Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Mart 1950 Sam'at Balıisl<ri~) Yeni resim Eski resim üstadları tabiatı kopya etmekle iktifa ederlerdi. Tabiatta mevcud şekillerin suretleri evvelâ siyah ve beyazla (yani ısık ve gölge Ue) çizüir. sonra da bunlar tabiatta görülen renklere boyanırdı. Bu resimlere daha sonraları edebiyat, dram, sembolizm, santimantalizm, tezyinatçüık ve fotoğrafik realizm kaUİdı. Resim münskkidleri eserin öz ve estetik değerini değil, resme yabancı ilâvelerden ibaret teferrüatı itibar nazarına alarak bir kıymet biçerlerdi. Ne var ki velev eski, velev yeni bütün resim sanatkârlarının gayesi resim sanatını resimle münasebeti olmıyan bu ölü yüklerden kurtarmak ve resmi musiki Vadar saf ve yalın bir sanat yani mücerred resim haltoe koymaktı. İşte bundan dolayıdır ki son zamanlarda resimde renkler, musikideki nota ve sesler gibi bu plâstik sanatın iptidal maddeleri olarak kullanıldı. Nasıl ki musiki seslerle estetik heyecana ve aşkla zihnl sevince yükseliyorsa, resim de renk lerle ayıu gayeye varmağa calısu. Musiki kendisinl çoktan tabiatın rnukallidi durumundan meselâ kemanla kuzu melemesi veyahud piyano ile çan ve çıngırak taklidr lerinden kurtarnuş v« yaradılışın mukallldi değil, onun tercümaru olmustur, resim de günütnüxde renkle o mevlde ulasmıs bulunuyor. Yalnız, gttzel sanatiarda yapılagelinmis estetik ihtilâllerin hiçbiri resimdeki üerleme ve yenilenme hareketleri kadar düşmanlığa, garazkârlığa, istihfafa, satasıcüık ve tefc koyuculuğa uğramıs değildir. Buna sebeb, esiinin yeni sanata inkılâbının, durgun bir yaz gecesl ap&nsızın kopan bir kıvunet kadar beklenroedik olmasındandır. On dokuzuncu asrın ilk yarısının klâsik ressamlan David, İngres, Gros ve Gerard eski an'anelerin devamı ile uğraşırken birdenbire Delacrois, Coubert, ve Daumier gibi resim <Samson> ltrı resmin mlbedine sökün ederek müesses ölçülerin dayanagı olan asırdide «ütunlara tekrneler savurmağa koyulmuşlar ve onları toz toprak halinde eski üstadlann kulaklarından asağı yerlere paldır küldür sermişlerdir. Sanâtm o zamanın telâkkisine göre anarşistleri, ölürlerken, herhangi bir güzel sanatlar şubesi tarihinln en derin ve mânalı değişikliğini tahakkuk ettirmiş olduklarından bihaber idi ler. Bu büyük inkılabcılar açtıkları yeni yolun ne kadar uzağa varacağını hiç de tahmin edememişlerdi.. O zamanın münekkidleri bu inkılâbın karşısında, «rezalet!» diye kıyametler kopardılar. Değişikllğin azametini onlar idrak edinceye kadar, sanatkarlar paletlerinl bırakıp armud toplıyacak değillerdi ya. Münekkidler Delacrouc'a akıl erdiredursun, fırçaıını kapan »anatkâr Üsküdan aşıyordu. Resim Delacrobc'dan sonra geçirdiği safhsları sayacak d«ğiliz. Yalnız, şu unutulmarhalı ki her sanatın kudreti hayatın yaratıcı kudret ve hızının tâ kendisidir. Hiç bir plâstik şekil vezinsiz mevcud olamaz. (Vezinden kasdedilen, sathî ve üstünkörü bir âhenk değil. varlığın derininde med ve cezir hılinde düzen verici olan vezindir). Bu verin hareket halinde olan bir tenasüptür. Gerek hayatta ols'in, gerek sanatta olsun her şekil ancak bu esas üzerine vücud bulur. Bugün resmin artık tabiattan alınma bir mev ruu yoktur. Yaradıhşın ajaci, Insanı, dağı ve ta?ı gibi resim de yaradılışın müstakil ve mücerred bir konusudur. Dış konuyu tasfiye îtmekte ilk adımı atan Cezanne oldu. Son adımları ise Picasso atmaktadır. Bu gayret eski ressamlarda tamamen yok değildi. Resmettiklerl insan gövdelerini olsun, tabiat manzaralarını olsun. yaratmak istediklîri duyguya göre değiştirip düıeniiyorlardı. Fakat tabiî sekiller vasltasile heyecan yaratmak an'anesi öylesine kökleşmiş bulunuyordu ki hiçbirinde dış realiteleri bir çırpıda hazfetmek cesareti yoktu. Bu yoldaki davranı^ta Türk resim sanatkârları kendi zamanlarile atbaşı ilerlemektedirler. Onların bu gayretini Avrupa da takdir etmektedir. Ne var ki bu gayrtflerine nisbetle kendi yurdlarında sağladıkları rağbet hemen hemen hiçtir. Aşağıda bir Türk ressamı Fahrünnisa Zeid'in Avrupa basın âlemi ve kültür muhitleri tarafından takdirle nasıl karşılandığı ve yurdunu nasıl temsil ettiğini gösteren bazı parçalar dercediyoruz: Fahrünnisa, yurdumuzda teşhir ettiği eserlerinin gördüğü muvaffakıyetle kalmamış, İngilterede, Pariste ve halen NewYork'ta şayanı takdir neticeler almış ve muvaffakıyetten muvaffakıyete ulasmaktadır. Kendisini tebrik ederiz. . SŞK Andre" Malraux'un yazdığı «Güzel Sanatlar Psikolojisi» adlı eserinde, dekadan bir devre mensub sanatkarlar kurtuluslarını, bazan ilk ve iptidaî sanat kaynaklanna avdetle sağlıyabildiklerini anlaür. Fahrünnisa Zeid de parlak ve apaydm eserlerinde, tevarüs etmiş olduğu bir iç duygunun tes~t ile ilk sanat şekillerine dönmüştür. • Andre Maurois * * * Atavik hatıraları dolayısiledir ki bu kadın bunca Jcolaylık ve tabiilikle ve bu kadar mücerred ,bir dille kendisini ifadeye muktedir oluyor. Onda yaradılıs insiyakî olarak tam veznini bulmaktadır. Sanatının, düjünce ve duygu ımüzacından tahassül eden özü raukadderat kadar muhakkak her eserinde teıahür etmektedir. Her eseri onu varlığa ^etiren ıztırann damgasını tajımaktadır. Sanatkâr kâlnata gönül kulağını açık bulundurmaktadır. Onun do&ujtan hasreti, iraderi, ve nortaljisi resim ibarelerüe iöylemek değil, fakat hayata nüfuz etmektir. Şairane bir tavırdır bu! îjte bundan dolayıdır kl Fahrünniıa Zeidin resimleri bu kadar düfündürücü ve insanı derinden derine kanstıncı bir vasıf tajımaktadır. Ona göre resim, yaradıbşın özunde gizli olan kozmilt kudretlere insanı kanştmp ula;tıran bir vasıtadır. Dora Ouvaliev (Art News) Ehaberleri İnşaat malzemesi fiatleri Bu malzcmeyî gümrük resminden muaf tutan kanun fiatlan çok düşürecek İnşaat malzemesinin gümrük resminden muafiyetini esas tutan kanun tasarısı kabul edildiği takdirde, bundan sonra ithal olunacak inşaat malzemesinde büyük bir ucuzluk görülecektir. Bilindiği gibi bu hususta hazırlanan bir kanun tasansı Meclise verilmiftir. Bugün en mühim inşaat malzemesinden birini teşkil eden demir ve çelik çubuklarının 100 kilosundan 269 kuruş gümrük resmi alınmaktadır. Keza 525 tarife pozisyonuna giren 6 M. M. den yukarı kalınlıktaki dökme borulann 100 kilosundan 385 kuruş, demir ve çelikten 770 kurus, daha kalınlanndan 17.97 lira gümrük resmi alınmaktadır. Ahşab inşaat malzemesinden alınmakta olan gümrük resmi de oldukça fazladır. Köknar ve çam gibi ağaçtan yapılmış olan inşaata yarayan ağac, tahtadan (100 kilosundan) 38 5 lira gümrük resmi tahsil olunur. Bütün bu macklelerde gümrük muaflığı kabul edilirse inşaat malzemesi fiatlannda en az yüzde 2025 nisbetinde bir ucuzlama hasıl olacaktır. Pek tabüdir ki bu hal memlekette inşaatı teşvik edecek ve mesken buhranma da kısmen bir çare bulunmuş olacaktır. Esasen son günlerde yabancı mem leketlerde inşaat malzemesi fiatlarının son derece düştüğü anlaşılmaktadır. Serbest ticaret rejiminın başlamasından sonra ithslât fiatının daha fazla düşeceği anlaşılmaktadır. GÖRÜŞLER DÜŞÜNCELER İHEM NALINA MIHINA Okuyucu diyor ki.» ugün sütunumu sziz okuyuculanından aldığmı mektublavdan fikiılerine az çok iştirak ettiklerime tahsis ediyorurn. Londrada resimleri yazılarından daha çok bir gündelik gazete çıkar; küçük memurlar ve okumağa vakti olmıyan genc kızlarla aşçı, hizmetçi, kapıcı sınıfında bulunanlar onu alırlar, resimlerine bakarlar ve atarlar. Daily Minor adındaki bu gazetenin havadisleri çok basit, fakat basit olduğu kadar okuyanı eğlendirecelt şeylerdir. Tabii bu havadislerin bir çoğu doğru çıkmaz.. Fakat resimlerine itimad olunabilir. Günün vak'alannı resimle tesbit etmek onun başlıca hüneridir. İşte bu gazetenin yazdığına göre meşhur bir akıl hastalıkları mütehassısı, bir çok insanların kendi yüzlerini görmeğe tahammül edemediklerini iddia etmektedir. Kendi yüzünü görmekten çekinmek maddî çirkinlikten olmayıp da günahların verdiği manevî çirkinlikten ileri geîseydi ne kadar insanlar iğri yoldan doğru yola dönmeğe meebur olacaklardı; yazık ki günahlarının yüze vuran çirkinliğini farkedenler pek azdır. Daha güzel, daha cazib görünmek için kadınların ezeldenberi yüzlerini değiştirmek için türlü yollar aradıklarım ve araya caklarını bir tarafa bırakalım; bü tün insanlar arasında müptelâ oldukları aşağılık hissine galebe çalmak için müteazzım ve sert bir çehre gösteren bir maske isteyenler de bulunduğunu o akıl mütehassısı söylüyor. Bu akıl hekiminin de arada sırada böyle bir maskeye ihtiyacı olacak ki bu maske işi ile pek ciddl surette meşgul olmustur. Maamafih çunu da söyleyeyim ki eğer bu fıkrayı yalnız o resimli gazete yazmış olsaydı pek ehemmiyet vermezdim; halbuki Londranın en meşhur ve en ağırbaşh gazetesi The Times diyor ki: «Artık bu maskeler herkesin tedarik edebileceği bir meta olmujtur. Son derece ince bir kauçuktan yapılan maskeleri his ve fikirlerini yüzleri kolayhkla ifşa edenlerle saf bir halka masum bir yüz göstermek isteyenler alıp kullanabileceklerdir.» The Times'in bu sözlerine bakılırsa maske, halk avcılığında kullanılacak en müessir bir silâh olacaktır. Maskeler, gene tngiliz gazetelerinin bildirdiğine göre, Amerikantn Connecticut eyaletinde bir ticarethane tarafından yaptırılarak satılığa çıkarılmıştır. Filhakika böyle maskelerin pek ziyade işe yaradığı haller, bir kısım insanlar için, sık sık vâki olabilir. Evvelâ hekimler ümıdsiz hastalar karşısında iyimser bir çehre göstermek için eğer bir artist kolaylığile yüzlerini kendi kendilerine değiştiremezlerse böyle bir maskeden çok istifade edebilirler. Asıl «hünerin, içinden kan ağlarken gülebilmek» olduğunu hep biliriz. Herkes bunu hekim gibi, hasta gibi tecrübe etmiştir. Bundan başka hususi hayatta öyle günler olur ki içinizi dolduran elem, yüzünüzün çizgilerinden fışkınr; halbuki siz o gün herkesin yanında gülmeğe mecbursunuzdur. İşte o vakit maskeye ihtiyacınız âşikâr olur. Yahud can sıkıcı uzun bir nutuk veyahud gayet ağır bir musiki dinlerken iç sıkmtınız yüzünüze vurur. O sıkıntılı yüzü örtmek için gene bir maskenin lutfuna muhtac olursunuz. Garb dillerinde «Poker yüzü» diye bir tâbir vardır. Bu yüzü eğer hilkat ona bahşetmemiş ise herkes takınmağa kadir olamaz. Halbuki söylendiğine göre büyük kumarbazlar, karşısındakinin yüzünden elindeki kâğıdları anlıyor. îşte elindekini karşısındakine bildirmiyecek yüzü size bu maskeler temin edecektir. Sun'l maskeyi bulamıyanların, tabiî maskeyi en çok kullandıkları iki hali hatırlatırsam maskenin vücudünü kolaylıkla isbat edebilirim: Meselft bir operette, yahud komik bir oyunda sizi eğlendirmek için neşeli bir yüz göstermeğe mecbur olan ve fakat şahsî bir sebebden içi kan ağlayan veyahud günlerdenberi tekrar ettiği rolünden bıkan bir artisti kuliste karşılayımz. Onun yüzünden o neşe maskesinih nasıl birdenbire arzın cazibesine tutulmuş bir taş gibi yere düştüğünü görürsünüz. Sonra geliniz hep beraber itiraf edelim: İştirak ettiğimiz bazı cenaze merasiminde defni müteakıb o elemli sahneden çekilir çekilmez hanğimizin yüzü değişmez. Fakat bunlar hep ârızî hallerdir. Asıl bu maskelere en çok ihtiyacı olan hiç şüphesiz siyasetçiler ve idarecilerdir. Yüksek bir mevkie gelen bir idareci manasız, çirkin veyahud karakterinin za'fını gösterir bir çehre ile insanların karşısına çıkarsa onların üzerinde umduğu tesiri yapamıyacağını, eğer zeki bir şahsiyet ise, derhal anlar ve yüz çizgilerinin za'fı bir kat daha artar. İngiliz gazetelerinin verdiği şu havadis doğru ise idare mevkiinde bulunanların türlü türlü çehre ifadelerini temin edecek maskeleri eli altında bulundurmalan ne kadar faydalı olur. Siyasetçilere gelince, onların böyle maskeli yüzlere ihtiyaçları daha derindir. Yüksekten atan bir'siyasî hatib, mütevazı b:r yüzle hitabet kürsüsüne çıkarsa sözlerinin tesiri yarıdan yarıya azalır. Vâkıa mütevazı bir yüzün daha çok. tesir yapacağuu iddia MASKELER A. ADNAN ADIVAR edenler de vardır. Fakat inanmayınız? Sert gözler ve çatılmış kaşlarla söylenen sözler bittabi sözlerde mana olmak şartilehalka daha kolay tesir ediyor Onun iç:n masum bakışlarını değiştiremiyenler bu mahud maskelerden bir kaç türlüsünü tedarik etmelidirler. Koyu bir siyaset:n derinliklerine dalmış bazı insanlar vardır, asıl maksadlarım sizden öyle saklarlar ki, içlerinde işleyen yalan dolan tezgâhlarının seslerini duymak değil, vücudünden bile şüphe edemezsiniz. Çünkü ağızlarından bal gibi tatlı sözler akar ve bu tatlılık içinde bağırlarındaki riyanın baldıran gibi acı lezzetini duymazsınız. Hislerini ve maksadlarını saklamak hususunda bu mükemmeliyet derecesine vâsıl olanlar vâkıa pek nadirdir. Demek oluyor ki tekniğin bir lutfile şu maske sayesinde o mükemmeliyete herkes erişebilecektir. Diğer taraftan idealize ettikleri ve hattâ ilâhilestirdikIeri büyüklerinin çehresini tal;lidde bir muvaffakıyet âmili görenlcr, insana büyüklerinin yüzünü iare edecek ısmarlama mas ke*ler elde etseler aktörler gibi yüz ve tavır takınmak için, belki ayna karşısında saatlarce kendilerini zorlamak zahmetinden kurtulmuş olacaklardır. Diplomatların maskeli yüze ihtîyacları da hiç ehemnıiyetsiz bir derecede değildir. Lausanne sulhundan evvel diplomatlar âleminde çahşmağa mecbur olduğum kısa bir zaman içinde sun'î maskesiz fakat yüzüne tabiî maske geçirmeğe uğraşan diplomatları şimdi hatırhyorum. Birbirimizden karşılıklı hoşlandığımız bir diplomat bazı beni görmeğe gelirken yüzünü zorla değiştirir, sert bir çehre takınırdı. Bir gün bu sert çehrenin sun'i bir maske olduğunu farkettim ve yüzüne karşı gülüverdim. Maske derhal düştü ve sert sözlerle benden istihsal etmek ümidile geldiği arzularını elde edemeden kahvemi içti ve gülerek çıktı gitti. Eğeı o zaman şu maske icad edilmiş olsaydı bu merhum diplomatın da yüzünü maske ile örtüp öyle yanıma geleceğinde asla şüphe yoktu. Fakat şimdı îngiliz gazetelçrinin verdiği bu maske haberini tamamen asılsız bir havadis, nisandan evvel uydurulmuş bir nisan oyunu, bir fantezi sayalım ve düşünelim: Acaba insanların daimî maskesiz gezdiklerini iddia edebilir miyiz? Herkesin bir maskesi vardı; çünkü hayatın bir maskesi vardır. Hattâ Öyle zannediyorum ki bu maske bazı hayvanlarda bile bulunur. Yalnız onların maskesi bizimkilerden daha tabiî, daha şeffaf olduğu için farkedilmeleri daha güçtür Böyle bir ihtimali hayal içinde düşünüp masallar yazan La Fontaine'i bir tarafa bırakalım; insana en yakın yaşayan köpek, at gibi hayvanların yüzlerinde zaman zaman görülen hareketlerle çehrelerinin değişmesi bir nevi maske oyunu değil midir? Ziya Paşa bunu, Kara ay! Â nkaradan «eski bir okuyucunuz» ^ ^ imzalı mektubda «size kanmıa dokunan bir hususu bildirmekten kendimi alamıyoıum. başlangiciie şbyle deniliyor: Sağır, Dilsiz ve Körleri Koruraa Cemiyetinin matbu bir kâğıdını gördüm. Bu cemiyet şüphesiz ki faydalı ve lüzumlu bir kunımdur. Şu veya bu suretle amacını tahakkuk ettirmeğe ve gelir temin eylemeğe de hakkı vardır. Ancak asla hakkı olmıyan bir cihet varsa, o da, asırlardanberl milli birli. imize, şan ve şerefimize, Türklük ve hattâ Müslümanlığımıza remzolmuş ve kâh beyaz, kâh kırmızı ve kâh yeşil renklerle resmi ve yarı resmî müesseselerimize alem olan ve bayragımızın hllâlinl teskil eden «Ay» ın karartılmasına ve ^kara ay" çekline sokulmasına böyle bir cemiyetin asla hakkı ve selahiyeti olamıyacag<dır. Hiç aüphe etmem kl. mütareke »enelerinln İzmir işgali sıralarında milli rr.ukavemet hareketleri tarafından çıkarılan rozetlerde bulunduğu üzere ve 0 kara günlerl hatırlatan bu «kara ay» lsminl siz de benim gibi manasız ve yersiz bulacaksır.ızdır > } • •* «Sergiye »yak uçlanma basarak girdim, ve kendimi apaıuızın binbir gece masallarının ortasmda sandım. Burada mücerred sanat meseleleri çtldırtıcı bir tezlikle ve bilhassa gua resimlerde tamamen şahsa hâs bir (iddetle hal ve fasl edilmif olduğunu gördüm.» Charles Estienne (Combat) *** Bu şarklı prenses Fahrünnisa Zeid buraya bir prenses olarak değil, sadece sanatının bir üstadı olarak gclmiştir. Onun tuvalleri gözlere sonsu» bir zevk bah«etmektedirler. Londranm loş havası kendisinin ışık hulyalarına mâni teşkil etmektedir. Paris Presse l'Intranslgeant * • • Prenses Fahrünnisa Zeldin resimleri Allendyde Colette idi. Allah için itiraf etmeli, prensesin resimleri hakikaten de büyüleyici. Dogunun tezylni azameti, ve İslâmiyetin an'anevl tecrldciliği mecazda en mutaassıb olan ressamların cesaretini kıracak bir kolayhk ve „ leadiliğifldenlikjyı kj|ynayıp canlaıuyor. Frank Elgar (Carrepour) • • * Fahrünnisa Zeid, retimlcrinin tezyinl mücerredliğine, mernleketi Türklyey» aid bir vezin v« »|»k getlrmii bulunuyor. Eaerlerinde akla, aid, anlaşılacak bir |ey yoK, insanm kendisini onun fiddetli renk şelâlesine bırakması elveriyor. İnsan kendisini başka bir âlemde buluyor. (Le Matin) Fahrünnisa Zeid, mücerred resme kademe kademe, merhale merhale istihale etmiştir. Bidayette rengârenk elbiseler giymiş bir kalabalığuı resmlni yaparken, sonra kalabahğı t*şkil eden çeşidll insanları yavaş yava? kaybetmiş ve tekâmülünün son tafhasında, realite ile. mevcud münasebetini tamamen keserek kalabahğı bir renk deryaEina çevirmiîtir. Boyamakta olduğu alelâde çakıl taşlârı söylediklerimize birer misal teşkil ederler. (Arts) Ressam Fahrttnnisa Zeid Türktür ve Irakm Londra sefirinin zevcesidir. Resimlerinde Bizans mozaiklerlnden ilham aldığı iddia edllebilirse de esas iübarile ilham kay naklan nereden olursa olsun onları iyice hazmetmiî olduğu eserlerinde aşikârdır. Kendisi tamamen kendisine hâs bir sanat ortaya koymuştur. (Frtnee Boir) 1326 Harbiye mezunlannın toplantısı 1326 senesinde Harbiye mektrtlni bitlren subayUr 29 mart çarşamb» gunu saat 14 de Orduevind» bir topUntı yıpacaklardır. uYaktı nice canlar o nezaketle tebessüm Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir.» Beytile aslanın dudaklarmda beliren korkunc sırıtma çizgilerini bir maske gibi telâkki ediyor. Eğer bütün insanlar her vakif maskesiz gezmeğe karar vermiş olsalaıdı, öyle zannediyorum kı münakaşalar daha ağır ve hattâ münakaşa yerine sövüşüp dövüşmeler daha sık olurdu. Elbetto ki karşısındaki insanları aldatmak ve bu aldatmadan fayda temin etmek için takılan maskelerin tab'isi de, sun'isi de insanları yaralayan silâhlar kadâr köui bir âlettir. Hele o maske, kuvvetli bir el ile değil, kuvvetli bir mantık ile sökülüp aşağı alınmca meydana çıkan hakikî çehre karjısında duyulan ıstırabı, kendini insanları aldatmakta pek hünerJi sayan siyasetçi, idareci ve tüccar hissetmese bile, bu hünere maruz kalanlar merhamet hissi'e karışık bir halde duyarlar. Veîhasıl insanlara türlü türlü faydalar temin eden bir çok âletler gibi şu maskelerin tabiisini veya sun'isini hayalî bir vasıta saysak da saymasak da vücudünü ve bazı yerlerde lüzumunu inkâr edemeyiz. XIX uncu asırda yetişmiş İstanbullu şair Nüzhetin kimin için söylediğini henüz öğrenemediğim, uAğzı divanı adalet, bağn cizvit mektebi» mısraı bu maske mefhumunu ne güzel anlatmaktadır. Maamafih böyle maskelerle gezenler günün birinde Voltaire'in meşhur «seni tanıdım güzel maske!» hitabile karşılaşacaklarını hatırdan çıkarmamalıdırlar. Evet, ben de sayın okuyucumla ajTiı fikirdeyim, «Kara Ay» ismini ve remzini beğenmedim, Allah hilâlimbi asla karanlıkta bırakmasın. Okul binası kiraya verilir mi? 1 Tzunköprünün Kavak mahalle^^ sinden Mehmed Kunduz imzasile aldığım bir mektubda da Uzunköprii orta okulunun kiraya verilmesinden şövlece şikâyet ediliyor: Uzunköprü İlçesi halkının 60 bin li. ayı geçen para yardımlarlle geçea •ene inşasına ba«lanan Orta okul bın u ı n ı n yapı laleri sons erdl. Ve bina ;edrisat yapmağa imkân verecek bir hale geldi. Bahçesinin tesviyesi ve zemln katındakl ufak tefek yapı işlerlnden başka bir lfl kalmadı. Bütün lçe halkı, İki senedenberi çocukları. nın çok sıkışık bir yerde okudukları blnadan kurtularak bu yeni binaya gecmelerlnl beklerken okul blıusir.ın sonradan İdare Kuruluna seçilenler tarafından kiraya verildiginl hayretle bğrenlnce «aşıp kaidık. Bugünkü para kıymetile 240 lira gibi çok az bir paıa mukabllinde dört ay gibi uzun bir zaman için kiraya verilsn okul binası >ugün otel ve ahçı dükkânı yapıldı. çinde hazineden bol harcırah alan yol rruihertdisleri yatmakta ve amele için kazan kaynamaktadır. «Bir okul binasının kiraya verlldiği memleketlmizde jimdiye kadar duyul. mu? ve lsitilmij değUdlr. Biraz inafı olan ve biraz bilgiye ve okula hürmeti bulunan bir kimse buna razı olur mu?» Cevad Fehmi Başkutun dünkii konferansı İstanbul Ünivcr:itesi Talebe Birliği tarafından tertib edilen serbest konfe. ranslardan dördüncüsu dun saat 16 da Marmara Lokallnde muharrir Cevad Fehmi Başkut tarafından, «Atlnada Paydot» mevzuunda verilmijtir. Konferhnsta Yunanistanın İstanbul B&ı Konsolosu Üniversitemizln bir kı•ım profesörleıi, Yunanlı gazetecller ve fllzid« bir dlnleyicl kütlesl hazır bulunmuıtur. Cevad Fehmi, bu komıımaıında, Yunanistan İle Türkiye arasındakl münasebetlerin Mnat yolu ile daha fazla gellşeceglne Içaret eüni?. YunanUUnda Uyatroya göaterilen büyuk tlâka, Yunan miUetlnde gördüğU oleunluk ve tanataeverlik hakkında İ7ahat vererek (Paydos) un nasıl oynandıgını sn'.atmı»tır. Hatlb, komifnıoını müteakıb, dinleylciler tarafından hararetle alkıslanmıstr. • 26 Mart Pazar MATİNE ve SUVARE'de • TEŞEKKÜR Senelerdenberi hayatımı çekilmez bir lşkence yapan hastalığımı yüksek vc ınçani alakasıle tedavi eden. nezaket ve gefkatinden hiç ayrılmıyan Profesör Re?»d Garana. ejtne enöcr tesadüf edllen hastahğımı kati teşhisle büyük itinalı bir ameliyat yaparak bana ııhh'.timl lade cd«n ve halen de tedavi ve alâkasını ıhig bir menfaat mukabili olmadan) devam ettiren memleketimize yerinde pınır veren büyük llim ve in»anıyet adamı Profesör Nasld Ereze candan alâka. göıteren hastaneai doçent asistan ve hemçirelerine sonsuz min« net ve şukranlanmı sunarım. Bomonti Virgo apariımanında Kıi' ron Ttz * Çok * * sevgili babamız ve aile reislmlzf TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSUNDA Istanbulda ilk defa olarak: Büyük Ispanyol yıMıMsrı: CARMEN MARİE TİNA ve AN TONIO de LOS REYES tarafından (DANS EDEN ISPANYA) numaralaruıda Yeni İNGRİD BERGMAN VÎVECA LINDFORS un en büyük şahc=;eri İ. HAYRİ ONURun vefatı dolayuüe bizi tese'.liye koaan ve telfraf mektubla acımıza l|tir»k eden doıt, »kraba ve Mvdlklerimlze, kısa hastalığında çok yakın slâka gösteren sayın duktor İhsan Rıfat Sabar ve Muzaffer Şevki Yenere, btlhassa cer.azesinde lutuf ve lnsaniyetlerini hiç bir vaklt unutamıyacağımız yakın arkadaş ve dostlarına candan teşekkürlerlmlzin lbllğınt te«uürUmüz manl oldufundan gazetenlzin tavassutunu rica ederiz. Efi: Netime Onur, Evîâdları: Samime Onur, İlhan Onur, Senih Onur, Sayın okuyucumun hakkı vardır. Bir okul binasının, yol mühendiserini yatırrnak İçin olsa da, kiraya eTİlmesi asla dogrn değildir. Böyle sakat dü;ünceler illm ve irfana hürmetsizlik olur ve halkın şevkinl kırar. Okuyunımun mektuhıınun sonunda Utediği gibi Mllll Eçitim Bakanlığının bu hatayı tamir etmesi lâzımdır. Mareşala bir ameliyat daha yapılacak Maresal Fevzl Çakmak. doktorların gördügü l ü u m Uzerıne Teşvikiye SaJlık Yurduna kaldırılmıştır. SaShk Yurdu Başhekimi Dr. İbrahim Güçhan, Marejal'.n sıhhl durumunun !yl oldu9unu ve on gün mU$ahedc altında bulundurulduktan sonra. kendisine ikinci bir prostat ameliyatı yapılacağım söylemlştir, ZAFERE DOĞRU (To The Victor) A R Sinemasında Ankara radyosunda «Radyo ile ingilizce dersleri» Milli Egitim Bakanlığının tasvibi ile. 'Jyevm tngiliz B. B. C. radyosunrf» verilen »Radyo ile ingilizce derslerıne» nisan ayının İlk haftasmda Ankara radyosunda başlanacaktır. Kesln başlama tarihi syrlca blldirilecektir. Hali hazırda bu öğretim usulü bir cok mem.eketlerde büyük bir muvaffakıyetle tatblk olunmaktadır. İngilizce öğrenmek için şimdiki halde öğretmen kıtlığı dnlaynile mevcud olat. zorluk «Radyo ile ingilizce» sayesinde gide. ilcbilecekür. • I Senenin en büyük rağbetini görüyor. Bu s«ne Yunanistanda romanı en son okunan ve en fazla hasıiât yapan.. Amerikadaki Gangsterler KraJınm hayatım canlandıran 5 BÜYUK YILDIZIN YARATTIĞI • ** Türun Onur Vali bugün geliyor Vâll ve Belediye Bsşkanı Fahreddm Kerim Gökay bugün Ar.karadan şehrimize dönecektlr. Valinin Ankaradaki temasUrı neticeslnde İstanbulun mesken Işlni Belediye ve Vllâyete aid bazı önemli ljleri hallettiği söylenmektedlr. ÖLÜH1 GEMtSİ ( K E Y L A R G O ) HUMPHREY BOGART E. G. ROBlNSON LALREN BACAL LİONEL BARYMORB C L A İ R E T R E V O R ÖLÜM Gazetemlz operatörlerinden Sadık Ilgazlırun e«l, Çalı^na Bakenlığı istanbul bölj» müfetijl Necdet Ilgazlırun anneıi. ME VLİD Liseri BAYAN KADRİYE ILGAZLI vefat etmi^tir. Cenazesi bugün ögleyı müteakıb Sultanahmed camilnden kaldırıUrak Merkezefendl mezarlığına defnedllecektlr. Allah rahmet eyllye. * * * Dağiitan hanedanından merhum Adil Han kızı. mülga Maliye Nezareti Müdiranından merhum l»a bey haremi tsmall ve Halid Isanın anneleri aalihatt rüsvandaa Kadıköy Senjozef Fransız Turkçe Öğrermeni kızımız C. H. P. basın biirosu kurdu C. H. Part!sl İstanbul teşkliâtı. seçimlerin yaklaşması münasebetile İl meTkeıınde bir basın bürosu kurarak faallyete geçirmi? ve partili gazetelere mensub muhabirlere bu büroda vazife %'erilmi»tir. Büro, hergün gazetelere bülten halinde havadis göndermektedir. Bugün L Â L E Sinemasında Ağlamaktan gözler kızarmış SIDIKA ÇOTLKun vefatının kırkıncı gününe tesadüf eden 27 mart 950 pazartesi günü öğle namazını müteakıb Fatihte İskender paşa camil serlflnde aziz nıhu İçin Hafız Zekl Sesll tarafından hatim ve tevşihli Mevlidi Nebevi kıraat edüeceğinden arzu buyuran ihvanı dirun teşriflerinl rica ederiz. Çotuk AHesi Siit fabrikası hazırlıkları Süt fabrikasının kurulmasına iştirak edecek olan bankalar mUmessilleri g«lecek hatta içinde bir toplantl yaparak kurulacak şirkctin ana tasarısını hazırlıyacaklardır. Bir Amerikan firması da bü fabrlka İçin ne gibi şartlar dermeyan edildl. gine dair Belediyeden malumat sormujtur. ve şişmis on binlerce halk nereden geliyor. Rukiye ibrahim Zozo Şekip Saraç Miinir Abbas Faris'in yarattığı Orta Doğu filmciliğinin bir şaheseri olan AŞK ÖLMEZ BİKE HANIMEFENDİ Türkçe Sözlü ve Şarkılı Büyük aile faciasını Eeyıetmckten geliyorlar. C. H. P. balosu C. H. Partisi istanbul teşkilâtl tarafından bu gece Taksim Belediye Gazinojunda bir balo verilecektir. Balonun güîel ve nesell geçmesl hususunda, bir müddettenberi Meliha Avni Sözenln başkanlığır.da çalışmakta olan Balo tertib heyeti nazırlıklarım sona erdirmiştlr. T A K S İ M SN M S İ E AI Bu heyecan ve ıztırab dolu şaheseri bütün sinema meraklılarına candan tavsiye ederiz. ÖZEN FİLM ^^^^m^ammm^ Sinema âleminde henüz bir eşi daha yapılmıyan dünya şaheseri Renkli ve yeni versiyon Orijinal Hakkın rahmetlne kavuşmuştur. Cenazesi 25 mart cumartesi günü Üsküdarda Şemsipaşada İdman kulübü yanında 66 numar&ll 1; Bankası memurlarından küçük oğlu Halıd İsa İllsu hanealnden kaldırılarak. Üskudar Yenicamide öğl» namazını müteakıb Karacaahnaedde aile mezarlığına tevdl edllecektir. Cenabı hak gariki rahmet eyliye. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. * * * Bay ve Bayan Fol Şlerf, Bay ve Bayan Robert Şlerf hemjireleri olan NASREDDÎN H 0C A Meihumun 220 fıkrası Toplıyan: Halit Yaşaroğlu Tanesi 100 kuruş Ahmet Halit Kitabevi ELİZABET ŞLERF'in vefat ettiğini teeuürle blldirirler. Cenaze merulml yartnkl pazar günü 26 mart 1950 saat 16 d* Feriköy ProtesUn Mezarlık kilifcilnde lcra oluna. cagı ilAn olunur. l;bu llân huıuıl davetlye yerine kalmdir. Cenaze Levazlmatı BECİDYAN Telf. 412» 80998 Bir numarah parkîn plânı hanrlanıyor Şehlrcililc mütehassısı Prost bugünlerde Yenibahçe bastanesi arkasında tstanbulun bir numaralı parkı ol«n »ahanın planlannt hazıriamtî» bajlıyacaktır. Bu nhada Türkiyenm en büyük etadyomu ile Luna Parkı tesie edilecektlr. Diğer taraftan Belediye buraya tedarilc «tüji 4 nülyon l l n İle 1000 ev lnsasını tasavvur ebnekte lfli. Vakat Hhircilik nUUhaMln bir kanun halinda kabul «dîlml» olan fibir plamnı tadil «tmek niyetinde olmadığım b«llrtınl5tlr. Elif Nacinln konferansı T. M. T. F. Turizm Komisyonunun mihmandar yetiştirm«k üzere giriştiği laallyet gittikçe şumullenerek devam etmektedir. Önümüzdekl pazar günü saat 10 da Marmara Lokalinde Türk ve İslem essrleri mevruu üzerlne bunun selâhiyetli mütehassısı olan Elif Naci tarafından lklnci konferans verilecektir. Bu leri konferanslarm ücüncüsü 2 nijan pazar günü saat 10 da Teknik Üniversite salonunda Y. Mimar Sedafl Cetintaş tarafından Türk Dini ve Sivil Mimarisl hakkında verilecektir. VATAN KURTARAN ARSLAN EROL FI.YNN OLtVİA DE HAVİLLAND 'Güreşçiterimizin filmi DAR Filme gelmiştir. Galatasaray Yeni Çarşı 32 Tel: 41259 Bugün ELHAMflA'daJ MVRAT Bueün S Ü M E R Sinemasında RENEE SAİNT CYR v« JEAN tarafından yaratılan İ P E K Sinemasında TAKSİM BELEDİYE OAZİNOSU PAVİYONUNDA Franıız sarkuı büyük yıldızı c Küçük Haberler G A İ P K A D I N SARAY'da İstanbul FİLARMONİ DERNEG1 1949 1950 mevsiml aboneman senfonik konser Şef: CEMAL REŞİT REY S O L İ S T : Fransız viyolonsel üstadı PİERRE FOURNİER Programda: , I Güzel ve büyük Fransız dram filmlnİ görünüz. | KANLI ALTIN (Relentloss) Orijinal Kopyası: Oynıyanlar: Son iki RÜn RENKLİ 8 ROSE AVRİL'in 8 ŞEHİR DRAM TİYATROSUNDA • ÇOCUK mütehassısı Prof. Dr. Şevket Salih Soysal 27 mart pazartesi günü saat 18.30 da Kadıköy Halkevinde projekslyonla «Veremden çocukların korunmuti mevzulu bir konferans verecektir. • GÜMRÜKLER Ger.el Müdürü Celâdet Barbarosoğlu dün Ankaradan şehrlmize gelmlştlr. Genel Müdür şehrimlzde bir müddet kalacak ve bazı tetkıklcrde bulunacaktır. • FATÎH, Horhor Cad. No 150 Türk Ocagı salonunda bugün saat 16 da Tdrk Ocagı Rela Vekill Dr. Hasan Ferld Cansever tarafından «Hayatın gıda İle >akın münasebeti» mevzulu bir konferans verilecektir. I 0 11 Bu Pazartesi Me$hur Viyolonsel üstadı PİERRE FOURNİER lER'in İ Yegâne resitali. biletler satılmaktadır. KÂTİL SON H A F T A v Cemaziyelâhır 6 Cumartesi 1 GENÇ KIZ KÂLBİ R E N K L İ (LltÜe WOmen> filminin son günlerl.. ArtisÜeri: MELEK'te JUNE DIKKAT : Pazartesi yeni program. Üç Haftadanberi Devam Erl«n Şaheter: Boeec Herini ve Dvorak KONÇERTOLARI Robert Young Margaret Chapman SARAY'da 30 Mart Persembe Saat 18,30 da Biletler gisede satılıyor. KON CUMHURİYET Nüshası 10 kuruştuı Aboneşeraitl rurkiy. Hario Bir ayük Oç aybk Altl ayhk ScneUk için 300 Kr. 800 • 1500 • 2800 • İU Ç J S00 Kr. 1600 • 2900 • S400 • f a 1 5.J6 E 1 11.30 v O 5 R < J S M | 12.20 15.49 18.27 19.5S T.54 9.23 12.00 4.14 ; 9.49 ALLYSON PETER LAWFORD ve MARGARET O'BRİEN D î K K A T öksürüğü keter. Gazettmize gĞnderilen °vıak ve ycz^ neırediUin, edi!m«»in la&t olunrruu tlaniarfliTi mesuliyet kabul tdumo/