26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Şehir San Francisco =haberleri Konferanst Mevzuları J ; Yazan: Ömer Sami Cosar Dün,' San Francisco şehrinde açılan Japon barış andlaşması konferansı ile Birleşik Amerikamn ikinci Pasifik harbi yepyeni bir şafhaya girmiştir. Bu harb, Mikado İmparatorluğunun bundan altı sene evvel kayıdsız şartsız teslimini müteakıb başlamışür. Tokyonun yerini Kremlin almış, fakat mücadelede daha çok diplomatik silâhlara başvurularak, her zaman umumî bir ihtilâftan kaçınılmıştır. Yalnız bu çatışma günün birinde umumî bir harbe yol açmıyacak mıdır? Birleşik Amerika ile Sovyetler Birliği arasında nihai ve kat*î harbin Pasifik bölgesinde cereyan edeceği, bu cephenin «devlerin harbi için lideal bir genişlik argettiği söylenir. Birinci Pasifik harbinde, Birleşik Amerika devamh darbeler indir«nekte olan Japonya karşısında geeilemiş fakat silâhlı kuvvetlerini derleyip topladıktan sonra bu getilemeye son vererek ilerlemeğa taşlamıştı. İkinci Pasifik harbinde de bu iki safhayı sarahatle görmek mümkündür. Japonya ile banşın San Francsco'da sağlanması, 1945 Benesindenberi devam edegelm?kte olan ikinci gerilemeyi sınırlandıncakbr. 1945 »enesinden 1950 »enesiae kadar, Krctnlin Uzakdoğudaki yayılmasında oldukça mühim kazanclar temin etmis.tir. Japonyanın tesUm olacağını haber aldıktan hemen eonra Tokyoya harb ilân eden Moskova idarecileri, bütün Sakhalin »daaını isgal etmişler, Kuril adalannı, Mançuryayı ve Kuzey Koreyi kontrol •ahalanna ithal edersk buralarda yeni taarruzlar için «lYerJs11 flsler kurmuşlardl. Bunlar, Çlnin dahil! harbin» müdahaleden de kazaneb çıkmışlar, milliyetçfleri kıta dışına sünnüşler v» Fonnoza adasına sığınmağa mecbur etmişlerdi. Korede, hazlran 1950 de girişilen Sovyet tecavüzünün nihai Ve kat'î hedefinin de Japonya olduğu a|ikârdı. 1904 1905 Rua Japon harbmden bahseden çarlık Ruıyaaının bir broşüründe, o zamanki G«n«lkurmay Başkanı G«neral Kouropatkine'in şöyl» dediği kaydedilir: «Kore işgal edildikten onrad» ki, Rus ordulan, Port Arthur'deki donanmamn da yardımile Japon adalarına sıçrayabilecekler ve Mylelikle Pasifiğe doğru yayılmamamıza son mâni de ortadan kaldınlnuş olacaktır.» Çarlık Rusyasının yayılma sly«setini bir çok noktalarda benimsemiş olan Bolşevikler aynı yolu takib etmektedirler. Fakat bunlar her geyden önce kendi usullerinct remin hazırlamayı vazife edinmişler ve bunun için de Japonyadaki komünist hareketlerini «enlşletmek üzere teşebbüslerd* bulunmuşlardır. Kremlin'in 1945 senesindenberi Japonya ile banşın imza edilmesi yolunda »arfedUen bütün gayretleri baltalamas gene bu plânla doğ rudan doğruya ilgilidir. Barış andlaşmasına kavuşmamıs, işgal altında kalmış bir Japonyada memnuniyetsizliğin genişliyeceği, iktisadl vaziyetin hergün biraz daha bozulacağı T» böylelikle d« kızıl beşinci kolun faaliyet göstermesine müsaid sahalar ortaya çıkacağı hesablanmıştır. Bu vaziyct karşısında Uzakdoğudakl mevküni sağlamlaştırmak için Birleşik Amerikamn, eaki düsmaru Japonya ile samiml bir i{birliğin« gitmtai lüzumu hasıl obnuş ve müs terek tehlike San Francisco konferansının kapılarmı açmıştır. Bu konferansta imza edilmesi bek'enen banf andlasmast hem Japonyanın hem de demokrasilerin menfaatlerini nazan itibara almaktadır. Bu andlaşmanın »ağlayacağı şu imkânlar Birlesik Amerikaya Pasifikte Sovyet yayılmasını sınırlandırmak imkânlarını verecektir: 1 Banş andlaşması imzalandıktan sonra Washington, Tokyo ile ikili bir pakt akdedecek ve bu pakt gereğince Amerikan askerî birlikleri Japonyadaki üslerini terketmiyeceklerdir. 2 Çinden ve Sibiryadan gelebilecek bir Sovyet tecavüzüne karşı tesirli bir surette kullanılabilecek bazı Japon adaları bir müddet için Amerikan vesayeti altına konulacak ve buralarda, Washington ıdaresi, askerî iisler tesis edebilecek (meselâ Ryu Kyu adalan ve Bonin adası). 3 Japonya yeniden silâhlanabilecek. Silâhlı bir ihtilâfı nazan itibara alan bu üç madde Sovyetlerin askeri plânlarını sekteye uğratmak hedefini gütmektedir. Japon banş andlaşmasma aynı zamanda Kremlin'in siyaseten ve iktisaden Japonyayı çökertmek maksadile girıştiği kampanyayı önlemek maksadile de şu maddeler ithal edilmiştir: a. Japonya tazminat vermiyecek (İngiitere ve bir çok Asya memleketleri bu tazminatın verilmesinde ısrar etmişlerdir. Fakat Amerika esasen Japonyaya yardım etmekte olduğunu, tazminat verildiği takdirde bunun gene Amerikan bütçesinden çokacağını hesablamış, gayenin Japonyayı yıkmak değil, fakat Rusya ile komünist Çin karşısında dimdik tutmak olduğunu belirtmiştir. Japonyada ham madde mevcud değildir fakat elemeği bol, ucuz ve isçileri çalışkandır. Tazminat meselesile ilgili bir fıkra, tazminat istiyen memleketlerin Japonyaya ham madde verebileceklerini ve bedelsiz mamul madde alacaklannı bildirmektedir.) b Japonya istikbaline tam olarak tahib bir devlet sıfatile Birleşmis Milletlere ve diğer beynelmilel teşkillere kaülabilecektir. Bugun Sovyetler, komünist kollar vasrtasile kontrollan altına aldıklan Çinden faydalanarak Asyada yayılmağa çahşmaktadırlar. Bu komflnist Asya devletini, diğer Aıym memleketlerinl Kremlin'in ağına çekmek İçin ökse olarak kulanmaktadırlar. Japonyanın da D«mokrasiler cephesinde bir Asya devleti nfatile bu oyuna karçı koyması ve mücadelenln bu yolda gelişmesi flıtimalleri mevcuddur. Bu siyaset ileride Çinin, Rusyanın çemberinden aynlmasını intac edebilecek midlr? Bugün Japonyanın Çin», Çinin de Japonyaya ihtiyaa vardır ve bunlar birbirinl tamamlamaktadırlar. Çinin zengin yeraltı madenleri, ham maddeleri vardır. Japonya ise bu bakımdan gayet fmkirdir, fakat sanayii Baü sanayll ile rekabet edebilecek kadar kuvvetlldir ve işçişi de Çin ijçismden çok daha çahskandır. ikinci Cihan Harbinden evvel Japon sanayiinin faaliyeti Ingilterenin bellibaşlı mensucat merkezlerinin uzun süren bir tişsizlik devresine> girmelerine sebebiyet vermişti. Bu hâdise bugün de tekerrür edebilir. Bu serbebledir ki Ingiltere Japonyaya tam bir «sanayi hürriyeti» verilmemesi için çalısmışür. Yalruz Iiverpool mensucatçılannı kurtarayım derken bütün Uzakdoğudaki menfaatlerinin elden gitmesi ihtimalini de nazan itibara alan Londra, sonradan bu nokta üzerinde ısrar etmekten vazgeçmiftir. Sibirya hududlan yakınında tam tempo ile kalkmacak, kuvvetlenccek bir Japonya, Rusyayı korkutmaktadır. 19041905 Rus Japon harbirü unutmamıy olan Moskova idarecileri San Francisco konferansının kendileri için hiç de hayırlı olmıyacağını bilmektedirler. Çarlık Rusyasının Dıt İjleri Bakanlarmdan biri bir gün tmparatora şu tavsiyede bulunuyordu: cBalkanlarda ve Avrupada karşılaştığınız güçlüklerden doğan kederi unutmak için doğuya bakınız, orada ilerlemeye çalışalım.» Bu siyaset {Lmdi de itibardadır. Bolşevikler Avrupada, Balkanlarda, Skandinavyada sınırlandınlmışlardır ve en ufak yeni bir hamle şimdilik göze alamadıklan cihan harbini doğurabilecektir. Bu vaziyette onlar için yapılacak iş ;arka dönrnek, bu kanşık Asya topraklannda kazanclar sağlamaya teşebbüs etmektir. Japon banş andlaşması ise şarkta da bu siyasete bir hudud çekecektir. Kızılay Fatih şubesindeki suiistimâl İskân Bankası niçiıt lâzımdır? T Geçenlerde gazeteler bazı mflletvekilleri tarafmdan hazırlanan elskân bankası kurulmasna ve iskân islerinin icrm tarzına dair» bir kanun teklifinden bahsettiler. Aynı havadiste ,adı geçen kanun teklifinin tanm, ticaret, maliye ve bütçe komisyonlanna havale edildiği de bilidirilmekte idi. Büyük Millet Meclisi tatil devresine girmiş olduğuna göre mezkur tasan üzerindeki çalışmalara Snümüzdeki kıs toplantısında başlanacağını ümid ediyoruz. On bir maddelik olduğu söylenen bu kanun teklifine göre tyurd dışuıdan muhacerete zorlanmış Türk ırkından göçmenlerle memleket içinde köy ve is. yerlerini değiştirerek yenlden yerleşeceklerin muhte'if ihtiyaclannı karşılamak maksadile bir iskân bankası» kurul mahdır. Bulgaristan Türklerinin muhacerete zorlanmasındanberi zaman zaman iskân mevzuu üzerinde durulmakta; bazan bir iskân bakanlığı kurulacağı söylentileri d« ortaya çıkmaktadır. Bu arada geçen kıs, Istanbul Universitesine mensub bazı profesorlerin de iştirak ettiği bir komisyon tarafından da köçmenlerin iskânı üzerine, yapılan tetkikler neticesi bir rapor hazırlannujtı. Zannederiz bu raporda da bir iskân bankası kurulması telkin edilmisti. Ne bu raporu, ne de yukanda adı geçen kanun teklifinin pek uzun olduğu söylenen gerekçesini maalesef göremedik. Daha çok uzun vadeli tesis ve orta vadeli işletme kredileri temin etmesi gerekecek böyle brr müessesenin kuruluf ve işleyişinde bankacılık tekniğinin icab ettirdigi formül ve formalitelere ne dereceye kadar intibak edebileceği noktası Üzerinde teklif sahibleri her halde lüzumu veçhile düşünmüşlerdir. • T •S A D 1 K c f CUMHUttlSCT 5 Kyftf U51 ve • MA L Y E t [HEM NALINA M1H1NA Uçar millet olmak için ****** Yazan: Bir müddet evveî Kızılayın Fatih subesinde büyük bir suiistimâl olduğuna dair vaki ihbar üzerine Sav dlık tahkikata başlamış ve şubenin evraklan ehli vukuf heyeti tarafından tetkik edilmek üzere ahnmıştı. Uzun süren tetkiklerden sonra ehli vukuf bu evrakı ve hazırladığı raporu savcıhğa vermiştir Alâkalı çevrelerden sızan haberlere göre, suiistimalin 150 bin lirayı aştığı ve bir çok üyelerin bununla alâkalı olduklan tahmin edilmektedir. Savcılık ehli vukuf raporunu tetkik ettikten sonra dosyayı mahkemeye verecektir. Doçent Dr. Mehmed Oluç bir muvazene husulüne imkân elverinciye kadar devam edecektir. Ancak bu şartlar dahilindedir ki bir memlekette her türlü istihsal faaliyeti iktisadt olabilir. Bolluk, ucuzluk ve refah bu sayede temin edilebilir. Bunun için de ifgucu de dahil bütün istihsal faktörlerinin hareket kabiliyetini haiz oiması lâzımdır. Insan doğdugu köye takılıp kalmaktansa doyabUeceği yere gidebilmek iştiyakını duyabilmelidir. Hiç şüphesiz ileri Baü memleketlerinde bile görenek ve geleneklere bağhhk vesair hlssî seebbler insanlann hareketliliğini arzu edilen seviyeye hiç bir zaman çıkaramamıştır. TTi€«nın doğup büyüdüğü, bilhassa çocukluk çağmı geçirdiği yerlere bağhlığı çok fazladır. Bununla beraber iktisadî ve rasyonel bir hayatın icabı 4nsanlann da iş gücünün hâmili sıfatile diğer istihsal faktorleri kadar olmasa bile bir dereceye kadar hareket kabiliyetine malik olmasını İcab ettirir. Tekranna lüzum olmıyan bir vâkıadır ki memleketimizde her türlü istihsal faktürü gayet az bir hareket kabiliyetini haiz bulunmaktadır: Sade nüfusun dağılmasını gösteren haritalan tetkik etmek bile bize bu hususta kabataslak bir fikir verebilir. Ban coğrafî jartlar ve sebebler nüfusun mekân itibarile olan bu nisbetsiz tevezzünde âmil olmakla beraber bu dağılıjın bir dereceye kadar tashihi tabiî şartlar bakımından imkânsız değildir. Yalnız bu tashih işini yaparken yani iç güçleri teşvik ederken bunun finansmanındaki güçlükler karşımıza en büyük engel olarak çıkacaktır. Fakat fakirlikten kurtulmamız için mekân bakımından bu tashih işi mutlaka yapılmalı ve finansman için icabında di} istikrazlar temini imkânlan aranmalıdır. Fakat bundan da mühim olan cihet istihsal sahasındaki rasyonel olmıyan dağılmadır. Bilhassa nüfusun yüzde seksenine yakın bir kısmının ziraatte tekâsüf etmiş oiması iş gücümüzün iktisadl olmıyan bir şekilde tevezzü etmij olmasmın bir neticesidir. Sanayi ve ticaret sahasında iş imkânlarımızı artVrarak iş gücünün nisbetsiz ve lüzumsuz bir şekilde bir sahada toplanmış olmasmın önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Hiç o;mazsa ziraatteki nüfus risbeti memleket nüfvısunun %65 ine indirilmelidir. Bir taraftan sanayi ve ticaret teşvik edilirken, diğer taraftan köylerden ve ZLraatten bu sahalara geçişi kolaylaştıracak çeşidli tedbirler üzerinde durulmahdır. Bugün Amerikada ziraatte çalışan nüfus, meveud nüfusun "Îİ20 sinden az olduğu halde bu memlekette bile ziraatte çabşanlann sanaj'i ve ticarette çalışan iş gücüne nazaran düşük gelir seviyesine malik olduklan gözönünde rutularak iç muhacereti kolaylaştıracak tedbirler üzerinde tetkikler yapılmaktadır. Biz de kendi şartlanmız ve imkânlarımıza göre bu sahada neler yapabileceğimizi araştırmalıyız. Bu ijin finannnan imkânlan ve usulleri üzerinde durmak başta gelen mevzulardan biri olmalıdır. Ziraati makineleîtlrmeğe v» Bİraatte rasyonel usuller tatbikına çalışıyoruz. Bu arzumuz tahakkuk edince makineleşm» neticesi ziraat sahasından bir çok iı gücü «erbest kalacaktır. Bunlann bu sahalardan aynlmalannı temin etmezsek ve bu is gücünü oralarda âül bırakırsak iktisadî kapasitemizi arzu ettiğimiz derecede artürmağa imkân yoktur. Nüfus başına düşen gelir seviyesi gene alçak kalmakta devam eder. Üstelik büsbütün âtil kalan bu insanlann boş zamanlarını manen yükselmelerine hasredebilmelerini temin edecek teşkilâta ve imkânlara da sahib olmadığımızdan işsizliğin doğuracağı tereddiye düşmelerinin de önüne geçemeyiz. ürk Hara Knrumunun havacdık haftası münaaebetlle bir beyanname neşretmif olduğunu Cumhu riyetin M ağustoa tarihH sayısındaU Mr Ankara haberindoı ö ğ reodlm. Ba •attrUrm nâciı muhaTririnden havacılık haftası münaMbetile biri Ankara, diecri Istanbul Badypları İçin Ud konusma btiyen Hava Kurumn, ba beyannamenin Mr nıretinl daha «vvel bana (öndennis olsaydı, konos malarunda Kurumun faaliyetint daha b i belirtmek imkânmı bu lurdum. Meselâ, simdiye kadar 3332 püot, plânöreü ve parastitçü yetistirdiğini cvvelâ takdir, sonra da tenkid «derdim. Takdirim, havacı yetiçttrme gayretino matuf olurdu; tenkidirn ise, açar millet olmağa azmettiğimizi yıllardanbert söyleyip durduğumuz halde, şimdiye kadar Kurumun kamplarında yalnıı 3332 kisl yetismiş olmasını istihdaf ederdi. Kurumun plânöreü yetistinnek maksadile ilk kurduğu İnönü kampmm hangi yıl açıldığnu pek iyi hatırlıyamıyorum ama saym Fuad Bulcanın başkanlığı lamantnda kamp henüı çadırlı ordu gfth devrinde iken bir gece orada kalnustan. Galiba 193536 idi. O tarihten, yani 1516 yıldanberi gittikçe sfenişliyen ve sayılan artan Turkkuşu kamplarında havaa yetişrjrnıe gayretleri de tabiatile çoğalarak hava gedikli erbaşlarınm yani hava assubaylannın da ilköğretim v» eğitiminin çerçevesi içine aldı. Hava okulu hizmetiai gören bu kampların 1516 yıllık mahsulü 3332 den ibaret kabnamahyda. Bu 3332 pilot, plânörcü ve paraşütçüyü 15 yıla taksim edersek, ortalama yüda 222 ki?i eder ki uçar millet olmak azminde bulunan 21 milyon nüfnslu bir millet için, bu kadar havacı. • azmi gerçekleçtirmek bakımından verimli bir çalışma sayılamaz. Havacılığa karşı gösterilen ra|betsizlik demiyeyim de az rağbctten acaba Hava Kurumn mu, yoksa genclik mi mes'uldür? Galiba her iki tarafın da kusuru vardır ama Kurumunki daha fazla gibi geliyor. Meselâ paraşütçülüğün başlangıcı ve teşvikçisi demek oian bh atlama kulesi, bir milyon nüfuslu İstanbulda hâlâ yapdmamıştır. Böyle bir kulemâ okaydı, İstanbulun büyük sporcu gcncük kütlesi, elbette paraşütçülüğe heves ve rağbet gosterirdi. Bir kaç ay evvel Hava Kıırnmu, Yeşilköyde kendi uçaklarile halkm bir iicret mukabllindo ucıırulacağını Razetelerle ilân etmişti. Bundan vazgeçibniş ohnali ki bu halk uçuşlannın yapıldığım duymadım. Hava Kurumu, tâ ilk kurulduğu zamandanberi havacılık propagandası yapmak üzere 15 günde bir Havacılık ve Spor adlı bir dergi neşrederdi. İkinci Dünya Harbi içinde kâğıd buhranı başgösterdiği zaman dergi ayda bir neşredümeğe basladı. Kurumun neşriyat ve propaganda servisini başan ile idare eden ve dergiyi çıkaran arkadaşun Orhan Aydarın yerine bir müddet, kurumun gene hava mühendislerinden mürekkeb bir heyet bu işl eline aldı. Derginm de çehresi ve manası değisti. Halk arasında havacılık propagandası yapan yazılar yerine .tamamile havacılık tekniğine aid ilmî ve fenni makaleler neşrine başlandı; Mühendislik başka ,dergicilik başka bir iş olduğu İçin de teknik bir meslek dergisi halini alan Havacılık ve Sporu halk nkumaz oldu. Propaganda maksad» da tamamile akim kaldı. O zaman propaganda maksadımn akamete uğradıği yolundaki ikazım üzerine, derginin idaresi tekrar bu ise büyük emek sarfermiş olan Orhan Aydara hırakıldı. Nihayet bir müddet evvel, tasarruf maksadile derırinin neşrinden büsbütün vazgeçildi. Halbuki Hava Kummunun, derşriyi kaparması değil: daha cazib bir şekilde neşrederek bol bnl okunmasını temin etmesi lâzımdı. Hava Kurumunun son uımımî heyet toplantısınıla yapı'an seçinlerde idare heyeti de, haçkanı da deeiştirildi. Kurumun idaresini ele alan yeni şahsiyetlerin propaganda Işlerine azamî ehemmiyet vereceklerini ve bu arada Havacılık ve Spor dergisini okunur ve aranır bir şekilde yeniden neşre başlıyacaklannı ümid ediyorum. Hem Kurumun gelirini arttırmak. hem m°mlekette havacılık sevgisini canh bir şekilde yaşatmak b?kvmlarından propaçandaya azamî ehemmiyet vermek lâzımdır. Gümrük ve Tekel Bakanı Rıfkı Salim Burçak, dün sâbah beraberinde Hususi Kalem Müdurü Fethi Aşkın olduğu halde Maltepe TütüncUlUk EnstitıUünü ziyaret etmiştir. Bakan öfleden sonra da işçl mümessillerile Tekel Umum Müdürlügünde görüşmüs. isçilerln ücreüerine zam talebleri hususunda konuşulmuştur. Tekel Bakanının tetkikleri Emniyet Şube rnüdürleri arasında değişiklikler Emekily» »ynl«n Emnlyet Beştnd Şube Müdürünün yerlne Altıncı Şube Müdürü Kemal Koray, Üçüncü Şube Müdürünün yerine Orhan Hançerlioğlu tayln edilrnl}Ierdir. Münhal kalan Alttncı Şube Müdürlüjüne de eskl Altıncı 9ub« Müdürü ve halen Beledlye Reisveklli olan Orhan Eyüboğlu vekSleten bakacaktır. Üniversitede imtihan usulü ÜnlverılUy» bu »ene öğıencilerin lmtthftnla «liDmasın* karar verildlkten sonra, ünlversite yönetim kurulunun persembe günü yapacağı topUntıda yenl tmtlhan eekli husuıu görüjülecektlr. Yenlden tesbit edllecek İmtihan tallmatn«me«lnde, lise olgunluk Imtlhanlarındakl denlerden ba|ka her fakültenln husuıiyettne göre, diğer bltlrme lmtlh»nlajındakl dersler* de yer verilecektlr. 17 eylulden 15 eklme kad»r iürecek olan kayıd müddetlnin bltlmbuSen sonra yenl İmtihan jekll İlân edilecekür. Binaenaleyh bir taraftan yaparken diğer taraftan yıkmıs olmamak için daha gimdide" ziraat sahasından boşalacak iş göcüne j'eni kulllanma sahaları ve imkânlan hazırlamahyız. Bu iş sade sanayiin ve ticaretin inkişafı için lüzumlu finansman tedbirlerile de halledilemez. İş gücünün hareket kabiliyetini bu yeni açılacak sahalara tevcih edebiîmek için de bir taraftan çeşidii meslek kurslannı çoğalhnak lâzım gelmekte, diğer taraftan da bu iş gücü hâmili insanlann yeni işlerinde rutunup gelir sağlamncaya kadar uzun, orta ve kısa vadeli kredilerle teçhiz edilmeleri icab etmektedir. Binaenaleyh memleketimiz iktisadçılan, sade göçmenlerin iş güç sahibi edilmeleri bakımından değil bu cihetten de finansman meseleleri üzerinde durmalıdırlar. 7 Eylul Cuma gecesi GADDEBOSTAN GAZİNOSUNDA Münir Nurettin Selçuk'un Konseri Zengin bir müzik topluluğu ve koro refakatile TAKSIM BELEDIYE GAZİNOSU Meşhur Fransız film yıldızı: LUCİENNE BOYER'in Son g ü n l e r i APREBOYAYÂPAK ve Şodi Yıkama İşleri I uz, seri ve müşterinin tasrihine göre Ştreichgam ve Adafet Mensucat Fabrikası T.fl 0. tarafmdan yspılmağa devan edılmektedır. Alakada.iarm bir tecrübesi kâfidir. T e 1 e f o n : 20859 Balat Daha ziyade uzun vadeli tesis ve orta vadeli isletroe kredileri üzerine çalışması icab edecek böyle bir müessese açtığı kredileri nc sekilde teminat altına alacaktır? Umumiyetle Ziraat Bankası ve peykleri Ziraî Kooperatifler ve köylü ile iş Tahvilât piyasası yapan sair müesseseler kredilerini Devlet tahvilleri üzerlndeki durgun müteselsil kefalete istinad ettirmek luk latl olmaga baslamıjtır. % 7 1 tedlrler. Çok defa birbirini tanı1 tahvlller blraz yükselmls, % 6 lı tahTlller İse 107.50 kurujt&n 107.35 • düf mıyacak olan bu insanlann gerek muftttr. Merkeı Bankan 1S5 llrad&n, toplu bir halde yeni kunılacak köy Zlraat 21.75 ten, Tlcaret Bar.k&ıı 6 llra lere iskânlan, gerekse mevcud köydan muamele görmüstür. lere birkaçar hane halinde serpisİsviçrede topalnan tütüncülük tirilmeleri takdirinde yekdiğerine müteselsilen kefil olmalan bir takongresi tnHfrede Bâl şehrinde bugün topla kım müşkülâta maruz kalacaktır. nacak olan Tütün Kongresine i;tirak Hele bu mevzuda anonim ortakhk etmek üzere Ekonomi ve Ticaret Ba jeklinde kurulacak bir bankaya kanlıgı Müıteşarı Faruk Sunter.. Maltepe Tütüncülük Enstitüsü Müdürü Zekl hususî sermayenin de iştirak edeAkkoyunlu ve tütün uzman mü?avlri ceği çok şüphelidir. Abdullah Servet. dün akjam tayyare Bu ve buna mümasil bir çok İle İ»viçreye gitmişlerdir. Heyetlmlı Bâl'deki toplantıyı müte müşkülâta rağmen gerek göçmen akıb, 7 eylulde Amsterdam'da toplana mevzuu üzerinde çalışan komisyocak kongreye ljtirak edecektir. nun raporunda belirttiği, gerekse Ticaret Odası seçimleri sayın milletvekillerinin kanun tekliflerine mevzu yaptıklan «Banka» ve bir tavzih tstanbul Tlcaret ve Sanayi Odaıı çare aranması lâzım gelen bir ihSeçun Kurulundan 5u mektubu »Idık: tiyacın, bu isleri su veya bu şe«Sayın fazetenlrln S/9/1951 tarlhll kilde finanse etmek ihtiyacuıın donüihasında Oda geçimlerl hakkmdakl ğurduğu bir hal çaresi olarak oryazınmn «onunda zarflann ıçürniiı ve rtylerln okunması sırasında «arfları taya atılmış bulunmaktadır. Kanaaçan ve okuyan memurun degiîürllrnesl atimizce bu finansman isi bankaİçin müdahale yapıldiğı yolundakl ha dan ziyade, devletin vergi ve lstikvadisln vaki olmadığı, esasen zarfları raz yolile hal cihetine gitmesi icab »Ç»n ve okuyanlar kunılumuz üyeleri eden bir davadır. Hiç şüphesiz bu oldugu ve sabaha kadar devam eden bu yorucu ljln blttabl kurul üyelerinln tarz finansmanın imkân ve vüs'at nıünavebesl «ırretlle yapıldığı yoksa bu dereceleri üzerinde de uzun münahueusta bir gun» müdahale olmadıgı kaşalar yapılabilir ve ciddl itirazlar nın tsvılhinl rlc» ederlı.» ileri sürülebilir. Fakat her halde Göztepede bir adam atış talimi ihtiyac kendini aiddetle hissettirmekte ve bir hal çaresi aramaktasırasında tüfekle vuruldu Göztepede tatasyon caddesinde otu dır. Biz bugünkü yazımızda teklif rsn 65 yafindakl Sabrl evvelkl gün edilen hal çarelerine fazla temas etbahoealnl njUrken tüfekle vurulmuf miyeceğiz, tur. RSdlae »Cyle eereyan etmiştlr: Sabrlnln bahçeslnln yanındaki argada Yalnız gSçmenlerin iskânı mevthsan ve Atül» «dlarınd» lkl çocuk zuunda değil, ve fakat memlekette flober tüfeğl İle atif yaparlarken kıır»unlardan blrl Sabrlye lsabet etmljtlr. is gücünün de rasyonel bir şekilde AJır yaralı olan Sabri hastaneye kaldı mekân ve mevzu bakımından terümıjtır. Yakalanarak kar&kola götü vezzuu için gerekecek finansman rülen çocuklar, ars&da atıj yaptıkl» ihtiyacının önümüzdeki yıllarda nnı, Sabrlnln najıl vuruldugunu bll arzetmesi muhtemel vüs'ati ve buuedlklerfni »Sylemljlerdlr. nun önemi üzerinde durmak lstiBir kadın kocasuu bıçakla yoruz. Nitekim adı geçen tasan sayaraladı hibleri birinci maddede cyurd dıŞl?l!de Fulyabayırı 40 numaniı ge şından muhacerete zorlanmış Türk cekonduda oturan Vatman Osman Ko ırkından göçmenlere» ilâveten yuncu İle kansı Neclâ evvelkl gece «memleket içinde köy ve iş yerlemtlnakafa ederlerken âsabına hâklm olarnıyan Neclâ ellne geçirdlği bıçakla rini değiştirerek yeni4en yerleşekocısını gırtından ağır surette yarm ceklerin» de bankanın çalışma mev lamıştır. YaraJı hastaneye kaldınlmi}, zuuna "gireceğini ifade etmekle Neclâ yakalar.mıştır. memlekette is. gücünün rasyonel bir sekilde mekân ve mevzu bakıKüçük Haberler ı mından tevezzuu için gerekecek finansman üzerinde de durmak iste•k İ5TANBUL Lokanta, otel ve eğ mi?lerdir sanıyoruz. lence yerlerl ijçllerl Mndlkaunın ıeFilhakika göçmen mevzuu Osnelik genel kurul toplantısı dun Mtat 15 te Beyoglu Halkevlnde yapılmı»tır. manlı Imparatorluğu daralmağa TopUntıda D. P. 11 başkanı Mükerrem başbyahdanberi memleketimlıi 11Sarol da hazır bulunmustur. gilendirmiş; bilhassa 182329 yılla* GÜMHÜK Muhafaza. Genel Komutanı TOmgener»! Mümtaz Ulusoy, Güm nndan sonra gittikçe aiddetini artrük Muhafaz» Bajmüdürü Hamld Tlg tırarak 1878 Turk Rus harbi ve relie Trakyadakl Muhafaza teskilâtını 1912 deki Balkan Harblerile kronik teftij etmek üzere dün, sehrlmizden ay bir hal alınmıs, Istiklâl Harbinden rılmışlardır. sonra Türk Yunan nüfus müba* KADEŞ vapuru dün saat 10 da 170 yoleu ve 254 ton hamule İle llmanımıı delesi bir asrm yakın kanayan bu dan hareket etmiştir. Geml İzmtr, An yaranın bir kısmını radikal bir atalya. Mersln; Hayfa ve Larnakaya meliye ile tedavisi yolunu tutmuşuğrıyarak Beyruta gidecektlr. tu. Son Bulgar zorlaması bu kana* ARDAHAN Şilepl Avrup» hattı yan yarayı yeniden açmıstır. Balyük postasına tahslj edilmiştir. Gemi kanlardaki Türklerin ana yurda 391 tonluk demlr boru hamuleslni Slrkeclye boşalttıktan sonra bugün yapağı dönmeleri tamamlandıktan sonra artık bizim için bu şekilde acıklı ve derl yükliyerek hareket edecektir. + DEMOKRAT Partl 11 bafkanı Dr. muhaceretler ve yerinden yurdunMükerrm Sarol dün Esnai Derneklerl dan zorla kopanlmalar olmıyaBlrllğine glderek muhtellf esnaf teçek caktır. kiillertnin derdlerlnl dinlemlştlr. Yenl tarlfeler etrefınd» görüîülmüsse de hlç Bu böyl* ohnakla beraber Türtlr net:ceye vanlamamıstır. kiyede arzu ve isteğe dayanan bir * HALKEVLERİNtN Belediyeye devrl hususunda hükumet nezdlnde te Iç muhaceret meselesi daima mevşcbbüste buiunulacaktır. E\velki günkü cud olacaktır. Bu iç muhacereti kotoplantıda tesbit edilen esaslar da An laylaştırmak icab edecek ve bunun karaya bildirllecektir. da bir takım finansman şekilleri ile * ELMALIDA inşasına karar verllen hal tarzına bağlanması ihtiyaa gitiklncl su bendinin temell 8 eylul cumartesi günü atılacaktır. Törende Cum tikçe kendini hissertirecektir. Filhakika bir memlekett» iktiıahur Başkanı da hazır trulunacaktır. dî esasların cari olabilmesi için o memleketteki istihsal faktörlerinin EYLÛL 5 ZİLHİCCE 3 kendilerine en yüksek gelir temin edebilecek mekâna ve istihsal mevziiuna teveccüh etmesi lâzımdır. o Nazarî olarak bu tevaccüh keyfiyeti bir istihsal faktörünun her V: | 6.31 13.13 16.51 19.36 21.13 4.48 yerde ve her işte aynı gelir seviyeE: 110.54] 5.36 9.15 12 00 1.35 9.09 sini elde edebilinciye ve böylece MEMLEKET DAVALARI Türkiyenin Smaî Kalkmması Yazan: Biilend Biiktaş Mil1.! ve iktisadl istiklâline hakikî mânasmda sahib olmak istiyen memleketlerin sanayileşmek zorunda oldklan artık hemen herkesçe kabul edilmiş bir hakikattir. Bugün, ileri medenî memleketler arasında aanayie önem vermiyen bir tek memleket zikredilemiyeceği gibi yalnız ziraat memleketi olarak kalıp da millî veya iktisadî eğemenliğini bihakkın muhafaza edebilmiş bir memleket de tasavvur edilemez. Bu itibarla timdiki halde esss karakteri itibarile daha ziyade bir ziraat memleketi olan Türkiyenin başlamıj olduğu sanayileşme hamlesine azim ve cesaretle devam etmesinin hayatî önemi haiz milli bir dava olduğundan bir an çüphe etmek caiz değildir. Aklıselim sahibi her Türk vatandaşının böyle düşüneceği bediht olduğu gibi memleketimizln ekonomik durumunu inceliyen bitaraf ve samimi her yabana uzmanın da başka bir neticeye varması mümkün değildir. Bütün dava, memleketin ekonomik kalkınmasile ilgili çeşidli faaliyetler arasında sanayileşme istikametinin ve çapının lsabetli ve diğer faaliyet sektorleril* ahenkli olarak tayln edilmiş oiması keyfiyetidir. Yüzde yüz liberal bir ekonomik sistem içinde herhangi bir faaliyet sektöründe istikamet ve çap tayini ancak ve ancak teşebbüs sahibine terettüb eden bir keyfiyettir, bu mevzua devletin müdahalesi söz konusu olamaz. Fakat, iktisaden geri kalmış ve gerek imkânlan, gerek zamanı mahdud Türkiye gibi bir memleket için daha bir müddet güdümlü (dirije) bir ekonomi sistemini kabul etmek ıztrranndayız. Memleketimizin iktisadt durumunu tetkik eden bir çok yabancı mütehassıslann kanaatleri de bu merkezdedir. Kaldı ki, bizden çok daha ileri memlektlerin, dünyanın içinde bulunduğu şartlar muvacehesinde, yüzde yüz liberal sistemden tedricen aynldıkları da bir vakıâdır. Türkiyenin ekonomik kîlkınması ve bu arada sanayileşmesi davasında ötedenberi yerli ve yabancı kimseler tarafmdan bir çok yazılar yazılmış ve çeşidli mütalealar serdedilmiştir. Burada çok yakın zamana aid iki yabancı görüşle Türk mütehassıslarınm son defa Sanayi Kongresinde belirttikleri noktai na zara anahatlan ve esprileri itibarüe kısaca temas edüecektir. Birinci görüş, 1948 yılında «Yirminci Asır Vakfı» hesabma memleketimiz de iki ay kadar incelemelerde bulunduktan sonra «Türkiyenin bugünkü ekonomik durumunun tenkidi» adüe bir rapor neşreden M. W. Thornburg'a aiddir. İkinci görüş ise hükumetimizin daveti üzerine «Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası» nın 1950 yılında memleketimize i'zam ettiği J. M. Barker'in başkanhğında on bir uzmandan müteşekkil heyetin hazırlıyarak geçen mayıs ayrnda sunduğu «Türkiye B3conomisi Kalkınma Programı için tahlil ve tavsiyeler» adlı raporda yer almışrır. M. W. Thomburg ile müteaddid uzun görüşmeler yapmış, Barker heyeti ve ezcümle heyet üyelerinden sanayi, maadin ve enerji işlerini inceiiyen dostum T. J. Kauffeld ile haftalarca beraber çalışmış olduğumu, son defa Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınm daveti üzerine nisan ayında vuku bulan Sanayi Kongresine de delege olarak katılmış bulunduğumu bu vesile ile belirtmekte fayda olacaktır. M. W. Thornburg'un memleketimizin sanayileşmesi hakkındaki mü talealarına geçmeden evvel şunu kaydetmek icab eder ki bu zat değerli bir takım görüşlere malik bir uzman olmakla beraber. bir taraftan pek kısa bir zamanda incelendiğini zannettiği ve ele aldığı mevzulann hepsinde pek tabiî yeter derecede bilgili ve yetkili olmaması ve diğer taraftan bir çok kimselerce malum sebebler yüzünden tam mânasile bitaraf bir görüşe sahib buiunmaması yüzünden ister istemez büyük hatalara düşmüştür. Raporunu türkçeye çevirmiş olan sayın Nail Artuner (halen milletvekili) eserin önsözünde müellifin Türkiyeyi anlıyemadığına, Türk devletçiliğinin hususiyetlerine nüfuz edemediğine vesair görüş hatalarına kısaca işaret etmiştir. Sanayileşme bahsinde M. W. Thornburg Türkiyenin gerek tabiat ve gerek insan kaynaklan bakımından büyük ve çeşidli imkânlara malik bulunduğunu itiraf etmekle beraber memleketin dünya çapında inkişaf edemediğini ileri sürerek bunun sağlanması için başta bayındırlık ve enerji komıları ile maarif. sağlık ve tarım islerinin ele ahnması zaruretini açıklamakta; sanayi sektörünü ise basit tarım ve nakil vasıtalan imali, basit döküm ve montaj işleri, yapı malzemesi ve gıda maddeleri sanayii ile çerçevelemektedir. Bu bahiste müellifin Türkiyenin geniş imkânlara malik bulunduğunu kafcul etmekle beraber esaslı mucib sebeb zikretmeden sanayi sektörünü bu kadar dar ve kısır tutması hakikaten hayret edilecek bir keyfiyettir. Raporun sonunda M. W. Thornburg Tür kiyenin kalkmması için yabancı sermayeye ihtiyacı olmadığı gibi garib bir neticeye varmakta ve kelkmma davasınm halli için hükumetimize zihniyet değişikliği ve bol bol Amerikan mütehassıs celbi j tavsiyesinde bulunmaktadır. Bu aj cayib sonuca ekliyecek kelime buI Arkası Sa. 4, Sü 5 re LÂLE FİLMİN dohı BÜYÜK jeref SÜRPRİZİ Kurban satışlan Kurban bayramının yaklaşması dolayısile Trakj'a ve Anado'udan şehrimize büyük miktarda kurbanlık hayvan gelmeye başlamıştır. Kurban alırv'erişlerl de hararetlenmiştir. Fiatlar geçen yıllara nisbeîle simdilik biraz ucuzdur. dolu sahifeleri YAVUZ SULTAN SELİN Kahramanlıklarla tarihlmiztn şan ve Eser: FERİDUN FAZIL TÜLBENTCİ Yavuz Rolünde: SAMİ Baş Rollerde: AYANOĞLU SATILIK OTEL İstimlâke tâbi olmayan Sirkecide İstasyon Oteli namile maruf otel binası 19 91951 günü açık arttırma i!e satı lıktır. İstanbul 4 üncü icra nm 9514016 No. lı dosyasma Tiüracaat. MAHMUT MORAU TALÂT ARTEMEL HÂDİ HÜN SUAVİ TEDÜ MÜFİD KİPER CAHİD IRGAD NEŞET BERKÜREN SADRÎ ALIŞIK ATTF AVCI ve daha bir çok tanınmış ve yeni doğan yıldızlarm iştirakile. NOT: Tanınmış tarlhçimiz Feridun Fazıl Tülbentçinin şark ve garb dillerine çevrilmiş olan (Yavuz Sultan Selim Ağlıyor) adlı tarihî romanrndan alınan bu büyük film, G^ne!kur~ı=ıv Bsskanlının 12/5/951 tarih ve Harekât Başkanlığı Eğitim Dairesinin 13706 numaralı yardım müsaadelerile ve binlerce figüranm iştiraki, 250.000 lira sarfile vücude getirilmiştir. Bu muazzam filmin FİTAŞ Şirketinin ilân ettiği aynı isimdeki eserle hiç bir alâkası olmadığını ilân ederiz. ARDATH 17 T a ş l ı tsviçre Hauat Saati 1 ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ LÂLE FİLM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle