19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^i Kastm 1953 Taşlıtarlada kocasına suç Cihad Baban isnad cden kadın aleyhindeki Âsıkile birleşen kadm yakalandı hakaret davası ve suçunu itiraf etti miş v e : B u o y u n u bana k a n m Va«fiye ile, d o t t u İdril oynadılar!.. d e m i ş tir. C«vdetin lfadesi ü z e r i n e Vaafiye de yakalanarak E m n i y e t M ü d ü r l ü ğ ü n e celbedilmişlerdir. Yapılan t a h k i k a t U , C e v d e t i n d e diği gibi, h â d i s e n i n bir tertib ol • d u ğ u anlaş'ılmış, V a s f i y e ile dostu İdris. suçlarmı birblrlerine y ü k l e ır.eğe kalkıımışlardır. Bakkal Cevdet, İdrisin dört ay e v v e l dükkânına satmak için ÜZÜ:L. İhbar v e i d d i s y ı bir zabıtla tesbit getirdiğini, ilk gelişinde k a n s i l e tae d e n polis. derhal h a r e k e t e aecerak nıs.tığını v e m ü n a s e b e t tesis ettiğini Taşlıtarlayaj adı geçen d ü k k â n a »öylemiş v e : «Emelleri. beni h a p s e attınp gitmiştir. İdrisin tarıfi ü z e r i n e y a p ı l a n aramada küfenin altında oir e v l e m n e k t L F a k a t muvaffak oladerhal m i k t a r esrar v e esrarh sigara O'< madılar. K a r n n h a k k ı n d a delımmuştur. Şasıran d ü k k â n sahîbi boşanma davasl açacağım!..» Cevdet, hayretler i c m d e k a l m ı ş v e mi«rtir. Suclular Adliyeye teslim edilhiç bır ş e y d e n haberi olmadığ:~ı, bir suikasde kurban gittiğini s ö v l e mişlerdir. ıııııııi!iılll||tnillll|[llHlimillllllllll1lllllimillHHiııııi'"n"""""••• ' Taşlıtarlada c e r e y a n eden bır v a k a . d u n polise intıkal etmiştir H â d ı s e n i n tafsilâtı şudur: Raraide Taşlıtarla mevkiindeki g o c m e n e v l e r i n d e oturan İdris Asl a n k ı h ç i s m m d e bir kabzımal, b u n d a n bir kaç g ü n evvel Emniyet i k i n c ı ş u b e müdürlüMlne müracaa+ etrruş v e B o a r s e l 1101 numaralı g ö ç m e n e v i n d e o t u n ı p aynı y e r d e bakkallık y a p a n C e v d e t Fidaruu esrar sattığmı v e dükkânında b'*" k ü f e n i n altmda k ü l l i v e t l i miktarda esrar b u l u n d u ğ u n u ihbar etmiştir. T 1 F E NN I B A H İ S L E R Dnmşma şahidlerin dlnlentnesi için başka bir güne bırakıldı Izmir milletvekiii Cihad Babanm Adanada yaptığı konusmada hakarette bulundugu iddiasile Hofcr tâncdık Şirketi tarafından açılan davaya dün' 5 inci aslıye hukuk jnahkemesinde devam edılmiştir. Dünkü celsede davaa avuka*ı, dava hakkındaki delılleri bildirmişÜT. Deliller arasında Cihad Babar nın konuşmalannı aksettiren gazeteler, konuşmayı tesbit eden serid tel ve Adanada noterce tutulmu^ zabıt varakası örneği de bulunmak tadır. Bundan sonra söz alan davah ıvukatı uzun bir cevab lâyihasını vererek Hofer Şirketinin büyük gazeteler üzerindekl tesirlerinden ve böylece basm hürnyetinia baltalandığından bahsetmiştir. Lâyihanm okunma=ın'!an sonra •öz alan İlâncılık Şirketi avukaü Burhan Apaydın, gazetelerin ;^rbest bir tarzda düedikleri şekilde hâdiseieri aksettirdıklerini, davalı tarafın iddia ettiği gibi Hofer Şirketince muayyen şeylerin gazetelere dikte ettirilmedığini söylemiştir. Bundan sonra mahkeme jahıd celbine ve telin dinlenmesi halinde sesin Cihad Babana aid olduğunun anlaşüabilip anlaşılamıyacağını tstanbul Radyostından sorulsıasıııa karar vermiştir. Duruşmaya başka bir gün devam edilecektir. Mılll Eğtım memurları v» llkokul mufettlşleri dün Mıll! Eğıttm Müöürlü. * gunde bir toplantı yaprrıjlardır. Toplantıda, okul ihtiyaclarının tatıl »ylarında temas edılerek temiru. hak. kında karar alınmış ve 1? kasımda açılacalt olen «Çocuk Kltab Haftası» hazırlıkları üzerinde gomîmüslerdlr. Millî Eğitim Müdürlüğünde diin I yapılan toplanü Beykoz Ortaokul Müdürü Fethl Du. yar, Kasımpsşa Ortaokul Müdürü thsan Kalabay, arzulan ile öğretmenlige nakledilml»lerdlr. Beykoz Ortaokul Mu. durlügüne, Perşembe Ortaokul Müdurü Hallm Ayatar, Kasımpeja Ortaokul MU. durlüğune d». Çeşme Ortaokul Müdürü Salıh Syı Uyin edilmlflerdlr. Ortaokul müdürleri arasında tayinler Istanbul tjruversitesi Rektoru Prol. iştirak eden heyetimiz döndü Fahır Yenlçay 1953 1954 ders yılının • Adana. vapuru dün uat 12.30 da bir başlaması münasebetlle, Ünıverslte öğ. retlm Uyelerıne bugun saat 17.30 da gun gecikme ile Şimall ve Cenubl Ak. Hukuk Fakülte«i merasim »alonunda denlz seferlnden 79 yolcuyu bamilen, umanımıza dönmüjtür. Geml İle lehrL. bir kokteyl verecektlr. mıze gelenler araunda Amerikada Par. Bir askeri heyetimiz NewYorka lâmentclar konferanuna i«tir»k eden mületveklllerlmlıden Haluk Şaman, Begitti Harb Akademlsl Komutanı Fehml fet Sezen, Ha.yrl Çobsnoglu. Cahid Turesel bajkanhğında 7 kisillk bir as Zamangll, Salamon Adato ve Teknlk keri heyetimiz. tetklk ve temailarda Üniversltede denr vertnek Ozera çagl. Adliye Sarayının 1. kısım inşaati bulunmak uzere dun laat 10.50 de K. L. rılan Ounther Kempf bulunmaktadır. tamamlanmıştır. 2. blok inşaatı 1 M uçağı ile New.Yorka hareket et. Fransu ticarî heyeÜ mllyon 700 bin liraya ihalesi yapün,.ştır. Ankaraya gitti mıştır. İnşaatın yılbaşında teslim 1000 lirası çahnan Anknrnii Fransız D i | Ijlerl Bakanlıgı Kkonoml edihnesi kararlaştınldığı halde, Av' tüccar 4leri Müdürü M. B. Mlehcal Leut baj. Ankaralı bir ruccar, yanmda lkl ar. kanlıgında 4 klşilik bir tcari heyet rupadan beklenen bakır levhalar gelmediği için, müddet tehir edilkadaşı olduğu halde evvelki gece Bey. gehrımize gehnistir, oğlundan aldıkları Türkân. Kadrlye ve zniştir. Heyet Fransa ile memleketbniz ara. Alıs adlarındaki tanınmış kadınlarla bir hayll içip Boğaziçindekl otellerden sındaki tlcarl münasebetlerl geltttırmek üzere bukum*tlmix erkânı İle temaı Valinin değiştirileceği haberi blrıne gltmıslerdir. Dun sabah yatagından fc«Hran An. edecek ve yenl bir anlajma lmzalıyadoğru değil karalı tuccar cebinde bulunan bin li caktır. Dün, bazı gazetelerde, Vall ve Bele. ranın kaybolduğunu gorerek polıse ba$. Franaız tlcarl heyetl dün akşamkı dly» Reisi Prof. Gokayın değıştirıle. vurmuştur. Tuccarın iddlası uzerine 20 05 ekspmile Ankaraya bareket et. cejl yolunda haberler çıkmıştır Yapkadınlar yakalanarak tahkıkata baıUn. tıgırnız tahkikata gâre, Prof. Cokayın mıştır. Limanımttdan yapılan ihracat dtgiştırı!me«l flmdılik bahia konusu değildlr Yakalanan eroinciler Son 24 saat zarfında letanbul lima. Vah ve Belediye Reisl dün kendlsile Emniyet kaçakçılık masası memur. Dindan yapılan ihracat yekunu 936 ları, Mecidiyekoyur.de Karkuyu mev. bin llrayı bulmustur. Sevkedllen mal. göruşen bir arkadaşımıza bu mevzuda kiınde 14 nurna*ah gecekonduda otu lar arasında ezcümle keçı kılı, lç funlan söylemiştir: « Hukumetin itircadını kazanmış ran Osman Islakoğlunun evir.de yaptık. fındık. cevlz kutugu, iç çevız, yaprak ları aramada bLr nuktar erom bulmuft. tutün, barsak sigara. rakı, tlftik, buğ. bulunuyorum. Değıstırileceğım hakkın. lardlr. Osman bu eroınlerı, Hamalba. day, gulyagı, kuşp» ve mercimek v»r daki haberler asıtoızdır. 6inda Ömer Hayyam caddeflnde 1S0 dır. Çalışrnakta devam ediyonız. Dairna ~ N "" ~ ~ numaralı evde oturan «abıkalı erotncl. memleket hjzmeünde kalacağım. TaW lerden Dimltrt Çllsudan sldlgını İtiraf zevkım budur ı Karaya oturan İsveç tankefi etmıştır. Bu ıddıa uparlifce, ,^ınu£t).£ıjMilletlerarası şap hastaJığı dün de yüzdürüfemedi su da curmUmeşhud halinje yakalana. kongresine davet edildik rak her iklsı hakkında taklbata başlan. Marmara adası "dnlerinde karaya "otn. FAO (Mılletlerarası Tarım Tesekkül. mıjtır. ran Isveç bandıralı «Alda» tankerlnin kurtanlması içm yapılan çalışmalar lerl) Bırlığl teşebbüsü ile bu ayın 23 İşletmeferin yedek parça deruzln da'galı olması yuzunden güç. ünde Romada toplanacak olan Millet. leşmektedır Ka7azede gemınln muret. lerarası sap hastalığı kongresine nıem. ihtiyaclan tebatından 14 klşı dün Babah Kllyos leketimiz de davet edilmistlr. Dıs tlcaret rejimlnde umumlyetle kurtarma gemlsı tarafından KuruçeşKongrede, geruş ölçtıde telefata selşleımelerin yedek parç» lhtiyaclarını meye çıkarılmıştır. beb olan şap hastalığı ile yapılacak suratle kargılamak icin konulan bUküm. bğrendiğlmlze gore, tankerde Akde. mucadelenin esasları tesbit edllerek bir ler tahslı mlktarının az olması yüzün. nıze hareket ettıği sırada 2300 ton gaz karara bağl?nacaktır. den tatblk edılememektedir. Yugoslav resim sergisi Bu rejlme gore verilen yedek parça ve 4400 ton benzın bulunmakta idı. Dün saat 16 da Guzel Sanatlar Aka. kontenjaıu ayda beşyüz llradan lba. Alâkalılar. sarnıçla yara bulunan tek. reltır. Sanayicilerin lddialarına göre nenın yukonun beşka gemıye aktarma. demisinde Yugoslav Ilım ve Kultür kurtarllabileceglni şirr.diki fiatlara nazaran bu tahsia hiç sıle «Aida» nınFakat bu ameliye söy Cemıyetinin koleksiyonundakl. tablo. lçln lardsn mutesekkıl, muasır Yugoslav mesabesindedır En küçuk bir »tOlye. lemektedlrler. r«im sanatının bir kısmını temsı! eden nln blle lhüyacı blnlerce lıra tuttugun de denızin sukunet bulma^ı ıcab et. bır sergl açılmıştır. mektedır. dan bu haddln bir miktar daha yükseU Bu munasebeüe Akademl, galerisintılmesl lstenmektedlr Tarrnı satış birlikleri de Yugoslav Başkonsolosu tarafından Millî Piyangonun Cumhuriyet Verilen malumat» nazaran memle. blr kokteyl partl verilmis ve bu davette, Bayramı çekilişinde ikramiye ketlmizde Tarım aatıj birlıklerinln Vall ve Belediye Relsl adına Vall Mu. savısı on öçü aşmıştır. Bu blrliklere avini Fuad Alper Şehır Mecl^I Başkan kazananlar vekillerınden Ferzan Aras, Istanbul Mılll Piyangonun 29 eklm 1953 Cum bağlı kooperatiflerın sayısı ise 140 tan Komutanı, Merkez Komutanı ve basın fazladır. Bu arada İzmir Tarım Blrli. huriyet Bayranu çekllisinde S.000 lira mensubları hazır bulunmuştur. ve daha fazla İkramiye kazanan tallh. ğme 43, Incir Tarım Satıs Bırhğine 18 lılerden Milll Piyango burelanna veya Fındık Tarım Satıs Birllğine keza Gazeteciler Sendikasının kongresi Zıraat Bankası şubelerine müracaatle 18 kooperatlf bağlı bulunmaktadır. salı gününe kaldı paralarını alanlar junlardır: litanbul Gazeteciler Sendıkası Btış. Çingeneler davası sona erdi 300.000 lira Nığde Aksarayında otu. Bir muddet evvel Mecldıyekoyde blr kanhgından: ran ve fakat ısmınin nejrlm litemlyen Dun toplanması mukarrer bulunan hâdıse olmuj ve blrbırıne giren bir talihU. sendıkamız senelık normal kongresınin, 100.000 lira tstanbul Vefa caddesi çingeneler aralarından blrini öldurmüş. ekseriyet hasıl olmaması dolayısile 17 Muşkule sokak No 23 te rençber All lerdl. Hâdlse sanığı olarak 7 erkek ve kasım 1953 salı günü saat 11 e tallk 7 kadın 1 incl Agır Cezaya sevkedil. edıldlğt tebllg olunur. Osman Demır 50 000 lira: Karahallı Dere mahallesl mlşlerdi. Dun sona eren muhakeme, Süleyman dokumacı Murad Sever ve Istanbul Kasım 13 Rebiülevvel 5 Valıdeçeşme Aktar sokak No. 16 da Gükenleri yaralayıp oldüren Yaşar Ça. lıkoparanın bu sutu kasten ifledigine tubay Abdullah Oray. 20.000 Ura. Bolu Orman Başmüdürlü. kanaat getirmis ve sanıgı 12 sene ağır ğtinde Mühendls muavinl Mehmed Yü. hapse mahkum etmljtir. Kavgaya istlrakleri sabit görülen «el ve Ankara fçcebed Durak sokak No. 13 te 6126 sayılı Kamyon gofdru Kadır Çalıkoparan, Selım Çalıkoparan, V. | 6.45 1158 14 3616 5318 271 5 03 thsan Çalıkoparan ve Ahmed Dimıriık Huînu Yusuf Sdzuguzel. Diğer 10 bin ve 5 bin lira kazanan da bire ay hapse mahkum edılmislerE. y 1 52 7 05 9 43 12.00 1 34 12 10 dır lar da paralarını almışlardır. Üniversiie Rektörünün çayı Parlâmentolar konferansma Adliye Sarayının inşaafı yılbaşında bifmiyor Eskiden hükumetlerin, bazı islerinde, ilımden faydalandığı ve padişahlar, krallar ve emirler arasında ilim adamlarile sanatkârları himaye edenler sayısınm epey bır yekun tuttuğu şıiphesiz olmakla beraber ibnl ve endüstriyel araştırmanın bir cemiyette oynadığı mühim rol ancak Birinci Büyük Harbden sonra, tam manasile, anlaşılmıştır. İngiliz krallarmdan İkinci Charles gemilerin emniyetle seyri problemile alâkadar olmuş, gemicilerinin kullanacaklan astronomik cetvelleri hazırlamak üzere 675 1675 yılmda, bir rasadhane kuruhnasını emretmişti. (Greenwich rasadhanesi) adını taşıyan bu maruf müessese blr gün dünyanın, zaman müb dıi bakımından, standard rasadhanesidir. Bu rasadhanoıin kuruluşundan bir kaç yü evvel aynı kral, ilim akademilerinin en eskilerinden biri olan, Royal Society.de kurmuş ve kendine aid emlâkten bir kısmını bu müesseseye vakfetmişti. İlme bu derece kıymet vsren kral, bir gün akademlntn toplantı sında bulunrrmştu; münakaşa konusu hava bakımmın, yukanlara çıkıldıkça, azalması problemi imiş Uzun süren münakaşalaıı dmleycn kral dışan çıktıgı zaman «İlim adamlannın ne kadar budala olduklannı bugün anladım: havanın, tartılması üzerinie ne çok konuştu lar. Hiç hava tartılabilir mı?». Zavalh kral sağ olsaydı da görseydi bugün ilim adamlan havayı değil elektronu bile tartıyorlar. Bu kral dan sonra gelen Kraliçe Anne İn gilterenin geçirmekte olduğu mali sıkmüya çare bulmak üzere, ilim tarihinin en büyük siması olan Newton'u darbhane başına getirmişti. Onsekizlnci asırda İngiliz parlamentosu »denizde tul tayini için bilınen metodlardan daha iyi ve pratik bir yolu» bulana 20.000 tngiliz liralık bir mükâfat va'detmiş i. Hatınmda kaldı ğına göre, bu mükâfatı gemi kronometrelerini yapan Harrison kazanmıştı. İngilterede devletin ilme vermış olduğu ehemmiyete misal olarak 1835 yılında (Jeolojik Araştırnn Dairesi), 1843 te (Varidatın himayesi ve arttınlrrtası lâboratuan) ve 1854 te (Meteoroloji Umum Müdürlü^ü» nün kurulmuş olmasuıı zikredebiliriz. Fakat bunlara rağmen Alman devletinin ilme vermiş olduğu ehem •niyet Ineilteredekinden fazladır. Wemlefcefıh Ötösaâî ve endüstr?v^ kaUaşınu hususunda ilmî arastırthanm ehemmivetini takdir eden AmKhf'hSkuftıeti, ondc5ku«mctt ** sırda ,bir çok teknik ürrversiteler açtığı gibi 1887 yılında Siemens'U' teşebbüsile Physikalisch technische Reichsanstalt (Devlet fizıkteknik araştırma müessesesi) ni kurmuş ve başına da asrm büyük fizikçilerinden olan Prof. Helmholtz'u getirmişti. «Sıhhatli ölçü standardlarına davanan bir endüstri yaratmak, endüstride kullanılan malzemenin fizıksel özellikleri ÜZFrinde tam bilai verecek olan cihazları yapmak ..» gayesile kurulmuş olan bu müesseseye aid tafsüâtı sonraya bırakarak sadede gelelinı: Almanyadaki teknik faaliyeti aözden kaçırmıyan İngilizler Londrada kurulmuş olan büyük (1851) sergısınin bulunduğu arazide (Vıktorya Albert Müzesı), (Tarıhi tabiî müzesi), (İmparatorluk müessesesi) ve sonradan, Berlındeıd Charlottenburg Teknik Üniversıtesine benzemek üzere, İmperial College ve bir de fen müzpsi kurmuşlardır. Londranm South Kensington mahallesindeki Exhıbıtion (Sergi) caddesinin sağ ve sol taraflarını tezyin eden ve aralarında bir de (Albert Hall) adlı büyük konser salonu da bulunan, bu müesseseler İngilizler için büyük bir ziynettir. Almanyadaki (P. T. R.) ve tekabül etmek üzere bir müessese ingilterede ancak 15 yıl sonra, yani 1902 de, kurulmuştur. Royal Socıe' ilim ve devlet +*+~~~~ Yazan: Ord. Prof. »*»~»' SALİH MURAD UZDİLEK ty'nin teşebbüsile kurulmuş olan (Milll Fizik Lâboratuan) adlı müessesenin başına o devrin, bilhassa ölçü işlerinde, tanınmış fizikçilerinden Glazebrook getirilmişti. Kral Yedinci Edvard bu müessese için Londra dışında Teddington'daki Bushcy house adlı eski saraylarından birini vermiş ve hükume de bu binadaki tadiller ve lüzırmlu cihazlar için 19,000 İngiliz lirası ve senelik bütçe olarak evvelâ 4000 ve sonra da 7000 İngiliz lirasını taahhüd etmişti Başlangıc da iki küçük bina ve 7 kişilik kadrosıle çabşan bu muessesenin bugünkü durumu tasavvur edilemiyecek derecede farkhdır. 1902 yılında müesseseyi açan veliahd (sonradan Kral Beşıncı Corc) gayeyi «ilml bilgınin günlük haya tırmza yardımını temin etmek...» suretinde bildirdıkten sonra «Milletimizln ticaret âlemindeki faikiyetinin idamesi isteniyorsa ilmin ücaret ve endüstri işlerine tatbikını genişletmek ve derinleştirmek zorundayız» demişti. O merasimde, başbakanlık mevkiine henüz gelmi^ olan, Balfour'un vermiş olduğu nutuktan şu parçayı hiç unutmam: «İlim bir ölçü işidir. Saadetin ölçüsü olsaydı siyaset ilim haline girerdı.» Bu muessesenin kuruluşile, biraz geç olmakla beraber, milletin refahı için ilmin endüstriye tatbikı bakımından devlet büyük mesuliyetl üzerine almış oluyordu. (Mılll fizik lâboratun) Birinci Dünya Harbinin başlangıcına kadar, ilmin endüstriye tatbikı hususunda, hukumetin bütün gayretlerine yardım etmiştir. Fakat harbin patlamasından sonra bir çok iptidaî malzemeden mahrum kalmış olan İngiltere hükumeti bu teşkilâtın da maksada kifayet etmediğini gördü. 1915 yılında davet edikniş olan bir istisare meclisinin vermiş olduğu rapora dayanarak hazırlanan projenin esası 1915 te yayınlanan beyaz kıtabda görülüyor. Bu kıtabda Millî Eğitim Bakaru Heıderson şoyle diyor: «Bu projeye göre hazırlanacak olan müessese memleketin harbi kazanması için zarurî olan fakat muvakkat mahıyetteki bir organizasyondan ibaret olmayıp sulh devresinde de çahşacak olan daimî bır müessesedir..». Nıhayet 15/XI/1916 tarihlı bir kanunla kabine üyelerinden Lord President'ın başkanlığında parlamentoya karşı mesul, fakat kendi işlerinde tamamile müstakil, olmak üzere (ılnıi ve endüstriyel araştırma dairesi) (D. S. İ. R.) adıle bir devlet dairesi kurulmuş oldu. Bu kanuna göre bu dairenın genel sekreteri dairenin bütun faahyetleri için i [HEM NALINA MIHINA Bir kadîrşinaslık ve bir kahraman taslağı iin Sadıkzade Nâzun Oğulları Vapurculuk Şirketinden Suad Sadıkoğlu imzasile şu mektubu aldun: «Muhterem Daver Beyefendı, Danimarkadan dört ay evvel satın al. mıs olduğumuz 3650 hamule tonluk ge. mlye. «Dumlupınar» derüzaltımızda şe. hld olan Kcmodor Hakkı Burak'ın ısnılnl vermljtlk. Şımdl tee îsveçlllerln denize yenı bır geml lndirerek buna Kaptan Lorentzon temini verdıklerlni halen bızim geml ile Danlmarkada bulunan ağabeyım Fu^d Sadıkoğlunun mektubundan ogrenmış bulunuyoruz. Kanaatimızce tsveçlller Kaptan Lo. rentzon'u blr kahraman mevkiine yu.v. seltmij bulunuyorlar Blztoı jehid komodorumuza gelince, donanmamızda çok sevilmıs kıymetll blr Insan ve emsalslz blr denızaltıcı idl. Gönül lsterdi ki bu isml blzler de kızaktan yeni lndirilmij blr gemıve koyablUeydlk, fakat ne yapalım kl bu vazlyet Turk armatörlerl İçin lmkâa. »ıı blr jeydlr. Sonsuz saygı ve htlrmetlerlmlzleı Bu mektuba Komodor Hakkı Burak adı verilmiş olan geminin bir resmi de ilişikti. Bu resmi başka bir sabifemizde neşredi> oruz. Kurmay Albay Hakkı Burak ha. Ukaten donanmamızın kıymetli, çok sevibniş, ve amiralliKa namzed bir üstsubavı idi. Kendisini daha as teğmen iken tanunıştım. Şahsan da sevdiğim ve hürmet ettiğim bu kahraman şehidin adını, satın aldıklan bir gemiye vennek suretilo gbsterdikieri kadirşinaslıktan doia. yı Sadıkzade Nazım Oğullaruıa tcşekkür ederim. İsveçlilerin denize yeni indirdikleri bir gemi>e Kaptan Lorentzon'un adını vermckle nasıl bir gaye takib ettiklerini keslirmek güctiır. Bu ihtiyar kaptan, bir Turk denizalısıru batırmak ve 81 Turk denizcislnin şehadetlerine sebeb olmakla bir kahramanlık mı yapmıştır? Bu suçundan dolayı 6 ay mevkuf bulunması ve bu mevkufiyeti zamanında çok insanî bir muami'le gönnüş obnasile kaptan, kahramanlık pâyesine mi yüksebniştir? Mükemmel bir Türk denizaltısının zıyaına ve 81 Türk denizcisinin hayatına mal olan kazada mesuliyeti görülerek mahkum edibnesi bu kaptanın şan ve şerefini mi arttırmıştır ki kendisine kahramanlık pâyesi verüiyor? Kendisine, İsveç hasınına ve meslekdaşı İsveçli kaptanlara göre, Lorentzon kazadan mesul değilmiş, ve Türk bahriyesinin prestijini kurtarmak içhı haksız yere mahkum edümiş. Bir an için bu iddianın doğruluğunu kabul etsek dahi boyle olması ile Lorentzon, alelâcele adı bir gemiye verilecek bir millî kahraman mı olmuştur? Bu feci kazada Dumlupınar kumandanının da mesuliyet hissesi olduğu kabul edilse bile Lorentzon'un adı, 81 Türk denizcisinin ölümüne sebebiyet veren bir kaptan olarak deniz kazalan tarihine geçecekttr. LorenUon'tm, bir İsveç millî kahramanı kesilecek hiç bir tarafı yoktur. Bilmem kaç yüz senedenberi harb etmedikleri içuı İsveçliler millî kahraman hasreti mi çekiyorlar ki büyük facianm faili meş'um kaptanından bir millî kahraman yaratmak sevdasma kapümiş bulunuyorlar. İsveçliler, «Deniz Krallan» diye tarihe geçen eski VikingHerin torunlandır. Onlann asırlarca evvel yaşamış bir çok deniz kahramanlan Tardır ki, isimleri Isveç.denizcilik tarihine şan ve şerefle geç. miştir. Lorentzon'u o kahramanlar seviyesine çıkarmağa kalkmakla bu kaptanı yükseltmiş olmazlar, bilâkis o eski kahramanlannı alçaltmıs olurlar. Kahramanlık bu kadar bedava mı oldu? ATATURK 15. ölüm yılı hâtırası Çıktığı gün İstanbul ve Ankarada kapışılan bu eşsiz eserin 2. baskısı hazırlanıyor 150 resim içinde ilk defa neş'redilen 25 re.sim Atatürkiın 335 yıiında yazJıgı ve Lugüne kadar neşredilmemiş 6 sahıftlık çok kıymetli bir mektub, Atanın el yazısile ilk defa neşredilmektedir. 12 tanınmış imza Atatürke dair bucüne kadar bılinmiyen hâUralarıru bu eserde anHtıyorlar. 84 sahife 100 kuruş Birkaç güne kadar çıkıyor. Lord President'a karşı mesul durumdadır. Genel sekreterin idaresinde bir çok müdürler vardır. Bu dairenin pek geniş olan faaliyeti şu üç istikamette cereyan eder: (1) Bir taraftan cemiyetin kalkınması için milli menfaat temin eden ve diğer taraftan hukumetin ihtiyaclannı karşllayan a raştırma işleri. (2) Endüstriyel araçtırmayı teşvik etmek ve ilmî bilginin endüstriye tatbikını sağlamak. (3) Üniversitelerle diğer müesseselerde fondental araşbrmayl teşvik etmek ve her nevi lâboratuarlar için bol miktarda mütehassıs araştınaların yetişmesini sağlamak Bunlardan birincisinin temini için dairenin kendi idaresi altında on müessese vardır: (1) Yapı araştırma merkezi, (2) Kimya araştır ma lâboratuan, (3) Gıda araştırma organizasyonu, (4) Orman mahsulleri araştırma lâboratuan, (5) Yakıtlar araşürma merkezi, (6) Haşerat lâboratuan, (7) Yol araştırma lâboratuarı, (8) Su tasfiye lâboratuan, (9) Büyük Britanya jeoloji araşbrma enstıtüsü ve müzesi, (10) Millî fizik lâboratuan. Gerçi D. S L E. hükumetten yar dım goren endüstriyel araştırma ış lerınin büyuk bir kısmını üzerine almışsa da bütün araştırma işleri onun ınhisannda değildir. Mill Savunma Dairesi harb işleri içıa kendi hususî araşbrmalannı yapar; fakat lüzum görunce bu dairenin yardımını ister. Yuzlerce hususî araştırrna lâboratuarlan ile bu devlet dairesi arasında sıkı işbirliği vardır. Bunlar arasında en mühimleri şunlardır: Demir ve çeUk; demirden gayn metaller; dök me demir, kömür, havagazl ve kok, elektrik, pamuk, ipek ve sun'î ipek, yün; keten, kosele ve kundura, kakao, çıkolata ve şekercilik, değirmencilik, iç ihtirakh makineler, çamaşırcılık, boya, vernik, çömlekçilik ve fayans; fennî cihazlar, gemicilik, baskı işleri ve kâğıd, lâsük, kaynak işleri. •ATATÜRK Hannnlann gözdesi çoraptır! kalitesi artık münakaşa edilmeyen D. S. 1. R. ile üniversiteler arasındaki münasebete gelince: Gerçi bu daire üniversitelerdeki araştır ma mesuliyeti üzerine almamışsa da aralarında sıkı işbirliği vardır Dairenin bu husustaki en mühim rolü araştırıcılann yetistirilmesi ve sayısınm çoğalmasıdır. İkinci Harbden sonra, bu harb den alınan derslerle, bu dairenin jalâhiyeti büyümüş ve devletin ilim ve ilmî araştırma ile olan münasebeti eskisine nazaran büsbütün arttınlmıştır; öyle ki ilmî araştırma İngilterede devlet siyasetinın adeta esası kılınmıştır. Bu daireye benzer daireler Amerika, Fransa, İtalya, Kanada, Avustralya... ve hattâ birinci yazımızda (1) bildirdiğimız gibi yeni kurulmuş olan İsrael devletinde bile görülü yor. Amerikada kurulan ilk dairenin adı D. S. R. D (Umî araştırma ve tekâmül dairesi) dır. ikinci Dünya Harbinde bu daireyi de kâfi görmiyen Cumhur Başkanı Roosevelt buna ilâveten bir de N. D. R. c. (Millî Savunma Arrşürma Dairesi) ni kurmuştur. Bu dairelerin harb ve sulhta oynadıklan rol leri diğer bir yazıya buakıyorum. (\\^ 14/10/1953 tarihli Cumhuriyet gazetesi. Emekli General Tahsin Yazıcının evinde hırsulık UNUTWAYIN!Z: 2çift Cocktail veya Butterny çorabı aiana luks Lır çorap a^kısı parasız hediye edilmektedir. Koreye giden İlk Türk Tugayının kumandanı emekli Tuggeneral Tahsin Y&zıcının Kartal Maltepeslndeki evin. de bir hırsızlık hâdisesl cereyan et. miştir. Tahsin Yazıcının hlzmetçisi Ya. kub Çelen, evde klmsenln bulunmadığı bir sırada 3200 lira nakid para İle külliyetll miktarda ev* eşyası, binlerce Ura kıymetinde mucehverat ve harb Seyrüsefer emniyet işaretleri Şell Şirketi tarafından Levend . Ismadalyalarını alarak kaçmıgtır. CUretkâr bırsızın yakalanması lçln ;inye yolu uzermdekı lkl taraflı ağac. gerekli bütün tertibat alınmıştır Bu. lara konulacağı evvelce bıldlrdığımiz gün yarın ele geçmesl kuvveüe mu. Scotchllte» ışıklı seyrüsefer emniyet işaretlerl mahallerine takılmıştır. 18 temeldlr. kasım çarşamba gunu butün hazırlık. Lokantacılann zam talebi lar tamamlanmıs olacak, bu yoldakl emniyet ıgıkları musbet netice verdıği reddediklİ ^Lonkantacıların zam talebi Daimî takdlnde «Scotehlifoe» emniyet »şaretK&misyon tarafından tetkık edılerek, lerl sehrin ve yurdun diğer yollarına da konulacaktır reddedilmıstir. EDEBÎ TEFRİKASI Cumhuriyet1 in NO 8 7 13 Kasım 1953 Cuma Hiç değismemişsiniz. Sonra, buraya gelirken sizi bulacağımı tahmin edıyordum. Dün, muhendis Ferıd beym hanımı, İstanbuldan gelen bir Feyza hanımdan bahsettıği vakit, bunun siz olabileceğinizi dügünmüştüm. Rabia hanım. kendine mahsus o ince sesi ile çığlıklar atıyor, yerinde oturup kalkarak hayretıni izhar ediyorau: Demek birbirinizı tanıyordunuz! Hiç bibniyordum... Çok evvelden, bir yaz Kalamışta beraber bulunmuştuk. 16 sene? Havır daha fazla. 17 sene oluyor. Evet, tam 17 sene. İhtısas üntihanımı verdiğim yazdı. Akşamları oynadığımız sıf^tlı mektub, 20 sual oyunlarını hatırlar mısmız? Ya uzun münakaşalarımm? Dayızadeniz, (Reşiddi, değil mi ismi?) hiç bır şeyi cıddıye almıyan alaycı, kendıni beğenmis tavırlarile beni pek sinirlendirirdi. Dayınızdan da dehşetli çekinirdim. Yengeniz nasıl? Hâlâ güzel mi? Biraz ihtiyarladı, artık. Gene piyano çalıyor musunuz? Tamamen bıraktım gibi bir şey. Yazık1 Ne mtıkemmel bir müzisyendiniz. Siz çalışırken, bazan kitablarımı kapatır, gizlıce aşağıya iner, kapmın arkasından sızı dınlerdim. Hatice kadın kahve getirmişti. Feyza üstündeki örtüyü atü. Sedirden kalktı. Yandaki koltuğa geçti: Ben de bir kahve içerim, dedi. Rabia hsla onu tekrar yatırmak için ısrar ediyordu: Yerinden kımıldama Uzan. Böyle yorulursun. Hayır, oturacağım. Hasta deeilım ki! Hakikaten, şimdi kendisini gayet ıvı hissediyordu Baş dönmesi de hafiflcmişti Rphatça koltuğv.na yerleşti. Sordu^ Büyük idealiniz vardı. Onlan tahaiskuk ettirebildinir miî • Doktor: Ideal, dedi, uzakta gözümüzü diktiğimiz yıldızdır. Ona hiç bir zaman erişilmez. Konuşurken, genc kadın, onu eski tanıdığı Farukla mukayese ediyordu: Şimdi, şakakları biraz ağarnuştı. Alnında bü kaç çizgi belirmişti. Çehresinden, çok gencliğin k=rar;ız gölgeleri silinmiş, yüzüne daha kat'î, daha sert bir ifade gelmişti. Gözlerinde, insan ıstırablarnıa doğru iğilip onları anlamağa çalışanlarm sakit ve derin bakışı vardı. Onu, bu halile, 17 sene evvelkinden d ha erkekçe güzel buldu. Rabia hanım sabırsızlanıyor, doktorun yeğenini muayene etmesini istiyordu. Feyza, çekingenliğini şakacı bir neşe kisvesi altında saklıyarak onu bundan vazgeçirmeğe çalışü: Bir şeyim yok ki! Biraz sinir, biraz yorgunluk... Bana istirahat tavsiye edeceksiniz, değil mi Faruk bey? Bir iki gün hafif yemek. Üâc olarak da o küçük Beelergale hablarından vereceksiniz. Erkek sigarasını söndürdü. Ayağa kalkb. Şimdi sualler soruyordu: Tansiyon âletini hastsının koluna geçirirken, onun ince bileğini tutarak nabzını sayarken, çok ciddî; çok «doktor». Kulağını göğsüne dayadı: Nefes almayın' Genc kadm onun saçlarındaki hafif kolonya kokusunu duydu. Gözlerini kapadı. Rabia hanım, pür heyecan. muayenenm neticesini bekliyordu. Faruk doğruldu. Güldü. İki sıra çok beyaz dis, dudaklanmn araİ smda parladı: Biraz sinir, biraz yorgunluk .. Size istirahat tavsiye edeeektim, r'eğil mi Feyza hanım? Hafif yemek.. Hatırınızı kırmamak için de o kürük Bellerpale hablarından günde üç tane almanızı söyliyeceğim. Tekrar yerine otururken, ciddıleşti: ' Ma?mafıh, tansivonunuzu düşük buldum. Sinirleriniz de tayıf. Biraz kuvvetienmeniz lâzom. , . . . Hala: Gördün mü? diyordu; kızmakta ne kadar haklı imişim. Hiç yemek yemiyor, doktor bey. Hele sabahları .. Şimdi sana bir yoğurd getireceğim. Öğledenberi açsın. Hayır hayır, ne desen faydası yok. Zorla vereceğim. Yaşmdan umubnıyacak bü çeviklikle yerinden fırladı. Az sonra, elinde bir kâse, döndü. Arkasında Hatice kadın tepsi ile çay ve kabul gününden aklma kurabiyelerden getirdi. Öbür ikisi çalyarını içerlerken, Feyza hiç nazlanmadan yoğurdunu bitirdL Genc adamın bakışlarım üzerinde hissediyor, cacaba beni çok değişmiş, çok ihtiyarlamış mı buldu?» diye düşünüyordu. 17 sene evvel olduğu gibi, gene onun karşısında bir çekingenlik duyuyordu. Kendi kendine: «Niye bu kadar heyecanlıyım?» dedi. Feyza: Ara dan geçen bu uzun 17 sene zarnnda neler yapünız? diye sordu. Askerliğiniz bitince hemen buraya mı geldiniz? Hayır, ilk zamanlar ücra yerlerde, küçük kasabalarda kaldım. Sonra sırasile, Erzurumda, Diyarbakırda, Ankarada, bir müddet de Adanada bulundum. 3 sene evvel <S» hastanesine tayin edildim. Fakat, bakınız, benim sizin hakkınızda daha çok malumaüm var. Sizden daima haber aldun. Genc kadın, gözleri istifhamlarla dolu, onun yüzüne baktı: Nereden? Kimden haber almıştı? Teyzezadeniz Perran hanımdan. Bilirsiniz, eniştenizle uzaktan bir akrabalığımız var. Perran hanımın kocası da çocukluk arkadaşımdır. Adanada her zaman beraberdik. Feyza merak ediyordu: Kuzini acaba kendisi için ne söylemiştı? Çünkü yalnız Perran, onun o yaldızlı görünüşüne rağmen mesud olmadıSmı bilirdL Koltuğunda uyukhyan Rabia hala hafif perdeden borladu Birbir 1Y lerine bakıp gülümsediler. Bu hafta içinde bu, doktorun üçüncü ziyareti idi. Feyzanın rahatsızlandığınm ertesi günü hatır sormak için uğramış, epey kalmışü. Sonra, iki gece ara ile tekrar gelmişti işte. İhtiyar kadını uyandırmamak için yavaş sesle konuşuyorlardı. Faruk devam etti: Hattâ, ben s p iki defa da uzaktan gördüm. Bir gece, bir baloda, kalabalık bir g^uptunuz. Siyah kadifeden bir tuvalet giyiyordunuz, Muhteşem kürkünüz, parlak mücevherlerinizle, Kalamıştaki sade genc kızdan çok farklı idiniz. Fakat, daha içeriye girerken, sizi tanıdım. Biraz durdu. Masa örtüsünün püskülleri ile oynadı. Sonra tekrar gözlerini kaldırdı: Sizi öyle görünce, «Feyza hanım arzusuna kavuşmuş» diye düşündüm. Ne demek istiyorsunuz? Yani, dilediğiniz gibi, zengin bir izdivaç yapmışsınız. Oyle bir arzum olduğunu nereden çıiarıyorsunuz? Biliyorum. Bana söylemişlerdi Kim söylemişti? Teyzeniz. Kâmran hanım. Genc kadmın kalbi delice çarpıyordu. Demek teyzesi böyle demişti. Niçin? Ne maksrdla? Demek... Demek Teyzem bunu kendiliğinden uydurmus, diye cevab verdi. Benim hiç bir zaman parada gözüm olmadı. Erkek: «Acaba hakikaten öyle mi? diye düşünüyordu. Belki de bu, sadece babasınm fikri idi. Kendisinin bundan haberi bile yoktu. Belki onu hile ile Kalamıstan ahp götürmüşlerdi ... Daha fazla sormak, anlamak istiyor, bir türlü cesaret edemiyordu O kadar tehlikeli bir mevzua girmislerdi ki, Fevza korktu. Yerinden kalktı: Akşımlirı serin oluvor IFŞI1 Tni' B'r^z üşüdüm. İnce yün cakctini omuzlnnna akfı. Smra Beni ikinci defa nerede gördunüz? diye sordu. (Arkası vatf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle