17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 Ekfan 1954 Kuzey Kutub Dairesin; Çorap fabrikaSan nihayet Atatürkün bana: «Dün gece telefonla emîr Geceyansı Nasıl Geçtik?., kokulu çorap yaptılar Yazan: Aydemir Balkan JLL 1DIPLOM AT lllflIlIMIIIIIHIIIIIH 1 DÜNYA HÂDİSELERİ \ ÎAZAN: YAKÜP KADRİ KARAOSMANOĞLU Daha yeni dalmıştım ki keskin rında bu raüddet daha da fazlaladüduk seslerüe uyandım Gozlerımi şır...» açtım. Vakit geceyansmı geçmiş Geceyansı güneşi seyahatimizm olmahydı. Kamaranm tavanmda bir nevi kızıl elması... Karabuda Dün olmuş bir vaka gibi '^atırla yazmak imkânını buhnuştum. On kendi mantığrma göre yanh?, hak nağın vekilharclığmı veya kâhya aydınhk kuzey gecesinin akisleri. ite ben onun hayalini görduk, onun rım: Gene Kadro yüzündcn, en ya dört yıldanberi Büyük Millet sız veya manasız bulduğum bazı lığını eden bir kapı kulundan fark «Hakon Yarl > yoluna normal bır lâfını ettik. kin arkadaşlanmdan birinin, Istîn lisinde millî hakimiveti temsil eden idari muameleleri her tenkide görememişimdir. Nasıl görebilirdim seyirle devam ediyor, fakat boyuna « Peki Gerborg, diyorum, biz bulda çıkan bir Partj gazetesnde, üç yüz şu kadar kişiden biri de kalkışımda rfilân numırah ka ki, diplomatik vazifeme başladığıro da duduk çahyor. Neden soııra bunu ne zaman görebileceğiz?» alej'hime açtığı kamcanya rnünase bendim Yarın' «âmirim» olacak nun>, «filân tarihli kararname» ilk günlerden bugüne kadar vakti Karîbuda da uyandı: « Bu mevsimde, diyor,, bir iki betıle bu köşkün kürübhanesinde Tevfik Tevrfık Ruştü Beyle birlık ile daima ağmııın bkandığını gör min dörtte üçünü hep bu elçilıklerin kaimaz görmeğe başlarsınız. Ne var? Ne oluyoruz yahu? Atatürkün vanma Ririşimi ve nun te, ben kâtıb, o raportör olarak müş ve gitgide. gerek akıl ve man idare masraflannı kontrol etmekle; Bir jey mı oldu yoksa? Zsnnedıyorum Bodö veya Narvikbana, oturduğu yerden «Dün gece Hariche komısyonurda calısmıs ve tığımın, gerek sağduyumun, ge süpürgesinden, kapı paspasından Lombozdan başımı çıkardım Se den itıbaren .. Fakat bakm, zaten telefonla emir verdirrlim, o nesri hattâ Lausanne Sulh muahedesi rekse ınsanlık gurururaun bütün tahta bezine kadar ne alınmışs rin bir rüzgâr. Ne etrafta, ne de gün hiç kararmıyor gibi bir s,ey... yat durdıırulmu«rur.» deyişini .. raporunu beraber hazırlamıstık. «reflexe» lerini kaybetmeğe baş. pusulalannı birer birer gözden ge nizde fevkalâde bir şey yok Daha Yalnız, geceyansı güneşüıin tam Gerçi, bu sözleri söylerken, tesin j Şimdi, bu arkadaşımın Vekillik et lamıı" mdır. Meselâ, zaınan gele çirmekleve her üç ayda bir koca doğrusu. artık alıştığımız şaheser seyrini görmek istiyorsaruz, fiyor den kendi hesabıma herhangi bir I tiği Hariciye konağmm alt kat o cektir ki, ilk nharcirah beyanna man bir kâğıd yığmı teşkıl eden bir manzara. Garıb kuzey ışığmın içlerinde o!mam=>k lâzımdır. Ya tathlık hissetmemiştim. Hattâ. di1 dalarmdan birinde bir umum mü me» lerimde yetmiş bes kuru$ ola «sarf evrakı» nı imzalamakla, pa altında Norveç fiyorlannın harikul açık denizde, ya dağ sırtlannda bu rak kaydettigım bir taksi ücreti raielemekle harcamışımdır. yebilirim ki, bana doğru çevnlen dür bana. yol harcımı aldıktan on âde görünüşü . Bütün bunlan gö lunmalı. Çünkü güneş ufuk hattıGerçi, fmafevk» veya «madun» rüp de etrafta fevkalâde bir şey na çok yaklaşır. Tam kuzey istiyüzünde epeyce donuk bir ıfade1 bes gün sonra cmahallı memurı\e nın on kuıuşu fazla görulerek altmış beşe indirılmesıni ağır bir ha hemen bütün devlet memurlarının nin belirdiğini görür gibi o.mrş j timea hareket etmem lâzım geldiyok diye düşünmem birden tuha karretmde batacakmıj g bi alcalır, tum. Evet, o gün Atatürkte (ada i ğıni budırıyordu. Bır muhasebecı. karet telikki edip kuplere bınmek da ayn ömrü bu gibi kırtasî angar fıma gittı .. fskat yeni bir kavisle doğuya doğ1 let) i temsil eden allegorık heyke'1 a , ın otuzunda vazıfeme başlaya tcn; yahud da herhangi bir «sarf yalar içinde geçer ama, hiç değılse, İyice sarındıktan »onra yukan ru yükselmeğe başlar. Çok tesirli, evrakı» nuı şu nokta^ı kitabın bu ömürlerinın öbur >ansı kendılerilerin sert ve gamlı durgunluiunc>n ! mazsam aylığımin kesıleceğıni ıhçıktık. Hemen herkes ayakta Bir biraz da hüzün veren gar:b bır ren bir şev vardı Zira bu châkım; tar ediyordu. Ben, artık. bütün ha fıkrasma uymamış geri gönderili nindir. Çalışma saatleri sona enp «armta, bir patırtı El sıkısanlar, gi olur... Her halde çok yadırgışinden dolayı bir nevi «izzetınefis» de evlerine cekildıkleri zaman çoadil» dün geceki telefon emrıle ei! reket serbestlığımı kaybedıp kensahnelerı... yacaksınız » davası açrrraktan vazgeçer ola luk ve çocuklaıile istedıkleri ve neşel', alaylı tebrik yakın gdamlarından birinin sıyaâî ı dimi bürokrasi denilen mengene"Hakon Yarl» yeniden bir süru caktım. Yakanrn bir ucu Zat İş bildikleri gibi y?şamak hurri> etme Gemi personeli de buna biraz keitibarma pek ağır bir darbe indiı nin paslı silındirine ksptırmıştım. leri Umum Müdürünün, obür ucu j kavuşurlar. Halbuki. bir elçi için yif, biraz gururla iştirak ediyor. kfyahk, sarp adalann yanından gemiş, onu manevi bir olüm cezasın» Işin asıl kötü tarafı şu ki, biraz «Pilsner» şişeleri üstüste pathyor. çiyor Akıntıh bir deniz. Koyu, kamahkum etrnişti. önce soy'ediğim gibi devlet hizme muhasebecinın elınde, bir vekil bu kadarcık bir azadlık. bu kadar Müzik lakrak bir İskandinav pol ranlık sular geminin gövdesinden cık bir nefea alma imkânı dahi yok kası tutturmus. Velhasıl bir bay hışırtı üe sıynlıyorlar. Rüzgâr art Beni korumak Içüı mi? Asla. O tinde hiç bulunmadığımdan bu harc gibi. durmadan hesab vermek na kızdıgından dolayı mı"> Hayır. I n»akın*»nm bir yok ı ı ^ ı l a r : tarna1 zoruna duşTiekten artık sıkılmıya tur. Devletin mah olan «resmî» bir ram havası esmeğe başlamış. Fran makta Gerborg p.posunu borda: Ut; bir ada, geeeli gündüzlü resm cak. yuksunmiyecektim. Onca, bu mesele bir"(sen b«n) kav1 m ı l e meçhulumdü ve btınlava karsı " ' ' W l ~ 5iz ahbablarımi7dan Mösyö Brion ya vurarak temızlıyor. Tok bir »es. ve kırtasî bır hayat sürmek zorungasının çok üstünde idi. Bu. doğru ! herhangi bir neiıs müdalaatiPda, Bir «vekilharc» dedim. Bu, kaelinde iki kadeh gülerek gelyor Musambasına iyice ssnldıktan sond a n doğruya kendi partisinin tâ ic ' herhangi bir muka</Cmette bulun lemimin ucuna rastgele takıhvermiş dadır. Ne kullandığı eşya, ne ye» Alın şunlan! Kutub d»ire?ini ra devam ediyor: mek yediği sofra, ne de yatıp kalk m a k çekirdeğinden çatlayıp yanhşı mana bence ımkân dışmda idi. O bir söz değıldir. Bütun karıyerım geçişimizi kutluyonız. Düdukler " Kuzey kutub çemberi aydmfcğı yatak kendısınindir. Bunlar, •ınj ifade ediyordu. Yıllıxca daima nun içındir ki, memurluk hayatı boyunca gidip oturduğum her elçi ona tevdi edümiş ve adlanna de bunun şerefine idi ..» diyor, Ka lığın ve karanlığın eşiğıdir. Coğkendinden feyiz alarak inkılâb mın ilk devrelerinJe, kendi akhma, lıkte, ben, kendimi büyük bir ko mirbas eşya denümiş bir t3kım rabudayı çekip pencerelerin yanı rafya deyimı ile kutub çemberi, kutubdan tam yirmi üç de.ece prenziplerinin sıvunma işlerinde emanetlercır ki, herhangi bir zıya na götürüyor: Son zamanlarda iraal edilen, sonraki arz dairesidır. Bunun içinyanyan» çahjmı; iki partili yazar. >• İşte dostum. haritalarda. Atna uğramamalan için durmadan birdenbire, saçsaça, başbaşa bir Kadın çoraplan unal etmekte oi ustlerıne^titrenmesi lâzımgelır. I. e laslarda gördüğünüz tââ yukan de kalan kutub mıntakalarına kukör döğüşüne başlamak üzere idinokta bat yok zeyde Arktik, guneyde Antaıktik lanlar gazetelerden »ikâyeıçi olle o, bu husustaki mesuliyet hıssini ardaki o nokta verilir Güney kutbunda An duklaruu açıklamiflardır. ler.. Her şeyden önce. bunu önlebencileyin titulık derecesıne çıkar mu, diyor, Kuzey kutub çemberi jnek lâzımdı ve Atatürk, işte, yalmış bır elçi ise vay haline... Kı budur. Şu anda o nokt^lar üstü tarktik üzerınde ınsanlar yajamaı. Bunlar ne istiyorlar? tıız bu endise iledir ki, meseleve, fivorlann Hayvan çeşidlerı de pek azdır. An J Geçen hafta Parıste çorap imarılan bir tabak. lekelenen bir halı, müzden geçerek karsı bu kadar jiddetle el koymuş buyırtılan bir perde yüzunden cek dağlanna, oradan Sibirya tunrlra tarktik ancak pek az kısmı kâşifler | lâtçılarının »neşnyat müdurleri» ils lunuyordu. mediği vicdan azabı kaimaz. Bun lanna, oradan Alaskaya. Kana^a tarafmdan gezilen buzlu bir kıta bir çok gazete muhabirleri toplandan başka, çok zaman elçılik bina mn da kuzeyinden, Gröenlanda ei dır. Fakat Aıktik bolge. synı at mışlar, son derece cıddî Nitekim, bu hldiçeden bir iki yu olduğu larının tamire muhtac yerlerı o'ur. der ve gene bizi bulur. Şimdi İz mosfer şartlarma tâbı olmasma rağ söyienen bir meseleyı aralannda •onra, benim başıma gelen nikbeYa tavanları akmakta, ya ko'.ori landanın da kuzeyindeyiz. Düşü men boyle değıldir. Bu bölgenin münakaşa etmişlerdır. tin «ebebini de ancak böyle bir geiçinde kalan Alaskada, Gröenland'farleri işlememekte ve duvarlan nün bir kere » rekçede «ramak mümkündür. LâÇorapçılarm şikâyetleri şu şeSibiryanın kızey uçlarmdaki nm sıvası dokulmektedir. E\i, euBrion kafayı fazlaca çekmiı gakin, ben. polıtikanuı satranç tahtarumu Vekâlete bildırir. Keşifname lıba. Onu Karabudaya ve Norreçli Tundralarda m?skun yerler vardır. kılde hulâsa edılebilir: lı üstünde sadece bir (pivade) Idım. « N*den Chnstian Dior'dan ve ler hazırlatır. Sayfalarca yazılar ya dosrumuz Öj'ebskke'ye emanet e Eskrmolan ve Yakutlan bilirsiniz. Ne mat edilmeğe değerdim, ne de zar. Telâs verici telgraflar çeker ve dip güverteye cıkTvonım. ama mıktarian pek azdır ve çok onun gibi terzilerden, hazırladıklan başhca bir rolüm olabilirdi. Onun yeni modellerden uzun boylu bahgünlece. haftalarca ce>nb alamaz. ıptidai şekilde yaşarlar » *** lçindir kl. hünerli satranç ustası Akıbet. bir cevab gelse bile bu, Gerborg se«inde bellı belrrsiz his sedıyorsunuz, hattâ sayfalarınızı beni bir üeri sürdü, bir gen yekti Gerborg da burada. Küpeşteye yuzde seksen menfi bır cevabdır. ve sonunda karşımdaki fıle esır dayanıp ber=berce karsı fiyorlp sedılen bir gururla sozleruıe de | buna tahsıs edıyoısunuz da. kadın Vekâlet; «Bu yıl, der. tamir faslınçoraplarmdan bahseden yazıiar havermekte hic bir zarar gormedi. nn loş gölgelerini seyrediyoruz. Ku vam ettı: dan on para kalmamıştır.» Şu halde, > Aziz Ataturk: politikanın sat« Fakat dünyanm hiç bir yern zırlamıyorsunuz? , zey ışığı tepelerdeki karları aygelecek yılı, hattâ bazan da geleGazetecılerden biri bu fikâyeti ranç tahtası üstünde senin elinle Imlatıyor. Bunlar yaz kış er mi de metieniyet ve medenî hayat Nor cek yılları beklemek ıcab edeı Ekımıldayan bir (piyadei olmak bile yen daimî kar!ar olmah. Uykum vecteki kadar kuzeye yaklaşmamış haklı olarak şu sekılde cevablan, der ama. o vakit bin lirayla kapatır. Nnrveçin yansma yakın bir kıs dırmıştır: benim için büvük serefti Fakat, şu l nacak kuçük bır gedık, bu>uye hu tamamen dağıldı Aklım hâlâ Bri mı Arktik kutub bölgesnde kahr. kor talihe bak ki. o günden itiba« Çünkü, elbise mevzuunrla on'un îözlerinde Tââ kuzeydeki yüye oı bm lı.avla kapanmaz T pren ben. artık büsbütün başka satlokta nokta hat . Demck şimdi Buralarda sekiz, dokuz tane bü olduğu şıbı kaduı çoraplan mevkı Tahrandaki yazlık elçılik bınavük ve her ıhtiyacı tamam olan şeranççılarm, büsbütün başka «atmızin bahçe duvarlan gibi ki, &e kuzey kutub çemberinin daha da hiıler vardır. Narv k, Tromso zuunda da her sene yenılık yapıirane tahtalarının malı olmuştum ve mıyor. Yapılsa bile bu yenilıkler gece, rek benim tarafımdan, vt gerek iıstüne gidiyoruz. Aylarca J yıllar yılı, artık hep bunlarm hoyaylarca gündüz elan. ıssız buzlu Hammerfest, Bodo, Harstad, Kir o kadar ehemmie\tsu mahıyette .ir benden evvelki büyük elçi'er tuakenes uğuvacağımız limanlardır kı bunlara siıtun sütun yazı tahsis **+ jYft ŞÎİf" ellerinde. bir dördüzkutub fından çekılen, kimbılir **ç y z JÖlgeler Nice kahraman Göıecsksiniz ki siz'n aynı nüfu>;luden Öbür dördüzlüye sürçüle sürlerce S O.S. lere ra<*men y>Uar yı câşiflerinin çıki} yolları buradan taki çrtırlennizden farksızdır. (Be etmek imkânsızdır!» çüle aşmıp gitmeğe mahkum kala[eçmekte, lı kendi haline bırakılmı; ve scn *** reket Gerborg yüzümde beliren caVtım. Akhma Peary'nln. Cook'un, Nan ifadeye dikkst etmed: Ona en bükalan parçalan yakınından geçerıElciye zeval olrnaı derler ama... İjte bu toplantıda, çorap imalerin üstune çökmek tchl'keler'ni sen'in, Amundsen'in isimleri, be yük şehirlenmizde dahı su. kömür «Devlet mansıbı» denilen şey, göstererek resmî İran nakıtm • rı şeriyetin bu en korkusuz evlâd gaz, süt »ibi bellibash ; htivaclan lâçıları kendi sahalarında cihtilâ!» CHURCMLL, HABEŞ SEFARETİNDE İngiliz Başbakanı nın şikâyetıni celbeder bir görüvjr arınm uzak seferleri geliyor. yapacağını scy'ecîiklerı bir jcniiikriçin, bir çok kişınin hırsını kurmızın bile yarımyamalak temin ecalar bilmıyorum Bana. ilk defa: Churchill. geçen gün Habeşistan İmparatoru tarafmdan. Habeş kaza mahıyetıni almı«tı. ten bahsetmişlerdır. Hakon Yarl» kuzeye, daima kusöylemeli miydım?) «İkinci derece orta elçüıkle Tırana sefaretinde verilen ziyafette bulunmuştur. Yukarıdakı resim. « Kokulu çorap'» :eve doğru yoluna devam ediyor. Gerborc: tayıniniz karan tasdikten çıkmıs Churchill. saray merasim elbisesile Habes sefaretme geldiği Bu hedefe varılab.lmesi ıV'n. par(Arkası var) 3ol tarafımızda çıplak vahşi ada« Ben Tromsöiüyüm, diyor, tır «Mutemmim» muamelelerin ik sırada çekılmiştir. ar. S^ğımızda fiyorlar. furnorlerle çorapçılann elele ralıştnali için Zat İşleri müdürlüğüne Gerborg piposundaa yavaşça du Tromso kuzey Norveçin en büyük tıklan. uzun seneler devam eden l.manlarındandır. Aynı zamanda ku «muracaat» ediniz. dedikleri vaıanlar çekeTek konuşuyor: tecrür>3İerden sonra hedefe varav yollsnan kâşiflerin kit, düştuğüm ruh hali. yalnız bir « Kuzey kutub çemberinden zey kutbuna bildikleri öğrenilmiştir. birinci durağıdır. Tromsö'luler kah (eksiklık kompleksı) nden ibaretibaren Norveçin en güzel yerleri. Roger ve Gallet adındaki parfüraman Amundsen ve Nansen'lerini ti. Kendi gözümde kendimi bırden (Geceyansı güneşi dıyan) dıye şehirlerinden defalarca kufub möıler, nayion çoraplara koku verbıre o kadar kuçülmviş. o kadar andığımız kısımları başlar, diyor. dolaylarına uğu.lamışlardır. Ba menin son derece zor olduuğnu faşahsiyetsizleşmiş ve kendi mukadBuralan Norveç'n diğer yerlerine bam Amundsen'ı bır daha dönme kat nihayet bu işi de başardıklarını deratımı o kadar başkalarının emnazaran daha da şaşırtıcı ve vahşi diği son sefenne çıkarken zörmüs anlatmışlardır. Bundan sonra karıne bağlanmış hıssettim ki, az l.al güzellikleri ile doludur. Sanki göhattâ onunla konuşmuş. Bununla dınlar, istsdikleri hokuda çor^p sm, «Ben bu işten vazgeçtim.» dırünmez bir el bu dağlan, bu adaçok if^ıhar eder. Bizbr kuzey Nor alabilecekîer, bunları giyinebıieye haykıracaktım. lan, bu fiyorları en garib. âdeta veçte. Arktik'te kutubların çağ oeklerdir! Övle ya; arasıra en yüksek erürkütücü şekilIeTJe yoğurmuştur. rısını hepimz duyarız.. » Fakat bu yenüik, corap sstısiakAnile hoş beş etmeğe gıttığım şu Kısına yabancılann pek azı tahamSaat ssbahın ikis'ne yaklaşıyor. nnın artngsi'a yaa»arak mıdır? Hariciye Vekâletmde. adlarını sanmül eder. Çünkü günes, kışın aylarını bile işitmediğimi memıırlarca görünmez. Y?lnız öğle v?kti fHakon Yarl» batıdan esen kuvlar. bir araya gelip benim hakkımsema, güney tarafında biraz ağa vetli ."ğanaklsrla ç=tırtıyor. Fiyor da bır takım kararlar almışlar; adırır. Bu uzun kuzey gecesl. alışa tepelprinde ela?iyeJerin beyarlıklan seçilm^kte . Arktik'te, kuzey mı, babamın adını, doğum tarihımi mıvanlarda türlü Ületler yaratır kutub bölaesinde ilk geremiz. SoJ 11 vesaiıe. sicille geçirmişler ve bana Günes kendini şubat o"ta!ann< / ğuktan zivade düsüncesile titrivebu kayıdlara göre bir derece, bir göstermeğe başlar. Fakat sadece rek içen gır>orum. K=r?buda enumara vermişler: yarın öbur ganbir saat için. Sanki uzanır. karanlinde kâŞ^!,rTa beni kars'lıvor: de «Haydi yola çık « dıye errredelık, kasvetli kuzey gecesine pen' Bak. b=ık Kuftıb cembenni ceklerdi. Ben ki, pek gencliğimde ceresinden şöyle bir bakar. O zab r kaç yıl suren bir lise oğretmenmanlan Lotofen adalarırda, Svol geçtişımize cair kaptan tsrafmdan liğınden başka hiç bir devlet hizver'de, Harding avı başlamıştır. verilen resmî ve^ika. Yolcular hep metine girmemistim Ömrumde bir Bslina avcılan Gröenland'da doğ alıyorlar . » Hem kutub çemberinin, hem dcfa ne kimseden emir almış. ne ru açılmışlardır. Yaz birden gelir, de kimseye emir veımıştim. Tam güneş de yasla beraber mayıs ba •Hakon Yarl,, m hâtırası incehkle b ; r istik'âl içinde yaşaımğa a''* SEÇİM KOMEDYASI Doğu Almanvada kom ünistler tarafmdan tertib edilen ^ seçim komedyası şmdan ağustos sonlarma kadar bir dusunulmjş (turistik) res mli b r milliyeti m.ştım. Övle ki, Cumhurıyct 'Uik pazar günü oynanmıştır. Sovjetler (yuzde 99) nisbetinde rey topladık demektedirler. Fakat daha hiç ba'maz. Daha kuzeyde, vesıka. Yolcunun ismi, Partısinin disiplini altında bile t j seçimde tek liste olduğunu da unutmus gibi dav ranıyorlar! Yukarıdaki resimde, tek listeye rey Avrupanm en kuzey noktssı olan yazılmış. Keyifle ceblerimize yerlpş tun dü^ündüklerimi söylemek ve lerinizi verin diye propaganda levhalarını tasıy an çocuklar (!) görülmektedir. Nord Kap'da veva Spitberg adaia tırivor ve hemen Brion'un ve kadıkmig atılmağa hazır bir vaziyet Yemin ederim Hanımefnd: te duruyordu... Ortada Gül kapa kimseye söylemedim! na kıstırılmış bir hayvana benziLeylâ gözlerini Feriduna çevirdi yordu. Vucudü katalmış gibi dim hiddetle sordu: dık duruyordu. Yüzu de bır kireç Niçin Gülü bırakmıyorsun? maske gibi renksiz, sert ve hareAdam munis bir sesle cevab verketsizdi. Sade kızıl gözleri müte di: madıyen ovnuyordu. Gü! normal bir hslde değil Leylâ: c Gülü bırakın!» diye Dehlik etmekte devam edecek! bağırdı. Bırak Gülü, Feridun, ona Ferıdun kıpırdamadı. ben bakarım! Ahmed « Hanımefendi ..» di Hayır. ben bakarım! >e başladı. Bunlan söyliyen beklenmedik Leylâ hırsla adamın lâfını kesti bir sesti. Leylâ hayretle başını ee Sen sus Ahmed. Anladjğıma virci. Uşak Hüseyin... Adam tekgcre sözünde de durmadm! rar etti: Duramazdım hanımefendi! Ay Gülü bana bırakın. Ben onu nıruı teyzesı bazı şeyler soyledi .. kuriaıuım Ben bu konakta ıken Sizin haliniz... Zaten aşsğı yukan doğdu. Elimde buyüdü. Kızım gikavramış g bi ,dım .. Üs bi .. te'k kâğıdlar .. Hem duşünun HaLeylâ Güle doğru yüriidü. Kızı nımefendi eğer sözümde durmuş 'olundan tuttu ve çekti Feridun olsaydım belki şımdi sız olmus o bıraktı. Gül kolunu silkeliyerek urdunuz .. kadından uzaklastı. Dik, ahenksiz Ne yaptın Ahmed, çabuk soy bir sesle: >;' Polıse haber verdin mı? Sen bana dokunma, dedi. Ni Hayır. emin olmak i<?ın kâğıd hayet istediğın oldu. Feridun sana ları okuyordum. O sırada Ekrem kalıyor! Bey geldi. Ona söyledim. «MuhakLeylâ isyan etmiş gibi bağınrkak Gülle konuşmağa, onu kurtar casına: mağa uğraşacak'» dedi. Küçük Yetişir arbk Gül! Kaç kere hanımın nerede olduğunu sordu. söyliyeyim sana. Feridunu istemiGaliba odasında» dedim. Yukan yorum! Bütün mukaddes bildieim rladı. Ben de arkasından. Küçük eyler üzerine vemin ederim ki ben hanımın odasında k'mse yoktu Vidunu rlecıl. Ekemi sevivorum' Ley'â "pne lâfı kesti: Kspıva davanmıs duran Ekrem Anladım .. Doğru mu söylü vaziyetin bütün fecaatine rağmen orsun*" B^ska kimseye bir şey b r an gulümsedi. Kadınlar önünj den geçerken de Güle: öylemedin ml? Merak etmeyiniz onu Feridu; na bırakmam! Sade kend nizi kurtarmsyı duş^iiiın . Fakat bi?m?m ki kaçmanız doğru olacak mı? Her ne ise fazla bir sey değiş,tirmez, dedi. Gül bir an duraladı: Eğer kaçmazsam? diye sordu Avukat: Bütun bunlardan sonra tabi» sizi yakalarLr. dedi. Cezanızı haf'fletmeğe uğraşırız. Deli olduğunuzu söylerız. Müşahede altına alınırsınız... Gül hep aynı d'k sesile: Deli değilim! dedi. Avukat esefle: Evet deşilsiniz! diye eev<.b verdi. Zaten adaleti kandırabileceğimizi de pek zannetmiyorum Sadece sıze elimden gelen yardımı yapacağımı söylemek istiyorum. Gü] başını çev ; râi. hızla yürürr.eğe başladı. Leylâ ile Hüseyin de atıldılar, biri bir tarafına, öteki öbür tarffına geçti. Ahmed arkaarından bakan avukata yaklaşarak: Beyefendi, zannedersem bu kaçıştan biz de mesul olacağız, bilhassa ben! diye söylendi. Avukat hayretle sordu: Neden bilhsssa sen Ahmed? Ahmed kızaraıak: (Arkan var) verdirdim, o neşriyat durdurulmuştur)) deyişînî ve bu sırada çehresinîn aldığı ifadeyi unutamam 18 arkası baflı, Nayion ç«rapUr Bu sualı, çorapçılar dahi cevablaadıramıyorlar. AnİRjüan nokta jodur: « Çorapçılar, elbiselerden bahsedilirken hiç çorap kelime*hıln kullamhnamasına kızmışlar, bandan zarar gorebUeceklerini düşünmüşler ve bu sebeb!e de çorap kelhnesini ortaya atacak bir çar« «rayarak bu kokulu çareye başvur.nuşlardır!» Fransız gazetderi yeniligi b« şekilde izah ediyorlar. Sorulan bir sual de çudur: <r Naylon çorap sabşlan aıalmakta mıdır ki, çorap imalâtçılar» bu careye başvuruyorlar? » Bilhassa yaz aylarında naylon çorabı satış'an ciddî bir şeküd» düşmüştür. Fransada bu hissedılmiştir. Fakat bu her mevsim görülen bir durumfiur ve son^ bahar, kış ve ilkbahar aylannda çorap ımalâtçılan açığl süra'tle karamakta, kâr etmektedirler. Yalnız, bazı çorap imalâtçılannıa ıtıraf ettıkleri şudur: « Her hangi bir şeyin satnşn.î» pazete, gazetedeki yazılar V C E ılâr.iar mühim rol oynamaktatUr. U zun zaman. corsp keİHnesj hiç pörülmezse belki zamanla bunun te siri hissedilir! Ne kadar uzak o>ırsa olsun bu, nazarı ıtibara t noV mecburivetinde bulur.duğumuz b»r tehlikedır.» KaH'n avagı mevctıd oldukça, çorap da satılacaktır! Fransız çorap imalâtçılan bn sftze fazla be! bağlamak gerekıredif! kanaatindedirler! Tekel İdaresi 3 milyon kilo jas iizüm aldı Tekel idaresi istihsal bölgeltrlndco yaş uzum Tiuba\aasına devam etmektedır Idare me\ sım başmdsn bugüne kadar üç milyon kilo ya? üzum sntın almıştır. Muba\aa)arın bir muddet d«» ha deva medeceğı tahmın olunnuttadır. AOAM aiROIJ\ Yazan. PEHIHAN ZORLU Gene saçmahyorsun! SenJpn neden tikiineyim? Fak^t ou son günleıde bazan yüzün. gözlei'n o» le acayibleşiyor ki .. Her halde çoK luuldün. Bir doktora goıünsen... Kızm sesi hırçınlaşıyor: Şımr1] ben' bırak Feri. Em!n ol deli değilim. Ama seni çok sevıvorum! Belki böyle sevmeK de bır nevi delılık . Sana gelinceye kcda* en ufak bır sev gı hı=i H'ivır.amıştım. Evin içi çirkin, ya=h, sakat hastaiıklı insanlarla dol'j idı Hepsınden nefret ettim. Kız nrkaHaşlanmın güzelleri şımarık. çirkinlerı ukala idıler. Onİ3rdan da neiret ettim. Flörtlenmden de istediğım kadpr vakısıklı oirnad'V^r veya bana beklediğm heyeeanı, zevki veremedikleri için nefret ettim . Halbuki seni daha ilk görduğüm dakika sevdım .. Semn güzell ğıne taptım Fen! Hatırlar nısın seni ilk plâjda gördüm. Den>7den çıkmış, güneş'n altında rlikil1115 duruyo dun. Bir ilâh gibi din1 Genclik, güzellık, aşk ilâhı. O «n «Bu benim olacak'.ı decım Srnı •tlde etmek jçin her jeyi yapmağa i karar .verdim. Her şeyi yaptım! Am? gene de benim olmadm! Kabahat bende m ? Ben seni bu kadar severken başkalarına nasıl bır.kırıml Zaten bu güzelliğin gdçmesi, bozulması... Le\lâ biiden kapıyı itti: Delilik etme Gül, artık yetişır; dıye bağırdı. Gül, gayriihtıyarî kapıya doğ.ıı ı .,, cebınden çık3rarak küçucük tabancasının tetiğinı çekti. Leylâyı biri arkadan, omuzlarından yakahyarak yana doğru yere attı. Ferıdun, Gülü kollarından yakalamıştı. Fakat bır kurşun fırlamıstı bile . Leylâ yerde doğrulmak istedi. Kuvveti yoktu, vücudü sızı içinde idi Birinin kendine doğru iğildiğin; hissetti Büyük bir gayret sarfederek go7İerini orra doğru çevirdi Avukat Ekremdi. Adeta sevinele: '•Ekrem'.. dpd Onu görünce artık her şey hallolmuş gibi içıne bır sııkunet geloi Fak?t bırden ad?mm sağ omzunda kan gordü. Caketin ustune kadar kan çıkmıstı. Her şe yi, sızlıvan vacuuunü dahi unutmuştu. Yeıinde doğrulmuş: «Vuruldun mu? Vuruldun mu?u diyor du. Adam: Yok canım, sadece bir sıyrık. Kurşun omzumun yanınddn geçti. Kadm emin olscn diye güçlukle cakeünin kolunu çıkarttı. Fırlıyan tek kurşun sağ kolun üstünü derınce sıyırıp geçmiştı. Adam gülümsiyeıek: İşte, dedi. Uf;cık bir sıyrık. Leylâ yüzünu. gozlerıni kacamadan, belki de hiç farkmda olmadan ağhyordu. Gözleri Ekreme dıkıli. yanaklarından sıra sıra yaşlar iniyorduAdam: «. Haydi Leylâ kalk, sen odana git. Artık sinirlerinin tahamülü kalmadı!» dedi. Leylâ güçliikte yerinden kalktı. Ve birden aklına gelmiş gibi fırladı. Yandaki odaya girdi Gülün tabcncasmı elinden almışlardı Küçücük tabanca Feridunun elinde oyunc k gibi gorıirıüyordu Bir elı Ie de kızı kolundan tutuyordu. Öbur tarafta da Ahmed gözlerini BlR OİLİ O dilie sayıklayacak kadar mahrern çizgilerile tanımanm tek Ögreticisi değil midir? FAKAT Yabancı dili ana lisanı gibi öğrenrhenin tek usulü de Gramofon Plaklı LİNGUAFON METCDU'dur. Parasu izahat: I LİNGUAFON ENSTiTUSÜ isim ve adres: Yabancı cJil: İSTANBÛLI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle