18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Şubat 1950 CUMHURİYET Muhalefet ve parti dısı vatandaşlar Hidroien bombası Hidrojen bombası içîn C.H.P. lilerin İzmirdeki bir toplantı yapılacak tedir. Bazı kimselerin kanaatine göre ağır hidrojen denilen diğer bir maddenin kullamlması bu işin kısaltılmasma amil olabilir. Hidrojen bombasının, atom bombasma nazaran faikiyeti bir de muayyen bir cesamete bağlı kalmak mecburiyetinde olmasındadır. Amerikanın ilk hidrojen bombası tecrübelerini gelecek sene yapması beklenmektedir. Bu da bütün hazırlıkların tamamlanmış olduğunu göstermektedır. Birleşik Amerika hava kuvvetleri Birleşik Amerika, atom tesisleri etrafında bir hava müdafaa çemberi teşkil etmek emelındedir. Aynı müdafaa sistemi Atlantik limanları için de düşünülmektedir. Bu sayede her anî baskın karşılanacaktır. Baruh'un fikri En yaşlı devlet adamlarından Baruh, Başkan Truman'ın dünkü beyanatı hakkında «dünya barışımn tesisi için hayırlı olduğunu» söylemiştir. Harb ihtimali azaldı Şimd:ki halde Tokjoda bulunan General Omar Bradley, hidrojen bombasının imaline başlanması dolayısile şöyle demiştir: «Silâhlar bu kadar korkunç olursa hiç bir kimse harb çıkarmağa cesaret edemez. Çünkü bu takdirde zafer dahi çok büyük fedakârlık pahasına elde edilebilir.» Bomba infilâk bile etmiş Washington, 1 (a.a.) (Reuter): Başkan Truman, hidrojen bombası hakkındaki beyanatı, burada Birleşik Amerikanın hidrojen bombasını imal etmiş bulunduğuna, hattâ bu bombamn infilâk bile ettiğine dair söylentilere yol açmıştır. Başkentte Truman'ın ihtimam la hazırlanmış dün akşamki demeci de «çalışmaların başarı ile sona ermek üzere olduğunu» açıkladığına işaret edilmektedir. Baştarafı 1 inci sahifede müştür. Alınan malumata göre, Hilmi Uran partililsre şöyle hitab etmiştir: « Seçim esnasmda iktidar partisi olarak gayet toleransh hareket etmerniz icab etmektedir. Demokrasi rejimi haricde ve dahilde mem leketimizin itibarının yükselmesinde amil olmuştur. Bilhassa bu reİimin harice karşı tesirleri büyük olmuştur. İktidarda olan partinin mevküni muhafaza için çalışması kadar muhalefet partilerinin iktidarı ele geçirmek için mücadele etmeleri en tabii haklandır. Artık halkın içine girerek çalışmak zorundayız ve öyle yapıyorzu. Amansız tenkidlere tahammül etmemiz lâzımdır. Haklı tenkidleri ise kabul edip gidişimizi tashih etmeliyiz. Muhalefet partisinin ve bizim ayrı ayrı avantajh taraflarımız vardır. İktidar partisi olduğumuz için yapamadığımız işleri tenkid etmek muhalefetin en büyük avantajıdır. Bizim ise, devlet olarak millete karşı yaptığımız faydalı işler avantajlı tarafımızdır. Seçimlerde şahısları değil, parti listesini gözönünde tutmak mecburiyetindeyiz. Namzed olarak millete arzedilecek isimlerin üzerinde ehemmiyetle durmak ge rekmektedir. Rey verecekler yalnız C.H.P. li değil, bitaraf ve serbest fikirli vatandaşlar da olacağına göre, onların da destekliyeceği, memleketçe sevilmiş şahısları namzed göstermek mec buriyetindeyiz. Bu hususta bilhassa ocaklara büyük vazifeler düşmektedir. Herkes milletvekili olmak istiyebilir, fakat ekseriyetin verdiği karara ekalliyetin boyun eğmesi lâzım gelmektedir. Parti vahdetinin bozulmaması şayanı arzudur. Bir çok yeri dolaşıp temaslar yaptıktan sonra seçimleri kazanacağımıza kanaat getirdiğimi kat'î olarak söyliyebilirim. Fakat muhalefetin zayıf olduğunu hissetseniz dahi onu küçümsememelisiniz. Ocaklı arkadaşlar halkın içine girerek yakinen teması tenrn etmeli ve önümüzdeki seç:m imtihanına haztrlanmalıdır » Baştarafı I inci sahifede merika' Cumhur Başkanı Truman'ın hidrojen bombaları Truman'ın Müdafaa Ba yapmak için müdafaa komiskanlığı atom komisyonu yonuna vermiş olduğu emir, Ameaa, îdrojen bombasının imalini ge rikanın bütün siyasî ve askerî liştinrieyi ve bu işi başarmayı. A mahfillerinde çok iyi karşılanmışmerika müdafaa kuvvetleri başko j tır. Kongre mehafili, Başkanın en mutanı sıfatile cmretmiş olduğuna isabetli şekilde hareket ettiğini söy dair gelen haberlcr, milletlerarası lemiş ve fen adamlan derhal çahayatta yeni silâh yarışının kazan hşmalarına başlamışîardır. G«rçi dığı ehcmmiyeti apaçık göstermek Ruslarm da bu vadıde çahşacakları tedir. tahmin olunmaktadır. Fakat bu Daha şimdidcn hidrojen bombası tahnvnin çalışma bakımından hernın, atom bombasına adeta rahmet hanjri bir aksantıya meydan bırakKongredeki bütün okutacak dcrecede, bin kere beter ınıyacaktır. olduğu bildirilmekte ve onu istih Cumhuriyetçiler. Başkan Trumsn'ı sal ctmcnin frereklendirdiği büyük desteklemektedirler. Ayan komUfedakâılıklar üzerinde durulmakta yonu da bu emrin tahakkuku için dır. Fakat Amerika bir taraftan si gerekleşen tedbirler üzerinde gölâh ü.tünliisünü muhafaza etmek, rüşmüştür. diğer taraftan harış ve güvenini u Amerikanın Hava Bakam Stuart zak ve yaktfı her tchlikcden koru Symington komünist milletlerin elmak irin bu çareye de başvurmak | lerindeki kuvvetlerden bahsetmiş ihtiyacını hissetmiş ve nihayet bu ve Amerikayı imha icin çalışan bu kuvvetlerin elinde bugün Amerijoldaki kararını vcrmiştir. Amcriksyı bu yolda karar verme j ka ve müttefiklerinin kuvvetlerinğe scvkeden en mühim âmil. atom den daha büyük kara orduları. en süâhnıı kontrol irin sarfolunan jray büyük uçak kuvveti ve cn büyük retlerin bosa ffitmesidir. Scncler denizaltı kuvvetleri bulunduğunu ılenberi atom kontrolunu temin e GÖylemiş ve bu durumun vahametîerek dünyayı bu silâhın şerrindcn ti karşısında Amerikanın savunma koruyacak tedlıirler alınması düşü bütçesinde indirmeler yapmasının ııüldüiu ve cn tesirli konrrol siste bahis mevzuu olmaması lâzım gelnıini kurmak üzerinde fikirler bir diğini anlatmıştır. lc^tiği halde Sovyet Rusyanın saboHidrojen bombası tajı yünindcn hir anlaşmaya varılaİlim adamlan Truman'ın emri ümamış ve bunun neticesi olarak si zerine çalışmağa başlamışîardır. Bir lâh yarışına girişilmiştir. çok kimseler bu yeni bombamn Hakikatte Sovyet Rusya, mcvcu atom bombasından bin defa daha rîiyeti ve tesiri hissolunmıyacak bir kudretli olacağını bildirmektedirkontrolun kurulması için çalışarak ler. Bombamn vücude getirilmesi atom hombası imalini adeta kendi için lâzım gelen hararet derecesi 3 nefsine hasretmek ve böylece diğer milyon derecedir ve bu dereceyi milletlcri gafil avlamak istediğini adi bir atom bombası infilâk ettirgöstcrir bir tavır takınmış, bu yüz mekle temin etmenin mümkün olden ciddî ve tesirli bir kontrol ku duğu görülmektedir. Varılması isrulması lchinde olan dcvletlcrin an tenen gaye hidrojeni kaynatmak laşmak için sarfettikleri gayretler suretile başka bir madde haline ifrağ etmektir. Fakat güneşte bu bir netice vcremcmiştir. ameliye 5 milyon senede vücude Bütiin bclirtilerin vuzuhla jföster gelmektedir. Bunu bir bomba oladiği bir hakikat Sovyetlerin vaktile larak kullanmak için aynı ameliyaUitler'le arkadaşları tarafından tu tı bir saniyenin muayyen bir kestulan hareket tarzının tıpkısını tat rinde vücude getirmek icab etmekbik ctmck istedikleridir. Bilindiği gibi, Hitlcr'le arkadaşlan. harice zcrre kadar sczdirmedcn Almanyayı Hİâhlamağa çalısmışlar ve bilhassa Baştaraiı 1 ınci sahifede hava silâhtm azami derecede inkişaf rttiımişleıdi. Buna mukabil di yazılı işlerle her türlü benzerlerindp ğer dcvletlcr. silâhlan azaltma cere çalışanlar; 1 Banka ve her türiü vanına kapılmı.ş oldukları ve ortada kredi müesseseleri ile tasarruf, ikkuvvctli vc tesirli bir kontrol bu raz ve emeklilik sandıklarında, 2 lunmariığı için Hitler harbi açtığı Her türlü sigorta. şirket ve müeszaman cafil avlanmışlar ve son de seselerinde, 3 Piyango, büro ve rece sıkıntılı RÜnler ve yıllar geçir gişelerinde, 4 Gazetelerin ve dernıişler, anrak silâh üstünlüğünü gilerin hazırlama, yazı, idare ve bükurmağa muvaffak oldukları zaman ro işlerile istihbarat, büro ve ajansdurumu değistirmeğe muvaffak ol larında, 5 Avukatlarm ve noIIIUŞIHITII. Fakat gafil avlanmamn terlerin bürolarmda, 6 Doktormuayenehanelerinde, 7 Mühenmilletlcıc çcktirdiği felâkrtler ve dis, dekoratör, desinatör ve ben6ebeb olduğu yıkımlar hadsiz ve zerleri nezdinde, 8 Her türlü dehrsabsızdı. polarda, 9 simsarlar nezdinde, 10Bu def» da Sovyetler. aynı hattı Her türlü şirket, tesis ve dernek lıarrkrti tathik etmek ve kontrol işi gibi tüzel kişilerin emrindeki iştti, lâfzı mıırad bir halde bırakarak lerde, 11 Tiyatro, sinema, gazino, nıillctlcri silâhlanınaktan ahkoymak çalgıh yerler, bar ve dansigler gibi sonra giiniin birinde feci bir sür yerlerde, 12 Hastane, muhtelif tepriz yaparak aynı müthiş oyunu oy davi müesseselerile eczane ve lâbora namak maksadilc hareket ettikleri tuar gibi yerlerde, 13 Özel okullarla ni gösteriyorlar. kütübhanelerde ve güzel sanatlar» Fakat bu hareket tarzı, artık hiç aid işlerde, 14 Ticaret ve Sanayi kimscyi aldatmamaktadır. Millctler Odalarile birlikleri ve Ticaret Oikinci bir umumî fclâketle. hem de dasile Ticaret ve Zahire borsalan ansızın karşılaşmak fikrinde değil gibi müesseselerde, 15 Armatörlerle hava nakliyat şirketlerinin dirler. bürolarmda ve karadaki iş yerleBu yüzdcn Sovyetlerin atom bom rinde çalışanlar. bası yaptıkları anlaşıldıktan sonra atom bombası yapmak yolundaki Tasarıya göre muayyen müddeti çalışmalar daha fazla hızlandırılmış, bir sene ve daha fazla olan iş akidnihayet hidrojen bombası keşfo lerinin yazı ile mukaveleye bağlunmuş, Mr. Truman da yeni ve lanması mecburidir. büsbütün korkunç olan bu bombamn imalini emretmiştir. Cumhur Başkanı, Ermeni Mr. Tmman'ın emri, Sovyetlerin Btom bombasını imal etmelerine Cemaati heyetini kabul etti karsı en kuvvetli mukabelcdir ve Ankara, 1 (Telefonla) Erfcu mukabelenin Sovyet Rusya ta meni Umumî Meclisi Başkanı rafından derinden hissolunacağı Doktor Andre Vahram, idare heşüphesizdir. yeti azasından doktor Hırant Hay Acaba bu yeni ve müthiş silâhın rebetyan ve Vahan BardisbanEcadı, dünya hanşını korumak için yan ile Marmara gazetesi sahibi yeni ve ciddî bir teşebbüsün vuku Süren Şamhyandan müteşekkil bna yardım etmez mi? heyet bugün saat 17 de Çankaya Mr. Truman. Amerikanın mün köşkünde Cumhur Başkanı tarahasıran sulhu korumak için çalış fından kabul edilmiştir. (ığını ve btitün hedefinin bu sulhu kurtarmak olduğunu anlatmış. hür kontrolu kabul ederek bu yarışın milletlerin hiç bir tecavüz emeli encamım önlemesi beklenir. beslemediklerini açıklamıştır. Aksi takdirde silâh yarışı devam O halde mukabil tarafın da aynı edecek ve btı yarışta daima ileri gayeleri benimsiyerek dünya sul giden taraf, vaziyete hâkim olabunu korumak üzere bu silâh yarı caktır. engel olması ve hakikî, ciddî Ömer Rıza DOĞRUL toplantısı Baştarafı 1 inci sahifede arasındaki ahengi muhafaza et mektedir. Buradaki tetkik ve temaslarımdan şunu da anlamış bulunuyorum: Partiler dışındaki vatandaşlar 1946 scçimlerinde gösterdiği sempatiyi 1950 de bizden asla esirgemiyoceklerdir. Kocaeli bölgesinde yaptığım teftişlerde de iyi neticeler almış bulunuyorum. Kocaelide, bazı gazetelere yanlış aksettirilen il idare heyetinden istifa haberleri tamamen uydurmadır. Vazife kaygusu bakımından fikir ve anlayış mücadelesi hududları içinde kalan oü ola\'dan ibarettir ve bugün için anlaşmazlık bertaraf edilmiştir. Kocaeli ve Bilecik il kongreleri yakında yapılacaktır. Edirne teşkilâtımız, il kongresi dahil olmak üzere, bütün kongrelerini bitirmiştir. Edirne kongrelerinden aldığım intiba, % 100 müsbettir. D.ğer iki vilâyetin kongrelerini de takib ediyoruz. BÖlgem dahilindeki partilerin, bilhassa partisiz vatandaşların, çalışmaları ve sempatileri kesind;r. Seçim, nihayet bir şans olduğuna göre, zaman gelınce talih kuşunun ilk ikazını her halde kaçırmıyacağız.» Esad Çağa'nın demeci C.H.P. nin İstanbulda fıien se,çım propagandasına başlaması ve bu arada C.H.Ç. mahfillerince D.P. içinde bazı hiziplenme harekâtı olduğuna dair rivayetler çıkarılması karşısında D.P. İl İdare Kurulu Başkanı Esad Çağa, gazetecilere şunlan söylemiştir: « Partimizde herhangi bir hizipleşme mevcud değildir. Büyük bir ahenk içinde çahşıyoruz. Bu sabah da çalışma raporunu hazırlamak için toplandık. Şunu da söyliyeyim ki, bizim part:miz Demokrat Partidir. Herkes fikrini serbest olarak söyler. Bunu hizipleşme sananlar sadece aldanırlar. Parti teşkilâtında tam bir ittifak vardır. Eminönü ilçe kongresi ayın 7 sinde, il kongresı de ayın 17 sinde toplanacak Şehir Neclisi, şubat toplantısma başladı Baştarafı 1 inci sahifede yasağının 48 saatten fszla devam etmiyeceği hakkmdaki zihniyetin kat'iyyen silindiğini, vatandaşın gıdasına aid husvslarda ihtikâra göz yumulmıyacağını, Şehir Meclisinin verdiği kararlann süratl tatbik edileceğini, memurların devamsızlığına müsaade edilmiyeceğini, vatandaşın en çok derd yandığı imar ve inşaat işlerindeki şikâyetleri önlemek üzere Belediye Reis muavini Necatinin başkanlığmda bir heyet kurularak bu işleri hal ve ıslah edecek tedbirleı alındığını, bu suretle şikâyetlerin azaldığını söylemiştir. \ Bundan sonra ruznamenin mü zakeresine geçilmiş, 1950 yılı bütçesi ve mülhak bütçeler hakkında görüşmeler yapılmıştır Bütçenin yekunu 41.097.625 liradır. Geçen seneki bütçe 38 milyon lira idi. Üyelerden Remzi Özdiyen, bütçe komisyonunun, bütçeyi müzakere etmeden evvel bazı hususları gözönünde bulundurmasını istemiş, bu meyanda bütçede Tramvay İdaresinden 1,5 milyon lira yardım alınacağına dair hayalî bir rakam mevcud olduğunu, geçen sene de böyle bir rakam konulduğu halde mezkur İdareden bu paranın alınamadığını, Üsküdar Tramvay İdaresinin İstanbul Tramvay İdaresıle birleştirilerek tasarruf temin edilmesini, Prost tahsisatının kaldırılmasını. Spor Sarayının ve Florya tesisleri masraflarının kaldırılmasını, Yalovadaki Belediye tesislerinin kiraya verilmesini, Belediye motörlü vasıtalarında sarfedilen akaryakıt işlerinde âzamî tasarruf teminini, İmar Müşavirliği tahsisatının kaldırılarak bu paralarla halk dilek ve ihtiyaclarının karşılanmasını, halk dilekleri için bütçeye konulan 2.5 milyon 1:ralık ödeneğin dört milyona çıkarılmasmı istemiştir. Bütçe tetkik edilmek üzere Bütçe Encümenine havale edilmiştir. Cerrahpaşa hastanesinden ik paviyonun Tıb Fakültesi emrine tahsisinden dolayı Fakülte De kanmın teşekkür mektubu okunmuştur. Bundan sonra üyeler tarafından verilmiş olan pek çok teklif kâğıdları okunmuştur. Bunlar meyanında şehrin genişlemekte olduğunu, uzun mesafelerde evler inşa edildiğini, bu inşaatın yol, su, elektrik gibi ihtiyacları karşılanamamakta olduğundan imarın daha ziyade şehir dahilindeki arsalarda yapılması, mes ken ihtiyacının karşılanması için teşebbüslere girişilmesi, Beyazıd meydanının tanzimi, Nalband Çamaşırcı vesaire gibi sokak adlarının değiştirilmesi. 500 üncü yıl kutlama hazırlıklarına hız verilmesi. çocuk bahçelerin:n ço ğaltılması, yolların yapılması. kanalizasyon çukurlarının kapatılmasına aid talebler vardı. Bu takrirlerden sonra söz alan Burhan Felek; okunan takrirlerde yol, çocuk bahçesi, çukurların kapanması isteniliyor, burada bulunan bütün üyeler de takrir vermeden kendi bölgelerin de bunların yapılmasını istiyor, demiştir. Vali: «Ben dahi buna i.ştirak ediyorum» demesi üzerine gülüşülmüştür. Süt kuzularınm kesilmemesi hakkında Said Kesler tarafından verilen takrir üzerine, teşekkül ed^n komisyonun raporu okunmuş, bu sene mevsim geçtiğinden, geiecek sene Bakanlıkla tenıas edilerek bu arzunun kabul ettrilmesi için teşebbüslerde bulunulması kararlaşmıştır. Toplantı gelecek haftsdan itibaren sah ve cuma günleri yapılacaktır. Tabanca., 3bancayı sevmem; hayatımın hiç bir anında da sevmedim. Çünkü bu uğursuz şeyin ne işe yaradığmı hâlâ kestirmİ5 değilim, iyiliğe mi, kötüIüğe mi? Şöyle bakınız. Yüz tabanca atısının doksan dokuzu suçtur. İçlerinde pehlivan Celâl Atiğin havaya attığı gibi zararsızından rutua da vaktile Alrunyan çetesinde arkadaşmı vuran polis kurşunlarına kadar han gisinde bir uğur vardır. Buna rağmen biz bu silâhı bir kısım memurlann beline takmaktan hâlâ vazgeçmiş değiliz. Vaktile, Sultan Aziz merhumun intikamını almak irin meclisi viikelâ irtima halinde iken içeri girip Hüseyin Avni Paşayı öidüren ve diğer iki N'azırı da yaralıyan Çerkes Hasan hakkında a>*nı kabinede Bahriys Nazırı olan Kayserili Ahmed Paşanın ağzmdan naklederler. Ne oldu diye sormuşlar: SöğdU seğitti, iki el rüvel attı. 5... di fdefoldu) getti! Cevabmı vermiş. Artık dünyada ne bh* taarruz silâhı, ne bir müdafaa vasıtası olmaktan çıkan şu tabancanın beylik teçhizatmıızdan ve devlet müeyyidelerinden olarak hâlâ elimizde ve belimizde durmasına tahamınül edemiyonım. Büdiğini* gibi artık Avrupa ve Amerikada tabanca yerine «Mitrayet» denilen kücük el mitıalyözleri kullanıyorlar. Tabanca bunların yanında çakı gibi kalır. Eğer bir polise bir şehir içi ı lâzımsa tabanca bu vasfını çok kaybetmiştir. Bu silâh şimdi kül hanbeylerin afi vasıtası ve delilerin intihar aleti olmaktan başka bir şeve yaramamaktadır. Bu işler de resmî 'ödev» lerden değildir sanırım. Bütün buniara rsğmen bizim poislerin ve hele eümrük muhafaza memurlarının be'lerindeki tabanca* ar adama dik dik bakarlar. Alenî bir tabancanm manası: Öldürürüm ha! demekten başka nedir rica cderim. Ve işin fenası şudur ki bu tabancanın «ciddî şekildo istimali yani adam \airmak için kullamlması o kadar ağır sartlara bağlanmıştır ki yüz memur içinde ancak bir tanesi hütün memnriyet hayatında belkj bir defa böyle bir durum karşısında bulunmıtştur. Bu kadar az kullanıan bu çakaralmazlarla mrmura lünımsuz bir itimad ve halka sebebsiz bir korku vermekte ne mana vardır? Esasen bizde zabıta denilen şey bir acayib mahîuktıır. Polis vardır. Bir de milli emniyet vardır. Bir da andarma vardır. Bir de gümriik muhafazası vardır. Bir de Tekel kaçakçı kova'.ama teşkilâh vardır Bir de orman konıcu teşkilâtı var» dır. Bir de belediye zabıtası vardır. Bir de mahalle bekçileri vardır. Tlaha sayajnm mı? Bunların kiminin linde harb tiifeği. kiminin elinda abanca. kiminin elinde sopa, kiminde çifte... Kiminde de hava... Vargeçelim şu işten. Karakrı fcoalayacak adamın iyi silâhlı oltnaıını anlarım. Lâkin bu silâh bel ta« ıancaM değildir. Lâkin. eüınriık !taonunda kürklii hanımlaı >n, tnk göı üklü beylerin valitleri muayene edilirken aba kaputlu. palaska ve taancah memurun basımzın urunda reya kapmın ağ/ında d^laşması ne dereceye kadar eiirpl bir ş?ydir ve ne dereceye ka'sr H"mokra*ik devlet. halk devleti mcfhumüe kabill eliftir. Bırakın su silâhlı hükumet zihniyetini. Halkı mevzi'ata itaate sevkedecck elimizde tek vasıta silâh mı kaldı? Bütün dünya polislerindp simdi abanca yoktur. Buna mukahH şnpa vardır ve böyle olması da daha faydalı ve mantıkirlir, Çünkü polis ancak nefsini müdafaa için fabanca atabilir. Bunun iciııdir ki c^ki hainde ya dayak yer. ya katil ohudM. Şimdi elindeki sopa ile, bir şeriri pekâlâ sindirebilir. Gümrük muhafaza memurlanna gelince: başta rmıhterem Gümrükler Vekili Dr. Şerefeddin Bürge ve yanında bu tabancalı muhafızlann başları olan zat bulunduğu haldsi «orannı: Bir adam, faraza ben, c« limde bir kacak eşya olduğu halda gümrükten kaçsam, bu tabaneall mcmurlar, ardımdan silâh nu atacaklar? Bırakın Aliah aşkına ştı .polis devlet» manzarasını. Sivil polisler, sivil takib memurlan, yani şerirlerle pırtlak gırtlağa gelecek kimseler silâhlarını gizli olarak taşısınlar;' ama üniformah memurlar, bellerine tabancaları takıp bizi ürkütmesinler. Eğer devlet nüfuzunu tanıtmak ve saydırmak istiyorsak, « üniformaları daha güzel, daha muhteşem ve muntazam hale sokalım, bakımz ne kadar daha tesirli olur. Şehirda bu silâhh kuvvetler gerçekten bis •olağanüstü» hal varmış intibaı ya« ratıyor. Halbuki biz kıızu gibi adamianz. B. FELEK T Fikir işçileri Devlelin borcları Baştaraft 1 inci sahiiede bin lira tahsisat ayrılması dolayısile söz alan Hasan Polatkan: « Halk Partisinin bir cüz'ü olan Halkevlerine bütçeden tahsisat ayırmak doğru değildir. Halkevlerine ayrılan bu tahsisat doğrudan doğ ruya Halk Partisine yatırılmakta, makbuzunu da Halk Partisi vermek Maliye Bakanı, Halkevlerinin hükmî bir şahsiyet olmadığını, Halkevlerinin siyasi bir parti olan Halk Partisinin himayesi altında bulunduğunu, Halkevlerinin 300 milyon liraya yakın bir varlığa sahib olduğu nu, bu tahsisatın bir emri vaki olamıyacağını ileri sürmüştür. Bundan sonra, devlet borclarının müzakereşine başlanmıştır. Bu sırada 949 yıh sonu itibarile devletin 2 milyar 140 milyon 887 bin 498 lira borcu bulunduğu ve bunun 702 milyon 870 bin 310 lirasınm d:ş borclar olduğu anlaşılmıştır. Iskonto bonosu çıkarmak suretile Toprak Mahsulleri Ofisinin 100 mil yon, Devlet Denizyollannın 65 milyon, Sümerbankın 96 milyon, Etibankın 69 milyon, Tekelin 75 milyon, Demiryollarının 33 milyon lira borclandıkları ve bu borclara hazinenin kefil olduğu da açıklanmıştır. MüJhak bütçelerin dalgalı borcları da yükseldiği gene bu arada öğ renilmiştir. Maliye Bakanhğının gelir b de yarm müzakere edilecektir. Gelir Yergisi talbikafı Baştarafr 1 inci sahifede liye şubelerine ödiyeceği vergi ile alâka'ı olduğıı için ?ok mühim görülmeklcdir. İstanbul Detterdarhğ: düne kadar 500600 kadar vaziyetin kanun karşısındaki mevkiini tam manasile tavin edememiş. ancak bunların bir kısmı üzerinde müşterek karara vsrılmıştır. Defterdarlığın üzerinde hassasiyet ve ehemmiyetle durduiju bu meseleierden biri de dün Istaıv ul Üniversitesi profesörlerinden Fıitz Baştarafı 1 inci iniıifede Neumark tcrafından İstanbul Defsine sıkletinden daha ağır bir gü terdarı Mehmed İzmene bizzat anlatılmıştır. Bu vaziyeti bir misal reşçi çıkarılmıştır. Doğunun bir kaç hamlesinden teşkil etmek dzere buraya kaydediyoruz. sonra, Bağdadlı güreşçi yere yıkırak pes etmiş, bunu müteakıb üs Ftofesör Neumark talebesinin tüste daha üç güreşçi Yaşarın kar kendisine sorduğu, fakat gelir verşısında şansını denemiştir. Fakat gisi kanununun hiç bir maddesine bunlar da teker teker pes ederek istinad ettiremediği bu hali şöyle güreş sahasını terketmişlerdir. Ya anlatmıştır; a Traktör sahibi bir çiftçi kenşar Doğunun bu muvaffakıyeti karşısında Iraklı seyirciler ve Bağdad di tarlasını sürmektedir. Fakat bu Üniverâitesindeki talebeler Yaşarı çiftçi ayrıca bir ücret mukabili başomuzlannda taşıyarak büyük teza ka çiftçilerin tarlasmı da sürmektedir. Bu zat bu işi yaparken trakhürat yapmışlardır. Faruk Fenik lörünür. bizzat başında bulunmaktadır. Elde eltiği kazanc zi.ai kazanc Kasım Gülek, Kore komfs mıdır, yoksa ticari kazanc mıdır.» İstanbul Defterdan Mehmed İzyonu başkanlığına seçildi men ve profesör Neumark beraberSeul, 1 (a.a.) (United Press) ce bu mesele üzerinde durmuşlar, Birleşmiş Milletler Kore kom s fakat tam bir neticeye varamamışyonundaki Türk delegesi Kasım lardır. Tabiî görülen bu hal hakGülek, bu komisyonun daimî kır.da umumî prensipler üzerinde başkanlığına seçilmiştir. bir neticeye varılacaktır. Komisyon, bugün ilk toplanŞimdiye kadar cevab verilemiyen tısını yapmıştır. Teşkilâta aid pek çok hallerden bazıları, İstanbul hususlar yarınki toplantıda gö Defterdarlığının her hafta toplanan rüşülecektir. komisyonunca nsticeleıdirilmiştir. Yasar Doğu, üstüste 4 pehlivanı yendi Bastarafı 1 inci sahifede Kumlardan kurtulan geminin ilk hareketleri. sahilde birikmiş halkın ve yüzlerce gemicinin »evinc âvazelerile karşılanmıçtır. Zırhlı, iki büyük ön capası ve sarnıçlarındaki 400 ton içme suyu boşalttıktan sonra yüzdürülebilmişür. Bugün mcd zamanında yapılmış olan ameliye. Remiyi kurtarmak üzere yapılmış olan beşinci kurtarma teşebbüsüdür. Missouri zırhlısı dün yüzdürüldü İkiz deliler fikir değiştirdiler Giresun ormaniarında 7 yıl. çırıl çıplak dolaştıktan sonra nihsyet jandarmalar tarafından yakslanan ve aklî durumlarınm *ayin ve tesbiti için Bakırköy Emrazı Akliye ve Asabiye hastanesine sevkolunan Bekir ve Mehmed adlarındaki ikiz kardeşlerin maceralaruîl bir müddet evvel kendilerinden dinliyerek sizlere nakletmiştik. 10 gündenbcri Bakırköy Emrazı Akliye ve Asabiye hastanesinde müşahede altında bulundurulan Bekirle Mehmedi dün tekrar gördük ve kendilerile konuştuk. Hemen derhal haber verelim ki, bundan 10 gün önce. teknr ormana dönmek. vahşi hayvanlar arasmda yaşamak arzusile çırpınan deli kardeşler, şimdi fikirlerini tamamen değiştirmişler: Bir daha mı, tövbeler tövbesi, buracian ayrılmayız!.. demeğe b3Şlamışlardır. Onları ilk gördüğümüz zaman pek acayib bir halde idiler. Uzun boylu tasvire ne hacet.. Fotoğraflarını "Cumhuriyetn tp siz de görmüştünüz. Fakat şimdi o seneler senesi makas ve ustura yüzü görmiyen saç ve sakalları kes'lmiş, suya, sabuna yıllarca hasret çeken vücudleri yıkanmış, paklanmış, evvelce hiç konuşmıyan Bekir, rahata kavuşunca dillenivermis. Tatlı tatlı anlatmaktadır: « Buranm yemekleri çok güzel. Ormanda ot yiye yiye ağzımızın tadı kaçmıştı.» Şimdi bıraksalar, tekrar ormana gider misiniz? Mehmed bu suali gülerek karşılamıştır: « Koğuş çok iyi. Kovsalar bile buradan gitmeyiz.» Hademelerin anlattıklarına bakıhrsa, Bekirle Mehmedi doyurmak bir rr.esele olmaktadır. Her biri bir oturuşta 5 hastanın yediğini yemektedirler. İkiz kardeşler geldikleri zaman tartılmışlar 64 kilo gelmişler Halbuki şimdi 70 kiloyu çoktan geçmişler. Onlann bulunduğu servisin mütehassısı Dr. Cihad Atasel, ikiz kardeşierin her türlü tıbbi etüd vs muayenelerden geçtiğıni söyliyerek şöyle demektedir: « Bunlar doğuş itibarile geri zekâlıdırlar ve bu sebcble de içtimaî vasıflarmı kaybetmiş durumdadırlar. Bu tip insanlar, her türlü tesirin karşısında boyun eğerler. Nitekim oburluk derecesine varan yemek meclubiyetı bu cümledendir. Bütün hareketlerinde iptidailik, iradelerinde tereddiye kayan temayüller müşahede edilmektedir.•» Bevin Romada Roma 1 (B. B. C. nin muhabiri bildirivor) İngiltere Dış İşleri Bakanı Mr. Bevin bugün Kont Sforza ile görüşmüş, daha sonra gazetecilerle yapüğı mülâkatta İtalyanın görüşlerini anlamak ve Ingiliz görüşlerini anlatmak için Romaya uğradığını söylemiştir. Mr. Bevin, İngiltere ile İtalyanın maziyi unutarak elbirliği yapmak vaziye*inde olduğunu söylemişiir. Kont Sforza Mr. Bevin şerefine bir akşam yemeği vermiş, daha önce Bevin Papa tarafından kabul olunmuştur. Sofya, 1 (a.a.) (United Press): Türkiyenin Filibe Konsolosluğuna bomba koymaktan sanık «gizli faşist hareketi.. men sublarının muhakemesine bugün başlanmıştır. Bulgar resmî ajansının bildirdiğine göre, sanıkların hepsi fBranik Lejiyonu» namı altında tanman faşist genclik teşkilâtının eski üyeleridir. Filibe Konsolosluğumuza bomba koyanlann muhakemesi PROF. NEVIBUSÜN MACERAL ARI: «CUMHURİVET» in edebî romanı: Vazan: Concordia Merrel G«ne kadın. kendi de 'arkuıda olmadan, Frida'nm meitub\mda yazdığı tâbirleri hemen hemen aynen kullanarak: Mazi silinmez, dedi. Hatalarınızı saymanızı sizden Utemek düpedüz riyakârhk olur, çünkü hayatınıza aid her şeyi benden gizlemeğe çalıştınız. Bana sorduğunuz sualere cevab verdim. Jacqueline, doktorun bu cevabını kale almadan devam etti: Yabancılar bana acıyorlar da, malumat veriyorlar. Bu lutufkâr dostların adını bana söyler misiniz, rica aderim. Doktorun suali Jacqueline'in canını sıktı. Cevab vermek mecfouriyetinden kaçınamadı. Söyleyeyim! Aston'la karısı. Ya, öyle mi? O halde ehemmiyeti yok. Daha başkaları da var. Sizi çoktanberi tanıyan Bay Albtair Kay.. Madam Beaumont... Hele bu, bütün ötekilerin hep bir arada veremiyecekleri kadar fazla Tialumatı bana be? dakikada verdi. Jacqueline, malumat aldığı baş Çe\nren: HAMDİ VAROĞLU jica kaynağı gizli tutmak isterdi, fakat isim. ağzmdan kaçıvermişti. Şimdi öfkeden parlayan gozleıle Ronald'a bakıyordu. Doktor, insanı çileden çıkartsm bir sükunetle: Madam Beaumont'un ifşaatı pek mi müthişti? diye sordu. Prensiplerinize bakınca, hareketinizin size gayet normal gözükmesi icab eder. Bu prensiplerin hakikî rtiohiyetini bana söylerseniz size son derece minnettar olurum. Kocasınm itidalli ta\Ti. JacQueline'in hiddetdni son dereceye kadar götürdü. Bu prensipleri benim zararıma olarak tatbik ettiğiniz bir misal söy 1 eyebilirim. Duan bir parça iğildi: sonra, gayet yavaş sesle cevab verdi: Ah, Jackie, hep o şikâyet! Bunu size unutturmam için bana bir tek fırsat vermiyecek misiniz? Ronald'ın, merhamet yalvarır gibi bir ahenkle çıkan sesi. birdenbire, genc Vr"1>">ıi rfioçi n j JacClueline. kendini bırakıp hüngür hüngur ağlarr.ak ihtiyacuu sid geçıHi. detle duydu. Fakat, za'fını belli edip utanmamak için, sızlanmalarına devam etti: Beni, mağarayı gezdirmek bahanesile buraya sürüklediniz. Fırsattan istifade edip elimi tuttunuz... Cümlesini bitiremedi. Bu seter, öfkelenmek sırası Duan'a gelmişti. Bu son hakaret nefsine büsbütün ağır geliyordu. Çünkü, bütün varlığım saran arzuya karşı koymak için ne kadar büyük bir seciye kuvveti sarfetmek zorunda kaldığmı, yalnız kendisi biliyordu. Doktor, haşin mizacmın icabına kendini kaptırdı, hislerine hâkim olamadı, köpürdü. Jac<lueline, aynı eda ile mukabele etti. Karşılıklı, ağızlarına geleni söylediler. İleride, kendilerini bu za'fa kaptırdıklarma ikisi de nacîim olacaktı. Bu kavganın cereyan ettiği yer, vaziyetin fecaatini arttırıyordu. Yarı karanhkta, aralarmda pek pek bir metre bir açıklık vardı. İkisi de. birbirinin ileri sürdüğü haklı ıtirazlan anlamak istemiyordu. Jacqueline, Frida'dan gelen mektubun ve o mektubda yazılı zehirleyici imaların tesiri altında hareket ediyordu. Nihayet, nefes nefcse, sözlerini şöyle bitirdi: Dünya, geniş bir aldanma dünyasıd.T. Dokora, cevab verecek vakit bırakmadan arkasını döndü. kapıya doğru gidcn dar dehlize yaklaştı. JacÇueüne'in böyle birdenbire or tadan kaybolduğunu görünce dok torun öfkesi birdenbire geçmiş, onun yerini büyük bir korku almıştı. • Jackie! Dikkat edin! Yetişir, geçide girmeyin! diye haykırdı. Arkasından koştu. Fakat kapmın önüne geldiği zaman. bir istimdad, bir dehşet avazesi işitti. O da geçide daldı. Tam Jacqueline'in yanına geldiği zaman. genc kadın: Ronald. dedi, hiç bir taraf g5zükmüyor! Her şey kaybolmuş!. Duan, birdenbire karısınm omuzlarına yapıştı. dar geçidde yol açmak için onu geriye doğru çekti. İlerledi, bir müddet sonra: Sis! dedi. Etraflsrındaki manzara. heyaz tabakalar altma gömülmüş. gözün nüfuz edemiyeceği bir sisle kaplanmıştı. Jac^ueline, insiyakî bir şekilde: Çabuk, eve dönelim, dedi. Duan, bir el işaretile onu durdurdu. Sis dağılmadan bir yere kımıldamağa imkân yoktu. Vadiden, gitgide daha koyu buharlar yükseliyor, derece dfrece birikiyor, yığın oluyor, dünyayı gözlerinden gizleyen kesif bir perde haline geliyordu. Jac<lueline göğiis geçirdi; Ne yapacağız? Bekliyeceğiz. Çok mu? Belli olmaz... Bu <îa§ sisleri. umumiyetle sabahleyin dağılır. Maamafih. kışm, bazan gunl«rce sürdüğü. olur. Günlerce mi? Gideüm! Gidelim! Ihtiyateızlık ctmiç oluruz. Altımızda Loch gölü var. Efsaneye bakıhrsa, Loch Monan dibsizdir. Yani beklemek İâzım, başka çare yok. Mağaraya dönelim. Burada sırılsıklam olursunuz. Ama, sis içeriye kadar girebilir. Uzun sürerse, tabiî, girer. Ama şeçidin darlığı sisin içeri sokulmasmı gedktirebilir. İcab ederse taşlarla da tıkarım. Fazla olarak. karşı cidarda başka bir mahal daha var. Hava cereyanı, sisin içeride birikmesine ne de o'sa engel olur. Duan, bunlan söylerken, elektrik fenerini mağaranın çinde dolaştırıyordu. Yerde bir kaya parçası gördü: Şuraya oturun, dedi; korkacak hiç bir şey yok. Duan, elektrik fenerini, başları üzerine tesadüf eden bir kaya çıkm tısuıa yerleştirdi. bu suretle, karşı ci dar a hafif bir ışık aksettirmiş oldu; sonra, genc kadından Diraz uzağa bir yere oturdu. Artık beklemekten başka yapacaklan bir şey yoktu. Ne Duan'da, ne de Jac<Jueline de. kavganın hatırasından iz kalmıştı. Biraz evvel o daracık yeri dolduran bağırmalar, şimdi derin bir sessizliğe inkılâb etmişti. Nihayet, Duan: Sizi buraya getirdiğime canım sıkıldı. dedi. Sisten mesul siz değilsiniz ki! Ama, eğer öfkelenmemiş olsaydım. Ben de sizin kadar öfkelenmiştim. Jacflueline bu sözü hiç söylememiş gibi, Duan devam etti: ... Mağaradan daha evvel, sis bu kadar koyulaşmadan ç'kabilirdik. Doğru, ama ben de sizin kadar kabahatliyim. Celâl Bayar Ankarada İçinde bulundukları kötü durum. Ankara, 1 (a.a.) Demokrat bir an içinde onları sakinleştirmişti. Parti Genel Başkanı Celâl Bayar Lâkin, JacQ,ueline'in sesinin ahenginde, henüz bir yumuşama alâmeti bu sabahki Ege ekspresile İz••• öksürüğü keser. mM yoktu. Daha insaflı olmağa razı idi, nvrderı şehrimize dönmüştür. ama candan gözükmek istemiyordu. Duan, barış andlaşmasında Jacflueline'in yaptığı değişikliklerin farkma vardı, aralarmdaki münasebeti düzeltmek için, kendisi de elinden geleni yapmağa karar verdi. Köşelerinde, rahatsız bir vaziyette oturup, hayli kötümser düşüncelere Mühim yazılardan bir kaçı: dalarak, uzun müddet sustular. Biraz sonra, sisin, kaya çatlaklanndan Nihad Erim Mümtaz Ökmen boks maçi... süzülerek azar azar içeri dolduğuCelâl Bayar ve Seçimler... nu, elektrik fenerinin zayıf ışığını Otomobilli Muhtarlar... hafifçe bulandırdığmı gördüler. Bununla beraber, rütubet, çok aheste Seçimler ve Güreşler... yayılıyordu. Önce o kadar rahatsız Makam Ütoları ve Cemil Said Barlas... olmadîlar. Fakat aradan bir kaç saAtom Bombasından korkup C.H.P. y© giren milletvekili... at geçtikten sonra, nem, vücudlarıNasreddin Hoca manzum eserile güniin kahramanı olan na gitgide daha fazla nüfuz etmeğe başladı. Orhan Velinin yeni Nasreddin Hoca kılığında hârika " bir karikatürü...VS... VS... Jacfluelineln vücudünü. tepeden tırnağa bir ürperti kapladı. esvab j ları rütubetten sırılsıklamdı. Bütün | vücudünü kuşatan soğuğa karşı koy I mağm çahtfı. (Arkası var) 1 .TÜRAL, rKAHKAHA Şubat Sayısı Çıktı, KAHKAHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle