Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kamyon ve "üçan Daire,, lerin varlığına inaıiüiak taksiler için aftık herkes için farzolmuştnr lâstik tevziatı îzahı gene mümkun olamıyan dörduncu hâdıse de 26 temmuz gecesi, General Samforb'un basın konferansından bir kaç saat evvel vuku tmlmuştu Saat 21,30 da sarı ziya neşreden bir «daireı» birdenbıre Los Alamos iizerınde görünmüştü Bu, aynı sene zarfında atom enerjisi merkez bolgesinde görülen ikinci «daıre» İdi. Bir hava ihtiyat albayı tarafından farkedilen cisira üssün üstunde cevelânlar yapıyordu. Muşphıd, ışığm müsaadesi nısbetmde gorebildıği tefernıattan cısmm yuvarlak yahud faeyzî şekilde olduğu neticesine varmıştı. Bir dakıka sonra uçan dairenin rengi sandan beyaza inkılâb etmişti. Rengm solmasmdan istıdlâl edıldiğine göre cismin sürati müthiş clacaktı. Esasen on beş saniye sonra gozdeh kaybolmuş bulunuyorçağı tarafından da görülmüştü. Osceola'da hâdıseyi gozonünde tutmıyarak bir meteor yağmuru şeklinde izaha çalıştılar. Bununla beraber Washington deniz rasadhanesine mensub bir mütehassıs bunun imkânsız olduğunu belirtti. Cisimlerın ilk anda suratleri yüz kilometreyi geçmedığıne gore meteor olmaları ihtımahni ileri sürrnek gulünc gozükmektedır Böylelikle de dairelerin mahıyetı anlaşılmamış o'arak kalıyor. Bir kaç gün sonra Chöp'u t~lefona çağırdım: S'zden şimdiye kadar istihbarat »ervislerimn reddettikleri bir ricada bulunacağnm: Beni Amerika hava kuvvetlerine mensub oir radar mütehassısı ile görüştürür müsünüz? "Uçan daire,,ler Sehir =haberleri Avnıpa için ilk eser Bu sabahtan itibaren taksi ve kamyonlar için muayyen numaralara kadar tevziata başlanacak Taksi ve kamyonlar için, Şoförler Cemıyeti tarafından lâstik tevziatına devam edılmektedır. Bugüne kadar 600 taksi ve 600 de kamyon için olmak üzere 1200 lâstik tevzi edilmıştır. Bu sabahtan itibaren taksiler için 600 den 900 e, kamyonlar için de 601 den 1500 e kad=ır sıra numarası alanlara lâstik tevziine başlanacaktır. Uç gün zarfında müracaat edip lâstiklerinı a'mıvanların istihkakları yeni talebde bulunanlara verılecektir. B • v,ç gundenberi Karadenızde hü. > ~ı iuren şıtidetlı fırtına sebebüe ro• 1.1d "nnıış olan "Izmır» vapunı dun llmanımıza donmuştur. vErzurum» va. puru da bugun beklenmektedlr. Diğer taraftan, denlr sukunet bulmu} oldu. ğundan Buyukdere onünde bekleyen ufak tekneler v« Karadenlz Umanlarına sığınmış olan gemiler yollarına devama başlamışlardır Brğazıçl gahlllerinde >anılacak ln. jaata ald ruhsatların dojrudan dojruya Vall ve Beledlye Reislik makamı tara. fından vertlmesl kararlaşmıştır Bundan boyle, Bogaziçl sahillerinde inşaat yap. tıracaklar, Beledlye Imar Müdurlüğün. de ruhsat muamelelertni lkmal «ttir. dikten »onra, dosyaları makamm tet. kiklne verilecek ve uygıın gftrüldügu takdlrde lnjaata musaade edilecektlr. Yukandaki mevzua tahsis edilen birrinci makalede Marshall plânı başlangıcından itibaren Avnıpa ile iktisadî işbirlığimizin geçirdiği muh telıf safhalar tetkik edılmiş ve 1948 de tasavvur edilen işbirliği ve miibadele sisteminin henüz kurulamadığı neticesine varılmıştı. Bu makalede, Garbî Avrupa memleketlerıle İktisadî İşbirliği teşkilâtınm Türkiyeye karşı takib etmiş oldukkrı politika ile Türkiyenin Avrupa iktisadî İşbirliği Teşkilâtı ile münasebetlerinde takib etmiş olduğu hattı hareket tetkik edilecektir. Ka n?atimce tatmin edici bir işbirliği sisteminin kurulmamasında iki tarafın da hissesi olmustur. Evvelâ iktisadî îşbirliği Teşkilâtı ile garbî Avrupa memleketlerinın takib etmiş olduklan politikayı göz den geçirelim. Her şeyden önce hakikî bir mana ifade edecek bir iktisadî işbirliğinde aşağıdaki prensipe riayet edilmesi lâzım geleceğini kaydetmek doğru olur: Aza memleketlerin reyi ile işbirliği teşkilâtı tarafından verilen bir karann tahakkuku için bütün mem leketler el birliği ile çalışmalıdırlar. Böylece birliğin müşterek menfaatine uygun olduğu düşünülerek birlik dahilindeki bir veya birden fazla memlekete muayyen bir yatırım programı tavsiye edilirse bütün aza memleketlerin bu programın muvaffakiyeti için gayret sarfetmeleri icab eder. Meselâ Avrupanm dolar sıkmtısı gözönünde tutularak Türkiyeye geni? bir ziraî yatınm programı tavsiye edilir de, Türkiyenin tatbik ettiği bu programm neticeleri muayyen bir müd det sonra tezahür edince, diğer aza memieketler, şu veya bu hususu bahane ederek, müşterek kararm icab ettirdiği mübayaalardan istinkâf etmek şeklinde hareket ederlerse, her halde lşbirliği ruhuna pek uygun bir yolu takib etmiş sayılamazlar. Işte 1952 ve 1953 senelerinde Türkiyenin hububat ihracatında karsılaştığı müşküller, kısmen garbî Avrupa memleketlerinin isbirüği ruhuna aykın bir şekilde hareket etmiş olmalanndan ileri gelmiştir. Böylece dolar darlığının zail olduğu 1952 ve 1953 senelerinde bazı garbî Avrupa memleketleri ve bilhassa îneiltere, Avrupa dahilinde, yani Türkiyede, ih Et N A U N A Samimî denk bütçe ile iktisadi işbirliği ve T durumda mesuliyet imiz OSMAN OKYAR n rac edilebilecek hububat dururken, dar manasile OECE Avrupasmın dı şından, yani Sovyet Rusyadan, şarkî Avrupadan ve hattâ dolar sahasından hububat mübayaa etmişlerdir. Garbî Avrupa memleketleri Türkiyeden mübayaa etmek hususundaki çekingenlıklerini izah için daima Türk fiatlarının çok yüksek olduğunu ve kalitenin düşük olduğunu ileri sürmektedirler. Bu iddialar kısmen doğru olmakla beraber garbî Avrupa memleketlerinın müşterek bir karann neticesi ola| rak daha henüz ihracatçı mevkiine gelen Türkiyenin gavretlerini teşvik etmeleri ve ihtilâflı olan meselelerin beraberce tedricen halledilmesine çalışmaları beklenebilirdi Maalesef ne garbt Avrupa devletlerinde, ne de Iktisarlî İşhirliği teşkilâtında bövle bir zihniyetin emareleri görülmüştür. Bu arada şu hususa işaret etmek icab edivor: Hiç bir zaman garbl Avrupa memleketlerinin bizden dünya fiatlanna nazaran çok üstün olan fiatlara devamlı olarak hububat satm almalan beklenilemez. Türkive bunu mazide bazan taleb etmişse de bu talebden vazgeçmiştir. Ancak Türkiveye hububat istihsali bakımından, fiat ve kalite avarlamalannı yapması İçin bir müddet bırakı labilip ve bu müddet zarfında Tür kiyenin İktisadî me'ele'.erine karşı daha fazla hüsnü niyet gösterilebilirdi. İktisadî isbirüği meselelerinde Türkiyenin takib etmiş olduğu hattı harekete gelince, bunun da işbirliği esaslanna tamamen uygun olmadığım itiraf etmek icab eder. Her şeyden önce iktisadî işbirliğinin daimî ve samimî bir teşriki mesai, bir fıkir teatisi, müşterek bir siyasetin meydana getirilmesi ve tatbik edilmesi olduğunu anlamaktan henüz uzak olduğumuz görülüvor İktifadî İşbirliği Teşkilâtı, aza memleketlerin iktisadî vazivetlerinin müştereken tetkik edildigi, müçterek gavelerin münakasa edildiği muhtelif memleketlerin ma ruz bulunduklan müşküllerin konuşuldueu ve nihayet müterek menfaat namına aza memleketlere bazı tavsiyeierin vapıldığı bir teşkilâttır veva bövle bir teskilât olmalıdır. Aksi takdirde ifbirliğinin hiç bir manası kalmaz IşVıirliâini müsbet bir şekilde telâkki e*en her memleket açık ve samimî bir sekilde iktisadî vaziyetini teşkilâta bildirmpsi. hirligin iktisadî siva^etinin mevdana eetirilmesine iştirak etmesi ve nihavet teşkilâtın izhar edeceği tavsiveleri nazarı itibara alması lâzımdır. Son vıliar zarfında bu şekilde hareket etmiş olduğumuzu iddia etmek güçtür. Teskilât dahilindeki e*aslı vazifelerimizden biri iktisadî vazivetimiz hakkmda teşkilâta devamlı ve muntazam maiümat vermektir. Ay nca dış iktisad âlemini alâkadar eden fevkalâde meselelerle karşılaştığımız zaman, bunlan ve bunlar hakkmda aldığımız tedbirleri teşkilâta bildirmek ve icab ederse teşkilâtın revine müracaat etmek lâzımdır. Aksi halde iktisadî işbirliği boş bir kelimeden ibaret kalır ve müşkül zamanlanmızda teşkilâtın hususketlerini ve yardımını beklemek yersiz olur. İkti«adî durumumuz hakkında vermek mecburivetinde olduğumuz malumatı ve raporlan ekseriyetle geç ve natamam bir şekilde veriyoruz. İstatistik cihazımızın henüz garb memleketlerininkinin ayannda olmamasınm bu durumu meydana getirmekte bir hissesi olduğu söylenebilirse de, iktisadî malumatı muhtelif yerden toplamak, koordine etmek ve birbirini tutar bir çekilde Parise sunmak vazifesini üzerine almış olan Hariciye Vekâleti iktisadî İşbirliği Teşkilâtınm yukarıda sayılan işleri tatmin edici bir şekilde tahakkuk ettirmek bakımmdan kifayetsiz olduğunu iti raf etmek doğru olur. Dış iktisad politikası sahasında karşılaştığımız başlıca meseleleri j ve bu hususta aldığımız veva al. mayı düşündüğümüz tedbirleri açık ve samimî bir şekilde teşkilâta ] bildirmek ve bunlan teşkiiâtla mü'nakaşa etmek hususundaki hattı hareketimiz de tatmin edici olmamıştır. Böylece Avrupa işbirliği teşküâtını birinci derecede alâkadar eden bir mesele, yani liberssyon meselesi hakkında tatil ka.'annı 22 eylul 1952 de aldığımız halde, Paris teskilâtını bu karardan ancak nisan 1953 te haberdar etmiş bulunuyoruz. Hiç süphe yoktur ki, bizi liberasyonu terketmege icbar eden sebebleri açık bir şekilde teşkilâta izah etmij olsaydık aynı vaziyetle muhtelif tarihlerde karşılaşmış bulunan Fransa, İngiltere ve Almanva Uibi, diğer bir deyişle muşküllerimizi olduğu gibi anlatmış olsaydık, İşbirliği Teşküâtı davalarımıza ksrşı daha büyük bir anlayış gösterirdi. Son zamanlarda, ticarî borclarımız dolayısile Merkez Bankasınca yapılması lâzım gelen transferlerin gecikmesi meselesinde de aynı durum göze çarpmaktadır. Alacaklı memleketlerden durmadan şikâyetler yükselirken bu gecikmenin mevcudiyetini resmen kabul etmemek ve transferlerin peyderpey yapıldığını ilân etmek meseleyi halleder mi? Açık bir şekilde borcumuzu tanımak, müskül vaziyetimiz dolayısile bunu derhal tedıye edecek durumda olmadığımızı ve vakında ihracat artışlarile bunu ödemeyi ümid ettiğimizl söylemek daha doğru olmaz mı? Bu meselelerde «çık ve samimî vçofctkie hareket edersek Avrupa Tedıye Birliğinin de dış tediye meselelerimtzi daha büyük bir anlaSla ınOtalea etmesinl beklemek hakkımız olur. Nisan 1952 de Tediye Birliğindeki kotamızın »rttırılması ve böylece bize daha geniş kredi sağlanması hususunda yaptığımız taleb Avrupa Tediye Birliği tarafından reddedilmlştir. Bu talebin reddedilmeti tebeblerl meyanmda Türkiyenin Iktisad! kalkmması dolayısile maruı kaldığı müşküllerin Pariste lâyjklle takdlr edilememesi keyfiyetinln tesiri olduğu gibi simdiye kadar Ishirliğl Teşkilâtı ile teşriki mesai bakımından gösterdiğimiz alâkasızlık ve çekingenliğin hlsseleri de olmustur. Netiee olarak sunu »Syllyebillriz: Türkiyenin müstakbel iktigadl lnkişafı bakımından Avrupa ile işbirliğinin büyük ehemmiyeti vardır. Halihazırda bu işbirliğinin tatmin edici bir tarzda yürümediği görülüyor. İşbirliğinin daha tesirli ve verimli olması tçin esas itibarile iki jartın tahakkuk etmesi lâzımdır: , 1) Avrupa memleketlerinin ve iktisadî İşbirliği Teşkilâtırun, iktisadî inkişaf halinde bulunan Türkiyenin hususî durumuna karşı daha büyük bir anlayıg göstermeleri lâzımdır. 2) Buna mukabil Türkiyenln de, işbirliği Teşkilâh ve Avrupa memleketleri ile münasebetlerinde daha yakın ve samimî bir işbirliği zihniyeti ile hareket etmesi lâzımdır. Kavadenizde fırtına durdu Chop biraz düşündükten sonra cevab verdi: du. Uçak kontrol şubesinde binChop'a dedim ki: başı Lewis S Norman'la gorüşür Dairelerin renk değiştirdikleri sünüz. Bu zat hararet farklannın bir kere daha anlaşılmış oluyor Bu tetkikinde ihtısas sahibidir. Aynı yolda bir çok müşahederrin mev zamanda bir müdahale uçağı pilocud olduğunu tahmin ediyorum: tudıır. Daireler süratlendikçe renkleri açıGayet temkinli ve nazik bir Inlıyor Yavasladıkça koyulaşıyor. Öyle ama bu müşahede pek san olan binbaşı Norman işini gayet iyi biliyordu. Bana verdıği izayeni sayılamaz. hat arasında şunlan söyledi: Sonra devam etti: Güneş ziyasının inkisan hftdi Bu hususta verebileceginiz bir sesinin bazı müşahedelerin menşeJzahat var mı? Evet. bir şeylerden bahsedil ini teşkil etmlş olması muhetemeldiğini duvdum Faraziyeyi ileri sü dir. Peki, Washington'da dairelerrnı Kanada hükumetinin emrinde bulunan bir mühemdistir. Tahkikat rin görünmüş olmalannı izah için komisyonlanndan birinin başında sizce hava gartlarırun .ıe halde bubulunan bu adam «daire» lenn lunması lâzımdı? renk değiştinnelerinl ve hareket Hava tabakalannın alttjst oltarzlannı izah etmektedir. • Nazariması gerekirdi. Bu vaziyette süratyesınden haberdar mısınız? le hareket eden ve seyrini birden Belki... Bir çok Kanadalı bu bire değiştiren cisimler görmek yaraya gelerek bluebock komisyonu hud tahayyül etmek mümkün olanun müşahedelerile kendı gördük bilir. lerini karşılaştırdılar. Son rapor Fakat hava limanı meteoroloji Wisconsin'in Asceola şehrinde bu istasyonu o gün hava şartlannın lunan haya müdafaa kotnutanlığı normal olduğunu temin etmektedir. tarafmdan 23 temmuz 1952 tarihin Dediğiniz vaziyetin mevcudiyetini de verılmiştır. Bunda denıyor ki: farzetsek bile hararet farkının ne «Sabaha karşı saat 2,30 da, mü kadar olması lâzımdı? dahale uçuşlan merkezinin rada Bes, on derece santigrad... yarında bir çok meçhul cisim görüldü. hud dokuz ilâ on sekiz derece FahWashington'da olduğu gibi. daire renheit. lerın sürati değişmekte idi. İlk gö Hâdiselerin vuku bulduğu ikl ründükleri anla çekıldikleri zaman gece zarfında derece, kaçtı? bu sürat aym değildi. Dairelerin Bilmiyorum. Bana bu vazlfe ekserisi saatte yüz fcilometre sürat* verihnemişti. le uçmakta idiler. Bir müddet son Ben söyliyeyim. Bu fark ilk ra suratlendikleri zaman bu sürat gece bir derece kadardı İkinci gebir kaç saniye içindet bin kilometg ce de iki derecejrt (Fahrenbeit) reyi bulmuştur. geçmiyordu. 7500 metre irtifaa çıkıldığı zaman Bu sözlerim belki Norman'ı haydairelere en fazla yaklaşan pilot rete düşürmüştü. Fakat bislerini bir kaç ışık farketmişti; ışıklar belli etmiyordu. Mınnesota doğusunda kâin St. Sormağa devam ettim: Paul tarafına doğru süratle gıdiyor Hararet farkının bu hâdlseler; lardı. Tuttuklan istikamet yerde izah edebileceğini tahmin etmekte ki istasyonun gösterdiği istikamet1 ısrar edivor musunuz'' ti. Daireler diğer bir müşahede u1 Arkası Sa. 6, Su. 6 da Boğaziçi sahillerinde yapılacak inşaatm ruhsatlan Son günlerde Beyoğlu mıntakasında ekmeklerin bozuk çıktıjından «tktyet edılmeğe başlanmıştır. Beyoğlu Kayma. kamı Hayreddin Nakıboğlu, Nahlye Mıidılrleri ve Şube Mudurunun iştlraklle evvelki gece saat ikiden sabah» kadar lırınlarda blr tarama yapılmıjtır. Bu kontrol «ırasında 6 firında aıhhat jart. ların» riayet edllmediğl görülmüsmu}. ve cez« zabıtları Unzım edilmijtir. Bu arada 475 ekmeğln SO pam kadar nok. «an sekilde imal edildigi görulerek mu. sadere edılmiştir. Vall ve Beledlye Relsl, 954 Beledlye bütçesi etrafında izahat vermek üzere onumuzdekl pazartesi gttnü bir basın toplantısı yapacaktır. Merhum Neyzen Tevfigın çocukları Nıhad vo Kemal Karpat tarafından Be. lediye Muzesınde Neyien Tevfık Içm tesis edilen vltrlnd» teşhir edllmek üzere 3 aded çerçevell fotoğraf ve J^a. rakalem resım hediye edılmiştir. Beyoğlu Aynahçeşme Sururl caddesl 101 numaralı lnşaat jantlyelerlnın bir odasında yatıp kalkan Mehmed Serklt :..rninde blr amele evvelki gece elektrik duğmesınl açmak lsterken çıplak tele dokunmuş ve yanarak olmüştür. Cesedı muayene eden Adalet tablbl defnıne ruhsat vermiştlr. Osküdar Selâmlali mahallesi KUlhan sokak 15 numaralı evde oturan Kafiye Özçakır ismlnde blr kadm, kocası ile yaptığı munakaşa neticesi tenrurdıyod içmek suretile İntihara tesebbus etmi;. se de Nümune hasaneslne kaldırılarak tedavi altjna almmıstır. Tophane Kılıcalıpaşa hamamında ya. tan sabıkalı eroincılerden Abdurrah. man Tarık Kazmırci hamamda olü ola. rak bulunmuştur. Cesedi muayene eden Adalet doktoru olumu şüpheli gördu. ğunden Morga kaldırılmasına lüzum gostermlş, tahklkata başlanmıştır. Tener Abdulezelpaşa caddesl 301 nu. maralı evde oturan Teodosya Istanbull. dis, dun sabah odasmda ölü olarak bu. lunmujtur. Bu cesedi muayene eden Adalet doktoru ölumü şuphell gordüğunden Morga kaldırtmıştır. Beyoglu Istlklâl caddesi Bahçelıhamam sokak 8 numaralı evde oturan Kiryako ismlnde 66 yaşında blr adam, tramvayla Karakoye gelırken ani bir kriz geçlrmlş ve olmustur. Cesedi muajene eden Ada. let doktoru defnlne ruhsat vermlştir Alb fınn hakkmda ceza zaptı tanzim edildi Ünlversite Talebesi Bayan ve Baylar Aranıvor İngilizceden anhyanların ders hancindeki bos saatlerive istedikleri avlığı mektubla (P.K. 38 Şişlive) bildır•••••^I^^H^Bİ meleri. • ı ^ ^ ^ H ^ H Valinin basın toplantısı Neyzen Te^iğin hcdiye edilen resimleri Elektrik çarpmasından öldü bir eldiven şıklık v» zeraleti tamamlar. Hutuıi lorette tabaklıniD kozu deriaindeo mamul tyi ürkiyede ilk bütçe 1908 lnkılâbından sonra yanılmıyorsam 1909 sene>sinde yapdmıştır. O tarihten bu yana bütün bütçeler >a sarahaten açık olmuş, yahud da gayrisamiml denk bütçeler yapılmıstır; yani bütçe esasında açık olduğu haldu manzara itibarile kapalı gosterilmiştir. İttihad ve Terakki devrinbı ilk Maliye Nazırı Cavid Bey, açık bütçeleri Mebusan Meclisine sundugu zaman sojlediği nutuklann birinde: «Bütçe açığmın fazileti terbijetkârisi vardır» demişti. Cavid Beyin, bu sozle neyi kasdettiğini şimdi pek iyi hatırlamıyorum ama galiba, bu fazilet, ertesi yıllar için açıksız bir bütçe japmak terbiyesi vermek olsa gerekti. 1909 dan 1953 e kadar, Cavid Beyin butçe açığından beklediği faziletkâr terbiye tamamile gerçekleşemedi. Nihayet ilk bütçeden sonraki 45 ind bütçeyi samimî ve denk bir şekilde Büyük Millet Meclisine sunmak şerefi genc Maliye Bakanım.z Hasan Polatkana nasib oldu. Katma bütçelerle beraber jekunu 2 miljar 624 milyon 903 bin lira tutan jeni yıl bütçesi, şimdiye kadar gorulmemis bir miktara yukselerek bir rökor teşkil etmiştir. Bütçeler, Millet Meclislerindu müzakere ve kabul edilirken muhtelif fasıllarda bazı indirnıeler yapıldığı gibi zamlar da yapılır. Ekseriya zamlar daha fazla olur ve neticede masraf yekunu kabanr. Boy lece açık bir miktar daha artar. 1954 butçesinde gelir miktarı masraf \ekunundan S35 bin lira kadar fazladır. Maliye Bakanımız anlaşılan bu fazla>n Mecliste yapılması muhtemel zamlara karşı bir yedek teşkil etmek maksadile bütçeya koymustur. Yainız temenni olunur ki Mecliste yapılacak ilâveler bu 835 bin llrayı aşmasın ve bütçenin denkîiği bozulmasm. 1954 bütçesi açıksız tanzim edilirken milli müdafaa. iktisadi kalkınma, irfan, sağlık, emniyet ve asayiş bakunlanndan kısıntılar yapılmamış, bilâkis bu işlerle alâkalı bütçeler arttınlmıştır kl bu, cidden memnun olmağa değer. Filvaki illo denk bir bütçe yapacajjız diye devlet hizmetlerinde tasarruf yapmak doğru değildlr. Bütçenin yekunu üzerinden meselâ yüzde 10 nisbetinde umumî bir tasarruf yapmak suretile açıksız ve denk bir bütçe vücude getirmek kolay blr iştir ama gaye bu değildir. Denk bütçe yapmakta asıl marifet, lüzumsuı masraflan ve israflan önliyerek. H kat milli müdafaayı, iktisadl kalkınraayı ve diğer mühim UeTİeme ve yükselme yolundakl hamlelert zaafa uğr»tmıyarak, geliri arttarmayı gözönünde tutarak açıksız blr bütçe tanzim edebilmektedir. 1»54 butçesinde bu pek mühun noktaya riayet edilmiş. devlet hirmetlerinde indirmeler değil, bilâkis arrtmnalar yapılmak suretile fazileti terblyetkirisi aşikâr dftık blr bütçe vttcnde getlribnlşttr. Bu muvaffakıyetlnden dolayı Maliye Bakanımaı tebrik etmek lâzımdır. İntihara teşebbüs ELDİVENLERİ ÖLÜM fcskl lCırım etr»*"»11»11 K» d l Emir Ahmedoglu merhum Muslizade Zekeriyanın damadı, merhum Mehmed Kadıoglu blraderi. merhum Osman vo Yusul Musllogullarımn dunadı. Meryem Kadıoglu revcl, jrtlksek klmya mühendlsl Enl» Kadıoglunun babaü, Hatıca Ucansu, Sallha Çetegln, Fuad Kadıofc. lunun amcaları, Halld, Tlmurtasın an.eazadest. Mahmud Tahsln, Yakub, E. yub, Rauf. Süleyman, Raslm, Sami, ZL y» Musllogullarımn enlstesi İki şüpheli ölüm Bir deli, günün hâdiselerini karikatürlerle canlandırıyor! • HASAN KADIOGLU Şaşarak, <Kişüner»k, gülerek seyredeceksiniz! Tramvayda ölüm B U G Ü N Arahk 3 Rebiülevvel 25 Toptan ve Perakende Akbcfba «CUMHURIYET» in Tefrikası V. | 7.07 12 04 14.2S 13 41118 19 5.23 E | 2 26| 7 23 9.46 12.001 1.38 12 41 ŞEN ŞAPKA | Yenicami 46 ] Para da olsa, ev yaptırmak küçümsenecek bir gaile değildir. Fakat Türkiye Emlâk Kredi Bankasında actırac'aSmız bir hesabla aylık ev ikramiyesi keşidelerine katılır ve hic uğraşmadan. didinip yorulmadan bedava bir eve sahib olabilirsiniz. Yukarıda, eşi Ağlaiya, kızı Mariyana ile bir arada gördügünüz Danyel Tuicovitch de ijte böylece, kasım 1953 çekilisinde, Levend mahallesinde, altında blr de dükkânı bulunan bes odalı bahçeli ve konforlu bir eve sahib oldu. Şimdi bu talihli aile, Galatasarayda Yeniçarşı caddesinde oturmakta olduklan 92 numaralı evden, Levend mahallesindeki yeni evlerine göç etmenin hazırlığı ile meşguldür. Darısı. Emlâk Kredi Bankasında (') Bu mevzua dair ilk yazı hesabı olan diğer vatandaşlar başına. Cumhuriyet'in 26 kasım 1953 sayısında çıkmıştır. kında tereddüde düşmeğe başlamıstı. En iyisi onun kendi kendine harekete geçmesi idi. Adamcağız ölse bile Şantal hayatlarını birbirine bağlamak için ancak bir çare gö rebiliyordu: Bu çare de evlenmek değildi. Bunun bir takım formaliteleri vardı ki işi tabiatile uzatırdı. Hem Şantal, böyle üçlü hayattan memnundu. Madam Berton, 'arkında olmadan, haftanın mühim bir kıs mında kocasını işgal ettiğinden, genc kadına büyük bir yardımda bulunuyordu. Hayır... Şantal'in bulduğu çare çok daha emindi. Zaten onu tatbik etmiş ilk kadın da o değildi. Çoktanberi zayıflamakta olan vicdanı, bu çareyi kullanmak fikrine isyan bile etmemis.ti... *** Empress of Austraüa'nm g&ıtl yolcusu, kapının iki kere tıkırdaması ve Vilyams'ın nıhuru ile rüyasından uyanmıjtı. Affedersiniz efendim. Mr Rober Niko sıhhatinizi «ormuşlardı da... Tamamen iyileştiğimJ «öylersiniz. O halde Mr. Niko, bu akjam, sofrasına gelmek lutfunda bulunup bulunmıyacağınm öğrenmek istiyor... Mr Niko'ya yemek aalonunda buluşacağımızı söyleyiniz. Saat sekizde orada olurum. Yolcular içeri giren çifta hayranlıkla bakıyorlardu Şantal, boynuna kadar kapalı, fakat sırtını tamamen çıplak bırakan siyah krep marokenden bir gece esvabı giymişti. Bir gece evvelki yeşil elbise ile taktığı zümrüdlerin yerini üç pırlanta almıştı. Parmağında büyük bir tektaş, kulaklarında armud biçimi iki pırlanta vardı. Şantal ile mühendis, etrafın alâkasına kat'iyen aldırmıyor görünerek, ortada hazırlanmış iki kişilik masalarına doğru ilerlediler. Lady Winhardt, komşusu binbaşı Tompson'a iğilerek: «Bu kadın bana bir maceraperest kadınmış gibi geliyor» dedi. Her halde, fakat birinci sınıf.. Yamndaki zat kim? Bilmem.. Neden âşıkı olmasın? Güzel, yakısıkh bir adam.. Binbaşı gülerek: «Sevgili Lady Winhardt .. Ne kadar hayalperestsiniz... Maamafih belki de haklısınız... Macera aakı unutturmaz ki... İngilterenin en meşhur avcısının masasında bu muhavere cereyan ederken, etrafında ne olduğu belirsiz dalkavuklan ekslk olmıyan Mrs. Smith, ince sesile anlabyordu: Şu gördüğünüz kadın yok mu? Dun barda, benim küçücük, canım Sia6'mu görünce birdenbire bayılıverdi. Geminin doktoru, Fransız ha nım bir daha rahatsız olmasın diye guzel kedımi kamarada bırakmamı rica etti... Boyle rezalet olur mu? Bu ricaya kat'iyen aldırmıyacağım. Sıao'mun sıhhatini düjüameğe mec 2 '12 ^53 günü «a&t 18.5 te müpteli oldugu hastalıktan kurtulamıyarak Hak. kın rahmetine kavusmustur. Cenazesl 3 12/953 perjemb* günü evlnden almıp öğle namazı Fatlh camllnie kıhndıktan sonra Edlrnektpı ŞehldHJlM detnedl. lecektir. TEŞEKKÜR Doguştan kalb haıtahgıml Dr. KEMAL SARACOĞLU teshlt ettl. Londrada önce tereddudl* karsılanan bu teehisln amellyatta da tahakkulnı netıcesmde tun iihhtte ka. vusmama sebcb olan bu kıymetli dok. tommuza fükranlarımı sunarım. H. Helmlf yakasını çekmij ve pudriyesinl çı» kararak aynasmda lekeye bakmışü. Rengi solmus. fakat soğukkanlılığını muhafaza ederek: Hakkınız var... Ben balığı seviyorum ama o beni sevmiyor... Burası epey serin değil mi? demijtL Mühendis hayretle: Yok... Pek değil .. İçeri girmeyi tercih eder misiniz? dedi. Şantal ayağa kalkarak hafif bb? sesle: «Kusura bakmayın. Ben kamarama gideceğim. Bu gece istirahat eder, yarın tamamen iyiîeşirim. Bu akşamı sizinle beraber geçırmek isterdim. Konuşacak o kadar çok şeyimiz var ki .. Belki de konuşulmıyacak.. Şimdiden kıskanç mı oldunuz Rober? Bir gun evvel birbirini bilmiyen ve daha çok yeni tanışmıl iki insan olmamıza rağmen çok an* laştığımızı zannediyorum... Bildiğım şey guzel olduğunuzdur. Bu sözler bana bir şarkı hatırlatıyor . Sydney'e kadar gidiyormugsunuz.. Sızse elektrikli makineleriıdı uğruna Singapur'da beni bırakacaksınız. Çabuk unutacaksınız... Neden bırdsn fena bir insan oldunuz? İçeri girmeliyim. Allah rahatlık versin Rober. Size de Şantal. Yarına... (Arkası vmr) lacaktır. Büyük aşk mı? 0nun tarafından muhakkak. Bana gelince, artık o kadar fedakârlık istemeyin. A§k, başka eğlence bulamıyan ve tavan arasında oturanlar içindir. Bari ona iyi muamele ediyor musunuz? Şöyle böyle... Erkekler çok tatlı kadmlardan hâzetmezler .. Şantal yalnız kalınca âdeti veçYazan: GUY DES CARS Çeviren: BERİN BÜKTAŞ hile divanına uzandı ve tavana b.karak bir sigara yaktı. Pazar gün Öyle bir dekoratör ki «efendim, siz metçiniz olduğunu bana göstermek, dî zat meselesi... eri en sevdiği günlerden biri idi. bana bırakın . Şuraya bir kanape,' se kâfi, biliyorum Kaç tane ada Apartımana bakılırsa ciddî ol Müteahhidm ansızm gelmesi mevburaya bir lâmba, bu koşeye bir mmız olduğunu şımdıden soyleyın duğu muhakkak.. Burada nu otu zuubahs değildi. Vazifesini bılen kütübhane koyalım Yatak odanı de bitsin .» her koca gibi o da pazar günleruyor? za açık msvi, yemek salonuna da Bır şoforüm, bir ahçım, bir de Yok canım. Mümkün olduğu rini karısına hasrederdi. Doğrusu yeşıl perde iyi gıder .. Istedığmiz hizmetçim var.. nezaketı inkâr edılemezdi. Diğer kadar az gorüyorum .. tarihte her şey hazır olacaktır. Hiç Madam Ruaye, Ş3ntal'in görgülü Saade'in sırrı demek elinizde.. gunler bile evvelâ telefon edtr, bır şeyle meîgul olmayınız. Biz bir hal alması için daha bir kaç ay, Zaten tamyorsunuz: Müşteri sonra ziyarete gelirdi. Pazartesi ve size faturayı yollarız...» demiş ve belki bır kaç seneye muhtac oldulerinizden birinın kocası, Mr. Ber perşembe günleri muhakkak ^öı dişe gırisrniştir. Şantal da ona uy ğunu anhyarak ısrar etmedi. nurdü. Bugunleri seçmesinin sebeton. muş ve ağır doşeli bir apartımana bi de pazartesileri, bir gün evvel Aman ne güzel kediniz var, Sahi mi? sahib olmuştu. Bu luksün ortasın diyerek sözü değıştirdi .. Madam Ruaye hyretler içirde mütem.diyen Madam Berton'u gör da tavırları sık sık aksıyordu. Me Evet. Iru. En eski ve en an kalmıştı Nasıl o.muştu da hiç bir mekten bıkmış olduğundan, perselâ evi gezerlerken yemek salo layışh dostum. şembeleri de eskıden mektabden şe\m farkına varmamıştı.. nuna gelmişler ve Şantal masayı Tırnaklarile ipek pufu yırtmaŞantal devam etti: Eğer bugün kaçtığı gunleri hatırlamak ar^ugöstererek: «dekoratör camdan ol sından korkmuyor musunuz? size kım olduğunu söylüyorsam, ar sundan olacaktı. masım tavsiye etti. En pahalı o 1 Ne ehemmiyeti var .. Yırtarsa tık bilınmesinde mahzur kamariığın Fakat her insan gibi o da fâni miş...» demişti. Madam Ruaye kısyenisini alırız... dandır. Jak, h?yatı oldukça rukbin idi. Jak Berton ölürse, Şantal'in hakıs gülmüştü.. Her ködın gibi ben de mute bir cepheden gorebilmem için ba li ne olacaktı? Par°sızlığm manasını Çay saati gelmiştî. Genc ev sa cessisim. Kuzum, hayatınıza hangi na lâzım gelen yardımda frulundu. bildiğınden, istikbalini temin etmthibesi zile basmak için fırsat ka mucizenin tesir ettiğini sorabılır Sizin de karısına bir iey soyleme nin elzem olduğunu hissediyordu çırmıyordu. En nihayet misafır da miyim? nize tuccar ruhunuzun mânı oiaca Vaziyeti açıkça munakaşa nmek yanamadı: «Aman Şantal . Zavsllı Hiç bır mucize tesir etmedi ğmı biliyorum Eğer soylerseniz, ıhtıyatsızllk ve tehlikeli olurdu kızı lüzumsuz yere on keredir ça Yalnız nasıhatlermizi yerine getir Marsel ve Arno müessesesi en iyi Berton, şimdiden, genc kadının ğırıyorsunuz... Eğer arzunuz hiz dim. Hatırlıyorsunuz değil mi? Cid iki musterisini birden kaybetmi» o şahsına karşı beslediği hisler hak burum. Ne zaman lâzımsa güvertede gezdireceğim. Yoksa zavallı kedimin sinirleri bozulur... Şantal ve Rober yemek esnasmda az konuşuyorlardı. Sanki ikisi de bu beraberce yenen ilk yemeğin âzamî zevkini tatmak istiyorlardı. Mühendis, arasıra bir iki sual soruyor, genc kadın da kısaca cevab veriyordu. Rober'in zihnini bir sual kurcalıyordu: Kediden niçin korkmuştu? Neden olduğunu bilmeden, kedinin doğrudan doğruya olmasa bile, büyük ve esrarlı bir tehlikenin sebebini teşkil ettiğini tahmin ediyordu. Yemekten sonra, güvertede şezlonglara yerleştikleri zaman, mühendis tecessüsünü ortaya vurdu: Tamamen iyileşmis olduğunuzu görüyorum. Şimdi size bir sual sormak istiyorum. Eğer bir mahzur yoksa bana cevab verir misiniz? Siyam kedilerini neden sevmiyor sunuz? Şantal ilk defa olarak ona ismile hitab ederek: Rober bana bir iyilik yapmdk istiyor musunuz? Ne olur, bir daha buradaki hâdiseden bana bahsetmeyiniz... Çok ainirliyim. Başka hiç bir seheb yok... Israr etmedi. Mevzuu değijtirmek için: Bir müddet bahk yememelisiniz. Birz evvel yoktu Bakın gimdi boynunuzda küçücük bir ürtiker lekesi var... Şantal gajntihtiyarl «ibiaMİnia