17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 23 Haziran 1950 Şehir lATIRALARIl^ 1 Eski krala bir isim =haberleri NDSOR DUKU33 bulmak lâzım Şeker satışı azaldı c • EDEB Y A T S OHBET İ l f HEM Refah faciası şehidleri ugün Refah faciasının dokuzuncu yüdönümüdür. Refah faciası, ve bu faciada şehid olanlar unutuldu; hem de ihmalleri ve kayıdsızlıkları ile bu faciayı hazırlıyanlar tarafından unutuldu. Refah faciasını ve bu faciada şehid olanları bilhassa bu facianm maddî ve manevî mesııiiyetini taşıyanlara hatırtatmak bliyorum. 1939 da İngiliz tezgâhlarına ısmar ladığımız Reis sınıfı dört denizaltmın inşalan birmişti. Gemileri teslim alıp memlekete götürmek üzere, denizaltı gemilerimizin personeli arasından 150 kişi ayrıldı. Bu mevcudun 19 u subay, 63 ü gedikli erbaş ve 68 i de erdi. Bu denizaltıcı kafilesi ile birlikte havacılık kursu görmek üzere, 1 hava subayı il* 20 hava talebesinin de İngiltereye gönderilmesi kararlaştırıldı. 171 güzide genci Mersinden Mısıra götürmek üzere, eski bir armatör şilepi olan Refah tahsis edildi. Refahın da 28 mürettebi vardı. Gemi 199 Türkü hâmilen 1941 haziranuım 23 üncü pazartesi günü saat 17.30 da Mersinden hareket etti. Şilep, tarafsız Türk gemisi olduğunu gösteren işaretleri iyice aydınlahlmış olduğu halde, yoluna devam ederken saat 22.30 da kahpece yapılan bir denizaltı hücumile yaralandı ve yavaş yavaj batmağa başladı. Gemidekiler cankurtaran filikalannı indirmeğe çalıştılar. Birisi infilâkın tesirile ha« rab olmuştu. Diğer ikisi bakımsızlıktan fena bir vaziyette olduklan için indirilemedi; galiba bir tanesl indirildiyse de battı ve parçalandu Bir tek filikayı denize indirmek ve bundan faydalanmak kabil oldu. Yaralandıktan sonra geminin ba» ması iki saat kadar sürmüştü. İnfilâk sırasmda telsizi de bozulmus olduğundan Refah, torpülendiğini ve batmakta olduğunu, galiba 40 mil ötede bulunan Mersine bildiremedi. Ö tek filikaya, 4 denlz subayı, 15 deniz erbaşı, 5 deniz eri, 1 hava subayı ve 4 hava talebesi ile 3 gemi tayfası olmak üzere, 32 kişi bindi ve diğer 167 denizaltıcı, havacı ve gemici bir müddet denizin üstünde çırpındıktan ve boşuna imdad gelmesini bekledikten sonra. nihayet boğularak şehid oldular. Şehidler arasmda, ikinci denizaltı filotillâsı komodoru v« kafile komufanı güverte yarbayı Zeki Işu» ile Refah vapuru süvarisi emelcli deniz subaylarımızdan İzzet Dalgakıran, Burak Reis denizaltı gemisinin komutanı yüzbaşı Kâzım O» key, Uluç Ali Reis gemisinin komutanı yüzbaşı Nejad Anday, Burak Reisin birinci çarkçısı makine yüzbaşısı Fahir Gümüşkamçı, Ulug Ali Reisin birinci çarkçısı makine yüzbaşısı Asaf Taneri, Murad Rei6in birinci çarkçısı, makine yüzbaşısı Şerafeddin Özaygen, Oruo Reis komutanı yüzbaşı Rauf Üler, Burak Reis ikinci komutanı yüzbaşı Lutfi Subar, Oruç Reis ikinci komutanı yüzbaşı Ali Baykaş, Oruç Reis makine vardiya subajrt makine yüzbaşısı Şükrü DuydaL Murad Reis makine vardiya subay» makine yüzbaşısı Kemal Akal, Burak Reis güverte vardiya subayı üsteğmen Fikret Erkin, Uluç All Reis güverte vardiya subayı üsteğmen Hasan Korur, Oruç Reis güverte vardiya subayı üsteğmen İsfendiyar Altan, ikinci denizaltı filotillâsı doktoru üsteğmen Burhaneddin Aktulga vardı. Böylece 19 deniz subayından 15 1 ve 63 deniz gedikli erbaşından 48 i ve 68 deniz erinden de 63 ü şehid olmuşlardı. 20 hava talebesinden 16 sı ile Refahm 28 kişilik mürettehatından 25 i şehidler arasında idi. İşte, binbir ihtimamla yetiştirilmiş 1!)9 Türk gencinden 167 sinin şehadetile neticelenen Refah faciası budur. Refahta İngilterede yapılan 4 denizaltının bütün mürettebatı bulunduğu için, bunlardan 15 subay, 48 gedikli erbaş ve 63 denb eri şehid olunca, ikinci denizaltı filotillâsı mürettebatsız kalmıştı. Sonradan İngiliz mürertebatının ge tirdiği iki denizaltı) a mürettebat tedariki mesele olmuştu. Refah faciasından bir müddet sonra, Atılay da Çanakkale Boğazında batıp da bütün mürettebatı şehid düşünce, de nizaltı filomuz, büyük bir personel buhranı gcçirmişti. Refahta şehid olanlardan yanılmıyorsam dördünün nâ'şlan bulunmuş ve bunlar Mersine getirilerek orada defnedilmiştir. Bilmem bu mezarlara bir taş dikmek kadirşinaslığı gösterildi mi? Ben yıllardanberi Refah ve Atılay şehidleri için mütevazı birev âbidecik dikilmesi için yazılar yazdım. Kulak asan bile olmadı. Bütün ilfrili makamlar, her yıl 500 milyon liralık Millî Savunma Bakanlığından bu iki âbidecik için on bin lira ayıramadılar. Öyle sanıyorum ki onlann Mersindeki mezarlan da bir toprak yığınından ibaret kalmıştır. Yazımın başında Refah faciasının bir ihmal ve kayıdsızltk eseri olduğunu yazmıştım. Bu münasebetle açılan dava neticesinde iki kişi mânen mrhkum oldu: Kafile komutanı şehid yarbay Zeki Işın ile Refahın süvarisi İzzet Dalgakıraa kaptan. B'itün kabahat onlarda ımiş! Yarın gene bu sütunda bu faciadaki ihmal ve kayıdsızlığı izah edeceğim. Onaltıncı asır şairi Baki, bütün divanında, ramazana doğrudan doğ ruya değil, dolayısile ve şöylece O gün Mr. Churchill'le beraber Bu kelimekrin telâffuzu kulağıtemas eder: Bahar, tabiati bir bayye.iıek yerken artık kral olmaktan ma hoş gelmişti. Şckerciler, hükumetin tered rama çevirdiği halde, bundan istiçıkmıştım. Bunu o da hissediyor ve Kabul makamında başımı «alladüdlü polit:.';asından şikâyet fade etmiyenler, riyazet uğruna düşünüyor gibiydi. Nitekim, gider dım. itikâf hücrelerine kapanıp onıc tuken gözlerinin yaşardığını gördüm. etmeğe başladılar Bertie: «Kral olduktan sonra ilk tanlara benzemektedir: Hâlâ gözümün önündedir. fermanım bu olacak,» dedi. «Yarın Şehrin bir çok bakkallarında şe Temâşâ bunda kim faslı behar Bir elinde şapkası, bir elinde bas sabah, cülus heyeti rururunda ilân eyyâmı ıyd oldu ker bulmak imkânsız hale gelmiştonu kapının önünde durmuş, dal edeceğim.» tir. Mevsim icabı vişne, çilek v.s Dahî küncü riyazette rutarlar gm dalgın düşünüyordu. Sonra Baçbakamn bir arzusu ehli dil ruze bastonile yere vurarak, adeta kenRadyoda söyliyeceğim nutkun reçeli yapmak üzere faaliyete geOnyedinci asır şairi Nâbi ise di kendine konuşur gibi, ezberin metnini, berayi nezaket, hükumetin çen sanayi işletmeleri bu faaliyet«ruz» un gün, «ruze» nin oruc maden bir şiir okumağa başladı: görmesini istemiştim. Walter Monck lerini durdurmuşlardır. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı do nasına gelmesinden istifade ederek « O unutulmaz sahnede ton'la gönderdim. kelime oyunlan yapar: «Gündüzleri oNe bayağı bir şey söyledi, Walter akşam yemeğinden evvel layısile muhtelif cins şeker, şekerleme, çikolâta ve helva imâl etmck eli ayağı imsâklayan orucun gece «Ne bayağı bir harekette bulun geldi. için toptan şeker almak arzusunda sofralanna doyum olmaz> demek Başbakan, bu meselede bana karolan şekerciler, helvacılardır. Tat olan Bu mısralar I inci Charles'm ida şı daima elinden geldiği kadar yalıcılar şimdilik bu zarurî mubayaat Ruzenin bastı sebangâhı olunmaz ! mı hakkında Andrew Marvell tara kmlık gösterdiğini nutkumda şalanndan vazgeçmişlerdir. Bu yüz • inkâr fından yazılmış m;şhur mersiyeden ret etmemi istediğini ima etmiş. den hemen bütün Türkiyede şeke Gerçi dest ü deheni ruzda imsâk bir pairçadır. « İyi şey, doğrusu!» dedim. rin toptan satışında dikkati çekoeyler İki kardeş arasında Onun parlamentoya verdiği iza cek bir azalma görülmüş ve depoVeya «oruc günleri rindler AyaBu akşam, son bir defa konuş hatta Wallis hakkında benim işaret lannda 6065 bin ton şeker bulunsofya camiinde toplanırlar» manamak üzere, Bertie beni görmeğe ettiğim noktayı meskut geçmiş ol duran Şeker Şirketi, ilk defa bu sına: geldi. Şahsıma aid eşyamı topla duğunu unutmamıştım. satışsızlıktan şikâyette bulunmuş Ruzn ruze cem'olur rindan Ayâmakla meşguldüm. Kapıyı kapaFakat, giderayak bayağıhk etmiş tur. sofiyyede drnı, divanın üzerindekileri yana olmamak için, nutkuma Mr. BaldGibi. İstanbul fethile Ayasofya Şekerin bugün, yann ucuzlıya • çekerek kardeşime yer açtım. win'in pek fazla ehemmiyet verdicağına dair yeni hükumetin umum; kilisesini nasıl cami yapmışsak esBertie yaradılıj itibarile sıkılgan ği o ufak parçayı ilâve ettim. ki şairlerimiz onun ismini de kelive çekingendi. Benim zevk aldığım Ihtimalki bu gibi incelikleri gös efkâra sunduğu birbirini nakzedici meye verdikleri arabca çeşni sayehareketli ve gürültülü hayarj sev termek siyasilerden ziyade krallara beyanlar, halkı da şimdilik istıhsinde müslümanlaştırmışlardı. Nâmezdi. Buna mukabil, harikulâde düşüyor. Zira, ne de olsa, biz onlar lâkini kısmağa sevketmiş ve herkes evinde stok şeker buiundu. bi, ramazanlan Ayasofyada fazla meziyetleri vardı. Hem öyle mezi gibi mevki peşinde koşan insanlar mamak için gayret göstermeğe baş kalabalık toplanıp kafadarlann ver yetler ki belki bende bu derece değiliz. lamıştır. Yakında elindeki stoku yer kümeler teşkil etmelerindeki kuvvetli değildi. Onun için, lyi bir Millete hitabe bir beyannameyle Şeker Şirketme iç sebebi de açıklamaktan çekinmikral olacağına emindim. O akşam yemeği ailemiz efradiîe yor. Meğer ahpablann bu tarz top« Zorluk çekmiyeceksin,» de beraber Windsor'daki Krallık köş bildireceğini iyi bilen bakkallar ise. lanışlardan maksad lafa dalıp açböyle bir beyanname vermek gibi dim. «Zaten bütün âdet ve anane künde yedim. formaliteden uzak kalmak için şe lıkla susuzluğu unutmak içinmiş: leri biliyorsun. Konuşmanda biraz Yemekten sonra Walter Monck ker alıp salmaktan »azgeçmi^ler İtmek îçun fikri ehl ü şürbii hâtutukluk vardı, onu da yendin. ton geldi, beraber Windsor şatosutırdan bedid Yenmeseydin nutuk söylerken na gittik. Bina karanlık ve ıssızdı. dir. Bu yüzden bazı açıkgöz bakkallar şekeri karaborsaya inökal Akdi cem'iyyet ider ihvân Ayâmüşkülâta uğrardın.» Yalnız, Kral kapısında ışık ve faa ettirmişler ve 220 kuruştan satmasöfiyj'ede Hakikaten, kalabahk önunde ko liyet vardı. Başlarında babamın Nâbi, gecenin sonundan akşamın ğa başlam:şlardır. nuşurken kelimelerini çabuk çabuk hususl kâtibi Lord Wigram olmak başına kadar aç susuz kalmanın söyliyemez, dili dolaşırdı. üzere, şato memur ve hademelerinSatışlarının sene içinde en fazla hıncile iftarda tıkabasa mideyi Kendisi söylemiyordu ama, taht den bir kaçı beni kapıdan karşıla olduğu böyle bir zamanda durgun doldurmaktan gelen rehaveti vustan ve memleketten aynlışımdan dılar ve gotik üslubu merdivenler luktan müteessir olan şekerciler. lattan sonraki yorgunluğa benzetdolayı derin bir »a duyduğunu ben den yukan, Augusta Kır kulesin hükumctin ortaya athğı tereddüd mek gibi mefhum avcılıkları da yahissediyordum. deki eski daireme çıktık. lü politikadan aa acı şikâyet et pıyor: Bertie aynı zamanda pratik göRadyo yayımına nezaret etmek mektedirler. Onlara göre, hükumet Gelir şevka kesel neylJ visâli rüşlü bir insandı. üzere, B. B. C. Genel Müdürü Sir şekerin ucuzlatılıp ucuzlatılamıvayârdan sonra < Aklıma gelmi&ken söyliye John Reith de Londradah kalkıp cağını ve eğer ucuzlatılacaksa buOlur âriz giranlık sâime iftârdan yim,» dedi: ıŞimdi ne gibi bir isim buraya kadar gelmişti. Halbuki ben nun ne zaman yapılacağını kat'î su sonra taşımak istiyorsun, hiç düşündun radyoda konuşmanın acemisi de rette açıklamahdır. Nâbinin ramazan için bulabildiği mii, David?» ğildim. Konuşurken yanımda Walen eüzel nükte şu beyit olsa geBu sual beni pek şaşırtmıştı. ter Monckton'dan başka kimsenin Valinin Pendikte dünkii rek: Oruc ayı olan ramazana kimse < Doğrusunu istersen, düşün bulunmasuu istemiyordum. Onun tetkikleri merhaba bile demezmiş, eğer onun tnedim.» dedim. için, Sir John'a, beni takdim ettikVali ve Beledıye Başkanı Dr. Fah arkasından ksfadan olan şevval, Vaktile krallık etmiş bir adam ten sonra, odadan çıkmasını rica reddin Kerim Gökay. dün sabah bera yani ba>ram ayı, hatıra gelmese: için, bundan sonra taşıyacağı isim ettim. berinde Çankırı milletveklU Celâl Otmeselesi pek ehemmiyetsiz görüÇıkışını gördügürr.ü hatırlamıyo man. tl Jandarma Komutanı ve Kar. Merhabâ gelmcz idi ey mehli ruze nüyordu. Kardeşimin hatırlatması rum. Milyonlarca dinleyiciyi şaşır tal Kaymakamı olduğu halde Pendiğe kaâle üzerine şöyle bir an düşündüm ve tan gürültüyü kapının hızla kapa gitmiç ve evsizlik yüzünden sıkıntı Var dua ejle kafâdârın olan şevçeken ve Belediyeden arça istiyen halkşu karara vardım: nışmı da duyduğumu söylersem la görüşerek. o civara mahsus muayvâle Hükümdar oğlu olmam dolayısile, yalan olur. yen bir tip dahiltnde ev yapılmasına Onsekizinci asır birinci yansı şadoğuştan prens bulunuyordum. O Bana kalırsa, . bir kapının hızla Eele.üyenln müsaade edeceğini bildir iri Nedim, Damad İbrahim Paşaya halde «Prens Edward» unvanını kapanışı olarak kabul edilen bu mişt:r. yazdığı bir kasideye ramazanı gitaşıyabilirdim. Vali ve Belediye Başkanı dömişte ses, konuşmak üzere hazulanırken Pendik ve Bostancının pazar ve fırın rizgâh yaparken bile şairliğinleki İsim buiundu ayağımı masanın bacağına çarp larını teftis etmiştir. hususiyetin şakraklıklannı gösterFakat, anlaşılan Bertie de bunu mamdan hasıl olmuştur. Bir gün için memleketimize gelen meğe imkân bulm.ıştur. Divan ededaha evvel düşünmüş, fakat doğru Radyoda millete hitaben verdibiyatı mahiyeti itibarile realiteden bulmamıştı. Çünkü öteki kardeşle ğim nutka şöyle başladım: Amerikan ataşeleri uzak zihnî bir mahiyet taşıdığı halrim hep Dük unvanını taşıyorlardı. Özel bir Amerikan askerî uçağı ile de Nedim onu realiteye doğru en « Nihayet istediğim gibi koBiri (Harry) Gloucester Dükü, di nuşmak imkânını buldum. Şimdiye dün Atinadan şehrimize Yunanlstan çok zorlayan bir şairimiz oldu. Rağeri (George) Kent Dükü idi. Be kadar hiç bir zaman hiç bir şeyi kar.T ataşemiz Kurmay Albay Nizamed. mazan şiirinde de böyle. Ramazanın Arnerikanın nim de onlara müsavi bir unvan saklamak istememişimdir; fakat, din Oktay, John ve hava Atina knra Rtasesi Albay ataşes! Al başlaması ilk hilâlin görülüp şahidtaşımam daha doğru olacaktı. kral olarak bulunduğum müddetçe, bay Wade gelmişlerdlr. Amerika.ı cta. ler tarafından kadıya bildirilmesiHerhalde, bu düşünceyledir ki: anayasa icabı, istediğim gibi konuş Selerl sabah Izmire gitmiıler şehri gezne bağlı olduğu için yatsıya kadar dikten sonra Istanbula gelmişlerdir. «Sizi Dük ilân edeceğim,» dedi. mak imkânından mahrumdum.» Atajeler bu sabah aynı özel uçakla bu cihet belli olmadığmdan er«İsim olarak da bizim ailenin adını GELECEK YAZI: Memleketten Yunanistana hareket edeceklerdir. Ata. tesi güne şüpheli gün manasına yani Windsor'u alsanız nasıl olur?» çeleri Amerikan Başkonsolosu Charler «yevmi şek» derlerdi. İmam yatsı Kendi kendime konuşur gibi: aynlmak tahtı terketmekten daha Lewls karjılamıstır. namazını kılıp ertesi gün ramazan acı geldi. «Windsor Dükü!» dedim. Devlet fabrikaianmn devri yok diye rahatça uykuya yattı amma birdenbire «gurre» nin, yani Havayollanna alınacak meselesi Bir akıl hastası tabanca Ile Hostes'ler Devlet fabrikalarının hususî teşeb. ilk hilâlin, sabit olduğu kendine yaralandı Devlet Ha.ayollirı uçaklarımn da. büse ne şartlarla devredilmesinin daha bildirildiği için resmî ve dinî vaEmniyet müfettişlerinden Nedlm Habtboğlu adında bir |»hıs evvelki gün hilî ve haricî seferlerinde çalışmakta dogru olacağı Ticaret Odalsrı ve Sana. zifesi icabı, teravihi kıldırmak üzeefi Ue blrlikte Çengelköyünde dola olan kadın «Hostes» ler için yeni ted yi Birliklerlnce araştınlmaktadır. Bu re işte yatağından fırlamıştır: jırlarken, Salm admda bir akıl has birler alınmaktadır. Şimdiye kadaı meyanda İstanbul Üniversitesi İktised Bagdeten sâbit olup gurre firâşında tesı yolda kendilerine rastlıyarak taş eş.dost tavsiyesi Uzerine vazifeye ahn Fakültesi profesörleri de meseleyi inceimam ve devlet işletmeleıinin nasıl ve atmağa baslamıttır. Satmln bu taciz. mış olan bir kısım Hostes'ler çıkarıla lemeğe jerllar altında hususî tcşeb^üse hangı lerine slnlrlenen Bnniyet müfettişl, cak. yerlerine bilhassa lisan bilen ve devrinir dogru olacağını tesbit etmeğe Hâb için yatmış iken etti terâviha kıyam kendisine müteaddid lhtarlarda bulun d:şU Türk kadın güzelligint temsil başFanışıardır. mujsa d» akıl hastası delikanlı aldırış edecek güzelllkte olanlar tercihan ali Halbuki böyle bir vazifesi olmıetmemiştir. Netlcede, tabancasım çekeo nacaktır. Bu evsafı haiz olacaklara da Dört Ingiliz muhribi geliyor yan açıkgöz dostlar «yevmi şekı Ernnlyet müfettişi, Nedim Habiboğlu, daha çok maaş verilecek ve bu Hostes'leı İngilterenin Akdeniz filosuna mensub uğruna öğleye kadar uykudan başateş ederek Salmi kolundan yaralamıj yabancı memleketlerde kurs görecekdört parça gemi, yarın sabah limanı kaldırmadılar. Eğer ramazan bir lerdir. br. mıza gelecektir. Denizcilik Bayramı hazırlıMan «Sirtes», «Vigo», «Arnada» ve «Grave. gün önceden bastınverdiyse bile Altın yerine bakır külçesi Bir temmuz Denizcilik Bayramı ha. lines. muhriblerinden mürekkeb üçün. hiç olmazsa yarı günü kazanmi} satan 3 kişi yakalandı zırlıklan tamamlanmak üzeredir. Moda CJ fllo, albay L. G. Durlacker'ln ko olacaklar: Dtvud Yıldmm, Mehmed Erarslan, koyunda yapılacak şenliklere nrsaflr muUsındadır. Muhriblerin tonajı 2883 Halis Öztürk adlarında üç şahıs Lan lerl götürecek Ordu vapuru saat 14 te, tonilâto ve uzunluklan 116.S metredir. Bâj kaldırmadılar öğleye dek uyhudan gadaki Musalla caddesinde Yorgonun Bandırma 13.15 te, Anafarta vapuru Her muhribde 15 subay ve 220 er bu53 »ayılı kahvehanesinde Hüseyln adm 13.45 te. Bursa vapuru 13.30 da Galata lunmaktadır. Yevmi şek zevkına hâzırlanan rıhtımından, Burgaz vapuru Köpriids bir sahısa, altın guyuna batınlmış ahbâbı kirâtn Uludağ vapuru geliyor bakır külçelerlni definecilik «uretlle den, Bağdad vapuru 13.30 da Osküdar. Hem böyle bir gün önceden o ilk dan, 63 numaralı Sütlüce vapuru Adaaltın niyetine satıp 5700 llra alırlarken, Ansaldo tezgâhlannda inşa elilen kerdllerinl taklb etmekte olan slvll lar iskeleslnden kalkacaktır. •Uludsi» vapuru, evvelkl gece saat hilâli hangi keskin gözlü şahid memurlar tarafından suçüstü yakalan23 te Napoliden tstanbula müteveccihen gördü? Arablar, Medine ile MekBakırköyde kanh bir kavga rr.ışlardır. BakırkBydekl Kartaltepe mensucat hareket etmljtir. kenin çarkına düşen geniş sahaya Yemâme, orada yetişen mavi gözlü Türkocağı kongresi Anadolu Ajanstnda bir yaralama iplik fabrikasında çalışmakta olan isçileTden Feyzi Demir ile arkadaşı İdris Türkocağı üyelerl dün akşam saat 18 ve üç günlük yerden görülmiyeDün Anadolu Ajansında bir yaralama Ersoy, fabrika önünde seyyar satıcllık fcâciidesi olmuştur. Ajansın tahsildarı yapmakta olan Süleyman Sert, Nacl v» de ocagın Saraçhaneba»ındakl binasında eekleri gören gayet keskin bakışb Nusret Ile emektar başhadeıne Said Nuh İle bir alıs veriş esnasında. kav. olağanüstü bir içtima akdetmişlerdir. kadına Zerka derler. Nedim, ilk tılaş arasında «eskilk ve yenilik» me gaya rutuşmuşlardır. Kavga neticesinde Bu toplanüda vaktile ocags tatili fa hilâli bir gün önceden gören şahidi srlesi etrafında çıkan bir münakeşa bıçaklarını çeken Feyzi ile İdris. Sü aliyet ettirilerek bütün mallarının ve de ona benzeterek alay ediyor: alevîenmis ve dövüşmeye yol açmıştır. leyman İle Nuhu muhtelif yerlerinden mülklerinrn Halk Partisine devredllmiş Çeşmi Zerkaı Yemâmeyle mi Kavgada yaralanan Sald tedavl görmüs yaralamışlardır. Yaralılar Türk Er olması me*»lesi bahis konusu edilmlş baktj bilmem ve hâdiçe Adliyeye ir.tikal etrr'ştir. meni hastanesine kaldırılmış, carihler ve bunun tamiri için ne gibi tejebbüslerde bulunmak lâzım geldiği hak. Nazarı şâhide ahsentü zehi dikyakalanmıştır. kında idare heyeti tarafından azanın kat1 tam fikri »onılmuştur. Muhtellf hatibler söz Dünyanın MİÇAM , NEDÎR ? Kimlerdir böyle vaktinden evvel almıslar. neticede idare heyetinin 8nce en güzel hususî temaslarda bulunmasını bun hilâli görüp Muhammed ümmetini Dünyanın en saf ve en meşhur dan sonra da resmf teşebbüse geçmesi serseme çevirenler? Bizim «mabparklan Nane Esansı MİÇAM dır. kararlaştırılmış ve saat sekize dogru ve bahçelak» diye türkçeleştirdiğimiz maiçtimaa nihayet verilmiştir. R A DY OLİ N lerine sahib cuncu kaşığma Arablar «miblig» D i ş M a c u n u derler. Bir nevi afyon macununa da m Bu esansla yapılmaktadır. Kiiçük Haberler «berş» denir. Şair fazla gayretkeşlikle o henüz mevcud olmıyan hi•• GEMİ adamlarının yeterliği ve lâli görenleri onlann kaşık kaşık * sayısı hakkındaki tüzük ile ticaret afyon yutmuş olmalanna veriyor: İ'ALOVA KAPLICALARI gemüerinin tefcnik durumları hakkın. ortanca rrevsimini yaşıyor. daki tüzükte bazı değişiklikler yapıla Bir iki mibligi ber? ile nrnp öldürecek lacaktır. Bu degişikliği tesbit edecek Kulüb, müzik, bar, pastahane, komisyon, IHaştınTia Bakanlığı Deniz sinema, plâj ve Said Çelebi 1 Öksürüğü ve Liman ijler Dairesi Reisi Fanık Geldiler eylediler böyle cihânı tarafından tertiHenen eğlen sersâm Kardanın başkanlığında 26 haziranda keser celer. Fiatlar her zevke ve şehrimizde çahşmalanna başlıyacaktir. İşte onlann yüzünden ramazan keseye uygun ve ehvendir. •• PROFESÖR Prost tarafından bugün beklenmedik bir kaza gibi çökü* saat 17.30 da Tekr.ik Üniversite Mimar verdi. Kazaya nzadan başka çare lık Fakültesinde İstanbulun imarı hak. olmadığına göre şimdi yapılacak ış k'nda bir konferans verilecektir. Girij ona boyun eğmekten ibaret: serbesttir. • ŞEHRİMÎZDE bulunan Devlet Ti Alacak oldu heman çâre ne şimden sonra yatrosu Opera Bölümü sanatkârları, dün. Marmara Lokaline giderek Tale İdelim hükmü kaza destine tesbe Birliğl üyeleri ve üniversiteli genclimi zimâm 1 h jandarma telefon şebekesi için 19 kalem telefon cihazı ve lerle görüşmüşlerdlr. Toplantı geç vak. Divan edebiyatmda çok heybetli te kadar «amimi bir hava icerisinde malzemesi açık eksiltme suretile satın alınacaktır. bir fikır hürriyeti vardı. Bundan 2 Ihalesi Temmuzun üçüncü pazartesi günü saat on beşte tl geçm>tir. iki buçuk asır önce Nedim ramaDaimî Romisyon Odasında yapılacaktır. zanın cevrine ramazan sonundaki RAMAZAN 7 CUMA 3 Muhammen bedeli 4400 lira, geçici teminatı da 335 lira 50 bayramın şevkile katlanıldığını kıırustur. söyliyebiliyordu; şu ramazan hele 4 Şartnamesi İl Daimî Komisyonu ve •Tandarma Komutanlığı bir sa§ salim tamamlnnıp bitsin de: kalemlerinde görülebilir. Şcvkınıız *imdi anâ düştü ki in5 İsteklilerin yukarıda yazılı gün ve saatte helli miktar temişâallah V. ] 5.27 13.16 17.17 20.45122.48, 3.09 nat makbuzu veya banka mektubu ve 950 yılına aid Ticaret Odası veOla sıhhalle selâmetle mehi ruze E. ] 8.44J 4.311 8.22 12.00| 1MI 6.23 rikaa ü» h Oaiml Komisyonuaa müracaatleri. (8181) tcmam Şiirde Ramazan •••••••^•••••ı Yazan «••••••• ••••••» İsmail Habib Sevük Ve gelsin onun arkasından, insanlara hayat suyu dağıtan Hızır gibi, insanlan sevincle doyuran bayram: Kıla erbâbı dili âbı hayâta siyrâb İrişüp Hizr gibi âh mübârek bayram Onsekizinci asır ikinci yansını kaplıyan gene büyük şairlerimizden Şeyh Galib Şeyhülislâm Şerif Efendinin oğlu için yazdığı «Kasidei Ramazaniyye» de vakıâ ramazanın içi yanan orucludaki günah denizini tebahhur ettirip bulut yapması gibi yüksek bir nimeti olduğunu kendine mahsus bir ifadeyle anlatarak: Suzı derunı sâimi şurîdehâlden Bireybdir ki bahri maasi sehab olur Diyor amma onun arkasından hemencecik bu ramazan kasidesinde mevzuu cânana nakil ile gazel kısmına geçip orucun verdiği takatslzlikle baygın düşen peri yüzlü sevgiliyi tasvir etmektedir: Rengi riihu göziimde uçar ol periveşin Kim tâbı ruzeden yıkılıp mesti hâb olur Bir de ince bir nükte: Ramazan ki hayat nimetierinden bir aynlış, bayram ki o aynlıştan sonra tekrar o nimetlere kavuşuştur, öyleyse ramazan bir hicran. bayram bir visal oluyor; öylevse duayı o visal için yapalım: Savmi firakın ıydi visâli yakindir Bir gün olur dualanmız müstecâb olur On sekizinci asır sonunda Üçüncü Selim devrine rastlıyan Enderunlu Fazıl: Divan şairleri içinde en çok «Ramazaniyye» yazan adarn. Divanının kasideler kısmına Üçüncü Selime yazdığı Ramazaniyye ile başlar. Daha ilk matla* beytinden anlıyonız ki o sene ramazan karakışa rastlamış. Nedimin ramazan girizgâhındaki bir beyitten ramazanın o zaman da kışa rastladığı belli oluyor. Nedim bundan «ilkbahar soğuklarile titreşip duranların orucun verdiği susuzlukla yanıp rutuşmak gibi bir kânı olacağını söyliyerek ramazandan beklenecek tek faydanın bu olduğu hakkında zarif bir nükte çıkarmıştı: Serdii faslı behar itmiş iken 1ab'a eser Ataşı ruze anâ kıldı mükâfât temam Ay yıh güneş yılından on gün noksan olduğu için ramazan ayı otuz altı yılda bütün bir seneyi devreder. Nedimden Fazıla kadar ramazan bu işi iki defa yapmış oluyor. Yalnız Fazıl karakışta gelen ramazanın hilâlini hallacın yayına benzeterek feleğin ortalığa kardan pamuklar savurduğunu söylemek gibi soğuk bir nükte yakahyabilmiştir: Hilâli ruze kim bir kavsi hallâc âsiiman üzre Anınla berften çok pembe attırdı zeman üzre «Müezzinleri minarelere çıkarken daha merdivende dondurani) bu kış içinde ısınmanın en iyi çaresi oâteşl seyyale» dediği şarabdır amma, ne yazık ki ramazan hilâlinin anahtarı ağızlara en sağlam bir kilid vurdu: Bu demde âteşi seyyâle lâzımdır dile amma Hilâli ruze bir kufli metin urdu dehan üzre Padişaha daha üç dört ramazaniyyeden başka sırasile Sadnazam Yusuf Ziya Paşaya iki tane, Cene Sadrıazam Hafız ismail Paşaya, Padişahın Başkâtibi Ahmed Efendiye, devrin Dış İşleri Bakanı demek olan Reisülküttab Mehmed Raşid Efendiye, İç İşleri Bakanı, yani Sadaret Kethüdası İbrahim Efendiye, Maliye Bakanı demek olan Hazine Kethüdası Salih Beye, diğer Reisülküttab Mehmed Galib Efendi, diğer Sadaret Kethüdası Mustafa Refik Efendiye, ve nihayet Beyhan Sultana durmadan ramazanîvyeler yazmıştır. Ramazan ayı softalann vâizlik, imamlık, Kur'an okuyuculuğu gibi vazifelerle cene çık?p para devşirmenin yolunu bulduklan mübarek bir fırsattı. Bizim Enderunlu şair de devrin kalburüstü adamlarından, ramazan vesilesile kaside, tertib, tercih yazarak, caize toplamanın sırnna ermiş olacak. Üçüncü Selime yazdığı diger bir ramazaniyye kasidesinde yeni hilâl için ;eşidli teşbihler sıralıyarak şaklabaniık ederken bir beytinde yeni hilâli bektaşi dilencisinin keşkülüne benzetir İçi oyuk mekiğe benzıyen keşkül yandan bakılınca hilâle benzer Fakir düşen felek işte öyle bir keşkülü eline alarak ramazan fitresi toplamağa çıkmış: Yoksa bektaşi gibi almış ele keşkulün Fıtra devşirmeğe çıkmış feleki bîzâraân Belli ramazan hilâlinden yapılma o keşkül feleğin değil şairin elindedir. On beş kadar ramazaniyyesinin her birinde muhatabmın mizacına göre bir dil kullanarak caizeyi sağlamanın yolunu buluyor. Meselâ Hazine Kethüdası Salih Beye «Ramazanı Salih> i tarih düşürmecilik sanatınm bir zirvesi diyebiliriz. Sadaret Kethüdası İbrahim Efendiye de, anlaşılan o zendost mizaclı olacak, şu nükteyi savurur: Doğdu bir mehpâre kim mahi sıyâm ismindedir Zevkden bayram ederdim girse otuz yâşına Ondokuzuncu asır birinci yansına, yani ikinci Mahmud devrine rastlıyan Enderunlu Vasıf, ki divan şairlerinin en çapkınıdır, padişaha yazdığı iki ramazaniyyenin ikincisinde, işi hikâye tarzına dökerek, neticede o devirdeki fikir hürriyetinin parlaklığını anlatmak dirayetini gösteriyor: Tahir Efendi namında biri kafa tütsülerken ramazan geldiğini işitince aklı başmdan gider. Bu sarhoş halle yalpalaya yalpalaya nasıl git^in? Arkadaşı onu götürecek. Fakat yolda ellerindeki fener de sönüverir. Arkadaşma bir at bubnasını rica eder, ama at fazla vollu olmasm, sarhoşlukla üstünden düşmek tehlikesi var, ft'cadaşı da yanında yayan gitsin, tâ ki bir şey olursa... Nihayet ona teminat veriyorlar ki çekinecek hiç bir şey yokrur. Âdil lâkabı almış Mahmud devri bu: Bu bir eyyâmı şehinşâhı adalettir kim Khnseden kimscye asla ne zarar var ne ziyan İki buçuk asır önce Nedim öyle söylemişti. Bir buçuk asır önce Vasıf böyle söyledi. Bizim Darülfünun talebeliği zamanlarmda ise polis'er oruc yıyenleri takib ettikleri için, onlar yanımıza uğramasın diye, biz ceblerimize trenkçe gazeteler korduk. Hayır, bu millette Uassub yoktur. Taassubu her vakit ve her devir için onu istismar eden, lerde aramalı. FE\\İ BAHISLER Yazan: Rıdvan Tezel Fotografide geiişmeler Modern savaşların, her türlü fennî vasıtadan istifade ettiği, bugün, inkâr olunmaz bir gerçektir. Esasen, bu sayede, bir çok geiişmeler. hamleler vuku bulduğuna da şahid olmaktayız. Nitekim geçen dünya savaşında .tahminin fevkinde faydalan dokunan bir vasıta da, fotografidir. Süratli resim alan makineler sayesinde, çok yüksek irtifalardan resim alınabildiği gibi, merminin. ateşlendikten sonra, havada takib ettiği mahreki tetkik edebilmek imkânı da hasıl olmuştur. Mikro fotografi sayesinde de, halita ve çeliklerin makta' fotograflan alınmış, harb vasıtalarmın daha üstün evsaf taşıyan malzemeden imali kabil olabilmiştir. Bugün, inkişaf etmiş bir fotograf sanayiP teşekkül etmiş bulunuyor. Sadece film imali için Amerikadaki istihlâki gösteren rakamlan verecek olursak, bu gelişmeyi daha bariz bir şekilde ifade etmi} olacağız. Fotograf filmini imal edebilmek için nitroselüloz istihsaline »enevl 5000 ton pamuk, on binlerce ton jelâtin ve hassas emülsiyonu meydana getirebilmek için de 500 ton saf gümüşe ihtiyac vardır. Istihlâk olunan gümüşün, Amerikada istihsal olunan gümüş madeninin üçte biri kadar olması da, fotograf ve sinema filmi sanayiinin vüs'ati hakkında bir fikir verdirebilir. Salâhiyetli uzmanlarm beyanlanna göre, fotografideki inkişafı iki safhaya ayırmak lâzımdır: 1 Fotograf makinelerinde, objektiflerinde görülen değişiklikler, 2 Fotograf filmlerinde görülen tekemmüller. Bu iki safhanın teferrüatına geçmezden evvel, gene uzmanlarm iddialanna göre, en fazla fotograf fiîmlerinde, inkişaf vuku bulduğunu söyliyebiliriz. Zira, bugüntiı» en modem makinesile piyasadan tedarik edebildiğimiz filmlerle saniyenin ellide biri ile enstantane yapmak kabil olduğu halde, aynı makine ile ve fakat 1860 senesinde imal edilmiş bulunan fotograf plâğı ile 10 dakika, ve hele 1820 de satın alınanı ile bir gün beklemek lâzım gelecekti. Görülüyor ki, fotograf filmlerinin hassasiyeti nisbetsiz bir şekilde arttınlmış, en namüsaid ışık şeraiti altında resim almak imkân çerçevesine sokulmuştur. Kitabmı yazımıza esas olarak aldığımız (1) G. R. Harrison kitabı, nin bir yerinde diyor ki: «Bir asır evvel, portresini yaptırmak istiyen bir kimsenin. yüziinü biraz aydınlatmak ms'.sadile, unla pudraladıktan sonra, pozunu değiştirmeden yirmi dakika, gözleri (1) Atotns it Actioo. kapalı olarak, oturması icab ediyordu.» Fotograf makinelerinde görülen inkişah da, iki kısımda tetkik etmek lâzım gelir. 1 Bizzat makinedeki tebeddül ve inkişaflar, 2 Objektifte görülen tekâmüller. Makinçlerde görülen mkişaf, hac min gittikçe küçülmosile ifade edilebilir. Gene geçen savaş içinde, bir Amerikan firması tarafından, casuslann kullanabilmesi için, bir çakmak eb'adında ve hattâ daha ufak makineler yapılabilmişti. Bugün büyük eb'adlı makineleri, stüdyolarda, gorüyoruz. Objektifteki tekâmüller ise, ışık toplama kabiliyeti çok fazla olan mükemmel camlann istimali ile yapılmış olmasındandır. Geniş zaviyeli, dürbinli adeseleri, yardımc: adese olarak koleksiyona ilâve ettikten sonra, fotograf çekebilmek için bir sürü mâniler ortadan kalkmış demektir. lann derilerinden en elverişli, jelâtin istihsal edileceğini ortaya koy muştur. Halen tavşan derilerinden de gümüş bromür isimli maddeyi, emülsiyon haline getirecek jelâtin elde olunmaktadır. Gene araştırma sayesinde bir damla kimyevî bir madde ilâve olunduğu takdirde, bir ton emülsiyon hassasiyetinin 100 defa artacağı meydana çıkmıştır. Demek oluyor ki, şu veya bu firmanın imal ettiği filmi tercih ederken en fazla araştırma yaparak. pn hassas filmi imal etmiş olan fabrikayı intihab etmiş oluyoruz. Şu anda akla bir sual geliyor. fotograf fimlerinde en son söz ne olacaktır? Biraz evvel de bahsetHğimiz gibi, filmlerin eb'adını ve dolayısile makinelerin eb'adım daha bir miktar küçültmek gaye halinde gösterilmektedir. Fakat *otoğraf merakhlannm da bildikleri gibi jesmin eb'adı küçüldükçe bundan yapılan ağrandismanlarda, hassas tabaka, taneciklerinin de büyüyüp, resmin ifadesini bozacak, pütürcükler meydana gelmesidir. Fennî tabirile grenlerin eb'adı küçültülecek olursa, hassasiyet azalmaktadır. Şu halde, şimdi araştınlan keyfiyet, hem ince gren yapmak, hem de bunun hassasiyetini sağlamak için münasib bir maddTiin kimyevî tabirile katalizörün bulunmasına kalmaktadır. IHIMliilllllTilTtinillllllllllllllllulllllllllllilIlllll TURAL Kocaeli İli Daimî Komisyonu Başkanlığından: Fotograf filmlerinde kaydedilen terakkileri masraflı ve emekli araştırmalara borclu olduğumuzu ifade etmek icab eder. Çok hassas filmlerin hazırlanması için ,uygun jelâtinin bulunması kolay olmamıştır. Meselâ bir dananın derisinden çıkarılan jelâtinle yapılan emülsiyon Şayed bu temin edilecek olursa, fevkal&de seri olduğu halde diğer filmin eb'adı, makinenin eb'adı, leri aynı neticeyi vermemiştir. Ni objektifin kutru küçülecek, dolayıhayet, «raştırma, derhal istihsile maliyeti de bir hayli düşürülrac olunan nebaü yiyen, danamüş olacaktır. Bugün 160 santim uzunluğunda sinema şeridi kullanan fotograf makineleri yerine, yann, meselâ üçte bir uzunlukta, 23 ME V L İ D misli fazla resmi istiab edebilecek Sevgili annemiz makinelerin yapılması pek mümkün görülüyor. MEMNUNE UŞAKLIGIL'in Harrison «renkli ultra viyole ışıölümünün 40 ıncı gününe teğa ve adi ışığa karşı hassas olan sadüf eden 25 haziran 950 paüç filmi ihtiva eden, ve tıpkı dört zar günü saat 16 da Osmanbeş renkle yazar kalemler gibi, bir bey Şafak lokak 58 numaralı düğmesine basınca, istenilen hassaUşakhgil evinde ruhuna Mev«iyette film tizerine resim alan malid okunacaktır. kineleri» bile mümkün görmekteKendisini »evenlerin tejrifdir. leri rica olunur. Bugün fotografl. amatör ve proÇocuklan fesyonel fotoğrafçılığa inhisar etmi yor. Tababet, mine^aloji, mikrobiyoloji, askerlik sahalannda. bir çok ÖLÜM çığırlarm açılması kabil olmuştur. Merhum Doktor Kadri beyin eji ve Ultra viyole ve enfra ruj ışığa All Vahab Gürün ve merhum Doktor hassas olan filmler sayesinde buSüreyya Kadrt Gürün anneleri ve D. Denlzyolları memurlarından Haydar Er güne kadar mümkün olamıyan redururun k»yınv8İidefi Mİİhatı nlsvan simler alınıyor. dan Meselâ ültra viyoleye hassas bir filmle, poliste. parmak izi resimleri EMİNE NACİYE GÜR 22/6/950 tarihinde Hakkın rahnıtüne ahnabildigi gibi. bir çok hileli evTEŞEKKÜR kavujmuşrur. Cenazesi bugünkü cuına rakın mahiyeti ortaya, pek kolay ?eci bir şekilde vefat eden zevcim günü öğle namazını müteakıb Deyazıd çıkanlabilmektedir, camiinden kaldınlarak Edirnekapı SeAntikacı RIZA ÖZERMAN'ın Onürpıizrleki vıi'arda, her halde. hldli|indeki aile makberine defnedileşavanı hayret keşiflerle karşılaşa cenazesinde bulunan zevata ve evim$ cektlr. cağımızı iddia edersek, mübalâğa gellp beni teselli eden dostlarıma gaze. Çelenk gonderıknemesi rica clunur. teniz delâletile teşekkürler ederim. etmemia olacağız. Aileii Zevcesi: Sedrlye Özerman
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle