Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Hdm 1954 İDIPLOMAT TAZAN: YAKUP KAORİ KARAOSMANOĞLU Başvekil nasihat etti: «Seni üzüntülü görüyorum. Kalbini ferah tut ve Gazinin emrine karşı sakın geleyîm deme» Işte, bir bucuk tkl yıl evvellne aid bu tecrübeme güveherektir ki, Vasıf Çmann pek ehemmıyeth buldu£u ikincı hâdıseyi Eulumsiyerek karşılamıştım. O muhimsemeyi|, yalnız kendi suçsuzluğuma inanıırdan değil. zira politika hayatında, hele bizim politika hayatımızda böyl» insanlara bel bağlamamn ne kadar safderunluk olduğu. bütün tovluğuma rağmen bence de malumdu. başımızda bulunan Büyük Adamın iyi niyetli kimselere karşı daima ne derece geniş yürekle, ne derec» müsamaha ve âlicenablıkla hareket ettiğinı bıldiğimdendi. Lâkın o ak»am üstu. Şükrü Kayayı görmeŞe gıderken ıçıme, nedendir b.lmıvorum .acayıb bir endıse duşmuştü. Ondan pek fena bir j hsber alacakmışım gıbi gelıyordu bana He'.e yarrna vardığım zaman j beni o kadar luzumsuz bir tehalükle ka'filadı; oyle bir misafirıni nasıl ağırla\acağını bilmei ev sahıbi haileri gösterdi ki. endişem, adeta bir nevi saşkm'ğa inkılâb etti. Bana, ağzımı açtırmıyor: durmadan kendısi konuşuyor; Skide bir BdBtıne bakıp <Şu:ada ımzalana! Yakup Kadri Karaosmanoğlu ls\içrede bir Aağ ferintisinde cak bir kaç kââ.d kaldj. Onu da bılirir. Kararnamen de çıktı ran dahil olmak üzer* her üçünde bir bıtııelım de senınle şöyle bir Çıftnederım (Şükrü Kayaya donerek) • sıkmtılı hal vardı. B«nde ise tam lığe doğru uzanalım.» diyordu. Tuhaf şey. Kendisine hâlâ tebliğ manasile şafalt atmiîtı. Fakat. bu, «Sen yem açılan Birahaneyı hıç darağacına gidilen veya sürgune etmemişler » gormedin deği! mi? Fevkalâde oır Dahılıve Vekili başıru önüne ığ çıkılan saatlerin rengınde b.r şaşev oldu doğrusu Hava sana pek serin celmezse biraz bahçesınde de mışti Bıraz sonra Isrret P?şa da ' faktı, kı onun duru aydınlığmda otursbıl'rir. Birer bardak da soğuk çıkagelmesin rai? Gazi, ayıu sözu, ' a l l n yazımızın en çapraşık satırla5u jekilde ona tekrar etti: I rı, b.ze, birdenbire âyan oluverir. bna ıçariz.» « Haberi yokmuş Yakup Kad Şükrü Kaja, hiç semtıne uğr»maBen. daha bir yıl önce safrakedığımız bu yere, böyle bir mtvrinin... Neredesin*1 gemden atıelıvat olmuştum. Şımdi İsmet Paşa dalgın dalgın etrafına sımde beni neden alıp getirtoişti? de sıkı bir Vıchy küründen dönu bakınıyordu. Başyaver Celâl d» Neden beş, on dakıka sonra arkayordum Bira içmek şöyle dursun, hattâ maden suyundan gayri hiç bir aıayie tahammülüm yoktu. Şukrü Kaya, bu mazeretlerımi işitmemezhkten eelerek ve Husus! Kalem muduni ile konuşur eorünerck son kâgıdlaruıı imzaladı ve bana: «Haydi ıçidelim. dedi. Yo'ca hep o konuştu, bcn sııstum. Bırahanenin parkına vardığımız zaman Dchılive Vek.li, âdeta, Meclis kürsüfünde bir uzun nutuk söylemış gibi yorgun düşmus,tü. Ben, bunu fırsat bıleıek: « Sana, bir meseleden bahsetrnck istıyorum > dedim. Lâkin. Şükrü Kayıı, şimdl. yalni7 yorgun değil. biraz da dalgın goıunuyordu. Bu sözümü ş,oyle bir cevabla karşıladı: o Bahçe soğuk. Üşüyeceksin. Içen gırehm.» İçerıye girince de, açmak lsted ğım bahsi onlemek için olacak« Sıhhatin nasıl' Bana her şevden önce ondan bahset» dedi. Ben ıçimden (Fesuphanallah) çekmtğe başlamıştım. Arkadaşımın kullanriığı taktıği anlamamazhkUn peleıek ona sıhhatim hakkında istediğı malumaü verdikten »onra: « Şımdi, beni dinle» dememe kalmadı Dışarıdan akseden bir takım motosıklet patırtılarile ikımiz bırden yerimızden ftrlayıp merdiven başına koştuk. Gazı geliyordİ Gazı gelnrştı. Beni. Sükru Kayanın ysnıbaşında görünce hayretle yÜ7ume baktı: « Vay, sen hâlâ burad» mısın?» dedi. Hiç beklemediğim bu sual karfis'nda oldukça şasırarak ve bır an içın ıki ay evvel yapmam muka rer olan Avrupa sevahatme henüz çıkmadığımı sandığına hükmederek: a Sevahatimden Ankarava bu sabah dondum efendım» dıye kekeledım. « Yok eanım, onu söylemek istemıyoruın. Tiran Elcıl ftıne tayin olunduğunu işitmiştım de » Bevrunrlen vurulnuşa dondum Kenrlimı tutamıyarak: B Ne münasebet, Paşam. Hem orada Ruşen Eşref var,» diye 19i ş?^pya cökmek ıstedırr.. Zaten. Gazi de pek cıddi gorunmuyordu: . Rüşen Atınaya g decek; dedi. Ot'iın yerine bız ancak en yakın bırini gönderemıtdan Gazi çıkagelmljtl? Hele Başvekil İsmet Paşanm bu saatte, burada Igi neydi? Hepslni anlamıştım. Yalnız, anlıyamadığım bir şey varsa, o da bencileyin bir adamcağııa: «Seni ftlân yere elçi göndermeğ», hattâ seni bir müddet buradan uzaklaştırmağa karsr vtrdik.» demek için Devlet Reisirıden Dahiliy» Veklüne kadar en ilerl Iktidar erkinının rol aldığı böyle kaçamaklı bir tertibe neden lüzum görülmüs olmasıydı. Millî Mücadelenin ilk yıllarmdanber. her emrine nasıl seve tevt itaat ettiğiml bllen Gazi, beni yamna çağırıp da «Art:k, bu kadro dedikodusundan bıktım usandım. Ya neşriyatını tatil et; yahud da dışanda blr vazlfe alarak çık git.» diyemez miydi? Şayed, doğrudan doğruya boyle bir tebliğde bulunmağa yüzü tutmuyorsa Atatürk. yaradıhşta sıkılgan denilecek kadar nazik bir iruındı bu kadarını bir başkası vantasil» baaa bildiremez miydl? Evet, mademkl, hem Tlran gibi bir yer» gönderilmek ruretile bir cezaya çarpılıyor, hem de kendi mecmuamı, kendi fikir orgaruml, tam kıvamına geldigi bir devresinde kendi elimle kapamak zorunda bırakılıyordum; benim için pek elira olan bu hadiseye bir şaka susü bir yârenlik çeşnisi vermek nedendi? Bunu, bir nevl (sadizm) e hamledemezdim. Ataturkiin asil kalbi boyle aş.ğı hislerin erişemıyeceği kadar yüksekti. t»met Paşa ile Şukrü Kaya ise o anda benden ziyade elemli görünüyorlardı .. Baş yaver CelSle geünce, 0, ftdeta kaçıp «aklanacsk bir yer arıyormu; g:bi tıkıntıdaydı. Gazi. bütün şuhluğuna rağrr.en bu rutuk havayı bir türlfi açamıyacağını «eıer mmez, bahsl kapamak ve küçük Ülküyii getirterek sahneyi değiştirmek lüzumunu duydu. Bir müddet bu yavru ile oyalanmağa ve bizi. onun talimli kedi hareketleril» gul duımeğe çalıştı. Ülkü, Gazinin ditlerme ürmanıyor, «ltın kordonunu çekıyor, saat ni, minimini avuçlannırı içinde bir top gıbi boplat:yor, kulağma yaklaştırıp dinliyor; derken büyügumsü bir sözle. ortaya. vaktinden ein'el olgun zekâsmın hava! fişeklerinden birini s tıveriyordu. Nafıle .. Bız, gene dalgın ve üzuntulu halımızden sıyrılamıyorduk. Gazi, sabırsızlanır gibi oldu: « Haydi gidelim» dedi. Birar sonra, onun mevkıbi önde tsmet Paşayla Dahiliye Vekilinin otomob'lleri »rkada Çankaya yolunu boyluyorduk. Şükrü Kaya. yanıbaşımda hep rusuyordu. Boylece Ba$vekilin kbşkü önüne kadar birbirimizle tek söz konuşmadık. tsrret Paşanm otomobili yoluna devam etmemiş. kendisi de bahçe kapısının eşığinde bizi bekler gibi ayakta duruyordu. Bunun üzerinedir k\ Şükrü Kaya dile gelm ; şti" Başvekil. bıze, galiba bir şey söylemek istiyor » Arabamızdan indik ve Ba?\'eki!e dogru gittik. Onun söylemek Istedigl sey. bana idi ve fu kısa dost nas ; hatinden ibaretti: « Seni müteesslr görüyorum. GSnlünü ferah tut. Politika hayatında pişkin olmak gerektir ve sakm. Gazinin emrine karşı geleyim, deme.» (•ArKası v«r) Neriman nereden para bulnyor? Avrupa gazetcleri eskl Mısır Kraliçesinin yaşayış tarzuu mu«unma olarak karjılıyorlar ( Öğretmen ve öğrenci köşesi I j Üniversitemizde test karaborsası Yazan: Eski Bir Öğretmen Bu gibi ahval karsısında yapılacak şey, ancak şu olabılir: İmtıhan sabahı, erkenden, imtihan heyetini teskil edecek öğretim üyeleri gelirler, oturup babemızdan gördügümüz gibi üç, beş soru tertiblerler ve onu 400 gence bildirirler. Onlar da bu sorulann cevabını yazarlar. Kopya etmek, bu gibi ahvalde hayli güçtür. Kâğıdlar okunup numaralan verilir. En çok not alan 50 gencin adı ilân olunur ve mesila böylece çözüimüş olur. Her halde bu tarz, çalınmış tesclerden daha salinı netıce verır. Gel de aniat!. Bu okuilar geJecek sene kendi binalanna gidecekmif. Orada yer bolmuj ve bu gıbi hılelere imkân kalmazmif!. İlerınin tedbiri, bugünun bozuklugunu giderir mi? 400 Un içindan parası olmayıp da o mahud 1.000 veya 1.500 lirayı vermiyen gencin hakkı ne olacak? tAllah, cümleye akıl, fikir ihsan buyursun> duasuıdan başka yapacak neytmiı var? * * * trfan hayatımızda yeni bir devrej e ginıuşe benziyoruz. Şaşılacak oyle olaylar karşısında kakyoruz ki, buna «hayret devri» demek yerinde sayılabilir. Olaylar ve alaylar... Işte bir tanesi: İstanbul Üniversitesine baglı Gczacı ve Dışçı okullarına oğrenci kabul edıîmek için yapılan «Test sınavları» nm suallerini bir şebeke, üç yıldır, imtıhanlardan dnce öğrenıyor ve bunlan 1.000 1500 liraya satlyormuf. Tıcaret fikrinln g«li$mesin« gflzel bır rrusal, değ.l rru? Camılerde yer, tıyatro ve sinemalrrda bilet karaborsası, hsta adaylarında altm kaçakçılığı derken ünıversitede test alım satımı!. Ne buyrulur?. G«nclerimııin velev küçük bir zurartsinde de olsa sermayesiz tıcaret bakımmdan dahiyane kurubnuş bir «irket!. Tabı!, ar dünyası değil, kâr dünyası 1 . Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, kimden gelirs» gelsm, para kazanmak!. Yalnız para kazanmak mı? Test usulünce yapılmış sınavları kaîanmak!. Bu hah, İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği, Rektörluğe haber vermis. Haber vermekle kalmami|, demiş ki: Beş daktilo makinesile bea sapirograf, günde 50 000 sahife basar. Bız, bu suallerı basabiliriz. Sıze yardım edelim, bu kötü isın önüne geçilsinl. Bu ikl okula bu yü 400 ögrend müracaat etmis ımis. Bunlardaa ancak 80 i ahnacakmıt> Pardon!. 80 de değil, 50 sı. Çunkü 30 kadar da yabancı talebe gelecekmiş. Hem de testsizl. O da niçin, doğrusu, «nlayaraadım. Memleketın kendi çocuklanna. sekizde bır yer bulan bır ünıversite, nasıl ecnebi talebe kakul eder? Bu kadar büyük bir nidbetle kapılanhı dışarıya açmağa salâhıyetlı midır? Bizim yabancı memleketlere gönderdiğimiz genclen yabancı universiteler nasıl zorlukla alırlar, bilmiyen var mıdır? A'rıca bunlara hususl mtıamele nıçin? Bütün bu sorulan mantıklı bir kfta halletmekten âcizdir. Fakat akhmızın tam acz» düstüğü nokta, bundan da ilendedir. Suallerinin çalındığı biline bihne imtıhan yapılır mı? Boyle bir imtihana dayatıılarak istenilen vasıfta taleb* kabul edildığine inanılır mı? Gencliği hileli imtihana alıgtırmakla terbiy» etmek, yükrek oğretime başlangıç olabılir mı? Ve dahi, v» dahll. olarak verdiler. Fakat bütOu o « kaleleri, bütün yazdıklan bir «eri halinde neşretiilmelidlr. Hükum*tin bastığı pullar, ilim mercileun» bu ihtiyaa duyuracak oıursa en büyük bir iyiliğe sebeb olacakür. * * * Suna Kan SöEÜm yanlış anîaşılmasın: Fut* bolcularunız birinci gelmesın. >rüreşçılerımiz cıhan şampıyonu ol« masın, guzellerunu dunya giı.'.cıl secılmesınler, demıyorum. D.,>orum kı, sade bu sshalardaki beşanlarla medenl âleırıde tanın' ~& yetraez, dığer alanlarda da ker.ciımizi göstermemiz lâzımdır. Yalaa mı? Bir Avni, bir Selirtı, Pa. .3i« Türk rassamınm oradakl rr.es *.daşlarıle boy ölçüşebüeceğini ı"at etmekle bir dıplomattan daha ı S bizi o çevrey» tanıtmışlardır. D p lomat dedim d« Amerika Har.c v* Bakanı (Isminin yazıhşını unuttum. tabıî kim olduğu anlaşılmıstır) dünyayı dolaşüktan sonra dokuzlar konferansı için Londra"ya gelmij. Uçaktan inerken büyük bir kalabalık görmüş. Bunlan kendi için gelrn:ş sanıp da bir hataym düşmemesi için karşılayanlardaa biri, bu genclerin şarkıcı bir artis» ti lstikbale geldiklerini sSylemi». Lâf değil, Amerika Birleşik D e v letlerinin Hariciye Bakanı! Am* karşılayıcılan kendi gibi üç be» diplomatl. Dünya gezitini uçağl bizzat idare ederek yapsaydı karf»« layanlan elbette daha çok oiurdu. Yerinde bir kacfir bilme N«riman ve Faruk saadet günlerinde E*ki Mısır Kraliçesi Nerimenın Avrupa seyahati dedıkodulara yol açmıstır. Sabık Mısır Kralı Faruktan resmen ayrıLmıs ve bır doklorla evlenmif olan Nerımanm Kahıreden Avrupaya gelişini bır Frans u gazetesi »oyle anlatmakudır: t Kahireden gelen uçaktan inen Nerimazun üzerinde son derece kıymetli vızon bir kürk vardı. Yarunda .annesi Asıle Sadık Hanım ile hususl sekreteri Violett» MahmudGroux da vardı. Nerimanın çok sevdıği ıki köpeği de getirılmijtı. Eski Mısır Kralıçesınin 15 bavu!u dıkkatle Kphire uçaŞından Indirildi ve kısa zaman sonra Cenevreye gidecek uçağa alındı Neriman. arme^i, sekreterı, kbpekleri de bu uçağa bınerek isviçrpye gittıler » Eski Mısır Kraliçesinın Isviçreye vaıışıtıdan da bahseden gazeteciler şunları ilâve etmektedirler: « Eski Mısır Kralıçesi ile maiyetı büyuk bir otomobille Cenevreden Lozana gittiler ve orada gölün kenarındaki Avrupanın en 'üks otellerinden (Beaurivage) a indiler!» **• MUKEMMEL BİR DİŞ MACUNUNUN 1 En sal iplidai maddelerden yapılması, 2 Ağızda güzel bir tai ve koku bırakması, 3 Dişlerin minesini temizleyip inci gibi parlafması. 4 • Dış etlerini iahnş efmemes». 5Ağızdaki zararlı mtkroplan yok etmesi. V Bütün bu şartlorı a 5 Güzel Sanatlar Akademisinde yeni ders yıh başladı Guzel Sanatlar Akademısi. dun u b a h okulda 3ıpılan bir torenl muteakıb 1°"1 1>>"5 APT* y ı l i m hslainıştır Fizik âletleri sergisi dün açıldı Turk Fizik Dernegı tarsfından Istanbul Ünlvvsıtesl Fen Fakultesi Fizik Fnstltüsü salonlarında ha7il«nmi5 olan •F:zık âle'len sergisi» dun saat 16 da torpn'e acılmıstır. Muhtelıf Flîik âletleri ve bu arada Oniversıtede venl kurulacak Atom Eistitu<;üne aid Sıklotron te=isatının mıketml Ihtlv» eden rergt büyuk bir Mika toplamıştır. Sergi 1S gun müddeU» «çık kalacaktır | RADYOLiN de bu'abilirsiniz. JUçam\\ Bütün bunlar çok güzel «nw . Bu para nereJen gehyor? Eski Mısır Kraliçesi, eski debdebe ile Avrupada nasıl seyahat edebıhyor? Nasıl annesini, hususi sekreterini, 15 bamlunu, kopeklerinı uçakla teyahate çıkarabılıyor? Nerimanın şundiki kocasının zengln olmadığı bilinmektedır. El Nakıb adındasi bu doktorun ortalama olarak ayda 500 Türk lirası kazandığını hatırlatanlar bu para ile böyle Avrupa jeyahatlerine çıkılamıyacağıtu da haklı olarak ileri sürüyorlar. Bu sebebledir ki şu sual <>orul> maktadır: « Nerimana bu para nereden geliyor? » Eski Mısır Kr^lı Faruktan geliyor, diyorlar. Esasen Nen."narnn son Avrupa seyahatinuı de Faruk tarafından tertib edildığine dair ortada şavialar dolaşm.ıktadır. Bun lar ne dereceye kadar doğrudur? Nerimanm Brr>e"; Taris hava alanında etrafını saran gazetecılere şöyle demiştir: « Kızım birden hastalandl, bu seyahati vapmak lüzurmı hi^sedildi Kendısini Lozanda klinikte pro! fesör Rochst tedavi edecektir. Ona gidivonız Eğer icab ederss orada yatacaktır'» Fakat eski M'sır Krallçesinln annesi. kızının gebe OIUD olmadığım ! açıklamamış, yeni kocasından ayrılmata hazırlandıgına dair haberlerı de işıtmemrTİ'ktPn ffelristir. Çunkü bir müddettenberi NeriI manm doktor El NoV'Vı *'^ nn'pcg madığı ve boşanmaja karar rerdikleri soylenmektedir. Hattfi bir çok Mısır gazeteleri bundan bahsetmıflerdir. Neriman, eski Mısır Kralı Faruktan boşanmak için Kahireye gitnuştı. Acaba dıyorltr. şimdi de kocası doktordnn bos=tmmk icin mi Avrupaya geliyor? Buna pek ihtioıal verilmemektedir. Diğer taraftan halen ltalyada bulunan eski Mısır Kralının hustul sekreteri. eski Kralicenin boiki oglunu gormek isteyeceğini. Faruğun böyle bir taleb karsısında knlırsa ne vapacağını henüz kararlaştırmad'eını anlatmıştır. Nerimanm, Fanığun yanında kalan küçük ç o c ı ğunu gdrmek için de bu «nt Avruoa seyahatine kalkıştığım söyleyenler vardır. Fakat en fazla fizerinde durulin sual şudur: « Neriman, bu parayı nereden buluyor?» Eski kocası Faruğun kendisine bir şeyler bırakmadığını ilAn etmişti. Şımdikı kocası da ayda 500 Türk ürasından fazla para knzanmıyor. Bu vazıvette Nenman, eski günlerinde olduğu gibi, kraliçe tavırlan ile nasıl Avrupada seyahate ;ücabiliyor? Avrupa gazetelerin* gört, ortada bir aNeriman muamması» vardır. ^ Hami S. t uzatü... Ujak aldı v« cebinde Eakladı. Şimdi git artık. Peki hammefendl. Uşak kapıya yaklaçınot çajırdı: Ahmed! Efendim. Sakın şimdi kimseye bir jey söyleme. Hattâ Ekrem bey gelse bile gene bir şey söyleme! Sovlemem efendim. tkisinın de şajkın, mütereddid hallerı vardı. Gene adam dışan çıkh. Leylâ biraz bekledi. Sonra hızla kapıyı açarak Gulün odasma doğru koşmağa başladı... Acaba Gül odasmda mıydı? Her halde... Bu saatlerde istirahat eder, süslenirdi .. Hıç tereddüd etmeden birden kapıyı açtı, içeri girdı. Gül, tuvalet masasınm önünde idi Yerinden nrladı. Hiddeüe Leylâya bakarak: Çıldırdın mı? diye Le.vlâ da saşaladı. Galiba .. dedi. bağırdı. Ekimin 26 sında ölumünün 30 uncu yıldönümü olan Ziya Gökalp'ı anmak üzere Posta idaremiz üç kıymetli bir pul serisi hazırlamış; 30, 20, 15 kurus olmak üzere. Tirajlan 100, 150, 200 bia. Ne kadar sevindik, ne kadar ferah duyduk. Bu memleket ve bu millet için düşünmüş, yazmış, yaşamış insanlanmın anmak, onlan unutmamak, o dereceda alışılmamış olmalı kl, Ziya merhumun hâtırasına gösterilen bu Bu böyle!. Onun için Suna Kan saygı bizi bu kadar sevindirsint k m m ı n n İsviçrede milletlerarast Esasen işin aslı da öyle değil mi? açılan keman yanşmasında birind Kadir bilen hükumeti candan olusu mühimdir. Kolay dei\l, tebrik ederız. İlkönce bu iş ki dünyanın ddrt köşesinden gel^i| min akluıa geldıyse bin yaşasın!. keTTîsr,cılar içinde birinci olup çıltZiya Gökalp, Tanzımattan bu ya mak büvük iştlr. Er mevdamr"ia na gelip geçmiş fikir adamlartnın bir Türk kızının bu başarısını haen sistemlisi, fikirlerıni sıyasi ıkti raretle alkışlayalım. Daha nıce r'"» dara kabul ettirmede en rnahiri. altın madalyalar alsın. MillerİTil, Türk milliyetçiliğinin birbirine zıd ruttuğu güç meslekte, istidadıru fc'r unsurlan bir araya getirerek onu an durdurmadan çaiışarak, bfl'ün herkesin anlayacağı şekle en iyi dunyaya tanıtsm. Kolumuz, bacasokanıdır. Para sevmez, mevkl ih ğnıız ve keseTiiz kadar kafam'z v« tırasından uzak Ziya Gokalp, aynı pSnlümüzün de ku\netli oldu" r x zaman da bir ahlâk kahramanıdır. âl«me göstermege mecbur değil miZiya Bey rahmetlı Fıkret gıbi halk viz? tan uzak kalmadı, ona yukandan bakmadı. Kalabalıga indi. Fakat Yiiksek DenizciMk Okuluna kalabalığm, devrinde yüzen kötürağbet çok az lüklcrine bulasmadı. Temiz öldU. YUksak Deruzcüik Okuluna bu yıl y»Ziya Gökalp, Garba gltmeml|ti. pılan Sfrencl müracaaM 71 dır. Okulun, GHvert». M^k'ne ve Llmancıhk bölüFakat Garbı ayağına getırmeğe mıı mütıı ıld knntenjanı 75 tır. vaffak oldu. Avrupa üniversite>Okula kartı a.akanın gittlkf* azal» rinden bovlan kadar diploma alıp m^kta cHuğu tubıt edildığinden okul ySretmelıJlrrin değiştirilmesi. Dçni7«lda yobaz kalmışlan gördükçe onun lik Barkasma devr! clbl bazı yenılikler erdiği bu olgunlu|a ha>Tan olma duşunUlmektedtr Durum, okulun b??h mak mümkün değildir. Şüphesîz, od\jju Munnkalat Vckâlctl ne Dent1 fikirlerinin eskiyen, dökülen ta cıllk B^nkası arisırc ? tmelcnmnV'pjlT! raflan vardır. Fakat sisterrinin Tanmmı§ motör profe«örii zü, hâlâ yaşamaktadır. O da cemlF. Schmidt şehrimize geHyor yetin baslıbaşına bir realite ve milAlman Aıchcn Teknik Ünlversite=nln let bütününün medeniyet toplulu dunyaca tamnmıj motör profesörü T. ğu içinde kendine hâs bir varlık Schmidt 19 ekımd* Ankara vapuru 11» Prol. Schmıdt oldugudur. Ziya Bey. bir adam na jehrimız» fclecektlr. Teknıs Ünuersite Maklne Fakultesmin sıl hem tngiliz, hem Fransız, hem davethsl olarak 4 ay kadftr şehrünlzda ttalyan olamazsa bir millet de hem kalacak ve mubteUf dertln v* konfeşarkU, h»m garblı olamaz, derdı. ranslar vererek memleketimlza'e motör Imıll m«sel«l«rind» Mmınerler ytp»Onun bu apaçık kanaatini hâlâ an caktır. Alman motöı sanıyiınd* buyük lamıyaolanmız var. bir rolü olan profesör benzin ve Dlzel motürleri »ahasında mUhlm kesiflerd» Eserlerl bugün bil» tam bir külli buluntnus v bHhassa motörlerdekl yanyat halinde basılmış değildir. Hu ma mevzularında dUnya capında tanıng susl teşebbüsler, bir kısmını kitab mıstır. «tl MHIKIVET» in Tefrikası:*O A.DA.M GIRDI\ Galiba adamda aynı tesiri yaptı. Biubütün çıldıraı. Ağzı köpürerek bağırmağa başladı. Ne demek mı ıstiyorum? S e nin b.r piç olduğunu' Yani anamn orospuluğunddn dunyaya geldıçını, benimle h'ç bir alâkan olnuıdığını1 Ne yapmak mı istıyorum? Dt'hol seni evlâdhktan reddetmek. bes par^sız so'<aşa atmak! Gül biraz daha dik bır sesle: H ' i ı . vSD mrfzsınız! «ledı. O'örürsün bak vspabihr miyim yapa^n37 mıyım? Kız yah?rmı\oıdu. Her halde yaiva^manır, luzumsuz oldutunıı amam.stj Garib değil mi, piçl.ğine de şa^rr.err.15 gibi jdi . Adam kıza büsbutüi yaklasarfk: tyl dirle 1 dedi Seni beş parasız b rjtmpfe ;çj n ne iâzımsa yapacfic n.' Hic bır şev^en çekınmıyereğim' Ki'im olmadıöna dj'r eİTmrV biı m p ktub var Ananm rlus tıınun vs7i'iL'ı nv»ktub' Ş c( hıdim oe vsr Amt daha olmaz>=a bütun paı.Tmı sağlıeımda veririm Hay 1 müesseselerme verırım gsrp de ssna beş para hırakmam Yarın avukatımla ve senin ni^anhnla konujaccğım! Ne derr.ek iîtediğuni iyice arUdm rr.ı? Ayağa kalktı. adama doğru bir adım attr Anarr.ın acısını, hayır. sade anamm acısını değ'l, bütün acılarmızı benden çıkaıacaksımz. Anlıyorum, sıze yalvarsam da, ne yap sam bımdan vazgeçmıveceksmiz! Hayır, h.ç bir şey için bundan vazseçrmem' Gene bakışıyorlardı. Yârebbi bırbirlennı ne Kadar iyi anlıyorlar ve ne kadar nefret edıyoılardı. Adam devam etti Omı umde ılk defa anan beni c'dattı ve dolandı:c.ı. B liyor muSUP ben bu parayı nasıl mücedele ıe nasıl dıd:nerek kazancım? Bütü bunlan bir orospu beni aldatsın. bütün kazand^lanmı piçıne bıtfıkavm dıve rri vaptım'' Si"in li7ini7 olmadığ'ma e Gül, zembereğlne basıimış. gibi beklerdi Sen de... Çıkm dışan, ça1 fırhyor, iki büklüm oluyor, adamm buk defolun1 Çabuk diyorum! bastonu tutan eline kapanıyor, yalKudurmuş gibiydi. Gülle dışan varıvor. fı^adık Işte o zaman her halde Ben size ne vaptım, benim ne hatırlarsınız sizinle karşılaştık. Gül günahım var? Ne olur nışanlıma b o y n u m a ^^j.^ kulağıma: <rKusöylemeyin! Yalvarırım bir müddet z u m k l m s e y e b i r ş e y s ö y l e m e B e l . gizli rutun. Ne olur bırakm evle k j v a z g e ç e r g d e d l B e n d e ( / ş e y Yaıan PElHtHAN ZORLt nevim tsterseniz mırasınızdan mah yemın ettım, S o y l e m l y e c e ğ i m e dair gidelim. Ama ne luzura var Sevgili rum edin ama her şeyi eHmden al y a n a k ] a r l m d a n ö p t ü . baban yazmış; Babanın kiın oldu maya ne hakkmız var? j Fakat bunun bıraz evveli var. Canavar. kızı itiyor. ğunu öğrenmek istemiyor musuu? | Beyefendinin odasmdan çıktıgımız Gül, diyor. Bırak şu maskara ı da kdseyı donmeden Ahmedin sizin Yoksa bıliyor musun? lığı! Biraz evvelki halin spna da kapıya vurduğunu. sizı çağırdığıru Nerden bıleyım. Yeğenim Faruk! Hatırlar mı ha yakışıyordu Şu yalvarışınla, ri ' duj duk Gül beni kolumdan çekevakâr halmle anana öyle benzec'in rek: sır. •> ki... O da benden nefret eder, çir, Hiç hatırlamam. I Dur biraz, bu halde görünmi| Çıldıracak gibi oluyorum. Gül kinliğimden tiksınir, ama yuzüme I yeüm, dedi. niçin şaşmıyor, nasıl isyan etmı gülerdi. Sen de tâ küçücüklüğünde j Ve bu suretle sizinle Ahmedin yordu 0 Yoksa bıliyor muydu? Na benim çirkinliğimden ürktün, tiksı! bılir imkSn yok. Faruğu sahi sindin utandın! Bana yana;mak i? dkonuştuklannızı, yani Gül de, ben e c l ? e k sepe;r.:n içinde zehir olden hiç hatırlamaz mı? Oldüğünde temezdın, daha arcak üç yaşlarmda .nu duvduk... Ben. duyduğubirçocuktun. Bir gün «Istemiyorum üç vaşında idı... Uç yaşındaki bir zaman buna hiç de ehemmiyet kız çocuSu. kendisini çok seven. | onu, o çok çirkin... O benim ba! b.,m detil. Korkuyorum ondan, gö vermemiştim. Başım öyl» sersen I her gelışinde bir yığm hediye getij len yakışıkh adamı hatırlama* mı'' |türme beni onun yamna!» diye da gibiydi kı... Fakat sonra... Hattâ HER YOLCU YİVECEĞİNİ DÜŞÜNMEYE Nicin j dına yalvardıSını, ağladığını duy beyefendi zehirlenraedon evvel bıle tıyorsun? geldin odama? Ne ls, Resimierinden de mi tanımıyor? | Gule bakıyoyrum. O gözlerini muştum. Demek sen tâ o zaman his {{ aklıma i geldi, ürktum! Hatırlar mış Leylâ hayretle Güle bakıyordu. dk l ıSadeddın Beyin elmdeki kâğıda dık setmişsin' Benden tiksindin .. Sade s » " 2 s i z e dokmenızı soylemışüm Kafasmda hep aynı duşüneeler tck ( p p ç y g j saklamıştınız. Fakat para kopaımak için yüzüme güler j S i z d e ^utuya saklamıştınız Faka r.rianıyordu. «Mümkün mü? Çok din .. Param' Köpekİer hepiniz sa 'daha 0 zaman iş ısten geçmiş Gül rnü'hış' Na^ıl yajtebildi?» İ dh zehri çoktan çalmıştı!. Zehirden de paramı istediniz benim! Gü! sabırsızlanmıştı: ııbu çalmıştı. Bizden Birden sendeledi. Yuvarlanaeak , e v v e l d e Eğer hasta isen çok rıca ej dive kcrktum. Gül yerirden kıpır ayrılır avrılmaz bevefendinin ot'n derim başka kapıya git. Her v.loe dsmadan bakıyordu Adam basto , s ı n a ddnmuç, onu bavaın bulmus butün yaptıklarından sonrs senin nuna dayanarak muvazeresinı te j v e elnHekı mektubu almış. yok et derdıni ben çekecek değılıml m şti Ama bununla is bıtmıyordu. min etti O da kıza bakarak: Leylâ yavajça: Pelu hdnımefendı, dedi. Umidîenme ö!niyeceS:m' de(Arkası var) Leylâ, içi istemiyormu5 gibi zardi. Her halde anan da ölümümü miş... Oyle bir bakışı var ki! Gene dönııyorvun. Adam da gene gülüyor. Şu kâğıdı elimden alabilmek için neler yapabihısin değil mı? dı1 T?Hiî emmîrn R'ira 'ftı de e yor. Ama nafile yavrum hem neye . mins n' Eğe: benım kızım olsay yarar1. Harlı artık sız çekılm yadın nımdan Şımdi nisanlını çajırıp koI Bcuık hnfuk «üldü nuşrtrağım. Avukatım gelince de I Gül. isterseo aynanıo önüne onunla meseleyi halledeceğim!