06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I Eldmlttl CTJMHUKÎYCT Yeıti rekordmenlerimiz VTer yer belediy» meclislertmi» araaıada yel §•* |id bir müsabaka bas.ladı. Hani, ciddl çalıırrnk, doğ,ru dürtist kararlar vermek, bu kararlann tatbikını kontrol etmek gibi bir rekabet filân zann«dersiniz, değıl mı? Ne müna*ebet... Bahsettiğım müsabaka <en kıs* toplaato» mü»abakasıdır. Geçenlerde dokuz dak.ka «ür«o biı toplantı ile Istanbul Belediye Meclisi yenl bir rekor tesıs etrnıştı. Izmu Belediye MeclUl farl kahr mıT Onlar dı boş durmamışlar v« hafta içinda tam fiç dakıkalık bir ıçtıma ile bızım mill! rekoru kınnıslar. Bu gidişle, yarın, öbürgün «lbett» bir b&gka meclıt çıkacak ve hiç toplanmamak ruretile, yer yüzünde elinden alınması ssla miimkun olmıyan bü maııfet gösterecektir. Gflıba o meclisin şehri de, böylece, rahata karuşmii5 olacak: T*1*M h * 1M Um * ! dirde, «ı«««lâ, n«dr«a*l«r« 4« dokunmamah Onlar dt memlektt» Myıaıı üim T» flkir ad dilcr. Çegmeler Y*T, M n t ı ı vatandaa* M T«rdil*r. Hatti yıkılan Taksim kljlannın >• kabahat r a r dı? Onun ort* yerindekl »aha, mülrtler*rajn aöhreti haiz, »tyısl» ıporcu yttistirmiatir. Va bu mantıkla fidilir»«, Utanbul B*l«tty«ainin alinden kazroa küreği «bediyam almak ieab eder Inaanlan Mnalar rctiatinnM. Ifuallimlar, koc«lar, analar, babaiar yatiatiriT. Onlann da, gfinfi gelince aramızdaa keybobnalarına mâni olmai, heyhat, kimsenin harcl değil • •• Kim kîme benziyor? D l ' afeğin bir baska ««e^ Bldünnaat f«Ç«n hafU, ^ ^ epey lâkırdı mevzuu oldu. Pek jaşmamalı. EtrafUn rör» f6r« «ib«t»t tmlar da öğrenmı^lerdır. Dikkat •derira, Gaxetcl«r h<îr sene bıdayetinde «Senenin ilk dnayeti», ionra «Senenin ıkınc cınayetı», az sonra «Senenln üçüncü cina>eti» dıye başhklar koyarlar. Fak=t arkası gelmediği ve gelmıyeceği ıçin, bu işle meşgul arkadaşlarımlz işın içınden çıkamayıp sayıdan ister ıStemez vazgeçerler. Cinayetler beşle onla «ayılacak fibi değil ki... Yalnız, burads bir mesele var: Acaba insanlar mı e^ekleşti, yoksa, eşekler mi insanla§mağa başladıler? • * * Kafdağı »akinleri jOedi Faik arkadajımu îngiltereye gitti, geldi, intıbalarlnı yazıyor. Hep«i lyl d* yanlanna koyauğı» umumt bislık tuhaf: G*rib bir ada. Halbukı Ingiltere adasınm hiç bir garibliği yoktur Denizleri dolduran bütün diğer adalar gibı o da bıı ada. Garib olan, ancak, o adacıgıa üstflnde kendini kıtada, kltaya yolu düştüğü u n u da küçücük bir sdacr zanneden İngilizin anlaşılmaz ve anlatılmaz bunun büyüklüğüdur. O halde. garıb bir ada değil, sadeet bir M illvesıle garib bir adam demek daha yerinde olurdu. • •• Küçük bir fark A menkaya tacaıblikler diyan» demenin modası ^ ^ 8«Çti galiba. Bizirn memlekette, onların akıllarına bıle gelmıyecek, acaıbhkler oluyor. Buyurun, meselâ, Kadıkov ortaokulu ile Göksu ilkokulumın, ruh.=atsız ınçaat yaptıklanndan dolayl Belednece kapıları muhurlenmisBu okulların ikısi de resmî. Maarife bağlı. Muhürlıyenler de resmî. Belediyenın memurları Yanı bir resmî dairemiz d ger bir resm! mü«sesemızi kapatmıs. oluyor. Hem de tam mekteblerın acılma zamanında Amerika ile y?lmz bir fsrkımiî var: Onların tuhafhklan daha zıyade hususıdır, bızırr.kıler ıse ekseriya resmî oluyor. • •• Bir hal seklî T J i ç kimsen'n akhr.a gelmlven bir Lçl nihavet Refı Cevad üstadımız orUya atti' Yedek parçt yok'uğundan Anadoluda birçok rraktörler işliyemlvormuş. bunlara yedek parça verilmesl meseleyı lıalledcrmış. Hoppalaaaa .. Sabahm kalimera flstad. Ho( geldın pvimııe. Onun oruıru rahmrtli e*dd.niı Mevlâna Hazretleri de blllrdi ama, felgelelim, döviz s'kıntımız var. Yedek parça yoklugumm giderilmerl, \sriı§! ile kabild.r de derdimiı ondanAplaşılan, Ostad, y* görü açık rflya vahud da, levimli Hasan Polatkan dövizierin flstdre oturdu, halkı azabda bırakmaktan zevk alıyor zanmnda. Bir va^Tn» foha hastısa. Zarf re mazruf • •• k! Harbıye mektebinin yıkılması fıkrine itiraz edil yor. Zira buran orduya sayısız asker yetiştlrmıştir DÜNYA HÂDİSELER! \t Âmerikan gazetesinin İngiliz lıaıınını kızdıran soğuk şakası dprgi»tnd« çıkaa raaimlcrl arnu> iktıbaa atmemiftlr. Sunday Plctorial (baım terbiyemiz buna möaaade etmemektedir) demiîtir. Fakat Âmerikan dergisinin kullandıgı ha Arkası 5a. 7, Sü. 4 t t buralarda para dttfürmüçum. Bumiain? lan vana benimdlr... Çeyrekllk Evet! Bu akşam ben o yokusa dört ler... dedi... Zeyrek yokufuaun tamiri t u n tane çeyreklık para atacagım. Çok değil, ikisini bul, getir! Sana kın bir ay «ürdÜ... Şahin, taa o A « " ken, baka baka kaldınm jrapma.veririm. aın airrını öğrendi. Taıerona! Şahin saıırdı.. Ama Hüseyin Ame»! Oradan başkalan da geçer. Ya o n lar bulurlarsa, kızı başkasına mı... Yok öyle değil... Sen b u lursan sana veririm. Ya ben b»ska çeyreklik getiıir de buldum dersem... Ben yutmam .. Paralarm fls aldınm tamiri, yol rlnin aarapa yalan oldufuna canlı Hüseyin Efcndi rvtodt Mr madtaaaatı... Böyl« 1»l«r delilsin! der. öteki d«: rabazm kızma gSs koydu... Vt tfina iş&ret koyarağım. Onu ben 1* s*rv*t yapmı* bir nihayet anaaına, Hüjeyin Efae bilirim... dedi... Neden Hasan Agab^T Şahin afalladı... adamdı Şahin Bey... Ulan, iki k«re ikl dört «tti dinin kızı Makbuleyi istem««ini Ne zaman? Soyadı furyasınd» hiç düsün |inl bilmiyen herif, milyoner ol söyledi. Bu gece atanm... Sen de y«meden tAçıkgc^ Umini aldı... dun... Artık bunun nedeni var mı Şahinin anan akıllı bir kadın Beni bir kere d«o« VM**l * Erken aldığı için baskalarınm da diye takılır, dururdu. O ak^am da. Sıvrikoz Hüseyin Kendinia nn ararsın! Şahın duşündu. Alt dudağmın ye teklifte bulundu... Denadil«... kendi semtınde, yani Fatih civa gene bu bahis açıldı Sahin bir meteliksiz, işsiz, güçsüz oğluna yanını ısırdı... rında bu ismi almalarına mâni büyük yol işinden bilmem kaç kız vermiyeceğıni bilirdi. Becerdiğini gördüler... Y«vmiy« Peki Hüseyin amca... At bu si bir buçuk lıra nldu... LAkm çey oldu. Yoksa başka açıkgozler de bin lira almıj .. Arkadaşlanna zı Ben istıyemem. Sen kendin akşam paralan... dedi... çıkacaktı. reklerden ses yok... yafet çekiyordu... ıste1 dedi .. Şahın Bey... Tıknaz, kıranta, Şahm sat bir çocuktu. Bir akHasan gene takıldı: Bir akşam pavdos ederlerken .. Ertesi sabah güneş doğmadan kalm bıyıklı, uzun boylu, hovarİşçılerden Behlul: Hayır... Hani Mühendis mek şamustu, Sıvııkoz Hüseyin EfenŞahın Zeyrek yokuşuna gitti. Ne da bir adamdır. Gürcü aslından tebinin nerede oldugunu bı!=e . Bre Şahin .. Bulurura »enln görsün? . Yokuştaki kaldınm tageldığini söylerler. O, Kemahlı Cetvel, perger, za\iye... Hattâ çeyreği... diye çamurlanmış bir mir halinde .. Bir kısmı kazılmi}. olduğunu iddıa eder... Her ak metre, santimetrenin farkında olbe» kunısluk urstü... Şahin *Bir kısmı kum dökülmüş... Bir şam bir yere gider Az içer, çok sa yüreğım yanmıyaeak. . Bilm?z vinçle aldı... kısmı henüz eski halinde .. Yuyer. Arkadaı canhdır... Ho» a bırader Bılmez... Nası] o ] du da Hay yaaayiMİ... * y a Mr kandan aşajjı söyle bir indi .. Çey damdır vesselam... bövle yol müteahrnrii oldu? d« sigafa verdl O akaam Btwreklerden nisan vok. Bir de çık• rikoz HfiMyin EfendlnintaaMak Şahm Bev gülmeğe basladı .. n .. Gene yok... Az sonra da kalO aksam Şahin Bey, açık hava bule il« Şahinin aözü kesildi... Stv Ulen Hasan... Basma damadınmcılar geldiler .. Arbk onlakazinolanndan birinde idi. Yanma!. Kaldınm mOhendisi nasıl rikoz, yeni damad içüu rın Kozü önünde paralan aramak nında ddrt bes arkadaşı var .. Bir yetiştığimi ?imdı anlatırım Ha Açıkgoz çocuktur... Kiildlistemedi. Ne kadar bön olsa Sıvde çocukluk arkadaşı Hasan Vas san: nm yapmflsıru, çeyreğin d« kıyrikozlunun teklifmi Kabul etm^kfi... metini bana öğretti .. Dedi... Şa Geç efendim . Derken 8tele aptallık ettiğınin kendi de farhin, Zeyrek kaldırımı tamiratml kfler: Bu Hasan Vatfl Akaarayhdır... kında idi. Onun için derdıni kim Sivrikoı Hüseyin Efendlnm taUfaktetek bir adam... Ama tam Anlat Şahin Bey! Aîlah af seye açmıyordu... Düşündü .. Da »ehir usagı... Malum ya, tstanbu kına anlat! dıye üsteledıler. dinin Aksaraydaki r»to« fitti. ha bir gün geçerse çevrekleri ya ahhüd ettiftini ancak nlkâhtan 1un şehir usağı, Aksarayla ÜtHasan: Kızı istedi. Hüseyin Efendi gül başkalan, belki de kaldınm ame sonra ögrendi vt flodan aonrm ka1 yınpederinm bütun yol inşaatına küdardan çıkarmıs... Bu da o n Bırakm yahu Ne anlatarak dü: lesi bulacak, yahud v°nı kaldı o baktı... Sivrikoz Hüseyin Efenlardan .. Möhendiflı&in mal;alı olur mu? .. Ne lf yaparsınT rım yapılırken kunlrm, taşla di öldükten sonra da '§i Şahine Şahin Bev, earsonu çagırdı .. Her iş yaparım... nn arasında kavb^'araktı. kaldı... Bana bak HrMo . Hple şu Kaldınm yapar mısınî Amele işe başlarken taşaron ol ksdehleri tazele Sonra bize bir Hayır... duğuna hükmettiği bir adama gitŞahln, hflcâyeyi bitirdflrten aon •eyler getir... Sen bu masaya hiç KunduraT ti... ra: bakmıyorsun vshu N»Hlr bu' Hayır... Amelt lftzım mıT. dly» Nanl, kaJdmaı mfAttaâU Beyoglu caddesine dSnmuş .. Ge Sıva sıvar mınnT du... Adam, Arnavıd jiveaile: olmak kolay mı irniş? Kabadayı tir, eetir .. Ne varsa' Cığer tava Hayır .. KaHırr^ "s*r"*bi1i mîsin? isen sen de vap bakavım .. diye sı, midve . Efendim» «Svievim Yemek pişirir mısinî Havır . Ta«, Vım taşınm Hasana takıldıktan sonra: Şu öteki hovnuzludan da getir.. Havır .. O gün hir ü \ v«n»rpive ile i Haaa' Unutuvordum. <lk SıSır eti... P'rdı Başladı çalışmava Öt' Oölum... Ne ış yaparsın* çocuSunni7 ^PÎ?" ^'Hıı Adını 1 Yok be .. Istakot... kı i=çilerle heme n •.ldu Her iş vaparım .. Çevrpk kovînm Ne dersiniz' . Garson gülerek: B T ikısine sigara verdi Bir tanesini söylel.. Sımdi dişcHir r ' ' ' 'or Cevrek.. tstakoz boynuzlu olmaz Şa Şahin kem küm etti, Hüseyin Ve: Ve gülüştüler . Nereden nerehin Bey... Yahu, c*bim dplmmis D ü r Efendi de: Boyuna g6r« yurekh, tdeta ka Uzatma!. Onun da bornmhıD ıJ A V,, ~.™~nn ^"""»'»"»»»'»""»''"»»»HIIMIHIHIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIİIIttİllllininmilllllllMIIIIIIIIBIIIIIIIIIIIIIIIIIIinimillltllll Ben işsiı adama KH vermem ş ^^^^ ^^^^^^^^^^^^ badayıdır. Zaten iri yannın *fur »u vardar... Havdi »en isine b»k! ded! tufurundan nyade ufak teğehrı Garson uzaklaştıktan sonra ŞaIâkin Sahin yılmadı . Kafası| ses>iiılıSınden ckınılmelidir. hin Bey anlattı... na kovdu&u şevi vanrmk âdpti i = Bu Şahinle Hasan. çocuiîluk aı Birinci Hnrb yeni Mtmlsti Ak dı Bir hafta sonra kızı tekrar i s | kadasıdırlar ya! Her işte Ha§an, Şahlnden akıllı çtkmiîtır sarayda Sahin admHa kara yafız tedi... Gene rr^1»dıWi Bır haftag GeneŞ Okumada, yarmada, kavgada, d& bir delıkünlı vardı O ıırada ter sonra teşebbüsü venilodi olmadı .. Yanl çide s°l# adamıni ruat* . Konujmada, yazmada, çiı hls ed'lmi» a«k»rlerin hepsi gibi baaını öyle afnttı ki. bir gün H ü İ m*d«... Şahin de lki »*v Hfi'flnOvordu Ev seyin Efendi kendisine: İ G*lgel«Hım Hmaam m«tellk«iı lenmek v# 1» bulmak. Bana bak Şahm! Ben açıkŞ 1J ror bulunuyordu; ama ala kalmı», Şahln lengin olmu?tur Onun için Hasan daima Şahıni e«k, daha doğrusu istenecek kız gtm adam isterim Gözü kapalıI va kız vermem .. Sana bir tekli= çoktu... fördükçe... Şahln, ahpablanndan Slvrikoz fim var Zeyrek vokusunu bılirŞ Şahin! Sen lktisad kaldeleliiÎHiııîiıııııııımtııııııımnııııııuııııııımıııiNnıııiıııımıınııııııııııııııtııııııııııınuunıınnııııııııiinııııııııı Hiıııııııııınıııııııııııııııııımmıııııınıııııııııı Gözü açık Sahin bey r Beynelmilel Portreler J Eşi Clarissa Yaıan: Hanadi Varoslu r\ünyanın geçirdıği taş devri tunc devrı "~* devri fılân nev'inden devırler gibi, Istanbulun da çağları var. Ben bu çagları bir takım ısımlerle hatırhyorum. Bır tarıhte, İstanbul, kırmızı horoı çağı yaşadı denilse sezadır. Veresıye mal satan Kırmızı Horozun rekîâmları tstanbulu öyle doldurmuştu k, işleri gece vakti duvarlara gızlıce ilân yapıştırmak olan gecekonducu kafalı yaftacılar, boş yer bulup icrayi lanat edemez olmuşlardı. Sağına bak, kırmızı horoı; soluna bak, kırmııı horoı. Her yer kırmızı horozun çöplüğü haline geldığı ıçın yalnız onun sesı çıkıyor. başka horozlar çöplüksüz kalıyordu, Bir de «Tıring Gslata. devrinı hatırlarım. Horozdan arta kalan duvar bulursa, oraya da Tırmg yerleşiyordu. Hattâ ner devırde pek bol yetışen sokak şaırlerımız •Tırıng Galata, soğan salata, baban kerata» dıye kıbar k.bar kafıyeler bıle uydururlardı. Tiring, Amerıkanvarî bedava reklâmın âlâsını böylece bizim memlekette ilk defa yapan müessese oldu diyebiliriz. Bütün bunlar, tarihin, ardına kadar açılan kapısmdan dalıp öte taraita kaybolalı yıllar var. Yerlerni simdi Mıgros aldı. îstanbul, bir Migros çagı yasamakta. Mıgros işe başlıyacak; Migros işe başlıyor; Migros geldi; Migros gitti; Mıgrros'nun malları, Migros'nun arabaları derken iş sahıye bindi. MıBros faaliyete geçti. Daha doğrusu, şimdilik, geçen şey M'.gros'nun arabalan. Bunlar bır nev tekerlekh tanzım satış yerleri. Arabalann yan tarafla:ınd&kı ısımlerının yanına «ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı» ibaresı yazüı tabelâlar asılsa yennde bır ış olac&k Geçen gün, bu arabalardan bırinde öte beri arıvanlar, dorratesten bsşka bir sey yok, cevabile karşılaştılar. Hanı, Nasreddin Hoca merhumun oğlu, vaaz ıç n kürsüye çkıp nutku tutulan babasına «Baba. haydı dıyelim ki aklıra bır §ey gelmıyor ama kürsüden ınmek de mi gelmiyor?» denns ya. Onun gibi, böylesıne arabaların b r tarafına .bende takat kalmadı. ferman senin, yahud «geçti Borun pazan sür eşeğı Nığdeye. nev'inden bir levha asılsa. Bu, akls gelmıyecek bır şey değıl. Hattâ, Migros arabalarına, tıpkı Otobus ve Tramvay İdaresmin inhısannd^ki «depoyq gıder. levhasını, müsaade ile asıp, sık sık istirahate çckılmek de pekâlâ mümkün olabilır. YA GİDER ranhkta. eami avlusunda arayıp buluyorlar. Yumurcak, orada, futbol maçında. Ya hakemdı, ya kaleci, bılemedın; idareci! Helvacı. simidçı, yemişçi, bayatlıyan malını; bir dostluk kaıdı teranesık orada tüketıyor. Efendibsba torununa aldığı kuzuyu onunla beraber, orada otlatıyor, masumane vakıt geçınyorlar. Murdar dilenci orada, bahçe kovalı pis sucu orada, bilikletçinm semt şubes; orada. Camf avlusunda, zıpzıp oyunlan, blrdirblr aeanslan gördüm. Yırmibeşliklere su yolu oynatan Âmerikan lcadı krumar makinesini sırıklayıp soluğu cami avlusunda alan lotaryacı eskısı. sıpsak fotoğrafcı. kundura boyacısı, camı avlularmın bellıba4lı tıcaret erbabı. Ezan sesine. ancak şadırvanlarm lâhuti zemzemesile kumruların içlı demdemesmi yakıştıran zevk sahibi dedelerimiz hayatta olsalardı, cami avlularında bu iki jfüzel seyın yerini calan terbıyesiz fodulları sopa ile kovarlardı. Biz. l?i Allaha bırakmi|ix. Ne yazık ki. Allahın, kendi evlnden blle, bflyle tırnasıkları sopa ile kovduğu gorülmüg şey değildir! Mektub D i r yabancı memleketten mektub bekler dururum. Hacı bekler gibi bır türlü gelmez Yazdık. dedıler. almadım. Ankarada benden mektub beklerler. Gene hacı bekler gibi. bır turlu gıtmez. Yazdım, dıyorum Almamıslar. Ama bu. bir değil. uç değıl, bes değil. Sık sık başıma çeliyor. Düşundüm. Onların bana yazdığı. yahud benım onlara gönderdiğim mekrtubun, benim veya onların elımızden çıktığı dakikadan itibaren geçirdiği maceraya. gdzümün önımde göyle bır geçid yaptırdım. Bu macera. gıse posta çuvalı. kamvon. tayyare. muvezzi cantası ve mürselııleyh dedığımiz mektubun muhatabı arasmda geçıvor Bunun dışında iki ıhtımal var. Ya mektub. verıldıgi veva almdıfiı verde bir kaza neticesinde. hademe süpürgesile cöp tenekesinde soluğu alıyor. Yahud yanhşlıkla bir yabancı ele geçiyor. İkisi de fena. Eski insanlarm zihniyetini nasıl anlıyorum. nasıl beğeniyorum. bilseniz! Mektub zarflarının arkasma, şöyle b i r beyzl cizgi çlzerlerdi. Posta tanrısı Beduh'un remzi idi o eizglPostaya mcktub vermenin Allahlık is olduğunu bildikleri için. mektublarım Allaha emanet ederlerdi. Arabcadaki mânasını pek bılemıyorum ama. frenkçede cmektubn sözü «kader» mânasına kullanılır. Bekledığim mektublarla. yazıp baskalarmı beklettiğim mektublarm akıbetini bu cmektub» tâbiri galıba en iyi şekilde ifade edecek! Bu resimdeki s^hısların başları oyulmuş, jerlerine Prenses Margaret ile Edinbnrg Dukün un başları konmuştur «Buna şaka denmez Buna ter nm dili de dışanda idi. Diğer rebivps zlık denır. Ayıbdır!» sımlerde ise Churchıll banço çalıIşte boyle bir baslıkla (Sunday yor, 'ana kraliçe de ağzında harPıctorıal) cazetesi Bırleşık Amerı monıka ile goruluvordu ingıltere kada ıntioar etmekte olan bir A krahcesı İkınci Elızabeth de buz umer.kan gazetesıne çatm ıktaddır. zerınde patmaj yapıyordu » İki memlpketın basmı arasında so^ İngıhz kral ailesmı ve Churchill'J ğukiuk varatan bu son hâdıse hak bu earib şekıllerde nasıl hulmuslar, kında veıılen tafsilât şudur: resımlerini de nasıl çekmişleHi? «Bırleşık AmerıkaJa bır mılyon Bahıs mevzuu Amerıkan dergısi nüsha satısı olan bir der°i gecen evvelâ Washingtondaki İngiliz bühafta (Buckingham sarayında Be yük eleilı^'ne minH'. Hrnıs ve (bübop) başlığı altında resimler nes yük bir skandal) ile karşı karşıya retmiştı. Altı sütun üzerine konul bulunııldusu ei^lpnmemreri .^meıimuş olan buyuk resımde Prenses kan dprgisinin, fotomontaj yaparak Maısaret ile Edmburg duku bu bu resimleri temin ettıği anlaşıhmeshur Amerıkan d?nsmı vapar yordu. Esasen dergmin vazı işleri larken corulmcktevrlı'er Prenses müduru de bunun bır şaka olduğu Margarftın etekleri havada, dizka nu söylemişti. pagı da görülüvordu Edinburs düFakat Londra baçım kral ailekünun vÜ7ii de bir komedi ..rtisti sile b(5vle kaba ^rıka y.pılrıını\acani andırmaktavdı. O da havaya sıç ğı kanaatindedir. Sunday Pıctorıa' ra"iıs bır halde resimde sor ılmfk skandal UZPIİTTIO rhor^m\ otle d u ı teydı. İngıltere kralıjesinin kocası maktadır. Londra basını, Amerıkan Cami avlusu /^•umhuriyet karilerinden biri, geçen gün, ^ Okuyucularla Başbaşa sütununda, Fatih camii avlusunun yüz kızartıcı h a Lnden acı acı şıkâyet edıyordu. Haklı. Ama valnız Fatih camii avlusu mu? Yalnız salâtın camılenn avluları mı? î'tanbulda, irili ufakh hemen hiç bir eamı bulamazsınız kı, avlusu mesıre vazıfesı gormes n. Anneler eve geç kalan haylaz çocuklarım, alaca ka \ Eden ve eşi Clarissa Britanya Başvekili Eden'in kansı tercih etmıç. Harıciyede, sonra da Clanssa, muhakkak ki, Muhafaza bır fabrıkada çalışmıştı. kâr Parti konferansında uyuklıyan Clarissa, ChurchıU'ın erkek karilk ve son kadındır. deşının kızıdır. 1920 senesmde dunMuhafazakâr Parti adaylanndan yaya gelmıştı. birınm beiirttığine gore, Clarissa, AkBcermk e\safı haız olmadığı bır kaç dakıka kestırmekle, partırun içm Ünıversıteye gııemedı; bunun gozanden duşmemıştir. Zıra uç sene üzerine profesor Ayve'nın konleonce Anthony Eien ile evlemnceye ranslarına devam etti. Daha sonra, kadar, Clanssa Spencer Churchîll 1940 senesmde Harıcıjede çalışmasıya^etle katıyjen meşgul olma ğa başladı. mıştı. Sımdı ıse, kocasınm muvaffaEden'm o tarıhlerde müs^akbel kıyetlerınde esaslı rol oynamakta kaıısıie pek alâkadar olmadığı ^ılıdır. niyor. 1941 de annesını kaybetm«i Bakır rengi saçh, duru beyaz +en üzerine Clarissa. Haber Alma daıre üzerine mavi gozlere sahıb olan sıne gırdı ve Rusyada dağıtılmak Lady Eden'de karşısmdakım bağh uzere Londrada hazırlanan bır u a yai' bır hususiyet vardır. zeteye yazılar yazdı. Karı koca Eden'ler bırbırlerme Fakat, bır muddet sonra bu >finpek duşkundurler. Lady Eden ın den de bırakara> bır fabnkaja geç devamlı ısrarları ile ucuncu bır a tı. Harb bıtmce, 1 endısıne enteı emelıyata razı olan Başvekıl, karı san bir iş arayarak . ı r moda mecsının sayesınde olumden kurtulmuş muasmda ış buldu 1945 arahğmda tur. mecmua hesabma 3erlıne ^ıttı. Churchıllin yerine Eden'in geçişı Bu defa da fazla Daıaya tamahan, pek az insanı şaşırtmıştır. Fakat, bu ışmden a\rılarak Alexander eski politıkacılar, o evlendikten son Korde ile bırhkte çahşmaga başlara karşılarında, «yeni bır Eden» dı. Clarissa, son fılmler hakkında bulduklarını soylemekten çekınme yazdığı yazılara karşılık, senede mışlerdir. 10 000 T. L. aylık alıyordu. Clarissa'nın arkadaşlarmian biArkadaşlarından biri Clarissa için ri, onun hakkında çunlan soyleşöyle demektedır: Clarissa, Anthony Eden'in on miştır: Clarıssa'yı çok iyi tanırım. Fa beş dakıka istırahat edebılmesi için varını yoğıınu sarfetmeğe haz.ır kat, onu hakıki huvıyetının onda biri kadar tanıdığımdan şüphehvım. dır! Lady Eden'in kocasının muvaffa Çunkü Clarissa. altıda beşi sulana kıyetındekı rolu, hayattaki tecrube altında kalan buzul aysberg'e ben lerine dayanır. Çünkü, bir apartı zer!» N. K. znan dairesini aristokraük bir ev«
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle