Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 Ocak 1999 BEŞ ^ttllUIIIIIIIIIIIIIIlillflIfHlttllHIIIIHIIIIIItTtlltlllItllflllliIIIIIItllllllllllflllllllinilllllllllMIfflIllfHltftfttttlltnttlIHIMtllintllinillllllIllltlHUIIJllk UHIItllllUllHMIIlllUB linHItllIttintllllIllilUJIJIIIMlIIIIIIIIIIIItMllIllilUJIllllIIIIIIHUIIIIlllllllllJtlllllIinitllMIIItlllllIlttllllltlMIIIItllIIIllinillilllll YA/.AN VAÜUP K.ADKI RAKAOSMANOGLU 96 İran Matbuat Miidiirii, bizim Matbuat ile işbirliği etmeğe âmade idi General Razmârâ, hemen o gün. Şahtan çıkarken vurulduğunu bilkemhsıne btraktığım gazete toma dirmisti O gün. gene bir dinî merını koltuğunun altına alıp Mec rasım vapıhyordu bu camide Tıpki lise gitmış. Aleyhımjze yazı'anları Sarav Nazırı Hajırin can verdiği çizılenleri bırer birer mebuslara o merpsim gibi bir şey ve buna. ökumuş. eosterims <Bu rezaiete da büründe olduğu sıbi Tahrandaki ha ne kadar zaman göz yumaca | bütün Islâm memleketleri temsilciğız'.% dıve havkırmış ve bir kaç ! leri gene davetü bulunuyördu Bitsaat sonra da bütu n o gazetelerı j tabi ben öbüıü eibi bu davete de toplattırmış bazılarm, da büsbütun | sitmemiştim. Hem. bu sefer istekapattırmıştı Gene o güniin aksa sem de gidemezdim Zira, bİ7İm mıvdı; İran matbuat müdüru bızım ı elçılikte Haricive Nazın şerefine Matbuat Mudurliiğu veya \nadolu | bir öğle ziyatftimiz vardı Protokol Ajansı ile ışHırliği etmeğe âmade J Miıdürü. bina Razmârâ'nm vurulolduğunu elcilimıze bildirmışti. j duâunu hahet vermekle zaten. bu Lâkın, ne yazık ki, bir sürü mali ı zıyafetin gen>e kalacağım bildirve teknik güçlükler vüziinden böy ' mek istemistir. le biı işbııliği teminine bizım tara* * * fımızdan bıı tur'ü inıkân goıui"meTshrandan avrılmama doeru bcnmisti ve zaten' Haricive Wkâletı de deıin bir dostluk ve hattâ hürmiz de sanınm bundan dolayı Sa ! tnrt hissı bırakan diğer biı devlet na ne musbet ne de menfi bir tali I adamı da Hüseyin Âlâ dır. Bu zat ır.at verebilmışti. i ile Razmârâ arnsında. gerçi, ne ıniBir yıl sonra, tekrar Isviçrede | zaq n e |ç u ]tür ne de vetişme tarzı bulunduâum sıralarda. bizim mat , jtiharile hiç bir benzerlik voktu buatla iran matbuatı arasında açı ?nıa bunun da obürii "ibi memlelan bır poiemıkten anlavacaktım kı j ketımıze karşı gösterdısi vakınlık yukarıda bahsettiğim neşriyat. kom | hemen aynı derecede idi Hüseyin şu memlekette gene aynı şiddetle Âlâ'da, mensub oldııeu hsnedanın aljp vürümüştür ve ne diDİomatık tarihî vasıflarını tetkik edocek omıidahaleler, ne de ora ve bura lur^am. belki de benimle bir kan devlet ?damlarınır. bevanatlan bu kardesliği bulabilırdim O, bir yannun önune geçememıştir. d»n da İranın Karasözlüler denılen Razmârâ'nın oiumüne o vakıt bir asi' aılelerinHen birinin danndıvh kat Hahr) acımışt'nı Hiç şiıphesız kı. v c kavnnnasının en iyi konuştuğu bu adam. ıktidara İranı bir nızam dıl Azprbavcan türkcesi idj Hü^eve huzur devrıne kavuştuımak e vin Âlâ da. bu dıli bilir ve konumelile gelmişti. Zira, rnemleektinin şurdu. zannederim Zira, aramızgerek ekonomık kalkınma ve gerek daki hususî ve sam'mî anri'":melermillî müdafaaca kuvvetJenme şart de benimle çok defa şu yârenliği larının ancak buna bağlı olduğunu yaptığını hatırlanm «îçimden size iyi bilirdı. Aramızda sık sık cere Karao^manoelu yerine hep Akiran yan eden hasbıhallerin bırinde: oğlu diyeeeğim geliyor Sizi kendi«Anmşik bir durumda kaldığımız me o kadar yakin buluvorum.» Ve müddetçe. demişti. pek tabiidir ki, fransızca olarak sövlediği bu cümAmerika bize yırdım elini uzatı le içindeki Karaosmanoğlu ile Amaz. Çünkü, böyl« bir memleketin, kiranoğlunu o kadar hiliı bir Türk her vanı »ökük bir torbadan farksız şivesile söylerdi ki. ben ona baştan olduğunu bilir ve bir nevi Çank başa türkçe cevab vermekten kenKaiÇek Çini tecrübesine girismek dımi zor zaptederdim. ten çekinir. İngilizler ise, karşılaLâkin, türkçe bilen bir çok Iranh rında istikrarlı bir hiikumet olmayınca bir takım sorumsuz kimse gibi Hüseyin Âlâ da İstanbul şivesi lerle elaltından iş görmeği tercih ;amndâ""Az e rV'" Ş iveini" P ek" Ikab. ederler ve «diviser pour regner» bulup bizlerle bu dilde konuşmakusullerini yüzde yüz tatbika kalkı tan çekinir ve daima ya fransızcaşırlar. Ruslars gelince, bizi, dışa yı, ya ingilizceyi tercih ederdi. Burıdan vurmaktansa içeriden yakma na rağmen onu kendime asla yahiuetmenuıimdlr. Çünkü yı isterler. Eğer biz kendi kendimi bancı re dagılıp çökmekte Isek onl»r Hüseyin Âla'ntn, giyinişi, terbiyesi bin kat daha memnun olurlar. Zirm. vt muaçeret usulü bakımından bao vakit Rus dostlarımıza «armud na, hep Tanzimat devrinin Osmanh piş agzıma dü>» diye «akin »akin devlet ricalinl haürlgtan bir hali beklemekten ba|ka yapaeak bir vardı. Bu adamda jarklılıkla garblıhk bir araya katılıp (sui generiı) fey kalmaz.» bir medent insan örnegi yaratmıfZavaUı Razratrl, bfltün •iysset ü. Gerçi, bu faslın baslannda da •istemini bu huzur re sükun pr*n löylediği gibi Avrupa kflltibrOnO «1 «ipi üzerine kurmak istedlgi ieindir mi| diğer bütün İranlı aydınlarda ki, anarşi utuurlanndan Wrinin aynı vasfı haizdiler ama, bu vasıf hıncına kurban Bufün olmuş Hüseyin Alâ'da «detâ temsili bir f ş gibi hatırlıyorum: Saat on« çeyrek mahlyet almış bulunuyördu, Hüjeyin Alâ, küçük ya»tt ATTU kal» Protokol Müdürü b«na teUfon etmi? ve Razmârâ'nın Megddl pa'ya (itmif, orta T« 1U« taK?ilinl İngiltere'nin en kibar kolejleıinden bıri olan Eton'da yapmış ve yüksek tahsilini Sorbonnes'da tamamlamış ü. Ondan sonra, gene ömrünün bü yük bir kısmını. kâh Elçil k Müste şfrı kâh Roma ve Paris gibi büyük merkezlerde Elçi olsıak hep Avrupa kıt'asında geçirmişti. Netek m, arada bir çok kerreler memlekej tinde Nazırhk ve Başvekillik etmiş ' olduğu halde ben, onun adını. ilk j defa birinci sınıf Batılı diplomatj lann adları sırasında New York'd=n I iş. tmiştim. «Birleşik Mılletler Emnıvet Konsevi^nde harb sonunun en ehemmiyetli meselelerinden biri olan Tran Azerbaycan'ı davası munakasa ediliyoıdu ve bu çetın, bu gürültülü münakaşada İran delegesi Hü^evın Âlâ'nın dı gibi se«i de bütün vayın cihaziarında en cok vükselen adlarrian ve sesleHen biriydi O 7amandan beri. bu m lletlerar«?ı teçkilât çevresnde Garb'ı veya Şarklı hiçbir dıp'.omatın. hiçbir Devlet adamının kendi millî da vasını bu deıece psalet ve «tacte» ile müdafaa ettiğini görmedim. Hü seyin Âlâ temiz bir ing lizce 1\e tam bir Avrupalı Devlet adamı gi bi konuşuyor ve yüksek, ince bir diyalektik usulü ile muarızlarını susturmasını biliyordu. İngiliz. Amcrikan ve Franfiz rad yo i^tasvonlarının bans böylece tanıttığı bu İrpn Büyük Elçi ini. bır kaç yıl sonra Tahran Hukumetinin Haricive Nazırı olarak karşımda BÖrünce kend si hakkında duvdugum havranhk bir kat daha artacaktı. Zira. havalimdeki genç, atıl gan ve dinamik Avrup^h tipine es ki şarklılara mahsus tevazu. nezaket ve göste1 işsizlik g^bi birçok meziyetlerin katıimış olduğunu mü şahede edecektim ve kısacık bovu ile çelimsiz cüssesi de ayrıca dikkatimi çekerek onunla Osmanlı Ve zirl Ali Paja »rasında »ıkı bir benzerlik bulacaktım. Işte, bunun üzerinedlr ki bugün kü İranlı Devlet adamlarının her j "ümtaz s.mas. bana, eski Tanzimat Devlet adamlarımızı hatırlatmağa baîlamıştı. Bunda da yanılmadığımı sanıyoıum Onlarda olsun, berikilerde olsun garp medeniyetine doğru yürürken aynı teenni, aynı vakar. Kendi millî gelenekleri nc karjı aynı bağlılık, aynı sadakat. Şuursul ve zâhiri garplılaşmad; n Ue aynı irkinti. Netekim, Reşit ve Âli Paşalar zamanının Tüıkiyesinde olduğu gibi ş.mdiki İran'da da alafranga dediğimiz züppe insan ör neklerin* hemen hiç rast gelinmez. Bizd* bu çeşit kimseler, İkinci Ab dülhamid devrinin mânevi buhran ları içinde turemeğe ve illetli te»irlerl t« Edebiyatımıza kadar yayılmağa bajlamıjtır. (Arkası rar) = = = ~ İİngiliz radyosunun neşriya İngiltereyi birbirine katt I İngiliz radyo ve televizyon idaresi (BBC) kısa zaman içinde ikinci defa olarak İngiltereyi birbirine katmıştır. Geçenlerde çok fazla heyecanIı ve korkunç bir romanın televizvon tarafından perdeye aksettirilmesi sert tenkidlere sebeb olmuş. bunun etrafında haftalarra tartısmalar cerevan etmisti. Şimdi de BBC. dinsizlik propasjandası yapmakla itham crlilnıck tedir. İnailiz radvosu her hafta (İ'mi Humanizm) saatinde tanınmıs bır cok kim?elere konu^malar vaptırmaktadıı. Geçenlerde de tskncva Üniversitpoinin Psikoloü Prof"=ör 'erinden Bayan Margaret Kni"ht in konuşacağı ilân edilmişti. Avnı zamanda bu konuşmanın şu başlıgı bulunduğu da bildirilmi? büsbütun artmışü. ti: Kısaca tngiliz kadın Psikoloji « Dinsiz ahlâk!» Profesörü şöyle diyordu: E=asen bu iki kelime. bütün « İngiliz mekteblerinde dın Inailiz kilısesini. papazlannı a derslerı mecburi olmrimahdır. vaklandırmaya, bütün dikkatle Bu. doğru değildir. Çocuk'arımırini BBC'nin bu konusması üze zın kafalarını gene yaş!annr'a rinde toplamaya kâfi gelmişti. din efsanesi ile doldurmıyalım. Acaba bunun gerisinden ne çı Çocuklarımıza şunlan anlatmalıkacaktı? vız: «Bugün bir çok kim«eler, İskoçvalı Üniversitenin P^iko Noel babaya inandıklan kadar loü Profesörü buhınan kadın ko Allaha da inanıyorlar! Şeytanın nuşmava baslavınca. tnff'ltere^e da mevcud olmadığına, peri madine bağlı ?evrelerde hevecan «aüarındaki devlere veya cadılara benzediğine inanmaMadırlar! Fa <at çocuklarımıza ilâve ederız ki. başka insanlar da baska türlü düşünmektedirler Fakat bu çocukUrımızın büvüdükleri zaman bu hususda şahsi kanaatleri ni edınmeleri lâzımdır.» Londra c^zetelerinden bazılan na bak'lacak oluısa. biı çok anglikan papazlan buraya kadaı din lemişler ve bundan >onra da radvolarını ıtvân hareket'eri üe kapamışlaı ve iethal BBC'yi p;otestoya başlamışlardır. Fakat (Allahsız) ilân erli'en İskoeya Üniversitesi Profesöıü Bayan Knıght, konusmasına devam etmiş ve şunlan da ileri sürmüstü: ' « İncil. medeniyetimizin bir nu beürten bır konuşmadan farkeseridir. Çocuklarımıza ondan, sırdır!» Bu gazete fu teklifi de yapmıj Yunan mitolojisinden bahsettiğitır: miz ?ibı bah^etmeliyiz!» • BBC. komünistlere •nikroBu konuşma bütün Londra sra zetelerini hcvecnnla isyana scv fon bapında ver vermemektedir, veriyor, ketmistır Bunlar bir kaç eünden neden Allahsızlara yer beri BBC'vi şiddetle tenkid et onlara da vermemelidir.» mektedirler. Yalnız Daily Mail gazetesi tenDaily Tclegraph gazetesi de <idlerinde fazla ileri gitmemiş ve BBC'yi ve konuşmayı yapan ks Bayan Knight'in bu konuşması dmı sert bir lisanla tenkid et karsısında gösterilen heyecanın mi? ve şövle demiştir: «Bu. ta î ve izhar olunan geni? endi?elerin addüzevcatın veya erkeklpr ara | üzerine dikkati çekerek şunu »or sında evlenmenin normal olcluğu ' muştur: « fTristiyan dini, böyle bir konuşma ile yıkılabilecek kjdör zayıf mıdır ki, şu şekilde e/ıdişeleniyoruz?» Daily Mail. Hristiyan dimnuı sağlam olduğunu ispata çalışm ş ve bu heyecanı doğru bulmadığını da kaydetmiştir. | (B.B.C.) de (Dinsiz Ahlâk) mevzuunda bir kadın profesör tarafından verüen konferans | kiliseyi ayağa kaldırdı, bütün gazeteler hücuma giriştiler 1 = = 1 = ş = 3 = *** 1 Şimdi tartıçmalar yavılmaktadır. Geçen pazar bütün kiiı?elerde papazlar İskoçyalı Ünıversiten'/1 kadın profesörü aleyhınde ko nuşmalar vapmışlardır. Hemen hemen bjitün İngilteredeki kiliselerde pazar günü başka mevzu gorüşülmemiştir. Şimdi de İngiliz Radyosunda (BBC), İskoçyalı kadın profesöre verilecek cevab hazırlanmak tadır. Bunu da, bir profesörün karısı olan Mrs Ralpb Morton'un vereceği bildirilmektedir. Kiliselerde papazlar, bilhassa çocuklann o gün radyo başlannda buunmalannı ve bu cevabı dinleme'erini istemişler, annelerle baba'arın bu noktaya dikkat etmeeri gerektiğini anlatmışlardır. BBC ise buna şu şekilde cevab vermektedir: t Bayan Knight konusmasmı geç vakit bütün çocuklar uyurken yapmlşb!» Hâmi S. = 5 5 = i i îlalyada alenî flörtle mücadele La Spezia. (Kuzey ttalya) 17 (a.a.) Sinemalarda öpüşme vasağını tatbik ile vazifelı polis memurları dün gece burada vasaea riayet etmiyen ilk çifti yakalamışlardır. İsimleri kara listeye yazılan bu çifte, tekrar iuç üstü yakalandıkları takdirde ağır bir ceza verileceği ihtar edilmiştir. Sinema müşterilerinin, flört eden çiftlerden ?ikâyet etmeleri üze rine, Turinde de aynı kanun tatbik ««dilacektir. Isveç Mehtubiart Istaıtbula gelip giden bir Isveçli kadmıtı duymağa alışık olmadığımız intıbaSan Yazan: Or. Na)a< Kökllrk Stockholm tsveçln tn büyflk ve ağırbaşlı günlük gazetesi I>genj Nyheter gazetesinde çalışan kadın sanatkârlarından Mme. Ver» (Engstam) bu yaz Utilinl litanbuld» geçirdl. Memleketimiz* İlk defa g«len bu sanatkâr kadınm Cumhuriyet namına görüserek intıbalarını rica ettim. Konuşması bütün müne\Terlerimiz için ibretle okunacak mahiyettedir. O anlattı b«n yazdım. Söylediklerinl aynen naklediyorum: «Bilirsiniz Isveçin yazi kı»« ve günefi kıttır. Bu yüzden biz tsveçliler yılda hiç olmazsa blr def« daha güneşli ve sıcak bir diyar» seyahat ederiz. Daha ilk okum* çağımızda bizleri en çok alftkalandıran mevzuların başmda (şark masalları) gelir. Binbir gece hikâvelerile, uçan sihirli halılarile bunlar öyle tatlı mevzulardır kl, 20 nci asrm tekniğine uygun çesidli mekanik oyuncaklarına rağmen, bütün Avrupa çocuklarında olduğu eibi İsveçli çocu&u da daha en masum çağında şark efsunlar. Bu itibarla eski şark âleminin büyük merkezi İstanbulu görmeği çok arzu ediyordum. Ben Avrupa dısında yalnız Tunusu ve Cez?viri gordum, Afıikanın müstemlekelesen bu şimal <ısmı beni tatmin etmedi. Geri kalmıs milletleri mednnî mü^temlekeciler ne kadar iyi idare etseler. tekâmül o memleketin esas bünve?inden ziyade idarecilerin iktisadî menfaatleıüıde semerelenmektefır İstıklâl olmıyan bir diyarda kiı'lc ve ferd hürriyetine duskün biz r sveçlilerin tatmin edıimemize ımkân yoktur. Ben bu bakımdan Türkiyeye karşı daima bir hayranlik j duvdum. Cağrafî vaziveti itibariie, I asırlarca muhtelif devletlerin siyayacağımı bilmelisin. Annenle uzun uzun konuştum. İnsan, senın gibi bir unvana ve asil bir isme sahıb olunca, onun şerefini muhafaza etmesini bilmelidir. Bence, üç meslekten birini seçmen icabediyor: Ask.srlik, adliye, diplomasi. Bu me seleleri her halde sen de eni konu düşünmüş olmahsm. SaintCyre's mi gireceksin? Hukuk tahsiliml yapacaksın? Yoksa liyasl ilimlere mi meylin var? Oldukça uzun rtren bir »e«»i*lik oldu. «Babaı sıska parmaklarını kenetlemiş, elleri masa örtüsü nün üstünde, oturuyordu. Zamanla yuvalarına gömülen bir çift yuvarIsk akik haline gelmi» mini mini gözlerile dikkatle bana bakıyordu. SabırsızUndı, lualini tekrarladı: Söyleten», a* olmak UtiyorsunT Cevabun tabutea gfbi p«tl«A: Retsam... Babam yerinden mçradı. Annem, bu bahsl benimle dah» mrel konuş mu? olduğu için fvimıldamadı. tBa ba» hayretler içinde, tekrarladı: Ressam mı? dedin? Lâğınncı y^hud lşportaa dtyormuş gibi, bu kelimeyi tücsintt ile ^öylüyordu. Fikrimi açıkladım: Güzel Sanatlara glreceğim. Kendimde resme istidst görüyorum. Jannson de SaiUv'deki h«tftmltr dÜrtircD berlerie Paris ve Viymna moduını anında kuşsnan •üt hajvımlarınızla yamalı ve yııt'k glyinen T« hattâ çorabsız ve ayskkabuns Tttandaslannız aynı cadd«i*rd« yanyanadır. 11 ay jüneşiniı eksik olmaHŞı halda bnallthanelerinlzde ve ekseriy»tİB meakenlerinde gün ışığı volt tur. Güneş altında giineşe hasret yaatyanltnn yınuıra güze! plâjlaruuB modern mayslu genclerle uIUB dorüu yaşlılarınız doldurmuş... Kültür hamlenizin en büyük eseri olan lltln alfsbesile basılmış Baü klâsikleri tercümelerinln yanında aynı kitabevlnin vitrininde, inkılâbınızın «n büyük düşmanı taassu» bıun ıcmbolü Arab harfli dinl levhalar tejhir olunmaktadır. Minarelertnlzd* ezan okunurken bitişiğlndekl plftk mağazalannın hoparlSrSanatkâna taUakvidjt «ekllmlı bir nmai lerlnden yukselen u m b t r e rasp» kın aihlrll uçaa halıamda famd* mclodileri daha yaygarahdır. sf ihtiraslannın düeLlo Türkiyenin hiç bir zaman hiç Wr rek, mari finifocmah aans^n İ*r«çBef Mirhk muhtes*m camllertnldevlete tâbi olmayıjı en büyük bah 11 hostetlerd* farktn hürrtyetltrinl tahayyül etmeğe başldua. Fllhaki zin yanında en sefil Batı mlmarltiyarlığıdır. Türkiye topraklannın büyük ka daldığun hulya âleml 11« bu lin* mflsaade, müsamaha •• hattâ bir kısmınin Asyada bulunmasına günkü modern Türkiyenin bir alâ tahammül etmek insafsız blr komrağmen Avrupa camiasma dahil o kası yoktu. Fakat Avrupayı tltre pozlsyondur. Müzelerinlzi büyük bir levk T* luşunun bence en tabiî âmili, is ten zaferlerle dolu mazinizi ve hey tiklâline olan hassasiyetidir. Bu betli ecdadmızı düsünmekten de gıpta ile gezdim. Bunlar hakikaten. nefsimi mahrum edemedim. eşsiz birer hazineair. Fakat müz« nunla beıaber şunu samımî olaıak Eğer denizden veya karadan mem dışmdaki sosyal sefalet bence daha itiraf etmelivim ki: İsveçte Orient : ve Türkiye melhumlan birbirin leketınize gelseydim aradaki tran miihimdir. Tarih n bir kısmı hal sıt memleketler beni bir yandan için harcanamaz mı? Yığın Ue aldcn avrılmaz tek bır seî^boldur İşte b"n de memlnketime hâs bir Tüıkiveve vaklastınrken diğer ta tınlar, elmaslar, yakutlar ve zümitivadla oncedçn verımiş hükünı raftan; çesidli milletler ve muhitler rüdler sosyal spfa'eti yok etmek beni Türkiveyi düsünmekten alako için kâfi ve hanâ artsr bile. Çünlerle Tüıkiveve aeldim. yacaktı. Bu hakımdan havadan u kü kütlenin sosyal ve iktisadî ızBu neşin hukümlerımın biraz da eakla doeru mer»ilo'*'>':iize oplmek ha romantık bir mnhivet almnsına le aramıza hiç bir mânia girmemiş tıabını önlemek daha büyük bir s^ct^S!m nr>kıl vasıtası da amıl o! oluyordu Sabahlevin Stockho'.m varlıktır. du. SAS ucaâ) ile Stockholm'den den ayrılarak aksama doğruca îsTürk dostlarımla görüşürken bahavalanıp bcvaz bulutUr arasında tanbula> varm=k şarkın füsununu na birisi (biz bize benzeriz) sözünü : beş bin metre yükseklikte doğı u bana daha çok hissettiriyordu. nakiett . Ben, Türkiyede gördüğüm tstanhula yol alırken. uçağm eeniş ileri ve geri. müspet ve menfî teGerçi Türkiveye eplm°den evvel ve rahat koltuğiınria kendımı hayal mesud vesilelerle kadın ve erkek bir zadlar zıncırinden sonra bu hususâlemine kaptırdım. Benliğımi şarçok Türklerle tanışmıştım. Kendi taki intibalaımı avnj şekilde Türklerinden vatanlanna aid bazan re ler için formüllempm icab ederse: alist bazan idealist, bazan methe «Biz herkese benzeriz. fakat hiç bimi ta ı'siye etti. terch a Baba» iskemlesinin üstünde der. bazan tenkid eder göriişlerini rine benzemeyiz!» şeklıni dinlemiştim. Türkiyeye aid bir kaç edececim. kıvrandı. Bence en büyük lrufurunuz or Demek ki bütün emelin bu!... eserde okudum ise de (görmek) ile Ressam olmak!.. Boyacılık etmek!.. (dinlemek) arasındaki tezadı nef tayı ihmal edişıniz ve bulamsvısısimde bir kere daha tesbit ettim. nızdır. En büyük üstünlüğünüz de Çok güzel, doğrusuL Bunu kısaca izah edeyim: askeri cengâverliğiniz ve gönlünüz Ama, zannederim Rembrandt Türkiye, hakikaten Avrupalmm dür. lar... Raphael'ler... Manel, Renoir.. tahayyül ettiği Lüzumsuz bir sahtekârlığa dal«Baba» eofmuftu. Devam etti: düşündüğü ve Orient değlldir, fakat Türkiye madan intibalarımı sıraladim. İs Sahibinl aç bırakan bır meshakikl manasında Batılı da de tanbuldan iyi hâtırslarla ayrıldım. lek!.. Bir atölyede, yirmi bes kişiğildir. GSrüşüme göre; Türki İstanbulu gelecek seyahatimde danin önünde çınlçıplak toyunan ye: Doğu ı Batı moaayiğidir. ha başka bulacağımı ümid ediyokırılann resinılerini yapacak... Ed Gerilik ve ileriliğin blr kompo rum» gard, sen deli olmujsun!.. Sonun zlsyonudur. İstanbuld» 8yle bultsveçll muhatabımla sörü^neda, boyalı kalemlerle grup resim varlar, öyle yapılar gördüm ki ken leri yapıp yoldan geçenlerc fap dinizi bir Avrupa şehrinde sanır miz burada sona erd., Halbuki h^n kanı uzatarak dilene dilene kaldı sımz. Bunlann bir ksç kilometre görüşmeğe başhrken soruhcsk o kadsr çok sual hazırlam'shni " i; dırımlarda fürüneceksin... ötesinde «gecekondu» diy» Isimo sözlerini biti: ince sorulam. • ı Annem ıe«ini jrükseltmek cesa lendirdiğiniz öyle »emtler gördüm topyekun cevablandığım göruı:ce, ki bunlar» Tunus ve Ceyazirde biretinl gösterdi: soracak yerde duyduklarımı dü Stanitlas, daA, Idgard'uı b«l 1* rastlıyamazsınız. Hayat »tandar şünmeğe başladım. Öyle tahmin ekt d« rwm« iftidadı rardır... Bü dı çok yüksek olan, konforu ihti diyorum ki; okuyurularım da şimtün r«n«mlar aonunda dilcnei ol yac telftkld eden tsveçt» bllt olmı di aynı sekilde düçünmektedirler. yan mükellef buz dolablan ktılmazlar ya... İki gSxfim, Bohem hayatı, mfl lsnan İstanbullularm bir kısmınin Belediye Imar IVIiidiirlüğü evciklerinde teldolabı bile yoktur. zücle, orkestr» II* karısık, opera Faytonların yanıbaşmda mükellef Yükselt Muhendls Eıvugru! Menfese, komlk tahnelerinde güzeldir. Ama Cadillac ve Buic'ler hareket halin ttnar MUşavirligl Muavinlıği uhdesine kadar! Bizim ailede bir Fransa dedir. .Milyonluk İstanbulda bol de kalmak üzere Belediye Imar MüolirMareşali, bir Meclis Reisi, Natw otobüs ve merro işletecek yerde lüjüne vekâleten tayin edUmi?fr leon n i ün bir yaveri, blr Temyiz garib bir «dolmuşn icad etmişsiniz. azası... hasılı memlekete şeref ver Amerika ve Avrupa entellektümiş insanlar vardır... Ressam olaelleri kadar ol.Sun ve üstün Türkcakmış! Elin değmişken ip cambazı Dahiliye Mütehassısı lerin yanıjıra ort'cağ müteassıbları olsana barı! Edgard, sana düşün yer almaktadır. Türkler arasında i • Seyahatten dönmüş olup mek için 1 ekime kadar mühlet ve iç değişikhği k?dar dıı değişlk| hastalarını kabule bajlariyorum. mısiır. Taksim Şehidmuhliği He çok bariz olarak gSrülüyor. tar Cad. N* • ' ÇAtkam rar) Türkiyeile Almanya arasında saç kesme müsabakası yapılacak Frankfurt, 17 (T.HA.) Üç ki |iden müteşekkil bir Türk berber ler heyeti buraya gelmiştir. Bu heyet Türkiyede, Türk ve Al man berberleri arasmda bir saç kesme müsabakasınj organize temek için anlaşmalar yapmıştır. 26 şubatta Ankarada ve 3 martta da İstanbulda iki müsabaka yapılacaktır. Alman berberleri Türkiyeye ken di model kızları ile birlikte gideceklerdir. Nikalanmız gelmiştir I Oto **" Şehidmuhtar Cad. No. »1 Takjlm. Tel: 83878 M H I İ r MUHTELÎF EBADDA •••••••^ MUHTEJJF EBAODA Krayada s*n sistem bir sil« inşa edilecek Toprak MıhmıUeri Ofisl muht«lif iftihaal b61(el*rlndckl lilo v* anbar lnfa'tına hızlı dcvam «ımektedir. Ayrıe» Ofli, bir hububat anbarı olan Kotıyada altmif bin ton kapatisede «on tlltcm bir ıllo Injasın» karar vermifUr. Kırk be| milyon liraya mal olacak bu «Uonun lnjaatma onumuzdeki ay tçind» baslanacaktır. Nazmi Yalçın I Seksoloji Yayınlannm Son Kitabı: Kadın denen meçhulü tanımak, kadın karsısında muvaffak olmak ve onu bütür, cinsi ve runî hurusiyetlerile anlıyabilmek için bu kitabı okumanız şart tır. Kirsey Raporu, Prof. Dr Kinsey ve arkadaşları tar4fir.^^« Amerikada. 6000 kaMınla teker teker k onuşmak suretile cinsi hayatlarının en r.ıahrem aiH ifsiatı toplıyarak tam 15 yılda hazır lanabılmıştir. Bütün riva ve yalan porıielerini yırian kadını meçhııl olmaktan çıkaran bu muazzam eseri, cinsi hayatın sırları hakkındi daima en kalıtelı kıtabları neşretmiş olatt SEKSOLOJİ YAYINEVİ, Türk okuyucularına kazandumakUı iftihar ede K İ N S E Y Kadînlarin Cînsî Hayatı R A P O R U Hakkmda KİNSEY RAPORUNDA BU LACAGINIZ BAZI BAHİ SLER: İt Evlenmeden önceki sevişmeler ir Evlenmeden ön ce temaslar ve bunlann ınâıtarı + EvtiUkteki vıünasebetlerin tchlili +r Evlilik dışı temnylartn sebeb ve neticeleii + Howosek~iıel mvucısebetfer •• Ci'i.'î heHoıi'usek~iıel mviıcısebetfer . * .^ yecan kaypaklanmn çeşidleri VP tatmin nisbetleri ' "' •k Cinsi heyecan. orgazn ve bıoî'aro tesır jden ruhî âmiüer 200 sabiie 2.5 Lira. «CUMHLRİYET» İn Teirikası: Vr Bekorın I SEVGİLİLERİ 0 ğümüz îirada. îsabelle bana: Edgard, dedi, amcanız Horace, Makyavel ayannda bir adam. Size plânını izah etti mi? Şşt! Susun, utanıyorum, dans edelim. Bir vals yaptık... bir polka yaptık.. bir mazürka yaptık... îsabelle'i büfeye götürürken Horace amca yanımıza yaklaştı. Peşi sıra galeriye gelmemizi işaret etti. Kumpas kurmakla meşaul bir muzip adam hali vardı. Aslında, bu maceranın çok hoşuna gittiğini sezıyordum. Yavaş sesle bize: Çocuklar. dedi, muşambayı kâfi derecede cilâladınız. Size, mösyö ve Madam Dupont adına bir oda kiraladım. 344 numaralı odadır. Anahtar işte. Oda üçüncü kattadır. Saat dokuz buçuk. On bir buçukta gelip beni bulur musunuz? Bir masanın başında oturacağım, önümde de bir şişe ekstradry bulunacak Çabuk, sıvışın!., Ağzının Yazan: MAURİCE DEKOBRA Öğrenmek mi istivorsun? Söylnevım O gece, hakikaten. Continantal'de bır Kızılhaç balosu var. Eeey? Mızraklıların ilk kadrili ile son vals arasında. size bir çürpıız yapacağım .. Ondan sonra, vurpatlasm çal ovnasın!.. Amca. vallahi emsaliniz yok! Horace amcaya olan hayranlığım yüzümden okunuyordu. Amcamın bu çok hosuna gitti. Nazır, aklı başmda olsaydı, bana Harbiye Okulunda strateji profesörlüğü verirdi, dedı. *** 14 mayısta, gece saat dokuzda, Bınbaşı de Beaugencel, Kızü Haç balosuna, kolunda pembeler f>iymis çok şüze! bir ki? olduğu halde. kasıla kasıls girdi. Kalbim, ^e vincimden küt küt atıyordu. Orkestra, nisan i"bessümü havasını çalmağa başlamıştı. Isabelle'i dansa davet ettim. Harbiye mektebi talebelen arasında, pistte donduğü Çeviren: HAMDt Gayet çabuk sıvıştık. Saat on bir buçukta, İsabelle'e yardım ettim, pembe robunu, birlikte beceıiksizce kopçaladık. 344 numaralı odanın eşiğinde »on bir defa daha öpüştük, balo salonuna indik. Horace amca oradaydı, Bir puro içiyordu. Masasına dogru Uerlememizi işar«t etti, bizi dah* iyi tet kik etmek için tek gözlüğünü sol gözüne oturttu. Neşeli ve mes'ud halimiz, bu ka çamakta muvaffak olduğumuz hak kmda kendisine müsbet fikir vermiş olacak ki, kadehlerimize şampanya doldurdu, komik bir ciddiyet le: Askerler, sizden memnunum! dedi. IV K'TVPbti: MESLEK SEÇİTORUM İkinci bakalorsâ imtihuuau dıkten lonra. Champmesni] şatosunda mekteb yorgunluklarımı dın lendırmek üzere Bourgoune'a gittim. Annem, diplomamla iftihar edijordu; bana güzel bir altın saat h,»diye etmişti. «Baba» bana sadece. dudaklarımn ucu ile, bir iki tebrik kelimesi söyledi. Beni bilhassa, istikbalim hakkında konuşmamız için görmek istiyordu. Bir temmuz akşamı, kütübhanede, bir harb jurası akdettik. Sahifeleri hiç bir zaman açılmıyan nefı» cildli kitablar, Ganj nehri kıyısın daki dokunulmazlar gibi. raflarda dizili duruyordu. Hckimlerim olan annemle «baba» mın karşısına çıktım. Kendim de maznundum. cBaba* fu son bes sene zarfında çok ihayarlamiîtı. Çilftlik «hibi «sılzade şimdi askisl kadar çalııkan değildi. Ormanlannı, erazltinl, göllerint r* lflerml yaktil» olduğu kadar dikkatle kontrol ede miyordu. Eskiden beri mevcud k«raeiğ?r hastalıjı onu kemiriyordu. Safra keseslnden amellyat obnuj•u. O akşam, enkizlsyon mahkemesi reisi gibi ciddî bir t»vır aldı, bana şu suali sordu: Edgard, on seklzini sürüyorsun. Hayatına bir istikamet vermeği düfünmek lizun. Sana, mer kllne llyık >Ax terbiy» verdlm. F» kat M M Mtttn BmrflBM bakaau r. Saüh Bozoğlu da sıkı tutunl eaa, tahıillal bu rokU üvkte*