14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 Araiık laaü Havamn nasıl olacağmı işaret Eve hırsız girerse nasıl eden canlı barometreler I 1 M E R A K L I Y A Z I LA R| TECESSUSLER hareket etmeli? Yazan: NewYork eski Polis Müdiirü A. Wallander însan gece yarısı evde hırsız olduğunu anlarsa ne yapmah? Hırsızlık, cürümlerin başında geldiğine göre herkes böyle bir vaziyet karşısında kalabilir. Hırsız hattâ en mutevazı evlere bile girebilir. Bir gün bundan bahsettifim bir dostum bana dedi ki: < Canım benim eve kim girer? Psram pulum olmadığını herkes biliyor.> Buna rağmen bir gece yarısı hırsız camı keserek eve girer. Dostumun hakikaten fazla parası yokmuş amma pulu varmş Arkadaş çocukiuğundanberi pvı ':oleksiyonu yaparmış. Son z?m n aıda koleksiyonu küçük oğluna vermiş. Pulların aeğeri yüz dolar kadar birşey. Fakat çocuk bunu ctrafa yaymış ve Bğızdan ağıza geçen koleksiyon bir kaç bin dolar kıymetinde oluvermİ5. İşte hırsız bunu çalmağa gelmiş. Hırsız da herkes gibi günlük ihtiyaclarını temin etmek mecbuıijJıindeâir. O.ıun i^in büyuk bir parti vurmayı t&sarlarken arada Bir hırsızm düşünceîeri Hırsızhğa karşı tahaffuz çareleri var mı? Bu hususta bir hırrızla konuştuklarımı şuraya naklediyorum: Sual Kapı ve pencereleri hırsızın giremiyeceği şekilde kapamak imkânı var mı Cevab Yoktur. Her hangi kapı ve pencereyi aletlerimle iki dakika içinde açabilirim. Cam kırmak da kolay: Camın üstüne bir yaktık korsunuz. Cam düştüğü zaman yastık da üstüne düşer ve böylelikle hiç gürültü çıkmaz. Hırsız bir eve girmeği aklına koymuşsa mutlaka girer. En iyisi ona bu arzuyu vermemektir. Hırsız evinizde neler olduğunu bilmezse girmez. Sual Geceyarısı evde hırsız Bazan evinizı soymak istiven «kumpanya» öncü gönderir ve böylelikle kıyı köşeyi tetkik ettirir. Kendini bilen hırsızlar körü körüne hareket etmezler. Gireceği yeri muayene ederler: Kapılar nasıl açılıyor, içeriye mi dışarıya mı? Patırdı ediyor, gıcırdıyorlar mı? Odalar nssıl tanzim edümiş? Eşyanın şekli nasıl? Evin plânı hırsızın ezberinde olmah. Meselâ günün birinde size bilmem ne marka ütü fabrikasmın bir mümessilini gönderirler. Adam lâf arasmda sizdcn bir bardak su ister ve o esnada odada yalnız kalır, etrafı tetkik eder, kapının kilidini gözden geçirir ki lamaru geldiği vakit ona göre maymuncuk kullansın. Hırsızlar hesabına malumat toplamak istiyenler kredi ile mal sa ufak tefek «Tavuk hırsızlığı. da yapar. Daha birkaç gün evvel bir ijçt bh* evin kapısını çalar kadın açar. İşçi etraftan işitilecek sekilde radyoyu tamir etmiye geldiğini söyler ve içeri girerek kapıyı kapar. Sonra cebinden bir tabanca çıkanp: Eller yukarı, der. Ve elile koymuş gibi dolabı açar. orada bulunan iki yüz doları alarak savusur. Her gün, bilassa gündüz, birçok hırsız bu şekilde hareket ederek evleri soymaktadır. Onun için kapıyı bilmediği insana açmak son derece tehlikelidir. Emniyet zincirinin bu hususta çok hizmeti dokunabilir. Zincir takılı olursa gelen adamın neyin nesi olduğu anlaşıhr ve ona göre hareket edilir. Nepal ve Hindistan Tlbet meaelesinin meydana getirdlğl 9TS fcavgaımda ' blr mağlub var. Bu mağlub memleket dısında bulunan Hlndlrtan hükumetldlr. Bu yüzden blr hayli hiddetlenen Nehru tntlkam almak lıtiyor. Naaıl tnıT Kaodl •nrl oldufu anlasılan Nepel m«ıeletiıü ortaya cıkarmakla. Hepıl de DelhldM felen vı Nıpal kangıkhklarına Knlcıların Basbakan Rana'ys karsı blr ayaklmnmaları |ek. linde göateren telgraflar» pek ltlmad etmeylmz. Hakikattt muntazam Nepal kuvvetlerlne karıı yürüyen çeteler Hindistan topraklarından oralara revkedıhyor, hattâ Hlndlstandan maddî yardım gonlyor. Nehrunun butün arzusu bu Himalaya Kralhğını da bnzı Prenslıklerı yaptı|ı gibi Hindistan ılhak etmektir. Hindistan komünlrt aleyhtarı bir kuvvet olsaydı bu harekete goz yumulablllrdi. Halbuki sımdıki rejimile bu mem : Sabahlan radyolanmız bize yurdİda ve komşu memleketlerde hava:mn nasıl bir çehr« arzettiği ve o İgünün nasıl geçeceğini haber verir. İBu arada sühunet derecesini, rüz•gfirm istikametini, süratini eğer j varsa yağmur veya karın ne kadar •yağdığını ve devam edip etmiyecerıhnaktır. Fakat bu gibi hallerd •ğini, hattâ bulutların cinsini ve Ugayet ihtiyatlı davranmak tavsiye • mî isimlerini bile bildirir. ye şayandır. İnsan yeni uyandığı j Radyo neşriyatının bir kaç daki zaman aklı henüz fazla işlemez jkasını alan ve belki de bizim fazlı sonra siz hırsızın nerede olduğunu jdikkat sarfetmeden gelişigüzel dinne yaptığını bilmezsiniz. Halbuki o •lediğüniz bu rapor, hava rasad meı olduğu anlaşılırsa ne yapmah? sizin nerede olduğunuzu bilir. Faz jkezlerinin uzun ve devamlı çahşCevab Yapacak şey yok. Klâla olarak silâhhdır da. • maları, muhteUf âletlerin kaydettik sik hırsız evde kimse olmadığı Belki sizin de tabancanız vardır •leri işaretlerin tetkiki neticesinde zaman girer. Onun istedıği eşya Fakat tabanca dolu mu? Elinizi •hazırlanmıştır. veya para çalmaktır. Kendini teh uzatmakla yakahyabilecek misiniz. • Fakat biz gene bazan bu rapor' likeye koymakta mana yok. Sonra karanlıkta nişan alabileceK •lara ehemmlyet vermeyiz de, «bu Şayed hırsız alt katta ise pamisiniz? Bu suallere vereceğiniz •gün hava nasıl olacak acaba?» diy tırdı yapmah. Kaçar. Fakat aycevabm menfi olması çok muhte •gökyüzüne ve bildiğimiz kadar biz m katta ise hiç kımıldamayınız. meldir. jce malum işaretlere bakarız. Tabanca da kullanmayınız: HaEn iyisi sükuneti muhafaza et • Bunda bir dereceye kadar hak reketiniz hayatınıza mal olabilir. mektir. Şansınız varsa hırsız alaca •hyızdır da. Çünkü, ilmî rasad alet Sual Demek hırsıza karşı ğını alır ve çeker gider. Kendinize •leri icad edilmeden, hava merkez tahaffuz çaresi yok gibi bir şey! hâkim olmakla mcraceradan zarar •leri kurulmadan evvel de ortadi Cevab Var. En iyisi gürültüdür. Evde ufak da olsa köpck sız çıkarsıruz ve zabıtaya çok yar •«hava vaziyeti» vardı ve insanlar, iyi şeydir. Sonra sokağa çıktığıdımıruz dokunur. Sirkate karşı si •asırlandaberi, etraflarındaki bir çok •alâmet ve işaretlerden havanın isntz zaman evde ışık bırakınız gortah iseniz telâja düşmenizde hiç •tikbali hakkında hüküm vermeyi Herkese evinizde neler olduğunu sebeb yok. Hırsızın silâhın» abiîaİöğrenmişlerdi. anlatmayınız. Bu basit ihtiyat ğa kalkmayınız bazılarının yatak • Bugün de tarlasında çahşmak ütedbirleri yüzde doksan iyi netan kalkarak hırsızla boğazlaştıklan tice verir. ' ve silâhım aldıktan sonra polise tes •zere evinden çıkan köylü radyonun •bahsettiği «stratus, nimbus» bulutlım ettikleri görülmüştür. Muvaffak larından belki bir şey anlamaz ama, tan bir şirketin mümessili olduk olunduğu takdirde fena değil. Fakat :o gün havanın nasıl olacağını tayin larını söyliyerek komşulardan da tehlrke büyüktür. Bu şekilde hare iedebilmek için etrafuıdaki bir çok malumat toplarlar. Komşuların bu ket eden birçok kimseler yaralan tabiî şartlara bakarak hükrnünü verir; denize çıkmaya hazırlanan hususta ne bol malumat verdiklerini mış hattâ boş yere öldürülmüstür görmek irsana hayret verir. El insa Peki ya hırsız elektrik fenerini balıkçı denizin alacağı hali rüzgâ smda geçen kimselerin, hava tahrın veya bulutların seyrinden an mininde kendilerine göre kuvvetli nın evini kendinden iyi biliyor. yüzünüze tutar da size bazı emirler birer delil olarak kullandıkları işaBu hazırlayıcj f&aliyet yalnız bü vermeğe karkaısa ne yapmah? Ya lamaya çalısır. yük «parti» lere mahsus değildir. pacak şey yok: Vaziyete boyun eğer Gerek çiftçi, gerek balıkçı ekse retler sayısızdır. Halk türküleri, Hırsızlar birkaç yüz dolar kaldıra ve istediğini yerine getirirsiniz. Az riya bu hükümierinde aldanmazlar. eski inanıslar, ata sozleri bize hacak olsalar dahi daima iyi hazırla konusuhuz ve aksilenmeyiniz. Hır İÇünkü onlann verdikleri hüküm vanın müstakbel vaziyetini göstenırlar ve herşeyi ona göre düşünür sızın daima anorrnal bir insan oldu ler, dediğimiz gibi, asırlandanberi recek bir çok işaretlerin daha geJcarar verirler. Zatcn onun için de ğunu unutmayınız: Akılh, kurnaz insanlarm edindikleri tecrübelere niş bir listesini hazırlamak imkânın: verir. ğil midir ki bir çokları tutulmaz? olabiiir. Bu, kararsız olmasına ma ve bu suretle teşekkül eden birilBunlar asırlandanberi muhtelif ni değildir. Sözlerinizin onda ne gibi irne dayanır. Bu gibi tecrübeleri çok Gece yarısı uyanarak bir yaban tepkiler uyandıracağını bilemezsi ;olan, gün görmüş, çok yaşamış in memleketlere mensub insanlaruı cının eve girmiş olduğunu anlar niz. Asıl korku lması lfizım gelen rsanlar önümüzdeki günlerın, hattâ edindikleri müşahede ve tecrübe:aylann nasıl geçeceğini tayin için, lerin bir neticesidir ve iiim de onspnız ne yaparsınız? Uyku sersemi ler tecrübesiz ve genc olanlardır. ietraflarında kendilerine kılavuzluıt ,arı ,bazan müsbet tecrubelerle izah hafif tıkırtılar. Esrarengiz gürültüHırsızm elinde bulunduğunuz iedebilecek bir çok yardımcı bulur derek, bazan da izah şeklini buler duymak insana çok korku verir. müddetçe belli etmeden kendisini :1ar ve hükümlerini vermek için, amıyarak, kabul etmektedir. İlk yapmayı düşündüğünüz haredikkatlice tetkik ediniz. Arada sı başka bir vasıtaya, ılmi aletlere ket bağıımakk yahud telefona saBu canlı barometrelerin başlıcarada yüzüne bakınız ve hatlarını üzum görmezler. arını şu şekilde hulâsa edebiliriz: hâfuanıza hakketmeğe çalışımz. Kar yağacağım haber veren ve Yağmur înekler kulaklaruu Hırsız savuşur savuşmaz polise bu tahmini doğru çıkan bir ihtiyabaş\Tirarak imkân nisbetinde elde ;ra: «Nasıl bildin?» diye çorarsamz kaşımaya çalışıyorlarsa; masalar, sandalyeler çatırdıyorea; bacalardan edebildiziniz bütün malumatı ve size ihtimal ocak başuıdakı kedıyi, ;ıkan dumanlar alçaktan geçiyorriniz. Böyle yaparsanız hırsızm yahud da ahır kapısındakt ineği gos sa, kediler hapşırıyor ve sandalterir. daha yolda iken tutulması mümbtt *<>narretr gürtirr geçeV r'elerin, masalann bacaklarına sürJokunmayınız. Polisin gelmasini ;siniz ve vazıyeti sadece bir tesadüf tünüyorlarsa yağmur yağacağına leket tam aksi ıstıkamette. Nepal Bas Jsekleyiniz. cseri olmakla izaha çalışırFinız. Fa hükmedebilirsiniz. bakanı Raoa'ntn bqj«e*ik]ıkle anlaşmâv Yağmur yağacağuıı, gösjteran dikat hfkikjf., *»zin/%a^sıîj. ihtiyaıaı sına lmkân yoktur. Fakat siyasi hatfJsr l Polis size nıfzısınf nerefle 4inlUrîi mütehassısı Nehnı sarı kıtada daima duğunu. nerelers dokunduğunu so hnklı olduğunu ispata daima hjf ğer işaretler de şunlardır; izırdır. StalLn'in arzularını yer.ne getirmekteÇayıra otlamaya giden sığır sürar. Belki parmak izi bırakrruştır. dlr. *** üsünün başına boğa geçer; sinekHırsız maskeli olsa büe kafasının Çiftçiler, balıkçılar, avcılar ve ler elinizi, yüzünüzü ısuru; mum L'Aurore'dan şeklini, kulaklarını, çenesini gör umumiyetle hayatları tabiat orta 'skisinden az ışık verir; anlar ko*** müş olabilirsiniz Yürüyüş jekli, İngilterede kömür az boyu, kilosu, sesinin tonu bile müInglltere komür lhracatım tahdıd et himdir. Sonra dikkat edeceğiniz bir S'ajiyerler dıj hat gemilerinde Dr. Mehmed Oluç doçent oldu mek mecburlyetlnd» kalacaktır. Ingil nokta daha: Doğru dürüst konuşuterenin en muhlm müsterllerı arasında isUnbul Ünıversıtesi Iktısad Fakülçahşmak istijorlar yor muydu yoksa külhanbey ağzı tesinl bidirdikten sonra Edebiyat FakülItalya ve Danimarka olduğu malumDenizyollarının ıç hatlarında çalısan teslnde doktorasını veren ve Oniveraldur. Bu sene Batı Almanyada da fazla mı kullaruyordu? kfimür olmadığına göre Avrupanın IkHırsızlığın muvaffak olabilmesi gemilerde «taj görmekte olan Yıiksek teye as.ttan olarak tayin olunan MehDenlzcillk Okulu mezunları Ulastırma med Oluç ihtısasını tamamlamak üzere tl«adl kalkınması engeller karsısında çin hırsızm istediği şeyleri çalmış Bakanlığına müracat ederek uzak me bundan üç yıl evvel Amerlkay» gltkalacaktır. ve emniyet tertibaünı almış olması İngiliz mütehassıslarına gore bu hal âzım. Hırsız evinizden çıktığı an »afelere tefer yapan ve dı; hatlarda mıştı. Geçen nisanda yurda dönen Dr. çalışan gemllere venlmelerini istemiç Mehmed Oluç Iktisadi Coğrafya doçentbazı memleketlerin ıkt sadıyat ve kalustun kınmalarımn ne kadar pamuk iplığme dan itibaren saklanmak ve izini lerdir. Butun staj iyerlerin yabancı $u lıği ımtıhanlarında takdirml blr başarı göîtererek kazanmı»bağlı olduğunu açık bir şekilde göster kaybetmek mecburiyetindedir. On lara sefer yapsn gemllere verllmelerl ün tır. İktisad Jurinln Fakultesl tktisadl Cografya mektedir. Eu vazi>et blr möddet daha dan sonra artık bütün janslar sizin kânsız ol<1ugundan bunların münavebe Doçentliglne tayin olunan genc döçent da bu sekılde de\ am edecektır. yolu ile uzak »eferlere gönderilmelerl derslerlne baalamıjtır. Kendlslne mutarafınızdadır. valfakıyetler dileriz. Journal de Geneve'den tetkik edllmektedlr. Selecrlon'dan AJAMSLMöHDM vanlarırun civarmdan aynhnazlar; atlar boyunlannı bir yere sürterek kaşırlar ve havayı koklarlar; tütün yavaş yanar; bacadan aşağı kurum dökülür; romatizma ağnlan artar. Kar Kedilerin arkalannı ocağa dönerek otuımalan; ocakta yanan odunların eskisinden daha fazla çıtlaması; ineklerin akşarn ağıla dönerken böğürmeleri; ağaclardaki kuru yapraklann hışırdaması ve şimal tarafmda kara bulutların top lanması kar yağacağına alâmettir. Soğuk Kazların gece saat 10 sularında kanadlarını çırpmasını; domuzların homurnadıp 'birbirlerine sokulmalaruıı; yabani tavuklann derelerin yataklaruıa doğru gitmelerini; kuşlann sürü halinde uçmalarını havanın soğuyacağına alâmet sayabilirsiniz. Don Kediler yüzlerini yıkayorsa; domuzlar oraya buraya sür tunüyorlarsa; yaşh koyuniar i|tahlannı kaybettilerse havanın dona çekeceğine hükmedebilirsiniz. Fırtına Sakin havada akçakavak yapraklan sallanıyorsa; geceleyin tilkiler bağınyorsa; tav|an lar ormanlara kaçışıyorsa; kusların cıvıldaması kesildi ise, bu, fırtınanın kopacağuıa ijarettir. Şiddetli ve tmın ki| Tırtılların üzerindeki kahverengi eizgiler darsa; yapraklar kuruduklan halde bir türlü dökülmüyorsa; bÖJürtlenlerin meyvaaı boLsa; sincablann kuyruklan gürse; soğanlann kabuk lan kalın ve aertıe; sonbaharda havalar fazla slsli gidiyorsa, o sene kıgın şiddetli olacağma ve uzun süreceğine hükmedebilirsiniz. Güzel hava Kargaların çift çift uçmalan; örümceklerin kendilerine yeni ağ örmeleri; günef batarkenî grup yerinde kırmızı bulutların top lanması; kanncalann yeni tepecikler kuımalan; düşen yıldızlara rastlanmaması; romatizma ağrılannın kesilmesi havanın düzeleceğine alâmettir. Fena hava Kargalar tek başlarına uçuyorlarsa; martılar kumsalda oturuyorlarsa; deniz ördekleri (yoğmur kuşları) bir geminin arka tarafma toplanıyorlaru; güne şin üzerinde büyük büyük lekeler: görünüyorf» hava bozacak demektir. Bunlann baasını siz de tecrübej edebUirslniz ve netice müsbet çıkmazıa, gUnltrinizi her halde ho; geçinnif olununuz. Bu ay basından İtibaren loförlerln muayeneal uaulü degljmls bulunmak. tadır. Bundan aonra toförler dogrudan doğruya tam tesekkilllU haatanelerde muayenelerinl yaptıracaklardır. Bu ıuretle Beledlyelerde huıujl blr heyct tejklli kaldırılmif bulunmaktadır. Mehmed Tatar adında bir kuyumcu zabıtaya hakaret sucundan dün Adllyeye teslim edllmljtlr. 1 lnct AsLye Ceza Mahkemeslne aevkolunan Mehmed Tatar dün yapılan duruatnası mnunda 1 ay hapse mahkum olmuıtur. Şoförlerin sıhhi muayeneleri Zabıtaya hakaret Seyhan P. T. T. BasmudurlügundeB Istanbul Telefon BasmudürlUgune tayin olunan Nlea.bcddla Çakıt (ehrlmize gelmls ve vazifaslne b*»l*mı«tır. Yeni Başmüdür, İlk fünlertni m«. murları tanımak T« halkın en ufalt stkiyetine kadar dlnlemekle geçirmektedır. tıtenbuldald yeni Ttmfeslni Mr seref meteled telakki eden N. Çakıt, bu ist« »onun» kadar çalifacajınl, ellndeki bütün lmkAnlarla halka hlzmet ne lnandıgınl lfade »tmekte<llT. Yeni Telefon Başmüdürü vazifeye başladı Küçük Hikâye Ainsworth omuzlarıru kaldırıp, ellerini cebine sokarak: Ben şu Cupidon denilen pem be ve tombul aşk bebeğınin oklaruıın çok defa zehirli olduğunu sanıyorum, diye, mırıldandı. Bu ne bedbinlik böyle! diye, gülümsedim. Yani ne demek isüyorsunuz? Ainsworth piposunu çıkanp tütün doldurmağa koyularak: Size bir aşk hikâyesi anlatacağım, dedi. Haydi başlayın, kulak kesildim, dinliyorum. Siz de bilirsiniz ben NewHaven'e gelmeden evvel tam iki sene cenubdaki üniversitelerden birinde okudum. Andover'de odamı Clark McClaren isminde bir talebe ile paylaşıyordum. Hemen şunu da ilâve edeyim ki bu çocuk hayatımda tamdığım insanların en mükemmellerinden biriydi. Hamilton Üniversitesine geçmeğe beni ikna eden o olmuştur. ^Dık bir sonbahar akşamı cenuba, Hamilton Üniversitesinin bulunduğu küçük kasabaya vardığımda trenden iner inmez karşımda Clark'ı buldum. Nefes nefeseydi. Müthiş heyecanlı olduğu her halinden belliydı. Beni görünce: Merhaba Dick! diye, bağırdı. Tam zamanında geldin! Haydi, çabuk ol, kayoedecek bir dakikamız yok. Ne oluyor? diye, sordum. Sert bir sesle: Bugün bir arab, talebelerden birini öldürdü, diye, cevab verdi. Gidip herifi arayacağız. Lfizım gelirse şehri altüst ederiz. Bulur bulmaz da yallah ipe... (1) Arkadaşımızın biçimli, güzel profıline hayretle bakarak: Ne o, yani linç mi edeceksiniz? diye, sordum. Öfkeyle: Tabiî, dedi. Öldürdüğü çocuk en yakın arkadaşlanmdan biriydi. Sonra hemen ilâve etti: Arkadaşlar bizi garın arkasındaki ağachkta bekliyorlar, haydi yürü Dick. Hakikaten de bir sürik talebe bu korkunc insan avı için toplanmış, hazır bekliyordu. Ben de kalabalığın arasına karıştım. Beraberce uzun müddet yürüdükten sonra nıhayet arabların mahallesine geldiğimız zaman karanhk basmıştı. Gökyüzüne kıp kırmızı bir ay yükseliyordu. Bir çok kulübelerin önünden geçerek nihayet öbürlerinden bir kat daha yüksek, etrafı balkonlu bir evceğizin önü^ıde durduk. Talebelerden biri: Burası Joe Jackson'un evi dedi. Kızı çamaşırlanmı yıkar, tanırım. Güzelliğine diyecek yoktur. ' Clark: Kapa ağzını Slats diye, bağırdı. Şimdi böyle lâflann sırası değil. Gidip evi araşüralım. Bunlan söylediği esnada merdivenleri tırmanmağa başlami|tı bile. Clark kapıyı çaldığı zaman evvelâ cevab veren olmadı. Neden sonra kapı yavaşça açıldı ve ben zayıf bir lâmba ışığuıın altında hayatunda tamdığım bütün kızlaruı en güzelini gördüm. Kız bu tarihte ancak on altı yajlannda olmahydı. Fakat vücudünun yuvarlaklan daha şimdiden en mükemmel şeklini bulmustu. Amber rengi yuvarlak bir yüz, büyük ışıklı gözler, ince bir burun, pespembe dudaklar> her yeri birbirine uygundu. Clark'ın gözlerinin içine bakarak: Ne istiyorsunuz efendim? diye lordu. Clark: Aifedersiniz, diye mırıldandı. Bir yanlışkk oldu galiba. Bize Joe Jackson'un burada oturduğunu söylemişlerdi, onu anyorduk. Genc kız: Evet burada oturur diye cevab verdi. Ben onun kızı Susie Jackson'um. Clark bu sefer tamamen şaşırmışa benziyordu. Acayib, kesik bir sesle şöyle mınldandığını duydum: Demek siz Joe Jackson'un kızısınız, yani zencisiniz öyle mi? Evet. Bu esnada biraz evvel Clark'ın riSlats» diye, isimlendirdiği uzun boylu çocuk kıza yaklaştı: Beni dinle Susie! diye, bağırdı. Senin o katil babanı bulacağız, ipe çekeceğiz, bizi oyalamağa kalkma, onun nerede olduğunu sövie. Kız korku ile gerileyerek: Nerede olduğunu bilmiyorum diye, kekeledi. İki gündenberi eve uğramadı. Fakat oğlan kızın kollannı yayakalamış büküyor, Yalan söylüyorsun! diye, bağınyordu. Clark'ın arkadaşına yaklaştığım gördüm. Çocuğu kolundan tutarak gayet sakin: Kabadayıhk yetişir! dedi. Bizim kızla görülecek hesabımız yok. Hem belki de hakikati söylüyordur, onu rahat bırak. Slats: Nasıl, şu pis arab hakikati söylivecek öyle mij diye, homurdandı. Sonra kızın kolunu bırakarak söylendi: İşte gidip şimalde okumanın sonu, Clark'ı da kendileri gibi tam blr aYankeeı yapmağa muvaffak olmuşlar. O gece bütün araştırmaianmıza rağmen Joe Jackson'u buimağa muvaffak olamadık. Herhalde başka bir taraflara kaçmış, saklanmış olmahydı. Bu hâdiseden sonra Clark çok değişti. Tam manasile vurulmuştu. Bunun ne demek olduğunu anhyor musunuz? Richmond'lardan, yani asil aileden bir gencin bir arab kızına âşık olması, bu delice bir şeydi Başlangıcda kızla gizH gizlj bu EHIRLI OK luşuyordu. Onu geceyansından evvel göremiyordum. Geç vakit kendi kendisinden iğrenen, bütün dünyadan nefret eden karanhk bir yüzle gelip yatağına giriyordu. Ne olup bittiğini anlamıyor değildim. Fakat başkalannın işine burnumu apkmaktan hoflanmadığım için sesimi çıkarmıyordum. Sonra bir gün, bir talebe toplantısından döndüğüm bir gece Clark ve Susie'yi beraber gördüm. Bir çitin arkasında birbirlerine sanlmış duruyorlardı. Pipomu düşürmüş gibi yaparak yere eğildim ve ıshk öttürmeğe başladım. Doğrulduğum zaman kız gitmişti, arkadaşım yalnızdı. Ona doğru ilerliyerek: Merhaba Clark! diye, seslendim. Ne işin var buralarda? Boğuk bir sesle: Susie'yi gördün değil mi? diye, mınld^ndı. Ona çamaşırlanmı getirdim de... Sözünü keserek: Kızın metresin olduğunu saklama dedim. İkinizi gördüğüm zaman öpüşüyordunuz, bana martaval atmaya kalkma! Hiddetleneceğini sanmıştım. Hal buki o: Hakkın var dostum, diye, mırıldandı. Sana martaval atıyordum. Ben pis bir yalancıdan başka bir şey değilim, berbad bir ınsanım. Eliml omzuna kovarak: Clark ne var? diye sordum. Bil aydanberi çok değiştin. Nem mi var? diye hiddetle bağırdı. Daha ne olsun, ben bir McClaren'im ve bir zenci kız seviyorum! Zavallı çocuğun pek perişan bir halde olduğunu görerek: Budalaca şeyler söyleme! diye, teskin etmeğe çahştım. Geçici bir tutkunluk bu, herkesin başına gelir, blr müddet aonra unutur. sun, geçer. Fakat o gayet ciddî ve sakin: Sana onu sevdiğiml söylüyorum! diye, tekrarladı. Onunla beraber olduğum zaman mesudum, ondan uzakken benden bedbaht insan taSavvur edemezsin. Kendine gel, dedim. Böyle şeyler söyleme. Haydi odanuza gidelim, orada daha rahat konuşuruz. Münakaşamız safak sökunceye kadar devam etti. Sonunda bir daha Susuie'yi görmiyeceğine dair yemin ettirdim, ama bunun ne kadar güç olduğunu tasavvur edemezsiniz. Sözünü tuttuğunu mu sanıyorsunuz? Hayır, tutmadı. Hafta sonlannı şehir haricinde geçirmeğe başladı. Hattâ artık geceleri de onu görmek pek kabil olmuyordu. Nihayet facia patlak verdi. Şubat ayının buz gibi bir gecesinde odama döndüğüm zaman zavalh çocuğu, kendini tamamen kaybetmiş bir halde buldum. Beni görünce ateşli gözlerile bakarak elini dudaklanna koydu. Hist, yavas! diye, mırıldandı. Duymuyor muaun, beni götünnağe geliyorlar... Vaziyeti kavrayarmk debıeto düştüm. Kendine gel diye, teskto etmeğe çahştım. Sacmalama, gecenin bu vaktinde kfin gelir buraya! Fakat o beni duymamış. gibl, gözleri boşluğa dikilmiş devam ediyordu: Sensin değil mi baba, cellâdım sen olacaksın değil mi? tşte amcam da geliyor, tekerlekll koltuğunda büyük babamı da görüyorum. Geliyorlar, beni cezalandırmağa geliyorlar.. ne kadar da kalabalık! Çabuk, çabuk bana Yazan: Tod Robbms Nakleden: Bayburtluoğlu «Size, kıymeül vaktlnlzl he» «nim yüzümden kaybetmemenls» «için bu mektubu yaııyorıım. Ba» «satırlan okndnğnans anda benu «ölmiis olaeajtm. Daha snTatB» «davranarak »iıden evrd hara» «ket etmiş oldum, bb>lee« tinl» «versiteyi kendi Uteğimle terfca» «diyornm.» «Susie »lttme daha evvel ka*» tvuştu. Yannnda yatıyor. Cra» «nur bısanı ıstırab vermeden öl» tdürüyor. Ben de aynı şeyi ala» «rak öleceküm. Fakat günahkâr» «bir insan için kolay bir ölti» «mün doğru olihıyacağuu, bunn» «hiç blrinizin affetmiyeeeğini dü» «şündüm ve ipi sectim. Beni» «bulduğunuz zaman ne dereca» cgünahkâr oldnğumu daha iyi» (tanlryacaksmız. Allaha ısmar» «ladık.» Mektub sona erdiği zaman kalabahğı yararak kendimi nasıl dışan attığlmı bilmiyorum. Sokaklardan bir çılgın gibi geçerek eve koştum, merdivenleri nefes nefese tırmandım. Kilidli kapıyı bir omuz runışta kırıp açarak içeri daldım. Evvelâ Susie'yi göt düm. Ölü hali de canlı hali kadar güzeldi. Yatakta bir eli başının altuıda, öbürü yere doğru sarkmış adeta istirahat ediyormuş gibi yatıyordu. Sarkan elinin parmağında altın bir halka gördüğüm ü hatırlar gibiyim. Dudaklarında mesud bir tebessümün gölgesi vardı. Clark'ın cesedini öbür odada buldum. Kendisini tavandaki direklerden birine asmıştı. Yerden yirmi merre kadar yüksekte, ince uzun vücudü ağır ağır sallanarak dönüp duruyordu. Göğsüne dört köşe bir kâğıd iğnelemişti. Yaklaşıp okuyunca anladım: Bu, Clark'ın ölmeden evvel ecdadına ve bütün geleneklere indirdiği son bir darbeydı. Kâğıdda Richmondlardan Clark McClaren'in zenci çamaşıreı Susie Jackson'la izdivacın mukaddes bağı ile birleşmiş olduğu nıkâh memurunun imzasile tasdik edilmişti. (1) Amerikada. bilhassa cenubda hâlâ zenci düşmanhğı vardır. bir silâh ver dostum! Beni bir köpek gibi asmalannı istemiyorsan bana yardım et. Niçin kar» şımda durmuı öyle bakıyorsunl İşte seslerini duyuyorum, koridordalar. Odaya girdiler... Ah ip boğazıma dolanıyor, boğuluyorum, boğuyorlar beni... Zavallı çocuk eliyle boğazını yakalamış sıkıyordu, üzerine ablarak karyolasına sürükledim, ellerini boğazından ayırmak için mücadele etmek lâzım geldi. Biraz sonra çağırdığım doktor yetiştiğinde hemen ona bir iğne yap tı, krizin önüne böylece geçmek mümkün oldu. Clark tam üç hafta yatakta kaldı. Yavaş yavaş kendine gelmeğe başlamıştı ama, artık o eski canlı, sıhhatli delikanh değildi. Büsbütün iyileşip kalktığı zaman fimale gidip bir kaç gün dinlenmek istediğini »öyledi. O sırada ben de tatilimi geçirmek için Washington'a davet edihnijtim. Vedalaşıp ayrıldık. Tatil bitip de üniversiteye döndüğüm zaman Clark henüz ortalarda yoktu. Fakat üniversite muhitinde dolaşan bazı kötü dedikodulardan oenubdan aynlmadığı, etrafta btr j«rlerd« olduğu anlasılıyordo. Snnfta baa arkadaşlar bana acayib acayib bakıyor ve Clark hakkında garjb sualler soruyorlardı. Bir kaç gün sonra, üniversiteye dönmekte gecikmiş bir arkadaşın, vaziyetini görüşmek üzere sekreterlikten davetiye ahnca Clark'ın aşk hikfiyeainin tamamen meydana çıkmış olduğunu anladım. Clark o gün öğleden sonra eve geldi. Ona davetiyeyi gösterdim. Karanhk, keder dolu gözlerini yüzüme dikerek: Arkadaşlar Susie hikâyesini öğrenmiş olacaklar, dedi, belki be ni şimdi üniversiteden kapıdışan ederler Sanki hepsinin basından böy le küçük bir hikâye geçmemiı midir? diye, onu teskin etmeğe çahştım. Ama bu benimki herkesin basından geçene benzemez, diye mırıldandı. Onlar hiç bir zaman başka renkte bir kadına tutulmamışlar, benim Susie ile yaşadığım şekilde yaşamamışlardır. Sen benim hafta sonlannı, tatilimi nerede geçirdiğimi tahmin etmişsındir herhalde. Susie ile beraber. dim. Ne olursa olsun, toplantıds senin tarafını tutacağıma emin olabilirsin Clark dedim. Kısılmış bir sesle: Teşekkür ederim dostum, de. di, fakat bu hiç bir şeyi degiştirmez. Mektebi terketmeyi mi düşünüyorsun? diye, sordum. Evet dedi, hem de pek yakında. O gece mektebin toplantı salonu hıncahıncdı. Clark'ın vaziyeti. ni incelemek için bir heyet seçilmişti. Clark'ın tatilde, üniversiteden on beş kilometre kadar uzakta, küçük bir köyde Susie ile yaşadığım ispata hazır bir çok şahid vardı. Elimden geldiği kadar arkadaşımı müdafaa etmeğe çahş.tım. Fakat bütün sözlerim «ge. lenekı denen o müthiş duvara çarpıp dağılıyordu sanki. Cenublular için Clark'ın suçu bir zenci ile münasebette bulunmasından ziyade, böyle aşağıhk bu mahluku sevmiş olmasındaydı. Karar verileceği zaman bütün kollar Clark'uı derhal üniversiteden kovulmasını tasdik için havaya kalk' b. Fakat tam bu esnada parib biı hâdise oldu, Kapı'ardan biri şid. detle açıldı ve sene bir talebe elinde bir kâgıd sallavarak içeri daldı. Heyet reisi çocuğun elin. den mektubu aho da sövle bir gö> atmca sapsarı kesilerek bizlere baktı, «Dinleyin arkadaslar!» dedi ve mektubu vüksek sesle okumağa başladı: <cAziz arkadaşlar,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle