29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 Arahk 1182 CUMmTRİYET Tecessüster Dünyamız gittikçe soIuyacaİıjTalimafname buhran I ( Öğretmen ve Ögrenci Köşesi J ] J yerde daha fazla ısmıyor SVet, dunyamış gittikçe ısınıyor mu, yoksa soğuyor mu? Böyle bir sual karşısında bazılan omıız silkıp gülecckler ve: Canım, diyecekler, o vasa bu | tasa, şimdi bir de dünyamızın hararetinin veya bürudetinin artması işini de kendime üzüntü mü edıneceğim?. Haytr, mesele hiç de öyle değil.. Yeryuzündeki ısı kuvvetinın değışmesinin insanlann, hayvan'.arın ve bıtkilerın üzerinde büyük tesirler yapmakta olduğunu ve netiede çauşmamızın, yetişecek mahsullerm gelışmesinde veya azaimasında mühim roller oynayacağını j unutuyor muyuz? Onun için bilginler ve mütehas»ıslar yıllardanberi bu ön°mli mesele üzerine parmak basmışlar duruyorlar ve ıncelemelerıni her gijn biraz daha derinleştiriyorlar. Vaziyete, şoyle üstunkörü bakılacak olursa, gerçekten dünvanm gitgide ısınmakta olduğuna hükmetmek gerekiyor. Çünkü birçok memleketlerde yıllardır müstesna seneler başka kışlar gittikçe ıcuv vetlerıni kaybediyorlar ve davarn müddetlerini kısaltıyorlar. Halbuki, bu âna kadar mevcud bilgiler ve hâdiselere dayaıuiacak olursa dünyanuzın gitgide sıadağına değil, soğuduğuna hükmetmek lazımdır. Çünkü, malum ya, arzımız güneşten kopmuf, milyonlarca sene done döne ısısını kaybetmiş, dış kısmında üzerinde yaşadığımız kabuğu tesekkül etmij, valnız iç kısmında sıcak oUa ve r'aha derinde tamamile ateş haiinAydan dünyamızın görünüşü de bulunan tabakalar kalnuştır. Bir bakıma kabuğun gittikçe kahnlaş nin neticesini Birleşık Amenka rekse Alaskada mevcud diğer cüması, fazla ısılı ve ateş halınde o nın Coğrafya Cemiyetine bir ra mudiyelerin bazısı seneden seneian tabakalann da kabuğu taklıd porla bildırmislerdir. Bu rapora ye pek az miktarda da olsa küçületmesi icabediyor.. göre gerek Juneau cümudiyesi, ge mektedirler. Diğer taraftan jazın Belki nazariye böyle ama, gerçek, dünyamızın muhtelif bol^elerınde yanm asırdır sekiz on senede bir hararetin bir derecenın onda bıri kadar arttığıdır.. Yani 1900 denberi yanm derece ziyade'.eşmiş. O halde, asırda bir derece.. 20 yuzyıl sonra arzımızın her taraiiada boyle bir ısı yükselmesi vukua gelecek olursa bazı noktaların, yaşanamıyacak ve bunalınacak duruma duşmeleri muhakkak!. SANAT Fakat boyle bir tehlikeden bizim dcğıl, sekız on nesd sonıaki torunlarımızın bile korkmalanna hacet yok.. 20 asır kolay kolay geçmez.. Ama 4000 senesinde yaşayacaklan da endışe ile duşünmemize de pek mahal olmadığı âlimlerin Papalann <akdîs ettiği. impara•ynı kanaat etrafında bırlejememe toriarın kucakladığı. kra 1ların önünde eğıldiği ve halkın kendisinlerinden anlafibyor. Peki, dünyamızın gitgide ısın den bahsederken sıhirli sanatkâr makta veya soğumakta olduijunu dediğı Wolfgang Amadeus Mozaıt, iddıa edenler, bu mütalealannı o sanki ömrünün ancak 35 yıl sureturup masa başında mı ileriye sür ceğini biliyormuş gibi hayata erken girmekte ve eser vermekte ıs | müşler? tıcal etmi^, 6 yaşmda iken Viya * Hayır.. Meselâ Amerikanın Conada hükümdar kai"şısında ilk kon j lumbıa Üniversitesi profesörlerinserini vermiş, ilk bestelerini 7 ya,' den Arthur Gılkey'in başkanlığı aîşında yapmış, 13 yaşında ilk operatında sekiz profesör ve müte'iassıssını hazırlamış, 26 yaşında evlentan mürekkeb bir heyet beşnci miş ve 35 yaşında arka^'n^a 600 defa olarak kalkıp Kanadanın ba den fazla eser bırakarak. üç büyük tısındaki Alaska yanmadasma git opera hedıye etmış olarak, faKat ıs nuj, her defasında dörder beşer ürab ve sefalet içinde soğuk ve ay kalarak incelemeler yapnu^tır. karh bir arahk sabahı dunyaya Tetkiklere bilhassa meşhur Ju gözlerini kapamıştır. neau cümudiyesi mevzu teşkil et Hâlâ raüzik festıvallerile her vıi mış ve dokuz bilgin incelemeleri dunyamıza tath gunler yaşatan 5i Olümünün yıldönümü günlerinde Mozart Yazan: Dr. Samih Nafiz Tansu Namık Kemalrn büyük adı, ikikolej usulü tatbik olunur ve devre ] man üniversitesinden, bir Fransız Yetkin Melâhat Özgü Teselli buönemli kelime ile beraber hatırla sonlannda üntihanlar yapılır. Bun üniversitesine giden gencin duya lacağımız bir taraf var, kitab iyi rur: Vatan ve hürriyet. Bu keüme lar, hemen ortaçağdanberi böyle cağı yabancıhğı duymıyacak un tercume edilmiş, güzel ve dikkatli leri, o uydurmamıştır. Fakat «Va gelip böyle gitmiştir. Meselâ Alman kânlar hazırlanmalıdır. Bu, geç ha basılmıs; bir de Profesör Yetkinn tan» ı, herkesin. doğduğu yer ma üniversiteleri disiplin usulünü kul reket edecek bir makine işidir. Şüp yazdığı önsözde eserin bize aid nasına kullandıgı bir devirde jğ lanırlar. Bir çok lâtin üniversitele hesiz böyledir. Fakat buna teşeb kısmındaki noksanlara işaret edilKuzey Kutbunda yaşayan kuşlar runa can verilecek bir kavram ha rinde sertifika yoluna gidilmiştir. büs edilirse bir sene, iki sene çalı miş. kışın göç ettikleri zaman eskisin line koymıış: «hürrivet'> i eünlük Bu üniversitelerin hiç birisi «Biz şılır, esash kaidelere vanlır ve ü Bizim bu sütunlarda yapacağıden yukandaki eklem dairelerinde anlamından çıkanp sivasî bir tabir bu usul imtihanlarla talebe yetiş niversitelerarası kurulun kararlan mız, tenkıd olmayıp sadece takdim kalmakta ve daha aşağıya inn e olmak üzere açıklamıstır. Bunlar.lan tiremiyoruz, haydi şunlan bir deşeklinde müşterek olarak tatbik den ibarettir. Onun için Arab, Abaşka onun arabeada bu'unmayıp ğiştirelim» diye talimatname tadili olunacak usuller elbette bulunur. mektedirler. Bundan da dünyimı cem. Türk, Hind minyatürleri hak zın harareünin gitgide artmukta ol da «crise» karşılığı olarak ııvdur ne girişmezler. Çünkü profesörler Irfan. muesseselerimizin disiplin k m d a gü^, r e s i m l e r ve kıymetli duğu neticesi pekâlâ çıkanlatilir. duğu bir kelime vardır: Buhran. kuvvetli. talebe çahşkan olunca is ' ruhunu kemiren bu talimatname' â^klaml"ÎIn ihtîvaTeden" bu î'akat, gene jeoloji, metereoloji Demek, o zamanın dilcileri uydur ter sertifika, ister disiplin olsun,, buhranının bir an önce geçme okuyuculanmıza tavsiye ile yeuve coğrafya âlimlerinden murek ma işine karşı daha uysal davra isterse devre imtihanı yapılsın iyi sini bekliyoruz. Ziraat fakültesi neceğiz. keb başka bir Amerikan heyeti ge nırlarmış. Arabca ve farsçadan netice alınmağa ne engel düşünü nin, bir hal yolu bulup genclerin Fakülte, birinci nüshası geçen j mahrum kaldıkları öğretime bi.an ne Alaskadaki diğer bir buz yığı böyle uydurulmuş nice nice keli lebilir? s e n e ç l k m 5 Ian d e r i s i n i n l k i n c i Ne yazık ki yüksek bilim kurum . önve kavuşmalannı sağlamasın. ou ' ° * meler vardır. Bu üretme ve türetnını «Taku» cümudiyesini tctkık ve iiçüncü nüshalannı da bir arsetmiş ,bunun her gün bir buçuk me, ancak türkçemiz için yasak lanmızda bile asıl hastalığı tanrm ' nun bir müjdecisi saymaktayız. a ne retm t r V •*J*U i^ ? ' 9 ' Bunda da fayddlı metre, yani yılda aşağı yuKarı ya bellenmiştir. Bugunün aleyhe dil lamaya gitmeden. durmayıp t^davi IVOnUŞma a d a b l yazılar var. Birinci nüshada müsedenlerinin kulaklan usullerini değiştirmekle zaman ölnm kılometreden fazla bır miktar sözcülüğü Ankara hukukçulan bir Fikir lümanhğm İlmihalini, ayetlere dadürüyoruz. Hele şu Güzel San«t>ar da genişlemekte ve denıze yaklaş çmlasın!.. Kulübü açmışlar. Güzel bir teşfb i yanarak hulâsa eden Profesör Yu«Talimatname» kelimesı için epey Akademisinin talimatnamecilitine makta olduğunu tesbıt efniştır. büs. İ İlk konferansı, siyasî tarih suf Ziya, bu nüshada müslümanl'k tereddüd geçirdim. «Acaba tüzük gülmemek elden gelmiyor. Büyük İşın garibi bu iki cumudiyenin içinde doğan fikir cereyanlannı ve mü diyeyim, yoksa talimatname da ressam, iyi heykeltraş, maharetli profesörü Coşkun Üçok vermiş. biroirınden uzakhğı ancak kıık ki.ihtilâflannı ilmî bir dikkatle ve l e e d l b bl r ha mı doğrudur?» süpheleri içindey mirmr, taiinv.tname maddelerinln ' * * . , ?°? ^K»"»™'" lometredir. Yekdiğerlerıne bu ka" a b ı üstüne konuşmas. ihtivatla tahlil etmisti^ İ ^ ken Mıllî Eğitim Bakanuun resmi eseri midir? Bu sanat müessesesın ( dar yakın olduklan halde taraanü»evndırd.. Bu tür!ü konferu» H a h ^ t fakulteıı ne,ny a t 1 ndanDe| demeci imdadıma yetişti. O «tali de re^sfımlık. he* keltraşlık, mimar | le zıd âkıbetlere maruz .caimsl^rı dejhl. yaşını f ri a d l n l gördüeümüz muhterenı ] a r a ya!nlz matname» diyor. Tabiî Türk irfa lık pibi şubelerinin sanat havası yaacaba neden? Her halde kuze^ ve l nının baş makamında oturan zat, ratılmadan hangi talim»tname "i* ! b a ş l r l , a , i m l Ş ' b Ü y " k ™ v k kl le r e < ^ " profesörün bu yazısı ehemmiye*'ıÇ guney ruzgârlarına, yahut cıvar mış olnlanmızın bile ihtiyacı oHu okunmağa deâer. Bilhassa dinimJbiz gazetecilerden daha iyi bilecok tenikn tesiri yapsbilir? Aynı şty denızlerdeki sıcak veya soğuk su ğunu hergün yeni misallerile gör zi öz kaynaklarına göre tanımak ;ir, dedim ve talimatname tabirini okullardaki beden terbiyesi icin akıntılanna karşı bir durumda bumekteyiz. Terbiye de ilim gibi be istiyenler için okunması çok faykullandım. Fakat buna da Dil Ku de bövledir Beden terbiyesi, haflunmalarından.'. Kaldı ki bir tarafşikten mezara kadar uzayacak bir dalıdır. Bundan başka aile hukurumu kızacaktır. Aşağıya tükürsenı tada bir saatlik dersle verilem'z. tan da istatistıkler aynı havaliye gayretin konusudur. Esasen ahlâkın ku (Prof. S S. Anday), Kur'anın 5akahm, yukarı tükürsem bıyığım Genci ve çocuğu, bedrnini terbiye1952 de düşen karın dığer yjüaryansı terbiye ve nezakettir. K'har türkçeye tercümesi (İ. H. BaltacıBunun doğrusu, her iki istikamet ye ab?t>manm vasıtası olan dçrsı. dan daha fazla olduğunu ve soğude de tükrük sarfetmeyip < rtası ı gaye okrak almaktan daha büyük adam. çnk kere ahlâksız olmaktan oğlu), Çifte minare (S. K. Yetkin). ğun şiddetinden karların ancak bir yol tutturmaktır. Biz de öyîe eğitim hatası olur mu? Lise olsun, kendini daha kolay kurtanr. farsça yazılmış bir mekanik kita Haziran ortalannda erimeğe başlaDin için de durıım bövledir. Ha bı (C. Saraç), Ahiler (Dr. N. Ça apmağa çalışalımorta ol«nın, sanat ve meslek OKUIU dığını kaydediyorlar. Talimatname buhranı'.. Ankara olsun, on'ann içerisinde sporcu bir, kikaten dindar adam, nezih olur, ğatay), Nakıs tarihi (R. M. Meriç) Şımdi gelin de, işin içinden çı Ziraat fakültesi bu buhranm içın havanın doğurulması lazımdır. ln j saldırganlık edemez Çünkü dinin Türk kitab kablan (K. Çığ), Sigckın, pirincin taşını ayıklayın ba ledir. Fakülte idaresile öğrenciVr giliz okul ve üniversitelerini gezip ««ri; as'mı ve esasını bilmediğj tuvamameler (G. Yurdaydan) gib: kahm: Dünyamız ısınıyor mu, yokrasındaki görüş aynlığı, genclern görenler, bu fikrimizde ne derece şeyleri söylememek. yazmamaktj. dikkat çekiri etüdler ve makaleleı sa soğuyor mu? lerse girmemesile had devrine gir hakh o'rttıeumuzu zahmetsizce tes B " n a göre durmadan söylemek, nc vardır. •fes almadan onun bunun al»vhine Anlaşıhyor ki her iki tezi mii •niştir. Tarih Dil fakültesi, taii lim ederler. gerçek ' Aldıftı yeni ögretim unsurlartle değiştirmek üzere dafaa eden bilginler bıze bugün •natnamesini Talimatname diyip* geçmemeli. yazıp küfürler savurmak, ellerinde mevcud delillcrden daha Jurmadan toplantılar yapmaktadır. Bazan bunlar hiikumet'eri me. .' ı din terbvpsi almış insan için rrüm gün günden kuvvetlenen ve ılnıî .t.«.,,j.. bir objektiflikle müslümanlığı Turk rüzel Sanatîar Akademisinin yeni edecek ehpmniyette mespleler do L» müsbet hâdiseler gosteremedikçe Ne olur, şu Fikir Kulübünün ilk irfaruna tanıtacak olan üâhiyat f<»kendılerinin mütalealarına kolay •nüdürü, daha yeni mevkiine ısm ğurmuslardır ve doğurmaktadıriar. konferansıru yayınlasalar ve her kültemizi, başladığı bu verimli yolkolay iştirak edemiyeceğimız gıbi nadan ilk verdiği demevde Akade Fakültelerin öğretim talımatnada yürür görmekle memnun oluyoonlar da bizim bu şüphe ve Ured ni talimatnamesinm değiştirileoeği melerini yaparken bütün üniversi [. tarafa tamim etseler!.. , . t , müjdelemiştir. Millî Eğitim Ba meıerını yaparKen ouıun unıveroı ı,^. . düdümüzii her halde mâzur görecanlığı Talrm ve Terbiye KuniıU, telerimmn birieştirici bir yoîa git1 Il''hıyat Fnkülte»! yayınlan j İslâm ve Garb âleminde dinimizi ceklerdir. esim ve beden terbiyesi gibi ders meleri, z?nnım>zca en uygun bir' Din, hakikatin, güze'.in ve iyi I tetkik eden ve hakıkaten tarafsız Op. Mu. erin ihtivarf olması hakkında ka hal tarzı olacaktır. Üniversitcie.i liğuı kaynağıdır: Müslümanlığı bu arlar almışrır. Daha nerelerde, miz muhtardır: muhta^^ır ama pa gözle görüp göstermek, din ^e ilim i tercüme ettirmelidir. Bu türlü yacimler, hanji talimatnameleri veya rayı devlet bütçesinden aldığına adamlanmızın öz görevidir. Bu oa ymlar. sağda solda kendini göütegöre birer devlet kurumudur. Baş kımdan tlâhiyat fakültesi, kıymetli alimatnamelerin han"i mnddelenGördüğüm ren bilgiai, dünymdan ve âhiretten i değiştirmek için ça''Ş!yorlnr, bi kanlan da şahsan Millî Eğitim Ba yayınlara baslamiftır. kanıdır. Yeni bir usul keşfetmemiz ilk kitab, Do*u İslâm mpmleketie habersiz, fakat dinimiz namma koınemez... düşünülpmiyerecıne gör e koskcca rinde Minyatiır, Yazan:.. Tabiî bir ntısanlartn yaptıkları kötü tesincri Malum ya, bütün HOrya ÜPİv?r bir mm'eketin üç taneik üniver müslüman adı söyliyeceğim. Ha silecek, müslümanhğm a«;lı ve haıtelerinde ya sertı'ıka usulü. va sitesi prensipte meı:ı'e yır, hayır... Bir Alman. Ernst Küh kikati üstünde Türk aydınlannı ı^ıplın metodu takib eHılır. Anşlo ket içinHe universiteden üniversi nel. Acı, acı ama böyle. İki profe düşünmeğe ve araftırmalar yapma,.k«:nn üniversitelerinde dc en t o k t e y e nak'eden genclerimze bir AlI sörümüz tercüme ediyorlar: S. K ğa sevkedecekfir. i MERAKLİ SEYLER UZAGI VETICİN NtUT rin Avusturyanın güzel ve tarıhî bir şehri olan Salzburg'da doemuştu. Doğduğu gün de öldüğü gün gibi karh soğuk bir kış günü idi. 1756 yılında ocak ayının 27 nci günü, Salzburg kilısesmin baş muganni muavinligmi yapan Leopold Mozart'ın mutevazı ve sevimli yuvasında gözlerini dunyaya açan bu küçük, kendisinden evvel ölmüş iki kardeşinin matemine şahid olamamış, yalnız annesinin yanında onunla beraber üstune iğilen AnGuze! sanatîar alanmda mütehas i yor ve tabiatile para almıp tefviz | çıkarılmamış ve memleket dışına na Maria adlı bir ablaya malik olsıs tanınmış butun şahsiyetler, dün muamelesi yapılıyor. Artık sade ' yoUanmamış olması yüzünden semanın sevincini duymuştu. ya çapında şöhıet sahıbi Italyanm Milanolular değil bütün Italyanlar vinc içerısuıdedirler. Bu dört kişilık küçük aile. et Renaıssance devrı u?tadlarından i Michel Ange'ın bu jaheserinin elden | İtalyan başkenti halkuun Pieta rafı cam ormanlarile çevrıli, taıihî heykelrraş Michel Ançe'ın ömrıi 1 kaleleri, ortaçağın hatıralarını ta nün son zamanlanna doğru vücude şıyan taş evleri. dar sokakları ve I getirmiş olduğu «Pıota Rondaninis çeşidli şövalye armalarile süslü bir heykelini bır şahe^er olarak telâkşehrin havasını teneffüs ederken, ki etmekte mırttefiktirler. Habsburgların asırlarca Avusturya j .B u heykeli üç defa yonrup tasemalarına çifte siyah kartallar şek mamladıktan sonra beğenmiyerek lindeki armalarımn sembolize etti yeniden yapan Michel Ange, soği bir hakimıyetin tesirleri altında nuncusunu ölümünden hemen hekalmıştı. I men bir kaç gün önce tamamDaha üç yaşında iken piyano layıp meydana çıkarnruştır. Ams, tuş'.an üzerinde parmaklavıru gez bu neticeden kendısi gerçekten j diren Mozart, bunlardan manalı memnun olmuş mu, olmamış mı, I sesler çıkanyor, 4 yaşmda ise no orası pek belli değil. Fakat cihan talan bile tanımadığı bir devirde estetık bilginleri hep birden onu hayret ve takdirle temaşa ediyorbir konserto besteliyordu. Anne ve baba. ç;ocuklanndaki lar. bu harikulâde istidad karşısınc'a Pieta Rondanini, kendisine vütamamen şaşırmış bir haldeydiler. cud veren üstadnı olümündenberi Maamafih. Salzburg kilısesmin baş I muhakkak ki bir çok acayıb sermuganni muavini olan baba, ger?k | güzeştler geçirmiştir. Lâkin onlan. II yaşındaki kızı Anna'nm, gerek j hali hazırda ehemmiyetlerini kayhenüz 6 yaşma basan oğlu Mo ı betmiş oldukları için kayda lüzum zart'm musiki tahsiline. ve muzık , görmüyoruz. Son olarak «Pieta» terbiyesine son derece itina ediyor, sanatsever ve zengm manne de onların bu çalışmalarına sanlanndan Kont Vimercetti Saniştirak ederek, muntazaman çosevrino taraftndan satm alınıyor ve cuklarım kontrol eyliyordu. Monesilden nesle bu ailenin evlâdlanzart yatmadan evvel gelir babasının dizüıe çıkar, şarkılar söylerdi. na ve torunlarına intikal ediyor. ç Nihavet 1W8 de Sevrino ailesinin Sonra babasını kucaklar ve güle son mensubu varissiz olarak ölürek: İhtiyar olduğun zaman ba'oa ' yor. terekesi arasmd. bu şaheser seni bir 'kutuya koyup sakl.ya.a , «»e saüşa çıkanlıyor. Bu gibi sanat eserlerini koleksiğım, üzerine toz gebnesin dıye üsyonlarına eklemek isteyen meraklıtüne bir fanus geçireceğim!^ Derdi. Sonra anesile kucaklaşır. lar müzayedeye katılıyorlar. Oteablasını öper ve güzel rüyalar gor derberi Avrupalı üstadlann eserledüğü yatağına girerdi. Bu aile rini memleketlerine taşımak meramuhiti onun içir en tath günlerin kında olan Amerika hukjmeti de geçtiği mukaddes bir yuva idi. Son işe karışıyor. Başk&n Truman'ın ralan bu sıcak koşeyi daimi bir emrile artürma mahalline giden Birleşik Amerikanın Papa nezdinhasretle anmış ve aramıştır. Henüz 6 yaşında olduğu 1762 se deki temsılcısi Mister Myron Taynesinde Leopold Mozart, oğlunu lOrı fasıla ile fiatı heı yükselteni • Baş, di«, adale, sinir ve sofuk ve kızını yanma alarak seyahaie m u t e a i t ; b biraz daha zammediyor, algınlı^ından mütevellit bütün çıkb Evvelâ Münich'e gittiler. Bu nihayet heykel 350 milyon lirette ağrılara karşı başan i!e kullah meşhur Alman şehrini, B Bavyera (Türk parasile aşsğı yukarı 8 mill nm neşeli insanlannı, tüylü şapka ı y o n U r a ) nıtır. üzerinde kalılan, askılı pantalonlarüe, beyaz • Grip ve Nezle başlangıcmda bir yor. yün ç çorablarile ç çalıskan ve y Birleşik Amerikanın bu kadar çok fenahklan önler. ceye düşkün erkeklerini, sevimli parayı gözJen çıkararak Pieta Ron • Terkibinin safıyeti dolayısıyle ve güzel kadmlarmı büyük bir danini'yi ele geçirmek istemesi husu zevkle seyreden Mozart, Münich'i sundaki bütün gayretleri önünde mideyi bozraaz, kalbi ve böbsevrli, fakat bu, hiç bir zaman Vi sonunda maatteessuf boşa çıkıyor. rckleri yonnas. faal yanayı gördüğü zaman duyduğu Çünkü mevcud İtalyan kanunlan heyecan, neşe ve sevmc gibi ol herhangi bir sanat eserinin memlemadı, Viyanada yalnız haşmet, deb ketten çıkarılıp yabancı bir diyara Arkas\ So. 7, Sü. 1 de götürülmesini kat'î surette önlemektedir. Vaziyet bu şekle girince • eserin Ameukan temsilcısindea sonra en fazla fıatı, 130 milyon lireti (Türk parasile aşağı yukarı Odanızın duvarını süsleyecek 3 milyon lira) veımış olan Mılano en güzel bir tablodur. Michel Ange'ın son şaSieserinin sergüzeşti Rondanini'yi bir defa daha doya doya temaşa edebilmesı için heyke! önce Romaya gönderilip bir kaç hafta teşhir ediliyor, sonra da Milanoya yollaruyor. Bir kaç ay önce Milâno belediyesinin salâhiyetli temsilcileri tara" fından teslrm alınan şaheser, meşhıır bir şatonun küçük kilisesinin mutena bir noktasına konuluyor. I Fakat orası heykelin muvakkat yeridir ve Milâno belediyesi halkın ziyaretlen sona erdikten sonra onu 1 daha münasib bir mevkie kaldrra' caktır. Milâno belsdiye meclisi müzake" relerine başhyor ve bir kısım üyeler bu güzel eserin dinyanın en nefis binalarından ve mabedlerinden biri olan Milanadaki Büyük Kilıseyi süslemesini münasib görüyorlar. He\hat, hıristijranlık taassubun hâ'5 tesiri altmda kalmakta ve rahibler sınrfı ile sıkı rmmasebette bulımmakta olan dığer bır kısım üyeler, çıplak bır kadın vricudünü temsil eden böyle bir heykelin, gerçekten şaheser olmasma rağmen, bir Tannevine konulmasının dine hürmetsızlık teşkü edeceğini ileri süruyorlar. Bunun üzerine t Pieta» nın meşhur şatonun küçük kilisesindı ki yerinde ibka olunması düşunüiuyor. Lâkın, o kuçük kıliseain içi o kadar karanlık ve mevcud iıva tertıbatı o derece noksandır ki Michel Ange'ın yıllarca emek sarrederek vücude getirdiği sanat mucizesi burada sönük ve göze çarpmaz bir dıuuma di'"=üyor. O zaman Mılanoda en kıjmetli tab'İ3n sinesmde barınd'ian resim muıe^'ne yerleştııuniesı .hususu bahis konu=u olui or. Bu sefer, eene bir takım üye'er. «Pieta Rondaninı» nin dünvanın en gı>7el tabloları, Raphael. Tıtıen'ın r=erlennin i=e bilmukabple Mioh?l Ange'ın heykelini gölgede bırakaok vaziyette oldukları için ziyaretçi'ei'n ve sanat amatörlerinin dikkat ve sevgileripi ayn ayrı çekerek ikiye ay>ra"aklan. o suretle her b'r,rn değerlerinden kaybetmiş vaziyete düsecekleri itirazı ortaya konuiuyor. Ne garib dünya, ne acayib tecelli, değil mı? Kanuna dayanarak bir şaheseri memleketton uzaklîştırmamak başarısını elde et'nek, buyük bir mazhariyet.. Sonra, kucak dolusu para vererek onu satm almak, yüksek bir fedakârlık. . Bunların hepsi olsun bitsin, fakat neticede misılsiz ş?heseri koyacak yer bulamamak da beklenümiyen bir hayal kırıklığı! Boşyerel |STIRAP ÇEKMEYINIZ! AJlV&Ta^ VlUU^UİI fcUHiuı» ĞRiPiN son derece fayaalıdır!... Muayyen zamanlardaki sancılara karşı İŞÇİ TAKVİMI beiedjyesjne ihalesı icab «ü ] 4 saat ara ile günde 3 adet alınabili^ Op.Ma.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle