27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
v. Lı aut C) a» ı c'l Pazartesi Konuşmaları 1 J 4 KARDES Gazianteb milktvekilî Saym Süleyman Kuranele. Emekdar Akadenıimizden Mimarlık BöKimünü ayırmak amacı ile B. M. Mecîisine sımdnğo kanun feklifi üzerine I Yeni Tiirk Farmakopisi | I MEMLEKET I) \ V A L A It I f Yazan: Bedri Rahmi Eyüboğlu D8rt kardeştirler. Dördünü de •Jele, kolkola, dizdze, koyun koyuna göruüğümüz zaman yüzümuz güler, içhniz açılır. Birbirleri içinde ne kadar erimis, birbirlertae ce kadar kaynaşmıs.larsa b zl o kadar «evindirirler. Birbirlerine sokuldukça canımıza yakın, birbirlerinden sogudukça da hepimizden uBlı bu dört kardeşi, b!r «vucun beş parmagı g bi bir arsda görmeie absmısız. Bu parmsklar bir arada işledikce dünyaum sayıb kuv vetlerinden birisi olmuşlar, yalnıı başlanna kaldıklan zaman doğru durüst hiç bir iş başaramamıjlardır. Ben bu kadeşlerden birisire Slvasın Sarkı$la ilçesfcıin S.vralan köyünde rastladım. Adı: Nafajtı. Topraktan örülmüs, topraktan kurulmus, tavanı, döşemesi toprak bir evde yatağın üstüne serilmlşti. Buna ev demege yürek isterdi. Buna adıyla sanıyla feı denirdl. Bu ln yapı sanatırdan ne kadar uzaksa yatağın üstüne serili k lim de nak's sanstiEHi tâ kendisi sayılırdı. Dünyamızda bu kadar güzel nakışlar vardı Ama bundan güzeli bulunamazdı. Ama bu nakış iıısanı çile den çıkartacak. hfeigür hüngür ağlatacsk kadar yalnız. yapayalnızdı. Yetimdi. Yazın ortasmda üjüyup dunıyordu. Tek başma doîaşan kardeşlerden birisine de Ankarada Btkanlıklarda rastladım. Admı söylemeseler inanmnk güçtö: Buna da Yapı diyorlardı Okumus y?zTns, mekteb medrese Rörmüş bir sanat adamı«tm elinden çıkmıştı. Sivralan köyündeki nakış nasıl yetim düşmüş, boynunu bükmüg, Oşüyorsa Bafcanlık yapısı da o kadar sıska ve çelimsiz ve kimsesizdi. Baktıkça ins»<mn içine kasvet çöküyordu. Üçüncü kardeş de yalnız baçına bir parkta dikilip kalmıştı. Hani masallarda korku belâsı taş kesilen insanlar vardır. insan desem faısan degil. taş desem taa değll, tunç desem tunç de«il: bereket ver rin ne oldugunu üstüne yazarak kurtulmus'ar: Heykel! Dördüncü kardesi gene Bakanbk larda, b r Bakanrn odasında gördüm. O da. kapmın yansı yüksekliğinde lâmbriye, hsnl su meşhur parîak tahtaiara gömüldüçü içtn tavana yakın bîr yerden sallanıyor dtı. Her nas'lsa yoiu devlet kapısına düşen bütün tablolar gibi o da 4»rnıktı. Duvarda çarpık durdukça rneanm fçîne fmalık geliyordu. Düzeltmek, tşten değildi. Ama lambriyl rahat^.z etmemek için o kadar yukarıya asılnuştı ki. tozd?n şaşl bakan, ısıktan ne olduğunu, neden söz açtığmı anlavaak imkânsızdl. Bu, boğazmdan çarpık asılml? zavalhya da adını «orduk. Güçbelâ: Resim! dedi. Resim, he>kel, yapı, nakış, etti mi slî« dört kardeş. Ben bu kardeşleri oldukça yakmdan t^nırım. Gün olur içtifimiz su ayn gltmez. Gün olur bunîar bir Wrl«rile çekişmeğe başlarlar. İçtigimiz su burnumuzdan geür. Çoğu xaman pı yüzd«n çekişirler: Durup dururken bir heykel dile gelir, der ki: Ben sizin hepinizin ağababasıynn! Hepinizden yaşbyım. Hepiniz benim karşımda elpençe divan duracak, benim dilerîiğim gibi sıraîanacaksınız. Benim err.rirr.de=iniz. Sözün kısası ben gözle tadılan sanat'.ann en k'.demlisiyim vesselâm! Bu jöze öteki kardeşler fena halie içerlediler. Yapı sanatı küplere bindi Şuna bak! dedl. Yahu ben olmasam »eni bugüne kadar kim barmdırırdı? Ben, sizlerin topunuzun tep«nize bîr çatl, vanıbaşmıza da tnuhkem duvarlar çekmesem hanginiz bugür.e kadar g«lebilirdiniz? Yağmur bir yandan, güneş bir yan dan iflâhınızı keserdi. Hepiniz be rdm kanadlenm altında bugüne kadar barındımz. Ben olmasam çilyavrusu gibi dağılır, gid^rdioiz. Resim, gülmeğe baş'adı: CUMHUBtYETin TEFRİRAS1: Türkiye için ciddi bir tehlike Bu yazıda bahsetmek istediğimiz tehlike, dışarıdan gelen bir tehlike olmayıp, bilâkis Içeriden dcğan, ekseriya farkına varılmadan, yavaş yavaş, fakat durmadan memleket: harab eden bir tehlike dir. Derhal müessir tedbirlerle durdurulması lâzımdır. Zira, her geçen sene, bunu biraz daha büyütüyor ve önlenmesini büsbütün güçles,tiriyor. Türkiye, süratie inkişaf etmekte dir. Küfus artmakta, şehirler büyümekte, sanayileşme hlzla gelişmektedir. İyi karayoilarl, memleketin genis. bölgeîerini birbirlerine bir leştirmekte, büyük barajlar inşa edilmektedir. Fakat memleketin ken disi, asll halkın üzerinde yaşadığı temel, durmadan harab olrnaktadır. Buna sebeb, ba.şıboş mer'acılıktır ve bu, memleket için büyük bir tehlike dir. Köylünün menfaati bakımından derhal buna bir çare bulunmalıdır. Türk küylüsu, sulu ziraat küitürün ds çok ustadır. Küçük bir su ile bile, kurak stepte meyva, sebze veya bağ yetiştirmesini gayet iyi bilir. Her köy burada yeşil bir vahadır. Türk köylüsü, son on sene zarfında stepte de, sade yağmura bağlı olarak tarla ziraati yapmış tır. Eskiden yalnız koyun otlatılan yerler, şimdi makinelerin çaiıştığı mahsuldar buğday tarlaları olmuştur. Fakat, hayvanclhk, asıılar önce nasılsa öyle kalmıştır. Nerede bir tutam yeşil ot biterse sürüler oraya sürülmekte ve tamamile kökünden kazınmaktadır. Eskiden belki bu çok mühim değildi. Hay\'an adedi az, mer'alar çok genişti. Bugün hayvan miktarı artımş, genişliyen ziraat yüzünden mer'alar daralmıştlr. Bundan dolayı sürüler artık ormana da rokulmuştur. Fakat bu bir çare değildir, derdi daha şiddetlendirmiştir. Köylü, şunu bilmelidir ki, mer'a, hayvanl ancak, üzerinde yetisen nebatlar, besin maddeleri husule getir mek kabüiyetlerini muhafaza ettikleri müddetçe besliyebilir. Bu da nebatlarm yapraklarmdan bir kısmının, üzerinde kalmasile mümkün dür. Yeşil yapraklar güneş enerjisinin yardmıı ile, hayvamn istifade ettiği besinleri meydana getiren bir fabrikadır. Nebat kuvvetli bir otlatma ile yapraklarından tamamen mahrum kalacak olursa, gıda yapamaz, hayvan da cç kalır. Şu halde, hayvan, nebatın yapraklarmın bir kısmını yememeli, takriben % 50 geriye kalmahdır ki, nebat kaybedilen kısmını, muayyen bir zaman içinde tekrar meydana getirebilsin. Eu da münavebe usulile temiı\edi lebiîirYani bütün otlak sahssı, bir çok kısım'ara ayrılır ve her bir JPar çada sıra ile otlaülır. Hayvan, birinci kısımda bir müddet otlatüır, oradaki nebatlarm hepsini yemeden diğerine geeirilir ve böylece devam ettiriHr. Bu suretle nebat örtüsü kısa bir znmanda dinlenmis, kendine gelmiş olur ve yeniden mer'a olarak otlatılabilir. Bu usul ile aynı mer"?da daha çok ve daha iyi hayvan beslenebilir. Eğer nebatlar köklerine kadar ye necek olursa, o zaman yeryüzü çıplaklaşır ve toprak aşınmasl başgösterir. Yağmurlar. verimli üst toprak tabakalarını sürükler, geriye yal n u çıplak kaya kalır. Sürüklenen toprak, baraj inşa edilen yerlerde yığılarak, orada yeni bir zarar daha doğurur. Zira baraj, kısa zaman da sürüklenen toprpkla doiacağın dan, barajm topladığı su azalır, hattâ imkânsız hale gelir. Me=elâ, Ankaradaki Çubuk barajmın mü hira bir kısmı, kum ve balçık ile dolmustur. Anadoluda kuvvetli toprak tasınmaları, büyük aenitOerin der.ize döküldüğü yerlerde taşıp su Fİtında bıraktlğl klslmlarda çuk bariz olarak görülür. Tarsus ve Se! çuk (Ephes) eskiden birer lircan şehirleri idi; bugün ise, denizden 10 Km. den fazla içeridedirler. Gediz nehri, eski dökü'düğü yerde 11 Km. genişüğinde toprak yığmış ve İzmir limanını do!durarak denizden ayırma tehlikesini doğurduğundan yatağl sonradan daha kuzeye alınmıstır. Çabuk çözülen taçlarla örtülü ve ruklannı nktı, dişlerinl sıktı. 01duğu verde tepiniyor gibiydi. Hırsından kendini yiyor, içne bir şeyin ığılığıl indiğini seziyordu. Annette, kapıya gelince, dönüp tatlı tatlı ve acır gibi bir gülümsecü, hafifçe el salladl. çıkü. Antome daha uzun müddet övle, kımıldamadı, kaldı. Kızkardeşii'i ! : mavi bir alev g bi yanan gÖ7İerni hâlâ karşısında görür gibi oluyordu. IX Sıcak bir temmuz sabahı, günlerden pazardı. Chr'stopher o gün IVstroit'e gidiyordu. Yanına alacağı elbiscleri seçcrîc«n kansı da, her zamanki gibi gene aîaylı alaylı konuşuyor, ona tckılıyordu. Eline bir mecmua almış, yelpazelenirken: «Bu sefer kaç gün sonra geleceksin?» diye sordu. Sonra, cev&b beklemiyormuş, yahud da alacağı cevaba eheaımiyet vermiyormuş gibi, döndü, penoereden dışan, çayırlara, gökyüzüne baktı. Christopher: «Bir iki haftadan iazla. kalmam,» dedi. «Kartai uçak tabıikası iyi çalışıyor artık. Yeni fabrikanm kurulması için de İngiUzler para v«rdiler. Biliyorsun, bütün memlekette silâh fabrikalarna. uçak fabrikalarına paraca yardım ediyorlar. Htrb bize de gelip çatarsa, sıkmtı çekmiyeceğiz: Hazır fabrikalar elimizin a'tın Adaaam, sen de! ABAHTAM ABAHA.J Mağaralar sağolsunl dedi Biz Saglık Mii<îüHiisriindcW komîssenin kanadlarının altında değil, yon yeni kodeksîn mühîm bir tabiat ananm kendi eli ile hazır* hazırladı ladıği tnağaralarda doğduk, bfiyü, dük. İnsan elinden çıkan iik akü Daima tekâmül eden tıb filemikıvılcımım ne sen tattın, ne de ne muvazi olarak hastalıklann teötekiler. Bu bana; resim wn»ttTM davi usulleri ve ihtiyaca daha uynasib oldu. gun bir sekilde ilâç vermeye matuf Nakız da blrden söze kanşü: bir kaç cildlik Kodeks'in hazırian Resim kardeş, dedi. Senin masına devam edilmektedir. benden daha yaşh olman kaç para Meınleketimizin maruf doktor ve eder. Sen şu bendeki yayılma gü eczacılanndan mütesekkil bir hecÜTje bak. Senin daha yüzlen» le yet halinde Istanbul Sıhhat Müdür ne ulajamıyacağın köşelere kadnr lüğünde faaliyet gösteren Türk uzanmış gitmlşim. Siz saraylarda, Farmakopisi komisyonu yeni Komüzelerde, boğazuuza kadar yaldı deks'in mühim bir kısmını hazırza, cafeafa gömülüp keyfinize b« lamı» bulunmaktadır. karken canını Aîşlne takarak çalıYapılan içtimalarda Türk Koşan milyonlarca insan ancak ben deksi'nin ismi Türk Farmakopisi bir ttıtam renk, bir tutam biçim olarak değistirilmis ve dünya sağfrötürmüştüm. Siz büyiik şehirler hk teşkilâtının en salâhiyetli müden dısan bir adım atamamışsuuz. tehsssıslan tarafından hazırlanan Ama ben tâ dağlann tepesindeki Entemasyonal Farmakopiden büyapavalnız çobaniTi çorabma kadar yük capta istifade edilmiştir. işlemifim. Hem bugüne kadar faGeçen hafta içerisinde Ankarakir fukaranm elinde bu kadar ya dan çehrimize pelen eczacılarla yîlmam yetmiyormuf gibi bugün birlkte Sıhhat müdürlüğünde üç de akh başında n?ss?.mlann e'ıine toplar.tı yapılmıs. ve mesai komisdüşTîiuş, y«pyeni bir hız almışım. yon mensublan arasznda taksim ePicassolann, Mstisseierin, Leger dilmistir. lerin elinde curıyayı haraca kesmiYeni Türk Farmakopisi önümüzş:m. deki aylar zarfında tamamlanmış olacak ve müteakıben Sıhhat ve Resim köpürdü: Nakış kardej, sen ftl ayağuıın tçömaî Muavenet Vekâletine suçsmunı, elinin hamunı IVe büyük nulacaktır. sanatların sözünt kEnşmasan daha Pakistan MecMsi Reisi iyi olur. Büyük harfle yazılan bir şehrimizde plâstik sanat vardır. İçli sanat. Sen T.BM. Mecllrtnln dâvetllsl olarat kim, plâ'îtik kim. şehrtmlze pelmiş bulunan Pakistan Nakış kardeş kunı gurültüye pa B. 1*. Mcclls! K«lsl ESselâns Abdülvahap Han refakatindc seteretert oldu pnç bırakacağa benzemiyordu: gu hilde dCn fstanbulun muhtellf yer Ben ayEğ'mm çamurur.u, eli lertni ziyaret etmlstlr. min hamurunu akh başrada resPakistan B M Meclla) Relsl bugün samîann paletinde yıkadıra dlyo •aat 10.00 da uçaila Ankanya Rlderum. Sen hâlâ plâstik, içli sanat cekUr. İki küçük çocuk ihmal diye içi boj lâflaria âlimlne tavırlar takmtp duruyorsun. Moodrian'ın yüziinden yaralandı 3oogieVoogi&'sinden ne habeT" Fntlbte, Rahmet tokağında 9 numarada oturan Leyli Lâfo adında bir Saym bay plâstik? kadın. dün lkl buçuk yasındakl oglu Plâstik lâfınn maytaba almması Tılman yamna alarak Aksaraydakl na fena halde Içerleyen resim, na Terekkttl hamamma gltmls ve «oyun kı; kardeşin üzerine yürüdü ise mnga baçlamıstır. Bu Birada serbest kalan çocuk hayl! de, nakı; gâyet ustaca bir Boogle yüksekte bulunan üst katın parmakWoogie numarasile kendini koru lıklan araaından hamamm tas zemlnl du. Bunun üzerine dört karde? ne dUterek ağır sekllda yaralanmıytır Taralı çocuk hattaneslne arasında bir plâstik patırdısıdır kaldırılmıetır. Gureba ba^ladı. Işi o kadar azırhlar ki so HaskOyde Plri Pafa sokağinda 10 nu rcunda her biri baştnı alıp bir tara maralı eTde oturan Mevlude Çorlu fa gidecek oldular. Derken bilirki admda b!r kadm dün erlnln mutıagında çalışırkea, 2 yasmdakl oglu Eaad şi imdada yetişti: Çorlu odeda duran kayoar yemek ten Sizin plâstik üstüne attığıniz cereslnl devlrmlş ve muhtellf yerlerln sözler bana çocukhınn saklambaç den yanmıstır. Taralı çocuk ledavl altma almmış oyununu hatırlattı. Hani oyunda tır. çocuklar kendi aralsnnda bazı keBir bekçi ikinci kattan düşerek limeleri payîaçırlar: «Bulut «îersem yaralandı çık, armud dersem çıkma». Siz heVall tooajı caddeslndeM blr'lnşa"piniz de bu kelimeye ayn ayn de atta bekçnik vapan Mümln Karapoâer biçmişsiniz. Elbet bu söziin ?'. lat adında biıi dun iaşaatı kontrol tmdan çıkamazsiTiız. Hem siz b5yle ederken blranın IVı.ci katından mukeümeler ustünde oynarken blr vazenesinl kaybeder"k düşmtt?. muhtellf yerlertnden y::ralanmi| ve tedabirbirinize girer, birbirinizden ayn vi altına alıniııstır lırsanız, yaînız başma hiç biriniz Bir taksi soföni, müsterisİDden on para etmezsiniz. Dördünüz de dayak yedi bir çatı altnida, bir bütün içinde Arjmed Tücedere admda bir takıl birbirinize kaynamadıkça hiç biri" »oıenl dün ŞişllC.en, aldıgl Nevzat adın nizin yaşsma hsVkmız, havata baÇ da b!r müşterlyl Taısrae götürtlrken, lanma gücünüz olamaz Sen nakış lddlaya göre OsmanDeydt vnku bu'.an kardeş! P.esim sanatmın imktn'.a bir mOnakaja netlceslnde mOşterlsln den fena haide dayak yemlstır nndan faydalanmadıkça Sivralau Suçlu yakalanmıştır. köyündeki kilim^en uza&a gidemeı. Bir bıçaklama hâdiscsi her ikiniz yspıdan, heykel anlayıİsUnyede Çayırbası caddesl 7 numa sından uzakta kaldıkca taş çatlasa rada oturan tsmall Çaçal dan Yenlkdy bir adım ileri atsmazsmız. den Kererken, Afeaarayda oturan Mu] dat Tüzan admda blrlle karşilaşmış Sen yapı kardeş! Resitnden, h e y ve aralpnnda çıkan raünakasa »onunen, nakıstan uzak kaldıkca Ba da Müjdat bıçağmı çeklp İsmaill sağ mahal'esindeki sanduka kc'.Tiun altmdan yaralamıştır. Taralı iik yardım hastaneslne kallara dönersin. Yansı kasa, yansı '1ır>lmış, suçlu yakalanmiftır. kumb?ra, yanpj t=butu hatırlatan Kavgacılar bir gazinonun altmı ölö dofmuş yapılar. üstüne getirdiler Sen heykel kardeş, üç karde?e de Tusuf Kemalettln, Kemal GülçellS, arkanı dönerser. parkın ortesmdaki Hnsaa ütlcucu ve arkad?.«lan ew«!k.l afcsam Beyojlundakl Türkuaz «alonugibi korkudan taş kesilirsin. Taş na glderek lçmlşler, eonra da lddlaya bile değil. Taçın da kendine has före kendi aralanndu kavgaya glrtsebir tadı vardır. Tadı tuzu kaima rek gazlnonun altmı üstüne getlnnlşlerdlr. mi5 bir taş olursvm. Siz dördünüz Kavgacılar yakalanarak haklannda de devlet babanm, şehir ananm öz tahklkata glrtşUmtotlr. evlâdlansmız. Dördünüzün talüıi ŞUBAT 13 RECEB 1 bir tek vücud içinde yoğrulmuçtur. Sanat tasası u§runa çekiçin, zaran | a JC s yok. Bu tasa sizi hiç bir zaman â o J birbirinizden ayırmaz. Sizi paranr parea kılacak biricik tasa ?5hret ve , V. J 659 12 2S 15.20 17.4019.11 5.1S paradır. Tann sizleri bunlann jcr , E. | 1.20; 6.48 9.40 12 00J 1.32 11 50 ; nnden konwun. tklndl 7C Yı/vası Çevıren VAHUBTl Tann TAYLOR CALUWKU. «Kiye atmadın, ağabey?> diye Bordu. «O da sana bir yumruk atar, yere serer diye korktun, değü miî Bugün de, isterse o seni bir günde mahveder, bak bunu bilmis ol. Bana söyledigin bu yalanlan, verdiğin akh gidip de ona anlatacak olursam isin bitmistir. Henri senl mahvetmek için hiç bir şeyden çeklnmez. Beni de ahr. gider babam». Babam da, Henri irteyince, hemen harekete geçer.» Antoine'nin bir fey «3yliyecek hali kabnamısü. Kardesine soğuk so*uk bakıyordu. Ona kar^ı giriştigi savaşta, hiç ummazken, yenilmiştl... Hem de nasıl! O siyah gözleri korkunç blr hınçla parlamış, dudaklan gerilmi», diş biler gibi bakıyordu. Öfkeden kasılrruj kalmı», tas kegilmistl. Annette onun bir gey sSylemesini bekledi. Scnra konuşamadığmı. kcnuşamıyacak halde olduğunu ffö rünce içini bir korku kapladı: A•Jabeyisinic bakışı sahiden pek «Sen oru hâlâ sev. O smi zerre | kadar sev'yor mu acaba? Bas'angıçta da «evmezdi. Sırf iş hayatında öteki Bouchard'lardan üstün bir yer kazanabilmek iç:n aldı seni. Bu KÖn de baban ölse dive dört gözle bekliyor: O zfcman babandan sana kalacak m.ıllan, rr.ülklcri de çekip sersin elinden a'.acak... Hele ondan aonra (en de ölecek olursan ona artık güc doğar: Sevdiği kadını a» hr...» Antolne bunlan iBylerken slnirli gttirli bir aşağı, bir yukarl dols«lyor, aradabir durup karde?lne bakıyordu Onun oralı bile olmadî6"nl gördükce de büsbütün çüeden eıkıvor. sövlivece^i s3zleri daha aSırlarından seçivordu. tHenri'nin ssna cyle bir, küçuk görür gibi içınden alay eder jribi bir bakışı var ki, bımu görünee, kaç kere çenesine bir yumruk •tarafırp eeidl » Annette birdenbire ciddileşir gibi bir hal aldı: korkunçtu. ALnından aşjğı ter bosandı. vücudünü baştan başa bir ürperti sardı. Kendial tutmasa oracığa vığılıverecekti. «Ben senin kadar kalbsiz değilimdir, ağabey» dedi. Sesi titremiyordu ama, pek zayıf çıkmıştı «Seni de severim çîinkü. Busün bana gelip sSyîediklerini Henri've anktacak değil'.m, merak etme. Aramızda böv'.e bir konuşma geçti£ini ben de unutayım. sen de unut. Bak, şimdi aklııra geldi: Christopher amcam da var. O da babamla, Henri ile birlik olur, seni mahveder. Onun için, kapRtahrn bü bahsi ve kormstuklanmızı tmuta!ım.» Annette eldivenlerini. çantasını kaptı, kaoıya doğru yürüdü. Antoine orun arkasındao bakıyor, aa ao düşünüyordu: Bu kadar celims!z bir insanda bu derece metin bir ırade, inadcı bir kafa bulunsb leceği kimin aklına geÜrdi! Aykrdanberi kurup t?sarladıkları bir lâhzada mahvolmustu. Yum I ların dal ve yapraklarını la yerler, çallları kemirirler. Eilhassa keçıler ağaç yapraklarını yemekten pek hoş lanırlar. Dal ve yaprakları yenmij olan genç ağaçlar malıvoiur, gecçStut.gart Yükseii Mühcedis okulu ve Hohenheim Ziraat Fakültes! Botanik lik geli^emez. Eğer bir orroan parEnstltttni Müdürü çası traşlama kesilir veja angınla bugün çırılçıplak, kırrnızı, sarı, ye bat örtüsünün ne meydana getirebi zarar görür de, buraya keçi sokuşil renklerle ışıldayip duran yamaç leceği hakkında fikir ^dintnek için lursa, orman bir daha kendine gelar. otlatıhnadan mutlaka korunma memleketin muhtelif yeriorinde lemez. Eskiden orman olan verleri, lldlr. Böyle yerlerin zaten mer'a 1100 hektar büyüklüğünde arazi dikenli veya zehirli çahlar kaplarolarak hiçbir değeri yoktur; ve ü parçaları dikenli tellerle çe\riln,eli Böyle açılan sahaları kıymetiz çazerlerinde hayvan gezecek olursa, ve otlablmadan korunmalldır. Ken lllarla kapll diğer sahakr takib egayet şiddetli toprak asınmalarına di mer'acıllk usullerinin ne feadar der. Bunlar gayet kötü bir mer'a, düçar olur. Otlak olarak kullanıl fena ve dinlendirme ıuu'1 ı'e yapı çok defa yakacak odun bile vermimazsa, zaman ile üzeri seyrek bir lan mer'acılığın ae kadar kâr.ı ol yen yerlerdir. Ne köylünün işine nebat örtücü ile örtüleceğinden, top duğu, buralarda Vöylüye m iyi bir yarar ve ne de ormancı bunlardan bir şey yapabilir. Hakiki metruk rak tajınması önlenebilir. Bu gibi şekilde gösterilebüir. yerler mutlak olarak muhafaza alHele ormanların otlatılması daha sahalardlr. Eskiden Anadolu sathının % 60 l tına alınmalıdır. Yollarm çamur büyük zararları mucib olur. Orrr an lanmasına sebeb olanlar da bunlar toprağında, hayvamn yiyi'jjleceği güzel ornıanlarla örtülü idi. Güdır. çok az nebat yetiştiğinden. havvan neyde ve batıda daha çok çam orMuajryen iklim şartları altında ne lar mecburen erişebildikleri ağaç manlan, kuzey ve doğuda ise yapraklı ağaç ormanlan hâkundi. Yalnız kenarında, Ankara, £skişehir, Konya, Kayseri, Sivas şehirleri bulunan Orta Anadolu, dağlar müstesna, çıplaktı. Bugün Anadolu sathınm ancak % 13 ü orman olduğu YAP! ve KREDI BANKASI söylenmektedir ki, bunun da kereste istihsal edilebüen hakikî orman Subeferîntn dolcî&nmcis» diyebileceğimiz kısmı % 5 tir. Yani eskiden ormanlarla kapll gahanuı 1/12 i demektir. Bugün Anadoluda kereste ihtiyacl mütemadlyen arttiğından ve yeni modern usü erle de kat'iyat koTA NBUL DA laylastığından omail^r •' "cet'e tahrib »d'hnektpdi • Kat'iyat yapı!mış olan ormanlarda da keçiler, yeni orman teşekkülüne mâni olmaktadır. Bundan dola^ı onnanlar Anadoluda aralmakU devam ederek ve yakın zamanda, ormancı miiteubes? hassıslara göre 25 sene sonra, en a üera köşelerde bile istifade edilebilecek, kereste verebilecek ortnvn j kabnıyacakbr. Fakat bugün medenl memleketlerde odun en ö;ıero i bir ham maddedir. Odundan kâgld, liflerinden kumaş, battî jekor yaBugün hizmete girdl. pılmaktadır. Odunun in^a^t ve maHep döşiiniirüm: Zahir alt yanrangozlukta kullanılması bir yans bugün gayet mühim kimyevi mad daki kanallar fena yapılmıs da. tr1.1 Şubat 1956 deler de istihsal edilmektedir. Her mizlenmesi tcknik bakımından immemleket ithalâttan kurtulmak ve kânsızlaşmış. Klâsik mazeret! döviz tasarrufu yapmak için kendi Halbuki bakın ne oldu: toprağında mümkün olduğu kadar Geçen gün. birinci partl karlar fazla kereste iîtfhsal etmeğe eay erimekteydi. Ellmc. kayıp düsmrk ret etmektedir. Öeriyi gören Türk korkmile. slvrl demir ncln basto* hükumetinin gayreti de, şüphesiz bu nıımn almıştım. Rıhtun iiskelesinin gayeyi tahakkuk ettirmek olacak yanından geçerken merak rfdtı: tır. bastonamla a<sfalttakl ıskarentn çaBu memlekette iyi organize edil murlannı a^ssrıya doğnı blr kaç miş bir ormancıhk vardır. Ormancı kere diirttibn. Snlar şriildür rüMör lar vazife ve mes'uHyetlerini çok iyi aktı. Ssha temizîenmejre yiir rathı. müdriktirler. Fakat keçilerin hcr Demek hıı kadarnk kir elâkBJRİa yerde ormanda utlatılmasına müsaade edildiği müddetçe eUeri kolları «ehrin temiütenmesi ve asfaltm' rra kavemeti bir mlktar bağlıdır Btmu önlejnek için. alınaeak ted Fakat ibret olsun diye, Miet topbirler de o kadar ZOT değildir. Bütün yangın sahalarile, traşlama ke Ipyanlann ayağı altma rastlnysMi silmis yerler hiç olmazsa 10 sene ıskaraya ilismedim. O, hâlâ çamurmüddetle korunmalıdır. Bu zaman dnlu duruyor. Belki de bir «enezarfında, çimlenen ağaç fideleri ge denberi hâlâ aynı çamnrla tıkalı.. lişerek kecilerin zarar veremıyece Oürtseler, zifos üç. dört metre flerŞi bir yflkseklife erisebilir'er. Köy deki denize akıp ındecek. ' lü için de bunun hiçbir zaran yı'kAma kim diirtrcek? Ne vazifen? | rur; zira böyle saha Üzerinde genç Sıçrayıtbilirsen aıçra; sıçrayamaı[ ağac'.ardan başka havvanın viyeH san bat ir.ee! lecegi pek az ot vetişir. 10 sene sonra burada yalnız genç Hr ormsn Bn hslimhle, bnmrnın unhi «fldeğü, toprağı örten ivi AT nebat çocnklan örtüsü ve iyi bir mer'a mevdana meyen zavallı metHîk hatırlatmıyor mnynz? ••• gelir. Bugün aynı sekilde verimsiz calılarla örtülü bulunan her saha10.000 bcygir gücönde 4 dev d. ormancılann r.e7areti altında C. H. P. ocak konjrrelert münavebe otlatmaM yapılmalıdır. motorlu dünyanın en modern Douglas O.H.P kongrelertne dün de 10 oeak Muayyen bir saha ayrılarak bir kac a deva.n edllml;tlr. Hatlpler, litldaDC6B uçaklan... intizam ve sene korunur, genç fidan'ar vükse t lktlsadl mevzularda şlddetlt t«nkld dakikliği şiar cdinmiş tecrübeli SAS lip otlar tekrar gelisince burası ot ettnlslerdlr. latmaya serbest bırnkılarak, başka Türkistaniılar Yardımlaşrna mürettebatı, SAS'm"daima zamannıda bir parsel muhafaza altma alınır. Derneğinin kongresi kalkıp zamanında varan« havayolu ünvaBu tedhirler, köylünün menfaatini Türtlrtani'lar Tardımlasma D«raegt•ını kazanmasıncla en büyük amildir. konımak, onlara hayvanlırmı rta cln yıir.k idl kongresi. dün saat 14 ha iyi beslemek imVâmnı vermek den ltibaren Aksaraydb Türk Oc«k.&İçin alınmalıdır. Eu suretle ver:mli n lalonunda yapılmııtır. Ratlpler, Türklstandan gelen pöcorman sahalan mevdana »tlecek ve meı.lerin madd! oldugu kadar minerl köylü burada ormancîlvn rıezaretı cephe!ertBln de kurvetlendrrllmetinl altında İ5 ve kazcnç temm e'^cek taleb etmlşlerdlr. Netlced» Tttrklstangelen gOçmenlere, Türk tir. Zamanla bugün Orta Avrupada dan tarlhlert. yurtbllglsl, T« T» lnillab TürkîT» görülen hususiyetler. bu'iin da te cojrafyası öSretmek İçin tesklla^ın essüs etmiş olacaktır. (.SerJnde ha kumlar ı ç m a ı u ı kongrec* kanr T«. kikaten hayvan beslenebi'eeek ot rllrolstlr. Tarklstanlılar Tsrdımla$ma Dfrnejl lak rahalarla, yalnız kereste İFİih ne r»Ptı*'«n yardımlar ve gösterdlisal edilen orman sahaları bîrbirin lert kolRyhklardan dolayı Bsflk Ktr»l 4 3 3 2 7 6 İSTANBULDA: Tâksim, Cumharivrt Cad.. Tel: tan. Aönan Mecderes ve FK. Oflkay» den ayrılacaktlr. ANKARADA: Auturk Buharı, BüTÜk Sinema. Tel: 28630 Birkaç a?ır önce Ortn Avrupada konsrece teşekkür telgnflan ««kllmlfUr. da mer'acllık bugün .*ınado':udi olDuttweiler'in Maavini dün a duğu gibi idi. Orada da ormanlar Zürich'ten geMi mer'acılık yüzünden tamamen vozMlgrosnun da olacak, hemen silâhlanabilece* | kollanndan bıraktı, kendisi de o lastnışlardtr. Haîkm *naruz kald'fı Te umum raüDuttweller muavlnl Siz.ı nun kollanndan sıynldı. Bir an büyük sıkmtı yüzünden si^detü ted dürt) aenaf<> Ch«rlea Hochstraassr, dün akşam ubirlere başvurmak mecburiyeti hâ çakta Zıırleh'ten İstanbiıla gehnlr.lr. Edith: «Aman! Harbin lâfını et duraladı. Hochstrasser, Tirk Mlsroe'ntın geme barıa!» diye hnykırdı. «Allah Sonra: «Celeste'ye iyi bakarsın, sıl olmushı ki, bunîar muvaffakı yetle netirelendi. Türkiye bu tec '.iştlrümesl Te faallyetlnda öellren bagöstermesin!» durdu. Sonra: «Aklı değil mi?» diye sordu. t\ müşküllerle llglli tetMk »e temasma geimişken söyleyeyim,» dedi Edith'in dudaklan birdenbire rübelerden istifade elerek, Avnıpa lar yaoacaktır. da olduğundan daha çabuk, ffayesi«Peter'in kitabı çok iyi sstıbyor kasıldı: Serbest hekiraler kongresi ne erişebilir. Bu ise ne kadar erken muş: Şimdiye kadar üç yiiz bin «Bana karşı ne zaman bir baslan'Tsa o kadar kol'v ve çabuk Serbest Heklmler Demestaln ytlîık tarı» »itmiş. Yeniden basılacakmıç.'» sevgi duysan aklına hemen k:z olur ve halkın hayat seviyesi de adl konscresi, dün Baat 14 den lttbaren Christophsr alaylı alaylı bir kah kardeşin gelir. Bıktım artık!» diye yükselir. Bu tedbirier, krv]ı"ye k Tablb'er Odînnda yapılmiftir. Topkaha atb: ac: acı güldü: oNeyse, zararı yok. Me di menfaati iktizası olduğu arlatıl lantıria 6 aza ve 3 Kcretect ham bulımmuştur k etme. kuzucvıŞuna iyi bakanm. malldır. Buna ilsveren, fez'a mik «Şimdi nerden geldi aklına Usun münakaaalan mütenktb, koog terı merak edilecek bir t«rafı tarda kereste istihsali de mümkün re yapılmıs addedllmlş v« me3lekî me bu? Ben harbden batLsediyorum, Sen Peter'in kitabını hatırladın. yok. Gayet sakin ve rahat. Çocu clacathndan, devletin bütçesi de rr selelerin goru?ulmck üzere seçiîrlerin renllenmesl !çln sa suöat pazar güİkisi arasında bir münasebet var euna hazırhkla meşgrul. Danbna tar. Türkiye kereste itha! etmez. nü « a t 14 te tekrar topUnılmam kamı?» wıa, sen Celeste'yi hiç tanımıyor hattâ ihraç edebilir. rprîaştınlmıştır. sun. Senin sandığm gibi sırçadan Edith ağır ağır bsşını salladı: «Var galiba.» Sonra, koyu elâ ds§il, demirden yaratılmış o.» Kocasmm bir şey söylemediŞini gözlerini kocasına dikerek uzun u* zım baktı: «Biliyorsun, şu Bou görünce, sinirli sinirli gülümsedi. chard'lar sahiden B? kötü insanlar! «Yanından blr dakika avnldiye düşündüğÜTi oluyor.» mryacagım ama, onu dü^ündügüraKalkü, kocannın boynuna «anl den değil, Henri'yi düşündüğumdı. başını omzuna dayadı. Boğuk den, Bugunlerde gelir diye umuyobir sesle, «seni de sevmiyorum!» nım. Bir de bakarsın hiç beklenmedik bir anda çıkıverir. Celeste'dedi. Her ay, bir çekiliş ve her ay 20 talihliye yi valnız görmemesi lSzrm.» Christopher bir an hareketsiz bir vj müddptle Bu sırada. Antoine'ın geldiğini durdu. Sonra kansına sıkı sıkı sahaber verdiler. nldı. Christopher once bir duraladı. «Ben de sevmem Bouchard' Kaşları çatılmış, yüzfi buruçnruîtu. lan,» dedi. «Hattâ kendimi bile Sonra, başile lşaret ederek kannsevmiyorum diyebilirim. Ama, ne nı odadan dışan yolladı. Edl*h, yapocaksın ki böyle bir ailedenim htç ges cV,rmadan, hemen bitisik ve benden öncekilerin gittiği yolodaya geçtL •" pitTi»k zorundayım » "n (Arkası var) Edjthy'i sbjlarından öptü. Onu !•••••ı YAZAN: Ord. Prof. Dr. H. Walter 90 is K uL ED İ B i ş ariar yağdı, eridL yağdı, eridi... Şehir günleıtle*beri çamura, zifosa bulandı. Başka memleketlerde de kar yaçıyor ama çabnk temizleniyor. «Bizde niçin tem«lenmezîs İşt« bn snali sordunm nnı. b*l*" diyeci, kendi »yağımzla mantık kapanına yakalanmı^eınız gibl, size bıyık altından güîer .. Sindire sindire, zevkini ala ala su cerabı verir: Efendhn, fimal sehirlerbıfaı karlan muntazam yağdığı için daimî ekipleri ona gnrcdir. Halbnki tstanbnlda kar nadir oldağundsn öyle daimî ekip bulandnrmnyonız. Derme catma devşinaelerle bn kadar oluyor. Bnnnn tamamile SBstHrnen Wr ccvab olmadığını şu maruzatunla anlatacağım: t Sokaklanmızda ıskaralı »üıjeçler mevcnddur. Eğer bnnlar, mevsimin başından mevsimin sonnna kadar çamurla tıkalı olmasa, a r faltlarda snlar birikmiyecek; bn derece pislik içinde yüzmiyeceğiz.» Misal: Bir senedir, tam bir senedir, Karaköyde Ziraat Bar.kasınm önündeki köprii iskelesine dikkat edi* yorum. Bnrada, denizden fiç beş mctre ötede, bahscttiğim süzgeçlerden bir kaç tane vardır. Biri de, yolcnlann tam cıkış yerinde, bilet topla\anlann ayağı altındadır. Aır cık yağmnr yağsa sular o çukura birikir. Halk, bata çıka geçer. Keza kenarda, otomobiüerin •rre* Ü^J yerde aym th» ıskaralar mevraddnr. Bunlar c'a a^lardır tıkah oMukîanndan tekerlcklcrden zifos fıskınr. Büyük. küçük v«mrrlardan cıkanlann mecburi geçididir burası. Perişanhk... Baska bir misal: Eminönünden Yemi«je dojrrtı jriden yolun (sehrin erı kalabalık vr>Itınun) başbngırmda beş tenedrr tamir görmemiş yaya kaldınmmın heınen yanmda da aynile bövle bir tıkalı ıskara ve etrafmda çamnr deryası var. YAPI VE KREDİ BANKASI sür'af ve intizam 240 TÜLIHLİYP 180.000 LİRA AYLIK GELİR 100 75 50 ve 25 ÜRA AYLIK GELİR DENİRBANK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle