Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f Nısan ltüt CIIMHTTRİTET <ıtıııııııifiıımıııiMtıııııımmıııııııımıııııııtıımıımımıiııntıııı<ıııııııııı | I Son zamanlaıda «solcu» ların nit>uana çıkanlması sayretleri arasında, gayet gülünç ve çocukça bazj tezahürler dolavısile. üeri görüşlü gazete baş yazarianmız, mem leketimızde «solculuk» mesele^ıni ele aimışlardır. Mem:eketımizde, fi kir hüniyeti ve fikri gelişme bakımıncun birinci deıeoele ehemmıyetli olan bu konunun, «rtaya atılmış oiması çok isaoet:i olmuştur. Çünkü bu konunun etratını saran vuzuhsuzluk, KOIKJ ve şüphe havası, fikrî, içtimai va sivn&î meselelerimizin tam bir açıkhkU konuşulmasını önlıyen eıı tahnbkâr ve zararlı âmilleraen b:rıdır Çunkü «solculuk» terimınin zihinlrıimizde deıhel yarattığı 'î.j haıa, riin ve lâiklik, içtımaı aiı'ltt. i£tınıai sınıflar aıasında muvazene. gelırin dajıhşı, mülkıyet ve içtim. i itr.tıyazlar. içtimai ve ık;..c.di bakımdan zayıf sınıfların lit'Hteri, işçi sınıiı ve sendikalizm. k'>y ve çehir ikiliği, mületlerarası sulh, müstemlekecılik ve emperyalızm, sosyalizm ve komünizm, gibi konularda serbestçe fikir yürütmemizı önlemektedir. Hattâ bu içümai ve sıyasi konuiaıia doğıuan doğıuya rabıtası oimıy; n bazı .<•<*!;at faaliyetleri bile, bu vuzuhauzluk ve şüphe havtsından zarar sormektediı. Modern ve öncü sanal anlayışile h = reket eden bir çok sanatkârlarımız bile, kennUeıini manevi baskı ve müdahale aıtındo buiunduran bu havadan çok şi kâyctçioirier. «Solculuk» terimindcki vuzuhsuzluğun başlıca sebebi taniiKİır. Bu terim Fransız Pa: lamer.lounds, başkanlık küiaüsünün süUi'idi yer alm yı âriet edinen oir zuiıreyi vasıflandırmak için kulianumıştır. Bu zümre eski nizam \'e gelenek aleyhtarı, yenilik, refoım, içtimai adalet ve hürriyet t.raftarı oiması ve antikleıikal zihnıyetile tanınmıştır. Zarrunla sosyıılistler. radikaller ve komünistler hu Fransız siyasî hayatında büyük Solculuk korkusu rol oynayan bir ev kadın ı İKTİB A SL A R ] C I zümrenin en göze batan unsurları haline gelmişlerdir. Bugün bütün dünyada mevcud nizamdan memnun olmıyan. cıu değiştirmek, ıslah etmek ve ye.ıilikler getirmek istiyen hareket ve cereyanlaıın hepsi «solculuk» ia : vasıfUndırılm ktadır. Bunun çensinde sınıf diktatörlüğü kurmak istiyen ihtilâlci sosyalizmden radikal an'anesi kuvvetli olan libera lizme kadar derece derece muhteüf içtimaî cereyanlar yer ahT.ıştır. Binaenaleyh fikrî vuzuh r.dKin.ınd.n. 1 müşteıek v^sıfları ol.nak "* beraber. birbirinden önerrni aıkhliK>ar arzeden muhtelif «solculuk» cinslerini birbirinden ayırmaK zaruretı vud.ı. Yapılması elzem ÛI<W ilk ayırma, demokr.tik so.syaliz,n iie kcmünizm atasındadır. Scsvalizm ve komünizm. derru kratik geleneği olmıyan 'ey n çok zayıf olan memleketlerde husün birbirinden güçlükle ayılnıaktadır. Ru5yada ve Asya memleketlerinin ekserisinde durum böyledır. riattâ İtalyad;. bile sosyalistlenn ınühiır biı kolunu terasil eden M.mnı taraftarlan komünistlerle işbi:iiği yapmfktadırlar. Demokra'üt je.enelkeıimizin zayıf oiması yüzünden Türkiyede de sosyalist ve komünist fikir ve temayüller ekseriya birbirile karışık olarak tezahür edegelmiştir. H Ibuki Anglosakson memleketlerile şimal memleketlerinde, soyalizm demokratik gelenek ve müesseseleri kuvvetle benimsemiş olan bir cereyan olma=ile. komünizmden keskin hatlarla ayrılmış. bulunmaktadır. Hattâ bu memleketlerde komünizevvelki siyasl mücadele yıllarında, sosyal demokratlara yaptığı hücum iar, çok defa diğer zümreler» karşı olanlardan daha ağır olmuştur. Tür kiyedt «solculuk» cereyanı, komünist diktatörlüğüne tsraftar Rus bolşevizmine itaatkâr olanların teş ki! ettiği zümre ile, hürriyetçi ve demokratik müesseselere sadık sos yalist fikirli »olcular arasında ue; hr' bir ayırma yapamadığl 1*111 büyük bir zihnî kargaşalık ve huT zursuzluk k?ynağı olmuştur. iütün 19 ve 20 nci asır esnasında, içtirr.aî ve siyasî tefefkkürün b;şlıca konusu olmuş olan sol cereyaniam memleketimiz düşünce tanhinde yer almasını önlmek mümkün değildir. Türkiye bat'va artığı mancvî hayatile, ister istemez, bu cereyanlrrın tesirine maruz kalacaktır. Ycpılacak şey. muhtelif sistam leıi. birbirinden vuzuhla ayırm ıjja ir. kân verecek bir seıbest tarMşma havası yaratmaktır. Bu tak IVde memleketimizde hürriyet ve 1 ni.'V.'sti lıayat tarzına sadık • * ) <> . culuk» ile, komünist diktatörlüğü . • Sovet lirlerliğini kabule hazır solculuğu birbirinden daha 'k bir şekilde ayırd etmek mümkün olcbilecekuv. Bu sayede yenilik |Yeni Fransız Başbakanının karısmın fikrini almadan devlet işlerile aiâkalı hiçbir mühim [ davayı halle kalkışmadığı muhakkak addolunuyor = = İ Ş E Ş 5 5 Ş 1 § 5 1 = « Fransız siyasl hayatında, kadınlar tahmin edildiğinden çok daha geni$ ölçüde rol oynamaktadırlar!» Bir Fransız mecmuası bu mesele üzerüıde ehemmiyetle durnıaktadır. Mecmua, bahis mevzuu ettiği kadınların, «eçimlere aday olarak katılan, mebus veya senatör seçilen ve bu şekilde fcaliyet gösterenler olmadıeını ar.lstmaktadır. Belirtildiiîine göre. bilhassa «perde gerisindei kalan kadınlar vardır ve bunlar Fransayı idare edenler üzerinde tetir icra etmektedirler. Fransız mecmuası misal göstermektedir: « Fransa Başbak<inı Edgard Faure, zaman zaman karisı bayan Lucie Faure'un tesiri altında kalmaktadır. Bazı mev^ulard, bayan Lucie F> ure, koeisımn siyasetine istikamet tayin sdebilmektedir! «Başbakan tdeard Faure'un, karısının fikrini alma dan devlet işleri ile alâkalı hiç bir mühim davayı halle krlkış.madığı muhakkaktır..» Fransız siyasî hayatında «perde geıisinden «rol oynadığı iddia olunan bu kadın kimdir? Bayan Lucie, Edgard Fmre ile tanıştığı ve sevistiği senel'îrde edebiyrt ileminde yeri olan bir kimse olarak eöstenlivord'i. î\Ii'.bugün de intişara devam etrnektedir. Kocasmın Başbakan olm;«, Bayan Lucie Faure un mecrn'ia ile aiâkalı fikirlerinde hiç bir değısiklik husule getirmeıniçtir. O hâlâ «hududsuz bir mecmua» pe şinde koşmakta ve zaman zamn muvaffak olduğu da soylenmektedir. Yalnız Lucie F»urVur kocasından, mecmua için, kat'ıyen yazı istemediğine de isaıet ?dilm*kt*ciir. Neden? Aralarında mevcud görüş ayrılıkUrından mı? Bunu pek tesbit edemiyor'ar! Bayan Lucie Faure'un, fikir mevzuunda kocası Başbaksn Faure'a karşı istiklâlini tamamile muhafaza ettiğine dair diğer bir misal de şudur: « Edgard Faure'dan evvel Fransayı idare ttmif olsn MendesFrance'ın yakında çıkmssı beklenen iki kitabını da Bayan Lucie Faure basmaktadır. Bu kitablarcian birincisinin adı (7 sy ve 17 gün) dür. İkincisinin de adı (Hakikati söylemek) tir!» *** Pransız Başbakanı evinde •zınlıktadır! Çünkü karısımn izinden giden 18 yaşında bir de kın vardır. Adı Sylvie olan bu KIZ da (ultrademokr't) fikirlere sahibdir ve söylendiğine göre annesi ile ars«"d= tam hir eörüs biriifei mevcuddur. Fakı»t baba ile kız arasınn'a durum a>Tiı değildir, diyorlar. Fran?ız Basbakanıru bu durumdan son derece memn'in uiduğu, bilhassa evi dahilınde oereysn eden tartışmaiardan 'on derece isHfade ettiği de pzleu E memekiedir. E's.^en Frt^^ıd i dure bu husuiu açıklamaktadır. Edgar Faure'un karısı, korssınm Bsşbakan olmaeından bij bakım*. memnun olmanu5"r. Çün kü protokol b=zı hürrivet'.erini tahdid etmiştir. Eskisl ^bi edebiystçı arkadaslannı topi'yamamakta, «edebiyat geceteri) hazırhyamamaktadır. B^jbakar kansı olmnın kenduine yük!edi?i bazı vaziıeler, e«kisi gibi sereile• e. a«*t=+i> »"' eıt m«sine imkân vecmernekte, riyadesile v«ktinl almakt«dır. f>iğer UrafUn ptntalonl* <!cl»smayı §on derece seven bu kadın şim di bundan âa vazgeçmeic torunda kalmıştır. Çünkü protokol, Fransız Bısbakanının kansırun pantalonla dola«mwına müsaade etmemektedlr. Baytn Lud« Faure diyor ki: t Fakat teeMÜrümü o kadar izam etmeyin! Kocamın siya«J muvafftkıyetindan »on derece memnumım. Bu, benl te»*lli ediyor!» Hâmi R. E 5 İ = = 5 = min mücadele ettiği en baş düş,man, kapitalizmi temsil eden partileıden ziyade, sosyflist ve işçi partileridir. İngilterede, Norveç, Dan'ıTiaıka ve Isveçte komünistler 1*. IÎÇ" partilerinin münasebetleıini takib edenler, bunu bütün çıplakh; iJe müşshede ederler. Hattâ Staiinin komür'rm iktid?ra gelmeden HAZİRAN Çekilişinde 1 BAHÇELİ € V (38.000 lira değerinde ÇİFTEHAVUZLARdo) 2 AKSA Behsri (10.000) lira değerinde. (20.000 ner liraya kadar İNŞAAT KREDİSI te birlıklfl BAHÇELİEVLER de) 42.000 PARA ve ÖĞRENCİ ikramiyeleri (1 kişiye 15.000 lira) AYRICA 10 kişiye 10 sene vâdeli 2 0 0 . 0 0 0 liralk MESKEN EDİNME KREDİSİ 6 NİSAN Akşamına kadar hesap açtırmayı unutmayınız. (GAYRİMENKUL ikramiyelerini kazananiar arzu ederlerse bedellerini alabilirler) EMNİYET SANDIĞI Cumhurivet'in Edebî Tefrikası: Albay McCormick. 23 ağustos 1952 de bir radyo konuşmasında, A merikada yeni bir siyasi Darti kurulmasını teklif etmiş. o zaman Cumhuriyetcilerin adayı Eisenhower veya Demokrat aday Adlai Stevenson'un Amerikat'lardan bir çoklarını temsil etmediklerini ıleri «Son olarak, daha evvel muh sürmüştü. toli* vesilelerle bahis konu»u etti5:m şu suali tekrar sormak istiyoîzmirde bir gazino sahibi nm: Devlet ad>mlarımız ar smoa intihar etti lendi siyasî felsefemizin o kadar ih e edici olmaktan uzak, bu felİ^mir. 1 (Telefonla) Sehrimisffe\e bağlılığımızın o der»"? ztyıf gencliğimizin şaşkın ve ıaf zin tanmmış iş adamlarından. Kap ı rlc!u<:unu. buna mukabil muhasi'iı ri gazinosu sahibi Kâmil Esen bu 'arımırın görüşünün o derece kuv sabah evinde sâzına tabanca sık"etli, mantıkî ve iknp edici oldu mak suretile intihar etmiştir . Yapılan tahkikatta hâdisenin dün 0 n u , bu sebeble halkımızın komünist tefekkürile karsı k rş'ya gece bir baloda karısı ile başlayan çıktığı, hayli ıçkili peliTiesinin fizikî manialarla önlen müriakaşsdan Esenin iıesi icab ettiğine inanan kim.eler vaziyette bulunan Kâmil bulunup bulunrrac'ığını hakikat^rı âni bir hiddet neticesi intihar ettiği anlaşılmaktadır. merak ediyorum. Bu gibi telkinleıin. yesâııe TICSgaleleri ve silâhl^rı millî *srakter çekinen. zafer çelenginin bshıs Ko1 ve meziyetlerin bckçüeri olduf.ıı nusu olduğu yo vıcu yarıştan '•'anu iddi? etmekten ibaret olan kim çınan ve kendini duv rl r ;çiiıde seler istikametinden gelmiş j'nı sı korurr.sğa çalışan bir fazi'et» snne kadar hayret edilecek bir bâ layışına karşı duydugu istihkaı n:s disedir. Bu münaseb?tle. Milton'un sini haUrlamanx k mümkün de«kullanılmıyan, bahsedilenüyen, ğildir... muarızmı görmek ve karşılamakt'in ! (Forum) dcrgi^ir<^en istiyen. reform istiyen, t^assub ve gelenek esarethıden kurtulmaŞa çabalıyfn iktisadî ve sosyal bakım dan zayıf kütlelerin derdlerıne ı şı hassasiyet duyan, fakat hür bir vatandaş olarak yaşama>; her şeyin üstünde tutan. yüzlerce. bmlerce aydın, vuzuhsuzluk ve şüphenin yarattığı manevi tazyik havasından kurtulmuş ocacaklardır. Bizden çok daha geri bir memleket olan Hindistan, cahil halkına bile bu hususta daha faz:a giiven gösteımiştir. Diğer >üt ıni'rırr.ızrla iktibas ettiğimiz bir yazı bunu açıkça ispat eder. Türk avdmlarının şağduyusu ve zihnî kabiliyeti, «sol culuk» meselesinde salim bir karara erişme imkânını sağıiyaca* derecede kuvetlidir. Hür ve açık bir karar verme durumunda kslırsa, hslkımızın ve aydın'arımızm kütle halinde. ferdî hürnyetlerı inkâı eden, tam manasile bir esareı rejimi olan sınıf diktatörlüğ'i doktrinini siddetle reddedece4['iıc'en hiç şüphemiz olmasın. Çünkü b'i nizam insan tabiatına, millî mez'yet ve k?rakterimize ve nihayet içtimai bünyemize tamamen v'rı.ır.eıdır. Hattâ denebilir ki mem'eketimiz dün\ada bu ideoloji için er, eh"rişsiz bir mekân olacak • 'i. naenaleyh komünizmin karşısına çıkarken, cesur olmamak, nofsinnize karşı güven noksanı duymak k.in hiç bir sebeb yoktur. Komünizme karşı korkakça vazi • almaktan başka bir şey olnryan t Mac Carthism'e, bütün Amerikan iıbeiTelleıtile birlikte cephe almış olan Amerikanın p^kı Moşkovı elçisi vc halen Princeton Ünıversj • tesinin Yüksek İlml Tetkikli Ens titü«ü ?zası George F. Kennn'ın, ferdî hürriyetler bahsinde g^yet hassas olan New York Pimes şae«int yollarlığı bir mektub^a ilevi sürdi'ğü şu fikirler bizim de prensipimız olmahdır! = = = ^iııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınııııııııııııııııııııııııııııııınııııııııııtıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııtıııııııı Kdgard Faıue ailesı lî kütıibh;ne dire)ktörünün ye Nef) adh dergiyi çıkarm^tı. Buğeni olan bu kadın kitaolara *on gün de Başbakanın lcînsı bu derece meraklıdir. O senelerde derginin müdürüdür! O d» kobayan Lucie bir atelyeye de sacası gibi Rus diline vâkıftır. hibdl. Orada kitab cildlemekJe Fransız Başbtkanının karısı ne meşgul olurdu. Fakat cildcilği gibi fikirlere sahibdir? Onun ko daha çok bir «sanat işi» olar k casından çok d'ha fazla sola kayele alır ve atelyesinde devrin bir dığı görülür. 1942 yılındj (La çok kalem sahibleri de toplanır Nef) adh dergiyi çıkaruken jhilar. münakaşalar yapılırdı! dud tanımıyan bir fikir nv<. mrı 1943 senesinde kocası îdaard sı» nın temellerini atmak i«teFaure, siya.et hfyatına »tılırken mişti. Mecmuasında Frsnçois bayan Lucie Faure da mecmua Mauriac gibi muharrirler yanıcıhğa başlamiîtl. O tarihte fto başında Araaon eibi ^nmünistler bert Aron ile müştereken (Ls de yszı yazıyorlardı. SÜ rrecmup ıiıııııııiHiıııııııııııııııııııııııııııı MiıınınııııııııııııtııııııııiHiıııiMiMiııınııııınıiMiııııııııııııııııııııııııııııııııııııiHiıııııııııııııııııııııııııiııımiıınııımınıınııım Amerikalı gazeteci McGormick öldü Chicagoo ı (AP) Amerikanın en ileri gelen gazete idarecilerinden hicago Tribune'nin sahip ve başyazan Albay Robert R. McCormick >u sabaha karşı, uykusunda ölmüş tür. 74 yaşındaydı. Nisan 1953 dan beri rahatsızdı. O tarihte bir Avrupa seyah3tinden döndükten sonra zatürre geçirmişti. Albay rütbesini 1. Dünya arbinde kazanan McCormick, bir neşriyat teşkilâtının başında olup Birleşik Amerikanın en yüklü tirajlı gazete si, Chicago Tribune ve NewYork Daily News'in sahibiydi. Bu iki gazete cem'an günde 3 milyon ve pa zarları 5 milyon satar. McCornick ayni zamanda kendisi ve kuzeni yüzbeşi Joseph M. Patterson tarafın dan 1919 da kurulan Daily Nevs'in idare meclisi başkanı idi. Pattersoon 1946 da ölmüstü. Chicago Tribune' yi büyük babası Joseph MrDill kur muştu. McCornick bu gazeteyi 1911 de ele almıştı. l Öğretmen ve Ö^renci Köşesi J Maarifimizde Sistem Bakımından İlk öğretim meselesi Yazan: Eski Bir Öğretmetı kanlıktaki arkauaş.aı ımızın bv seslere kulfk vermesini bütün •çık yürekliliğimle diierim. Şimdi başka bir mektubu bıır»ya nakledeceğim. Yaz^n Mehmed Öcal. O da bir ilk öğretmen. «Ben Maarifte sistemsizlice, daha doğrusu (yazboz) sUt^mine örnegi, ilk öğretimin köy cepheîinden vereceğim. Köy nkullarının Maa: if teşküâtı Içindeki inem ve özellieini burada uzun uzun açıkUmayı lüzumsuz bulurum. Zira «Memleketin hakikî Sohibi ve efen disi» nin her alanda pek düşük olan seviyesini hep biliriz.» «Köydeki bu geriliğimızi acaba şimdiki öğretmen. öğrenci. derslik darlığında kalan okul anlayışımızla tedavi edebilecek miyiz? *Canaatimizce: Hyır!...» «Oysaki 4274 sayılı kanunla hayata çıkarılması düşüniilen okullar. böyle değillerdi. Okulun bir (İşliği) vardı ki, derslikte işlenen bir konu. icabında tezeâhta da şekillendirüerek bir gediğe konulabiliyordu. İşliğe aid âlet ve ay"ıtların, Bakanlıkça sağlanması Ue gayet yerinde bir hareketti. Araçlar sayesinde köyümüz, mala nivetile yassı kemik, destere işinde kör bıçak kullanmak çaresizliğinden kurtu!mus.tu.» «Uygulma bahçeleri de öyle... Köylcrin örnrk bahcçlpri olan bu alanlara bilgi ile şömülecek tohumlar. yeşeren fikirler tıalınrie bütün çevreye serpilecekti • • «Ya şimdi ne oldu? «Dersliğin bir köşesi de İşlik olabilir. rlenıîöi Okul plânlarmda işlik bölümanden vpzseoildi. tsliklere âlet jnlma isi olarak görünüyoıdu. Güneş bir yolunu bulup da bulutların arasmdan görünebildi mı. ısıklan dümdüz birer bakır çubuk gibi süzülüp sulara, topraklara birdenbire bol ve kızılımtrak bir aydınlığa boğuyor. etrffa bir rüya havfsı veriyor, insanı âdeta ürkütüyordu. Ursula. bıçkıhaneleri falan unutmuş, bunlara dalmıştı. Evlendiğindenberi etrafını saran o anlatılamaz korkuvu gene duyuyordu. Üzerine bir halsizlik. zavallılık, içine yeni bir korku gelmişti. Oraya niye geldieini unuftu. Gökyüzun•len. ırm ktan başka bir yere bakamıyordu. Onun ne zarrandarberi ağzını aç madığmı gördükçe \Villiam iinirlendi: «E, söyle bakalım?.> )edi. Ursula kendini zorlıyarak gozlerini gökyüzünden. ırm ktan çekti. Dikkatle bıçkıhanelere oaktı ve ancak o z;man göıdü: Kıjndaki iskelelere mavnalar. ka'\k'.r rli?i:mişti, kimisine harıl harıl kereste yüklüyorlardı. Kimisi lana v.ik bekliyordu. Ursula bacalardan çıkan ournrnIarın ds yeni farkuıda o:mur,tu, bıçkıhanelerde buharla işliyen des terelerin derinden derine fîelen usullusunun da. H..vala keskin bır odun ve reçine kokusu vardı. ]3jgkıhanelerin biraz ilerisinde, r.öglar gibi. sapsan kereste tozları jığılmıstu soy sandık.a'ins (') oırakııdı. Uy gulsma bvhçeleri, e^ki ,aalaml«nndan çok sey kaybettire'r." r a rımis dersleri, prosramda, öğretmensiz uygulanan dersler durunııuıa düştü. Eğer köy kalkınmakiuda eğitimden bir şey bekliyoısaK ko\ çocugunun yetilerini bilecek aUnlardan onları yoksul bırakmıyacak kuruluşta olan okul tiatemine dönmemiz gerektigini görüyor ve buna inanıyoruz» Bu fikirleri bir köy öğretmtnlmizden dinlediniz. Halbuki hemen hemen aynı şeyleri bu konuyu ye rir.de ve memleketimizde inceliyen Amerikalı pedagoglar da söylemiyorlar mı? Her şey gibi kitab da, okumak ve yaznvk cfa hayat için değil mi? Köy çocuklarmı köydeki hayata hazırlamıyan bir ıi§rBtimin ne faydası olabilir? Böv'çsini görüp de «ilk öğretim mecburivetini kaldırmalı» diyen vatanöaşın hakkı yok mudur? Yeni ilk öğretim kanununds her h?lde bu cihetler düsünülmüştür. Yeter ki tatbik edilsin. • •* Yeni bir ilk öğretim kanunu ve progıamı hazırlanmıştır. Güzel! .. Buna ihtiyac olduğu da muhakkak. Bilh ssa çocuğunu okula gondermiyen veliler hakkında ^ert hükümler konması pek yerirıde. Fakat bugün mevcud kanunların t^tbikmda görülen ihmaller devam edecekse ne yeni kanunjn. ne yeni programın tesir ve neticeae mu vaffakıyet derecesine bel aağ'amak güçtür. Mesele, ktnun hükümierini hiç bir siy^sî mülâhazıva hak madan ye:ine getirmektfdir. ilk öğretimin mecburî oluşunu, okumuş köylü vatandaşların ^nre dol maları bskımından. doîr'j bu>tı>yan ve kaldırılmEismı düşünen mü nevverlere rastgeldiğimi söylersem şasmyın! Türlü düşünceler ve sebebler, kanunların ciddi olarak t=tbikına enşel oldu mu butün pıojeler ve tasarılar, lâfta kalmr^ğa mahkumdur. İsmini saklı tuttuğum bu ilk öğretim mensubu meslekdaşm gönder diği mektubdan şu satırları ;hyorum: »19 Mart 1955 tarihli «Cumhuriyet gfzetesiııde Atatih'k iiııiversitesi Eızurunıda açıl^cak. başlıklı makalenizi okııdum ve )uıı dan alıhcıın kuvvetle. yüksek hiısııihıiyetinize güvcnerek bu mrktııbıı vazdım. Menılrkctimi^de Irir çok ünivrrsitrler kııııılabilir. FaUüt ilk ösrrctiın cittikçp gcıilenırktedir Asıl pna dava kuvvct lıulııııı^krn hıiffiin «önmek ü/frçdir." Gördünüz mü. Atatürk Universitesinin kuıulac^ğı dij'arda hizmet gören bu meslekdaş ne soylüvor? Savın Bakanımızın ve F>abaşmı gözünün önüne getirdı ve keyfi kaçtı. Ama öyle b;r gülümsedi ki gören, «ilerisini düşünerek sevinc duyuyor» derdi. Ondan döıt yıl önce, bir kere, Alice Arnold'la beraber, bıçkıhaneleri görmese geimişti. O z^manlar onlarındı. Ursula'ya pek geniş ve muazzam bin'lar gibi gelmiştı. Şimdi. araba ırmağa yaklaşırken, yenicen görünce. şaşırdı. Esas binalar yeni ve dahs heybetli yapılaın ortssında birer küçük çekirdek eibi kalmıştı. Anl sılıyur du: Bunların hepsi şu son bir kaç ay içinde yapılfnıştı. Kimisi hâlâ boyasızdı, kim:si yeni boyanıyordu. kimLsi de bitmişti. Wiiliam. koitukları kabsrarak. John'a seslendi, arabayı niraz uzakta durduttu sonra arkasma yas landı: Ursula'dan ş; şkmlığını belirtecek sözler bekliyordu. Ağustos sonlarmdaki o sıcak gün korkunc bunaltıcı bir hal almıştı, her an fırtına kopacak gibiydi. Gök yüzünün biraz önceki masmaviliği ni, pirinçle ;ltm pırıltısı arasında sarı ışıklarla yer yer çizgil mor bulutlar kaplamıştı. Bulutlar, kara bir düşünceye dalmış gibi, ağır ağır süzülüyorlardı. Bu semanın altında ırmak da mo rarmış, kirli sarı gird'blar ve dalgacıklar çevire çevire akıyordu Kıyıdaki ağaclar karsrmjş, ağw'asmış gibiydi ve toz kokuyordu K'rsı k'vı çırp'Mılı «ııların Rrrîmda, karanlık ve iğri büğrü bir çizgi Vefalılann vefâsı Benim de feyiz alıp yetiştiğim Vefa Lbelileri, okullarırun 83 üncü yılını Vefa bozası içerek kutlamıslar. Gündeliğimizden arttırdığımız yirmi para ile JCU ^mııkli tenekeden ictiğimiz bozaların tadı hâlâ damağımda . Kırk ılç yı! 6t<ce şimdikinden çok daha mamur olan mektebimizi geçen yıi ziyaret ettiğim zaman içim nadil burkuldu idiV Koca bir çevrenin gencHâini bir asra yakın bir zarnandanberi Ursula: «Şasılacak jey» dedi. Sonra baktı ki bu cevaödan hiç de memnun olmamış. daha ajık bu söz beküyor, bu sefer başka lürlü konuştu: «Bu kadar kısa zanvnda ııeler yapmışsın, VVilliam'cığım: Iranılacak şey değil. Aır.ı. ;I' yöv<lüğüm zaman bu bıçkıh;neler o kadar kücük, o kadar külüstür ştylerdi ki. şimdikine kıyasla.» Ağzının içinde dili büyümiış. tğırl?şmış gibidi. Sahiden roriukla oynatabiüyordu. Willi«m, gülümsiyerek tasdik etti: «Evet, hayli şey yaptım diyebilirim.» Lucy: i'E, ne yaparEiruzü dedi. «Yalnız, oraya giderken artık srabayla gitsenız bari.» Ursula şaşkın şaşkın kızın yüzüne bakakaldı. «Arfsıra eve gittiğimi biliycrdun demek?> Lucy sakin b:r tavırla: «A, evct, hanımefendi» dedi. «Tabiî gidersiniz.ı Lucy de, ekimde. John Sh;effcrle evleniyordu Ikisi de gene Wı.liam'ın yanında kalacaktı. Açu;ça konuşulmamıştı ama, bunun l ö ' l e olacağı belliydi. William ik'sın'Jen de hoşlanmszdı ama, zaten kimden hoşlanırdı ki o! Bir, Mrs. Temp eton'dan hoşlznmıştı, o ksdın ona dalkavukluk etmis.ti çünkü. Ursula, Lucy'nin de. John'un da M.f kendisile Oliver'in hatın için şi.nlarında kalacaeını bilyordu. Ursula'nm niyeti, William ,Tİir gelmez yeni durumu kendısine hsber vermekti fma, kocası ocfldan içeri öyle sert ve dtlgın bir hr.Me girdi ki zavallı bu halıeıi s .nrf;va bırakmayı daha uygun ouldu. Çünkü Willıam bu haldeyken, ner ne olursa oUun, onu zihnindeki dü şüncelerinden uzu müddet ayıramazdı. Ursula, «bu sefer acaba kaf?sı neyle meşgul!" ıiye merak ediyordu ama, merakı uzun sürmedi, bir an için gelip geçti. olmuş ama, sonı^dan kaiar.m'j. Fek güzel bir çam omanından kes m hakkı alma işi mi ne, öy'e bir îey. Ursula dikkatle dinliyor, basuu sallıyordu. WilİKim yeniden: «Ama senin rcn giıı sahiden sarı' dedi. Ursulada cevab hazırdı: «Otel o k?dar sıcak ki, vVüliam! Bizim ev, bahçeler ıçindeki evin bitmesini iple çekiyorum " Kocasının, hiç âdeti deâ''ken, bu kadar ilgi göstermesi ona pek doYalnız, haberi daha sonraya bıkunmuştu. rakmak zorunda kaldığı için bir sevinc duymuştu kı bunun sebebini Bu sözler de Wiliam'ın pek hobir türlü anhyamıyordu. şuna gitti ve o an İÇ n k^ isının rengini fal n unuttuUrsula evli ahbaplarmın birbirlerine fısıld. şarak veya üstü ka «Çoğu gitti. azı kaldı. İlk yıl[xuı bir şekilde anlattıklarını habaşımızı yeni evde geçiririz diye tırladı: O devrede kadınlar hasta .'Mümkün olduğu katUf ısti umuyorum. Evet, otel çok sıcak. olurlımış Hal'juki o, şaşılacak rahat et sen» diye öğıid verJi. Ama, araba var altında, sık sık şey, sapasağlamdı gene. bin. gezmeğe çık.» Sonrâ, ona yeni başansını kısa B^şlangıçtaki o, kendiru tutama ca anlath. Önce kaybediyor jjibi Ursula yeni evde geçireceği yılyıp ağlayışından sonra, eski ^akin halini yeniden aldı ve, Dir iki sün sonra William: «İstersen gel gidelim benim bıçkıhaneleıi gezaıreyim sana» dediğı zaman hemen: «Olur» dedi. Beraber arabaya bintu'.cr. Arab^yı John sürüyordu. W:llıam'ırı üzeıindeki o dalgm hali kaybolmuş tu. Ursula farkındaydı: Kocası, ken dini tutuyordu ama. me.nnundu ve üzerine büyük bir emniypt gelıruş.ti. Biı aıa: «Bugün senin rengn biraz sarı, neden acaba?>. d'.ye sordu. Ursula: «Sıcaktan» diye, ağzıri'n içinde bir cevab çeveleymce bu cevabı kabul etti. y e t i s e n bu irfan ocaStrmz* Mraı daha dikkat etmek. yerinde olmaz mı? Oradan vetısmn fpe, C.K de zengın vatandasırmz vardiı Dur. lardan. mekteblerine birer vskıf te»i»i yapan neye çıkmaz ki? .. Seneıeı önce rahmetli Maarit Mudürü Tevfik Kut, doktor Hâmı gibi arkadojlarla kurduğumuz Ve(a spor kulıibü, ne güzel buvüyüp ge!l«ti? Diytceksiniz ki, neye alâkarmz vır ki yetistiğimiz feyiz ocak!srı 4 M bağhlık duyalım? Ben, öyle düşünmüyorum. Alâlnsızljc, alâkasızlığı dopurdueu gibi alika da alîkayı çeker. Okul idaresi, şi.ndi İ okuldb bulunn öğrencileri ağaheyleripi hat>''»mSa ve onlara es kl günlerini hatırlatmağa sevketmelidir. İhtiyarlar yalnız hatulamayı değil. hatırlanmayı da severler. Mütercim Rüştü Bey koruğında Mülkive mektebine talebe yetLjdrmet üzpre idadt olsrak acılmıs olan bu okul, 1872 den 1925 e kadar aynı binaoa çalısmıştı Bu yi'dan sonra zavalh mektebimiz rnuhacir oldu. G i t m H i * eezmedigi ver kalmadı. Nihayet 1933 eylulünde. bu âcizin himmeti de k'tılarak, eski yurduna dönebildi Şimdi Bakanhk Teftis Heyeti Reisi O<man Horasanb müdürlüğüne tayüı edildi. Vefa idadisi, 1912 de Balkan Harbinde hastane olmuştıa. Bu acı bozpunda yaralananlsrın başucunda biz gene öğrenciler beklemigtik. Onlara hastebakıcıhk etmiştik. Saffet Bey. Akil Bey gibi olgun, müdebbir müdürlerimdz, Mesud Hoca. Konyalı Atıf Efendi, Aii Rıza Bey, rtsssm Sankh Şevket Hoca. Siilo\TTip Efendi. BİTba^ı Nszmi. Yüzbası İsmail Hakkı (Balkan harbinde şehid olmuştur). Mu.= tafa Asım Efendinin oğlu Cemal Eey (o da sehid olmuştur'). Galsts=aray Müdürü Behçet Bey. SeHm Mansur, Hâmid Ongunsu, gecenlerde vefatını teessürle bu 5ütnnlarda haber verdieim Mzhar Bey. İbrahim Necmi Dilmen gibi kıymetli öğretmenlerimiz vardı. PŞlanna sıhhat. ölmüş olsnlarına Kik tan maefiret dilerim. Vefanın bugün bajında bulunan idare ve ögretim heyetini. or^da o k u v n gene evlâdları başan dileklerimle C4n; an kutlanm Sorua, binaların üzerindeki o, iri Amerikada grevler iri hsrflerle yazılmış levhalara bak NewYork: 1 (a.a.) C.I.O. İştı: «Perscott Kereste Şiıketi» ya çi Sendikalan BirliŞme dahil U.S. zıyordu. Rubber Co. Uçileri dün gece greve O zaman Ursula'nm gözüne baş baslamışlardır. ka bir şey çarptı: 33.000 isçinin işlerini terketmeleKüçük binalardan biri yeniHen rine sebep olan bu 2rev hareketi boyanıyordu f^kele kur'ilmus ü müddeti biten kollektif mukavel»zerine bir adam çıkmıştı Klınde nin veniden tanzimi hususunda işfırça, o silik «Amerikdn Ke.estt verenlp mpyHana <*elen anlaşmazlık cıkmıstır. Şirketi" yazısının üzerine b«.vs rek meğe hazırlanıyordu. Ona kap?tıp üzerine müessesenin yeni sdını ya f Muayenehane nakli ^ zacakb. Bakteriyclog • Adamın tam altında zavıl U<UD boylu bir çocuk vardı, venı ke=!'miş bir kereste yığınına a^yar.mış bakıyordu. (Arkaaı var) I V. Ethem Babacan I Kadıköy Emlâk Bankası I 0^'indeki apartıman dai I • resine nakletmifftir. m B