Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 Etrim IfS4 Sanat Tarihi Tenkidcüeri Hakon Yarl yoluna devam edi jambon ve sucuklar sıralanmış. Or. yor. Yarın ikindi vakti Trondheim tada ise salatalar, mezeler ve NorI de oîacağız. Fakat bu arada ol veçte çok sevilen bir nevi turşuGüzel Istanbulumuıd» toplanan Dün sanatkâr kazanıyordu, bu | dukça beiâlı bir mıntakadan, Mül lar. Karabudayia masanuı her iki «Milletlerarası sanat tenkidcilerinm gün halkın sanatkâra kadar yuk defjord ile Romadalafjord arasın ucu arasında mekik dokuyoruz. beşinci kongresi» bir müddet evve! selmesi lâzım geliyor. Ben kendi da kalan açık sert denızden geçece Oyle ki iç Fransızlarla rnada binihitam buldu. Bu kongreye dünşahsıma göre modern sanatı hem âiz. yor. On dakikada bir tabaklan yeyanın her tarafından koşup gelenseviyor, ve hem de anhyorum. Gemide bizim için eşref saati sa niliyoruz, Balıkları ilk gün yadırler arasında pek mühim simalar ve Sizce Picasso büyük bir san bahleyin sekiz ile on arasindaki va gadıktan sonra çok sevdik. Hsle çahsiyetler mevcuddu. Bunlardatı atkâr mıdır7 kit. Kahvaltı zamanı! Fransız mut şekerli bir kırmızı balıkları var ki yalnız Belçikah Paul Fierens'i, İtal Eylul ayıtım ilk günlerinde hâfağını, İtalyan yemeklerini, Çin sof sormaym. Norveçte bahk ve bahk Ona hiç jüphe etmeyiruz. yan L. Vanturi'yi, Ingiüz Herbert Profesörü biraz da bizim sanat rasının methini işitmış, belki de yemekleri başhbaşına bir edebiyat. kim Rafaello Sepenin tahkikatinı Read'ı, Alman Will Grahmonn'ı. üzerinde çekmeğe ve konuşturma tatmışsınızdır. Fakat Norveç kah Bundan sizlere bahsetmeği çok is tamamladığı öğrenildi. İtalyan güFransız G. Huismann ile Pierre ğa çalıştım. Bana üzülerek dedi valtısını bümiyorsanız Gastrononü terim.. Fakat oîdumolası bahk isim zetelerinin, (Hakikatin Heıkül'ü), lerini bilmem. Güçbelâ öğrenebıl Teıniz adam», (Denıir Hâlviıv.;, Francastel'i. en nihayet Ameıikah bilginiz hiç demektir. iki: J. Swerney'i saymak kâfidir. 8 eyNorveçliîerin kahvaltı sofrasını diğim bir iki ismi de çabuk unu (İyiliklerin adamı) diye vesifianj Henüz plâstik sanatınız pek turum. Maamafih size dilmin dönlul ile 17 eylul tarihleri arasında genc ve kuvvetli vasıflardan ol nasıl anlatmalı? Küçüklüğümden düğü kadar anlatmağa çalışacafım.. dırdığı Rafaello Sepe'nin ald:ğ:ı basehrimizde Güzel Sanatlar Akadeberi bir Zekeriya sofrasıdır işittim, ıı ksrsrları açıklamak üzere oldudukça uzaktır. Bunu da tabii görNorveçte binlerce bslık çeşidinden ğundan bahsedildi. misinde cereyan eden bu mühim meliyiz. Çünkü henüz mazisi pek kuş sütünden tavus diline kadar en fazla yeneni galiba «haring» toplantılar, maalesef Üniversu* • O tarihe kadar bu hâkim 500 kiazdır. Yalnız Fıansız tesirini, gör her şey bulunurmuş. Bu da böyle dedikleri, bizim uskumrudan biraz profesörlerımiz ve Güzel Sanatlar | bir şey olmalı. şiyi sorguya çekmişti. Soruşturmadüğüm eserlerde kuvvetli buldum. mensubları tarafından kâfi dereceOslodan Bergen'e gelirken bindi kabace olan bahk. O kadar muh lar 1500 saatten fazla sürmüştü. Bence bütün cihanm hayran kade bir tetkık ve tahlile tâbi olamağîmiz küçük «Kron Prinsess Mart telif şekülerde yedik ki tadı hak Montesi davasınm dosyası böyleiacağı desen, motif ve geleneklerikında kat'î bir tarif yapamıya likle her biri 200 er sayfalık 80 dı. Bu hususta şöhret yapmış kimniz var. Sanatınrz millî bir karak ha^ı da birinci gür.ün sabahındaki cağım. Sardalya cinslerine yakm cildi bulmuştu! selerin fikir ve mütalealarını okukahvaltı sofrasını ve mergsimir.i L. Venturi ter alabilir. Buna çalıs,malısınız? mak isterdik. Bu isteklerimiz tahiç unutmam. Hattâ midesine pek bir sürü bahk da daha ziyade kon8 eylul sabahı, Hâkim Sepe'nin Hazır sırası gelmişken, halk o düşkün olan Kargbuda bunu sade serve halrnde yeniyor. Hakon erreile Mortfagna markisinin av hakkuk etmedi. Hattâ Roma Üııi otorite ile benim âciz bilgim hiç Vakıâ yunları hakkında fikrini sordum. ce o güne mahsus bir bayram veya Yari'ın kahvaltı sofrasuıda buldu malikânesinde çalışan iki bekçinin versitesi sanat tarihi (akültesinde bir zaman karfilaşamazdı. O gece dedi, hayatımm hiç kutlama sofrası zannettikten son ğumuz balıklardan biri de bizim hapsedildikleri ilân edildj. Fakat bana üç sene hocalık yapmış oian kongrede Alman \V. Grohmann ve Fransız P. Francastel bu teze mu vnutulmıyacak bir gecesi oldu. Ne ra yeisle başını sallarraştı. Çok şü Mercana benziyen fakat yeniş şek bunlara karsı neden bu yolda bir sayın Lionello Venturi kendisile li oldukça tuhafımıza giden bir beıaberce Bursaya yapt:|ımız se halif bir takım itiraz ve tenkidler zengin bir folklorunuz varrruş, ne kür bayram günlerce devam etti. cins balıktı. Soğanla kanşık talli tedbire başvurulduğu ix?.h edilmeyahat sırasında. gazetelerde çıkan yapmışlardı. Devlerin bu çarpış ince, ne içten gelen hareketli o Bergenden sonra, güzel ve yeni bir ve kırmızı, sulu bir salça içinde di. Montagna markisinin bekçileri yazıların tercümesini benden iste m»sı, kat'îî bir sonuca varmamış yunlarınız varmış, bu hareketler gemi olan «Hakon Yarl» da ise bir iki gün evvel şahid sıfatile hâolduğundan hakikati tayin etmek üzerinde birat daha çahşılsa, bazı sabah kalhvaltısmın çeşnisi ve öl yenen bu balık çeşidini çok sevmijti. Bir gazetede kendisinin Aka dik. Adeta balık kompostosu gibi kimin huzuruna çıknr.şlar ve bazı azaltılsa, hiç çeği oldukça değişti. demide okuduğu sanat ve felsefe bizim için de müşkül bir konu oia moooton tekrarlar bir şey. Bizim Karadeniz bölgesi «?eyler» anlatmışlardı. Acaba onrak böylece kaldı. bir millete raazhar olmıyan bu mi 1 edlı tezinden bahsedildigini söyleGeceleri epey geç yatıyoruı. Za r.in zengin balık mutfağmın yegâne lar da yalan şahidlik yaptıklarından Lionello Venturi'den bu uzun lî oyunlarınızla, bütün dünyada ten hava on birden evvel kararrrudiğim ve hulâsasmı kendisine anlatdolayı mı tevkif ediliyorlardı. Yokeksiği bu olsa gerek! tığım zaman hiç unutmam gülerek yolculukta başka mevzular üzerin büyük bir alâka çekeceksiniz. yor. Buna rağmen, önde Karabuda sa ortada dahe mühim bir sebeb de de konuştuk. Dedim ki: joyle demifti: Sabah sofrasmdaki balıklar ara mi görülmüştü? Sayın profesörüm, dedim, en sabahın sekizinde yemek salonuna Sayın profesörüm, memleketı çok beğendiğıniz hangi oyunlardı? damhyoruz. Yemeğe uykudan fazla sında tuzlu, konserve halinde veya *** Bu heni morada okuduğum mizde bir takım kimseler modern Cebinden not defterini çıkardı. düşkün olan Karabudanm yedıkçe ısli birbirinden lezzetli bir çok satemanın benım taıai mdan hulâsa sanatın aleyhindedırler, hattâ bu Montagna markisinin bekçileri Bu yetmişine varan ihtiyar, o gece, uykusu Bçıhyor, açıldjkça yiyor. lamura eşidlerinden başka kuzey olarak kongreye sunulan fransızca. sahadan hiç birşey anlamadıklanni tevkif edildikten iki gün sonra Açıkhava Tiyatrosunda sonuna ka Kenardan İngilizler bizi hayretle denizleıine mahsus pembe etli neİnşilizce parçasınm aynen türkçe söylerler. Bir çoklan da modern fis bir balık var ki, bunun isminin İtalyan gazeteleri manşetler halindar kalarak bu oyunlann hepsini seyrediyorlar. ye tercümesidir. Ben tenkid isüyo sanatı göklere de şu haberi verdiler: ç;karırlar. Siz neseyretmijjti. Yazılan okuyarak şöyNorveç kahvesi nefis. Zaten İs karşılığını bir türlü çıkaramadım. rum. Bunu hiç kimse yapmadı mı? dersiniz? uPiero Piccioni'nin, eski Role dedi: kandinavyada kahve tiryakiliğine İngiîizlerin «'Salmon» detiikleri bu Yapmadı Hattâ yapmıyacak dı İtalyad» da böyledir Sinyor Elâzığ, Erzurum, Trabzon. Ba ve bunun için harcanan dövizin ye bahk soğuk dcnizlerde yaşıyor. se ma Polis müdürü Saverio Polito>emedtm. henüz vaktin erken ol Tansu dedi, maalesef bugünkü dıin nun ve sabık İtalyan Krah Victor• Monte&i hâdisesi» nin en mühim şahidi Anna Maria kununa hayret etmemek kabü de nede iki defa akıntılı nehirlerden duğunu, kongre dağıldıktan sonra yazımın ekseriyeti sanatın da birlıkesir, Konya, İzmir ekiplerini sıEînmanuel"in toıunu Prens Maurics eden bir çok noktalar mevcuddu. I rum. Belki büyük bir gayret ğil. Belki sert iklimin ve uzun ıjık geçerek kuzey bölgelerine yubizde de bunu yapacakların bulu tekâmüle doğru yürüdüğünü ve rasile beğendim. Bursa, Türk mito sız kış gecelerinin icabı. murtalannı baakıyormuş. Salmonun de Hesse'in pasaportları almmı§ Evvelâ Prens Maurice de Hesse, sem bulurum!» nacağmı soyledim. Bana bekliyece mutlak bir değişmenin mevcudiye lojisine çok uygundu, daha doğuMontesi cesedinin bulunduğu he2 metreye kadar olan cinslerine de tır!» Montasna markisi, Prens ğini. şayed böyle tenkidler çıkarsa, tini kabul etmek istemiyorlar. Size dakl memleketlerin oyur.lannda Demek ki hâkim Sepe, iyiden alıde dolaştığını ir.kâr. etmiyordu. rice de Hesse'in de o civerda o t:erastlanmakta imiş. Uzun ve zahFakat esasa girmedik. MerakhKaıkasyanın havası esiyordu. Bedcrhal teıcüme ederek göndermcmi ! sorarım, düşüneelerimiz, giyiniş lar için kahvaltının. Norveç kah metli emeklerden sonra hazırlanıp iyiye Piero Piccioni'den ve eski Esasen Capocetta'da ailesinin bir j ce dolaştığını biliyor ve şüphc cri nca etti. Bu kadar kuvvetli mev I tarzımız. gıdalarımızın mahıyet ve nim anladığıma göre Türk milletivaltısmın tereffuatından bahset önümüze gelen bu ince kırmızı ve Roma Poüs müdüründen şüphelen malikânesi vardır. Oraya sık sık j onun üzerinde mi toplaroağa çahjıluların münakasa edildiği bir sa ı hüviveti. etrafımızda gördüğümüz nin oyunlarında kahramanlık, cepemb? dilimler bize Norveçte bahk meğe başiamıştı. Esasen Montagna gider, siyah otomobiîi ile scyr.hat | yordu? saret ve incelik hâkimdir. Hele meli. Yemek salonunda sofralar hada, gönül isterdi ki, bu sahanın herşey, büyük bir süratle değistiği markisinin de daha önce pasapoıtu eder. arkadaşlarile avlanırdı. SaPrens bütün bu iddiaları redc!»'jöhret yapmıs şshsıyetleri bu tema halde, sanatın tebeddül ve tahav kostümleıiniz, hele davul çalanlaelinden ahnmıstı. Yalnız sahneye niyen, İtalyan prcnsinin Wi!ma ti. Yunan Kralı ile Kralic^Mnirı t<?r rın içten gelen heyecanı, ne söylı ) ları birer biıer ele alarak netıceyi vülünü kabul etmemek neye doğru yeni bir sima gelmişti ve İtalyanın Monteslnin öldüfü gece o hnvaüdc ! tib ettikl^ri Akdeniz bize göstersinler. Gene de sabıriı olsun. Klasik sanat iyi ve kötü bü yeceğimi bilemiycıum, hepsini ve eski kral ailesinin de adı Montesi genc bir kız*> ile dclar*:?ı da tes ! döner dönmer elinden p=.sciorıu olarak bekliyelim. tün hususiyetlerile arkamızda kal hepinizi tebrik ederün. bit edilmişti. Bu <tgene kız» rezaletine böylece karışmıştı. polis tarsfınden alman Mauricç Bursaya gitmiş. Çekirgede yemek Bana gelince. çizmeden yukan mıştır. Bu bir gerçektir. Herfey Hâkim Sepe. neden Prens Mau Wi!ma Montesi mi yoksa başka bi Hesse Montagna markisini, Y»"iin.a değiştiği gibi sanatın hem anlamı, yemiş, sonra da bir otomobil kiraMontesi'yi ve Piero Piccioni'yi taçıkmamak lâzım. Bu sebeble horîce de Hesse'in pasaportunu elin risi mi? layarak, Yeşiltürbe, Yeşilcamii zinımadığını anlattı. Denildi ki: camla başbaşa kalarak onun sanat hem tarzı da değişmiştir. O halde dan almak lüzumunu hissetmişti. biz de bu yeni doğan sanatı anla yaret etmiştik. Bu yetmişlik âlim, j Fakat Montagna mîrki.ınin avu «1953 yılının nisan ayında görüşünü bir defa daha dinlemek Spnrarlan anlasıldı ki, Montagna mağa ve sevmeğe çalısahm. Altı se kolu benim kolurftd» bu mabedleri zevkine kapıldım. Gerek umumi fİJarkismin mukabil bir darbesi ou prensin otomobiünde o havalide katan ?U nök'ayı il^ri sürrü'er: ne Amerikada kaldim. Amerika ziyaret ettiği zaman gördüğü yegörülen kız ince yapıh ve sarışın «Prens. Romada kalchgı müdsanat telâkkisi. gerek Türk sanatı rçte kat'î rolü oynamışnr. ! r Avrupadan daha süratle bu cere şil, yemyesil çiniler önünde dakive Bizans sanatı konularında, bu ^,1953 yıltnın o nisan gecesi Vı'ilma dı. V.'ilma Montesi oiamazdı. Çün det içinde kardesinin ev n '3 ctuvana ayak uydurmuştur. Bugün kalarca tam bir vecd içinde kaîkü o balık etinde ve etmer güzeli ; rur, orada yatar kalkar. Bu ev is?, dünya çaptndaki adamı konuştur İtalyada modem sanat sergilerinde mıjtı. Hayranlığını bana' «>latat«rSJontesi adındaki kadın. Capacetta dum. Okuyucularımdan bir kısmı pek az eser satın alınmakta, bu yor, ikide birde elimi sıkarak: hsvslisinde siyah büyük bir oto idi. Prens bu «sevgılisi» nin admı | Wilma Montesi'nin evinden 70 hiç şüphe etmiyorum ki bu görüş nunla meşgul olan ressamlar hattâ mobil içinde genc bir delikanh ile açıklayamaz. Çünkü o zam?ndan rnetre uzaktadır!» Bella Giorneta, Bella Giorneta. Prensin avukatlan, M"nt;:şn.a memizi merakla gözden geçirecek açlık ve sefalet içinde bulunmakta» görülmüştü. Montesi hâdisesinde beri bu kız, Ecmsnın tsnınmış aris leıdir. Profesöre evvelâ akademide dır. Fakat realiteyi değiştirmek ka yani güzel gün, güzel gün diye seilk şahidlik yapanlar da bu meçhul tokrat ailelerindan birine intisab markisinin sisvemli bir şçkilde çft» vincini izhar ediyordu. Bugünü asla veıdiği ve bir takım münakaşp«ara bil midir? delikanhnın Piero Piccioni oldu etmiş. evlenmiş, yuva kuiTnuştur. lıştığmı ve şüpheleri rnasum bift'i unutmıyaeağım, bu çiniler harikulâ yol açan mevzuu hakkında sua! ğunu ileri sürmüşlerdi. Piero Pic Prens. skandalın bu yuvsyı yıkma üzerinde toplanaga çalışt:ğmı ilerl sürdüler. Dediler ki: de diyordu. Mütemadiyen kâgıdlasordum. cioni de o tarihte orada bulunamı sına da imkân veremez.î) Peki sayın büyüğüm dedim. cHalen ftir dava mevcydflur. rına not alıyor, kendine göre bir Prensin, hâkim Sopc'ye şöyle deFlekkefiyor'da bazım yürüyusü yacağını ispat yollarmı araştırmışmodem sanat bize bir şey anlatabi Sayın profesöri'ım, dedim. felHanedsna aid clup hükumMçc el şeyler yazıyor. Bana ilk devrin pa ikişer ve dörder kişılik olarak ha sofıasının bir sanat eseri çibi itina tı. digi anlaşılmıştır: sefe ile sanat hakkır.daki bu ttzi liyor mu? dişahlarmı, saltanat sürdükleri yıl | zırîanmış. Her masada kahve. süt gördüğünü anlatıyor. Bu kadar çok "10 nisan 1953 eeccsi otomo | konan Capocetta'daki mslik^nrltrMontagna markisinin malikânenizde kat'i bir takım fikirleıe varlan soruyor, yazdmyor, Birınci j ve çay kabları sabah güneşinde ve bu kadar devamlı balık yeme sinde bekçi'.ik yapan ve hâkim Se bilimde bulunan kadm sanşın mı, ! den biri Montagna mavVİJİiin idamiş bulunuyor musunuz? Sultan Mehmed iie İkinci Suitan parıl parıl parlıyor. Renkleıine ve mize rağmen bir türiu bıkmadık. pe'nin kararı ile tevkif edilen iki yoksa esmer miydi? Hatırhyamıyo resine terkedilmiştlr. Davayı ka Sanat tenkidcisinin vazifesi, Mehmed arasindaki seneleri düşü çeşidlerine göre dört sıra ekmek Bir sabah Karabudayia beraber sof bekçi ise şunları söylemişlerd:: zar.dığımız takdirde, Pren« Msu» SON PAKA YATIRMA GUNUNE jahsi biı eseı ile sanat felsefesir.in nüyordu. Kendisini, o civarda Bur dizilmiş. Beyaz, sarı, kırçıl ve bir ıada tam yirrr.i iki çeşid bahk sayrice de Hesse bu malikânçsins K»« «10 nisan 1953 gecesi Prer.s •Hllll izahı arasında bir mukayeseye yer sa ovasına bakan bir kahvede çı de içinde mermer gibi koyu damar dığımızı hatırlıyorum.. Bal'k Nor Maurice de Hesse malikâneye gelvuşacak. Montagna markisi is« Ou* veımektir, dedi. Sanat ide3İ bir icad nariarın altında oturttum. Dinlendi, ları olanı.. Velhasıl her çeşid hu veçlinin ekmek ve su gibi temel di, büyük siyah otomobiünde genc nu kaybedecektir. Marki bu scbeb bir kahve içti. Sonra da dedi ki: bubatın ekmeğini yapmışlar. Be gıdalanndan biri olmuş. le de Prensi vurmaga çalnıyor!» dır. bir yaratmadır. Eskiden bir bir kadın vardı, fenalık geçiriyorBirbirinl tutmıyan bu if«delere, tabloda tabiatin güzel, mükemmel du. Prens kendisine yardım etmenekli kırçıl ekmek ise tatlımsı. Bu Bursaya mahsus geldim. Isİşte sabah kahvaltımız bu minbirbiri tle teıad teşkil *dı>n vakataklidi aranırdı. Bugün böyle deyiyorlar. val üzerine devam edip tanbulda gördüğüm Osmanlı eser şekerli ekmeği balıkla gidiyor. mizi istedi Fakat daha biz rnüdslara rağmen h*kim Rafaello Sept ğildir. Arüstin güzellik fikri yer lerinde Bizans sanatı tesirleri var Masanın diğer ucunda çeşidli çö Öğle yemekleri hafif. Zaten pek halede bulunamadan kadın öldü. kararını vermişti. Tevkiflere başalmıştır. Yaıatıcılık sanatkâun kaBiz de kendisine, cesedi bir kilodı. Fakat hakiki Türk sanatmı a r ^ ve pastalar diziimiş. İskandi de hal kalmıyor ya Akşam ye' leyEcaktı. Fakat bu davada sürrakteristik vasfıdır. İşte tenkidci rayanlar Bursaya gelmelidirier. navyada hemen her vesile ile çö meği ise sabahkinin aynı. Velhasıl metre ötedeki sahile bırakmasını prizlerin sonu da gelmemişti ki... mecieniyetin müşterek mirasını eliÇünkü bir takım münekkidier, rek verjliyor. çok kuvvetli bir rejime tabiiz. Ka tavsiye ettik, başka ne yapsbiîirr e alır. o suretle mukayese eder. YARlNKt YAÎI: Türk mimarisinin Bizanstan bir Masanın ortasında bir öbek kre rabuda, tabağını kimbilir kaçınc; dik? Prensin sonra ne yaptığını Sanat eseri bir kültür eseri değildir. Tahkikat gene yandi mı bırt» bilmiyoruz!» çok şeyler kaptığını söylerler. Hal ma ve tereyağın etrahna yumur defa doldururken: Bu sebeble onda her şeyin izahı kılacack? Prensin üzerine şüpheleri davet buki Bursaya gelirlerse bilhassa talar, muhtelif peynirler ve isim «Ah, diyor. bu sallantı olmümkün olmaz. Sanat eseri tarif dekoratif sanatta Türkü çok yük lerini bilmediğimiz Norveç meyvade edilmez. Şahsi sanat eseri ancak sek göreceklerdir. İstanbulu îiyarct larından yapılan nefis reçeller sıra masa, siz o zaman beni seyredın.') felsefe yolundan cihanşümul sanat edenleri behemehal Bursaya getir lanmış... Kahvaltı bundan mı iba#** eserine bağlanır. Sanat tenkidcisi, melisiniz. Bu gördüklerime ancak I ret? Hatâ?.. İlk günü biz de az felsefe yolundan bu ncııceye gideı. Bu kahvaltıyı sadece vapura mah mucize demek doğru olur. daha aynı gafilliği yapacektık. MeBir tek sanat eserinde bîle bütün Sonra kalktı, Ulu camii. diğer tür ğer bunlar kahvaltının öncüleri, bir sus zannetmeyin. Kald'.ğımız bütün bir güzel sanat mevcuddur. Tenkid Norveç sehirlerinde. Sodö'de, Narbeleri gezdik. Bir müslüman iba nevi (base) gıdaları imiş. şahsm umumi görüşünü gösterir. vik'te, Tromsö'de, hattâ kırk evlik ie'Ari seyrettik. O gün akşama kaSaîonun ortasında gayet uzun bir Bu sebeble sanat tenkidinde felsedar İstanbula ^fi' ; ""e Vadar. bu masa var. Kahvaltının devamı bu bir bshkçı kcvü olan Stonik'te feye geniş bir yer ayırrruş. bulunudünya çapınrlaki profesör. hep Bur radan yapıhyor. Herkes kalkıp sı dahi bu nefis kahvaltıyı bulduk. yoıuı. sadan, Türk sanatından .halk oyun rayla tabaklarını dolduruyor. Bu Üstelik daha kuze^clen, Laponya lanndan bahsetti. Memleketimizi masada bir yanda Norveçin medarı yolu ile İsveçe geçerken Kıruns'eia Su mütaleayı bir defa daha dinasla unutmıyacağ'.nı ve seveceğini iftiharı balıklar bov boy, cins cins İıstemize yeni bir şey de ilâve olledikten sonra protesöre sorulacak söyliyerek bize veda eyledi. dizilmiş'er, öte yanda soğuk etler, du: Ren geyiği kavurması... bir şey yoktu. Dünya çapmda oir L. VENTURI ilebir konuşma Yazan: Santih Nafiz Tansı ISKANDINAVYA Norveçliîerin kahvaîtisı Yazan: Aydemir Balkan Bir İtalyan prensi de üpheliler arasında Derleyen: Hâmi S. IIIIIIİM»unn« AKBANK TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI • ('UMHURİYET» in Tefrikası:27 ADAM GIRDIA Yazan; PEBIMAN ZURLU Gülüştüler. Savcı: kalmıştı. Fakat gene ölmedi. Katil Hüseyin de bütün gece ser ilerîedi. Yastığı veya herhaııgi baş bestti. ka bir şeyi yakalayıp kadınm ög Evet. Hüseyin de... Acaba Ley zını, burnunu tıkadı. Zaren k.^rbr.m nefesi kesilmiş bir halde ,di Ö"iüla korkutarak değil de... odava Yani doğrudan doğruya ne rnü uzun sürmecli .. Ama ferini tıkıyarek mı boğdu? Hayır. bbrut kokusu dolmuştu. 3i,a1:l rtvölf'üıeciği insar.m kalbini hssta cereyi açtı. Çünkü hâlâ kadmın ; bılmiyen büi bu usulü tercih et ölümünün kalb krizine atıad !ereğini zannediyordu. Yastığı düzeHti mezdi. Üstelik Leylâ da bir kadın. Mücadelede muvaffak olacağım bütün izleri yok etti ve çıktı. Peki silâh sesi nasıl ','uyulyüzde yüz kestirebilir miydi? Can havll'e Aynur belki kurtulacak, madı? h?ttâ helki teönrarak bütün ev haî O saatlerde Aynur o l r.tta. kını syağa kaldıracak. Elinde ze köşedeki odasında yalnızdı. Fiıöfvs hir varken. başka bir çok çare var kalfa b.basınm karsısındaki odada ken bu tchükeyi göze a'.mak de artık yatamıyan Gülü yaln:z bılilik o'maz mıych? B:k bencp cî rakmarr.sk için en üst kata çıkmışnavtl na?ı) isler.di: Aynuru cok tı. Gül. Feridun, Ekrem, Leylâ h?!=ta bilfn katil. y3wsea kap«?mı bildieimiz sribi ilk k»tta •dil<?:. Hiz 1 açt . içeri girdi. veyahud \\p\ ki metkârlarsa zemin katında. Bu lidli ise bir şey bahane ;rti, krp.yı şekilde silâh'.n sesinin duyuîmfsıbilhassa A>nur açtı. Tekrar y;,ta na pek imkân yoktu. Üsteîik boğuıa yattı. Katil silâhını ç»kti. Ka yuna şim^ek ç?kıyor, gök gürlüdıra Hoğru ıızrtarnk onu ölılıire yordu. 1 ceyini sövlpr ; B'ra? bekleı'ü kr^c'n Evet heyim. anladım. ».n'.adım Blmüyoıdu. TFf;Şi çekti. silph pa» 'inî şîmHi b^ni ^''icüıHiiren \';)'nız ladı, fakat içinrl? kuşun y<ı:tu bir sey var. Katil kim olursa >l?un Aynur korkudan yerinde İulılmış muhakkak ki gözü dönmüç. İki kişi gitti, ban arkası geîmesin. £ıkı davranmamız lâzım beyim. Köş kün etıafına gözcü koyciuk u.na kaç para eder. Katil dışarıdan girmiyor ki. Konuşarak bahçeyi geçmişler, hattâ dışarı çıkmışlardı. Bir rr.üddet birbirlerine bakarak durduinr, sonra savcı: Hîkkın var Azmi Bey, dönelim ama. arka taraftan doljşal;m, köşkten bizi görmesinler. dedi. Leylâ hiç kıpı:damadan olduğu yerde kalmıştı. En ufak bir hareket yapacak hali yoktu. Kaç günün heyecanı, uykusuzluğu, üzüntüsü... «Artık tfhammülüm kalmadı» diye dü;ündü. «Olsem...» Birden nefretîe ürperdi... Olümü nasıl istemişti? Üstüste iki feci ölüm vak'ası gördükten sonra. Daha Aynur yukarıda yatıyordu. Onu da morga kaldıracaklardı. Başını öbür tarafa çevirdi Yüzünü yüksek arkalıklı koc& koltuğun kö?esine sakladL "Ağlıyamıvoruır. d > diye düşüna> dü. «Bir ağlıyabilsem». Sankj ya$ Senin için canımı veririm. Senin için yapamıyscağım hiç bir şey yoktur... Korkma mahkum olmıyscrksın. Sana en ufak bir kötülük dahi yapamıyacaklar. diyordu. Leylâya bu kelimelerden ziy?de adamın göcsü rahathk veriyordu. Dayandığı bir erkek göğsü... Ayrılrrak istemiyordu. Rüyada gibi yavaşça: Bırskma beni, dedi. Hiç bıEkrem yavaşça odaya girmjşti. rakma! Şiırdi ona doğru iğilmiş: Leylâ, doğru mu söylüyor=UTi? 1 • Leylâ » diyordu. Sesi çok Sert bir hareketle kadının yütatlı idi. Gözlerinclen de onu okşa zünü tutup kendine doğru kaldırmak için tutuştuğu belli idi. «Sizi dı. Leylâ uykudan uyanmış gibi bu halde bir iki saat yalnız bırak şaşkın gözlerle adama bakıyordu. tığım için beni affedin. Muhakkak Sanki onu ilk defa görüyordu. Hal bir boy gitrr.em lâzımdı... Sizi ge buki senelerdenberi tanıyordu Hat ne üzdüler mi» tâ ona daima emniyet ve takdirle Leylâ başım sdama kaWırmış, b:kmıştı galiba... Öyle ciddî bir gözlerini gözlerine dikmiş. bir şey iş adamı idi ki: âdeta sağlam bir söylemeden bakıyordu... Sonra bir makine gibi.. Adamın arzu ile aden ağlamağa başladı. Işte o zaman lev alev yanan kara gözlerine hâlâ Ekrem onu omuzlarından tutup hayretle bakmakta devam ediyorkEİdırdı. Ve kollarmm arasma' al du. Sonra yavaş yavaş nazarları değişti. dı. M'Hemadiyen: Ysvrum, zvallı yavrum... Ü Evet. dedi. Doğru söylüyorum zülme her şey düzelecek, diyordu. Bırakma beni! Leylâ içini çekerek: Adam da gözlerini kadmın göz Siz, dedi... Benirr yapmaüı lerinden alamıyordu. Boşuna inanğımı biliyorsunuz, değil mı maktan korkuyor, aynı zamanda Adam tereddüd etmeden: arzudan çıldtrıyordu. Dudaklarmı Tabiî biliyorum! dedi. k;dının dudaklarma yapıştırdı. Ne T eylâ tekrar içini cekerek, h* fcsi alev gibi idi... Sonra birden şmı erkeğin omzuna bıraktı. A ba§ıru çevireıek; dam onun saçlarını, alnınj öpiiyor: (Arkası var) lar sertleşmiş bir yığın çakıl taşı gibi gırtlağına. göğsüne dolmuştu... Hayır ağlsmaktan ziyade bağırmak istiyordu. Hiç ömründe yapmadığı gibi avaz avaz bağırmak. Bir deli gibi sokak kapısını acıp fırlamak. kaçmak, kaçmak... Bu lânet. nefret. ölüm dolu kb'skten kaçmak! Fakat gene de kıtıtrdamadsn yerinde duruyordu. Ekremin sesirıi duyuncaya kadar öyle kaldı. Ankara Mithatpaşa caddesinde kaîoriferli APÂRT I I Ekim 1954 Pazartsi akşamına kadar SÜMlillBANK'ta açtuacağınız 150 SUMERBANK lirahk bir hesabla sizin olabilir.