27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 Mayıs 1950 CMHUK1YET Soğuk barbî durdurmağa çalışan adam Adana, seçîm mücadelesinde hararetli bir gün geçirdi Baştarafı 1 inci sahifede gelen baskı haberleri arasında, radkonuşmalannı duyurmamak için alınan bazı tedbirler dolayısile de şikâyetler de olmuştur. Bu arada Boludan verilen malumata göre D. Partinin seçim açış konuşması başlayuıca birçok vatandaşlar D. P. binası önüne toplanarak neşriyatı boparlörden dinlemeğe koyuhmışlardır. Halk Partililer bu yayını işittirmemek için, Belediye Elektrik Santralı voltajını düşürmüşlerdir. Bundan sonra konuşma anlaşılmaz hale gelmiştir. Bolu Demokratları, bu yeni usule: «Teknik baskı> adını vermilerdir. Adapaz:ınnda dün yapılan D. P. nıitingi Adapazarı 5 (Hususî surette gönderdiğimiz arkadaşımız Hüsameddin Polat bilJiriyor) Bugün Gümrükönü meydanmda Domokrat Parti büyük bir miting yapmıstır. Meydan partili ve partisiz secmcnk r trrafmdan tamamiie doUurulmuş bulunuyordu. Miting kaymaksmlık ve belediye dairesinin önünde yapıldığı için o sırada memurlar muvakkaten islerini tatil etmiş bir vaziyette mitingi takib ediyorlardı. mişlerdir. Hatibler, dış tehlikeden bahsererek vatandaşları birlik ve beraberliğe davet etmişlerdir. Sapancadaki toplantıda Nihad E r m de bulunmuş ve kısa bir konuşma yapmıstır. Erzurumda D. Parti adaylanna itiraz eden bir partili Erzurum, 5 (Hususî surette gönderdiğimiz arkadaşımız Haluk Durukal bildiriyor) Erzurumda iki partinin de seçim faalıyeti hızlanmıştır. Meydanlara konulan hoparlör tesisatı ile bazan kalabahk, bazan 510 kişiye inhisar eden gruplar, adayların propaganda konuşmalarını dnlemekted rler. Demokratlar, Pasinler bölgesinde ezici bir çoğunluktadırlar. Erzurum Demokrat Parti il idare kurulu haysiyet divanı üyesi ve Aşkale Demokrat Parti başkanı avukat Refik Çığ, millctvekili adaylarının meşru olmadığım, halk idaresinin tecell; etmedığini ileri sürerek, Seçim Kuruiu Başkanma müracaat etmiştir. Aşkaledeki ocak başkanlarının da iltihakını temin eden Refik Çığ, 6 mayısta bir miting tertib etmiştır. Demokrat Parti, genel kurub. müracaatle Refik Çığın derhal parti^en ihracını istemiştir' Refik Çığ'n seçimler arifesinde yaptığı bu hareket teessürle kar şılanmıştır. C.H.P. bu bozgundan istifade ederek Çığın, parti safında çalışmasını sağlamıştır. İzmirde partilerin toplantılan İzmır, 5 (Telefonla) Mıllet Partisi, yarın saat 17 de Cumhuriyet meydanmda bir toplantı yapacaktır. Pazar günü saat 12 de Izmirde Bornovada Demokratlar büyük bir miting yapacaklardır. Halide Edib Adıvar da bu mıtingde nutuk söyliyecektir. Partilerin radyo ile yayınları Bastarafı 1 inci sahifede olan Saadet Kaçar, M. P. nin davasını izah etmiş, 14 mayısın bir zafer bayramı olacağım, ve bu günün halkm sesi olmasını Haktan dilediğini söylemiştir. M. P. nin ikinci konuşmasını gene Saadet Kacar, saat 20.00 de yapmış ve halkm reylerini M. P. ne vermeîerini istemiştir. Füruzan Tekilin konuşması D. P. adına radyoda dün ilk konuşmayı D. Parti İl İdare Kurulu azası Füruzan Tekil yapmıştır. Hatib konuşmasında, iktidarın şimdiye kadar yapmayı vadedip yapmadığı hususları açıklamış, fiatların bütün dünya memleketlerinde düşerek bizde yükselmiş olduğunu Ijelirtmiş, seçim kampanyası esnasında iktidar partisine mensub kimselerin söylemekte oldukîarı sözlerle aynı kimselerin bundan evvel sarfetmiş olduklan sözler arasındaki tezadı ortaya koy muş ve demiştir ki: € Bunca zamandır, varlığından bihaber göründükleri millete Ş U günlerde türlü vaidlerde bulunuyorlar, bunca zamandır yapılmamış olan bir çok işleri pek kısa zamanlarda başaracaklarını kolayca ifade ediyo'lar. Hasılı her sözlerınde olduğu gibi bu vaidlerinin taşıdığı teminat da onları kendi dillerile itham etmektecJir.» Mükerrem Sarolun konuşması D.P. il idare kurulu azası Dr. Mükerrem Sarol da dün akşam radyoda yaptığı konuşmasında, bılhassa gencliğe hitab etmiş, Türk gencliğinin tarihin hiç bir devrinde inkılâb hareketlerine seyirci kalmadığını bel rtmış ve «inkılubçı gencliğimizle işbirliği yaparak tarihin bu çetin davasına tam bir cevab vereceğimize inanıyoruz» demiştir. Dr. Mükerrem Sarol, Cumhuriyet Anayasasının ve memleketin kanunlaşan ve kabarıp katmerleşen bir antidemokrasi tufanı içinde bulunduğunu söylemiş ve yeniden gencliğe hitaben demiştir ki: Yeni bir diktatörlü ve keyfî gidişi imkânsız kılalım. Bizler, son on senenin başıboş ve muvazenesiz icraatının facıalarını mılletçe yaşadık.» İlhami Sancarın koriuşması C.H.P. il başkanı İlhami Sancar dün radyoda yaptığı konuşmada, partisinin inkılâbçı, kurtarıcı, yapıcı, ilerletici bir vatan partisi olduğunu söylemiş, demokrasinin temelini gene bu par tınin atmış olduğunu kaydetmiş ve bu hususta yapılan teşebbüslerin iyi neticeler vermemiş olmasmın kabahatini de muhalefet partilerine yüklemiştir. İlhami Sancar, muhalefet men sublarını memlekette bunaltıcı bir hava yaratmakla itham etmiş ve oylarını kullanacak olan seçmenleri düşünmeye davet etmeden evvel şu hususları da belirtmiştir: « Dünya büyük bir değişiklik devri geçiriyor. Tecrübesiz partı! / in gelişi güzel hazırlanmış programları, halka hoş görünmek, popüler olmak maksadile kullanılan taktik, devlet idaresine ehliyet için emniyet verici olamaz.» 1945 senesinde dünyanın büyük bir kısmında silâhlar sustuktan sonra başlamış ve yavaş yavaş şiddetlenerek yapılmış olan sosuk harbi durdurmak maksadile şimdiye kadar bir çok teşebbüslere başvurulmuş. konferanslar yapılmış. gizli görüşmeler ve toplantılar tertib edilmişlir. Fakat hiç bir netice elde edilememiş ve soğuk harb biıtün şiddetile devam etmiştir. Simdi bitaraf bir sima bütün bu korfcransların, gizli temaslann, toulantıların yapamadığı şeyi yapmaça, yani soğuk harbi durdurmağa çalışacaktır. Bu zat, Birleşmiş Milletlcr Genel Sekreteri Trygvip Lie'dir. Trygvie Lie'nin Moskovaya gitmek, Stalin'le görüşmek hususunıiaki arzusu, Sovyetlcrin Birleşmiş tlilletler Teşkilâtını baltalamaya başladıklan eün vücud bulmuştur. Onun kanaatince. sulh ancak Birlesmiş Milletler Teşkilâtı çerçevesi «ahilinde muhafaza edilebilir. Bumın kin de bu teşkilâtı işe yarar hir şekilde muhafaza etmek elzemuir. Genel Sekreter Lie'nin, Moskovada hitecek olan seyahatindcn evD. Partinin Kocaeli adaylarmdan vel, Washinjrtonda Başkan Truman tütün taciri Mümtaz Kavalcıoğlu, ve Dış İşleri Bakanı Acheson ile gorüşmüş olması, Londrada Attlce uzun süren bir konuşma yapmış, ve Bevin'e vekâlet eden Kenneth iktidarın şimdiye kadar oîan icraYouneer ve daha bir çok İngiliz atını tenkid etmiştir. Bundan sonsivasî sahsiyetlerile istişarelerde ra muhtelif hatibler, konuşmuşlarhulunması, Paristc Fransız Başba dır. Yağmur yağmasına rağmen kanı Bidault ile karşılaşması ehem halk hatibleri dinlemeğe devam etmiyetle üzerinde durulacak bir miştir. keyfiyettir. Demek ki, Genel Sekre Kocaelide C. II. P. toplantılan İzmıt, 5 (Telefonla) C.H.P. ter Trygvie Lie Moskovada Batı liderlerinin asgarî şartları etra 1:1er bugün Sapanca, Derbend, fında salâhiyetli bir ağızla bazı Suadıye, Ereğli ve Karamürselsozler sarfcdebilecektir. Burada de ayrı ayrı açıkhava toplantıdikkate şayan olan diğer bir nokta, lan yapmışlardır. Bu toplantıWashington, Londra ve Paristeki larda, bilhassa Sapanca ve Karesmî temaslarııu tam?mlamadan ramürselde, Suadıyede hatibler evvel Birleşmiş Milletler Genel ! muhalefeti şiddetle tenkid etSekreterinin kat'î bir lisanla «Moskovaya da gideccğim» dememış olmasıdır. Lie, ancak Pariste Başbakan Bidault ile de görüşüp bu temaslarını bitirdikten sonradır ki bir basın konferansı yapmış ve 10 Ba.sfnrafı 1 incı sahiiede mayısta Sovyet başkcr.tine giderek ipazartesi günü gene uçakla AnkaStalin ile görüşmeğc çalışacağını rava dönecektir. açıklamıştır. Kendisi bugün La İzmir 5 (Telefonla) 10 mayıs Haye'de Beynelmilel Adalet Divanı saat 18,30 da toplantı yapılmak üüjelerile de temas edecek ve ora zere Cumhuriyet meydamnı hem dan Cenevreye geçecekür. Aynı Demokrat Parti hem Halk Partisi hedef uğrunda Cenevrede son te istemiştir. Bugün İl Seçim kurumaslarını yapacak olan bu siyasî lunda her iki parti temsilcilerine misyoncr ondan sonra Moskovaya kur'a çektirilmiş ve neticede meymüteveccihen yola çıkacaktır. dan o gün ve o saat Demokrat ParFakat Birleşmiş Millctler Genel tinin olmuştur. Bu toplantıda söz Sekreteri Trygvie Lie Kremline söylemek üzere Gelâl Bayarm 9 kabul edilecek mi ve burada Sta mayısta İzmire geleceği tahakkuk lin'le gorüşmeğe muvşffak olacak etmiştir. Pazar günü Demokratlar mı? Aydında hükumet meydanında bir Aynca soğuk harbe sebcbiyet ve toplantı yapacaklardır. ren halledilmemiş o kadar çok ve o nisbctte muğlak meseleleri Genel Sekreter, teker teker clc alnıak ve bu hususta göriişmelere girişmek imkânlarına malik midir? Bu vaziyette, Birleşmiş Milletlcr Genel Sekreteri, olsa olsa Sovyet hükumetinin iyi niyetle hareket etmek kararında olup olmadığım Bastarafı 1 inci sahifede anlayabileccktir ve belki de, bu ihtiyac vardır. Küçük partilerin iş yorucu seyahatin ycgâne kazancı yapükları görülünce bu sermaye bu hususta edinüecek intıba ola kendiliğinden gelecektir. Hükumetçiliği yalnız sulama işleri gibi işcaktır. leri teksifte görüyoruz. Meselâ A*** dana ve civarı bilgili mütehassıslar Amerika Ordu Muhabere tarafmdan ıslah edilmeli pamukçulukta Mısırı geçeriz. Ağır sanayi Başkanı Ankaraya geliyor maliyetini kurtarmadıkça buna teAnkara, 5 (a.a.) Öğrendı şebbüs büyük hatadır. Temyiz Başğimıze göre, Birleşik Amerika kanınm itirafı veçhile adalet temin Ordu Muhabere Daıresi Başkanı edilemiyor. Yüksek bir adalet mecTümgeneral Spencer B. Akin, lisine taraftarız. Bu tamamiie müsönümüzdeki salı günü Atinadan takil olmahdır. İdam kabul etmişehrımıze gelecek ve burada bir yoruz. Yeni meclisi bir müessisler gun kaldıktan sonra Eritrede meclisi telâkki ediyoruz, Anayasayı değiştirmek bakımından. Normnl Asmara'ya gidecektir. General Akin, burada bulun hal avdet etmiş, dış tehlike azalduğu müddetçe ordu makamla mıştır kanaatindeyiz. İstanbul Türrile ve Amerikan askerî yardım kiye Cumhuriyetinin merkezi olheyetile temaslarda bulunacak malı, Ankara kültür şehri olarak kalmahdır. Kuvvetli bir ademi mer tır. keziyet ancak bizi kalkındırabilir. Köylüyü kalkmdırmak en başta bir gayedir. Ekalliyet, ekseriyet Duşize Binzet mefhumunu kaldırmalı, evvelce olile Y. mensucat mühendisi duğu gibi Türk vatandaşı kardeşBeslân Cankat lik hâkim olmalıdır.» Nişanlandılar. Başkan bundan sonra kira kanuKızıİtoprak 4/5/1950 nunun kaldırılması lehinde de uzunboylu konuşmuştur. Bajtarofı 1 inci sahıjede nız merkezde değil, civarda da öyle. Meselâ, Akhisarda Demokrat Parti teşkilâtı başında Ragıb ve Adnan Karaosmanoğul ları dostlarımız var. Halk Partisinde de gene bir Karaosmanoğlu. Ailece bir anlaşıverirlerse, korkarım, kendi başlarına, küçük de olsa, yeni bir devlet kurup i§in içinden çıkacaklarü! * * * Biz böyle şakalaşa dururken sayın İnönünün 56 otomobillik kafilesi meydana vasıl oldu. Halk Partisi Genel Başkanı, yanında sayın Mevhibe İnönü ve kızları olduğu halde, alkışlar arasında gülerek kürsüye çıktı. Üç beş dakika bir mikrofon ayarlaması. İnönü: « Hoş geldinız Manisalılar! diyor. (Her halde civardan gelmiş olanları kasdetmiş olacak) alkışlar. Beni nasıl buldunuz? Alkışlar. Sıhhatteyim, iyiyim. Hem de çok iyiyim. Sesimi duyuyor musunuz? Halk arasından: «Aşağıki mik rofondan söyle». «Yukarıdakınden konuşma» gibi sesler. Nutuk baglıyor. jjc lüanisa ııııtku Meydana çıkarılan komünist şebekesi Şebekenin Sıvasta da faaliyete giriştiği anlaşıhyor, Moskova radyosunun Sıvasta Errneni kilisesine aid bir yayını dikkati çekti Sıvas 5 (Necdet Evliyagil bildiriyor) Ankara zabıtasmm Erzurum, Adana ve İstanbul ile de irtibatı olduğu sanılan bir komünist şebekesini meydana çıkardığına dair haberler üzerine yetkili bir zat bana bu hususta şunları söylemiştir: « Ankarada Sovyet sefaretine girip çıkan bir adam yakalanmış ve kaldığı otelde araştırmalar yapılmıştır. Bu zatın oteldeki odasında bastırılmış bir çok beyannameler ve afişler ele geçirilmıştir. Kırmızı zemin üzerine basılan bu afişlerde: «Amerikalılar defolup gitmelidir.», «Türkiyeyi müstemleke haline getirdiniz», «Burada işiniz yok» gibi ibareler bulunmaktadır. Yakalanan bu şahsiyetin, afişleri 1 mayıs günü Ankaranın muhtelif semtlerine dağıtmak istediği, tahkikat neticesinde anlaşılmış ve bir komünist şebekesinin Ankarada olduğu gibi diğer vilâyetlerimizde de ajanları bulunduğu tesbit olunmuştur. Bu arada şebekenin elebaşılarından bazıları ele geçirilmiştir.» Şebekenin Sıvasta da faaliyete giriştiği anlaşılmaktadır. Öğrendiğime göre bundan bir müddet evvel belediye tarafmdan Sıvasta ikinci bir çarşı yolu açılmağa karar verilmiş ve yol üzerinde bulunan ve ötedenberi depo olarak kullanılan büyük bir Ermeni kilisesi yıktırılmıştır. Belediyenin kiliseyi yıktırmağa başladığı günün gecesi Moskova radyosu spikeri uzun boylu bir hâdiseden bahsetmiş ve Türklerin Ermeni kiliselerini yıkmağa başladığını ve yakında bir Ermeni katliâmı yapılacağım söylemiş ve Ermenileri Türkiyeyi terke davet etmiştir. Kilisenin yıktınlmasına aid havadisin günü gününe Moskovaya bildirilmesi Sıvas veyahud civar vilâyetlerden birinde komünistlerın bir teJsiz istasyonu çalıştırdıklan zehabını vermiştir. Bunun üzerine Sıvas Valisi Rebii Karatekin ile görüştüm. Vali bana, böyle bir telsız istasyonunun çalıştırıldığına dair haberlerin şayi olduğunu, fakat bunun aslı çıkmadığını söyledi. Şu bizim radyo! u birim radyoda «iskele maddesi» gibi manası, vazifesi, durumu hayli geniş bir mesele oldo. Yani politikaya kadar tesir etmedi derse* hakkmı yemiş oluruz. Buna rağmen radyomuz, ilerlemesini istediğimiz bir •ciğerpâre miz gibi henüz temennilerimizi tahakkuk ettirememiş bir haldedir. Mnhterem müdüriinün de vadettiği gibi yakında inşallah inkişafa başlayacakfn. O başlaya dursun, okuyuculanmızdan yüksek mühendis Saih Kıran bize gönderdiği bir mektubda diyor ki: «... Bütün Isteklerime rağmen size bugüne kadar hiç bir suretle yazı yazmış değilim. Fakat son günlerie İstanbul radyosundaki program ahenksizliği ve bu arada gerek skın ve gerekse diğer kıymetli kalem sa» hiblerinin yazılarile beraber son defa olarak sayın Radyo Müdürünün yeni devre programları dolayısile yapmış olduğu gazeteciler toplantısındaki beyanaü üzerine ben de bir kaç satır yazı ile fikrimi size açmaktan kendimi alamadım, Şurasım belirtmek isterim kl istanbul Radyosundan beklediğimiz çok şeyler vardı; fakat ne çareki ümidlerimiz boşa çıktı. Radyo bizi ne müzik, ne de söz bakımından tatmin etmemiştir. Bu arada kendi memîeketimizde oz musikimiz<ieı» ziyade Garb musiklslnin baslosı altında ya cnu dinlemek, yahud radyomuzu kapamak zorunda kalıyoruz. Bu arada Türk musikisi diye dinlediklerimiz de daha ziyade çaW gılı gazinoların nağmelerini ihtiva etmektedir. Radyoda, kıymetli elemanlar yerine, ikinci, üçüncu s>mC kimseler alınmış. Eski İstanbul Radyosunda dinlediklerimizden pek çoklannı şimdi artık dinlemek zevkinden mahrumuz. Hattâ bunlardan bazılannı «yeni sesler» seansında dinlediğim zaman kendimt hayretten alamadım. Şunu arzetmek isterim ki bugün İstanbul Radyosu Türk musikisi bakımından bizlerl tatmin edememektedir. Radyo Mtidürünün beyanatından anlaşıldığı üzere Türk musikisi koluna bir şef bulunamamıştır. Hayret doğrusu! İstanbul gibi bu sahada sanatkân bol bir yerde bir Türk musikisi şefi bulamamak insanın cidden garibine gidiyor. Çok rica ederim, Neye duruyoruz? Mademki bizde yok, hemen Marshall pîânından faydalanarak bir şef getirtelim! İstanbul radyosunun bu düzen» siz çalışması bize üzüntü yeriyor. Her ne kadar Radyonun sajrm Müdürü yeni devrede Türk musikisi zamanınm arttırıldığını bildirmekte ise de size leffen gönderdiğim 2 mayıs 950 salı günkü programa göre günlük yayımlarm yekunu olan 450 dakikadan 50 dakikası ajans haberleri, 40 dakikası konuşmalar, 90 dakika dans havaları ve 145 dakikası da batı musikisine hasredilmiştir. Böylece garb musikisine 235 dakika verilmiş iken 125 dak^ka da Türk musikisine bağlanmıştır. Bu zamanlan yüzde nisbet edecek olursak; yüzde 11 ajans haberleri, 9 konuşma, 52 baü. musikisi, ve 28 de Türk musikisine tahsis edilmif olduğu meydana çıkar. Buna nazaran acaba Türk musikisine verileceği vadedilmiş olan fazla yer ve zaman nerededir? BUvesile . . » Musikişinas okuyucumuzun mektubunda bahsettiği yeni programın başlangıc tarihi yamlmıyoirsam2 mayıstan çok sonra bir tarihe talik edilmişti. Buna nazaran 2 mayısta bir değişiklik olması mümkün olmasa gerektir. Ancak mekruhun diğer kısımlan, bilhassa halkın bu derece alâkadar olduğu Türk musikisi koluna hâlâ bir sel bulunamamıs olması da gerçekten hayret edilecek bir şeydir. Bu işi yapacak kimselerin sayısı çok fazla olmadığına göre bunlardan birini seçmek ve iş başına getirmek için acaba ne beklenmektedir? Bütün ümid ve dileklerimize rağmen İstanbul Radyosunda Türk musikisi neşriyatının hâlâ tanzim edilememiş olması herkes gibi biri de üzmektedir. B. FELEK Üniversite Korosunun konseri % sje Fotoğraflarını gorüyorsunuz a ma, belki, Devlet Reısınin yüzündeki tebessümü, yalnız fotoğraf çekilme anında aldığı bir poz zannedersiniz. Öyle değil; hep gülüyor. Daimi bir tebessüm halinde. Bu, bana harbın en tehlikeli anlarında îngiltere Baş vekili Churchill'in zaferi remzeden meşhur «V» işaretini hatırlatıyor. İfıtiyar üstad şahadet parmağile baş parmağımn arasını açarak vücude getırdiği «V» işaretini harbin sonuna kadar kullandı. Zannederim, sayın Cumhur Başkanımızın da niyeti, bu sevimli tebessümünü, 14 mayıs akşamına kadar muhafaza etmektedir. * * * Nutuk bittı. Almanca Türkişe post gazetesi bahsınde Emekli General Ali İhsan Sabis, memlekette hiç bir şey yapılmadı bahsinde Sadık Aldoğan, malî vaziyet bahsinde de zannederim Adnan Menderes dostumuz, hiç de hakikat olmıyan, bir tertibde okşandılar. Mukabele onlardan. Nutuk bitti, ama sayın înönü, kürsüden inmiyor. Bir şeyler da ha söyliyecek. Aksi gibi de idaresiz bir bando gene «Dağ başını duman almış» a başladı. Ne ise susturuldu. Tekrar mikrofonu alan İnönü, halka gülerek: Ben şimdi Balıkesire gidiyorum. Gördünüz ya sizleri de fazla yormadım. Daha çok iş m var. Benim gibi gene adamlar bu memlekette çok çalışmaya mecburdurlar, dedi. *** Manisa Halk Partisi merkezinde bir yorgunluk kahvesınden sonra sayın Cumhur Reisinin kafilesi Balıkesire doğru yola çıktı. Biz işleri mıntaka mın taka taksim ettiğimiz için, bu propaganda turnesinde, Halk Partisi Genel Başkanını, artık, Balıkesirdeki arkadaşımın müşahedesine selâmetliyorum. Gl. Aldoğan ihzaren İstanbula getiriliyor Baştaraiı 1 tvci sahifede hücumlarla dolu idi. Sadık Aldoğanm İstanbula gotürüldüğünü, bu suretle öğrenen Millet Partisi taraftarları 19.20 de kalkan trene gelmişlerse de bununla hareket etmediği görülmüştür. Kalabahk 21 de kalkan treni beklemiştir. Sadık Aldoğan 20.45 te gara geldiği zaman otomobilden vagona kadar omuzlarda taşınmıstır. Teşyie gelenler arasında, Hikmet Bayurla Millet Partisinin diğer ileri gelenleri de bulunuyordu. Aldoğan, vagonun basamağında kendisini uğurlayanlara hitaben kısa bir konuşma yaparak: «Korkmayınız. Kılıma bile dokunamıyacaklardır. Milletvekilliği uşaklık değildir,» dedi. Ve ağır bir kelime sarfederek: <Hâlâ bıraktığım yerde otluyorlar» dedi. Kalabahk içinden Namık Kemal ve Tevfik Fikretten bazı mısraların bir ağızdan okunduğu işitiliyordu. Tren kalkarken İstiklâl marşı söylendi. Trenin hareketinden sonra uğurlayıcılar sükunetle dağıldılar. Mahallî otoritenın gösterdiği itidal ve soğukkanhlık bu nümayişlerde de nahoş bir vaziyetin zuhuruna meydan vermemiştir. Nâzım Hikmetin açlık grevi , Bastarafı 1 inci sahifede durmağa ve hayatmı lcurtarmaya çalıştım. Filhakika başta Cuırchur Başkanı İnönü olduğu halde, başlıca hükumet erkânı ile görüşerek bu hâdiseyi teşrih ettim. Askerî adliyenin hatayı tamire yanaşmaması ve B. M. Meclisinin de kapalı bulunması dolayısile kendisinin bir an evvel hürriyete kavuşturmak için sthhî dururmmu öne sürdüm. Kendisi 13 senedenberi hapishanelerde yatmaktan mütevellid bir çok hastahklara tutulmuş ve adeta hastalık koleksiyonu haline gelmiştir. Nitekim, Bakanlığm müsaadesile şehrimizde yapılan ilk muayenede ddialarımız tahakîcuk etti ve hapis hanede kalamıyacak derecede hasta olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine kendisine Ankaradan cektiğim telgrafla açlık grevird durdurdum. Nâzım Hikmetin en tehlikeli hasalıkların pençesinde kıvrandığı Adlî Tıb Müessesesince dahi kabul edildiği halde el'an hapishanede yatması garib değil midir? Adlî Tıb, onun hapishaneden alınıp bir hastaneye yatanlmasına karar verdiği halde tam 15 gündenberi bu karar yerine getirilmemiştir. Zira Isrtanbul Savcılığı yapılacak muameleyi Bakanlıktan sormuş ve Adalet Bakanlığı da maalesef henüz cevab vermemiştir. Bu cevabm bir an önce verilmesi ve Nâzımın hayatının tehlikeden korunması için Bakanlığa telgraf çektim. Ayrıca Müsteşar, hapishane umüdürü ile telefonla görüştü. Bütün bu teşebbüsler bir netice ermedi ve hasta olan Nâzım Hikmet hapishanede kalmakta devam etti. İşte müekkilim bu yeni durum karşısında tekrar açlık grevine girmek mecburiyetinde kaldı. Üç gündenberi ağzma hiçbir şey koymamaktadır. Kendisini her gün ziyaret ediyonnn. Her gün ve her saat biraz daha ölüme doğru gittiğini sarahaten görmekteyim. Bu müşahede benim için elem ve ıztırab verici mahiyettedir. Masum ve hasta olan Nâzımın bir iki gün sonra hapishanede ölmesinden çok korkuyorum. Bu korkunç ihtimal neslimiz için süinmesi kabil olmıyan ebedî bir leke olacaktır. ikinci greve başlamadan evvel bana bir mektub göndermiştir. Fakat C. Savcılığı bu m«ktubu müsadere etti ve maalesef bana göndermedi. Bunda sadece ölmeye karar verdiğini. avukatı sıfatile bana bildiriyordu. Mektub vaktile elime geçseydi bu ikinci grevi de önliyebilecek+im. Nâznnm mektubunu hâlâ almış ve okumuş değilim. Bittabi başlanmış olan bu grevi durdurmak çok rmişküldür, zira müekkilim ölmeden evvel son sözlerini vasisi olan kıymetli meslektaşım İrfan Emine bildirmiştir. Memleket muvacehesinde kabul ettiğim büyük mesuliyeti reüdrik olarak ve şimdiye kadar bir avukatm kudreti dahilinde olan her şeyi yaptığıma kani ve müsterih olarak sizlere bu sözleri söylüyorum. Yarın devrimizin en büyük şairi Nâzım Hikmetin hasta ve masum olarak hapishanenin dört duvan arasmda düşüp öldüğünü duyarsanız şaşmaymız. Bununla beraber karşımıza dikilen bütün engellere rağmen avukatlık vazifemi yapmakta devam edeceğim. Ve temenni edelim ki asırlar boyunca aksisedası devam edecek oîan bu korkurjç netice hasıl olmadan şair Nâzım Hikmet dört duvar arasmdan sağ salim çıkıp hürriyetine kavuşsun.» Gelâl Bayar dün Erzuruma gitti Sovyet Rusyadaki Alman harb esirleri Londra 5 (B B C.) Bugün, Sovyet Tass ajansı tarafmdan yayınlanan bir haber, Rusyadaki Alman harb esirlerinin memleketlerine iadesi işinin tamamlandığmı bildirmiştir. Resmî ajansın bu haberine göre yalnız harb canisi 9717 Almanla 14 hastanm Rusyada kalmış olduğunu da ilâve etmiştir. Bu haber bütün Almanyada derin bir infial uyandırmıstır. Alman Federal parlamentosu Ruslarm bu harekeüni protesto etmiş ve halen Sov yetler Birliğinde bir buçuk milyon Alman daha bulunduğunu bildirmiştir. Başbakan Adenauer, 1945 senesinde aynı Tass ajansının Rus yada 3 buçuk milyon Alman bu lunduğunu bildirmiş olduğunu hatırlatmış ve demiştir ki: «Halbuki aynı ajans simdi, 2 milyon Alman esirinin iadesinden bahsetmektedir.» Batı Berlinin Belediye Başkanı da demiştir kı: «Bu, yüz binlerce Alman için ölüm cezası demektir.» Tass ajansının haberi, Londra ve Washington'da hayret uyandırmış ve kimse buna inanmak istememiştir. Dört Büyükler Konferansı Hükumet merkezînin İstanbula naklini îstiyen parti C.H. P. İl Başkanı bundan sonra demokrasinin hastalıklarından, deCemil Said Barlas Antebdc magojiden bahsettniş ve sözlerinin Gazianteb 5 (a.a.) Gazianteb boş olmadığını kaydetmiştir. milletvekili adayı ve Devlet Bakanı ilhami Sancar dış politika sahaCemil Said Barlas bu akşam şeh sında yapılan hamleleri de saymış rimize gelmiştir. ve muhalefetin aynı yoldan yürüPROF. NİMBUSÜN MACERALARI: Bastarafı 1 incı sahifede feransı yapılmasmı, İngiliz, Fransız ve Amerikan Dış İşleri Bakanlannm gelecek hafta Londrada yapacakları toplantıya, Moskovadan teklif etmesi muhtemeldir. Lie'nin Sovyet Dış İşleri Bakanı Andrei Vichinsky ve Stalin ile yapacağı görüşmelerin üç büyük Dış İşleri Bakanlarınm 11 mayıstaki toplantılan ile aynı zamana tesadüf etmesinin muhtemel olduğuna işaret DOĞAN NADİ olunmaktadır. mesine rağmen bu neticelere varaIranda matem mıyacağını sözlerine ilâve etmiştir. Millî Kalkınma Partisi adına Rıza Şah Kebiri Pehlevinın isŞemseddin Yeşil bir konuşma tirahati ruhu ıçın Tahranda 7 yapmış ve din mevzuuna temas mayıstan 9 mayısa kadar üç gün etmiştir. Hatib sözlerini şöyle bitir müddetle matem tutulacaktır. miştir: Bu münasebetle Üsküdardaki Se « Hangi millet hükumetini, yid Ahmed Deresi İran camiinhangi hükumet milletini sevmezse de 9 mayısta 15 den 18 e kadar yaşayamaz. Vatandaş! Reyini elini mevlidi şerif okutulacaktır. vicdanına koyarak ver. Tevfik Alîran Konsoloshanesinde de lahtan.> bayraklar yarıya indirilecektır. Milli Turk Talebe Bırliği Universita Korosunun senelik konseri bu akşam saat 21 de Şehlr Tiyatrosu Komedl kısmında verilecektlr. Programda It Tabi, Mustafa Çavuş. Dede Efe: Hacı Arif ve Ranmi Beylerin eserlı vardır. CUMHURİYET» in TEFRİKASI:6O Nakleden: HATİCE VILDAN Vaziyetten tahmin ediyorum ince ruhlu bir insanı, kıskı\Tak, efendım. Meselâ, söz verdiği halde kendisine bendedebilir. Sonra, bu el'an meydanda gözükmemesinden. münasebetle, meselâ Fransızların Bu bir şey ifade etmez, dok «Cherchez la femme» sözünü de tor bey. Resmî vazife sahibi bir in hatırlayabiliriz. san. emir kulu demektir. Vazifesi Doktor, mesleğinin icabı, bütün icabı, bulunduğu yerde bir .nüd insafsızlığını kullanmağı aklına koy det daha kalmıştır. muştu. Açık yarama pervasızca neş Doktor, gene sustu. ter vuruyordu. Oyunun en nazik yeriıade idiler. Çok imalı konuşuyorsunuz, Murad mars olmak üzere idi. Dok dedim. Bildiğiniz bir şey mi var? tor, cevab vereceğini, fakat biraz Varsa açık söyleyin. sabretmemi söylemek ister gibi, eDoktor, ellerini telâşla havaya lini kaldırdı, son pıüları topladı, kaldırdı. tavlayı kapadı; Murada: Yooo! Kat'iyyen! diye cevab Geçmiş olsun evlâdım! verdi. Hiç bir şey bildiğim yok. Dedikten sonra, iskemlesini bana Sadece faraziye yürütüyorum. dogru çevirdi: Faraziye mutlaka aleyhte mi Resmî vazife icabı gecikmiş olur, doktor bey? olabihr, diye devam etti. Aksini id Aman Belkıs Hanım, benim dia etmiyorum. Ama, bu gecikme faraziyemin neresi aleyhte? Dünnin büsbütün başka bir sebebden yanın en güzel memleketlerinden olduğunu bir an tasavvur edemez birinde, resmî vazifesi bir sinekür miyiz? kadar rahat bir diplomatın, tabiatin Ne gibi bir sebeb? güzelliklerinden olduğu kadar ce İtalyanın güneş, şiir, aydınlık miyet hayatının imtiyazlarından da ve... aşk dolu seması biraz evvel azamî faydayı sağlıyarak yaşadığmı okudueum. sizm de te. cume ottiğı farzetmek, onun hiç de aleyhinde niz mısraları ilham eden ateşli ik olamaz. Diplomat prensipimizi başlim, bizim asilzade diplomat gibi j ka türlü tasavvur etmek, onu bir çok vasıflarından tecrid etmek olur ki. o zaman da, ne diplomathğı kalır, ne prensliği. Yoksa siz, Mısır hariciyesinin bu yüksek mümessi'ini, çıplak vücudüne kıldan cübbe giyip Vatikanda çile çıkartmakla meşgul bir târiki dünya gibi mi tasavvur ediyordunuz? Hayır, böyle bir şey düşünmedim. Fakat misafirimizin gecikmesini, sizin yaptığınız gibi, kötü manalara yormak da aklımdan geçmez. Siz çok fena insansınız, doktor! Lâkırdıyı daha fazla uzatmak istemediğim için, yerimden kalktım. Fakat kalkarken, iskemlemi galiba öfke ile çok hızlı itmiş olacağım ki, bezik masasında oturan sessiz grup, başını kaldınp bizim tarafa baktı. Doktorun sözlerine çok sinirlenmiştim. Hele Muradın, bu kadar zamandır tanıdığı Fevzi Behnanı müdafaa etmek için bir kelime bile sarfetmemesi, benden tarafa çıkmaması büsbütün gücüme gidiyordu. Arasıra, anî zekâ eserleri gösteren amcamın oğlu, çoğu zaman ne kadar salak oluyor! Doktorun, bir aralık bezik oynıyanlar grupuna kaülmasını nrsat bilip Muradı bir kenara çektim. Bu akşam sana çok gücendim Murad, dedim. Doktoru susturacak bir tek söz söylemedin. Niçin susturayım, Belkıs? Fea bjr şey soylemedi kaj ' ' Fena bir şey söylemedi mi? Daha ne söyliyecekti? Fevzi Behnanı yerin dibine batırdı. Amma yaptm ha! Bir diplomatın, yabancı bir memlekette târiki dünya bir keşiş gibi yaşayamıyacağmı söjlemek, onu yerin dibine batırmak demek değildir ki! Yani, sen de mi onun gibi dü«ünüyorsun? Başka türlü düşünmek safdıllik olur, Belkısçığım. Yani, Fevzi Behnanın hareketini geciktirmesi bir kadm meselesi ile mi alâkadar? Hayır, mutlaka böyledir demiyorum. Doktor da zaten kat'î olarak bu yolda bir hüküm vermiş değil. Acaba böyle bir ihtimal diişünülemez mi demek isterken lâkırdı umumî bir mahiyet aldı. Sen de bir parça alınganlık ettin, Fevzi Behnan bir kadm meselesinden dolayı yola çıkamamış gibi bir şey oldu. Hoş, bence, böyle de olsa ne lâzım gelir? Muradın yü^üne hayretle baktraı. Acaba benim damarıma basmak için mi boyle konuşuyordu? Hayır. Gayet ciddî idi. Acaba bir şey mi biliyordu? Biraz evvel, doktora sorduğum suali ona da sordum. Bildiğin bir şey varsa söyle, Murad. Doktor da, sen de aynı şekilde konuşuyorsunuz. Aynı fikirde olduğunuza göre, ikinizin bildiğiniz, bence malum olmıyan bir şey var demektir. Rioa ederim (öyl*l Murad, ciddiyetini bozmadan bana teminat verdi. Yemin ederim ki bir şey bilmiyorum. Hem nereden bileceğim? Fevzi Behnandan en son mektub bana değil ,sana geldi. O zamandanberi de başka mektub almadık. Telgraftan sonra hâlâ mektub gelmemesine ne mana verirsin? Ne mana vereceğim, mektub yoldadır. Hem ben sana bir şey söyliyeyim mi? Fevzi Behnan bahis mevzuu olur olmaz, sen mantığını tamamiie kaybedivorsun. Bir kere, şöyle düşünmen lâzım. Eğer doktorun, sırf sana takılmak için ortaya attığı bu faraziye doğru olsaydı, Fevzi Behnan, İstanbula gelmek üzere bir hafta sonra hareket ediyorum diye msktub yazmazdl. Çünkü, hareket edeceği gün bir kadın meselesi yüzünden yola çıkamıyan adam, hareketi günür.ü, bir hafta evvellnden hiç tesbit edemez. Doğru mu? Doğru! Sonra, Fevzi Behnanı yolundan alıkoyacak kadar mühim bir kadm meselesi bahis mevzuu olsaydı, Fevzi Behnan sana mektub yazmağa devam etmezdi, memleketine dönerken İstanbula uğramağı da aklınöan geçirmezdi. Öyle değil mi? Öyle! • Bütün bunları bir tarafa bırak, asıl mühim mesele var. Koskoca bir diplomat, temsil ettiğl devlet îarafmdao gati~&Spihı da, ka dın meselesi gibi sudan bir sebeble. bulunduğu yabancı memlekette ;ecikebilir mi? Kadın meselesi sudan mesele değüdir! Gene plınaanlık ediyorsun! Lâfımı kendine almma. Sudan dedimse, söz misalı, yani. Demek isterim ki, bir diplomat ciddiyeti boy le miüâhazalarla ihlâl edilemez. Bana da öyle geliyor. O halde mutabıkız demektir. Doktorun muzibliğini bildiğin halde. ne diye onun imalı sözlerine bakıp manalar çıkarıyorojn da, bir parça kafanı işletmiyorsun? *** Kafamı işletmiyor değil, maalesef haddinden fazla işletiyorum!. Muradın beni ikna etmek için ileri sürdüğü mantıkî deliller, ne yazık ki, doktorun ortaya attığı zehirin tesirini giderecek panzehir vazifesi göremedi. Odamm dört duvan şimdi beni nasıl bir zindan kasveti içinde sıkıyor! Bu odadan, bu evden, bu şehirden bir an evvel fırlayıp çıkmak, atılmak, kaçmak; Fevzi Behnanın gözümün önüne getiremediğim o yabancı diyarda şu anda ne yaptığını görmek için nasıl sabırsızlanıyorum! Doktorun esrarlı ve bilgiç tavırlarla söyledigi şeyler, ortaya attığı kinayeli lâflar hâlâ kulaklarımda çmlıyor. " Arkosı var Melâhat Ohri ile Ahmed Salepcioğln Evlendiler. 4/5/950 İstanbul Aşk İlâhesi ÖLÜM Bayan Kevser Güllü Battaloğlu : uzun ve amansız hsstalığından kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavusmuşnır. Cenalesi 6 mayıs 950 cumartesi gunu bgl« namazını mu teakıb Teşvikıye camıl şenfinde eda edilerek, Ferıkoydeki aıle mezarlığına drfnedilecektir. Mevlâ rahmet eylıye Merhumenin arzusu, çelenk gonderllmemesi rica olunur. Kederli kocası Büyük fantazi gazete B U G Ü N Ç I K T I İçinden bazı yazüar: Genç kızlara zifaf gecesi nasihatleri Aşk elçisi base altında titremiyen kadın sevilmeğe lâyık değildir Aşk dersleri Baştanbaşa 4 renk resimlerle süslü ihmtd Battaloğtu. ve afcrobaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle