27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURrTET 9 Eylul 1954 Yszan ROBERT FABIAN f f Çevlren: HATICE VILDAN Habis ruhlar Birden, sarardı. Gevşekçe bir sesle: Shirley çok iyi, dedL Sonra ilâve etti: Mr. Fabian Size bir akıl danışabilir miyim? Taksimetrenin bayrağını eski püskü bir eldiven parçasile örttü, bir kahveye girdik. Jim. bir yandan, fincanmı kaşığı ile karıştırırken, bir yandan da, on dokuz yaşlannda güzel bir kız olan Shirley'den bahsetti. Bir zamandır Shirley, uyuşturucu zehir kullanıyormuş. Önce süphe etmedik, Mr. Fabian. Bütün bildiğim şu idi ki, akşamlan çayımı içmek için eve döndüŞüm raman. kan lle kavga hazırdı Ne o? Shirley ev e geç geliyonrıuş. Kızcağızım, odasına kapanıvor. orada somurtup oturuyordu. Odadan bir yere kımıldamak istemivordu. Annesile ben, v?kit geçirelim diye radyoyu açıyorduk, fakat baştan savma dinliyorduk: Bakahın Shirley ne zaman hırsız adımlarile merdivenden inecek de sokak kapısını örtecek diye bekliyorduk. Piposunu yakmak için çaktığı kibrit elinde titredi. Şimdiye kadar kızımı hiç dövmedim, dedi. Ama onu, şafak sökünciye kadar o ne idüğü belirsiz kahvelerde. balozlarda, daha bilmem nerelerde sürtmeğe bırakamam. Ne yapabilirim. Mr. Fabian? Acaba kendisine yardım için 1 ? işten geçmis midir dersiniz? Heyhat, Jim'in elinden hiç bir şey gelmezdi. Londradaki yirmi sekiz senelik gece hayatımda, uyuşturucu zehir müptelâsı çok lnsan gördüra. Tamamen tedavi edil» miş olanı nadirdir. Shirley, soguktan ve ginirden tirtir titriyerck, gece vakti Londra sokaklannda dolasırken, zevk pe«inde koşrnuyordu. Onun uyuşturucu zehire ihtiyacı vardı. Ne pahasma olursa olsun! Uyuşturucu zehir kaçakçısını nered* olursa olgun arayıp bulacakü. Pazarhk ed*mezdi. Kaçakçımn da. gülümsiy*rek, olduğu yerd* durup raüşteri beklemesi kafiydi. Londra gecelerinde, oradan oraya dolaşan onun gibi kızlara haddinden fazla tesadüf edilir. Bir akşam. bir baloda, bir uyuşturucu madde kaçakçısı, gencliklerinin cazibesine kapılıp .bunlara göz diker. Cesaret vermek için bir tutam toz jkram eder, ondan sonra çabucak alışkanhk başlar. Bir ay »onra, bu kızlar. muteber bir ailenin kucağında yasıyamaz hale gelirler. O uğursuz kaçakçıyı, içind* yasadığı yeraltı âlemine kadar takib etmek .zorundadırlar. Londramn haklki habis ruhlan onlardır, hemen hepsinin de yaş.ı yirmiden aşağıdır. Ah, Chelsea'daki uyus.turucu rehir müptelâlan! Onlan, benim gördüğüm gibi görebilseydiniz, hiç bir şairane hâle ile lüslemezdinlc. Birasmı isteksiz isteksiz içen 5u 10Igun, melul genc, siyah gabardin pantalonlu, kırmızı bluzlu, yer yer ağarmıs, boyalı saçh, |U orta yaşlı kadın. Onun da önünds bir bardak bira duruyor, fakat elini bile «ürdüğü yok. Bunlar buraya, ne blra içmek, ne de buluşup konuşmak için geliyorlar. Başka bir uyuşturucu zehir müptelâsının fcsıldadığı gjzli haberleri birbirlerine anlatmak için toplanıyorlar. «Yeni bir doktor buldum...» Londrada uyuşturucu zehir müptel&sı olduklan herkesçe bilinen doksan iki hektm vardır. Bunların beşi kadındır. Evet, Chelsea'daki uyuşturucu zehir müptelâları onlardır. fpekli kumaşlarla kapu »edirlere rehavetle uzanmış, yalancı cennet bah =haberleri Balıkçılığın inkişafı için hazırlık Eskişehlr» gelen Kral Konstantin, 1921 yılınm 15 ağuatoa sabahı, Eıkişehir Seyidgazi hattınd* toplanmıs Yunan istilâ kuvvetlertn» beskumandaa «ıfatlle şu parolavı vtrmi^ti: « Ankaraya...» Türk Baskumandanı Mustafa Ke mal Pa^a is* kendi emri altında bulunan kuvvetler* ıu pazolayı veriyordu: « Ordular, ilk hadeflnlı Akdenizdir, Ueri!» Kral Konstantintn anui ytvmisini tatbikle mükellef bulunan Yunan generall Trikopis, 13 ay tonra gösterilen hedefc vannıj, Ankaraya ayak basmıştı! Fakat o, dokuz gün gibi kıaa bir zamanda Akdehiz kıyılarına ulaşan, Izmiri kurtaran Türk orduları tarafmdan darmadagınık edilen blr irtilâ kuvvetinin esir kumandanı olarak Ankara gehrini görüyordu. (Ankaraya...» parolasını reren Kral Konstantin is* değü Türkiyede, kendi memleketinde dahi bannamamıa, tahtından feragat cttirilmiş, fürgüne gönderilmis, bir sene »onra da İtalyada kederinden ölmüîtü. Halbukl o, 1921 yılının bir hariran günü (Ehlisalib |efi) tavırlan ile İzmire ayak basmıştı! Ortodoks kilisesi, Patriği v* metropolitleri bu istilâyı kolaylaşbrmak için ellerinden geleni yapmıslardl. İzmir metropolidi Krisostemoa, yerli Rumlan ihtilâle sevketmis, yer yer katliâma gebeb olmustu. Fenerdeki Patrik ise tstanbul Rumlannı Türk tSbiiyetl mükellefiyetinden «erbest kıldığını ilân eylemişti. Bir müddet sonra da âli komiserlere basvurmuglar, (bütün Türkiy*nln i|gal edilmesinl» rica etmişlerdL Bir kaç bin hıristiyaıu koruyacağu bahanesile ellerin* dln bayrağuu alarak gelen bu İstilâ ordusu n* biçim bir orduydu? Baskumandanhk meydan muharebeslnden «onra durmadan rlc'at eden bu Yunan askerleri, füratl* kaçabilmek için ellerinden bıraktıkları silâhlan, mühlmmatı, toplan tahrib etmeyi düsünememi?lerdi, fakat Aydm, Uşak, Alajehir, Kasaba, Manisa ve daha bir çok şehlr ve kasabalan ates« vermefe vakit bulmuslar, bunu ihmal etmemişlerdl. Bunlar, Yunaa medenlyetinin v4riılcrl ldl! **• Türkün lstiklâl mücadeleai Yunanın İzmir* ayak bastıgı 1919 yılının 15 mayu günü bilfiil baslamıştL Bu hadiseden blr gün tonradır ki, Mustafa Kemal lstanbuldan Bandırma vapuru 11* ayrılmıs, Anadolu içlerind* mukavemet hareketini kurmak üzere Samsunun yolunu tutmuştu. İşt* bu mücadele gene îzmirin Yunan işgalmden kurtulduğu gün ana hedefine ulasmıj oldu: 9 Eylul 1922. Bu iki tarih arasında ymratılan muazzam eseri Atatürk ju aözlerl* anlatmıstır: « Bu eser, Türk milletinln hürriyet ve istiklâl fikrinin lâyemut D O I\ 1 T ABAHTAN ABAHA... T II... . i ^ * ^ ^ çeleri tahayyül eden. göz kamas,tıncı güzellikte yıldızlar değillerdir. Benim tanıJığım Chelsea zehir müptelâlarınm hepsi sapsarı benizli, yormın yüzlü, bezgin tavırlıdırlar. Çoğu zaman yüzîeri kabuk kabuk, gözlei çapaklıdır. Kokain, morfin, petidin. tedariki zor şeyBatı Almanyadan 3.5 milyon lerdr. Hayat, bu insanlar için her gün pembe renkli değildir. Fakat lirabk balık avı malzemesi ellerine bir kaç genc düşmeye görgetirtiliyor sün, hiç vicdan azabı çekmeden, Et ve Balık Kurumu, balıkçıhğıkadın olsun, erkek olsun, onu hemen baştan çıkarırlar. Bu suretle, mızın inkişafı için hazırladığı prodaha az yalnız kalmışlar, daha az granun tatbikına devam etmektelânetli imişler intıbaını duyarlar. dir. Kurum, balıkçıhğımızın ihtiyacBunlar, hatırlarsınız, bundan yirmi beş sene evvel maceraları ğa. laruu tesbit etmij ve bunlann kısa zete sütunlarını dolduran o taşkin zamanda temini hususunda haregencliğin acmacak halde mirasçı kete geçmiştir. Bu cümleden olmak üzera kularıdır. O tarihte şampanya içilir, kafein hapları alınır, (kendine gel rum Uk partide Batı ALmanyaya mek için) glükoz iğneleri yapılır, 3,5 milyon liralık muhtelif malzeme sonra kokaine başvuralurdu. Bu ve vasıta siparişini kararlaşürmışgün Londrada, o dünkü neşeli May ür. Malzemenin mubayaaaı için 4 fair'den, ancak bir kaç sarsak zekişilik bir heyet bugünlerd* Batı hir müptelâsı kalmıştır. Ben kokaini tecrübe ettim. Bana Almanyaya hareket edecektir. Heyet ilk plânda ağ ipligi, muhkokaini, ahlâk zabıtası âmirinin, elinde oyııncak bir keyif verici telif av malzemesi ve deniz mozehir müptelâsı olduğunu görmek törleri mubayaası hususunda teten son derece zevk duyacak bir a maslarda bulunacaktır. dam vermişti. Nezleli idim. Bob, ahn, şunu bir tecrübe edin, dedi. Mantollü yeni bir Uâe... Genzi açıyor, bajı hafifletiyor. Baş parmağımın tımagı üzerlne bir tutam koydum, burnuma çektim. Burnum birdenbire üşüdü, tek mil yüzümde bir uyuşma oldu. Son Yakında İzmirde toplanacak o'an ra kahkahalarla gülmeğe, durma 3 üncü pamuk Istisare kongresine büdan konuşmağa başladım... Bereket yük blr ehemmiyet »erllmektedtr. Kongrede pamuklarımızın Ihracatını artversin, akıllılık ettim de evime dön tırmak. pamuk zlraatlnl ıılah etmek v« düm. müftahılU kredl temlnl glbl hususlar Ertesi sabah, uyandığım zaman, midem bulanıyordu, halsizdim. Yattığım yerde, o beyaz, pınltıh tozu düşündüm. Susamıs blr adâmın suya hasret çekisi gibi, boğulan bir insanın bir parça havaya lhtlyac duyusu gibi, o toza ihtiyac duyuyordum. Mesleğimde, çokluk kine kapılmam. Fakat bu tefer, haftasına, velinimetimi haps* attırmış bulunuyordum. Orada bulundukça hiç kimseye keyif verici zehir ikram edemiyecekti. Hattâ bana bile. Bugün Londrada kaçak olarak satılan eroin, kokain, morfin gibi uyuşturucu maddelerin çoğu, ya tıbbi Uâe depolarından çalınmış, yahud sahte reçete ile tedarik edilmiş şeylerdlr. Kaçakçılar bilhassa afyona ve marjuanaya ehemmiyet verirler. Marijuana kaçakçılığı davalan, beş sene içinde, 2,100 % nisbetinde artmıstır. ünkfl marihıanayi tedarik^ etj. :, afyönu*t«(arik ermekfen daha kolaydır. Bunun kurutulmuş yapraklan, müptelâlarına, kilosu takrilen 100 liray*sjtö»r. Yapragfe yakrp içmeğe hacet yoktur. Bu yaprak iekerleme yapılır, fakız ?ıbi çiğnenebilir, meyva suyuna ka rıstrıhrj içilebilir. Ttesir aynıdır. Marijuananın fazla bir lezzetl yoktur. Onun içlndlr kl, gencler marijuanayi böyle ıev* ıev* kullanıyorlar. Sömürürcesln* kullandık. larmın farkma bile varmıyorlar. Caz çalgıcılan, devamlı rurette marijuana kullanırlar. Nered* caz varsa orada gencler vardır. Aynı zamanda marijuana da vardır. Afyon nasıl Çinin keyif veren zehiri iae, bu da Amerikanın keyif veren zehiridlr. Bugün, Charing Crosa Road'da, Amerikaya tapınılan o yerde, marijuana kurbanlan avlanmaktadır. Genc gangsterler, cesaretlerini artürmak için marijuana kullanırlar. Umumt kadınlar, kendilerini marijuanaya vermişlerdir. Marijuana, West End harbinin en modern silâhıdır. Bir libre marijuana ile bin siga. ra yapılabilir, bu sigaraların tanesi de 7 şilin 6 pense «atılır. Fakat bir kere gedikli müşteri oldunuz muydu. kaçakçı bu sigarayı size ddha pahalıya satabilir. (Arkan OLA. OMER SAMI COSAR âbidesidir. Bu eseri vücude getiren bir milletin evlSdı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan, ilelebed mesud v* bahtiyarım.» **• Innirin Isgali bütün Tttrkly* T* bilhaaca Istanbul için kara blr gün olmustu. 19 Mayu 1919 da Fatihte elli bin kisinln katıldığı mitingte Halide Edib Hanım, siyah zemin üzerin* beyaz ayyıldızh blrer bayrak kejide olunmua hltabet kürsüsünden şöyle haykınyordu: c Müslümanlar, Türkler, Türk v* Müslüman bugün «n karanhk gününü ya^ıyor. Gec* karanhk bir gece... Fakat inaanın hayatında «•bahı olmıyan gec* jroktur. Yarın bu korkunç geceyl yırtıp muşâşa bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldlği vakit gözümüzü günese, karanhgı gören baykujlar gibi açmıyalım. Isık geldiği vakit hayatı karşılıyacak, karsılıyabUecek insan lar halinde bulunahm. Millet iyi v* fen* günler gördü. Günah dakikalan v* sanlı dakikalar yaşadı. Fakat kardeşler, bugün ufak günahlarımızm üzerine öyle ateşîn bir kan akmıstır ki bu kan bütün dünyanm günahım yıkıyacak kadar temiz ve mebzuldü. O kan bizim vazifemld tayin etti, blz* Mr vazife bıraktı.» İzmir 9 Eylul 1922 d* kurtulduğu zaman Istanbul, hAA isgal altında bulunmasına rağmen, cos «0 kimss ki bilmez ve bflfnediğîni bilmez.,,» eşrutiyet devrine yetişenler daima şo\le denildiğine rastlamışlardır: | Jandarmamızm mükemmelliğini filânca ecnebi sağlamıştır. Ona, paşalık verilmiştlr. § Posta ve telgrafımızı ekalliyetlerden falanca efendi yolur.a soktu. Ona da devletin yüksek riitbeleri, yüksek tnevkileri tevcih edildi. Meşhur kelâm: Bilmemek ayıb değildir, öğrenmemek ayıbdır. Farscada da bir beyit var: An ke« ki nedaned ve nedaned kl nedaned Der cehü mürekkeb ebeduddehr bemaned to, •*vinct«n ağladı, hür olduğunu anladı. lstanbul tarafında toplanıp »el halind* (Pera) ya doğru akanlan durdurroak için neler yapmadılar, köprüleri mi açmadılarFakat buna mani olamadılar.^ Bu tarhten on gün sonra Istanbuldaki işgal komutanlarından İngiliz generali Harrington bir beyanname neşrederek bütün îstanbul Rumlanna jüratle kaçmalarmı tavsiy* etti. Misillemede bulunacağımızı, silâhsız halkımıza karşı işlenmij cinayetlerin intikamını bu silShsız Rum azınlığından alacağımızı sanıyorlardı. Bizi bir türlü anhyamıyorlardı. Er meydanında dövüsen Türkün ne âlicenab olduğunu daha doğrusu teslim etmek cesaretini gösteremiyorlardı. Pamuk istişare kongresinde görüşüiecek mesaîeler Uzertnde durulacaktır. Dlger taraftan, Tlcaret Vekâletl dün alâkadarlara gönderdigi blr sirkülerde pamuk baiyalarına vunılamıyan damgaların «ekll ve evsafını blldirmlştlr. Buna göre, Ihrac edllecek pamuk balyMarına menşelertnl gAsterir ıckllde (Turklyt Ege rc Türkly* Çukurova) kellmelerl yazılacak, ayrıca pamuğun kalltesl de llave olunacaktır. Karaköy köpriisiinde duba değiştirme ameliyesi bu gece bitiyor Karaköy koprüsünün açılıt kısmındakl dubanın değiştlrllmesl dolayülle yapılan tamlrat bu gece »ona «rteekttr. Verllen malumata gbre. dün gece laat U ten ltlbaren tabaha kadar Karaköy köprüsü tekm! kara nakil vajlUMrına kepalı kılmı^tır. Vilflvet 7lraat Müdürlueü kalite üzüm yetiştlrilmeslni lemin maksadile pazar günü Degirmendere Çavus v« Balbal üzüm çesidlerl araıında blr tesvlk müsabnkası vapmaga karar vermlstlr. Üzüm teşvik nrasabakaa J Yüksek Mühendis ve Mlmarlar Odası TO kjdc mühendis ve mlmarlarımızın fflnl blrer oda kurmalarım mümkün kılan kanun gereSıme 18 eklnıde Ankarada bir topHntı yapılacaktır. Türk Yüksek Muhendi» ve Mora Türklerinln, Tesalya Türklerinin, Rumell Türklerinin başına gelenler şimdi de İstanbul Rumlarının başına gelecek diye endışeleniyorlardı. Bunun ne kadar boş bir endişe olduğunu kısa zamanda anladılar. *** « Türkiye kendine aid olmıyan topraklan isgal* çalışıyor!» Bu sözleri, Anadoluya Yunan ordularını saldırtan Llyod George yetiştirmesi Lord Curzon, Lozandaki başdelegemize söylüyordu. Ken disine, Oniki adanm her bakımdan Anadolunun birer parçası olduğu izah edilmis, bu da onu ılnirlendirmlşti. O tariht* Onlki adayı hbseslne geçirmİ4 olan ttalyan delegesi de «hıristlyan halkın bulunduğu bu adalar Türklere verilemez, isterse karasularınızın tâ içinde olsun.» diyordu. Sebeb: Bu adalarda bir kaç bin Rumun bulunması! Izmiri, hattâ tstanbulu r* daha bir çok lehirlerimizi, Karadeniz sahillerimlzi bile, oralara blr kaç bin Rum gidlp yerleşti diy* Yunanislana bağışlamsk istiyenler de aynı aebebi ileri sürmemisler miydi? Bugün de Kıbns İçin aynı şeylerl »öylemiyorlar mı? Yunan Trak yasmdaki ezici Türk çoğunluğunu unutmuş gibi davramyorlar. Yalnız ikide bir (oralan Bizansmdı, biz de Bizansm varislyiz, demek ki...) nakaratı ile ortaya çıkmakian başka bir şey yapamıyorlar. Ne tuhaf ki, Izmiri, Istanbulu, Samsunu karıştıran, Elen btilâsma zemin hazırlıyan, halkı tahrik eden Ortodoks kilisesi ve pap^zlan bugün de Kıbnsta bu lşe devam ediyorlar, tahrikâtı yapıyorlar! Bütün dünya, hiristiyanlarını, Kıbnsın Yunanistana verilmesi için mflcsdeleye çagınyorlar, kiliseleri ayaklanmağa davet ediyorlar. Ne o ' Yeni bir ehlisalib ml nazırlıyorlar? Haftzalanru yoklasınlar, hltıralarını tazelesinler. Bugün onlara yalnız İzmiri mi hatırlatıyor? Kıbnsta Lefkoşenin 9 eylul 1570 te Türke ka\iıştuğunu, Kıbnsın Anadolu ile kaynaştığını unutmasınlar. Mana murad olundukta: «O kimse ki bilmez ve bilmediğirŞ de bümez Kıyamete kadar katmerli cehalet içinde yaşar.» Bizler, baska bir medeniyetin, sark medeniyetinin men^ubuvduk. Nasıl ki vaktile uzak Asyadan Anadoluya EÖcmüş isek. son asırlarda da sark medeniyeîi havzasından Batı medeniveti havzasına göçmeyi uyfrıın bulduk. l'yanık diğer miiletler, me^elâ Japonlar, me«r'â Hindüler de Avrupanın tekniği ile, teşkilâtı ile kalkınmak zarnretini dujmuşlardtr. Bunda ayıhlanarrk bir sey yoktur. BilâkR bir nerll evvelkiler, bilmediklerini bilmekle bir dirayet gösterdiler. Fakat son nesil İçinde her şeyi birdenblre öğrendiğimize kani olduk. Demiryollan. denizyollan, teİpfonlar. maden kömürleri. baş ağntmıyavım. âmme hizmetinde kaç türlü işletme varsa :«Hepsini bij biliriz!> diyerekten Işletmesini üzerimize aldık. İtiraf edelim ,bürünlemeğe kaldığunız meydandadır. Ban tren seferlerinl tatll meeburiyetlnde Imişiz. Bunun bir sebebi, eskiyen malzemejn yenillyememetnlzdir. Bu da Işletmeciliğin alfabesini bilmemek "manasına feür. Diğer sebeb, kömürsüzlükmü». Biz ki kömür ihracatçısı olmak emelinde bulıınuyoruz: Bu da ayn bir skandal... Keza vspuHanmız öyle! Öyle Mr fersudeleşiyor, öyle bur intizamını kaybediyor ki, pek yakında Boğazın bir sahilinden öbür sahiline pazar kayıklan lâzım gelecek... Şu telefonlara bakın, şn şehir sularına bakın... Hepsi fiyaskodur. Yok, hayır, eskl slrketler zamanmda olduğu gibi her âmme işlnin tapusunu, yahud 99 senelik Imtlyazını ağyara kaptıralım demlyorum. Demiyorum ama, mutlaka bllmediğimizi bilip, hentiz öğrenemediğimizi kabul eyleyip gunlan ehline teslim edelim, onlann nezareü altında Işlettirellm: Bizim namınuZJL hizim hesabımıza lşletsinler... Insallah ileride, yeni bir bilgiH ne<limiz yetişir de tekrar devir ve teslim alrr... apSiir Odaları talımatnamesl = olunacaktır. Delegelerin bu mevzudakl çalısmiları sona ermek üzeredlr. Muallimler Birliği Dil Encümenl toplanıyor Muallimler Birliğl Dil Encümenl 26 eylulde toplanacaktır. Bu toplantıda encümenln blr yıllık faallyeti lle Maartf Vekâletlne sunulacak raporun esaıları konusulacaktır. Geçenlerdfe Maarif Veklli Celâl Yardımcı ile dil encitmenl azalarının yaptıkları görüşme de bu toplantıda bahls mevzuu edilecekttr. Diger taraftan encümenin geçenlerde vefat eden üyelerinden İsmall Habib Sevük, Ibrahim AlŞeddin Gövsa. Hıfzı Tevflk Gönensay. İbrahim Hakkı Akyol. Ahmed Halld Yasaroglu ve Harun Resld Kocacanın hatıraları anılarak yerlerlne yeni azalir seçilecektir. «Ruhiyat isteneniz buyurun eczaneye...» Biri şoför, öbüru miitekald fkl okuyucum bana mektubbr jaztp 28 sene evvel basılnuı rt »on günlerde bir miinasebetle, günün mevzıılan arasına eiren mlzahl btr manzumemln tefsrrini istlyorlar. Bu, elbette maneviyat aleyhtarbğı değildir; bilâkls maneviyaü terı anlıyanlarla açık Istihzadırt 9 EylUl 1944 1954 Tünel kayışı hakkındakl şayialar yalanlanıvor tstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İîletmeleri Umum Mudürlüğünden bUdlrildieine g«re. tinel cer kayışının tehlıke nr?edecek şpkilde tellerimn koprugu hakkında dolisnn 5ayla doğru degildir. Kayıj her zaman dikkitle muayene edilmekteüir. 240 telden 108 inin kopuk olm.n*!. kayışın sağlsmlığımn yarıya inmis olmasını ıfade etmez. Aynı telln muhtelif yerlorde kopmus bulunması ve bu kopukların ayrı avrı sayılmaîi dolnynile h.Tttâ 210 tan fazla kopuk rir.hi ol «a kv,,,n gene s»eiamlıgînı muhafazn elmesi mumkımdür Idarede kâfi miktarda »tok kayıs vardır. HİZMET AHLÂK1NI REHBER BJLDİK. HALK1N GÜVENİ DESTEGÎMİZ OLDü ] Bir hanıal bıçaklandı ! = • Eylul 9 Muharrcm 11 fklndl tıi taaıam n. *n IMUUU: Rıza Öztürk lsmlnde blr hamalla, Nu»ret Tajtektn lsmlnde blri, dün Sirkecide henüz anla;ılamıyan bir sebebden kavga etmlşlerdir. Nusret çektlğl kama ile hanıal Rızayı ağır surett» yaralaraıştır Yaralı llkyardım hastanerine kaldırılmıs, sank yakalanarak tahklkata başlanmıştır. V Ü V. E. 1 it •t >* 3 51 9 21 ' ] 5 35 12 11 Ö47 s an 20 05 1 34 ]1104 5.41 9 18 2 00 **• 15 Mayıs 1919 da tzmire ayak basan ve Anadoluya nüfuz etmeğe yeltenen müstevlilerin ağzından su türkü bir müddet eksik olmadı: « Bire sultan demedik mi sâlip yükseleeek, mâbedlerin yıkılacak, boynun bükülecek.» Ruhiyat latcnealz. buyurun ««ıaıı«y*l • Eylul 1922 de bu tflrküyfl a&yNaneruhu. kafunı, hepai d* vmr ima liyenleri denize dökenler jöyl* dl«nıl yorlardı: « Bre hain demedik mi hilâl Dedijlme e8re. bnnn rfddl maneyükseleeek, bayraklann parçalanıp viyat düşmanlığı diye tefslre kalyere gömülecek. Türkün başı doğ kısmak en hafif tâbirile abestir. rulacak, yüzü gülecek, ba>Taklann Elbette ki ben, maddî medeniyet parçalanıp hilâl yükseleeek.» gibi maneviyata da lcab eden kıymeti veririm, bir milletin manevlyat^ız yük^elmiyeceğine. hattâ olduğu yerde durmıyacsğma kani» Im. Daimî okuvuculanm T* kolek•iyonlar benim Hm olduğnmun v* ne uçtırda emefc verdiğimln şahididirler. Gelfcigflzel kfifttr isnadı kftfttrdiir. İmanına sağlam olanlar seHı kere dü^ünüp dokuzunenda jntkunsun. Çünku Hazretl Süleymanın bnyurdueu gibi boğaz dokuz düfümdür. / •/» ^ BekdJye Zat tşlerl Müdllrfi emekliye aynldı Belediye Zat İşlerl Müdiırü Tarık Bayhan Emekliye ayrılmisını lstemiş ve lsteji kabul edllmlstlr. Tarık Bayhan Belediyede 37 yıl 'aül.ısız hizmet etmiş. eskl Şehremaretl Hususl Kâtlbliginde ve muhteüf müdürlüklerde bulunnıuştur. Degerll blr hizmet adamının ayrılısı, arkadajları ve kendisini tanıyanlar arasınd* teessür uyandırmıçiır. "'""umhuri.vet» in Edebî Biraz önce cBen de ölürüm!.» j parım!. demiştinız. Işte buna pek o kadar | Sevgiyi delilik sayanlar da inanamıyorum, onu söyliyeceğim. vardır!. Nasıl anlatayım, haniya insan bir Türlü türlü, boy boy sevgi var roman okurken o kadar dalar ki | dır; yerine göre, sevenlere göre deo romamn kahramanmı kendi için ğişir. bunu da söylemiştimde bulur: oBene de olsam, böyle Hiç kimse, günün birinde ken vapardım' n der. Bilmez ki, okuyan ! disinin de çıldınp çıldırmıyacağını ların yüreğine çarpmtı vermek için şimdiden kestiremez!. özene bezene yaratılan tiplerin pek Ben de deli olabilir miyim, diço*u. yeryüzünü dolduran kalaba ye soruyorsanız, gene hiç kimse hğın aras'nda, ne kadar aransa bir çıldırma\n istemez!. Tifoya, koletürlü bulunmaz!. O kahramanlar raya tutulmayı istiyen olur mu?. hep uydurmadır. Onlarin yaptığınl Tifoya tutulanlar, sıısıızluklahiç kimse yapamaz!. Yapılmaz!. O nnı gidermek isterken bir yudum nun gıbi su için can vermiş olurlar!. H'"m Onun ^ibi ben de ynpanm, bu pek övle kolerava. vebaya bendiyor^unuz. öyle değü mi?. Peki, zer mi bilmem?. Bu türlü delilikya o sevdığinin mezarında kendi lerin tatlı bir baş dönmesi de olakarnını deşip ölen Japon kızı? Ona cak!. Tifodan, vebadan daha çok ne dersiniz?. bunu afyon tirj'akiliğine çok içki Onu da sövledim, onlar büs icenlerin alıskanlığına benzetmnk büt'in başka tü'lü yaratılmış. de darın doŞru olur Onlar da belki afdim. Bence hepsi birer hnsta, birer vonun. ickinin kendilerini ölüme deli' "ötürdü""irıii bilirler: öv1? iken bir Demfk. siz olsanız yapamaz de onun tadını aldıktan sonra bir sınız? türlü kendilerini kurtaramazlar!. Deli olursam belki ben de y« Hiç sevmemişsirüz; öyle söylü bütün tiksindiriyorsunuzl. Şizin ummazdım!. Diye güldü. sanat eseri diye övündüğünüz mavi Korkmadım, şaşırmadım da . çizgilere ben bakamıyprum. Içim Tiksındim, tüylerim ürperdi, işte bulanıyor!. 0 kadar... Bu da hep göriiş aynlığı!. Ned?n?. Ne var bunda o kadar Kapatınız şunu!. iğrenecek? Genc Ingiliz, gömleğinin yenini Kollanna dövme yaptırabil indirir. sonra da ceketini giyerken: mek için, bir insan ne olmalı? Ya Sevecek olsanız, sevdiğınız pacak başka hic bir işi olmaraılı... için ölümü bile göze alacağımzı Yazan. K.E.MAL RAG1B ' Bana sorarsanız. günde yirmi dört söylüvordunuz!. Biraz önce öyle deyorsunuz'. Sevfiiden de, sevenler saat ne kadar kısa, ne ksdar dar miştiniz. Sonra da benim kolumdaden de korkuyorsumız! Eskiden aeliyor!. Haydi bir adamin bos za ki dövmeyi görmeye dayanamıyorsize baktıkça, sevgiye de hiç inan mnnlan pek çok, diyelim: gezmek sunuz!. mad:5mızı sanmıstım. Şimdi neler ten, okumaktnn, hiç olmnz«a yatıp Dive frülümsüyordu. söylüyorsunuz!. Neler biliyorsu uyumaktan da hiç tad almamış!. Adsız Sultan, onun bu sörierini nuz'. , Hepsini bırakıp da, hiç birinden tad kimbilir nasıl anladı, nej'e yordu. Bir ağacın altına oturmuşlardı almayıp da kollanna böyle iSrenc Birdenbire ayağa kalktı: In^ili' binbaşısı: bir vılan resmi yapmak, vaptırmak Haydi artık, gidelim!. Müsaade eder misiniz? o adamin içvüzü yaradılıçmdaki Dedi. Dive sordu. Sonra ceketini çıkar küçiil:liİE;ü anlatır. xrn dı. Görr.lc&inin kolunu da sıvadı: Beni bu kadar küçük görebiArası bir kaç gün geçti. leceeinizi hiç dü'jünrnemiştim. Ne kadar sıcak!. Gene birlikte gezmey* çıkmışDiye sövleniyordu. Sizin için söylemiyorum. Şim | krdı. Emmy Hall birdenbire yerinden diye kadar hiç kendimiz için konuş i Miss Emmy Hall'in ellerinde, tâ madık. Hep afakî konuşuyorduk: i dirsek'.erine kadar uzun, beyaz elfnhdı: O nedir o?. Ne kadar korkunç! bütün düsündüklerimiz hep umumî divenler vardı. O günden sonra, N» kadar iğrenç!. , ölçüler üstüne idi Bu da öyle .... | binbaşının kolundaki dövme için ! Bütün dövme yapttranlar için ben araîannda hiç bir söz geçmemiştiDiye bnğırdı. Denizcilerden pek çoğundaki gi | böyle düşünüyorum, size de onu Uzun uzun dolaştılar. Emine Sultan bi Harrison'un sol koluna da boy [ söylüyorum. bir aralık eldivenlerini çıkardı. Odanbova dö\Tne yapılmıştı; büegin 1 Japonyada iken yaptırmıştım. nun da sol kolunda, bileiHnden baş den doSru baslayan bir yılan kıv Orada çok guzel dövme yaparlar. layıp dirsegine kadar kıvnla kıvnrıla kıvrıla tâ dirseğine kadar çı , Göriivorsunuz ya. bu da bashbaşı la uzanan bir dövme söze çarptı. na bir sanat eseri!. Şu yılanın kıvlcıvordu. Genc kız hiç çes cık.irmıvordu nmlanna. cbgilerin inceliğine ba Penei uçmuş. viireğinde hırçın bir Binbaşı: O kadar korktunuz mu?. Ben kınız' Şimdi birdenbire canlana çarpıntı öylece duruyordu. Kolunu de sizin kolay kolay korkacağınızı, cak. size de sanlacak, sanırsınız!. birdenbire Harrison'a göstermedi. Söylemeyiniz böyle, beni büs Kendiliğinden bakıp görmesini istibu kadar çabuk lafiracağınızı hiç yordu Sonra da genc binbaaı bu dövmenin ne demek olduğunu anlayabüecek mi; daha iki gün önce bu mavi lekelerden o kadar iğrenen bir kızın gidip de kendi kolundaki yılanın bir eşini yaptırmasına ne diyecek, en çok bunu beklivordu. Çok geçmedi; Harrison dövmeyi gördü. Ingiliz zabitl hiç de öyle faşırmısa benzemiyordu: Ne o, dedi: siz de ml kolunuza dövme yaptırdmız? Sonra birdenbire gölmey* başladı: Siz sahiden çocuksunuz!. diyordu; şu güzel başınızm içinde ne!er var, oradan neler geçiyor, bir türlü anlaşılmaz. Yalnız ben degil, yalnız başkalan de&il, siz kendiniz bile bilmezsiniz!. Birdenbire içinizden ne gelirse onu yapıyorsunuz!. Sizin eibisinl ben hiç gSrmedim. Baska blr gSrcn olmus mudur, onu da hiç urnrnam!. Hiç blr düsuncenlz flteklnl tutmuyor. Hep birbirln* uymıyan işler yapıyorsunuz!. Fred'in sSylemek, anlatmak i«tediği ne idi? Sevlsmek için ml, yoksa dövme için mi sSylüvordu; birbirini tutmıyan hangisi idi?. Adsız Sultan arbk kendini tutamadı: içini çekti: Haniya. bir Japon kın, »evdlgi erkeŞin mezarında kendi kamını desmis. gecen gün siz anlatmıştınız; mezardaki erkek sizin gibi düşünmezdi. sanırtm!. Çok sükür ben mezarda deği(Arkası yar) Dün 1000 turist geldl tngüiz bandıralı «Shusan» transatlantiği dün 1000 İnpillz. Amerlkalı v« Trm siz seyyahı ile Iimammıza gelerek «Dolmabahce» önlerinde demirlemlstlr. Seyyahlar, Şehlr Hattı vapurlarn» k=raya çıkarılmı» ve kaflleler haltnd» sehrımizin tarihl mahallerlnl gezmeg4 başlamışlardlr. Napoliden gelen gemi bueün aaat % d« P ; reve müteveccihen llmanımızdan ay» rılacaktır. Avrupa mülted tneselelerlni tetkik konjrresi Avrupa Mülted Meselelerinl Tetkik Derneğlnin 4 üncü Kongresi 15 eylul çarşamba günü Yıldıı Sale köskünde Avrupanın muhtelif memleketlerlne meiLrub yüzden fazla delegenta Ijtirakile yap'.Iacaktır. Konreyl De»let Veklll Osman Kapanl açacak ve Avrupa Mülted Me«elelerlnl Tetkik Dernefl Relsl tstanbul Vallsl Prof. Gökayın delegelere hitıbestnden »onra tstanbul Sehir Mecllsl Reis veklll r«raan Araa. jehlr adına blr konusrna yapacaktır. Yflzmek için denize tfntn btr adam boğuldu Fstthte tmamnlyazi aokağında U numaralı evde oturan Alâeddin İ5mmde blr «ahıı. Büyükadada Türkmezarlıgı mevkllnde denlze glrmljse de yüzme bllmedfillnden bogulmuştur. CÜMHURIYET Nfishasî 15 knrnçrnr Abone jeraiti Tiirkfye Hari» Un 42 22 12 4 Kl 00 50 00 50 U n KJ 81.00 4350 24 00 »00 Blr kadın, cişerlerbıe hava Terillırken 81dü KOçükpazsrda Yenlhayat »okagında 5 numaralı evde oturnn 28 yasmda Mediha Tilrkyılmaz Isıninde evli bir kadın. d'in «aat 15 sularırda Falih dıspanserind* hava lle tedavi edilirken ölmü»tür. Adlt tabib tarafmdan yapılan muayan» aonunda MelâhaUn kalb «ekte»lnden flldüjü anlasılmıı, fömülmesine ü »eşredılsıp İ K K A T ' lzla vcrllmlrar. tUnlardaıı meıuUyet cabuı «dilaMİ çonrtenıep evrak »e m ı ı a | eoı.nteslp ladfi olurınoari
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle