19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 Ş'iTıat 1934 CUMTTURÎYFT Merakh Resimîer f TARİHÎ B A H İ S LER Gene Eski Saatlere Dair Yazan: Haluk Y. Şehsüvaroğlu V H üyüK Adü ESEARLI BİR OYUNÎ C8 ) MAZHAfl KUN1 ,fi ". Prenses Margaret, Üç Buudhı Filmi Beğendi Pren.rs Mar°s:et. ilk söylemistir. Prenses bu diye edilmiçtir. Yukand luğunda gö^ülmektedir. defa olarsk geçerlerde üç buudıu bır fiıme gitmi* ve bunu çok beğendiğini münasebetle. çerçevesi t a mamile altından bir .üç buudlu film gozlugu. ne= ki resimde, Prenses Marg'vet. serrf misafiri olduğu sınemamn husuıı kolYanındaki zat. Mr. Denys Rhodes'dur nCıımh'.ıriyct • in Edohi Tefrikası: Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, şahicilerin verdiği bu ) ifadeler karşısmda hangi jüri heyeti olsa Fransua'yı mahkum etmekte mahzur göremezdi. Onun için Jirond ağırceza jürisini burada takbih edecek değiliz. Müdafaayı üstüne alan avukat, hâdisede birçok karanhk noktalar kaldığını büyük bir talâkatie anlattı ve Mari Sesak'ın bir sürü yalan söylediği açıkça görüidü. ] • Mari, yangını evvelâ Fransua'nın gördüğunü, fakat hâdisedenl kimseyi haberdar etmeğe lüzum duymıyarak dönüp yattığım| söyiüyor. Guya, bunu kendisine soyiiyen Fransua urüs,. Halbuki) Fransua, Mari ile bulunduğu aurada yanlannda yedi kişi vardı.j Burüardan hiçbiri bu yolda bir jeyler iöylediğinj duymamı^ür.» I SARAYLARIN AŞK İLfHESl DESÎRtiE Çevıren: Vahdet CÜLTEKİN Yi7»n Annemarie SELINKO Büyük görünmek için göğsüme dört mendil sıkıstırmaya karar verdim Suzanne divana oturmuş, yudıım Rencı» nir kadm ne kadar tombul Suzanne din'emiyordu bile: Çoro'"r«a erkeklerin eözünde o kadsr baştn; bcrken h;çkınp duruyordu. yudum porto şarabı içiyordu. Bu makbuldür. Onun icin, karar verNe cok şey Uliyorum diye kol şarab insan» kuvvet verirmis ama. Him: Yanndan itibaren ? öe ? üme : tuklarım kabnrarak: .Albitte.» de benim ıçmeme musaade etnryordört mendil «kntıracsğım." O za I dim. «Marsilvanm <acobin mebtıs , lar. Cünkü tazelerin kuvvet almaya m,n. «damak.lh büvük görünürüm. 1 lanndsr. Bir hafta kalack vn her , ihtiyacı yokmus annem oyle soy' Zaten artık büvük bir kız oldum : 2ün vHâyette buluraeskmıs. Yann • lüyor. ı Annem de Suzanne'm yanına o«ma. bunu bendpn başka bilen Suzsnne aidin onu eörm' li. Etienne'i niye yakalablar. diye sor turmuştu Farkındaydım: Azimkâr yok. GöMermiyorum da. Kasımda on dördümü bitirdim. mplı vç bu iste muhr.kkak bir yan b r tavır takmmaya c,alışıyordu Bövle bir hal aldı mı. her zamanBabam bana. yıldönümü hediyesi lışlık var diye avak diremeü.» Srzanne bana doğru baktı ve hıç kinden daha zayıf. daha âcız eörüolarak. bu Ruzel hatıra defterini verdi, Fakat bu bembeyaz ynprak kırarak: «Prki ama. beni yanına ka i nür O daracık omuzlarını kalriınr, j iki aydanberi giydiği matem başbul etmez ki!» dedi. ları karslamaya da kıvamıyorum. Annem: «Bence.» •Jedi. durdu. ! lığı altında da yüzü ufacık kalır. Defterin yanından kücük bir kilirli var. Yszdıktan sonra kapar. «Benoe Suzsnne bizim avukata söy ! Zavallı annecigirr.. matenli bir kakitlorim. Yszdıkbrımı Julie ablam lese de Albitte i'.e o gidip konuş dmdan çok öksüz bir çocuğa benziyor. bile ok'jvamaz. B'j bsna hsbpcıjŞı (Karar verdik» dedi, «Sumın son yadieân. Babam Marsilyli j Bizimkihre bszan öyle ifrit oluipek tiir'srı Frantoi» Cl^v idi. İki yorum ki! Mc^elâ annfm. evde bir zanne yarın gidip Albitte'i cörmeay oluyor, zatürrieden öldü. ! kavanoz reçel y^pıl?cak clsa, mu . ye çahşacak. V e ...n hafifçe öksüMasanın üzerinde. o cün eelen hakksk kendisî karıştırmr.k ister: ] rerek boğazını actı: <.Sen de berahediyeler arasında gördüğüm za sonra da. bir havatmemat mescle ber gideceksin man, şasırdım: I sini o bizimbunak avutata Tîiraktrr " SflîSfffle' Sgztrrfrf Içînde: »Ne yazacsâım ben bu defte Galiba bütün ana, babalar böyle o Cirmeğe korkuyorum. o kadar ah'îli arasmda...» dive söyîendi. re?" diye sordum. luyor. Babsm gülümsiyerek beni alnımBakıyordum içtiği şarab ona hiç »Albitte ile biz kcndimlz kodan öptü: nuşmahyız.» dediro. «Konuşacak o de kuvvet verTienvş. sadece uyuş »Bcmadine Eusenie Desiree lan da, ^ticnne'in Ksrısı sıfatile, turmuştu. Sonra, niye Julie de*il Clary vatandaşı.ı hikâyesini.» dedi. Suzanne'dır. Yok. tğcr sen korku de ben gidiyordum. bunu da an»onra yüzü kederli bir hal aldı. yorsan. Suzanne. bsn giderim. ağa layamamıştım. Basımüan geçecekieri yazmajU bu beyimin serbest baakılması için AlArnem "Bvı kararı Etienne'in gpceden itıbaren başlıyorum. çünkü bitte'e rica ederim.» iyiliği için verdi Suzanne» dedi. o kadar beyecanlıyım ki uyuvamıKSen de bersbcr sidersen, yavrum, Annem hemen aüldı: yorum. Usulca yataktan ka'.ktım. daha rahat edern «Sakm ha, vilâyete gidecek Allah vere de Julie ablam. şamda.Julie öteden atıldı: j m aydınlığına uyanmasa. Kıyame değilsin!» dedi ve çorbasına devam 'Sen hiç ağzını açmıyacaksın. etti. ti koparır. tpbiî. Yalr.ız Suzanne konuşacak •* «Anne, bence...» Heyecanlıyım. zira yarın. SuYengemin Alb;tte ile eörüşmeve Annera: «Yok, kapat bu bahsi!» zanne yengemle beraber, mebus karar verişine sevinmi=tim. Benre dedi, Suzanne da gcn» hıckıra hıçAlbitte'yi görmeğe gideceğiz. Etien kıra çorbas:nı içmeğe başladı. yapılacak en iyi sey. tek şey bu idi. ne'e i'.timas istiveceğiz bu mebusYemekten sonra yukarı çıktım Fakat mademki. her zaman olduğu . . , sı )enl ene tan. Etienne dediğim ağabeyim. HaS çocuk verine koyuPersson geldi mi diye bakma*» ^" ' yatı tehlikede. İki gün önce birdenAkşamlan Persson"a fransızca ders yor'.ardı. hiç bir sey söyle'nedimbire polisler geldi, yaklayıp götürAnnem: «Yarın hepimiz icin rjek veriyorum da. 3en bu kadar sevimli düler. diyerek at surath insan görmedim. Müthis mühim bir gün olacak» Busünlerde böyle ?eyler çok olu uzunboylu ve zayıf. Sarı saçlı ola kalkh. «Onun için. erken yatalım yor. Büyük İhtilâl kopalı daha be? r»k da s.imdiye kadar bir onu gör bu eece» sene oldu. Deiiklerine göre, henüz düm. İsvecli de onc'an. İsveç nereSalona koştum. Persjnn'a: 'Ben tamamlsnmamış. Hükumet meyda de. Allah bilir .. Şimsl kutbunun yatıyorım» dedim. Gazeteleri top j nında hergün bir alay insan giyotin oralarda bir yerdeymiş. Persson bir ladı. verdi: «Öyle ise. Allah rah?tlıV verden eeçivor. Asilzadelerdsn hısımı, kere bana haritada gösterdiydi ama. sin. Matmazel Eugpnie» Hcdi. skrabası olmak iyi bir şey nerede olduğunu unuttum şimdi. Kanıva kadar Bİtmijtirn. baktım Hamdol?un. bizim hısım akraba Persson'un babası Stockholm'da arannda kişizade kimse yok. Ba ipekçilikle meşgulmüş. bizimle 1e bir sev sövlüyor. döndüm «Bir şey mi dedini?.. MÖsyö bam kendi kendine yetişmiş,. dede münasebeti vardı. Onun için Persmin kücük çaptski isini Marsilvanın son babamm fabrikasrnda tecrü':.e Persson'> en büyük ipek fabrikalarmdan biri edinmek üzere Vir çeneügine bura «Şey .» dive basladı, duraHdırıaline gçt^ımiş. Ydnınp. eittim. ?kşam kpr?n''2'nya gelmi^. nİa^.cciHk yalni7 MarsilBabam İhtilâ'.e pek sevinmişti. yada öğrenilir» diyorlar çünkü. da vüzünü secmeve çalı=tım. Yaînsan Hakları Beyannamesini, bize Hasılı. bir gün P?rsson bize geldi. tacsâımiî için. samdanlan vakmagörTr.emistİTi. Saz benilk defa okurken nerdeyse ağla Önceleri söylediklerinin bir kslime • Va zlnl yacaktı. Halbuki ondan bir müddet sini anlamiyorduk. Frp^Ta Vonı zini havalmeval görebilivornum. cBit şev ?nvHye'»>ktim. Matönce saraym ipek işleri müteahhid şuyordu sözde ama zerre kadar lifrine tayin edi'.miş ve Kraliçeye fransızcaya benzemiyordu. Annem rrazpl Ben . Evet. ben yakmda girnavi bir ipek kadife göndermişti. ora çatı "katında bir oda hazırlaltı. diyorum » «A, buna üzüldüm. doârusu Ftipnne söylüy.ir: Sonradan kadife «Bu kar^ık zamanda P"r;son bizde Neden?» nin rjarasım bir türlü alamamıştz. kalsm daha iyi» diyordu. Babam öldükten sonra işleri nMadam Clary'ye daha =öv!eBaktım Persson ge'miş sah;cTen. Etienne idare ediyordu. Yakalayıp çok efendi bir çocuk hemen salo ™rUrn. üziüür diye. Fakat. bakın, göfürdükleri zaman Marie. yani cs na geçtik. Ekseriya gazeteleıden Matmazel, b^r senedir. hattâ d ^ kiden bana dad'hk eden aşçı kadm. parçalâr okur. ben de yanlısmı dü , f"la buradavırn. ?tockholm'Han beni bir kenara çekip usulca: «Eu zeltirim. Gene öyle yaptık ve ek cacnnvnrlar M Et'pnne Clarv aegenie»' dedi, «Birinden işittim. Al seriya olduğu 2ibi ben gene bir n ,ünrp bvırada İFİer düzeür. vani fab bitte eeliyoTmuş. Yengen ona git ralık. İnsan Hâklan »îevarnamesisin. Etienne Clary vatandaşı kur ni çıkardım. Bunu babam getirmişben de Storkholm'a gid»rim.> tarrr.ağa çalışsm.» ti bizim eve. Sonra «ra ile bir ben ı Persson hiç bu kadar ıı^.un koÇehirde olup bitenleri Marie hep okudum ebzere. bir Persson oku : nu«mşrmşt!. Sonra. bunu neden bilir. du, birbirimizi dinledik. Başından önce bana söyiemtşti. Pek anlava' ' ' "' Akşam. yerr.?kte itpimiz pek ke sonuna kadar ezberlemek istiyor mvordum Evdekiler c'bi o da beni pek adam verine koymııvor ?aderlivdik. Sofrada iki kişinin yeri duk çünkü. nırHim. Ama. ?imdi. is deâismi^ti. boştu: Annemin yanında babamın Persson'un o at suıatı pek ciddî Konusmsvı uz^tmak i=tf^irr. TMyeri Suzanne" ın yanında Etienne'in vana doğru aittim ve pek han<rıyeri. Bsbamm verine annem kimse bir hal aldı. «Ne mutlu size ki dünyaya bu l efendivari. yanırrda yer gosteryi oturtmaz. Sofrada, bir yandan ekmesimi didıkleyip parmaklarırmn büyük fikirleri ilân eden millat? , ftTn tDturur oturrraz o upuzun vüFiafinda >uvarlarken bir yandan mensubsunuz!» d.vordu. | cudii cnkı gibi iki kat oMu DirsekNutuk verir gibi bir halle: «Hür lerini dizlerine dayadı Baktım ne da aklımda hep Albitte vardı. Julie buna kızdı. Benden topu riyet, müsavat, millî hâkimiyet!» .«Svliveceğ'ni bilemivor, kibar bir topu dört yaş büyüktür ama. bo' dedi. Sonra devam etti: «Ne kan t a v ı r l a : »stockholm güzel şehir vuna b ? na annelik etmek ister. Bu lsr döküldü bu yeni kanur.ları ku: | m i d i r ? n diye sordum. «Bana göre dünvanm en güzel danbenT deir'eder." |™k ^in' n e m a s u m karılar: B u k a n «Eueenie.t. dedi, «ekmeği di laruı heba olmasına musaade ede şehri» dedi. «Malar'da yeşil yeşil meyiz, Matmazel!» buzlar yüzer, eök de yeni yıkandikl?mek ayıbdır.» Tabiî, yabancı olduğu için evde mıç çarşaf ?ibi bembeyazdır. Bu, Ekmpk ufaklarım parmaklanmm anneme «Madarn Clar\v>, bana da kışm bövle^ir: ama. bizim kıslanara^ında vuvarbmayı bıraktım: «Matmazel Eugeniej diyor, halbu mız çok uzun siirer » Aibitte şe!mis..ı dedim. Bu tarifi bana Stoekholm'un pek Hic 3İdırı« etmedilor. Zat»n be ki yasak. Anrıem de. ben de resde o kadar süzel bir şehir olduâu nim hic bir söziime tıldırı? etmezler men •.Clary vatandaş» ız.» Birdenbire Julie içeri girdi. kanaatinı vermedi. O vesil yesii Onun için, tekrarladım: «Biraz aelir misin. Eupenic Ibuz'arm nerede vüzdüğünü de pek «Albitte gelmiş.» O laman annem: '.Albitte de kim, dedi ve beni alıp Suzanneın oda ıanlayamamıstım. sına götürdüJ . (Arkası var) Eug«ıie?s diye sordu. Türk ve yabancı san'atkârlann yaptıkları saatler arasmda hikâyesi en çok söylenmiş olanlardan biri Thomas Daüam isimli bir İngilizin yaptığı ve Elizabeth I in III. Murada hediye ettiği muzikah saatti. Osmanlı sarayınaa büyük bir alâka uyandıran bu âlet (Evvelâ her saat başında vuruyor, sonra on altı çanlık takım, dört sesi üzerine bir hava tutturuyordu. Bunu takiben âletin üzerindeki borazanlar borulannı öttürüyordu. Bütün bu âhengin sonunda bir küme kuş kanad çırpıp ötüyor ve böylece sesler kesiliyordu. ) III Murad cüceleri, çalar tasvirli saatleri, musiki fasıllan arasında hoş bir ömür geçiriyordu. Oğlu şehzade Mehmede yaptırdığı sünnet düğününde İbrahim Paşa sarayı önünden geçen sanatkârlar arasında (saatçilcr) büyük bir alâka toplamışti. III. Murad sumamesinde bu ge Eski Türk »astlerüıden ikisl çişten (hüceste demde ve ferhunde ikbal husu«a makamı taat TC ibavakitte saat işler. Üstadlar ve ma det) olan bir yerde (bunun gibi haretlerinde dakika fevtetmez. Sa suver ve eşkâl ve caniyat çuhuru hibi mutadlar bir derecede cemi timsal olmak hilâft meşru ve mayetlertne envaı jubelerle liynet ve kul ve indullahı nas gayri makduh, dairei devirlerine esnaf nezaketle j gayri rrakbuldür) diye (vasfolundöne döne şöhret vermişler ki ka J duğu üzere hayli zikıymet ve gibili tagyir ve mümkünü takrir ranbaha bir saat ıken iltifat bujoır\eğildir) diye bahsetmekte ve sa mayıp desti adüvü şikeste bir tiri atçilerin (sanatı acibe ve mahareü giran alıp İbrahim Halil var ol garibe ile) çarklannı nasıl çahsür cemiyeti bi hakikati periçan ve ol dıklannı anlatmaktadır. timsali esnanı sıfatı hâk ile yekTasvirli eşyaya, minyattre, |lire san) eylemişti. ve musikiye muhib III. Muradın Sultan Ahmedin elile parçaladığı müteassıb torunu I. Ahmed tahta I tasvirli. mıızikalı saat fermanı üzeçıktığı sıralarda bir gün I. Eliza rine (Gılamı bestan tarafmdan atej bet'in hediyesi erganunun bulun ile suzan) edilmişti (*). duğu kasra gitrnişt;. Evliya Çelebi 17. asır İstanbuluErganunu görmüş (savtı sadala nun saatçi'.erinden bahsederken ları) dinbmij sonra (Şubhanallah söyle derr.ektedir: (Pirleri Hazreti bu ne halet ve ne bimana bid'attir) Yusuf Aleyhİ55elâmdır. Cize şehdiyerek (kalbi selim ve tabı müs rinde zindanda mahpus iken ağaçtakimleri dehşete) düşmüş ve er tan ve kumdan saat yapm:ştır derbeşeriye i ı ganundan (külli nefret) eylenrsti. ler. Bu san'at kudreti Genc padişah (makarrı saltanat fevkinde nazik bir san"attır. Bu ve ce'ıâl ve mahalli tahtı saadet ve marifet yetmiş kadar ilme âşina olmaya tevakkuf eder. Dükkânlaı^nı Alman, İspanya, Fransa, Can Petro ve kuşper, büibül, Yusuf Çeiebi s»atlerile tezyin ederek ubur ederler...) İstanbul evlerinin, konak ve »araylannm en makbul esyalarından olan saatler o devirlerde fko\*un saati, çekmece saati, kalkan jaati ve asrr.s saat) isimlerile muhtelif nevilereayrılıyordu. Saatlerin gümüş, altm çekmeli, murassa yahud tasvirli, çalgılı olanları da vardı. II. Ahmed 1687, 689 seneleri arasında saray mensublarına doksan üç saat ihsan etmişit. Bu saatler o devirde kullar.ıîan saatlerin tezyin sekılierini ve cinslerini göstermektedir. II. Ahmed Musahib Süleyman Ağaya (kıble nümalı ve günlü minakâri şişmane koyun saati), Musahib Habeş Mustafa Ağaya (sim rarflı akreb koyun saati) Kethuda Kadına (on iki vasat vesairi hurda elrna? ile murassa frenkkâri akreb koyun saati), İkinci Hazinedar Şahine (yazma minakâri çalar koyun ısati), Çamaşuy Muammer Boliye (tasvirli yazma minakâri akreb koyun saati), Hazinedar Hallme U»taya (iki kapaklı engeruskâri koyun saati), Valde Sultana (serapa yakutla murassa frenkkâri bakîava resimli akreb koyun saati), Maskara Mesuda (alün pervazlı yeşim zarflı akreb koyun saati), Maskara Arife Boliye (yazma, minakâri aylı ve günlü akreb koyun saat), Hatice Kadına (bülur kapaklı çalar koyun saati), hazinedarlar Eski Ayşe Boliye (ortaları birer tahta zümrüdlü on iki sagir yakut ve on iki sagir elmaslı yazma minakâri akreb koyun saati), Behzad Boliye (iki zarfı bıllur ve pervazı hurda zümrüdlü pandül akreb koyun saati), Hazinedar Mus taia Ağaya (iki kebirce ve pervazı hurda elmas ve serapa damla yakutlu akreb koyun saati), Hatice Kadına (ortalan iki vasat elmas ve sair sagir ve hurda elmas va yakut ve zümrüd ile murassa dök» mesi şişmane zümrüdlü, kuyumcubaşmın yaptığı akreb koyun saati) Behzad Kadına (kapağı damla züm rüdlü serapa elmasla murassa frenkkâri müdevver akreb saat), gene Behzad Kadına (alün pervazlı lâciverdî zarflı akreb koyun saati), Musahib Abdülkerim Ağaya (altm pervazlı panzehir zarfh akreb koyun saati), Musahib Süleyman Ağaya (sim kafesli zarflı şemsiye koyun saati), Hazinedar Kethudası Yusuf Ağaya (altm zarflı kapağı kıble nümalı çalar koyun saati) ihsan etmiştir. II. Ahmedin verdiği asma ve I kalkan saatler arasında da şu neviler bulunuyordu: (Sagir k:t'a dairesi minakâri ayakiı kalkan saat), (pervazı yaldızh sim kabreli ayaklı kalkan saat), (sadefkâri kürsü üzere sim asma saat), (çarköşe etraö müşebbek si mçekmece saat, (Merhum Veziriâzam Mustafa Paşanm muhallefatından gelme küçük aylı ve günlü kalkan saat), (pervazı sim (*) Zübdetüttevarih. Not: Saatler hakkmda ilk makale 6 12 1953 tarihli Curr.hurıyet gazeI ] tesmde i Avukat, Mari'nin gittikçe şiddetlenen iiadelerindeki garab«\ te temas ederek: tBu kadın, hldisenin ertesi günü bir »eyler bil' mediğini söylüyordu, dedi. Birkaç gün sonra dili açılıyor ve bir j sürü tafsilât veriyor! Üçüncü ifadesinde daha da kesin konuşuyor. Bu kadm verilen bir dersi tekrarlar gibi görunüyor. Sanki evvelâ iyi ögTenememiş de sonra daha iyi ezberliyerek gelip te \ mamlamıj gibi bir hali var.> Ayni zamanda avukat, ksdına baz.ı gualler tevcih etti: cMari Sesak, sizi kocaruz evden ko\TQU5tu. Şimd; nasıl oluyor da tekrar yanına kabul etmiş bulunuyor? Yoksa, kocaruzuı bu semahati söylediğiniz yalanlarm mükâfatı rrudır?... Fakat jüri heyeri artık kanaat getirmişti. Müzakereden döndüğü zaman, öğretmenin babasını beraet ettirdi. Fransua'ya gelince. jüri hırsızlık ettiğini kabul etmemekle beraber, adam öldürüp yangın çıkardığma hükmediyordu. Neticede baba serbest bırakıldı. Oğlu ise müebbed küreğe mahkum edildi. Hüküm okunduitın sonra baba oğluna yaklaşarak elini sıktı ve büyük bir imanla: «Metin ol yavrum, ben daha ölmediır» dedi. KADIKÖY Huıım KEŞİ0E DÜKKÂNLI EV EMLÂK BANKASI İZMİR ŞUBEMİZ Otomobil ve Âltın İkramiyeleri Bütün Şube, Ajans, FabrOta ve satış mağazalarımu vasıtasile ve posta havalesi ile İzmir Şubemizde açtıracağınız, Müşterileri için hususî keşide: Bu söz, zannedildiği gibi lâf olsun dlye söylenmiş değildl. J Adeta brr yemin mahiyetinde idi. FTansua'nın babası bu yeminiIni de tutmuştur. Bu adam yalruz azirrüi değü, ayni zamanda fakıllı idi. Oğlunun masumiyetinden emin olduğundan dava evrakını gözden geçirdi ve Denyo'ya yapılan Uarruzun sırf oğlu aleyhinde uy^ndırılan şüpheleri takviye için uydurulan bir hâaıseden ibaret olduğu kannatine vardı. Buna göre, Denyo'nun asıl suçlularm arasında clması lâzımdl. Fakat bu faciaya neder. Muzum görülmüştü? Neden ma=um olan oğ!u mahvedUmek isten|mıştı? Neden olacak intikam almak için! Lâkin Fransua'nın düş\manı kımdı? Gayet basit: Metresinin kocası oJan Lespan De^mek oılhsssa bu nokta tahkik edümeğe muhtaçtı. (Arkaşı var) Türkiyede nesri KaWu yalnu' gazetemize aidcür. burclu ve aylı g^inlü kalkan saat). Bu devirde İstanbulda Şahin, Mustafa Aksarayi, daha sonralan Kuru Ali isimli saatçilerle henüz ısimleri tesbit olunamamış diğer saat yapıcılar yaşamışlardır. II. Ahmedin hediye ettiği saat listesinde (frenkkâri) işareti olmıyan ekseri saatlerin İstanbulda yapılmış olduğu tahmin edilebilir. Şahin Mustafa ve Kuru Alinin yaptıklan saatlerden birer tane Topkapı Sarayı Müzesind» bulunmaktadır. Zamanla Türk saatçiliğinin yerini Avrupa mamulü saatler almış, bilhassa Türkiye için çalışan saatçiler İstanbula tür'.ü marifet'i E: atler göndermeğe başlamışlardır. II. Abdülhtm.d tahttan indirildiği vakit Yıidız Sarayında mücevherat, murassa eşya ve para olmak üzere büyük bir servet bırakrmştı. Eski hiikümdarın metrukâtı arasında bazı kıymetli saatier de bulunuyordu Eonlar tadad kcmisyonunun raporunda (yakutlu sast ma'köstek. üzeri pıria^t^h ça'ar püryol altm saat, mineli riün/ol saat ma'köstek. bir t^r?fî canlı calar altın ceb saati, iki taran ' i i ; > lı altm ceb saati. üstü saatli düz altın lâciverd mineli entlye kutusu, üstü Abdülhamid markalı mui'asra altın ceb saati) olarak kayHlıdır. Gıda maddelrri nizamnamesuıde yapılınası istenilen tadiller Halen tatbik edllmekt» olan gıda maddeleri mzanmamesinin bu^uııku 'htiyacları karjuamâd'Si ve * jc m'.i >lert Ue a'Skr'ı nn • :. , . L; :j.İ Tstanbul Ticaret Oaıııun ı t i . srt geçtr.e; istenmekte idi. Bu münaetetle Ticaret Odasında r:ıüte»ddtd toplantı yapılmış, Eeçl'en özel komisyon tadll teklifini hazırla. 1T115U. Bir heyet. teklfi yakınds Anktrsyı göturecek vç slâkalı Eakaıülk. srla ttrr.a.<larda bulunacaktır. 150. liralık bir hesabla Bankamn aylık keşidelerine olduğu gibi bu özel keşideye de iştirsk edebilirsiniz. SÜMERBANK Sermayesi: 200.000.000 TL. (2102)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle