14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 Aralık.l»50 CiOBHJRnrET Washingfon febliği 1938 senesinde İngiltere ile Fransaya başvuran Hitler «Südetler meselesini hallettiktcn sonra Avrupada istiyeceğün hiç bir şey kalmıyacaktır. Bunun için Çekoslovakyayı haline bırakm da bir cihan harbi ile karşılaşmış olmıyalım, diinyada sulhu baltalamıyalun» diyordu. Bunun üzerine de Paris ve Londra hükumetleri dünya sulhu uğruna Çekoslovakyanm feda edilebileceği kanaatine vanyorlar, ..Cemiyeti Akvaın» uı kurduğu bu devleti kurban ediynrlardı. Fakat Masaryk'in meraleketini feda etmekle dünya sulhü kurtarılmamış ve bir sene sonra bu sefer de Dantzi? ilıtilâfı ile dünya kana boyanmıştl. 1950 senesinin son ayında Birleşmiş Milletlerin siyasî komisyonundaki bütün devletlere başvuran Sovyet Dış İşleri Bakanı Vichinsky Hitler'inkini andıran bir eda iie konuşmuş ve şöyle demisti: «Kore'yi bırakm, oradaki kuvvetlerinizi peri çekin. Böylclikle yeni bir cihan harbuıi önlemiş. diinyada ebedî bir sulh temin etmiş olursunuz.» V/ashington konferansuım nihaî tebliğinden cıkan mana demokrasilerin bu sefer mütecavizin oyıınuna Kurban gitmemek azminde olduklarını isbat etmiştir. Hitler"i taklid 1951 yıh bütçesi dün Meclise v e r ü d i Baştarafı 1 inci sahiiede ren dairelerin 151 yıh yatırım gideılerinin ikinci madde ile karşılanan kısmmdan bakiye kalan 232,513,292 liralık açığı: a) Avrupa Tediye Birliğinin kurulması hakkındaki anlaşraanın 10 uncu maddesi gereğince memleketimize tahsis edilmiş olan 25 milyon dolarhk bir «alacaklı başlangıc meblâğından» (posisyon inisyal) 1 temmuz 1951 tarihine kadar kullanılacak kısmı Türk lirası karşılığı Merkez Bankasınca hazine hesabma nakledilmek suretile; b) Avrupa kalkınma progranu (E.R.P.) gereğince memleketimize mahsus vasıtasız yardımlardan elde edilecek malların satış tahsisinden hasıl olocak Türk lirası ile; c) Akdolunacak iç istikraz hasıh ile kapanır. Dış İşleri Bakanlığı 14.310.897 12.070.700 Maliye Bakanlığı 87.571.880 214.340.859 Devlet borclan 212.902.181 203.463.178 Millî Eğitim Bakanlığı 174.978.840 176.444.347 Bayındırlık Bakanlığı 7.371.669 9.885.684 Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı 4.201.644 4.381.759 Sağlık ve Sosyal Yardım B. 59.624.690 56.721.916 Gümrük ve Tekel Bakanlığı 19.839.007 19.568.717 Tanm Bakanlığı 35.653.609 43.405.712 Toprak ve İskân işleri G.M. 7.136.920 Ulaştırma Bakanlığı 3.772.048 3.363.262 Çalışma (A: 1) CetveU Bakanlığı 1.707.494 1.545.529 Dairelerin adı 1951 Geçen yıl İşletmeler bütçesi verilen Bakanlığı 9.273.928 10.964.684 ödenek Yekun ~"1272.630.633 1.487.288.563 B.M. Meclisi 11.590.248 14.452.725 (A: 2) CetveU Cumhur 1 Yatırımla ': Başkanhğl 799.705 1.006.307 Dairelerin adı Sayıştay Başkanhğı 2 085.995 2.052.451 BasınYayın ve 351800 Başbakanhk 3.188.137 3.412.549 Turizm G. M. İstatistik G. M. 220.000 MıHetlerarası Meteoroloji G. M. 135.200 İktisadî İşbirliği 2.775.000 Teçkilâtı 884.465 1.70O.773 Adalet Bakanlığı 60.000 Danıştay 1.048.067 Tapu ve Kadastro G.M. 969.239 Millî Savunma Bakanlığı 21.699.150 BasınYayın ve 285.000 Turizm G. M. 4.924.372 4.626.425 Emniyet G. M. 900.000 İstatistik G.M. 1.963.054 2.772.199 Jandarma Genel K. Maliye Bakanlığı 102.369.294 Meteoroloji 8.600.005 G. M. 2.104.654 2.435.628 Millî Eğitim Bakanlığı 120.260.000 Diyanet İşleri 7.819.070 2.912.720 Bayındırlık Bakanlığı Ekonomi ve Ticaret Ac'ilet 14.627.900 Eakanlığı 45.490.239 46.477.594 Bakanlığı S.ığlık ve Sosyal Tapu 3.499.404 Krdaitro G.M. 11.579.149 6.540.740 Yardım Bakanlığı Gümrük ve Tekel Bakanlığı 157.040 Mıllî Savunma Bakanlığı 448.330.850 468.268.544 Tanm Bakanlığı 14.242.171 İç Işleri Toprak ve İskân B'kanhğı 20.052 570 20.275.352 Genel Müdürlüğü 1.855.000 Emniyet G.M. 34.564.841 34.494.880 Ulaştırma Bakanlığı 30.000 Jnndarma 12.439.000 İşletmeler Bakanlığı Genel K. 39.239.773 40.340.752 Yekun 304.472.659 " "'inınuıııiMiıııııınııiiinnnıııı Kore fugayımızın Basmakaleden devam edilmiş olur. Sovyet Rnsya, Avrnpa destanları Kongre ve Amerika için en büyük tehlikcdir. Kızılordu. bütün Avrnpayı istizabıtlarına geçii • lâ edebilir. Buna meydan verme Baştarafı 1 inci sahifede tflderi yazılarda Turkiyeye büyük yer ayırmışlardır. Time dergisi, «Müttefikler» başlıkh yazısında Türk tugayından ve Türkiyeden bahsetmekte ve şöyle demektedir: «General Tahsin Yazıcmm erleri gayet zeki ve çok iyi yetiştirilmiş 1 olduklarını isbat etmiştir. Vaevon kesiminde bir yamaca tırmanmakta olan komünist Çinli askerler yukanlardan süngü takmış Türk erlerinin aşağıya doğru inmekte olduklarını gördükleri vakit yerlerinde donakalmışlardır. Türk tugayının kahramanca hareketleri bü tün Birleşmi? Milletler kuvvetleri üzerinde bir iksir tesiri yapmıştır.» Time dergisi yazısına devamla, 48 saat durmadan çarpışmış ve yiyeceği, cepanesi kalmamış, aynca ölü, yaralı ve kayıb olarak 500 kah raman zayiat vermi} olan Türk tugayının buna rağmen eayıca üstün düşmanın çemberini yarmaya mu. vaffak olduğunu bilhassa belirtmi? ve şunlan ilâve etmiştir: «Sovyet Rusya tecavüze kalkıştığı takdirde Türkler vatanlanru eonuna kadar nasıl müdafaa «deceklerini göstermişlerdir.» Kongrede Gazeteler ve dergilerden .sonra Koredeki Türk tugayırun kahramanlık destanlan Birleşik Amerika Kongresinin zabıtlaruıa da geçmiştir. Bugün Temsilciler Meclisinde söz alan Massachussets eyaletinin demokrat milletvekili şöyle demiştir: « Tarih boyunca cesaretleri vo yiğitliklerile tanuımış olan Türkler, Birleşmiş Milletlerin Korede giriştikleri savaşlarda da bu vasıflan muhafaza ettiklerini isbat etmişlerdir. Bu acı. günlerde Birleşik Amerikanın, yanıbaşında Türkler gibi bir milletin bulunması içimizi ferahlatmakta ve bizi bahtiyar etmektedir.» mek Iâznndır. Çin ise, deniz re hava knvvetleri bakmundan çok zayıftır. Ve Uzak Doğuda İkinci Dünya Harbinde Japonyanm yaptıklarını dahi yapamaz. Nihayet kara ordusile Asyadaki müttefiklere aid bazı topraklan ve mevzileri işgal edebilir. Ona karşı bazı tavizler vennek snretile Japonyayı silâhlandırmak ve Müttefikler safma sokmak mümkü.ıdür. Truman ile Attlee, Sovyet Rusyaya karşı asıl müdafaa sahasının Avrupa olduğunu kabul etmekle hem Kızıl Çarlığa karşı bir ihtarda bulunmuş, hem de Avrupanın korkusunu büsbütün izale değilse de, hafiflermiş olnyorljr. Bu ltibarla iki devlet adamının bu hususta anlaşnuş olmalannda isabet var. Ham madde stoklan yapmak yolundaki anlaşma da, Amerika ile İngilterenin üçün.ü bir dünya harbi için hazırlıkh bulunmak azminde olduklannı gösterir. Stratejik ham maddeler, harb sanayiinin kaynağı ve zaferin en mühim âmili oiduğu için bu karar da çok yerindedir. Anglo Amerikan devlet adamlarının henüz anlaşamadıklan, fakat enlaşmaya varmaya çalıştıklan iki noktaya gelince, bunların en az öteki dört madde kadar mühim olduklanna şüphe yoktur. Bu iki maddeden birincisi komünist Çinle yapılaeak müzakerelerin şümulüne dairdir. Amerika, Yalnız Koreye yapılan Çin tecavüzünün müzakere mevzuu olması ıı istediği halde, İngiltere daha geniş bir çerçeve içinde görüşmeler yapılması fikrindedir. Mr. Attlee'nin Çinle müzakere edilmesini istediği mevzular Formoza adasmın istikbali. Komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabulü ile bu hükumetin Çinin meşru hükumeri olarak tanuunasıdır. Henüz bir anlaşmaya vanlmıyan ikinci nokta, Komünist Çin, şerefli bir anlaşmayı reddederse tutulacak yol hakkmdadır. Böyle bir red cevabı karşısmda Çine karşı iktisadî zecri tedbirler almak ve Çini denizden abluka ermek muvafık mıdır, değil midir? Çin 450 milyon nüfuslu. kocaman bir memlekettir; arkasında da ona yardım eden ve edecek olan Sovyet Rusya gibi büyük bir memleket vardır. İktisadî zecrî tedbirler ve deniz abhıkasile bazı sıkmtılara uğratılsa dahi, Çinin yola getirilmesi mümkün değildir. Nitekim Almanya, ham madde kaynakları bakımından Çin ve Sovyet Rusya ile kıyas edilemiyecek bir memleket oiduğu ve çok şiddetli hava hücumlarile tahrib edildiği halde dahi, sadece deniz ablukasile ınağlub edilememişti. Komünist memleketlerde de insan kıymeti olmadığı için, Çin halkı abluka yüzünden achktan kırılsa bile, Komünist Çin hükumeti, gene boyun eğmez. Çin, Kore meselesinde şerefli bir anlaşmayı reddetmek kararında ise iktisadî zecrî tedbirler ve deniz ablukası ona korkutmaz. Bu itibarla Kızıl Çin hükumeti, yalnız Kore meselesinin müzakere teklifini kabul etmiyerek bütün diğer meselelerin de görişülmesini isteyecektir ve belki de 38 inci arz dairesini geçerek silâhiı mücadeleye devam edecektir. Kızıl Çine karşı Tokyo'dan uçakia gelen mektub Yaralılar kahramanhk destanlarını anlaîıyorlar 19 numarada oturur. İsmi Safiye Sütçüoğiudur. Beni çok merak ediyordu. Sağhğımı ona bildirin!.» Başka bir yatakta bir yüzbaşı ya tıyor. Onu ikinci taburun yanında eon günü görmüştüm. Dövüşmeğe (îidiyoruz, demişti. Dövüşmüş, vurulmuş ve buralara kadar gelmişti. Geçmiş olsun yüzbaşun! dedim. Gözleri parlıyordu: Ah, dedi. Kendimizi göstere«neden buralara düştük. Sol koluna bir havan parçası girmişti. « Aslanlar kahramanca çarpışıyorlardı. Tek kolumla saatlerce vuruştum. Fakat sonra artık kanımın çekildiğini hissettim. Yarah dolu bir cep geçiyordu. Beni de aldılar. İşte şimdi buradayım. istanbulda Fatihte bir annem var. ismi Sadiye Olhun. Saraçhanebaşında Itfaiye caddesinde 84 numarada oturuyor. Ona iyilik haberimi ulaştınnız, başka bir şey istemem'.» Yüzbaşı o gün ameliyat olmuş ve kolundan şerapnel parçalan çıkanlm:ştı. Onları annesinın hediye. ettiği mendili jçinde saklıyordu, «Alîaha bin şükür Jyileştim. BiıJ kaç çüne kadar çıkacağım, diyordu. Anamın duası beni korudu.» *** Hastaneleri dolaşırken bir çok Türk kızlarile karşılaştım. Tokyoda oturan bütün Kazan Türklerl, kardeşlerinin yardımlanna koçmuşlardı. Onlara tercümanlık ediyor ve birer haStabakıcı gibi başlarından aynlmıyorlardı. Tokyodaki Türk cemaati reisi Vahab Beyin kızlan Halide Vahab ve Süreyya Vahab sabaha kadar yarahîarımızın başında idiler. Kanımızı taşıyan bu insanlann yaralılanmıza gösterdikleri yakınık hepimizin gözlerini yaşartıyordu. Nuriye Şerefeddin, Mahirs ve Fatiba Hanımlar da yaralılan bırakmıyorlardı. Bayan Zeytune ve diğer Türk kızlan Kiyuku adasına kadar pitmişlerdi. Şimdi her hastanede bir kaç Türk kızı, vatandan, anasuıdan, sevgilisinden ayrı düşmü? kahramanlara şefkat kucaklarını açmışlar, onlara en büyük ihtimamı gösteriyorlar. Saj* olKunuri şimdi bir şehidler yata sunlar!. ğıdu. Faruk FENİK Oraya vatanın en güzide evlâdlarının kanını ve canmı bıraktık... Tahattür ettikçe gözlerimizden yaşlar akıyor. Ve inanm ki hepimiz, şu dakikada bedava yaşıyoruz. Biz hayatta isek, yirmi milyon insanın duası bizi hayatta tuttu. Daha dün yanımızda, yanıbaşımızda pırlanta gibi çocuklar vardı. Hepsi kahramandılar. Fakat şimdi onların hiç birinden Baştarafı I tnct sahifede eser yok. Buraya kahramanlığı gösterdiler, ile kurtulduk. Şimdilik sıhhatimiz Türkün nasıl çarpıştığını ve nasıl yerindedir. Büyüklerime sevgi . ve selâmlar. Arkadaşlarımm gözlerinçarpışabileceğini öğrettiler. Allah onlara rahmet eylesin!... den öperim. Vatandaslarıma Seulden selâmlarımı sTinanm. Tokyodaki yaralılar' Gd. Üst Çvş. Japonyadaki hastaneler yaralılarımızla dolu... Artık odalarda ya*** tacak yer kalmadı. Şimdi koridorİsmet Işılak lara kurulan karyolalarda yatıyorŞereflikoçhisar Çerkes uşağmdan lar. Her biri canlı bir röportaj. Sıhhatteyim, merak etmeyin. Dinledikçe heyecanl^nıyorsunuz, Ramazan Işılak gözleriniz yaşarıyor. İşte bir tanesi: İsmi Receb Alkan! Şimdi kan için*** de yatıyor: İhsan Yücel « Orası bir cehennem günü idi, Devlet Demiryolu ambarı diyor. Düşman sel gibi geliyordu. Ankara Vuruyor, vuruyor bitiremiyorduk.. Sağım. Sevgiler. Nihayet yaralandım. Sırtlannda yor 266 Galib Yücel gan gibi dikişli elbiselerle Çinliler geldiler. Ölü gibi yatıyordum. Ü*** zerime çalı parçalannı yığmıştım Elif Kartal Gecenin karanlığmda şehidleriPulcu Mehmed elile mizin üzerine basarak geçtiler. KıKozacık köyünde Fethiye mıldayanı vuruyorlardı. İki gün Sıhhatteyim, selâmlar. iki gece ölü gibi yattım. Ve sonra Oğlun: Şaban Lâfçı çemberden kurtularak sürüne sürüne caddeye kadar gelebildim. Ve Osman Özlüçelik Almankulesi 3 üncü So. No. 7 kurtuldum. Izmir Allaha şükür şimdi sağım... Mektub almadım. Sıhhatteyim, Inşallah yaram geçecek! selâmlar. Gideceğim, gene savaşaçağırr.» Yaşar Özlüçelik Koğugları dolaşıyoruz. İşte bir tanesi daha: İstanbullu Eşref Süt*** çüoğlu: Bn. İclâl Dolukau « Ben nakliye kolunda idim, Bursa Askerî Hastanesi diyor. Birden etrafımızı sardılar. hemşirelerinden Bursa Tam 3 saat kendimizi müdafaa etMerak etme, hayattayım. tik. Kurşunlarımız bittikten sonra Abdürrahman Tüner geldiler, bizi esir aldılar. Tam gi*** diyorduk ki, arkadaşlarımız ateşe Baham Abdullah Uzuna başladı. Hemen yere kapandık. Aslanlar bizi esir edenlerden 10 tane Ziyaret Karakal elile Bağlımelik köyü Muş eini vurmuşlardı. Kargaşalıktan isMerak etmeyin. sıhhatteyim. tifade ederek bir hendeğe yattım. Bahri Uzun Bacağımdan müthiş kan akıyordu % * * ve susuzluktan yanıyordum. Etraf Ahmed Karaer buz içinde idi. Eski Peynirpazarında kahveci Buzlan yahyarak susuzluğumu İzmir Ödemiş gidermeğe çalışıyordum. Bir aralık kımıldandığımı görmüşler. iki Çin Sıhhatteyim. li gelerek makineli tabancayı boÖmer Karaer ğazıma dayadılar ve bir kaç el ateg *** ettiler. Kurşunlar kafamı hepsi Mustafa Çakal sıyırarak geçti. Yalnız kolumdan Sevgili babacığım. vuruldum. Artık ne bacağım ve Sizin ve annemin hasretle elle ne de kolum rutuyordu. rinden, kardeşlerimin gözlerinden Buna rağmen tam 6 saat sürüne, öper, bâki selâmlar, sıhhatteyim. BÜrüne, bir yol başına kadar gel İyiyim. dim. Amerikalılar beni kurtararak Hüseyin Çakal Pyongyong'a getirdiler. Nasıl yaşıyorum, hâlâ hayret ediyorum. Muhsin Çalışkandan babasına: Eğer memlekete selâm yazarsanız Semerkat mahallesi Nutkî sokak bir tanecik annem var. İstanbulda Bolu Aksarayda Gureba Hüseyin Ağa Sıhhatteyim. Hepinize selâmlar. mahallesinde Uzunyusuf sokağmda Muhsin Çalışkan Baştarafı 1 inci sahifede Harb edenaeden; harbe doyamadan çekiliyoruz!.. Etrafımızdakilerin hepsi çekilmiş lerdi. Ve cephede kimse yok iken Türk Tugayına taaıruz emri verilmişti. Kahramanlar bir gün bir gece kahramanca çarpıştılar. Bütün kanadlar geri çekilirken Türk Tugayı taarruz halinde idi ve dağlardan dağlara sıçramalarla ilerlıyordu. İşte böylece düşmanm cebine düştük. Sağ ve sol kanadlarımızdan kayarak bizi çevirdiler. Kahramanlarımız muhasara altında üç gün üç gece, Plevnede şehid düşenlerin ruhlarmı şâdedecek gibi dövüştüler, vuruldular ve öldüler. İşte şimdi onlardan bize armağan olarak kalanlarla beraber geri çekiliyoruz. Arkamızda binbir kahramanhk menkıbeleri bıraktık. Yüzbaşı Abbas Yurdakul anlatıyor: «Sabah şafakla beraberdi. Düşman silindir gibi geliyordu. Ön siperlerimizdeki kahramanların çoğu vurulmuş ve ölmüştüler. Albay Celâl Dora ile beraber ilk hatlarda silâh başında idik. Albaym yanında bir çavuş vardı. İsmini hatırlamıyorum. Türk tarihine zaferler yazan binbir kahraman gibi o da meçhul bir kahramandı. Makineli tüfeğin başında düşmanı tarıyordu. Birden silâhuı sustuğunu duydum. Vurulmuştu. Ah! diye içini çekmedi. İnlemedi bile Silâhı bana teslim etti. Sıynl arkaya! Yaranı sarsınlar! dedim. Albayımı bırakmam! dedi. Kalbinden vurulmuştu. Beyaz karlar üzerine al kanlan akıyordu. Israr ettim. Hayır! dedi.. Elindeki piyade tüfeği ile son bir kaç kurşun daha atabildi. Son nefesini veriyordu. tAIlah!» diyebildi. Ona, hemen oracıkta, düşman obüsünün yağmuru altında bir fatiha okudum. Az sonra geri çekildik. Fakat o kahramanın ölüsünü geri çekemedik bile Açık haksızhk en, ötedenberi Belediyenin sinema, konser, tiyatro gibi zevke taalluk eden mevzulara nark koymasmm aleyhindeyim. Bu tezimi Belediye azası iken de müdafaa ettim; şimdi de müdafaa ederim. İstanbulda üstüne şiddetle abanılan iki fiat vardır: Birisi ekmek narkı, diğeri sinema ve konser narkı. Bunun sebebi nedir? Hangi prensipe dayanılarak bu müdahale yapıltr? Kimse izah edememiştir. Biraz münakaşa edince hemen: Mület, vatan.. Halkın istirahati falan filâıı. Lâkin beride kırk parahk tenekeleri on liraya satarlar. Sırça, boncuk kabilinden milyoıılarla liralık hırdavata milletin parası akar gidec, onu kimse düşünmez. Ne ise o tarafı bırakaüm da müşahede ettiğim bir haksızlığı münakaşa edelim. Evvelki akşam Münir Nureddinin konserine gittim. Türk müziğinin bütün kıymetlerini gösteren bu konser münasebetile bir kere daha bir haksızlığın htkâyesini dinledim. Memleketimize yabancı artistler geliyor. Bunlar içinde dünya ölçü^ sünde kıymetler var. Orta hallileri de var. Ne ise mesele o değil.. Bun» lardan birisi aynı tarihte konser verdi. İkisi de bilet ücretlerinl hermutad Belediyeye tasdik ettirdiler. Bu yabancı artist için 15 lira koltuk fiatı münasib görülmüş iken Münirin kolluklar için istediği 6 lira kabul edilmemiş, 5 liraya indirilmiştir. Ben, dışandan gelmiş artistlerin daha pahalrya malolduğunu bir sürtt masrafı, riski bulunduğunu kabul ederim ve bunlara verilen paraya acımam. İstiyen yüksek ücretle gider bunlan dinler, sejreder, zevk alır. Esasen ben bnna kanşılmasına taraftar değilim; ama bir Türk artistine, hem de Münir gibi bütün hayatını buna vermiş ve müzik âleminde tanınmış birinci sınıf bir sanatkâra neden bu yabancuım üçte biri kadar bir ücret kâfi görüüynr da bir lira arttmlmasına müsaade edilmiyor? Anlıyamadığun nokta budur. Evvclâ bütün bu ücretler için Belediyenin elinde ne gibi bir «sanat kıymeti ölçüsü» vardır. Acaba bunlar hakkmda bizzat Daiml Komisyon azası mı tetkiklerde bulunur, kıymet biçerler? Yoksa Belediyenin Fcn İşleri, Hesab İşleri gibi bir de sanat işleri ihtısas şubesi vardır da onlar: Bu on beş lira eder, öteki bef ira! diye takdiri kıymet mi ederler? Biz oturduğumuz yerde bir takını ahkâm çıkararak, kendi kıy>mctlerinıizi düşürecek kararlar veriyoruz. Ama bunu yalnız bugünküler vermedl Eskiler de aynı şeyi yaptılar. Devlet de, Belediye de, hattâ Üniversite de aynı yolu tutmuşlur. Yabancı mütehassıslar. yabancı ımıallimler Türk miıtchassıs ve muallimlerinden bir kaç misli ücret alır. Hattâ bundan bir müddet evvel tuhaf bir hâdise olmuştu. Türk tâbiiyetine geçmiş olan bir Alman profesörün maaşı Türk tâbiiyetine geçtiği için azaltılmıştı. Buna ne lüzum var? Neden biz kendi kendimizi kıymetten düşürüyoruz. Hükumetin, Millet Mecli,ine sevkettiği son kanun tasansınm ruhunu bu bakımdan son derece hakh ve mantıklı bulurum. Korede dövüşen Türk çocuğu, neden Amerikalıdan daha az para alsın? Kanı daha mı ucuz? Hulâsa edeyim: 1 Temaşa ücretlerine, bilhassa zevke aid olanlanna nark konmamasına taraftar değilim. 2 Eğer bu yapılacaksa Türklere yabancılardan daha aşağı ücretler tayinine hakkımız yoktur. Dışandan celbedilen artistlerin bu vasıflan dolayısile yerlilerden daha fazla para almalan tabüdir. Yol vesair masraflar elbette bunların maliyetini arttınr. Dünya şöhretlcri de kendilerine yüksek bir ücret istemek hakkını vermiştir. Lâkin bu hal. bizim artistlere üçte bir mikyasta tarife tesbitine sebeb olmamahdır. Bu, kendi kendimizi kıymetten düşürmek ve bir nevi kapitülâsyon tesis etmek olur, lıaksızdır. etmekte mahir olduğunu muhtelif vesilelerle isbat e'miş, olan Kremlin diktatörü muhakkak ki hâdiselerin înkisafından hiç de memnun olmamıştır. Çünkü o, Hitler'in elde ettiği neticeleri de elde etmeğe nıuvaffak olmamıştır. 1938 de demokrasiler «Cemiveti Ak\aın» ın kurduğu bir miüeti feda etmisleıdi. Buçün aynı demokrafiîer Birlesıııiş Milletlerin kurduğu Kore'ji feda etmiyorlar. 193S de Siidtfler ta^İ7'ni nıüteakıb hiirrivet dünyası Berlin ile bir sulh andlaşması imzal.^nması için çırpınmıstı. İn?i!tere Tîcline hevetler söndernıis \Q Vır İn?iliz Alman dostluk pr>?;tını «mihnctle» kr.|>arm»va mır:f f .k clni'!=;iı. Fransa, Hitler rejuııi ile pbeHî bir do«tluk »n'llasması kıtnıl '''lîocrv'na inanmaktRn va'~eçemenvs ve Ribbentrop ile sulh termslarını idame ettirnvsfi. Londra. Cnam'*erl.in ile Lord Halifaks'ı Rrmaya eönriermis 1 inci sahifede ve Mııssolini ile bir u:r!a«ma zemi yapıldığı hakkmdaki sorusu, Ta nnin bulu^masma raTısmıstı. ricn Baksnı tarafından cevablan Bütün bu .«u!h farliyct'» Hnde dınlmıştır. Bakan Nihad Eğriboz, Çam Ormanı Sarayı adı veı ilen de Batıhlar dinlı>m:»*ik s?!ıada cabu yer için inşaat bedeli olarak lısırlnrken Hitîrr askıî hazn'ıkla452.Hli lira sarfedildiğini, bir saj»nı ikmal etmiş ve Batıyı gafil avlon, 18 oda, 5 koridor, bir mutfak lıvahilmişri. ve 5 banyo ile bir hizmetçi odaBugün Stalin. Hitler'in bulundu 3UHİan»ibaret bulunan sarayın ek ğu müsiid dıırumda de§i'dir. Mos ölnrak «'küçük orman evi» adlı kova Dört'er konferansı. Truman bir salon, 3 hol. 3 oda, bir banyo Stalin mülâkatı, Beşler toplantısı ve bir ofuten ibaret bir eki buffibi oyalama zemini hazırlıyabüc lunduğunu beyanla demiştir ki: cek hâdiselerin vukuu için elinden «Tamamcn kcyfî maksadlarla ve geleni yapmış. fakat gene de bu tepeden inme emirlerle yapılan bu sahada Hitler'in vâsıl olduihı hedeflere erişememiştir. Bununla bera binalar milyonlara baliğ tahsisatm ber gene de Batı demokrasilcrinin gömülmcsine sebeb olmuştur. Ortecavüz kuvvetleri karşısmda esash mancıhğırr.ızın perişanlıjma en bübir şekilde hazırlanmış oldukları yük sebr'.j budur. İşin tuhafı bu söylenemez. Fakat buçünden itiba inşaata c! r Orı..r.n Umutn M ü do?yalormda her ren geçen her gün Moskova aley dürlüğünüıı hine ve hürriyet dünyası lehine ça hangi bir karar bulunamamış ve lışmaktadır. Washinçton tebliği, hangi plâna göre yapıldığı da kaydeclilmemiştir. Vaktile Meclis SaBatının askerî hazulıklarını ikmal yıştay Komisyonu, bu binalara edeceğini açıklamıştır. Bclki de sarfedilon paranm (2,220,000) iirayalnız bu durıım Ktalini hayatınm ya baliğ bulunduğunu görerek haen büyük hatasını işlemeye mecbur kikî ihtiyaca göre inşaat yapılmaedecektir. sı, aksi takdirde bilânçonun bir daha tasdik edilmiyeceğini bil1941 senesinin aralık ayında Moskovada yapılan bir toplantıda Sta dirdiği ve Meclis de bu teklifi o lin ile o zamanın İngîliz Dış İşleri zaman kabul ettiği halde, gene Bakanı Antohny Eden, Hitler'in bu gibi binalar yapılmıştır. Bu bikarakterinden bahscdivorlar ve bir naları halk menfaatlerinde ve bilhassa süıhat işlerinde kullanmağı ara Stalin şöyle diyordu: « Hitler'i kiir.'msernevin. O, düşünmekteyiz.» Moskovanın uydurma haberi üntıan Sarayı messSesi Hür dünya tecavüz karşısmda birleşli Baştarafi 1 inci sahifede tir. İngiltere ve Amerika şimdiden girişilen tecavüze karşı şiddetle cephe alacaklarım ve tatbik edilmesi gereken karaıların ittihazıru destekliyeceklerini ilân etmektedirler. Sulhun muhafazEsında ve hür rmlletlerin istiklâllerinin kcıunmasında İngiltere ve Amerika aynı gayeler peşinde koştuklannı ilân edebilirler. Bu hedefe varabilmek için İngiltere ve Amerika askerî potansiyellerini süratle arttırmayı karalaştırmışlardır. İngiliz ve Amerikan silâh fabrikalarının artan imalâtı ile komünizme karşı gelen devletler de takviye edilecek ve bu memleketlerin bu silâhlardan faydalanmalan temin edilecektir. Kuzey Atlantik paktı teşkilâtı dahilinde süratle kuvvetli bir ordu kurulacak ve bunun başına da bir Eaşkomutan getirilecektir. Amerika ve İngiltere bu tayinin bir an evvel yapılmasını arzu etmektedirler. Birleşik Amerika ve İngiltere Formoza meselesinin sulh yolları ile halline taraftardırlar.» Tebliğ devamla İntnliz Başbakanı ile Amerikan Başkanınm yalnız bir tek mesele üzerinde mutabık kalmamış olduklannı belirtmekte ve şöyle demektedir: «İngiltere komünist Çini tanımıştır ve bu devletin Birleşmiş Milletlere alınmasına taraftardır. Amerika ise Milliyetçi Çini tanımakta ve komünist Çinin Birleşmiş Milletlere alınmasına muhaliftir. Fakat iki devlet bu meselenin ana gayelere hiç tesir etmiyeceğini de açıklamayı v?zife bilmektedirler.» Washington tebliğinde şu noktaİ3T üzerinde durulduğu da ilâve edilmektedir: «Birleşik Amerika Başkanı atom silâhının kullanılmasına lüzum kalmaması ümidini izhar etmiş fakat bu silâha başvurulması lâzım geld'ği takdirde Amerikanın ingiltere ile istişare edeceğini de söylemiştir. İki devlet, bütün hür dünyanın askerî kuvveti arttırıldığı takdirde harbin önlenebileceği kanaatine vardıklarmdan bu hususta gerekli tedbirleri süatle alacaktır.» Bu tebliğ, komünist Çinin Kore'de giriştiği tecavüzle yapmış oiduğu meydan okumaya müttefiklerin sert bir cevabı olarak kabul edilmektedir. Bpşbakan Attlee dün akşam uçakla Ne\vYorka gitmiş ve orada Birleşmiş Milletler genel sekreteri Trygce Lile ile görüşmüştür. İngiliz Başbakanı yarın ' JCanadaya hareket edecektir. Tokyo 8 (A.P.) Moskova radyosunun Tokyoda dinlenilen bir yayınında, Korede savaşan Türk tugayına bağlı iki birliğin doğu sahili üzerinde üâin Hamhung şehrinin kuzeyinde hemen hemen tamamile imha edildiği :leri sürülmüştür. Hamhung, Kuzey Korede Kızıllar tarafından çevrüen Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin tahliye limanıdır. Kore dilinde yapılan Moskova radyosunun bu yayınuıda komünist kuvvetlerin bahis mevzuu iki Türk birliğinin bakiyesini temızlemekte olduklan da iddia edilmiştir. General MacArthur'ün sözcüsü, bu haberin tamamile uvdurma olduğunu, komünistlerin Türk kuvvetlerinin cenahına hafif bir taarruza yeltendiklfrini fakat Türkleruı ağır zayiat vermediklerini beyan etmiştir. Kafıraman!arın Kore'den mektuhları Memleket içinde yapılan toplantılar Sora sahibi Tekelioğlu. 8 senedenberi bu meselelerle uğraştığmı ve iktisadî devlet teşekküllerinin milletin başında en büyük belâ olduğunu, Denizyolları İdaresinin de iktisadî teşekkül haline sokulmamasını hükumetten rica ile «iki buçuk milyon lira sarfederek şeflerinin istirahatine tahsis edilmek üzere şahane bina yaptıran bu idarede Türk devletinin en büyük varidat kaynağı olması lazım ge lirk?n bütçeye ancak senede 250 bin lira verdiğini göyliyerek, Meclisin orman bütçesi için 14.5 milyon lira talısisat verdiğini bu fedakârlık karşısmda, Orman Genel Önıer Sami COŞAR Müdürlüğünün hiç bir iş yapmadığuıı, ayrıca orman muamelâtını tedvir için kendi bünyesi içinde 75 80 milyon liralık bir bütçenin mevcud bulunduğunu beyanla: «Hâlâ Orman İdaresi odunun kilosunu 7,50 kuruşa veriyor. Hiç olmazsa 2 kuruşa indirsiru Baştarafı 1 inci sahifede Kış basmıştır, halk ıztırab içindedir» demiştir. 275 bin lira tutmaktadır. Bu paralar havadan, sudan, güneşten mahTarım Bakanı tekrar kürsüye rum toprağın .lerinliklerinde çalı gelerck, Sinan Tekelioğlunun hakşan Türk işçisinin istihkaklarmdan h old'iğunu. eskiden altın para zakesilmiştir.» manmda devlete altın varidat geSoru sahibi. bundan sonra. Halk tiren ormanlarımızın C.H.P. İdaPartisinin sendikaları nasıl vesayet resinin yaptığı kanunlarla yipranaltına ald'.ğını uzun uzun izah dığını, yerine devlet bütçesinden eo'srek 949 senesinde Çalışma para snrfcdikliğini, 25 30 milyon yapıldığım, Bakanı Semseddin Sirer, İç işleri (irahk bina inşaatı Bakanı Emin Erisirgil ve milletve bunların içinde 50 sene sonra orkili Ali Rıza Anran Zonguldağa man işletilmesi icab ettiği zaman geldikleri zaman yaptıklan icraatı kullanılacak binaların bulunduğunu ifade ile, bu yıl orman bütçegöylece ardattı: sinden 22 milyon lira tasarruf e« Nutuklar çektiler. Bu nutuk dildiğini söylemiştir. larda Türkivecieki bütün işçiierın C.HP. nin emrinde oldujunıı sövlediler. Nutuklardan sonra da C. Yusuf Ziya Öniş DenizyolH.P. nin gazinosunrla gece veıilen ları U. Müdürü oluyor ziyafette Sabite Tur ve Zehra Bilir Eski DenizbanK Umum Müdürü Hanımlara üç bin beşer yüz lira Yusuf Ziya Önişin Denizjolları Uvermek suretile sabahlara kadar mum Müdürlüğüne tayini takarrür içtiler. Türk çocuğunun 15 bin lietmiş ve kendisi bu hususta yapırasuu o akşam çarçur ettiler Gene lan teklifi kabul etmiştir. o gece gözlerimle gördüm. Herkes Bu husustaki karamame bugünde şahiddir. Rakı bolluğundan, lerde Bâkanlar Kurulundan çıkacak meze bolluğundan ziyan olmasın ve yüksek tasdikten geçtikten sonra diye oraya gelen davetli C.H.P. liyeni Umum Müdür vazifesine ba§ kuvvetli bir adamdır. Yalnız bir tek kusurıı var: O da ne zaman durulması lâzım geldiğini kestiremiyor.» Bu sözleri dinlerken gülümsemeye başlayan muhatabının akluıdan neler geçmekte olduğıınu sanki kestiren Kremlin diktatörü hemen şunu da ilâve ediyordu: a Zannediyorsunuz ki harbde galib geldikçe ben de onun gibi olacağım ve durmasını bilmiyeceğim. Fakat yanılıvnr="îi£. I?rn durmasmı çok iyi bilirim.» Acaba Stalin şimdi bu sözleri hatırlıyor mu? Ankara 8 (a.a.) Kore savaş birliğimizin gösterdiği yüksek başarmın ve Birleşmiş Milletler ideali uğrunda yaptığı ölçüsüz fedakârlığın yurd içindeki akisleri cüm lesinden olarak Urgüb, Ilgaz, Amasya, Siird, Antalya, Suruç, Can, Fındıklı, Yeşilova, Zonguldak, Safranbolu, Emirdağ, Dikili, Biga ve IneB j takdirde Çini yola getirmek boluda büyük toplantılar yapılmış, şehidlerimizin ruhu taziz edilerek için onunla harbetmek lâzım gekahramanlara selâm ve sevgi tel lecektir. Fakat böyle bir harbin, Amerikayı yıpratacak mahiyette olagraflan çekilmiştir. cağı da muhakkaktır. O halde baş\nirulacak harb siyaseti ve stratejisi, Çini bir taraftan denizden abluka etmekle beraber, bütün sanayi ve iaşe merkezlerini, münakale lıatlarını havadan ve denizden şid Baştarafı 1 inci sahifede detle bonıbalamak, hattâ atom toplantı sırasmda şehrin emniyet bombasını ve diğer yeni silâhlan ve asayişi mevzuları görüşülmüş, kullanmak; fakat Koreyi de tahliye bu hususta Genel Müdür Servet ederek kara muharebeleri yapmaSürenkök mesai arkadaşlarına bazı maktan ibaret olabilir. Çin, böyle direktifler vermiş, temennüerde bu korkunc bir tehdide maruz kalmalunmuştur. Genel Müdür öğle ye dıkça bütün istekleri kabul edilse meğini Müdiriyet lokalinde teşkilât dahi, gene bir düşman olarak kızıl mensublarile birlikte yemiştir. Em cephede Sovyet Rusyanın mütteüki niyet Genel Müdürü öğleden sonra olmakta devam edecektir. Çine karPolis Emeklileri Derneğini ziya şı şiddet yolu tutulduğu takdirde, ret etmiştir.' Servet Sürenkök, bu Sovyet Rusyanın harbe gireceğini ziyareti sırasında Derneğin idare de unutmamak lâzımdır. Emniyet Müdürlerinin diinkü toplantısı B. FFT.EK Ereğü Umr İşlstmes! Send&ısüida sulfsflma! heyeti başkanmdan faaliyetleri etrafında izahat almış, mensublarına her bakımdan fayda sağlıyan teşekküle mesaisinde muvaffakıyetler "iilemiştir. dün Emniyet Genel Müdürü, akşam Ankaraya dönmüştür. ABÎOİN DAV'ER Oynanması yasak edilen piyes Şehir Tiyatrosunun oynamaya hrzırlandığı «Sana rey veriyorum» isimli eserin Vali tarafmdan verilen emirle provadan kaldırıldığı malumdur. Bunun üzerine piyesin muharriri, eserini başmuharrirlerden muharrirlerden, profesörlerden, tiyatro münekkidlerinden ve gazeteler yazı işleri müdürlerinden mürekkeb bir heyete okumayı düşünmüş, bu suretle onlarm hakemliklerine müracaat etmeyi teklif etmişti. Teklif, büyük bir alâka uyandırmış ve umumî bir tasvib ile karşılanrmştır. Toplantı bugün saat 14 de Gazeteciier Cemiyetinde yapılaeak, içtimaa çağınlan sanat, ilim ve kalem erbabı «Sana rey veriyorum» piyesini muharririnin ağzından dinliyeceklerdir. Eankamızın kuruluş ve inklşafında en başta bizmeü olanlardan SERMED ÇİFTER Şinasi Devrinin askerlikle ilişiği olmadığı anlaşjldı Eski Adalet Bakanı Şinasi Devrinin askerliğini yapmadığı ve yedek subaya sevkedileceği hakkmda evvelce gazetelerde bazı neşriyat yapılmıştı. Öğrendiğimize göre, Şinasi Devrin, bu haberler üzerine, son zamanlarda alâkalı askerî makamlara bir dilekçe ile müracaat etmiştir. Bu makamlardan kendisine yazıh olarak verilen cevabda, askerlik çağına girdiği tarihten, askerlikten çıkarılması tarihine kadar cereyan eden muamelelerin incelendiği, bunlaruı kanuna ve usule uygun oiduğu ve netice itibarile askerlikle bir ilişiği olmadığı bildırilmiştir . arkadaşımız, bugun Beyazıdda öğle namazmı muteakıb bütun mesai arkadrşlarmın matemı içinde Ferikflyur.de ebedî istlrahatgâhına tevdi edilecektir. Hiç bir aaman unTitamıyacağıınız buyük hatırasına bir hürmet tezahürü olmak üzere İstanbuldaki ; şubelerim zin gişeleıi bugün saat 12 den 'itıbaren kapanacaktır. Kıymeti. mıışteriierimizden özur dıleyerek arzederiz. NOT: Ailesi çelenk gönderilmemesini rıca etmektedJ. YAPI ve KREDİ BANKASII PROF. NİMBUSTJN MAÇERA1JIRI: GELİR VERGİSİ N Mükelleüerinin tutacaklan Hanımeli Her e\Vkadınının aylık/rnecmuasıdır I5TANBUL TAN MATBAASI İŞLETME HESABI Serbest Meslek Kazan c Defterleri Maliye Vekâleti nümunelerine uvgun olarak iyi kâğıda basılmıştır. Umumî Satış Yeri : ler başknnı büe raka ile yıkadilar.» Jjayacaktır. İNKILÂP KİTABEVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle