Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 Mart 1954 CUMHTTRl J KT r Meraklı Resimler TUTÜN KANSER YAPAR Ml? Âmerikâdaki araştırmalara dair bir mülâkat Mason Sokağı Cinayeti! ÇıVan kısmın hülâsası Zengin Madam Mazel, bir sabah yatağında öldürülmüs olduftu halde bulunuyor. Katil, sekiz bin frank kadar para almıs, fakat 15 bin frank eden mücevheratı ve içinde 4000 frank bulunan dört torbaya el sürmemistir. Dünyayı telâşa vcren mesele: Bir müddettenberi, sigara, püro, pipo içenlerde, hulâsa tütün kullananlarda akciğer kanserinin başI kalanna nisbetle daba çok görüldüğü ileri sıirülmüs ve tütünün kanser yaptığı iddia edilmiş,tir. Bazı tıb adamlannm besledikleri bu kanaate karşılık, iddianm yanlış ve asılsız olduğunu ileri süren Uim adamlan da göriilmüş ve mesele bir taraftan tütün kullananlan telâşGeçen hafta İsraelde bir suikasd olmus, içinde 12 kiji bulunan bir otobüs, Ürdün hududu landınr, endişelendirirken diğer taraftan miisbet ye menfi tezi miieivarından geçerken meçhul 5 ahıslann makinelitüfek ateşine tutulmuştur. 11 kişi derhal öldafaa eden ilim adamlan arasmda mü s . 1 yolcu mucize kabilinden kurtulmu$tur. Yukarıdaki resim, suikasdden pek az »onra da tartışmalar hasjamıstır. alınmıstır. Hakikat ne merkezdedir? Tütün sahiden kansere sebeb oluyor mu? «Cumhuriyet» in Eclebi T e f r i k a s ı : 2 * Iddiayı ileri siirenlcr ne gibi delillere dayanıyorlar? Bu hıısustaki araştırmalarda en son alman neticeler nelerdir? Bir Amerikan mecmua«i, bu suallcre en salâhiyetli bir aJızdan cevab almak istemis ve Amerikan Kanser Derneği Istatistik Arastır^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ malar Başkanı Dr. E. CuyÎPr Ham„ V.J . r m Tuırra mond'Ia görüsmüstür Tütün kullaÇevlren: Vahdet GÜLTEKIN . . . . . . . , . v nanlarm zıhınlerınde hasıl olan Yazan: Annemarle SEL1NKO merak ve endiselere cevab veren bu mühim görüşmeyi naklediyoruz: SARAYLARIN AŞK ILÂHESI DÎ1SÎREE Nancleon, diinya tarihini değiştirmek gibi bir hengâme içinde beni gene unutmamıştı... landı. Şimdi gene güçlükle nefes ahyor, kan kusuyor ve gittıüçe daha fazla yastıkiara gömülüyor. Sana yardım edebilseydim dünyada başka bir şey istemerdım, Jean Pierre Duphot! Elimden bir şey gelmiyor ki. *** Bütün o muharebelere, raferlere, sulh muahedelerine ve yeni yeni devletler kurmağa rağmen, Napoleon gene annesi ve kardeşlerile meşgul olacak vakit bulmuştu. İtalya seferinin daha başındanberi askeri posta il« Marsilyaya, Madam Letitia'ya para ve mektub göndermışti. Onu daha iyi bir eve geçirmi}, kardeşlerinden Jerome'u o sokak çocuğunu iyi bir mektrbe yerleştirmişti. Caroline'i Pai'iste gece yaüb bir kıı mektebine yazdırmıştı. Üvey kızı Hortense de Beauharnais'ler öyle yükseldiler ki!. Eliza'nın Felix Bacclochi adında birile evlenmesine razı oldu diye d« Napoleon annesine ne kızmış, nt kızmı?! «Dünyada başka adam kalmanuş gibi, ne acele ettiniz de Elizayı o Bacciochi denen musiki talebesi serseriye verdiniz!» diye yazrruş. Eliza, «belki bir gün olur beni alır,» diye ne zamandır Bacciochi ile konuşuyoıciu. Nihayet, İtalyadan ilk zafer haberleri gelmeğe başlayınca Bacciochi annesinden istemiş, annesi de henıen kabul etmiş. Düğünden sonra Napoleon, öbür kız kardeşi Poiette de dengi olmıyan birile evlenirse diye korkmuş, annesile Polette'i, mektub mektub üstüne, Montebello'daki kaıargâhına çağırmış. Gelir gelmez de kızı General Leclerc dedikleri, adını, sanını işitmediğimiz biri ile evlendirmiş. Anlıyamadığım ve biraz da hoşuma gitmiyen bir şey varsa o da şu: Napoleon, dünya tarihini değiştirmek gibi bir hengâme ijinde beni de unutmamıştı. Galiba bana yaptıklarım unutturmayı kafasına koymuştu.. Julie ileJosephi bu işde kendine âlet ediyor, beni istemeye boyuna birilerini gönderiyordu. İlk gelen Junot, yani Marsılyadayken yanında bulunan iki yaverinden biri, bir gün o uzun boylu, sarışın ve sevimli Junot Cenovaya geldi. Ablamla ve enıştemle beraber o zaman orada bulunuyorduk. Bir ara beni aldı, bahçeye götürdü, topuklannı birbirine vuraıak selâm verdi: «Desti izdivacınızı taleble kesbi şeref eylerim» dedi «Hayır, teşekkür ederim,» dedim. Pek satdil bir halle: «Fakat, Napoleon'un emri,» diye ısrar etti. O zaman Napoleon'un vaktile Junot hakkmda söylediklerini hatırladım: «Sadık bir adamdır, fakat aptaldır» demişti. «Hayıri) der gibi başımı sailadım, atına bindi, karargâha dönmek üzere yola koyuldu. Ondan sonra Marmont geldi. Onu da Marsilyadayken tanımıştım. O beni açıkça istemedı ama, incelık gösterdi, ima etti. Napoleon'un vaktiie onun hakkında söylediklerini de hatırladım. Ona göre, Marmont, kaderini, kendisinin, yani Napoleon'un kaderile birleştirmek istiyordu. Joseplı Bonapaıte'in baldızı bu işde herhalde gayet iyi yarayacaktı. Böylece Marmont, Napoleon'un akrabası arasına girecck, hattâ ona hızmet de etmiş olacak ve dolayısile epey bir paraya da konacaktı. Marmont'un narık imalarına ben de aynı derecede nezaketle süslü bir «hayır» cevabı verdim. Fakat, o gittikten sonra Josephe şikâyet ettim. (îNapoleon'a yaz?an da maiyet erkânını bırer birer bana göndermekten artık vazgeçse,» dedim. Joseph: «Anlamıyor musun?» dedi. «Napoleon generallerinden Bu derece insafsızca öldürülmüs olan Madam Mazel kimdi? Bu kadın çok tuhaf ve ayni zarnanda sevimli idi. Gayet iyi bir aileye mensubdu. Evve'.â Röne ile evlenmij ve ondan dört erkek, yedi kız cocugu olmu$tu. Kocası öldükten sonra Kraliçenin vekilharcı Mazel'e varmıstı. O da çok geçmeden ölmüştü. Kadının bir hayli gellri vardı. Evlâdlarının hepsinin vaziyeti de iyi idi: En büyükleri Röne, Paris parlâmentosunda müşavirdi. Jorj defterdardı. Mişel binbası idi. Dördüncüsü, esasen genç ölmüştü. Kızlara gelince onların kocaları da varlıkh idi. îki gün »onra îtalyaya gitmiş. Hem bu sefer Başkomutan olarak! Ondan fonraki iki hafU içinde altı muharebe kazanmış! Can çekişen adamın foluğu defitti: daha sakinleşti. Gözleri de |imdi, aralık değil, tamamile açık. Isml Uf »eslendim ama, duymadı. *** Evet Napoleon iki haftada alü muharebe kazanmış, Avusturyalüar kuzey İtalyadan çekilmişler. Akşamlan çitin kenannda konuştuklarımızı hatırlamamam kabil mi? dediği gibi, hakikaten bir çok devlet kurmuş. Ilk kurduğu Lombardiya, »onuncusu da Alplerberisi. Milanoyu Lombardiya'nın meıkezi yapmış, devleti Fransa adına idare edecek eller İtalyanı da baja geürmij. Bir sabah kalkmışlar bakmışlar: Bütün resmî binaların üzerinde $u sözler: rHürriyet, müsavat, uhuwet>. Bunun üterine, bütün Milano halkı aralarında bir hayli para, iiç yüz at ve bir de en güzel sanat eserlerini toplamışlar, vermişler. Napoleon da bunlann hepsini almış, Parije yollamı? ama. içinden de, tabiî, a«kerlerinin masrafını kesmiş. Zira vaktile Paristekiler onun askerlerüıe maas vermemişler. Barras ve Şürekâsı levinclerinden çılgma dönmüşler: Hazinede para, İtalyanin en güzel atları arabalannda, paha biçilmeı tablolar da salonlannda! Tabloların ara»ında bir tanesi varmı? ki Napoleon bilhassa bunun üzerine Paristekilerin dikkatini çekmiş. «La Gioconda» diyorlar. Leonardo da Vinci pdında birinin eseri TabTo bir kadım gösteriyor, adma Mona Lisa diyorlar. Bu kadın ağzı kapalı gülüyor. Bana Josephine'in gülüşünü hntırlatıyor. thtima! Josephine gibi ?Tona Lisa'nm da dişleri bozuktu da ondan öyle gülmüştür. Ben bir müddet gene Duphot'un yınıbasır.da oturdum, başını elimle Hıaz kaldırdım ama, nafile: Nefes F'iıakta gene eskisi gibi zorluk çekivor ve sık sık soluyor Ağzmdan p<Men kanlı bir köpüğü silerken gördüm: Yüzü mum gibi sapsan. Doktoru çağırdım. geldi baktı ve bozuk bir fransızca ile «dahili karzraat dedi. Sonra eene çıkıp Joseph'le Juliervn yanına aitti. Muhakkak yarınki kabul törenini konuşuyorlardır. >]'• ^ ^ .Toseph simdi Fransanm Roma eiçisi. Juiie ile beraber mermer bir srayda oturuyorlar. Ablam buradi pek sıkılıyormuş. beni çağırdı. Annem de razı oldu. O eündenberi rriithiş yüksek tavanlı odalarda oturuvor. vat'P kslkıvorum. Yerler ssivshhevaz çini doseli. Sütunlu. kcmerli avlu'irda Hir alav fiskıyeler var. üzeriernrle de tunçtan aca"ib şekillerde hevkeller: sular. bu hpykellerin türlü çeşid deliklerinden fışkırıyor. Oturdu*hımuz saraya Palazzo Corsini dıvorlar Etrafta bovuna r°ahmuz jıkırtılan, kıhc şakırtılan: Jo>eph'in maiyetindekilerin hepsi sııbay çünkü. Yann için Joseph Syle bir kab'.ıl re=mi tertib etti ki şimdiye kadar vantıklarınin en muhteserni o;acak. Rnmnnın <n ileri selenl°" rinden fiç viiü elli kişi davetli Julie bir haftaHır uykusuz. Yüzü kâğıd eibi bemhevaz. gözierinin altı da mosmor. YemeSe dört kisi caşhrsalar telâstan elleri. ay.Alirı ttıtmıyan kadmlar varrlır ya. Julie de onlarrlan. Ama. zaten her eiin ?ofraya on ^>P> kişi^Pn a^açı oturmuyorız. tTstPİ k, ikiHebir yürlerce ki«iük kabul töreni tertib ediyor. Vâkıa evde bir tabur ıış^k. ahçı ve hİ7mı»tçi vızır %inr iş gprüyor sma, .7u!ie eenp bütün mesuliyeti kendi üzeıinrle eb'rüyor ve ikidebir bovnuma sarılıp »rezil olacağız!» diye ağlıyor, sız1 vor. Bu bakımdan anneme çekra> Duphot gene kıpırdadı. Bir an, «Kendlne eeliyor!» dedim. zira o b : r an bana görür gibi baktı. Ama, hemınctcik gözleri yenjden birini yengesinin kız kardeşile evlendirmeyt onun hesabuıa bir taltif telâkki ediyor.» tYararlık gösteren »ubaylara verilecek liyakat madalyası degilim ben,» dedim. «Bu böyle gidecek olursa burada bir an durmam, annemin yanına dönerim.» Bu sabah, hava serindi ama, Julie ile «Palazzo'nun sütunlu avlusunda oturuyorduk. Belki bininci defa, yarın gece elçiliğe gelecek olan İtalyan asılzadeierinin isimlerini gözden geçiriyorduk. Joseph yanımıza geldi. Elinde bir mektub vardı, önce, havadan, »udan bahsetti. Âdetidır: Kendisince cân sıkıcı bir sey oldu mu hep böyle yapar. Birdenbire: o Napoleon bize yeni bir askerî ataşe gönderiyor,» dedi. «General Jean Pierre Duphot, pek cana yakın bir delikanlı.» Başımı kaldmp baktım: «Duphot mu?» dedim. «Cenovadayken General Duphot admda biri gelmemiş miydi seni görmeğe?» Bu sözlerimden Joseph pek hoşlanmıştı. ^ A «Tamam!» diye haykırdı. «Se nin de pek hoşuna gitmiştı bu aclam, zannederim, öyle değil mi? Neden soruyorum, biliyor musun? Napoieon mektubunda «inşallah Eugenie» diyor affedersin, o senden hep. Desiree yerine, Eugenie diye bahsediyor çünkü «bu kirusesiz delikanlıya acır da, diyor...» Ayağa fırladım: «Gene mi ulib? Yok, teşekkür ederim! Ben sanıyordum ki bu iş bitti artık.» Kapıya doğru yürüdüm, sonra arkama döndüm: «Hemen yaz Napoleon'a, Duphot mudur, nedir. her kimse, göndermesin onu buraya.» «Geldi bile! Bir çeyrek oluyor, Napoleon'un mektubunu da kendisi getirmiş.» Müthiş kızdım, kapıyı vurarak çıktım. Kapıları vurmak pek hoşuma gidiyor. Bu mermer saraylarda top gibi gümlüyor. Duphot'la karşılaşmayım diye, öğleyin yemeğe aşağıya inmedim ama, akşam yemeğine inmek üzere hazırlandım. İnsanın odasında, tek başına yemek yerken canı sıkıhyor. Tabiî, delikanhyı yanıma oturttular. Joseph, köle gibi Napoleon ne isterse hep onu yapar. Fakat delikanlı benden, ters ters bir. iki bakıştan başka bir şeye nail olamadı. Orta boylu bir adam gibi geliyordu bana. Baştanbaşa bembeyaz dişlerle de dolu koca bir ağzı vardı. Bu beyaz dişler pek sinirime dokunuyordu, çünkü boyuna bana sırıtıp duruyordu. Konuşnıamız sık sık kesiliyordu. Artık a'ıştık: Elçilik binasının önü ne ikide bir ahali toplanıyor, boyuna: oEvviva la Francia! Evviva la Libeıta! (Yaşasın Fransa! Yaşasın hürriyet!)» diye bağırıyorlar, araCa bir de «A basso la Francia!» (Kahrolsun Fransa!» diye bir avazın karışfcğı da oluyor. İtalyanların çoğu bizim ihtilâlin ve ordunun onlâia sotirdiâi yeni fikirlere hayran, Fakat işgalin agır masrafları ve mçmurları Napoleon'un tayin etmesi bir çoklannı ifrit ediyor. Her neyse. bu gece dîçandaki srürültü diğer gecekilerden başKa türlü geliyordu: Daha yüksek peıdeden ve dahn tehdidkâr. Sebebini Joseph anlattı bize: (Arkası var) PUO» NLVIBUS'UN Tütiin hakikaten akciğer kanserine sebeb olur mu? îşte biz de bunu araşünyoruz. Tütünün kanser yapabileceğini gös teren baa delüler var. Meselâ, sidumanmdan toplanmış madg a r a deler bır tecrübe faresinin cildi üzerine uzun müddet tatbik edildiği takdirde kanser husule getirir. Bu, mühim bir ipucudur. Fakat insanların akci?erlerinde görülen kanserin sebebini tek başma izaha kafi değildir. Kat'î bir hüküm verebilmek için daha baska delillerin de toplanması Irzımdır ki halen bunları temire çalışıyoruz Diğer rins kanserfer üzerinrte de aynı ıstatistik çahşmalarında bulunuyor musunuz? Oldukça. Fakat en fazla akci§er kanseri üzerinde duruvpruz. Zira diğerieri arasında en fazla artan budur. Yalnız. burada bir noktavı isaret etmek isterim: Amerikada kanserin her nev'i pittikce artıyor. Fakat bunun baslıca sebebi şudur: Kanser £aha ziyarle yaslılarda RÖrülen b ; r hastahktır. bizim nüfusumuz ise gittikce yaslpnmaktadır: yani nüftısumuz içinde ihtiyarlann savısı gfünden püne artTıaktsdır. Bunun için. kanserlüere de eittikçe daha fazla rastlıvoruz. FaVat bu artış arasında diŞerlerine nisbetle en fazla teraVki gösteren akciger kanseridir. DiŞer nevi kanserlerin bazısında hafif bir a^tış varsa da azalanlara da rastlanmaktadır. AkriŞer kanseri muhakkak üldiiriir mü? Hayır. Yalnız, nevi nevi kanserlere nisbetle ölüm tehlikesi daha fazla olanıdır. Esasen, vücudün içinde ve mühim uzuvlarda olan kanserler meselâ deri kanseri gibi dışarıda olanlardan daha teh^ke 1 !dir. Zira dışta olanlan hem daha baslangıeta görüp teşhis etmek ka Prof. Emin Kalmukun cenazesi bildir, hem de tedavisi daha kodefnedildi laydır. Şimdiki balde, akciger kanf=*anbul Tekr.ik Üniverslte Orcî. Proserinden kurtulanlar yüzde beş fesörlertnden M. Emin Kalmukun âni ölümü Ünlversite muhitinde ve kendi. nisbetindedir. 5iııî tanıyanlar arasında teesbür uyan. dımıştır. Profesörün cenazesi dün Üni. cîğer kanseri pörülüyor? verylter.in Taşkışla binasında yapıîan Yirmi iki bin kadar, Fakat bir töreni müteakıb Beyazıd Camiirte gotürülerek nam»zı kıhnmıs, Merkezbu savı gittikce artmaktadır. efendiâeki aile makberesine denıediî. Kadmlarda akciğer kanserine ıriiştir. tııtıılanlar erkeklere nisbetle ne kaAşureli sohbct balosu dardır? İatanbui Kız Lısesini Bıtirenler Der. r.eğinin tertib ettiği aşureli sohbet ba Be=te bir nisbetindedir. Halbııki kadınlar arasında da losu 9 nisan 954 cuma geces: Taksim Ep'ediy» gazinosunda veı üecektir. bujiin sisara içenler pek çok. Bu ba'.oda ucıız Türk mahndan kıya. Evet. fakat daha veni basla fetler giyenler aıasında bir mus.baka mjşlardır, diyebiliriz. Zira kanser j yapılacak, birinciye İtalyaya seyahat ekseriya yirmi sene mütemadiyen | biieti hediye edilecektir. ve fazla miktarda sigara içenbrde j İlâc içen bir kadın öldü sörülüvor. Kadmlar hundan virni j Eyübe bağlı Kuçükköy sakinlerinden fene önce erkckler kadar tiryaki | Hanife Er isminde bir kodın. muztarıb değillerdi. | b Jİunduğu bel afrısını gidermek için ssat Araştırmalarmızı nasıl yapıyor! ilAc almjştır. Birkaç vasıta sonrft iyice fenalaşan Hanife bir lle Gureba sunu7? histanesine götürülürken yolcla ölmüş. Hâdiseye Savcılık el koynıuj. Tütünün akciğer kanserine se tür. beb olabileceğinden şüphelenince, öliirn sebebinin tesbiti için cesed Morga lehte ve aleyhte mümkün olduiu i'.aldırılmıştırYunan Elçiliğinin bir tekzibi kadar misal toplamaja başladık. İnYıman Büyuk ElçiMğinden aldı^ımız celeme mevzuu olarak da daima n.eklubda, bir Yunan motörile 28 Tür. Vıeyaz ırktan olanlan aldık. aksi kün on iki adadan Edremide iltica ettitakdirde topladığımız sayılara pek ğine dalr Ajans haberi yalanlanmak^üven olmazdı. zira kanserin muh ladır. telif ırklardaki tesiri başka bajkadır. Sonra, yaşları 50 ile 69 arasında olanlan seçtik. Zira gencleri ele alacak olsaydık neticeyi öğrenebilmek için en aşağı elli sene beklemek icab ederdi. Bizim hesabımıza çalışan yirmi iki bin gönüllünün bulup tesbit ettiği bu kimselerin sayısı iki yüz dört bindir. İlk araştırdığımız fey, tütünün ömrü kısaltıp kısaltmadığıdır. Elimizdeki malumat, tütün kullananlar arasmda ölüm nisbetinin kullanmıyanlardan hemen hemen bir misli fazla olduğudur. Fakat bu. eskiden edinilmiş bir malumattır. biz yeniden ve daha genij ölçüde bunu da araştırıyoruz. İkinci olarak, tütün kullananlarda ölümü doğuran amillerin ve hastalıkların neler olduğunu tesbite çalışıyoruı ki bunlar arasında akciğer kanseri başta geliyor. Farzedolim ki tiitün içenler ara5inda ölüm nisbeti kmiyenlpı? nazaran bir misli fazladır. Fakat bunl»r arasınds aVrijer kansrrinden ölmiyenler acaba neden ölüyor lar? İşte bu bir meseledir ve henüz halledilememiştir. Araştırmalanniz sonunda acaba »iitündeki zararlı up<ıırları jrfderecek hir ustıl bıılunabilecek mi? Ümid ediyorum. Ben şahsan şimdiki halde şu kansatteyim: Tütünie akciğer kanseri arasında bir sebeb netice münasebeti var. Fakat bu münasebetin derecesi nedir, henüz onu bilmiyoruz. İnsan sokakta karşıdan karşıya geçerken de ölüm tehUkesine maruz kalabilir. Buna bakarak, «her karşıdan karşıya geçen otomobi! altmda kalır» diyemiyeceğimiz gibi, «her sigara içen de muhakkak kanser olur» diyemeyiz. Fakat bu sebeb netice arasındaki münasebetin pek sıkı olduğuna kanaat getirir ve kansere sebeb olan madde bulunursa o zaman, bu zararlı maddeyi ortadan kaldıracak usuller de araştırılır. Tütünün yalnız kanser yolu ile değil. başka tesirlerle de ölüme sebebiyet verip vermediğini ve veriyorsa ne nisbette bir rol oynadığını da araştınvoruz. İhtimal akciğ«r kansermden vukua gelen ölümlerde katranm tesiri vardır ve beyin kanamalarından vukua gelen ölümlerde de başka bir amili müessirdir. Henüz bilmiyoruz. Tütünün belki faydası da vardır, bunu da bilmiyoruz. Tiitün bahsinde sisara, pipo veya puro içmek arasında fark var mıda? Biz umumivetle tütünün teairlerini araştırıyoruz. Daha ziyade sigaranm üzerinde durmamızın sebebi sadece, sigara içer.lerin gittikce artmasınrlandır. Son seneleıde puro veya pipo içenlerin sayısı ancak pek cüz'î derecede artmıştır. Akcijcr kanserire si?ara içenleVde pipo veya puro içenlerden daha çok mu rastlanıyor? Öyle görünüyor. Fakat bu ne dp.rpceye kadar doğrudur, henüz kat'i bir kanaatimiz yok. Yalnız müşahedelerimiz gösteriyor ki puro ve pipo nisbeten akciğer kanserinde daha az, fakat dudak, dil ve ağız kanserinde daha çok rol oynuyor gibidir. Zira. bur.lan içenlerin çoğu dumanı içlerine çekmezler. Sigara içenler ise dumanı içlerine cekerler ve dumandaki katran böylece ciğerlere kadar gider. GELECEK Y\ZI: Kansere sebeb olan maddeler nelerdir? Nilüferhatun ilkokulunun konseri Nişantaşı Nilüferhatun llkokulu öğ. rencllerint koruma ve yetiştirme der. neği. 30 mart sah gılrü »kşamı Saray sinemasında bir knnser tertib etmiştîr. Safiye Ayla. Mustafa Kovancı gıbi ta. r.ınmış sanatkârlarm Iştirak edecej! bu konseıde ayrıca Üniversiteli gencler tarafından Erzurum Mill! oyunları oynpnacaktır. Üzerinde hem eroin. hem sadırma bulundu Ssbıkalı eroin satıcılarından Kimya. ger namı ile n.aruf Ahmed Sert, İkinci Şube kaçakçılık masası rr.emurları ta. rafından Beşiktajta suçüstü yakalannrstır. Ahmedn üzerind» 3 fram *ro. inle büyiik bir saldırma bulunmustur. Satıkalı eroinci, tanzim olunan tvrak. la adliyeye verilmiştir. Otomobil altında kalan bir gene öldü Şoför Mehmed Çetml, ldaresindeki 24419 plâka sayılı kamyonl» Unkapa. nında Cerıahpaşa lstikametine gider. ken, Hasan Seferoğlu isminde Ilgazlı bir gence çarpmıştır. Basmdan ve kalças ndan ağır surette yaralanan kaza. zede. Cerrahpasa hastanesine kaldırıl. mış?a da çok geçmeden öimüjtür. Şoför yakalanarak kaza etrafında adli taki. bata başîar.mıştır. Bundan başka, şehrin muhtelif semt:er:nde beş taşı: kazası daha olmuştur. Madam Mazel, ayni zamanda dindardı. Evine Pular isminde bir papaz'almıştı. Bu adam. kumar oynar, içer, kad'.nlara fazla açılırdı. Fıılar, konağın üçüncü katında oturmakta idi. Buradan Madam Mazel'in odasına hususl bir meTdiven vardı. Papazda bu odanın anahtarı da bulunuyordu. Buna rağmen herıf, gehirde ikinci bir ikametgâh tutmustu. Dindar olmasına rağmen Madam Marel. «ık ıık oyun oynamakta idi. Haflada iki kere: Pazartesi ve cuma aksamları konakta kumar oynanır ve istiyen 6«ür. oyuna iştirak ederdi. /j;;am ycdiden sabahın üçüne kadar buraya giren, çıkan belli olmazdı. Vakıâ. kadın geceyarısına dogru gider yatardı ama, ötekiler kumara devam eder lerdi. Konakta Röne ile karısı da oturmakta idi. Ayrıca on altı. on yedi yaşlarında iki u=ak, bir arabacı. iki hlzmetçi ve ihtiyar bir asçı da vardı. Veküharç Lebrun'un konakta bir odası olmakla beraber. ekseriya igini bitirdiği zaman konaktan 100 metre kadar mesafede bulunan evine gidip orada yatardı. Lebrun, evli idi. Bes de çocu&u vardı. Ooçcırt Or. Tank Z. TUrMYA Avukat Reşit ÜLKER En Son Dedifikliklorile Mufikasal Fihristli. ö?*lfi MİLLETVEKİLLER! SEÇİMİ KANUNU ve llgiii M«vru.t S^menter. S<»çim KunıtamKtü «azMoütor. Mü«aMtier. Adaytar v* 8<y«J P M H M ; S^Jm Kanummm. * « M ta «•»*» tam ır.stnini. VOlcsek, ll v* rtç» S^im KunUtan to tertdık Kunritanrnn B^ptan »• Uy^orirtM, Tomsilâ v» Müşahitarin gitrftv » yatkilMM; bu ÜtUÜ »d* ta.wrt«t va istmiton hususlan kölayca bulmak için alfabetik mufassal v« taMUT 4 i w h i f < l » fltm*k aynca 45 gtinlük ^oçım müd.'etı boyunca (12 Marttan 2 Mayısa kadar) yapılacak bOtitn M«ri gö«tarm bir S E Ç İ M T A K V I M l'nl. bu kitaptabulacaklârdıt. Raü aSOi Kurua. ^ N«prfdtn; I S M A K A K Q 0 N İ » Ü E S J 5 e â E U E R l C^âiofJtu I.Unbul Bu adam. gayet namuslu idi ve herkesin itimadmı kazanmıstı. Otuz senedenberi Madam Mazel'in hizmetinde bulunuyordu. Lebrun, o kadır temiz bir insandı ki, difter u$aklar ekseriya paralsrmı ona vererek saklattınrlardı. îsin garibi. bu derece namuslu bir insanın derhal zan altına alınarak Madam Mazel'in katlile suçlarjdırılmıj olmasıdır. Onu itham eden de kadının oğlu ve polis müdürünün dostu Röne oldu. Bedbaht Lebrun, derhal tevkif edildi. Arkası var Türkiyede neşri hakkı yainız'gazetemize aiddir. Çatalca Arda okulunda müsamere C»tl)f» Arda okiıi'jnda. llknkuhı ft|T#nc11ert tarafındtn Okul. Ail* Blrllti Uyelerln* vt »Jrencı veli. l*rln« bir müsamer» verilmiştlr. Müsam«r« büyük bir alaka toplamıjtır. San Fransisk* Hahambaşısı titti ölr nlıluJtuer,!,crl şehrlmUd* Lulu. nan Amerika Birleşik Devletıerl San FnnıUko HıhamMjısı Reidhart, dun uçakİ4 Romaya glunlftlr. Mr. Reldhart, tehrimlzd» kaldifl « Ifünlıik müddet zarfında Musevi cemft. (U ırasınoa temasUr yapmıjtır. Bir kadın itihar etti Pijabahçedt Kıblenamaı in 3 numaralı ıvd» oruran Cemıle ijminde b!r kadm, geçirdıj^ bir alnir buhrsnı sırssınria, oijima lnij»îı Ua intihar ttml»tir. Hâdijey* Muddeiumu. milik «1 koymua, t&hkikata baslanmiı. tır. Şile acıklannda bir motör battı $ilt iu.ıil.ır.» Lngiı N»ü,,i kaplan idarelndekı •Cürbllz» motoru dun «lı ve fırtma ytizünden Şile açıklarında kayalara ç&rp*rak batmıstır. Mot&rün I klslllk milrettebatı Antdolu Ksrıbtı, njn talıliîîyç^ine mensuh blj ekip tarftfından kurtarılınıjtır. MAC'KUALJUİll