28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
85 Ekfan 1982 Almanyadaki manevralarda bir hafta I TTlllHninnMHHHIIHIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIllllll Ölümiinün Yıldcnümü Miînasefcetile İngiltereden gelen 400 paraşütçü nasıl indirildi? Yazan: Hakemler ve onların arkasından biz, kara bulutların, yüksek ağacların ve kilise çanlarına sürünecek kadar aşağılara indiği. göklerden yerıere seller boşandığı, fırünanın ağaclan kınp geçirdiği berbad bir havada indirme yapılamıyacağı düşüncesi ile beklemekten vazgeçerek süratle geri dönerken bir araîık bulutlar biraz yükselmiş, yağmur da hafıflemiş ve paraşütçüler fırsattan faydalanarak hemen inmişlermış. İngiliz paraşütçülerinin muvaffakıyeti Bu paraşütçülerle İngüizler bihakkın iftihar edebilirlerdi. Çünkü 1 O berbad kapah ve sısli ha vada bilmedikleri bir sahaya ak şam saat 6 da karanhkta inmişler di: 2 Bu paraşütçüler, muvazzaf hava kuvvetlerine mensub değildi ler; İngilızlerin Territorial denılen ihtiyat birhklerine mensub idiler 3 İngiliz 16 ncı hava tümeni nin 46 ncı paraşütçü tugayınm b:r taburunu teşkil eden bu 400 kadar paraşütçü tâ İngilterenin Liverpool, Güney Gal e ve Renfrew bölgelerinden gönüUü olarak geliyorlardı. 4 İhtiyat paraşütçülerin talim ve terbıyesi o kadar mükemmel idi ki 400 kadar oldukları halde hiç zayiat vermemişler, yalnız 6 taneshrn ayak ve bacaklan biraz zedelenmiştir. O akşam B. Bess'de gönüllü olarak bu uzun ve başanh uçuş ve atlayışı yapan halk paraşütçülerinin muvaffakıyetinden dolayı Ingiliz hava subaylarını tebrik ettim ve yeşilordu hesabına mavı ordunun gerüerme inen paraşütçülerin ne olduklarını sorduğum zaman }U cevabı aldım: Yeşil paraşütçüler, mavi ordunun mühimmat parklannı tahrıb etmek maksadi.e inmişlerdi. Kendileri kısmen muvaffak olduklarını ve bazı cepanelikleri havaya uçurduklannı mefruz olarak kabul ediyorlar. Fakat mavi ordu, böyle bir indırme ihtimaline karşı uyanık ve tertibli idi. Nitekim paraşütçüler indikten sonra, hemen mavi birliklerin taarruzuna uğra mışlar ve kâmiien esir edilmışlerdir. Kornünirm yok edibnelidir O akşam yemekten evvel, bir Türk gazetecisi olduğum ıçin bilhassa benimle tanısan yüksek rütbeli bir İngiliz hava kurmay subayı ıle görüşüyorduk. Bu subay, Kızıl Çarlığın dünyanın huzur ve rahatını kaçırdığından ve banş için daimî bir tehdid teşkil ettiğinden, mütemadiyen komünistliği yaymaya, aynı zamanda emperyalist ihtiraslar peşinde koştuğundan »ikâyet ettiktefı sonra şu suaii sordu: Sızde komünizm var mıdır? Hayır bizde komünizm kanun dısı edilmiştir. Avrupa memleketlerinde olduğu gıbi komünist partisi ve teşkilâtı mevcud değildir. Türkıyede komünist partisi yoktur ama Sovyet Rusyada asla tatbik edilmiyen bu içtimai mezhebe inanan pek mahdud bazı gafıiler ile Moskovanın ajanları vardır. Fakat bunlar komünizm lehinde gizlice propaganda yapmak cesaretini gösterirlerse, ergeç yakaîanır ve Türk mahkemelerine verilerek rnahkum edilir ve hapse atılıriar. Çok iyi ed yorsunuz. Demokra •Ük hürrivetler icabıdır diye komünizme müsaade eden memleketler, koyunlannda zehirli yılanlar besiemek gafletine düşüyorlar. Benim fikrimce âz=nî 20 yıl içinde Rusyada Sovyet rejimi ve komünizm yok edilmelidir. Bu, yapılmadıkça demokrasi dünyası ve insan hak ve hürriyetletine hürmet eden milletler rahat ve huzura kavuşamaz, barış nlamaz. Türkiye demokrat milletlere örnek olmuş, cesaret vermiştir Bu genc hava kunnay subayı son ra ilâve etti: Siz Türkler, İkinci Dünya Har binden sonra, MoskoVanm tehdidine kulak asmamak ve Sovyet Rusyanın tekliflerini reddetmek su retile kahramanlık gösterdiniz ve bu cesaretinizle Staline inanıp aldanarak tehlikeyi görmiyen'erin gözlerini açünız. Sovyet Rusyanın ihtiraslarına karşı koymak yolunda bütün demokrat memleketlere örnek oldunuz ve cesaret verdiniz. Bir Türk gazetecisine bu düşüncelerimi söylemek fırsatını bulduğum için bahtiyanm. Türk milletini takdir ve tebrik ederim. Türkiyede hizmet eden bütün İngiliz subayları da sizin hakkmızda benim gibı düşür Tiektedırler. Yeni vaziyet hakkmda malumat veriliyor Ertesi sabah müdiri harekât tarafın dan kabul edilen yeni vaziyet hakkmda bir Birifing yapıldı. Evvelâ yeşıl ordunun kara ve hava hareketleri izah edildi. Tabiî mefruz olarak 54 mavi uçağmm düşürüldüğü, müteaddid tankın tahrib edil<iiği ve mavi kuvvetlerine taarruz edildiği ve bu sabah erkenden taarruzun devam ettiği bildirıidi. Sonra mavi ordunun hareketleri hakkında bir kara ve hava subayı izahat verdi. Bu hava subayı, bir akşarn evvel görüştüğüm kurmay subaydı. İndirilen yeşıl paraşütçülerin esaslı bir iş görmeden esir edildiklerini söyledi. Kara subayı da yeşiiin şiddetli tazviki karşısmda mavi birlıklerin geri çekldiklerini ve yeşil cephenin merkezin ZİYA GÖKALP Yazan: Dr. Samih Nafiz Tansn Türk tefekkür dünyasının büyük güne Ziva Gökalp. ufkumuzda doğduğu zaman Osmanlı Imparator luğu genc Osmanlılann devamlı gayretile ve hayatlannı hiçe sayarak katlandıklan mahnımiyetlerle elde edılmiş Birinci Meşrutiyeti henüz idrak etmiş bulunuyordu. Ziya Gökalpın bu, Türk dünyasına müjde getiren doğumu, Diyarbakır gibi yurdun uzak fakat destanlar ve kahramanlıklar dolu bir kalesinde hemen hiç bir fevkalâdelik husule getirmemişti. Babası vilâyet i merkezinin resmî gazetesüıi çıka I ran bir matbaanın mudürii idi. Orta halli bır taşralı ailemn reisi olan Tevfik Efendi, Mehmed Ziya diye adlandırdığı oğ!una karşı her baba gibi derin bir sevgi ile bağlı kal mış, fakat aile serveti Küçük Ziyanın parlak bir tahsil yapmasına imkân vermemişti. İlk ve orta tahsihnı Diyarbakırda yap^n Zıya, oranm askeri rüştiyesindcn Türkün kahramanhlc menkıbelerın: dınîemiş ve mülkî idadisınden de ılım ve tefekkür âleminin hudu^uz ufuklanm seyretmişti. Her taşrau genc gıbi kalbini, ismini çeşidli hikâyeler ve hatıralardan öğrendıği İstanbul merakı ile doldurmuştu. Oraya gidebilse, orada bir okuyabilse'. Onun bütün çocukluk ve genclik hayalleri hep bu tatlı hasretin heyecanile çırpınmıştı. Fakat bu istek, o zaman kendisi için gökyüzünü dolduran yıldızlar kadar, ona uzaktı. Bu ümdısizlik içinde sarsılmadan bir taraftan amcasından arabca ve farsçayı öğreniyor, İslâm felsefesine ve bilhassa tasavvuf anlatışına büyük bir alâka duyuyordu. Diğer taraftan kendi kendine fransızcasmı ilerletiyordu. O, bu halile mecrasını bulmıyan oir su gibi, doğduğu kaynaktan gelişi RÜzel hedefsiz ve istikametsiz akıp gitmekte olan bir varhktı. Ümidler, heyecanlar, tatmin edilmemiş arzular, kuvvetli bir milliyet ra'şesi onda buhranlar doğurmuştu. Böyle bir ânm hazin tezahürü, bir tabanca kurşunile intihar etmek olmuştu. Kurşun kafatesında iki küre arasında kalmış ve bir ameliyatla çıkanlmıştı. Bu çahşmadan sonra Ziya Gökalp, yalnız hayata değil, aynı zamanda Türk dünyasına da hediye edilmişti. Fakat bu buhranın hâtırası, onda uzak yıllar yaşadı Ve rivayet edildiğine göre ölümüne de yıllarca sonra bu tamir kabul etmiyen iz sebeb oldu. Azim Abidin 11 Dav'er â l â ingiltereden gelen 400 paraşütçü fırtınalı ve yagmurlu bir havada yere inerlerken den yaptığı şiddetli tazyik ile beraber, mavinin güney grupuna da yaptığı taarruz üzerine buradalki Belçika bırliklerinın geri çekilmek zorunda kaldıklarını anlattı. Müşterek harekât merkezinden bir subay da, o gün iki ordunun neler yapacaklan hakkında «mahrem» kaydile izahat verdi. Bu mah remiyet mavi ve yeşü orduların birbirlerinin yapacakları hareketler hakkında ma'.umat almamaları içmdi. Fılvâki ordugâhta iki tarafın karargâhlarına mensub kimse voktu. Artık kuvvetlerini toplamış olan mavinin, o gün, manevraların başındanberi tasarladığı ve hazırlandığı taarruza geçeceğini de öğrer.dık. 17 eyluldenberi Rhin nehri vâdisinde Amerikan Fransız birliklerinin yaptıklan «Exercıse Equinox» denilen manevralar da sona ermiş olduğu için. Fransız bölgesindeki Amerikan hava taktik kuvvetleri de, 80 kadar tepkili uçakla mavi orduya katılarak onun taarruzunu destekliyeceklerdi. Görünürde pek az asker var O gün, benim de katıldığım hava generalimiz Asım Uçarla üç karacı ve iki havacı subaydan mürekkeb Türk askerî müşahid heyeti, kaç gündür bize refakat eden İngiliz hava subayı i> beraber manevra sahasında doiaştık. 160 bin kişinin iştırak etmekte olmasına rağmen görünürde çok az asker vardı. Her tarafta, yol kavşaklarında ve tariaların kenarlarında, çiftliklerin bahçelerınde ve ahırlannda tanklar ve motörlü toplar mevzi almışardı. Bu, yarınm harbinde savaşarın piyadeden zıyade motörlü ve zırhlı bırlikler arasında cereyan edeceğini gösteriyordu. O gün öğleden sonra bir Alman pasta ve bira salonunda oturduk. Türk olduğumuzu öğrenen kadın ve erkek garsonlar, beımutad bize çok yakmlık ve dostluk gösterdilex. Güler yüzle hizmet ettiler. Refakatimizdeki yaş.ıca İngiliz hava subayı, kendisinin Birincı Dünya Harbinden 6%^^!, askerî okulda nasıl sıkı bir disipline tâbi bulunduğunu ve o zaman disipline uymıyan hareketlerin nasıl şiddete cezalandırıldığını, hattâ sopa cezasının bile tatbik edildğini anlattı; bugün ise askerî disiplinin eskisi ile kıyas kabul etmiyecek kadar yumuşak olduğunu söyledi. Fıstıklı lokumları pek beğenen İngiliz subayları Akşam B. Mess'de, basın mensublarile ilgili yarbay Reıth ile görüşürken kendisine hediye ettiğim bir kutu fıstıklı Hacıbekır lokumunu bir arkadaşile beraber yiyip bitirdiğini ve bu Türk şekerini fevkalâde lezzetli bulduklarını söyliyerek lokumlarımızın Türkiyeyi zıyaret yolundaki arzusunu çok kuv vetlendırdiğini ifade etti. Müdiri harekât yeni bir vaziyet ihdas ediyor Manevralarda müdiri harekât olan Orgeneral Gale ki Orgeneral Harding, Rhin crdusu başkomutanlığını terkedip de tayın edildiği Genelkurmay Başkanlığını deruhde ettiği zaman, onun yerine geçecekt,r bir gün için yeşil ve mavi orduların harekâtını durdurmuştu. Orgenerai Gale, bu bir günlük fasılayı farazî olarak 5 gün addetmiş ve bu müddet zarfında iki taraf arasında mefruz şiddetli muharebeler vuku bulduğunu kabul ederek neticede yeşil kuvvetleri mavi ordunun bir kıskaç şeklindeki mü dafaa mevzilerine yanaştırmıştı. Bu mefruz 5 günlük harekât esnasmda. yeşil ordunun zayiata bak mıyarak yaptığı şiddetli taarruzlarla mavi ordunun merkez cepc he ini çökeıtip yarmaya tesebbüs ettiği ve büyük zayiat vermesine rağmen bir başarı sağlıyamadığı kabui edilmişti. Yeşılin, manveralann son günü merkez cephcsine getirdıği 2 zırhlı tümenıni de kullanarak mavının ağzı doğuya doğru açık bir kıskaç şeklindeki bastion denilen tahkimli mevzılerım merkezden yarmak ve mavi ordunun müdafaasını felce uğratarak kat'î neticeyı almak istediği ve bu mak. sadla bütün hava kuvvetlerini ordunun taktik desteği için ku'.lanmak kararını, kara ve hava başkomutanları konferanstnda aldığı da kabul edi mişti. Mavi ordu taarruza geçiyor Bu 5 günlük mefruz muharebeler sırasında mavi ordu da, C harfi şeklindeki tahkimli mevzıinin kuzey kanadındaki Hollanda pıyade kolordusu ile ve mevzıin güney kanadındaki Belçika kolordusu ile doğu urauml istikametinde taarruza geçecek ve bu taarruzu takiben merkez ve güney kesimlerinde de i 6 ncı ingiliz zırhlı tümeni ile doğu istikametinde, 11 ınci İngiiiz zırhlh tümeni ıle kuzey doğu istıkametinve 16 ncı Belçika zırhlı tümeni ile d* kuzey istikametinde Lıpstadi şehri etrafmda gruplanarak kıskacı kapamak ve torbanm içme gırmiş olan yeşil kuvvetlerini imha etmek maksadile taarruzu umumıleştırecek ti. Mavi hava kuvvetleri de muharebe bölgesi içinde kara kuvvetlerinin taarruzlannı destekliyecek ve bölge üzerınde hava müdafaasını sağiıyacaktı. Mavi ordu. yeşU orduyu imha etti Her iki taraf. 5 günlük mefruz vaziyetlerden sonra tekrar fi'len harekâta başiadılar. Mavi taarruzlannı plâna uygun olarak başardı ve zırhlı tümenler saat 14 te hedeflerine ulaştılar. Yeşii de zayiata bakmaksızın mavinin merkezine saldırdıysa da Kpnada tugaymm tuttuğu mevzii yaramadı. Her iki tarafın hava kuvveUeri, kara bir'.ıkJerinı desteklechler ve şiddet.i hava savaşları oldu. Harekât netices'nde yeşıl ordunun 4 zırhlı ve 3 motörlü tümeninin imha edildiği kabul edildi ve manevralar da 22 eylul günü sona erdı. Manevralar saklambaç oyumına benziyor Gazetecilerle temasa memur, yarbay Reith manevraları nasıl bulduğumu sorduğu zaman iâtife yoilu şu cevabı verdim: Bütün birhkler o kadar iyi saklanıyorlar ki 160 bın kişinin iştirak ettiği manevralarda hiç bir yerde toplu olarak 160 askeri bir srada goremed:m. O kadar ki müttefık kuvvetleri manevra yapmıyorar âdeta saklambaç oynuyorlar. Modern harb âzamî derecede saklanmayı icab ettırıyor. Biiıyorum ama. bu kadar iyi saklanan kuvvetlerin birbirlerini göremiyecekleri için âdeta muharebe edemiveceklenne inanacağım geüyor. Şakayı bir tarafa bırakıyorum. Hakıkaten kamüflâj bakımından çok ilerı bir tekniğe şahid oldum. Arazinin yer yer sık ormanlık olmssı da buna müsaid. Kampta 30C müşahid ve gazeteciyi barındırmak, yedirip içirmek. harekât hakkında günü güniine geniş izahat vermek hususunda fevkalâde bir intızam, büyük misahrper\6rlik ve nezaket gördük. Tebrk ve takdire lâyıksınız. Kendi hesabıma da teşekkür ederim. İngiliz ordusıı ananevî kahramanlığı ile dövüşecektir îngiliz ordusunun bir tecavüze karşı canh bir müdafaa yapıp yapamıyacağı hakkındaki kanaatıniz nedir? ingiliz ordusunun eski ananesine yaraşan bir kahramanlıkla ve modern harb tekniğine uygnn bilgi ile dövüşeceğine inanıyorum. Elverir ki diğer müttefik ordular da a>m şekilde canla başla harb et« nler Sayıca çok üstün olan düşmana karşı, Alman ordusunun da bir an evvel teşkilâtlandırılması lâzımdır. Bugün bazı yüksek rütbeli | inkâr edilemiyeceğini ifade ediyor, I fakat muasırlaşmak yolunda din ile devletin aynlmasına, lâiklik esaslarının kabulüne de ihtiyaç görüyordu. Turk dilinin, folklorunun, Şövalye de Laigre guzel VioTürkün şeref dolu geleneklerinin muhafazasına, şiddetle taraftar lante'ı ilk gördüğü gün derhal âşık o.an Ziya Gökalp, bunları bozma olmuş, bu kadının visaline nail oL ması şartile. asnn modern metod mayı aklına koymuştu. Şdvalye de Laigre, iştirak ettiği larınm. usul ve pransıplerinin Türk camiasma ithalini de lüzumJu gö harblerden birinde bir gözünü kayrüyordu. Bu bakımdan kadının ae bettiği için, askerlik mesieğinden lişmesini. iş ve fikir hayatına atıl aynlmak zorunda kalmıştı. Ufak bir masını, kadına geniş bir ufuk açıl emekli maaşı ile geçinme mecburimasını istıyordu. yeti yüzünden, Rouen şehrine çeZiya Gökalp, böyle bir devirde kilmiş, ötedenberi maiyetinde çayaşıvordu ki. imparatorluk bir in "ışan Nicolas Revel isimii uşağile tikal devri geçirıyordu. Şark dün b.rlikte orada yerleşmişti. Takriben yasmdan garb âlemine geçmeğe haotuz beş yaşlarında, yakışıkh, hoç zırlanıyordu. Hepüz bu geçışi rasyonel usullerle tahakkuk ettırecek sohbet bir adamdı. Rouen sosyetebir şeften. bir önderden de ma'n s l n e k e n d ' n i çabuk tanıtmi}, salongırmeğe başlamış, kadınlar tarumdu. Ziya Gökalp, hiç bir zaman böyle bir role kendisıni lâyık rafından aranan, sevilen, özlenen görmüyordu. O, fikir âleminde, ha bir adam olmuştu. Kör olan bir yal âleminde kalıyor, yere, tabiate eözünün boş çukurunu siyah bir inmiyordu. Istiyordu, fakat bir ya | bezle örttüğü içm, bu da ayrı bir panın çıkmasını da bekliyordu. Hi hususiyet teşkil ediyor, Şövalyenin k d bklid Hiç şüphe yok ki, hayatı baştan başa yüzünü daha cazib gösteriyordu. müşküller, ıstırablar ve felâketler 1707 senesi aralık ayının yağmuriçinde geçmiş olan Ziya Gökalp, lu bır günüydü. Şövalye de Laigre, kendisile beraber yaşamış insanlara boşanırcasına yağan ve ondan sonra gelen nesillere bir oiuklardan meş'ale vazifesini gormuş. ve Türk seili yağmura sokakta yakalanmış, milletinin yolunu aydınlatmıştı. Ni bir dükkân şahnışı altına sığınmıştekim tarih, bu büyük ideolojinin tı. Yo una devam etmek için, yağrasyonel önderini, Büyük Atatür murun dinmesinı sabırsızlıkla bekkün şahsında bu'ımuştur. O, kansız, liyordu. ihtilâlsiz, şarkın asırlarca üzerimiBırden, dükkâna bitişik bir koze teksif ett:ği hurafeler ve masal nağm önünde bir araba durdu. lara dayanan kotü müesseselerini Kapısı açıldı, bir kadın başı uzanbir darbde yıkmış ve Türk milledı, dışarıya baktı. Kadın, arabadan tini, asırları atlayarak varabileceği Sakm korkmayın, madam deinmeğe cesaret edemiyor, yağmur Iıkta kötü kötü rivayetler dolaşmuasır Avrupa medeniyetinin vâher altında kalmayı gözüne yediremi mağa baş amıştı. Kontesi kıskanan mifti. Benim, sizi dünyada sıl olduğu mevkie kısa bır zamanda bazı kadmlar, Violante'ın bu ölüm şeyden fazla seven ben, sizi kucaulaştırmıştır. Mustafa Kemal, ya yor, tereddüd ediyordu. Fakat sa den pek de teessür duymadığını ğımda taşıdığım o yagmurlu günrattığı bu inkılâbda hiç bir zaman dece başını arabadan dışarı uzatsöylüyorlardı. Ölen Kontun, »on denberi, bir kere daha kucaklamadinsizliği de kasdetmemiştir. Biî ması, Şövalyenin bu kadına bir anakis dinin insan cemiyetleri için da âşık olmasına kâfi gelmişti. Ba aylar zarfında kendisile temas eden ğa, hem de şu ândaki gibi kucaklüzumuna herkesten fazla inanmış rındığı yerden hemen fırladı, ka dostları, ölümüne lebeb olan has lamağa and içmi|tim. Genc kadın, uyku sersemi, o kaolan bir insandı. Inkılâb düşmanla dının yanına seğirtti, yerlere kadar talığın pek acaib ve pek ânî bir jey olduğunu şimdı jimdi düçünüyor dar saıırmış, belki Ae bu cür'et n onu her zaman, bu vasıfla itham ığildi: lardı. Kontun yaşı pek pek altmıştı. karşısında öyle haz duymuştu ki, etmişlerdir. Mustafa Kemalin da Bu çamurlu sular, bir güzel Sıhhati mükemmeldi. Derken, bir kendini müdafaaya kalkışmacı, davası, din simsarlarmdan bu milleti kurtarmaktı. Bu noktada Ziya lık tanriçesinin ayaklanm kirletir, denbire müthiş sancfcrdan^ hal ha doğrusu, âdet yerini bulsun diGökaiple ne kadar mutabıktı. Türk eteklerini ıslatırsa yazık olur. ba sizükten, başdönmeler:ntîen şikâye ye gevşek gevşek müdafag etti. dilinip muhafazasına, inkişafma, yan. dedi. Müsaade buyurun, bir ye te başlamıştı. Mür?caat ettiği dok Sonra, kollan, saadetin şahikajma Türk geieneklerınin yaşatılmasına rinız ıslanmadan sizi bu yoldan ge torlar, o devrin bütün tıbbî icabulaşan Şövaîyenm boynuna dolanaid düşüncelerde de mütefekkir çireyim. larını yapmış'ar, kan almışlar, fa dı. Ziya Gokalple, önder Mustafa KeGenc kadının müsaadesıni bek kat Ravoisayin sıhhatini düzelteŞövalyenin Ravoisay konağına mal bir idiler. Fakat birinin hayal .emeden, onu hemen kucaklad:, ço memişlerdi. Blâkis, Kont gitgide girdiğini kimse görmemişti. Şafakâlemindeki düşüncelerini, diğeri hakikate mükemmelen tatbik ey cuk taşır gibi taşıdı, konağın ka za'fa düşmüş, »ersem gibi bir şey 'a beraber oradan çıktığını da gölemişti. Aynldıkları tek bir nokta pıs.na kadar getirdi, bırakü. Gü olmuş, nihayet üç hafta içinde âh ren olmadı. O geceden sonra, âşıkzcl kadın eteklerini düzeltti, gü rete göçmüştü. la maşuka, ne zaman buluştularsa ve irade kuvveti her türlü yoksul j vardı. Ziva Gökalp, k:zıl elma pa lumsiyerek teşekkür etti, sonra, Herkesin ilk aklına gelen şey, daima böyle oldu. maceralan yaluğa rağmen 21 yaşında onu nıha rolasile biraz emperyalızme yer kapının tokmağını çaldı, açıian kaKontun zehırlcnerek öldürülmüş bancı gözlerden gizli kaldi. Vioyet İstanbula. o yıllarca dimağını vermişti. Bilhassa Birinci Cihan pıdan içeri girdi, gözden kayboldu. olmasıydı. Herkes böy'.e düşünmüş, lante, goze çarpan tuvaletlerile, Harbinden evvel, 1909 da Selânikte meşgul eden. ve hislerini okşayan Şövalye de Laigre, son derece he fakat hiç kimse açıktan açığa bir lükse sarfettiğı paralarla, aşın serşehre getirdi. Parasız ve yatıh ol dahil olduğu İttıhad ve Terakki duğu için Yüksek Baytar Mektebı cemiveti onun da rnhunda bir ta yecanlanmıştı. Yağmurun hâlâ yağ şey söylememişti. Taşrahlara hâs azadhğile etrafta dedikodulara sekım taşkmlıklar meydana getirmiş masına ehemmiyet vermeden yü ihtiyatkârlık da :şe inzmam edin beb olduğu tarihte, kocasının ölüne girebildi. rüdü, evine döndü. İçeri gırer gir. ce büsbütün susu.du. Yalnız, güzel münü takib eden ilk haftalardan İkinci Abdülhamid saltanatının ti. Ziya Gökalp, m e z U5 a ğ«ı çağırdı. Uşak Nicolas, Violante'in, kocası öldükten sonra başlamak şartile, bir seneden fazla inkılâb ve ihHlâl fıkirlerile kayna Vatan, ne Türkiyedir, Türklere ne bir zamandanberi, Şövalye de Laigre Tiirkistan şan Mülkiye, Harbiye ve Askerî ile, işte böyle bir aık macerası geTıbbiyesi gibi Baytar Mektebinde Vatan, büyük ve miıebbed bir çirmekte idi. ki gencler arasında da Hürriyete ve ülkedir. Turan Meşrutiyete karşı geniş bir alâka derken. sembolik de olsa, hayalî de Fakat, Kont de Ravoisay ile evvardı. Bu doğu Anadolulu, heye bulunsa, bütün Türkleri kucaklalendikten sonra ilk tanıştığı ve r.ıücanh vatanperver genci. satı'nış yan muhteşem bir Türk dünyasını nasebette bulunduğu erkek olan olan mekteb idaresi, bu yüzden arzulamış bulunuyordu. İdcalist Şövalye de Laigre'i, güzel Viopek hoş görmiyecekti. Son sınıftan olan Zıya Gökalpi. İttıhad ve Telnate'in aşın derecede sevmcc''ği niçin çıkarıldığını ve neden bu rakkinin bazı mufrıt elemaniarı muhakkaktı. Hattâ, her gıttığı yeyüksek mektebi bitiremediğini, biz belki bu hayale doğru gotürmuş re peşisıra gelen, kuşkular içinde şimdi onun bu köpürüp taşan ruh olabilirlerdi. Fakat Birinci Cihan yaşıyan, vabancı erkeklere yüz verhâletinde buluyoruz. Ziva Gökalp, Harbi ve onu takib eden mütsreke diği iddiasıle kendısım tehdid eden, idealistti. Türkiüğe karşı ruhunda yıllan, Zıya Gökalpin Malta menkıskançlıkîar cıkartan Şövalyeye derin bir aşk duyuyordu. Ailesin fasında geçırdıği yıllar, bu geniş den, muhitinden. an'anelerinden al istekte bazı tâdiller vapmıstı. Sonra bir akşam şöyie demişti: dığı büyük kuvvette, bu aşk yaşı yazdığı yazılarda. bu fikir değiş Ö'.en kocam kadar kıskançsm, yordu. Fakat fikir ve duşünce âie ı rnesıni de pekâlâ gorebilmekteyiz. vallahi! Ama bilmiş ol ki, yeniden minde yaşayan gayeleri. Türkün o, sınırlan ekseriyeti Türk o'an j istibdad altına girmeğe tahammümuasır Avrupa medeniyetine dön | bir toprağm çerçevelediği vatanla . lüm yoktur. Dul bir kadınım, yani mesini lüzumlu göruyordu. Şarka | jktifa etmekteydi. Bu da evveıâ serbestim, bunu unurma! Hareketbağlı bir milleti nnihayet geri kal j Anadoluda daha sonra son Osmanlı "erimden kimseye hesab vermek mağa mahkum olduğunu da kabul Meb'usan Meclisinde karar altına , mecburiyetinde değilim. ediyorrlu. Diğer taraftan üstünde ahnmış misakı millî hududlarınŞövalye, bu mukabele karşısınkuvvetli bir islâmi tesir de hâkim dan başka bir şey değildi. Zıya da şaşalamış: di. Müslumanlığı. büyuk ve man Gokalpi müfrit bir Turancılıkla Kocan değil de âşıkın olduğum tıkî bir din olarak elde tutuyordu. itham edenler de yanılrmşlardır. O. için böyle söylüyorsun değil mi? O halde Türkiye. hem Turk olmak, hiç bir zaman bir savaşa ve felâdemişti. Sen de bilmiş ol ki, şu hem müslüman kalmak, hem mu kete milleti sürüklcyecek kupkuru anda seni nikâhlamağa hazmm. asır terakkilcre kendısini vermek bir emperyalizmi terennüm etmeBu teklife de, güzel Violante bir zorunda olunca. bu üç birbirine miştir. Mantık ve fikir adamı. ünizıd görünen fikir. aynı dam altında versitemizin ilk içtımaiyat müderkahkaha ile mukabele etmiş: nasıl telif edecekti? İşte bu sua risi olan Ziya Gokalpi. böyle sonu Ben mi? demişti. Ben mi evlin cevabını Ziya Gökalp bize meş gelmez maceralara kapılacak hafif îeneceğim? Asla! Ne sana varırım, hur «Türkleşmek, İslamlaşmak, bir kimse saymağa hakkımız yokne başka herhangi bir erkeğe! Muasırlaşmaku adlı eserinde ver tur. Onda fikirler sistemli, metodŞövalye de Laigre, izzetinefsini mektedir. Esasep ona gelinceye lu yollannı katetmeye mecburdurçok fena hırpalıyan bu sözlere, holar. Nitekim aslâ siyasî ihtiraslar kadar avn ayrı yaşamış ve ortaya murdanarak mukabele etmiş, oda atılmış bulunan bu üç fikri, o bağ peşinde koşmamış, münevver kütkapısını vurunca çıkmıştı. daştırmava çaf'sıyordu. Türkleş lenin fikır rinderi olmasına rağmen Genc kadının hoppalığı, başına meyi daha evvel «Ali Suavî» Efen Millî Mücadeleden sonra tekrar Di efendisinın aşk maceralarına her yaşamağa başladığı serbest hayat, buyrukluğu, şövalyenin de aşın di izah etmişti. İslamlaşmamn mü yarbakıra, bu içten içe kahramanhğını duyan ve yaşayan münzevî zaman vâkıf olan, bu iflerde ona süsüne, tuvaletine gösterdiği itina kıskançlığı, sevdalılann arasını açdafii Emiri Efendi idi. Muasırlaşdaıma yard'm eden açıkgöz bir he ve harcadığı paralar şüpheleri genc mağa başlamıştı. Kontese kocasuımak yolunda İttihad ve Terakkici diyara çekilip gitmişti. Maarif Vedan kalan Rouvray ormanı eteğinlerden evvel. Islahattan, Tanzimat kâletinin telif ve tercüme dairesi rifti. Şövalye, o günkü macerasmı kadının üzerınde topiuyordu. riyaseti ve biraz sonra ısrarla ken anlattı, ksdmı ve girdiği konağı ; k a t hakikat büsbütün başka deki yazlık evde sıkca sıkca buFa tan, Mesrutiyetçilere kadar en aşağı 100 sen^lik bir tekâmül seri disinden istenilen mir.etvekilliğine tarif etti. idi. Kontesin Gervaise isimli ap luşmalara da, güzel Violante, muhsine imparatorluk sahid olmuştu. ( de büyük bir heves ve arzu ile gel Sıva paçaları bakalım, dedi. talımsı bir hizmetçisi vardı. Şöval telif bahanelerle son verince ŞöO halde Ziva Gökalpin söylemek ] memişti. Memleket vazifelerini red Bu akşama varmadan. bu kadının yenin zeki uşağı Nicolas, efendisi va.ye de Laigre'in yüreğindeki kuşistediği ne idi? Yeni mecmua. İslâm ! detmek âdeti değildi. Onda hâkim kim olduğunu, yanına yaklaşmak nin bütün gönül işlerinde olduğu ku ve kıskançlık ifriti büsbütün mecmuası. Küçük mecmua adlarile • olan en büyük meziyet. Türkiüğe için ne yapmak icab ettığini öğren gibi bu aşk macerasında da yardı gemı azıya a.dı. neşredilen üc mecmuaHa yazdığı , gonulden âşık olması, ve Türk mil melıyim. mma koşmuş, çene kuvvetile aık saflannda maka^lerle bu meshur kitabmda letinin modem dünya Eylul akşamlarından biri idi. Kurnaz, becerikii uşak, g«rçek hizmetçiyi kendine bendetmenin müdafaa ettiei fikirlere göre Zi yer tutması için bir an evvel hava Gökalp. Türkçülüğün devamını, \ rekete geçmek arzusu idi. 1924 te ten de. akşama varmadan. istenilen yolunu bulmuştu. Efendi ve uşak, Kontes de Ravoisay. âşıkma, bir içeriden fethedeceklerdi. hafta kadar kalmak üzere, Yvetot mi'Iî şuurun canlanmasmda görü , yıllardır sürüp giden hastalığınm malumatı getirmişti. Sarışm güzel, kaleyi karanlık bir taraflannda bir ahbabına misafiryor, fakat bu millî suurun, moiern | pençesinde 25 ekim sabahı gözleri Kontes de Ravoısay'di. Fransanm Gervaise. konağın icablara da dönmpsini arzu ediyor , ni bu fani dünyaya kaparken, son eski Madrid elçisi olan Kont. bu dar sokağa açıian arka kapısını her liğe gideceğini haber verdi. Şövalye du Türkler. Bozkır devrinin bir | dilesı de bu olmuştu. Sultan Mah j g e n c kadmla iki üç senedir evlıydi. gece aralık bırakıyor, Nicolas'yi o bu haberi sükunetle karşıladı, itiümmeti kalamaz'ardı. İslâmcılık I mud türbesindeki mezannda şim Şi m ( Ji bembeyaz saçıarıle âdeta bir radan içeri alıyordu. Kontun has raz etmedi. sual sormadı, her zadavasmda, milletin bir dine malik i ebedî uykusunu uyuyan, buyük i h t i y a t a dam" olmasına rağmen, se talanmasından çok evvel başlıyan manki gibi. şafak sökerken dildaürk olmasını ve çünkü dinlerin ahlâkı Türk mütefekkiri Ziya Gökalpe verek aldığı kansma hâlâ çok mef bu gece ziyaretleri, hastalığın de desınin koynundan çıkıp ev.ne dönkoruması bakımmdan lüzumunun şunu kuvvetle temin edebiliriz ki, tun, üstelik de son derece kıskanç varaı sırasında da kesi'.medi, yal dü. Fakat ıçine şüphe gırmişti. Met Türk münevverleri, onun ışığını tı. Kadının ism: Violante'di. Ko nız. Ravoisay'ın ölümünü takib e resinin yalan söylediğine emindi. alman subaylarının ordugâha gel tuttuğu bu yolda. ve Büyük Atanın casının konağında bir rahibe gibi öen hafta içinde, uşak Nicolas, ma Genc kadının, son zamaniarda pek dıklerini gördüm. Batı Alman ordu gösterdiği hedefte, cesaretle yürükapa.ı yaşar, valnız başına bir ye şukası Gerveise'in semtine uğrama dadandığı sosyete muhitinde, bir çok su kurulmaya başladı mı? Alman mekte ve muvaffak olmaktadır. Argenc ve yakısıklı erkeklerle ahbab tık hiç bir iç ve dış kuvvet, bu re çıkamaz, kimse ile konuşamaz, dı. Derken, karanlık bir akşam, gebir ikleri teşekkü! etti mi? lık ettiğini biliyor, bunların içinde milleti. bu yoldan döndüremiye pek nadir olarak, o da kocasırun ceyarısına doğru, bütün mahalle uy Hayır. henüz bir Alman ordusu tanıdığı dükkânlardan öteberi al kuda iken, N.coias, hep aralık du bilhassa, henüz yirmi yaşında, âfet cektir. kunılmuş değildir. mak için. carşıya gidebilirdi. ran arka kapıdan gene içeri sü denilecek kadar güzel bir genc o Rus ların Doğu Almanyada bir lan Kont Aimery ile sıkı fıkı olFındık fiatlan düştü Bu şartlar, Şövalyenin âşıkane züldü. Bu sefer yalnız değildi. Şöordu vücude getirdikleri hakkınFındık flat'.aıında âni bır duşme mü. arzu ve emeilerine engel teşkil et valye de Laigre peşisıra gehyordu. masından şüpheıeniyordu. da haberler var. Batı Aiman orYvetot'daki ahbaba gitme bahadusunun da, vakıt kaybetmeden te şahcdc edilmiştir. Şımdiye kadar 217 mek icab cderken iş tersme tecelli Nicolas, alık dildadesi.e buluşmak kuruş olan iç fındık dün birden 203 şekkül etmesı lâzımdır. etti, Şövalye de Laigre, Violante'i üzere çatı katına çıkarken, konağın nesile onun. olsa olsa. mahud yazkuruşa ınmıştir Tamamile hakkınız var. Rekoltenln bu sene fazla olmadıgina eide etmek için her şeyi göze al iç taksimatı hakkında uşağından lık eve gidip kapanacağma, genc Manevralarda şahsıma karşı bü gore bu dususun sebeblerı spekulâs. mağa karar verdi. etrailı malumat elde etmiş bulunan kontia bır hafta zevk ve safa süyük bir nezaket ve dostluk göste yona atfedi:rrektedlr Şövalye de, birinci katta durmuş, receğine hükmetti. *** Buntaş nakliyat şirketinin ren yarbay Reith ile havacı arkaBu ihtimal aklın? aelince de ye1708 senesi nisan ayında, Rouen'de güzel Violante'in yatalc odası olaçıklaması daşına teşekkür ettım. Bu teşekKıskançlı^ duğunu tar.fle bildiği bir odanın rinde duramaz olcu. Buntaş Nakliyat şirketi tarafından bir haber duyuldu. Mösyö de Rakürleri bir daha ifade etmek istesazetemıze göndenlen bir mektubda. voisay ölmüştü. kapısını itmiş, karyolaya doğru iler damarlarında alevden seller koştnrim. ruyor, zihnır^en ee^en hayaller, Karadenjzde batan Guleç Neşe>< moto. Once bu haber hayret uyandır .emiş, ya'akta uyuyan kadına doğ onu âdeta çı.riırtıyordu. Manevraların tenkidınden ayrı rür.un bu strkete ald olmadığı bildlru iğilerek: ı ve son bir yazımda bahsedeceğim. rılmektedlr. madı. Fakat, günler geçtikçe, orta Arkası Sa. 7, Sü. 3 de GOZU SARGILI ADAM Derleyen: Hatice Vildan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle