif tâdillerle tıbbi ahlâk nizamnameleri çıkmıjnr. Türkiyenln bütün sehirlerinde Ve köy bölgelerinde halkın meccani mua yeneler ve tedavileri için sağlık müesseseleri fazlası ile mevcuttur. Sosyal tababetin inkisafı ile bankalarda, resmi müesseselerde, fabrlkalarda, şantiyelerde, kışlalarda, trenlerde çalı şan bir çok vatandaşlar mukavelelell doktorlara ve mütehassıslara lstedik leri şekilde muayene olurlar. Bütün medeni cemiyetlerde hasta mutlaka paralı hekime gitmek zorunda değildir. Her muhtaç vatandasın mübrem bir maddeyi sağlaması ancak paraya bağlıdır Binaenaleyh hayatın paha lılaşrnası nisbetlnde muhtaç vatandaşlar büyük sıkınhlara maruz ka 1 ABAHTAÜ ABAHA... Olen üç dosfumun hâhraları en »eyahatte ikea av arkadajunız, eski sporcn Şerif Faysal Haydar vefat etmiş. Sonradan haber aldım. Bu zat, tanınmı; musikişinas Şerif Muhiddini» biraderl ve dolayısile sanatkâr Safiye Aylanın da eniştesi idi. Diğer bir bira« derini de, Bağdadda, Güzel San* atlarla Ugüi bir müessesenin başında görmüştük. Bizler gibi ıstanbal türkçesi komışan bir münev» ver olmasına bayret edibnea e l bette... Zira babalan Ali Haydar Paşa, Osmanh vezirlerindendi. Devletinüze sadakatile ttn almıştı, Av arkadaşımız, meğer ben ya^« taymıs. Halbuki on, on beş yas kıicük görünüyordu. Eğer ölüm sıra İU olsa, o çevik, hareketli, mevzun vücudlti arkadaşı, listenin en sonunda bırakmağa oy birliğile karar verirdik. Av esnasında Faysal Haydar dostumuz babasına dair bir hâtıra anktnuştl. Vesile bulup yazacağunı söylemiştim. Meğer kotü söz etmişim. Vesile onun vefatı imiş. Ali Haydar Paşa, Nazırlı»! sırasın* da, Yenicamii tamir ettirmeğe başlamış. Çiy renkli taşlar asırlık binada beyaz beyaz sıntmasırr dişe, eski taşlar buldurup getirtirmiş. Bir güıı kendisini kılık kıyafeti yerinde bir deli bozuk ziyaret ederek ne yumurtlasa beğenirsiniz? A paşam! Slze şaşıyorum. Bun lara ne hacet? Yenicamii baştan a 5ğı yeşile boyayıı». Uzaktan mehabetli görünür! Yeşil renk de mubarektir! demez mi? Paşa da, bu dâbiyi saka olsun diye Müze Müdüru Halil Beye havale etmis. Restorasyon suasında mennerlerin «su» l a n birbirini tutmazsa, • kadar ihmale bile çok titizlenen Halil Beyin bu teklif karsısında nasıl çileden çıktığı tasavvur edilKıssadan hisaeı Son zamanlarda bazı âbldelcr mcselâ Üsküdar ceşmeti) restor* dilirken, mennerlerin tsu» l a n mevzuuna hiç dikkat edilmemif, GeUşigüzel kimi ufkl, kimi »akuU konuluyor. Uzaktan bakınca yamall gibi duruyor. Bundan sonraki restorasyoalarda tiliz davranalun. *** Rahmet vesilcsi olması için, Kadıköv halkının, bilhassa Modalıların çok iyi tanıdıklan tüccar Neşet Osman Deriş dostumun da blr güzel hâtırasırn anlatacağım, Bu bekâr ihtiyar üç dort gün evvel olduğu zaman, evinde bir »•ket kitab bulunmus. Amerikada yerleşcn ve bir Amerikalı ile evli yeğeninln çocuklarına meğer türkçeyl unutmasınlar diye türkçe ç o cuk kitablan gondermeği ötcdeı»berl âdet edinmlj aziz dostum. Türkçenln himajesi uğruna harcadığı bu emek beni çok mütehassis etti. Vali ve Beiedıye Reısı, dun saat 12 «e VtUbrette. Bahar Bayramı Komiteslnın daletÛsi olarak «hnm.ze « l e n Ism r Beled.ye Rei« Enver Dundar Başar.n rlyattUndek! U m r beled:ye heyct.nl tataTU.U v. k « d l l . M . Iktlıadl mtv lUİtrd. bir s « t kad.r görüîinüştıb Istanbul Beledıv^ Reısl. Izmır Belediye Reisi tarafından Fuara davet edü'lmİı Beledlye HeyeU. bujün » a t 16 da tstanbul Gsıetecilet Cemiyetir.i :iyaret edecektir. Kızıltoprakta Istasyon caddesinde S4 numartlı evd« oturan Ahmed Ç«lik. eşi v» kın ev%elkı akşam yedikleri yemekten teh!rlenm!»)«r. Udavl altma »lınmışlardır. tımir beledlye heyeti Vilâyetl ziyaret etti Blr alle zchirJendi Bir Oalıtada LUlecıhendek caddesind* terzilık yapan Yani. evvelkl «kşam dükkânında ölü olarak bulunmustur Yaninin «sedini muayen* eden Adplet doktoru, blüvü Morga kaldırtmıştır. Savcıhk hsdlse etrafında tahklkat yıpmaktadır Bebekte Cevdetpaşa caddesind» Z7 num«r»li konakt» bekçıhk yapan 15 ynlarında Halıl Gundoğan ev\elki Bün Iskelr dvarınd» deniz* glrmlj, yuzme bl'me'1'ffinden bofulrmıştur. KadıkSvunde Yelde9innen!nd"« Uzunhafız sokağında 12fi numaralı evde oturan Mustafa Suiar da Modada deni?e jrirrrı? boöulmıışr'jr terzi. dükkânmda öKi bulundu tkl kiş! denhde boğuldu Pendikte Kızılbayır sokaiında 48 numarali evd« oturan T admda bır kadın. 2 aylık çocuğunu o cıvarda biı caddeye bırak'rken yakalanmıj, hakkınd* "TSIîlbat» baçianmıstır. Bir kadın, iki aylık çocuğunu sokağa bırakırken yakalandı Milll Korunma Kanunu bütün üca rl ve sınai alanlarda halk kiUeleri için musbet neücelerle tatbik edildiği bu günlerd» tababet mesleğuıinde bunun fumulü içine girip girmemasi aktüel bir mesele teşkil etmektedir. Zira hekimlik san'atı avukatlık ve muhendisük gibi serbest bir m«slek olduktan başka (6023) numarait tebıb ler bırliği kanunuda yürurlüktedır. Millî Korunma Kanununda doktor ların meslekj haklarına aid açık bir kayıt bulunmadığı için bazı belediye ler tereddüt etmekte, bazüarı diğer şehır belediyelerinin fiat tespitlerini beklemekte ve hekimlerin mesleki da vâlarını takip eden tabib odaları müracaat rttikleri yerlerden bunun hak kında sarih fikirler alamamaktadır. meseie Avrupa'nın bırçok yerlerinde olduğu gibi asgari ve azami bir heklm ücreti fiat listesini tanzım etmek te değiidir; daha ziyade muayan* ve tedavi bakımından hekimle hastası arasında ki mıinasebetlerin Milli Ko kunma Kanunu hükümîerine ttbi olup olmamasıdır. Yalnız hasta insanın sağlığını hissi bir şekilde düsünenler doktorların mesleki haklarî hakkmda hassasiyet göstermelerini haksız bulurlar: hattâ eskiden beri bazı ediblerin kinayeli söz lerinde okunduğu gibi 'Hastaların sırtından geçlnme) ittihamını ileri sürerler. Şüphesiz ki bu afaki bir düşüncedlr, zira ayni hasta üşüme mek için aldığı gömlefine, şık görün mek için takındığı ipek kravatma kar süık bunlaruı yuzlerce defa üstünde kalan bir sağlık değeride vardır. Ayni hastanın veremli veya romatizmalı olarak oturmak zorunda kaldıgı havadar evi, modern pahalı ilâçları kuvvetli kalorili gıdaları ve buna benzer birçok ihüyaçlarını ilğili va tandasJardan hiç birı bedava vermez. Yaşamak için ete ihtiyaçları olan inıan an bir kasabm istismar etmesi bahis konusu bulunmuyan bir cemıyette sağ lığa ve tedaviye ihtiyaçları olan ayni in sanların hekimler tarafından istismar ları da söylenemez. Hekimi her hangi bir tl i|i tuta»ına benzetenler, hasta adamı da has tahğı itibarile kitaplaruı yazdığı klâ sik belirtiler gSsteren ve bunlara göre bir tethis koymak suretile uygun bir tedavi yapılması icap eden blr in san sayarlar. Ancak bir hekımin has tahk teşhisi bir cebir muadelesin», bir tedavisi blr reçete kağıdına veya olağan bir lâboratuvar tecrübejine in hisar ettirilemez. Hekimin yaptığı mesleki iı standart mahıyette mekanik blr fonksiyon değildir. Bu miVanikl anlam hekimliğin esas beşeri ve mânavi cephesini zayıflatır, çünkü muayene ve tedavi ameliyesi doktorun hem ilminl. hem bedenî ve fikrl yorgunluŞunu, hem de vicdani hassasiyetini ilğilendirir. Bahis konusu lan yalnız hastahk değil. sahsiyet bütünliiçünde hasta insandır. Bınaenaley hekim hastanın çocuk, ihtiyar, dul, kız olmasına ve her hasta kar» sısında bedenl, biyolojik, ruhl, moral v« sosyal cephelerl ile ayrı blr şaniyet bulmasma göre tababet matematik bir san'at defildir Olağan «paretlerde mal satanla aian amsınrta bir mübadele mevcuttur; Ve malın Yaran: Prof. Dr. 1 ^ 75.000.. CYLOL 75.000 EKlM KEŞİDESİND» Ura Oalatada Kemeraitı «ıddeslnde blr kahvede y?tıp kalkan AIİ Tarzan admTEŞEKKÜR da bıri, o civarda şupheü blr vazıvette do'aşırken tkmcl Şub» mrmurlırı taMırvaffakıyetll müdahaleslle ümldsiz rafırdan yakalanmîştır Ceb'erinde es ha^ta babamıza hayat veren Guraba ve r»r ve erofn bulunan «anık, Adalet» Cerrahpaşa hastaneler! Ürolog Operatörü ssvııı te=''m edilmiştir. Bir eroînci yakalandı lırlar. Bunlara Millî Korunma Kanununun sağladığı faydalar pek çoktur. Ona karsüık hasta bir vatandas he kim» müracaat için parası da olmadığı taman her yerde meccani sağlık mues»eselerl ve yardımları bulmakta dır. Şehir polikliniklerinde tanaımı» profesörler, doçentler ve klinlk |efleri hergün muracaat eden vatan~aları muayene ve tedavi ederler. Serbest hekimlik nihayet mülkıyet hak kının tanmdığı bütün memleketlerde mâlî durumları müsaid olan Vatandaşların faydalandığı bir vasıtadır. Fakat meccani muayenelerin yapıldı f] hesapnz sağlık müessetelerin fon kisyonları karşısında yavaş yavaş «er best hekimlik zayıflamaktadır. Nitekim serbett hekim bu gün mütemadiyen hatta insanlarm sağlığını hedef tutan organizasyon içinde yenilecek bir kuvvet ve Istiklâli kaldırılması icap eden bir varlık mahiyetini almaktadır. Halbuki Ankara'da 1200 hekim İçinde ancak 375 i ayrıca mua yenehanede çahşmaktadır. Bunların ortalama olarak kazanclan diğer mes leklere kıyasen çok azdır. Bunun en objektlf krlteryumu hekimlerin bir sene zarfında devlete verdikleri gelir vergisinin nisbetidir. Istanbul'un veya diğer üç dört büyük şehrin fazla kazandıkları görünen bir kaç hekimini Jütün memleket tababetine ömek göstermek büyük insafnzuk olur. Nerde kaldıki Avrupanın üniveriitesi olan bütün şehirlerinde en ucuzluk zamanlarında bile föhretli hekimin profesörün muayene ücreti daima yüksek tutulmustur. Zira bir profeförün veya tababet föhretinin ıtandardize olmuf ufak bir ücretle bütün hastalan muayene etmelerine imkân e lüzura yoktur. Bunlar daha ziyade önemli vak'alarda konsultasyon yapan v» fikir veren hekimlerdir. Izdirap halinde olan hastalara en İyi ve lerefli bir hekimliği sağlamak için yalnız bir çok doktorların içinde çalıstığı ve modern takniklerin bulun duğu haıtahane sarayları insa etmek kâfi değildir; onlara iradeleri v« vicdanlan »erbest olan iyi hekimler sağ lamaktır. Sıhhat değerinin gerçek maddl blr ölçüsü olmadığma gör» he kim bakımının çok maddi rakkamlar bir el tan'atı mertebesine indirilmesi hastaların lehine değil, belki de aleyhinedir. Zira bu takdirde hekimin vicdanen ve meslekce yupmak zorun da olduğu tıbbi ihtimamların ve ayır dığı zamanın müteessir olmaıı tehlikesl vardır. Çok defa manev! bir de »arjda bulunmak zorunda kalan bir hasta bir ruh hekimi karsısında yarım saat konuşmak ister. Madd! bir üçret tarifesine tâbi tutulacak olan bir hekim ister istemez beşeri refleks leri ile maddileşmek ve bir iRoboto hekim) olmak zorunda kalacaktır. Binaenaleyh esaaında Türkiyede sag lık davası diğer ihtiyaçiar gibi bir ucuzluJt ve pahahhk problemi değil dir. Ancak her yerda olduğu gibi tedavi teferruatını içine almıyan ve ta bıb odalarının tayin ettiği bir tarife lüzumludur. Fakat bunun tatbikleri MUli korunraanın şiddetli hükümleri çercevesi Içine girdiği takdirde her lalde hekimlik manevî cephesinden çok feyler kaybedecektir. Pivasamıza son siinlerde fazla rr.ikt'rda yumurta ee'mekte. fiatlarda *eril^m« müsahede edilmektedlr. 1440 Ilk Iri taze malların sandıSı 140145 llr«dar. ufak boylar i«e ıso llradan «atılmaktadır. Yıglı tohumlar Ozerind* plyaıadı h*nOı kafl blr lstlkrar gBrtllmemeVtedlr Y*nl mahnı! fatuly* hakkmd» «Imın haberier lyldir. Artf.pa?.arı v« Düzce havallslnd*n yent m'hnıl kunı fssulyenin «»urtos «yi son'arına dofru plVB^m p ' l ekprmektedlr. Nehatt ysfl Dİvasa^ında fiatlar levivelertn) muh^fara ctmek'edlrler Tu?lu tereva? Dlvasaaı d a normnldlr. Karad«nl» vs91»ri tontan roo kurııstur. o kurııstur. Yumurta, yagh tohum, nebatî yağ piyasası CAFER YILDIRAVa •onsuz jükranlaı ımızı irzederll. Mustafa Tüzer ıllesl FATMA KAYACAN ve ZtYA KAYACAN'ın Oğulları oldugunu dost ve akrabalarına mOjdelerler. 26/7/956 VC ZENGlN PAHA İKRAMİVELERİı MSVLlD Evdoklye Kaluçi'nin esl. Df. Y«nl Kaluçi, Todori Kaluçl. Taıula Ktluçlnin Kvgıll babaları EMNİYET SANDIĞI Türkiye Sigorta Prodüktörleri Cemîyetinden: Sigorta prodüktörleri talimatnamesinin 2 nci maddesinin (C) bendi mucibince sisorta girketleri nezdinde staj müddetini doldurmuş olanlarla evvelki imtihanda muvaffak olamayanlar için 27 Ağustos 1956 pazartesi günü saat 10 da İstanbul Yüksek İktisad ve Ticaret Mektebi konferans salonunda imtıhan yapılacağı ve bu imtihanâ girmek istiyenlerin giriş kartı almak üzere cemiyete müracaatlan ilân olunur. ' DOn Kaif»nced»r har*ket eden Bat(Emlakçl) man tanfcert Süvevje 1« bln ton pet kırkıncı fünü 29 pazat (Unü uat 10 dı rol gBttlrmeVtfdlr. Kurtuluş Aya Dimltri Rum klileslndt Batmsn. burada yOkönO bo»a!ttıkt«n mevlidı okuracaktır. Tanıyanların te}»onra Bahreyne gtdecey ve oradan âla rifi rlca olunur. c«») 19 bln ton akaryakıtı memleketlml** getlrecektlr. tnnkcri. Stiveyçe petrol entiirilyor HRİSTO KALUÇİ Darmstadt Teknik Ünlversltesinden mezun Türk MAKÎNE MOTÖR YÜKSEK MÜHENDİS V. | 4 51 12 20 16 17 19 31 2124ı 2 46 E. | 9 20 4 49 8.46 12 00J 152, 7.15 Ciddl blr müessesede Iş anyor (Motör) rumuzu İle 176 Posta Kutusuna yazılması rîca olunur. Savcı muavininin gözlerir.den bu sefer bir rremnuniyet geçti Sonra ufak bir tereddüt ve nihayet: Gelsinler buraya dedL Çok geçmeden Sabri ile komiser göründü: Savcı muavini vakit kay betrceden Sabriye sordu: Mektubu vermeğe karar vermişsinız Öyle mi? Evet: Neden fikrinhi deeistirdiniz? Sabri adama acı acı baktı: Düşündüm Dedi Düsündiim ki hakikat daima ortaya çıkmaz. Ekseri kuvvet galip gelir... Onlar kuvvetli .. Onlar dediöiniz kimler? Kimlerden bahsettiğimi biHyorsunuz: Bu köşkü dolduranlar .. Fahir bey ve ailesi . Onlar zengin .. Savci muavini hiddetle: Ne denT=k istivorsunuz? dedi Sövledıklerimden b?ska hıç bir şey demek istemiyonım Zengi<n ve kuvvetli bir aile Blr çok carelere baş vuracaklar. Belki muvaffak olaeaklar. Ben yalnız, parasız bir insa nım Üstelık aieyhim» ol«n bir çok şey var. Sonra dik bir sesle Hâve ettl: Serbest kalmak istiyorum! Masumsanız tabiî serbest kalacaksmız! Masurnum ama bunu ispat etmem lâzım değil mi? Tabıî! îştt bunun için mektubu vermege karat verdim. Serbest kalmak •=tıvorum! Sesinde tehdid vardı. S a v a muavini adama dikkatle baktı, sonra sordu; Peki rierede mektub? Bülend Beyin resim at61yeEİnde. Bülend Beyin reıim atÖlyesinde mi? Evet. Bahçedc Bül«nd B«yin resim vaptı&ı ufak bir bina vardır. Seidarun boSulduğu... Yani yattiftı yer» yakındır. Bahçede bir kovuŞa bir taf altına »aklayamadım. Yağmur, rüzgâr, böcek, bir aksilik kâğ' dı yok eder diye korktum. Atölyeye kadar kostum. Kapısı kilidlı değil dı, girdım îçmi iyı bılirım Bülend Bey çalışırken kaç kere gitmiştim. •îaranlıkta el yordamı ile saklaIım. S a v a muavini: Peki yürü! dedi. Sabri, komiser, savcı muavini çıktılar. Polis de peslerinden vtiriidü. Bshçe hâlâ ışıl ışıldı. Üç adam hizla ilerliyordu. Sanki kajacak kaybolacak blr »ey vardı Oyle acele ediyorlardl Agaclann arasına daldılar. Sabah olurken Seldanın helecan, saadet ümid dolu olarak koştuğu yollara. çimeT.lere, koca ağaclara gene ç'ğ vağmış, etrafı bir ıslaklık sarmıst'. Selda artık bahçede yatmıyordu. Bir tarafta yalnız, yapyalnudı her halde. O daima korktuftu kurtulufiması im klngız yglniflıgın mah olmustu işt». Ümldsiı urhrabnz, levinçsiz yalnıılık... Hslbuki üç adam vanyana onun tçtes kofuyorlard! Biri üşüyor. bir) »inirlenlyor. biri ı«tırab çekiyordu. Islak toprafcın üstünde adeta omuz o m u yüriiyorlardı. Birbirlerine karıı «n ufak bir dostlukları, lyj hisleri yoktu. Sa dece tecadui o n l ı n yanyın» getir mis ve o ar. Için ayru gayeyi verm şti. Caniyi bulmak... Nihayet küçücük bir biaa fS* ründti Sabri: t»te burası! dedü. Kapıyı açtı, Içeri girdi, elektriği yaktı. tkl adım attı... Sonra »ol» doğru dönecek pencerenln alt taraftna kutulann «ltlna sakladıjı mektubu alacaktı. Fakat yerinde mıhlanmu gibl k«ldı. S « v d hiddetle: Hadi, dedi. Mektub nerede? Sabri cevab dahl vermedi. Sade bu ses onu itmi» Rİbl bir lkl adıro daha attı Gözlerini yerde serli duran büyük tualler» dikmlçti İk) genc. güzel, çıplak kiî gerllmiş, yatıyorlardı. Nihayet birbü göstererek: Nurdanl dedi Savcı rr.uavini, komiser hayretle ilerlediler. Nurdan mıT Evet Nurdanın resml. Çabuk Dr. Sedadı çağınn! dedi. Sabriden de tekrar mektubu l«tedi. Sabri karanhkta »akladıği mekrubu güçlük çekmeden buldu Verirken: Bana İade edeceğinlzi vadetmiitinlz. dedi. Evet, mesele halledildikten sonra mektubunuzu vereceğim. Bu na emin olabilırsinla. Dr. Sedad tahmin edildiğınden çabuk geldi. Nrfe<! «hşından çok hızlı vürüdüğü belli idl: Benl çağırtnuşsınız, dedi. Bir şey mi varî Savcı. o saMn, mustehzi tebeslümü ile: Ne obnastndan korktunuz? diye sordu, Sedad gayrlihtiyar! stolrlerıdl. Hlç, dedi Sadece benl g6receğiniz geldiği için çaŞırtmadığınızı düşündüm ve ne o'.duğunu, benden ne gibi bir hlzmet beklediğinlzi Strenmek Istedlm. Savcı muavini: Savcı bir an tereddüd ettl, Evet dedi Haklısmız. Sizden Belkl resmi sen yaptırttırj, bizi de buraya mahsus getlrdln! ded! dğrenmek iit«diğiml* blr »ey var. Yana doğru çekilerek. 5nüne siSabri bacını salladl. Hayır. dedi Hayır bttı y«ptır per olarsk gakladıfı reslmleri ortaya çıkardı ve birden sordu: •ı:>dım Haberim bile voktu. Bu reeimler kimin ve kim Öteki k u kim? Tanımıyorum. Sedad btr adJ» 0 M dofru Saveı muavini dflşfinc*ll: Betızerllk w r , dedi. Çok ben tlyerek: . ölen kizlann! dedi •erlik var. Kim yaptı btı reslmleri? Sonra polis» dötıerek: B ; lmiyorum, Ilk defa görüvorum. Burası Bülend Beyin atölyesl imiş Her halde o, yaptı. Siz de resimden anlar mınnız? ~ Blraz. Onun resim yapışmı. Yani bu tablolan o mu vapmış dersiniz? Sedad dikkatle baktj. Ve hayretle: O, yapmış her halde. Anlaya•nıyorum, dedi. Müte=kıb«n gönüllü Hemçireler Der Neyi snlayamıyOfsu'n'uz? tıeğl Balkan veklll vt yenl meıunlar dan bir oğrenci konusmuîtur. Bu reslmleri neden yaptı? İlk boğulan kız bu köske pek vskın defilse de çok u*ak olmıyan blr yerde. zannederseTfi YILDIZ GEVREK otunırmus. Onu boğulmadan evve Ue hiç gSrmü* müydünüz? FERtT tLGEN Zannedersem. Blr kaç kere Nikâhlandılar. bisikletle pezetî. etrafa gülümsiyen bir kız gÖTmüştüm. O, Idl... Beyoğlu 26 Temmuz 1956 Emin değil misinizf Eminlm! Niçin tereddüdle iöylediniz? MEVLİDI ŞERİF Dr. Sedad sıkılaan: Çok sevgiü babamız Bllmem, dedi. Galiba kızı görünce tanı.nıştım. Fakat o, canlı REFİK BERKSOY'un güler yüzlü kız olduğuna inanmak (Olküdarh) istemem'ştım. Zaten zavallı o ka vefatının kırkıncı günune tesadüf eden 29 temınuz 1956 pazar günü dar degişmlş. tanmmıyacak hal oğle namazmı müteakıb aziz ru(jelmişti ki... Bisikietli kızın ne iahuna ithaf edllmek Uzere îisl! canini, n« de nered» oturdugunu nulnde Haİıı Meetd Bulgür 11« bilmiyor^um ve nihayet ben bir Hafıı Ziltl Altın Urafından mevlld! ıtrtf kıraat «dllecrglnden, doktorum, vak'arun fasla ttatünrl akrtba, <<o* ve dln karde»lerlmidurmamiftım Fakat timdi dflffiÜB teırtflertBl Hea ederiz. nünce... Ve bu resmi de görünce Bnkaoy ailert o olduğuna emin oldunuı. Hekimin, halkın sağlığtnı koruması Son zamanlarda blr çok levdlk* ve iadesinden ibaret olan işi en yük sek beşeri bir vazıfedir. Hekim dai lerimin ceııaze törenlerinde bulutf> ma kafasını, bütün organızmajım ve mam mukaddermiş. İçlerlnden biri unlaruı üstünde bilhassa vicdanını de muharrir arkadaşunu Nazııa yoran ve yıpratan mes'eleler karşısın DersandL Ayni zamanda müessest da ağır moral mes'uliyetler yüklenmektedir. Bu itibarla bir cemlyetin müdürlUğü yapan bu zat hakkında hekimlerini üstünde tutması, sayması facrkesin haftalardır lehte komıştuğunu tesbit ederek sebeblni in« • doyurması da menfaatı icabidir. e cclcdim: İki şık karsısında kahnca, hcmcinsine fayda sağlayam mutıKaradeniz» vapurunun sfivarbi laka tercih ederdi Nazim Deraan. Hattâ karp Urafa 100 aded fayhatah görühnUyor Denizcihk Bankasının Almanyada da, kendine 1 aded ziyan olsa, g e ln»a ettlrdiü 7000 tonluk (KaradenU) ne o hayırhah jıkkl tercih edervapurunun Manı denlunde Panama di. Zamanunuda iyi adam o derec* bandıralı bir »ileple çarpıSarak hasara azaldı mı ki, sırf bu evsaf bir ölüuğradıgını yamıi|tık. Southampton'da nun arkasmdan bütün tatudıklarımuvakkat reviıyon gören geminın, Lloyd mueıs*»esınden musaade alındıgı nın haftalardır çok iyt s&ler söytakdird», Umanımıza mütevtccihen bu lemesirce yol açtı? güPlırd» barcket edeceğı bıldırllmekt»dir. Acı ölüm mevzulannı deşml|Diîn Uraftan. geminin sigortah olken cenazelerde dikkatimi çeken dugu lirketln de «ıgorta meblâğını ödemedigi hrber alıamıstır. Denizyolları iki noktaya da dokunacağun. Uletme MüdUrlUiü (Karadenu) İn sü1 Vefat ilânlarında olen zatın varısl Nasır kaptsnla muhaber* hilin doğum taıihini yazmak, tarib ve d* bulunmaktadır. Işletme Müdüru kalüzumludur. etrafında dun sunlsrı »oylemiitır: tarihçe bakımından • (Karadeniz) in doğru rotada tey Başka millctlcrde ekseriya yazarretmekte iken Panama sılepınm yanlış lar; biz de ihmal etmemeüyiz. yoi takıb edtrek kaıayı yaptığ, 2 Cenazelerde yalnız imam geıen raporlardan anla«ılm»Ktadır. Oe efendinin dinî kisveye bürütunesl nunm suvarısi tecrubelı bır uzak v vol kaptanıdır. hatalı olduğunu zann.tm ı kâfi olmaga gerektir. Mezar başınyoruz. Gemiyi gene ayni kaptan da Kur'an okuyan hafuların mo« nımıza «etireccktir., derr? kıIıklarSa değil de, vazifelerilt Bu arada, sigorta şırketlfiin tazmi mütenasib bir kılıkU (ve tavrı hanat odemekten ımtina etmesi ve İşletroe rekette) bulunmalanö'lülerimizi Ue lhtılâf zuhuru halinde genıinın tamıri Denizcıhk Bankasının Irtlny» t»r teşji törenimize ayrıca vakur bir manzara verecektir. Kıyafet kanusane«lnde yapılacaktır. nu müsaid değllse bile bu lüzumlO Gönüllü hemşirelera ıslahata dikkati çekerim. diplomalan verildl (VâNu) Gönüllü Hemşıre ve Hastabakıcı kurs ları dordüncü devre mezunların* dün Kanaviçe tahsis edildi saat 14 te tör«nle diplomaları verll tstanbul Tanzlm ve Tahsis Dalrtsl mi|tlr. Vcanecllerde Kızılay ialonunda ya MUdürlUgünden aldığımız malunuta pılan töretıi Kızılay Tenull Heyeti Baş göre, muhtelil vüâyeUere yeniden 100 kdtiı Sadi Bodur «çınış, kursların mem bin metre ambslajlık kar.avlçe Ulısis lekpitekl genlş miktardakl hemşire lh •dılmıstir. Vtlâyetler emrine ayrılan maîların tlyatını nisbeten karşılamak bakımın tevklne bjgünlerde başlsnscaktır. dan ehemmiyetlnl belirtmiıtir. Evvelce M?çka kışiasında İken btlâhara Harbiye kışiatı ittisalindtki blnaya nskledilml; olan Askeri Mü?,f için Milll Mıldafaa Bakanhğınm büyük bir bina ln»a ettlreceğl haber verllmektedlr. GUlhlne parkındaki kedl v« kdpek müsabakasında, musabakanın krltljlni yapan Salahaddln Özerln Hayvao MasİjıneKİ BTiveterinerl olmadıgı, hattın* Basveterlnerliğinden bildirilmektedlr. Askeri Müze için bina inşa ettirilecek Bir düzeltme Nttsha» 13 knrustor ABONE ŞERAIT1 viuddeti lenetlk Altı tylık rurklve Utı *İM 8J H«rte ur» u. 'Jr* * j . « II* »a* Ot ırnt Oftl D İ I I D I bânlardar ., .. (Arkan v wrr lad* mun <nwullr«i u o u ı «dlla