17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
£9 Ekbn 1954 CUMHURİYET DIPLOMAT YAZAN: IAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLÜ 18 Stftrdan Milyoner Olantar: 6 Atatürke dair kitab yazan genci komünistlikle itham edilmiş ve nihayet öldürülmüştü LâJdn, Kral Zogo'nun Arnavudluğunda, her nedense, bütün bunlar, unutulmuş görünüyordu. O kadar ki, o kitabı yazan adam bile, İngiliz Elçiliğindeki bir davette, bana, kend;sini takdim ettirmek fırsatını trayıp bulmuştu ve güniin birinde, mebuslardan, eskı nazırlardan bır heyet benden müsaade alıp Elçilığımize gelerek Türk hükumetinin, Yugoslavyadaki Arnavud azınlığı lehinde bir teşebbusünü rica etmiştı. Başka bır gun. Hariciye Nazırı, gene Elçüığimize başvurup Arnavudlukla Yunanistan arasındaki bir ihtilâfı halletmek jçin bizim hakemliğimizi veyahud, Arnavudluğun şerefını korur bır uzlaşma formülü bulmamızı dJem şti. «Az zaman içınde ne büyuk işler yaptınız Ne kadar ilerlediniz Ah, ne olurdu, Arnavudluk, Türkiye i)e sınırdaş. kalabilseydi de sizden aynlmasaydık • gibi sözler bir çok entelektüellerin sğzından düşmüyordu Lâkin, bıitun bu dostluk ve yakınlık göstenşıne rağmen, b 8i, hâlâ, için icin hor gordüklerini ve kıskandıklarını sezmemek mümkun değıHi Nitekim, genc bir öğ retmenin, Atatürk hakkında yazdıgı bir kitab ki içinde Atatürkun ana tarafından Arnavud oldupu da iddia edildiği halde epeyce fena karşılanmış ve zavallı genc, eserinde, sık sık ınkilâb kelimesini kullandı diye komünistlikle suçlandırılmasına kadar gidilmişti. (Bu t'flikanh, dört, beş ay sonra, guya Krai Zogo aleyhinde tertiblenen bir komplonun veya bir ihtilâlin bastırılması esnasında, eski Dahiliye Nazırlarından olan ağabeyısi ile yanyana jandarmaların kurşun yağmuru altında ölmüştü ) «Atatürk» fcitabının yazan, eğer komünist idiyse, elebaşılan Beyzadeler olduğu söylenen bir ihtilâle kanşmaması lâzım gelmez miydi? Her neyse, bu. başlıbaşına bir ayrı hikâye ki, «ırası gelince anlatacağım. *** Tiranda, Tüıkiyeden başka, Ingiltere ve Amerikadan tutun da Rusya ve Bulganstana kadar irıli ufaklı hemen butıin devletlenn elç leri veya temsilcileri vardı. Protokol ic«b ettiriyordu ki, «itimadname» mi Krala verdıkten sonra bunlsrın, birer birer ziyaretine gideyım. Kâtıbimiz Tevfık Bey: «Burada tanışma merasim ni kolaylaştıran iyi bir âdet vardır, dedi. Başka yerlerde olduğu gibi, siz, elçilerden ayn bir «Randezvous, Hanımefendi EIçi haremlerinden ayn bir «rendezvous» almak zorunda değilsiniz. Evli olan elçilere ikiniz birden gidebilirsiniz. Bu suretle «protokoler» vazifeniz bir komşu riyareti gibi sadeleş'yor» Oyle ama, nıce büyük hükumet merkezlerinde gtindelık k^'afetle yapılagelmeVte olduğurm işittiğimiz bu ziyaretler, bir de baktık ki, Tİranda, mutlaka çizgili pantalonlu • bonjur» ve s.Iindir şapka ile yapılması lâzım gelirmiş. Bu, benim için epeyce yorucu, Tiran için de lüzumundan fazla iddalı bir «m=rasimperestlik» ti. On beş guniimü, bu yüzden, hep giyinip soyunmakla geçirdim. Vıctoria devrinin bu Londralı Gentlemenlerı kıhğı ı!e h»r sokağa çıkışımda, kendimi. bır «transformiste» panayır oyurıcusun d=»n fark.=ız buluvor, halime gülmekten katıla=;ım gel yordu. Hele kaoımın önünden pırıl pırıl hareket eden otomobüim Tiran yollarında tozu dumana katan bir kac d?kıkahk bir cevelandan sonra rengi atmış, cilâsı sonmüş olarak, bazısı bir «Bungalow'u, bazısı bir ambsrı andıran ve filân filân elçilık denüen b'n=.iard n biri önüne • tır nce tuhaf bir utanca kapılıp h^reketlenmın serbestlığini kaybedıvoıdum ve sanıyordum ki, içerıde, beni kabul edecek ev sahıH ber kımse. vaziyetımin acayibliğıni hıssedip gulümsemekten kendini alamıjvcaktır. Lâkin, ıçenceki er sahibler'ni, bereket versin ki, daima böyle bir hısten uzak buluyordum. Bu îiyaretleri, öylesine bir resmilik havası içinde, öyle bir ciddılikle karşılıyorlardı ki, deme gitsin. Bu yersiz «meras:mperestlik» In sebebini ben, kendimce şöyle izah ediyordum: Tiran, ne kadar küoük ve geri bir hukumet merkezi ise, yabancı diplomatların temsil ettıkleri devletler. o kadar büyük ve ileriydi. Bu farkı ispat iç:n, fırsat düştukce, elden gelen biıtun ıne>'tfnilik gösteıislerinde bulun.Tigk lâzım geliyo'du Hele Matili Ibrahım Ağanın oğlu Ahmed Beyin, el çabukluğu marifet, başına Sir taç geçirıp tahta kurulduğu Du yerde, nice eski hanedanîarın, nice gerçek kralların temsilcileri vardı ki, kendilerinı birer «vice Roı» telâkki etmekten alamıyorlardı. (Bu gitiler arssında, yalnız Büyük Pritanya Imparatorluğumm Elçisi, Drac'ın bir yalısında, tara bir balıkçı hayah sürmekte idi.) Tirandaki elçilerin teşrifat düskünlüklerini biraz da şu sebebe *tfetmek mümkündür: Bunlar, elçilik pâyesine, ilk defa, Tiran gibi küçük postlarda erişebilen kariyer adamlarıdır. Uzun bır baskât'blik veya müsteşarhk devresinden yani yıllarca süren b:r tmaiyet erkânhğından» sonra âmirüğe ve «Misyon şefliğin ne henüz yükselmışlerdir. Butün gencliği bu makarna oturmak hasretıle geçmi? bir aariciye memurunun hayatında bu, baj döndürücü bir yükseliştir. fcter Tiranda, ister Guatamala'da olsun bu makama erij, ona, bir devlet reisinin tahtına yeya koltuğuna kuruluş gibi bir his verir. Adeta ne oldum delisine döner ve bütün hayat onun gözünde bir saray teşrifaü halini alır. Olmaya H, herhangi birinin uyaretine üç, dört gun ev\elinden izin aimaksızın gideyim diyemezsiniz; hattâ bu izni, doğrudan doğruya kendisine telefon etmek »uretil» ricaya kalkışmayasınız. Kapısım daima örtülü, telefonunu daima tıkalı bulursunuz. Böyle bir teşebbüsü, hele elçi veya nazır pâyesıni taşımıyorsanızmutlaka bir memurunuzun delâletile yapmak mecbvıriyetindesinizdir. O memur, Jileğinizi Son Exellencem kâtibine arzeder ve o da kabul olunup olunamıyecağınra, en çabuk bir kaç saat geçtikten sonra bıldirir. Şu d» var ki, kabul olunacağınız takdirde dahi sizin istediğiniz vakit ve günün bazı tashihlere uğratılması; yani, siz «çarşamba günü, saat on birde gelebilir miyim?» dedinlzse bunun, cama günü, on ikiye atılması elçiliğin jeref vt itiban iktizasmdandır. Başka türlü işlerl başından aşkm «mühim» bir adam olduğunu iiz» nasıl isbat edebilir? Derken, bu ziyaretler faslından sonra, sıra ziyaretler» gelir v« o zaman işler büsbütün nazıkleşir, güçleşir. Meselâ, filân ve filân elçileri öğle yemeğine ml, akşam yemeğine mi davet edeceksiniz? Bılemezsiniz. Zira, bunlarm bazısı bir öğle yemeğile ağırlanmayı pek hafif bulur. Bazısı, erken yatmak itiyadında oldugu için akşam yemeklerinden hoşUnmaz. Ziyafet faslmın bu b:rinci ıafhası. söyle böyle yoluna konulduktan sonra, sıra sofranın tertibine gelir ve o vakit mesele daha ziyade çatallaşır. Çünkü, protokol yasası: «Preseance» davasını kitsb üstünde halletmi? olmakla beraber «tatbikatta» gene bazı kargajabklara yol «çmaktan hâli değildir. Bu yüzden, çok defa, elçüerden veya yerli hükumet erkânmdan |u veya bu davetlinin yerinden memnun kalmadığı görülür v» gücenikLğini ev sahibine karşı blr nevi «surat asma» tarzında belirtmekten çekinmeı. Bu gibi hâdiselerin en sunturlulanna Tlranda |ahld olmuşumdur. Dedim a; bu küçük Balkan kasabası, dtplomathk meslekinin görgü r» g5steHj bakımından ilk denemelerinl, flk ldmanlannı yaptığı tahalardan biriydi. Lâkin, burası aynl eamanda ••• hele benim bulunduğum sıradaMilletlerarası politikanın en elverişli bir «rasadhanasi» idi. Mussolinı'nin kuyruklu yıldızı, burada, her her yerden daha iyi gözüküyordu. Ama o, nereye doğru yükseliyor? Dünyanın hangı tarafına çarpacak? Kımse farkında değildL Bütün gözler, onun gittikç» artan parıltısile kamafrnıj gibiydi. Stresa konferansında bu panltı, tiyaset atmosferini öylesine bir renk ye aydınlık için» «ldı ki, artık hiç bir şey görülemez oldu. Hele, Mussolüıi, kendi kullandığı bir Hydravion'la Como gölünün mavi dalgaları üzerinden «üzülerek lngiliz ve Fransız Başvekillerinin, el pençe divan, bekleşip durdukları kıyıya yanaştığı an, hepimiz, «Niebelungen» operasmın ilk lahnesinı «eyrediyoruz, lanmıstık. İtalyan D;ktatörü, 8 gün, gerçekten kuğu üstündeki Siegfried'in tâ kendisiydi. Hayır sahibi milyoner İhsan Nermerd Arnavud Röportajı yapant SERMED SAMİ UYSAL Kömür Havzasında Bir Hafta Varlık içinde yokluk Emniyet lânbası sayısı kâfi değil, asansor kablosu yok, makine ve tesisler yıpranmış, lavuarlar eski. Bunlar ıslah edilmedikçe fazla istihsal beklemek boş! Yazan: Mazhar Kunt Zonjfuldak Kömür Havzası Erefli limanmdan Çatalağzına kadar imtidad etmektedir. Burası üç bölgeye aynbnıstır: Ereğli Kandilll b S gesi, Zonguldak Kozlu mıntakası ve nihayet Kilimli, Çatalağzı, G*lik v» Karadon kısmı. Bütün bu bölgelerdekl kSmflr yıkamağa mahsus lavuarlar kırk elli senelik, yani eskimiş hattâ ömrünü doldurmus. Kömür istihsalinin mat lub derecede arttınlamamasına bir mühim aebeb de bu. Kuyulardan ne kadar kömür çıkarsa çıksm, lavuarların yıkama imkânlan mahdud oldukça faydası yok. Bundan başka lavuarların eskiliği yüzünden hergün yüzlerce ton kömür denize akıp gitmektedir. Diğer bir sebeb de isçılerin dsima değişmeleri v« kalify» olabilmeı«rine vakit kalmadan madenden tynlıp gitmeleridir. Mükellefiyet ldaresinin bu hâdisede rolü büyuktür. Filhakika 1 mükelleflyeti » ı.mınmda burada ameley» mahsus k<|layı andınr binalar kurulacak y*rde evler yapılmı? olsaydı i?çiyi madene bağlamak çok daha kolay olabüirdi. Üçüncjl blr sebeb malzetne noksanlığıdır. Bu arada en jıühim olarak emniyet lâmban azlığını E'kredebiliriz. Bilindiği gibi madende ıaık meselesi gayet mühündir. Açık alevli lâmba kullanılamaı. Çünkü au takdirde grizu infilâkı vuku bulur. Madenciler demir miğferlerinin ön tarafına yerleştirilen emniyet 13mbalarının ziyası altında çalı^ırlar. Bu lâmbalara cereyanı beld» taaınan bir akümülâtör temin eder. Hergfin sekiz saat çalısıldığına gör» lâmbalar 00 aaat ifik verecek şekild» yapılmısbr. Fakat tamanla bunlar eskimiş, yıpranmıj. Oyle kd şimdi üç, dört ve nlhayet bes aaatten fazla ışık verenl pek nadir. İşçi bu yüzden ışığı tasarrui etmek mecburiyetinde kalıyor. Fakat karanlıkta çahşamıyacagına yahud iyi iş çıkaramıyacağına gör» randımanı ister istemez düşük kalıyor. Geçen sene harice on bin emniyet lâmbası sipariş edilmiş, fakat dövizleri temin edilmedıginden bun lar hâlâ gelmemiştir. Kuyu asansörlerinin kablo yedekleri Wl» noksan! Bugünkrd sıkınü amenajman yani ıslahat hareketinin gecikmesinden doğmaktadır. Hemen hemen bütün makine Ye tesisleri yenilmnek icab ediyor. Lüzumlu olan T»gon v« makinelerin bir kısmı gehniş, fakat bu sefer raylar lelmemistlr. Almanyaya 298 mılyon marklık sipariş verılmış ama Havza bunu kıedi ile temin etmek istemckKviir. Halbuki Alman bankalan paralan İhsan Mermerd Llsed» fken fransızca bir mınzume okumuştuk: Belki bilirsinii. Yazan meşhur bır sairdi. Hani baba bir toprakta bır hazin» f6mflüdür, der. Çocuklan da 0 a*rveti bulmak için Urlanıp her tarafuu ıyic» cserler. Gerçi hazineyl bulamazlar ama toprağı iyi kazdıklan için. o »en», cktikleri tohumdaa fevkalâd» bol mahsul alırlar... Bana da Fermenecilerde »pey zengin rardır. Dikkatle ararsan hayli milyoner bulursun, demijlerdi Nitekim o pi» v» dar aokakta İhsan Mermercinin bcarethanesini ararken dört bea milyoner daha, buldum. Hani bu taraiı iyic» eselesem herhalde on, on bef milyoner çıkacak. Hem 1 OO 00 O luk Hasan O . O.O Tahsin de burada. Bürosu aoyadını taşıyan Aker hanında. (Hasan Tahsin Ankaraya gidip geldikteu sonra mülâkat vereceğini radetti İn;allah sözünde durur). Fakat bu semtt» fazla incelem» yapmağ kalmadan İhsan Mermercinin Mermerif ticarethanesi karjunıza çıktı Ama tam kapıdan içeri girerlcen yanımııdan geçen bir un arabast bizim reaimcinin e briyantinli canım laçlannı bembeyaz ettl. Çocukcağız bu halile ckarlar altında bir nevbahar» a döndü. T» oğlu Işbaaındm çekihnit, bu cinı »eylerden pek hojlanmıyan bir insan olduğunu duymustum. Epey sonra yüzünd» bir zaf«r panlüsı 1 » genç merdi1 venlerd* göründC T*t Buyrun, dedi. Dar bir merdivanden çıkıp lof bir »ofa geçtikten aonra bu milyonerimizin ufak yazıhaoesina girdik. İhsan Mermerci 50 yajlannda, kır saçlı, uzun boylu, halira »elını bir insan. Kendi çalısma bürosunun yanmda, Yüksek Ticaret mezunu olan oğlu Süha oturuyordu. Süha, hani fu son zamanlarda Hollywoood'da yıldızı büabutün parlayan Tony Curti» kadar yakı?ıkh bir f«nç. Fakat bizd» artistlığin. her bakımdan para etmeSîgı^ıi bildiği için olacak ki hiç o taraklarda bezi yok. Kendisind» tam bir ileriyi gören ticaretçi zihniyeti var. Sonra epey nüktedan da. Dısan Mermerciy» hayatını sorduğumda. hemen yakaa bir telâşla atılıp: Aaıan baba, yajını takla, dedi. Halbukl kendi mevcudiyeti bahasının saklıyacağı yeşını tekzib ederdi. Bereket thsan Mermercl o tıp ınsaniardan değil. Uzun ticarethanenın orta yerinde duran bir gence ismimi ve arzumu sövledim. Bu kibar tavırlı genc, gidıp İhsan Mermerciye gelışı mi ve arzumu haber verdı. Mılyone rimizin yanında epey kaldığına bakarak, onu bu mülâkata ikna için hayli çabaladığıru anladım. Zira (Arkaaı var) Bav Mormercınm kenÜ kabuğuna W» * • f> i ÎSTANBUL BANKASI KURTULUŞ AJANSI MRİF VE KIYMETLİ HEOIVELERLE IAHVİLLERİ A PACA Y£BIN.E 5ATI5 5ATI5LAR Ü OÖTUN İSTİKRAZ İELEDİYESİ TAMV1LLEB EMLAK BANKA.5INIM KEFALET1NI VE VERGI MUAFIYETINI HAİZDIEİ . BELEDIYENIN ACfTTittMAVEEKSlLTMEUEBİNDC GEÇIC! VEYA KATİ TTNINAT OLAB^K ALİN1B Vt GtCER STANBU GAYRI MENHULSATI$URINDA Bu milyonerimız »imdiki lbe muadili idadid» tahsil etmi* V» on fekiz, yirmi yas.îarında ıken ticaret hayatına atılmış. Evvelâ manifatura üzerine is. yapmıj. Sonra, şımdiki bu yerinde on «enedir mşaat malzemesi ticareti yapıyarır.uş .. Şansı yardım ettiğinden ırıl yonlar ayağına kadar gelmis. thsan Mermercıye muvaffakıy*tinls «ırrını aorunca, tebessüm •derek föyl» dedi: Muvaffakıyet: Çaıijmak, Ljinl takib etmek, doğnı dürüst hareket etmek ve itimad kazanmakla o'.ur Hiç bir tüecar, kendi parası ie büyük if yapamaz. Muhakkak kred'ye ihtiyacı vardır. Bu da dürüstlül:le elde edihr. Böyle olunca muvsffak olmamakta mana roktur. Ben halen ithalât üzerin» fs yapıyorum. İn$aat malzemesi ve rr.iınifarurt üzerine ithalât yapıyorum. İşlerimi genişletmem yuk?rıda iiv basma baktı. Kısa blr iflkut oldu. dipım hususlara riayet etmera ne Nihayet baba milyoner: ticesi olmuştur. Hiç dedi. Süha: Fakat bu hiçin altında çok »ey Sonra babam «Söylediğim fö saklı oldujru anlaşıhvordu. Epey zün esiri, joylemedığim sözün sul kurcaladıktan sonra mesele meydatanıyım» cümlesini kendisme pren na çıktı. Süha: sip edinmıştir. Hıbe olarak babam Validebaftda bir prevantoryom yapürdı. Fa Güzel bir fikir. İhsan Bey lthalâtta karşılaştığınız müşküller? kat... İhsan Mermeci: Döviz yok Tahsij yapılmıyor Oelum böyle seylerden bahİthal ettiğimiz mallann bedelleıi sedilmez. transfer edilmiyor. Bu transfer eSüha: dılmernek jüzünden Fransa ve Al Bunun mahzuru neresinde? manya gibi memleketlerden mal Oğlunun devam edeceğini anlıalmak çok zor oluyor. Ancak Yugoslavya ve Çekoslovakya gibi yer yan İhsan Mermerci, saatin» balerden daha kolaylıkla mal alıyo karak: Ben bir yere kadar gidecekruz. Halbuki bu iki devletin fiattim. Demin son sual dediğinize lan diğer memleketlerinkinden JTJZ de elli daha pahah ve kaliteleri de göre galiba suallerimz de bitti. Ben düşuk. Moselâ demiin tonu Al müsaadenızi istesem.. İhsan Mermerci nedense oSlunun manyada 95 dolar. Yugoslavyada açmak istedıği mevzuu duymak (bel 145 dolar. Bütün ticaretle uğraşanlar (se ki de tekrar tekrar duymak) isteyahate çıkmak lstiyenleri de unut miyordu. Nitekim elirm sıkarak ömıyahm ya) döviz sıkmtısından çi zür dileyip gitti. O zaman Süha rakâyetçi. O sebebden dolajT yılan hat rahat anlattı: Validebağdaki hibe olarak yap hikâyesi kadar uzamağa istidadh tırdığımız prevantoryom alü ay ev t olan bu bahsi değişhrrr.ek İçin: vel bitti. Hattâ plânda üç katlı idi. I Biraz da hususl hayatmızdan ( Sertabibin ricası üzerine 4 üncü kat . bahseder misinız Sühadan başka 1ilâve edilip ora da kemik veremli ] çocuklpnnız var mı? dıye sordum. j lerine aynldı. Fakat alâkalı makam ' Evet, Suhadan gavri iki oğ ' lar bir türlü teslim almıyor. Mü[um, bir kızım var. Ilki elektrik racaat edenleri yerimiz yok deyip mühendisidir. savuyorlar. Hâlâ doktor, hastaba Nelerden hoşlanırsınız? kıcı filân tahsis etmediler. Çalışmadan ve evde istirahat Suha, bu mesele hakkında epey etmeden, malAmat verdi .. Milyonerlerimizin Suha: hibe ve hayır işlerindeki cömerd Sonra babam samimt ahpab likleri maluml Epey konuş larile oyun oynamaktan da zevk tuk. Bu arada fiısan Mermeralır. cinin Vehbi Koçun bacanağı olihsan Mermereci: duğunu öğrendim. Ondan başka, Canım o, vakit geçirmek için. bu milyonerımizin Ticaret Vekâle Ya geceleri nerelerde vakit tınden beş paralık döviz almadan geçırmeyi seversiniz. Meselâ sine memlekete setıede on milyonluk ma ve tiyatrodan hoslanır mısmız? döviz tasarrufunu sağhyacak bir Sinemaya da, tijatroya da ara fabrika kurmak üzere bulunduğusıra giderim nu da öğrendim. Her sene kumaş Süha: ve çeşidli manifatura için iki yüz Babamm bahçe revk! de var milyona yakm dövizimiz dışaı gitdır. Gencliğınde çok ecv.ip ejlendıâi mektedir. Tthal olunan ve büyük İcin şimdi bahçe ile eğlenmek da yekunlar tutan eşya mevanmda fül ha hoşuna gidiyor. bend ile mermerşahı gsbi köylü Galiba Kadıköyündekl Mer için ve gömleklik ile poplin gibi mererioğlu apartımanı sizin? şehirli icin birinci derecede lüzum Evet. lu maddeleri imal edecek bu fab Soy adır.ız da Mermerci Fa riki vakında f?aliyete gececpkmış kat hiç mermer t careti yaptıçırm Fakat resmî ve yanresmî bir çok dan bahsetmedmiz? Mermerle a muesseseler hayli müşkülât çıkarlâkanız nereden geliyor? mi'îlsr. Yu'dda f^brika kurmak. Hiç, tesadüf. hele hükumetten döviz almadan bu p Son «ual Bu vskında en çok ışi yapmak istiyenlere, en büyük j kolpvhğı göstermek bir vatan borneye canınız sıkıldı? lhsan Memıerci oğluna, Süha ba cu olmahdır... vergiden'muaf elaa endflstri lf!erin» yatırdıklarından bu isi fınana* edecek nakdi kolay bulamıyorlar. Ümidler Herme* aigorta f i r o j n de. Bundan başka Harsa H mflheadisla idare edilmektedir. Halbuki bugun için 40 mühendia» Üıtiyac gösterilmektedir. Hergfin çıkanlan 16,000 ton kömüru yerden sökmek için 50,000 amele ealıaıyor. Yedek vesaire ila 40 btni rutuyor. Buna mukabil bin yuz memur var ki bu son rakamdan yuzde yirmi bef talarruf etmek mfimkün görülüyor. Aynea nna! tecebbüslerin »ayısı da seneden aeneye yükseliyor Yeni yapılan çimento fabrikalannin beheri 5070 bin ton kömür istiyor. Devlet Demiryollarınm ktihlâki artmifbr. Nihayet teknik noksanlardan dolayı da kömür sarfiyatı ölçüsüz tekilde fazlalaşmıştır. İddia edildiğine göre kimse kazanıru temizletmek külfetine katlanmamakta •» bunun için para aarfetmektente diğer memleketlere nisbetle biıde bir hayli ucuz olan kömürü fazla fazla yakmayı tercih etmektedir. Fakat her »ey» rağmen elden gelen yapılmaktadır. Karadonda eçılaa yeni kuyu 212 metreye kadar lnmiştir. Bu ocaktan çıkacak kömürlerin nakli için de en modern vacıtalar siparif edılmi} ve bir kısmı gelmiştir. Uzun Mehmed kuyusu 300 ni'rtre derinliği bulmuştur. Buraya indiğimiz zaman Amerikalılarm Hamilton flrmasına mensub muhendıs v» ustabaşılann çalıştıklannı gördük. Bu kuvu icabmda 600 •netr"y« kadar inerek slt damarlarm içlenme<:ıni mumkun kılacaktır. Çatalağzı kuyusu da yapıl naxtadır. Lavuarlar şimdiden bitmiı ve yerlerine konmuştur. Maamafih bütün bu tesisatın 4 lemesi lüzumlu her makinenin pelmis olmasma bağlıdır. Birt bul ınmadı mı hepsi âtıl kalmaktadır. Bütün tesisler tamamlandığı takdirde Zonsuldak Havzasmın veri mi on mCyon tena Görüldüğa gibi kömür hav nıa •erimini artzırmak kolay !• d«gil. Makin» v» tasialerm tamara olman, amele davasmın halledilmeai lâznn ki bn kısa yanJanmızda bunlarm n» kadar müakül teyler oldugu meydana fikmaktadır. Havzadaki idar* iyi ealışjmaktadır. Ne yazık ki kömurün çıkmatı yslruı iyi niyet» Te gayrete bağlı değii, İşçiyi madene bağlamak da tolay bir dava sayılmamalıdır. Bunun için yüzlerce ev yapılmi} 3 ı n tanesi de yapılmak üzere. Bır 'ısıru 1955 sonunda, bir kısmı da laha evvel, haziranda teslim edilecek. Bütün bunlar milyonlar istiyor. Ameleye günde 275 kuruştan 700 kuruşa kadar verilivor. Fakat bu»unla kalmıyor. İsçi aynca avia kırk, elli lira prim alıyor. Üstelık rendısme gunde üç dvün yîrnek veriliyor, vatması temin ediliyor. ç,amaşırı yıkanıvor. söküeü dıkılivor, sineması, kahvesi bile temı» •dilivor. Bu yardımlar çeçen sene EÜTV1» adam başına 278 kuruş sarfını icab ettirmiş. Bu «pne bu masjaftn eşya fiatlarınm yükseklığı daha da artacağı anlaşılmaktaJır. *** /onguldaiktaki tetkiklerimiz sı« /»sında Çatalağzı santrahnın ku» ıulmasına neden lüzum goruld'jjü" nü de tetkik ederek anlamış olduJt /stanbul santralı ancak temiz ma» Jen kömürü kuIlambilmek'eHu, oarfiyatı günde beş, altı yüz ton% mılmaktadır. Kalbukl Çatalağzında kurulal yeni üç türbinli santralın kazanlîA ıtıikst kömür yakmaktadır. Mıksi kömürü ancak modem fabrikala» tcullanabılmektedir ve btı komu» gayet ueuzdur. Maden kömürü 3h ura olduğu halde mikst aneak ofc ııra etmektedir. İşte Üatalağzı ganrralı bunun için lnça edılmiştir. Bir kaç türbin da». na i'âve edilir edilmeı İstanbulaı ve daha bir kaç şehre »ri bu santraldan enerii temin edüecektir. DENİZCİLİK BANKÂSI 29 ekim 1954 tarihinde ikramiye kazanan miişlerilerin listesi fsltn Mustafa Esenergfll Reşeb Baş Mukerrpm Deniz Fıtr.at Hayri Anh N. Altınkalem Albert Hakko Şukran Gülhamarn Kevork Kalvecıy» Kâmran Dınç Mehmed Umar tkramiy* Pire »eyahati • > » a Şub« ajans Kıbn» Pire Kıbna Pire Kıbrı» Napoli Pire ı ı • ı> t Konak Ajanii Kasımpaşa » Üsküdar t Beşiktaş » Izmir Şubesi Eminönü > Merkez Müdutluğu * > t 1 a Eminönü Şubesi Her Ay Bir Ev Her Onbeş Günde Bir Çekiliş 15 kasım EV ikramiyesine hazırlanınız DENİZCİLİK BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle