15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET Eylul 1950 Kore'ye gidecek birliğimizin bir limanda alınaıt resimlerî Küçük Hikâye: Gurbette Yılbaşı Diş macununda kullanılan RADYOLİN Kahramanlamnız gemiye binecekleri limanın sokaklarından halkııı alkış'an arasında geçerlerken Askerlerımiz Ankaradan hareketten önce son defa Genelkurmay Başkanının öniinden çeçerlerken Kore'ye gidecek birliğimizin komutanı Tahsin Yazıcının Genelkurmay Başkanımıza vedaı esnasında Onreneral Nnri Yamut komutanı abundan opujor 5 incı sahıfeden devam beklenmekte olan bir isyanın muvaffakıyetlı sonuna bir alâmet veya muhalif fırka tarafından kazanılan bir zaferin ifadesi değildi. Bu sadece bir düğün, gelınm danıad evıne götürülüş merasimin', oen doğmuş bir neşe gösterısi idı. Bandonun ekseriya çaldığı türkçe \ r.ıarşlar, Hindu kuş «Hınikuş» dağiarmın arkasında kâın bir taraiında Hındıstan, dığer tarafmGa Rusya ve İran mevcud olan Afganistanda her sahada yerleşnıış Turk kültürünün derin izierinden bırını daha açıklardı. Mızıkacıları takib eden duğun haikının bilhassa kadınlarıru gormek mıslme ancak orada rastlanan bir başkalıktı. Afgan kadını çarşaflıdır Onlar çarşaflanna «Çadirî» derler. Çadıri gri renkte yirmi dört metre patiskadan yapılır. Başa sımsıkı geçırılmiş bir takkenin etrafmdan buzülerek takılmış olan bu kumaş yığını, gözler hızasına gelcn kısmında bir fütre işlemesme frnalıfctır. Önünü ve dünyasını bu işlemenın küçuk deliklerınden gdrmeğe mahkum edilen Afgan kadını, çadirîsı ile sokakta gıderker hakikî mânada bir seyyar ç&dıra benzer. Onlar, bu sokaklık k:yafetlerı ile görulmeğe ve acmmağa değer mahluklardır. Kacınlık âlemınin bu zavallılar grupu, açık havada açık başla yürurnenin zevkini tanımadıklan içın hallerinden asla şıkâyet etmezler. «Kâbil» de (Çadiri) nin ruhî ve bedenî ne korkunç bir iskence olduğunu bızzat bilen asıl acınmağa değer bir kadın smıfı daha vardır. Bunlar, Avrupada tahsıl ttmış Afganlı genclerle evlenen, Fransız, İngiliz, Alman ve Avrupanm dığer memleketlerine aid modern kadınlardır ki Kâbile geiir gelmez çadiri giymek mecburıyetı ile karşılaşırlar. Zıra karıs kapah olmıyan bir kocanm hükumet memuru olmasına o tarıhtekı kanunlara göre imkân joktu. Bu kanun yüzünden hakıkî bir Parislınin o kıvrak yurüyüşü ile yirmi dört metre patj>ka yığını arasında gidişıni görr.ıek hem güldürücü, hem de içler sızlaücı bir haldi. Bu hem komık, hem de acıklı hale benzer Amerıkalı bir kadın tahammul edemiyerek az zamanda memleketıne dönmüştü. Genc kadmm bu jüzden yenı evlendiği sevgili koCdsmı terketmesı Kâbil kadınlan aıasmda konuşulan acıklı aşk menkıbelerınden bırisı olmuştu. V * * Kâbil şehrmde o zaman bir kısım Avrupalılarla beraber geni^ çe bir Turk kolonısi de yaşıyoıdu. İkincı Cihan Harbi yüzündep sryahatler müşkulleşmiş ve hattâ son günlerde Afganistandan ayııimak âdeta bir sergüzeşte atılmak gibı bir hale gelmiştı Bunaan dolayı işınden ve yaşadığı hayattan memnun olan, olmıyan her ecnebi memur, hükumetie konturatını kayıdsız, şartsız yenıhyordu. Boylece uzayıp gıden hasret yılları, Turk kolonısm'n bızzat o topraklarda doğmuş, kuçuk yavrularınm kalbınde bıie bir «nevstalji» yaratmıştı. Türklerin bu şehırdekı konsolosu Hâmıd Bey, 1942 sene başı gecesı iç.n vatandaslarına bir yılbaşı eğleacesı tertib etmışti. İşte, eteklermı toplıyarak, smckmlı erkeklerin kollarmda yüruyen çiftler, Afganh uşağın küreğı ile açtığı yoldan bu dava'e gıdıyorlardı. Hâmid Bey on ıkı yaşmdan itibaren bütun vatandaşların gelmesini istedıği bu suvareye, sevdığı bir iki Avrupalı dostunu da oavet etmişti Boylece kac"rocu tamamlanan davetliler tek ve müşterek bir derde malıktıler. Vatan hasretı. Konsolos, geceye eğlencelı bir ceşnı verebılmek için kıymetli mı safırlerine birer yılbaşı hediyesi hazırlamıştı. Kimısınin karaktenne ve kimisinin kaderüıe uygun oiarak seçtığı bu hedıyeler, gecenın on ıkisine yakm bir saatte \r£riimişti Hâmıd Bey hedıyelerinı vermeğe Avrupalı misafırlerınden baslamıştı. Mısafırler arasında bu lunan Fransız Sefareti Başkâtıbı, çapkm bir adamdı. Sanşm kadın tıpınden hoşlanırdı. Halbuki Afganıstan gıbi kadını kapah ve >tşil, esmer bir ırk arasında uZUIJ seneler yaşamak mecburıyetınde kalmıştı. Konsolosun bu ciostuna hediyesi: Sanşm ve çok şık bır kadını sembolize eden bir bebekti. •;: Yazan.Saliha Oncelt de kendısine bir yer tedarik etmek miimkün olamanuştı. Zira bu seferler, ancak askerlerin ve dıplomatlarm ihtıyaclannı karşılayabiliyordu. Konsolosun bu mus tarıb vatandaşına hediyesi yeni ioğmuş çocuk resimlerinden mürekkeb bır albümdü. * * * Bu gurbet diyarının bir başka *arıbı de fizik bğretmeni Necib Erden idi. Durüst karakteri ve nazik hali ile Kâbil şehrinin karışık Avrupalılardan muteşekkil sosyetesinde herkes tarafından beğenılen ve sevilen bir ınsandı. Buraya harbden bir sene evvel gelmiştı. Gayesi çok sevdığı bir genc kızla evlenmek ımkânlannı, ona maddeten temin edecek parayı kazanmaktı. Gonulu fakır bır hayata lâ yık gormuyordu. Ona tam bir saadet temin edebılmek için bıraz maddî ımkânlannı genışletmesi elzemdı. İşte bu maksadla, iki sene için geldiğı bu memlekette, o 4a, harb yüzünden beş sene gibı uzun bır müddet kalmağa mecbur olmuştu. Fakat halinden şikâyetçi değildi. Onun ruhunun en buyük gıdası, renkli hayalleri ve gününun en mühım eğlencesi, kalbinia sahibi geac kıza, ateşli aşk mektublan yazmaktı. Bir senedenberi Necıb Erden, artık hayallerinin, hakikat olmasına çalışıyordu. Nişanlısına bıran evvel kavuşmak içın. Her ne kadar pahalıya mal olacaksa da gene tayyare yol culuğuna çoktan karar vermisti. Bu ise Doktor Ahmed Beyden çok daha evvel teşebbus etmışti. Fakat bu zamana kadar o da tayyarede yer bulmak ımkânını elde edememiştı. Konsolosun bu genc âşıka hediyesi: Bır parça gelin tülüne sarılmış bir tayyare bileti idi. * * Koyden gelen ilk mektub İstirahat saatlerinde bir eğlence ânı Nihayet hediye almak sırası. jurbetzede Türklere gelmişti. Bundan dört sene evvel İstanbulda evlenorek Efganistanın Kâbil şehrine gelmış olan genc bir kan koca ancak altı ay beraber kalabilmişlerdi. Zira, Doktor Ahmed Bey, çok sevdiği karısı, gebe kahnca, onu doğumevi ve doğum mütehassısı olmıyan bu iptıdaî şehirden, ilk çocuğunu, şefkat ve itına içerisınde doğurabilmesi içın tekrar İstanbula gondermişti. O bu tedbire müracaatte çok hakh idi. Zıra ilk çocuğunu ebe ile doğuramıyarak ölen genc Avrupalı kadının acıklı hikâyesi. bütün tüyler ürperticiliğile hatırlarda idi. Ikinci Dünya Harbinin ilk günlerine tesadüf eden bu yav runun doğum tarihini, 1942 yılbaşı gecesinde artık dört sene geçmiş buli'nu rorduk. Doktor Ahmed Bey küçük yavrunun ve güzel annenin işgal altmda bulunan memleketlerden geçerek kendısine erişmeleri imkânsızlığı karşısında senelerdenberi fevkalâde üzgündü. Kavuşmalarının yegâne çaresi, kendısınin memlekete dönebılmesındeydi. Nisbeten tehlıkes: EZ olan yolculuk ise Hmdıstanın «Karaşi» şehrinden Bağdada sefer yapan tayyare yolculuğu idi. Fakat bu harb senelerinde bütün uğraşmalarına rağmen bu tayyare Bu biletten bütün davetliler şüphe edıyordu. Şakacı konsolosun gecenin ilk saatlerındenberi savurduğu «esprı» leri arasında bu bıletın de artık sulh senelerının mazıye kanşmış gunlerinden birinın tarihini taşıdığı zannedilıyordu Necıb Erdeni sevenler, hep bir ağızdan onu ıkaz edıyorlardı: Tarihine bak Necıb!. Tarihine!. Necib de bu işten şüpheleniyordu ama, kısa bır zaman olsun bu bileün hakıkat olduğuna inanmaktan duyduğu zevk o kadar derındi ki bileti kendısıle candan meşgul olan muşfık vatandaşlannın içlerıne dokunacak bir cıddiyetle cebıne yerleştirdi. Umumî mantık. konsolosu biraz itham edıyor, Necıb gıbi bir adamm gdnul yarasıle boylece şakalaşmasını kimse hoş gormuyordu. Hattâ ona, «lâtıfe, lâtıf gereki) der gıbi kızgın nazarlarla bakanlar bıle vardı. Fakat konsolos Hâmıd Bey, bunlar n farkında bıle değildi. O, alâka dolu bakışlarıle sevgili arkadaşı Necıbın her halıru takıb edıyordu. Nıhavet: Hedıyeler acıklanacaktır. Herkes bıletının, tarıhmi bıimek istıvor Havdı bıraz cesur ol' dedı. Bu snze Necıb, "herkes benimle şaka ettığmızı anlamadı mı sankı"»» der g:bi bir dudak buküşıle mukabele ettı Fakat kâğıdı da cehindcn çıkaıttı Goıduğu ve jruks3k sesle okuduğu tarıh onıı sasırtmışü. Evet. bu bır hakıkatü' Gecenin şakalan arasına sığmmıs suzel bır =urprızdı bu Bır an dusu"du ve hatırladı. Konsolos ona daha dün, sefaretın bahçesinde bır sırasmı getirerek: Dikkat et Necib, her lâtifede bir hakıkat saklıdır dememış miydi" Necıbm sevıncine ölçü yoktu. 3ır senedenberi ekseriya hayal ve bazan da bir rüya şeklinde te:ellı eden şey bırdenbire '.ıaKikatın ta kendisi oluvermiştı. El;ndekı bılet, bir hafta sonra Hindıstanın Karaçi şehrinden Eağiada uçacak olan tayyarede bir yer bileti ıdı. Gurbet diyannda saadete erişen bir vatandaşın sevincı, herkesin de neşesınin artmasına sebeb olmuştu. Turk çocuklanndan muteşekkil küçük koro, büyüklerinin gözlerinı yaşartacak bir içlilikle Muhtar Beyin bestelediği vatan tangosunu soylüyorlardı. Ekserıyetin arzusu Ue bir iki defa tekrarlanan bu tangoyu, artık hep bır ağızdan kalbden g»!en bır ıstekle herkes söylüyor. A.deta bu nağmelerm arasında Jaussıîaiın acısını dindıren bir şıfa buluyorlardı. Bu gecenin şüphesiz ki, zn mesud insanı Necib, bir köşeye çekılmiş, hemen yann bu memleketten ayrılması icab ettığmı duşunüyordu. Bu sırada göz lerine köşedekı etajerm üzerine bırakılıvermiş olan yeni gazeteler ilişti Yerinden kalkarak onlara doğru yürüdü. Şöyle bir ikisıni karıştırdı Nihayet bir tanesinin son kısmında gözüne çarpan küçük bir ilâru heyecan ve endişeden büyüyen ve gördüğüne inanamıyan gözlerle tekrar tekrar okudu. «Gonül Encan ile Operatör Dr. Fazıl Sanver nıkâhlandılar.» Necib neye uğradığını bilemedi. Bu da mı bir hakikatti? Şu suvaredeki gurbe+zsdelerin bitmiyen hıkâyeleri hâlâ devam etmekte iken onun için Gönül davası, niçin birdenbire böyle sona erişmişti. Kader, nasıl da onu, böyle bir gecenin içinde, saadetin en yuksek zirvesine eriştirdikten sonra, büyük bir felâkete atıvermişti. Gonül bu işte biraz da hakh idi. Onu, tamam beş sene beklemiş ve bu eğlencesız şehirde tath mektublarile avutmuştu. Fakat her şeyin makul bir haddi vardı. Belki, cemiyet onun güzel alnına da evde kalmış bir kız damgası vurmağa hazırlanmıştı. Bu ızdıvac onun <zzetı nefsınm mudafaası gibı bır şeydi. * * * Necib, daha yarım saat evvel, MIÇAM Hususî surette yetiştirilen nâne filiz yapraklarının imbikten geçirilmiş ve imbiğin yalnız orta kısmında çıkan Dünyaca meşhur nâne esansıdır. RADYOLİN 28/9/9Ö0 günü saat 15 te Kartal Belediyesır.'te yapılacağı ilân olunan 25000 lira muhammen bedelli itfaiye arazozü ihalesi zarurî ve kanunî e^baba musteniden gayrımuayyen bir tarihe tâlik olunmustur. Keyfıyet ayrıca ılan edılecektir. (13180) Kartal Belediyesinden: Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden: 1 Istanbul Kâs^ıdhane Cendere mevkiinde barut depolanndaki Paratoner tesısatınm ıkmali 15 gün müddetle açık eksıltmeye konmuştur. Muvakkat teminat akçesı 498 liradır. 2 Gene aynı mevkıdeki barut depolan yol, tel örgii ve mü teferrık işleıi de 15 gün muddetle açık eksiltmeyp konmuştur. Muvakkat teminat akçesı (1344) liradır Bu 15lere aıd şartname'er İstanbul Başmüdürlüğünde goriilebilir. Istekhlerın 12 ekım 950 tarihıne rasÜıyan Perşembe günü saat 15 te Başmudırıyet Muhasebe .jubesıne müracaatlerı. (131S5J istanbul Ikinci ğundan: Iflâs MemurluC49/12 Mahkemece ıflâsına karar verilen Lui Mathure nın eşyalarının satışı ve çan. talarınm tasmf.. masa memurlarının ucretlennln takdırl için 2/10/950 pazartesi gunu saat 16 da içtlma edileceğlnden bılümum alacaklıların aynı gun ve saatte Iflâs Dairesınde hazır bulunmalaxı idare karanle ilân olunur. İzmlr Belediyesi Eshot İdaresi Umum Müdürliiğiinden: İç kutru 12 m'm ve dış kutru 24 m.'m olmak üzere % 99 safiyette 30 ton kurşun boru derhal teslim şartile satın almacaktır. IstekHlerin en geç 11 Ekım 1950 çarşamba günü saat 17 ye kadar İdaretnıze teklıf göndermeleri. (13172) P ^ BİR DİŞ TABİBI • ! SÜKRÜ CANAL'ın I TKMEL RİCKİ kitabı çıkü. Kadın elbiselerıne aid bütün biçkj kaidelerini hocasi2 öğretir. Kültur Bakanlığınca Kız Enstitüleri içın yardımcı ders kitabı olarak kabul edilmistir. Elatı 5 üradu. Hocasu öğreten diğer eserleri Erkeb biçki dersleri 5 Ura Yapma çiçekler 150 Kr. Hocasız sapkacılık 5 lira Bedeli gönderildiğinde taahnüdlü gonderilir. Posta ücreti almraaz. Satış A R A N I Y OR Afyonkarahisar için mesul mudür bay veya bayan bir dış tabıbıne ihtiyaç vardır. Arzu edenlprin saat 1017 arasında Sirkeci Parıs otelinde Hasan Fehmi Erdoğana Mmüracaatleri. Tel' 22445. • DOKTOR OPERATOB Ti Zivaeddin Maklav Dr. Zek&i Tunçman Yüzdeki sivilceler, Kançıbanı, arpaak vesair StafiloI koklardan ileri gelen deri hastalıklannda kullanıhr Tapıldıği yen Divanyolo No. 103. K. 2. Telefoo: 29125 Sfafilokok Aşısı (ŞişH Çocuk Hastanesi> Knlak, Burun, Boğaz (ASn üiş) Hastalıklan Mütehassısı Ankara Caddesi 15 Teleion: 23197 Ev: 84161 MANYAS ASLIYE HUKUK MAHKEMESİNDEN : Dosya No 950'163 Davacı Manyasın Hacı İbrahım Pınarı koyünden Emın Sarıaltm tarafından İzmırde Remzı Buğralıgıl ve aynı yerde Memduh Bora hakkında açmış olduğu istihkak davasmda. Davacı. Darıca köyü hududu içınde Çayırtarla mevkimde şarkan Kasbulat, garben Ali Efendi oğlu Davud, şimalen yol, cenuben Koca Süleyman tarlaları ile mahdud yedi ddnümden ıbaret tarlanın 45 sene evvel Kadir oğlu Sadeddinden haricen satın aLmış olduğu tarladan davahlar hakkında açmış olduğu davasında, davalılardan Memduh Boranuı İzmırdeki adresınden aynlarak semti meçhule gıtt^ği davetiyesine verilen meşruhattan anlaşılmasına gore ilânen tebliğine karar verihniş olduğundan davetiye makamına kaım olmak üzere yarg:lamanın bırakıldığı 20'10/950 gunun de Mahkemede bulunması ilân olunur. UGUR Kitabevidir. CaSaloglu vokuşu No. 44/1 1 OPER\TÖR RIZA ÜNVER Do&uro ve Kadın Hastalıklan Mâlehasstsı Cağaloglu Nuruosmaniye • Cad No 22 lel: 22683 WM D O K T C R Şaximent KADIN TERZÎSI dtfc^v, Bağdad CaO. Feneryotm dvrağ\ No 189 • T». «055* Acele isler için 24 48 saatte teslimat servisi açüdı. Öğretmen, talebe, çeyiz ve toplu I işlerde % 20 D O K T O B ^ " HALİL OKAM |Birinci sınıf dahiliye mütehassısıj Perşembe, halk gunü İstanbul Şehzadebaşı tramvay durağı No 85 Tel: 25888 Sedad Kumbaracılar tdrar Yollan ve Tenasfil BasUlıklan Mütehassısı iktidar, belgevşeküği tedavfa) Sirkeci, Ankara Caddesi 147 irelefon: 22533 ^ ^ " çok mesud bir insan tavrile oturduğu koltuğundan yaşını on yaş geride bırakan bir çehre ile kalktı. Yavaş yavaş Dr. Ahmed Beye yaklaştı ve elini onun omzuna koyarak: Al arkadaş bu bileti!. Bu, senin nasıbin... Bununla istanbula git, güzel bebeğine ve sevgili kanna kavuş. Meğer bcn saadet strasını savmışım da bundan haberim yokmuş! dedi. Semsi Mutver Çocuk Hastalıklan Mütehassısı | Vezneciler Cumbus Apt Tel: 23273.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle