19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
c Cinayet bolluğu Kriminoloji Enstitüsünün mem leketimizdekı cinayetlerin nevi ve miktarıle sebeb ve saiklerine göre toplayıp yayınladığı istatistıklere bakılırsa cinayet vâkıaları en çok olan bir memleket olarak görünüyoruz. Bu, çok acı bır hakikattir. Hükumet kurulmadsn önce Amerikada herkes eli silahlı yaşamağa mecbar olduğu için cinayetler gırla gidermiş. Halbuki memleket;miz asırlardır hükumetsiz, kanunsuz kalmadığı halda bu anormal hal nasıl oluyor? Durumumuzun vahameü rakamlarla da sabit olduktan ve bunlar gazetelerimize aksederek yüz binlerce aydın tarafından görüldükten sonra hiç bir heyscan ve hareket olmadı. Seylâb, yer depremi gibi tabiî âmülerın tevlid ettiği felâketlere karşı hareket ve hassasiyet gösterdiğimiz halde manevî âmillerin doğurduğu bunlardan çok daha feci ve te lâfisi kabil olmıyan su gibi insan harcama müsibetine karşı ehemmiyetsiz, yahud normal bir hal imiş gibi kayıdsız kaldığımız görülüyor. Nihayet üniversitelere kadar yayılan bu müsibet daha ne vakte kadar devam edecek? Asırlardır koca bir tarih yapmış, imparatorluklar kurmuş bir milîet sanki hiç devlet, hükumet, kanun yüzü görmemiş gibi eli bıçaklı, beli tabancalıların tehdidi altında çarnaçar silâhlanmağa mı mecbur olacak? Hadi silâhlanmasın. Fakat insan bu, kızdığı, danldığı, haksızlık ve hattâ ihanet ettiği ve daha bir çok in sanlık hallerinde bulunduğu olur.. Bütün bunlar keyfî olarak Ahmed veya Mehmedin bıçak yahud tabancasile karşılaşacaksa halimiz nice olur? Bir bakısm, bir hareketin, bir gülüşün bile üzerinize bıçağı davet ettiği bir yerde emniyetle nasıl yaşar ve ne zevk alabilirsnvz? Her ihtimale karşı camnızı korumak için silâhlanmaktan başka çareniz mi kalır? Herkes silâhlanmağa mecbur olunca en ufak bir tecavüz ihtimali karşısında güme gitmek korkusile karşımzdakini bir an evvel haklamağa bakacaksınız. Bu öyle bir çıkmaz belâ ki neresinden bakılsa devleti, hükumeti, kanunu ve hayatı sıfıra indirmiş olmaktan başka bir şey ifade etmez. Böyle bir durumda gaddarlık, zorbahk ve «emri tabiî» olur. Normal durumlara göre yapılmış olan nizam ve kanunlar bu anormal belânın hakkından gelemez. Hiddet, sarhoşluk, yaş gibi bir çok hafifletici sebebler yetmiyorsa haysiyet, şeref, namus kalkanları ile canavarca olan bogazlamalar hile savılabilecek bir ceza müddeti geçirdikten sonra bir ikincisine hazırlamak fırsatını verebilir olduktan sonra bu gibilerin gözü asla yılacak değildir. Geri kalanlar da huzur ve emniyet yüzü görebilecek gibi olamazlar. Uzvî hastalıklar gibi içtimaî hastalıklar da vaktinde tedavi edilmezlerse müzmin, yani geçmesi çok güç bir hal alır. Kaldı ki bu içtimaî hastalık artık çabuk bir ameliyat istiyor. Her hareket, her tesir ehemmiyetine ve şiddetine göre karşı bir hareket, karşı bir tesir davet eder. Bu, bütün varhkların en umumî bir kanunudur. Karşı hareketler olrnak, yahud yapılamazsa kökten bir bozukluk, korkunç bir hayatiyetsizlik var, demektir. Buna bir an bile ihtimal vermeğe tarihimizin hiç bir devrinin müsaid olmadığı meydandadır. * * * Bütün tarihi boyunca kahramanlığmı gösterm ş. medeniyetler geçirmiş bir milletin çocuklarıyız. Kahramanhğımızla övün meyiz, gülünç olmak da istemeyiz.. Yalnız hayat kavgasmın dramında bahadırlaşmak hayatî bir vazifeydi, onu yaptık. Kavgada bile saygı ve şefkat gösterd ğimizi görenler biliyor. Kabadayılık, zorbahk ne oluyor?. Bun ları yapanlar kimlerin çocukları? Bizden utanmıyorlarsa dedelerinin şerefini kirlettiklerini, nasıl aşağılaştıklarım hiç düşünmüyorlar mı? Ehlî hayvanların bile yapmadıkları ünsiyetsizliği bir insan oîarak. çok kere bir hiç veya telâfisi kabil olan bir şey için telâfisi kabil olmıyan hayata nasıl kıyıyor, hem de ne gaddarca kıyıyorjar!. Soysuzlaşmanın bu derecesine de tahammü] edüeceğini mi sanıyorlar?. Hayır, veba, kolera gibi salşınlara karantine tertıbatı ahnd'çı gibi bu soysuzluk salgınına karşı da içtimaî, kanunî bir karantine tedbiri almak ister. Bunu mutlaka yapmalıyız ve yapacağız. Yalnız her şeyden önce salgının huzur, şeref ve selâmetimiz içm olan vshamet:ni olanca ehemmıyet vs ciddiystile takd r etmem'z lâzım. Bu olduktan sonra çaresi kolay buiunur. Yalnız yarım tedbirlere bir n:hayet verelim. ışi kökünden tutmazsak salgını azıtıraktan başka bir şey yapmış olmayız. Almabilecek esaslı tedbirleri milletçe, devlet ve hükumetçe düşünelim... İkide bir sokaklarda, meyhanelerde, kahvc ve barlarda silâh toplamak, ciddî bir tedbir olamaz ve olmuyor da. Bana kahrsa bu işe ailelerden başlamak lâzımdır. Hayata kasdedecek gece hırsızlarına karşı evlerde tek bir silâh bulunabilir. Bunun dışmda ve dışarıda taşınmak üzere insan öldürebilecek herhangi bir âletin bir aile ferdinde bulunması kanuna, hükumete, hayata karşı bir meydan okumadan başka bir şey ifade etmez. Bunu hükumetten önce ailenin başında bulunanlar kontrol etmeli, dışarıda silâh taşıyanlarla birlikte aile reisleri de sorumlu olmalıdır. îçtimaî bir âdet oluncaya kadar bu kontrol devam etmeli, halka emniyet veı mek için de bu kontrolun muntazaman yapıldığına dair aile reislerindan muayyen müddetlerde ahnacak beyannamejerin muntazam olduğu gazetelerle ilân edilmelidir. Bu usul bir belediye veya sadece bir hükumet emri olarak kalmamalı, kesin ve açık bir kanuna bağlanmalı. * * * Meselenin esası her ne İçin olursa olsun kabadayılıkla, zorbalıkla, keyfi ve şahsî olarak (ihkakı hak) etmenin kimseye bırakılmadığının ve bırakılmıyacağının içtimaî bir âdet oluncaya kadar devam ettirilmesinde toplanır. O halde ki hayatı korumak zaruretinde bu lunmaktan gayri her ne sebeble olursa olsun, bir insan öldürülebileceği fikrinin kafalardan sökülüp atılması lâzımdır. Bir çok cinayetlere meşru bir kalkan gibi kullanılan namus için dahi insan öldürülemez. Neden mi? Şundan ki evvelâ herhangi bir namus cinayetle hiç bir zaman temizlenmiş olmaz; sonra da namusu lekelenen bir adamın yarın çok namuslu bir adam olması daima mümkündür. çünkü insan bir heykel değildir. Değişken yumuşak bir varlıktır. Kabahat yaptığı gibi kusurlarından azab çeken, nedamet eden bir mahluktur; dahası var: kanun ve adalet yetmiyor mu ki ceza verme Ahmed veya Mehmed kalıyor? Ne için olursa olsun bu zorbalıkların eler tutar yeri olmadığı eün gibi aşikârdır... Düşünmeli bir kere, bundan otuz altı yıl önce ihtisas iç:n bulunduğum İsviçrenin yüz yirmi bin nüfuslu Cenevre şehrinde üç yıl zarfmda vâki olan cinayetlerin adedi üçü geçmemiştir. Bun ları yapanlar da maatteessüf biri bizden, ikisi de İtalyadan gelmiş delikanlılardı. Gene bu üç yıl zarfmda okuduğum Cenevre gaeetelerinde bir yaralama havadisine olsun rastladığınu hatırlamıyorum. İnsanların kesafetle toplandıkları büyük şehirlerde huzur ve selâmetle yaşamaları imkânının başlıca şartı nezaketin bir muaşeret kanunu halinde umumî olarak mer'î olmasıdır. Bunun yerıne kabadayıhk gururu geçerse her adımda bir çatışmak ihtimali hiç bir zaman eksik olmaz. Eski İstanbul halkı, efendi, liği, nezaketile meşhurdu. Dünyanın bütün büyük şehirleri nezaket mektebleridir; bu şehirlerde nezaketsizlik, kabalık, kabadayıhk en âdî bir terbiyesizlik olarak karşılanır. Güzelim tstanbul eski nezaketini arıyor. Kabadayıhk, nezaketsizlik onun tatlı, yumuşak, aydın havasını, karar tıyor. Bunun için yüzlerimiz gülmüyor, neşemiz kalmıyor. Nasıl kalsm ki inSan insanlığını insanlarla duyuyor. Hemen her taraf ta bıçaklı, tabancah kabadayıların eksik olmadığı bir muhitte insanların birbirlerile hemhaj olarak sempati ile bakışmaları, bir millet ve vatan çocukları gibi sevişmeleri, birbirlerinden kuvvet, ümid ve neşe almaları, eğlenmeleri kabil midir? Nereye gitsek sessiz sadasız kuzu gibi oturuyor, önümüzden ötesine bakamıyor, sokağa çıktığımıza pişman olarak süklüm püklüm evlerimize dönüvoruz. * * * Işte asıl yaramız buradadır. Bu şartlarda normal bir hayat yaşanamaz. Bunun için sokaklar hep küskün ve asık yüzlerle dolu!.. Kimse kimseyi sevmek şöyle dursun, en ufak bir sempati bile duyamıyor. Çünkü etraf patlamak için bir kıvılcım bekleyen barıt fıçılarile dolu. Hırsızlar, dolandırıcılar, hilekârlar, adam yaralayanlar, adam öldürenler hiç bir nefretle karşılanmadan aramızda gül gibi, hem de küstahlık, cüret ve kabadayılıklarına mağrur olarak tafralı bir eda ile dolaşıyorlar. Bir an evvel manevî bir temizlik yapılamazsa ensemizde boza pişirecek kadar şımarmamaları için hiç bir Hcb kalmıvacaktır!. CUMHURIYET 19 Nisan 1950 $ehir J GÜNÜN İKTİSADÎ HÂDİSELERİ =haberleri Pakistanla ticaretimiz c NALINA MIHINA Barbarosun türbesinda üyük Türk Amiralı Barbaros Hayreddin Pssanın yıllardanberi kapalı olan türbesi de, dün törenle açıldı ve böylece türbelerin ve tekkelerin kapanması sırasında Türk büyüklerinin türbelerini de kapatm^fe gibi, tarihimize karşı işlediğimh hatanın tamiri yolunda bir adıro daha atıldı. İnkılâb ve ihtilâl zamanlannda alınan kararlar arassnda bu gibi hatalar işienmesi mutad. olduğu ve esasen, Türk büyüklerinin türbelerinin açılması yeni bir kanunla kabul edildiği için. geç de olsa, tamirine bsşİHmış bulunduğumuz bu hata üzerinde durmağa lüzum yoktur. 1938 de. Barbarosun Preveze zaferinin 400 üncü yıldönümü münasebetile büyük Türk Amiralının türbesile çok meşjııl olmuş. türbenin etrafmın temizlenmesi, onun adına bir abide dikilmesi için büyük gayretler sarfetmiş bir eazeteci sıfatile dün türhesinin açılma töreninde de bulundum ve büyük bir vicdanî haz duydum. Barbaros, yalnız Akdenizi bit Türk gölü haline sokmtis olan kahraman bir Türk denizcisi olmakla kahnamıştır. O, ağabeysi Oruc Reisle beraber Cezayir kıyılannda bir denizci devlet kurmuş ve bu denizri devlet, o devrin bütün büyük hıristiyan devletlerine meydan okumuş; onlarla galibane çarpışınıştır. İki korsan kardeşin Ilızır VB Oruc Rcislerin. bir gemiden bir devlet kurmağa muvaffak olmalan, taıihin bir eşini daha kaydetmediçi bir başarıdır. Demek ki Bar* baros kardeşler, yalnız cesaret, cüretkârhk ve denizcilikte meharet gibi korsanlara hâs meziyetlerden haşka. devlet kurmak için lüıumlu idarecilik ve teşkilâtçılık kudretine, iiyasî me/iyetlere, diğer medenî vasıflara da sahibdiler. Barbaros Hayreddinin bir başka büyük meziyeti de Türklüğe, Türk vatanına bağlıhğı idi. Onun içindir ki Cezayirde kurduğu devletin Uc;ız, fakat mutlak hükümdan olan bu kahraman denizci. Osmanh sal.anatının hirmetine koşarak Kanunî Sultan Süleymanın derya kaptanlığını kabul etmiş; böylece Türk lüğe bir ü!ke hedive ettiği gibi, keııdisi de «metbu. iken tâbi. olferagat ve fedakârlığını gösterıristir. Malta gibi bir kaya parçasının stüııde hir a\uç şovalıenln istiklâl bayrağı çektiği bir derebeylik devrinde Barbarosun, Ceza>irde kurduğu devleti. bir sancak beyi tevazu ve mahviyetile Türk İmpaatorhığuna i . ! dim etır.rsi, onun ;n bü>ük meziyet ve faziletidir. Bu yazımı, 1938 eylulünün 27 nci ünü. errafı temizlenip açılmış olan Barbarosun türbesi önünde, Preveze zaferinin 400 üncü yıldönümünü kutlarken söylediğim şu sözlerle bitiriyorum: « Milliyetperverliğin revacda olmadığı. her kudretli şahsiyetin kendi haşma buyuruk olarak hükümran ve hükümdar olmak sevdasma kapıldıeı bir devirde, Barbaros Türklüğe öyle candan bağll idi ki damarlarındaki temiz ve asil Türk kanının emrine itaat edprçk kapt?nı dervahk tıığumı, hiikümdarlık taç ve tahtına tercih rtti. TiirkHik aHına gonül rıza'ile sevine sevine yaptıçı bu feracat ve ledakârhk, Barlıarosu diğer ıreşhur Türk serHarlarmm ve amirn"annın hepsinden çok sevdirmistir.» Barharosun hayatmdan bueün en çok der^ almamız lâ«ım gelen şey. on"n bu feragat ve fedakârlık faziletidir. Çiçek bayramı 6 mayısta Gülhane parkında yapılacak bayram için teşkil edilen komite hazırlıklara başladı Belediyc, Gülhane Parkmın yeniden imarına ve 6 mayısta burada bir çiçek bayramı yapılmasına karar vermiştir. Bu hususta Vali va Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay bir muharrimize şu izahatı vermiştir: « Gülhane parkı İstanbulda ilk açılan umumî bahçedir. O zamanın hükumeti Hazinei Hassaya aid bu mahalli İstanbul Belediyesine temin etmiştir. Parkm yapılmasında zamanın Şehremini Cemil Paşanın büyük himmeti şörülmüştür. Zamanla Gülhane parkı ihmale uğradı. Halbuki burası, ormanımn szameti, yollan, çayırları ve denizile Avrupada dahi misli bulunmıyan bir yerdir. İlk Vali olduğum zaman, İstanbul tarafile meşgul olacağım diye verdiğim sözümün bir kısmını yerine getirmeğe çahşıyorum. Şimdi burasını yeniden düzelttireceğim. Burada nahoş zabıta vakaları cereyan ettiği doğrudur. Koyacağım müteaddid dtvriyelerle bu bid'atleri temizleyecek ve İstanbul halkınm rahatça gezip eğlenerek hava alacağı bir park haline getireceğim. 6 mayısta burada bir çiçek bayramı yapılması için bir komite teşkil ettim. Çalışmağa başladılar. Haftada iki defa burada Şe hir bandosu çalacaktır.» Geçende Sümerbanktan bir kaç mühendis ve satış uzmanı Pakistana gittiler. Orada eldeki mensucat stoklarımızdan bir kısmını satmak, mümkünse Pakistanla devamlı ücarete girişmek için incelemelerde bulundular. Heyet dönmüştür. Maalesef hasıl olan kanaate göre. bizden evvel orada yerleşen Japon İngiliz ve Hind mensucat firmalarile rekabet güçtür. Bunun için maliyetlerimizde esaslı indirmeler yapmak lâzımdır. Bilhassa Hindistanda pamuğun kilosu 120, bizde 220 kuruş ve orada işçi ücretinrn cok alçak olduğu gözönüne getirilirse, Pakistanın yanıbaşmdaki Hind mensucat sanayiine bağlılığının derecesi anlaşıhr. »* Yazan ^•^^••^•• Dr. Nixameddin Âîî Sav bir sanayi plânı hazırlamışür. Plânın tatbikına hazırlık olarak da makine ithal gümrük resmini yüzde beşe indirmiştir. Dikkate değer olduğu gibi geçen yıhn sonlannda Pakistan parasını düşürmedi. Halbuki komşu Hind devleti sterlinle beraber parasını düşürdü. Bu farklı durum jüt saüşlarına şiddetle tesir etmiştir. Eski alçak fiatların muhafazasını istiyen Hind devleüne karşı Pakistan yeni para nisbetine göre daha yuksek fiat istiyor ve kafa tutuyor. Pakistanda iki yıl evvel kurulan Devlet Bankası, Pakistan parasını kıskanclıkla müdafaa etmektedir. Hattâ Hind devletinin Pakistandaki şubeleri kapatılmış, döviz işleri Pakistan devletine geçmiştir. Pakistanın bize göre ehemmiyetii bir mahrec olmasının bir sebebi 80 milyon nüfuslu olması, başka bir sebebi de dünyamn bu en kalabahk islâm memleketinde jüt, kauçuk. pamuk. buğday gibi bellibaşlı ticaret maddelerinin mebzul bulunmasıdır. Hattâ memleketimiz son günlerde oradan buğday satın almıştır. Bu genc devlete ticaret kapılanmızı açmak. cnun da bizim mahsul ve mamuilerimize aynı müsaid muameleleri yapmasını beklemek tabiî görülür. ^: >;; ^ î Maliye Nazırının son defa ifade ettiği gibi, yalnız enflasyondan korunmak gayesi değildir, aynı zamanda moral ve politik sebeblerdir. Pakistan iktisadile uğraşan yabancı müşahidler bu noktada birleşmektedirler. Bununla beraber son İngilizsf: % % Pakistan anlaşmasile, Pakistan (sterlin sahası) denen para sahasıBu yazıyı bitirmeden başladığına girmiştir. Bundan sonra Pakis mız noktaya dönerek deriz ki. zitandan bu sahaya ve bu sahadan raî fakat aynı zamanda smaî istihPakistana olacak ahşverişlerde salimize elverişli bir mahrec olmakullanılacak dövizler sahaya şamil sı njümkün olan bu memle'.itftle ikbir merkezi kliring hesabına tâbi tisad bağlarımızı her surette sıkolacaktır. Bu arada söyliyelim, laştırmakta fayda vardır. Türkiye, Hind devleti sterlin sahasına dahilyalnız bauya ihracat yapan bir dir. memleket olarak mı kalmalıdır, İngiltere başta 30 kadar dünya memleketinin geçen yıl sonunda do&u diyarlarına da ihracatta fayyaptıkları parayı değerden düşür dalar yok mudur? Bu ihracatın ayme ameliyesine devaluasyon ka rı bir manası da olacağı düşünütılmaması Pakistanın istiklâl ma lürse. sempatisini paylaştığımız bu neviyaüru ayrıca kuvvetlendirmiş genc devletle yeni ticaret imkântir. İktisadî bağımsızhğı yeni tadan ları aramakta devam etmek, yerübu genc devleti parasınm değerini mesi mümkünsüz engellere pek muhafazaya sevkeden amil, kendi çarpmıyacaktır sanırız. İki memurun vazifesine son verildi AYÂK SAĞLIĞI Düztabanlık, ayak çarpıklıklan v e diğer ayak rahatsızlıklarından korunma ve tedavi çarelerini öğreten bu eser halk için faydalı bilgiler vermektedir. 45 resim vardır. 150 kuruştur. Satış Yeri: Ahmet Halit Kitabevi Doçent Dr. Cevad Alpsoy ^ ^ Başmühendislerindfn Necati Suvar İle Fen memuru Saim Oktayın gorevlerinl fenaya kullandıkları iddiasile vazifelerıne son verttaiştir. Dünya Muallimler Birliği kongresi Hollanda'da toplanacak Dunya Muallımler Bıriiği kongresi İcra komitesı, İstanbul Muallımler Bırliğir.den Turkiyedeki meslek seçımi işınin dururr.unu sorrauştur. Dun toplanan Muallimler Birlığı Terbiye Encumeni azadan Huvıyet Beivir, Veli Orhan ve Refhan 3 S «a 2 Dedeoğlunu raporu hazırlamağa memur z etmiştir. Bıır.dan başka Turkıyede İki = > • a harb arasında genc'.erle yetişkinlerm Doğu Pakistan 46.7 ' 53.9 870 sosyal munasebetlerinde ne gibi tahav33.5 306,8 107 vuller oiduğu istizahına kaîşı da gere Baü Pakistan ken cevabın hazırİEnmasına terbiye 80,2 360,7 222 doçenti Mümtaz Turhan memur edil. mlstır. tktisadın şu ana rakamlarından anlaşılıyor ki. Pakistan daha kuBaşarı gösteren i'.'iokul rulurken normal şartlarda kurulöğretmenleri muş degildir. Memleketin parcaMilli Eğıüm Bakanlığı, 1948 49 yılı lşnriıgı iki bö'üm arasında nüfus içerisinde şehrlmizdeki ilkokullarda bajarı gosteren ögretmenleri tesbit et denkliei vok. Bengalp'deki dc?u kıs miştir. Bu ögretmenlerin tsimleri aşağı mı tekmil mpmleketin yüz ölçüsünün yüzde 15 i oldu&u halde oradedır: Ethem Tel. Gaüb Erkip, Mübeccel da vasıvpn nîifu's tpkmil niifusun Günkut. Adıle Sarı, Hamide Ülgen. beşte üçü. Bu sebebden. Pakislanı Leman Çingır, Leman Löker, Mesruıe yekpare bir iktisad nizamına kaTanyel. Macide Ürkrr.ez, Muhtar Kumral, Vehbi Erten, İhsan Konger, Ad vuşurmak icin. simdive kadar dünnan Demirtekin, Faize AyTal, Bedri vanın bir yerinde tatbik edilmpmiş Öymen. Kâmıl Bingol. Perıhan Onjan, tedHrlere. cörülmemiş veni iktiSuad Şengezer, Sabıha Koşan, Ali Or s?dî tretmanl=ıra lüzum vardır. taç, Nureddin Sezerkan, Talât Goksel. Bıınlpn bulmak ve yapmak icab edecektir. Münakaşalı ilmî toplantı Türk Sosyoioji Ccmtyetinin ilk mu BEstsnrvs? mü?teMik ve verimnakaşalı llmi toplanüsı bugun saat siz olan doğu Pakistanla. müstahsil İS de Beyoğlu Halkevi salonunda yapı ve verimli olan batı Pakistan aralacaktır. Toplantıda, Yuksek Ticaret Okulu, Hukuk hocası ovukat Reşad Eindaki esaslı iktisadî farktan başKaynar, «Medenî kanunumuz ve içti ka. bir de askerî fark var. Batı maî realite» mevzuunda komjşacaktır. Pakistanın askerliğe istidadı meşhurdur. Fatihin heykeli için anket Pakistanın en başta gelen istihsal açıhyor macldeleri pamuk, jüt, deri. buğday, tstanbulun 500 üncü Fetih Yjlını Kutlama Demeği dün Vali ve Bele pirinc ve çaydır. Yalnız jütten gediye Reisinin başkanhğında toplanarak çen 1949 vılınia Pakistana 1 milyar Fatlh heykelınin dikileceği yer üzerin rupilik dö^z girmiştir. (1 rupi 0,3 de muzakerelerde bulunmuş v e geniş dolar). Buna ragmen, dünyanın bir anket açılması kararlaştırılmıştır. •hirinci jüt istihsal memleketi olan Mareşal için yapılacak toplantı Pakistanda tek jüt işliyecek fabrika olmaması hayret verici değiı tehir edildi Dün Eminönü Halkevır.de Mareşal midir? Jüt fabrikalannın hepsi için bir toplantı tertib edilmişti. Gö. Hind devletindedir. Pakistan jüt rulen lüzum üzerine bu toplantı tehir vermezse bu fabrikalar boş duruedilnr.iştir. yor. Nitekim bugün bu sebebden Banguoğlu Zonguldağa gitti iki devlet arasında gerginlik varMilli Eğitlm Bakanı Dr. Tahsin dır. . . Banguoğlu dün Zonguldağa hareket Maden zenginliğine gelince. Paetmiştir. Bakar.. burada bir gün kalkistan madenden yana fakirdir. dıktsn sonra Ankarava geçeceMir. Fakat petrol yılda 20 milyon galon Şehir Dram Ti.vatrosu da kadar çıkıyor. (7 galon 1 ton). Son turneye çıkıyor Şehir Komedi Tiyatrosu gibi Dram yıllarda İngiliz İran petrol şirketi Tiyatrosu da bu yıl turneye çıkmakta Pakistanda yeni petrol aramalan dır, Dram Tiy ıtrosu sanatkârları 1 yapmış, bir kaç milyon sterlin dökmayıs pazartesl günü İstanbuldan tükten sonra, aramadan vazgeçmişKonyaya hareket edecekler, Adana, tir. Kömür Pakistanda var .Hattâ Mersin. Kayseri. Sıvas. Samsun ve Z&nguldakta tems Her vereceklerdir. Bu mevcud zuhurat 160 milyon ton şehırlerde Koca Bebek. Tebeşir Dairesi, kadar tahmin ediliyor. (Bizim ZonBir Komiser geldi, Katil. Aşk Uyu guldak yatakları 500 milyon ton maz ve Karfmhk adlı eserler cynana tahmin edilmektedir). Yıllık istihcaktır. sal ise yarım milyon ton kadar. Bir deniz kazası (Bizde 4 milyon ton). Pakistanın Erdek limanına bağlı Ender motörü kömür sarfiyatı istihsalinden fazdun Halicde bir sandala çarparak ba ladır, yani kömür ithal etmesi bir tırmıstır. Sandalda bulunan 5 kişi îarurettir. deme düşmiisse de kurtirılmıstır. Modern devletlerin iktisad kalEroin imalâtçısı M. Soysal kınrr.a vasıtalarının bir ehcmmihapse mahkum oldu Br'a'ta eroin imalâthanesi işletlrker. yetlisi de su kuvvjtleridir. Pakis?; ıta tarîfından yakalanan Mehmed tanın kuzeyinde Punjabda su kuvSolyalla, kendlsine suc artaklığı ettiğ: •etleri var, fakat bunlar son aniddia olunan kardeşi Hüsnu Soysala aid laşmclarla Hindistana geçmiştir. duruşma Asliye 5 inci Ceza mahkemeYukarıda kısalanan iktisad durusinde sona ermîştir. Verllen karara gdre, Mehmed Soysal munda olan Pakistanın devlet bütsuçu sabit görülerek 2 sene hnpse ve çesine bir göz atılırsa. kalkınmanm 9072 lira para COZPSI ödemeğe mah tazvikı altında vsrgi iradlarmın kum edilmiştir. Mehned ayrıca 4 sene aıttığı, müdafafnm zorile de askermüddetle Bafrsya sürgun edilccektir. Mehmedin kardeşi Hüsnü Soysal. FIIÇV !ık rriasraflarının kabardığı görü; lür. Nitekim: sabit olmiiığından beraet etm =tir. Pakistan hür olalı 3 yıl oluyor. Yeni Vir idare teşkilâtı kurduktan. hâlâ devam eden iç nüfus hareketlerini bir derece duruldurduktan sonra yekpare bir devlet olmağa çalışan bu memleketin son yıllarda manzarası, iktisad siyasetini kendi insanlarile yürütebilen ziraati geniş ba§ımsu bir memleket manzarasıdır. Bu memleket yanıbaşmdaki Hindistan gibi Delhide eskiden kurulmuş hazır bir idare mirasına konmuş degildir. Tekmil idare cihazlarmı yeniden kendi kurmak zorunda kalmıştır. Bunun ne kadar güç olduğu şuradan da anlaşıhr ki, memleket (Doğui ve (BatO olarak iki parçaya aynlmıştır. 1000 mil mesafe ile birbirinden ayrı düşen bu parçalardan birinin nüfus kesafeti aşaeıda görüldüğü eibi ötekinden sekiz misli fazladır: Holanda dünya haritasından silinmek tehlikesinde! Holandanın umumiyetle deniz seviyesinden aşağıda bir memleket olduğunu hepimiz biliriz. Fakat bilmediğimiz bir şey vardır ki o da, bu seviyenin her yüz yılda bir 18 santim daha alçaldığıdır. Şimal Batı Avrupada sekiz milyon nüfuslu şirin bir memleket olan Holanda diğer isimlerile Felemenk veya Nederlandarazisinden büyük bir kısmının denlzden aşağıda olmasından şim diye kadar pek zarar görmemıştir, dıyebiliriz. Fakat, bu seviyenin asırdan asra yirmi santime yakın bir şekilde alçalması memleketin istikbalıni, hattâ mevcudiyetini ciddî bir tehlike altında tutmaktadır ve bu tehlike bilhassa son senelerde çok artmıştır. Holandanın bütün arazisinden yalnız "^38 i deniz seviyesinden aşağıdadır. Denizin çukur yerlere korkunç bir şekilde boşanmasma mâni olmak için, bu araz; kalın sedlerle kuşatılmışt;r. Fakat Holandalılar, bir taraftan baş ları üzerinden suların boşanrrns) tehlikesi altında yaşarlarken jir yandan da ayakları altındakı toprakların kayması tehlikesile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Hakikaten, Holanda insan gücünün tabiate karşı mücadelesinde en büyük bir zafer âbidesı olarak gösterilebilir. Fakat bu mücadele daha ne zamana kadar devam edecek ve bir nevi âbide olarak dıkilen sedler daha ne kadar yükseltileb.lecektir? Bu sual üzerinde düşünülünce alınların endişeyle kırışmamasına imkân yoktur. Senelerdenberi, toprak çöktükçe sedlerin yüksekliğini arttır.an Felemenkli mü hendisler, önümüzdeki yıllarda : bu işe devam etmen n artık mümkün olamıyacağına kanaat getirmişlerdir. Çünkü çöken bir arazi üzerinde denze karşı koyacak sedlerin de bir yükseklik haddi vardır ve bu hadde maalesef çoktan erişilmiştir. Bundan sonra denizi tutan sed leri daha fazla yükseltmek kabil olmadığına göre, memleket: Okyanusun dalgalarına teslim etmek zarureti mi hasıl olacaktır? Bu sual de müsbet cevab vsrilebilecek mahiyette değildir. Esasen, son senelerde birbirini takib eden büyük sel basma hâdiseleri bu acı hakikatin sesini gittikçe daha şiddetli bir şekilde duyurmaktadır. Holandanın deniz seviyesinden aşağı bulunan kısımları, memleketin en zengin ve münbit bölgelerini teşkil eder. Onun için memleket halkınm, su baskınına uğramak tehlikesinde olan araziyi terkedip diğer bölgelere hicret etmesi Holandayı felâketten kurtaracak bir çare değ'ldir. Esasen, denizin sık sık bastıfı topraklar artık münbitliğini kay betmekte ve mahsul her sene biraz daha kıt olmaktadır. Eskiden Holandanın en bereketli v* verimli yerleri olan geniş bölgeler bugün birer tuzlu göl veya bataklık haline gelmiştir. Bu arada 1933 te feci bir su baskınına uğrayan Zuiderzee bölgesi ziraat bakımından harab olmuştur Su baskını tehhkesine karşı çekilen sedlerden başka, suları çekmek üzere tesis edilen tulumba istasyonları da artık bu işi başaramaz bir duruma düşmüştür. Talihin acı cilvelerinden biri olarak, Holanda su içinde boğulmak tehlikesinde bulunmasına rağmen susuzluktan da ıstırab çekmektedir. Hakikaten, memle keti tuzlu deniz suları kapladıkça tatlı sular azalmaktadır. Bugüa Holandanın Lahey ve Amsterdam gibi büyük şehirlerinde hükumet su tevziatuu vesika usulüne bağlamıstır. Diğer taraftan, deniz sularının tuzladığı araziyi, ziraate elverişb bir vaziyete getirebilmek için, tatlı sularla sulama işi gittikçe zorlaşmaktadır. Eskiden bu is kanallarla görülürdü. Fakat arazi çöküp deniz yükseldikçe D U kanallar da tuzlu sularla karışmaktadır. Holanda hükumeti, bu vaziyetı Önleyebilmek için, büyük bir tegebbüse girişmiş, denize doğru 30 kilometre uzanan muazzam bir dalgakıran yapmıştır. Bu suretle Okyanus dalgalarının önü kesıldiği gibi buradan etrafa nakledilen tatlı su ile de civardaki arazi sulanmaktadır. Fakat bu çare de kat'i bir deva teşkil etmekten çok uzaktır. Zira deniz suları memleketin içine doğru sokuldukça sulama istasyonlarını daha aerılere çekmek mecburiyeti hasıl olmaktadır. Dere ve kuyulara tuzlu su kanşmasının diğer kötü bir neticesi de bu suretle meydana gelen sıvrisineklerdir. Bu yüzden Holandada sıtma vak'aları çoğalmış ve bilhassa, baştanbaşa kanallarla kaplı olan Amsterdamda hastalık tehlikeli bir salgın halini almıştır. Holandanın deniz seviyesinden aşağıda olan böleeleri su sathından asgari 6,90, azamî 7.70 metre çukurdadır. Bu, hayli tehlikelbir çukurluktur ve muhtelif yerlerdeki sedlerin birdenbire çöktüğü tasavvur olunursa de.ıizin bu memleketi ne korkunç bir hücumla işgal edeceği kolayca tanmin edilebilir. Bu korkur.c tasavvur bir çok Holandalılar ıc:n artık sadece bir farazıye olmaktan çıkm:ş. âdeta kâbus şeklini almıştır. Bu arada ziraatle uğraşan bir çok aılelsri 'kendilerine daha büyük emniyst vadeden topraklara, meselâ Fran saya, Amerikaya göç etmeğe başlamışlardır. (İvmges'dan) MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK HATIRA N Ü S H A S I HÂFT ( F İ A T I 35 Mecmuasınm Mareşala tahsis ettiği hususi niishası BUGÜN ÇIKTI! K U R U Ş T U R ) «Tarsus» bugün geliyor Tüccar Demeği adına Akdenizda turistık sefere çıkmış olan Tarsus vapuru bugun saat 14 de lımanınuza gelecektir. Limanda kılavuzluk ücreti kaldınldı 2S34 sayılı kanun ile kabul edılmi? olan istanbul limanmdaki turıst gemilerinden ahnmaka olan kılavuzluk uc. reti kaldırılmıştır. Bundan sonra limana gelecek olan gemüer bu parada.ı muaf tuhılacaklardır. Karadeniz hattına ilâve posta kondu Karadenize yapılmakta olan munzarn vapur seferleri yolcuların llıtiya. cını karşıhyarr.amaktadır. idare, bu yüzden Necat Şileplni İlâve posta olarak bu hatta tahsis etmiştir. Şilep bugün Trabzona hareket edecektir. 5 kuruşluk köfte yüzünden işlenen cinayet E\\elki akşam Tophanede btr kBftecinln öldurülmesile neücelenen cinayet etrafındaki tahkikata Savcı muavinlennden Fehmi tarafından devam edilmektedir. 5 kuruşluk kBfte yüzünden arkadası Osmanı. bıjaklıyarak öldüren tsmfti! de yaralı olduğundan Beyoğlu hastanesinde tedavi altında bulundurulmakUdır. Dün hastanede sorguya çekilen katil, maktül Osmanın kendisine bıçakla hücum ettiğlrü, nefsini müdafaa zaruretinde kalarak onu öldürdüğünü söylemlştlr. Ülkii Delmanm konseri Budapeşte radyosunun eski solistlerinden degerll vlyolonist Ülkü Delman taraiından 24 nisan pazartesi g'jnü saat 13.40 da İstanbul radyosunda Statzer refakatıle bir sonat konseri verilecektir. Radyoda konser Lyrlque Soprano Sabahat Akyol ayın 20 slnde İstanbul radyosunda bir konverecektir. Ferdi Statzer'in piyano İle refakat edeceği bu konserin programında Schubert, Schuman, R. Strauss. Mozart ve Debussy'den seçme parçalaj vardır. HAZRETI ALI E ÖGÜTLERİ Yazan: ZlYA ŞAKİR Umumî Sıtı; yeri Sabusızlıkla : istanbul Maarif Kitaphanesi Beklenen Muazzam bir Spor Filmi Bugün mafcıel«rden itibaren İ s t a n b u l Bugün suareden itibaren B e y o ğ l u ŞARK ve ÇEMBERLİTAŞ S i n e m a l a r ı n d a Mubarek Regaib gecesi 2021 nisan 1950 ve 23 Recebişerif 1369 tarihme m.ısadif pcrşembe akşamı (cuma gocesi) mübarek leylei RegJib olduğu İstsnbul Muftülüğunden Uân olunmuştur. RECEB 1 ÇARŞAMB.3 1 : UNESCO HAKKINDA PROFESÖR TROMP'un KONFERÂNSI UNESCO'nun müsbet ve tabil bilimler kısmı Ortaşark müşaviri profesör Trorap tarafından 20 Nisan 1950 Rerşembe günü saat 17 de Beyazıdda Hukuk Fakültesinin ek binasınİaki 6 numaralı dershanede «UNESCO'nun mahiyeü, g^yeleri ve bilhassa tabiî bilimler alanında basardığı işler» mevzulu bir konferans verilecektir. Türkçeye tercüme edilecek olan bu konferanı« herke* gelebüir. Pakistanın bütçesi 1948 1949 Vergi perirleri 1.737 5.543 ; Dem ijolu ve posta ge'.iri 20.010 3.305 BEşka gelüler 532 1.678 4.279 "ll.l26 1948 1949 Müdafaa masrafları 3.424 4.722 Demiryolu, posta masrafları 2.215 3.790 Baska masraflsr 981 2.608 6.620 11.120 Bu rakamlar Lakh hesabiledir. Eir Lakh 7.500 sterlindir. Pakistan son zamanda 10 yıllık Stockholm Dünya Greko Romen Güreş Şampiyonasmın yerinde sesli olarak çekilen 3000 metrelik Türkçe sözlü filmi Bu filmrle güreşçilerimizin Emirgân kampındald hazırlıklan, Hamiyet Yücesesin kamptaki konseri, gidiş seyahatler ve STOCKHOLHfdaki müsabakaların bütün ^afhaları tesbit edibnişfir. Yerlerinizi evvelden tedarik ediniz. • • • ^ • H ^ H ^ H a i ^ H İ ^ H SESFİLM CÜMHURİYET Niishası 10 kuruştur Harlc Abone şeraiti Turklye içıo lç;n 31r ayhk 3»0 Kr 600 If Üç ayhk 800 • 1600 • Altı ayhk 1500 . 2900 • Senelik İ860 • 5400 • D I K K A T razetemi2e rjöndeTiten *I;TU(C V€ yaz*.Ji nefredilsm, edümesin ladt olunmoı îianlaıtian mesullyat kabul edilm«s. I O V £. C C JJ s m •> M 6.15 13.13 17.00' 9.53 21.30 4.26 ) 10.23 5.22 9.08 12.00 1.38 8.34 | 1 a Okulumuzda çiftçiler, tavuk yetiştiricileri ve diğer isteklilere mahsus olmak üzere 24/4/950 tarihinde bır tavukçuluk kursu açılacaktır. IS'5'1950 tarihine kadar devam edecek olan bu kursa kaydedilmek ve kursa hakkında bilgi edinmek istijfcnleria doğrudan doğruya veya telefonla Halkalıdaki okula veya İstanbul Ziraat Müdürlıigüne başvurmaltn ilân plunur. (4848) İstanbul Ziraat Okulu Müdürliiğünden ndl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle