Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rns CUMHURİYlffc *»ı Merahh Resimler Gizli hislerimizin elinde oyuncağız Bolo Paşa Vak'ası Derleyen: H. Bilgiç Tazan: P. GOHDEADS f 13 1 Çevlren: MAZHAR KUWT İMLİ ROMANMZ SİYAH Yİ \ MODA OLUYOR lngiliı terzilerinin fazlasile »iyah yün kullanmakta oldukları görülmektedir. Son hafta rarfında tertiblenen müteaddid defilede bu husus bilhassa nazarı dikkati çekmistir. Yukarıdaki resimde, Londranın tanınmıs terzilerinden birl tarafmdan hazırlanmıs olan «siyah gül» adındaki elbise görülmektedir. Kollard» yenilik vardır ve ayni zamanda ta mamile siyah olan elbisenin üzerinde yalnız beyaz bir gül bulunmaktadır ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR Nikroblar âlemi ve 320 biıt defa büyülten elektro mikroskop Bir damla luda yaşıyan canlı âlem Mikrob tarlalan Yumurtaya yapılan ameliyat bombası kadar tehlikeli bir kavanoz Bir milime trenin 300 binde biri küçüklüğündeki Atom mahluklar Röportajı Mikroblar llçmirJn kâşifi Pasteur bugiin hayatta olup da, ilira dünyasına araladığı kapıdan içeri bakabilseydi, kendi de şaşakalırdı. Büyük ilim ad.imı, beşeriyeti saran bir çok hastahkların, gözle görülemiyecek derecede küçük mahluklar tarafmdan meydana getirildigi hakkındaki meşhur tezini ortaya attığı zaman elde ne mikroskop, ne de elektromikroskop vardı. O lamandan bu yana ilim ve fen saha«ında büyük hamleler oldu. Yenl yeni bir çok fikirler ve icadlar ortaya döküldü. Fakat Pasteur o zaman bir takım kimyevî muamelelerle tezini ispat edememi» olsaydı, bugün artık, yüzlerce, binlerc» çefidlerile, meydana getirdikleri hastalık gösterdıkleri âraz, hattâ şekil ve biçimlerile malum olan mikrob ve virüsler belki de daha unın taman meçhul kalacaktı. Yapan: Atıf Sakar Ağızdan kaçan bir kelime ile, ifsde etmek istediği bir fikrin tam tersini »öylemek, kimin başından geçmemiştir. Hararetli bir konuşma sırasında, yahud mühim bir münakaşa esnasında, o yanlış kelime, sözlerimizin arasına karışıverir. Önce, kırdığımız pottan utanırız, sonra nasıl olup da lisanımızı idare edemediğünize şaşarız. O hangi esrarengiz beyin mekanizmasıdır ki, bize söylemek ist*digimiz seyin tam aksini söyletmiştir? Dil »ürçmesi, konusanm elinde olnuyan bir ânzadır. En büyük hatibler, halk karsısında konuşmağa ahşık kimseler bUe bu kusurdan âzade değildirler. Fransız Mebusan Meclisinde, reislerden birinin, buhranh bir gün «celseyi açıyorum» diyeceği yerde «celseyi kapıyorum» dediği meşhurdur. Raimu gibi büyük bir aktör, çevirmekte olduğu bir filmde, üsrüste sekiz defa hataya düşmüş, dili sürç müştü. Filmin bir yerinde «Bu akşam, saat sekizde, Maxim's'de buluşahm» demesi icab ediyordu. Fakat her seferinde de, Maxim's yerine Fargut's diyordu. Parisin bu iki büyük lokantasını, isimleri birbirine hiç de benzemediği halde kanştıran Raimu, çahne çevrilip bittikten sonra, bu dil sürçmesi hâdisesini sahne vâzıına şöyle izah etmişti: Bu herhalde eski bir izzıti nefis yarasmdan ileri geliyor. Yirmi yaşmda iken. Maxim'se yemeğe davet etiğim bir genc kadmdan on Lui sltını ödünc aJıp hesab görmek zorunda kalmış, çok utannıştım. Şimdi Fauguet'sye devam ediyorum, yemeğimi orada rahat yiyebilij orum. Meşhur bir doktorun kızı bir gün ağlaya ağlaya babasmm evine gel mis, henüz bir senelik evli olduğu halde, kocasından ayrılmak istediğini söylemişti. Kızının, kocasını çok sevdiğini bilen doktor bu anlaşmazlığın bir vehim den ibaret olduğunu anlamıştı. Fakat verdiği bütün nasihatler boşa gitti. Kız, kocasından aynlmakta ısrar ediyor. hiç bir nasihat kabul etmiycr, kocasını sevmediğiıii «öylüyordu. Nihayet, babası kızı tendi haline bıraktı. Lâkin aradan bir kaç gün geçtikten sonra bir şeye dikkat etti. Kız, bilhassa bir işle meşgulken veya dalgın olduğu zaman, mınltı halind» söylediği şarkılar arasında, bir tanesini mütemsdiyen tekrarhyordu. Bu, Maiam Butteıfly'in. deniz kenarına oturup kocasının avdetini eözlerken söy'ediği şarkı idi. Doktorun kızı, içindeki ümidi ve arzuyu, farkma varmadsn dudaklanndan dökülen bu söz!erle ifade ediyordu. Elimizde olmadan yaptığımız hareketlerin kökü, tahteşşuur dediîimiz geniş hazinededir. Arzularımızı, en.el!erimizi. ^izli temayülîen nizi, hulâsa cesaret edemediğitniz. kendi kendimize ıtiroftan çekindi^imiz şeyleri kendi şahsiyetimiz. sanki bizimle aiay ediyormuş gibi, bu hazineden çıkarıp, kendi dılimizle bize sövletir. Aklımızın yapmamağa karar verdiği bir şeyi, tahteşşvıurumuz bize bazan sözle değil, günielık işlîrdeki mutad hareketlerunizle de yaptırtır. Büyük bir sirıema prodüktöıü, çevirmekte oldukları filmi nasıl bir tesadüfe borclu oldukhrnı, teVnisyenîerir.e şöyle anlatmıştı: Bu protiüktor, bir zıyafette, ecnebi bir {ilm clağ.tıcısı ile tanışrruş, adam kendisine bir takım pıojalslerinden bahsetmiş. prodüktörü bu proje!ere ortak etmek istemış'i. Prodüktör, bu projeleri, gerçekleşmesi imkânsız derecede fazla güzel bulduğu için texlife yanaşmak istemiyordu. Nihayet, çaresiz kaldı, adamın verdiği randevuyu kabul etti Lâkin, gün i gelınce randevuya gitmemcğe karar vermişti. Film dağıtıcısı, gayît dürüst, gayet namuslu bir iş adamıydı. Prodüktör, buna rağmen randevuya gitmemek karsrı vermiş olmasma üzülüyordu. Bir parça dolaşıp hava almak, zihnini toparlayıp sükunet bulmak üzere arabasma atladı, ormana doğru yola çıktı Mikrob ve virüs deyince birçoklarımızın bu küçük yaradılışlar •hakkındaki bilgimiz çok basittiı. Halbuki gözle farkedilemiyecek ulan bu mahluklann hayatları çok enteresandır. Bunlarm içinde bir milimetrenin 250300 binde biri kadar küçük mahluklar bulunduğunu ve bunların bünyelerinde de onlarm hayatlarma düzen veren onlarP t n d i k Bakteriyoloji Enstitüsünün mütehassıs veterinerlerl, dan çok daha küçük canlılar mevmüdürleri Osman Büyükkaya lle bir arada cud olduğunu söylersek buna hayHayretten donakaldım: Binlerce Bu lâboratuarda en ziyade alâtıa diklerimden biraz daha büyükçe ret etmemek kabil mi? tüp. Üzerlerinde tarihleri yazılı yu çekici bir şey de, bir yumurtaya bir cihaz geliyordu. Halbuki bu * * * murtalar, civciv makineleri. şişel^r yapılan ameliyat oldu: Osman Bü modern âletı gördükten sonra yaBende bu merak bir gazete. hava içinde beyaz fareler, koboylar, ce yükkaya, civciv makinesinden is nıldığımı anladım. Bir odanm büdisinden doğdu: Pendikteki Bakte şidli mahluklar, ilk defa gördüğüm tenilen evsafta bir yumurta aldı. yük bir kısmını kaplıyan elektroriyoloji Enstitüsüne 320 bin def a âletler. Hususî tertibath bir ışık altında mikroskop çeşidli teferruatile o büyülten bir elektromikroskop Üzerlerinde beyaz gömleklerini yumurtadaki kar. dijnarlarını da kadar komplike bir makine ki, bugeldiğini okuduğum zaman fennin giymiş mütehassıs veterinerler, lü işaret etti: Gördük. Sonra, »aatçi nu çalıstırmak ve randıman alabilbu son icadile; kendi cüsselerinden zumlu ası ve seromları elde etmek makineleri kadar hassas bir âlette mek için mutlaka bir kurs görmek milyonlarca defa büyüklüğündeki için durmadan mikrob ekiyorlardı. yumurtanın dış kabuğundan itina lâzım. Nitekim, Enstitüdeki yerine insanları, hayvanlan çok kısa bir Ne garib gayret değil mi? ile bir kapak açtı ve ve mikroblan montaj edildikten sonra mütehassıs zamanda yere vurarak öteki dünveterinerlerimiz de uzunca bir kur Daha doğusu öyle görünüyor. dış kabuk ile hemen altmdaki ince Bilirsiniz ki iyi tomobil kulyaya göçerten mahlukları gözümsa tâbi tutulmuşlar. 320 bin defa Öldürülmesi, yok edilmesi lâzım le görmek ve bir fikir edinmek isbüyültme hakkmda okuyuculanma lanırım, diyoriu. İnanmazsınız, şegelen bu tehlikeli mahlukların yatemiştim. Bazı arkadaşlar merakıbir fikir verebilmek için ju basit hirden ç:kar çıkmaz, şaşalamağa şatılması için bu itina insana tuhaf başladım. Vitesleri biribrine ':arışmı güldüler, içlerinden biri de: misah vereyim: geliyor. Enstitünün müdür muavir.i tırıyordum. Önüm sıra giden bir a Yahu, dedi. su şehirde, içimizDr Ahmed Özsoy hayretimi farketBir tek saç telini bütün kalınhğil • ra'oaya azkaldı bindiriyordum. Ode yaşıyan, aramıza karışan ıki miş olacak ki izah ediyor: elektromikroskop altında tetkık tomobilim adeta at gibi kasılıyorayaklı, iki elli mikroblan hergün etmek mümkün olsa, beher kıl bir du. Bir aralık, bir de baktım kı Ne çare ki üzerinde yürünecek seyretmek sana yetmiyor mu? kaç metre kutrunda kocaman bir mihanikî bir refleks beni azar azar: yol budur. Mikrob ve virüslerin Yanlış da değil, ama, bunları fiil doğurduğu tehlikeyi bertaraf etboru gibi görünebilir. İşte bu saye orman yolundan çevirmiş, o film ve hareketlerile ne de olsa az çok mek için canlı mikroblar zararsız dedir ki bir milimetrenin 300 binde dağıtıcısı ile randevumuz olan yere tanıyoruz. Beıikiler öyle değil. biri kadar virüsler elektromikros doğru sevketmişti. Ellerim, ayakhale getiriliyor, aşı ve seromlar /Enstitünün müdürü Osman Bü bunlardan imal ediliyor. kop altında bir nohud cesametinde yükkayaya bu merakımı anlatınca büyütüierek tetkik edilmektedir. i larım. bütün vücudüm, mucizemsi Dr. Ahmed Özsoy. önünde durbir tesirle, yapılması gereken haregayet tabiî karşıladı: Elektromikroskop nakkında mü ketin ne olduğunu kendil°ıi sezduğumuz büyük bir cam kavanozu ^ Siz birinci değilsiniz, dedı. gösterdi: tehassıs veteriner Salâhaddin Gür mişler, aklımın, hötalı olarak, y*oÖyle zannedivorum ki sonuncu da Kirk, o kadar çeşidli ve teknik ma mamağa ksrar verdiği bir işi bana Mikroblann da sevdiği Bldalar olmıyacaksınız. Eiektro mikroskop vardır, dedi. Bunların bazıları et lumat verdi ki deâme mütehsssısın yaptırmışlardı. Aklım hatalı idi, Enstıtüye getirilip monte edıldikten »uyundan hoşlanır. İçlerinde yumur bile anlamakta güçlük çekereği bu çünkü o iş adamile yaptığım anlaşsonra münferid olarak ve gruplar taya bayılanlar vardır Bazıları mevzulardan itiraf edevim, ben bir ma meslek hayarsmın en kârlı anhslinde, yüzlerce. talebe, profesör. sütte veya ette çabuk ürer . Biz şey hatırlamıyorum. Sonunda o da. laşması oldu. ilim adamları ve mrrakhlar geüp bunların nevilerine göre hangi vakafamdan ziyade gözüme hitab Zaman zaman, hareketlerimizi bu modern âletle tetkiklerde bulun satta ürediklerini etmenin daha pratik olacağına inan kontrol kabiliyetini kaybettiğimiz bildiğimizdcn dular. meraklannı izale ederek bu Kizumlu aşı ve seromları elde etdı ve mikroskopun başına geçtik muhakkaktır. Sık sık müşahede ersdan »ynldılar. Fakat Enstitümi.2 mek için her mikrobu ve virüsü Benim bütün arzum, kâinatın ku dilmiştir ki, bir ev hanımı, büyük de bir gazeteciyi alâkadar edecek scvdiği gıdaUr üzeı'.ndj besler ve ruluşundanberi yüz binlerce hay bir ziyafet venneğe hazırlandığı daha bir çok şeyler de görebilirsi bol bol yetiştiririz. İşte bu kavanoz vanı öldüren, bir çok ilim adamlaniz. Vaktiniz var mı? nnı tecrübeler sırasında kurbsn etsuyu ile besler.en mikroblarla do Mütehassıs veteriner Dr. Ahmed eden şu menhus ruam mikrobLinu roskoplarla da bir damla suda bir ludur. Evet, dedim .Sizin? Özsoy, şap hastahğı üzerinde görebilmekti. Fakat mümkün ol canlılar âlemi seyrettik. Daha sonSaatine baktı. Bir an düşündü Önümüzde duran bu kavanoz^ arastırmalai' yaparken madı. Dünyanın bir çok nraştırma ra, enstitünün kütübhanesi, konSonra, veıecefci izahatı kavrsyın sdeta korku ıle baktım; bir atom ferans salonu. fotograflıanesî. matkavnyamıyacağımj, daha doğrusu bombası kadar tehlikeli bir şeydi zar aıasına zeıketti. Simdi kirabilir müesse^elerinde oldugu gibi bizım baası ve çeşidli tesisleri görüldü. ensütüde rie ruam üzerinde çalışzahmetinin boşa eidip ?ittniv»c*einı bu: ne kadar çoğalmıjflardır. malar şimdilik memnu. Onun yeri Burası hakikaten millctlerarası ölanlaraak ister gibı yürüme dikkat Bütün bir orduyu yoketmeğe ne en az o kadar tehlikeli bir çok çüde büyük bir kıymet ifade ede* * * liee baktı, müsbet kanaate varmış yeter değil mi? mikrob ve onhrdan dsha küçük o cek hale gelmif muktedir ellerde bir insan halilet Estitüyü ziyaretimdcn asıl mak lan vhüsleri kandaki pıhtılaşnayı durmadan da inkişaf ediyor. Osman Büyükkaya gülerek: fluyrun gürelim, dedl. sad elektromikroskop idi. Tahmin ederim, dedi. Enstitüden aynlırken, mikroblar temin eden Tromboîitleri gördük. * * * Bu v» bu mikroskopun monte t Hem de bütün vuzuhile... BunJsrı sorıra, sırasil* fcraştırma, âlemine o kadar dalmış ve o kadar bk glrdlfimlı labaratuar battt teşhiı kuyup çiçejl Borbou, keçi dildiği dalreyt gittik, Bir çok mem çeşidli mikrob ve virüs görmüçtü.n Bundan sonra mütehassıs veteri ki, hayatımuın bir pamuk ipliğile tabiriU bir mikrob tarlam idi. Y« ciger agnsı, yanı kara, parastoloji, leketlerde bir eşl bulunmıyan bu nl, en tehlikeli mikrobların ve vi patoloji ,gıda kontrolu lâborat'iar cihar benim İçin hakikaten bir rür ner Şevket Yasaroğlundan parazit baglı oldu&una v« su dünyada beröslerin itina il« besiye çekilerek larını gezdik. Tertemiz, pırıl pırıl priı oldu. Elektromikro»kop de lerin hayatı hakkınd» mslumat al dsva yasadığımıza bir kerı daha Orctildiği mahal: yince gözümüa önüne, çok çok bil dık ve onun l&boratuanndaki mik kanl oldum. Örnek bir müeueat» j zaman, yapbğı mayonez diye pişirdişi hamur tatlısı mutlaka bozuk olur. Bir daktiloya, yazacağı filân yazıya bilhassa itina etmesi ten'.ıih edilecek olursa, mutlaka her zamankinden daha fazla yanlış yapır. Bazı çalıskan talebelerin. imtihanlarda kara cahil hale geldikleri çok görülmüSjtür. Bunl*ruı tesadüfle hiç alâkası yoktur. Büyük Rus muharriri Dostoyevski, «Budala» isinı li romanında, kahramam Muişkin.i büyük bir kabul töreninde. böyle bir tepkinin ku^banı olarak tasvir eder. Prens Muişkin, salonda, bir Çin vazosunun yakınmda bir yere oturmuştur. Ev sahibesi, bu vazonun pek nadide olduğunu söj'ler, bir kazaya sebebiyet vermemesir.i rica eder. Muişkin, vazoya çarpmamak için o kadar fazla itinalı hareket eder. aklını vazo ü?erinde öyle teksif eder ki ,bir kaç dakika sonra vazoyu yere düşürür, paramparça eder. Uzuvlarımızm bu isyanı, çoğu zaman son derece derin manaîı sebeblere dayanır. Meşhur sanayici Du Pont de Nemours, bir yaz, Cöte d'Azur'de. bir tanıdığına tesadüf etmişti. Salonlarda tanışmış olduğu bu adamın ismini bir türlü hatırlıyamıyordu İlk günler, isim sbylemçden iriare etti. Fi,kat bir balıkçı köyünde idiler. köy ufacıktı, günHe bir kaç defa karşı)aşıyorlardı. Nihayet Du Pont de Nemours, kusurunu itiıafa mecbur cldu, adama, ismini hatırlayrmadığını söyliversk özür diledi. Beriki gülünsedi: «Hayret etmedim, dedi. çünkü benim ismirn de sizinki gibi Dupont'dur.» Ruhiyatçıbr bu hali şöyle izah ediyor!sr. İsınimiz. şahsiyetimizden bir parçadır. Bu esaslı parçayı, bir yabancı ile paylaşmaktan imtina et merr.iz nornıaldir. Bu takdirde, karşımızdakinin ismini unutmamız, bir nevi tahteşşuur iradeli harekettir. Bir de bunun zıddı vardır ki tahteşşuurun sayısız fantezilçria len biridir. Şu veya bu sebeble, bir kimse. takdirkarı olduğu, hüviyetini benimsemek istediği başka bir kımsenin ismini. elinde olmaksızın kendisine maHder. Bazı sürçmeleriıı, bazı potların. yahud hatalı hareketlerin sebebini araştıracak olursak, çoğu zaman, korku, utangaclık, aşk gibi kuvvetli ve belird şeyler olduğunu görürüz. Çok kalendor yaradılışh genc b:r ressam. akadcmiden çıküktan 'onra, belki de kendi y^radılışına zıd bir yarad:lışta olduğu için, tam manasile kadın kadıncık bir kıza delice âşık olmuştu. Söz kesildiği günün aksamı. kendini dünyanın en mesud erkeği olarak gören ressam. nişanlısının evinden çıkıp kendi evine giderken, otobüs biletçisine bilet parası uzatırken iki bilet istemişti. Biletçi, tek kişi o'duğu halde iki kişilik bilet istiyen bu adamı deli zannetmiş, korkmuştu. Halbuki nessam, o anda. kafasının içi projelerle dolu müstakbel evli adam dı. Evlendiler, lâkin çok gecmeden gecimsizlik, kjvga, hır gür başladı. Kayınpeder araya girdi, muvakkaten banştılar. Banştıklan günün aksamı. kaynatasının evinden. kansile birlikıte, çıkan ressam, otobüs bilstçisine parayı uzatırken, bu sefer de bir îuşilik bilet istemiş, akabinde. kendir.i toparlamış, fakat srtık evlilik hsyatının devamına imkân kalma'lığmı anlamıştı. Çünkü bu defa, karısı kolunda olduğu halde bir tek kişilik bilet istemesi, tahteşşuurundaki syrılık arzusunjn ifadesiydi. Bazı ruhiyatçılar, nişanlılık devrinde veya evliliğin ilk günlerinde yspılan bazı unutKanlık, dalgınbk hareketlerinin ilerisi için bilhassa manidar şeyler olduğu kanaatindedirlcr. Bırleşik Amerikanın cn çok satılan mecmuası American Weekly, geçenlerde aktris Lucile Ball'ın hatıralarını neşretmişti. Daha geçsn seneye kadar kocası Desi ile, televizyonun en fazla ücretli çiftüıi te§ kil eden Lucile diyor ki: Desi, beş gün müddetle, adeta isterik bir faaliyetle, evlenmemize aid işlerin hazırhklarına baktı, fakat nikâh yüzüklerini unutmuştu. En yakın hazırcı mağazasmdan bir çift yüzük almağa mecbur oldunı. Sonradan, çocuğum olmadığı için hayal sukutuna uğrayıp da Desi'den ayrılmak kararı verdiğim zaman bu yüzük meselesini hatırladım. Aşk bahsinde, alelâde bir dudak bükme, bir yüz buruşturma, bir göz kırpıştırma, bakışımızda mutad dışında bir parlaklık, sözlerimizle ifade etmekte ısrar gösterdiğimız şeyi yalanlamağa kâfi gelir. Genc bir erkeğin sevdalı sözlerle hitab ettigi genc kız, bu sözlerden sıkılmış gibi görünürken. bazan biruen bıre kızanrsa bu bir nevi zoraki itiraftır. Genc kızın mâni olamadığı bu kan hücumu, genc adama ne kadar ümid verse szdır. Eğer bu genc kız, işittiği o sözlerden hakikaten gocunmuş olsaydı kızannası değil sararması icab ederdi. Çünkü, psikologlann ve .hekimlerin çok iyi bildikleri gibi, kan damarlarının Mkışmak suretile benizde âni soigı.ınluğa sebeb olmaları, kendi sabuğumuza çekılme arzusunu •'e lışarıdan gelen temaslara karşı kendimizi müdafaa azmini ifade 'dor. Bolo Pasa davası daha ilk günden bu iste Pıerre'le Desuş'ün oynadıkları jüpheli rolü meydana koymuştu Kendini temize çıkarmak istiyen âyandan Humber. 18 ekim 1917 tarıhinde Adliye Nazırma bir mektub yazarak bir kac hafta ortaklık ettigi bu adamların düsman ajanı olmaları ihtimalini ortaya atmıştı. Humber, ayni zamanda bunlardan hisse senedlerini neden istirdad ettiğini de bildiriyordu. Bu ihbar süphesiz ki lüzumlu bir ihtlyatl tedbiri idi. Fakat artık ehemmiyeti kalmamıçtı. 1915 le Humber bu ortaklarından aynlmakla beraber gazete idarehanesi tarafmdan kendilerıne iyi hizmet kâğıdı verdirmis ve iki suçlunun dürüst kimseler olduklarmı tasdi^ etmişti. 24 ekim 1917 günü emniyet memurlan Desus'ün 12 bin frank (600 altın) senelik kira mukabilinde tuttuftu apartımana giderek herifi tevkif ettiler Metreslle dargm olan Pierre adresini degisürmiş, başka bir kadmla oturuyordu Ayni gün emniyet memurlan gelip kendisini yakaladıkları zaman Pierrç su sözleri söyledi: cBuraya ne yapmaga geldiğinizi büiyorum. Beni tevkif edeceksiniz. Fgkat bu evde nafile araştırma yapmağa kalkmayınız. Bir sey bulamazsınız. Bütün dosya ve evrakım, avukatım Molen'e tevdi edilmistir. Ejasen müdafaamı hazırlamıs bulunuyorum.» 1917 jençsi aralık aymda ftyandan Humber'in dokunulmazhğının kaldırılması istndi. Bunun üzerine Humber. âyan meclisi baskanına bir mektub yazarak adliyenin isteğinin yerine getirilmesini rica etti' Humber. bu mektubunda: tDokunulmazlıgımı kaldırmakla hem kendi gerefimi. hem âyan meclisinin serefini müdafaa etmeme lmkân vermis olacaksınız. Hiç endije etmeyiniz, Meclisin yüzünü kızartacak bir jey yapmadım...» diyordu. Âyanın takibata cevaz vermesi üzerine Humber'in tevkifi beklerebilirdi. Fakat bu adam Bolo Paşanuı mahkumiyetinden dört gün sonra 18 şubat 1918 de y.ıkalandı. Amerikada kasırga Pana City, 27 (a.a.) Bugün kuzeybatı Florida yönünden esen orta şiddette bir kasırga, limanda haiif b&zı hasara sebeb olmuştur. Bir balıkçı gemisinin kaybolduğu bildirilmiştir. Kasırga saatte 0 0 8 0 kilometre hızla kuzeydogu cihetinda esmektedir. Mahkeme günü Picrre. Desus ve Humber"in yanında dördüncü bir sanık yer aldı. Bu ads.Ti Pierre ve karşı fazla müsamahalcâr davranmış olmakla itham yüzbası Ladu idi Dava esnasmda Pierre'in yaz:lı£î mektublar okundu. Bu satırlar Pierre'in mahkümiyetınds birinci derec;de rnl oynadılar. Bunların bırinde suclu soyle diyordu: cinsanın otuz milyonu olduktan sonra ne diye4 gidip cephede kendini bosu boçuna öldürtsün1"» Divanıharb Pierre'i idama, Desuş'ü be; sene hapse ve 20 bin frank para cezasına mahkâm etti. Humber ve Ladu beraet ettiler. (Arkası v*r) Türkiyede neşri hakkı yafmz "cazeternize aiddir.