26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tl Hariran 1955 CUMHURİYET Bütün dünyaya yayılan bir casiıs şebekesine malik bulunduğunu söyleyerek Demir Perde gerisine aid haberleı veriyor, fakat bunların uydurma olduğu söyleniyor BANKASININ FAALİYETE Çözülemeyen sır: Bu adam KANGEÇNESİ MÜNÂSEBETİLE v. yalancılar şahı mı, yoksa Amerikanın milll programı fevkalâde bir mahiuk mu? kan Dr. Gazanfer Bingöl Yazan: tnranlar çok eski zamanlardanberi kanın iyi bir tedavi vas:lası olacağına inanıyorlardı. Fakat kan hakkındaki bilgilerin kifayets zliği yüzünden bu mucizevî mayiden uzun zaman Istifade etmek mümkün olmadı. Yüzyıllar boyunca hekimler, kandan istifade çarelerını arastırıp durdular. Kimisi genchk cevherinin genc kımselerin kanında mevcud olduğuna inanıyor, kan ver mek suretile ihtiyarları gencleştirmeğe çalıjjyor, kimisi hastalıklan, kan vermek suretile tedavi etmeğe uğraşıyordu. Bu arada ha'talarına kan içirenler olduğu gibi onlara kan banyosu tavsiye edenler de bulunuyordu. Hayvan kanmdan istifade çarelerin: anyanlar gibi msan kanından istifade etmenin müm kün olup olmadığını araştıranlar da vardı. Fakat bu hususta yapılan bütün deneyler hemen hemen istisnasız olarak muvaffakıyetsizlıkle neticeleniyordu. Çünkü o devirlerin kan bilgisi âdeta hiç denecek kadar azdı. Hekimler kan grupları, Rh faktörleri, asepsi. antiseps: ve kanın ne şekilde muhafaza edilebileceği hakkında en ufak bir bilgiye dahi sahib değildiler. Hattâ ka nın vücud içerisinde deveran ettiğini bile b lmiyorlardı. Bu şartlar altınd» kan nakli denemeleri beklenen fayda yerine ekseriya ölümlt neticelenen elemli îonuçlar veriyordu. Meselâ on beşincı asrın son senelerinde Papa VIII. ci İnnocenti tedavi etmek için kendis:ne üç genc erkeğin kanlarının içirildıği, bu suretle hem üç gencin, hem de Papanın ölümüne sebebiyet verildiği kan transfuzionu ile ilgili olarak literatüre geçmiş en teresan vak'alar arasında kaydedilir. Fakat ınsanlarm güvenilir bir tedavi vasıtası olarak kandan istifade edebilmeleri içın üç mühim keşfin gerçekleşmesi icab ediyordu. 1616 yılında William Harvey'in kan deveranım izah etmesi, 1900 yılında Landsteiner'in kan gruplarını keşfetmesi ve 1940 yılında gene Landsteıner ve Wiener'in Rh faktörlerini bulmaları ile kana aid bu üç mühim sır aydınlatılmıs, oldu. Ancak bundan sonradır ki kan, kıy metli bir deva olarak hekimlerin recetelerinde yer almağa başladı. Onceleri vericinin damarından kan alıcının damarma aktarılmak suretile direkt kan transfüzvonîan yapılıyordu. Kanın kimyevi ve biyolojik karakterinde mühim bir değişıkliğe sebeb olmaksızm m'ihafazasmı mümkün kılan yeni metodların bulunması üzerine enJirekt kan transfüzyonlan revac bul du. Bu suretle pıhtılaşmayı ve alBurmalı bır fakir Marsilyada dünya açlık rekoyuvarlann parçalanmalanni önlerunu kırmak için 93 gündenbsri yılanlar ara>"ici bir mayi üzerine alınan k?nsında cam kutu içinde yaşamaktadır. Dünya ları üç hafta gibi uzun bır müddet rekorunu 100 gtine çıkartmak isteyen bu fakir sadece şekerli su içmektedir. Şimdiye kadar 76 karakterinden fazla bır J^y kaybetkilo düşmüştür. Resimde fakir cam kutusu içinde yılanlar arasında yatarken görülmektedir. meksızin muhafaza etmek iırkân dah:lıne girmiş bulunuyordu. r DÜNYA ACLIK REKORU: Emekli albay Amot Ulios Amos adında, yuvarlak yüı lü, neşeli ve eski gizli servis memurlanndan bir albay kendisinin dunyanın her tarafında olup bitenlerden haberi olduğunu; çünkü, giz j li bir casus jebekesinin başkanı bulunduğunu söylemektedir. Albay, sahiden de tanınmıs. bir gizli ser v:s başkanı gibi görünüyor. Amos elde ettığı rnuhim haberlerı. sahibi bulunduğu İnform adlı dergide ncşretmektedir Rusya hak kında yazdığı yanlardan ötürü, İnform dergisinin, sadece Amerika dahilinde senede 75 TL. ödiyen 1100 abonesı vardır. Amos, bugün yeryüzündeki altmış devlette husus! ajanlan bulunduğunu iddia etmekte ve bu ajanlann, İngiliz tntelican Service'i, Amerikan Federal Bürosu elemanlarmdan çok daha lyi İJ yaptıklarını açıklamaktadır. Bir kaç kere Amerikan Harbiye dairesine mü racaat eden Amos, beraber çalıs.mayi teklii etmis. fakat redde uğramıştır. Ulıos Amoa'un ekserisi Demir Perde gerisinde olmak üzere 7000 ajandan Utifade ettiği söyleniyor Bu ajanların çoğu. beş parasız, sırf ideal uğruna bu işi yapmaktadır Amos, on bir ajanın öldüriildüğünü, vedi tane^inin de kayboldııjrunu eizlememektedir Albay, senede iki defa Avrupaya gelerek. bu >şıe ilgıli temaslarda bulunmaktadır. sine inanmam ama onu severim ve itimad ederim» diyor. Albayı, halk arasında sevimli bir jahıs haline getiren şey, zaman zaman ortaya attığı asılsız iddıalardır Meselâ, geçen sene, Amos, Amerıkan Harbıyesine müracaat e derek. Rusyadan bir mig uçağı kaçıracağını fakat bunun için paraya ihtiyac olduğunu belirtti Onun öz lerine aldırış etmedıler. Bunun üzerine Amos. parayı başka şekır.e elde etmeyi tasarladı. İnform mecmuasının eski abonelerinden (Villiam Preston'dan yardım ıstedı. *iby lece 30 000 TL. temin etti Parayı hemen Avrupaya gdndereceğını so'y liverek Preston'dan ayrıldı. Üç ay sonra, Jarecki isimli Polonyalı bir teğmen Mig uçağile birlikte batıya kaçtı. Ertesi gün, haber gazetelerde çıkarken. albay, İnform'da Migi kendi ajanlarının kaçırdığını yazıyordu. Fakat öğünmesi uzun sürmed: Bir kaç hafta sonra dili çözülen Polonyalı pilot, kimsenin teşviki olmadan kendi ken disine kactığını söyledi Ama, Amos onun da earesini buldu. Jarecki'nin inkâr etmekte haklı olduğunu zira adamlanmn bt*4çV gayet g zli hazırladıklarını anlattı. Ajanlarının, Demir Perde geri'indeki vazifesinin. Sovvet pilotlarını batıya sığınmağa zorlamak olduğunu belirtti. Amos, bir ara da Stalin'in oğlunun Rusyadan kaçmak niyetinden bahisle, bu is içın 150.000 TL. na ihtiyacı olduğunu yazmıştı. İnformun okuyucularından biri bu parayı sağladı. Amos. hemen Münih'e doğ ru yola çıktı. Sonra, Münih'te bir nevi esir muamelesi gördügünü, güya gizli bir mektubla mecmuaya bildirdi. Bir müddet sonra, Stalınm oğlundan bahis bir yana, "Dusseldorfu tabanca sesleri arasında terkettim» diye bir makale neşretti. Geri döndüğü zaman da, parayı aldığı kimseye hesab vermek istedı, fakat muhatabını kızdırmıştı! Evvelce Amos, sadece 45 abonesini alâkadar ediyordu. İnform'un senelik abone ücretı 600 TL. »ı idi. Abone sayısımn ve inform'un trajının artması üzerine Amos, abone fiatlannı 75 TL. na indirmijtir. İnform mecmuası kâr etmemektedir. Amos, «Kimsenin beş. kuruşu cebime girmemiştir» diyor. «Hattâ, seyahat masraflanm da benim cebimden çıkıyor Bu yüzden gırtlağıma kadar borc içerisindeyım. Şım diye kadar ben ve karım. ondan bundan ödünc aldığımız 50.000 TL. sını İnform'a harcadık.» Muhakkak ki. hiç kimsenin hayatı. albayınki gıbi esrarengiz ve karanlık deçıldir. Bunun neticesi olarak toplaran kanları uygun şerait altmda muhafaza edebilecek teçhızat haiz sıhhî tesisler, yani kan Banka:arı teessüs etmeğe başladılar. Arrenkada kurulan ilk kan bankası 1936 yılında Şıkago'da faaliyete je<,tı Ikincı Dünya harbı ve Kore harbi, müstakbel harblerın ıkmai meseleleri arasında bir de kan ikmali meselesinin yer alacaemı 'sütun vuzuhu ile gösteriyordu. Kan temin edilebildiği takdircie havb varalıları ve hastalann müh m bir kısmınm hayatlannm kurtarıİHbilecegı artık anlaşılmış bulunuyordu. Hirosima ve Nagasaki atom infilakleri kanun atom taarruzlan esnasın daki hayat kurtaniı rolünün meydana çıkmasına yardım attiler Mütehassıslar eğer elde kâfı n.iktarda kan stokları bulunsaydı Hiroşimad3 dlen 80 000 Japondan 20 000 inin daha hayatlarını kurtarmak mümkün olurdu. diyorlardı. Harbe iştirak eden .jaıb m<»mleketlerı diğer ikmal sistemlet' yanında bir de kan ıkmal sebekesi vücude getırdıler. Bu 5ahaud Ingiltere ve bılhassa Ameruca ıa büyuk bır kan topîama îe^kılâtı kuruldu. Dağınık teşeKku'.ler vasıtasıle kan temıni probleminin ha 1 hndeki muşkulâtı farkeden Arrerikahlar, bütün memlekete şamil genij bir kan ıkmal sisteminin tesLsine karar verdiler 3u organızas Arkasr Sa 6. Sü. 4 te Emekli Korçeneral Sedad Fakat, resmî hükumet sözcülennı Doeruerin cenaze merasimi dinlerseniz, Amos'un bir yalancı olduğunu öğrenırsımz. Çünkü, %ıw B T «blb krizi netıcesınoe vefat eden Harb Akartemiıl esk: kumandanı Milli diye kadar Amos'un bir jediği h& Mııdifpa Vekâleti Bnsmus'esarlıSından kikat olmamıştır. Bunu Amos'» söy emekll Korgeneral Sedad Dojruerın leyince size, kendısıni kıskandık renazesi. dün saat 11 de Gümuşsuyu A*keri ha«tan*»sınc.pn askeri merasimle larını anlatmağa kalkar. kaldırılarak o$le namazı Sısli CamiinHâd;selere bir goz atahm: Amos de kıiınmiş Zınrirhkuvu Asrî mezarîıun Kore cephesınde uydurd'ieu va lındaki ailp kabrıstanına defnedilmı;lanlara ilâveten; «MalenKofun ei tir lerinde hidrojen bombası nulunriuCenaze merasimınde Vali adına Vaü ğunu söylemesi i^patı olmıvan bir Muavııii Nafı Tamer. Generaller, aspropagandadır» dıve yazmasınoan ktrî ve mulki erkân ha?lr btıl ınrr>u>*or tam 24 saat sonra, Rusva biı hid Kanc^ silâhlanmn heyeti eeli.vor Manevi Sılâhlanmn Cemlveti uyelerojen bombası patlatmıştır. Arnos Hnden Francis Gmıldıng. Harrv J. Algene bir ara Malenkofun öldürü! mond ve Ttirk deieEcal Oman Haml. düğü, Beria'nın sag olduğuırj vfiz dun Vilâyette İstanbul Valisi Prof mıştır Geçen seneki oc<tk pvmda np!ca\ı 7iyarei ptm^Urdfr. çıkan Inforrr dergı?incîe Rusvarın ı Hevet Asva memleKetlerinden dav«1 alan Danimarkanın sao.k Haricıye Veaskerî sahadakı niyetlerıni aç'klı ! K'li Dr Cnfin rıv.i«otırıHek) Alman yan Amos, kızılların uzun z<mMn IIsvıcre ve Injriliz «ı\a<et adamlanndin harb etmıyecekler nı bevan Htnıstı j mi"e««kkil komis\nnun Türkiyevi ziŞubat sayısında şöyle diyordu: «Ö varet! hususunds Vah ile yarım »aat kndar enrıişmüştür nümüzdeki on ay çok fehl'ke'idir Hevet üyeleri. yarın öâleden *onra bit harb patlak verebilır.» Nk.an Istanbul Cazetecîler Cemiyetlnde bir sayısında ıse, şunları yazmıstr basır toolantıii vaparaklardir. «Sovvet Rusya. bu sene AmeriHillon Şehir Meclisine kaya karşı bir harb açacaktır » teşekküı ctti Mr Conrao Hılton. istanbul Hılton Bu va'Rnlarına rağmen albavı =evenlerin şavısı bir ha\ li kabarıktT o elinin inşaatına karsı eosterd'ği alâka ve mtızaheretten dolayı Şehir Meclisine OnıınJa beraber çalışan, emekn se bır t'lgrafla te#^kkulerinı bıldırnerallerri°n biri=i «Sözler nm h°r mıştır. (.•umhısmef'in Kdebı refrikasr 1 Bundan birkaç ay evvel Ramioe Metris'epe civannda Muşerref ismmde bir kadını mavzerle \urarak olduren onbaşı İsmail Bılla .er Osman Özdemıt ve Hali! Ibrahımın dur^ısmalarına r>ın 3 uncu Ağır Ceza mahkemesind» bö^Unmıştır Maznunların »orgu.m yapılmı; 6tvn sahidlerın dinlenmesi ıcin ba«ka gııne bırakılmtstır Zabıta tarfından dun şehrin muhtelif semtlerinden toplanan 17 esrar ve eroin ıçiclsi müsahede altına alınmak uzere Bakırkov Akıl hastanesine gonHerilmistir Mavzcrle kadın öldüren jandarmalann duruşması Georgia En:t tiısü profesörlerinden Frederich Lsnoue, kısa boylu, kabak kafalı, ders ^aatleriain çoğunu, orada burada kcçarak geçıren ve talebelerine larmricnn emırler veren kurşun pibı bir adamdır. Profesör Lanoue, bugüne kadar 15.000 talebeye tenlıkesızce suda yüzebılme yollarını öijıetmi;tir Hem de delikanhların rk5eri3i muh telıf sebeblerle suya gırmskten kor kan cınsten clduğu halde .. Amerıkanın dort bir tarafındaki yüzme ö^retmenleri, bilhassa onun talebe lenr.ı gdrmek içın, kilometrelerce yol katederek Atlanta ya gelirler. Yüzü suyun iç.eri5İnde, a^ada bir nefes almak iizere bajlarmı havaya kaldıran taleb<?leri gördükten sonra, herk»s aynı jekilde şaşınr. Profesur, kendLsine sual soran gazetecılere, bütün talebel^rıni b r Tarzan yapmak azrr.inde olmadığım; fakat her birine, suyun üzerinde uzun zaman kalabılme, rahatça nefes almak; vücudü serbest bırakmak suretile, yeni Dİr teknik kazandırmak istediğini açıklamıştır Profesorün diğer bir gayesı de, kramp eird.ğı veya el ve lyağı kul lanamıyacak bir durum hasıl c'duğu zaman. yüzücünün bu uzuvlarn yardımı olmaksızm su üstünde kalmasını temin etmektir. Profesorün oboeulmıyacak hale getirdıği» bir asker, harbde, gemisinin batması uzerine. hem de kolundan yaralı olduğu haıde, tam beş saat su üzerinde kalmağa muvaffak olmuştur. İnsanları suda boğulmaz hâle sokan bir adam 17 croinman yakalandı Dr. Nihad Dilşen mütehassıs oldu İstanbul Tıb Fakulte?i 3 üncu iç hasîplıkHrı kHniöi a«'^tan!arınnan Dr Nihad Dişlen dün vapılan ihtisas imtihanında muvaffak o'arpk dahiliye •nitphtccıo unvanını kazanmıştır. Komur Tevz.i vev Satıç Mi]es*=esesl Mudürti. dlın sahah Vılâyet'e tstanbul Valisi Prof Gökaya 19551956 teshin yılı kok kömürü tevziatı üzerine izahat vermişHr 1 hazirqnda bajhvan tevzlat 2S ekimde sona erecelrtir Vatandasların kendilerine verilen gunlerde kömürlerlni aimaları memnunivetle takib olunmaktadır Dığer ta^aran Işlçtmeler Vekâletinin emırlerı gereğince halkımızın kömiirünü daha kolay alması için Sarıver. Bevk"? ve Bıkırkrivde olmak uzere SPhrim!7de veniden üç satıs rubesi açılacsktır. Kok kömiirü satiş subeleri Güney doğu ri General Melcolm IMacDonald. Çinli Kadmlar losunda hazır bulunmuştur Biı palyaço kılığında Komiser, resimde. arab kılığına girmiş bir Çinlı likte görülmektedir. XHM!SFR EĞLENIYOR Bu haber profesöre verildiği zaman o hiç şaşırmamış, sadece gurur duymuştur. Çünkü, onca bir insanın suda boğularak <jlmesı, yılan ısırmasile dünyaya vsda etmek gibi, nadir vak'alardan birıdir Halbuki, Amerikadaki muhtelif gdl ve nehirlerde yüzmek isterken boğulanlann sayısı senede 7.000 dir. Pro fesor, ölümlerin sebebini hilhassa korkuda ve yüzme kaidelerni bılmemekte buluyor. İyi yüzücü olmıyan bir kimse batacağı en'lişesile manas z hareketler vaaar ve neticede de suyun dibini beylar. İyi bir yüzücü, ayağma kramp girse dahi, hiç olmazsa boğuluncaya kadar telâş etmez. Lanoue, derste, yüzme öğretirken bilhassa panik yaratır ve havuzun kenannda her an müdahale etmek üzere bekliven cankurtancılann önünde, böyle bir İngiltere Haricij'e Nezareti anda nasıl hareket etmelerı gerektiğ ni talebelerine öğretir. Prof. Lanoue elleri ve ayaklan el ayakları bağlamak suretile kram pin hiç bir önemı olmadığını gösterır. Georgia Enstitüsünün 5.000 talebesinden 4000 i Lanoue'nin kurs larına devam etmektedır. Profesdr geçenlerde hususî bir yüzme yarışı haarlamıştır. 3600 talebe, üzerlerinde elbise olduğu halde, 300 ü de elbisesiz iki kilometre yüzmüştür. Talebelerin çoğu kolayca, bir kaç tanesi de, havuzun kenanndan giderek onlara cesaret veren profesorün manevî yardımile muvaffak olmuştur. Talebelerin bir kısmı ise, eller. ve kolları bağlı olduğu halde 45 dakika suda ka'.mıştır. Bu denemeler, insan vücudünün kolay ko lay batmıyacağımn açık bir delilidir. Profesör, bağırarak imdad istiyen bir kimsenin nefes tutamıyacağını, bu sebeble de suyun dibini boylıyacağını söylemektedir. Lanoue, eli kolu bağlı olarak yüzme metodunu, on iki haftakk kurslar halındeki derslerinin en başına almıştır. Tâ ki, bunu bile bile yap Asya KomiseBirliğinin baProfesör, o güne kadar suya hiç baloya giden girmemiş bir insana, ciğerleri hakadın ile bir vayla dolu bir ktmsenin batmıya cağını izahla derse başlar. Sonra, Cevıren VAHDE1 GÜLTEKIN Oliver o anı beklemiş gibi: «Az ğu bir gayeye varmak ıçindı Bu yaklaştı: dâha unutuyurdum, beyler dedi gayede asil bh düsünceye, ';ir ;v . «Seninle kardeş olduğumuzu «Biı noKta CcLJia var. Kuze>Dogu lâdın babasına olan sevgisine da söylerim babama.» Keres'e Sırketi benı Prescott Ke yanıyordu. Eugene, babasını mahvs Ne zamandır biliyordu: Önünde, reste Şirketındeki temsilcısi yap den adamdan öc almağa and iç sonunda söyliyecekti bunu. «İnmak pıvetınr.e. Mshzur görr... oimz mişti. şallah söylemek zorunda kalmam» sanırım.» Oliveı, karöeşine acıyor, onun. diye dua ederdı. Ama, işte şimdi Bassett: ..Siz rri?>' diye haykır kotü de olsa. güttüğü gayeye var söylemek zorunda kalmıştı. Euge dı. masına engel olacağı için üzülüyor ne'in akhndan geçenleri anlamıştı Ötekıler de: »Siz mi?» diye şaşır du. Gidip onu buldu. hepsini an çünkülattı. dılar Avrıca, «bunu dujunca acaba ne Sonra: cNafile uğraşma, Gene» yapacak?» diye de merak etmişti. Oliver oEvet. beyler beni,> dedt Sonra gu'umsıyerek devam etti: dedi. ••Elinden bir şey geltnez. Ne Sakin mi karşılıyacak, inanamıyoryapsan babamı üzemezsin. Sonra, muş gibi bakacak, yoksa «yalan!» «Tek ıs m Gene Arnold'u koil^. mı diyecek?" Eugene'in, gözlerini olacak .. Boylece her iki i ı bak...» fa\ra^na çalı^. ^ıma r '~""A.» Burada sesini yükseltti: «Öc al ona dikip, dalgın dalgm bakacağı kalkacak olursan, yahud hiç aklına gelmem şti. Altı ihriyar da evden çıka.larken mağa Tom'u işe kanştırırsan, karşında buna emin bulun ıvorlaıdı. <'Inanmıyor musun?» diye sor ^ene benı bulursun.» XV du. Eugene, gövdesini hiç kımıldat Altı ihtivar çıkarlan ne >runst Eugene'in soluk dudakları dü hen.en o vana donnıuş'Olî'.., madan. o ince. uzun vüziınü Oli yünceli bir hal aldı. Olıver'e hâlâ, b u ' acı acı ılü^ünü en • *' . ver'e doğru çevirdi. Merakla: «Ne öyle, bakıyordu. En sonunda: «Yo, Eugene geldi O. bunların i e ^ n vaparsın?n diye sordu. inanıyorum» dedi. «Babam ölme den çok daha iyi bir insandı. kötu i Oliver, önce duraladı Sonra. 'an den kendisile bir iki dakika b a j davranmalan hep kaiasına koj"du» dalyesini çekerek ana biraz daha başa kalmıjtık. Bask»«n<lan bir mi var bende. gençlık resmi. Sen ona benden çok benziyorsun. Bu benzerliğı ben bundan sekiz yıl önce farkettim.n Eueene burada biraz durdu. ~ ' ra' «Babam bana anncnın admı d» söylediydi» dedi cSen biliyor musun'» Oliver: • Evet • dedi. «.Annenin adı Mary Bauer'm ş.» Eugene hafifçe başmı salladı: «Tamam. n Eugene artık hakikatle karsı karşıya gelrriş ve anlamıştr Wılliam çocuğu olduğunu söylediydi bana Prescott'a karşı girişeceği herhan ama, kız mı, oğlan mı, bilmiyormuş. gi bir harekette karşısma kardeşi Bu çocuğu bulmamı vasıyet etti dikilecekti ve o, kardeşine el kal bana.» cıramıyacaktı. Eugene burada gülumsedi. < Yar XVI dıma ihtiyacı olursa elindeı .;eıÜç haftadır doktor ona yataktan d.ği kadar yardım et, dedi \ ~ıl kalkmağı yasak etmiçti. Ada. Wil nız, annen bılmesin, dedi.» liam Prescott eve hastabakıcı al Oliver susuyordu. Eugene: < T\un mamıştı, doktorun dediklerin, de de delil var, değil mi?» diye ~or dmlemiyordu. du. Her gün oğleden sonra, sol'ik Oliver, ağzının içinde: «Var» de soluğa ve kanter içınde, kendiru di. zorhyarak kalkıycr, pencerenın ö cOyleyse. manmamağa sebeb nündeki koltuğa kadar gıdıyordu... yok. Ne de olsa, avukatsın. Ortaya Orada oturup, kalbının hızlı hıı koyamıyacağın bir şeyi ileri sür ~" ıradesinin kuvvetı ile yatı^mezsin.» tırmağa çalışıyordu. Ağır hasta o Oliver: «Evet» dedi. Kardeşine duğunu, ölmek üzere bulund^tubakamıyordu. «Peki, kardeş olabi nu ycıdu ama, kabul et.ııek ıs leceğimiz senin aklına nasıl gel temiyordu. dı?» $ Pencerenin önüne geçip ot'jci Eugene gene gülumsedi: :ı u <?'" ' '• araya 1üi or «Nasıl gelmez! Birbırimi. ben temmuz güneşinin altında j«ı zed'ğimizi Tom bile farketmiş. He bahçeleri, otları, ağaçlan seyrid le ben, belki herkesten önce far yordu. Yavaş yavaş nefesi düzs ketmifrhn bunu. Babamın res yor, kalbinin atışı sakinleşiyordu Kimi vakit. orada uyuya kaiı>' çatık, gazete^ine göz gezdirmeği bıdı. Ursula. gelip onu uyur bulur 3 a rakmazoı. Odayı derin bir sessizlik hemen çekil p eider. bir dah a kaplar, dışarıdaki ağaçlarm hışırtıcak uyanıp da, bin zorlukla yata smdan. uzaktan uzağa bir çim bıç ğına döndüğünü tahmin ettiği va me makinesinin uğultusundan, bir kit gelirdi. bahçıvanın seslenişinden, kuşların O zaman bir de bakardı: William cıvıltısından başka bir şey duyul yıkanmış, traş olmuş, entari değig mazdı. mişti. Gece olunca Ursula odasına çekilir, bu dört duvar arasındaki sıcak «Nasılsın?» diye sorardı. Wilham, sinirli smirli cevab ve ve derin sessizliğe hitab eder gibi: Kocam, sevgih kocam öluynr'» rirdi. Kımi vakit konuşurken. ko nu5urk=n durup kendi sesine kulak derdı. Cevab alaır.azdı. Bunu İtal karjarür, zayıf çJup çıkmadığına yadakı oğlu Matt'a yaznus., cevab bakardı. Sonra, daha gür bir sesle alamamıştı. Kıziarına, öteki oğlu ve daha sert konuşmağa çalışırdı. Tom'a, damadı Eugene'e de gözleriUrsula, hiç unutmaz, onun yastı le anlatmış, gene cevab alamamıştı. ğını, örtüsünü, üzerindeki ince i Yalnız Oliver'in gozlerinde bir ce pekli şalı düzeltrdı. O, geniş ve vab vardı ama, Ursula da bunu gör heybetli odanm tâ bir ucuna gider mek istemiyordu. Çünkü, çocuklaoturur, kocasının onu dikkatle süz rının cevab vermeyişine dayanırdı düğünü bildiği için, söylediklerini da Olıver'den te=elh bulmağa razı dinliyormuş gibi başını sallardı. olamazdı. William'ı son günlerinde acı duySakin görünmeğe çalışır, her dedi ğine «evet» derdi ama, üzüntüsü maktan kurtarmak içın Oliver'in büyüktü. ıçinden boyuna: «Hayır, sarfettiği gayrete Ursula da yardım ölmıyeceksın sen. ya^'rum! Olmene etmışti ama, tuhaf değil mi, için de bir sızı vardı: William, acı çekrazı olamam!" d»yip dururdu. memeaıne kendi oğulları, kızları deAkşam gazetesini getirir, o kendıni zorhyarak yatağında oturmağa ğil de, evlâd edindiği çocuk çahşıçalışırken durup beklerdi. Yüzünün yordu! Ursula, şimdi bambaşka oir fcaam süzüldüğünü, renginin solduğunu alnında ter taneleri belirdiğirü gör olmuştu. Üzüntü tmda ne akıl ve dükçe dayanılmaz bir acı duyuyor mantık bırakmıştı, ne iyi kalblilik, du ama, belü etmemeğe çahşır, sık ne de anlayış. Çocak arından b:ri 5ik nefes aldığırun farkmda değil nin üzüldüğünü görse kenc.ıni koyuverecek, boşanıp Hüngur hüngtumis gibi görünürdü. Sonra çay getirtirdi. «Şimdi bel ağlıyacak, açılacaktı Ama, teseliiki konuîuro diyt •umardı. Ama, nin Olıver'den gelmebini kabul • William, çayrnı içerken de, kasları demiyord*. (Arkan var) bağlı olduğu halde ders verirken mıştır. Zira, eli kolu bağb olduğn halde su üzerinde duran bir adamda, hem kendisine itimad artar, hem de sudan korku kalmaz. Yüzücüler sudan ne kadar korkarsa korksun, daha ilk kursta bu korku bertaraf edilir Profesorün kendilerini boğmak niyetinde olmadığını öğrenen talebeler şevk ve gayretle çalışırlar. Profesöre göre, elbiseyle yuzmenin hiç bir tehlikesi yoktur. Elbisenin vücudümüzü örten epidermis üstderi tabakasmdan hiç farkı yoktur. Şimdiye kadar hiç bir boğulma vak'ası olmadığı halde, boğulacağı korkusuyla kursa devam etmeden anne, babasırun yanına kaçanlar çoktur. Istekliler ise, kısa bır zamanda çok muvaffak olmaktadırlar. Profeîorün her yaşta talebesi var dır. Meselâ, kızı ile oğluna, daha üç, annesine de 54 yaşındayken yüz me öğretmiştir. Ona göre, herkes, bilhassa kalb hastaları, bu sistera dahilinde yüzmekten çok istifade edeceklerdir. Profesör, bu iddiaanı ilmi tecrübelerle ispat etmiştir. Lanoue son senelerde, bilhassa sakat çocuklara yüzme oğretmekle meşguldür. Çünkü. sakatlarm hiç olmazsa, su üzerinde aynı haklara sahib olmasını istiyor. Şimdi yüz zengin çocuğu yerine. bır sakat çocuğa yüzmek öğretmeyi tercih ettiğine bakılırsa, sakatlara fazla acıyor. Dun gece Galatada esrarh bır yaralama hâdısesı olmuştur. Galatsda Kemeraltmda Yer.izengin sokağındaki gecekondulardan b.rinde oturan Sahende Arıtı ısm!nde 35 yasınaa bır kaaın dun gece sat 21 sularmda odasındA aâ;r yaralı bir halae bulunmuştur. Ilkyardım hastancsıne yatırılan Sahende verdıği ifaoede sabıkahlardan dosu Melıh ıle odada otururlarken rnunakasa ettıklermı dostunun sınırlenerek bıçakla kenai6mı karnından yaralariıjını soylemıstır Sahîndenın Mehh tara'.ndan yaralandığ.. kadının dosmncıan korksrak bu şekılde ıfade verdıgı zannodı'n.ekted r. Nobetçı Savcı hSdıseye el koymuştur. Galafada esrarls fesr yaralama hâdisesi 6 ncı Bahar ve Çiçek Bajramı, büyük bır alâka ile devam etmektea.r. Geçen senelere nısbetle bu sene p3rk) ziyaret edenlerın sayısı mukayese olunamıyacak k^dor fazîadır Bayram komite^inden ahnan malumata gort 20 mavıs ıle 20 hazıran gunleri traıında Gulhane parkmı 1 062.839 kısı ziyaret etmıstır Elde edılen ha = :Iâtm mıktarı Qa 484 785 lıra 45 kuru^tur. Bir ayda GUlhane parkmı 1.062.839 kişi ziyarct ctti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle