Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Haziran 1950 CUMHURIYET (TARİHTEN SAHİFELERİ f Seyahat Mektubları Dolmabahçe Sarayı Yazam üaluk Y, Şehsüvaroğlu I İsvecte kadm Yazan: Haiuk Durukal Dünyanın her tarafında milletler kadına değişik mevkiler vermişlerdir. Meselâ Isveçte kpdın, Italya, Isviçre, Fransa, Holanda, Belçıka, Norveç, Finlandiya ve Danımarka kadınmdan ayn ve bambaşka b f mevki sahibidir. Isveçte 17 yaşından =rnra hayata atılan her genc kızın ideali tek başına bir apartıman kiracısı olmaktır. Hakikatte de bu emeline daima sahib olabılir. iki kız srkadaş hayata atıldıklarından yan: para kazanmaya başladıklarmdan itibaren tek başlarına hür ya:amayı ideal addederler ve tasavvurlarını tatbik mevkııne koyarlar. Bana aynı apartımanlarda ai'elerinden ııznk tek başlanna yasayan k'zlar Posterdiler. Bir kız buyüyup hayatını kazanmaya başb^jğı andan itibaren ai'esine karşı hıssî bağlarını aynı hararet'e nadıren muhafa7a eder. Evinden ayrılır ve istedıği hayatı sümej e başlar. Çünkü bor çalışabilecek ça§a gelen kız çalısmaya ve bu suretle lüksünü ve e'51encesxni temine mecburdtır. Bizde olduŞu gibi aılesı ona ilânihaye bıkmai! Eu ya?a treldı«i zaman artık anncsi de kızı ile maddî mevzulada aşafrı yukarı bir yabancı imiş gibi konur. Efer avnı evde oturuyorsa zen<;üı olsun, fakir olsun evıne yemek bedeli .elektrik masrafı, çamaşır parası vermeye mccburdur. Çocuk da annesile aıkac'aş gibi konuşur, hesablaşır, eÇ,er kendismi daha ucuz gelirse bir başka arkadatile yaşamaya karar verdiğinı sijyler, aynlır. On yeılısini geçen £enc kızın istedıgı hayatı sürduğünü söylemıştim. Bu hayat tarzı ve ihtıyatsızlığı halinde bazan evlenmeden çocuğu olabilir. O zaman içtimaî sigorta imdadma yetişir. Çocuğu olduğu andan itibaren 6ğer bakamıyncak sıhhı durumda olduğunu ispat ederse, kurtajinı hukumet hastaneleri ücıetsiz deruhde cdeıler. Iî^' '•"'" ' k durumda ise bu takdirde içtimaî sîgorta kendisine ayda 30 kuron yani 18 lıra maaş bağlar. Kan'inlara göre ananın baba olarak gösterdiği her erkek itırazsız babadır ve hükumete maaşmdan veya gelirinden avda 30 kuron vermeye mecburdur. Çocuk doSumundan itibaren umumiyetle ananın soy adını alır. Bir genc kız nerede calışırsa çalışsın ayda vasatî 400500 kuron yanı 200250 hr3 para kazanır. Cocuçu olan kız ister^e çocuğunu hiıkurnet bakımı tes'slerine bırakabilir ve bu tes'sler de ayda 30 kuronla çocuğa 16 yasma kadar bakarlar, terbiye ederler. İsvecli genc kız her şeyden önce crorunu ve spor pıviniîini c'üşünur Ne kadar zenjin olur^a olsun onıın bızim bıldığimız ve tatbik ettiöımız mannda lükse, ihtişrm ve debdebeye duşkünlüŞü yoktur. Temiz giyinir, elbi=esini kendisine yakıstırır, fakat sadelıği dpıma tercih eder. Dudag'nı boyar, fakat tırnaŞım pek düşünmez! Çünkü çalışmaktadır. Hayatı tam manasile serbest olmasına rpğmen evine ve kendine aid her işi bizzat görür. Eger iki ai'kr.daş aynı yerde oturuyorlarsa her biri munavebe ile evlerınin bütün temizliğınden mesuldürler. Eğlencelerine. gıdriarının temizliği kadar dıış';un olan bu insanlarm feda edemiyecekleri vegâne şeyleri uyku saatleridir. Bunun içindir ki hafta arasındp, yani ış cünleri içerisinde eğlennıesini umumiyetle pek sevmezler. Bazı ahvalde mecburen eöleneeye giderlerse de azamî geceyarısına kadar eğ'enirler ve 11.45 tramvay veya otobüslerile evlerine dönerler. İsveçli kız tramvayda ve yolda CÜnün 24 saatinde de elini kolunu sallaya sall.nya rahatça dolsşabilir. Sokak terbiyesi en düşük seviyeli erkekleri bile bir kadına sdz atmaya, sarkıntılık etmeye cesaretlendiıemiyecek kadar esaslıdır. Halk bu nizamın fahrî müfettiş ve koruMicımuUır Oluvvl Sinir hastalîkîanm tedavi etmede hayvanlarm rolü Toplayan: A, H, R. nuyor. Önce ona da dikkat etmiyen hasta, biraz sonra hayvanı kucağma alıyor, sevıp okşamağa ba§Uyor.. Aradan bü iki saat geçinco kılidlenmiş gıbı duran ağzı açılıyor, onunla saçma sapan da olsakonuşmağa başhyor.. Ve nihayet, bir kaç hafta içinde ruhu yavaş yavaş uyanıyor. Etrafile alâkadaı olmağa başhyor. Normal şekilde yemeğe ıçmeğe koyuluyor. Fakat hep kedi yanında veya kucağında» Tecrübe içın hayvan bir gün alınıyor ve hasta yalnız bırakılıyor. Tekrar krizlerın başladığı ve hiçLğe, boşluğa dalma alâmetleri belüdiğı gorülüyor. *T" " I * ^ * g ^j. ^ ^ T "*^.z"~ •?' *, j g Osınanh hukumddıUu 19 uncu asnn ikincj yarısmasn itıbaren Topkapı Sarayım terkederek Dolmababçedeki verü sarayı daımi ikametgâh olarak kulbnmışlardır (11. Abdülmecidin Karabet Balyan ustaya yapdırttıgı Dolmabahçe Sarayı bazı söylentilere eöre yetmiş milvon franga mal clmuştur. İktısadî buhran yıllarında bu kadar fazla bir masrafla inşa edilen saray hakkında bizzat Abdülmecid (Beşiktaş Sarayı da pek tekellüflü oldu. Daha sadece olabilirdi) demiştir. Saray 19 uncu asnn ağır ve fazla tezyinatlı üslubunda bina edilmiş olmakla beraber yer yer eski mimarimizden de bazı kısımlan ihtiva etmektedir. Altı yüz metre uzunluğunda mermer bir rıhtım üzerine kurulmuş bulunan saray, orta yerde yüksek bir merasim dairesi ve bu daireye kapalı dehlizlerle bağlanmış sağlı, sollu diğer iki daireden mürekkebdir. Asıl saray mabeyin, hünkâr, muayede salonu isimlerini alan bu fcısımlardan başka ralide sultan, kadınefendiler, şehzadeler ve Veliahd dairelerini de ihtiva etmektedir. Sarayın cephesi mabeyin dairesinden bugün resim ve heykel müzesi bulunan Veliahd dalresine kadar iki yüz eeksen dört metredir. Arkadan amud jeklinde binaya merbut bulunan ve ismine buqün kapah daire denilen eski vaüde dairesinin uzunluğu ise doksan beş metredir. Asıl saray, müştemilâtı haric olarak tahminen 16670 metre murabba kadar geniş bir sahayı işgal etmektedir. Sarayın müştemilâh arasında paşalar, kızlarağası, musahibler, harem kapıcılan mefruşat dairelerile, camlıköşk, kuşluk köşk ve hareket köşkîeri bulunmaktadır. Binanın inşaatında Marmara adalarından çıkarılan maviye öakar bir nevi mermer kullanılmış, iç tezyinatında ise billur, su mermeri, somaki, kakma gibi kıymetli malzeme earfolunmuştur. Sarayın tavanları ve duvar tezyinatı Fransız, İtalyan sanatkârlar tarafından nakşedilmiştir. Bilhassa Sechan isimli bir sanatkâr sarayın dekore edilmesinde ve döşenmesinde çalışmıştır. Saraya 17 ve 18 inci asırlarda Fransız ustaları elinden çıkmış mobilyalann ya, kendileri veyahud sadakatle ve zevkle kopya edilmiş örnekleri konulmuştur. Sarayın Sultan Aziz tarafından Avrupa seyahati esnasında toplanmış ve sonradan da meşhur ressamlara yaptırtılmış nadide bir resim koleksiyonu mevcuddur. Ayrıca saat, şamdan, vazo vesaire gibi eşyası da pek kıymetlidir. Sarayda oruz altı tane büyiik avize ve muteaddid Bohem şamdanlarla, gumüş şamdanlar vardır. Muayede salonundaki dört buçıık ton agırlığında ve yedi yüz elli ampullü büyük avizenin Kraliçe Viktorya tarafından hediye edildiği söylenir. Dolmabahçeyi yapıldığı yıllarda gezmiş bulunan bir yabancı inübalarını şu şekilde nakletmektedir (Yeni saray bir ermeni mimar tarafından yapılmıştır. Bugün inşa ettiğimiz her yapı gibi o da muğlaktır. Eskinin bütün sistemleri bunun içinde yer alır. Bina göz kamaştıran bir lüks ve muazzam bir hercümerc içindedir. Bütün mjj.narî tarzlar birbirine girmıştir. Buna mukabil binanın dıştan umumî görünüşü oldukça sadedir. Bir bakışta hepsini kavramak mumkundür. Esas kısmın anlarmda ik uzun daire halınde alçak kanadlar vardır. Bu iki kanad üzerine bazan iyomyen, bazan de\Tİk tarzda kolonlar yer almıştır. Ve iki daire birbirine taraçalar, galerilerle bağlanır. Sarayın cephesi işlenmiş dallar ve çiçeklerle süslenmiştir. Sarayın içi Avrupa luksünün bütün dekoratif sa'şaalarıle doludur. Odalar dizi halinde birbirini takib cder, her daire geniş bir koridora açılır. Padişahın hususî dairelerinde âdeta Versailles Sarayınm bir aksi vardır. Butun möbleler Fransadan gelmiştir ve 14 üncü Louis üslubundadır. Operamızın bir dekoratörü bu sarayın salonlarmdan bir tanesini tamamen doşemek vazıfesile tRvzif edılmıştir ve Turklere Fransız sanatının ihtişsmı hakkında iy: bir fikir verecek şekilde çalışmışfar..) (2). Dolmabahçe Sarayınm mabevin. hünkâr ve valıde d?irelerıle csm'ı köşk kısmı iki yuz kusur odayı ıhtiva etmektedir. MabeMn ve hünkâr dairelerinde Eekız buyuk salon vardır. Bunlar altta medhal salonu. Ust katta rneı asırn tıiior.u, zu»\v:s auıafterınden olan h\ı saıay ıçmde heyn salonu, mavi salon. harem salo geçen tarihî vak'alar bakımından nu piH muhtp'if isımler taşımak bi'bassa büyük bir ehemmiyet tatad'r. Bu geniş salonlardan altısı şımaktadır. 43, biri 35 ve haremdeki en büyüTanzimatı ilân eden Abdülmecid ü ise 47 metre uzunluçundad'.r. yaptırdığı bu sorayda altı sene yaSarayın içir.de tarihî hâcııselerin şamış \e burada olmuştür. Yerine cerevan ettıği meşhur odaların da ı cecen biraderi Ahrfulaziz 15 seneliK ayrıca isimleri vardır. Mabeyin da snltanat devrini Dolmabahçede geiresinin üst katmda deniz tarsfında çıımi1;, Mılhat Paşa ve arkadaslan ve koşsdeki buyük salon sefirlerin tarafın'lnn bu sarayda hal' edilmişkabul salonudur ve (Kırmızı oda) ti. V. inci Murad üç aylık saltanat ısmıle anıhr. Bu kısımda ve zulveç devresini burada tamamlamış ve heyn salonuna gıretken sağ taraf II nci Ahdıilhamid de saltanatının taki salona (Somaki salon) denıl ilk aylarında Dolmabahçede oturmuştu. mektedir. Hukümdarların bazı ziyaretleri Dolmabahçe muayede salonurvla kabul ettıkleri bu salonda Cum 19 mart 1877 gunü ilk Mebusr,n huriyet devrinde de Cumhur Baş Meclisimizin açılış merasimi yapılkanlanmız kendilerini ziyaret et dı. 93 harbinin acı hatıralarından miş yabancı devlet reislerile gdrüş biri olarak Grand Dük Nikola bu 6arayda II nci Abdülhamidi ziyaret muşlerdir. Sarayın isim alan diğer odaları etti. arasında has oda, vükelâ odası, arz II nci Abdülhamid yerine tahta odasu bulunmaktadır. Binanın so çıkan V inci Mehmed Reşad Doîkak tarafından müzik odası ismile mabahçe Sarayında oturdu. Bu anılan bir oda vardır. Aynı hizada münasebetle otuz iki yıl harab bir ve hünkâr dair2Sinde sırasile taş hale gelen bina esaslı bir tamirden oda, aynalı oda, resim odası, esvab geçirildi. Meşrutiyet devrinde kuodası isimli salonlar sıralanmakta rulan hükumetlerin ve bazı yabancı hukümdarların saravla olan münadır. Eski hünkâr dairesinin başlan sebetleri ve ziyaretlcri bakımından gıcında ve terasın yanındaki şomi da Dolmabahçenin tarihi mühimneli büyuk salon da gene (Kırmızı dir. oda) ismile haremin kabul odası Son Osmanlı Hukümdan VI ncı olarak bılinmektedir. Mehmed Vahideddin de bir mudSarayda mabeynin büyük medhal det Dolmabahçede oturmuştu. Son salonundnn yukarıdaki merasim sa Halife Abdülmecid Efendi Bu>uk lonuna çıkanı billur parmaklıklı ol Millet Meclisi kararıle 3 mart 1924 mak üzere beş büyük merdiven sabahı sarayı ve mcmlcketi terkettı. vardır. Altı, yedı tane kadar da 1 temmuz 1926 RÜnu şehrin miservis merdiveni mevcuddur. Ilk safiri olarak Istanbula gelen Ataolarak Atatürk zamanında hususî türk Dolmal>ahçe Sarayında oturdaireye bir asansör konulmuştur. muş ve burada müteaddid siyasî Sarayın muhtelif dairelerinin görüşmeler yapmış, Dil ve Tarih deniz ve sokak tarafına açılan ka Kongrelerini toplamıştı. Buyük Apılarının sayısı da on kadardır. tatürk son rahatsızlık eünlerini de Biri tramvay caddesi üzerinde, di sarayda geçirdi ve 71 numarah ğeri saat kulesi tarafında olmak odada 10 kasım 1938 sabahı vefat üzere iki büyük saltanat kapısı etti. Sarayda Atatürkün ve ikinci vardır. Diğer kapılar koltuk kapı, mefruşat kapısı, valde kapısı, Veli Cumhur Başkanı Inönünün zamanahd kapısı, baltacılar kapısı, mut larında bazı yabancı devlet reislerı, fak kapısı gibi isimler taşımakta siyasî şahsiyetler kabul edılerek. görüşmeler yapılmıştı. dır. Dolmabahçe Sarayı, mimarisinin (1) Dolmabahçedeki eski saray tenkide uğrayan bazı taraflarına r=.ğmen 19 uncu asırda inşa edilmiş hakkında malumat içın 1 mayıs en güzel ve en büyük dünya sa 1949 tarihli Cumhurivet'e bakınız. (2) Louis Cnault Constantinople raylarmdan biridir. İstanbulun ken di devri ve üslubu içinde belli başh et le Turquie. Bir isveçli genc kız Yenidünya sinir mütehassıslan, ortaya şimdiye kadar ismi işitilmemış bir hastalığın adını attılar: Kaynağı içtimaî olan âsâb bozukuğu * Bu rahatsızlık, insanların toplu bir halde yaşamaya mecbur olmaarı dolayısile sosyal hayattaki mu asebetleri neticesi birbirlerine karşı duydukları gizli ve açık kırgınlıklar, kızgınhklar, hiddetler ve ağladıkları garazlar, kinler yumr.den meydana geliyormuş... Kaylağî içtimaî olan âsâb bozuklu>;uaa tutulanlar, hemcinslerinden u:aklaşmak, şehirlerin. kasabaların, lattâ koylerüı gürültülü, hayhuylu ayatlanndan kaçmak, tek başlarıa yapayalnız yaşamak hevesine üşüyorlarmış.. Amerıkan doktorlan, böyle vazi>'ete düşen vatandaşlarının sayıarınm gıttikçe artmakta olduğunu orünce bir taraftan hastahğın seebleri üzerinde mcelemeler yapar ceıı, öte taraftan kütle ile fcrd aasında kopan bağın parçalarını ekdiğerine raptetmenin çarelerını raştırmışlar ve kuskunler üe kaabalık arasında yenıden kuruia:ak koprünun vucude getirılmesmle çocuklarm, at, kedı, kopek, tauk. tavşan gibi ehlî hayvanlarm, ^attâ çiçek ve bitkılerın muhim oller oynıyabilecekleri sonucun? aımışlardır. Profesör Christian Morgenstein, u hususta bilhassa ehlî hayvanarm ehemmıyetının fazla oldu;una kanidır. Evet, yıllarca evvel Schopenauer, okopekler olmasaydı, ınsanar üzüntülermi ve ıztırablarını a;altmak içın kendilerini ne ile autacaklardı?» tarzında bir vecize le bugun ilmî surette ortaya ko[Uİan nazariyenin ilk haber veriilerinden birısi olmuştu. *** İnsanlar tarihten önceki çağlarda bıle çok kere hemcinslerinden Lİyade ehlıleştırdiklerı hayvanlara dost olmuşlar, arkadaşlık etmiş,er ve onları kendi işlerinde kulanmışlardır. İlim ve teknık ilerle yüıce medeniyet bu hayvanlan insan sağlığınm korunmasına yanyacak vasıtaların keşfınde birer kurban olarak kullandı. Şimdi tekrar eski vaziyete, tabiate dönüyor demektü1. Onlara yeniden ruhunun avunmasında bir teselli kaynağ) hizmeti gordürecektir. Çocuk ruhiyatı ile uğraşan uzmanlar, huysuz ve yaramaz çocuklarm ana ve babalarına, evlerine bir kedi veya köpek almalarmı, bahçeleri varsa tavuk veya tavşan beslemelerini tavsiye ediyor lar. Bütun gunlerini söz dınlememekle, tehilkeli işleri kendılerıne oyun mevzuu ittihaz etmekle geçiren, hiç bir arkadaşı ile uyuşamıyarak mütemadiyen onlarla kavgs eden yavruların bu vaziyette bırdenbire sakinleştikleri ve hayvanlarla oynamaktan zevk alarak huysuzluk, yaramazlık etmeğe vakit bulanıadıkları gorülüyor. Amerıkada. daha ileri gidilerek bu tedavi tarzı ruh hastalarına da tatbik olunuyor. Timarhanelerde az gın delilerin hucrelerüıe, zararsız eapıklaruı koğuşlarına, kedi, kopek veya tavşan gibi ehlî bir veya bir kaç hayvan bırakılıyor. O zamana kadar etrafile meşgul oimıyarak sırf kendi ıztırahlı dıişüncelermin âlemınde yaşıyan hastaların birdenbıre bu hayvanlarla ilgılendıklerı, onları sevıp okşadıkları ve netıcede de dış âlemle a[âkadar olmağa başladıkları müşahede olunuyor. Işte çok enteresan bü misal: Erken bunama hastalığına tutulmuş bir genc, sade muhıti ile ve haricî âlem ile temasını kesmekle kalmamış, dışlerı bırbırıne kenedlenm • bir durumda. Yemek içmek şöyle dursun, kımseye tek bir soz bıle 6oylıyemiyecek hale gelmiştir. Goz leri meçhul bir noktaya dikilmiş, canlı bir cenaze vazıyetinde. Burnundan verılen mâyi gıda ile yaşaması temin olunuyor ama, dünya ile meşgul olmasını sağlıyacak hiç bir vasıta ve çare bulunamıyor. Nıhayet, bir gun yatağınm üstüne uysal ve sevimli bir kedi ko Hemen bütün doktorlar, ehlî hay vanlann sade ruh hastaları için değil, normal aile yuvaları için de neşe ve ferah verici vasıta rolünü oynadıklan mütaleasmda müttefıktirler. Bilhassa çocuksuz kan kocalar, yahud fazla konuşmayı sevmiyen çiftlerin evlerindeki hüzün ve sükut, oraya bir kedi veya köpek girince bü"denbire ortadan kalkıyor, hayvanlann günlük hayatlannda vukua gelen olaylar, on ların tuhai, akıllıca, hayvanca hareketleri, hattâ kabahatleri uzun uzadıya sohbet Jconusu oluyor, aile yuvasında hareketli bü hayat hüküm sürmeğe başhyor. Dul kadınlanrı, yaşh kızlann, yalruz yaşıyan ihtiyar erkeklerin kedi veya köpek gibi hayvanlara merak sarmalan ve onlann arkadaşlıklanndan uzak kalmaya hiç bü veçhile tahammül edememelerinin psikolojik sebebleri muhakkak ki yukanda izah edilen âmillere dayanılarak mânalandırılabilir. Şüphesiz, hayvan dostlar, ekserl insan dostlardan daha fazla ferahhk ve neşe verirler. Çünkü onlar kadar kıymet bilmez ve nankör değildüler. Bir de gevezelik etrae kabiliyetleri olmadığı için dedıkodu yapmazlar, aleyhde söylemezler. İstendiği zaman kendilerinl sevihneğe bırakırlar. İstenmeyüıce de bıraz kınlsalar bile lüzumsuz ısrarda bulunmazlar ve kin besleyıp mtikam almağa kalkışmazlar. Profesör Dr. Leverton'un konferansı Nebraska Üniversıtesl Tagaddt Kursıısu Profesonı Dr Leverton yarın saat 17 de Beyazıdda Üniversıte merkez blnasındakı 6 ncı dershanede .Besı konusunda >eni ileTİemeler» mevzulu bir konferans verecektir. Turk Fizikî vo Tabıi Ilımler Cemiyetln.n konferans serısine dahil olan bu konferansa herkes gıdebılecektır. Istanbul Vllâyetı İle Belediyenln birbırınden ayrılması ışını tetkık etmek uzere yakında şehrimıze üç kışilik bir heyetın geleceğı ve Belediye seçımlennıiı bu a>Tilma ışınden daha evvel yapılacagı haber verilmektedır Balıkpazarı ıslah edilecek Valı ve Belediye Başkanı Fahreddin Kenm Gokay dun Balıkhane>e gıderek durumu gozden geçırmiştır. Balıkhaneye Terkos tesısatı yapılmış ve balıkların Terkos suyu ile yıkanması temm edilmiş olmakla beraber. Belediye Başkanı oradUki durumu yeter gormıyerek yarından ıtıbaren bu işı mesul bir şekılda idare etmek uzere evvelce Balıkçılılc Enstıtusunde vazıfe gormuş bir zatl iriare âmırı olarak tayın etmiştlr Baîıkpazarmda onu p slık içinde bulunan uç dukkâna da 15 lıradan 50 lıraya kadar para cezası kesılmıştır. Salı gununden itibaren Sağlık Mudurluğu yıyecek ve içecek satan bılumum esnafı verem rontgen muayenesme tâbı tutacaktır. Adedı 20 000 ı mutecaviz htılunan bu esnaf muayene netıcesmde hastalıklı çıkarsa tedaviye tâbı tutulacaKlardır. Bu muayene mecbıırî olacaktır. Mudanya hattı yaz tarifesi başladı Mudanya hattmaa yaz tarifesın n tatbıkına dıırden itibaren başlanmıstıBu programa gore, salı, cuma ve cumartesi gunleri biri saat 9 da d'ğeri de 17 de olmak uzere lımanımızdan gunde iki vapur hareket edecektır. Mudanyadan da pazar gunleri bır. saat 7 de diğeri de 16 da hareket edecektır Arkeoloji profesör ve talcbeleririnin gezisi Edebıyat Fakultesı Arkeoloji Profesiru Arıf Mufıd Mansel, Prof Macid Gokberk, Prof E. Boch, Doçent Bahadır Altun ve Afif Erzenin refakatınde 20 Arkeoloji talebesı tetkikarta bulunmak uzere bugun Ankaraya hareket edeceklerdır Heyet Ankaradan sonra Sungurlu tankıle Hitltlenn hukümet merkezı olan Haltuşaş şehrine (şimdikl Bcğazkoy) gıdecek, oradan Turk Tar h Kurumunun en mühim hafrıyat yerı oîan Alacahoyuke geçecek ve Yozgad Kaysen uzerlnden istanbula avdet efiecekti'. Bir hırsız yakalandı Kartal Cirrento fabrlkası Umum Mücuru Belcıkah GabTİel Joseph ta evine yenı aldığı hızmetçisi. 1930 Arabkir doğumiu Alı oğlu Hakkl Gerekll, Mudurun evde bulunmadığından istıfade ederek bir bavul kadın ve erkek esyası ile bazı kıymetli •nuce^ıeratlnı çalarak katmıştır Fırari sanılî dün polıs tarar fından esyalarla bı lıkte yakalanmıştır. Yeşilköyde bulunan bomba Yeşılkoy ha\a meydanı ınşaatmdakl kazılarda calışan ameleler 70 santım urunluğunda ve ıkı ucu sivri patlamamış eski bır bomba bulmuşlardır. Keyfıyet derhal Ügiii makamlart bıldırılmş ve gonderılen bır uzman hc\etı bombayı zararjız blr hal e getırıniit:. Belediye ve Vilâyetin aynlmasl J 0 TURAKU ADINDAKİ Bütün esnaf muayene edilecei BUKU5 YAĞMDRDA REN&INİ MYBEDER VİYENrVy^PARİSe.VVALE&'e GİTÎIK, NORVEÇ'e, pANİMARKA'ya SEYAHAT ETriK,GORDUK. MlSlR'ı. jZ/VIİRV.ÇİNV.PERU^u ClKTIK LEHİSTAN'a, İ5VEÇ'e DOĞRU. SOMRA 6ELDIK LİZBON'dan NAPOLİye,ROWAVa ORESDEN^den GEÇTİK,GELDİK TA ATİNAVa. BfK MÜDDET KALOIK. BELFAST'TA, • CALAİS'de.ARGYLEtaLİMfcRİK'te YERÜLERLt KONUŞTUK KORA.GILEAD^ADRİD.PALERNİO, GİBİ GUZEL BİR YER DAHA VAR MİLO,K0RİNTU5 &RİSTOL .Ç0RNİ5H VE LEEDS'ten SONRA ÛITTİK KARTACAydVE TA STOCKHOL^aMEKSİKOV DONDUK.DOLASMI^.TIK DÜNYAYl. HAKİKATTE Ç I K M A M I S T I K f^AİN'den 0I5ARI SSUTJJN BUİSIMDEKIŞEHIRLER fiME MMN EYALETINDBDİR!) • I' i •?/* 5IWD DORIS GSAUCK DA BIR AMERIKALI 2 2 L I KARNl&AHAR ATEŞ3ÖCEĞİ DOLU BİRKAVANOZUN IŞIĞI Al TINDA AMLUYAT YAP^IŞTIR! ' <ut?a |8C)8 t • PielA rJ OIAN •SÜGÜNKÜ'TAKVIIVIİN RAHİP PIONISIüS EXIGUUS E5A51ARINI HE5APLARK0 6 YILLIK BİR YANUf YAPMIŞTIRİ opero mund< .^^ CININ KV/ANJUNG EYALHINDEKI BU KÖYDE 1800 Kl$i YARD1R. HEPSİ AYNI AİLEDENDIR VE ftYN! CAFI AUINDA YA5ARLAR! EVDEN IBARET KÖY Eaşına mczar taşı düşen bir işçi öldü Knca~rust?f^c[i5ada Sumbulefendî ram ındekı mezarlıkların temızlenm«< ı;ınde calışan amelelerden Mehmel Altm bır mezarın dıbını temizlerdöl mezarın kavuk şeklındeki taçı ânı oUl» r?k uzerıne yıkıımış ve ameicrın başı tHmamen ezılerek olmuştür Hâdıse muhıtte buyuk bir heyecan uyandırmıştır.