18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S5 Şubat 1952 CUMHÜRİTET Ö JSJ HA O •• Ankara 24 (Anka) Adalet Bakanlığı, tist mahkemeier kurulmasma dair kanun tasarısının hazırlanmasmı tamamlamıştır. 1953 yılından itibaren teşkili kararlaşan ! üst mahkemeier. Yargıtayın vazıfeLondra 24 (Nafen) İngiltere maddeler. mensucat, bıçak. çatal, I lerin: mühlm miktarda azaltacaktır. Ticaret Bakanlığı tarafından neşre kaşık ve tabak, çanak. Bakanlık, bu mahkemeier kurulur T dilen son istatistiklere göre, Tü Fakat Türkiyeye yapılmakta olan kurulmaz Yargıtaym Dördüncü ve kiyenin İngiltereye yapmakta oldu pamuklu ihracatı 1952 spnesinm Beşinci Dairelerini lâğvedecektir. ğu işlenmemiş ham madde ihracatı ocak ayında geçen senenin fynı | Bu dairelerın başkan ve üyeleri de 1952 senesinin ilk ayında mühim ayından daha az o'muştur. Diğer ! üst mahkemelerde vazifelendirileartıs kavdetmiştir. i : ceklerdır. Diğer taraftan aynı müddet zar taraftan İneilterenin Türkiyeden yapmakta olduğu tütün ihracatı da fında Ingılterenin Türkiveye ihracatı da geçen seneve nazaran bir ı 1951 senesinin ocak ayına nisbeile artış kavdetmiştir. Bu artış bilhas düşmüştur. Türk gıda maddelerinin sa şu ihracat maddelerüıde olmıış ingiltereye ihracatında da düşükBugün Zapotocky'nin şikâyetleri. tur: Elektrik malzemesi. kımyevi' luk müşahede edılmıştir. Çervenkov'un. Rokosovsky'nin. En ver Hpcanın. Rakosi'nin şikâyetleridir. Sovyet Rusyanui boyundu j Ankara 24 (T.H.A.1 Parlamen ruğu altına girmiş olan bu raem | tolar Birliği Türk grupu eenel kuleketler birbirlerine yardım etmekrulu bueün Büyük Millet Meclisi te büyük gü'çlük çekmektedirler ve Washigton 24 (NaferO Birleşik Kitablığında toplanmıştır. simdiki memnuniyetsizlik ileride i Washington 24 (Nafen) BuraTopîantı. yönetim kurulu başkanı genişleyince, bu yardımı yapamaz : da açıklandığına göre, 1952 senesi Amerıka hava kuvvetleri seyyar bir hale geleceklerdir. I nin şubat ayında Korede komü bir buz adasını bombardjman ve Ankara milletvekili Sadri Maksudi nistlenn uğradıklan kayıblar bir Arsan tarafından açilmış ve genel Çekoslovakya gıda yardımım buçuk milyonu aşmaktavdı. Komü avcı tayyareleri üssü haline getirkurul başkanlığma Bursa millethangi doğu Avrapa ırtemleketinden nistlerin 6 şubat tarihine kadar meye karar vermişlerdır. Grönland adasımn şimsli ile kuzev kutbu a vekili Selım Herkmen seçılmıştir. Heklemektedir? Bir ziraat memle 1.577.734 kişi kaybettikleri tahmin keti olan Bulgaristandan mı? Çer edilmektedır. Bunun 1,142.099 u rasında seyretmekte olan bu buz Arjantinde karnaval venkov'un ve daha evvel Kolarov cephede, 303.358 i cephe çerisinde adası 50 kilometre uzunluğunda ve yortulan ile Dimitrov'un tatbik etmeye ra ve 132.277 si de harb esiri olarak 15 kilometre Renişlıığn'le olup 1946 senesindenberı Birleşik • Amerika lıstıklan Sovyet kolektifleştirme sıs ka5ıb listesine girmişlerdir. Buenos Aıres 24 (a a ) Dört hava kuvvetlerinın daimi tarassutu gün sürecek olan karnaval yortulatemleri tam hezimete uğramıştır. Almanyadaki fuarlarda altında buiunmaktadır. 1351 senesinin mart ve nUan aylarını kutlamak üzere Arjantınin başŞımdiye kadar bu adaya çıkar lıca hareketleri bu müddet için durında Bulgar Başbakanı tarafından yabancılara da sergi ma yapılmamış olmakla beraber raklamıştır. yapılan iki açıklamada bu hezimet tahsisatı verilecek buzun kalmhğı 300 metre tahmin resmen kabul edilmişti. Her ne kaBaşkentin bir çok mağazalan dar Sofya idarccileri, daha sonraAnkara 24 (TH.A.) Batı Al edılmektedir. Bu buz adası her se çarşamba gününe kadar kapanmışlan, baskıyı arttırmışlar, veni sis manya hükumeti, Batı Almanyada ntlık seyrinde Rusyanın Ural dağ tır. Halk trenler ve otobüslerle detemlere başvurmuşlar ve bu yolda açılacak mi'ıletlerarası fuarlar içın larının arkasındaki endüstri saha niz kenarlanna ve sayfiyelere gitilerlemeye çalışmışlarsa da gene tahsıs ettiğı sergı kontenjanlarından sına 3.200 kilometrelık mesafeye mek üzere telâş içindedir. (Afp) bekledikleri neticeleri elde edeme yabancı firmalara da hisse ayrılma kadar yanaşhğı hava ku\vetleri mişlerdir. Bulgar kdylüsü ile Çer sını kabul ermiş ve buradaki alâ keşif tayyareleri tarafından tesbit Kâğıd fabrikasınm istihsali venkov'a tâbi komünist milisi ara kalılara durumu bildirmiştir. edilmiş bulunmaktadır. Ankara, 24 (ANKA) İzmit smdaki mücadele, 1952 senesinde Federal Alman makamları bu his Roma Biiyük Elçimiz geldi kâğıd fabrikası, 1951 yılı istihsalibüsbütün şiddetlenmiş ve genişleni 22.800 tonla kapatmıştır. Fabrise!ere yabancı firmalann hak kaRoma Büyük Elçimiz Hüseyin miştir. zanması için şu sartları koşmuş»ur: Ragıb Baydur dün akşam saat 19 kanın bu seneye kadar olan en Bulgaristanın ekonomisi ziraidir. Kontenjan tahsis olunacak fuar da uçakla Romadan şehrimize gel yüksek istihsali 18.500 tonla 1947 Bulgar hükumetleri bunu nazart senesindeydi. Bu suretle artış yüzda yabancı firmanın ya müstakil miştir. itabara alarak hesablannı yapmak de 26 nisbetini buknuş olmakta olarak stand tutacak veya staııd mecburijetindedirler. Fakat bugün dır. Garsonlarm ^ 10 ları rutmuş diğer bir firmâ nezdinde Çervenkov hükumetinin, tanmla konturato ile bağlanması şartıle Ankara, 24 (ANKA) HükuAynca masrafı arttırmadan yailgili planları beklenen neticelerin ''kiracı olarak), bızzat veya temsi met tarafından garsonlarin yüzde pılan iki misli çalışma ile de bu yıl hiç birini vermemiştir. Aynca. mem len mal teşhir etmesi lâzımdır. onlan hakkmda hazırlanmakta o İzmit kâğıd fabrıkaları 56 milleketteki ham madde kasnakları lan tasaıı bit.nlmiş ve Büyuk Mıl yon lira arasında kâr temin e t yalnız Sovyet Rusyanın hesabına Almanyadan pamuktu let Mechsıne sevkedilmiştir. miştir. işlemeye başlamış ve hu hal de mensucat alınacak tnemleketin. esasen sarsılan iktisadiyatına yeni darbeler indiııniştir. Ankara 24 (Anka) Türkiye ile Bu vazi\ette fiatlar fırlamağa baş Almanya Federal Cumhunyeti aralamış. bilhassa gıda maddeleri buh smda yapılan ve 1 ocak 1952 den ranı şiddetlenmiştir. Bugünkü yağ itibaren yürürlüğe girmiş bulunan fiatı ile bir iki sene evvelki fiat ticaret anlaşması gereğince Alarasmda 400 levalık bir fark bulun manyadan bol miktarda pamuklu maktadır. Bu yükseliş diğer mad mensueat ithal edilecektir. Bildirıldelerde de vukua gelmiştir. diğine göre. pamuklu mensucat için Bulgaristan dah'linde Sovyet 9 milyon dolariık bir kontenjan aymüdahalesinin yeni «Kostov» hâ rılmış bulunmaktadır. diseleıine yol açmaM ihtimali de Türk Alman ticaret anlaşması her an mevcud olduğundan Kremgereğince, memleketimize ucuz otoHn. bu memleketteki ajanlannın mobil ithal edileceği yolundaki hasayısını arttırmış. Sovyetleştirme berler, alâkalılar tarafından teyid sistemlerini genişleterek şiddetlenedilmemiştir. dirmiştir. 1945 senesinde Bulgaristana varrm milyon levalık Sovyet Koreye gönüllü gitmek kitahı ve dergisi sokulmustu. 1951 istiyen hemşireler senesinin ilk altı ayında bu rakam 149 milvon levayı bulmuştu. Aynı Ankara 24 (T.HA.) Milll Sazamanda Bulgar mekteblerinde vunma Bakınlığı Koredeki seyyar Sovyet tarihine. Sovyet edebiyatı hastanelerimizde bulunan hemşire na ve Sovyet diline geniş yer tah adedini arttırmaya karar vermiştir. sis edilmiş. ruslaştırma metodlarını Bu cümleden olmak üzere önütathik edecek olan «eksperlerinn müzdeki ay içensinde Koreye 3 Moskovada yetiştirilmesine ehem hemşire daha gönderilecektir. Komiyet verilmiştir. reye göniillü hemşire olarak gitmek Fakat. Bnlearistanın rSovyetles için Millî Savunma Bakanlığına •irilmesi > icin sarfedilen gavretler çimdıye kadar yurd içindeki muhbu memleketi iktisaden verimli bir telif hastanelerden 50 kadar hemhale gerirememiş, halkına refah şire müracaat etmiştır. Koreye eitemin ermemistir. Sovyet metod decek olan hemşıreler henüz beiü laruıtn. Bulgaristan çiftliklerinde değıldir. bu neticelere varması ayrı zamanPROF. NIMBLS'UN »LACERALARI: da Çekoslovakyanın beklemekte oldıiîru gıda vardımına da tesir edecektir. Pevk memleketlerde sınaî ohun, ziraî olsun istihsal plânlarının Sfalinin he<ablanna göre ayarlanması bu acıklı halin başlıca sebebidir. Ömer Sami COŞAR ün Prag radyosu vasıtasile Çek halkma. işçilerine. köylülerine hitab eden Başbakan Zapotocky daha fazla çalışılmasım istiyor, ağır sanayi kollanndan beklenen istihsalin elde edilemediğinden şikâyetçi olduğunu söylüyordu. Çek Başbakanı. memlekette istihsal edilmekte olan gıda maddelerinin kâfi gelmiyeceğini ve bunun için de doğu Avrupadaki diğer peyk memleketlerden mühim ölçüde ithalât yapılacağını, ancak bu savede yaşamanın mümkün olacağuıı da ka>dediyordu. Bulgaristandaki mücadele Türkiye İngiltere Ust mahkemeier kurulmasma arasındaki ticaret dair tasarı İngiltereye işlenmemi; ham madde ihracatımızda mühim artış olduğa bildiriliyor 55! Paktm sol kanadı Korede kızılların kayıbları Parlâmentolar Birliği Türk Grupu Genel ' Buz adasından uçak Kurui toplantısı iissii yapılıyor Basmakaleden devam mehmaemken örtmek için de Ortadoğu müdafaasını teşkilâtlandırmak lâzımdır. Türkiyenin Amerika. İnsiKere ve Fransa ile müşterekes Ortadoğunun müdafaası için Mısıra yaptığı teklifi, bir devlet adamına asla yaraşnuysn bir gafletle bizzat tahrik etriği demagoji ve ayaktakımı seline kendisini kaptiran Nalıas Paşa ceffelkalem reddetmişti. Mısınn yeni Başbakanı Ali Mahir Paşa. Ortadoşunun müdafaasına Mısınn işKraki meselesini teklif sahibi dört devletle görüşmeğe karar vermiştir ve böyle yapmakla da uzağı gören dirayetü bir devlet adamı olduğunu isbat etmiştir. Bu müzakerelerin miispet bir nericeye varması, Mısınn ve nnunla beraber diğer Arab devletlerinin. hattâ İsraelin ve İranm da iştiraki ile bir Ortadoğu müdafaa teşkilâtı kurulması, dünyanın bu bolgesinde banşın mııhafazası bakımından çok faydalı olataktır. Teknik Universiteniıt yeni binası tamamlandı Mart aymdan itibaren Rektörlük, înşaat ve Mimarlık fakülteleri yeni binada faaliyete geçecekler Memleketimize binlerce yüksek mühendis yetistiren Ayazpaşadaki Teknik Universıte bması inşaatı tamamlanan Taskışla bir.asile de birleşmek suretiie eenslemiştir. Münevver işsiz'ıiğmin alıp yürüdüeü bir devirde; Teknik Üniversite mezunlannın, bugünkü ihtiyaeı karsılamaktan çok uzak olduğu bir hakikattir. Doktorlar, yüksek kimya mühendisleri. hukukçular; Edebiyat ve Iktisad Fakülteleri mezunlan her hangi bir yerde iş bulamazlarken; memleketimızin 4500 küsur muhendise ihtiyaeı olduğunu ilgili profesörlerden duyuyor ve bu i>ıtiyacı karşılıyacak tesislerin çoeaîtılmasını temenni ediyorduk. I=tanbul Teknik Universitesi Inşaat Fakültesi profesörlerinden Dr. Abdullah Türkmen, münevver işsizhği mevzuunla, kendisile yaptığımız bir anketi cevab'andırırken, memleketımizin çok savıda yüksek muhendise rmıhtac olduğunu söylemiş ve Teknik okullannın bir an evvel çoğaltılmasını teklf etmişti. Prof. Türkmen, bu hususta, yerden göğe kadar haklı olsa gerektir; çünkü. milletçe kalkınabilmemiz için, lüzumîu olan teknik elemanın bir an evvel yetiştirilmesi gerekiyordu. miş; Rektörlük dairesinde ise, lüks ten tamamen kaçınılmış ve Taskışla, bu bakımdan da ideal bir üniversite olarak karşımıza çıkmıştır. Sömestr tatilini müteakıb, yani mart ayından itibaren înşaat Fakültesi ile Rektörlük yeni bir.aya taşınacaktır. İki yıla yakın bir zamandanberi tedrisatına burada devam eden Mimarlık Fakültesi de, daha geniş ölçüde çalışma imkânlannı bulacaktır. Ayazpaşadaki eski bina ise, Elektrik ve Makine fakültelerine tahsis olunmuştur. Oışarıdakî prestijimiz tfilletvekillertmizin dikkatin» ütemadiyen olup durur ya! Fakat son za manlarda artık her ta» rafta ciddî bir tepki yarattığı için dikkati çekiyor: Bizim, yani Türkiyenin ve Türklerin dışandaki şökretini zedeliyecek hâdiseler o luyor. Bunlara karşı ne hükumet olarak. ne millet olarak kâfi derecede silâhlanmış değiliz. Bir iki kişinin veya bir küçük grupun kötü hareketile müşterek şöhretimU kuılıyor. Bunun sebebi nedir? Bunun başlıca sebebi işi örtbas etmek gayretidir. Bunu da memurlar ve mesuller yapar. Ikinci sebeb da böyle hareketler için kanunda hususî c^zalar tayin edilmemiştir. Ihrac mab elmaya çiirük, üzüme çörçöp kanştırana ceza veriyoru* da: dışanda Türklük admı lekcliyecck hareketlerde bulunanlara neden hususî ceza venniyoruz? Cevab isterim. Türklüğe izafe edilmesi tabiî bir grupla yahud Türkiye veya millî bir Türk müessesesini temsilen dışan bir memlekette bulunan birisl bir cürüm işlerse cezası çok ağır olmalıdır. Bu bir. Suçun vukuunu bildiği halde alâkalı makamlara veya savcılığa haber vermiyen ilgililere de a>TM ceza verilmeUdir ki; örtbas etmesinler, bn da iki. Gene ajTU suçu haber aldığı halde yaymıyan ajans müdürlerini de aynı suretle cezalandınnalıdır kj böyle bir şeyin şüyuunu önlemefc ve suçu himaye etmek münasebetsizliğini yapmasın. Bu da üç. (Bu söylediklerim yapünuş şeylerdir.) Bundan başka harkiye tesküatımıza da dışanda Türkiyeyi veya Türklüğe izafesi mümkün bir milll teşekkülü temsil edenlerin hal va hareketlerini objektif olarak tetkik edip lüzumu halinde bitarafana malumat toplamak vazilesini yüklemek lâzımdır; ama bu vazife gercekten zordur. Her zaman tam bi« istikametle yapılamadığuu "Atina hâdisesinde müşahede ettik. Onua için bu cihete çok itina etmek ve hisse kapılmamak gerektir. Bunlan yaptıktan sonra da asıl mesele Türklüğü veya Türklüğe izafesi mümkün bir millî teşekkülü temsilen dışan gidecekleri iyi seçmektir. iyi seçmek demek insan seçmek demektir. Terbiyeli, dürust adam seçmek demektir. Bu bakımdan spor teskilâtının, teşkilâtın değil de bazı federasyonlann başında bulunanlarm gunahı çok büyüktür. Allah cümlesinin taksiratını affetsin; ama bundan sonra bö>le şey yapmaya, dışan çıkuıca türlü aykırılıklar yapacağı sabıkalarile bılinenleıi miUi mümessil olarak seçmeye kalkışırlarsa karşüannda bütıın milleti ve basını göreceklerdir. Ben bu satırlan, kendim içia jazmıyorum. Çünku tam kırk seiiPflir inandığıra bu davanın peşindoyirı ve bu iş için mücadele ederi m , Bunu artık millet de anlamı*tır. Onada anlatmaja lüzum ;ok. Aldıjı dcrs acı oldu ama tesirli oldu. Ben şimdi işi hükumet memuılarına. spor idarecilerine anlatmaya ralışıyorum. Çünkü eu işte en za ıl I davranan onlardır. Şimdi teklirim şudur: 1 Memleket dışında yapılsn, Türk milletinin ve Türkiyenin şöhrrtini zedeliyen hareketler cezalanc'ırılmalı ve bunlann takibi içir» hlr tek vatandaşuı bile savcıiığa m>iracaati kâfi gelmelidir. 2 Bu cezalar, alelâde şartlar sltmda işlendiği zamanki suça verilerek cezadan çok daha ağır olmalı; 3 Haddi zatında suç teşkil etm ; yen terbi> esizlik. kabalık, muaşeret ve âdâba mujayir hareketler de cezaya hiç olmazsa disiplia ce7alanna tâbi olmalı; 4 Bunlan her idareci rapor etmeye mecbur tutulmalı... 5 Bu vazifeyi yapnııyan, h a kikati desiştirenler de ağır cezalara çarpılmalı; 6 Dışan gidecek temsilî insan seciminde göüönıinde bulundurulacak bir takırn vasıflar tayin edilmeli ve bunlara aldırmadan adam secmiş olanlar da cezalandınlmalıdır. Bupüne kadar bu memleket ve bu milletin prestijini şahsî kejfi ve ar7usuna harcamış olanlann yaptıklan maalesef yanlarına kâr kalıyor. Bari bundan sonra bu manevî hazineyi yağma edilmekten, böyle tedbirlerle muhafaza edelim. B. FELEK Kotüdür mü desin? İkisi ortası bir halden mi bahsetsin? Yoksa şu ön safta dolaşan devlet erkânının ukalaca edasını takmıp hiç bir mana ıfade etmiyen b:r takım lâflar mı söylesin? Hele bu adsmlar... İş işten geçtikten son ra nihayet hidayete ermiş, çorak yürekleri belki ilk ve son defa olarak O'nun muhabbeti.e yeşermeğe başlamış bu kara kuv vet kurbanlarına herhangi bır siyasî ve idarî endişeye düşereıc tövbe kapısmı açmakta tereddüd göstermek, Halil Ram:ze, yalnız lüzumsuz değil, faydasız ve menfî bir hareket gibi geliyordu. Zira nice düğün günlerinin, nice destanî millî bayramların. bır araya getirip kaynaştıramadığı gönüller belki de bu yas gününün ıztırabı içinde akıbet birleşmesini, hep bir araya geltp haşır ve neşir oimasını bilecektı. Fakat, bunlann ifade ettikleri bu alâka, bu merak ve bu elem acaba ne dereceye kadar sam:mî idi? Acaba bu titriyen seslenn, bu yaşaran gözlerin arkasında büsbütün başka bir kuşkunun, bir kötü niyetin, bir karanhk düşüncenin tedirginliği yok mu idi? Hayır, Halil Ramiz bu çeşid adamlardan sıtkı ne kadar sıyrılmış olursa olsun, şu anda böyle bir şüpheye düşem.yordu. (Arkasi İnşaat Fakültesi eski Deknnı Prof. Dr. Mukbil Gökdoğanm yakm alâkası ve bilfiil çahşmasile meraleketimiz Taksimde, büyük bir Üniversite binası kazanmıştır. Dört buçuk milyon liraya çıkan bu binanın, bugün maddi değeri elli milyon lirayı geçmektedir. Bina restore edilirken, Hareket Böyle bir teskilât kurulduğu takOrdusunun, Sankışlada yaptığı çardirde. bur.un teraeli, şüphesiz Türpısmada, hâlâ kurşun izlerini mukiye olacaktır. Çünkü Türkiye, bühafaza eden kolonlan aynen bıratün Ortadoğu devletlerinin topyekılmış ve çarpışmanın hâtırası olakun hepsinden daha kuvvetli bir rak, buraya «Hürriyet kolonu» adı orduya sahibdir. Bu teşkilâta. Averilmiştir. merika, Fransa ve İngiltere de işYeni üniversite binamızda yetişetirak edecekleri gibi, İngilLz docek gencler, Hürriyet kolonunun minyonlanndan giiney Afrika biraltından geçerek, muvaffakıyete li?i, Avustralya ve Yeni Zelanda doğru ilk adımlarını atmış olacakda istirak edeceklerdir. Bu suretle Yeeâne Teknik Üniversitemiz o lardır. Türkiyenin şimdi apaçık olan sağ lan, Istanbul Teknik Universitesi, Necdet EVLİYAG1L kanadı da az çok setredilmiş olabuşün ihtiyaeı karşılayamıyacak caktır. bir duruma gelmistir. Buraya kaMısırla yapılacak mü?akerelerin bul eHilebilmek icin, her yıl, binAnkarada büyük bir başan ile netirelenme^i bu devlelle lerce li=e mezunu genc, sılu bir cezaevi inşa edilecek İnpilterenin gösterecekleri iyi ni imtihana tâbi tutuluyor: neticede yete ve anlayışa bağlıdır. Her iki pek iyi derece ile muvaffak olanAnkara, 24 (ANKA) Ceza ve devletin de, Ortadoğunun maruz lar: ancak Univereitenin kapısından Tevkifevleri G«nel Müdürlüğü, bu bulunduğu büyük kızıl tehlike kar içeri girebilivorlardı. yH memleketin bir çok yerlerinde şısında bn iyi niyeti ve anlayışı Teknik Universitenin, Taksim yeni cezaevleri inşa ediimesini ka(röstermeleri lâzımdır. Mısır ve İndeki Taskışla binasında yerleşme rarlaşürmıştır. Bu cümleden olaçiliz devlet adamlanrm reaHteyi sini, bu bakımdan memnuniyetle rak 400 kisilik olduğu halde 1 X W) kavrıyarak bir uzlaşma yolu bulakarşılamak lâzım gelir. mahkum ve sanığı barındırmakta caklarını umuyoruz. Geçen yıllarda, versızlik yüzün olan Ankara Cezaevinin yükünü ABİDİN DAV'ER den en çok 350400 genci tf.bul e hafifletmek üzere bu yıl şehrin debılen bu müessese. hundan böyle dışında yeni bir cezaevi inşa edi 500700 lıse mezununa ferak ferah, lecektir. «hoş geldmiz». diyebilecektir. Bir asırhk bir mazisi olan san, Ö L Ü M yakut Taskışla binHsının, restorasEmekil Gumruk Muayene Başmernuru yan işi tamamlanmıştır. Şimdi, bu merhum Ihsan Urahn eşı ve Iş Banka. büyük binanın çatı altı takviye e £i partisıpasyon murakıblerlnden Sedilecek ve geniş bahcesi ağaclan zal Ural. İşçı S.gortaları Kurumu İzmir Ankara 24 (T.H A.) Millî Pi dırılsraktır. Yeni anfılerin de dö Muhasiblerinden Zlya Ural, Yargıtay yarıeonun 1951 yıhndaki varidatı 25 şemesi kısa bir zamanda ikmal e üyef. Suad Bertan eşi Nesrin Bertanın anneleri milvon 335 bin 419 lirayı bulmuş dilmiş olacaktır. tt'.r. Bu rakam, 1950 yılının 23 mil Eestorasyonu itina ile tamamlaEMİNE SUAD URAL yon 720.058 lira tutan varidatma ı nan Taşkışla binası. ıç teşkilâtı, etmiştir. Namazı bugun (p«2ar. kıyasen 1615 361 lirahk bir artış , profe?ör, seminer cdî!?rı, suııflart, tes') öğlevtn Teşvlkıye Caıniınde eda ifade etmektedir. İdare masraflan | kantinı ve lokanta?Ue .htiyaa kar I edilecek ve Feılkoy nıezarlığına topolarak ayrılan yüzde 1.5 ve bavilere , şıl.yacak bir şekılde tanzim edil 1 raja tsvdi edilecektir. Allah rahmet I ey!»5in. verilen yüzde 6 komisyon çıkarıldıktan sonra. 1951 yılında idarenin temin ettıği safi kâr yekunu 11.5 milyon liradır. Millî Piyango 951 de I I milyon küsur lira kâr efti Belirtildığine göre. 15 ocak ve 7 şulfat çekılişleri yeni plânîara t;dre yatplmış ve bu çekilişlere aid biletlpr tamamen satılmış bulunmaktadfır. Çıkan haberler hilâfına plânlarria değişıklik bahis mevzuu ceğildir. 1952 yılı plân!a>ı aynı esasa göre hazırlanaeaktır. Bayilerin komisyon nisbet'.erinin, Tavyare Piyanjfosu zamanında olduğu pibi yüzde 12 ye çıkarılmasmı temin için yaptığı müracaatler kabule şayan eörülmemektedir. Yemek yeme âdetlerine dair bir istatistik \Vpshington 24 (T.H.A.) B>lesmiş Milletler teşkilâlının, yemek yeme adetleri hakkında neşıettiğı istatistiklere göre, yer yiizünde yaşayan insanlann 320 milyonu yemek yeıken çatal. bıçak ve kaşık 530 milyonu kürdana benzer ir.ce değnekleıle, 190 milyonu sadece bir bıçağı kul'annifikta, 740 müyonu ise paımakları ile yetınmektedir. Arta kalanların nasıl yemek yedikleri tesbit edilememiştir. İskenderiye açıklarında 3 gemi battı iskenderiye 24 (A.P.) Patlak veren şiddetli bir fırtına. iskenderiye açıklarında üç ^eminin batmasına sebebiyet vermiştir Otuz bir balıkçı kayıbdır. «CUMHURİYETı> in Tefrikası: rulmadı mı? Ve şu anda onun cığerini de yırtıcı kuşlar durmadan deş p dıdıklemekte değıl midir?» Evet. Cahid Halidin hakkı var. Olerr.p Tanrılarınm bu korkunç kıssasından hisse ç:karmas:nı bilenlere Dolmabahçe Sarayı, Kafkas dağınjn tâ kendisi gibi görünüyordu. Bunlarm hayalinde bu saray odalarından biri ortasındaki yatağın o meş'um azab ve işkence kayasından. hiç farkı kalmamıştı. Granit kadar sert ve bir mezardan daha derin bu yatakta az m, irade, cür'et, hareket, kahramanlık ve büyüklük manasına gelen nice vasıflarla ün almış bir adam, nerede ise, yüz günden ve yüz gecedenberi, ne sağına, ne soluna kımıldanmadan sanki kendi kendisinin balmumundan bir kalıbı halinde sırtüstü yatıyor ve bu balmumundan kalıb, sanki şilte ile yorgan arasına durmadan bır sam tyeli üflüyormuşçasma hiç bir ışık neşretmeksiz n sessiz sessız eriyordu. Öyle ki. onu, yakmdan pörüp elliyenler bu vücud kimi ve neyi temsil etmektedir, artık anlamaz olmuşlardı. Fakat kafa. o ehlıleşmiş pars kafası, gene orada, yastığın üstünde idi. Ve insana gene eskisi gibi kâh okşamak arzusu, kâh can korkusu veren vahşi ve munis güzelliğinin muammah ve cazıbelı çizgileri her «oln daia zivade keskinleşerek her gün daha ziyade sertlejerek okunur bir hale gelmiş bir alınyazısı gibi yürekleri ürpertip durmakta idi. Onun içmdir ki, şeklini kaybetmiş hasta gövdenin üzerine iğılen hekimler gözlerini bu kafaya ve bu yüze çevirince aradıkları şıfa tedbirlerini guya ondan öğrenmek istiyormuşçasına ellerınde melhem, ellerınde neşter, dslgın dalgm bakakalıyorlardı. Hele 3Tas tık üstünde duran ve uyurken san sahtiyandan bir şımer maskesini andıran bu yüzde göz kapakları açıhp da uzun kırpiklerin bulutu arasınrlan şimşek gibi bakışlar çakmağa başlaymca o hekımler bütün bilgilerini unutup ve melhemlerile neşterlerini bir yana koyup her şeyı gpne ondan gelecek bir mucizeye bırakıyorlardı. ^ Evet, bu kafa hâlâ o kadar canh ve bu bakış'ar hâlâ o kadar kudretli idi ki, herkes üzerinde olduğu gibi kendi gövdesi üzerinde de gene yalnız kendi hükmünün geçtiğîne inanılabilirdi. Evet; esk Anadolu efeleri ölesiye vuruldukları zaman kellelerini, düsman elıne geçmesin diye, rasıl sağ kaîan arkadaşlarına kestirip kaçırürlarsa o da, ecele, henüz kocamamış levend kahraman endamile teslim olmamak için sanki kendi kendini şimdıden mumyalaştırrnağa kaibi idi. ^ EMLÂK BANKASI Böyle şeylerden kimse kimseye bahsetmiyordu, ama, çoktan bır türbe sessızliğine gdmülmuş Dolmabahçe sarayının çatısı altındaki bu tecelliler, bilinemez ne gibi esrarh yollardan bütün mülete malum oluyordu. Filân gün o meş'um odaya kimler girip çıktı? Ne yapıldı? Ne söylend? Fılân gün ölüm döşeğindeki hasta ne halde idi? Ne kadar zaman uykuya dalmıştı? Kaç defa gözlerini açıp etrafındakiler le konuşmuştu? Ne demişti? Hal km bütün bunlan işitip bilmesi için ne hekimlerin raporuna, ne devlet adamlarınm beyanlanna, ne radyoya, ne gazetelere ihtiyaeı vardı. Herkesın yüreği ve kafası, gözle görülmez, elle tutulmaz yüz binlerce, milyonlarca antenle sanki bu ölüm döşeğıne bağlanmış; politik, sosyal hayatın bütün kaygıları, hareketleri, sanki hep bu döşeğin etrafma toplanmış; sanki memleketin maddî ve manevî eb'adı hastanın vücudü ile birlikte büzüle büzüle bunun içine sıkışıp girecek kadar daralmıştı. laşmakla geçiren bu milletveklleri, her İstanbuldan yeni gelen arkadaşın etrafım sarıp onu «Ne haber? Nasıl? Biraz iyice diye işittik doğru mu? Doktorların son raporunun manası nedir? Ponksiyon ne demektir? Konuşabiliyor mu? Akıl ve zekâsı yerinde mi? Yambaşında kimler var?» v.s. v.s. g.bi ardı arkası kesilmiyen suallerin yaylım ateşi içine alıyorlardı. (...) ili beledıye başkanı seçimi hâdisesindenberi Halil Ramizle hemen hemen selâm ve sabahı kesmiş bulunan Şeh Sakıb Hoca, Rasim ve Hacı Faikler bile İstanbuldan yeni dönen ve orada iken sık sık Dol mabahçe sarayına gelip gittıği i^itilen bu boykotlu arkadaşın yanına sokularak aynı ahret suallerini tekrar etmekten kendilerini alamadılar. Bunlardan biri: ; VAkUp KAuRhkARAOSMANo2İc>'$ı Dünkü kısmın hulâsası İkinci Dünya Harbinin başlan gıcında: memleketimizin üstüne bambaşka bir karaltı çökmüş, Avrupa da aynı şekilde yıldırımlar la yüklü kara bulutlarla örtül müştü. Tahirzade Hacı Emin Efendi ile bir bankamn idare meclisi başkanı olan Servet Bey gibi taş yü Jrekli insanlar; bu karaltıyı evvelden sezmiş ve bütün kâinatı ür perten boranın soluğunu tam mânasile hissetmişlerdi. Izmir Dış Ticaret Ofisi eski müdürü Cahid Halid. İstanbul Hselerinden birinde edebiyat ve felsefe öğrermeni olan arkadaşı Ahmed Nazmiye yazdığı bir mektubda, bu gibilerden şu tarzda bah • sediyor: kendini dev aynasında gören zavallı ferd, bu bünyede bir mıkroskobık hüceyre olduğunu ne vakit idrak edecek?» Ahmed Nazmi ise, ona verdiği cevabda her vakitki «ârıfane tecahülü» ile: «Öjie ama, diyordu; bugünkü kollekt.f azabımızm mihveri tek b r adam, on sekız milyon içinde tek bir ferd değıl mi?» dırayı kavrayıp tâ önümüze düştüğü gündenberi o zaten bu vasfını kaybetmış ' buiunuyofdu. O. artık mılietin şahlanan iradesi hal ; ne gelmışti ve bu ırade onda şahlanmasa idi, mutlaka başka birinde sahlanacaktı. «Sana sorarım Promete bir ferd mijdi? Bir Tanrı mıydı? Bir cin miydı? Hiç birı değıldi. Promete b.r ideahn, bır şuurun, bir cehdın suretleşmesi, bir Tanrı veya bir cin halinde tecellileşmesiydi. Ben burada Promete misalini gelişigüzel zikretmiyorum. O da tıpkı Promete gibi Jüpiter'ın elinden mutlu odu çalmadı mı? O da Promete gibi bu odun ıssısında «yeni bır insan» örneğine can vermeğe kalkışmadı mı? Akıbet, o da, hiç değışmiyen'nin ve değışıkliğ. sevmıyenin gazabma uğrayıp tıpkı Prorr.ete gibi bır nevı yalçın kayanın üstünde zıncıre vu Kaç zamandır dar ve kuru bir iş çevresinde yüksek ve asil heyecanlara susayıp kalmış oJan Cahid Halid, dostunun bu sualile açmak istedıği felsefî bahsi hemen şu lir zm seli ile tıkayıvermişti: ..Tek bir ferd mi? Hayır. Mademkı sen bile ey septıklenn sepüğ . sen bile o'nu kollektıf bir azabın mihveri telâkki edıD.rder, ilimler, sanatlar ve yorsun; o'na bir ferd demeğe arnihayet insanlık mefhumu hep tık kimin dili varabılır? Bunonua iirazatıdır. Zavallı ferd, dan yirmi yıl önce devrüen ban « Hiç ümid yok mu?» diye soruyordu. Öbürü: « Biz işittik; geçen günkü ameliyattan sonra bıraz kendıne gelmiş, hattâ açıl'ş nutkunu bızÖn beşinci Cumhuriyet yıldö zat hazırlamağa başlamış, sahı mi?» diyordu. nümü törenlerine isteksiz istekÜçüncüsü âdeta yalvarır gibi siz hazırlanmakta olan mılletvekılleri arasında yegâne konuşu söze karışıyordu: « Kuzum Ramiz bey; bize lan §ey de hep buraya ve O'na dair haberier, bahisler, yorum sadra ş.fa verecek bır şey söyle. Halil Ramiz ne diyeceğini şalardı. Bütün günlerıni Meclis dalguı, âvare do §ınp kalmıstı. İyidır mi desin?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle