15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
t Harfran 1954 CUMHURİYET DİPLERİMIZ Nihal Karay, bize Refik Halidi anlatıyor Röporfajı yapan: Sermed Sami Uysal tynetf& Dünya Hâdiseler T~1 Himalâya fatihlerinden intikam mı alıyor? Geçen hafta bütün dünya gazeteleri şu suali soruyorlardı: Himalav» dağ'an intikam mı aldı? Bu fualin endise ile »orulmasına sebeb, Everest fatihlerinden biri olan Yeni Zelandalı dağcı Hilary'nin «ynı havalide yeni bir keşif yapmağa çalışırken düşüp yaralanmatl, zatürrieye tutulması olmuştu. Bu hususta verilen ilk haberlerde şöyle deniliyordu: «Hilary'nin idaresinde bulunan bir heyet, in»an ayağının basmadığı Makalu zirvesine tırmanmakta iken, dağcılardan biri yirmi metre kadar bir çukura yuvarlanmış ve Hilary bu arkadaşmı kurtarmak isterken o da uçuruma düşmüştür. Hiiarynin iki kaburga kemiçi kırıldığı gibi aynı ramanch Yeni Zelandah dağcı zatürrieye tutulmuştur.» heyetten sağlam kalan ıckiz dağcı, biri yaralı diğeri de ağır hasta olan iki arkadaşlarını sedye ile 7500 metreden 4500 metreye indirmeğe muvaffak olmuşlar ve burada kısa bir müddet kaldıktan sonra Himalayalann etekljrindeki birinci kampa ulaşabilmiş>rdir. Bir numaralı kampa gelinceye kadar heyetin, Nepal'deki İngiliz elçiliğine hiç bir telsiz haberi vermemış olması bilhassa manidardır ve bu husus henüz «ydınlanmış değildir. Dün alınan ilk telsiz haberi, Hillary'nin şimdi iyi durumda bulunduğunu, uçuruma yuvtrlanan Mc Farlane admdnki Yeni Zelandalı dağcınin donan iki parmağının kesildiğini bildirmiştİT. Derleyen: TOLUN AUTEKİN Sügünün en tneşhur ADIN CASUSLARI kutunu bozan dört motörlü «Halifax» uçağı idi. Ateşin kızıştırdığı alevler, ay ışığına rağmen yüzünü gölgeler halinde yahyordu. Bu esnada aklına otuz metre uzaktaki uçurum geldi. Duasuu kabul etme3İ için Allaha yalvardı. Makine. dağın üstünden gürleyip geçtiği zaman Armand, cep fenerl ile verdiği işaretlere cevab almıştı. Uçak şimdi «Annecy* gölüne doğru yoi alryordu. Belli ki istikamet almak üzere dönüş yapmıştı. Aradan bir iki dakika geçti. Ck'ne motör gürültüleri işitilmeğe ba|ladı. Gittikçt yaklaşan seslere göre uçağın tam onların üstünden goçmesi lâzımdı. Hah, tamam!. Doğru bir geliş!. İlk paraşüt açıldığı vakit Odette'in içinden bir irkilme geçti. Onu, kısa arahklnrla diğer paraşütler takıb etti. Fakat genc kadın havada süzülenlere bakamıyacak kadar sinir gerşiııliğine tutulmuş, gözlerini kapatmıştı. Çünkü aklına geleni gözlerile görmek istemiyordu. İşte o «ırada basuıın üstünde bir erkek sesi duydu. «Marseilîaise» i söyliyen bir erkek sesü. Tchlıke karşısında bu derece kayıdsızhğı Peter'den başka kimse göster':mezdi. Ses onundu zaten!. Yarı gu'er, yarı ağlar bir yüzle gözlerini açıp baktığı zaman karşısında sevgilisini gördü. Kollanna atılmak için gücünün yettiği kadar koştu. Her zaman olduğu şibi gene vakit dardı. Tüfek ve cephane sandıklarını kulübeye sokmak lâzımdı. Ertesi sabah bir mukavemctçi gnipur.a dağıülacak olan «1Uhların başına Armand'ı diktikten sonra paraşütler ile Peter'in üzerinde getirdiği tayyareci üniforması yakıldı. şmda bulunduklan casusluk şebekesine daır düşman, gene bildigl üe kaldı. Tutulduklan hslde sağ kalan bu iki ajanın, öiümden kurtuıu 5 lannda bazı indî ve amelî sebebler vardı. Bir defa düşmanın suç isnadına delil olacak bir veya birkaç ipucundarr mahrum oluşu, sonra Churchill'm o zamanki Panste üls:mlı bir tesire sahib oluşu, ayrıca mahkumiyet sebebinin bir suç üstüne dayanmaması, ölümü hüküm» süz kılmıştı. Churchill adını taşı» yan bir kimse Fransadan kaldınbp Almanyada hapse atıhrsa Fransızlara karşı Alman prestiji kınlmıj olurdu. Peter'in, Aimsn hapishanelerinden birine götürülmemesmi babasının Fransada sahib olduğu böyle bir nüfuzla izah edenler vardır. Odette Sansom'a gelınce Peter ile evli olduğu zarmedilıyordu Yok» jsa casus diye yakalandıktan soma gözünün yaşına bakılmıyacağı muhakkaktı. Düşman onun Almanyaya naklinde herhangi bir mabzur görmemiçti. Fakat nakil günü öyle bir zamana rastladı ki Alman ordusu yakıtsız idi. Benzin sıkınUsı çekiyordu. Bu yüzden mevkuflara araba tahsis edemezdi. Diğerlcrile birlikte istasyona kadar açıkta, ath axaba ile götürüidü. 6ır kaç muiıafızın nezareü altında doğu istasyonuna doğru yol alııken nıaazaradan boflandı. Paris cadd«leri tıklım tıkkm insanla dolu idd. Kestane ağaçlan çiçek açraifU. Güneşli havada dışanya fıriayan Fransız "kadınlarını gene şık ve zarif bukhı. Halbuki kendısi ve dığer raevkuf arkadaşları. elleri kelepçeli, kirli ve pasb. perişanlık içinde idi. Istasyona vardığı zaman üsrimde tebefirle «Karlsruhe» jazılj \ t derairparmaklıklarla çevrib' bir vagona bindirildi. Artık nereye götürüldüğünü biliyordu. Yolda giderken bir sürü havm hücumlaruıa ugradı. Dişlerini sıkıyordu. Hsrbin sonu yaklaşnuçta. Biraz daha diflerioi tıkarsa işin tamam olacağını biliyordu. Çünkü Almanyaya atılan her bombanın harbi kısaittığına kani İdi. Fırtına içinde girişilen korkunç bir teşebbüs ve başanlı neticcsi Odette, telsizcisi ile beraber ertesi gece Mont Semnoz dağına çıktığı zaman insanın yüzüne kırbaç gibi vuran bir fırtına başladı. Mevcud şartları adamakılh kotüicçtnen bu vaziyet belki de atlamayı imkânıız kılacaktı. Nereye baksa diş diş kayalar göryordu. Sanki bir bu rüzgâr eksikmiş gibi Allah onu da esirgcmemişti. Ölümle alay olurdu; Peterin teşebbüsü!. Onun gibi talimli bir pcraşütçü dahi bu kadar teh'.ıkeye atılamazdı. Fakat duadan başka elden ne gelır?. Bu türlü ahvalde Tanrıya sığınînak, teseüi ararraktan, zayıfın kuvvet dilenmesinden başka ııedir?. Bir ara telsizcinin yüzüne bakan Odette, gözlerine akseden ı^uh haletini onun yüzünden okudu. Tek kelime söylemeden yakacağı odunu düşündü. Odun hazır duruyordu. Dört yığın halinde istif ediimişti. Birkaçını almağa ye'tendiğinde ellcrinin tutmadığını hıssettı. Müthiş soğ^i vardı. Peter, on birle bir arasında gelecekti. Daha doğrusu havadan inecekti. Saatine baktı. On öedi. Kranlık iyice basmıştı. Ay, on birde çıkıyordu. Buna göre uçağın geldiği saatlerde ay ışığı olacaktı. Telsizci Armand da Odette kadar dakikılan sayıyordu. Sonsuz dakikalar!. Saat on bir olunca on bir buçuk beklendi. On ikiyi. on iki otuz takib etti. Hâlâ ortada ses ;ada yoktu. Odette'in yaşh gözleri!. Tclsizoi görmemezlikten geldi. Saat bir!. İş'.j bir uğultu.. Uzaklarda jtüıleyen bir motör sesü. Uçak yaklaşıyoıdu. Refik Halid K«r«y, «ti T« O|1U Refik Halid Karty'm rarif e«i Nihal Karay, ük lualimt gülerek »u e«vabı verdi: Evet ajk izdivacı yaptık. Hatti »ilem beni verraelt Utemeyince . ben de kendisine kaçtım. O zamau. yani 1927 yıhnda 15 yaşında idim. Rcfik de 39 unda. Galıba yurd dışında «vlendiniz? Evet nikihunn Beyrutt* kıyıldı. Fakat kocam İstanbuldan çocukluğumu tanır. Kendisi, Jön Türklerden olan babam Mahir Saidin arkadaşı olduğundan araaıra bize gelirdi. Tahsiline İstanbulda Sörlerde başlayıp sonra Mısır ve Lübnanda devam ederek tamamiayan Nihal Hanıma bu mevzuda başka bir »ual lordum: Evlendikten sonra siıin tesirinizle Refik Halid Beyin değişen huyları? Daha sakinleş,ti. Sonra, vaktilt »iyasetten canım yandığı için siyasetten çekilraesini sağladım. Gürültülü hayab sevmediğünden baloları filân gitmekten vazgeçti. lyi yemek yaparak zaten mevcuA clajı yemek zevkini arttırdun. Artık hiç lokantada yemek yemiyor. tçmeyi azalttı. Vc en mühimmi munUzam çalışmaya başladı. Ejinizin eserlerıne girebildiniz mı? Muhalabım: Onu kendisi daha iyi bilir, diyerek cam önündeki koltuğunda oturan Niigünün yaratıcısına baktı. O zaman romancımız bu »ualimi şöyle cevablandırdı: Evet. Meselâ «2000 Yılın Sevgilisi» nde gayet ahlâklı bir kız var. O eşimdir. Sonra «Anahtar» daki aile kadını da eşimden mülhemdir. Bu izahattan scnra tekrar Nihal Karaya dönerek suallerime devam •ttim: Eşinizin romanlanndaki kahramanlarla kendi hayatının alâkaaı var mıdır? Hayatının yoktur. karakterinin vardır. Karakterlerinin ruhu romanlannm kahramanlarıdır. Refik Halıd tasdik etti: Evet çok doğru. Buna misal olarak da «Nilgün» deki Ömeıi gösterebilirim. Ev hayatımz, yahud yakınlarınızın hayatı eşinizin eserlerincle yer alır mı? Hayır Refik daima mtvzuunu uzaklardan seçer. Ve vak'ayı çok değiştirir. Meselâ Nilgün hakikatle vardır. Fakat romana gireıken karakteri ve başından geçenler miithiş değişmiştir. Nilgün filmtni her halde görmüşsünüzdür? Evet, fakat o filmin, Refîğin Nilgün'ünün ruhu ile alâkası yokhı. Bu hususta epey konuştuk. Sonra mevzu asaletten açıhnca sordum: Refik Haiid Karay'ın Kırıro Hanları ile akrabahğı nereden geliyor? Anneannesinden. O Kınm Hanı Ghaylardanmış. Babasının anne tarafı da Yanyalı, Arnavud. Oradan da şair Mehmed Akıfle akrabalık var. Hemen romancımız şu malumatı ilâve etti: Annemin babası da Sakızlı bir Rumdar 6 7 yaşında İstanbula geüp ihtida etmiş. Ben samim! bir insamm. onun için de hiç bir hakikati saklamam. (Cidden mülrkat müddetince Refik Halid Karay'ın açık kalbliliğine hem hayret ettim, hem hayran oldum.) Sonra Nihal Karaya dönerek suallenme devara ettim: Eşinizin yazı yazarken hususiyetleri nplerdir? Gayet rahatlıkla çalışır. Gürültüye filân aldırmaz. Arasıra kalkıp dolaşır. Yazı yazmak için tercih ettiği saatler var mıdır? Evet sabahın erken vaktinde başlar 11 12 e kadar çalışır. Yazı yazarken çay, kahve, «igara, içki vesaire içer mı? Hayır. gayet rahat çanştığından böyle |eylere ihtiyac hiasetmez. Hele içkili iken tek latır yazmamiftır. Roman hszırlarken efinize jyardımlarda bulunur musunuz? | Evet. Bir çok hususlarda fik'rimi alır. Bilhassa bazı kadın taibirlerini sorar. Sonra yazdıklannı benden başka kimseye okumaz. Hayat arkadaşınızın en beğendiğiniz tarafı? Her tarafını beğenirim. Zira sevilen insanm kusurları bile sempatik gelir. Eşiniz ev işlerinde size yardun eder mi? Tabiî. Meselâ sabahlan benden erken kalkıp kahvesini hazırlar. Benim sokağa çıkmajn icab ttiince nıükemmel yemek yapar. Bu sırad^ sevimli ,romancımu gülerek »oze kâriftı: Hemen herkes yalan yanlış r emek bildiğini söyler. Fakat ben bu işi cidden iyi yaparım. Hattâ size bunu şimdi isbat etmek isterdim ama maalesef biraz rahatsızım. İnsaallah başka zaman. Üstada tez zamanda iyileşmesi temennisinde bulunduktan ıonra, Nihal Karay a sordurr.: Eşiniz yaş gününüzde, evlenme yıldönümüzde falan hediyeler alır mı? İkimiz de öyle şeylere ehemmiyet veımeyiz. O şekil bize pek Avrupai geliyor. Birlikte geçirdiğiniz en heyecanlı vak'a? Nikâhımızzn kıyılması. YBşım küçük olduğundan hayli güçlük çektik. Eşinizin bir bütün olarak en beğendiğiniz romanı? Sürgün. Ya en beğendiğiniz kadın ve erkek kahramanı? Gerçi hepsini ayn ayn beğeniyorum. Fakat en çok «2000 Yılın SevgilisU ndeki Fahir ile Güldal'a sempati duyuyoıum. Üstadın romanlarında en çok hangı kahramana acıdınız? Aşağı yukarı yakından gordüîümüz adam oiduğundan «Sürgün» deki Hümi Efendiye acıdım. Eşiniz çok kitab okur mu? Çok kitab okumasına vakti müsaid değildir. Daha ziyade romanlarınm dökümanları için okur. Meselâ «Nilgün» ve «2000 Yılın ^Sevgilisi» lâfla yazılmaz. Ustad ne gibi şeylerden zevk alır, ne gibi şeylere ainirlenir? Midesine düşkün bir insan olduiundam evvelâ güze! yemeklerden zevk alır. Sonra içinde kadın bulunan meclislerde sohbetten hoşlanır. Muhatablarının zeki ve entellektüel olması şartör. Kadın bulunmıyan toplantılar kendisini çok sıkar. Ve mümkün olduğu kadar böyle toplantılarda bulunmamaya gayret eder. Ama daima kadınlığmı empoze eden kadınlardan da nefret eder. Kadın natürel olscak. Refik Halid Karay mânah bir tebessümden sonra söze kanştı: Tıpkı bizim hanrm gibi. Sonra Nihal Karay şöyle devam etti: Sinirlendiği şeylere gelince: en ufak bir hâdiseye hemen sinirîer.iverir. Bereket bu hali uzun müddet devam etmer, çabuk geçer. Eçinizin sanat muvaff?kıyetir.i uzun yülar muhafaza eiaıcsinin sırları? Evve!â sanatnu çok sevmesi Sonra bünye ve Himpft'r>T AYHAN EDİZ Bugün Himalâya eteklerindeki Nepal köylerinden «beyaz bayraklar^ da indirilmiştir. Bu obeyaz Hilarj'nln, Nepalh Tensing ile bayraklar» eski bir geleneğe uyuberaber fethettiği Everest'in ırtifaı larak, Hilary'nin kazaya uğıadığı 8845 metredir. Mskalu'nun irtifaı haber ialnır almmaz evlerc çekilda 8470 metridir. Bahis mevzuu mişti. Nepallilere göre, bu beyaz kaza 7500 metrede vukua geldijin bayrakların evlere asılması. «dağden. büyük endişe duyulmuş ve lar ilâhı» nı harekete geçirir ve : Hilary .nin bu irtifada zatürrieden Himalayalarda ölümle pençelesen: kurtulamıyacağı zannedilmişti. S^ lerin yardımına koşmasını sağlar! kiz Yeni Zelandalı ve iki İngilizden Hilary ile birlikte Everest'i fetmüteşekVıil heyetin yanında fazlı hetmiş olan Nepalli Tensing kaza oksijen yoktu ve aynı zamanda haberini aldığındanberi bir budhist fırtına mevsimi de yaklaşıyordu. ! mabedinden çıkmıyor ve yol arkaHindistan hava kuvvetleri >t, daşı için durmadan dua ediyordu. Nepal'deki yerli dağcılar 7500 met : Tensing, «dualarım kabul edildi» rede ölümle pençeleşmekte olan E ; demiştir. verest fatihine yardım ulaştırmanın j *** olması. Üstelik dik kafalı olup ge kolay olmıyacağını teclim etmişler | Hilary'nin, bilhassa Everest'i fetçim yolunu yalnız e*erlerinde araması. Bir de şahsi •ervetinin bulunmaması. Batıl itikadlan var mıdır? Hayır öyle şeylere inanmaz. İstikbale aid projeleriniz? Vallahi ben biraz proje yapmıya kalkanm. Fakat Refik öyle şeylerden nefret ettiği için sonra hemen vazgeçerim. Hayat arkadaşınızın okuyucularından aldığı acaib mektublar, teklifler ve hediyeler olur mu? Okuyucularından mektublann envaını alır. Meselâ kendisini roıman kahramanı zannedip haftada üç defa hayatlannı yazarak gönderenler olur. Sevimli romancımız gene o tatlı tebessümünden sonra söze kanştı: Nedense hiç kimse de hikiye jknhramanı olmaya yanaşmaz. İlle. roman kahramanı olacak. Tabiî bu c;.ns mektubları okum^an çöp kutusuna atarım. Bu izahsttan sonra Nihal Karny jöyle devam etti: Kf.pahc» ask teklifleri de alır. Sonra haftada dört beş defa yeni doğan çocuklanna telefonla isim isterler. Hediye gönderen pek olmaz. Ancak şimdiye kadar kendisini hiç tanımadığımız bir okuyucu güzel bir baston gönderdi. Refik Halid Karay ilâve etti: Bir de «Kadınlar Tekkcsi» nin kahramanlanndan Neşide Hanım nefis bir albüm yolladı. Ama bu hanıml» ailece de tanışırız. Onun için şimdiye kadar okuyucularırr.Everest fâtilıi Hiil lary, cvlendiği gün dan bir tek hediye almıj sayıhrım: di. Bunurüa beraber bazı tescbbüs ı hettiği günün tam birinci yıldönüBaston. i ler yapılrruş, netice almmam'ştı. I münde Himalavalarda ölümle karşı Güler yüzlü. tath dilli, riyasız Diğer taraftan Hi.m3İayalarm baş karşıya kalması yerliler arasında samimiyetten hoşlanan Karay aile j ka zirvelerine tırmanmakta olan 1 şayiaların dolaşmasma da yol açsine iki buçuic saat süren ziyaret ! bir Amerikan dağcıhk heyeti de ten sonra artık veda etmek zamanı i Hüary grupunun ysrd;mına koş ' mıştır. Bunlar, Everest ilâhınm kız gclmişti. Bilmem şu röportaj siz mak istemiş, o da bu harekctini • dığını ve bu scbeble de intikam alleri bir parca ol?un tatmin edecek muvaffakıyetle tamamlayamamıştı. ' dığını sağa sola anlatmağa başlami? Fakat ben onlara bu milddft mışlardı. ^: ;^ :,: Şimdi anlaşıbyor ki. 10 kişilik Dığer taraftan. bir türlü ne olIzarfında hic doyamadım. PKÜK NIMBISLN MACER ALARI: Tepeyi ay ışığı örtmüştü. (Jdttte Sansom, heyeean ve mıizar içindeyci. Armand'm ctnktiigü benzin, odunlan tutusturmustu. Uğultu, şimdi bir gürüîtü ^:bi geliGene hemen oracıkta indirme t«yordu. Artık şüphesi yoktu ki şebbüsünün tam başarüe neticelengökyüzünü Urmalayan, eeeerıin südiği haberi Londraya, Harbiye Bakanhğına * uçuruldu. Harekettcn anlaşıbmıyan «Kar adam» ın kalan tek iz bu haberdi, b«jka bir bu kszaya sebebiyet verrliğinden âe şey değildi. bahsedenler bulunmustu. Şimdi Hilary saoasağlam geri Almanyaya doğ>u dönmektedir ve bütün bu şayialarBirkaç ay sonra, jrukarıda hlkidan bahsedilmoz olmujtuf. ye ettiğimiz tevkif bâdisesi gelip çatU. Düjman onlan yanl İngiliz *** ajanı «Haoul» ile Odette Sansom'u Diğer taraftan Almanyayı bomHilary'nin, Himaiaya eteklerin nihayet «St.Jorioz» köyünd* ele gedeki bir numaralı kampa indiğine çirmeğe muvaffak olmuştu. Parist» bardîman edenlere diş bfleyen mu» dair h?ber, Yeni Zelsndada bayram Fresnes askerl hapishaneaind» ya bafızlar hınçlarını onlardnn alıyorhavası yaratmıştır. Everest Fatihi tıyorlardı. İîtintak için götttrül lardı. Baglnp çağırıyorlar. ağız bundan dokuz ay evvel evlenmig dükleri yazıhaned» n« Peter Chur dolusu kiifür savurarak kadınları ti ve karısı Yeni Zelsndadaki evin chill ve ne de nişanlıs Odett» en hırpalıyorlardı. dc hem kocasını hem de çocuğunu küçük bir ifşada bulunmadı. Ba(Ark«sı var) bekliyordu. Kaza haberi bu evi kedere boğmu?tu. Şimdi ise herkes neselidir. NtTAZt AKŞİT OSMAN EĞİLMEZ Yalnız alınan ümidli haberi hemen takib eden şu ikinci haber onları rtüşürdürüyor: Hilary, fırtma mevsimi geçİlkokul IV. S. 70, V. S. 95 Kuruş tikten sonra, insan ayağının değmcR E M Z İ K İ T A B E V İ diği 8470 metrelık Makalu zirvesini fethe yeniden teşebbüs edecektir. T A R İ ÜÜNYA KAKİKAİÜRLERİ: Yaz sicakları esnasinda cereyanda oturmaktan mütevellit GRÎPİÜİ 3AŞARI İLE KULLANILIR GRİPİN, MİDEYİ BOZMAZ, BÖBREKLERİ YORMAZ \ \ rup Çok voruldun degil mi karıcıeım, artık sonu geMi, uturiinlcnebileceğiz. YAZISIZ ŞEVKİ ERKSON A İLE R E M Z İ BİLGİSİ K İ T A B E V t İlkoku! IV. S. 75. V. S. 65 Kuruş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle