13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
II Mart 1930 CUMHTRİYET MUSIKI Ceza Kanununda Sel felâketine uğrıyan Fenerbahce vatandaşlara yardım takımı İsrail'de yapılacak Baştarafı 1 inci sahifede askerî, resmî bir heyet huzurunda veya bir yargıcın duruşma yaptığı sırada, şeref ve haysiyetine veya vakarına tecavüz ve hakarette bulunmak suçuna dairdir ki, cezası 6 aydan 3 seneye kadar hapistir. Bu fiil 266 ncı maddede gösterilenlerle yukarıki fıkrada yazılı olanlara hitab edilmiş, telgraf, telefon, mektub, resim veya herhangi bir yazı vasıtasile işlendiği takdirde de aynı ceza verilecektir. 269 uncu maddeye göre, 159, 266 ve 268 inci madde hükümleri dışında Büyük Millet Meclisi veya Bakanlar Kurulu veya resmî heyetler üyelerinden veya devlet memurIarından ad söylemiyerek bir veya bir kaçının veya hepsinin sıfatlarından veya memuriyeti veya va2ifelerinin jfasından dolayı kapalı ve haklarrnda kötü şüpheler uyandıracak mahiyette yan, resimlerile, şeref ve haysiyetleri kıranlar, aşağıda yazılı olduğu üzere cezalandırılır. Bu fiil ve hareketler; 1 Büyük Millet Meclisi veya Bakanlar Kurulu üyelerinden biri veya bir kaçı veya hepsine karşı işlenmişse verilecek ceza 6 aydan 2 seneye kadar hapis ve 500 liradan 2000 liraya kadar ağır para cezaBidır. 2 Resmî heyetler üyelerile devlet memurlarından biri veya bir kaçı veya hepsi aleyhlerinde işlenmiş ise verilecek ceza 3 aydan bir seneye kadar hapis ve 200 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezasısır. Başkasını suç istenıeğe tahrike drir olan 311 inci maddeye göre, eğer tahrik gazete veya mecmua ile veya neşir veya tevzi olunan veya umumî yerlerde asılan ilân kâğıdları ve levhalar ile olursa, yukarıdaki bendlerde, yazılı cezalar altıda birden yanya kadar arttınlarak hükmolunur. 312 nci madde şöyledir: «Kanunun cürüm saydığı bir fiüi alenî surette över veya iy gördüğünü söyleyen ve halkı kanuna itaatsizliğe tahrik veya cemiyetin muhtelif sınıflarını, âmmenin emniyeti için tehlikeli bir tarzda kin ve adavete tahrik eyleyen kimse bir seneye kadar hapis ve 500 liraya kadar ağır para cezasına mahkum olur. Yukarıdaki fıkrada yazılı suçları basın yolile işleyenlere verilecek ceza, aîtıda bir artürılır.. ^ ^ • Baştarafı 1 ind tahifede tsndaş evsiz barksız kalmı? durumdadır. Devlet Reisimizin dünkü beyanatı durumu bütün açıklığile »östermiştir. Şehrimiz Ilk andan tibaren Eskişehirin elemine ortakık etmiştir. Tüccar Derneği Başkanı İzzet Akosman da, böyle bir yardım harekeünin çok yerinde olacağını, bu camianm başında Valimizin bulunmasının başlıbaşına bir lcuvvet olduğunu işaret etmiştir. İdare için bir komite seçilmiştir. Açılan yardım listesine ük kaydolunanlar şunlardır: İstanbul Valisi Dr. Fahreddin Kerim Gökay şahsan 500, İzzet Akosman şahsan 500, Nuri Kozikoğlu 500, Antalya Amban 1000, İstanbul Ticaret Borsasl 25.000, Ticaret Odası 25.000( Gabriyel Ali Coçansu 500, Sıtkı Bütün 500, Cemal Azmi 100, Kınao 100, ürpriz 100 lira vermişlerdir. Komite yann saat 10 da toplanıp faalietine devam edecektir. Bir çok atandaşlar da aynî yardım yapmaktadırlar. İstanbul Şehir Meclisi Eskişehir felâketzedelerine 1950 bütçesinden 30.000 lira verilmesini kabul etmiştir. Öğrendiğimize göre dün akşama kadar yapılan bağış ve yardımların tutarı İl Genel Mecliainin verdiği 30 bin lira ile birlikte 100.000 lirayı aşmıştır. Millî bankalarla diğer müesseseler bugün yardımda bulunacaklarını va'detmişlerdir. Yardım Sevenler Derneğinin sul ve yuvasız kalan Devlet Demiryollarına mensub işçi ailesinin nüfus yekunu 5000 i bulmaktadır. Devlet Demiryolları personeli adına işçi mümessilleri korkunç bir âfetin darbesi altında şaşkın bir halde inlerken kendilerine her türlü yardımm yapılmış olmasından dolayı duydukları mem nuniyeti belirtmişler ve Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, Vilâyet ve garnizona yaptıkları yardımlardan dolayı şükranlarmı sunmuşlardır. Sular çekiliyor Eskişehir, 10 (Telefonla) Es kişehiri istilâ eden sular, şehrin bazı kısımlarından çekilmiş olduğundan evleri yıkılmamı.? olan bazı kimseler evlerine dönmek arzusunu izhar etmektedirler. Tabü âfetlerden zarar görcnlerc yardım Ankara 10 (Telefonla) Memleketimizde «ık sık vukua gelen tabiî âfetler sebebile yurdun muhtelif bölgelerine ve bu âfetlerden zarar görenlere âcil yardtm yapılması zaruretleri hasıl olmaktadır. Bütçeye bu hususta r konulan ödeneğin bitmesi \ e hâdisenin Meclisin toplu olmadığı bir zamana tesadüf etmesi hallerinde hükumetin ödenek alma yetkisi bulunmadığından müşkülâtı önlemek maksadile Meclise bir kanun sevkedilmiştir. Buna göre, Meclisin ük toplantısmı takib eden 10 gün zarfında, tetkikine sunulmak ve tertibdeki ödeneğin üç mislini geçmemek ve karşılığı gösterilmek şartile, Bakanlar Kurulu kararile bu tertibe ödenek ilâvesina Maliye Bakanı yetkili olacaktır. Jose Iturbi Tamamile unutmuşum; sahi, îturbi buraya bir defa daha gelmışti. Afif Tektaşın zarif karikatürü, sihirli bir perde gibi, yirmi şu kadar yıl önceki o tatlı günleri içimde canlandırdı. Fransız Tiyatrosu denilen şimdiki Ses Operetinin kırmızı koltuklu yarı bos salonunu görür gibi oldum. İturbi o zamanlar daha mı az mesuddu, yarına daha mı az güveniyordu? bilmiyorum. Herhalde bugüne kıyasla daha az meşhurdu. Buna rağmen o muhakkak mücadeleci bir ruh taşıyor almalıydı. Zeki çizgilerile Afif Tektaj bu ruhu ilk görüşte ne iyi sezmiş! Arada geçen yirmi yıl Afife ne kadar hak veriyor. Hayat bir boğa güreşi kadar çetin. Piyanosunun tuşlannda sembolleşen sanatına karşı giriştiği savaşı İturbi bugün kazanmış savılabilir. Hem bir çok toreadorların yaptığı gibi boğayı öldürerek değil, fakat onu ehlileştirerek, yola getirerek... İturbi önündeki sazın bütün imkânlanndan faydalanmasını bilen bir sanatçıdır artık. O, sinema seyircilcrinin karşısında gerçek miiziğin kudsal prensiplerine bazan kıymaktan çekinmiyorsa herhalde sanata ihanet ediyor değildir. Kimbilir, ömründe ciddî bir ses duymamış kalabalık arasından bu vesile ile bir Beethoven'e, bir Schumann veya bir Liszt'e merak saran kaç kişi çıkmışür. Beyaz perde aboneleri arasından yakalayıp konser salonuna kazandırdığı yeni dinleyicilerile İturbi asıl sanata şüphesiz azımsanamıyacak bir hizmette de bulunuyor. Bunu böylece kabul etmek bir hakseverlik borcudur. Bir sanatçı hem bugibugi hem de Mozart çalabilir. Elverir ki yüzyılımızın heybeti gittikçe artan korkunc basitliği ortasında duyguya, düşünceye ve kültüre doğru kütlede bir kımıldama hareketi uyandırabilsin. Sanat tarafile İturbi mühim bir piyanist. Insana rahatlık veren, pnrlak ve kolay bir çalışı var. İfadesinden âdeta iyimserlik akıyor. Schumann'm Arabesques'lerinden tutunuz da Chopin'in Prpludes'lerine, Beethoven'in Adagio'suna kadar bu iyimserlik havasını yakından teneffüs ediyorsunuz. Son derece emin, hassas .Te souple bir toucher sayesinde eserlerin canlılığını tâ içinizde duyuyorsunuz. Velhaiu hayat savaşmı kazanan bu artisu dinlerken hayatı pembe gormemsk elden gelmiyor. N. Kopenhag anlaşması ve İstanbul Raiyosu Anlaşmayı 8 devletle b eraber imza etmediğimiz ve yeni bir toplantı yapılacağı »öyleniyor Kopenhag'da varılan anlaşmaya | gbre, 15 marttan itibaren radyo dalgalannda büyük değişiklikler olacağını ve bu arada İstanbul radyosunun da müşkül bir duruma düşeceğini dün bir ajans haberine atten bildirmiftik. tstanbul radyosu Müdürü Haian Refik Ertuğ, kendlsUe görüsen bir arkadaşımıza bu hususta aşağıdaki izahatı vermiştir: « Haber doğrudur; fakat radyomuza 1016 klosikl üzerinden çalıştığı halde, bu yanhşhkla 1016 metre olarak aksetmiştir. 1016 klosiklin muadili 295 metredir ki, icab ederse radyomuz bu vaziyette d« hiçbir tadile tabi tutulmadan çalışabilir. Biz, anlaşmayı imza etmiyen sekiz devlet arasmda bulunuyoruz. Mısır da aynı şekilde anlaçmaya imza koymamıştır. Hattâ anlaşmayı tasvib eden bazı devletler de alınan kararlardan hoşnud değillerdir. Kısa bir zaman sonra ikinci bir Milletlerarası toplantı yapılınası re bu arada yeni kararlar alınması muhakkak gibidir.» Küllür ihtikârı mı? fl Ij atırımdadır; Hitler iktîF İ S S İ İ dar mevkiinde iken yalU i* dızlar içinde cildlerle almanca kitabları bir takıru komisyoncuların, ev ev, yazıhane yazıhane dolaşıp uzun vadeli taksitlerle yok fiata sattıklanna şaşar dunırduk. Zannederim, alrnanca bilenlerin bir çoğunda bu çok ucuza alınmış güzel kitablar mevcuddur. Harbden evvel Fransadan günlük, haftahk, aylık gazete ve mecmualar gelirdi. Bunların fiatları makuldü. O zamanların en meşhur haftalıi;ları olan Candide ve Gringoire gibi 12 sahifelik gazeteleri altı kuruşa ahrdık. Harb geldi. Fransa işgale nğradı. Matbtıat kalmadı. Nihayet bu harb de bitti. Şimdi Fransız matbuatı kendine gelmiş haldedir. Lâkin .. Bir kaç sene evvel Yakmşarkta Fransız kültürünün durumunu tetkike gelmiş olduğu söylenen bir muharrire, Fransanın asırlardanberi gayret sarfederek kazanmış olduğu manevî ve kültürel nüfuzun artık kaybolduğımu, bizim gibi bu lisanı öğrenmeye çahşmış olanlarm bile bazan <keşke ingilizce öğrenseydim!. dediğini anlatnuş ve Fran siz neşriyatının artık eskisi gibi bizi tatmin edemediğini ilâve etmiştim. O zat bana hak verdi idi. Zamanla, Fransada neşriyat hem miktar, hem kıymet bakımından arttı, yavaş yavaş eski ehemmiyetini almaya çalışıyor.. lâkin şimdi de başımıza bir «frank» ihtikârı çıktı. Bugün frank dünyamn ucuz paralanndan biridir. Restnl kura göre 100 frank 80 kurus (yani bir frank 32 para) dır. Buna rağmen fransızca kitab ve gazetelerin franklan, gazetelerde iki kuruştan, kitablarda galiba alttnış paradan hesab ediliyor. Neden? Bilindiği gibi kitab ve gazetelerden gümrük ahnmaz. Bunlar tayyare ile değil, trenle geldikleri için posta ücretleri de azdır. Üstelik bunların bayilerine yüzde otuz kadar ondalık verirler. Bütün bu hesablara ve Türk parasımn da her gün biraz daha yükselmesine rağmen fransızca kitab ve gazetelercîe pahalıhk berdevamdır. Bunların iizerlerine meçhul bir el kurşun kalemle bir fiat yazar. Sanki alın yazısı imiş gibi bu fiat da değişmcz. Bizim gibi Fransız fikirlcrini, Fransız kültür ve sanatım takib etmek istiyenlere ve alelumunı Fransız kültürüne karşı bu eğer bir sabotaj değilse, bir kiıltür ihtikârıdır. Biz fransızca matbuaları Fransızların aldığı fiattan daha ucuza almak istemiyoruz; ama Fransızlarda bilhassa bizim gibi onları seven ve fikriyatından istifade etmek i c tiyenlere karşı kendi eserlerini müdafaa etmeli ve onları monopol altıncia bir ihtikâra mevzu yaptırmamalıdırlar. Diğer taraftan da hükumet Türk parasımn iştira kabili\ctino karşı acayib bir meydan okuma olan bı» fiatları bir gözden geçirmçli ve gazete frangı. kitab frangı gihi aca\ib isimlcrle Türk parasmı kıran ba bahanelere müsamaha etmemelidir. Bizce yapılacak şey, bu gazete ve kitabları getirenler, frangı kaçtan hesab edeceklerini sebebl»rile hükumete izah etmeden döviz alamamalıdırlar. Baştarafc 1 inci sdhiiede kanlığı, namma M. Dinar karsıladılar. M. Dinar, Fenerbahçenin bu ziyaretinin Türkiye ile İsrail arasındaki samimî bağlann lcuvvetlenmesinde mühim bir rol oymyacağını belirttikten sonra, futbolculara «Hoş geldiniz» dedi. Bundan sonra Fenerbahçe kafile başkanı Dr. Rüştü Dağlaroğlu söz alarak, teşekkür etti ve Fenerbahçenin Israili ziyaret eden ilk Türk takımı olmasmdan dolayı memnuniyetini ifade etti. Hava meydanmdaki büfede ağırlandıktan sonra, Telâviv'e hareket ettik. Bu sabah Telâviv'de ilk antrenmanımızı yaptık. Şehir stadı çok şırin ve sahası toprak. Fenerbahçe ilk maçını yann (bugün) Hapoel ile yapacak. Bu takımın kuvvetli bir kadroya ma lik olduğu söyleniyor. Çok çekişmeli geçeceği tahmin olunan maçın biletleri tamamen satıldı. Maçın tafsilâtı yann (bugün) akşam Telâviv radyosu (kısa dal ga 33.3 metre) turkçe olarak yayınlanacaktır. Bu yayım esnasında Rüştü Dağlaroğlu ve Cihad Arman konuşacaklardır. Samim VAR Serbest ithalât nisbeti yüzde altmısı bulacak Bajtarafı 1 inci tahijede Marshall yardımından faydalanan devletlerinden yapmakta olduğu yıllık ithalât, bizim umumî ithalâtımızm jTİzde 26 sını teşkil eder. İthalât ne şekilde olursa olsun, karşıhğında döviz ödemekliğimiz icab ediyordu. A\Tupanın 18 memleketinden yaptığımız senelik ithalâtm yüz 50 sini serbest bırakırken, Avnıpa Ekonomik konseyine bazı tekliflerde bulunduk. Satışlarımız. şun lardır: Konsevine yapılan teklifler 1 Bizim muhtelif memleketIerle yaptığımız ticaret ve tediye anlaşmtlarına göre, bir memlekete nisbetinde borçlanma imkânı vardır. Bu borçlanma nisbeti ten aşağı düşmemelidir. 2 Borç alacak hesablarınm tasfiyesi icin muayyen bir müddet konmahdır. 3 Dıracattan mütevellid dövizler veya fazla ithalâltan mütevellid borçlanmalar bu 18 memleket arasında transfer edilebilmelidir. Böylece istenilen yerden veya ucuz piyasalardan ihtiyacın sağlanması mümkün kılınma'.ıdır. 4 Bizim tipik ihrac emtiamız, serbest ticaret rejimini kabul eden devletlerin serbest ithal listelerinde yer almahdır. Aldığımız cevab Avn:panın Ekonomiîc îtonseyi bu tekliflerimiz üzerinde durmuştur. Bu maksadla umumî bir proje hazırlanmıştır. Bu proje bize de gönderilmiştir. Halen tetkik etmekte olduğumuz bu projede. borcların muayyen müddetle tasfiyesine, borc ve alacakların bir memleketten diğer memlekete transferine imkân verilmektedir. Bunu ta^.bik etmek için de bir tedive hirli^i Inırulacaktır. Bu birlik 19 memleket için birer kredi, (borci kotası ayıracaktır. İhtiyacı olan devlet bu kotadan istifade edecektir. Serbest ithalât nisbeti Bu slsteme biz esasen taraftanz. Biliyorsumız ki 18 memleketten Hr senede ithal ettiğimiz malların yüzde 50 kıymetini e\velce tespit etmistik. Şimdi buna yüzde 10 da'ıi ilâve edeceğiz. Böylece serbest ithalât nisbeti ^60 ı bulacaktır. Gelecek sene bu "c 75 nisbetine çıkabilir. Şunu da teb?rüz ettirmpliyim ki, yüzde 100 serbest ticaret bir gaye olduğuna göre bir gün bunun da tahakkuk ettirilmesi ihtimali mevcuddur.» Avrupa lulde Pariste yapılacak toplantı hak kında şunları söylemiştir: « 1949 yılmda, aralarında gümrük anlaşması yapan devletlerin sayısı 33 e çıktı. Eylul aymda bu devletler kendi aralarında toplanacaklardır. Gaye, gümrük resimlerinde karşlıklı indirmeler yapmaktır. Biz, bu görüşmelere katılmağa karar verdik. Anlaşmaya katılıp ka tılmıyacağımız bu görÜKmeİprin neticesinde belli olacaktır. Bu hususta vereceğimiz karar m»nfaatimize uygıın olacaktır. Gümrük anlasmasına dahil memleketler arasında bizim umumî ticaretimizin büyük bir kısmını teşkil eden ınemleketler de bulunmaktadır.» Munis Faik Ozansoy bu^ün saat 11 de İstanbul Bölgesi Ticaret Müdürlüğünde gazetecilerle bir görüşme yapacaktır. İstanbulun ekmek derdi Baştarafı 1 inci sahifed^ Türk vatandaşıdır. Gösterdikleri hassasiyeti tebcil ederim» demiştir İstanbulda 30.000 muhtaç vatandaşı iaşe ettiren Kızılaya belediye yardımı namile ayrı bir fasıl açılmasma karar verilmiştir. İktisad bütçesinin müzakeresinde, İktisad Müdürü Naim, yapılan işleri anlatmış, üyeler, esasen kalitesi bozuk olan ekmeklerin fırıncıların tröst halinde çalışmaları yüzünden büsbütün bozulmakta olduğundan bahsederek, bu kalitenin düzeltilmesi için hükumet nezdinde teşebbüste bulunması lüzumunu ileri sürmüşlerdir. Hâl işi müzakere edilirken, Hâlin tahsil müessesesınden başka bir şey olmayıp müstahsilin kabzımallar elinde mahvedilmekte olduğu söylenilmiş, evvelce ayrılmış olan Hâl Komisyonunun verdiği raporun tatbik mevkiine konulması istenilmiştir. Eskişchir felâketzedelerine yardıım İstanbul Yardımsevenler Dernsği merkezi Eskisehir felâketzedelerine yardım olmak üzere 200 aded süveter ile 1000 lira göndermiştir. Süveterler Dernek yönetim kurulu sekreteri İffet Oruz ülile mahalline gönderilip yoksullara tevzi olunacak. Nakdî yardım da Eskisehir Yardımsevenler Derneği elile yaptırılacaktır. Diğer illerden yapılan yardımlar Sel felâketine uğrıyan vatandaşlara yardım faaliyeti bütün memlekete yayılmıştır. İl ve ilçelerde gruplar halinde çalışan vatandaşlar, bağışlanan yardım malzemesini alarak süratle Eskişehire sevketmektedirler. Dün yapılan bağışların listesi aşağıdadır: İstanbul öğrenci ve öğretmenleri: 213 lira, Tavşanh Garb Linyitlerı İşletmesi: 75 ton kömür, Finike ilçesi halkı: 1601 lira, Demirci Kızılay Kurumu: 200 lira, Gediz yardım komitesi: 500 lira, Seyidgazi halkı: 4 ton ekmek ve erzak, Buldan halkı: 300 lira, Dinarda fabrikatör Mehmed Dedeoğlu: 3000 ekmek, Dinarda Menderes un fabrikası: 50 hra, Dinar Kızılay Derneği: 116 lira, Polath Yeni Sinema sahibleri: 20 ton odun, Haymana öğretmen ve öğŞehrimiz Seçim Kurulu asil v rencileri: 100 lira, Akşehir halkı: yedek üyeleri, bugün saat 10 d; 9060 ekmek. Yenipostane binasındaki Adliye EnEskişehirde yardım cümeni odasında toplanarak yemin plânlaştırıldı edecsklerdir. Seçim Kurulu üyeleri sırasile tahlif ,olunacaklar ve şöyle Eskisehir, 10 (a.a.) Sel fediyeceklerdir: lâketine uğrıyan vatandaşlara • Secimlerde vazifemi doğru yardım faaliyeti gittikçe genişyapacağıma, hiç bir tesir altında letilmıştir. Yardımsevenler Derkalmıyacağıma, taraf tutmıyacağı neği Ankara Genel Merkezinin ma namus ve vicdanım üzerine ye tutarı 5.000 lirayı bulan yardımmın ederim.» larile işe başlıyan yardım heyeti C. H. P. nin seçim hazıriıkları Çocuk Esirgeme Kurumunun 400 C. H. Partisi İstanbul teşkilâtı pantalon, palto ve ayakkabı yarsecim hazırhklarına hız vermiştir. dımları ve Türk Kadın Birliğinin Bu arada, dün il merkezinde parti giyim yardımları ile faaliyet sagenişletmiştir. Güllük, rnufettişi Prof. Sadi Irmak ve İl hasını Başkanı İlhami Sançar partililerl» Kumluk, Ömerağa mahallelenni görüşmüşlerdir. İlhami Sançar, bi birer birer gezen yardımsever va tandaşlar Ömçrağa mahallesinarkadaşımıza şunlan söylemişür: « • Yoklama kuruluna katıla de Sakarya caddesinde kahveci cak meslekî teşekküllerin partil: Ali Ekberin kahvesini merkez itbaşkanlarını tesbit etmekteyiz tihaz ederek çalışmalarını plânGenel Sekreterliğin büdireceğ: laştırmışlardır. günde yoklama kurulu toplana 5000 demiryolu işçisi caktır.» ailesi yuvasız kaldı D. P. nin seçim hazırbğı Eskişehir, 10 (a.a.) EskişeD.P. seçim bürosu, seçimlerin hirin uğradığı son felâketle yokyaklaştığını gözönünde tutarak faaliyetini arttırmıştır. Seçim cak meydanlar tesbit edilmiştir. sandıklarının yerini gösterir pafD.P. Başkanı Celâl Bayar da talar hazırlanmıştır. Seçim pro dün parti merkezinde çalışmış pagandası için de partinın bugü ve partililerle görüşmüştür. İdane kadar neler yaptığmı göste re kurulu da gene toplanarak rir broştirler basılmaktadır. Di parti işleri üzerinde müzakereğer taraftan propaganda yapıla lerde bulunmuştur. Türkiyeye teknik yardım Bosîaraft I inci sahifed» knlaylıkları temin jaj'esinl güden Avrupa tediye birliği» adlı bir teşküâtın kurulmasına çahsıldığını ve bu birliğin muhtemel olarak 31 haziran 1950 den itibaren faaliyete geçecoŞini belirtmiştir. Türkiyeye aynlan tahsisat Washin?ton 10 CA.P.) Ekonomik işbirliği idaresi bugün Marshall plânı devletlerine yardım için ist?diği 2.925.000.000 dolarlık tahsisin bu devletler arasında hanffi nisbetler dahilinde taksim edileceğini bildirmiştir. 30 haziran 1951 de nihayete erecek malî yıl zarfında Türkiyeye düşecek yardım hissesi 44,100,000 dolardır. İsliklâl caddesinde bir fare Partilerin seçım Çiftçiyi topraklandırma tasarının görüşülmesine başlandı Ankara 10 (Telefonla) Meclisin bugunkü toplantısında çiftçiyi topraklandırma tasarısının görüçüimesine başlandı. Tasarımn tümü üzerinde bir çok milletvekilleri düçüncelerini belirttiler ve bazı fenkidlerde bulundular. Vaktin gecikmesi dolayısile pazartesi günü toplanmak üzere oturuma son verildi. hazıriıkları Saydiye resmini kaldıran tasarı Meclise verildi Ankara 10 (Telefonla) Saydiye resmini kaldıran kanun tasar:sı Bakanlar Kurulunda son şeklini almış ve bu devrede çıkarılmak üzere Meclise gunulmuştur. Bu verginin kaldırılmasile bütçeden 2 milyon lira kadar bir fedakârlık yapılmakAskerî hastabakıcı tadır. Ancak bir çok çeşidli güçhemsireler lüklerden dolayı balıkçılar bundan şikâyet etmekte idiler. Yeni tasan Ankara 10 (Telefonla) Askerî ile, belediye mevzuatı dairesinde hastabakıcı hemsireler hakkındaki bal:kçılık serbest bırakılmaktadır. kanunun ikinci ve altıncı maddeleri Refik Koraltan Trabzonda değiştirilmektedir. Yeni tadilâta Trabzon, 10 (Hususî) Pazar göre, hastabakıcı, hemsire yetiştirigünü yapılacak D.P. il kongre lecekler, 25 yaşından joıkarı olmısinde hazır bulunmak üzere bu yacak ve en az orta tahsili olan isgün şehrimize gelen Refık Ko tekliler arasından seçılecektir. Asraltan, iskelede kalabalık D.P. li kerî hastabakıcı hemsireler ordu bir kütle tarafmdan karşılanmış sağlık kurumlarında üç yıl mecburî hizmet göreceklerdir. tır. PROF. NİMBUS'ÜN MACERALARI: Basînrafı I mct tahijede tecavüz arzu ve niyetleri voktur, Rusya da bunu pekâlâ bilir.» Büyük elçi Türk Amerikan münasebetlerinin çok memnunluk verici gelişmeler karlpttİE;ini ftelirtmiş ve Rusyanm 1947 de Türkiye üzerinde yaptığı baskıya temasla şöyle demiştir: « Türkive üzerindeki baskı. esas gayesi Boğazların kontrolunu elde etmek üzere, siyasî mahiyjtte idi. 1945 senesi mart ayında Kremlin 20 senelik Türk Sovyet dostluk andlaşmasını yenilemiyeceğiıi resmen Ankarava bildirmiş ve Rus propagandası da Türkiyenin iki doğu eyaleti üzerinde hak iddia etmişti. Truman doktrininin tanziminde bu baskı Imil olmuştur. Türk ler, Sovyet tecavüzünü icab ederse silâhla ve tek başlarına dahi o!sa mukavemete hazırdırlar. Fakat ordıılar1, ivi olmakla beraber, modern silâhlarla mücehhez değildi.» Büjük elçi, bunun üzerine askerî yardımm yapıldığını ve bunu ria iktisadî yardımın takib e'^iM.ıi kaydetmiş, öğretim saha?mda elde edilen neticeleri övmüştür. Türkiye Amerika münasebalı Baş'arafı 1 inci sahifede dınların bu korlcu ve telâşlan bir kısım erkek'ere de sirayet etmiş olacak ki onlar da bu paniğe iştirak etmişlerdir. Bu sırada hâdise mahalline polisler ve bekçîler de gelmişler, orada bulunanların bu korku ve telâşının neden ileri geldı ğihi öğrenmek istemişlerdir. Sağa sola kaçışan kadınlar, ellerini yüzlerine kapayarak bu heyecanın sebebini öğrenmek isteyen memurlara: Aman geliyor!.. cevabını vermişlerdir. Polisler ve bekçiler de bu ugelenin» kım olduğunu derhal kestirememişler, onlar da bir yandan düdük çalmağa, diğer yandan paniğe sebeb olan hâdisenin mahiyetini öğrenmek için araştırıp soruşturmalara koyulmu.,lardır. Bu esnada nakil vasıtaları da durmuş, bir tramvayda bulunan yolculardan bazılarının heyecanla kendilerini dışarıya atmağa çalıştıkları görülmüştür. Tramvaydan fırlıyan yolcular arasında bulunan bir kadın, bu meçhul tehliken^n tramvaya yak laştığını söylemiş. bu ihbar üzerine bir bekçi ve çöpçü arabaya doğru gitmişlerdir. Çöpçü az sonra koca bir cadde halkını ve tramvay yolcularını telâşa düşüren ve 5 dakika kadar nakil vasıtalarının oldukları noktada mıhlanmalarına sebeb olan bu korkunç ve meçhul heyülânın Gümriik rcsimlcri mahiyetini öğrenmiş. bunun iri Dış Ticaret Dairesi reisi Mımis bir fare olduğu görülmüştür. OrFsik Ozan^oy, gümrük resinılerinin talığı birbırine katan bu mahluI indirilmesini hedef tutan ve ey kun civardaki bnalardan dışarıya fırladığı anlaşılmıştır. Fare, çopçu tarafından itlâf edilmiştir. CU^mURİYET» in TEFRİKASI: 7 Sözümü kesmeyin. Eline su dökemez; ama yanlış anlamayın, cirkm de denmez. Bu iki genc kızın ikisi de aynı terbiyeyi almışlar, aynı aileys mensublar. aynı soy adını taşıyorlar. İkısi arasmda mukaye^e yapmak için başka hiç mülâhaza yok. DedıSinu genc adam, kjziarın ikisini de. tâ çocukluklarmdanberi tanıyor. Bunların hangisine âşık olur? Su bilmece mcrakı. sizde ezeldenberi vardır, Belkıs Hanım. Kime isterseniz iorun, Nedim Bey. hiç tereddüd etmeden. size «birinciye» cevabını verecektir. Gelselelim, bu erkek, öttki kıza talib. Bu da ispt ediyor ki, Belkıs Hanım. mantığa dayanan muhakemeler, her zaman salım muhakemı!ler değildir. Ben devam ettim: Çok yüksck emeller be^leye:ek Hurumda olan b:rinci kıza talib olmayışını tabü gorürüm. Teşekkür ederim. • Ama, ikinci kızı birinciye :ereih etmiş olmasına beni in^ndıramazsjnız; yooo, bu kadarı fazla. olur! Peki, şu halde, ne netice çıkanyorsunuz bundan? Netice şu: Genc adam, o eve birinci kız için gelip gidiyordu. Fakat, ona talib olursa red cevabl alacağın: tahmin ettijönden, ikinci kıza döndü; her halde onu da beğeniyordu; belki uğradığı hayal sukutunun tesirile, belki de, ne olursa olsun aileye girmek için, ona evlenme teklif etti. İste bu tertib, ikinci kızın işine gelmiyor. Zengin değil. ama boşluk doldurmağa memur bir insen olmağa asla boyun eğrr.iyecektir. Ben bu kararımı bildirirke;. Nedim Sabit önce biraz sarardı, sonra kızardı. Nihayet gülümsedi, işi lâtifeje dokmek istedi. Çok mütevazısınız, Belkıs H^nım. dedi. Siz, yosunlar arasında filizlenmiş bir menekşesiniz! Gerçi gül ve karanfil güzel kokarlar, ama kokusu da onlardan rşağı kalmaz. Benmi menekşeyim. Nedirr Bey? Alr" ediyorsunuz, Ne mi'nasebet! Ama bu mukayeseyi beğenmedinizse başka bir teşbih bulalım. Meselâ kirazla çilek. İkisi de nefîs birer mey\adır. ama lezzetleri başka başkadır. Adam vardır, kirazı sever, adam vardır çileği tercih eder. Bu teşbih daha güzel. Nedim Bey, Ferhunde, hakikaten çileğe benzer. Tıpkı, o çok güzel kokan, çok lezzetli, yumuşacık meyva gibidir. Ben, daha ziyade kiraza benzerim. Şekerli gibi de yavan. içi çekirdekli bir yemiş. Çıkanp atılacak manasız tarafı var. Hasıll, yeseniz de olur, yemeseniz de... Nedim Sabitin yüzünde, geniş b'r tebessüm belirdi. Ne kadar sade, ama bu sadelik içinde ne kadar da lâtifsiniz, Beüas Hanım. Kiraz gibi değil mi? Evet, kira? sibi. Peki. siz cileği kiraza tercih etmediğinize emjn misiniz, yüzde yüz emin misiniz? Nedim hemen cevab vermedi. Garib değil mi, onun vereceği cevabl bekleıkcn, yüreğimin hafifçe sıkılcığmı his.=ettim. Sonra, sesinin sakin edası. beni gene hakikatin ortasına fırbttı. Çilekte fazla miktarda kum vard:r. Belkıs Hanım. A! Ferhunde hakkmda böyle şey sövlemeyin! Nedim Safcit takdirkâr bir tavırla: Ne kadar canlısını^, Belkis Hanım î dedi. Bu adamın sakin, durgun hali si nirime dokunuyordu. Siz de ne kadar uyuşuksunuz, dedim. Bir arada, mükemmel bir çift teşkil edebiliriz. Teşkil cedebilirdik* demek istiyorsunuz, galiba. Ponpon uyanmıştı. Kucağıma sıçradı. Dizlerimin üzerine rahatça yerleşmek için bir hayli kıvrandı. Bu gülünç kıvranışları oeıii bir müddet eğlendirdi. Âşığımm, bana aşkını :lân etmek için sükutumdan faydalanacağını umuyordum. Fakat hiç bir şey söylemedi. Yalnız; Hepsi bu kadar mı? diye sordu. Neyin hepsi? Bana söyliyeceklerinizin. Hayatım boyunca sürecek olan bir taahhüde girmeğe karar vermeden evvel, sizinle konuşmağı istemem tabiî değil midir? Etrafım suikasdcilerle dolu. Herkes beni bu izdivaca zorluyor. Beni bu işe razı etmek için hiç bir şey söylemiyen bir siz varsınız. Nedim, gene gülümsiyerek mukabele etti: Mademki herkes beni müdafaa ediyor, türlü türlü meziyetlerimi kendim medhetmeme tevazuum mânidir. Her halde genc olduğumu, sıhhatli olduğumu, fakir denmiyecek kadar zengin, fena adam denmiyecek kadar iyi huylu olduğumu söylemişlerdir..., Bunlarm doğru olduğunu ben de bıliyordum. Bu küçük hâdisenin büyük bir okuyucu kütlcsini alâkndar etıııediğini biliyorum; fakat haberleşmeji, bilişme ve oğretişmeyi dünya sulhu ve hürriyeti için esas tuttuğu hir devirde böyle bir kültür ve basın davasının şunua bunun elinde, sahsî ve haksız ka' zanc vesilesi olmasına da uzun zaman sükut etmemeyi zaruri buluyorum. Bu satırlarımın. Fransız kültiir ata^eliğince iyi gozle ve dikkatle okunacağuıı ümid etmek isterim. Dünya kendini tanıtmak için üste para verirken Fransız dostlarımu, gazetelerinin ve kitablaruun başka Fransız Cumhur Başkanı dillerdekilere ve bizzat kendi fiatIarına nazaran yüzde elli pahalı saParise döndü tıdığını bilmeli ve ona göre işlerine Londra 10 (B.B.C.) Fransa çekidüzen vermelidirler. B. FELEK Cumhur Başkanı M. Auriol'un Lon drayı ziyareti müddeti dun bitmiş ve kendisi bugün refikasile birlikte M E VLİD merasimle uğurlanarak memlekeDeniz musteşarlığmdan emekli Bay tine dönmüştür. M. Auriol. İngiltere Kral ve Kra Necatı Solak ın refıkası mernume ŞÜKRİYE SOLAK'ın liçesini Fransayı ziyarete davet etmiştir. ruhuna ıthai olunmak uzere 12 mart Mr. Truman da, M. Auriol'u A 1950 pazar gjnu ikindı namazından merikayı ziyarete davet etmiştir. sonra Bostancı camıınde Mevlıdt Şenf Yooo! Bu vasıflarınıza hiç bir diyeceğim yok, dedim. Nedim, samimî bir gülüşle teşekkür etti, sonra: Sizi sevmeme, sizi baş tacı etmeme izin verirseniz, ne kadar iyi bir koca olacagım göreceksiniz Belkıs Hanım, dedi. Sesi tathlasmış, bakışı okşayıcı bir ifade almıştı. On altı yaşımm heyecanları birdenbire yüreğimi doldurdu. Ah, diye düşündüm, eskiden, arasıra benimle bu şeSilde konuşmuş olsaydı, Mediha yengemin hatırını hoş etmek için şimdi bu kadar fazla düşünmeme hacet kalmazdı! Nedim, yakında kat'î cevabımı vereceğim va'di üzerine çekilip giderken, ben, kucağımda oturan Ponponu rahatsız etm^m.k için onu kapıya kadar götürmedim, özür diledim; sonra, mabeyin odasmı azar azar doldııran gece ile başbaşa, kımıldamadan, oturduğum yerde kaldım. Alaca karanlığm, ölgün renkli çiçeklerini derece derace yuttuğu halıya gözlerim takıh, ne kadar zaman böyle oturdum, bilmiyorum. Etrafımı kuşatan derin sessizlik içinde, kucağımda uyuyan Ponponun nefesinden başka kıpırdıyan hiç bir şey yoktu. Gün ışığı. saba!ıl»yin süzülerek girdiği camlardan, gene gizlice süzülüp çıkar gibi, yavaş yavaş soluyordu. Oda sıcak olmasına rağmen, birdenbire, omuzlarımdan belime doğ ru bir soğuk hava dolaştı, ürperdim. Canım ne gülrr.ek. ne kımHama'<, ne de yasadığımı hi=?etmek istiyordu. Her halde sinirlî insanlarm, bir felâket arifesindo hh.ettikleri şe/i duyuyordum. Sessiz bir yürek sıkınt:sı, hayatımda yeni bir şey olacağı intıbaı ve bu yeni bir şey karşısında duyduğum, korku ile karışık, sevince benzer bir his. Nedim Sabiti sevmediğime kat'iy yen emindim. beni sevdiğine de emin değildim. Fakat, onun karısı olmak gibi önüne geçilemez bir ihtimali, isyansızca kabul ediyordum. Böyle hareket etmekle. bütün saadet hulyalarıma veda edeceğime emin ola ola kabul ediyordum. Ah, o hulyalarım, bana nasıl birdenbire yabancı gözükmeğe baslamışlardı! Macera, bir görüşte yüreği kavuran aşk ateşi, büyük ihtiras! Bütün bunlara ne olmustu? Hepsi, günesin sıcağı ile dağılıveren sis gibi erimişti. Niçin? Çünkö, bu tombul yanaklı şişko oğlan, yıllardanb^ri tanıdığım bu Nedim Sabit. bana ilk defa olarak. on altı yaşımda ik;n bakmasını istediğim şekilde bakmı»tı! Burada mısın, Belkı»? (Arkası var) İsraili hukukan tanıcîık TelAviv 10 (A.P.) Resmen bildirildiğine göre. Türkiye. israili hukukan tanımıştır. okutulacak'.ır. Akraba. dost ve arzu bujuran zevatın teşrıflert rica olunur, Ailesi ÖLÜM F.ski Hariciye Nazırlarından Mustafa Reşıd Paşa merhumun o|lu Keşan Eczanesı sshibi Fuad Aktan, Avukat H:kmst Aktan ve Sabah^t Aktanın b = ba'arı Ispartalı SLLEVMAN AKTAN ın ruhuna ıthaf edilmek üzere vefatı. nin kırkmcı gunune müsadif 12 nıart pazar gür.u öğle namazını muteakıb Serencebeyde, Amber ağa camıınde Mevlidi Ş«rlf kıraat edileceğinden arzu eden dostlarınm ve dındaşlarımızm teşnfierinı rlca ederiz. Çocukları HÜSEYİN ŞEFİK DANİŞMEND Melburn çehrmde Cenabı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kederll aılfsi efradı. torafından en derın tees^urlerle akraba Ve dostlarına bildırılır. • TP 7i\ TÖ^ rrryr A\ECA\UAS1 Çıkan üçüncü sayifiile Türkiyede satış rekorunu kırdı ve elli bin basıldı. Birinci sayının üçüncü, ikinci sayının ikinci baskısı yapılıyor, müjdeleriz. A d r e s : Posta Kutusu, 18, İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle