25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Mart 1954 CL'MHLKİYET ı~\ Merahlı Resimler f BAŞI UÇURULAN KRALLAR t jubat 1648 sabanı, büttin Londra halkı kral »arayının önündeki meydanda toplanmıştı. O »abah krahn bası uçurulacakb. Şarl Stuart darağacına çıkmış, başı dik, ciddiyet ve sükunetle onu mahkum eden halka son defa hitab ediyordu. Sade ve az kelimelerle hükümranbğın temelini teşkil eden prenBİpleri müdafaa ediyor, mağrur bir eda ile düşmanlarını affederek tebaasına veda ediyordu. Sözlerini bltirdiği zaman cellâda dönerek «Hazırım» dedi. Şarl'ın bu kelimesi »on emri olmuştu. Cellâd vazifesini ifa ettikten sonra kafayı saçlanndan rurup halka göstererek: «Bu bir hainin başıdır» diye bağırdı. Danimarka Kral ve Kraliçesi lon günlerde İiveçi resmî bir ziyaret yapmışlardir. Üç gün süren bu ziyaret esnasında Danlmarka Kral r e Krtliçeri İsveç Kral vt Kraliçesinin misafirleri olmuşlardır. Resimde soldan sağa İşveç Kraliçesi Louise, Danimarka Kralı Frederik, İsveç Kralı GustavAdolf ve Danimarka Kraliçesi İngrid görülmektedir. giltere Kralı Şarl Stuart'ın idamı Taassubun Zaferiî MAZHAB &.UMT Kalas hâdisesine taassub kanştığmdan t*xihe geçmi§tir. F a kat işin esası aranEcaJc olursa bu meseleyi bu dereca dallandırıp budaklandıranın meşhur edib Volter olduğu görülür. eCumhurivet» in Edebî Tefrikası:3O Celladm bu cümîeslne cevab veren halkın uzun feryadlan, kral j ların mukaddes haklarını yüksek tutan eski idea! idare sisteminin ta [ rihte ilk defa olarak yıkıldığını j göteriyordu. ] Kral Şarl'ın ilk lanssızhgı, Buckingham dükü ile arkadaş olduğu zamanlarda başlar. Halk dükten nefret ediyordu. 1 d Jak'm iradesizliği yüzünden devlet idaresi bir maceraperest olan dükün eline geçmişti. Ajıl ismi George» Villiers olan kibar ve güzel Bukingam dükü asil fakat kraliçe Elizabet zamanında gözden düşen bir aileye mensubdu, 1 ci Jak dükü beğenerek ve dükün »özlerine inanarak ona viskont; büyük Amiral ve Bukingam dükü unvanlarını ver mişti. Böylece ihtırash dük kralın gözdesl olmuştu. 1 ci Jak'ın hayatının »on »enelerinde dük içyüzünü göstermiş, aathîliğini, »çgözlülüğünü ve havaîliğini meydana vurmuş SARAYLARIN /ŞK ILÂHESI DESÎR13E Cmlrın: V»hd«t G0LTEKİN Çuhacı Jan Kalas 30 senedir FranAanın T u l u ı («hrinde, Filetye sokagımn 16 numaraunda orurmakU idi. Ifj yolund* I d l Alü çocuklu olan bu genls aile refah içinde ytfiyordu. Kalas'lar bütün binayı lşgal etmekte idiler: Zemin katında dükkânları rardı. Üst katlar ikametlerine mahsustu. Aile Prote«tandı. Facitdan bej sene kadar evvel (1761) ailentn üçüncü oğlu Lui mezheb değijtirerek Katolik olmuştu. Şehirde dolaşan dedikodulara inanmak lâzım gelirse çocuğun bu hareketi aile anuında çok tatsu sahnelerin cereyanınt lebeb olmujtu. lazs.ı Annerr.arlt SELINKO Bin ses arasında bile duvsam bu sesi tanırdım. Yağmurlu bir gece, Seine üzerindeki köprüde duydu um sesti bu! «Affedersiniz. »ozünüzü ke zaman, Josehp'in bir cümlesinin •eceğim, general,» dedim. «Şu kâ ancak yansını işitebildim: «... Dostum Barra» ve kardejıda bir hanımın adını yazmıştım. Sizden rica ediyorum, emir verin, şim Napoleon bana hakkınızda çok güzel şeyler anlattılar, fakirhanemkadıncağıza yardım etsinler.» Kâjıdı elimden aldı, şamdana tu de Allah ne verdiyse yemek üzere tup okudu. t Marie Meunier... bir »ofrada sizi izaz edebilirsem memnun ve bahtiyar olurum, diye Kim bu?» «General Duphot ile beraber yazmıştım.» Julie düşündüklerini yüksek sesynşayan kadın, çocuğunun annesi. Kadına, lâzım.eelen bütün yardım le söyliyerek: «Soğukluk olarak da lann yapılacağına dair generale söz çilek...» diyordu. rerdim.» «Kabu! etmiş! Bu ne demekKâğıdı elinden yere bıraktı, müş tir, biliyor musun? Fransanın müsfik v» müteessir bir sesle: «Başm takbel Harbiye Bakanı ile şahsan •aj olsun, Desiree,» dedl. «Sen o tanışacağız demekl Napoleon'un en mühim arzusu nihayet gerçekleşinunla nlşanh idin, deği] mi?» «Yeter artık bu maskarahk!» dl yor. Barras da Harbiye Bakanlığını ye »uratına doğru haykırmak iste ona vermek istediğini gizlemiyor. dim. Fakat ancak. boğuk bir »e»le, Scherer denen o moruk NapoGözleri hayretten dört açıldı. leonu'n elinde oyuncaktı. Fakat •unlan söyliyebildim: Barnadotte ne yapacak. zerre ka Kalbim öyle atıyordu ki güçlükle «Siz de biliyorsunuz kl ben dar bilmiyoruz. Bak. Julie. yemek nefes alabiiiyordum. kendisini tanımazdım bile Anlaler fevkalâde olmalı ve...» Julie: «Gel. Desiree. seni beklimıyorum neden bana bu gibi şey «Başka kimleri çağıraeağız?» yoruz» dedi. Aynı zamanda Joseph lerle eza ediyorsunuz, general.» Kahvaltı masasının ortasındaki de yanıma geldi. koluma girdi, be «Ne gibi şeylerle. Desiree?» gül vazosunu aldım, suyunu değiş ni misafirine takdim etti: tBu evlenme teklifleri ile. «Kanmın kardesi, General Bıktım artık, rahat bıraksınlar be tirmeğe mutlağa götürriüm. Tekrar odaya geldığ m zaman Joseph anla Bernadotte. Matmazel Desiree ClaBİ!» ry...» tıyordu: Napoleon baygın bir sesle: «İnan Basımı kaldınp bakamadım Göz «H:sım akraba arasında ufak bana,» dedi, «kadın ancak evlilik:ertib bir akşam yemeği. o kadar. leri kararan bir kimse gibi. gözlete bulur hayatının gayesini.» Böyiece Luıicn de. ben de kendi rim parlak san düğmelerinden bi «Şimdi... Şimdi kaldırıp şu sile istediğimiz kadar konuşmak rinde, öyle dunıyordum. Hayal •amdaru kafanıza atacağım!» dedim imkânını buluruz Yani, Josephine, meyal farkettim: Nazik bir tavırla ama, hemen de yumruklanrru sıkLucien, Christine, sen ve ben.» elimi öptfl. Sonra uzaktan uzağa tım, yoksa hakikaten elime ne geBeni görünce ilâve etti: «Bir de, bir ses duydum: çerse kaldırıp kafasına atacaktım. «Konuşmamız yanm kaldı, tabiî, bizim yavrucak. Güzel göYanıma gelip gülümsedi: Onun rünmeğe bak, Desiree: Bu akşam general. Ne diyordunuz?» bu kendine has gülümseyişi vakti Fransanın müstakbel Harbiye Ba «Şey... hatırlamıyorum.» le benim için dünyalar değerdi! kanı ile tanışacaksın!» Bin ses arasında bile duysam bu «Biz seninle aıkadaşız, öyle Yeni bir »an ipekli elbUem rar, sesi tanırdım! Yağmurlu bir gece değil rni, Barnadir.e Eugenit De onu giyiyordum, Julie benim oda Seine üzerindeki köprüde duyduğum sesti bu; arabanm içinde, ka•iree?» dedi. dan içeri süzüldü. ranlıkta duydujhım sesti bu; Bae «Marie Meunier'ye, kendini ve Her zamanki gibi gene o, diline çocuğunu geçindirebilmek için ma doladığı: «Allah vere de aksilik caddesindeki evin kapısında duyduğum sesti bu. aş bağlatacakmız, söz veriyor mu çıkmasa» sözile kendini benim yaJulie: «Buyrun oturun, lutfen» iunuz?» diye sordum. tağin üzerine attı. «Saçına niye dedi. «O! nmayet buldum seni, De o ijlemeli kordelâyı Ukmıyorsun? Fakat genera! kıpırdamadı bile. •lree! Çabuk ol, gidiyoruz!» Sana iyi gidiyor,» dedi. Julie tekrar «Buyrun oturun, Julie söylüyordu bunu. Tam o Konsolun gözündeki kordelala lutfen» dedi ve ona doğru yürüdü. »ırada Josephle beraber içeri girnmı karıştırırken: «Niye?» deO zaman Bemadotte ona kolunu mişlerdi. Napoleon'la beraber oldim. «Niye takayım? Alâkadar verdi. Joseph. Josephine ve hepiduğumu görünce duraladılar ve olabileceğim kimse gelmiyecek ki.» miz onlarla beraber sofraya oturhavretle bize baktılar. Aksiliğim tuttu, başıma hiçbir şey duk. Ben tekrar: «Söz veriyor musu takmamaya karar verdim Bukle buk i Siyast emeller uğruna verilen bu nuz?» diye sordum. le açlanmı sadece yukan doğru ta «hısımakraba arasındaki ufak terNapoleon: «Söz veriyorum, Mad radım ve iki tarakla tutturdum. Bir tib akşam yemeği» Joseph'in tasar mazel Desiree,» dedi ve elimi alıp yandan saçımı yaparken bir yandan ladığından pek farklı bir mahiyet »celeyle öptfl. da löyleniyordum: aldı. Sonra Joseph geldi ve bir alay «Bu resmî ziyafetler beni öyle Önceden hazırlandığı gibi, Genedalkavukça sözlerle kardeşinden sıkıyor ki patlıyorum.» ral Bemadotte ev sahibesi ile Jomüsaade istedi, Julie anlatıyordu: «Josephine ön sephine'in arasında oturuyorduParis; dört hafta sonra ce gelmek istemiyormuş. Malmai Joseph tam General Bernadotte'un Hayatımın en mesud günü öteki son'da bir köşk almış, ahbablarile karşısma otursun da konuşmalan günlerden farksız başladı. beraber oraya kır yemeğine gide idare etsin diye Lucien, Joseph'in Kahvaltıdan sonra o ufak, yeşil cekmiş. Fakat Joseph ısrar etmiş, ' yerini almış. Julie'nin yanma oturbahçe kovasını aldım, oturma oda ıstikbali pek parlak görünen bir a muştu. sında Julie'nin İtalyadan getirdiği, damla Napoleon'un arasmm iyi ol Fakat genera". biraz dalgm görüüzeri tozlu iki süs fidanı var, on j ması lâzımgeldiğini anlatmış.» i nüyordu. Makine gibi. çereze dalıp çıkıyordu. Joseph kadehini ancak ları sulamağa başladım. Joseph'le Açık pencereden dışan bakarak: Julie hâlâ kahvaltı masasının ba «Kadınin hakkı da var ya,» de iki kere kaldırdı da Bernadotte ancak ondan sonra mukabelede bu şındaydılar ve bir mektubu müna dim. «bu güzel havada...» lundu. Yüzünden anhyördum: Dekaşa ediyorlardı. Söylediklerini anOrtahğı akşamm soluk maviliği rin bir düşünceye dalmıştı, Madam cak yarım yamalak dinledimkaplamış. etrafa ıhlamur ağaçları Tallien'in evinde kendisine söyleJoseph: «Bak. Julie, davetimi nın kotusu yayılmıştı. Beni evde nen şeyi hatırlamaya çahşıyordu: kabul etmiş!» diyordu. kalmağa mecbur eden bu yabancı (Arkası var) Julie: «Aman Allah! Ben daha misafire diş bileyordum. bir şey hazırlamadım!» diye hayPKOf NtMBUS'LIN Bu sırada dışanda bir araba sesi kırdı. «Sonra, daha başka kimleri duyuldu. çağıracakm? Mücver yapayım mı Julie son bir defa: «Allah vere derin? Çerez olarak mayonezli a de aksilik çıkmasa,» diyerek odalabahk yapsam mı? Alabalık da bu dan urladı. sırada pek pahalı ama... Daha önAşağı inip misafirlere safa gelV / ce söyleseydin ya, Joseph!» diniz demeği canım istemiyordu. «Kabul edecek mi, etmiyecek En nihayet bir uğultudur yükseldimi, bilmiyordum ki. Zaten, Pari ğini işitince artık bütün gelecekse geleli daha bir iki gün oldu, da lerin tamam olduğunu anladım da vet eden edene. Viyanada neler ol ancak o zaman, Julie beni beklidu, herkes onun ağzından düılemek vordur diye, çarnâçar indim. istiyof.» Yemek odasından içeri girince Bu sırada kovayı tekrar doldur baktım: Arkası kapıya dönük. bir mak için dışan çıktım. Geldiğim adam duruyordu: Koyu mavi bir tu. Sarayda verilen «iyafetlerde en gözde davetli o idi. Jak'tan »onüniforma, iri !ri sırma »puletler ve ra tahta geçen Şarl Stuart dükün belinde Cumhuriyet renklerinde gölgesinde büyümüştü. Inada, çegeniş bir kemer. kingen, hassaı ve müstebid bir kaBu dev adamı arkasından derhal raktere »ahib olan Şarl, Stuarttanıdım. Joseph, Julie, Josehpine, ların tahta geçişleri ile ciddileşen Lucien ve karısı onun etrahnda saray havasına neşe ve renk getiyanm daire çevirmlslerdi. ellerinren dükün tesiri altında kalmıştı. de de likör kadehleri vardı. Bukingam dükü krahn yegâne arElimde değildi: Kapınm önünde kadaşı oimuştu. Sonradan bir aşk mıhlamp kalmıştım. O geniş oizdivacı haline gelen Şarl'ın izdivamuzlu sırta şaskin sa<=kın bakıyorcı bile dükün arzusu ve isteği ile dum. Fakat nile erkânı bpnim bu hareketlml biraz garib<=emi?ti. Jo olmuştu. Fransa ile ittifak lsteyen Bukinseph mlssfirinin omuzlan üzerinden bana sövle bir baktı. ötekiler de nereye bakiyor dive gözlerini o tarafa çevirdi Nihayet dev adam da arkasında bir şeyler cerevan etmekte olHufunu farketti. sözünü yarım bırakıp arkasına tfiîndu. İdam edilen İngiltere Kralı Şarl Stuart gam dükü, Şarl'ı, Fransa Kralı lamentonun ve tebaasının ItimaXIII. Louis'nin kızkardeşi 15 ya dını kazanmıstı. Müstehid Şarl dişındaki Henriette Marie ile evlen ni maddileştirip siyasi bir akide dirdi. Böyiece Fransızlara ve kato haline getirmekle İngiüzlerin muliklere düşman bir memlekete Fran kaddes saydığı hürriyetlerinl hiçe sız ve katolik bir prenses kraliçe savmıştı. Bu tedbirsiz bir hareket olarak gelmişti. Dükün her hare idi. Bukingam'ın dovmak bilmiketini tasvib eden, her yaptığıru yen hırsı olmasaydı hâdiseler fena kabul eden kral, İngiltereyi altüst bir şekil almazdı. eden din! mücadelelerın alevlenFransızlarm ittifakım »rzu eden mesine Henriet'i sebeb olarak gö Dük, Pariste iken XIII. Louis'nin ren halkın memnunıyetsizliğine boş karısı güzel Anne d'Autriche'e âverdi. Bu alâkasızhk halkı isyana şık olmuş, onunla sevişmişti. Bunun sevkederek ciddî arbedelerin başia farkına varan Richelieu, güzel dipmasına »ebeb oldu. Şarl ile Bu lomatı geriye göndermis, fakat rekingamdır ki, katolik ve Fransız zalet meydana çıkmış ve İngiltere olan kraliçenin maiyetini memle de Fransanın nefretini kazanmışb. ketten uzaklaştınnca Fransa ile P?rlamentonun haklı ithamlan ve kalan Kral, olan ittifak da tehlikeye düşmüştü. tehdidleri karşısında Şarl'ın idaresi müstebiddi. Al arkadaşını müdafaa ile, ltham elahın ona bahşettiği krallık hakkı denleri tehdid etmesine raâmen, hal na kani olan Şarl, Meclisin hakla kın isyanı karşısında bundan sonra kanuna itaat edeceğine dair psrlaruu hiç tanımamağa, sözle kabul mentonun defterini imza etmeğe ettiremediklerini kuvvet ve baskı mecbur oldu. Fakat buna rağmen ile kabul ettirmeğe çalışmıştı. Bu Kral ile mületin ihtilâfı büyüdü. hal İngilizleri kızdırdı. Çünkü bü Bukingham'ın ölümü de hiç bir jetün krallar kanuna hürmet etmiş yi düzeltmedi. lerdi. Kraliçe 1 ri Elizabet bile par1638 senesinin ağustosunda Bukingam Felton isimli bir adam Urafından sırtındsn bıçaklanmak ruretile katledildi. Bütün memleket halkı sokaklara dökülerek günierce, haftalarca bayram yaptı. İlk zamanlar Şarl, hislerini »Jtlamasını bildl. Fakat kinl rc :nkisan aklı selimine galip gelerek, par lamentonun ilk toplantısında kabineyi dağıttı, en nüfuzlu mebü.=ları hapsertirdi. Mutlak hükumeti tesi» etti. Bunun üzerine ilk isyan kıvılcımı tskoçyada parladı. Şarl, İskoçyahlara Anglikan mezhebinl kabul ettîrmek isteyince bütün «rlgtokratlar, burjualar ve köylüler ayaklandılar Şarl bu isyanı ordu ile bastınnca İîkoçyalılar, süâhlanarak karsı koydular. Çaresiz kalan Kral, onlara dint bir serbestliğin garantisi ile büyük bir teminat vermeğe mecbur oldu. Artık monraşinin prestiji kaybolmuştu. Herkes Krala küfür ve iânet yağdırıyordu. Şarl, parlamentoyu toplantıya davet ettiğinde kar ;ısmda onu itham ve muhakeme eden insanlar buldu. Koşulan şartlan kabul ederek kendisini ve tahünı kurtarabilirdi. Fakat lnadçı Kral kabul etmedi. Bir hükumet darbesi onun Londradan kaçmasına sebeb oldu. İdareyi tekrar elde etmek için para ve asker arıyarak uzun bir sürgün hayah yasamağa başiadı. H«>r gittiği yerde karşısında Olivier Cromwell gibi iradeli, »ert ve millet tarafından sevilen bir kumandan buldu. Mağlub edilen ve kendi arkadsşlan arasında dahi düşman kszanan Şarl, İskoçyalılar tarafından esir edilerek parlamentoya teslim edildi. Muhakemesi 29 ocak 1648 de baçladı ve bir kaç gün sonra 9 »ubatU bap uçunılarak öldörüldfl. M. ALÇE Vakıa Volter, aile lefinin çok m ü u m a h a Ue h a r a k t t ettigini iddia eder. Fakat bütün »ehir çuhacının dini meMİelerde m ü u mahaya yer vermediğini biliyordu. Mezheb deglftirtn oğluna güçbela »enede 40C frank vermeyi kabul «tmijti. Bu gergin hava böyle devam ederken Kalas, büyük oglu MarkAntuan'ın da aynı yolu tutarak mezheb değiştinneğe karar verdiğini öğrendL 1761 »enesi ckbn ayırun on birinci günü ak*anu Filetye »okağını müthiş bir kadın çığlığı altüst etti: «Aman Yarabbi... İm' dad... Öldürdüler... Koşun, Koşun». Herkes koştu. Kalas'larm' ihtiyar hizmetçisi Janet, ailenin büyük oğlu MarkAntuan'ınl cesedi üzerine kapanmış ağlayıp döğünüyordu. Halbuki cesedle ilk karjılajsn o değildi. İleride görüleceği gibi, ölüyü evvell P i yer görmüjtü. PURO Kremli İlk sorgusunda aile babası Kalas fu lfadede bu lundu: •Saa*. yediyc doğru oğullarımın bir arkadaşı olan David Lavis'le tofraya oturmuştuk. Saat sekizde MarkAnruan her akşam yapüğı gibi kahveye gitmek üzere sokağa çıktı. Bir saat daha ştından bundan bahsettik. Dokuza doğru Piyer, arkadaşı Lavis'i geçirmek için kapıya indi. Eline bir şamdan alnuşü. O «ırada dükkân kapısının önündeki koridarda MarkAnruun'ın cesedlle karşılaşmış...» DAHA DAHA DAHA GÜZEL YAPAR Bol köpüklü • Nefis kokulJ Kaıuer ve sigarm Londra. 28 (a.a.) .Central Midlesex> hastanesinin başhekimj Dr. Horace Joules, kanser vak'alarının yüzde 85 inin f iitün ve bilhassa sigaranm fazla içilmesinden ileri geldiğini söylemis ve demiştir ki: « Geçen sene İngiltere ve Gaı memleketlerinde 15.000 kışıde ckcığer kanseri görülmüstür, fakat bunların çoğu buna inanmak istememektedir.» Dr. Joules, hükumetin «ci|er sağlığı millt haftaaı» kurmasım teklif etmiştir. PURO Tuvdtieİ Sabunu 100 de 100 srafiır J . R< Ölünün baji açıktı, arkasında caketi yoktu. Ayağında yalnız pantalonu ve pspuçları vardı. Çocuğun bu şekilde giyinnüs olması babanın hayretini mucib olmaktan geri kalmadı. MarkAntuan'm caket ve yeleği dikkatle katlanarak dükkâna yerleştirilmişti. Çocuğun boynunda siyah kravat vardı. Bu feci manzara karşısında Pierre'le Lavis hemen Kalas'a seslendiler. O da yanuıda karısı ve hizmetçisi olduğu halde aşağı indi. Hizmetçi en önde yürüdüğünden bağırmağa başlamıştı. Ana ve babaya gelince, o zavalhlar teessürlerinden ağlıyamıyorlardı bile. Arkası var Türkiyede neşri halUu yalnız' gazetemize ajddir. Yalova köylerinde yapilan muhtar seçimlerini D.P. kazandı Birleşmiş MiIIetler Dünya Sağlık Teşkilâtı konferansı 'lm W m hşJWk 1 / â Dün Yalova ilçesine bağlı 5 köy Grenoble, 28 (a.a.) Birleşmiş de yapılan muhtar seçimlerinin hep MiIIetler Dünya Sağlık Teskilâtırun sini Demokrat Parti kazanmıştır. A idaresi altında 14 haziran ile 19 haşağı Kocadere köyünden D.P. 197.ziran arasında Grenoble'da, okul ve C.H.P. 58; Çiftlik köyünde D.P. 225, üniversite sağlık konferansı açılacak C.H.P. 123; Kahnca köyünde D.P. tır, Konferansa Türkiye, Yunanis75, CH.P. 42; Ksbaklı köyünde D.P. tan ve Yugoslavya da dahil olmak 86, CH.P. 58, Atköyde D.P. 96, C.H. üzere 23 memleket temsilcileri ia,P. 31 oy almışlardır tirak edecektir. Bu Siilıito.vi Saklayuuz, "CUMHURİYET„ Size Cildleyip Vcrecok
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle