28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 Temnmzl955 Cumhuriyet Cumhu»iyet Cumhuriyet Transfer 3 gün sonra sona eriyor! Darüşşafakalı basketbolcu Mehmed Baturalp dün F. Bahçeye intisab etti, Beykozlu Haluk da Emıtiyete geçti Transfer ayının sona ennesine üç guh kalınijtır. Araya bayram girdığrnden, transfer 3 ağustos akşamı sona erecektir. '' Baturalp Fenerbahçede Şimdiye kadar fazla hararetli gcç miyen basketbol transfer pazarmda dülı Fenerbahçe ilk büyük atağı yapmıştır. Saat 15.38 de FenerbaiCPİ! idareci Muhtar Sencer ile berâber Sıraselvilerdeki B.T. Bölgesjje gelen Darüşşafakah jvunr ı Mthmed Baturalp (Gard) Fenerfı bahçe ad.na muayene olmuş ve ş len imzalamıştır. 1955 in centilnv;n basketbolcusu seçilen BaıuraİD önüırüzdeki sezon Sarılâcı/ert ior mayı giyecektir. Bundan başka Bursa İvazt>asa kuliıtünün soliçi Hüdaverdi Çetinbaktş ile genc kaleci Cevad Gikşin Fenerbahçe ile anlaşmışlardır Beykozlu Hifani Emniyette Geçen sezon Beykoz sulübünde ntuvaffakıyetli maçlar çıkaran Hilmi Ardağ bedeisiz olarak Emniyet kulübüre transfer olmuştur. Acar İdmanlı Tamer Kasımpaşada! Kasırapaşa idarecileri, dün transfer sezonunun en kârh tranferini sessiz sadasız yapmışlardır. Türkiye şampiyonu Bursa Acar l<?man Yurdunun haf ve iç oyuncusu Rauf Tamer dün Kasımpasa ile iki sernukavele imzalamışlardır. Tamer, traasfer için 2500 rra alrr.ıstır. Ayda da 300 lira rraaş a lacaktır. Çok iyi top kontrolu olan ı önümüzdeki sezon Lâcivertö?yaz forma altında oynıyacaktır. Diğer transferler... Dün, Denizgüçlü Kâmil Cengiz, İstanbulspora 2 senelik muka. >le ile; Vefanın son maçlarda ienediğı Altan Ölçülü de Vefa ile 5 senelik mukavele imzlamışlardır. Eski Fenerbahçelilerden Defterdarlı kaleci İ'mau Candil, 1500 iıra transfer ücreti alarak Beyoğluspo.a, Fenerbahçe genc takımının kalecisi Necaü Heperen, Galataya transfer olmuşlardlr. Basketboldakl transferler Millî basketbol takımımız yurda avdet ettkten sonra sürprizli trans ferler vukua geleceği anlaşilmaktadır. Basketbolcular transferin son günü olan 3 ağustosta kulüb değia.tirebilecekle'dir. Salâhaddin, Erol ve Salim! Dün Salâhaddin, Erol ve Salimin Fenerbahçeye geçeceği haberi trans fer piyasasında muhtelif şekilde karsılanmıştır. Dün haberi veren salâhiyetliler, ortada görünmemis,ler, görünenler de konuşmak istememişlerdir. İstihbaratımız neticesinde Salâhaddin ve Erolun Fenerbahçeye girme hâdisesi bir aydanberi Fenerbahçe idare heyetinde konuşulmaktadır. Fakat transfprae eski oyuncuların dönmesini stemiyen azalarm bulunması müsaid iurumlarda transferı imkânsızlaştırmiştır. Dün kendisi ile görüs.tüğümüz Fahri Somer: "Hep, dedikodu, n p yalan; bunlar havayı buland.. istiyenler tarafından beyan edilmiştir ve bu şahıslar bizce malumdur» demiştir. Mesele îimdiıik kapanmış gibidir. Fakat daha t n n s ferin son günü vardır. Prenses Nargareth'in Sevgiîisi Peter Tovnsendln ffikâyesi , Londradan teb'id s Garbis Taki GarbisTaki boks maçı bu cumartesi yapılıyor İki boksör de bu iddialı maç için sıkı bir sekilde hazırlandılar Akdeniz oyunlarını tak'b eden I geçmesi şüphesiz puan toplamasım bugünlerde haütrımızian şu sual doğuracaktır. Bunlara karşılık Garbis nefsuaı çıkmıyor: «Akdeniz olimpiyadlanna niçin boks takımı gönderilme •on derece iyi kullanmaktadlr. Gjdı?» Öyle ya... Daha yeru ve acemi t«rek vurduğu için yumrukları hooldugumuz boks branşında çocuk şa gitmemektedir. Bilhassa s)l dilar, boks turdlarının içine atıldı rekleri çok isabetlidır. Diğer çe^ıd lar, harcandılar... Halbuki «Bar yumruklarını da kullandığı takselon» da bayrağınıızı şeref direği dirde rakibini daha fazla iarsa>"iğı ne çektirebilecekleri gibi tecrübs muhakkaktır. Takıye gelince; müsabakaya anerini de arttırabileceklerdi... trenörü Vasil Rusıdisin nezarej.ıde Bir kaç profesyonel temas olma gene Vedad Karakurum ve matör sa, memleketimizde maalesef ama boksörlerden Fuad Birol ile azırtör boks namma bir şey olmıya lanmıştır. ffefesi, sürati ve muvacak. Buna rağmen bir avuç çocu zenesi çok iyidir. Fakat enerjisini ğun tam bir spor efendiliği içinde ekseriyetle lüzumsuz yere harnhayat mücadelesinden sonra kum maktadır. torbasile şevkle mücadele ettikleriTaki, bu maçta yumruklarını ^une jahid olduk. Amatör boksa lâ racağı yere göre ayarlar ve tesull kayd kalan Boks Federasyonundan noktalar üzermde bütün hızı le çaçok iş bekleriz!... Bu sözlerle içimizi az da oba boşalttıktan sonra biraz önce bahsettiğimİ2 profesyonel temasa gelelim: Bir hayli uzayan Garbis TaVi karşılaşmasl önümüzdeki cumartesi akşamı Spor ve Sergi saraymda y* pılacaktır. Antrenmanlarmı yakından takib ettiğimiz iki boksör hakkında söyliyeceklerimir şunlardır: Garbis bu maça antrenörü Kalu* !arkçının nezaretinde sistemli bir tarzda hazırlanmıştır. Antrenmanlannoa Türkiye amator boks şampiyonlarından Vedad Karakurum ile genc kabiliyetlerden Erdoğan Sökücü ile eldiven giyen Garbis, suplesıni âzam! hadde çıkarmıştır. Fakat muvazenesi mükemmel değildir. Ayak oyunları hayl; süratli olduğu halde yumrukları yavaş işlemektedir. tyi bir neticeye ulaşması için ataklarmı devam ettirmesi şarttır. Bir çok maçlannda jTimruklarmın arkasmı kesme.u sebebile rakibini (knockout) veya (konckdown) edememektedir. Gar bisin yumnık almak endışesile, çok kapalı döğüştüğünü de söylemek lâzımdır. Bu stil faydah olmakla beraber nisbeten pasif kalmasını mucib olmaktadır. Bu bakımdan bu boksörün biraz daha aktif ^ü lışırsa kendisi için daha iyi bir du rum meydana getirebilir. Esasu tir ataktan sonra tekrar gerı çennerek, boş nokta araması lâzımuır. Garbism kapalı dövüş stili ve kollannın uzun oluşu yüzünden Taki avantajsız durumda ise müdafaada bulunduğu sırada bile anî bir kaç «appercut» veya kroşe çıkarmağa sürati müsaiddir. Fakat işaret ettiğimiz gibi çok hesablı dövüşmesi birinci şarttlr. Büyük iddia taşıyan bu maçın orta hakemliğini Feyzi Törk yapacaktır. Kendisinden öğrendiğimize göre Garbis, bu müsabakayı kazandığı takdlrde Tiberio Mitri'n n getirtilmesi için derhal organizasyona geçilecekür. Cenab OZA\KAN Basketbolcu M. Baturalp Townsend'in hiçbir şey soj iemeksızin Brüksel'e hareketi Arük halk onu görür gormez tanıyordu. B.r gün otomobille Wındsor civarından geçerken radyoyu açtı. Bir kadının arabanın arkasmda durarak aynadaki aksine bak,tığını gördü. Tanındığını anlamıştı. Radyodaki konuşmaları işiten kadın, onun birile konuştuğunu sanmıştı. Townsend, gülümsiyerek arabayl geri aldı, öyle ki, kadınla karçı karşıya geldiler. Sonra, elile otomobilin radyosunu göstererek gaza basıp uzaklaştı. 1953 senesi haziran ve teramuz ayları Townsend'ın hayatında en mühim devirdir. Bir kaç gün içinde, uzun zamanda olacak kadar değişiklik olmuştu. 23 haziran günü, yani Rodezya seyahatinden tam altı gün önce, Ana Kraliçe ve Prensese Lord Plunkett'in refakat etmesi kararlaştırıldı. On altı gün devam edecek Afrika turuna g.tmeğe hazırlanan Townsend'e de, İrlandaya gidecek olan Kraliçe ve Edinburgh Dükiine refakat edeceği emri verüdi. 30 haziran günü bır Komet uçağile Afrikaya hareket eden Ana Kraliçe ve Prensesi tayyare meydanmda uğurlıyan grupun arasmc'a Townsend yoktu. O, ertesi J[ün, Kraliçe ve Dük ile birlikte İrlandaya uçmağa hazırlanıyordu. Aldergrove'da inen Kraliyet misafırlerini karşılıyanlar arabaların ı>encerelerine bakıyorlardı. Çünkü, Yovmsend'i göreceiderini sanıyoılardı! Ertesi gün, Townsend, Kralıçe ve Dükle Belfast'ta otururken, Buckingham sarayından bir tebuğ yayınlandı. 9 sene Kral a;lesinm yanında hizmet gören Townsend, Brüksele hava ataşesi tayin ed!lmişti. Townsend'in on beş gün içerisinde vazifesi başında bulun.nası gerekiyordu. Yani, Prenses ge;rreden önce... Bu, normal bir tayin ni idi? Bir kaç gün sonra, Avam Kamarasında ÎU sual soruldu: «Yetar dereeede diplomatik memurun l ju!unduğu Brüksele bir de hava ataşesinin tayini zarurî midir?» Verilen cevab şuydu: "Brükselde bir hava ataşesi vardı. Şimdi yerne bir başkası tayın edilmiştir. Majestelerinin hükuıneti böyle bir tayine lüzum görmi?tür.. o Kraliçe ve Dük, İrlandadan ÖMdukleri zaman, tayyareden en îrka Tovmsend inmişti. Kraliçe, Townsend'e doğru ilerlıyerek elini sıkınıştı. Townsend gülümsiyerek mu kabele etti ve selâm verdi. Kraliçe ile Dük öndeki arabayla Windsor'a doğru giderken, Townsend arkadaki arabaya ilerliyordu. Aynı sıralarda, 4500 küometre uzaktaki Rodezjada halk, Ana Kraliçe ile Prensesi delı gibi alkışhyordu. Sonra, 10 temmuz günü, rrenies halktan kaçmağa başladı. Anı.. , Viktorya kalesine doğru yol ık.ken, umumî valinin e\ine döcdü ve doğru yatağa girdi. Bir kaç >aat sonra, Prensesin rahatsız olduğuja dair bir resmî tebliğ yayırdandı. ı» vaşça dış dünyaya kapatılan kap.lar, Prensesi düşüncelerile başbaşa bırakmıştı... iki gün sonra, Townsend, Prsnsesin tamamen iyileşip, annesine mü lâki olduğu haberini aldı. Sabahleyin erkenden kalkan Prenses, aceleyle annesini karşılamağa gıtmişti. Tren durur durmaz, âdeta trene binmiş ve doğru annesinin koüarma atılrmşü. Kalabalık on'arı bu vaziyette sarmaş dolas seyr»diyordu. İkisinin de yüzünde mesud bir tebessüm vardı. Londrada son hazırlıklarmı tamamlıyan Townsend ise, bunca se İ K R A M İ Y E : İKRAMİYE MİKTARI İKRAMİYE TUTART 31 TEMMUZ 1955 PL ANI Galatasaray ve millî basketbol takımımızın as basketPDAİlİT f»İTT" y UnANII l l l l l l bolcusu Yalçın G'anit dün eşi ile birlikte İstanbul vapuru ile Fransaya hareket etmiştir Yalçın Granit, Fransada tahsilde bulunduğu zaman zarfınrında Raein^ takımında oymyaeak ve antrenör Robert Busnel'e yardım edecektır. Yukarıdaki resimde. Yalçın ile eşi dün hareketlerinden evvel vapurda gorülmektedıs, ^ 00 500 ( )0( 00( SOOOOC I 400001 00 SOOOOC 40 Teselti mukifatt. Barselonda japılan Ikinci Akdeniz oyunlanna iştirak eden 12 atletimizden dokuzu dün sabah saat Türkiye birinci küme ve kızlar 7,10 da br Isviçre uçağı ile mematfetizm blrincirkleri 3031 temmuz 955 tarihlerinde Eskişehirde yapl leketimize avdet etmişlerdir. laeaktır. Atletizm kafilemizden Ekrem Ko Istanbuldan Türkiye birinciLklerine katılacak atletlerin isimleri tesbit ve ilân edilm ştir. Bu atletler şunlardır: 'Tltuzaffer Selvi, Todori Yordanidis, Aydm Tunah, Ferhad Banş, Ürial Somuncuoğlu. Anastasyadis. Sedad Kıvılcım, Turhan Göker, Ih san Pehlivan. Osman Coşgül, MusAğustosun ılk günlerinde Atinada başlıyacak olan dünya tafa Batman, Ilter Alpay, Limberoordulararası atletizm müsabaVjpulos, Erdal Akkan, Suphi Ural, lanna Türk ordu atletizm ta.tıTahsin Büyükdoğan, Kenan Çulmı da bir hayli kuvvetlı kadro : p*â. Ercan Ork .Sabri Peközer, Nu ile iştirak etmektedir. n Çetinyılmaz. Kayhan Bahadır. Barselon dönüşü Atinada ! < •> Fuad Oren, Toma Balcı, Ya^ar lan Ekrem, Nuri ve Abdj' haric, dığer askeri atletleri Sindel. bugün askeri bir uçakla A>I Bu atletlerin en kısa bir zamanda radan Atinaya hareket böigeye müracaat etmeieri geıek» dir mektedir. Türkiye atletizm birincilikleri Atletlerimiz Barseloır dan d ö n d ü l e r \fl Ordu aHetizm ta' kımı bugiin hareket ediyor çak, Nun Turan ve Abduilah Gokpınar, Ordulararası dünya atletizm şampiyonasına katılmak üzere Atinada kalmışlardır. D:ğer ordu altetlerimiz de dün sabah Ankaradan bir askerî uçakla Atinaya hareket etmişlerdir. Sabahın pek erken saatlerinde şehnmize muvasalat eden dokuz at letimızi karşllayan bulunmamıştır. Barselondan gelen atletlerimiz bu hafta Eskişehirde yapılacak o lan Türkiye atletizm birincilikierine işfrak edeceklerdir. SUKKU CAtfAL'ın İ00 > 200 500 1000 Harlem'in hediyesi Harlem Globetroters takımınm Spor ve Sergi saraymda yaptığı gösterilerden evvel Kadıkoysporlu miniklerin maçmda çok güzel dripling yapan ve Harlem'lileri havran bırakan Turgay ve Beybars Törk kardeşlere Harlem"in kurueusu Abe Sebestian, üstünde oyuncuların inıralan bulunan b r basketbol topu hediye etmiştir. Bu top Harlem'lilerın ilk hediye ettiği topnır. Kadın elbiselerine aid olanlar: Kr. Temel Biçkı 500 Biçki ratbıkatı Diki; ve Provatar 500 Yuksek Biçki Kaidelerı 250 Yapma Çiçek 250 Hocasız Şapkacılık 150 Krkeklere aid olanlar: Biçkı Dersleri 500 Gömlek ve PiiamHİar 300 Baslıca büyuk fcıtabçılarda buluntır lasra siparı$. leri (Şükru Canai Posta kutusu M7S İPtanbul) adresıne vaoılınalıdır Harası oe^ın gftndenlen mı seven adam olduğu için, hergün, eve gelince, oraya pardesüsünü, sonra şapkasını asıyordu. Charîotte, mutfağa girdi, elini uzattı, bir düğmeye bastı. Antrenin tavanmdaki, beyaz favanstan küçük rokoko stili lâmba yandı. Char lotte, her birine bır hatıra ile bağlı olduğu bütün bu jeylerden teessüre kapdmamak ıçinTcendini zor tutuyordu. Anahtar des*esi ile çantası nı, antrede duran konsolun üstüne bırakmıştı. Yatak odasma girdi, eldivenlerini çıkardı, tekerlek masanm üstüne attı, kafesin y a nına gitti Kafeste, dört tane *^dudu kuşu vardı, dördü de uyukluyor gibiydi. Yemliklerinde dan vardı, suiuklan su dolu idi. Madam Marfant sılip süpürme işini belki biraz baştan savma yapıyordu, ama kuşlara, Allah için, iyi bakıyordu. Kuşlardan ikisi koyu mavi, öte kiler soluk mavi renkte idi. Birkaç aydır, çiftlerin arası açılmıştı, bir tanesinin disisi, ötek' erkek kuşun kafanna gagasını sürterek yaltaklanıvordu. Charîotte, kafesin camını vurdu. Kuşlar ürktüler, bir ü.i kanad çırp tılar. Sonra, kafes de, oda da, tekrar sessizliğe gömüldü. Hoş, bu apartımanda, her şey >nımuşak bir havaya gömülü idi, bu yer, sükun ve rehavet içinde sevişmek için hazırlamış gibiydi. Charîotte şapkasını çıkardı, her taman yaptığı gibi, tuvalet masasmın aynasını tu Biçki Kitabları 500 100 IOOOOO I16914 tan kuğu boyunlanndan birine astı, kürk yakasmı çıkardı, beyaz ipekli kaplanmış koltuklardan birinin üstüne bıraktı, yerde serili ya ban eşeği postuna basarak. tekerlek mas&mn başmda durdu. Hi3 settiği şey, kederden de beterdi.. Gözyaşlannda, ne de olsa gene hayat vardı. Charlotte, içini tamamen boşalmış gibi hissediyordu, fikirkrinin, kanının yerini, sanki kalm, uDyu bir madde almıştı. Kederinden daha çabuk kurtulmak ıçin onu arttırmak mı, yoksa zih nini başka şeylerîe meşgul etmeğe çslışmak mı daha doğru olacağım dahi tayin edemiyordu. Tekerlek masann üstünde, mavi camdan, büyÛK bir vazu duruyordu Bir akşam, elektrikleri söndürmüşler, git meğe hazırlanıyorlardı ki, Charlotte masaya çarpmış, bu vazuyu düşür müştü. Aynı zamanda: Aman. Jacques! Diye haykırmıştı. Jaeques, elektriği tekrar yakrtuş, koşup gelmiş, onu, yerdekı yaban eşeği postu üzerinde oturur gör müştü. Mavi vazu kucağında idi.. Tam düşerken onu, mucıze kabilin den, yakalamıştı. Jacques, hiç bir şey söylemeden, onun üzerine eğilmiş, gülümsemişti bugün anhyordu, o tebessümde korku ve endişe dolu idi Char lotte'un yüzüne bakmış, bir lâhza, gözlerinin içinde, öyle istigraklı bir ifade belirmişti ki!... O bakışı, bir daha hiç, hiç bir zaman göre 2000 İO I.OOO.OOO 400000 KUN 9198000 98000 in Tefrikası: 1 2 Ama bu insanlar da hayatlanru caprasık hale getirmek için eIİ3rin <i«n gelenı yapıyorlardı Kapıcı ka djn, Charlotteun yukarıda unuttu ğu bir takım zarflar. kâjıdlar bulmuş, oradan biliyorlardı. Cnarlotte'un adı, Madam Coulomb rleİU, Madam Goutrain'di. Charîotte önceleri yalan soylüyordu. HeTi de yalanj hiç beceremıyordu. Fokst bjr kaç aydanberi, yalan söylemek Zbhmetine biîe katlanmıyordu Ma dam Monfant, onun evli bır kadın Qİ4uğunu, Mösyö Coulomb'un da orun âşığı olduğunu. harta onun adjmn bile belki Coulomb olmadığyıl pekâiâ anlamıştı. Charlotte'ıın hıç. şüphesız. bir kocası vardı. Müce,vherlerine, giyinişine bakılırsa, kocası onun bir dediğini iki etrni ybrdu. Rahat dursa, arasıra şura<Jan buradan çimlenmekle iktifa et se mes'ud olabilirlerdi Gönül kaptjrmamak şarttı. Ama gönlünü kap tırmıştı işte. Şimdi şurada. şu kapîe: kulübesinde, ne yapacafını bil miyen, düpedüî şaşkma dönmüş bi çare bır kadın gıbi, ayakta duru yordu. Anahtan istiyor musunuz? diye sordu. Clıarlotte: Hayır. teşekkür ederim, dedi. Kendi anahtarım yanımda. Sıyah deri çantasınm içinde anah tan arıyarak kulübeden çıktı. Madam MarİHnt. başını sallıyarak arkasmdan baktı. Charîotte, ona, sırtı kanburlaşmış gioi, zenbereğı !:oparılan bir kukia nasıl kırjk, dökük hale gelirse. öyle olmuş gibi gözüktü: dADah vere de, yukarıda blr tarafına bir kurşun sıkmasa, yahud kendini zehirlemese... 9 dıye düsündü. Bu meseleyi kocasma açmağa karar verdı. Charîotte, basamaklan yer yer beyaz damarlı, yeşil muşamba kaplı merdivenden çıktı... Bu muşamba ona bir şey hatırlatıyordu. Neydi o? Ha, evet... Bir gün, Jacques'la birlikte bu merdivenden iniyorlardı; kendisi önden gldiyor, o arka dan geliyordu; sağ eü, Jacques'ın sol elinde idi; Jaeques onu tutmak için eğiimeğe mecbur kahyor, sağ elıle de trabzana tutunuyordu. Bu muşamba malaşit'e benziyor, dc mişti... Evet, hiç bir şey bilmiyor, hafızasında hiç bir şey tutamıyor gibi görünmesine rağmen, her şeyi biMvor, her şeyi hatırhyordu... Chariotte, merdivenin ü«;tbaşına varmıştı. Kapıyı av'tı, iç°ri gı»di, tekrar kapadı. İçeride kendi kokulan vardı. Gri mavı. bol bir fistan gi>Tniş, uzun altın iğne'erle tutturulan gur siyah saçlı iri yan bir kadını tasvir eden Japon gravürii, duvarda duruyordu. Çin işi oyma tahtadan yapılma, çiçekler arasında küçük kuş tasvirleri de duvarda idi. Yerde, hasırdan, tekerlek, büyük bir tepsi vardı. İçinde Jacques'in, İngiltere dönüşü, kendisine hediye et'iği Sfîi güller duruyordu. Yatak odasınuı kapısının sağında da, dökme demirden elbise askısı görülüyordu. Jacques, intiza miyecekti. Bir insanla kendi ara smda, bir daha hiç bır zaman, o isim verılemiyecek şey, aşktan da ilerf, aşktan da ötede olan o eşsiz şey görülmiyecekti... Radyatörün üstünde, Jacques'in Brüksel'den gebrdıği. küçücük kon go kayığı duruyordu. Kayıgın içinde iki kürekçi. iki de zıpkmcı var dı. Yazı masasmın üstündeki küçük vitrinde, Charlotte'un bitpa zarından aldığı pembe renkli, beş büyük istiridye kabuğu duruyordu. Jacques, Fransanın cenub taraflarmdandı. Hikâye anlatmayı sever di. Charlotte onun, büyük nehirlerden sessiz sadasız süzülüp giden bu Kongo kayığına dair, sedef karmlarında, güneşin tebessümler tutuşturduğu pembe istiridye kabuklarına dair bütün anlattıklarını hatırhyordu... Aşklan, böylece, hep hulyaya, hep şiire gömülü devam etmişti. Şimdi her şey bitmişti, ebediyen bitmişti. Çünkü Charlotte, iki seneye kadar, dünyamn muhak kak surette yıkılacağına inanıyordu. Banyo odasına geçti, Jacques'in, her gelişinde giydiği kırnıızı robdöşambrla, siyah kadife yakalı Çin li ceketini gördu. Bunlar, Jacques'a bir Samurai hali veriyordu. Ama Samurai'ler, Çinliden ziyade Japondular... Charlotte ona Yoşivara admı takmıştı. Bu, gazetelerde o kudueu bir film adı idi. Jacques da ona, etekliğe benzeyen bol pantalonla, siyah ipeklı pijamasınJan dolayı, benim Kongay'ım diye hitab edıyordu. Bu da gene, aynı l T zakşark coğrafyasma eksik gedik vukufun bir örneği idi.. Bu oda da, her şevden uzakta. hayatın aışında, kulübeleri idi... Charlotte banyonun kenarına oturdu, aynay baktı... Çoğu zaman, fırtınanın geleceğini sezinleyip yanyana bir dala konan, omuz omuza bitişen fki kuş gibi, aynı yerde yanyana o t u rurlardı. Ansızın, bir çan sesi, kocaman bir çan sesi duyuldu. Bu kocaman çan, her gün, öğleden evvel saat on biri çeyrek geçe, akşamlan da saat altıda çalımrdı. Charlotte, ncd l den dolav, çanın o saatlerde çalın nedir cZt,^, v"!; F dığın, hiç bir zaman anlıyamamış yerdenf aynlmak J ^ ^ ^ L ^ * ^ üzereydi. * • » * * tı. Çan, bir sene, her akşam onları (Arkası v«r) birbirinden ayırmıştı... Aşklannda, her şeyin bir adı vardı. Buna, V,ır Op. Üroloğ pıyeste gördükleri bedbaht adamın, feİâket haberlerini bir çan sesinden Dr. Süreyya ATAMAL alan Essex'in adını vermişlerdi. Bevliye Mütehassısı Çanın boğuk sesleri, duvarlardan | Taksim. Sıraselviler 91/1 içeri sızıyor, Kongay'la Samuray'ın kulübesine giriyordu. Telefon: 45744, Charlotte, hâlâ banyonun kenannda oturuyordu, yüzünü ellerile örtmüştü. Ağlamıyordu, sadece kor DOKTOR kudan ve dehşetten, deliye dön müştü. Sanki önünde geniş, karan ı lık bir çukur, dipsiz bir kara gece Dahiliye Mütehassts% açılıyordu. Çıkar yolu yoktu. Ü Şişll Hasad So No: 262 mid yoktu. Telefon: 80480 • (Arkası vmr) HAMZA Z. AYBERK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle