02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHÜBITET 20 Hanran 195C TEŞjaL/mMAMSUSA vfHM.mOSUeAŞKAHI ALBAYHÜSAMETTİN ERTURK 51 s flenfe : SAMIrl NAJİZ TANSO !•• • Harbiye Nazırı Müşir Beş gemî İzzet Paşanın arznsn sipariş ediliyor Sehir= =tıaberleri Ba sabah: jlMEMLEKET 1 MESELELERİf Bogaz meselesi Yazan: H. V. skiden bir Boğazlar selesi vardı. Milletlerarası hnkaktan rutun da mekteb kltablanna va nncıya kadaı giren bir bahisti. Soo harbln atom dnmanlanna, birçok seyler gibi, galiba o da karışıp gttti. Plç olmuş bif bahisti ba Bo$az bahsi. Açıldı mıydı kapanmak bil mez. Türkiyenin mirasmı ne zaman paylasaoağız dlye bekieşen açgözlüleri biribirine düşürürdü. Bir de boğaz lâfı vardı; o da ayıb sayılırdı. Amma ayıb olmasına R>s. men, lâf kıtlığında meclislertn belüba<ı!ı sohbet mevznlanndandı. Kaymakh ekmek kadayifinin kıvamm dan. keşkeğe ekilecek kimyonon miktanna kadar; keskül fıkaranm bademi kabukln alınip kınlarak m vapılmalıdtr. yoksa ayıklanmış b«« dem mi kullanılmalıdıra kadar ba hafıse elrmedJk madde yokro. Türk yemeklerinl güzel sanatlar» dan bir sobe haline çetlren meshnr ««rihasılann. bn kfhar mecll«1erfn • deki yemek sohhetlerinden fayda lar>dıklanna hiç şiiphe yoktur. Bir oturusta kırk patlican dolma »mı gövdeye indlrdikten sonra n « riine blr lentrer de herva ylyenj kuskııscu Ambırt knranını yanm taat lcindp dibine Indiren: blr hütün kııznyu. knrr'mdakl Iç pilâvlfl be • raber siSmörüveren. o devrin m e î » Hnr nhurlnn da bazan bu sohbrt» Ipre katitırlnr. ihti<;as!an dolayreiie, birlnoi deırrede söz sahlhl olarak merliste ffklı beyan ederler hazır hni«nanl»rrn »ğmıın snynnn akıtırfotiklal enddeslnden treeerken. yem«k vakrl !«e. arakii«rö fiteberi y e niten verlerden birine uftravıp M tandvlele klfsfi nrtsAhrertn »Itndlki r»İ7İere. dedeleHmİ7İn nran nar'» •fıva vpmpV sohhptleri, Innnı'Tnıvn ak w l c r eibl relivor. Halhukl data rlfin denîleepk kadar yakın bir ıariden bansedlyorum. Blr ml"'1*'" vpmek cesidl ne kadar roksa, o mfîiet, medenlyet vadlsmda n kadar llerl adjmlar armıs sayıhr, derler. Ormanda rnrduğa hayvanı atega tutııp yryen blr insanla. hamurdan hürümriik IncelijHndr yapraklar yaoarak bsklfivayı icad eden blr fn «an. medrnrvet volnnda. eîltette naska ha<ska tottkametîerde yol ahnı? mennılan arasmda yemek mühhıı yer ayıran ecdaıh mız. pek de fena blr Is. yapmamıslar. Tiirk ycmeMerl Inolpnîn j»rif!esrtk» re, onlann yanısm bir de sofra >dabı hplirmls. Eikl Tflrk cemfye tlnde, pek sonlarma vefMIHm IHn hı,yal meval hahT'sdiSrm hlr snfra vnrdı kl. bnefın traiunma» vnı. dntrnra bnyflk kayıbdtr Snf« mr» nrnrnlnrken. sofrndsn kaîkilır» ken önffniire rnrnlan rnmfis. alrtn, vahad eümüj veya altın kadar pı • nl pini baska madenden lefen. Ibrlk; lejpnrn ortastndfikl snr»tmluMa dnran yerll mah. sfi^lfl 5abnn: eütılrf knnıladıfinır sirmnlı havln; «ofrada knllnndijhnız, rorba Mn ayrı. pllâv Içln ayn, hı>saf için avn hirimde. haeünkj plâstikieri kıskandıracak kadar şeffaf bağa kasıklar, nrtık, mfize vlrrinlerrnde lcarsılaştığımız zaman. biz onlnra na<ıl hay hayran bakıyorsak, âdeta onlar da bize o dereee harrrtte bakıyorlar, diM> llsanlnrile •sire snnM ne fena'ık ettik de bizi böyle ramekânlar icine hapsettir.iz?» dlyorlar. Türklprin eski sofra âdnbtna dalr cok enteresan bir sey dinledlm de, bozaz bnhsi aklıma oradan (roldi. Konya kaşıkları me«hur. Bugfin bile cok (üzel onıeklrri. Kon^ada tnristik bh endiisrri mah olarak yanılmakta olan bu siıslü tahta ka şıklann. sofrnda rolü pek hüyük müş. Konya kasıklan. onar tanelik ırn halinde vanılırmış. Her kaşıfij. ı^^ında. meşhur bir şair tara f yazilaıı şilri» bir mısrai bu Iurmus. On kasık hir wpet İçine kuuulur, on kiiilik sofraya otıırn'nk an» •<• hirl. «enetten bir kasık ••• ahr, sofradaki yeri, kaşıktaki mıs ram şlirdekl sırasına göre belli olurr«uş. Protnkolun bundan daha kitjarca<ii dfŞnif Hnrlriye Kesarerinde bn» •••nmaa. Dahası var. ¥emek yenilen evde, kocaya verilecek bir kız varsa. sofraya bir fazla kasık konurmuş. Bir d . var: Yemeğe gelen misafirler ara'nda. evİpnmoV i«Hven hlr erVek varsa. sıra pilâva eelince. ka:ı$mt irtadaki pllâv t»«ın daiHmr. remeden knlkar. Erîdermlş. Enver Pata v t arkadaşları bir Al mütareke »artlarma riayete meebotnaa denizaltuile memleketi terket ri'z. tikten sonra, bir gün sokakta «KüMiralay bmet Beyin bu kati e çük Efendl> lâkabı il« söhret almış mırlerine itiraz mümkün olrrudıgıolan Kara Kemal Beyi (eski lase nı biliyordum. Yalnız Enver PasaAlmanya, HoNazın> görmüştüm. Bana dedi ki: nm giderken bana verdiği talimatı Gemîlerin Hüsameddin Bey, bu gece veya teVrarladım. landa ve Japonya tezgâhyarm gece bize gel, sana söyliyeeekMiralay Îsmet Bey, beni dikkatle leriro var, yalnız dikkat et, yeni dinledikten sonra şöyle (öyledi: lannda yaptınlmajı Dahiliye Nazın Arif Beyle, yeni Po Hüsameddin Bey, t\z erkâruharb muhtemel lis Müdürü miralay Halil Beye i t i misiniz? mad etme, onlar Ittihadcıların düş Hayjr miralayım, Mektebi Harmanıdırlar! Deniz Nakliyat T. A. Şirketi 5 Kara Kemal, bana bu tavsiyeyi yap biyeden mezun obnuf çanklı bir za yeni şilep siparişi mevzuunda tettıktan sonra yanımdan ayrelmış ve bitim. ' kikler yapmaktadır. Şirket gemigitmişti. Birkaç gün sonra, bir gece Öyle ise dinleyiniz. Enver Paga krin deniz nakliyatına kâfi gelmeonu Çarşambadaki evinde ziyaret et nın hayallerî genişti. Bugün onlarla miştim. Geldiğime sevinmiş, iki es hareket etmeğe imkân yoktur. Tür diği ve seneden seneye kâr miktarı ki dott olarak oturup başbaşa ko kiyenin vaziyeti, memleketin hayat yiikseldiği için yeni jilep alabilmenuşmuştuk. Kendisinde hakikaten ve bakası mevzuubahistir. Evet, müm nin d« kabil olacağını bildirmekmühim haberler vardı. kün olsa bu silâh ve cepaneyi Ana tedir. Hüsameddin Bey dedi, Enver doluya kaçırsak. İtilâf kuvvetlerine Yeni şilep siparişi için lâzım olan Paşanın düfündükleri bfrer birer ta teslim etmesek, çok iyi olurdu! Fa dövizi temin için rnüsaid zeıninin hakkuk ediyor, her taraf, bütün Is kat su harb gemileri, karaya asker hazırlanımş olduğu söylenmektedir lâm âlemi şu dakikada ayaklanmış çlkarmış bir düşman karşısında ell Siparişin Almanya, Holanda ve\a bulunuyor, bundan istifade etmemiz lâzım. Yalnız canımı sıkan gey, ya miz kolumuz maalesef bağlanmıştır. Japonyaya yapüması büyük ihüzıp urun boylu tallmat gönderdiği lmparatorluk artık yüulmiftır. Şimdi mal dahilindedir. Bu gemiler Konpaşaların birçoğu, bunları alamamış yeni şartlarla karn karşıyayız. Bunun tinan ve Akdeniz tipi olarak inşa v« yola çıkmısİBrdır. Hepd de Mon için Teşkilâtı Mahsusayı dağıüyoruz. ettirilecekür Ancak bu husustekl drosun hükümlerine itaat etmiş ol Buraya toplamış olduğunuz bu ialâm mücahidlerini de devlelin besleme nihaî kararm. Deniç Nakliyat Türk mak için Istanbula gelmişlerdir. sine imkân yoktur. Bugünden itiba Anonim Şirketi idare nveclisinin ö Ne söylüyorsunuz Kemal Bey, ren Harbiye Nazın Müşir İzzet Paşa nümüzdek! toplantılarmda verilededim, Halil Paşa burada mı?.. Evet, hem de şimdi Bekirağa Hazretlerinin emirlerini yerine geti ceği de anlaşılmaktadır. bölüğunde mevkuftur. Halil Paşa gel rirsiniz!... Hal«n Holandada yeni uçak simi? ve burada pek az kalarak Kaf Kalktım. Harbiye Nezaretinin bit parişi için temaslarda bulunan idakasyada kurulacak Şuralar Cum gayretli ve çalışkan müsteşannı as re meclisi ikinci reisi Ulvi Yenal, huriyetine ttlihadcıları sokmak için kerce selâmladım. Belki bu dakikada oraya gitmeğe kalkmıştı. Bidayette ikimizin de arzulan birdl. Fakat hâ bu arada gemi mevzuu ile de alâbu mtisaadeyl almıs iken, bir kaç diseleri daha salâhiyetli ve yakından kadar olacaktır. gün K>nra onun bu hareketini mubilen erkânıharb miralayı Îsmet Bey vafık görmiyen Sadrazam ve Harbiye Nazrrı Müşir İzzet Paşa, bir tor için de yapacak bir şey yoktu. Ettesl gün Şeref sokağındaki dairepido göndererek Pasayi Zonguldaktan geri çevirdi. Döner dönmez de me erkânıharb miralayı Hasan Tosun Halil Pafa, Bekirağa bölüğüne tıkıl Bey gelmişti. Bana: mı» oldu. Yalnız vapurda Fili Hüsameddin Bey dedi, dün HarbeH Hilmi, Yenibahçeli Nafl. ve Ca biye Nezareti Müsteşarı îsmet Beyi fer Beyler yollanna devam ettiler. görmüssünüz. Size bir takım emirler Onlar kuryedirler. Sadrazam Paşa vermiş, bu meyanda benim de yenf jAd*n*» vıpunı dün uat 17 dt 149 Bm iitihbaratı zayıf imiş meğer!.. vazifemden bahsetmiş, işte emrim. yolcu Il« Batı Akdeniz «eferinden li Pekl dedim, ya Nuri Paga, ya Mülga Teşkilâtı Mahsusanın veya mammıza dönmOîtür. Geml ll« gelenRocbiine Yusuf îzzet Paşa, bunlar ne oldu Umuru Şarkiyyenin mührünü, ka ler arasında Almsnyadakl flrm»«ınm mümessili Hugo Martinl de Iar? sasmdaki parayı, islâm âlemile yapı btıiuntnaktadır. Martlnt, kcndislne s*h Onlar mı, onlar da burada. Mü lan bilcümle muhaberatı, bunlan rimirf rlyıret Mbeblnl 9or«n arkadaşı5İr îzzet Paşa, Yusuf îzzet Paşayı muhtevi bulunan dosyalarla, jifreyi mıza Denlzclllk Bankaalle müşterek Bandırmadaki koiordunun kuman almağa geldim. Aynca ambarlannıı bir tekne ve geml motörlerl vedek pardanlığına tayin etmif, fakat bu şart daki silâh ve cepaneyi de tesellüm ça fıbrlkası kurtnak tirert yacılacak hazırlıkları ffSrmek Q?ere eeldlğlnl, bu lar altında o ne yapabilir? edeceğim. fabrlksnm 50 mllyor liraya mai olaca Ben de Sadrazam ve Harbiye Miralay Hasan Tosun Bey, çok he Jını ve yerlnln önumüıdfki günlerde Nazın Muşir îzzet Paşanrn huzuruna tesblt ed!!«ceg1n!. fbr!ka kaD=ı«Itesfn!n çıktım. îstanbulda harb seneleri ge vesli ve gayretli gözüküyordu. Nası) 2030 000 ton olacağını sövlemiştir tirilmlş bulunan misafiri îslâmiya/ı bir beîâyı başına aldığının farkında Esas ır.evzularda Bochlmg firması dan bahsettim. Mesrureden tahsisat is değildi. Bir asker olarak benim de ile anlajmıj olan Deniıcilik Barka«ı tedimJMver Paşa fle mutabık kal bu emirlere itaat etmem şarttı. Yal hukumetln, desteklemcsüe de kuruladklan hususu kendisine anlattım. nız teşkilâtı mahsusacılık huyu da, eak olan bu fabrlks sayfsinde külHBa ne cevab verdiğini tahmin e bilhassa silâh ve cepanenin teslimine y«tl! bir ddviz tasarrufunu «aflıyablbir türlü gönlümü razı etmiyordu. Itcekt'r denin? Herhalde hiçbirisine yanaşma Istenilenlerden bir kiîmını, erkânıAlibey kövünHe bir k « harb miralayı Hasan Tosun Beye tesmıştır. kayboldu lim ettikten sonra, beraberce Fatih Evet, hattâ Sadrazam bana deAlibey köyOnde oturaıı fS E.) )sdi ki, İtilâf devletleri haber abnış medreselerinde iase etmekte oldufu mınde gelinlik blr kız. evvelki gün Iar, Teşkilâtı Mahsusa mensubları muz islâm misafirlerine giderek, Har evd«n çıkmıf. blr dıha geH dönmenın müstemlekelerde onların aley biye Nezaretinin emrüri teblîğ ettik. miştlr. Polis ve jandarma kayıb kızı aratnnktadır. hinde hareket ettiklerinl de öğren Onlara: mişler.Derhal bu teşkilâtı lâğvedeAda vapıırunr'an bir voten Mütareke imzalanmıştır. Artık ceksiniz. Süâh ve cephanelerini Müt sizi devlet iaşe, hattâ ibate edemiyekendini denize attı tefik makamlara teslim edeceksiniz. cek. başınızın çaresine bakınaz! dedik. Dün saat İS 30 da Koorüden kalkan Bizden bunu resmen taleb ettiler. Adamlar şaşırmışlardı. Yerlerinden, Ada vapuru H^vbelivp piderken. vapur Bu ijten artık vazgeçmiz. Harbiye yurdlarından tedirgin ettiğimiz bu yolcuHrından Bajrl Umar Ismlnde Nezareti Müstesan erkânıharb mi insanlar, şimdi leylek yavrusu gibi biri Saravhıırnu aç^klannda kendini atm>ştır. tntihara kalkısan ralayı îaraet Beyi de derhal görü açıkta kahnca fena halde kızmışlardı. dnılîe Basrl. tandalcılnr tarafmdan ktırtarı!nüz!.. Çoğu arab idi. Onların hiddeti de mii. Nümune hastanesfnde tedavl a^tına Kara Kemal aozümün bu nokta pek yabana atılamazdı. Nitekim ak plınmıstır. smda müdahale ederek, şama doğru, daireye gelerek Miralay Roberf Kervin »İktisad Ah şu Enver Pa»a, biraz daha Hasan Tosun Beyin odasmı sarmışdoktoru» okJu kalabilseydi, harb biraz daha geç lardı. Her kafadan bir ses çıkıyordu. bitseydi ne olurdu? Bunca Müslü Tosun Bey bunlara derd anlatamıyafstanbul Amerikan Haberler Merkezl man fedaileri böyle yüzüstü bırak cağını anlaymca bırakıp gitmişti. Bir Kültür tşlerl MUdOrü Robert Kervm. blr mOddet 8nce »Tfırklye tktlssd'yatı» mak doğru mu? Şieıdi ne olacak kaç gün gözükmeyince bu defa da mevruunda tez vermek n?ere AmerlHüsameddin Bey? bizi telâş almıştı. Vakadan iki gün kaya gltmiail. Haber a!dı#ımı*a göre Bakalım, belki miralay Ismet sonra yolda miralay Tosun Beye Robert Kervin tezini vermis ve ..Iktisad Beyi ikna ederiz. Biraz zaman kaza rastgelmijtim. doktoru, pave«inl karanmıjtır. nır ve para alırız. DT. Kervin Cumarfesl günü Ankara Hayrola Tosun Bey dedim, sizi vsmını 1 » memleket'mize dönecektir 1 Hlç zannetmiyonım!.. göremez olduk, tesellüm edeceğiniz Dr Kervin Ameikan Eiçllifti KiilKara Kemalle birçok jeyler g5 işler bitti mi? tür Atasehğine Uyin tdilmiıtlr. Dr. rfişmüştük. O, çok ümidsizdi. Artık Bırak Allahını seversen Hüsa Kervi Islanbul Önlverslteslnde de ders kara gfînlerin başladığına kanidi.Ben verecektlr. de mÜsaadesinl istiyerek ayrılmıştım. meddin Bey, bu muhataralı işin içine Günliik Gazete Teknisyenleri Bir iki gün sonra Harbiye Nezare beni neye kattılar anlamadım. ben tinde Müşir îzzet Paşanın emri istifa ettım, daireye uğramak değil, Sendikasının kon^resi mucibince, Müsteşar erkânıharb mi odarnn önünden bile geçmem!.. Ne GOnlük Garete Teknlsyenlerl Sendiralayı îsmet Beyi odasında ziyaret halleri varsa gSrsünler!.. fea»ının 17 hazlran 1956 Dazar günü yaotıg, kongrede »eçilen Idare heyetl ettim. îsmet Bey çok çalışıyor, kâ Bir hafta sonra tekrar Harbiye Na dün yaptıd fonlant^a a ag,dakl arkalıdların içine âdeta gömülmüş bu Ş hınuyordu. Belli idi ki Harbiye Ne zın Müşir İzzet Paşanın huzuruna Yanlarında Harbiye Başkanhga Sab=baddin Gultan. tkmcl zaretinin ağ!r yiikü, bilhassa onun çağınlmışhm. " ^ » •8 ^ a n b u r :» :« " . Gene. Sek^teromuzlarmda idi. Başmt kaldtnp ba Nezareti Müsteşarı erhânıharb mira, e^ T " ' . MuhJlbli5e Kena baktıktart sonra, yer göstermiş. layı Îsmet Bey de vardı. Günlerce bu işe birini aramış bulamamışlardı. mal sorrt. Veznedarlıga SükrO Sayg,. oturmama izin vermişti. Hüsameddin Bey, dedi, Müşir Paşa bana hitaben: HAZİRAN 20 ZİLKAnp; H Hüsameddin Bey, dedi, Enver İzzet Paşanm emirlerini duydunuz Paşanın talimatmı tatbik etmemek herhalde, Teşküâtı Mahsusayı lâğvsdeceğiz. Hattâ bunun tasfiyesine şartile, bu teşkilâtm tasfiyesi işml de erkânıharb mlralavı Hasan T o gene sizin uhdenizde bırakıyonız. sun Beyi memur ettik. Ona mühü Ümid ederiz ki, bizim tavsiye ettiğirü, evrakı teslim ediniz. Esliha ve miz şekilde hareket edersiniz!.. V. ] 4.28] 12.15.16 16 19 44I21.48| 2.07 nıühimmat depolarını bildiriniz. Bi Her ıkisini hürmetle selâmlayamk ~Ü 8.44| 4 31| 8.32 12.00 ı 2.04 zim için çok ağır olmakla beraber Arkası S a . S ^ S ü . lde Tekne ve motör yedek parça fabrikası Hekimler hakkında söylenen sözier m^^m0 Yazan: Doçent *»^»^»^»ii^ herkesçe malumdur. Bir aile toplantısında, eğer bir maç münakaşası, bir konser veya oyun partisinin dedikodusu kâfi derecede vakit doldurmamışsa, geri kalan zaman herhangi bir hekimi çekiştirmekle geçer. Geçendıklannı onlara tekrar edip duracak iken derste anlatmıştı. Hergün hain lerde hastasını götüren bir X, şöyle i hekimler lâzım...» Rousseau'yu hekım bir balta Ue aralarına girip birer, biangarya kabilinden bakıbp gelişiKÜrer köklerini budayan odunculara zel yazılmıj ve gayrimevcud ilâc ad j lik hakkında bu kadar sert konuşmakarp, bir ormarun ağaclan intikam ları sıralayan blr reçete ile nasıl at |ya teşvik eden sebebin, ruhî kaynakalmağa karmr verirler. Her biri, yapılatıldığını yana yakıla hikâye eder. j lannı, biliyoruz. Hasta bir yaradılışm ! bütün derdlerini hayatı boyunca çek lacak hareketi ve kendilerinin yolu Bır kadın muayene ve ilâcdan sonra olmalanna mâni olacak tedbir nakağrılarınm daha fazlalaştığını. verdiği j miş olan Fransız filozofu, hekimliğm kında bir çok tasanlar vücude gevizite ile şimdi bir de yeni derdler şifasız bıraktığj, ruh kifayetsizliklerıtirirler. Bütün bu hareketli kararları satın aldığuu etrafındakilerine inan nin mesuliyetini, bu hekimlikte ouluyordu. Kousseau hekimliğe alan sessiz sessiz dinleyen görgülü yafh dırmak için sızlanır durur. Hekimlik bir agac, alaylı bir ifade ile arkadajartık bitti. şimdi sadece paraya çalı imanını kaybettikten sonra bir daha larını ikaz eder. «Hiç kızmayın. bizim şıbyor Zaten bütün yaptıLlan ne. onu bulamıyacaktır. Her zamandsn mahvolmamıza sebeb olan oduncıı hazır ilâc tavsiye etmek değil mi? fazla kani olmuştu ki hekimlik, onun derdlerine hiç blr vakit devav oünı değil, dikkat ediniz, oduncunun kulO da eger varsa... yacak ve onun deyişi Ue, hekimler landığı baltamn sapı bizdendir^ der. Bununla beraber hekımliğe karşı azabı çoğaltmaktan başka bir şey İşte bizde hekimliğin bugünkü dubu "rgayrimüsaid» haleti nıhiye sade yapmıyacaklardır. rumu bu hikâyede belâgatle ifade edi ce zamanımızda ve bizde değildir. Buna ragmen Fransada ve diğer len hakikati taşımaktadır. Onu, içinHer ne kadar bugün, medenl millet Avrupa devletlerinde hekimlik, ıtıba den budayan. onu dallarından ve kölerde hekimlik, kelimenin has manası rını hiç bir devrede kaybetmedi. C'ün künden mahrum eden el başkasıııın ile şereflı bir meslek, honoreux bir kü onun bütün yıkıcı sebebleri, sa değil, bizzat kendinin elidir. Odunctıtitre ıse de bundan bir kaç asır önce, dece dıaarıdan geliyor. fakat İÇ cephe ya, yani dış ağızlara mesned olan meselâ Ingiltere ve Fransada hekim sapasağlam kendini ayakta tutabili kendisidir. liğe vakit vakit taş atıldığını pekâlâ yordu. Hasis bir yarışmanın kanaer gibi biliyoruz. Cronin «CitadelÇahika» Bizde ise, dıjandan gelen ve çoğu içinden içine hasta ettiğl zamanımıisimli kitabında Londranın şöhret idrak ve ahlâk darlığından dogan an zın hekimligi kendisini yıkan bütün yapmış hekimlerinin cahilliklerini, layışsızhklar yanında, mesleğin bir iç sebebleri bizzat kendi ahlâkı ile haadeta alay edercesine teşhir etmiş ve yıkımı vardır ki, işte hekimligi hem zırlamaktadu.. Falan hekimin herkitabı dünya çapında şöhret kazan itibanndan hem de memleket ölçu hangi bir muvaffakıyetli operasyonu. mıştır. 18 inci asırda Fransada bilhas sünde bir kurtancı kuvvet olmaktan bizzat yanındaki asistan veya yakın sa yüksek sosyete çevrelerinde adeta alıkoyan bu yıkıcı eldir. Bu eL bu meslekdaşının gizli kapaklı tenkidlelgın halde bir sıhhat çözülüşü ken zat hekimin kendi elidir. Meşhur bir rine çarpar, falan hekimin reçetesi, dini gösterdi. Sinir bozulmaları, di Fransız hikiyesi vardır. Sevgili no bir başka mütehassıs tarafmdan fidmağ yorgunluklan. hazım güçlükleri, cam Prof. Kâzun İsmail, ben talebe detle reddedilecek, cehaletinden tutun hele hypocondrie halleri adeta sirayet ve moda halini almıştı. Bu vazı» yette doktorlara başvuran ve jıfa bekliyenler o kadar çoğalmıştı kl, kadrosu gayet mahdud olan Paris hekimleri bu tehacüme yetemiyorlflr, yaptıkları tavsiyeler ve takib ettikıeri tedaviler her vakit müsbet bir netice vermiyordu. Işte o vakit hekimliğe kar^ı güvensizlik başgösterdi. Her tıcGARAKTTİ BANKASiNOA Bir* HESAP A ( I | R ! N I Z / satta hekimliie saldınhyor. her tarafta hekimler alay ve hücum mevHFSABINIZ VARSA ARTrRifjr/ J?/ zuu oluyordu. Nasıl ki, J. J. Housseau hattâ Diderot yazılannda, hekim düşmanlığını açıkça kitaba vurmaktan geri kalmamışlardır. Housseau meşhur Emile adlı eserinin baş sayfalannda hekimlik için cunları s6ylüyordu «Hekimlik zamanımızda moda halindedir. Böyle olmsaı da tabıidir . Çünkü hekimlik işsizlerin ve Sanayicil*rimize tatbiki rehber tembellerin eğlencesj olmuştur. Va» kitlerini nasıl geçireceklerini bilnıiZİYA BİLGİÇ ıkara yenler, bu boş zamanlarını, fazla yaTürkiye Çimento Sanayii Kavaklıdere, Ankara I şamağa çahşmakla kullanacaklardır. Eger. eskaza. olmemek üzere dünyaya gelselerdi kimbilir ne zavallı olacaklardı. Kaybedilmek korkusu olmıyan bir hayatın onlarca bir değeri de olmıyacaktı. Bunlara hoşa gitmek İçin durmadan ölümü hatırlatacak ve her T. A..Ş. gün en sevdikleri şeyi, dlmüş olma Bizde hekimliğin düşmanları gene bizzat hekimlerdir! Dr. Fahri Atabey HERÇEKILIŞTE " ZEN6İN PARA İKRAMİYELERIjl r FiT GRRRNTİ • BflNKRSI ÎDARECİUK SANATI BUĞDAY BANKASI Ankaranın Bankasıdır T«ni|«hir Ziya Gökalp CUdtıi Yıld.ı H*n bir Tetc • N«irt TEŞEKKÜR Sevgili babamız aile büyüfümuz Emekli Koreeneral NAZMt SOLOK'un ebedıyete mtıkalınde cenaze merasimine istlrak ederek, «vimlze bizzat gelerek. telgraf. telefon mektubla duymakta olduğumuz buyuk acımızı paylasmak kadırşinaslığında bulunan çok muhterem Cunihurbaşkanımız Celâl Bayara. Erkânı Harbiyei Umumiye Heısl Orgenera! tsmaıl Hakkı Tunaboyluya, tsUnbul Vali ve Beledlye Reisi Ord. Prof Dr. Fahreddm Kerim Gokaya. Silâh arkadaşlan emekli General ve emekli subaylara, 1. Ordu Mufettijliğine, 66 Tümen Kumandanlıgına, ordumuzun muvazzaf General ve subaylarına. Istanbul Merkez Kumandanlığına. Şıjli Kaymaksmlığına, îstanbul Emniyet ve Trafık Mudüriüğüne. Meraslrn kıt'ası kumandan. subay ve erlerine, yakın akraba. dost ve arkadaşlarımıza hastaiı^ı sırasında yakın alâka v« yardımlarını eördüğıtaıüz Dr Suleyman Usbuğa. Prof General Dr. Nazım Şakire. DT. Sıikrü Hazım Tinere, Prof. Dr. Necmeddin Polvana. Dr. Akdemlr Çadırcıoğluna. Dr. V. Edvar Kundakçıya sonsuz minnet ve Jükranlarımızı ayrı «yrı büdlrrnege büyük aeımızın verdigl lmkânsızlık «ebebüe te«ekkürlerunlzln Iblâğına muhterem gazetenlzin tavassurunu ıst.rham ederlz. SOLOK. SÖKMEN. GÖZE, KOC alleleri da nelerine kadar sö* edilecekttr. Doktorunun bu didiklenişi karşısında, elbette Id haatanın gflveni de sarsılacaktır. Bu yüzden. en tehiıkeli bir operasyon geçirecek, hastalıktan kurtulmuş olan X kendi doktoruna hâlâ son güvenini göstermiyerek bir de filân doktora gitmeyi göze alacak, bu hekbn ise operasyonda herhangi bir hastalık bulamazsa bile, hiç olmaısa bir dikiş hatasından, veya lüzumsuz yanlıs bir tedaviden bahaederek, hastanın, bütün manevıyatını altüst ettiği gibi, kendi meslekdaşlanrun haysiyet ve mevkiini de sarsacaktır. Bu vaiı'alar, esefle söyliyebilirim ki, bugün utandıracak bir sirayetle almış yürümüş vaziyettedir. Halbuki yakın bir geçmişe hatıramızı çevirelün, görürüz ki, o zamanlar memleketimizde hekimin cemiyetteki yeri, nüfuzu, bugünkünden çok farklı idi. Çocukluğumuzda e vimizde bir hastayı muayene için zi yarete gelen bir hekimin nasıl karjılandığını bir hatırlıyalım. Evin i çinde bir telâş başlar, her taraf düzelir, temizlenir, banyoya yeni sa bun, sandıktan çıkmış gıcır, gıcuhavlular konur. Hizmetçilere sıkı. sıkı tenbihleı yapıhr. Gümüş tepsiler içinde ialenmis; örtü üzerinde kahve gelir. Ev halkı o günkü ha kikî bir misafirini ağırbaşlılıkla karşılar. O gün küçük çocuklar bile yaramazlık yapmazlar, susarlar, her kes hekimi din Ier. Ondan çıkacak her söz bir «hikmet» olurdu. Ev «a hibi, büyük itina ile hazırladığı en temiz ve el dokunulmamıs, paralan bir zarfın içine koyarak nezaket dairesinde hekimin cebine veya eline özür dileyerek usulile verirdi. Fakat fimdi öyle mi, hayır... B ü tün eski devrin nezaket ve hüsnü muamelesi yerine kaim olan söz, verilecek ücretin kaç para olduğu e t rafındaki münakaşalardır. Hekimin cemıyetteki bu müstesna tibarını, edebiyatımızda da görmek mümkündür. Geçmiş edebıyatımızın, bilhassa romanda başlıca kahramanları doktorlardır. Bütün bu hakikatlerden aonra, şim di hekimligi eski itibarma, cemi yetteki müstesna yerine iade «dece* tedbirleri ve çareleri düşünmefc lâ zim değil midir? Fakat bu, sanıla cağı kadar kolay ve basit değildir. Hekimliğin müdaiaasını ve hekunik mesleğinin el üstünde tutuima«ını sağlıyan bir ilim vardır Bu da •Tıbbî Deontologie» dir. Üniversitede de bir kürsüsü ve bafinda da memleket capında, iyiliği ve ilmi Ue sevilen. bir profesör ve doçenti vardır. Fakat bu muhterem zatlarm verdiklerı mükemmel ders ve tak rirler yalnız hekimlik edebiyatı roünde kaldığınt, genç hekimlerimi ze, meslek hayatlarında daima te sirlerini yürütecek bir ahlâkî tesanüd ruhu vermeğe kifayet etmedi ğini yukarıdanberi söylediğimiz kâfi derecede misallerle anlamaktayız. Bunu, me»lek teşekkülleri beBd yapabilir. Bugün hekimliğin sosyal slgorta • sını üzerine almış gibi görünen bir Etıbba Odası vardır. Fakat, bütün tesekküüerimizde olduğu gibi, bu rada da asıl heyecan ve mevzu topıyan, meslekî ideallerden ziyade şahsi didişmeler, karşılıklı yarısmaar ve temellük ihtiraslarıdır. Zannıma göre hekimliğin bu meslek endişesini, samimiyet ve vükufla "TI' larında taşıyan gerçek hehin'lerin birbirini arayıp, birbirle.il? b!rl»ş. meleri, meslekî toplanmalar müsa vere gruplan, meslekî kulObier teski] etmeleri daha faydın ilur. Bİ7 artık bu işin pratik cephesi ü^cind'" fazla durmıyaeağız. A^ı'tR'ada bu maksadla Irurulmuş olan 'Yetıi He kimler Kulübünü^ sevgJ ve »nmİTiiyetle selâmlarım. Bütün bunlar kuvvetle göster'yor ki, mem'^kptimiyde. hpkimlik her şeyden önce bir ruh ve zihnıvet. hattâ bir meslekî ahlâk refornı.in» muhtactır. ŞADUMAN TUNÇAY VE Mes'ud bir nikâh Arhadaşımız Ma?har Kunt'un veğeni Füsun Çalıile Mimar Mühendi» Mustafa Şafik evvelkl gün Bevoğlu îTİenme daireglnde seçkln dİTetlller •mznrunda nlkâhlanmıslardır. ŞERAFEDDİN Saça bir aj >FIT surerek iyiee trvunuz. FtT. y ı j . lanudan ve yapısmadan saf hıaktine devamb şekil verir. TUNÇAS 17/6'956 tarihinde bir erkek evlâdlan olduğunu akraba ve dosiIsnm winç1e bildîrirler. PARA EKONOMİSİ Prof. Dr. BLRHAN ZİHNI SANTUS Klânk para sistemlerl. Pransa. tngiltere, Almanya ve Türkiyer.m dinamik para politlkaları. î.'odern para teorileri. 2 eild 300 tahife 30 lll s Kltab bedeli Moda Boatan Sok. 53 e yollanarak veya Hs«et kitabevinden alınabilir. KaramürseJ Mensucat ve Ticaret Anonim Şirketinden Şirketlmiz emektar veznedars ^ağnus Paşa ahfadından «FİT» SAÇI DDZGÜN TUTAR cerelerden giren solgun ziya odayl aydmlatmaya kâfi gelmiyordu. Fa kat ne erkek, nede kadın elektri ği yakmavı düşümüyorlardı. Hatta birbirlerini dahi unutmuş gibi idi Ier. Birden Hülya Aldonun kahka hasını duyar gibi oldu. O her zamanki gür tasasız kahkahasmı de ğil son. Daha doğrusu o acayio söz lerinden evvelki miitereddit sıkıntılı, yarım kahkahası. Çok içtin çok kanşık sevler ye din, Evet. Hula hepsi doğru ama ilk defa midemde bir rahatsızhk his sediyorum. Hoş bir şey değilmiş. Sonra adelelerini gerip vücudunu muayene etmişti. Tunçtan dökülmüşe benzeyen o sert vücudunu. Ve gülümsiyerek Arjsıra aksasa da daha on sene bu hayata dayanır bu vücut De mişti. Yerde birkaç takla atmıj, gitmİ3 duş yapmi}, sonra Hülyanın karş>sma dikilerek yan ciddi y a n saka bağırmıştı: MEHMED ZAĞNUSun tedavıde bulunduâu İsviçredt 6/6'956 tarihinde vefat etmi? oîducunu teessiirle blldiririz. Memleketmıize getirilmij olan cenazesı bugun öğle namazından sonra 'Vksaray Valide Camilr'den kaldinlarak Merkezefendi kabristanmJaki eberiî i^tirahatgâhına defrc düeeetrtlr «ClTVmURtYET» in Tefrikası: 1 a siz de onja: u u l , ^ ^ bunun Içia nefret ettiniz. K.rşılannda bir küçüklük duygusu altıada eziliyor dunuz. Onlar da bunu hissediyorlar zevkle bu duygunuzla oyuuyorlardı. Evet ama ben de acısıru çıkardım.Doktor hafifçe gülümsedi. Ve ür kütmekten korkar gibi derhfl ciddi ieşerek yaraşça sordu. Nasıl çıkar dmız acısını? Hülya: Size, dedl, bir gün izin «iz denize girdiğimi, dayak yediğimi anlatmıştım değU mi? Evet. Ben bikinimle ortaya çıktıktan (3ayağı yedikten, Azize hanım da be nim yüzünden koca^mdan tokadı ye dikten sonra artık hayatım tam ma nasiyle bir cehennem azabı olmujtu. Ben d« anlamıştıın ki onlann yanlarında barırrmakta devam e t mem« imkân yok. Fakat ne yapabilirdim. Kimjeyi tanunazdım. Bir arkadaşım dahi yok tu. Ne yapabilirdim? Öyle genç öy 1» teerübesizdim ki. tşte tam b « ı bu lıalde iken o, komşulann beyi, yani o nefret ettiğim zuppe kadının ko cası beni kaçırmayı teklif etti. Bir çok vaadlerde bulundu. Adam kırk yedi, kırksekiz yaşlarmda ve olduk ça yakışıkh idi. Böyle söylediğim için ond9n hoşlanıyordum zasınetmeyin. Hayir. hiçte değil. Fakat kı sa bir tereddütten sonra istediğini yaptım. îsterseniz buna da intikam hissi deyiniz. Doktor sadece güldü. Kız devam etti: Adam vaadlerini tuttu. Konforlu, hatta lüks bir hayatım vardı. Bemi şımartıyordu. Lâkin mesut de ğildim, hatta rahat bile değildim. Neden? Kadın biimetn der gibi omuzlannı kaldınrken cevap verdi: Kıskançtı ve sevmiyordum. Fakat 5yle zannediyonım ki Aldo ya rast gelmeseydim herşeye rağ men daha uzun müddet onunla yaşardlm. Aldonuza nanl tesadflf ettiniz? Ksrşı apartımanda pansiyon du. Bunun sonra farkuia vardım. İlk defa onu büyük bir lokalde nu I maıa yaparken göıdum. Çok yakı şıkh idi, çok erkekti, çok çevikti, kama atışı mucize gibi idi. Hayra nı kalmıştım. Birkaç gün sonra onu karşıdaki pencerede gördüm Beni görünce güldü ve bir puse yolladı. Ben şaşırmış kalmıştım. Hülya güldü. Bu yeni yetişen bir genç kızınkmi hatırlatan bir gülaş tü. Acele ilâve etti. Galiba ondan ayrılmcaya kadar da bu şaşkınlık devam etti. Demek oRun için her şeyi bı raktınız. Evet, daha doğrusu herşeyi bırakmarlım. Ondan başka hiçbir şeyin kıymeti yoktu. Ondan başka birşeyin farkında bile değildim. Peki ötekinın size seneleıce bakan adamın da farkında değilmiydiniz? Herhalde üzüldü değil mi?" Belki, pek fazla düşünme dim. Neden, bu fazla egoistlik de ğil mi? Siz ki herşeyin cezasinı vermek istiyorsunuz... Hülyanm gülüşü Sedadm lâfmı kesti. Bu seferki gülüşü kin doluy du. O adam bana üç sene baktl. Çünkü beni istiyordu, çünkü ben der zevk alıyordu. Ve zevkini ödü yordu. Başka türlü yapmasına im kân yoktu onaltı yaşmdaki bir kı zın bekâretini almış, hayatına sahip olmaya kalkmıştı. Hemde ken di hayatı sarsılmadan. Bana iyi ba kıyordu, bu keyfi istediği müddet çe devam edecekti. Sonra acaba be ni düşünecek miydi? Hiç zannetmiyorum. Erkek bıktığı kadını ba şındsn atmaktan başka birşey düşünmez. Erkeklere karşj fazla tosaf S1ZS1TUZ. Onlar bize insafsız olmayı öğretiyorlar. Adam biraz dalgm, biraz mah cup. Demek kadını satın almasını tsbii buluyorsunuz? dedi. Böyle birşey söylemedim. Ya? Zevk ödenir dedim. Ekseri maddi. bazen de manevi şekilde. Meselâ siz, Aldodan aldığınız zevleri manen ödediniz değil mi? Evet, faizi ile! Muakkak ki zevk ilâhi bir yahudi tefedden beter. Sonra yavaşça ilâve etti: Çok üzülmüştüm... Ya o sizi sevdi mi? Sizden al "Iığ! zevkleri nasıl ödedi Hülya cevap vermedi. Bir müddet sıkıntılı bir sessizlik oldu. Ha va kararmaya başlamjştı. Artık pen Derinden gelircesine hafif bir sesle; «Hula mia, divordu. danlma ba na.. Hem emin ol ben seni sevdim.. Bir Aldonun, bir serserinin sevebi leceği gibi.. Çok güzelsin pikkolina. Hem çok tathsm, seni çok beğen Hula mia kavga et, bağır çadim. çok hoştıma gittin.. Lâkin tağır, tabaklan kır ne yaparsan yap pamadun. Hiç bir zaman, hiç bir şe ama böyle sâkin durma. Bana d ü ü ye tapamadım ben. Öyle mahzun necak fazla zaman bırakma... mahzun yüzüme bakma! Aaıl acı Kıza bunlar daima Aldonun ton nacak biri varsa benim. Biliyorum sen şimdi anlıyamıyorsun. Tapama sözleri gibi gelmişti. Halbuki btından yaşamanın ne demek olduğunu lardan sonra da adamla neler konuşmuşlar. daha günleree beraber anhyamazsın. yaşamışlardı. Beraber yaşamışls rdı, Daha cok gencsin, hem sen inalâkin o sık sık esen saadet havası nıyorsun. Ömrünün sonuna kadar eksilmişti' Apartmamn içi boğueu da inatla Inanacak olan insanbir hsl almıştı.. Hülya biliyordu. Be Iardansın. SenH kıskanıyorum raber ayni barda çalıştıkları Ispan karisima...» Ve o gece çok içyol dansöze Aldonun tutulduğunu mif. çok neselenmlşti. Fakat ertesi hissediyordu.. gün düşünceli idi. Hülya ne düşün Oda büsbfitfln kararmıçtı. Artık düğütıü sorduğu zaman da hiç bek lenıediji bir cevap aLmıştı. Adam bu odada her şey rengtel, canlıhğı dik bir sesle: «Ihtiyarhğı! demlşti. nı kaybetmişti. Sedat sordu: Ondan nlçin aynldınız? Ve ilâve etmifti. Midern ağrryor.» Çok mu? O.Hayır, belli belirsiz. (Arkası var) üzun zamandanberi mahiyeti nlaşılamıyan hastalığıroı cok kıv bir müddet zarfında teşhis ve •edavi etmiş bulunan Ankara Tıt Fakültesi tkfnct fç hastaiıklar«•ın 6i muhterem ProfeoöKj TEŞEKKÜR Dr. ZAFER PAYKOÇ le deterli vardımcıları Başasistar Hasan Telatan, Salâhaddin Koloğlu ve asistan Dr. Zeki Uşakhya tıastanenin Sayır röntgen mute hassısı Tevfik Buyükdavrasa ve itltntgır diler bütün kıymetll doktorları ile müşflk hemşiresine er «amimî teşekkürlerlmi sunarım Mevhibe Yüngü' CUMRDRİYET ABONE ŞERAITI »luddetJ ieneü» Öı 8b AJtı «yltfe Nfashas) 15 kuruştıu rürkiye Umrit Ur» Sj ur» <tc LJr» &J ur» « s . ISTANBUL BANKASI lylı» «rlık D I K K A I t4» «dll«r ednmtt lad« alannun. tUnlanUs annıliyei kabo) «Hlmea.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle