18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÜTî t'UMHUKlVET 80 Afustos 1954 Yazsn: ROBERT FABIAN olduğunu ispat etmiştir. Tahkikatlarımınn bazılarında bizi desteklerr.iştir...» Böyle dlyecektlm, yahud buna bennr bir seyler söyliyecektim. Mtihlm olan nokta, gerek Tad'ın, gerek o ayarda blr süriJ insanın, yazıh olmıyan kanunlar çerçevesi içinda bana itimad edilebileeefine eznin olmalanydı. Bunlan tanıyısım, polis mecmuasını okumak suretile olmuş değildi. Hepsmi, «n fazla vakit geçirdikleri batakhanelerde ve süpheli yerlerde, türlü gayrimeşru vasıtalarla kazandıklan paralan yedikleri kötü muhitlerde tanımıştım. \Vest End sokaklaruu arsınladıglnız zaman ister pınl pınl aydınhk olanlanm, İster karanhklara gömülü bulunanlarmı benim çoğu zaman duyduğum gibi, kendinizi, EV hayvanlarile dolu bir koruda veya bir ormanda, etrafı tarassud ec>n bir av bekçisi zannedersiniz. M"=e'â, bir aksam Frith Street'den West End, durmadan değişir. Oradaki çehreler. bilhassa, müsaadeli veya gizli gece barları, ateş böcekleri gibi, bir gözüküp bir kaybolurlar. Öyle sanırım kl hiç kimse: «Ben Londranın West End'ini avcumun Içi gibi bilirim» Evet, Tad. benim, dedim. diyemez. Ama ben, biraz da gurur Salvo kulübden sonraki köşe la: «Londranın bütün West End'i de bulunan kolruk meyhaneden te beni tanır!» diyebilirim. lefon ediyorum. Prensler gibi giHenüz genc bir polis memuru olyinmiş dört delikanh var, halleri duğum tarlhlerde, her sah ve cueüpheli. Yanlannda müeevherat ma akşamını (Polytechnic Boxing var, peşin para ile «atmak istiyor Club) de; kıjın da, lzinli olduğum lar. Bir tanesinin kolunda kan ie cumartesi günleri ögleden ronraki kesi gördüm. Pek hayra alftmet bir vaktimi rugbi sahalannda geçirirçey değil, belki slri ilgüendirir di dim. Kriket oyununa hiç blr zaye düşündüm. man merak sarmamıştım. Fakat bunun dışında bütün vaktlml, blr Bir kaç saat sonra, genc haydudçift esrarh ormana benziyen Maylann dördü de tevklf edilmişti. Son fair'le Soho'ya hasreder, orada, geradan, siddetli hapis cezalanna ce barlarının kıpışan ısıklanm teyçarpıldılar. İkisi kırbac cezası yedi. rederdim. Bunların pek çok • rlaS< züme inanabilirsinlz, hapdanede rını bilir, susardım .Hakikt bir polis kırbac cezası, bir East End haydumemuru, neleri söyleyip ıeliri ken dunun kaşarlanmış omjzUrı üzedine saklayacağını bilmelidir. rinde tatbik edilse dahl, sakaya gelir şey değildir. Meaell, Gcrrard Strtet'de, Kate Bu anlattığım hâdisenin manidar Meyrick'in meşhur 43 numarnh ciheti şudur ki, hırsız yataklığı e kulübündt, lkinci bir Kapı vardl den Tad, dört genctn, ellerinde ki, Dryden'ln 1686 dan 1700 t kamücevherlerle geldiklerini görünce dar içinde yaşadığı eve açılıyordu. ilk h^reketi bana telefon etmek ol Kate'in kulübüne devam ettiğim muftu. Mücevherlere el sürme tarihlerde, polisteki meslekda^lamckle haklı idi. Bir parça açık göa rım, orayı bir çok defalar, resml herhangi bir şerir, bunların, çok sekild* tziyaret» ettiler, Yapılan malum parçalar olduğunu anlar, bu araştırmalarda, o küçük gizli kamücevherleri satın almanm tehll pıyı bulmak hiç bir zaman mümkeye girmek demek olduğunu bi kün olmadı. Bu kapt, tuvaletlerln lrrdi Hiç şüphe yok ki, Tad mü arka tarafındaki bir avluya çıkıcevherleri tehlikesizce elden çıka yordu. Oradan bir eskici kulüber^bileceğine kanaat getirseydi, bun sine geçiliyor, kulübenin, )(apısınları satın almakta tereddüd etmez dan çılönct da IT«wport Market't müftoriler, di. Ama çok kurnazdı, bu ls« gi ulasıhyordu, Bir çok çoğu zaman lsml büyük kimaelcr, rısmedi. Binaenaleyh, dostu Fabina'a telefon ettl. Billyordu ki, • buraya devam ediyorlardı. Kat* ğer bir sieorta kumpanyasî tara kulübüne yapılan bir baskında bu fından va'dedilmiş bir mükâfat var gibi lnsanlar tevklf edilecek olursa, sa bu mükâfatı onun almajına gay bu hâdlse tekmil Ingilterede skanret edecektim, bana ihbarda bulu dal yaratırdı. Onun için, bu Mvat, naran da o olduğunu hlç klmae duy o gizll kapıdan çıkıp gidiyorlardı. mıyacaktı. Şunu da biliyardu ki, O tarihte, bu kapınuı mevcudiyetihırsız yataklığı ettiğinden dolayl nl haber vermekte fayda görmekendisinl ileride enseleyecek olur mıştim. Zabıtanın eîtne geçmesi das?m, hâkime şu ifadeyi vermekten ha münaıib olan künseleri bu kapıgcri kalmıyacaktım: «Bu adam da dan aıla çıkartmamak hususunda inıa zabıtaya yardım etmeğe âmâde Kate'e güvenebllirdlm. (Arkası var) Bu dört genç budala, bir adamın kulak tozuna, onu derhal bayıltacak şekilde sopa ındirmek için büyük bir maharete ihtiyaç olduğunun farkmda değıUerdi. Zxmarada, Hymie Kardeşler gibi mütehassıslar vardır. Bunlardan, biraz l'erile bahsedeceğim. Bunlar, icjoında, bu ameliyeyi, Harley Street'deki cerrahlar kadar el çabukluğu ile yapabiliyorlardı. Fakat Hymie Kardeşler, bu yasak hünerlerini pir aşkına israf etmezler, bir tek darbecık indirmek için bes yüz liraya kadar ücret isterlerdL Cürüm dünyasmda yollanru saşjrmış beceriksiz amatörler olan bu genc aile çocukları, kuyumcunun kulak tozuna sopayı indirdiler, fakat nice künseler gibi onlar da, kurbanlannı kana boyamaktan, avaz avaz haykırtmaktan başka bir iş beceremediklerini gördüler. Bir blum kalım boğuşmasıdır başladı, gencler. sopa ife döve döve, kuyumcuyu yere serdiler, öldü zannedip orada bıraktılar. Mücevherleri aldılar, otelden çıktılar, West End ormanına sığındılar. Biraz sonra. sık sık devam ettiğim barlardan birinde, telefona çağınldım. Telefondaki sesin, hırsız yataklığında ihtısas sahibi muhite mensub bir dostun kısık sesi olduğunu farkettim. Mr. FabianT LONDRA GErmgllŞehif ırbac cezası =haberleri Havalar Çeviren: HATICE VILDAN geçersiniz, gözünüze herşey, bir gün evvelkinin tıpkısı gözükür. Ertesi gün, bir lokak köşesinde yeni bir çehre görürsünüz: Sert ve hayâsız bakışh, dudaklan kıpkırmızı boyalı. halinde bilmem nanl bir yabancılık sezilen bir kı*. Dtırur, sorarsınız: Galiba biz hiç tanısmıyoruı. değil mi? Onun cevab vermesine daha vakit kalmadan, ilk akşamlar ona gözcülük etmek üzere, tabiî, civarda dolaşan koruyucusu, karan'ıktan fırlar. Mültefit, biraz çekingen bir ta vırla: Akşamlar haytr olsun, enspcktör. der. Size Ursula'yı takdim ederim. Polonyalıdır. Ursula, bak, Mr. Fabian .ahlâk zabıtası Smlri... Sakın ona oyun oynamağa kalkışma, ki sana dokunmasm... İki üç adım daha atarsmız, daha düne kadar, yerle bir pencereleri çıplakken şimdi kalm perdelerle örtülmüş bulunan bir mahzenden ışık sızdığuu görürsünüz. Bir gün evvel ladece yosunla ortülfl yolun ortasmda blrdenbire bitiveren zehirli mantar gibi, bir gece ban doğuvermiştir. Değil kardeşhn değil Benim sevdifün dcnizlerin dibl Bugün de havanın umumiyetle Ne mavi ne yeşil ne camgöbegi bulutlu geçeceği tahmin ediliyor Benim sevdiğim denizleria dibl Dün sehrimizde hava umumiyetle bulutlu ve nisbeten serin geçmiştir. Rüzgârlar kuiey dofudan orta Bir mavi deri değil ladece kuvvette esmiştir. Şehir etrafinda Pr mavi lar değü muhtelif mıntakalara zaman tam*n EU var budn var sağanak halinde yağmur yağmif Suyon eü rücgtnn eö tır. 17 „.. Günün en düşük harareU 17. ta Şn descm cu yüksek harareti ise 20 derece ol pzgAr desem, rüzjfâr gj muştur. Oeniz dibinden kesilen kahn bir Havanın bugün dt öğltyt kadar dilim bulutlu, öğleden sonra at bolutlu Yülardır fStümde, dizimde, dilimde geçeceği tahmin edilmiştir. Tadına tanna doynra} değilim Sühunette ufak blr yükselme **• beklenmektedir. Yaz a.«ı deniz aşı Denizdir her işin başı Denizle başlamalı her |ey Deniıle bitmeli Kelleyi koltuğa abnalı Dibi rörünen denizlere gitmeli Aydınlık, iyi haberler getiren Sarıyerde Mesarburnu caddesinde 89 numaralı evde oturan Malatya mehu«u dost yüzleri gibi kat kat aydınhk Fahrl Uralın, evvelkl gece evinln flnü bir deniz bulmalı. İlle de dibi göne bırakti'ı ıMalatva 292 H.) plâ rünmeli. kah cipl, diln Mbah evlnin 20 metre Ileriılnd» rfenlzd» bulunmustur. S te Pekl niçin? Niçin ille de dibi kerlegl ıuda. 1 tekerleğt d» havada görilnmeli denizinT gorülen elp, »udan çıkarılmırtır. Polis. Sen bunu ressamca, falrce açıkfaill slddetle arsmaktıdır. Amerikan filosu bu£Ün gidiyor layabilir misin? Nedir seni bu 25 agustostanbrei Hmanımızda bulu aydınhk cienizlerde saran? Ortasınnan Amerikan fllosu bu »bah Umadan yarılmış karpuz gÜMİdir, kesnımııı terkedecektlr. Filo llmanımızdan ayrılırken top kin destere ile ortasından bölünen «tısları ile sehrl «elârrllvacaktır. büyük ağaç gövdeleri güzeldir, orÇbnento bol tasından bölünen şeftali güzeldir, Piyaiamızda bol mlktard» çbnento bembeyaz teni üstünde siyah elma buiundugu pibi lthalât da devam etmektfdlr. Çlmentoların toptan flatı çekirdekleri güzeldir. Dibi göriinen 550530 kuruı arasında utılmakUdır. denizler aana bunlan hatırlattığı Son »enelerde lnjaat faaliyetinin yüzd» 400 nisbetlnde artmıs olmssı yapılmakta olan eejtdll yapı malıemesl ıtrtj'ltmı kırîilıyamamaktadır. Mevjlm basınd.ınbcri plyaaada cn çok darl'll hlssedllen madde lthal malı inşaat demlrl Olmuştur. «, 8 lik lnsaat demlrlerinln toptan kllosu 115 kurustan latılmaktadır. Evvelce yapılan 10 milyon l.ralık tihsisten ancak 1350 ton kadar demir fllmmıstır. Bu demirler 23 ay sonra memleketimlze (relebllecektlr. Eylul avı nfhayetinde de Hıısyadnn 1000 tonluk blr partl demir lthal edılecektlr. Dtger taraftan Çekoslovnkyayt çıkan lisansiar da reddedilmlstlr Bu »«rtlar «ltında vnkit vakit ithal etT'lnı demlrler tn'eb fazlalıSı karşısında derhal Fntılrmktadır. Bununla b«r«ber Tlcsret Veklletl rternlr Ijlnln halll İçln perekll tedbirleri almt| oldujhı blldirllmektedlr. Bu cümelden olmak üzere Tlcaret Vekâletl muhtelif memleketlerden kredlli ve derhal tedlyell nırctle Reniş #î*y*<t rtemlr lthall İçln tesebb(V<lere geçmljtlr. SulUnahmedde Saraçhane fckngında 12 numaralı evde otur.ın ve 3 aenedenberl Içkl yuıdnden karuı İle ayrı ya|iyan Ibrahlm Beke Isminde blr |ahn. dün Kumkapıda Clnci meydanındaki •urların Ustünde HU olarak buhınmuş1 tur. ÖlümU »üpheli gören adalet dnktoru cesedi morga kaldırtmıı, tahklkata ba«lanmı«tır. Dün Savcıhja iki tecavflz İddiası y«pılmi|tır. Strkecldekl otellerden blrlndt kalan Adapızarlı Cahld llter Ismind» 12 yasmda blr isçi çocuğu. poII» basvurarak otel sahlblnln kendl•ine tecavtiz etmek Istedigini Irtdla etmijtlr. lddla tlzerine otel Sflhibi yakalanarak tahklkata baslanmıst*Gene Slrkecide baskı blr ofelrfe çah»»n thsan Acıt lsminde 14 yaşında blr genc de. otel kAtlblnln kendlsine tecavüz» kalkıstıgını Iddia etmlstir. Polis, bu iddla etnfındı da tahkikat yapmaktıdır. serinledi Ne atarsan aşına Yazan: ** I 1 P az a r t e s 1 • K o n u ş m a 1a r 1 1 I I ABAH A... Parrrra! mavuda sotmu$lar: Cehenneme (ider ml sin? Maaj ne kadar? demis. Biz de ona döndük... Daha doğrusu döndürüldük. Yukariki tekerlemeden maksad, elbette Arnavudları tankir değildir. Mersenerlik devrinde, zaruretteki bu kavmin gencleri tehlikeli cephelere paralı asker yazılmışlar da, kinayeli lâf ondan çıkmı? sanınm. Modern Türk tipi ise, elbette o ahlâkta obnamalı. Herşeyde ille para, gözleri parlayarak ille ve ille parrrrra görmemelL Bir bakuna çare yok!.. Mukaddcr itirazları ezber biliyorum: «Çıldırdın mı sen mnharrir bay?... Ben ihtısasımla askerlik mükellefiyetimle beraber yirmi üç senemi tahsil vesair yetişmeler için harcadım. Şimdi otuzuna vardım. Saçlarım dokulmeğe yüz tuttu, gozlerinıin feri kaçıyor. Sabahın sekizinden gece yatmcaya kadar kâh işimde çalışıyor, kâh meslekte daha fazla ilerlemek için evimde okuyor, yazıyonım. Buna karşılık, elime geçen para ayda 300 kürur liradır... Mcsken şartlan tanzinı edilmemiş cemiyetimizde, benim seviyedeki bir adamın oturabileceği ev kirası maaşun derecesine yiikseldi. Bense 120 liraya bir izbcye başımı sokmuş bulunuyorum. Odam öyle ki sükunla çahşıp, sıhhat kaidelerince yaşıyamıyorum. Yr.l param, mahrukatım, içtimai se\iyeme gore gcçimim, kuşamım a y nldıktan sonra bana kaç para ka* lacak da yiyeccğim, içeceğim, evleneceğim, çocuğuma ve muhtac anneciğime babacığuna bakacağım? Elbette gozüm mesleğimin dışına kayacaktır Hattâ imkâni'.ı bulursam memleketimin dışına!.. Onun için. benim kötü şartlarımdan yakayı sıyırabilmiş ve refaha goçmüş o 700 hekimi, sair münevverleri ve mecburi hizmetinden sıvışntağa uğraşanlan doğrusu hiç taksız bulmuyorum .. Gıpta ile bakıyorum... Şaycd aksini söyiersem ya mürailiğe düşerim, yahud da fasik'ı mahrum durumuna... Ke dcmeğe benimle parrrra diye alay ediyorsun, bay muharrir?.. • Estağfırullah .. Alay etmeğe gönlüm razı olmaz .. Ben, tanzimsiz cemiyetimizde bdyle «parra» cı bir hava yaratılmasına itiraı ediyorum . Goz nuru ve alın teri döküp de şu sevgili evlâdlanmum yamnda öyle haksız ve kontrolsuz para kazananlar oldu kl, cemiyetin usaresi, asıl hakkedenlerin bağmdan, bahresinden kesildi: Sırf onlann ısırganlı tarlasına aktı. Fantezi, lüks, caka, üyaka, kotnşu çatlatmaca, ahlâk hozmaca yabani otları azmanlaştı. Orta sınıf, namuskâr, fazileıli ailelerin muhitine kadar bunların tohumlan saçıldı. İşte, onun için, cemiyetimizin kıymet ölçüsü, hikâyedeki Arnavudunkine dönraüş bulunuyor: Parra, more, para! <rGün cğursuzun!» demişler... Gün, parracılann... Toksa, medenl dünyada olduğu gibi, Türk ananesinde de feragat di>e bir şey vardı ve vardır. Bu yol metropollerin asll ve zengin ide alistleri, Afrika zencilerini tedavi için, kendi kanaatlerince irşad için misyoner olmaşlar, hayatlannı o uğurda vcrmişlcrdir. Türk Ve müslüman tarihi de ne feragatler, ne fcdakârlıklarla doludur. Sizlerin da elbet kanınızda bu mubarek cevher vardır: Misyonerlerinklnden yüksek bir idealistlikle mesleğinlzde. memlcketinîzde kalmağı. doğiı vilâyetlerinin acı dağlannda ve geri köylerimizin berbad şartlan içinde zevkle çalışmayı istemes olur mnsunuz? Bundan tevk duyamaısanız zaten milletçe halimlt berbad ve pcrisan olur... Ama? Amması var... Balığı baştan knkutnıamak için, evvelâ şu fantezicilerin, lüküsçülerin, şu alabildiğine parracıların evvelâ zihniyetine, sonra hududsuz kârlarına bir had bildirmeli. Cemiyetimizi nkimine hay hay, kimine vay vay» olmaktan çıkaııp bir içtimai adalet tesis etmeli... Oruz yaşına kadar ne müşküllerle yetiştikten sonra seni ev kirası veremivecek, glj'lnemiyecek, dnvamiyacak, evlenemiyecek ve çoluk çocuğuna, ihtiyar anacıçma, alll behacığma lakamıvacak bir durumdsn kurtarmalı .. Hıılâsa, normal bir cemiyet, lormal blr maiset... Bedri Rahmi Eyüboğlu için mi? Ben ressamım, ortasından böJünmüj karpuzda »iyahla kırmızının kaynafmasım duyarun, ortatmdan yanhnıs seftallde atof alev tutufan çekirdeğin rengini yakalanm. Amma yıllardır dibi görünen denizlere bakanm, bakarim da gözümden içinve dolan sevincin taşını ayıklayamam. Bu sevinç bir renk oyunundan gelmiyor. Renk oyunu bir tek renkle oynanmaz. Bir rengin bir kudret kaynağı kesilmesi için yamnda aynı kudrette bir renk gerek. Dibi görünen denizlerde birbirini azdıran, azıh renkleri ararım bulamam. Bu, ıpaviden çok yeşil azmanı bir renktir. Ama bu, su yesill tek basına bana bu kadar köklü blr sevınç veremez. Beni sevindiren suyun etli kalınlığıdır. Gözüm suyun rengini değil, gövdesini görür. Bu gövdenin rengini değil kımddanışını, ürperijini, akısını görür. Ama diyeceksin ki bütün bunlan gBı yerine eller, avuçlar, biltun vücud de görür. Denizden aîdığımıı tad bize derimizin verdiği bir taddır, çoğumuz yüzerken gözlerimizi kapanz değil mi, peki su halde? Evet, Syleyse senin denlj sevginden ressamhğma blr avuç tuz, biraz günes yanığı birkaç çakıltaŞi, yani kısacası havadva kalacak. Dibi görünen denizleri ressamca •*.•». Bîr meb'ıısıın jip arabası denizde bulundo anlatamadıktan sonra bütün bunlar neye yarar? Peki ikide bir «Ne atarsan aşına, o gelir kaştğınaı diyen sen değil misin? Yıllardanberi tonlarca dibi görünen denizler attın aşına, kınk dökük birkaç mısradan başka ne geldi kaşığına? *** Bilirkişinin hakkı var. SSzün böylesine küsülmez sadece susulur. Uibi görünen denizlerden aldığım sevinci ressamca anlatamadıktan sonra bu deniz sevgisi neye yarar? Pavli adası senin Poyraz Köy ber.im, adalann fransızca konuşulmıyan köşeleri, Said Faikın damgasını bastığı kmah, martıH, aftoslu, piyoslu kayalar, içerisinde günesle denizin mercimeği fınna verdiği iki kisillk mağaralar, bütün bunlar, ressamca ele ahnmadıktan sonra neye yarar? Peki ya bu motör patırdısını ne yapmalı? Günej bir yandan motörün kocaman bir eşek ansı gibi zonklayifı bir yandan. Buna can dayanır mı? tnsan tepesinden tırnağına kadar motör temposu ile doluyor. Motör senin elin ayağın olmaktan çıkıyor da sen onun bir parçası, bir cıvatası, bir yayı bir bujisi kesiliyorsun. Kulağın bir doktor kulağı gibi bu motör scfcinin nabzında: Eyvah gene bizimkisi suyu kızdırmağa başladı. Bujilerden birisı 3 Yapı malzemesi ithalâtı ŞANS DEĞİLDİR Surların iistiinde btr eesed buhındu , tkl tecaviiz iddiası 5İYOGİ3 LiRALIK SUBEMIZDE ZEYTtlfBURNU AJANSIMIZ *»rtf , Mntana HEDİYELER GUNLUK «• MAfTALIK IKRAMIVELER ie Romada tnplanacak olan mlüetlerarası nüfııs kongreîne iştirak edecek olan Istatistik Genpl Mndilril Sefik İnan dün uçakia hareket etmiştir. İstaristik Genel Müdiiril Romaya pilti de İki de bir tekliyor? Yepyenı motörde böjk »ey olur mu? Evet yepyeni bir motör. Her biri başl<a renkte yedi tane at düşünün. Bunların arasına da öteye beriye zıplayan bir tay katın. Eder sana yedi buçuk beygir. Adalardan Boğazrn en sonuncu köyüne kadar, yaşı onu geçmemi| çocukların hepsi aynı soruyu sorarlar: Ağabey bu kaç beygir? Bir deniz motörü ne heveslerle, ne sartlarla satın alınır? Birkaç sene anlayanlara sorulur, Orhan Borar der ki: Bir içerden takma motör alacaksın. Kahve değirmeni gibi bir şey. İki buçuk beygir nemize yetmez. Bir tanesini bile bulamıyanlar var. Balıkçılar der ki: Uyy gözünü sevduğum, tenta sakın ondan sasma. Ha bu Ahmed Beylerin makinesi var ya geçenlerde suyu kaynattı. Ta Adalardan ha böyle buraya kadar üstüne su döktüler de gene işledi. Sen onlardan şaşma. Ha bu senlnkl motör değil tenekedur. Uzun uzadıya soruîur. Allı pullu broşürler birbiri arkasmdan iskambıl kâğldlan gibi deste dest» yığıhr. Nlhayet markalardan bir tanesi suya iner. Bu yaz bir yedi buçuk beygir attık aşımıza, pismiş tavuğun bajına gelmiyenler geldi başımıza. Motör güzel olmasına güzel. Sesine de diyeoek yok. Ses meselesl çok önemlidir. Motör patırdısına dayanacak kafa ister. Sesi güzel ama gel gör ki ikide bir denizın orta yerinde durur mubarek. Şdrasım açahm, gurasını kapayalım derken bir de bakarsm ki güneşin altında arab yavrusu gibi kavrulmuş gitmişsin. Peki bütün bunların sanatla, resimle, şiırls ne ilgisi var? Motöre binip bilmem hangi tarafa gittiğın zaman boya kutusunu da beraber alıyor musun? Yook?! Sen beş senedenberi boya kutunu kafanda taşıdığını ileri sürüyorsun. Mü^ık adamı notalarını nasıl kafasmda taşırsa; sair kellmelerinl nasıl her yerde beraberinde taşırsa; ressam kısmı da renklerini kafasmda gezdirmeli. Durup dinlenmeden onlarla düzenler kurmalı, bozmah. Ama hangi renklerle? Çarşıda satılan renklo'e mi? Çarşıda satıîan renkler pa,rmakla sayıhdır, onlar ancak amatörlerin işine yarar, meslek adarru yalnız bu renklerle' yetinmez, onJarı birbirine kararak "yüzleree, binlerce renk bulması gerekir. Ressamın iyisi çarşıdan aldığı renklerle değil kendi eli ile kardıgı, kendi görü ile ayarladığı renklerle düşünür. Ressamın iyisi durup dururken bu renkleri karıştıran, yepyeni düzenler, ayarlar bulan aİamdır. Komsu bakkahn akhna esecek, dükkânı maviye boyayacak, manav kavunlan föyle dizecek, çöpçü de tam o sırada süpürgesine dayanacak. Bütün bunların renkleri birbirini açacak, küçük bey de fırçaya davranıp bu durumu tabloya aktaracak. Peki ya bakkal rükkânı boyamazsa, manav o gün kavunlan öyle dizmezse, çöpçü süpürgesine dayanmazsa ne olacak? Ressam: ALTIS APARTMAN MÜCEVHERAT MOT. T A R l i B A » ! «lantımu pak y««<"da •nniniKtodir Emnlyet Ikinci $ube memıırları yaman ve sabıknlı b'r hır^ızı ele geçirmljlerdir. Foti T.ışçıoğlu ismindekı bu hırsız, Yeylkfiyde 4. şphrin muhtelif »emtlerinrie 11 ev soymıifsa dfl çaldıfiı esyaİTrdTi lıir ki'mı musadere edilrnisth T.ıhkikat gcnişU>t.lmekteJir. 15 ev soyan bir hırsıı yakalandı BİRKUMBARALI TASARRUFHESABI AÇTIRANHERKES LAMBALI KUMBARALI RAOYO ALABiLiR J\ğustos 30 Muharrem 1 İşte bu düşünce ile yirmi kiloluk boya kutusunu sırtımızdan attık, beş senedir bu kutunun içindekileDemtrbanh ri kafamızda taşımsğa, onlarla bir V. | 5 25 12 15 15.57 İS 4G 20 24j 3.38 TAFSİLAT İÇİN GİŞELERİMİZ EMRİNİZDEOİR şeyler tasarlamağa çahşıyoruz ama, Bir aile nasıl mantığa rtinad E. ]10..'!3 5 28 9.11 12.00 1 36[ 8 51 j ne yalan söyliyeyim renkleri kafa ederse, aile sofrasında ekmnk nasıl kuhısunda teşımak boya kutusun herkese dağıtılırsa, millî solrada da •'"umhuriyet» to Edebî Tefrikası:34 Beni sevmediğinizi biliyorum; öyle evde kalmış, kocamış bir kız da saklamaktan çok daha zor. Ba öyle olmalı... İşte o zaman oparrra» Ayrılış hiç acıklı olmadı; üçünün ilkıinfe onu süyliyecektim. şımiüin içindeki eifirl karanlıkta zihniyetinin yerini yüksek ıdealler sayılrmm!. Daha yıllarca kendi ba de yüzü gülüyordu... münevverlerimizin Scvaiyi heıkps baçka türlü an şıma yaşayabilirdim. Yalnız, halarenkleri bulmak; onlan ampul am alır. Kı>Tnctli Emmy'nin evi, bir iki saat kadar : lar. Bunu çize kartır söyİP<! m. ma çok üzülüyorum. Benim yüzüm ötede idi. Şimdilik oraya gidecek pul yakarak bu karanhğı donatmak, eözleri normalin dışma çevrilmez p y a r a k bu karanhğı donatmak, B n Ben flo *i?'m anlnd's'nız Ribi dcn çck sıkıntı çekti. Gitsin, o da lerdi. Hidayet: insanı terletiyor. Peki v a dibi gö ! ' fedakârlıkla yetiştirdiğimiz boni sevmivcr^uuz. dcdim. Hı attık kendi evini bnrkını bilsin! ınünevverler de memleketimizden Şehirde, benim biraz işim rünen denijlerin renjji? İster günkapağı atmamn çaıelerini aramaz... I niyı PU sevdik'eri için çok acı çek Kenrlimden çjk onu düşünüyorurr. var. Çok sünnez, onları çarçabuk luk güneşük yerlerde ara renklerim'«. sonutula d;ıyr.:ıaman'.ş, o yüz SVinla de anlaştık, sanırım. Öyle bitirinm. Akşama birlikte döneriz. ni, ister knfanın içindeki karanlık: 1 rlen sönüp f tmis insonlar ara^ri''' söıüniiyor Benim cörüşlerimi büsta kat kanştır, ne yap yap illâ şu Dedi. Vazan KLM.U RAG1B yaşrm'ism'z Onlann sevsisi B;W bütün tîülünç bulmuyorsucuz! ÖyEmine Sultanın içine doğmuş rengi bizlere ulaştır. Bir denizdir Ne zaman evleneceğiz? le olr'uktan sonra... diğini bilmiyormuş gibi. unutmuş ı sj^t;! Buraya, i!k goldıçim pün ne bir br^lılık. dcmck istiyorum gibi o da: katmışsın aşına, kat kat deniz renkMUAMMER D'v? sorrnuyordu. Benrlen b'ivle bi bıftlıhk br't ' Oyle olduktan sonra, haianızın , t r Benim de evde işlerim var, di leri gelmeli kaşığına. kndpr bezsin duruyor. ne kadar Aralarında sanki söz kesilmiş, Burada daha ne kadar kala ı küsküu söriinüyordu. Hopsi gerti. lemevini?! Ne kadar korktuğunu gÖ7İerinden akhŞım müjde, beni yordu; gideyim, onlan düzelteyim. hepsi olup bitmiş gibi Sıdıka da bir caksınız. diye sordu: böyle esl°nal.Vıtmamış demek!. Akşama gelince sen de hepsini yerNeclen? Sakın. kpndi yurduna dö anlatmiîtım. yandan kendi sandıgmı yerleştiri cesi az, içcilerle dolu bir yerdo. Fab En biiyük müjdeyi de Sıdıkaya lesmiş bulursun!. Bn c'c sizdon öylcsini istsmineceğini anladı da ona mı scvirıiyor. yol hazırlığmı yapıyordu. rika dumanlarının ioinde stkılm.i; .i ı yor? S;zin de buradn "tık ynlnız yonrn. Sizin yanmızda vpeava'ım, veuliler. Hidayet onu bırakmak istemezdi. Bunlan gördüktei sonra Emine, başlamadmız mı? Kendi yakınlarısizden aynlmıynyım, elvcıir!. H^ ' Tnpkapıdaki yan sokaklann bi Oyle iken ne olursa olsun her deart:k geriye dönemiyeceğini anla nızı, sevdiklerinizi Röreceğiniz gelrind& hanım hanımcik otururken diğini yapmak içln kendi kendine BU AKŞAM mı? Hep bunlarl rlü«iinİ!yorc1um niya. çene o acı cckcnlerdcn biıhi, mıstı. H:dayeti kırmayı göze alsa, medi mi? Sizi bekleyen, özleyen, sevc'it'inin vanınd.ı yıllarca VIŞT günün birinde, nasıl olduğunu an söz vermisti. Daha ilk gtinünde oBöylelikle en biivvk müjrîpvi haona varmaktan vaz^eçse, doğduğu kimbiln kimler vardır... m't. gene de kendini ona sevdire lamadan yollara dökülen, hlç adını nu kırmak istetnedi: n Erenköy Şenesen lanınn eözlerinclp okumuş oldum. HaWmleri gündenberi keniisine o kadar ebirinden Siz, o herkese açık duran kaimcmi":... Övle demiştiniz. Benim bile duymadığı yerlerin Peki, sen naaıl ittersea... Emine de eiiklü: lln suçları. mek veren onlann yamnda koca pınızı benim yüzüme kapamadıkEvlerde. ötekine yıllarca dolasan kadıncagız Dedi. Demek ki kaç giinrtür burada ' için bu karîan bile tatlı bir rüya Dr. Prot yıp giden bu zavallı kadın büsbü ça, benden sıkıldığınızı yüzüme kar olur!. Gece, gündüz sizin yüziinüzü , Aynldılar. Emine trent blndi. eKunter tün altüst olacaktı. Oteki de. Hi şı söylemedikçe bir vere gitmem' bos durmuvnrmu'^ııniız'. Kenrli ken görmek . Biüün istediğİTi bu ka ' Kuş olsam da uçsam, doğruca ve geldi. Buradaki işleri yoluna koy dsvet de, kolay kolay itilin ffoçilp Neden gitmediğimi. niçin burada dini?^ neleı hnl'in rı'in\'ov=uiıız'. dir K'=kanç bir sevainin hoyrat gi'sem. bizim evin damına konsam! duktan sonra kan koca bir kaç gü Bunu rsn kpn^i'isimlpn mi cek bir gerc f!"*fiiWi. H<rkes cibi. kjılrlığımı tla b:?ir=iniz! Ah ne iyı olurdu. efem!. I ne kadar yola çıkacalkar; Avustralcıknrrri"; ohıvorum? Öv'e mi rîivor ln'ı irirıie b'Tbirlerini k'np reçiren YARIN AKŞAM her kadın gibi k°"i"':si de günün Adsız Sultan hiç ses çıkarmadı. ı suvu7? Ycksa vrnl's mı anl>mı bir erkpHe bir dişi gibi değil tle j Dive çirpmıyordu. yaya, Hidsyetin oradaki evine glbirinde bir erkekle bir a'ada yaşaHemen ertesi günü gittiler, Av deeeklerdi Öyle konuşmuşlardı. Yeniden söze başlnynn gene Hi şım? Bpni venidcn k)rmnvınız! Kadıköy Yoğurtçu biıbirlprini nnlcmış, birbirlerini ara maya katlanacak olduktan sonra dayet oldu: yan, birbirintîcn vazseçmiye'i iki njD.iva gidecek ilk vapurda onun Adsız Sultanın içinde anlaşılmaz Memurlara yapılan ucuz kumaş Ger>( kız hiç ses c'karmadı. bu çocuktan daha ivisini bulamnzPARK Sineman için bir yer ayırttılar. Bir kaç gün Nasıl olup da kaldığımı belki tevziatı Mnrlemki buırün cene söz ncl arkadr"; olalım, hepçi bu kadar... j dı. Kaç eündur birlikte gezivorlar. bilmezMniz! içimle her iş oldu, bitti. Vapurun Motörlü Sannt Dokumacıları KoopeHida dı. DirıImDzsinız biraz konusalım? birlikte dolaşıyorlsrdı. Avustralya Erkek olsun, disi olsun. yer krlkacnğı gün, Emine ile Hidayetin ratiflnin şlmdilik dar gelirli memur Genc kız, onun ne diycceğini bek yetle evlenmiş, kendisine bu kadar vatandaslnra tnhisar ettlrdlgi ucuz ku Konv^.ihm Hirlave* Bcy!. lı milyoner. ona ne kndir baclı göyüziindc hic kimse tek basma ya nikâhı kıyıldı. liyormus gibi baktı. Genc milyoner, bağh bir arkadaş bulmuştu. Bütün maj «a*ı?ı epey 1K uyandırmıjtır İİ Emine bunu söylerken yeniden savamar'iL'ina s?i>re ben de günün riınüvordu Genc kızın her dediğiSıdıka: bunlara sevinmek istiyordu da ge BugUne kadar kooperatifc 320 memur Numaralı biletler temsil ni yapıvordu; onu üzmekten, incit imtihnnda kazanmiş mekteb çocuk SÜİÜ'vsÜVOrrlu. birinde onlann arasına kanşncpk müracat e'mlj ve 1000 metrey» yakın Artık gözüm arkada kalmaz, ne bir türlü içinden gelmiyordu. ları gibi güliyordu: Bana Hidayet de'liğinize sevin iscm, benim alnuna da böyle yazılmekten ne kadar korkuvordu günleri öğleden sonra kumas satılmııtır. efem!. Nazende Hinıma verdiğim Birrlenbire neden bu kadar d:m'. Kapıdan içeriye Birerken bitisik Plyasadan blr hnyll ueıu olan kumaş mışsa ancak sizinle evlenirim. Yal söz yerine geldisinema giseslnd» Günün birinde, Emine Sultan yüz buldum, hiç düşünmediniz mi? bahçeden komşulan seslendl: satısının bütün vatandaslara tejmlli Ne idi söyliyeceğiniz? Sizi nız. bugünlerde kendime bir eş asanki onun ne beklediğini, ne iste Baksanuza, halanız ne kadar deDiyordu. Sonra da onu vapura eatıhr. için kooperatüca çalısraalan bajlandinliyorum!. ramayı hiç düsünmüyordum. Pek yerieştirdiler. (Arkaa var) mıgtiT T.C.ZİRRRTBHNKHSI Oof! Bugün hiç kafam çalısmıyor, baska bir yere gitmeli! Bas,ka konular aramalı diyecek. Kutusunu sırtladı mı şu sokak senin, bu mahalle benim dolasacak Böylesine ressamlık değil, işportacıhk derler. Renkler, biçimler sokakta değil, rastgele değil, pathcanm morunda, üziim salkımınm ucunda değil, senin fırçanın ucunda olacak. Sen onlann istedikleri yere depil, onlan canının istediği tarafa sürükliyeceksin. Muhfeşem Serssri Muhfeşem Serseri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle