Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET Hududu geçefken Röportajı yapan : Yaşar Kemal 11 Kadınlar, çocuklar oradan oraya dbnüp duruyorlar. Bir telâş, bir telâş ki, deme gitsin! Bütün kaçakçı evleri böyle mi olur aceb? Bir kadın, yaşlı bir kadın. Toparlak, solgun, keder akan, bir yü, zü var. Hiç bir şey söylemiyor. Oylecene, yerinden kıpırdamadan, bizlere bakıp duruyor. Derdi ne bunun? Insan kendi kendine soruyor. Derdi ne aceb? Yanımdaki, bana boyuna iltüat eden yaşh kaçakçı, yani kafilemizin başı Koca Süleyman ,benim de kadına dikkatle baktığımı farketmiş olacak ki: Hasan, diyor ,bu kadın, sana kahvede söyledivdim ya, geçen vü hududda vurulan çocuğun anasıdır. Anası!... Biz kaçakçıhğa giderken her raman yanımıza gelir. Işte hep böyle düşünür. Böyle bakar bakar düşunür. Bizim akrabadandır. Yemeği güzelce yedim. Kahveyi de iştim. Ama dört bir yanım öyle eızlıyor ki.. Süleyman, yanımızdaki dört kiçiye: Haydi hazırlanın. Gidin evlere. . Helâllaşın. Yanımızdaki dört insan... Dördü de çivi gibi. Dördü de yağız yüzlü ve ciddî. Hele biri var. Bu onun ilk gidişi. O da bento gibi elli liraya yukçülüğe gidiyor. Bir dul ananın oğluymuş. Böyle söylediler. Otekiler kurt mu kurt.. Bu dört kişiden biri hududu tam altı yüz sefer geçmiş.. Gerisi şöyle böyle kaçakçı. Süleymanı derseniz, ara vermeden, kendini bildi bileli yapıyor bu iıi. Şimdiye kadar kaç kere hududu geçmiş, orasını yalnız Allah bilir. Kaçakçılar arasında şimdiyedek, başuıa gelenlerden bahsetmiyen bir tek Süleymanı gördüm. Ne aorarsan sor, boyuna gülümsiyor. Bir zaman sonra, bizimkiler geldiler. Atlan çekin! Atlan çektik. Kapıda, altı tane kocaman, geceye yapışmış kararü. Yüreğim «hop» etti. Süleyman, atlan yokluyor teker teker. Kolonlara, yüklere bakıyor. Gevşek kolonlan yeniden bağlıyor. Sıkıyor... Sıkıyor. Atlan kontroldan sonra tekrar eve dönüyor, kederli kadının elini öpüyoruz. Kadın, gözleri yaşlı, dualar ediyor. Sonra da bir çığhktır tutturuyor. Süleyman kapının orada durmuş, dudaklannda bir gülümseme. Evdekiler bizlere boş gözlerle bakıyorlar. Hepsinin yüzü a a Evden çıkarken Süleyman eğillyor, yanda duran çocuğunu öpüyor. Binin... Hep birden, aynı hızla atlara atLyoruz. Bir kaç kadın sesi birden: Sağ salim gelesiniz. Dördümüzde mavzer, ikimizde de Sten makineli tabancası var. Fişekleri çaprazlama bağlamışız. AÜar tıns... Ve gecenin karanlığı... Gece bir karanbk, bir karanlık ki... Bir şairin dediği gibi, kurjun geçmez bir karanlık. Boyuna ürıs... Ve yanyanayız. Ne ileri, ne geri. Atlar yılan gibi, ses çıkarmadan usturuplu, yumuşacık akıyorlar. Benim yanıbaşımdaki, hududu alü yüz sefer geçmiş olan o ihtiyardır. Süleyman kafile başı olmasına rağmen, ne iş yapacaksa, hep ona soruyor. Nereden Müslim ağa? Dedim ya! Memonun vurulduğu geçid; öyle mi? Orası... Başka yol tekin değildir. Memo vuruldu vurulalı, kimse geçmedi yol almadan. Geçeceğimiz akıllanna bile gelmez. Karanlık gecenin ışıltılı yıldızları. Gökyüzü tepeden bmağa yüdızlarla bezenmiş. Atlanmızın ayaklan yumuşacık toprakta.. IÇadife üstünde yürür gibi. Onde bir kıpırtı. Atlann ürkmesi. Ksçakçı atı ürkek olmalıdır. Ha, i§te bu kaidedir. Ne yapacağımızı biliyoruz. Nam Sehir =haherieri Yabancı gemilerin navlunları c ı DÜSÜNCELER ludan kurşun boşanır gibi avcı hattına geçip, kıpırtımn yüz metre sağından solundan doğruluyoruz atlan. Atlar rüzgâr gibi .. Elimiz tetikte ve kıpırtıdan yana dönmüş... Bir anda kıpırtıyı geçiyoruz, ses sa Üç gündenberi yapılan müzakeda yok. reler sonunda. yabancı gemilerin Süleymanm gülen sesi: limenımız için naviunlarda bir Bir tilki olacak! diyor. miktar tenzilât yapması Ben: Ne bildin? , '• kararlaştınldı Tilkiden başkası öyle gürülDenizyollan ve Şimali Avnıpa tü yapmaz. Hem buralarda da pusu limanlarına yapılan nakliyat ile ilolmaz . gili birlik arasındaki bazı görüş Neden? Buraya kursun da pusuyu, hu farkları dolayısile birlik azalan İstanbula gelmişlerdi. Denizyollarındudu kim beklesin?. Atlann solukları... Bir de gürül da üç gündür devamh olarak yapıtüyle soluk alıyorlar ki .. Bu gece lan toplantılar neticesinde birliğe nin ıssızlığında bir saat öteden bile bağlı gemilerin l temmuz 951 tariduyulur. Bir canımı sıkıyor ki at hinden itibaren arttırılmış olan nav lann böyle soluması. Mendilleri çı lunlanndan nıaayyen bir miktarını kanp şunlann burunlarını iyice tı j indirmeleri, Denizyollannm ise 1 ! nisan 1951 tarihinde tatbika başlakamalı... Sonra, bir taşlık yere düfüyoruz. | mış olduğu navlunlan 1 aralık 1951 Atlarm ayaklarının şakırtısı düa tarihine kadar aynen tatbik etmesi yayı ahyor. Kaçakçı atlan ses çı kararlaştınlmıştır. Ileride Denizyollarile birlik arakartmazlardı hani! Mamet geliyor sında daha sıkı bir isbirliği yapılaklıma. Yalancı mısın Mamet? Bu çatırtıyı duyarlarsa akserler.. ması temennisile toplantl son bul Duyarlarsa... Şu taşlıktan bir çık muştur. sak Bir ara sağımdan bir atlı gitmeye Tekel Bakanının dünkii tetkikleri Şennmızde tetkıkl^rıne devam etmekbaşladı. Tâ yakınımdan... Kımdır te olan Gumnık ve Tekel Bakanı Rıfkı bu? Hüseyne benzetiyorum. Ince, Salim Burçak, dun, Hususi Kalem Mudal gibi belirsiz bir karartı.. duru Fethı Ajkın ve Tıcaret Grupu k'CdurU İle Üskudar \aprak tütün de Sen misin Hüseyin? posunu, tütun bakım evinl gezmı; ve Benim ağam. lüzumlu lzahatı alrr.ıştıı. Sesi bozuk, heyecanlı çıkıyor. Ankara vapuru dün gitti Korkuyor musun Hüseyin? Ar.kara vapuru, dun saat 12 de 450 Yok ağam.. Korkmuyorum. yolcu ıle Batı Akdenız seferine çık Kendini gurtarabilir misin mıştır. Fakat bazı yolcular gunrıruk Hüseyin, bir musademeye tutuşur muayenesine geç geldıklerınden, gemlnln hareketiıü on dakika kadar geciksak? olmasına rağmen yetlşememi} Senin peşini bırakmam ağam. tiımis Bunun uıerine eşyalarlle blrliklerdir. Ben de Süleymanm pefini bı te Denizyollarına ald bir motöre blnrakmıyacağım. Karar karar. Anca dlriierek açılmakta olan Ankara vapuruna ulaştırılmışlardır. beraber, kanca beraber. Geırlde 110 ton yunv.nta, 10 ton fıstık Hüseyin! ve 10 ton barsak vardır. Buyur Hasan ağam. Zafer Bavramrna C. H. P. nin Sen hiç kaçakçılık yaptın mı daveti meselesi şimdiyedek? 30 AİSustos Zafer Bayramı törerüne Yok ağam. C H. P nin davet edilmemesi hakkm Neden Hüseyin? da Vali ve Belediye Ba}kanı gazeteci Anam göndermezdi. Babamı lere su beyan&tta bulunmustur: «Bu kaçakçılıkta vurmuçlar da, onun l?ln program' Vllâyetçe hazırlanmadı. Al&kalılar taraiından Vilâyet ve Beleiçin göndermezdi. dlyeye açık trıbün davetlyeleri geldi. Ya şimdi? Ne Vilâyetin ve ne de askeri makam Elimizde bir jey kalmadı. lar hiç bir teşekküle hususî davetlye Şimdi... razı mı? g8ndermme!}tir. Binaenaleyh her hangı Gene razı değil ya, neylersin! bir p«rtlnln terclh edlldlgl Iddlası varid Senden başka kimsesi var mı deglkilr.» Ticaret Odası seçimleri yann ananın? Bir ocağın bir umuduyum. yapılacak Inin! tstanbul Tıcaret ve Sanayi Odası Taşlıktan çıkmısız, atlann ayak meslek heyetleri seçlml yarın yapılalan yumuşacık toprakta da habe caktır. Secim undıgı üçüncU katta Odtmn rim yok. Bir ara atımın boynunu toplantı «alonunda bulunacaktır. Haber elliyorum. At .çıpıldık tere batmıj aldığımıza göre, tüceara bir takım lisve kantarma köpük içinde. teîer göndertlmljtir. Maamaflh »eçimHalka olup durduk. "lerln büyük bir juurla yapılacagı ve tüccarın her türlü parti mülihazası Ya Allah, ya Ali! dıjında Ucaret lşlerine bihakkm vakıf Dualar okuyoruz. ve kendisine laydalı olabilecek un Binin! suTİan seçecejl anlajılmaktadır. Atlann sırtındayız. Atatiirkü ve hükumeti tahkir Kurşunlan, tüfeklerin ağzına eden mecmua yazan verdiniz mi? Volkan mecmuaaınm sekiz ve dokuMekanizmalar şakırdıyor. zuncu nüshalarındakl bazı yazılar Ata Avcı hattı... Onar metre a tü'kün, Cumhur Bajkammn ve hükurayla... doludizgin.. Ayrılmak yok. metin manevl şahsiyetlerlnl tahkir cdid mahlyette görüldügünden yazıyı yaBirbirimizi kaybedersek, «Alo kork zan Mahmud Cevad Sezer aleyhine datu» da toplanacağız. Dönmek yok. va açılmıstır. Hududa on beş, yirmi dakika ya Dün Vk sorgusu yapılan Mahmud Sezer nöbetçl mahkeme tarafınd»n tevvar, ya yok. kil edilmlştir. Ihtiyar, öteden seslendi: Muharibler Biriiğinin topiantısı Gel Süleyman! Içime kurt Turkiye Eki M">'"'•' '«r B"'ığ'iın girdi benim. Eır.lnonü ilçesinin seı elik kongresl 6 Ne var Müslim ağa! eylul 1951 perşembe günü saat 15 te Bayezidde Marmara slnema?ınm ya Kurt girdi içime. nmdaki Marmara Palas gazıı.osunda ya Ne yapalım istiyorsun? pılacaktır. =Geri dönelim. Bu kongreye Eminönü ilçesinde otu Bak Müslim ağa, içimizde ço ran .enıekll »ubay malul subay, mualuk çocuk var .onlara karşı yapma mele memunı v» asUubay (gedlkli) bunu. lerle dul ve yetimleri davetlld'.rler. Kurt girdi içime. Allah bilir Psikcpatlar miiessesesi bir ihbar var. hazırlıklatı Şimdi dönülür mü Müslim Jstanbulda kurulması kararlaştırı'an pstkop.itlar nıuessse«inin hazırhklarını ağa? Nereye gidelim? tam»mlamak uzere, Miliî Egltim Bakan Dağa çekilir, yann geçeriz. lığı ve Vilâyet tarafından »eçilen mii Bundan sonra dönülmez. Te tehassıslar, dun, Vali ve Bleediye Başvekkeltü alâllah. kanının riyasetınde bir toplantı yaprr.ijlardır. Müslim ağa: Müessesenin ne sekilde teşkil&tlana Tevekkültü alâllah. cağı Müdur ve murebbllerin ne şekllde Ben Hüseyni aradım: çahçacakları ve çocukların yetlstlrllme Hüseyin! sl hakkında 1darl ve teknlk husualar Buyur ağam. te»blt edilrnijtir. Gel yanıma. Komisyon çalışmalannı yakında t»Süleymanm sesi hafiften gürledi. nEmlıyacaktır. Saf olun... Doldurun atlan. (Arkası var) Küçük Haberler Tenha yerler lunmanıasını da nazan dikkat^.en uzak tutmamalıyız. Bizim kütübhanelerimiz ilim ve irfan kıymetini takdir etmiş hiç bir medenî memleketin kütübhanelerile mukayese edilemiyecek kadar fakirdir. Bundan dolayı kütubhane kelimesini değiştirip guya öztürkçe imiş gibi kitablık dedikleri zaman doğrudan aynlmamak için bu değişikliği 1 yaptıklarına hükmedeceğim gelmi )ti. Öyle ya kitablık bir kaç raftan I 1 ""*. c İHEM NALINA M1HINA Havacılığımız . hakkında fransızca bir eser iiyük zaferimizin kazanıldığı 30 ağustostan itibaren devam eden havacılık haftası münasebetıle sa>m okuyucularıma havacılığımız hakkında geçenlerde neçredilen fransızca küçük bir kitabdan bahsetmek istiyorum. Bu küçük kitab, gazetemizin fransızca sayısı olan La Bepublique'in yazı ailesi erkânından Primi'nin eseriHir. Primi de benim gibi denizcilik meraklısı bir muharrirdir. Aynı zamanda havacılığa da merak sardırmış olduğu için, 1927 de «Turk Kanadlan» adile fransızca bir broşür neşrermişti. 24 yıl önce gene bu sütuııda takdirle bahsettiğim o brosür. Türk havacılığınm mahdud. fakat tam bir tarihçesi idi. Meslekdaşımınn yeni eseri ise «Türk Ta? yareciliği . adını taşımakta ve eski eserini tamamlamaktadır. Evvelâ. bir malvale serisi halinde Yusuf Ziya Mardamn çıkardığı La Turquie Moderne adlı türliçe ve frans'Ta resimli aylık dergide intişar eden bu eser, 1911 den bugüne kadar havacı'ığunızuı, bilhassa askeıî havacılığımızın mükemmel ve eksiksiz bir tarihçesidir. Şehrin en tenha yeri Kütübhaneler Türkiye kütübhaneleri Orada çalışanlar Kütübhane, kitablık İlk kütübhane olarak yapılan bina? Paritin meşhur kütübhanesi Bizim şehrin en tenha yerleri yazın sineması, kışın plâjlar değildir; fakat neresidir? Bu meraKi Cumhuriyet'in bir karikatürü bende acı bir surette teskin etti. Bi'mem gördünüz mü genc ve zeki karikatürcünün kaleminden çıkan bu karikatüre nazaran iki genc serbestçe buluşup konuşmak için en tenha yerlerin kütübhaneler olduğunu söylüyorlar. Bu gülec.k bir karikatür olmaktan uzaktı; belki düşündürecek bir karikatürdü. O iğneli resimden öğrendiğiniz aaber esas itibarile doğrudur. ^akat diyebilirsiniz ki hangi şehıin kütübhaneleri o şehrin sinemaları, stadyomları, nattâ tiyatroları, sirkleri kadar kalabal'k olur? Elbe'.te bu umumî mahallerin kalabalı^ı birbirile mukayese edilemez. Elbette sinemalar, stadyomlar her yerde, her memlekette kütübhanelerden daha kalabalıktır. Fakat ir/an merkezi sayılan hiç bir şehirde de kütübhaneler bizde olduğu kaîar boş görülmez. Acaba bu boşluk memleketin irfan hayatmm ölçasü sayılabilir mi? Kat'î ve şaşmaz bir ölçü olduğu söylenemez, fakat herhalde bir ölçüdür. Türkiyenin tarih boyunca kütübhaı elere ehemmiyet vermediğini zannetmek bir hatadır. Değil İstanbulda memleketin hemen her büyükçe şehir veya kasabasında oır ilim hamisinin camii, medresesi yanmda bir kütübhanesi vardı. Bunlann bina ve taksimat itibarile en güzellerine hiç şüphesiz gene İstanbulda tesadüf olunur. Meselâ Lâlelideki Ragıb Paşa Kütübhanesi zarif binası ve alt kat.nda kitabların saklanması ve hattâ haricdcn muayyen bir müddet için ulemanm kitablannın hıfzı için yapılmış mahzenile ve etrafındaki bahçesi'.e ne güzel bir eserdir. Bundan başkı Nuruosmaniyenin ortası geniş ve her pencerenin önünde aydınlık bir okuma yerini ihtiva eden kütübhanesi de içe ferahlık veren bir bina dır. Bu binaların içindeki kitablann ki ekserisi yazmadır zamanmda kıymetli eserler olduğu şüphesizdir. Bugün bu eserler ancak tetebbü. araştırma için mürac»at edilefek kitablardır. Bu tip eski kütübhanelerin yanında Bayezid Umumî Kütübhanesi gibi hem yenı, hem eski kitablan ihtiva eden bir iki kütübhanemiz vardır. Halbuki garbda bütün kütübhaneler böyle en eski kHablan, yazmalan ihtiva eden şubeleıi yanında en yeni kitablan da bulundurur. İstanbulıa bu tipte en büyük kütübhane hiç şüphesiz Ünıversite Kütübhanesidir. Tıb Fakültesinin ve diğer fakültelerin ve fakülte ders zümrelerinin ihtısas kütübhanelerinden burada bahsetmeğe mahal yoktuı Şimdi karikatürün boş göstercîiği kütübhane acaba bunlardan han gisidir? Bana kalırsa hepsi. Vakıâ Bayezid Umumî Kütübhanesini ve bazan Üniversite Kütübhanes P i Üniversitenin ders mevsimince, hele imtıhanlar sırasmda dolu gömek pek mümkündür. Fakat bilmeliyiz ki bu kütübhaneleri doldjran gencler kendi ders kitablari'e gelerek veyahud ders kitablannı kütübhaneden istiyerek gündeuV derslerine çalışan talebedir. Bu çalışmalar elbette takdire şayan ise de bu bize memleketin irfan hayatının şiddeti hakkında bir ölçü olamaz. Asıl kütübhaneleri o kütübhanelerdeki kitablan araştırma için okuyanlann kalabalığı doldurursa işte o kalabalık memleketin irfan kuvvetini ölçmek için clde bir mikyas olabilir. Kütübhanelerin rağbetsizliği yalnız ilme alâkasızlıktan ileri geliyor diye kestirip atamayız O yerlerdeki konforun azhğı, aranılan birçok eserlerin bu E » * « Yazan: *••»^•»»••••••ı A. ADNAN ADIVAR kat en işlek kütübhanelerinden biri olan Sainte Genevieve kütübhanesini alıyoruz. Bu kütübhanenin bütün dünyada ilk kütübhane binası olarak yapılmış bir bina olduğunu uluorta yazan Parisli gazeteye şaşmamak kabil değildir. Çünkü diğer memleketleri ve diğer daha eski kütübhaneleri bir tarafa bıra kalım, bizim şu yukarıda isimlermi zikret+ığimiz Nuruosmaniye ve Ragıb Paşa Kütubhaneleri kütüHibaret bir dolab demektir. İşte kü hane olarak yüz seneden çok evvel tübhanelerimizi kitablık vaziyecın inşa edilmislerdir. den kurtanp kütübhane haline geHer ne ise Parisin bu kütüblıanetirn.edikçe memleketimizde ilmî asi Üniversitenin yak'nnda, talîbe raştırmalan yerleştiremeyiz. Bunu mahallesinin ortasında ohnak itidefalar defası soyledik ve yazdiK. barile hergün kalabalıktır; ama ı c Hâlâ bir adım atılmadı. Bu adım kalabalık, kapısında yer bulm^k atılıp modern ve zengin kütübhaiçin nöbet bekliyenlere rastgelın.r. neler memlekette çoğalmadıkça Kütübhane esKİ ve yeni kitablan kahvehancler çoğalacak ve kütübihtiva eder. Okuma salonu genışhaneler boş kalacak, kahvehancler tir. Kubbeye kadar dehlizler kitab dolacaktır. doludur Eski kıtablar da mahz> Cumhuriyet'in narikatürünün il nin içindedır. Bir asansör size ; shamile bu satırlan yazdıktan s'mra tediğıniz kitabı yukarı çıkarır. İ.~okuyuculara bır fıkır veıebil mini eski bir manastırdan almışür. mek için binasının yüzüncü sene Kütübhanenin miman olan Labsini bu yıl idrak eden bir kütübha rouste kütübhane inşasmda yalnız neden bahsedeceğiz. Fakat evvelâ taşla demiri birleştirmek usulünü şunu söyliyelim ki garbuı en büilk defa olarak kuilanmış olduğunyük ve hayret verecek kadar zengin dan bu binaya bu tarzda en eski kütübhaneleri böyle bir iki sütunda tarif edilemez (1). Binaenaleyh kütübhane binası demek belki kaburada Parisin en büyük değil fa bildir. Filhakika Sainte Genevieî'e Kütübhanesinin salonuna girdiğinız (1\ Bu hususta malumat almak lıte zaman kendinizi ince demir direkyenler Ankara mılli kütübhanesi Mü lerle tutturulmuf bir tavanın altındurü Adnan Ötukenın BıbHotekc.nin da bulursunuz ve ince direklcıle Elkitabl. Ankara. 1947 adlı eserine mü kunt duvarların yaptığı çirkin bir racaat edebillrler. imtizacsızlıktan içinizde bir üzüntü hasıl olur. Fakat kütübhanenüı binasını bir tarafa bırakırsak zengınliği şayanı dikkattir. Dünyada milyonlar:a kitabı bir arava toplayan kütübhaneler yanında bu kütübhanenin mevcudu az ise de talebe mahallesinin ortasmda hem talebenin. hattâ hem de hocalann âcil ilmî ihtiyaclarını temine kâfi seçilmiş eserleri ihtiva eder. Ycksa Parisin 5 milyon cildlik Büyük Milli Kütübhanesi. daha nıce kütübhaneleri varsa da bunlar talebenin o kadar işıne ee'mez, eirmesi çıkması kayıdlara tâbidir ve yerleri sapadır. Kütübhanenin karakteristık bir haîı de bütün Pari=te gecenin sa&t onuna kadar açık duran tek kütü'jhsne olmasıdır. Talebe ve diğer calışaniar bu kütübhanenin kışın sıcak salonunda sinemalarda, kahvelerde sürtecek yerde pekâlâ rahjt oturup okuyacak bır yer buluriar. Hattâ fp.kir talebenin kış günleıi Primi. şimdh e kadar bu mevzuda saat ona kadar ısınması için tatlı neşredilen eserleri ve bu aradâ ilk bir sığınak vazifesini de bu kütüb askerî havacılık teşkilâtımızı kuran hane gorür. Süreyya Paşanm (Süreyya İlnıen) Fransanın ilim ve edebiyat taıi Türkiyede Tayyarecilik ve Balonh>nie tanmmış büyük insanlar DU culuk Tarihi adlı eserini de ckuyakuıübhanenın müdavımleri arasuı rak bu kitabı yazmıştır. Eserin da idiler. Meselâ meşhur tarihçi ba^ka bir kıymeti daha vardır ki Michlet, Ergar Quinet gibi roman o da, Türk havacılı?ı hakkında ilk tikler ve Ernest Renan gibi âlim fransızca kitab olarak havacıhğıler, Bcrgson gibi fılozoflar, Baude mızın başlangıcından bugüne kalaire gibi şairler ki bu şairler ara dar takib ettiği inkişaf seyrini ecsında bizim büyük şairimiz Yahya nebilere tanıtnuş ohnasıdu. Kemali de unutmamalıdır Paul Meslekdaşımız, Evliya Çelebuıin Bourget hep orada çahşmışlardır. bahsettiği Hezarı fen Ahmed Eİşte bu büyük ilm mabedine ilme fendiyi ve kanad takıp uçmağa çave sanata iman edenlerden herkss, iışan diger Türkleri anarken, abatı tıpkı bir din mabedine giren mü tarihçilerinin meçhulü kalan veyaminler gibi serbestçe, . girebi'ir. hud da onlar tarafından kasden Bence kütübhanenin ancak ilme unutulan bu Türkler, dünya havave dine pek yakışan bu müsavat cılığınm ilk önderleri arasında şeç:lığı en güzel tarafıdır. refli bir yer almağa lâyıktular» di llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllilllllll Yelkenle İstanbuldatı Filipinlere Niçin gidiyorum? Yazan: Yakırtda çıkacağım (Fihpin) seyahati münasebetıle tantdtfc .re tammadık bir çok kimselerden bu seyahate dair suallerle dolu bir hayli mektub almaktaytm. Evvelâ hakkimda gösterdikleri alâka ve iyi niyetlere bu vesile ile teşekkür ederim. Filhakika, hareket günüm yakîajtığı için bu tırun maceraya başlamadan evvel ben de düjünce ve tasavvurlanm hakkında bir kaç yazı ile izahat vermeyi yerinde buluyorum. Aldığtm mektubiar kararımda beni takviye etmiş oldular. Yazüanmla hem bu suaUeri cevablandırmtş, hem de ileride, yoldan yazacağım röportajîartmt ofcuytıculanmtn daha iyi takib edebilmelerine hizmet etmiş olacağımı sanıyorum. Şimdiye kadar aldığım mehtublardaki suallere nazaran bu t/azılarımt (takib edeceğim yol), (karşılaşmam melhuz zorluklar), (niçin yalmz gidiyorum?) gibi üç dört kısma ayırmak mümkün olacakUr. 3 sene sürecek olan bir deniz seyahati hazırhğı, pek de kolay bitmiyor. Bâhusus bir kotranın inşası bu hazırlıklar arasmda olursa. Kotra plânmm ihzan, lüzumlu keres İ11111111M111111H (1! 111111111111111111 i i I < 111111 i ı f I i i 1 (11 Sinan Everest mekteb tatili» romanı çocukluğumun en buyük hâd;selerınden biridir. Gene o çağlarda mekteb sıralarınra içinde gizlice dolaşan (Sefiller). (Monte Kristo) lar benim için ikinci derecede kalmışlardır. Daha sonrsları. seyahate müteallik eserler okuyabilmek gayrefıle fransızca öğrendiğimi söylemekle hiç de mübalâğa etmiş olmam. O zaman tatminkâr bularak seçtiğım bu yabancı dilin, ingılizce olmadığma sonradan ne kadar teessüf ettiğimi tahmin edebılirsiniz. Fakat 30 sene evvelki görüşler ve dünya durumu pek başka idi. Başka milletlerin yaptıklan kutub seyahatleri, dünya turlan, zirvesine insan ayağı basmamış yüksek dağlara çıkrnak için zaman zaman girişilen mücadeleleri duydukça bunlara katılraak için imkâniar arar, çareler düşünürdüm. Himalayalann Kangchenjunga ve Everest heyeti sefeıiyelerine katı'.mak için vâki iki teşebbüsüm bu meyanda gehr. Hele bir kotra ile yalnız baş;na bütün dünyayı dolaşan o fedakâr, cesur Fransız genei Alain Gerbault' nun macerasım okuduktan sonra böyle bir seyahat yapmak artık benim için bir ideal olmuştu. Bir sandalla dahi olsa bir gün böyle bir Arkası Sa. 4, Sü. 5 te r İKRAMİYELİ AİLE CÜZDANI Bir cesed bulundu İlimizde dağıtılacak topraklar İllmizdekl Toprak Komisyonu ağusDun sabah Moda sahillerinde bir erkek cesedl bulunmuştur. Hüvlyetl tesblt tos ayı lçlnde Slllvrtde 279 aileye 417 edllerrJyen cesed morga kaldırıtaıştır. parça. Kadıköyünde 189 aileye 347 parça. Akviran köyünde 131 «lleye 174 parça, Çatalcada 61 aileye 153 parça arazi tahsis etmlftlr MEVLİD Bunlardan bajka komuyon köylere Kayseri eşrafınyerlefürilen göçmenlere arsa ve arazi dan merhum Osdağıtımına devam etınektedlr. man Nurı oğlj eşım Mrlimed Hilmi HAŞAL'ın aziz ruhur.a .tn. t edılmek üzere olumunün beşinc: yılına ınusadif 2 evlu] 951 pa.Tar gunü öğle naırja2int muteakıb Sanyer Camiinrir Hafız Esad Geredc. Hafız Tahsin ve Bafı? Nureddin Canbakan taraflarından A*#v')i okımacağından kendisinl seven'evin ve arzu rden din kardselerimlzfn teîr!flerinl rica ederiz. «Resimli Yeni Lugat ve r~i ve. Çocuklarn Ansiklopedi» nin dördüncü cildi tamamlandı ve çıktı. Bu hârika Türk Lânıs'u her eve ve yazıhaneye mu hakkak lâzımdır. Her müşkülü halleder. 17 Ta ş 1ı Isvicre Htssa3 Saati Kısa adres: «İskit Yaymevi», Posta Kutusu No. 18, İstanbul. * DÜN şehrimize 15 Lubnanlı kadın Bğretmen gelmijtlr Öğretmenler mlhnandarları refakatlnde müzclerl gezmjjler ve Milll Eğitim Müdüriinu ziyaret etmlşlerdlr. * DÜN sabah Samatyada kanh blr h9d se olmus Necatl lsminde blr genc beraber yaşadığı Zehra Özalanı bıçakla agır surette yaralamıştır. Hldise geçlTi.sizllk yuzünden çıkmıstır. * AVRUPADA bulunan Devlet Operası •anatkârlarından Leylâ Gencer B. B. C. ve Paris radyolannda birer kcnser vemıişür Parls gazetelerl ve müzıksever muhitler «anatkânmızdan ve konserlerinden sitayljle bahsetmektedlr:er. * TEMELLERİ atılan Küçükpazar Kocamustafapaşa; Kısıklı; Zeytlnburnu; Yeşilköy pansı.vonlu okularının inşa'.anna devam edılmektedlr. 1953 yılına kadar insası kararlaşan 33 ilkokul fcirası lamamlanmış olacaktır. * ALMANYA ve Holandada inşa edilen römorkörlerden dort tanesi yakında limanımıza gelecektlr. * DÜN akfam saat 21 sıralarmda ticcar e«yası yüklü (Güzel Bartın) motmı köpruye çarparak m almıs e bEtrrak uzere lken kıla\uz römorkörler vasıtasile kutarılrraştır. + ORDU vapuru tamiri lkmal edilerek havuzdan indirilmistir. Geml, yakır.da sefeTe glrecektir. + MADRİD Buyük Elçlllği Müsteşarı Kâınil Bayur, dun, Ankara vapuru l!e vszifesi ba;ına hareket etmiştir. * BİRLEŞEN Müskirat ve Tekel Maddeleri Miıdurlüğune vekâlet etmekte o'an Kadri I.ülecioğlu bu vazlfeye asaleten tayin edilmijtlr EYLÛL1 Her Ay Bir Çekilİş Bir ay ev ikramiyesi Bir ay para ikramiyesi EYLO AY1N1 N TALİHLİLERİ ikramiye kazananlar He8ablarmdaki para kadar ISTANBLT: Nimet Akarsu Vecihittin Özcoşkun Suat Tokathoğlu E. Gönül Külâhioğlu Engin Ertuğ Süleyman Kuşçulu Nilgün Ömekal Tarık İnaloğlu İfakat Aynadar Hayım Kohen Fazilet Basmacı Hikmet Kızıltuğ Sabiha Akçun Fedon Teofilâktidis Eleni Anastasiyadis Güler Bayındır Nuriye Oytun Şadi Sevinç Kemal Peüt İbrahim Bavraktar Hatice Özerman Cemile Sümbül Mellhat Duruça' Hüseyin Çebi Jirayir Abahuni Osanna Alboya'İzoi Sarafim ANKARA: ADANA: Hikmet Çınar ESKİŞEHİR : Zühal Göcenler KONYA: Hamza Çeşmeci İSKENDEBUN: Mahmur Yeral SAMSUNj Emine Ant NAZİLLİ: Zeren Çam KARABÜK: Mahmut Bıyıklı Muammer Türkmen Hamdi Ölçer BURSA: Mehmet Kenerman M. Musa Akova İZMİR: Nigâr Hgaz Enver Erbay ZİLKADE 29 Ikındl * ImsaK k I FASLM 45 üstad besiekânn 70 nadide N'OTA ve gufteîerile Çıktı. Derleyen: Bestekâr Şerif İçli. Fiatı : 350 Kurus. İstanbul, Cağaloğlu yoku^u MARMARA MATBAASI. No. 382 İ "H V 3 O 1 | 6.27 13.14 16.55 1SK43 2^20 12.00 4.40 YAPI ve KREDİ BANKASI E. 1 10.43 5.31 9.12 1.36, 8.57 ' te ve malzemenin tedariki; haritalar, sextan, parakete puslalar, vesaire gibi seyir âletleri; keserden tutunuz da anî vakalar karşısında denız ortasında ihtiyacınız olacak bellibaşlı edevat ve avadanlık, bütün bunlarm tedariki bir hayli zaman alıyor. Bir de bu arada işin hukumetle olan cephesi hatıra gelebılir. Fakat, bunu, bir rekor teşkil edecek kadar kısa bir zamanda 45 günde hailettığjm için, işin en kolay tarafı olarak zikretmeliyım. Nisan ayındanberi devam eden ve gittikçe hız verdiğım hazırlıklar artık tamamlandı. İki, üç güne kadar kotra denize indirilecek. Yıllardanberi tasarladığım büyük seyahatin tahakkuku artık bir gün meselesi oldu. Kotra, henüz tezgâhta olmasına rağmen adım da koyduk: Kader. Bu ismi; şu mütevazi fakat yiğit duruşlu tekneye, kendi durumurna, battâ yapacağım seyahatin mahiyetine nazaran çok uygun buldum. Filhakika bu ismin: seneleraenberi arzuladığım bu seyahatin hiç beklenmedık bir zamanda tahakkuku itibarile kendi halime; şu bir karışhk cüssesile aşacağı denizierin îzameti karşısında tekneye; dolaşacağım diyarlann Hindleri, Cavalan, Bomeo ve Yeni Gineleri ihtiva eden tam Asyatik bir âlem olması bakımından o memleketlerin felsefesine çok uyan bir mânası var. Çünkü, bu durumda, bu jartlar altında böyle bir seyahat ancak (Kader) yatile yapı.abilir. (Savorana) ile değil. Küçük bir yelkenli ile böyle bir seyahat yapmak arzu ve merakı bende çok eskidir. Bu heves, henüz çocuk iken, Üsküdann şu meşhur (Ravzai Terakki) mektebine devam ettiğim çağlarda başlamı§tı. Bugünün ilkokulu derecesinde olan mezkur mektebin (İptidaiye) kısmında iken en hoşlandığım ders coğrafya, en sevdiğim meşgale de smıfta çeşidli renklerle boyalı haritalara bakmak ohnuştu. O zamanlar ancak dilimin döndüğü zor telâffuzlu bir takım memleket, ada, boğaz isimlerini ezberlemekte büyük bir zevk duyar ve o zamanki tedrisat icabı daha yurdumuzun bellibaşh kazalannı bilmezken, Pasifikteki Takım adalan, Avustralyadaki meşhur limanlan harita üzerinde kolayca bulup göstermeyi bir marifet «ayardım. Çocuk luk. Gitgide bu coğrafya merakı ve harita sevgisi bende bir inhimak halini almıstı. Zaten muğlâk ve tatsız bir tarzda yazılmıs olan o zamanın rüşdiye derecesindeki coğrafya kitablan beni tatmin etmediği için ağabeyimin kitablannı kanjtınr ve bunlarda mütemadiyen rastladığım lehir ve memleket isim lerinden başka şeyler arar dururdum. Fakat maalesef o zamanki kitablarda (ahvali tabiiye) namı altmda Kıta ve m«mleketlerin tabiî vazivetlerine dair pek az malumat verilirdi. İlk s hat romanı olarsk okuduğum (Jul Veren) in «İki sene FATIH ABİDESİ NEREYE DİKİLMEÜ ? İstanbul şehrinin iç sokaklanna, Bizans kumandanlannm heykellerinin dikildiği eski merasim yolu üzerine dikilecek bir heykel, Fatihe karşı bü>ük Ifr saygısızlık olur. Fatih âbidesi, bütün dünyanın kafasında yer etmiş olan İs tanbul giluetinin orta yerine, Sultanahmed ile Ayasofya camilerinin arasına, Sarayburnuna dikil melidir. TÜRK AYDINLAR] Bu mühim yazıyı muhakkak bugün çıkan n. Bu küçük fakat özlü eserde, süvari Yüzbaşısı merhum Fesa Bey ile iitihkâm Teğmeni Kenan Efendinin, 1911 senesi haziranuıda tayyarecilik tahsili için. ilk defa Fransaya gönderildiklerinden itiba„.., askeri havacıhğımızm nasıl başladığı, bugüne kadar nasü ınkişaf ettiği anlatılmaktadır. 12 mart 1912 de Harbiye Nazınnın teklifi üzerine HeyeH Vükelâ askerî havacılık teşkilâtı hakkmd» bir kanun kabul etmiş ve tayjaro satın alınraak için iane toplanmasma karar vermiştir. İlkönce merhum Mahmud Şevket Paşa 25 altın venniş ve 6 ay müddetle de aylığından 37,5 lirasuu tebenru etmiştir. O zaman askeri tayyarecilik teskilâhnı kurmağa memur olan Süreyya Bey de babası Müşir Kua Paşa adına bir tayyare satın alarak orduya hediye ettiği gibi Mısırh Prens Celâleddin Bey de avnı hamiyeti gostermiştir. Böyleee daha o zaman zengin ve fakir, bilhassa paraca fakir, fakat hamiyetçe zengin vatandaslar. orduya hava silâhı temini için fedakârlığa baslamışlardır. 1914 ocak ayında Enver Pasanm emrile İstanbul Kahire seferine çıkan tayyarelerimizden oiritıin adı «Muaveneti Milliye», tliğerinin ismi «Prens Celâleddin» idi. Bu iki tayyare Suriye ve Filisilli tinde düşmüş; «Muaveneti ye» yi idare eden Fethi ve Sadık Beyler Şehid olmuşlar, denize düşen «Prens Celâleddin» tayyaresinin pilotu Nuri Bey de boğularak şehid olmuş; arkadaşı İsmail Hakkı Bey yüzerek Sahile çıkmıştı. Aynı seyahati yapmağa memur edilen «Ertuğrul» tayyaresi de motörii bozulduğu için Edremid civarında bir ormana düşmiış; fakat pilotu Salim Bey ile arkadaşı sonradan Çanakkale muharebelerinde şehid olan Kurmay Binbaşı Kemal Bey kurtulmuşlardı. Salim Bey vapuıla Beyruta nakledilen ve parası Edremidliler tarafından ödenen t Edremid» tayyaresile Kahireye uçarak bu seyahati ikmal etmiştir. Primi, eserinde, askerî havacılığımızın Balkan ve bilhassa Birinci Dünya Harbleri ile İstiklâl Harbinde ve 1925 Kürd Said isyaıundaki faaliyetleri hakkında malumat ve tafsilât vererek tayyarecilerimlzuı kahramanlıklannı ve bu arada nıütarekeden biraz evvel İstanbul semalannda 5 İngiliz uçağına tek başma eski bir tayyare ile hücum eden o eşsiz kartalımız Fazılın bu şanlı menkıbesini anlattıktan sonra, Hava Kurumundan, Kunımun Türk kuşu kamplarmdan, Devlet Havayollanndan ve Amerikan askerî yardınundan verilen uçaklardan da bahsetmekte, geçen nisanda Korede bir Amerikan uçağile kızılları bombardıman ederken şehid olan Üsteğmen Muzaffer Erdönmezin aziz hatırasını yâdetmektedir. Türk havacılığınm fransızca bir tarihçesini neşrederek kahraman tayyarecilerimizi yabancılara da tanıtan Primi'yi bu eserinden dolayı tebrik ve takdir ederiz. Tebrik 30 ağustosta terfi eden subaylarımız arasmda bir çok gahsl ve gıyabî dostlanm vardır. Kendilerini tebrik eder; yeni vazifelerinde de başanlar dilerim. Dünya incelik rekorunu kırdı