11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET lo Mut ( GÜNÜN MEVZULARI ) ı 18 Mart 35 yıl sonra kıymeti daha iyi anlaşılan bir Türk zaferi Yazan: Abidin Dav'er Otuz beş yıl önce bugün, 18 Mart 1915 te Çanakkalenin deniz cephesinde Türk silâhlan büyük bir zafer kazanmışh. 18 Mart zaferi diye tarihimize geçen bu şan ve şeref dolu hâdisenin tafsilâtı malumdur. Fakat, aradan seneler geçtikçe yalnız Tiirkiye için değil; bütün dünya için kıymeti daha iyi anlaşılan bu zaferimizi kısaca bir defa daha snlatmak zevkinden kendimi alamıyorum. Biliyorum ki bu kahramanhk destanının bir çok defa okumuş olanlarımız dahi bir daha okumakla zevk ve iftihar duyacaklardır. Bir milletin zaferleri, o mi'.Ietin manevî gıdasıdır. Millet, tarihinin altın sahifelerini teşkil eden o zaferlerden kuvvet alır ve silâha sarıldığı zaman, mazideki kahramanhklara ve zaferlere yenilerini ilâve edscek kudret ve kuvveti ruhunda duyar. Türkiye, 1914 sonbaharmda, ebedî düşraanı Rusyaya karşı harbe girmişti. Devleün, iki cepheye ayrılmış muharib taraflaıdan Almanya ve Avusturya Macaristana iltihak etmesinde, o zaman Almanyayı mağlub etmek için Çarlık Rusyasile ittifak etmiş bulunan İngiltere ile Fransarun Türkiyeye karşı takındıkları tavrm da tesiri olmuştu. Bu iki devlet, Türkiyenin kendi cephelerine iltihak etmek arzusuna kıymet vermiyjrlardı. Bal kan harbinde de onlardan hiç bir muzaheret pörmemiştik. Rusyanın, galib geldiği takdirde, ananevî ihtirasına devam ederek Osmanlı devletini ortadan kaldırmak istiyeceği ve müttefiklerinin de Türk topraklarından kendilerine hisseler ayırarak Rusyanm bu arzusuna boyun eğeceklerini biliyorduk. Fransız nrhhlannda ysngınlar devam ediyordu. Franeız Amiral gemisi Suffren muh*rebe edemiyecek bir vaziyete düşmüştü. Fransızlar geri dönerken Bouvet zırhlısı bir mayine çaroarak berhava oldu ve bir dakika içinde mürettebatile beraber sulara gömüldü. Bu başarı topçulanmızın maneviyatınt çok arttırmıştı. Fransız Gaulois zırhlısı da biri baş, diğeri kıç tarafına aldığı iki ağır isabetle fena bir vaziyete düşmüştü. Geminin kıç tarafında müthiş bir yangının alevleri yükseliyor, baş tarafı da suya gömülüyordu. Gemi batacak bir vaziyette Boğazdan çıkmağa ve Tavşan adaları sığhğına oturmağa muvaffak oldu. Saat 2,40 ta Fransızarın yerine 6 İngiliz zırhlısı, taze bir kuvvet olarak ateşe başladı. 12 binden başlıyarak 10 bin metreye kadar sokuldu. Bataryalarımız, bunların ateşine de mukabele ediyordu. İngilizlerin birinci tümeninden İnflexible muharebe kruvazöründe de yangm çıkmıjtı. Bu gemi ateşimizden kurtulmak için manevra yaparken saat 4 te bir mayine çarpü ve yana yatmış, ba} tarafı suya gömülmüş bir vaziyette Boğazdan çıktı; o da Bozcaadada sığ suya iltica etti. [HEM Şehir CE LE R 1 GÖRÜŞLEK D t\ 1 ' =haberleri Yeni Verem GIZL1 POLIS hastanesi 1 NALINA MIHINA t Çanakkale âbidesi bugün açılıyor Bakanlık, sıhhî tesisler için yeni tahsisat gönderdi Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürümüz Dr. Faik Yargıcınm himmetile vücude getirilen yeni verem hastanesi bugün Sağlık Bakanı Dr. Kemalî Bayizid tarafından açılacaktır. Dr. Kemalî Bayizid dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiş ve uzun müddet Sağlık Müdürlüğünde meşgul olmustur. Diğer taraftan, Sağlık Bakanlığı 50.000 i İl Verem Savaş Derneği Hemşire Okulu Derneğine, 100.000 i de Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Dispanseri inşaatına sarfedilmek üzere Vilâyet emrine 150.000 lira göndermiştir. Vali Güneş Kız Talebe Yurdunu ziyaret etti Vall ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay yanında Cenel Meclis üyelerinden Hikmet Balkan ve Mılli Eğitim Müdürü Murad Uraz olduğu halde Lâ!e!id;kl Güneş Kız Talebe Yurduna gitmiş ve öğle yemeğlni Yurdda yemiştir. Bundan sonra Yurdu gezen Prof. Gökay, öğrencilerle gbrusmuş ve Yurdu temiz Saat 14,10 da ateşlerimizden bu bulduğundan müdire Saide Gölgeyl tebrik etmijür. nalan İngilizlerin İrresistible n r h lısı da toplarımızın atesinden kur Tarsus vapurunun turizm için tulmağa çalıjırkan bir mayine kullamlması çarptı. Kıç tarafı »uya gömülen geAmerikan Ekspres vapur kumpanmi hareketsiz kaldı. Bataryalarımıı, yasının Müduru yaklnda Ame.'ikadan bütün ateslerini ou gemiye tevcih {ehrimize gelecektir. Müdür, Tarsus ettiler. Amiral, Ocean zırhlısına, vapurunun turizm İçin kullamlması yarah gemiyi yedeğe almasını em hakkında Denizyolları İdaresile temaslara glrişecektir. retti. Bu zırhlı da siddetli bir makas ateşine tutuldu. Amiral de Ro İsviçreli mütehassıslar raporlabeck, gemilerinin bir mayin tarlarını gönderdiler «ına düçmüj olduğunu anlayarak Btr müddet ew«l şehrimize gelerek, Türkiye, harbe girdikten sonra, Bozcaadaya dönmek emrini verdi. Belediyeye bağlı müesseselerde tetkik. o zamanki İngiliz Fransız devlet Ocean zırhlısı, Dardanos ve So lerde bulunan İsviçrelL mütehassıslar, adamlan, İstanbulu Ruslara ver ğanderedeki toplarımızın atesi al dün İsviçreden raporlarını Valiye gönmeği, memleketimizi parçalamağı tında çekilirken saat 6 da bir ma dermişlerdir. Bu raporlar tercüme edllve paylaşmağı hemen kararjaştırdı yine çarparak yaralandı ve bu ge dikten sonra hukumete gönderilecek ve lar. Alman ve AvusturyaMacar mi de hareketsiz kaldı. Muhribler Belediye Daimi Encümenine verilecekür. Raporlarda orduları karşısında mağlubiyetlere bu iki İngiliz zırhlısının mürette umum müdürün bu müesseselerin b!r reisliği altında birleşuğramağa başlamış olan Ruslara en batını aldılar ve gemiler de, batar tlrilerek, mühendis, maliyeci, iktisadkısa yoldan yardım etmek, aynı yalarımızın şiddetli ateşleri alunda cılardan mürekkeb muhtar bir heyet tarafından idareslni teklif etmektedirzamanda Türk ordusurmn Süveyş güneşlî beraber battılar. ler. Heyet bilhassa, elektrikten daha kanahna karşı bir harekette bulunfazla gellr temlnl için bazı yollar gös* * * masıru da önlemek için Bağazlartermekte. otobü», tramvay, taksinin dan geçerek İstanbulu zaptetmeğe Düşmanın üç zırhlısı batmış; 2 birbtrlerine rakib vaziyete sokulmamakarar verdiler. Bu iş için de, de ıırhlısı da uzun bir tamire muhtac »ını tavslye etmektedirlcr. Raporda niz kuvvetlerinin kâfi geleceğini olacak kadar ağır yaralar almışlar Idarenin mall işleri, fabrikanın idare sandılar. İngiliz stratejisi, her za dı. Diğer nrhlılarda az çok tahri tarzı hakında uzun uzadıya mütalealar man olduğu gibi, donanmaya isti bat vardı. Müttefik donanmanın in ve irşadlarda bulunulmaktadır. Bundan Elektrik fabrikasının çalışması nad ediyor; bilhassa o zaman Bah san zayiatı bine yakındı. Yalruz başkagereken kömürün daha ucuz temiiçin riye Nazın olan Mr. Churchill ile Bouvet'de 600 kişi .boğulmustu. Bo nlne aid tavsiyeler de vardır. İngiliz amirallan bir kaç zırhlı fe ğazı geçmek için 12 gemi kaybetAy tutulacak da etmek suretile Boğazı zorlamak meği göze almış olan Amiral bu Nisanın ikisinde. memleketimizden mümkün olduğuna inanıyorlardı. zayiat karpsında, hücumu tekrarayın Bu maksadla 18 büyük gemiden lamak hususunda, cesaretini kay 20 jri tutulduğu görülecektir. Ay, saat dokuz geçe tutulmağa başlıyamürekkeb kuvvetli bir İngiliz betmisti. cak, 22.29 da tamamile tutulmuş ola. Fransız donanması Çanakkale BoBizim zayiatımız tamamile harab caktır. O geceler rr.ehtaba tesadüf etğazını zorlayıp geçmeğe ve İstan olan 4 topla 24 saat içinde tamiı tlğinden hava bulutlu olmadığı takdirde bul önüne gelerek Karadeniz Bo edilen 4 toptan ibaretti. Ban kıs ay tutulmaii çok açık bir halde görülebilerektlr. ğazını da açmağa memur edilmis lalar ve cepaneliklerimiz yanmıştı. ti. Süt fabrikası için yeni bir İnsan zayiatımız, 18 i Alman olmak müracaat üzere 40 sehidle 74 yaralıdan iba* * * retti. Dün b!r Amerikan şirketi mümessill Bu kuvvetli donanma, ÇanakkaO gun toplanmız 1938 mermi at Vall ve Belrdiye Başkanına müracaat le Boğazının methal istihkâmlann mışlardı. Düşman ise 4000 tanesi ederek, İstanbulda pastörize bir süt fabrikası kurmak isteaiğinl beyan etdaki 18 tane eski ve kısa menzilli kahraman Dardanos tabyasına ol miş ve bazı malurr.at talebinde buluntopumuzu tahrib etti. Donanma mak üzere 2100 ağır ve 5500 orta muştur. Boğazdan içeri girerek mayinleri çaplı mermi atmışb. 5 tane 15 lik Mütehassıs olan bir doktorumuz temizlemeğe ve her iki kıyıdaki sed gemi topundan mürekkeb bir istihGene doktorlarımızdan Ziya Eren, bataryalarmı susturmağa çalıştı. kâm olan Dardanosun subayları Hasekl hastanesindeki asistanhk müdNihayet 18 Mart günü cebrî bir Hasan ve Mevsuf Efendiler »ehid detinl lkmal ederek, Prof. Avni Aksel, hücumla Boğazın merkez istihkâm düşmüşler, fakat bütün toplan ve Feridun Ş«vket Evrensel, Asil Mukbil larını da iskat ederek Marmaraya istihkâm sapasağlam kalmışta. Atakan ve Sedad Ermandan müteşekkil huzurunda muvaffakıyetle geçmeğe karar verdi. Bu hücuma Çanakkale müstahkem mevkii, jüri imtihan vermiş. birinci sınıf geçen genel 12 İngiliz ve 4 Fransız zırhlısı ile 19 Mart günü 176 top ve 22600 bir Cerrah! mütlhassıslığı ünvanını kakruvazörler, muhribler ve mayin atımlık cepanesile ikinci bir mu zanmiîtır. Gene doktoru tebrik ederiz. tarayıcı gemiler iştirak ediyordu. harebeye hazır bulunuyordu. Fakat Yurdumuzda kumlacak Evvelâ. İngilizlerin yeni hizmete ağır toplarının zırh delici mermüeri çimento fabrikalan girmiş olan 380 lik toplarla mü pek azalmıştı ve ancak bir muhaTürkiyeye yeniden 1.800.000 dolarhk cehhez çok kuvvetli Ouaen Eliza rebeye daha kifayet edebilirdi. tlra] hakkını tanjyan Norveçten daha beth zırhlısı ile diğer üç büyük ve Üç düşman gemisini baüran ve ziyade çimento fabrikası tesislerine kuvvetli zırhlısı, Boğazdan içeri bir tanesini de ağır surette yara yarıyan malzeme ithali cihetine gldigirerek uzun mesafeden ateşe layan mayinler, bir kaç gün evvel lecektir. Billndigi gibi, " hâlen İzmlr kurulmasına çalışılan çi. başladılar. En ağır toplanmızın Nusret mayin gemisinin döktüğü, bfilgeıtnde bile menzili dışından başlıyan elimizde mevcud son 20 mayin idi. mento fabrikası için Marshall plânı geregince tahıis olunan 2 milyon dolar bu çok şiddetli ateşe, öncele* * * kâfi gelmemistir. ri ağır toplarımız mukabele eYazımın başmda, 18 Martın kıyDiğer taraftan, hükumet Karadeniz demediler; yalnız sed bataryalan meti gün geçtikçe anlaşılan bir za bölgesinde de büyük bir çimento fabve bunların arasındaki 15 lik obüs fer olduğunu söylemistijn. Bu za rikası kurmaya karar vermiştir. Her lerle sırtlara tabive edilmiş ayru fer, İstanbulu ve İstanbulla bera İki fabrlkanın faaliyet* geçebilmesl çaptaki gemi toplarımız cevab ver ber devlet ve milleti kurtarmışti leln daha 6 mliyon dolara lhtiyaç vardır. Bu paranın Marshall yardım progdiler. Nitekim 25 nisan 1915 te Gelibolu rammdan tağlanrr.asına çalışılmaktaMesafe kısalınca aŞır toplanrruz yarımadasma çıkan İngiliz Fran dir. •Her iki fabrika faaliyete geçtlkten da ateş açtı. İstihl:?mlarımızın kâfi sıı kara kuvvetlerine karşı kazanderecede tahrib edildiğine kanaat dığımız zaferler de, gene istanbulu sonra memleketin çimento ihtlyaeının % 8S 1 karıılanmış olacaktır. Hâlen getirdikten sonra, 4 Fransız zırhlı ve İstanbulla beraber devlet ve mevcud fabrikalar bu ihtiyacın % sı, yakın mesafeden savaşmak üze milleti kurtarmısü. Bu zaferler ol 60 ını karşılamaktadırlar. re 9000 metreye kadar sokuldu. O maıaydı da İstanbul, Müttefikler Türkiye Millî Talebe Federaszaman bütün bataryalarımız bunla tarafından i|gal edilseydi, Karadeyonu yılhk toplantısı rın üzerine ateş açtı. nizden gelecek Rus ordusu da IaTürkiye Millî Talebe Federasyonutanbulu ijgal edecek ve MüttefikBoğazdaki bütün Türk toplan nun yılhk kongresi bu sene İzmirde 150, başka bir hesaba göre de 180 ler Rus ordularına, İkinci Dünya toplanacaktır. Yeni teşekkül eden İs. Harbinde olduğu gibi bol silah ve tanbul Yüksek Okullnr Tslebe Birligi tane idi; düşman gemilerinde 500 den fazla top vardı. Hemen hemen malzeme verecekler; ve gene ikin de bu toplantıya iştirak edecektir. Yakayı ele veren zarfçılar hepsi eski modelde, ağır ateşli ve ci Dünya Harbinde olduğu gibi, Sadi. Yaşar, Abdul'.ah adlarında üç mahdud cepaneli olan ağır topları Rus ordulannı mağlubiyetten kurmızm sayısı ise 78 idi. Gemilerde taracaklardı. Neticede bir muahede sabıkah Konyalı Ahmed admda bir tüccarın ise seri ateşli, bol cepaneli, 280 ağır Ue İstanbul Rusyaya verilmiı ol larlarken zarfçılık suretile parasını çayakalanmışlardır. duğu için, 1915 te Istanbula girmis top bulumıyordu. olan Rusları, harb sonunda bura Bir orman memuru 7 sene 11 ay 4 İngiliz zırhlısının atejlerile desdan çıkaramıyacaklar; Türkiyenin hapse mahkum oldu teklenen 4 Fransız zırhhsı, bir buMemur bulunduğu Çatalca orman taksimi plânını tatbik ederek kençuk saat süren savaş sırasında bir dileri de birer hisse alıp ifin için bölgesinde zimmetine 23475 lira geçir. çok isabetler almışlardı. İngiliz mekten sanık Fethi dün 1 inci Ağır den çıkacaklardı. Cezada bu suçundan dolayı 7 »ene, 11 zırhhlarınm ikisinde ve Fransız zırhlılannın üçünde yangmlar çık i Çanakkaledeki iaferlerimiz, Tür ay hapse mahkum edilmiştir. mıştı. Saat 2 de Fransız tümeni kiyeyi böyle müthiş bir akıbete Mahallebicinin parasını gasbeden fena halde sıkışmıştı. Bizim batar uğramaktan kurtardığı gibi, RusA\Tii mahkum oldu Tarlabaşında mahallebicilik yapan yalarımız da bunalmış bir haldey ysinın da Boğazlara, Balkanlara, di. Daha zeval vaktinde, Queen hâkim olmasma ve Akdenize inme Zaharyayı ölümle tehdid ederek 61 lira parasını gasbetmekten sanık Avni Elizabeth zırhlısındaki 380 lik top sine mâni olmustur. 1 inci Ağır Ceza mahkemesinde 3 sene, lann bir salvosu, Çimenlik tabyaTürk silfthlarının Çanakktledekı 4 ay hapse mahkum edilmiştir. sına isabet ederek bu tabyanın Bo zaferleri, o zamanki İngüiı ğaz methaline bakan cephesini is Fransız devlet adamlannın o mütKüçük Haberler kat etmişti. Düşmanm seri ateşli hiş gaflet ve hatalanm tamir etmiş topîan tabyalarımızın etrafını al ve Türkiye, bugün demokrasinin + İNGİLİZ Konsolosu dün Valivi lah bullak ediyorlardı. Sahil batar kızıl çarlığa karşı bir kalesi olmuj ziyaret etmistir. yalarımız kısa dişen mermilerin •tur. • YUNANİSTANIN Ankara Büyük Elçisi M. Skıferis dün jehrimize gelhavalandırdığı su sühınlan, uzun miştir. düşenlerin fırlattığı toprak yığın••ü A V U K A T lan arasmda kalıyor; kahraman Burhan APAYDIN Cemaziyelevvel 29 Cumartesi topçularımız, tekbir getirerek bu cehennemî ateşin altmda, düşmana Yazıhanesini Sirkeci Garı mukabele ediyorlardı. Amiral de karsısı Sirkeci Palas 3 üncü . Robeck bunala» Fransızların geri kat No. 1516 ya nakletmiştir çekilmesini ve yerlerine methal d Yeni Tel: Büro: 23933 V. | 6,07 12.22 15746 18.19 19.49| 4.28 vannda bekleyen, 6 İngiliz zırhlısıEv : 29721 ' |ll749j !Ö 9İ27 12.001 Tİ 7 İ nın girmesini emretti. Bu sırada On iki on üç yaşında iken Haydarpaşa çayırına karşı bir evde otururduk. Bir gün akşam karanlığı basarken komşunun önünde bir araba durdu. İçinden yüzü ancak gözlerini açık bırakacak kadar sarılı birisi çıktı ve eve girdi. Bu baştaki bezlerin yara sargısı değil belki şahsını gizlemek için âdeta bir maske olduğunu sonradan öğrendik. t§in hulâsası şu idi: Yanımızdaki ev, siyasî polis (ki merkezi o vakit Abdülhamidin sarayında idı) tarafından basılmış ve önde o «insafsız avcıya» hizmetle kararan yüzünü sargı ile örten şahıs arkasında tevkif edilen komşu ve saray memurunun maiyeti ellerinde bir torba ki mutlaka kâğıd ve kitab ile dolu idi bir müddet sonra çıkıp tekrar arabaya binmişlerdi. Komşu ya o devirde ağıza alınması bile yasak olan bir kelimeyi bir yerde ağzmdan kaçırmış veyahud meselâ bir ecnebi postahanesine girerken görülmüş olacaktı. Gizli polis memuru yüzünü acaba neden sarıp sarmalayıp saklıyordu, acaba sarayın tanınmış biı müşaviri mi idi? Bilmem, yalnız şunu bilirim ki araba evin önünden aynlırken çıkardığı gürültü evde kopan feryad ve figanı bastırmış olacak ki geride kalanların hiç bir sesini duymadık Fakat sonradan öğrendik kl o evden bir adem çıkmış, yerıns bir matem girmişti. îşte gene yaşımda gizli polis ile ilk temasım böyle oldu. Bu temastan çok, pek çok yıllar sonra bir ecnebi diyarda beni bulup o zamanki rejimin aleyhinde benden daha fazla şiddet ve belâgatle konusan ve guya bütün refah ve servetini memleket dışındajci harikulâde şahsî teşebbüslerine borçlu olduğunu söyleyip^jezen birisinden hüriyet ve demokrasinin faziletlerine dair nutuklar dinlerken garsonun gelip kendisini o zamanki rejimin en ileri gelen sergerdelerinden birinin ismini zikir ile tâ bizim memleketten kendisini telefona çağırdığını söyleyince o efendinin renginin nasıl uçtuğunu gördüm ve gene gizli bir polis ile temasa girdiğimi anladım. İşte bu iki temas arasmda gizli polısin türlüsünü gördük, menakıbını işittik ve okuduk. Bugün gizli polis kullanmıyan bir devlet belki de hiç yoktur. En demokrat memleketlerde, .İngilterede, Amerikada türlü isimler altında gizli polis teşekkülleri vardır. Hele totaliter memleketlerde gizli polisin ehemmiyet ve ihtişamı gizli olacak yerde bilâkis açığa vurmuş ve hususî isimlerle meselâ Rusyada Guepeo, Almanyada Gestapo, ftalyada bilmem ne türlü isimlerle etrafa dehşet saçmıştı. Bunların yaptığı işlerin hepsi memleketin dahili ve haricî menfaati adına yapılırdı. Temizlik, tasfiye, ırkı koruma gibi marifetler hep bu faaliyetler arasında idi. Bu gizli polislerin gene türlü adlar altında ecnebi memleketlere uzanmış beşinci kolları vardı. Artık bu tâbirdeki gizli sıfatının XIX. asır sonile XX. asır başındaki mâna ve ehemmiyeti pek kalmamıştır. Şimdi gazeteler bile o teşkilâttan bahsederler; herkes isimlerini, yerlerini bilir; ancak memurların hepsini herkes tanıyamaz. Bunların asıl işi ancak haricden gelecek propaganda ve casusluk teşkilâtına karşı koyarak memleketin haricî emniyetini gözlemek olmak lâzım gelir. Bundan dolayı bu teşkilâtın memurları ecnebi memleketlerde de türlü sıfat ve memuriyetlerle dolaşırlar, her taraftan mensub oldukları devletin mümessilleri ya bile, bile yahud bir dostun iltiması ile iyi muamele ve kolaylık görürler ve bu muamelelerden istifade ile bazan kendi işlerinden başka daha bir çok marifetler becerirler. Bundan dolayı onlar tuttukları her türlü islerde muvaffak olurlar; paraları boldur, bu paralar ile vesikalar, plânlar ve hattâ en acısı dostluklar satın alırlar. Bunların elinde her kapıyı açan anahtarlar vardır. İstedikleri yere girerler, çıkarlar, esrarengi» tavırlarile herkesin tecessüsünii ve bazan korkusunu mucib olurlar. Çünkü onlar teşebbüslerine mâni olmak istiyenlere karşı bazı defa amansız tedbirler almakta tereddüd etmezler. m* Yazan: ADNAS neral Revers tarafından Hindiçinî harekâtına dair hazırlanan mahrem raporun ne suretle Hindiçinî âsilerinin eline geçtiği meselesi tetkik edilmeğe başlanmıştı. Komisyonun komünist azası bu hususta ifşaata başlayınca komisyon, müzakereleri gizli tutmaktan vazgeçerek şahidlerin ifadelerini neşretmeğe mecbur olmustur. Bu ifadeler Şİmdiye kadar itham ve mukabil ithamların doğurduğu karma ka nşık bir şekil göstermektedir. Maamafih bu ifadelerden çıkan netice, vakanın pek ciddî olduğunu meydana koymuştur. Evvelâ muhtelif vesikalarla isbat edilmiştir ki şüpheli sicilli ve iş adamlığı ahlâkı yüksek mevkiler nezdinde haiz olduğu nüfuz ve tesiri hiç de haklı göstermiyen Roger Peyre adlı bir şa> hıs ile General Revers sıkı temastadır. Bundan başka geçen sene Queuille kabinesinin üç Nazırı, Başvekil Mösyö Queuille, Millî Müdafaa Nazın Mösyö Ramadier ve Dahiliye Nazırı Mös ADIVAR yö Moch (ki bu son ikisi Sosyal:st partidendir) devlet menfaatini yahud h:kmeti hükumet namına bu işi örtbas etmeğe teşebbüs etmişlerdir. Diğer taraftan Roger Peyre'nin aynı zamanda muhtelif ve birbirine rakib polis teşkilâtı tarafından bir ajan gibi kullamldığı da meydana çık mıştır. Bu suretle bu senenin ilk ayının on dokuzuncu günü ko.münistlerin Millet Meclisinde ileri sürdükleri ithamlar hiç olmazsa kısmen doğru çıkmıştır. Peyre'nin Sosyalist parti azası ile teması ve partiden birinin kendisine vakit kaybetmeden memleketten savuşmasını tavsiye etmesi meseleye mühim bir siyasî çeşni vermiştir». Bu vakadan çıkacak hisse şudur ki, propaganda, casusluk teşkilâtının alıp yürüdüğü şu zamanda bu faaliyetlerin memleket içinde vukua getireceği fenalıkları önlemek için her devletin emniyet ve polis teşkilâtından ay rı bir emniyet teşkilâtına ihtiyacı olduğunu kabul etsek bile bu teşkilâta vazifesinin ifası için verilen salâhiyetin marui hududu geçerek kanun dışı istisnalara kadar dayanması hürriyeti, demokrasiyi ve hattâ temin etmek istediği iç ve dış emniyeti bozarak ve asıl adlî kanunları çiğniyerek çok vahim neticeler verebilir. Bir taraftan kendilerine temin edilen binbir kolaylıkla hesabsız para sarfederek seyahatlere çıkanlar ve ticaret ve komisyoncu büroları açarak gördükleri sahabet ve iltimas ile bol para kazananlar ile diğer taraftan türlü kötü hareketlere iştirak ettikten veyahud ettirildikten sonra teşkilâta bağlananların hizmetleri bazı kere işte böyle vatanın yük sek menfaatlerine taalluk eden meselelerde, yahud bir takım günahsız vatandaşların cezaya çarpılmalarında ve hiç olmazsa rahatsız edilmelerinde oynadıkları kötü rollerle hiçe iner. Her halde lüzumu olsa da faydadan pek kolaylıkla zarara kayabilecek kaypak yollarda yürüdüğü için hak ve hakikat ve adalet sahasmda çok tehlikeli olabilecek bu teşkilâtı kullanmak istiyenler hudud ve salâhiyetin: aşmamasına ve bilhassa siyasî partilerle asla işbirliği yapmamasına dikkat etmelidirler. irinci Dünya Harbinde Çanakkalede kazandığımız zaferlerin ilki o!an 18 Mart zaferini kutlarken Çanakkalede can veren kahramanlan ve bu mubarek şehidlerin hatırasını taziz için dikilecek hâlâ dikilccek âbideyi hatırlamamak kabil olmuyor. Aradan 35 yıl gecmiş olmasına rağmen, biz bu âbideyi yalnız kâğıd üzerinde dikmiş bulunu) orıız. Gerçi o kahraman şehidlerin aziz hatıralan, tarihimizde ve ruhumuzda yaşamaktadır ve biz, Çanakkalede onların canları pahasına yarattıkları eşsiz şahamet harikasile İstanbulu ve İstanbulla beraber istiklâlimizi ve devletimizi kurtarmış olduklannı asla unutmuyorur. Ama bu, kâfi değildir; o kahramanlara karşı duyduğumuz hürmet ve kadirşinaslığı âbideleştirmek vazifemizdir. Biz bu vazifemizi, 35 senedir bugün yarın diye tecil ederken onlann vatan ve millete karşı olan vaıifelerini hiç tecil etmeden, hiç geciktirıneden yaptıklarını unutuyoruz. PAKİSTAN MEKTUBLARI : Fedakârlık ve vatan aşkı dolu sinelerile Çanakkaleyi geçilmez bir çelik kale haline sokan 80 bin kahraman şehidin 55 bini orada yatmaktadır. Ne acı tezaddır ki onlann karşısında dövüşüp ölen İngiliz ve Fransız askerlerinin muh teşem âbideleri, bahçeler içinde, yükseldiği halde o toprakların müdafil olan bizimkilerin mezarlan dümdiiz olmustur. Vaktile dikilmiş mütevazı bir âbide yavrusu obnasa, o yerlerde tarihimizin bir altın sahifesini mubarek kanlarile yazan 55 bin şehidin yattığını kimse bilmiyecek. Geçen yıl, bu stitunlarda, yalnı» Çanakkale şehidler âbidesini yapmağa değil, hattâ Bumelinisarının tamirine de kifayet edecek bir para kaynağı bularak hükumetimiıe göstermiştim. Ba kaynak, bir seri posta pulu çıkarmaktan ibaretti. Muhtelif münasebetlerle pul serileri çıkanldıjp ve bunlaruı hepsi kapışılarak satıldığı halde Çanakkale şehidleri âbidesi için, her nedense imsak ediliyor, bir müsabaka neticesinde kabul edilmiş olan anıt projesi, kim bilir hangi dosya dolabında uyuyup duruyor. iran Şaiıı Pakistanda tam bir hafta 1001 gece masallannı yaşadı Dakka şehri Şahı misafir etmek için üç günde bir milyon lira harcadı, fakat Lahor şehri aym miktarı belki bir saatte sarfetti (Sureti nıahsudada giden arkada şımız Faruk Fenik yazıyor) Ba$tarafx I inci sohtfede bahsedecek değilim. Bu sütunlarda okuyacağınız yazj, İran Şahı ve Pakistan valii umumisi ile beraber yapılan 10 bin millık bir seyahatten kısa kısa notlardır. Bir sabah "vakti, alacakaranlıktâ, dört motörlü bir tayyare ile Karaşi'den Dakkaya hareket ettik. Tayyare meydanı görülecek bir şeydi. Yüzlerce projektör meydanı andınlatıyor, motörize polis kıtaları, askerler sıra sıra Şahı selâmlıyorlardı. Şehirden tayyare meydanına kadar, her 20 metrede bir nöbetçi bekliyor ve halk Şahı selâmlıyordu. Bu teşyi merasimi, nadir krallara ve nadir şahlara nasib olmuş bir teşyi merasimi idi. Şahın otomobilini takib eden otomobillerimiz bütün yol boyunca çiçek yağmuruna tutuldular. Dakka'da vaziyet aynı idi. 75 milyonluk bir ülkenin 45 milyonunu kucağına alan Şarkî Pakistanın merkezi, dost bir devletin Şahını bir kurtancı gibi karşıladı. Dakka'da o gün hararet 45 e yakındı. Fakat buna rağmen şemsiyesini kapan tayyare meydanına koşmuştu. 7 millik yol iki sıra bayraklarla donatılmış, bambu ağaçlarmdan yapılan takı zaferler üzerine «zindâbâd Saltanatı İran, zindâbâd Şehinşahı İran» cümleleri yazılmıştı. Yollardan; alkıştan, zindâbâddan ve tekbirden geçilmiyordu. Bir iki günümüzü Dakka'nın samimî ve misafirperver göksünde geçirdik. Hindistan cevizinin yeşilini keserek vitaminini içtik, tarlalardan taze çay yaprağı topladık. Ve bütün bunların yanında bir de hoş bir sürpriz bizleri karşıladı. Dakka'ya yerleşmiş bir Türk bütün yolculuğumuz sırasında yammızda ve yardımımızda idi. Osman Aykut ismindeki bu Türk Dakka'ya yerleşmiş, orada otel ve dükkân açmış, müteşebbis ve kıymetli bir iş adamı idi. Bizimle beraber tâ Şemşirnagar'a, Pırtımpaşaya kadar geldi. Kaplan avmda yammızda, fil sırtında beraberimizde idi. Dakka'dan sonra Cangıîlar'a geçtik. Balta girmemiş ormanlar da tam iki günümüz ve iki gecemiz geçti. Langla denilen bu mmtaka, Dakka'nın şimali sarkisinde kaplanile meşhur bir mmtaka imiş. Hep şarka gittiğimiz için saatlerimizi Karaşi'ye nazaran bir buçuk, Istanbula nazaran 5 buçuk saat kadar ileri almıstık. Allahın dağmda ve Cangılın içinde bile takı zaferler kurulmuştu. Şemşirnagardaa, Langla'ya kadar bizi götüren hususî tren görülecek bir trendi. Belki sırf krallar seyahat etsin diye yapılmış vagonlar bu treni tejkil ediyordu. Mihracelerin diyannda, sinemalarda gördüğümüz lüks, ihtişam Cangıl'a kadar peşimizi bırakmadı. İstasyonlarda güller, karanfüler hep ayaklarımızın altında süründüler. Kaplan postları, papuçlarımızın tozlarını sildi. Langla'da kral çadırları ve hasırdan köşkler içinde oturduk. Yalnız Dakka, Şahı karsılamak için bütçesinden b r milyon rupye ayırmıştı. Aşağı yukarı bir milyon Türk lirası tutarındaki bu parayı, Şahla beraber tam üç günde yedik. Nasıl sarfettiklerini artık siz varın kıyas edin! Hasır çadırımızda, Skoç viskimize, Chesterfield sigaramıza, buzlu sodamıza, mayonezli balığımıza kadar her şeyimiz vardı. Cangıl'da gezmeğe, 1950 modeli Amerikan arabaları ile gidiyorduk. Buzlu limonatalarımız bizi, Cangü'ın içinde, fil aırtında iken bile takib ettiler. Pırtımpaşa'daki kaplan avımız için tam 1500 kişi, iki gece 100 fille Cangılları muhasara etti. Çadırlarımızda eğlenebilmemiz için Karaşi'den Pırtımpaşaya tayyare ile sazende ve hanendeler getirildi. Tam bir hafta binbir gece masallannı yaşadık. Fakat Cangıllann kralı, insanların krahna gözükmedi. îran Şahı kaplan avı peş:nde tam iki gün koştu ama, Cangılda bir arslandan başka hiç bir şey göremedi... Şemşirnagardan, Şitagong'a uç tuk. Aynı merasim bizi Şitagonçda da karşıladı. Tayyare meyda nından şehre kadar bütün yollar. bayraklarla donatılmış, taklarla süslenmiş ve iki sıra olmuş insanlarla dolmuştu. Şitagong hakikaten cennet gibi bir yerdi. 7 millik rıhtımmda vapurlar dolu idi. Şahı 100 bine yakın insan karşıladı. Allahü Ekber nidalarile karşılanan Şah, Şitagong'ta kısa bir hitabede bulundu. Gene kızlarm defter imzalatmak yağmurunu yenemedi. Bir müddet de imza hediyesile vakit geçirdi. Şitagong'ta da bir periler diyannda gibi idik. Mızıkalar, çiçekler, ipekliler giymiş gene kızlar bize bambaşka bir âlemin müjdecileri gibi geldi. Hasırdan evleri, hasırdan dükkânları ve jütten pancurları aşarak Şitagongu terkettik. Viyolonsel Kralı Fakat lüks, konfor ve ihtişam bizi terketmiyordu. Tayyaremizde bile kuş sütüne kadar her sey vardı. Böylece Lshor'a geldik. L a hor, Şahların Şahına, şehirlerin şahı sıfatile en parlak merasimi sundu. Şarkî Pakistanda üç gecede yediğ'miz bir milyon rupyeyi Lahor'da belki bir saatte yiyorduk. Lahor şehri, İran Şahını, dünyada hiç bir şaha nasib olmıyan bir tantana ile karşıladı. Renk, âhenk, müzik ve çiçek bizi Lahorda adım adım takib etti. Türk Imparatorlarınm yaptırdığı muazzam saraylar bu vesile ile bir daha eski gün'.erini hatırladılar. Şahı Cihanm içinde zevk ettiği milyarhk Hind rupyesini bir fil gibi yutan dillere destan Şahlamar bahçesi bize tarihimizi can'.andırdı. Suyun mermere, mermerin suya âhenk verdiği bu güzel diyarda, Şahı Cihanı bir daha takdirle andık. Onun oturduğu göşkte bu sefer Şehinşah oturdu. Onun dinlediği müziği gene aynı yerden aynı insanların torunlannın torunları çaldılar. Sarîlere bürünmüş rengârenk ipekli, çiçek gibi kızlar, dedelerinin alkışladığı Türk İmparatorunun Pakistan denilen Müslüman varhğa ilk damğasını vurduğu bu yerlerde, sadece Şahı değil, biraz da böyle bir esere sahib oldukları için kendi kendilerini alkışladılar. Lamor, Şaha hakikaten mutena bir merasim programı hazırlamışü. Uzun zaman beraber yaşadığı Türklerden aldığı misafirperverliğin bütün samimiyetini ruhuna sindirmiş Lahor, İran Şahı için âdeta paralandı. iki gün ve iki gece bütün şehir hiç uyumadı bile... Askerî merasimden sivil merasime, sivil merasimden spor gösterilerine, caya, yemeğe, müziğe ve binbir türlü eğlenceye, havaî fişeklerine varıncaya kadar misafirperverlikte ne lâzımsa onda kusur etmedi. Bütün bunları bir şey bildiği için mi yaptı? Hindistanla bir harb olursa ve Efganistan Pakistanla bozuşursa İranın kendisine yardım edeceğine ve böylece kuvvet bulacağına inandığı için mi yapü? Hayır!.. Bu merasimlerde hiç bir siyasi düşüncenin yeri yoktu. Devlet adamları belki böyle siyasî şeyler düjşünebilirlerdi. Fakat halk, bilmeden, sevki tabiî ile dost bir milletin dost padişahına elinden gelen ve kalbinden kopan bütün sıcâk hisleri gösterdi. Pakistanla İran kardeş ve dosttular. Seyahat bu dostluğu perçinledi ve Şah, dostluğun kâğıd üzerinde değil, kalblerde de olduğunu gördü. Faruk FENİK 15 şubatta Büyük Millet Meclisinde Millî Savunma bütçesi müzakere edilirken sayın milletvekillerimiz^cn Niyazi Çıtakoğlu ile Hulki Karagülle, Çanakkale âbidesinin bir an evvel yapılmasını istemişler ve inşa bedelini karsılamak üzere bir seri pul çıkarılması için Millî Savunma Bakanhğına salâhiyet verilmesine dair bir kanun teklifi vermişlerdi. Bu kanun teklifi, Meclisin Millî Savunma Komisyonunda tetkik cdilmckte imiş. Tetkiki bir günlük bir iş olan bu basit teklifın bir aydanberi hâlâ Meclis umumî heyetine sevkedilerek kanunlaştırılmamasına üzülmemek kabil değildir. 18 Mart zaferimizin yıldönümü münasebetıle bu kanun teklifinin ivediliklemüzakere edilerek çıkarılmasını sayın miUervekillerimize, aflarına güvenerek, hatırlatmak isKîdim. Bu kanun bugün çıksaydı ne iyi olurdu. Eşim Palsize Cesurun doğumunda karşılaşılan müşkülâtı fennin icablarına uygun olarak yok eüneğe muv»ffak olan ve gereken yardırolarını esirgemiyen İstanbul Süleymanlye Doğuraevi Bashekiml Şükrü Konuralp ve Dr. Saii Çavaç, Dr. İsmail Tursan. Dı. Nihal Ünalp, Ebe Fahire Burak ve Muzaffer Aydumanlı. Şerife Çinel. Ba»hemşire Şekure Mutluaya, hastabakıcı ve diğer müstahdemlere şükranlarımın ulaştınlmasma kıjmeüi gazetenizin delâletini rlca ederim. Askeri AdU Yargıç Ali Cesur TEŞEKKÜR Defterdar Yünlü Sanayii Müessesesl Mudürü Ömer Lutii Suganın baldızı, Vecihe Sugan ile Nezahat Kutayın kızkaydeşlerl, Metln Suganın teyzesl, Şehid Binbaşı Cemil Bey kızı HAYRİYE KUTAY ın 40 Mevlidl 20 ^LART 1950 PAZARTESİ günü öğle namazını müteakıh KADIKÖY OSMANAĞA CAMİİ ŞERİFİNDE okutulacağından dostlarımızm ve arzu eden din kardeslerimlzin tejriflerini rica ederiz. AİIESİ MEVLİDE DAVET Merhumun 220 fıkrası Toplayan : Halit Yaşaroğlu Tanesi 100 Kuruş NASREDDİN HOCA Ahmet Halit KİTABEVİ r Garibi şudur ki, bazı memleketlerde bu cins teşkilât bir türlü değil, belki birbirinin aleyhinde çalışan türlü, türlüdür. Aralarında tıpkı müteahhidler, tüccarlar gibi bir rekabet, i bit istihbar yarışı hüküm sürer. "Bir İngiliz siyasetçisi günün birinde bana bir zamanın iki küçük şark devleti arasında çıkan harbde her iki tarafın da îngilterenin iki ayrı teşkilâtından yardım gör düğünü söylemişti. Geçen ay Fransada Millet Mec lisinin bir tahfcik komisyonunun müzakereleri neşredilmeğe baglamıştı. Mesele şimdi «Generaller vakası» adını almıştır. Bu vakaya dair meşhur liberal İngiliz gazetesi Manchester Guardiau'ın haftalık nüshasının verdiği hulâsayı aynen naklediyorum: «Fransa politika âleminde en mühim mevki tutan vaka «Generaller vakası» adını alan hâdise olmustur. Bir ay evvel bir parlamento tahkik komisyonu teşkil olunarak o vakitler Fransa Erkâmharbiye Reisi olan Ge SECİM İŞLERİNİN Her noktasını gayet açık dille, en güzel şekilde anlatıp aydınlatan, günün en lüzumlu ve faydalı kitabı: FOURNİER Piyanoda S T A T Z E R 27 Mart Pazartesi saat 21 de S A R A Y ' da Biletler gisede Millalvekilleri Secim Kanunu Şerhi Yazan: Abdurrahman Konuk • Bursa milletvekili». Yayınlayan: İnkilâp Kitabevi SAYIN DOKTORARA [TURALj İH Öksürüğü keser. tJk SQUIBB 168 Kuruştan DIHYDROSREPTOMYCIN CUMHURİYET Nüshası 10 kuruştur Aboneseraiti Turkiy. aanc lçin ıçiD Bir aylık 300 Kı. 600 K» Ü; ayhk 800 • 1600 • 1500 . 2900 • İ800 . $400 • 1 K K A T • Gazetemlze çönderilen t»::ak ve yaztlat nerredilsin, edilmesin iad« olunmaı merallyet kabul edllmcs. îstanbul Sağlık ve Sosyal Yardım Müdurlüğünün kontrolu altında tevzi edilmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle