27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURfYET 31 Mart 1954 ı Migro'nuıı kurulmasüe ilgili son îopîantı bugün Ticaret Bakanı bu sabah Ankaradan geliyor; yurdumuzda kooperatifçiliğin inkişafını temin için Migro Kooperatifile işbirliği yapılacak Üniversite öğrencilerine yemek ve giyecek • , tKızılay, yemek tevri fşSnl bütün yüksek olnıllara teşmil ediyor, yakında 300fl öçrenciye elbise dağıtılacak | Bir Seyahatin Notları GÖRÜNDÜĞÜ Nato kafa, Nato Kıbrıs!.. Org harikulâde, koro iae Avruku^e korolarından a y l ij biri idı. Eski katedral sanki muazzam bir denız kabuğu olmuş kendi unsurunun dililt *n yüksek perdeden konusuyordu. Filhakika Vali ve Beledıye Başkanı Prof. d'rd ve iyi kalite mal yetıstirmeDün tstanhul Tıb Fakültesi De hiç bir anlaşma bu kadar derin Gokay dün Beledıye İktisad Müdii sini saSİ3mak ve bılhassa standarrükleyici oluyor ki buradaki cam manasında tasa nakledilmis nes:ll?r riinden, şehrimızde kurulacak Mıgro dızasyon, anbalâj ve sevk işlerile kaniığında İstanbul Üniversitesi, olamazdı. rüyası. Çoğu geceler onun etrafınTeknik Üniversite. tstanbul Yüksek j Etrafınızdaki taj yığını kâh bir ların Notre Dame'daki heykel ve te^kilâtı mevzuundski çalışmalar bırlikte yurdumuzda kooperatifcikabartmalann büyük bir kısmı gi da dolaşmak, onun iman gemisinın hokkında izahat almış, bunun en liğin inkişafını temin gayesile mü Okullan öğretim üyeîeri ve talebe j ses çağlayanı oluyor, üstümüze bi, hemen yansmın sonradan, on | ay ışığında yüzdüğunü, yahud kakı<a bir zamanda ıkmahle faaliyete | tehassıs kooperatıfci er yetiştiril mümessillerile Kızalay Cemiyeti j rahmet sağanaklarüe boşanıyor, dokuzuncu asırdaki büyük tamirde ! ranlıkta bir kadife parlatılır gibi g ırıLmesi esasları uzerinde gerekli mek üzere eleman grmHerilmek su Umum Müdürü Fikri Akorgal ve.kâh sihirlı aynalar gıbi onu son yapıldığını bıle üuan bir müddet ! hafif aydmlanmış cephesi, gece ile em.r ve tahmatı vermıştir. Oğren retıle İsviçreden Migro kooperatifi ve tştanbu' Temsil heyeti başkam suzluğa dogru, hepımizle beraber sonra hatırlamıyor. | daha havalıleşen çatısı, saçaklaj DrÖmer Faruk Sargut müştereken çoğaltıyordu. Kadın, erkek, hıncadısımize sore, bu sahadaki çalıs j teşekkullerıle ükı bir işbiriiğı yaFakat Sainte Chapelle küçuciık rındaki ifritler ve heykel ve kabır toplanh yaparak İstanbul Üni ' hmc bü kalabalık, çoğu paskalya malan tatbik mevkııne koymak püücaktır. Kitabı Mukaddes versitelermde ve Yüksek okullann i tatilinin Parise çektıği Isveçliler, ışık kafesüe büyük katedralüı ya bartmalannın nıaKsadile Ekonorm ve Ticaret Banında ne olsa bir süs, bir oyun, sef mahşerile olduğu yerde bir denizFiat istikrarının temıni yolunda muhtac tale ', Inp'lizler, Holandah ve Almanlar, kam Fe'bı Çelıkbas, beraberınde Hükumet ve BelHıyece girişilen da okuyan yardıma altı ormanı gbi külçelendiğini gör.«.. kendı M b l r Çekmece gıbi kalıyor. gör^\ ^ e l ^ u ^ ^ ü n d e nota, kend, | g be'ere vemek tevzi Zıraat Bankası Umıım Muduru olmek için dönüş yolumu değiştırifaahyetler arasında bulunan ve üze müşlerdir. İBızanstan gonderılen mukaddes bir l e r i n j m u s i k i y e t e s l i m e t m l ş l e r d i duğu haWe bu sabah Ankaradan hâtıranın konması için yapürmş yorum. i rinde ehemmiyetle çalışılarak haBu tophn'ı sonunda İstanbul önümde biraz dtede oturan esmer NotrDame öyle değıl O hakıkî . gelecek ve saat 10 30 da Zıraat BanOnun karşısında biraz da eski zırianan bu mevzulsr vakır.da ku Üniversitesi Talebe lokalinde bir kası Galata îubesınde muessis hısitibaren kendi ıçine çekildi. sedarlarm yapacakıarı nıhai toplan rulacak ve faaüvete geçecek yeni müddettenberi Kızılay taraftndan olduğu yerde vecdle dolan tıya iştirak edecektır. Bu toplantı teskılâtla bırhkte şehrımizde vatarı verilen vemeklere ilâveten Yüksek bir kâse oldu. Sağımda üç akşam dan sonra kurulacak olan teşkılâ daşların temız. sıhhî, ucuz glda Ticaret. Teknik Üniversite, Güzel I evvel operada aynı locada Stra, , »ı..* >, tın en kısa bir zamanda faaliyete maddeleri temıni mevruu da hal Sinttlar Akademm ve Teknık Oku , ^ . ^ Elektra.5ini( b i r o d m a n y a n . >Oiiınacaktır. geçirilmeeı ıçin resmi formaüteiere lunda da kısa b.r zaman ıçınde ye | ğ m m a b e r ı 2 e y e n o a c a v i b e s e r l hemen başlanacaktır. Alman maluAynı zamanda bu teşkillt küçük mek tevzi edilmesi ıçın koımteler | b e r a b e r c e s e y r e t t l ğ l m i z b l r ç i n l i mata göre bu teşkilâtla Zıraat Ban esnaf ıçin de faydalı olacak ve on seçılmışıtr. Bu komıteler derhal | ta]efee a t a n M u s i k i kasının da vakmen alâkalandınl ıarm iktisad? gelişmelerice yardım faaliyete geçmışlerdir. Kısa bir ra diden onda da ameliyesini yapmış; raası suretıle müstah3ilin stan edecektır. ma«ı içinde bu «uretle halen veril yüzü ırkımn maskesini ailmiı, yemekte olan miktann b.r kaç mulı ^ â d e t a h a s t a b j r b e y a z l l k ••»• ' IMIMIIHHIIIIIIİIII llıııııııııııı Adana Şubemiz rrföşterilerinden 18039 No. lı cüzdan faz;a yemek tevzii mümkün olacakMilli Eğitim Müdurünün Saçlık Bakarının tetkikab sahibi ALÎ VARKOL'a tır Uruz yemek fişlennden toplatetkikleri n e , e s i l e a v l } d a i k i Şehrmizde bulunan S=s;hk Bakanı nan paralar bu mekteblerin kendi I i},tiyar tstanbul Mtlli Eğitım Muduru Hay Dr Ekrem Hayri Ustundağ. öMn beraevvel Rum Kızılay tesekküllerine bırakılacak, ı küçük bir ı berlnde Istanbul Sıhhat Muduru oldugu rulîah Örs, dun oğleden ellhLsarı. Amavudkoy ve Bebek llko, bu suretle yardıma muhtac olanla | l e r j o l d u l a r ; ^n^ halde trtk'klerd« bulunmuştur. i ç i n s a d e o m u z kullarında incelenıeleT yapmıjtır. rın ihtiyaclarınm karşılanmasına l a n i l e d i n l l v o r l a r B e n n a s l h a e v Dr. ÜEtundağ sabahtan itıbaren Bey. Kadıköy Şubemiz müsterilerinden 10332 No. lı cüzdan koz Yuksek Tahaıl Gecllği prevantor. Genciiğin Atatürke hitabıru imkân verilecektir. Kmlay Cemi v e l d e n t a s a r ı a d ^ m phj g o l U r a f . yomu, Zemeb K&mll hastaneai, Koju. sahibi NADİYE YAMAK'a yetinin bu hayırlı teşebbüsleri yük taki büyük renkli cam gülünden hazırlama müddeti uzatıldı yolu Cocuk verem ve lntanıye hartane1 Ataturke ve oı;un muhleşem eserle. se mekteb talebeleri arasında gelen ışıklan alabileceğim bir yelermi zlvaret ederek al&kalılardan lza. rlne sasılmaı bir ımsnla be^lı bulu. memnuniyetle karşılanmaktadır. haı alm>ştır. re oturduğum içüî memnunum. nan Tıırk gench^lnLn Buyuk Atatürke Kızılay Genel Müdurünün Mjmarinin, musütüıin ve aydınlıkar$! ccvab! httab«)nın hazırlanm» y Meşhur bir Alman profesörü rnud'rieti ıs temmuz 1954 e kadar uzaizahatı fın üçüzlü avıyım; fakat hiç parAnkara Şubemiz müsterilerinden 31664 No. lı cüzdan geliyor tıtnıştır. Kıalay G«nel MüdüHl Fikri A lanmadan! Çünkü au anda hepsi sahibi SIDIKA KERESTECÎYE Almanyamn me$hur kan hattalıkları Teknik Okulda öğrenci kuryal, dün kendisile görüşen bir j birbirmi tamamlıyor. Hepsinin tek mutehassıu Dr. HeU Mayer bu aabah ir kayıdlan arkadaşımıza Kızılayın Üniversiteye | |> h*defi var: Benliğimizi degjauçakla Berlınden jehrimlı» gelecektir. trtanbul Tejtnik Onlveraiteslne bağiı Şehrımızde ve Ankarad» ıktjer knnfe. temin ettiğfi yemek hususunda gu tirmek. olarak kurulan Teknik Okulun Maklne ranı verecek olan Alman protesörunün Geldiğim gündenberi bu katedral Elek*rlk. ln;aat ve Mimarl |ub*lerl izahatı vermiştir: kan hastalıkları mevruund» 1300 aahı. İçin öğrend kayıdlarına 30 martU baa> • İstanbula gelişlm, doğrudan ile onun komsusu olan, o larif Ankara Şubemiz müşterilerinden 15183 No. lı cüzdan fe'ik bir dfe eserl vardır. lanarak 10 nlıana kadar devam oluna doğruya Üniver*itedeki yemek me Saınte Chapelle'den bü türlü aynsahibi ATIF MENZİL'e ealttır. İstanbu! ÜniversHesi Yeşilay lamıyorum. Günde bir defa olsun selesile alâkalıdır. Okula, onuncu »ınıfı blttrmlı ftğren. kohı kunıldu Bilindiği gibi Üniversite ve yük ikisinden birine uğruyorum. Sainte dler ahnacak ve »syet muracat adedl Ayrıca 104 Ulitallye altm ikramiyeleri lsabet etmlstir. Evvelc» kurulaeagını bildlrdljimiz fazla oluna giıiı lmtlhanlan yapıla. sek okullarda yardıma muhtac öğ Chapelle pek az tesadüf edilir tstanbul Üniversiteai Yeallay Genellk eaktır. , cinsten bir çark, bir kandehar renciler bulunmaktadır. En eski ve Talihlilere keyfiyet mektubla hildirilmistir. kclu dün saat 15 te Yesllay Genel Mer. sosyal bir müessese olan Kızılay, bu | zümrüdü, bir Keşmir yakutu veya Fransız profesörü dün son kezı salonur.da yaptıgı umum! heyet top'a'Nmd* Bajkanlığa Ersan Zorlu. vazıyete bfgâne kalamaz. Bunun için Yemen akiki kadar şark. Kemiksiz konferansını verdi runa, fekreterüfe Mehmed' Gökalp ve mimarısinde aafak tktlıad rakultmnln davetlisl olarak de Ank?rada malî müesseseleri yar denilebilecek nıuhasıb Uyelige Hakkı Atlllayı aec. fcnrlmlzd* bulunan Parlı Onlvenitesi Brülmüş bir çadıra dımlasmağa davet ettik. Bankalar, ışıkianndan m:ş. faalıjete geçmistlr. Profeaorlerinden Parrauz, dün aaat 17.30 sigorta ve diğer lirketler, büyük bir benziyor. Fransı» tarihinin hemen Bü SENEKİ da Fakultenln 1 numaralı anftslnfle Vali, Beden Terbiyesl Bölye anlayif göstererek teklifimizi kabul üçte ikisinin, bilhassa Büyük thti•20. Ajırda Husual TeaebbüsUn Rolü. Müdurünün istifasını kabul mevnrund'akl ion konieraruım vermls ettiler. Hükumetüı de müzahereti lâlln en önde sahnelerinden biri etmedi «r. sayesinde, millî bankalardan büyük o l a n k o c a adalet sarayının bir köVali ve Belediye Baskanı Fahreddln ProfesOr alaka IU tıktb «dilen kon. eapU yardım temin ettik. 1954 ve *esinde yapıldığı Saint Louıs devKcr:m Gokay, Umum Mudurlukle bir fersnaında, cemlyetlerin kollejktlf a için bir milyona | rindenberi binbir gece sultanlarırun an':3şmazlık neticesl Utifa eden İıtan. kldlerla «phelerlnln degıştliflnl; iakat 1955 ders yılı 30 Nisanda buı Beden Terbiyesl Bolge Müdüru buna rağmen nhsi tesebbüsün ortadan yakm bir vaad aldık, Kızılayın da yüzügü gibi parlıyor. Eaıd Salâhaddlnın lstifaunı kabul et. kalkmadıtını v« kalkrpıyacajtını aolat. mühim bir ilâvesinden sonra, ilk 10 Pek az şey bu Ortaçağ camcjl'k f » # mernıştlr. » günlük teerübeye guijmi» bulunu sanatı kadar şaşırtıcı ve güzeldir. 15 Nisan akşamına kadar en az 150 liraîık bir hesab Mücerredi seven şark, Allahı yayoru». açtırımz. Gerçl )50 kuru«, be» k«p yeroek. oda ararken, garb İncil'in bijtn)|uK işıtı Her ay sonunda bi r çekilig ' ^ ' ' f T ' 3 İ İ > a a î < *«••«>' için azdır. Fakat kira ve vergi mua resinden hareket ederek kendisinde aramıs, onun kamaşmafiyeti ile tcminı mümkün olmaktaPosta ticreti Bankaya aid her yerden mevduat kabul dır. Sade tstanbulda mevcud 1000 sında yaradıhşın mucizesini tekedilir. talebeden bir günde al?cağımız 500 rarlamıs. Pek az sanatta bu kadar lira, dokuz ayda 135 bin lira olacak rüya lezzeti ve nizamı vardır. tsıbr. Bu p«ra ile de, öğrendlerin gi ğın en ufak temasmda her şey köyim, harç, belki de seyahat rmkân künden sarsıhr ve göz için bir musikidir başlar. Belli kl şarkın hazilarını temin edeceğiz. ne dolusu mücevherlerile yaptığı Yemeklerden istUade edecek olan şeyi hıristıvsnlık dünyası bu renkli talebeyı, taiebe tesekkülleri ve bilcamlarla yapmıs; tesir o kadar sühassa Üniversttede kurulan Kızılay tesbit edecektir. Elbise yardımı için de hanrlıklanmız tamamlanmaktadır. Yakında 3000 Sğrenciye elbise tevzi edilecektir. FakülterJe mevcud yemek yardıraını gördüm, intizam ve çalıjma 5 Nisan 1954 Pazartesi Günü tarzmdan çok memnunum.» Genel Müdür dün akşam Ankaraya dönmüstiîr p a n l n s Notre Dame'da başıboş düşünceler H ^ Yazan : * Ahmed Hamdi Tanptnar 30 MAOT KEŞİDESÎNDE KAZANANLAR 3 0 0 2 0 A TN LI A TN LI halife saraylannda hıristiyan bilğinlerile günlerce süren din ve kelâm münakasalan yapan eski müslümanlara benzeyen bir halim var. Açıkçacı Yeşil, Süleymaniye ve Sultanahmed nanuna onda b=ızı kusurlar bulmak istiyorum Fakat jdoğrusu şu kı mimarl unsurdan Igayrısının bollugundan. ışıjhn azlığmdan başka bir şey de bulamıyorum. Içi çoçk dolu. Mimari hacim kayboluyor. Biz mimari hacmi olduğu gibi muhafazayı iyi bilmişiz. .Nesıllerin dindarlığı garb mabedleıinin içinı fazla kaplamış. j istanbul ve Boğaziçi mimarisini I galiba bu sonuncusu bugun pek ı az kaldı. tanıyan ve seven bir inısan, Pariste kolay kolay mağlub olmaz. Zaten Pariste güzel olan fa, lan yahud filân şey değildır; sokağın. hakıkî FransızUr kadar dünvanın dört köşesinden kalmış gelmış olan 'nsanların yarattığı hayatm kendisıdir. Hulssa şehrin umumî havasıdır. Mimarî olarak rn dnrdüncu ve on beşinci Louis devirlerinden kalan şeyîerin çoğu, o zamnmn hakiki sanatı olan tiyatroyıı, daha dogrusu onun belâğat taraftnı fazla benimsemişler. îsterseniz buna GüneşKralın saray teşnfatı da diyebilirsıniz. Halbuki tivatro, yalnız tiyatroda, teşrifat ise devrinde, yani yaşanırken güzeldir On dokuzuncu asır ise, şımdi yani modem mimariden sonra daha iyi anhyoruz, aşağı yukan diinvanm her tarafında mimarisizdir fak^t Fansız Ortaçağmdan kalan şeylerin hemen hepsi güzel, zarıf ve muhtesem. Bu, tepenizde alabildiğine yflkseklere fırlatılmış kemerler, galeriler, bu ieire nivaianmız gibi birbirinden dnğan hendese, silvayelerin kalm kütlelerini bir hava fişegi dagıhyormuş gibi ıjık cümbiişii yapan ve üstümize öyle dökülen bu nari/ı ve rruntazam çizgi demetleri, bu imkânsız dağılma ve tor/anmalar, en eüretll, en sağhm mimart nizamlanndan biridir. Buna dallan birbirine verilmiş büyük s^nbahar asmalan gıbi ve aynı renk ve mevva cömerdliğıle uzanan cepheleri. onlann dalma yumuşak d^ntelâ isçili^ini de ilâve edinlz. Hıristi^an garb. bilhassa gorik mimart ile kendisini fkrar eder. Jıifrn sanatlan onun etrafında ve onun nizamı 1 » vugrulur. Bu mu1 siki dogrudan doğruya onun malırlır. Katedrill İlk gezdiğim gön hpp Victor Hueo'yu, onun o korkunç romanını hatırlamıştım. Geniş alnı, daima maddesinin ötesinde bir çevier yaratmağa çalışsn' %akışlarile bu kemerlenn, kulelerin »rasında doliştığını." bîr düvara kazılmıs \unanea zaruret kellmepinm rsifınHa ilk defa ürperiMni dünmii^tüm. Bütün kitab korkunç hir kâhus gibi bu kelimpnm etraftnda döner NotreDame ve öbür katedraller, bugünkü nesillere hriy le bir kSbus fikri aşılar mı? FilhHVa b'z artık Fransız romantikler:nin anlad'*ı şekilde bir ortaçağ t»'Akkİ5İn'!en çok uzagız. Her devir tarihi kondisine göre yaratır. Fran«'Z ihtilâline o kadar yakin olan Hueo encfzısyonsuz, darağaçsız aametsz bir ortaçaŞ tasavvur edemszdi. îyi niyetile daha ziyade bir şakaya benzeven ve dağınık bilgilerile bir hırdavatçı dükkânım andıran nParis» adlı yazasmda da Hugo, bu sehrin tarihini hep bu korkunç mihverlerin etrafında görür. Ben kendi hesabıma bu devri, Verlaine'in ten haz'anna fazla düskün ve vorgun bulduğu zamandan tıpkı çalkantısı çok bir denızde yol Arkası Sa. 4, Sü. 7 de 1 0 ALTIN Bahçeü EY Keçldesinln İkineisi ariciye işlerine pek ak» lım ermez. Ermediğl içindir ki, bir ucundan da ben kanşayun, di>orum. Bakahm nasıl olacak?.. Esasen hangi Hariciye meselesi vardır kl, onun, memlekatiçi i^ere dokiuıan tarafa olmasın? Tıpkı bir kumaş gibi. Görünen yani dışı, görünmiyen yani içi. Üstelik tumuru hariciye» nin hem dışı, hem de içi gbrünür. Daha doğnısu dışuidan içini, îçinden de dışını görmek her zaman mümkiindür. Komşumuz ve dostumuz Tunanistanın günlük davası, şu bizim Kıbrıs!.. Papazlar harekerte, lâikler galeyanda derken nihayet iş, Yunan Parlamentosuna kadar geldL Atinadaki teşekküller ne yazdılarsa bunlar mecliste ohununca Vunanlı milletvekilİPrini coşturmuş. Alkışlar, millî duyguların tezahürleri!.. Yakında Kıhnsın Yunan millet mec lisinde temsil edileceğini bile söylemişler. Birlcşmiş MUletlere baş vuracaklarmış... Bu gösteriler, herhalde bizim Haricim>emizi de harekete getirir. 8u nun deiillerini görme hususunda Mısır meselesinde alıştığımu Hz. Eyüb sabnmuı bozmamağa çalışacağız. Fakat bu guıultülerin bizim jorgan üstüne olduğu da hangi Tiirkün gbzünden kaçar? Kacıyor sanan varsa, hemen söyliyelim ki, aldanmıştır. Kıbru, bir ada. Bu adanın üstünde bü takım insanlar oturmakta ve yaşamakta. Yaşıyanlarının bir kısmı Rumsa bir kısmı da Tıırk. Burayı İngilizler idare edivor. O halde neye alâkalı üç devlet, bu işe beraberce el koymuyor? Nedon yalnız Yunanistan işi kurcalayıp duruyor? Böyle bir suall sormağa hakkımız olmazdı; eğer İngiltere, Türkiye \o Yunanistan, a>Tu dost ve miıttefık grupunun üyeleri olmasaj rlılar .. Halbuki bugün, birbirimize dajanmağa, birbirimizi tutmağa her zamankinden daha çok ihtiyac hissetmeliyiz. Bu konuda Yunaüistan. niçin mür.ferid olarak teşebüsu eline almış gorünüyor? Kıbns halkımn milli rneclislerde temsil edilmesi «steniyo'ia, Türklerin neden B. M. Meclisi ıde vekilleri olmasın? Kpldı ki, Ege denizinin batısındaki af'alar, ancak Anadolu sahillerile beraber olarak stratejik bir hütıin teşkil edebilirler. İkinci Dünya Harbi, bunu apaçık göstenniştir. Bu yönden ve her bakundan mesele. milletlerimİ7İn gonlune en küçük bir kaygı getirmeden çozuİEie yoluna sokıılmalıdır. Halkta m'H! duygulan coşturacak hareketlerden sakuıma znrtında bulunulduğu iyi anlaşılmalıdır. Yoksa hepimiz irin kotii niyet tasıyanlar, lu& ius gu ierlar ve içlerindetı:, i» « • . •• ' • Nato Kafa, m Nato Kıbnsî:.. Derler. Bunu Kuzey Atlantik P^k ti sanmayınız. Buradaki nato, nımcada «işteL.» anlamına gelen natodur. A K B A K NIRBANK Burhan Apaydın bu akşam radyoda bir konuşma yapacak Hur Fıklrlen Yayma Cemiyeti lkınd bsşkanı avukat Burhan Apaydın bu akşam Eaat 22 10 da Ietanbul radyosun. da Mılll Tesanud BırlıŞl adma bir ko. rnisma yapacaktır. Konuşma «Drmok. ra'i ve Inkılâblar» mrviuundadır Belediye bir sanat galerisi hazırlıyor Beledlv*, kendi emllkrnden olan ve »on amanlarda müiteclr tarafından tahlly» edllmiı buiunan Serkl Doryan karjısında Ikf bu;,uk binayı birleştirerek »anat falertsl hailne koymujtur Hazırhkları ikma! edllmek üzere olan ' ga'erl 15 ntsanda açılacaktır. I tlk olarak burada B«lediyenta dttrt yıllık ünar faalıyettaa aid resimler , teahlr edlleeekür. ! HİZMETİNİZE GİRECEKTİR Gazib Açılış Hediyelerinden Başka iyeli günlük ve haftalık keşidelerden BÜYÜKADADA AKASYA Oteli ve LOKANTASI Yeni konfor ile 1 nisandan itıbaren açılıyor, Tel: 56001'S MART 31 RECEB 2« İSTİFADE EDİNİZ TEL: 45467 CUMHURIYET Nüshası 15 kııruşrur Abone jeraiti Türkiye Haric Seneiuı Altı ayülr Oç aylık Blı aylık D İ K K Lira K r 42.00 22.50 12 00 4.50 LJra 43SO 24 00 • 00 i V. , a o J * \ \ f ADRES: Galata, Tersane (MahmuAye) caddesi No. 1 7 4 1 7 6 »ıoo tn 5.45 12 19115 52 18.33 20 M 4 02 A T E. |11 13 5.45, J 19 12 00 1.33 9.31 Gazetemtee ışonderılen evrak ır* y+zt ıaı nearediİAİn edllnıealn tada olunmas. Üanlardan mesullyet kabuı <•fltlmem Bir Jandarma müfrezesi gitti eakiya çocuğun takibine. Adı Ince Memed miymiş neT Bunu duyan Abdi hiç çıkar mı Aktozlu köyünden? Muhtar Hüseyin yigıt adam Ölmeden evinden misafü vermez. O, ne hinoğlu hin o! Hiç gider mi Sarıbahçe köyüne? Şimdi git, Hüseynin ocağınin başında bulursun onu. Ebnle koymuş gibi.» Topal Ali: »Eden bulur» dedi. «O, bana etti, Allah da ona . Daha çok sürum sürüm surünür el kapılanndaDaha çok ecel teri döker.» Mustafa Efendi: «Aktozhı ko; unde kimin evinde durur ola?B Çaktırmadan bir «Sen tevekkül ol> diye söydrba yokladı. lendi «Sen tevekkül ol. Eden buMustafa Efendi: ' lur.» «ıKimın evınde olacak> dedi. Abdi Ağanm yerini tam tamma K ***' tar H'iseynin evinde. O, akra öğrenmesine rağmen gene içi göb "lir on3 i türmedi. Inceyi boş yere getiririm ^o lal Alı. Akt^'luda olup olma de, şu Çukurovamn düzünde bajını d ını iyice saelamlamak ıçiu: belâya sokarım diye düşündü «O,» dedi. «Aktoziu ko\unü Mustafa Efendiden biraz helva, hıc sevmez Çukurovava ınınce da karşıkı fırından da bir ekmek aldı, y ı n ı n oğhınun evınde kalır San Aktozlu köyüne doğru yola düçtü b ıçe köyünde » Kvabayı çıkınca bir saat (onra Mustafa Efendi: Ağcasazın bataklığı başlar. Buk «Ne ne dıvorsun bire Ali?» ler, orman misalidır. Pınl pınl < • e cıkıştı. «Adamoağız =apsan ke Savnın çayı büklerin arasından 3 si > kehrüb?ra donrnıi.ç, tum kanı kırlenerek geçer, Agcasszm çamuru 1 çe Tiiş. Day.sı oğlu gıbi maz | na karışır Aktozlu köyu Ağcasazın lum bir adama ranmı 2u>'enir mi 1 kıyısındadır S'tnnava yakalanmahiç? Ne hincslu hindır o Abdı' mış insanı yok cıbıdır Duydük kı, bir kaç gün once, o eşYalnızdutun kamışlığında yolunu kiya çocuk Abdinın evini basmış şaşırdı gibi oldu. Orada burada iz Çocuklanru öldürecekmi», »onra aradı. Bir çakal izini sürmeğe başdan merhamete gelmis, vazgeçmiş. ladı. îz, batakhğa bataklığa gidi Mustafa Efendi: »Korkma All» dedi, te eanının derdine düşmü» O çocuk vmr ya, eakıya çıkmıs. Gozü pek bir çocukmuş dedıklerıne göre. Abdi O çocuktan delık delık saklanıyor. Kasabada bıle duramıyor. Dün geldi, benden sigara, kibrit aldı heybeslne yerleştırdi. Atı dört nala kaldırdı, Aktozîu köyüne gitti. O köyden yer \urd alacakmış Dinsizin hakkından imansız gelir. Sen tevekkül ol yeter kı . O sana etti Bak, el kadar çocuğun önünden bucak bucak kaçıyor » CVMHTJRİYnln EDEBÎ TETRtKASl. £ 9 Yazan YAŞAR REMAL yordu. tzı bulduğuna hem sevinl 'b:r kadın başını kapıdan uzatıp yor, hem kızıyordu. îçinden. «ça geri çekti. kal delırmis» diyordu Ama izi de I Topal AU: bırakmıyordu Çakala küfrede ede «Bacı!» diye seslendi arkasuıizi sıra gitti. En sonunda iz onu dan. «Hatun bacı! Hüseyin Ağanın kuraklığa çıkardı. «Bu köpoğlu evi nerede?» çakalda ış var» dedi. «Bütün çaKadın, kapıya geri döndü. Kökallar akıllı olur zaten.,,> yün orta yerindeki yansı ot, yansı Uzun sözün kısası, ikinci gün çüıkoyla örtülü uzun bir huğu göskuşluk vaktı, Aktozlu köyüne girdi. terdi. Ali, topal bacağını sürükliKöy, yirmi beş oruz evlık bir köy yerek, nefesi tutulacak kadar hedü Köyün evleri tüm huğdu. Huğ yecania eve doğru yürümeğe başlann üstünün otu yepyeniydi. Bü ladı. Evin, büyük kapısı açıktı Bir tün bataklık köylerinın huğlarının an kapsının önünde durdu. Içerii üstü yeni olur. Bataklık yanlann deki uzun boylu adam kapınin öI dadır. Biçivenr, bagJayıverirler. Ba nüne gelerek: \ takhğa uzak kövlerın huğlannın «Ne istıyorstm kardaşım?» 't üstünün otları guneş yıye yıye sey dedi. relmıj, gumuşıieşmıştir. Topal: Topal Aii, Aktozlu köyunün u «Ben Abdi Afsntn k3ylüsü sızlığına karıstı. Ortalıkta siniler oluTum, Ona bir haber getirdim» süıek yoktu. Yalnız, çitleri bel ver dedi. mig küçücük bir huğun kapısından Adam: cGir içeri» dedi. Uzun evi bir uetan bir uca geçerek kilim döşeli, ocakbğı gürül gürül yanan bir odaya geldi. Ocaklığin basmda, atese doğru igilmis, u| sul usul tesbih çeken, uyuklarca' sına sallanan Abdi Ağayı gördü. Odanın kapısında bir zaman bekledi. Abdi Ağa, gene öyle uykulu uykulu sallanıp duruyordu. Arkadan yetişen uzun boylu adam: «Ağa» dedi, «sizin köyden biri gelmif.» Ağa, agır ağır, erab obnıyaral başını kaldırdı. Gözlerini Alinin üstüne dikti Ali, Topal yanına d= rılecekmıa gibi duruyordu. nkin Ağa, Aliyi tanıyamadı. Gözlenni kirpıştirerek baktı. Tanıyınca rengı attı. Bir aeyler g&yliyecek oldu Yarım kaldı. Ne dediği anlaşılamadı. Ali, onun yanına doğru yürü dü. Abdi Ağanın gözleri büyüdü. Elındeki tesbih düstü: «Gei bakalım yanıma oğlum Ali» diyebildı. «Köyden bir haber mi getirdin?» Ali, yanına, oceğın y.akı.nına oturdu. Abdi Ağa: «De bakalım bir haber mi?s dedi. Ali ayakta durmn adama doğru bir iki kere göı «ttı. Abdi Ağa anladı. Adama: «Gizli konufacaklanmıs var, Osman. Sen azıcık çık hele» Uzun boylu adam çıkb, kapıyı da kapadı. Abdi Ağa, ona iyice sokularak: oNe haber alım?» dedi, sonra yüzfl değisti, kokunç bir hal aldı. «Yoksa» dedi, «yoksa şımdı de benim izimi mi sürüyorsun?» Topal Alinin yüzünde öyle korkunç, övle acılı bir hal vardı ki ha ağladı ha sğlayacaktı. Kocaman adam şimdi boşanıverecek. «Ağam» dedi, şu benim başıma gelmiyen kalmadı, şu iz sürme yüzüruen. Yurdumdan oldum. Evim den barkımdan oldum Canimdan olacağım şimdi de. Geldı beni Çağsak köyünde yakaladı Ince Memed, aldı sizin Değirmenoluğa getirdi. Diyordu ki «Abdi Ağayı da yaka'avarak ikırizi Vıır arada öldürereğim.» Bir gece sizin eve girdi. Kapıyı kırdı. Evden bağırtı, şamata ' gelıyordu Bu arada ben kaçtım, ' Hösüğün evine gittim. Hösük arkama b?ğU ellerimi süzdü. Hosüğe dedim ki, «git bakalım Ağamm ei vinde ne olup, bitiyor?» Hösük gitl ti, geri geldi. «Ağa evde yok. Mej med içeriden kapıyı kilidlemiş, içen kimse giremiyor, içerde kadınlar, çocuklar çığnşıyor» dedi. iki eşkiva da düşmüşler köyün içine beni arıyorlarmıs. Yaa ağam. Ben oradan kaçtım. Köy bir kıyamet yerine dönmüştü, ben dışına çıktıktan sonra. Çığnlülar tâ aşagı dereden duyuluyordu. Bir çare bul buna diye, ben de sana geldim.» Abdi Aftanın yüzü soldu. Türlü türlü hal aldı. Topal Ali bu arada ağlamağa baş ladı. Hıçkırarak ağlıyordu| «Çoluk çocugum Çağş^ık köi yünde kaldı, ağam Benim bir taksiratım var mı? Ben nasıl giderim j bır daha yukarılara? Bana bir a kıl ver, ağam. Seni de düşünüyorum. Bu Çukurova köyluklennde nolacak senin halin, ağam!. Bız neysek ne, senin halin öldürüyor beni. Koskocaman beş ağasısın. Beş koyün ağasısın. Her yerde, bürün dağ köyluklerinde senin parmak kadar çocuktan kaçıp Çukurovaya saklandığın söyleniyor. Benim halim neyse ne ağam, senin halino ağlıyorum» Abdi Ağanın yanaklan, boynu kıpkırmızı kesildi, gözleri yaşardl «Ali yavrumi) dedi, «Sana kötülük ettım. Evini Çağsaktan getır j kdyüne. Sana bir kâğıd vereyım, evden sana öküz, tohum versinler. Kusura kalma yavrum Ali. Var git evini getir köyüne.» Ali: «Nasıl giderim yukanlara da, evimi köye getiririm? Oldürür o namuzsuz oğlu namussuz benı.» Abdi Ağa: «Korkma ondan» dedi. «Çok yaşatmam onu dağda. Deli Durduyla arası açılmıs, Deli Durduym haber gönderdim. Yakında Çiçeklinin çetesini de peşine takacağıra. Korkma ondan. Onu keklık gıbl avlarım, canun sağ iken. Hiç korkma.» Elini cebine soktu. Bir tomar kağıd para çıkardı. îçinden on kadar yeşıl banknot çekti: (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle