Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 Ocak 1955 «DIPLOMAT YAKUP RADRI R.ARAOSMANOGLÜ ©1 irkef suyu ((Cuybar», cadeleri«hıyaban^kaldınıu kızları «duhteri nâ'efte» olan diyar Bü+ün bu âiemi bir Divan Edebiyatı havası sarmış gıbıdir. Burada konuşanların kimi Bâki'den, kımi Nâili'den, kimı Nedim'den bir takıra mısralar okumakta sanılır. Baştan başa (İmale) ler ve (Med) lerle dolu guzel, âhenkli ve ihtişamlı farsça heı neye dokunsa o jey, derhal şiirin binbir çeşid rümuz ve istiârelerinden biri şekline girer. Meselâ çirkef suyu (cuyubâr); caddeler (hıyaban); kaldınm kızları (duhteri nârefte) olur. Bu hayal ikliminde, eski minyatürlerın badem gözlü dilberleri de eksik değildir. Koyu lâciverd parıltılı sıyah saçlanıiı dalga dalga omuzlan üstüne salıvererek etrafınızda Hırâmân olmaktadırlar tıpkı Ferhad ve Şirin devrindeki gıbi aşk ve sevdanın emrinden baş ka bir |eye boyun «gmezler. Ne paranın, n« süsün, n» de dünya gösterişlerinden herhangi birinın esiridirler. Tanıdıklan tek kanun gonül kanunudur. Râm olduklan •rkek bıınlara otur der, otururlaı. Kalk der, kalkarlar. Agızlarından «Belii, •özünden başka bir eevab çıkmaz. Sokakta yürürlerken çadır denılen adi basmadan örtülerini öy'.e bir açıp kapayışlan vardır ki, kadın isvesınin ve yosmalığın ne olduğunu iasan ancak o laman anlar. Nasıl olmuı da Pierr» Lotl, Aı yade'ıinl bunlar arasından teçmemiş? Zirm, Şarklı kadının tn hâlis, en katıksız örneklefi a»ıl bunlardır. İran"a gelıp gittikten sonra Av ruparun bütün kızlan, bana bırer genc erkek gibi görünür olmuslardı. Bakışlarım o kadar sert, yürüyüşlerini o kadar dik v« tSzlerinl o kadar katı bulmaja baslamı*tım. s anatdunyasınaa Cl'MHURÎYPk BC9 dylesine kapanıp kalmıştır ki, dı lerce insanın el ve kol şarıda bir başka dunya var mıdır, dayanır. Yabıız varlık kudretleri yok mudur, duşünmez meşeul ol mi? Hayır; hattâ, polıtık nufuzları maz bıle. Nıtekım, ıkide bir Tah dahi. Umumî seçımlerde oy çoğunran'da İngilız Buyuk Elçılığinı taş luğunu Ağlara bu yan ecir insanhyan ve içeridekılerı, her defa, ka lar temin eder ve bir ihtilâl anın Ş Paııl Gachet adında yaşh bır Gofh'un canına Jtıydığı ev burapılarım sımsıkı kapayıp saklanmak da bunlann efendıleri lehine ayak § zat. m=nıf re=sam Van Gogh ile ndır. Son senelerde butün sanatNitek'm, zorunda bırakan ayak takımının. lanmasınflan korkulur. = Cezanne, Renoir ve Pıssarro'nun ieverlerin görmek istedığı yexİngıltere Kıallığının daha düne ka Akayı Musaddık da politika ala = eserlerınden müteşekkil kıvmetli lerden olmuştur. Modern sanatın dar, belkı bugun hâlâ, nasıl bir nındakı dokunulamamazlığını, me = biv sanat koleksıyonunu Paıisteki hayTanlan Fransanın güneyindekl kudreti ifade ettığının farkında busluk sıfatından ve sokak halkı E Louvre muzesme baiıçlamıştır. bu küçük kasabaya, bu ev yüzun değildı ve Musaddık, Büyük El nın sevgısınden zıyade bu kitlele = Tabîoların butun kıymetın'n dort den gozlerini dikmişlerdır. Çünkü o sanat şaheserlerini orada çıyi memleketten koğarken beîki lerın sadakatme borçluydu. E milyon lırpöan aşaçs olmaHığı, mevdana getinniş. büyük bü sanavnı muhimsemıyışe kapılmış buKaçar hanedan'nı. Ahuntlar sı = anlayanlar tarafından so\ 'enmekatkârın acıklı akibeti de biirada lunuyordu. nıf ını ve \*akıflar gıbi dinî kurumla | tedir netıcelenmiştir. Lâkın, İran'ı yalnız bu kara ca n tasfıye eHen Rıza Pehlevi yal E 8l yaşındaki ihtiyar adama, bu Van Gogh'un son iylannı geçir hıl sokak halkından ve Musaı'ık nız bu derebeylık mues'pselerine = eserler, vaktle doktor olan badıği bu evde her şey olduğu gibi gibi oezbesı tutmuş kimselerden i dokunm^ktan çekınmıstir Hattâ, 1 br.«ınc5an kalmış ve baba yadıgâmuhafaza edilmiştir. Yatağı, mabaret sanmamahdır. Gerçi, her başka bir bakımdan, bu müesse E rı. ihtiyar Gachet'nın evınde sısası ve sandalyesi aynen durmak mılletın mayası ancak kendı çoğun s>elerden en muhımmi telâkkı o E ^ak hâtnalan uzun müddet Uzetariır. Hiç kimse onlara dokunaluğunu teşkil eden halk tabaka lur.ması lâzım gelen Kaşkayılere E leyip canlandırd.ktan sonra şımmaz. 'Evin sahıbi dahi onlan kullarile Musaddık gibı re;h"!ılerHe karşı bile her hangi bir şiddetli = dı Louvre muzesme bır sanat yalanamaz. Ancak bir müzede olbelli olur araa, İran'ı ve İranhyı tedbır alamamıştır. O Kaşkayıler E dıgârı olarak ınt.kal etmıştır. duğu gibi hürmetle sejTedilir. daha iyı aniamak ıçin bıraz da yük ki, soylan Tuık ve dillerı turkçe E Bugunkü yaşlı adamin babası Hete »ahibl tarafmdan lçtnd» sek sınıf msEnlarından bahsPtme dır. Kendı torelpn. kendı gelenek E Dr. Gachet ha) atta ıkea, hiç usakladığı çanat hazinesi LouvTe'a miz îâzımdır Zıra, devlet ve hü lerile sılphlı bir aşıret hahnde, tıp E mursamıyaıı Van Gogh'u takdır e hediye edı'dikten sonra şöhretı kum.=t başına geçen'er çok defa kı eski Atalarımız gıbi, yazm yay = dıp çalışmalarım teşvık eden, bir kat daha artmışür. Eski mobımlar arasın^îan çıkmıstır laklarmda. kışın kış'ak'arında ya = hattâ rahatça resım yapabilmesi bllvalan arasına şimdi günün Fransaria solcular '.Bizim mem ş&maktadıriar. Reıslerınin taç ve = ıçın ona evinde yer Eyıran bır lcablanndan olan bir televizyon r leket iki vüz ailpnin eli ^''pr!ir » tphta Sddakatleri de hayli şüphe İ «aijatsever diye tanırmışur. O cihazı da kanımıştır. Alt katındeğersu gorulen Van derler. Burada da İranın siyasf ve e IHır Zıra. bunlar. ikide bir her E vakıt d» bulunan 0 zamanın «CaW de konomık kaderıne hakım olarak 1 hansı bir haksız muameleye veya = Gogh'un sanatı, bu alâka ve yala Mairle» gi bugün «Caf* a Van Bağ'i; sahibi ve Van Goçh'un içlnde ömrünün son ?ün lerini geçirdiği oda ki bin a'!e go^terılir Bunlar ekse tpzyıke usradılar~ mı gö/'erinin bu E kınhğı karşılıksız bırakmanvş, Gogh» adını almıstır Bu, sanatrıyetle Frenklerin ^Seigneur ter tsç ve tahtta olduğunu söylemek = olmeden iki gun evvel kaleme Oise» kasaaasııırl?k e\ ınde 'ıe ködar mutevazı evın duvaılarını Gogh ıie babasının dostluğunu kârm hâtırastnı bütün binaya teş = aldığı v>asıyetnamesınde tablola noir ile dığer «Impres'ionıst'i ler su^!e\en tablolardan bugun «Au daha doğrusu doktorla buyük rril etmek lçin gösterilen blr gayrien) dediklen bü\ük arazi sahıb ten aslâ korkmazlar. E rmdan bır kısmını doktora bırak de res m yapmışlar ve bu resım versSurOise» da bır boşluk ka! ha^tası arasındaki yakın müna retten ziyade sanat dehasmı üân leridir ve hâlâ eski feoda! derebey (Arkası var) = tığını yazmıştr. lerden gene bir kısmını ev sahi mıştır ama derin bir sanat hâtı sebetleri anlatan bır kitab yazı hususunrfa lzhar edilen bir kaük fartlan içınde vaşarlar. Meselâ rası ile bu boşluğun kapanması j'or. Babasının Van Gogh karşı dırbilirlik, o kahvenin müşterileDenizj oHan tzmirde aidatlı ğ O zaman ehemmıyet verilmlyen bine hediy» etmişlerdir. bunlardan birınin 100 köyü mü Louvre şimdı, evvelâ babadan sahibi tarafından yazılm=ıkta olan sma otıırup da resmini yapürdığı rinden olan büyük bfr adama E bu sanat eserleri bugun büyük acentalık kurujor vardır' Onun zengınliği bu 100 köy veya çiftlikle ölçülmez. AnD*ni?cilık Bankası, lzmır »cenUsını İ bır kıymet ifade etmekte ve söy oğula ve sonra da kendı galerıle hir kitabla doldurulmağa çalışıl masa bueun oğ\ıl tarafından va karsı haklı eörülmesl lâzım gelen zıl?n kıtabın t^^arUnıp düşünül bir saygının t«ahürüdür. eak o köylerde o çiftlıklerde yaşı «aıdatlı acenta» haline sokmağa karar E lendıği gıbi milyonlarla ölçülmek rıne geçen hazıneyı uyaretçilerme maktadır. vermıçtır Kâr nısbetinde' âidat «lacak I tedir. Çunku ihtiyar Paul Gachet, Van cu5u massdır 1S90 da Van ' Doktorun «AuversSur açmıştır. Bir .ki hafta evvelısir.e T. A. yan ve çalışan nüfusun sayısın» «centanın bu sekilden daha fazla rangöre ifade olunur «Filân ağa 20 dıman tcraın edeceği alakahlarca lfad£ ılllllllllllllllllllHlllllllimiililllllllllllllinillinilllllllllllllllllllillllllllllllimiliaUMIIIIIIIIIIllllllllllllllllllllllllllllllllllllll IIIIUIIIHIIİtlllllIİlllllll IMİHHIIIUJIflllinniilli:ii:i:lllMlli]IMIllUUnftMnillIfHIMHMMI?IlinillUIMIIIIIMMlllHUlUI»l1i:intlIfUfM1tlltf1l!IIIIHriini111TrfttIIITtllllIllllltr?: bin filân Hanum 40 bin cana hük olunmaktadlr. Bu auretle yolcu ve yük meder.ı denilir Zıra. bunlann var navlunu bakımından di^sr femılere kar;ı geniı bir rekabct yapılmif olaiık kudretleri emirlerindeki o hm cakt:r. heyecan uyanJıran büyük bağış Fransada taşralı varan bir ihtiyar, Van tablolarını Louvre Gogh'un kıymeti dört milyon liraya müzesine hediye etti sevınç v i I \ Lâkin, hemen ttiraı tdeyhn ki, bu lertlik, bu diklik v« bu kablık tran dönüsfi Avrupanın yalnn kadınlannda degil bütün eemiyet mimarisindt v« bütün yaşarıs tarfinda dahi gözum* çarpmıstı. Evet, Şark ile Garbı ayıran uçurum bana hiç bir vakit Tahran'da geçirdigim iki yıldan aonraki kadar derin gözükmemiştir. Bu uçurumua bir yakasından öbür yakasına her bakışımda bütün Şarklı v» Asyalı milletlerin Garblılaşma uğrunda •arf ettikleri reya sarfetmek zorun da kaldıklan gayrete ne kadar boş diyeceğim geliyor. Bu soptislzmim, hele tran milletl bahsind» beni âdetâ menfi bir kanaate sevk«tmek tedir. Nıçın? Zira, bu millet e*kimiş de olsa, yıpranmış da olsa, kendi medeniyetinin kat kat perdeleri ardından kolayca iiyrılıp çıkamaz. Hem bakalım, çıkmak iater mi? O, henüı Keyhusrevler v* Daralar devrinin gururu lçinde yaşamaktadır. En büyük tmparatorlan Sirus, Kresisüs'ün tulh taleblerıne şöyle cevab verirmis: tSenin memleketinde bir takım bo« boğazlar hep bir araya gelip sabah tan akşama kadar gevezelik ederler Benim adamlarım bunlarla mı muzakereye girısecek?» Gen» aynı Imparator ve ondan »onrakiler Grekleri bir alay fukara balıkçıdan ibsret sanırmış. Bunlarrn demokratık rcjımlerini ayru yukandan bakışla alaya ahrlarmış. Aceb, bu mağrur Farslann burnu Maratondan «onra bıraz kınlır gibi oldu muydu? Hiç zannetmiyorum. tsken derin yakıp yıktığı P«rsepolis'ın taraçaları Partenon'un mermer dıreklerıle hâlâ rekabet halinde gibi dır. Ve o zamanki Farslar nazarında Grekler ne idi ise bence bu gunkü İran halkı nazannda Avrupahlar odur. Zaten, bunun aksl nasıl tasavvur olunabılir? BugünGooch Behar Mihracesinin aıkadaşı, Ingilterenin tanınmış mokü Avrupa medeniyeti eski Yunan rnedeniyetinin bir devamı, Fars i=e da mankeni, 24 jaşındakı Hıcki Martyn, birkaç gun evvel bir >üz vıllardanheri avnı Fars deöı] otomobil kazasında olmuştur. Martyn'in otornobili ile çarpısan otomo'^ılı tanınr>r<s John Haıg vi^ki ıpiilâtçısının torunu rrudır? O, kendı dunyasınuı ıçıne ^ • • ^ • ' " • ^ ••• IJM Viski âmilinin (Yeşilay) cı torunu bir genç kızı öldürdü İngiliz yol müiehassısının tetkikleri DUNYA HÂDİSELERİ Sene »onunda bilançolannı yapmi» olan gramafon ve plâk sanayii temsılcilerı durumun kendıleri iSaglık Vekâleti İle Verem Savaı Dernefcinln müyereken tertibledljB «Verem çin ümıdsız oldufrunu Ittraf «tmiaHafasu pazar eünündenberl devgm lerdır. Bunlar, satışlann artmasını etmektedlr sağlamak mak'dıle ne gibi tedbir îrtantnıl Beledlyed Fen tjleH MüdOrlüjHlnden I klîillk blr heyet. blr müddet t w e ! tngiltereye gMçrek muhtellf sehlrterde. bu arad» Lontfrada yollar ürerind» tetklklerde bulunmuştur. Heyetlmlrin tetkikleri. bitıtm rr.utehassul Mr Marchın hazırladığı program dahl'<nde pek faydalı olmn=tur Mütehatsmn flklrlerl de alınarak I 5 sene evvel Radyoevinlnfenund*blr tecrüb» »sfaltı yapılmntır. Halen jehrlmlıde bulunan Mr March ve braberindekller. Beledlve Fen tsleri mütehassıslarile blrllkt» yollarımıı üzerinde tetklkler yapmaktadır Müt<>hai»ıı Blrleşfk Amsrikpda gramaion vt asfalt lantiyelerlnt, ta» ocaklarını da ezmtı ve beledlve mühendlslerüe bir plâk sanayii ölüme mi mahkum ekt« temlbe mahİYetinde »sfalt yol ln dilmif bulunuyorT jaatına ba;Umıstır Gramofon ve şampanya 1954 te rakiblerine mağlub oldular atinde de genis. neşriyat yapaa bmlerce radyo ıstasyonu Birieşik Amerikada plâk satışlannın sür'at le düşmesine ve bilhassa srra*nafon alanlann «müthis» bir şekilde «zalmaaına yol açmıştır. Yapılan bazı yenihkler de bekle nen netıceleri vermemiştir. Elektrikli portatif gramafonlar yapılmış, bunlann fiatlarında da indlrmelere gidilmiş fakat buhranh dev red«n kurtulmak mümkün clmamıştır. Televizyon jebekelerinin evvelfi radyoyu oldureceğı zannedilmişti. Aynı zamanda bunun gazete satiş>larını da azsltacağı tahmın edümiş ti. Televızvon ne radyoyu ve ne de gazeteyi mağlub etmlştir. Fakat ılk mağlub ettigi gramafcn ve plâklar olmuştur. Bi!ha«sa e»ki tip gramafonlar umumiyetls piya^adan kaybolmuştur. Gramafon ve plâk eksperleHn.n belırttıklen noktalardan bin de şudur: Her gün daha faıla sayıda € Amerıkalı otomobil sahibi ohnaktadır. Bunlar da boş vakıtlerınHe umumıyetle otomobille gezrr /.e gırmektedirler. Daha bundan az za man evvelıne kadar geniş bir ekserıyet, otomobil sahibi olmadığından evle"inde kahr, toplantılar yapılır ve bu da gram?fon veya plpk kulanı'masına geniş imkanlar sağardı.» ıaiin« yönelmiş bulunmaktadır. Küçük plâkların, eskıiennc nlsbet le çok daha iyi saüidıgı görülmuf rür. 1954 jnh Birieşik Amerikada umumıyetle bütün sanayii kollan ıçin muvaffakıyetlı bir sene olarak kaydedilmiştir. Grsmafon ve plâk imâl edenler ise yalnız kendılerınin bır istisna teşkil ettığini kaydediyorlar. Bunlar 1954 de rarar et tiklerini söylemem.şlerdir fakat anlaşılıyor ki kârlan tedrıci bır şekilde azaimaktadır. br. Ancak toplu blr hald« sevahat edenler veya gece eğlence yerlerıne eynı seiilde gıde»ler şampanya İBtemektedirler. tngiuz wi?ky imalâtçılan durua» dan son derece memnundurlar. Bunlar 1954 yılında bilhassa wisky ıhracatında rekor kırdıklannı, en iyi müşterimn Birieşik Amenka olduğunu fakat Fransa ve daha bazı Avrupa memleketlertnln d t wisky kullanmaya basiadıkiarını açıklamışlardır. Fakat Fransız şampanya imalfttçılan üzgündürlerl Bunlar 1954 d« çampanya lçenlerin tehlikeli se1954 fnmpanya için de !vl blr kilde azaldığını ve yeni tedbirler sene oünamısür Yılbişı eğlpntel^ alınmaHıŞı taktirde 19S5 de dah* ri sıraaında bir çok memleketlerde vahim bır durum husule geleceğivt bılhassa Pariste aampanyanm ni löylemektedirler. Ne gibi ted(su gıbi akmi} olması) şampanya birler alınjnahdırî Fransa samcılan kat'iyen memnun etmemiı pstvacılan, genlş Blçüd» reklâm yapmakla mesplf>nin halledilomitır. Bunlar da çok tehlikeli blr rm yeceğinı kaydetmişler ve baa tavkible boğuşmakta olduklanm söy siyelerde bulunmuşlardır. Yemek saatrnde verem konfcransı! Hafta müneiebetile HıfıiMlhh» En»titüsünde açılmıs olan Verem Serglsi, ler alınabılece§ıni düşflnmüş tabüyük alâka toplamıjtır Şehrimlı îinmıslar ve ilk 1} olarak gazeteokullarında hocaların bu mevzudakl konu^nalan y«nında verem ve tiraye lere şöyle bir .lân verimşlerdir: mevTUunda flmler göstenlmektedlr « Gramafon plSklan rlatlnnnHalkın haıtalıktan korunmajı gave da yüzde otuz indirme yapılmıştır.» sıle I?tflnbııl Radvn*\.mda, ev\elki akçam da b!r konuyma yapılmırtır. Bu tedbir, gramafon ve plâk »aTtlküük va«ı'«*tl» nlkrnbların m navlfni kurtarab!1eo»k mldır? »ıl nakledllrttîint «nlatnn hıı k'vnu»Durmadsn e»nlşlemekt» olsn temanın Temek Matlne ragtlamMi, halkın şikBTetlerin» »eheb oltnustur. levizyon febek^ıi v» giltıün 24 sa TÜRK DLİ ve EDEBİYA TI ÖĞRETMENLERİNE Llselerin 11 «ınıfa lndirilmesi üzerine hazırlanan yeni müiredatın beklenen açıklanması da vayınlandı. (Tebliğler Dergiti: Say\ 826( 22X1.1954) Bu açıklamanın Dll Bilgisi bölümü, öğretime yeni blr anlayış getirmektedir Bu anlayışa gore «öğrenci sistemli ve alıştırmalı bir dilbilgısı kitabım her zaman eli altında bulunduracak ve bıma sık sık müracaat edecektir. Tahir Nejad Genca'nm «Dilbilgisi» adlı kitabları bu anlayışa uygun hem der? hem de müracaat için en elverişlı eserlerdir. Tavsiye ederiz. <:• Sahî'oury Haıg kıllanmaktaj Jı. Şimdi bir veya İki kişttfk şamlemektedırier. Bu rakıb: Wisky'dir! Neşredilen son isUtısöklere gö panya şişpleri hnnrlanması icın «üratl» re, buyük yolcu gemılsrinde, bar çahşılmaktadır. Bu yolda larda, gece eğ'enct yerlerınde hareket edildiği taktlrd» wlaky wlsky şampanyadan daha fazla sa şampanva harbinin y»nl bir safhatılmaya başlamıştır Bılhassa Bır ya gireb'leceği ve sampanya içın muvaffakıvplls leşik Amerikada vvıskv'nin şampan mukabil taarruzu yayı çok ciddî bir hezimete ugra\ yürürmek imkânlannın da hasıl olacagı söylenmektedir. tığı beliıtılmektedir. Fransız ve Amerikan şampanya Bunun sebebleri de | u sekilde imalâtçılan arasında da temaslara izah edılmektedir: t W'skv, şampanyadan daha geçildiği ve wisky'ye karsı harbln ucuzdur. Fakat en muhim nok'a müşterek idare edilmF=i hususunıstediği da mutabık kalındiğı öğrenilmisŞimdi Amerikan gr?mafon ?ana wısky'nın bir müştenye, miktarda venlebılmesidır. Şampan tir. u. mümkün olduğu kadar portaHâmi S. ' tıf ve hafıf gramafon ve plâk ıstıh yanm ise şışe olarak açılması şartda bır hayret nidasıru laptedeme j dun. Annemin kederll yüzü, hâdisenin vehametini arttırıyordu. Nıçin gidiyor? diy» sordum. Çünkü Etienne. Mosyö Fumevesse'ın çıftliğinde bır müdüriük bulmuş. Hani şu, Savigny l'Etang şatosunu alan zengın türedi var ya, işte onun yanında .. Bihyorsun, 'ıbaba» nekes, Etienne'e çok az para verı\or. Ote taraftan bu psranuı iki mıslmı teklif etmışler B=n fcendım tavsive ettim, teklifi kabul etmesini söyledim. Zavsllı Etıcnııp'in sırf bizimle oturmak için böy !e bir nimeti e!den kacır'nasrıı doğru bulmadım Ay sonunda bura c'an çıkıp eıdecek. dü. ona şu sözleri söylediğini de (kontes cenablan) diye hitab eden Etienne, e ayrılış anında, ona Berin bir hayret içinde işittim: Canım . Sık sık bizi görmeee atrice diye adıyla hitab etmiştı? Dokuz yaşında idım. Ebleh v* geleceksin, değü mi? Bana s8z verl Vallahi geleoeğim, Beatrice. gabi bir çocuk olmadiğım halde, İki atın çıngırak sesleri, sabır o yaşta, «baba» adı verdiğım adasızlanmağa başlıyan arabacının min uğradığı aile felâketini ve ytl seslenmesi bu acıklı sahneyi ya vasında cereyan eien faciayı tanda kesti. Etienne arabaya bindi. hayyül etmek benim için zordu. Ha\vanlar dört nala yola çıktılar. Bu muamma, beni aylarca mesAnnemle ben. bir ıssız adada kal gul etti. Anneîne SU3İ sormağa cemış iki kazazede gibi, bahçe yolu saret edemiyoTdum. Bu ;şte benim nuT kenannda duruyorduk. Etien kavrsj amadıfcm, belki de günün ne'i kayHstmiştık Bınbirimıze bak birinde manasını anhyabıleceğım • mağa koıkuyorduk: tar?ca önün bir şey vardı. leki ç;çek tarhlarnı çapalamakla Ne olursa olrun, şa*oda hayatım mesjul bahcıvanı hajrcte dusure >eknesakla;tı. Etienne'i muthiş sucek bir veıs alâmeti gö tcımek ih reHe bzluyordum. «Babs» gündüzŞatoya leri şatoda bulunmad:j! zamanlar. Etienne'in bıze veda ettıgi günü timaliıHen ürküyoıduk. Etienne annemi görn'ej^ geliror, hiç unutmam. Mosyo î um v ^ .e ın donduk. arabacısı, onu almak içm bıık aAnnem. odasına girer girmez, onur.la uzun uzun vak.t geçırıyorraba ile gelmişti. Et.enne, rlun a Ldpıyı kılıt'.edi, kenduıı vatağ'na du Bazan beni alıp bır parça gezyıkılmış ta altmda kalmış sıbı bır a*tı; orada hıikmklarla Sdisıla sar dırıyordu. Sonra bızı buakıp gihalde idı. Ben ağlıyoıdum. Beni sıla ağlamağa bajladığını goıdum dıyordn; zaman gene bana uzun kucağma aldı, uzun uzun, geniş Ben, kendimi p«=ncere onündeki gozükmeğe bajlıyordu. goğsune bastırdı. Sonra beni vere koltuğa bırakum. İki şey beni şaş *** bıraktı, saçlarımı okşadı, titrek bir kına çevırmişti. Etienne'in gıdişi; sesle: On yaşıma girdiğim raman, anbir de, annemin ağzından işıttığım Yavrum dedl; eğer bana ih şu scz'er: «Canımm, sık sık bizi ıem, babamın beni Janson d» tiyacm olursa, unutma ki bu fe la goırtvğe g^'eceksin, değıl mı? Ba Saılly koleune gece vatısına vermeğı kararlaştırdığını hater verdi. kâr Etienne senı sever, daıma da na söz ver!» değil. sevecektır... Nasıl oluyor dp. snnen, bizim Bu karar hoşuma gı'medi üzüntüsu Sol yumruğumla gözlerimi sil av bekçisi ile seıüı benli konuşu Annenıden ayrılmanın cszbeden dim, sağ elımle de, Etıenne'in bı yordu? Ona nasıl oluyor da, canım mustesna, şatoda benı rakmak istemediğim elini kuvvet diyebıliyordu? Daha da şa^ılack hiç bır şey kalmamijtı. le sıktım. Annem yaklaştı Etien bir şey vardı, nasıl olmustu da bt(Arkası var) ne'le birlıkte bir kaç adım \ ''vünım vanımda anneme her z? «CUMHURİYET» in Telrikası: Vr Bekârın SE VGİLİLEftl 0 » 1 Yazan: MAURİCE DEKOBRA HeUiot! Ben bu sozlerı sahi zannedıyoıdum. Mısafırler gittikten sonı a bu sevilıp okşamaların saminıî oıduğuna zannoden biçare ben, gene Stanıslas'ın dızlerıne oturup c'ah dah yapmak istiyordum; fakdt o bmıdcnbııe değişijordu Benı aıdıyoı: "Gıt vat. pıs cenabet'» d \ e biğıııycrdu. ıHangı çırkeft^n ç knnsa gene orjya don'» Tabiî. hungur hüngur ağlamaya başhyordvım Annem benı odama goturüjor, teseıh edıyor, bağrına basıyor: Bereket versin, şatoda. bana hayatı tatlı gostermeğe uğraşan ıkı ınsan vardı Bunlardan bırı ıhtıyar ! aşçı kadın Marguerıte ıdı Annem. ol&rak eve ılk girdiğı t yeni gelm gun, Margueıite onu âdeta kendme evlâd edınmıştı. Henuz on sekız I yaşmda olan bu genc şato sahibe; sının, kocasıle mesud olrnadığını | anlıyordu. Marguerıte, genc kadına karşı bır köfek kadar sadakat besliyordu. Bourgogne'lu köylü kadın olarak sahib bulunduğu akh selim Ağlama yavrucuğum, diyordu. le, ona, uğradığı hayal sukutumı «Baba» bu akşam bir parça sinirli unutturmağa çahşıyördu. Tabiî, idı Ama seni sever . ben, dünyaya gehnce Margtıerite Goz yaşlarımı zaptedijor, anne benı bağıına ba&tı. Mutfakta divil nı.n goğsune sığınnordum. Uyı divıl dolaştığımı goulukçe neşesinjuncaya kadar duşunuyordum. oŞu den kabına s:ğamıyordu, benı krebabama ne oluyor acaba? Evde malarla, bıskuvılerle beslıyordu. mısafirlcr varken bsna şeker veriNe iyi kadındı, o Marguerite! yor . Misafir yokken de tokat atı Hep hareket halinde, toparlacık yor .. vücudıle, bir tereyağ topağı üstü Çe\îren: RAMDf V \ROftLI' ne otuıtuimuş çoregt benzıyen topuzu ile, onu hâlâ goıür gibı o luyorum. Çeesınin sol tarafu.ı. bır et beni vardı ki pek hoşuma gıderdı. Üstu diken dıkon tuylu olan bu et beni, ölçüler nıüstesna, Pasıfık denizınde, palmı> c orle dolu bir adacığa benzıyordu. Marguerite, bazan bana haber verırdı: CICTO, yarın yağmur yağacak, benımın tuyieri kıvrılıyor . Gitgide Margmerite'm çenesini şaşmaz bir barometre telâkki etmeğe başlamıştım. Ona yakuıdan bakar: Marguerite, tuyler kıvrıhyormu, kıvrılmıyor mu? dıye soraı>dım. Marguerite, güler: Kıvnlıjoi, kıvnlıyor, tontonum, derdi. O zaman, koşar, anneme haber veriıdim: Anne, bugün bğleden sonra Yedı yaşına bastığım zaman, Eti ' fırtına çıkacak, Marguente'ın çe enne, bana köstebek yuvaları etnesi ö u e dıyorl rafında tuzaklar kurmağı öğrîtti Champrr.esnil şatosunda geçen Fişenklığını boynuma takıp dolaş çocukluk çrğımdakı öbur büyuk mdk iznini de veriyordu. Ormanda dostum, av bekçimizdi. Oğlu olda oturup istırahat ettığımiz zamanğumu bilen ve örnek olmağa lâyık lar, onun rıkkat dolu bakışlarım bir ketumluk, bir temkm gosteren üzerimde hıssedıyordum; bu bakış bu adam, kendini hiç ele vermi lar benı ısıtıyordu, »baba» demeyordu. Etıeine'cık bana karşı çok ğe mecbur olduğum adamin azarcana yakm a'âka gosterıyardu. Ba larmı bana unutturuvordu. na oj uncaklaı j'apıyordu. Benı aSonradan, hakikati öğrer.dıgım ıırdakı mıdıllıye bindirıyor, hay zaman, Eüenr.e'ın derin şefkatınl, an üstünde nasıl oturulacsguiı onun pariak ve candan bakış'.arıiıetıyoıdu. Arka arkaya, bır tav nın, ban.a, sözlerden daha kuvvetn, bır saksağan, bir karatavuk le nıçm anlptt ğım kavr?d'm. «Gü ıbiye etti, bana verdi. nun bırınde kcnt de Champmesı il Etienne, orm?nda devriye gez adını taşıyacak olan bu \umurmeğe şıdetken peşi sıra yuıujen cak, belki de cokey kulüb azalığıkuçuk aıkadaşı halıne geldım. Bu na seçılecek. vüksek cemı\ete gıadama sonsuz bır hayıanlık besh recek olan bu kuçücük adam beyordum Onu güzel, kuvvetli, na nim yavrum! . Medeni kanunun zik, eg!;ıiLelı buluyoıdum. dışmda, cemi\et icablaıınm ve ri«Baba» beni ağlatıyordu Etien yakârhklarının dışında, şuıacıkta, ne guldu uyorau . «Baba» ya kar şu çimenlerin astünde, ormanın 51 hiç bır yakınhk dujinuyordum. derin sessızlıği ortasmda vücud Etıenne'in bahçe yolunun bir u buldu!» diye düşündüğü zaman na cunda göıduğum zaman ona doğru sıl gurur duyınaz, nasıl mes'ud olkoşuyordum Annem bana, «baba» mazdı? dan mümkün mertebe az bahsedıDokuz yaşmda ldim, en büyük yordu. Etienne'le birlıkte geçırdi kederi o zaman duydum. Bır sabah. ğim za*nanlardan ona bahsettiğim kahvaltıdan sonra, annem beni ovakıt, memnun olduğunu anlıyor dasına çağırdı. dum. Gozleri pat'ıyordu. Etienne'i Edgard, yavrucuğum, sana üçok sevdığimi işitmekten zevk duy, zücü bır haber vereceğim Etienduğunu sebebıni bılmeden hisse ne bizi bırakıp gidiyor, dedi. dıyordum. Bu tepeden ınme haber karşıs'n Bu Salıiîcyi Saklaymız, CIMU lUİVJbIM Sizc Cildle^i»