29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1955 • • ve Öğrenci Köşesi •• Oğretmen CUMHURTYET BRS X însan tipine göre UnİverSİte us ulü ted avi tatbik olunuyoı Atatürk arasında.. Yazan: Eski Bir Oğretmen gençMİ İle Petrol şirketinden günii Yeni petrol damarları keşfedüdi, burJar kls başlayınca Suudi Arabistan petroiları dÜ en zenğin petrol hazinesi olarak Suudî Arabistan 440.000 dola r alıyor l r Ayrı ayn tiplerde olan ve hmstalık larında »yn tedavi usulleıine tâlıi tutulan Dük vc Düşes H'indsor İnsanm tipine göre giyimi kuaamı, saç kesimi. kadın ise mak • yajı yahud da süsü vardır ama tedavi tarzı oiduğunu is,itmemişizdir. Ayn tipte iki kişinin yakıstırdığı değisik elbiseler gibi tıb da tedavi tarzlaımı tiplere mi uyduracak? iik bak:şta akıl kârı olrr.amakla beraber tedaviyi tiplerin çeşidine göre âyrrlamak fikri taraftar .">uimuştur. Hattâ o fikr; tatbika koyulan bir klinik dahi açılmış, orada maddî, manevî benliğimizjn tedavide muvaffakıyet âmili olduğu •nlaşılmıştır. Soğukkanlı veya gözü pek misiniz; yahud da bununuzun doğrusuna. korekt ve dobra mısınız?... O halde «K tipi" deuilen adama yapılacak tedav yi peşinen kabul gerck. Ve eene meselâ yufka yürekli yumuşak, haiinı selim c.r tabiatiniz mi var. Yani ınııhıti;ıızde öyle tesir bırakin bir tip mvsiniz; Syle ise klinik tedav isi sizi «W tipi" hastaîar arasında taburcu edecek cemektir. Bu iki tipin de hastahk ve saebğı hususi kakielere tâbi:ür. Birbirine zıd öze!likle:i sayesinde biri diğer nden farklı, sıfatlanna uygun metorilsrın tathikçiidirler. Aynı hastalığa tutuldukları halde hastalıklarının seyri ayrıdır. Onları bckliyen mukadceratm da ayrı oîduğıınu söylemeğe ne hacet? Tıpkısı tıpki5ina bu cünyada zaten iki adam bulaına^ınız ki!... Esas, böylece kabul edilince ilâclar karşısında heı birinin gösterdikleri reakiiyon da elbette başka obcaktır. İşi birsz daha deşerseniz, bu bab da söyıenecek biı iki söz, bulabilirsiniz. Birbirinin zıddı olan iki tip acaba neden birb rini sever ve «ayar?... Bazı hallerde neden kuvvetli bir bağ ile birbirine bağlanıp kahr? Hattâ iyi biıeı karı koca olur?... Htm bir psikoloğ ve hem de iyi bir tabib olan coktor Maniıed Curıyye nazaran bunun izahı jöyIto ı Birbırlerini tamamladıklan için! Fiihakika tezadın hrr tiirlüsü tainamlayıcıdr. Missl oiarak müspet C n.ayınca menfi bir k:ym«t iiade etmez. Soğuk tip ile sıcakkanliyı bir araya getirdinz mi noksaniık kalriıfız. Eksikliğin azabını çekmeme.< için tabiatte tam'mlayıcı unSÜIU bulmak lâzımdır İşte bu yiiztîpıi kcnâinizue olmıyanı by^ka5,no& ararsınız ve buldunuz mu. otu biı oaha kaçırmak istemezsınız. Daha müşahha= olmak için b:r m fal: Beylikt:r ama tipikti r . sözü. ^akiı Clks ıı.ağa jardım ede:. iki iyiı tip clan Wüıdsor Dükü ile Oiişesj p:H... Dük tam manasile bir K t'pi. Diise ise W tip.nin öıneği... Yani b'.u.cınin soğukluğu ile ikincinui 5'Cbkl'ğı tezadh unsuru tanr.amla | maVtadır. K.ankocanın hayat tezahürıerı Jf ha.<.fca baskanır. Dü'r:, uyurk;ı açjk pencere ister. soğuk duşu tever Hava, lodosa uönünce asabileşir. Hayli kötümser bir mizacın sahib dir. Halbuki Düşes, kocasının tamamile aksine, "W tipine uygun. sıcak ve kapalı yerleri seven, lodos havalarda car.lsnan, sıcak banyolardan hoşlanan bir insandır. Çoğu zaman iyimser ve cana yakındır. Şimdı sıra hâd senin tıb bakımından mütaleasma geldi. Madem ki insanlar her olay karşısında başka bas.ka lesksiyon gösterirler; o halde tedavi edildikieri za^nn fl* ilaclaruı veya tedavi usullerfrıin tesirine karşı aksülâmelleri başka olacaktır. Meselâ bir kalb hsstasına strofantin denılen ilâc iyi gelir de ötekine fayriası dokunmaz. İki esas tipten (soğuk veya sıcak tipler) birinin hastalığı halinde şu veya bu rejimle şifası kolay olur da diğerin.n o rejime uygunsuzluğu tedaviyi giiçleştirir. Eelübaşlı iki zıd tip arasında bir de mutövassıt tip varcır ki o.ıa Dr. Curry «G tipi» diyor. Bu, iki kutub teşk.'l eden K ile W nin ortalamasıdır. Ne birinin ve ne de ötekinin düştükleri lezad« düsmez. Mutedil ve uysaldır. Insanın hangi tipe aid olduğunu gene Dr Curry bir takım usu'le1 le tesbit etmistir. Tip. bir aefa beîli olduktan sonra tedavinin uygun şartlar bulacağı tabiidir. Millî Türk Talebe Birliği. İstan to:unları, Atatürkü tıpkı babı'a.n 1 bul Üniversitesinin bahçesine A ve dedeleri gibi çağdaş bulası ?r, tatürkün heykelini diktirdi. Aierin, belki akran görecekler ve ona bir f:kir ve iman lideri oiarak bağ''s>genciere!... Var olsunlar!... Atatürk, kendisi de daima genc nacaklardır. Atatürk, iki jeye düşmandı: ) . k» nnş bir insandı. Hasta iken bile gercliğini. genclik ruhunu kaybet sarıcan Türk vatamna dikilsn kötü metli. Çünkü genc, ümid, irnan, bakışli gözler, içeriden Türk m i kuvvet demekür. İstikbal demek, lttini geıilerde tutmak istiyen muileıilik deınek, geleneklerde mihla teassıp ruh!... Bunların dışınd* ^er nıp kalmıyarak bahtiyar yannlara kesle ve her jeyle dosttu ve dost seferber olmak demekür. Atatürk, olabilirdi. Bu itibarla onu seven daima ümioli yaşadı; hiç bir an j genclik. da ma ve onun gibi bu iki imanını kaybetmedi; ruh kuvveti, kötü kuvvete düşman oldukları n;onu ölüm anında bile tevketr.edi. bette Atatüı..ün dostluğunu kaziDa ma istikbale baktı; ileri dü^ün nscaklardır. Bu çift yönlü duvgumede bütün çağdaşlarını tjfçti; bü ya ermeden Atatürkü ne i î v n k. tün ömrünü hak bildiğı vold3 mü ne anlamak mümkünciür. Bütün cadele için silâh başmda tuttu. 'Jan hayatı, bu iki cephede sonsuz !iakayadaki Cumhur Başkam.fii köş. vaşla geçmi^tir. yılınamıj, bıkmakü veya Istanbulda Dom?bahçe sa mış, yeniîmemiştir. Gencliğe bırakrayındaki dairesi bile bir aristok tığı emanet, işte bu cavaşta yılratın durağı değil, bir jeflr., b r mamak, bıkmamak ve yenilmeden yenınek azmidir. Hü riyet ve istikkumandanm karargâhı oidu. lâl. bu gal biyetin remzidir. Sofrası, bir içki âlemımn sefihler , Hareketlerini ve kadirbilirlikleritopiantısı değildi. Yenir, içihrdi. | ni takdirle gördüğümüz Üniversite Fakat bunlardan önce ve iainıt. yagencüği, okuduklan derslerden milpılan, düşünmek, aranıak ve bı' 1 letlerine ve bütün insaniığa âzamî maktı. Neyı? Hakıkatü... Bu hufaydayı sağlamak istiyorlarsa, her kikat, bazan saltanat veya hiLMeıin şeyden önce Atatürkün tuttuğu hakaldırıhp kaldırılmanîası, Laujanne yat yolunu iyi anlayıp ona uymabauşının filân meselesinin ; u veya lıdırlar. Çahşmakta onun kadar çabu şekilde halledilip edilc.nemesi, lışkan, herhangi bir şeye acele kan Balkan veya Saadâbat paktla.mm ma>Tip onun derinliklerini aramada yapılıp yspıimaması, Cemiyeti Akonun kadar uyanık, her bilginin havama girip girmememiz, üoiıi'ai' yatî tartfını bulmada onun kadar meselesi. Hataya s lâhla girip giırealist olsunlar ve nihayet, fikiı memek gibi "Millî hakikatler»... ya alanında hiç değilse Atatürk kahud harflerin değişmesi, şapkan'iı dar müsamaha duygusunu elde etkabulü, medenî kanunun ta'nkı, sini^.. Onu sevmiyenleri sevmcsıntirih ve dil meseleleri gibi nh i ler, onlara trıanmasınlar!... olduğu kadar «sosyal ve ınedeıu Eminim ki, bu 19 Mayısta Atahakikatler» .. türk, yeniden dünyaya gelmi^ gibi Atatürk, katılaşmıyan. peşıı hü kabrinde zindelik duymuştur Kenkürnlere saplanmıyan, yurnuiii ve dinden sonra pek çok nesilleri ihsupl zekâs le gencdi. Gencbr, her tiyarhtıp hatıralarda ve topluluk kesten çok onu kendileıine vakm hayatımızda daima genc kalacak ohissetmekte, bu sebeble yerdon lan bu büyük insanı, her çağın göke kadar hakhdırlar. Atatürkün Eenciiği aralarında ve önlerinde Lu vücuciü yıprandı, karaciğeri hıs lacaklardır. Kim ne derse desi.ı, o. talandı; fakat ruhu ve zek;"ısı »s Ebedi Şeftir. Onun yolunuan rvkimedi. Atatürk, yeni adamdi" ve rılanlar, hüsrana düşnıeğe r"ahdaima yeni kahcaktır. Bugün .ır.a kunıdurlar. Atatüık, ırutn.ıyalım, hcykel diken gencler ihtiyarU'i K Türkiüğün istikbalidir. ları zaitıan onlaıın çocuklan, ü'iâ # ~K t«diıvi buna göre taayyün *'1'>ce.ctr EJer şifa VcS.taLnnda hî."Tf'.g' bir uygunsuzluk müşahede eiı uorsa "tipin ta.^hihi>' ciheti"." ı'e ^ıdilmektedir. Tt'hih işi, tedav nirı ha.staya değl, tersine. hastanın re'avi tarzına uydurulı.ıası kevf;y,jBiraz ewei söylendiği gibi has fou. t.,j ? verilecek ilâc, tatbik edıieck 1. A. hğından dolayı canian tebr.k ederiz. Zarif, ehli dil, kaibi ır.uhabbst dolu bir insan olan hocamız, Lstanbul tjniversitesine hizmet ec'en rektörlerden b:ri idi. İmkân olduğu halde politika hayatına girmedi. hocalıkta bütün hayatının zev.^inı ve hedefini buldu. Geçırciği sert hastalığını bile bu erıeiın te»=lHs!le tahammül edilir ha:3 koydu. Ksrarını ve ümidini kırmadı. Son lieısini verirken ger.tr.eıe söylmıği bu sözlerde onun bütjn tercümei halini okuyabilirz: Bugün, benim i; a sîvmi'ecek bir günc ür. Çünsii gerıv haktığım zaman enieğim geçmiş bir çok ceğerleri görüyorum. Sizler de istikbale kucağınızı açmışsmız. Ağabey'lerinizin, babalarmızın gittiği yoldan gideceksiniz. Memleketin mukacderatı sizin e'.lerinize geçecek. Bugün aynı zamanra en acı bir eünümdür. Bir anda. yıilarca sonra sıraları ve dersi bir anda terketmek. şüphesiz, çok acıdır. Karşırr.da daima sükunet ve huşu ile cers dinliyen evlâdlarımdan ayrılmak, bir nevi ölüm değil midir? Bu samimi hislerde hocamız, bütün ömrünü huiâsa ediyor Fakat onun gibi başanlı bir bocahk hayatı gecirmiş insan için ölüm voktur. Emekleri ve emeklerinin e*îrı olan kitabları ve yarıra « r a yaklaşan öğretmenlik hâtıraları, onu fân likten kurtaracaktır. Muammer Raşid Sevüg, kencli hayat düstururıu son dersinin & n > cümlelerinde. genciere öğüi clarak tekrar etmiştir: Vefakâr yavrulanm! .. Sizlere son sözlerim sudur: Vatanmıza ö lünceye kadar bağlı K3İ n! Onda atalannızın kanları. kemiklerı vardır. Bunu yapacağınır.a ıninıyovüir. Sizler de bu kürsüleri işgal ettiğiniz zaman bu sozlenn marıaüinı daha iyi anlarsımz. Kaıbim ümidle dolu oiarak sizlere veda ei.yonım. Biz, bu sözleri söyliy*n kıymetli hocamızı, dersini bitirdiğı 4u nnda ueurlamıyor, karşılıyoruz. Yrn giıdiği serbest emeklihk hîvatmda or>eserler. yeni hİTnıet'.er bek Muammer Raşid Hocamız dan yeniOna her zaman Vsyifıi. fihliyoruz. İstanbul Hukuk Fakültesi Dev hatli ve her zamanki gibi verimli leller Hususî Hukuku Ordina vüs bir hayat diliyorıız. Profesörü Muammer Raçid Seviig * 5^ * yr.şını doldurduğu için, emekiive ay Pro. Dr. Zeki Hakkı Pamir rıldı. Daha çok zaman sıhhstle. âBu şevkli ve ürnidli sdiilıııdan fiyetle yagayıp tatlı bu ihtıyarhk 1 geçirsin. 44 yıl hizmet!.. Türjt genc sonra. ,vereçej:im acıJiAbOT .». t>kuliğine ve Türk ilmine 14 yıl bağ yuculanmı üzeceğim için Iprsfürüm lılık!... Aziz hocaımzı DU br.hliyar büsbütün artıyor. Doktor Zeki Hak kıyı. genc rlenecek bir J'sşta kaybettik. Ankara Tıb Fakültesi İç Hastalıkları profesörü, artık pek sevdiği kürsüsünden, dostlarından ve yakınlarıncan ebedî clarak ayrılmıştır. Ona, toprağa düştüğü bayram gününde Tanrıdan rahmet ve mağfiret niyaz ederiz. Muhterem Pam : r ailesine. meslek arkadaşlanr.a ve öğrencilerine başsağlıkları dileriz. Tanıdığı ve tanımadığı insanlann sıhhatleıile candan ileilenen, onları iyi etmek için koşup çırpınan doktor, kendini kurtarmak için gelen arkadaşlsrınuı büyük mukaddere karşı koyamıyan acizleri, fakat sevgi gözyaşları önünde hayaîa gözlîrini kapadı. Etrafma daima çefkatli gözlerle bakmış bu canh insanı bir ar.da yok olmuş görmek çok acı .. Onun. Ankara Tıb Fakültesinin kuruluşunda ettiği hizmetlei. iyi niyetle yaptığı çalışmalan yakından bildiğim için söyliyeyim ki, öğretim arkarinşları ve öğrencileri, daima kendisini minnetle ve sevgile anmalıdırlar. lac?k olan «Miss Üniverse» müsabakasına istira k edecektir.. Bclediye bütçesi tasdikten geldi Resimde, Mısır güzeli (ortada), ikinci ve üç üncülüğü kazanan güzeller tarafından öpülerek 19."5 mali yılı Belfdiye ve Özel İdare tpbrik edilirken görülmektedir. bütçesi tasdikten eelmistir. Matthew oturdu. Taş gibi ve dım dik duruyor, babasına bakıyordu ama, gözleri baktığını görmüyor gibiydi. «Buralardan gitmek istivorum ben» dedi. Rüyasında konuşuyordu sanki. «Buralardan gitmem lâzım benim. Hem de derhal, baba.» VI William'ın içindeki ılık hava dağıldı. Bir şey söyliyemedi. Oğluna bakakaldı. Sonra içini bir te.âş aldı, kafatasmın kemiklerine dogru içeriden bir takım düjünceleı ü;üşür gibi oldu. Elinin tersini alnına dayıyarak, kendi kendine: «Ben gene hastalanıyorum» dedi. Aklına Dr. Banlcs geldi ama, bu düjünce birdenbire kayboldu. Elini alnından çekti, eli nızla dızine düştü. İhtiyar ve hasta lur adamm yapacağı bir hareketti bu. Yüzündeki buruşuklar derınleşti. Omuzları öne doğru düştü. Derin ve çaresiz bir acı çekiyormu; gibi ağzının iki taraiı aşağı doğru sarktı. Hâlâ konuşamıyordu. Oğlu ona bomboş gözlerle bakıyordu ki William'a hepsinden çok ba korkunc geldi. Neden sonra, içi parçalana parçalana: «Niçin gidecekmi^itı buralardan, Matt?» diye sorda. «Nedi: istediğin?» bekledi. Oğîanda hiç bir kıpırdanma yoktu. Babası derin rierin »oluk aldı. tNe istiyorsun, Matt, MISIR GÜZELİ 195a Mısır güzellik kra liçesi müsabakası Kahirede yapılmıştır. Müsabakayı Leopardi adındaki genc kız kazanmiîtır. Mısır güzeli, önümüzdeki ay Londrada yapı Beledlye R»is Muavini Ferruh hter dün öğleden sonra şehrin muhtelii mıntakalarında teftijler yapmış. narha riayet etmiven 14 esnaf hakkında ceza 7aDtı tanzim »dilmiştir. 14 esnaf hakkmrla ceza zaptı tutuldu Cıımhıırivpl'in Mrbi Tofrikam: t Q i "Bu söylediklerini dinl"»mezdim bile ama. Tom,» dedi, «Madem sen boyle istiyorsun. ben iizüntümü bir kenara atarım. Tatil oitsin, ise brşlarsın. Kritilnnı olarak.» D.ır c'u. sonra sevinc ve hazla tatlı tatlı lâkayd bir tavırla: elli dolarla.» dedi. Thomas: <<Oldu!n diye haykı.'dı. Sonra, kalktı. babasına bakıp ;^üKimsiyprpk. »alına salına hir jsnğı bir yukarı vürüdü. «Şu omuzlara bak. baba.» diyordu. «Bu züclü kuvvptü omuzl^r seııin emrinde.» William'in heyecandan parlavan gözlpri oelu ile beraber Sidip geliyordtı. Gür bir kahkaha attı: «Sen ne düzenbazsın, Tom!» Düzenbaz' Bu söz Thoma^'ın pek hoşuna gitti ve koltuklarını kabarttı. Geldi babasmın önünde durda, »gilip elini omzuna koydu, kuvvetle bastırdı. tWilli»m Prtscott ve Oğlu,» lar vererek. göğsü kabarıyormuş gibi. şöyle bir gerindi. Kıza babasuidan en aşağı bir milyon dolar kalacaktı. Aynca bir hayli de çeyiz. U'illiam bunu oğluna sövliyecekti, «acaba bu^ünkü gencler de buna çeyiz mi diyorlar?» diye düşOndü. Bilmiyordu. «Güzel ktz.» demekle kaldı. Thomas, göz kırparak: «Bir milyon dolar da yabana atılmaz hani yani,» dedi. William: «Eskiden de atılmazdı,» diye güldü. Thomas gittikten sonra WilHarn'ın içine ılık bir hava çöktü. Orada, öyle, oturmus, kendi kendine gülümfüyordu. Ne pencerelere vuran rüzgârı duyuyordu, ne de evin içini ^aran derin sessizliği. HâlS gülümsüyordu. başını kaldırıp bir de baktı Matthew karşısında. Oğlan içeri gölge gibi se«sizsadasız girmisti. Williun lafiıtrak: «Matt!» diy« lümMdi Ktndine biı takun tawPek insafsız bir hali vardı. I Bu söz de Wi!liam'a pek dokun j muştu ama. kendini alamadı: «Wilîiam Presoott ve Oğulları,» deıli. nMatt da var. Malum va. > Thomas bu süze içinden cyle alay etü ki bötün gayrctini göstererek kendini tutmasaydı babasının yüzüne karşı kahkahayla gülecekti. Ker.di kendisile çarpışıyordu. Bunu belli etmemek için; cebinden saatini çektt. Üzgün bir halls: oSaat dokuz,» dedi. «Bir çeyreğe kadar Blake'larda olmam lâzım. Mary beküyor. Keşki «gelemiyeceğim» deseyöim...» • Mary Blake «baçka yerden gelme> en »engin ailelerden birinin kıziydı Elake'lerin kcimür madenleri vardı, tatillerde oraya geüvorlar, sehre tepeden bakan evlerinde kahvorlardı. William, ınemnun memnun, jü haykırdı. Matthew: «Seninle bi.az görüjmek istiyoıum, baba» dedi. Stsi çok uzaklardan gelir gibiydi. Babası: E, otur bakalım, otur, oğluıri" dedi. İçindeki ılık hava büsbütün arttı. Oğullan onu hatırlıyorlar, sevgı duyarak ve anlayış bekliyerek, ons geliyorlardı. Evlâd dediğin de babasına karşı öyle olrr.ahdır. Yslnız Matthew?i anlamak biıaz güçtü. Yaradılış bakımından «sessiz» bir çocuktu. «Herkesten başka» bir çocuktu. Thomas'daki cor kunluk ve canlılık ondan beklenemezdi. William'ın hayalleri gene yardımına koştu. Hatırlar gibi oluyordu: Küçükken Matthevv onun d;zının dibine oturur, hiç konuşmadan, üyle, dururdu ama. babasından ya:dım vc avunma bekler gibi bir haJi vardı. töyie, ben h n ı n . . . alayım, bulup Kral Suud i'Sıvık altını.) sarı altına çevir dımile diğer müstahsillere korku menin çaıesi, mah paraya tahvil vermektedir. eden tekniğin tılsımında sr^rcak Şirketin kuruluj tarihi olan 1918 lâzım geliyor. Diğerlennde olduğu denberi Kral a verdiği hLsse de ıjusgibi bunda da bir nevı yeıiıı altını terır.iştir ki artıj her sene büyük iL=tüne getirmek ıcab ediyor. Ana sıçramalar yapmaktadır. toprağın îaKİau'.ğı hazineicı, isttr BaşlangıçU günlük hisst oiarak katı, isterse ÜVIK o'»un, meydani 4050 bin dolar alan Kralın bu seçıkarıloığı anduı ıtibaren kıy.Tet ne günde 440.000 dolar aldıjı yazılkazanıyor. Toprığın aıtında kal mıştır. dıkça mangır e'.ıiyon peüol ds fşDikkat edilecek olursa senelik hekırtıüp akary:)k't haiine SLtir'ince motörün vı'.ya maxiuer..n < k m sabla aşağı yukan yılda 160 milyon dolar tutan hisse yekununun yedi yası» oluyor. senede ne muazzam bir yükselia Petrola ou bnk'.mdm tekniğin yakaydettiğı görülür. pıcısı ve hattâ medeniyelin işleticisi Bundan çıkan netice, «ArimcO'» gibi büyük ui.ı:!?r ta'.ını\;'ır. Biz, ona daha ;ana bir le.kible «ıne şirketinin diğer rakiblerinden çok "ffeniyet.n kan. • deseK acaba doğru daha büyük bir geüsme gösterdığidir. Bulunduğu bildirilen yeni daolmaz mı? Bu kan, in^nın kj'binı i;ieten marlann isletmeye açılrr.ası le gekan gibi dünyanın kalbinde ve da lişmenin daha da artacağı, hattS marlannda dolişmaktadır. Meoeni rekabet edılemez bir petrol müsyet çarkianrun durmaması için o tahsilinin Arabistan çöÜerinde rioğmakta olduğu iddia edilmektedir. na şiddetle ihtiyacımız vardıt. Kim ki o ihtiyacı hıssetmiştir; 34 kardeşinin yaptığı israftan şimaddi manasile medenî olma yolun kâyetçi olan bugünkü Krâl için dadır. Ölçünün teknik medeniyete dünyanın en zengin adamı denmijdayandığı bir devirde ondan fera tir Bu sıfat şimcilik doğru olmasa gat veya onu bilmemezliktn gei bile bir kaç sene içinde mutlaka mek, geriliği evvelden kabul değil midir? Bu yüzden nerede bir damar ke»fedilrnis ise oranm yüzüne can ve kan geliyor. Böyle bir yere görlerin dikilmesine, kulaklarm «aoartılmasına şasmamah. Zira orası bambaşka bir çehre kazanmadadır. Dünyanın en zengin petrol kaynakları nerededir? Bu kaynakları işleten belübaşlı memleketler malum. İsimleuııi.ı teX rarı yavan olur. Fakat bunıirın başına, bol ve bâkir kaynaklariıe geçmekte olan bir:nin adı, ötekıierde asabiyet uyandırmışa benzıyor. Suudi Arabistan, bu «sabiyetin Tarile birlikte. insanlar, Allah mevzuudur. Çünkü orada dunyanın yerine koyacakları vatlıklar arahiç bir yerinde rastlanmıyan kav mağa başlamışlardır. Bu yüzden, önaklar keşfedilmiştir. İfade dvldi küze tapan, nehre tapan. dağa tağine göre bu memleket yakın za pan kabüeler az değildir. manda en büyük petrol masîahftıi Meselâ, eski Yunanlılsr dağa taolacaktır. Bir müddettenben Ame parlardı. Onlar için Olimpos dağı rikalılar tarafından işletilen \rab mukaddesti. Meksikalılar da uzun petrolu, «Aramco» adındaid Artıe seneler, Popocatepel volkanık dağırikanArab şirketinin çahşmalârile na tapınmışlardır. Diğer tarsftan, yıldan yıla artmakta ve yenif'en Fuji Yama, hâlâ Japonlsrr tarah'Jİunduğu bildi:ilen damarların yar fından mukaddes tanınmaktadır. Akdenizle Kızıldeniz arasında muazzam bir granit dağ vardır. Sigetirey.m sana.» Matthevv: «Bilirim» dedi. Bajını na dağları. Bu dağın ism:ni işitmiöbür yana çevirdi. «Bilirim. İ^te bu yen hemen hemen yoktur. Sina dağ ları. Biz Müslürranlarca, Hıristinun için gitmek istiyorum ya.» yanlarca ve Musevılerce mukaddes William, bitkin bir halle: «Anlıyamıyorum, oğul» dedi. «Senden sayılan bir dağdır. Sina dağları, Rahab ovasmda, 3000 bir şey esiıgemedim. Senden bir «ey istemedim. Gene de buradan git metreye yakın yüksekliktedir. Efmek, evinden, barkmdan, aııandan, sanelere göre, İbrani çocuklan Mubabandan uzaklasmak isUyorsun. sanın Tanrıdan haber get.rmesini bu ovada beklerlermıs. Niçin Matt? Söyle ban», r.içm?» Rüzgâr pencereleri gene inletiyor. Fakat, Musa, bu ıssız daj badu. Pek korkutucu bir sesti ba ve sında hakikaten Tanrıya yaklaBmıs William'ın kulaklarına bir uğuısuz mıdır? Hakikaten, kılıcmm bir darluk işareti gibi geldi. besile koca dağı ikiye bölüp, suWilliam içinden: «Nasıl anlata suzluktan kavrulan halkınm susuzbilirim ki sana!» diyordu. «Ne söy luğunu gicerebilmiş midir? Butan lesem anlamazsm. İstesen kendili bu vak'alaıın günümüzden 3000 yıl ğinden anlarsm ya. Ama dünyada önce aynen cereyan ettiği söylenıyor. anlamak istemezsin.» Fakat hakikati hemen hemen hiç «İtalyaya gitmek istiyorum kimse bilmiyor. Elde kâfi derecede ben, baba» dedi. delil yok. Bu hususta incelerr.eler Wi'.liam: «İtalyaya mı?» diye, çayapan kimseler Ue, böyle bir şeyin bucak basını kaldırıp şöyle biı bnkbelki oiduğunu, belki de olmadığ.nı tı. Sonra: «A, evet, öyle ya» üedi. ileri sürüyorlar. Fakat, her &eye ••Senin şu resim işi, değil mi, Mutt? rağmen, ilimden dsha kuclıet'.i oian Madem öyle, niye bajlangjçta söyinanışlar bugünün insanlarına, 3in = lemedin bunu? Gidersin elbette İdağmı mukaddes bir yer oiarak talyaya, bahara, mekteb tatiı oluntanıtmaktacır. ca» İr.anış ve bağhlığın en catılı miMatthevv: «Hayır» dedi. «Bahara salı, Sina dağında kurulu olan 3t değil, baba. Şimdi. Şimdi olacak !>u ' Catherine manastırıdır. Bu .Tiutınjış... tır, müâddan sonra 6. asırda >nşa William ayağa fırlamak istedi a edilmiş.tir. Arada sııada dağa çıkdn nr.a, üzerindekı halsızliği yeneıredi seyyahlar, ortodoks Yunan papaztekrar olduğu yere çöktü. larilc karfi'.aşıı la1. Bu papozint rna nsstırda çalıjır ve gene oradi Upuurlar. Man&sUr, ortajağ iuielcri(Arkau var) hakikat ohcak deniyor. Şirket, Kralın hissesinl ^Inn nîjırak ödüyor. Torbalar içinde biriken altıa, hususî mahzenlerde mjaafaza ediliyor. Zenginin parasile çene yormaktansa petrola dair verilen rakamlara geçmek her halde daha öğretici olur. Hesaba göre AraD yarunadası dünya petrol ihtiyatlanrua yüzde 42 sini depo ermektedir. "Bunun şimciye kadar çıksrılanı deyede kulak"bile değildir. Yüzde" 95 den fazlası toprak altında yatTcak1953 istihsali. Ameriks Eirlejik devletleıinin üçte birine teiabül ettiği halde gecen sene yarısına yaklaşmış, bu sene yarıyı da geçe'çeği hesablanmıstır. Bu gidiçle iki sena sonra Suudî Arabistan en büyiik petrol memleketi olacak, denroektedir. «Aramco» sirketi taranniaa kurulan bir villâlar şehrinde rifiiTjın lerce Amerikah vardır. îhtisas^adamlarından ır.üteşekkil olan rjıustahdemlerin çoğuna mühendıs ve : teknisyenler te=kil edivor"' tadır. T. %. Tanımadığımız Memleketîer Tur u Sina ne hai ni andırmaktahr. Mâbedin içi'fbristiyan antika eserlerıle cioiuaur. Manastı.daki papazların sayısı, bir zamaiilar yüzü buluyordu. Fakat zamanla bu m.ütar dü§mü|" ve 24 e kadar ınrniştir. Pipı.ârm hepsi de sakallı ve uzun saçlıriır. . . Vazifeli papazların çoğu öranceye kadar Sina dâğjndsn aynlnjaz» • Bir ki^mı Ue, bir müdldet sonra.Çomaya, Surıyeye ve Mısırtaki bafKa manastırla.a gider. St. Catherine'deki papazlar Jok sade ve basit bir hayat sürerıer.Jıla nastırm iy liği için hiç bir şeyjlea,| çekinrrezleı. Manastırın tariaısjınl f ekip bicerler, bağ bahîeierıaa bakar Manastırın ufak bir küriihha."iesi vardır. Bu kütüSh?nerie «nı'an 2.000.000 sahifeük 3TO0 aucö el ysz t maii eser vardır. Şüphesa k;. L.M ese/lerin kı;n.eti çok büyüktvi Ki taı.iarın çoğu 4. asra aıddır IapazUr ziya.et» gel?n iuıis^era de ;ehberl k elmektecirl=r.>U am y.^io >jv.*ür zivaretçi'.er ve hactiuM ^jyet ivi Kar=!İ;nır. Fakat. ht>"at' lannı bu ^Kura venr.ij •pâv'j?ı Sen medeni vasitalaidan V.üıal>er papazlar, dünyada ne oıup bitıi|;ini sormazlar bile. Onisr için hiç 'bir ;eyin kıymeti yoktu:. Ilarblev, ıcad lar, kendileıiai dıii vaklîtraiş bu; insanlar i(,in !ws şcy^rdir. ' Beiki bir feün Mıeır hüku^eti dağa çıkmak : 5'n turlatik bir j,yol yaptırır. O io'nıa binierca turjstin Sina dağını .fe u/erınne^i nianaVtırı görmeden Mısırâön ay. ılmıyaöağı şüphesizair. Fakat, hiç olr şev papszlann hayatını değiştr^'ıuyeoektır. Zira, 600 senedenberi geüp geçen papazlar, Sina cağınm dünyanuı en mukaddes bir yeri ridcğuna ve kendilerinİTi de onun bekçisi bulunduk larına bir deia 'ninnr^lardır. Du ır.a;.çıa ı yıkmak veya sarsaak Nuıcibaa E£SÖ|
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle