24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 Şubat 1950 CUMHIIRİYET BÎR OAKtKA Çin ile Rusya arasîndâki ittifak omünist Çinle Sovyet Rusya arasında bir ittifak ve dostluk anlaşması imzaianması kadar tabü bir şey olamazdı. Onun için bn konıı> a dair gelen habeıler, hiç bir yerde sürpriz yapmamıştır. Sürpriz yapan şey. dört yüz elli milyon Çinlinin lideri olan MaoTse'nin bo aıılasmayı imzalamak için ömriüıün ifei buçuk ayını Moskovada geçirmek Uıtiyacııu hissefmesidir. Acaba btına neden liizum gördü ve niçin Moskovada bn kadar uzun raman kaldı? Anlasmanın maddeleri tizerinde anlaşmak hususunda güçJıik çekmek yiizünden mi? Yoksa daha başka sebebden mi? Paktın. Rusya tarafından. doğu Avrupadaki peyklerle imzalanaD muahedelerden farkının birinde mütecaviz olarak Almanyanın, diğerinde Japonyanın bahis mevzuu < Iduuıınu anlatanlar, Rusyanın Çine de bir peyk muamelesi yaptnış olduğunu söylcraek Lstiyorlar ki, goriinti.se göre çok doğrudur. Fakat Çin lideri Mao'nun Moskovada iki buçuk ay ikamet etmesini gereklestiren sebeb, Çin gibi muazzam bir deVleti ve kıyamet kadar nüfuslu bir milleti, kiiçiik bir Sovyet pcyfci durumuna düşürmek arzusu olamaz. Acaba Sovyet Rusya, komünistlik yolundaki oadcrliğin clinden gitmemesi için Mao'yu ikna cttnek üzere onu Moskovada uzun uzadıya ikamet ettirmek ve onun pözünü kamaştırmak lüzumunu mu bissetti? Ve ancak ikameti uzatmak sayesinde mi meramına nail oldu? Doğrusunu isterscniz Çinin komünistüği kabul etmesinden sonra Sovyet Rusya onun yanıbaşında adeta küçük bir devlet gibi kaldığı için artık komünistlik nanıına alem darlık yapmak, komünistlik davacını ilcri sürmek daha fazla Çine düsmekte ve bu sayede komünistlik işi de tam manasile şarklaşmış olmaktadır. Fakat anlaşılan Maonun Moskovada iki buçuk ay ikamet etraesi onun bütün ağabeyliği gene Kıcmlin'c bırakmasını temin ve çimdilik 300 milyonluk yardını va'riile. Port Artur'un tahliyesi Ve Mançuri hattının iadesi taahhüı'lerilc iktifa etmesini icab etmiçtir. Araba Mao hu yardımlara ve tahliyelere mukabil Sovyctlere neicr vadctli? Fakat bir sey vadetmcsine ne lü7um var? Çinc hitişik olan sahada, .vani Hindiçinide Ho Şi Minhi des'teklemek kâfı değil mi? Sonra Sijamda. Birmanyada. Malayda komünistlik davasını güden Çinlileri desteklemek yetişmez mi? Yani bugün Çin, batı güney Asyada komünistlik namına taarruza geçmiş bulunnuıyor mu? Bu taarruzu bcdava mı yapacak? Ve güney batı Asyada bütün Avıupa memleketlerini ve batı cephefini Allah rızası için mi meşgul edecek? Bugün Fransa bütçesinîn yüzde otuz besi Viet Nam'a harcediliyor ve yüz elli bin Fransız askeri Ho Si Minh ktıvvetlerile döviişüyor. Burada ka/anılacak bir muvaffaki?.et bütün batı güney Asya cephesini yaracak ve komünistliği yayacak bir mahiyettedir. Diğer taraftan batı güney Asyadaki durum son derece müsaid bir vaziyettedir. Hindistanla Pakistan Keşmir yüîünden nerde ise birbirinin kanına gireceklerdir. Pakistanla Efganista1 ın arası çok bozuk. Onun için 1 Birmanyaya kadar istilâ sahası ge»ıisletildiği takdirde gerisini istenildijn şekilde idare etmek ve yola getirmek bir hayli kolaylaşır. Flhasıl komünistlik bu sırada tütün Asyayı fethetmek için plânlar hazırlamıs ve Mao'nun Moskovidaki ikameti bu yüzden uzamış,lır. Bütün bu hallerin batı dünyasını ve sark dünyasmı uyandırması ve daha «"aslı bir surette çalışmağa svkrimesi. muhakkak ki zaruridir. Bu yürden Bankok'ta bir Amerikan diplomatlan konferansı, daha evvel Seylanda Komonvelt konferansı toplanmıştır. Fakat muhakkak olan nokta komiinist cepbenin Avrupada daha rahat çalışmak için Asyada bir ikin Seçim kanununun ikinci müzakeresi Ankara 15 (TeWonla) Seçim kanununun ikinci müzakeresi Meclisin yannki gündemindedir. Bugün dolaşan şayiaiar 43 üncü maddenin tadili lehinde C. H. P çevrelerinde de bir cereyanın başlamış olduğu merkezindeydi. Bilindiği gibi bu madde, kapaü yer toplantılarına. aiddir ve toplanüya o yerin secmenlerinden başkasının giremiyeceğini beurtnnektedir. Demokratların ikinci müzakere vesilesile maddenin <aldırılması veya tadili yolunda bü" değiştirge verecekleri sanılmaktadır. Bu tadilâtın "••••nuıiMiııııııuilUIIIIUiRllllllll Diinkii Medisten intibalar mi dersinîz? Mang'ta batan Edirne'nin mürettebatnıı tecrid etmek için atahkik heyeti» palas pandıras koştu, İzmire gitti. Hakikaten de gemicileri kimse ile konuştv.rmamış. Neden? Aıuıyamadık. Bunlar, tahkik heyetine ne söyleyeceklerse, gazeteci arkadaşlarımıza da aynı şeyleri anlatırlar, olur biterdi. Mahzur ne ola? Yoksa, tahkik heyetinin kendilerine verecekleri bazı nasihatleri tekrar etmelerinden mi eekinildi?! D. N. «Edirne» şilepinin mürettebatı geldi Ba$Utrafx î inci rsahifede 1Issız ve ışıknz olan bu adada ilk 1 mîl kadar üerisini fjörebiliyor1 işimiz bir ateş yakmak oldu. Arduk. Gemi. âni olan bu sadmeden kadaşlardan bir ktsmı telfiz cihazisonra, aşağı yukarı 10 dakika için le irtibat teminine çahşırlsrken de adamakıllı su aldi. Genaimiz ben de el fenerimle bütün adayı kayaların üstüne oturduğu sırada dolaşarak yardım aradım. Bilmiiskandil âletimiz derinliği 12 met yorum. vakit ne kadar iler'emişti. re gösteriyordu. Bu da kayaların Gemideyken verdiğimiz S.O.S. üsivri ve mevziî olduğunu ifade edi zeıine bir yardım tayyaresi civayordu. Gemideki su boşaltnıa pom rımızda dolaşmağa başladı. Daha paları elektrikle çahşır. İçeri dolan sonra fafak sökerken ufukta iki sular bühassa makine dairesini is tayyare daha belirdi. Bu arada getilâ ediyordu. Alt katlar kısa bir mimizin yarısına kadar sulara gözaman içüıde su ile dolunca elek mülmüş bir halde olduğunu seçetrik dinamoiarı da stop etti. Böy biliyorduk. lece de pombaları kullanmamıza Getai kurtarma ekipleri geliror imkân kalmadı. Biraz sonra civardan gemi kurIşıkların sönmesi, ve suların içe tarma ekipleri gemimizin yanına riye süratle dolması üzerine gemi geldiler. Biz, onları görür görmez yi kurtarma imkânı kalmadığım filikamızla yanlarına gittik. Fakat anladım. Derhal zabıtan ve müret bizi, geminin tehlikeli vaziyette tebata hayatlarını kurtarmak için olmasını ileri sürerek içeri sokmatertibat almalarını emrettim. Can dılar.» kurtaran yeleklerini giydiler ve Gemi süvarisi Sabri Ceren tekfilikalan hazırladılar. Son bir defa rar konusarak sözlsrine şunları da olarak yaralardan giıen suyu tank ilâve etti: lanmız içinde iskandil ettik. Gemi« Yardıma gelen tahlisiye ekip den hayır yoktu. Yapılabilecek tek şefi de bizimle hemfikirdi. Yaraiaşeyi bir süvari olarak yaptım ve rın kapatılamıyacağ.ru o da kabul gemiyi terk kararını verdim.» ediyordu. Son bir şans olarak geLostrotnanun anlattıklan miyi çektirdL «Edirne» bir müddet Güverte lostromosu Ahmed Fı yüzdükten sonra sulara gömüldü. rıl da gördüğü vaziyeti şöyle an Bu mevkide son 15 sene zarfında bstan gemilerin adedi 21 dir. Biz lattı: « Uyuyordum. Birden tornis 20 nci, bir kaç gün önce batan Fintan ve bir kaç saniye sonra da şid landiya bandıralı gemi de 21 incidetli bir sadme ile yatağunda sar dir. Geçen sene aynı mevkide 250 sıldım. Doğruca alt dairelere gıt yolcusile bir yolcu gemisi daha tim. Makine dairesine su hücum batmıştır ve bu gemiden hiç bir ediyordu. Henüz 15 dakika geçme kimse kurtula/namiftı. Denizciler mişti ki, elektrikler de söndü. Sü arasında bu mevkie «gemiler mevarimiz gemiyi teıke hazır olma zarlığı» denir. mızı söyledi. Soğukkanlılıkîa gü Fransız gemkinin işaret verdiği verteye çıkük.» asılsıznıış Gemi kâtibi Ercümend Alsan da Bize bir Fransız gemisinin işaret bundan sonrasun şöyle hikâye et verdiği yolunda çıkan ajan* hati: berlerinin aslı yoktur. Biz seyir ev« Ben de yataktaydım. Bir sar rakını da kurtardık. Gittiğimiz sıntı duydum, biraz sonra süvari, Guemesey adasırun valisi bize çok hoparlörle. «güverteye!» emrini iyi muamele etti. Elbisesiz gemiciverdi. Hemen fırladım. Deniz dal lere elbise dahi verdi. galı, hava da hafifçe sisliydi. TekSonra İngiltereye geçtim, Lonne yavaş yavaş sulara gömülüyor draya gittim. Maalesef elçiliğimizdu. Filikalan indirdik. «Gemiyi den beklediğimiz alâkayı göremeterk!» emrini aldıktan sonra san dim. dallarla sivri ve sık kaya'ar araHâdisenin cereyan ettiği mınUsından zorlukla ilerledik. Beş alb kanm resmî deniz makamları bir yüz metre uzakta bir karalü gö rapor hazulamaktadırlar. Rapor, rüyorduk. Yaklaşınea bunun bir memleketimize gönderilecektir. Son ada olduğunu anladık. Beraberi olarak şunu söyliyeyim ki ben icab mizde hiç bir eşyamızı, hattâ elbi eden ve vazifem olan herşeyi yapselerimizi dahi alamamiftık. EH tım.» Nuyan Yiğit mizde yegâne yardımcı olarak geTahkikat safhası miden çıkartabildiğimiz bir seyyar Dün Adana vapurile gelen Edirtelsiz cihazımızla iki tane de el ne şüepinin 11 zabit v e 39 müretfentrimiz vardı.» tebatı hakkmda Ulaştırma BakanIssız adaya çıkış lığı tarafından açılmıs olan tahkiAmbarcı Yusuf Muştalı, hâdise kata devam edilmektedir. Tahkikat nın seyrini anlatarak dedi ki: neticesinde hazırlanacak rapor Ba• Küçük cankurtaran filika kanltğa ve Denizvollan Genel Müm:7İa nihpyet adaya çıkabildik. dürlüğüne verilecektir. Gene matfauaf kannnu u^ünku Matbuat kanununun, demokratik telâkküere uvgıın olmadığı babında herkes müttefiktir. Eğer bu kanun kjyasıya tatbik edilse hergün bir cok katcm ve gazete sahibi az çok bir cezava çarptırılabilir. Kabul etmek lâzundır ki; şimdiki hafiflik biı musamahadu; ama müsamaha dursnuş orıırmuş bir sistem değildir. Onun için kanun aeğişmelidir. Bu kanunun değişmesi hususunda da herkes beraberdir: birleşilemiyen uokta yeni hükümlerdir. Şem^ddin Günaltay kabinesi ik«idara gelince; Matbuat kanunüe meşgul olmağa başladı. Matbuat temsikilcri Adalet Bakanile yaptıkları ilk temasta bu kanun tasarısının kendilerine de verilip mütaieaları sorulacağı va'dini aldılar. Bir an geldi ki; tasarının Millet Meclisine sunulacağı rivayeti dolaştı. Gazeteciler hemen Adalet Bakanlığına başvurup o va'di hatırlattılar. Tasarı geldi. Yapılan küçük bir tetkikte bazı ahkâmının eskisini araUcak kadar şiddetli olduğu görüldü ve yeni tasarıdaki bu şiddet ruhunun değişmesi istendi. Mat* buat temsilfilerinin bu yeni tasar» hakkında hükumetle yaptıklan ilk temas, hükumetin tasarıyı bir yana bırakın. demokratik bir memlekerin matbuat kanununu esas olarak alacağı ve birlikte yeni bir tasarı hanrlayacağı va'dile neticelendi; fakat bu yeni tasan da bir ttirlü meydana çıkmadı. Günün birin» de muhterem Başbakan gazetecilerin derdlerini dinlemek için Vilâyette yaptığı toplantıda bu iş tekrar artaya atılınca: demokratik menıleketlerin kanunları daha sert ve eski tasarının ehven olduğuna ileri sürdiL Gazefeciler eski fikirlerinde ısrar et*iler ve Başbakandan yeni bir tasarının gazeteci tetnsUcilerile birlikte gözden geçirileceği vâdini aldılar. Şimdilik durum bu merkezdedir ve öğrendiğimiz» göre son günlerde. Adalet Bakanhğı tekrar eski tasarı hakkmda gazetecilerin miitaleasını sormuştur. Neticenin ne olacaih şimdiden kestiritemezse <• gazetecilerin eski ! « fikirlerinde ısrar enneleri çok muhtetneMir! İste: bütçe raüzakereleri dolayı» sile Metliste gönişıilen biılun *özlere ve mürakerelere rağmen Matbuat kanunu tasarıst bo>lece karşılıklı temenni ve vaid safhasında» bir karış ileri Bİrmiş değildir. Bu, böyle kalamaz. Matbuat kanunu sanıldığı gibi bir eazeteciler kanunu değildir. Bu hürriyet ve demokra&i davasının esasıdır. Mem leket hayrına çalışan kalemlcrin »ebebsiz ve hak»ız tahdid ve tehdidiere maruz kalmaması mesclesidir. Hukuracrin hüsnu nijetindea şıiphe etmeğe hakkımız olmadığı kadar, eazetecilerin ie hüıri\ctlerini suii^tunal edeceklerini düşünmeçe hakkımız yokfur. Hükumet memleket ni/amını, fcrtlin haklarını muhafaza ile .«ükeUeftir. Matbuat her yprde olduğu gibi bu hak ve vazifelerin mnıakıbıdu. Bu karşıhklı dunrnın düşünerek her iki taraftn da işini rahatça yapabilmesini sağlayacak bir vesika lârımdır. Gazeteeiler kmniiniî'ttik, şanitaj, şahsî ve ailevî seref ve haysiycte tecavüz, terbiye. ahlâk ve mukaddesata hürmctsizlik gibi ferdi ve cenıiveti zarara sokacak cürümİKrin cezalandmlmalan hususunda hükumetle hemfikirdir. Bir de, gam n zetecilik me«les ' kendi mensubları tarafır.dan bir ilk kontrola ve iç murakaheve <âbi tutulraastnı, her öniine gelenin bu tesirli mes!eğe, hele bugünkıi şartlar altmda •rirememcMni yani mesleği. yaln« o meslcğin şcrcf ve ehemmiyetilo mütenasib kimselere açık bulundurmayı sağlayacak bir kanunî müeyyide istiyorlar. Bu da henüz mevcud drğildir ve hükumetin bunu hazırladığına dair haberler de yoktur. Çunkü bn vadide hükumet erkânı arasında fikir beraberiiği göriilmüyor. Bir kısmı gareteci olanları. baro gibi bir kanunî kururna bağlamanuı hürriyeti matbuata aykın olduğunu ileri sürmekte, bir kısmı da bilâkis gazetecinin muay^cn vasıf ve meziyetlere malik ve bazı kajndlara tâbi olması lüzumunda ısrar eylemektedirler. Matbuat kanunu davası halledilirken: bunun da halledilmesi hükumet ve gazetecilerin ayn ayrı duydukları bir takun endişelerin matbuat kanunu dışında usul ve yollaıla hallini kolaylaştırabilecektir. Lmalım ki; yakında basın temsilcilerile hükumet arasında bu volria bir anlaşma oluversin ^e hayli sürüncemede kalmış olan uu esaslı dava da halledilmiş clsur.. B. FELEIi da icrasından sonrı, kanun oya konduğu zaman, Demokrat Parri mületvekillerinin beyaz oy vereceklerinden bahsedüiyor. Muhalefet şimdiye kadar, başlıca kanunlarda kırmızı oy kullamyordu. Bu kadar mühim bir mevzuda, D. Parti milletvekillerinin iktidar partisile aynı kanaati izhar edisinin bir çok bakımlardan memlekette iyi akisler uyandıracağı tahmin ediliyor. Millet Partisi mensublannm tasanrun aleyhinde oy kullanacakları ise muhakkak sayılmaktadır. Bajtaraft I ind sahifede Asyada komÜBİzme «Sovyefler anlaşmak karşı tedbtr isîiyorlarsa bazıriL.» Bastaraiı 1 incı sahifede lâkalı diplomatlar konferansı üç eün devam ettikten sonra bupün son bulmustur. Doktor Jessup da bu konferansta hazır bulunmuştur. Konferansın en fazla alâlcalanciığı mesele komünizmin güney batı Asyada ileriemesine ve vayılmasına karşı gelecek tedbirlerdir. Tayland (eski Siyam) Başhakanı Songgram bugün verdiği bir demecde, güney batı Asyayı komünistlik tehlikesinden kurtarmak için vakit kaybetmernek lâzım geidiğini anlatauş, «Aksi takdirde durum Tayland ve komşuları için kötüleşecektir» demis ve §u sözleri ilâve etmijtir: «Rusya ile Çin komünistlerine, silâhh bir mübareze tebJikesiııi göze almadan Çin Hindistanı ^ırurını geçemiyecekleri ihtar edilmelidir. Sonra şark devletleri arasında karşılıklı işbirliği kurulmah ve geri bölgelerin geliştirilmesini gözönünde tutan bir pakt yapılmalıdır.» Tayland Başbakanma göre Asyanın pirinc amban olan bu memleketler bir sene daha dayanırsa Çin milleti komünistlere karjı dönebilir. Bastarafı 1 Inci sahifede büyük temelidir ve yalnız Ingiltereyi değil. bütün dünyayı korumaktadır.» demiş ve işçi hükumetini atom duvarınır gerilerine düşmüş olduğu için şiddetle tenkid etmiştir. Churchill, 1945 te Stalin'e yazdıgı bir mektubu haürlatmıç, bu mektubunda doğu ile batı arasmdaki mücadeîenjı dünyayı parçalayacağuu söylemiş olduğunu belirtmiş ve Mr. Bevin'e bazı tarizlerde bulunmus, neücede «Muhakkak ki Ruslar en büyük kudrete sahibdirler, fakat Amerikanın elinde de atom üstünlüğü ve bundan daha çok kudretli yeni bir silâh var. Bu üstünlük inhisar mabiyetinde değildir. Fakat bu üstünlüğiin dünya hanşını sağiayabilecek bir unsur olduğu da muhakkakür. Ümid ediyorum ki bir bom banın sağlayacağı emniyetten daha sağlam temellere dayanmış bir barış temin etmek imkâmnı elde edehaleceğiz.» Mr. AtUee'nin cevabı Bugün Mister Attlee, gazetelere verdiği demecde, Mister Churchill tarafından ileri siirülen konuşma fikrinm ciddî bu* surette gözönünde tutulmuş olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiştir: «Muhafazakâr liderinin bu tek lifine şahsan ehemmiyet veriyorum. Fakat bu hususta karar yetkisi Birleşmış Milletler Kurulundadır. Basbakanhğa geldıkten sonra bu mesele ile meşgul olmuş, Amerika ve Kanada ile kontrol meselesini görüşmüş tüm. Daha sonra bu meseleyi Birleşmiş Mılletlerin eline tevdi ettik. Yeni bir teşebbüsün netice verip vermiyeceğı düşünülmeğe değer bir meseledir.» Bevin'in cevabı bu kadar kolay değişivermesinde elbette müessir olmuştur. Türkiye sa^•ur.ma kjv\retlerinin politika mevruu olarak ele ahnması endişesi, sinirleri germişti. Aldcğamn konuşma tarzı gerginliğin havaya sirayetini sağladı. Birbiri ardısıra söz alan C. H. P. li milletvekilleri emekli Generali yaylım ateşine tuttular. Bilen ve bilmiyen iâfa kanştı. Mesele teknik bir münakaşa olmaktan ziyade heyecanh nutuklar ve hitabeler iradma yol açtı. Bununla da kalmıyarak zaman zaman, bir söğüşme yanşını andırdı. Aziz Urasın tıbbî teşhisine rağmen, Ahmed Tahtakdıcın heyecanh ve derli toplu konuşması orts'.ığı yatıştırır gibi olmuştu: «Orduya selâm, mesele tamam» usulünün bırakılmasını is t.yen Ahmed Tahtaküıç, Aldoğanın maksadlarım bir defa da kendisi anlatarak, kötüye yorulmasında saınimiyet görmedi Daha sonra Aldoğan, üstüne savurulanları çok ağır şekilde geri çevirmekle beraber, lâtifeye boğduğundan hava daha fazla bulanmadı. Millet Partisi ile Halk Partisi arasındaki tartışma ların bu safhasında, salonu daha ziyade kahkahalar kapladı. Bu üzücü sahnenin de böylece kapandığı sanılırken, uzun zamandanberi uzunca konuştuğu görülmiyen eski Ticaret Bakanı Atıf înanın kürsüye gelişi, daha müessif hâdiselerin çıkmasına öncülük etti. Aldoğanın tekrat söz istemesi ile, bir hâdisenin nerede ise patlak vereceği endişesi uyanmıştı. Fakat General, ilen gıtmedi. Sesini bastıran gürültüler arasında sadece bir noktayı tavzıh etti. Bermutad gülümsiyerek kürsüden indi. Ahmed Ali Çınarın, mazideyi seyyiatından bahsederek Atıi İnanın konuşmasım cüretkârlık sayan sözleri fırtınayı kopardı. Bazı C.H.P. liler Başkan Raif Karadenizden Çınarı susturmasını istedilerse de o söyliyeceğini söylemiş, yerine bile oturmuştu. Bir müddet sonra salona giren Atıf înanın diğer reis vekılleri Cevdet Kerim İncedayı ve Feridun Fikri Düşünselle görüşmeler yaptığı farkedildi. Raif Karadenizi sinirlendiren belki de bu manzara olsa gerektir. Gerçekten Atıf İnan, âdeta bir müşavere h'ssini uyandıran bu görüşmelerden sonra söz aldı. Bazı C.H.P. lilerin riyasete târizleri bundan başladı. Iş çığırından çıkmıştı. Çığırına girmek için kor:dorlarda kimbihr ne kadar gayret sarfedilmiştir. Celse tekrar açıldığı zaman, bu sefer Feridun Fıkrinin başkanhk edeceği elbisesini değışmesinden anlaşılmıştı. Fakat bir müd det sonra. o da frakını çıkardı. Oturum Şükrü Saracoğlu tarafından açıldı. Raif Karaden z. kürsüye gelerek «komplo yapıyorsunuz» tarzındaki sözlerini âsabitele sarfettjğini açıkladı. Bütün bu hâdseiere baştanberi çıt çıkarmadan ve taraf tutnıadan seyirci kalan Demokratlar, bu son 6ahneyi de mirsadı ibretten temaşa ettiler. Mekki Said ESEN Başmakaleden devam nnnculan kabnl eder. Yoksa, doğru veya yanlış, âmme menfaati goz•nünde tutularak yapılan neşriyattan ötürü gazeteleri cezaya çarptırntak kimsenin aklma gelmet Şerefleri, haysiyetleri biz de koruyalım. Bu hususta kanuna hatLâ şimdikinden ağır hükümler de koyalım. Fakat eazeteleri. asıl vazifelerî olan ârarae mcnfaatlerinin bekçiliği işini gö'nnekten menetmeğe kalkışmryalım. Aksi takdirde, ş^hsî seref perdesi arkasına sığınan kötü niyetli insanlara rahatça bildiklerini okumak irakânını kcndi elünizle sağlamış oluruz. NADİB NADİ îstimsiz seeim Sahfe diploma taşıyan hâkitn slajyeri Suriyede yeni bir hükimet darbesi teşebbüsü akim kaldı Kahire. 15 (a.a.) (United Press): Al Mokattam gazetesinin bugün bildirdığine göre Suriyenin ileri gelen muhtelif şahsıyetleri son zamanlarda General Sami ElHınnavı'yi iktidara getirmek için bir hükumet darbesi yapmağa teşebbüs etmişlerdir. Bu teşebbü* muvaffak olmamıştır. Gazeteye göre, failleri açıklanmıyan komplonun gayesi Suriye Irak bırliğini iMister Bevin bugün dolayısile lân etmekti. Geçen sene zarfmda Suriyede Mister Churchill'e cevab vermij ve «Sovyetlerle müzakere etmeüç hükumet darbesi olmuştur. nin son derece müşkül olduğuBursada bir tehdid hâdisesi nu» söyledıkten sonra Sovyet Bursa 15 (a.a.) Şehrimizde, Rusyanın kontrol kurmak ısteme enteresan bir tehdid hâdisesi ol diğinı anlatmıç, «Sovyet Rusya muştur. Fabrikatör Mefamed Ipek kapalı bir kitabdır. Şayed Rusya çiye gönderilen bir mektubla, Se anlaşmak ve sulhu korumak islim türbesine 4000 lira bırakması, tiyorsa ne âlâ! Hepimiz aynı geaksi takdirde öldürüleceği bildiril ye hazırız!» demiştir. mistir. Hâdise Emniyet Müdürlüğüne haber verildücten sonra para Amerika, Bulgaristanla bir paket içinde türbeye bırakılmıştır. Türbe etraiında tertibat alan münasebetlerini kesiyor Emniyet memurlan suçluyu parayı \Vashmgton 15 (a.a.> (Afp) alırken yakalamışlardır. Dış İşleri Bakanı Acheson. bugünkü Aydında pamuk ambannda h^ftalık basm toplanüsında BirleTurizm haritası şik Amerika ile Bulgaristan arasmyangın daki siyasî münasebetlerin kesilAnkara, 15 (a.a.) BayındırAydm 15 (aa.) Bugün saat 15 mesi imkânmdan bahsetmiş ve ar lık Bakanlığınm hazırlamakta ol te istasyon yanmdaki«SatLş Koo ük iki memlel^et arasında nota duğu turizm haritası, tahmir.en peratifteri pamuk ambannda çıkan alış verisi yapılsmıyacağını, fakat üç haftaya kadar basılmış olnyangın, itfaiyenin ve Erkek Sanat önümüzdeki günlerde yalnız bü caktır. Halen, haritanın son ekEnstitüsile Forbes kumpanyası mo 4tebliğat> yapdacağını soylemiştir. s'kler: tamamlanmaktadır. topomplarmm yardımiJe yarım saat içinde söndiirülmüştür. PROF. NIMBUS UN MACERALARI: Yangmm sebebi henüz belli değildir. Yanan iki depoda, 250 ilâ 300 ton pamuk bulunmakta :di. Zararm 200,000 lira kadar olduğu tahmin edilmektedir. d sinir harbi cephesi açmış olduğu ve bn cephede hakikî taarruza ' geçmiş olmasıdır. Çin . Sovyet anlaşmasını, bu hareketin daha fazla şiddetleneceğini anlatan bir belirti saymak, her haljle yanlış olmaz. Ötner Rıza DOĞRUL 4 6 dü. Çocuk hastanesinden arıyorlardL Ha»tabakıcı, son günlerde Duan"ı pek endişeye düşüren küçük kızm, doktoru istediğini. kjyametleri kopardığmı haber veriyordu. Jacqueline; Doktor çıktı .diye cevab verdi: çocuğım hastahğı mı arttı? Hastahk artmış değildi fakat çocuk çırpmıyordu. Hastabakıcı, çocuğun ateşi de yük'eldiğini söylüyordu. Gene kadm, anî bir ilhamla: Ben gelsem faydası olur mu? diye sordu. Eğer imkânı varsa oniin yerine ben memnunivetle eelirim. Bu teküf derhal kabul edildi. Jacqucline tPİefonu kapadı, arkasma kalm bir manto aldi. kapıya doğru bir kaç adım attı. EPİford da pesinden yürümüstü. Konuştugunuzu işittim. dedi. Arabam burada.. Müsaade edin de sizi götüreyim. Jacdueline, kocasına bu ufak hizmette bulunmak arzusunun verdiği büyük heyecanla. başka her lürlü mü'âhp^s'ı u^uttu. Telâşla: Evet. evet... İyi olur... Çok iyi olur! dedi. Arabaya birlikte bindiler, biraz sonra hastaneye vardılar. Hastabakıcı, Jacqueline'i derhal hasta çocuğun yanına götürdü. Gonc kadımn huleri ker.disini aldaîr••nştı... Bir iki dakika, çocuğa şefkaüi sözler »öyledikten sonra, atef gibi yanan kücücük bir el, Jacqueline'in eüni güvenle yakaladı. Çocuk, soluk soluğa: Siz doktor Ronald'ın eşisiniz.. dedi. Sizi de çok seviyorum ben. Jacqueline, çocuğun nöbetten pırıl pırıl yanan iri gözleri kapanmcıya kadar onun başucunda oturdu. Sonra, bir parçacık da olsa kocasile elbirliği edebildiğinden .dolayı rikkat içinde, ayaklarınm ucuna basa basa oradan uzaklaştı. Hastanenin kapısma gelince, orada, otomobilinin içinde kendisini bekleyen Belford'u buldu. Bir iki dakika kararsız durdu. DoŞrusunu söylemek lâzım gelirse, hastaneye gelirken, gene adamm mevcudiyetini tamamen unutmuştu, dönüşte ce onu yanmda hiç istemiyordu. Ama, neylemeli ki. araba orada bekliyordu. Düşündü; ha yalnız dönmüs, 5ıa Belford'la birlikte dönmüş, farkı yoktu. Jacqueline, o ahenkli çocuk sesinin «siz doktor Ronald'm eşisiniz!» dediğini işitiyordu. Acaba sahiden böyle niydi? Hakikat, bu sözden ne kadar başka idi! Acaba Ronald, kendi hayır işinde karısımn yardım etmek istediğini haber alırsa mütehassis olacak mıydı? Jac«[ueline, otomobile girip Belford'un yanına oturduğu zaman. böyle bir ruhî halet içjnde idi. Walter ise. gene kadınm bi?âne tavrına boyun cgmek niyetinde de Baştarafı 1 inci sahifede Günalp; emsali gibi adaylık için aranan vesikalan ve bu arada îstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olduğuna dair gene Noterden tasdikli diploma örneğüıi ibraz etmesi ve yargıç adaylığına tayinıni istemesi üzerine 1910946 tarihinde Çanakkale Yargıç adaylığına tayin edilmiş ve 2410946 tarihinde mezkur mahal mahkemesinde staja başlatürılmıştır. Adı geçenin 85947 tarihinde vaki talebi üzerine istıfası kabul edilmiçtir. Mumaileyh devam eden altı ay 14 gün staj süresi içinde Yargıçlık ve Savcıhk salâhiyetıle vazifelendirilmediği gibi vazifelendirilmejine de esasen kanunî mesağ bulunmamıs ve iddia veçhile bir karara da istirak ettirilmemistir. Bu itibarla ibraz ettiği diploma örneğinin sahte olduğu anlaşılmasından dolayı hakkında kovusturma yapılmakta bulunan İbrahim Kaya Günalpm 2 sene hâkimlik yaptığı ve bu devre içinde biri idam BaştaraH 1 inci saMede olmak üzere 70 karar verdiği volundaki neşriyat hakikate uymı mumun huzurunu ve beldenin asayi | şini ihlâl edenleri zabıta ve hekim maktadır. Basın kanununun 48 inci madde kanalile emrazı akliye bakımından si gereğince, keyfiyetin aynı sü müçahedeye sevketmek, kanunun tunda aynı puntolu harflerle bu su zabıtaya verdiği bir yetkidir, bu retle neşir ve tavzihini rica ede yetki kullanlmıştır. Hatırlarstnız ki böyle bir sarhos geçenlerde evirim.» ni, yorganını yakmış, etrafa saldırmışür. İlk günde söyleditim üzere. Passiviki tekrar Finlandiya doğru. dürüst içenlerle hiç alâkadar olmuyoruz. Ancak suç yapanı Cumhur Başkanı seçikli yakalsmak ve hakkında kanunun Londra, 15 (B.B.C.) Hel ve tıbbm emrettiğini tatbik etmek sinkiden verilen haberlere göre, vazifesini yerine getiriyoruz, Mueski Cumhur Başkanı M. Passi gayri kanun ve nizam bir harekctviki, Finlandiya Cumhur Ba§ te bulunmadığımıza bütün memlekanlıfına yeniden seçilmiştir. ket şahiddir. Yapılan bu takibattan Baskanlık müddeti altı senedir. bizzat sarhoşlar dahi memnundur, Dün Finlandiya Parlamento hele vatandaşlar müte^ekkir ve sunda infilâk eden bombanın minnettardır. Kanun yolunda yapıkimler tarafından konduğu bir lan bu takibatm hiç bir suretle ekmesele teşkil etmektedir. Ko silülmiveceğini, vatandas huzurumünistler bunu aleyhlerinde şıd nu sarhoş veya ayık halde ihlâle detli tedbirlere başvurmak için tasaddi edenlere kat'iyyen müsahazırlanmış bir suikasd saymak maha etmiyeceğimizi ilk ve son o'larak söylüyorum.» tadırlar. Vallnin sarhoşlara dair ÇinRus aolaşmasiflin yeni demeci bülÜR dunyadaki akisleri 2 incı sahtiede 1 Dostluk ve ittifak andlişması, 2 ÇangÇun demiryolu. Porth Arthur ve Dairaı hakkında varılan anlaşma. Bu anlasma gereğince, haIihazırda müsterek kontrol altmda bulunan Mançurya demiryolu Çine verilecek ve barı* andlafmaeınm imzalanmaiim müteakıb veya en gec 1952 yılında. Sovyet kuvvetleri PorthArthur'dan ç«ki!ecektir. Tecavüz vukuunda PorthArthur mütterek bir deniz ücsü olarak kullamJacaktır. Dairen hakkında ise ancak Japonya ile barış andlaşmasının imzalanmafinoan sonra btr karara varılacaktır. 3 Çîne yapılan ticari ve iktisadî yarHımm genişletilmeei hususiîTida bir anla=maya varılmış.tır. Bu anlaşma gereğince Sov>'et Rusya Çine 300 milyon Amerikan dolan tutarında bir yardınvda bulunacakür. Yaymlanan müsterek resmî tebliğde Sovyet Dış İşleri Bakanı Vişinski ile Çin Dış İşleri Bakanı ŞuEnLai arasmda. 14 ağustos 1945 tarihinde Sovyet Rusya ile Çin arasında imzalanan anlasmayı fesheden *e Moğolistanın bağımsızlığmı tasdik eden notalar teati edildiği bildirilmektedir. Andlaşmayı Rusya namına Stalin ve Vifinski, Çin namına Başkan Mao Tse Tsung ile Dış İşleri Bakanı Şu En Lai imzalamışlardır. Stalin, dün Dış İşleri Bakanlığmda Komünist Çin Başkanı Mao Tse Tsung ile Dış İşleri Bakanı Lai şerefine verilmiş olan bir ziyafette hanr bulunnıuştur. Çin elçiliğı de mukabil bir ziyafet vermiştir. İngilterede B.B.C. nin siyasî muharririne göre Çin Rusya anlaşmasının Çin lehinde maddeleri ihtiva etmemesi, hayretle karşılanmamiftır. İhtiva etmiş olsaydı. Rusyanın Çine bir sömürge muamelesi yaptığı sanılır. Bu da Rusya aleyhinde tefsirlere yol açardL Fakat Rusya tahliye veya devredeceği yerleri iki yıl daha elinde tutacak ve bu müddet zarfuıda Çin siyasetiıün kendi isteğine göre devam edip etmiyeceğini kâfi derecede kontrol edecek ve kararını ona göre verecektir. Mister Acheson'ıın mütaleaları Washingtonda Mister Acheson, Rus Çin anlaşmasırıdaki en niihim maddelerin gizli tutulduğuna inandığını söylemiş, yoksa Avrupadaki peyklerle yapılan muahodelerin bir tujkısını imzalamak için Çin liderlerinin Moskovada dokuz hafta kalmalarına bir sebeb bulunmadığmı anlatmıştır. Mister Acheson 300 milyon dolarlık bir yordımın Çine beş senede verilmesini çok azımsamış ve bunun açlık tehlikesi geçiren Çine hiç dp favdalı olamıyacağını söyiemistir. Fransada Paris hükumet mehafili de Rus Çin muajMdtKİMUki Çin KCUMHURİYET» in edebî romanı: Vazan: Concordia Mcrrel Biliyorsunuz ki sizin hatırınız için yapmıyacağım şey yoktu... Eğer imkânîarım olsaydı. Tamamile aldanıyorsunuz. Wal ter; bozgunculuğunuzdan dolayı £İze sitem etmek şdyle dursun, *ize son derece minnettarım. Bana hürriyetimi iade etmek suretile, bir erkek bulmama hizmet ettiniz. Belford'un gururu incinmişti: Ben erkek değil miyim? dedi. JacQueline, iki çık arasında bir tercih yapmak ister gibi, bir lâhza onun yüzüne baktı: Fek emin değilim .. Belki meziyetleıiniz yok değildi, ama çocukluğunuzda iizi çok şımartmışlar. Bu son damla, bardağı taşırdı. Belford bir kaşıldı, soğukkanh gözükmeğe çahşarak, hiddetle cevab verdi: Eğer hatınmda iyi kaldı 'se, kocanız hakkmdaki mütaleamz, cskidenberi bu kadar lehte değildi'. Hakikatte, resmini bile görmeğe tahammül edemiyordunuz. Siz de, bu nefretimi körüklemekte kusur etmiyordunuz. Durup dinlenmeden imalar yaptınız, doktor Duan'm .babamla birlikte çahşmaktan mak»adı kcndi menfa ıtlerini sağlamak olduğuna beni inan dırmak istediniz. Evet, evet. biliyorum, sonunda ben de sizın görüşünüzü benimsedim. Ama oununla hiç de övünmiiyorum. Ronald'ın dürüstlüğünden süphe ettiğim için, bu günahımı a=la affe'iemiyorum. Belford, anî bir neşe ile: Anlıyorum, anlıyoıum! diye haykırdı. Ona âşık olmuşsunuz. Işitilmiş şey değil! Walter vaşınız ilerledik;e, tecrübe ile anlayacaksınız ki. yüz güzelliği. hayatta biricik meziyet değildir. Dürüst davraon ağa hazır olacağın:z güne kadar, uzakta durunuz. Belford öfkeden kuduruyordu. gözlejinin ıfadesi emniyet verecek gibi değildi. Eğer telefonun zili, cırlak sasile bu konuşmayı yarıda kesmemiş olsaydı, her halde, yeni veni si7'"''r3">'s h»slivac3ktı. JacQueline, telefona cevab vermek işini, umumiyetle Koni^i'ye bırakırdı. Halbuki bu sefer, bu fırsattan utifade etmek için seğirtti Salondan cıktı, bole doğru yürü ğildi, harekete geçmek istiyordu. Jacqueline'in, biraz sonra. bu maksada ermek için, VValter'in teşebbüse giriştiğini görmosi mukadderdi. Duan'ların kapılarının bulundıığu ıssız sokağa geldikleri zaman, Belford sürati azalttı. ansızın kolunu uzattı, Jacqueline"i omuzlarından yakaladı, zorla kendine doğru çekti. öpmek istedL Jacqueline gafil a/lanmış. kendini birdenbıre Walter'in kolları arasmda bulmuştu. Dışarıdan bir gö ren olsa, bu deraguşu, gene kadınm arzu?ile olmuş zannederdi Aynı saniyede, Duan, kendi büyük otomobilinin direksiyonunda yan sokakların birinden çıkıverdi. Karısile gene adarru kucak kucağa gördü. Jacqueline de şaşkınlığmı gidermiş, Belford'un kollarından kurtulmağa uğraşıyordu. Direksiyona dayanarak. gene adamı itmeğe muvaffak oldu. Walter, otomobilin idaresini elinden kaçırdı, araba, birdenbire yana sıçradı. Doktor bir bakıçta vaziyetin vahimliğini görmüştü. Jacqueline! Atlaym!. Derhal atlayın!. diye bağırdı. Tam zamanıydı. Bir lâhza sonra araba bir elektrik fenerinin direğine çarpmış, büyük bir demir ve cam şakırtısı arasında. olduğu yerde bir dönüp durmustu. Doktorun seslcnişile otomobi'in fenere çarpması arasında geçen kı ea an içinde, JacQuelin°, kocasının 6esini tanımış. in«:iyakî bir hareketle, arabanın kapısmı itip yere atlamıştı. Olup bitenlerin pek de farkına varmadan, yere serildi. Kalktı. Bir yerine bir şey olmamıştı. Yalnız. derin bir şaşkınlık içinde idL Yüzü ölü benzi gibi sararmışü. Ellerini göğsüne bastırmış: Otomobilin içinde kaldı!. Eyvah! diye feryad ediyordu. O sırada, Duan'ı uzun boyundan tanıdı. Parçalanan arabaya doğru eğilmişti. Daktorun arabasının fenerleri, etrafa ,göz kamaştırıcı bir aydınhk serpiyordu. Konişi ile soför gürültüyü duymuşlar, evden çıkmışlar, doktora yardım ediyorlar, Belford'u otomobilin içinden çıkarmağa uğraşıyorlardı. Yarah, alnında iplik gibi bir kan sızıntısı, bayguı bir halde bir sedyeye konulup muayene odasına götürüldü. JacQueline, küçük salonda, muayenenin neticesini endişe ile bekliyordu. Belford, onun hatası yüzünden belki de1 ölecekti! Gerçi, nefis müdafaası halinde idi, ama ne de olsa, az çok mesuliyeti vardı. Dakikalar bitip tükenmiyecekniş gibi uzayor. Jacqueline'in naba hızlı hızlı atıyordu. Nıhayet, Duan gözüktü. (Arkatı var) Mart içinde beyaz ekmek çıkanlacak Ankara 15 (a.a.) Hî'en b.'jt'jn Türkiede ekmek ve di'î^r UT.İU maddeler 89 '91 randımanlı und^n imal edilmektedir. Toprak fvTahsıılleri Ofısi. havalar bu şeVilda m\isaid gittiği, fevkalâde blr hal olmadığı takdirde, mart av. icirie ekmekleri 79''81 randıman'iı and=.n imal ettirecektir. Bu suretle. şimdi 100 kilo buğdaydan 10 kilo kepek çıkarılırken. veni alman karaıla 20 kilo kepek çıkanlacak ve ekmrk'cr daha beyaz olacaktır. ni göst?ren noktalaruı gizli bırakıld!gma kanidir. Moskova kom^malarına iç Mongolistan ve Sinkiang eyaleti, murahhaslarınm davet olun maları, Çinlilerin bu bölgelere geniş ölçüde bağımsızlık vermek zorund» kaldıklarmı belirtmektedir. Halbuki andlaşma buna işaret etmemekte» dir. Paris mehafili, Çine yapılan yardımın da bir hiç olduğunu söy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle