05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 Mut 1951 ]\ GtJP Ti ME V w\ zü LA R I u ı. Âvrupada New I E = 1 1 ş H = ^ | = İ = = | E İ \ = = I | = I î İ = | İ İ İ İ Ş CUMHUKtYET BEŞ iHi!iıtııııınııııııiHiıuuumıuuıııuımnınrmnınııımuunııiiiııııiiiııııııımnıınııııımııııııııınııııuınıııııııtııınııtıııınıı E ^UHtiiiııtıiiiıuıiiiiJiuuııııııiJiJiJJiıııuuılıııuııtJitıılHiııııtırııtııtııııııııifiıııuıtıııııiMjiiujıuıuiHiiJiııııuııııııııııııtııııııııııııııııuııııııınııı İ Islahatçı Büyük Resid Paşa Yazan: Cahid Tanyol Bun dan tam 155 yıl önce 13 mart 1800 tarıhınde büyük Türk devlet adamı ve ıslahatçısı Büyük Reşid Paşa doğmuştu. Ona büyük devlet adamı derken fikri tavzih etmek lâzım. Büyük devlet adamı diye, tarihî mesuliyetleri müdrik, yüzü istikbale yönelmiş. cemiyetin bütününü kuşatan hayırlı işler başarmış insanlan kasdediyoruz. Reşid Paşada bütün bu vasıflar mevcuddu. Bu bakımdan o, Osmanlı tarihinde sayısı bir hay'i kabarık olan vezirlerden biridir. l Fakat Reşid Paşayı büyük yahüd Koca Resid Paşa vapan sadece bu değildi. Onda mühım olan ve kendisinden önceki vezirlerin hiç birisine nasıb olmıyan bir vasıf vardı. O da devletin bünyesini değiştirmek düşüncesi. Fatihin vezirleri büyük kısılerdi. Çandarh Halil Paşa, Mahmud Paşa, Zağanos Paşa Osmanlı >o devletinin hep ileri atılışlarının >" rer bayrağı idıler. Sokullu, büyük Ite^küâtçı ve imparatorluğun bir nevi dimağı idi. Köprülüler, devleti inkıraz uçurumund?n kurtaran birer çelik el oldular. Ama, bütün bu saydıklarımız ancak avnı devlet bünyesinin ve aynı devlet anlayışınm mümessilleri olarak kaldılar. Bu devlet teokratik bir ortaçağ devleti idi. Bu devlet anlayışı, imparatorluğun kurulus ve yayıjışını temin eden kuvvet olmakla beraber, yıkıhşına da sebeb oldu. Osınanlı imparatorluğu islâm medeniyetinin son hamlesi idi. Batıda yeni bir medeniyet doğmakta ve bu, hayat anlayışını, devlet anlayışını değiştirmekte idi. Yeni bir kültür ve yehi bir tekniğe refakat eden bu devlet anlayışı, ferdin devletle. devletm halkla olan münasebetlerini düzenlemekte amil oluyordu. Batı düşünüflerinin üzerinde ısrarla durduklan meseleler ir.sanin devletle olan hukukt münasebetlerini tayin etmekti. Yalnız bu kadarla da kalınmıyor. aym zamanda milletlerarası münasebetler ve devletler hukuku gibi problemler filozoflarm ana davalanndan birı olmuştu. Bu bakımdan, rönesans hareketini sadece teknik keşifler çağı diye insana dönüs olarak değil, cemiyete dönüş olarak da düşünmek lâzım. Cemivet meseleleri ve onu çevreleyen hukuk sisteminde de geniş bır ç tl?ma olmuştu. Kısacası, Batı dünyasında hayat bütünile değişivordu. Osmanlı devleti ise. teokratik devlet sistemi içinde bu yeni dünya ve devlet aniavısından hhersiz. sadece onun dalealanna çarparak adım adım geriliyordu. Onu, yuvarlandığı bıı uçurumdan hiç bir devlet adamı ve insan dehası kurtaramazdı. Gerçi Tanzimata takaddüm eden devirlerde iyi niyet erbabı insanlar devletin bünvesini kuvvetlendirmek için padişahlara c=HH islshat lâvihalan vermemiş değillerdi. Gerek Koçi Bev risalesini ve gerekse koca Sekb;>nba«ı lâyihasını bu mtyanda zikredebiliriz. Fak»t hütün bu lâyihalar, sadece devlrtin iç bünvesindeki bozuklukları göstermekten öteye Recemiyordu. Yapılan ıslahat teklifleri hep eskiye vönelmisti. Model mazide idi. Koci Bey: «Zabtü rabt âlemden kaiktı. ulufeli kul d'invev. tııttu ve şipahî gürııhunu bastırdı ve nâmdarlari viıkelâya tâbi olup ne kadar fitne VP fpsad ruhur e*tiv<p bu makulelerden oldu. Haremi Hiimayuna hilâfı kanun Türk. Yöriik ve çingene ve yahi'di ve bîdin, himezheh nice kallas ve ayyaş şehir oj ' lanları eiıeı oldu . » Dem°ktedir. Görülüyor ki buraHa derd, devletin iç bünyesine ârız olsn ha^talıklnrrln aranm^ktadır Bunlar düze'^evdi dpvlet gemisı e^ki s=>tvet ve azametini mu şehirler yfikselmeğe başlıyor İtalyaiı şehirleri arasındaki imar yarışında Milano başta geliyor. Avrupanm Manhatten'i bu şehirde kuruluyor Italyan şehirleri arasında dehnda teraslarda da *ll»nıe ve 1 şetli bir yarış başlamıştır. Her bidinlenme yerleri b'i 'i"''ttır rinin imar plânlanna bakılırsa bu Yüzme havuzları. her binînın teyarışın neyi istihdaf ettiği kolayea pesine konmuşhır. anlaşıhr. Amerikan şehirlerinin Heükopter mpvdanlann'.Ti dümanzarası ilk defa Avrupaya İtalsünüMüğü m^hîllede gar iH kiyadan girecektir. Çünkü yarısma lometre uzağa atılmıştır. Hem de da bes on senelik bir geleceğe deverin altın^a olmak üzere yapılğil, 2000 senesinin şehırlerine haması kararlastırılmıştır. Yapılar, zırlık gayesi vardır. havaî hatlarla birbirine bağlanaİtalyjn şehirleri havaya yüksecak. ver mııriksle:! havi seyrüliıken Amerikanin yapı teknigıni sef^ri ile tamamlanacaktır. kullanmıyacsklardır; çehk pahalı Bir milyon metrekare üzerinde 1 : : olduğu için İtalyada ucuz olan ı'arak mah» '» < V>?«VT:> betonla aynı işin yani havava söylenecek «öz şudur ki en güzel vükselme işinin tahakkuku düşüve en modem şehri lcurma yarınülmüştür. Betonarme inşaatte »ında Milanolular 1960 ı bitiş yıh jükseklik rekorunu şimdi Mılaolarak ilân etmektedirler. Fskat no'nun kırdığı görülüvor. 117.25 o yıl hakkında da 2000 seneîinin metre ile Milano 31 katlı «cök ihtiyaclarını gözönüne alan natırmalayıcısuıı» diğer büyük yapı zırhk vıh demektedirler. lar arasında bıüımek üzeredir. Şiındiden şehrin silüetinde yeDünyanın en yüksek beton bini Sitetdn belirli çizgileri görülnası olarak bu yapıya cüretli bir meğe başlamıştır. Meşhur Milano mimarî teşebbüs deniliyor. Yekatedralmın üstünden bakan bir dinci kata kadar büro. dükkâiı eazeteci veni vapılana SHTİ hatve mağazalardan teşekkil edecek larını görmöş ve şehrin eski kıy?pının üst kısırr.larını aoaıtıman sımları üzerinder onlann g^rüdaireleri işgal edecek, iklim tesisnüşünü şöyle tarif etmistir: leri, toz emici tertibat. posta ka«Tam manasile Amerikanvari. nallan ve tabiî, sıcak ve soğuk Milâno'da New York'un Manhatten semtini tanzir edecek olan mahallenin makett Fskat geniş ve ferah!.» sularile gayet modern konforu ha nalar çizmektedir. Yalnız Amerı Milanoya aid maket. şehrin ha den yukanya doğru tedrid btr İlâve edildiğine göre bütün vi olacaktır. En yukanda kadakinden farklan, oturdukları kikaten genişlik ve yüksekliğine daralma ile yükselmek*?'1ir. Cep dünyanın bildiği meshur Scala bir kahve ile bir meteoroloji istes arsalaruı genişliğidir. ne dereceye kadar eelişeceğini is helerini tamamile cam örtm iştür. ile Katedralın etraftnı saran meryonu bulunacaktır. Görünüşe bakılırsa Milano ile pst eder eörünüyor. Güneşli günlerde ışık ve Darılb kezî kuım. yüksek yapılar maMilano'nun bir kenann^a yep Roma ve Napoli arasmdski yarış Muazzam yapı gövdeleri birbirin içinde kalacak, geceleri de şeh hallesile bağlanacak. bu arada 25 yeni bir tarzda kurulmakta olan şimdilik birincinin lehine inkişaf den tamamile ayrıdır. Işık ve ha râyi n manzarasmı alacaktır. metrelik uzun bir cadde açılacak İtalyan Manhattan'ı hakkında fi ediyor. Şehrin imar plânlannı ya vanin her taraftan nüfuzuna müCa'''«1«r'ie gelince, genisliklcri br. Burada ipkasma karar verilen kir edinmek için bu bir tek bina panlara göre inşasına başla.ıan said, bahçe ve parklarla sarılmış 25 metre tutulmuştur. Kenarlan eski kültür muhiti. tanmmış sannın örnek diye gösterilmesi, yal mahalle ile Milano Avrupanm tır. ağaclandırıldıktan sonra cölseli st salerileri. mii"l<=ri v» b:llr==" nız yüksekliği dolayısiledir. Yeni müstakbel çehresini tayin ve tes«Centro Direzionaleı adı veri hıyabanlsr vünHp eptirocektir. Srila öüerası. Katedralı ile tamahallenin umumî hatlarını hep bit etmektedir. Ömek bir şehir len yeni siteye açık bir »nimari Mafazalar. bahçeli kahvel»r yol rih? özPİIiklprinHen bir şp" kavyükseğe doğru hamle v?ıwn bi olma yolunda Surarla verdi^imiz tarzı hâkimdir. Yapılar, bo\iınca <=ıra'ar^'S' "'!•" tâ bptmivecektir. T. A. ?iııııııııııııııııııımıııııııııııııııııııınııııııııııııııııı ıiıııııımııııımıııııııııııııııııııııııııınıııııınııııııııııııııııııııııııııııııııı ııııı ıııı ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ıııııtıııı ııııııııııııııııı MHiııııııtııııııımmmıı mıııııiıııımiM ıımııııiMiiııınİMni § hafaza ederek yürüyebilir miydi? Tabiatile yürüyemezdi. Fakat eskiler Batıda yeni bir âlemin doğduğundan habersiz. illeti sadece ıç bünyeye arız olan nizamsızlık ve bozuklukta anyorlardı. Halbuki, Csmanlı imparatorluğuna hâkim olan devlet zihniyeti devresini kapamış, yepyeni bir devlet ve hukuk anlayıjı ortaya çıkmıştı. Bu yüzden Mustafa Reşid Paşaya kadar gelen devlet ricali, kmuru devlet anlayışında görecek yerde, nizamsızlık, haksızlık. suiistimal gibi her cemiyette az çok mevcud hastalıklarda görüyorlardı. Bu bakımdan onların zihnini, Batı devletleri ve onların yükseliş sebebleri asla işgal etmiyordu. Hele onlarin bir moHel olarsk alınması kimsenin akhndan germiyordu. İşte Tanzimata. daha doğrusu Büyük Reşid Ptşava kadar, ıslahat hareketleri batı c^ünyasın^an sadece askerî ve teknik sahada bazı şeyler a'.makla vetinmi'ti Fakat devletin iç vapısı üzennde herhanei bir değişikliğin lüzumu ıslah edilmemişti. Avrupaî devlet fikri Büyük Reşid Paşanin eseridir. Onunla, ortaçağ devlet anlayışının yerine modem bir devlet alavışı eeçiyır. Tan zim?tı ikilikle suçlandıranlar bu nokt?va dikkat etmivorlar. Tanzimat Dopu ile Batı arasında bir te' life girismrk suretile ancak modern devlet anlayışını memlekete sokabilirdi. Devlet ki hukuk demektir: teokratik bir devletin bir hamlede hukukunu değiştirmege kalkmak imkânsızdı. Bu yüzden, Batı devlet anlavısı "^<=id Pas^nın padişaha sunduğu lâvihalarda hep şer'i bir kılığa sokulma endişesini taşır. Reşid Paşa için önemli olan devletin çatısını modernlost'impktir. Çünkü imparatorluğu çevreleyen ve tehdid eden Avn:" r'n<'"*ı«ilp baska türlü anlaşmak kabil değılür. Ondaki bu modern devlet şuuru o kadar kuvvetlidir ki bunu Paris ve Londra spf?»"ptlerinde bulunduğu esnada paHiiaha gönderiş olduğu lâvihalarda acıkca eörüyoruz. Bu lâvihalarda, Reşid Paşa parlak zckâsı ve hsrikulâde bir hulul kabilivptile bize Avrunai dıj. lomssitinin ılk ÖTDPCİ"! vermeVte dir. Milletlerin birbirlerine karşı olan menfaat münasebetlerini ve rekabetlerüni kollayarak Osmanlı devletinin nasıl hareket edeceğini anlatırken bir satranc ustasınm bütün maharetini gösteriyor. Reşid Paşanın hem ıslahatçı ctphesini ve hem de milletlerarası politika münasebetlerini bütün vüzuhile nasıl anlamış olduğ\ınu «Reşid Paşa ve Tanzimat» adlı eserin müellifi kıymetli tarihçi arkadaşımız Reşad Kaynarın ortaya koymuş olduâu vesikalarda açıkça görüyoruz. Bu muazzam eser bize hem Tanzimatın ve hem de Büyük Reşid Paşanın çok müphem kalmış taraflarını açığa vuruyor .Eserdeki vesikalar o kadar kıymeii ki, Tanzimattan RÜnümüze kadar gelen sosyal hâdiseleri izah etmek ancak bu eserin ihtiva ettiei vesıkalann tahlil ve tetkiki ile mümkündür. Tanzimat hakkında şimdiye kadar söylenenlerin çogu siyasi tarîhin vukuatından istiHUl edüen fikirlere ve bir de Gü'hane Httı Hümayununa istinad edi^ordu Halbuki bunlar bir takım vukuatın dış görünüşüdür. T?nzimata teme! olan zihnivet nedi r ' Bn 7'hnivet kanaviçesini ören kimdir? İşte bu vazıh değiHi Gerti Tanzimat denince akla Resid Paşa eeliyordu. Fakat. bu büyük adamın zihnî portresi, diraveti, mahareti ve zekâsr üzerinde fazla düşünülmemişti. Reşad Ka%mann kıjTnetli eseri bize Reşid Paşayı hususî, umumi. zıhnî ve aktüel bütün cer>v"Wi1e bir avdır.lık içine atıyor. Öyle sanıyoru^ ki düşünürlerimiz, Tanzimatı ou kitabdan sonra. baska bir istikamette incelemek imkânma kavusmuşlardır. Burada kendisine kücuk bir serzeniste de bulunmak isteriz Eserinde sık sık, hususî kütübhanesinde mahfuz olHuŞunu sövledijı bu vesikalann matbu mrtniV birlikte birer foto konisini de kitabına eklemiş olsaydı ne kadar ivi olurdu. Çünkü vesikaiarin kütübhanelerde saklanması her zaman tehlikelidir. Reşad Kaynarın ortaya atmış olduğu bazı vesikalardan anhyoruz ki, Reşid Paşa çağdaş devletin bütün hususiyetlerine, halk karşısında alması Serekli yeni t?vra vâkıf, | Koca Reşid Pa=a, modern devletin (1) Mustafa Reşid Pasa ve Tan1 sadece ordu ve hukuka davanan bır Z'rrat va7aır Po^aH TTaınqr disiplin kuvveti olmadığını. onun bir takım sosyal vazifeleri olduğunu, ekonomik, ziraî, ticari hâdiselerle yakından ilgilenmesi gerektiğini bütün vüzuhile görmüş bulunuyor. Bu şimdiye kadar Tanzimatın formalist görünüşüne katılan jeni bir fikirdir. Bu fikir, Reşid Pa şanın. sadece devletin bünyesini değiştiren bir ıslahatçı olmakla yetinmediğini bize haber verivor. Pa dişaha yazmış olduğu bir lâyihada şöyle demektedir: t... gerek bu hususa \re gerek Avrupadan celb olunrr><ı*ta olan hunra e«yanın bu tarafta (abrikalar inşasile ve Avrupadan ustalar celbile imali mHHe| miihimmesine hakılmakla dahi ehemmU maktazidir.» Dedıkten sonra memleketin mamur ve müreffeh olm=sm'n ancsk büvük sanayiin memlekette kurulmasile mümkün olduçunu söylüyor. Reşid Paşanin şu sözleri baRün dahi sıcaklıeını tazeliğini muhafaza etmiyor mu? «... haricden esya muhayaası nasıl muzır bir şey olduğu mevadı bedihiyeden olmasiyle bunuıı dahi sâ.vei müceddedivetvâvei hazreri şahanede önü kestirilerek, bi lâkis memaliki mahru^adan mahsulâtı külliyenin ecnebilere satılması hususuna çalısmak ma'muriyetin esası âzamıdır». (1) Reşid Paşanm bu fikirleri onun gerçekten nasıl bir reformcu ve hattâ inkılâbcı oldueunu açıkça gösterivor. O, devletin bünvesini dejfiştirmekle ıslahatçıdır; fakat. memleketin sosyal kalkınmasınm iktisadî esaslara dayanması gerektığini ileri sürmesi bakımmdan da tam bir inkılâbcıdır. Sonraları, Reşid Paşanm bu fikirleri, S=ıbahaddin Beyde Türkiyenin kalkmması Arfcası Sa 7, Sü 8 de [ Yafeın Tarihten Sahifeler 1 îkinci Dünya Harbinin son günkrhtcl Eisenhower Nonfgomery kavgası Yazan: A, BUYÜKTUGRUL Artık Avrupa harbinin kat'i netice saatı çalmıştır. Normandı sahillerine yapılacak olan ç'.karmanın plânlan hazırlanmağa başlanmış ve Âvrupada acılarak olan yeni cepheye General Eisenhower, çıkarma harekâtına da, gene Eisenhower'in emrinde olarak Gener?! Montgomery tayin edilmistir. Amerikan çenerali bu maksadla İneiltereve çeldiği zaman. vaktile hazırlanmış olan bir T^'îiHz plânı ile karşılaşmıştır. Fakat bu plânı Montgomery de beğenmemiştir: Normandi harekâtına çok zayıf kuvvet!er tahsis edilmiş ve çok kısa sahil parçacı aynlmıştır. Her iki çeneral de ilk iş olarak çıkacak kuvvetleri astronomik rakamlara ulaştınrlar, sun'! limanlar yapılmasmı isterler. Amerikan ve İnçiliz sanaviini harekete peçirirler ve bundan dolayı da çıkarmanm yapılması için inti^^b e^ilrn tTÜı bir hayli gecikir. Buna mukabil iki ceneral arasmda samımi bır fıkir birliği hasıl olmustur. Müttefik askererin çıkmasma tah sis edilen Normandi sahillerı ikiye bolünmüş olup bir k'smı Am"rikan kolordusuna, dıser kısmı da Tngiliz kolordusuna tahsis edi'rni'tir. ilk çıkış hareketi esnasında her ik; kolorduva da Mr>nt«nm"v kumanda edecek' fakat bu ssfrıa muvafarasında Ursula'ya verebileceği bir çok şev buldu. Hulssa. herşev yolunda gcrünüyordu; Ursula da. aksamları tekbaşma kalır.ca, saatlerce William Prescott'u düşünecek vakıt buluyorHu. Eu akşam saatlerinin lir çoğu pek heyecanh seçebilirdi, geçivordu da .Ama bir çoğunda da acı. kuşku ve kuruntu eksik olrnuyordu . Hele bu akşamki şribi. kepenk ler kapalı olursa, ş=kır. şskır vaâmur vağarea ve saçaklarda rüzgâr uğuldarsa. • » • fakıvete ulaştıktan sonra İngiliz aenerali kendi askerlerinin basına geçerek. umumi emir ve kum^ndayı Eisenhower'e bırakacaktır. * * • Plânın ana hatları budur. Lâkin çıkarma hareketi muvaffak olur olmaz Montgomerj'dfn doğru bir ses yükselir: «Kıkarmayı ben idare ettim de ondan muvaffak oldu. Almanların çabuk maâh'ıb rılmasmı isterseniz cepheiin umum! emir ve kumandasını bana bırakınız. Eisenhower gene Başkumandan olarak kalsın.» Tabiatile böyle bir teklife ilk itiraz edecek olan da Ei?er>how?r'dir; Amerikalılara has o'an so5ukkanlılık ile hemen cevab verir: «Ser, hem İrriliı kuvvetlerinin kumandanlıSı. hem de cephe kumardanlıâı gibi iki mühim vazifeyi bir arada van^maz'in, O zaman bütün malzeme ve iht'vat Kuv vetleri kendi tarafında kullanmaSa kalkar ve cephede ee'7il<ler jçılma5 na sebeb olursun. Hslbuki ben bitaraf d'jrumHavım: b=n In<:ilİ7.. hem de Amerikan V\i"vetlerinin b'rer kumandanbrı vır T}ppîm ışim iki kuvveti koordine etmektir». Buna Mnntgomery'nin mukabelesi şöyledir: «GÖrÜvor=Un Vi b»Tl d" bit"'3f man, sadece omuz silkmiş, «haya durumda bir kumandan olduğurpu çıkarma hareketi eînss'nda isterdim. Üstelik bizzat kumandî ettiğim İneiliz kolordusu daha çok ilerlediSi halde. General Bradley tarafından idare e^ilen Amerikalılar eeri kaHılar. Demek ki bütün kuvvetlerin benim pmrim» "erilmesinrle d'ha Vıüvük fayda var. İlerideki muvaffakıvetler için de esas olacsk ol»n nokta benim sevk ve idaremdir.» Eisenhower'in venl cevabı: «Kazın ayağı öyle de»il. Amerikan kıtalarının eeri '<alm*sı, bsf'^rındpki gpnprnün fena sevk ve HsresinHen dpjil bera^erce vap tıeımız plân icabıdır. Pllna göre Amerikalılar, «ırf İTaili' kolordusu^un HürTisnı eevir^bilmesi için, olduklan yerde ka!mşlardır.» • * * Münakasa harb kabinesine kadar int:kal edsr Kazanan tez Eisenhower'in düşünceleridir. Montgome1 ry've «Sen kp^i V'» ^.n b=sına seç!» diye emir verilir. Fakat seneal daim=> s^hırsı^ ve atilgandır: brlVi de fkinci Dünya Harbinin son darbes:M v r m şprefini kendine maletmek aibi büyük bir dava pe=indedir. Bundan dolav: ikinci meselevi ortaya atmakta fazta aecikmez: Çıkarma hareketinin muvafak olmasından si"ra Fıanss içlerine dogru taarruz h?nrlan'rk»r) Montîpmory atılsan bir tpV'ife ort=vs cık^r: oThtivatları benim emrime veriniz der; bir taarruzh hemec Alman hududuna varavrm!». Eisenhower gene hesablıdır: oÖvle bir taarruzla hempn Alman huduHuna varamazsm... Bütün cephede kuvvetU olmslıyız Bütün ^enhede kuvvetlı olmak ü7ere hszırlanmal'vz B»n. 'novle bir hazırhSin tekmil raporunu aldıktan sonra taapuza gececeiim... Efier senin deniğini vaparsak kuvvetlerimiz bir bıçak ucu zibi Alman cephpsinden ir?n eirpr ama; vanlan da zavıf kalır. Bövlelikle Alman kuvvetlerinin mukabil olarak yapacaSı bir van t==rruzu karjıe'nda birden imha oHmursıın». Montsomerv. Smirinin ve syrıı zamanda rakibinin fikirle'ine I i giliz gazetelerinde ce^ıb verir: «Cepheyi benim emrim» Vprm=liVleri için büvük hata işlediler. Bir taarruzla Almanlann kalblerine eirecek yerde: sırf hayalî ha dolayısile olr'ıie'imııi! v»H yor; hem m=lzeme, hem de lüzumsuz yere kan dökti'iruz •» » Eisenhower bu a§ır Hhgmlar kar şısınrla, çok üzülmpkV v^.oK ce=; çıkarmamış ve en büyük şahid olarak zamanın ilerlemesini beklemiştir. keti Almanar taraf Ronstet yapacaktır. Hitler. Avrupanın son kurtuluş çaresini Muttefiklerin ikm=.l lim?m olan Anverse doğru bir taarruz yapmakta bulur. p övV b'r taarruz muvaffak olursa İneiliz ve Am»rikan kıtalar ıbirbtrindei aTilaeak ve parça narça imha ediİP'ektir Teklif Alman generallerinin itirazına u | r a r . «Kuvvetlerimiz tâ Anverse kadar ulaşmağa yeter derecede deSildir. Birsz d^ha h'zırlık vaoıhm; ondan sonra taarruz ederiz.'> Fakat Hitler'in sert sesi hemen vükselir: «Fazla lâf istem»rn. ne emir veriyorsam o yapılacaktır.s Alman kuv\etleri d»rh^l dü?man cephesine atılırlar. Hattl motörlü ve zırhlı birlikler. oivadenin biie vetişmpsini beVipmeden cok icerilere girerler. Fakat mslzeme k?lmamıstır: Anvfr«e uiasmak miimkün değıldir Bövle bir dunımd^n Montsomerv derhal istifade ede,r='<, vaptığı mukab'l bir tsarnızl^. A1m?n kuvvetlerini vsnlan vurur; cevirir ve mühim bir kuvveti esir alır. Cumhııri\et'in Edchî Tefrikası: tm valiız se^ ! t.lîV' o^^r. b=<;ka kimseyi desil» diyip seçmişti. Ursula şimdi acı acı düşürüı,or: «Görünüşe göre eüzel bir sev.» divordu ama. ona övle eeüvnHu ki babasmm bövle davranışı hoş göriirlükten cok. r ' h ' t " " "nzmamak îstpŞinden ileri gelmişti. Sokak kapısı hızh hızlı vuruldıı. Ursula yerinden sıçradı. Saat üc cevroği çaldı. Ur=ula, k?p;yı belki Mrs. Tem^leton ka'kar da acar diye bekledı ama. evin içirci" hiç bir kmıldama duyu'.madı. William gel mişti herhalde. b=>='a kım olsbüıı^i. Gidip kapıvı actı. Evet, William'dı. Siyah melon şapkasının tepesinden o güze! siyah çuha paltosuna kadar sır^ıklam olmuş. parlıyordu. Gülümsüyor du da. Halbuki önce k^rs'sındakinin yiizünde bir gülümseme eörmeden gülümsemek pek âdeti değildi. Monteomery. bu hqr»VaH»T rnızaffer çıkmak'* b#aber kendi kendine düşünmektedir: «Demek ki v»k«1e VPI 4 Almanlar »1W hareket etmis olsavrfım: simHi Alw»nUnn H»iil benim kuvvetlmm imha eHilmis ol="'Vtl. Eisenhower h'klı îrps . H=kll ama, fimdi, Amerik^n sen»^' 1 '» mi kalbini nasıl tamir ede i Muazzam Alman oHniannı kahraman general için, bu nazik duruma çare bulmak d 2Üç nlma% sa eerektir H<mPr, 1Vj^ kil»iıe sanlır ve Eisenhoiver'e telgraf çeker: «Değerli sevk ve idarenizin hayranıyım. » Çevnen. VAHDK1 UCLTEKIN isabetli yapar, elimden aldı onları.» » Başka zaman olsa bu gibi sözler Ursula'nın pek hoşuna giderdi ama. şimdi içinde bir takışn kuşkular, kuruntular vardı. kıvramp duruj ordu. Gülecek halde değildi. Günlerdenberi Olıver'in şımarık olduğunu gösterecek işaretler aramış durmuştu ama, çocuk boyuna uslu duruyor, söz dinliyor, kendine göre neşeli haller gösteriyordu. Başka çocuk olsa. bu kadar başıboş bırakılınca bu kadar aşın bir çerkestlik görünce en sonunda deliye döner, istemediğini, yapmadığını bırakmazdı. Ursula'nın. içindeki hu zursuzluk ve koıku da bundandı. Lucy akıl darrjacsk olsa, Mrs Halbuki Oliver öteki çccuklara hiç Templeton. o incecik sesini yük benzemiyordu. selterek: «Miss Wende muhakkak Ursula ondan sonra. gelecek çoki benden daha ivi bilir.n dive ce cukları düşünerek heycan duvuvab veriyordu «Ben üc cocuk dün yor bazan da. gene o derece iei:ı. '. insallah hic çocuğum olmazn dı Dr Banks o akşam çok meşguldü. Mr Bassett in davetlileri arasındavdı ve o anda Wiliiam Prescott'un yanma oturmuş. kendisinden genc olan bu adama en seçme fıkr^larını anlatıyordu. Mıs. Templeton: «Müthiş başım ağrıvoro diye bahane ederek gidip yatmıstı. Son bir kaç gündür Lucy ile Oliver yüzünden, Ursula'ya karşı pek ciddî ve resmî davranıyordu. Dadıya emir veya fikir vermekten son derece kRoınıvivH" r'orukla bir an için basbaşa kaldığı zamanlar müstesna, onunla hir r""1 olmuvordu. Sanki çocuk yoktur ortada. ye dua ediyordu Çocuk sevmezdi; çocuğa karşı lâkayddı. Öyleyken, eğer çocuğu olursa onlara karşı bır vazife hissi duyacaktı. Bu vazife de, onları insanlara karşı kendilerinde bir sorumluluk duyan, ellsrinden geldiği kadar az zararlı olmaya çalışan, irade sahibi, medeni ve olgun birer erkek veya kadın olarak yeciştirmekti. İlk bir iki gün Oliver biraz yadırgadı: «Baba .. Baba» diye Wılx$ sruıjnun 'BJuog 'IPEJ8 ı,uıei[ biydi. Ursula kendi kendine: «Unutması doğru olmaz» dedi ve çocuğa sık sık babasının lâfını etti. Çocuklar çabuk unuturlardı, halbuki Ursula hiç de Oliwer'e William'ı unutturmak niyetinde değildi. arkadashemdsn hoşlanıyorlardı Lucy herşeyi olduğu gibi gören, cok akh basmda bir Wiı Wılliam Prescctt'un arabacısile sevişivordu Arabacı John Shaffer, Amish mezhebine b?ğlı dindar bir aileden geliyordu ve kendİM Amih deöıldı ama, dedelerinin bir çok meziyetleri onun yaradılış ve davranışında da vardı. Meselâ, az konuşurdu. John hergün arabayla geliyor. kadınların üçünü de alıyor, Oliver'le beraber hava almağa çıkıyor lardı. Lucy, aylığmdan art'np, oir iki parça çeyiz düzer düzmez l.esabca yaz sonunda evlçneceklerdı. Ursula. annesinden kalan sandıkları kanştırdı. Annesi ihtivatlı bir Alman kadınıydı. Sandıklara gayet güzel yatak crsafl? r ı, hpvlular, yastık kılıfları ve masa örtiileri Öteypndan. Lucy Ursula'nın en doldurmuştu... Çocuklarının çovefakâr arkacL.jj ve hs'Tpnı br! i e cuklanna. tâ vedi batm sonrasına gelm:şti Bu iki taze birbirlerinin kadar kahın diyp' Ursula bunların Saat dokuz bucuğu ça'.dı ve saetin çalışı şiddetli bahar ruzgâıırrm camlara çarpan yağmurun arasında pek hafif duyuldu. Ursula müstesna, bütün »v uyuyordu. O gece hava ılıktı. ateş yakmamışlardı. O ufak ve şirin oturma odasını dalından yeni kopanlmış leylâkların kokusu kaplamıştı. Tahta kaplı duvarlar lâmba ısığında parıl parıl yanıyor, duvarlardaki portreler ocağın yanına oturmuş bir şey işleyen cpnc K:ZH oek dostça gülümsüyordu. Ama. Ursula evin içinde bir takım sesler işitir gibi oluyordu. Babası sağ ohr.vd'. kızınin böyle tuhaf bir adamla evlenmesine ne derdi acaba? August Wende'nin kızı üzerindeki tesiri onun terbiye?inden ve hayata hazırlanışından ileri gitmemisti: kızınm duygu ve düşüncelerine hiç ^mı^tt Dosrıi b'i'^^Hığı za Antalyada bir öğretmen evlarh mn\ Antalya. 13 (Tel»*"^") An U'va Kovîrlık rVn'.,,'lU ^Tr^m^lerinden S , bursda röntsenc lik tâbi edilen hareVete t*ve«siil s u retile sehrirrizde gizli sekildı? e v Hemen: «Merhaba.» dedi. «Çok leri gÖ7=tlerken yaklanrs+ır. mu geç? Bu sabah geldim.» Mur^dpaşa mahallesinde tanmUrsula biraz acı acı: «Duydum,» mış bir sahsm pencsrelerirHen evin dedi. içine bakan öğretmen, kendbini takıb erienler tarafından suçü=tü Sonra, kapıyı biraz daha açtı. oyakalanmış ve adalete teslim edilnu içeri aldı. Derhal gözüne çarpmiştir. tı: Adamda sevincli ve coşkun, faGeçen »ene de bir k'dına sözle kat aynı zamanda mahzun ve. dü• » • sarkmtıhk yaptığından, mahkemeşünceli bir hal vardı. İyi bir te=^rlüf eseri oiar^k Mont ye verilen öğ etmen, evli ve bir anm«>rv'nin vanpiFk istedisi ' re rocuk bab'sıdır. \ CArkasi var") Bu Sahüc^i Saklayımz, U CL>1H LKİVET,, Size Verecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle