15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 Aralık 1950 CUMHURİYET 1 | 1 MlLLÎ MÜDAFA 4 BAHİSLERİ Hava Kuvvetlerimizin maîzeme durumu Yazan: ABIDIN DAV'ER 4 Mevcud uçaklanmız, talim ve terbiye bakımından kifayetlidirler. 5 Elimizdeki tipler, bunlan tedarik ettiğimiz memleketlerde yıllardan beri yapılmamakta olduklanndan bir kısım yedek parçalarını femin etmek imkânsıziır. Bir kısım yedek parçaları ısmarlanmak suretiyle çok pahalı ve geç olarak elde edilebilmektedir. Bu itibarla bakımları güç olmaktadır. Generalin takdir ve tebrike değer bir açıklıkla Büyük Millet Meclisi huzurunda ifade ettiklerinin huıâsatulhulâsası şudur: • Türk Hava Kuvvetleri, modern malzeme bakımından bugün kifayetli bir vaziyette değildir. Biz de kaç yıldır Amerikalı dostlanmıza bunu söylüyor ve tepkili av uçakları vermelerini istiyorduk. Amerikan askerî heyetinden bıl. mem hangi zat, Sayın Şevki Yazman'a, iki yıl önce bu çeşid uçakların henüz Amerikan ordusunda tecrübe edilmekte olduğunu ve bizimle harb etmesi muhtemel devletlerde bulunmadığını söylemek cesaretini göstermişti. Okuyucularunız hatırlarlar ki biz de, bu sözlere cevaben tepkili uçaklann hangi devletlerde bulunduklarıru birer birer saymışuk. Kızıl Ordunun hava kuvvetlerinde üç dört yıldanberi muhtelif tipte birçok tepkili uçak bulunmaktadır. Bunlardan bazılan Kore savaşlarında kendilerini göstermişler ve Amerikan tepkili uçaklariyle savaşmışlardır. Moskovada yapılan törenlerde ve geçid resimlerinde, tepkili uçaklar, göklerde dolaşarak gbsteri yapmaktadırlar. Binaenaleyh Türk hava kuvvetleri, mutlaka tepkili üçaklarla techiz edilmelidırler. Öyle ümid ederim kl Büyük Millet Meclisi, Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Göksenin tarafından açıklanan hakikati anlamış ve hava ordumuzun modern üçaklarla bir an evvel techizi luzumunu duymuştur. Hükumetimiı, Amerikalı dostlarımızdan, bunu ısrarla istemeli; onlar vermezleıse, İngiltereden modern uçaklar satın almalıyız . Romada koatünisclerin yaptıklan bir nmnayiş ( İhtibaslar } Hava kuvvetlerimize uid bir görunüş Dcinci Dünya Harbi, hava kuv Göklerde vatan vazifesi için çalıvetlerinin büyük ehemmiyetini şan evlâd^larımızın hayatlarını kokat'î surette ıspat etmışur. Italyan rumak hususunda yenidon fennî Generali Douhct tara":ndan harb ve esaslı tedbirler almak icabediden yıllarca önce ortaya atılan yal yor mu? Paraşüt'erden istıfade emz hava kuvvetlcrile r .zaffer ol derck kurbanları azaltmak mümmak doktrini gerç.ekleşmemış.se de, kün dcğıl midu?» denizde ve karada, havadan desBu sual takrlrine Hava Kuvvetteklenmiyen taarruz ve müdafaa leri Komutanı Korgenera! Muzaîhareketlerifin muvaffak olamadığı fer Gbksenin cevab vermı.ş*ir. 5ag. ; rülmüştür. yın Gcneralin kazalar hakkmdaki Stratejık hava kuvvetleri, Biriı«."i ccvabını ileriye bırakarak hava Ddnya Harbinde 120 kilometredeD kuvvetlcrimizin vaziveti hakkmdaParisi bombardıman edcn Alınan ki sozlerini aynen almağı çok îütoplannın 10 misli uzun menzüli zum'u bu'uyoruz: bır topçu halinde düşmanın mü1 Uçaklarımız yıpranmış mıdır? nakale merkezlerini, muvasala hat , « Tayyarelerin yıpranmış ve larını, sanayi müesseselerini. tıca ışe yarayıp yaramadığı mevzuuna ret limanlaruu, dcniz ve hava üs gelince, yüksek heyeUnizce de bilerini, barajlannı, elektrik santral lındiği gibı memleketimizde bır kurulamamıijtır. larım ılâ bombardıman etmek su havacılık sanıyii retile memleket ölçüsünde tahri'oat Bu sebeble hava kuvvetlerimizdeki yaparken taktik hava kuvvetleri tayyareler müttefik ve dostlarımız de, kara ordularile sıkı surette iş tarafından bize satılmak veya yarbirliği yapmışlardır, harbin ilk se dımdan verılmek suretiyle temin nelerinde Alman Stukalarının Po olunmuştur. Her ae kadar bu taylonya, Holanda, Belçika, Fransa ve yarelerin bir kısmı harb içinde kulIngıliz ordularının mağlubiyetini lanıhp revizyonu yapüdıktan sonsağlamakta ne mühim roller oyna ra bize verilmiş ise de yıpranmış olmaları varid değildir. Esasen dığı malumdur. Hava kuvvetleri Norveçin, Giri tayyare gibi nazik bir silâhın yıpdin ışgalinde, daha sonra Muttefik tanmıs olanını kuUanmaya imkân lerin * Sicilya, Italya ve bılhassa yoktur. Bu gibiler, hemen hizmet Fransaya yaptıklan çıkarmalar sı harici edilir ve uçuşa verilmezler. rasında, göklerden indinlen uçar tümenlerle bu taarruzlarm başansını temin etmişlerdir. Hitler, 1940 yazında ve scr' aharında Ingiltereyi işgale kalkıştığı zaman, bir avuç Ingiliz av uçağının kahramanca müdafaası 1:J 'sında âciz kalmış ve Mr. Churchıll «Bu kadar küçük bir kuvvetın bu kadar büyuk bir işi başarması tarıhte görülmemı^ bir vâkıadır» demişti. Deniz harbinde deniz hava kuvvetleri zaferin en mühim âmili olmuşlardır. Almanyanın nihaî mağlubiyetinde de, Amerikan ve Ingiliz stratejık hava kuvvetlerinin rolü pek b '• üktür. Hulâsa hava kuvvetleri, müdafasta ve taarruzda denizde ve karada başanmn ve zaferin en mühim âmillerinden olduk'arını ispat etmişlerdir. Hava kuvvctlerimiz ne «<nruında? Yarın bir harb olursa biz de Kızıl hava kuvvetlerinin, ınemleket' ölçüsünde, stratciik ve taktik bom bardımanlarına ve hrcumlsrına, indirmelerine ujnyacağız. Acaba hava kuvvetlerimizin durumu nas.ldır? Geçenlerde bır Amerikan gazetesi, Türk hava !" "vetlerinin Amerikan yardımı ile 800 uçağa sahib olduğunu yazıyor'îu. Daha evvel bir Amerikan g«nerali de Türkiyeye 500 uçak verılmiş oldıığunu söyiemişti. O^ n açık1"Jfı rakamlara gore Amc"''"r.ran h.tvı oırlumuza yardım olarak verdıği U"aklann çoğu talim ucığı ve naklıye uçağıdır. Amerik.ılıîarm verd'kleri savaş uc^klan jrasında henuz tek bir tepkili uçak olmavışrıı bu satırların muharriri, her Hrsatt ks?lirtmıstir. Hijva kuvvetlorlmiz hakkında bir sual takriri Hava kuvvetlerimizin vazıycti, geçenlerde Büyük Millet Meclısınde Afyon Milletvekili Emekli Gereral Ali İhsan Sâbis'in bır sual takriri üzerine bahis mevzuu oldu. Bu Miüetvekili verdiği sual takrirınde son zamanlarda vukua gelcn ucak kazalarının çokîuğundan şik^vet ediyor ve Mıllî Savunma Bakanlı&ına 4 sual soruyordu. Bu dört sua'^en ılk ikisi son ucak kazaiaıınııı sebeblerine dairdı. Cteki üc t"u ve dördüncü sualler ise şunla. <ı: u'.i 1950 senesi zarfında hangi tarıMerde ve senelerde askerî uçak kazalan olmuştur Sebeb ve. neti'*eleri nedir? Uçakların yıpranmıs veya bakımsız veya işe yaramaz olmaları varid midır? Sis esnasında süratle yükselmek kabiliyetinden mahrum uçaklarımız var mıdır? «4 Sebebleri ne olursa olsun uçak kayıplarımız çok görülmektedır. Boyle kazaların ve bilhassa can kayıbının tekerrürüne mânı oknak icin ne eibi tedbirler a^ınmıştır veya aluunası lâzımdır? a İşe yaramazlık mevzuunu ise, bu mevzuu, a) Uçuş eğitimi bakımından: b) Harb kudret ve kabiliyeti bakımından; c) Bakım imkânlan cihetinden ayn ayn mütalâa etmek icab eder. « Uçuş eğitimi bakımından: hâlen elimızde mevcud tayyareler, İkınci Dünya Harbi içinde imal edilmiş olmalarma rağmen uçuş eğitimimizi sağlayacak kifayette bulunmaktadırlar. Bu bakımdan işi mize yarayacak durumdadırlar. Uçaklarımız kifayetli midir? « Harb kudret ve kabiliyeti bakımından: Bilindiği gibi Ikinci Dünya Harbinden sonra hava orduları çok üstün vasıflı tepkili uçaklarla tesüh edilmektedir. BuKün hava ordumuzda kullanılan tayyareler İkinci Dünya Harbinin cn üstün vasıflı tayyarelcri olmasma rağmen tepkili üçaklarla yapılarak mukayescdc düşiik vasıflur arzcderler. Bu bakımdan ise yararlık dereceleri kâfi addedilemezler. «Bakım imkânlan cihetinden: Elimizde bu tip »ayyareler, tedarik ettiğimiz memleketlerın imaiât plânlanndan yıllarca evvel çıkarıldıkları için buniara malzemo tedariki fevkalâde güç bir vazıyet arzetmektedir. İhtiyacımız bulunan malzeme ancak hususî imalâta tâbi tutulduklarından fiyatları çok üstün ve teslim möddetleri uzundur. Bir kısım malzcmclerinin de temini imkânsn bir durum arzetmektcdir. Bu cihetten mütalea edilincc bakımın güçlükleri işe yararlık dcrccelerine mühim mikdarda tesir etmektedir.» Hava Kuvvetleri Komutaııının soylediklorine göre Sayın Hava Kuvvetleri Komutanmın Büyük Millet Meclisine verdiği ve Meclisin zabıtlaruıdan aynen aldığımız bu izahatı hulâsa edersek şu neticeye varırız: 1 Türk hava kuvvetleri, nodern ava uçaklan olan tepkili uçaklardan mahrumdurlar. 2 Uçaklarımız, harb içinde yapılnuş ve kullanıldıkdan sonra elden geçirılerek bize verilmiştir. 3 Bu uçaklar, modern tepkili uçaklara nısbetle düşük vasıftadırlar ve kifayetli değildirler. Atlantik Pakh sahasında komünist beşinci kollar denbire kesilecek, çıkanlann sayısı ise derhal artacaktır. Komünistliğın hulyalarma kapılıp memleket menfaatlerini ikinci plâna alacak olanların sayısı pek azdır. Bugün Ingilteredeki işçi birliklerinde 30 kadar komünist vardır ki teşkilâtın başmda mühim mevkilerde bulunmaktadırlar. Bunlarm büyük bir nüfuzu var gibi görünüyorsa da hakikatte hâkimiyetleri fazla değildir. Geçenlerde bunun güzel bir misalini gördük: Elektrik işçileri birliği başkaru komünistlerin mahud «sulh kongresi» ni desteklcmelerini teklif ettiği zaman, işçıler bu talebı şiddetle reddettiler. Amerlka ^merikada yeni kabul edilen «Dahılî emniyet kanunuo komünist lere karşı memlekette duyulan nefretı ancak kısmen ifade eden bir vesikadır. Halk komünistlere karşı bu kanunun koyduğu hükümlerden çok daha şiddetlisine taraftardır. F£.I. Başkanı Mr. Edgar Hoover'ın bundan bir müddet evvel bil dirdiğine göre Amerikada komünist partisine resmen kayıdlı 54,174 kişi vardır. Gene aynı rapora göre, komünist cephesi tesekküllerine mensub «seyyar azalanno yekunu ise 540,000 kadardır. Buna mukabil, Ingilterede olduğu gibi Amerikada da komünist partisinden aynlanlarm sayısı da pek çoktur. Amerikan işçi birliklerinde komünistlerin nüfuzları gıttikçe azalmaktadır. Amerikan işçi federasyonu ile* sınaî teşekküller federasyonu tamamile komünist aleyhtarıdır. Bunlardan ikincisi başmda komünistlerin bulunduğu birlikleri kendi bir sene evvel çerçevesinden tardetmiş, bunun üzerine o birliklerin mensublan komünist aleyhtan birliklere geçmişlerdir. Bugün Amerikadaki bütün işçi birliklerinde komünistlerle taraftarlarının ancak 300 bin kadar olduğu tahmin edilmektedir. Komünist aleyhtarhğının sadece pasif bir mahiyette olmadığuıı da geçenlerde rıhtım işçilerinin Rus ve peyk devletlerin gemilerine iş görmeyi reddetmeleri ispat etmiştir. ı Kanada Kanadada da komünistlerin nüfuzu pek azdır ve gittikçe de azalmaktadır. Resmen partiye mensub olanlann sayısı 15 bin, taraftarlannın da 35 olduğu hesablanıyor. 1945 ve 1949 seçimleri arasuıda komünistlerin aldıkları rey sayısı 111,892 den 32,623 e düşmüştür. Kanada işçi birlikleri kendilerini komünistlerden temizlemeye başlamışlardır. Halen komünifitlerin hâkim oldukları işçi biılıklerine mensub lşçilerin yekunu 50 bin kadarsa da bunlann ancak pek azl parti azası veya komünist taraftandır. Fransa Fransada, kurtuluş tarihindenberi gizli silâhlarla mücehhez bir beşinci kol teşekkül etmeye başlamıştır. Bu beşinci kol birbirine muvazi hareket eden iki şebeke hallndedir. Bunlardan birini Fransızlar, diğerini de başlıca Lehlerden ve Ispanyollardan mürekkeb yabancılar ida re etmektedirler. Ikisi beraber 100 bin kljllik bir teşkilât olduğu tahmin edilen bu beşinci kol harb halinde fabrıkalarda ,limanlarda ve maden ocaklannda baltalama faaliyetlerinde bulunmak üzere hazırlanmaktadır. Fransız hükumeti bilhassa yabancı komünist unsurlarına karşı son zamanlarda hudud harici etmek, göa hapsine almak gibi tedbirler tatbikına başlamıştır. Fakat, bunlardan en tehlikeliler serfoest kalmaya mu vaffak olmuşlardır. Fransada resmen partiye kayıdlı 800 bin komünist vardır ki bunlan n ihtimal yansı faal azadır. Bugün bir seçim yapılsa komünistler gene oldukça kabank bir rey ton^ layabilirler. Bununla beraber, komünist partisi 1946 da aldığı 5,5 milyon reyden bugüne kadar en aşağı 500 birr 1 milyon kaybetrnış bulunmaktadır. Italya Atlantik cephesinde beşinci kol bakımından en büyük tehlıkeyi Italya teşkil etmektedir. Buradaki komünistlerin sayısı Fransadakinden de fazladır ve teşkilât daha iyi teçhizatlıdır. Italyan komünist partisi 1 milyon azası olduğunu iddia etmekle beraber, memleketteki faal komünistler 200300 bin kadar tahmin edilmektedir. Ikinci Dünya Harbinde çetelere atılan harb malzemesile Almanlardan elde edilen daha bir çok silâhlar bugün Italyan komünistlerinin elindedir ve bu gizli silâh deposunda top bile vardır. Yan askerî kuvvete sahib komü nist teşkilâtı bilhassa Po vadisindo toplanmıştır. Harb vukuunda bu mevkiin büyük bir ehemmiyeti var dır. Beşinci kolun orada faaliyet» geçerek hiç olmazsa muvakkatenşimalcenub ulaştırma yollarını kes mesi muhtemeldir. Italyan hükumeti bu tehlikeye karşı sıkı tedbirler almak luzumunu duymuştur. Polıs teşkilâtının kadrosu 70 binden 82 bine çıkarılmak üzeredir. Bu arada yeniden ağır silâhlı 8 polis taburu teşkil edilmektedir. Belçika ve Holanda Belçika ile Holandada da gerek işçi birliklerindekı, gerek seçımlerdeki komünist nüfuzu gıttikçe atalmaktadu. Bununla beraber, her *kl memlekette de beşinci kolun <cabında zararlı faalıyette bulunabıleceği düşünulerek sıkı tedbirler alınmaya başlanmıstır. Belçika hükumeti memleketin askerî ehemmiyeti haiz noktaîannı ve binalarını korumak üzere jıo'i» kuvvetini aHttrmış, Mı'li Müdafaa Bakanlığı yeni bir emniyet nizamı kurmuştur. Holanda hükumeti de beşinci kolun faaliyetine karşı mücadele icın yeni bir teşkilât hazırlamıştır. Komünistlerin silâhlı oldılklanna dair kat'î bir delil yoksa da harb esnasında Holanda mukavemet k'~ vrtlerine atılan sllâhlaıın koni'nist parti liderinin kontıolu altında bıılunması bu hususta bir şüphe uyan dırmaktadu". Norveç ve Danimarka Norveç hükumeti memîekete kar şı bir tecavıize yardım edecek olanlan ölüm cezasına çarpacak bir kanun tasansı hazırlamıstır ve \.u tastirı yakında meclıste görüsiileeektfr. Bugün Norvecte Krem'ın'in emrile hareket edecek 1^20 bin kişi bulunduğu tahmin edilmektedir. Bugün Rusya ile bir harb ihtimali karşısında askerî kuvvetlerden başka hesaba katılması lâzım gelen bir kuvvet daha vardır ki o da beşinci koldur. Ikinci Dünya Harbinin başmda, Rusya Almanya ile anlaşıp Lehistanı parçaladığı sıralarda Almanyaya karşı harb eden memleketlerde Moskovanın em rile baltalama hareketine girişen komünist beşinci kol bu husiüta bır tecrübe olmuş ve komünistlerin ka leyi içeriden tahrib işinde oynıya:akları rol hususunda bütün bütün Batı devletlerinin unutrnamalan !â zım gelen bir misal teşkil etmiştir. Bugün Batı memlekctlerinde komünist beşinci kol ne vaziyettedir? Harb halinde bunlar ne gibi zararlar ika edebıürlcr? Buna ınâni olabilmrk için 3atı devl,etlerinin ne kadar komünisti tevkif etmeleri veya gözaltına almaları icab edecektir? Bu suallere cevab vermek için «Daily Telegraph» Atlantik Pakü merr^eketlerindeki muhabirlcrin den şu rapoılan toplamıştır: Ingiltere Ingiliz komünist partisi, kendisine bidat veren 40 bin azası bulundujunu iddia etmektedir. Bununla beraber, umumiyetie bu rakam mustakar bir yckun olarak kabul edılmemektedir. Zira, partiye heyecanla girenlere mukabil hüsranla avnlanlar vardır ki bu hal, komünistlerin sayısını daima değiştirmcktedir. Süphesız ki komünizmin mero!eketi açıktan açığa tehdid etmesi halinde partiye girenlerin arkası bir I Hamamda komüııistlik propagandası yapun bir kadın yakalandı Dun Adhyeye komumsUık propagındası yaptığı ıddıasıyle bır kadın i>evkedılmış ve sorgusunu mutcakıp tevkıi olunmuştur. Hâdıse şudur: Harbıyede oturan ve Pangaltı hamamının kadınlar kısmında çalışaıı Merakyan adında bir kadmın son günlerde bu hanıama gelen musterllere komunistlik mevzuunda konferanslar vcrdlğı ve kızıllar lehinde pıopagandalar yaptığı tesblt edilmıştir. Kadın meınurlar tarafından yapılan curmümeşhud sonunda Merakyan'ın komunistlık propagandnsı yaptığı gorülnıü? ve bu kadın suç ustünde yakalanmıştır. Hakkındakl tahkikat evrakiyle dun Adhyeye scvk ojunan ve 1 inci Ceza Mahkemesine tcslim edılen Merakyan bu suçundan dolayı sorguya çekilmiştir. Merakyan isticvabinı muteakıb tevklf olunmuştur. Küçük Hikâye: Madam Townsend henüz buraya neden geldiğini ve ne yapacağını farkedemiyecek kadar heyecan ve korku içinde idi. İkiye bölünmüş bir kâğıda yazılı imzasız mektub çantasmda bulunuyordu. Üzerinde şu satırlar vardı: «Kocanızuı bir kaç zamandır geç vakitlere kadar nerede çalıştığuıı anlamak isterseniz vakit kaybetmeden Cırcle sokağındaki 3 numaralı apartımana gidiniz.» Verilen adresteki kapıyı çalıp ayak sesleri duyduğu zaman ken di kendine şdyle düşündü: «Bu sadece bir delilik, bir kâbus! Hakikat olsa idi ben şimdi bura• larda bulunmazdım.» Fakat artık geri dönecek zaman değildi. Kapı birden açıldı ve uzun boylu, kızıl saçlı, yeşil gö Ieri mustehzî bir mâna taşıyan bir kız kendısine hitab etti: Buyurunuz .. Madam Townsend kalbıne ferahlık veren bir ruh haleti içinde bu kızın kocasmın sevdiğı tipten olmadığmı farkettı. Ev sahibi çok multefit, çok mazbut görünüyordu. Farkında olmadan ağ zından şu sözler doküldü: Ben Madam Townsendim. Kız kendisme yol vermek için kenara çekıldi: İçeri girmez misiniz? Her halde bir hayır cemiyeti adına geliyorsunuz... Ayaklarının altında yerin sarsıldığını zanneden Madam Townsend en yakın iskemleye ilişerek cevab verdi: Hayır, mesele bambaşka. Doğ rusu pek de gülünç bir şey. Nasıl inandığıma şaşıyorum. Ne yaptığını pek bilmiyerek cantasmdan kâğıd parçasını çıkardı, kıza verdi. Çok mahcub olmuştu. Bütün eşyalar etrafında dansediyordu: Öteki, gözlerinin içi gülerek ve hiç danlmadığmı eösteren bir tavırla mektubu iade ec'erken: Kocanıza rast.'ai'yımı hiç zannetmiyorum, Mac'am dedi. Sonra birden rlü unceye dalarak şunları ilâvp ettı: • Çok sararrhn:z! Yoksa ken dinizi iyi hissetmiyor musunuz? Çay yapmıştım. Her halde içersiniz. Bana bir dakika müsaade ediniz .. Her iOda! Çeviren: M. Nur lar. Madam Townsend bunları söylerken guluyor ve şaşıran kızın gözlerine bakıyordu. Sonra sükunetle evi terketti. Gelirken içinde bulunduğu enıi'şeden eser kalmamıştı... O gittikten sonra kızıl saçlı kız bir koltuğa çöktü ve düşünmeğe başladı. Akşamın karanlığı yavaş yavaş odayı dolduruyordu. Sokaktaki lâmbalar yandı. O vakit kararım vermiş bir insan tavrile ayağa kalktı ve teîsfonun yanına gitti: ... Evet şekeriro, karınızm her şeyin farkında olmasından korkuyoıum... Tabiî buraya geldi, Elinde bir mektub vardı... Hiç de iyi olmadı. Müthiş bir hâdise cereyan etti Aman Yambbitn1 Emin ol çok esef edlyorum arr.a aıtık eskısı gibi buluşamayız . Ne yapayım? Kabahat bende mi? Evinizi yıkmamak için her şeyi yapardım ama oldu bir kere . Kıskanç bir aşkla sevdiği ağır ses cevab verraeden bıraz zaman geçti: O halde ne diye o mektubu yazdınız? TelİH öbtir ucundaki adamın gayet sakin, üstünden bir ytik kalkmış gibi bir hali olduğu anlaşıhyordu. Kız hayretler içınde cevab verdi: Ben mi?.. Benl mi kasdediyorsun? Mektubu gördüm. Karım onu on dakika evvel bana gösterdi. Yazınızl ve kullandığınız kâğıdı derhal tanıdım. Sonra kat'iyetle ilâve etti: «Allaha ısmarladık!» Kapatılan telefonun gürültüsü kulağında çınladı. O hâlâ olup bitene inanmak istemiyordu: Sevgilim... Charles diye bağırdı! Sonra ağır ağır divana doğru glderek kendini oraya bıraktı ve ağlamağa başladı: Sevgilim, ben seni kimse ile p^ylaşmamak için bunu yaptım. Kalbinde bu kadar az yer tuttuğumu bllmıvordum v Bu kadar iyi ve misafirperver bir kız .. Demek kâğıdda yazılı olanlar yalandı! Madam Townsend derin bir nefes aldı ve etrafına baktı... O zaman kendisini garib bir duygunun esiri olduğunu hissetti. Gri ve pembe renkli duvarları, uzun perdeleri, ince yapılı eşyasile bu odayı hiç de güzel bulmamakla beraber kendisine yabancı gelmiyordu. Ne kadar eşya varsa duvarlara sıralanmış; odanm ortası boş bırakılmıştı. İnsan karanlıkta bile dolaşsa bir tarafa çarpmak korkusu yoktu. Sonra tatlı bir rengi olan hahyı tetkik etti ve üstünde henüz kenara çekilmiş eşyanın izlerini görür gibi oldu. Ama, ne garib şey! Bu şekilde köşeye çekilmiş bir divan, pencerelere doğru dizilmiş iskemleler, ortası açık bir oda nerede görmüştü? Gözleri bu sefer duvarlara asılı bulunan resimlere takıldı. Birbirinin yanında, gözlerin hizasmda duruyorlardı. Kendisi de tablolannı daima bu şekilde tertib ederdi. Böyle olmakla beraber duvarda daha koyu bazı yerler resimlerin evvelce gayrimuntazam bir şekilde asılmış bulunduklannı gösteriyordu. Vazoda duran kızıl ve san çiçeklerin yapraklan olmadığma dikkat etti. Charles çiçekleri yapraksız sevdiği için o da öyle yapardı. Fakat çiçeklerin rengi odanın rengine uymamıştı... Gözlerini kapadı ve kendi oturma odasını düşündü: Orada da divan köşede, iskemleler pencerelere yakın, vazolar yapraksız çiçeklerle dolu, tablolar gözlerin hizasında idi .. Sonra gözlerini açtı ve bulunduğu yerin kendisine hiç de yabancı olmadığını tekrar hissetti! Hemen hemen her günkü çerçeve içinde idi... İnanılmıyacak kadar garib bir hakikatle karşı karşıya bulunuyordu: Charles'i burada yaşarken, dolaşırken gözünün önüne getirdi. Bu kız her şeyi onun istediği gibi tertiblemişti... Ama neden, neden? Onun gülerek söytediği sözleri hatırladı: «Kocanıza rastladığımı hiç zannetmiyorum.» Kızıl saçlı güzel kız şimdi sakin ve müteyakkız yeşil gözlerile önünde duruyordu. Gümüş bir tepsi içinde getirdiği çaydan duman çıkıyordu. Şu çayı içiniz Madam... Merdivenlerimiz çok dik .. Benl de yoruyor... Üç kat tırmanmak pek de zevkli bir şey değil doğrusu! Sonra hiç beklcnilmiyen bir küstahlıkla devam etti: Galiba on iki sene sonra bu evden ya taşınmak, yahud da beni burada bir fincan çayla karşılıyacak biıısini bulmak lâzım eelecek... Aman Allah! İhtiyarlamaktan çok korkuyorum. Bu sözleri bir çocuk insafsızlığile söyiemişti. Yeşil bakışlarile Madam Townsend'in tepkisini gözlüyordu. Insan bu kadınları evvelâ iyi, anlayışlı, neşeli zanncder sonra bııden kendilerinden emin bır hal aldıklarını, bütün fenalıklarını ve hodbinliklerini takmdık'arı I nı görür, şaşınr .. Madam Tovvnsend kıza hak ver Ji. Bu odada cereyan eden faciayı hayalinde canlandırıyor, hattâ Charles'i duyuyor gibi oluyordu: «San çiçekleri severim! Aman çiçeklerin üstunde yaprak bırakma .. Şu resimleri daha asağı assan iyi olmaz mı? Onlara bakarken insanın boynu ağnyor. Mahzur görmezsen şu eşyayı biraz geri çekelim. Ben içinde bol yer olan odada dolaşmayı severim.» Tabiî bunları ilk günlerde söylemiş olamazdı. Başlangıçta onun gözüne yalnız kızın geılcliği ve güzelliği görünmüştü. Fakat zaman geçtikçe kalbi ve hisleri yavaş yavaş eski serbestliklerine kavuşmuş, gözleri açılmış, bu ufak teferrüatı zevkine göre tanzim ettirmekle muhite daha samimî bir şekil vermek istemişti Belki de ilk zamanlarda kadın onun istediği tarzı beğenmemiş itlraz etmişti. Fakat sonunda ister istemez Charles'a boyun eğmişti... Evet... Hikâye bundan ibaret' ti... Şahidi olmuş gibi biliyordu... Demek kâğıdda yazılı olanlar yalan değildi. Kız onu tetkike devam ederek yavaş yavaş şunları söyledi: Eşyanın yerlerini değiştirdim. Bunun farkına varmış olacaksınız... Doğrusunu istersenia ilk tarz benim daha çok hoşuma gidiyordu ama arkadaşım... Madam Townsend artık onu dinlem\Jyordu. Taksi ile buraya gelirken gözlerinin önünde itham lar, inkârlar, rakib iki kadının birbirlerine söyliyecekleri sözler canlanmıştı!... Yavaş yavaş doğruldu, fincanı tepsiye bıraktı, kadma teşekkür etti, özür diledi: ^ Bu mektubu unutmanızı rica ederim, dedi. Beni bu derece müteessir etmiş olmasına hâlâ şaşıyorum... Ama ilk defadır ki bana lmzasız mektub gönderiyor ı Danfmarkada komünistler ne sayıca fazladır, ne de nüfuzları büyuktür. Komünist partisine kayıdlı 20 bin kişi vardır ki bunun ancak yüzde beşinin tehlikeli olabüeceği hesablanmaktadır. Bununla beraber, Danimarka hükumeti de Norveçinki gibi bir kanun tasa^ısı hazırlamıştır. Bir harb halinde Atlantik cephesindeki bu beşinci kollaruı faaliyete geçeceğini düşünürken, Demir Perde arkasındaki hürriyet taraftarlarının da harekete geçeceklerini haürdan uzak tutmamak lâzımdır (Daily Telegraph)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle