Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYKT /95O/95/ lllllllllllltlllllllllIHIIIllllllllllllillllllllllllllHUI 6 Kasnn 1950 YUNUSNADİ MİLIİMÜCADELEYE AİTBİR HATIRA TALİHSİZ BİR MESLEK İki Kahraman 23 1950 senesi 30 Ağustos Zafef şenlikierinde bulunmak üzere Dumlupınara gıtmiştım. Şimdi Meçhul Asker âbidesinin bulunduğu Zafertepedeyim. Bu tepe sadece bir meydan muharebesini kazanan Başkomutanın muharebe idare yeri değil. dünya milletlerine harb tarihinde bir eşine rastlanınıyan imha plânıpm son merhalesinin tatbık ye ridir. Burada, o gün Türk miüetine yeni bir devir açdmış, gene Tiirk Cumhuriyetinin temeli burada tar 6in ve ebedi hayatı burada tetviç elunmuştu. f RADYO Bugünkü Program İSTANBUL j Kore'den Türkiyedekilere mektub ile helâllaşıyor, «Gidip gelmemek var!» diye onlan son defa şefkatle kucaklıyor. İhtiyar heyeti bu ihtiyan yalmz göndermemek için yanına henüz çok gene olan Ismail Kayayı katıyorlar. Emin köyden ayriıirken komşuîar'.na: «Hakkınızı Memleketimizde yanlış anlaşılan bir mesleğin kredisini sıfıra kadaı değiştiren bu kadını kısa zamanda helâl edin ben arük dönmiyeceve iyice tanınmıyan talıhsiz bir düşurmeğe ister istemez biz sebeb herkes sevdi. Bütün insanlık onun ğim!. diyor. meslek de heşireliktir. Ebeleri kat oduk. Şimdi onları hakikî mevsi bu yüksek ferağatine hayran oldu. Gönüllü gidişi ve hele bu son mıyorum. Çünkü onlar hemşirelere lerine çıkarmak da bize düşer. Nihayet Miss Nightengale kendi vü sözü köylüler üzermde hiç de iyi kıyasla daha şanslı olmuşlar, M Halbuki hemşire büsbütün başka cudile o zamanlar bilinmiyen kosbir tesir bırakmıyor. Arkasından nevî kredı bakımından değüse oile bir varhktır. O herşeyden önce bir koca bir mesleğin ana hatlannı çiherkes aleyhinde türlü şekillerde maddî varhk ydnünden mevkilerini kadındır. Vücudünde cinsinin cazi zerken bugün şerefli bir meslek hahüküm yürütüyorlar. yapmışlar, geçimlerini düzeltmiş besini, taravet ve zaraietini taşır. line gelmiş bulunan hemşireliğe aVenüs kadar güzel olmasa bile ya dının bir sembolü teşkil edeceğini Düşmanın ardda kalan kuvvetlerı lerdir. Murad dağlarınm Kızıltaş deresi Hemşire mesleğinin müntesible kışıkU ve sıhhatüdir. Temiz, sade muhakkak ki düşünememişti. (köylü Karanhk dere diyor) mev rine bütün dünyada rahibler ve ( giyinişlerile Jcar gibi beyaz, kınşık işte bu mesleğe intisab eden kızZafertepeden muharebe meyda kiinde esir edildikten sonra yerde, ordu mensublan kadar. hattâ on | sız, kolah gömleğı ve ona bir me lanmız şimdi bu feragatli kadırun nı çok iyi görülüyor. İşte, düşma kanlar içinde Ismail Kayanın şehid j lardan da daha mukaddes varlıklaı , tek edası veren kepile bir bahaı yolunda yürüyerek her birisi insannın imha edildiğj büyük. küçük na'şı ve ö!üm derecesinde döğül f gözile bakılır. Halbuki memleketi çiçeği kadar manalı, bir sağlık kay lığın iftihar edecep canlı birer abiAdatepeler mevzü, işte ta uzakta müş ve fakat ölmemiş olan Emın mizde hemsire denince hâlâ kalite nağı kadar tesirü ve ona yakışan de halinde yetişiyorlar. Her biri aydüşınan bakivetüssüyufunun Baş Karakafa Akyolun baygın vücudü si düsük hizmetçiden bir parça ka haysiyet ve vakarüe de bir kumann ayrı memleket rapında bir boşlukcmutanlan Tirikopisle birlikte esir bulunduğu 7aman iş anl'şıhyor. baca ır.sanlar hatıra gelmekte.ür dan kadar nüfuzlü ve otoriterdir ğu doldunırken başardıklan işlerle düstükleri Murad dağımn onnan Kahraman kılavuzlar düşman crdu Bu vüzden bu meslek memleksti Hemşireyi okuma yazmayı gü; çı iftihar duygusu da hemjire okullalıklı, korkunc, derin vadileri. mizde inkiçaf edememiş, senelene karan bir insan gözıle tanıyantar rını açanlara ve onu hergün işliyesunu kör bir yola tıkmışlardı. onların bugün en az lıse derecesin rek idame edenlere düşüyor. Ancak 28 yıl evvelki şanlı hatıralar göDüşman kuvvetlîri kol r>aşısile k'sır ka'mş, hastanelerimiz de onTÜmüztin önünde canlaruyor. 26 bu çıkmaza eeld;Şi zaman Ismsıl lann şefkatli ellerinden, şifa kay j de bir kültür seviyesine sahib ol şurada bir noktayı belirtmek istiyoağustos s?>">hı bafkın halHde bas Kaya ormanl'r içeri'ine kaçarak nagı chn gülerjüılerÜT'erı msiı j duklarını büseler hayret edecekler rum: lıyan büyük taarruzla 27, 28, 29 kurtulmak ist?mişse de tutularak rum kalmıştır. Bu mahrumiyetın : En azdan dedım. Çünkü bugün bıın Hemşire olabilecek çocuklan «ıncu gunleri amansız takib ve sal şehid edilmiş, ihtiyar Enin ise böyle manası çok büyüktür. Bir ailenin lardan birincisini Kızılaya borclu olduğumuz Hemşire okullanmu seçmek de üzerüıde dunılacak bir dırışırruz tesirile İzmir istikametine bir harekete tenezzül etmiyerek temelini kadm yapar. Hastanenin , iştir. Herkes hekim olamadığı gibi, çekilemiyen ve bu mıntakaya tıkı düşman komutanma askerce selâm temeli ise hemşiredir. Doktor teş jlise derecesindedır. Zamanla Fran heves etmedikçe, buna hususî bir sada olduğu gibi memleketimizde de lan düşmanın büyük kısmıru iki verip «Yol bitti!» demiştir. Düş hisini koyar. aoıeliyatını yapar. kabiliyet de eklenmedikçe hiç bir taraflı kusatarak çember Içine man da bittabi hiddetinin teskinini Hastaya bakacak, onu iyileştırecek bır (ecole superieure) açılırsa he sanat şubesi basanlamaz. Marankime yakm bilgi sahibi elemanlar «lan kıt'alanmızın hareketlerini gö onu dipcikle, tekme ve tok'tla dö olan herkesin hakir görmeğe alışgozluk, ressamlık, musikişinaslık, tığı hemçiredir. Bu telâkkılere sahib olacaklar. Artık yabancı dil de bi heykeltraşlık ve benzerleri güzel rür gibiyün. Düşmanın Kütahya is verek öldürmekte buimuştu. olanlar da haksız değillerdir. Hem lecekler. Mesleklerinin dünyadaki tikametinde yol açmasına mani olŞimdi aziz okuyucular? Bu kıla şireyi onlara tanıtan olmamıştır ilerleyişlermi yabancı dergüerden sanat olsun, çirkin sanat olsun bır mak üzere bütün meveudile ve şidnızlar isteselerdi bir kısım düş Hakikl hemşire yokluğu yüzünden takib edecek, milletlerarası kon kelime ile sanat olduklan müddetdetile taarruz eden 61 inci türaeniman kuvvetinin kurtulup kaçma onların yerlerinde kullanılan insan grelere katılarak orada konuşacak, çe onu severek benimsiyenlere >nmiz sağ cenaha, ve gene Uşak istilannı temin ederlerdi. Lâkin onlar tipleri herkesi korkutmuş, onların memlekete mal olmuş bir mesleği cak randıman verebilir. Öyle çocuk kametine savufup kurtulmasını önöyle yapamazlardı. Çünkü, onlar şahıslarmda temsil edilen bu yuk yabancı ülkelerde de şerefle temsil lar vardır ki bu işlere karşı tamaliyen 3 üncü tümenimız sol cenahmile kabiliyetsizdir. Onlartn daha asil ruhlu, temiz kanh Türk çocuğu sek feragat meleğıne karşı nefret edeceklerdir. ta. Bunlann arasında 1 6 1 1 5 6 Hiler ve onlar düşmanın vatanı is uyandırmıştır. Bu tiplere ben de Onlan insanlığa sevdiren ferağat çok romantik bir ruhlan var. Şiir23 üncü tümenlerimiz. Ufukta ortilâya ve hürriyetini gasbetmeğe yetiştim ve onlarla çalışmak bed ve şefkatleridir. Geceli gündüzlu ça den .edebiyattan hoşlanırlar. Musimanlar içinde düsmarun son çekilkiye bayılırlar. Hayatın acı tarafgeldiklerini biliyorlardı. bahthğına uğradım. hşan, yorulmak nedir bilmiyen, ge lanna yuzleri yoktur. Hele feragat me yollannı tıkamağa koşan kahAfyon: Karaman mahallesi Kolordu raman süvarilerüniz. Hastanenin birisine hizmetçilikle rektiği zaman uykusunu feda <;den, ve kanaatkârlığa hiç gelemezler. sokak No. 41 Emekli Kurmay girmiş, orada senelerce kalmış, ye en korkunç bir mikrobla boğuşan Ama bir okula girmek zorundadırCehenneml topçu ateşlerimiz alBahri Doğanay miş içmiş palazlanmış, önce sesi bir hastanın hayatını kurtarmak lar. Berikinin imtihanını becereme tında kjvranan düşmanın birbirini çatlak bir zurna gibi çıkarken son pahasına kendisini yılmadan bu avelyeden kahraman ve cesur piyade Sabıkalı eromci Zeyneb ralan boru gibi ötmeğe alışmış biı teşin içerisine atan hemşirenin fe mişler, öbürünün kayıdlarına yetisvcı hatlarımızm gitükçe artan ve yakalandı kadın bilirim. Bir kâğıdın üzerine ragatle boy ölçüşecek dünyada aca şememişler diye önlerine çıkan ><•;' ; 3n sav'eti karşısında mezbuGalatada oturuı ve bir müddet evvel iki satır yazsa arkasından kendisi ba kaç meslek vardır? Onlara bir hemşire okuluna girmeğe yelte «• hane çırpınışı. hapishanedsn tahliye edllcn sabıkalı de gidip okumak zorundadır. Bu kahraman gözile bakılmasına sebeb nenler bu okulu sonuna kadar bi* Beş gün bilâfasıla geceli gündüz eroincılerden Zeyneb Çakarın gene ero* kadar yüksek bilgi sahibi olan ka olan da işte bu ferağatleridir. Ç° tirseler bile hemşirelik hayatında lü devam eden meydan muhabere in sattığı haber almmış, yaka'.anan çuğa annesini sevdiren ondan gör başan gösteremezler. Fena bir hemeroinclnin evlnde 130 p&ket eroln bu. dının cinsine hâs zevki de yoktur. sinin ve onun son gününde kopan lunmuştur. Uzerine sararmıs. lekeli beya» ola dügü şefkattir. Hastayı da hasta şire olarak bütün insanlığın nefre A »teşli, kanlı, ölümlU bir kıyamet • cak bir gömlek geçirmiş, başına da neye ısındıran hemşirenin ş^ikati tini kazanmaktansa bu işin başınSahte para siirenler gününün tahayyülü tesiri altında ve dir. Onun şefkatile kalblerini ka dayken iyice düşünerek kendi ka •• 1 Beşıktas ve Ortaköyde İbrahim Bulut yaşmakh gelin duvağını andıran, ilâhî vecd içinde on binleri bulan ve Nail ümtade iki klji blrer kalp lira çok zaman ameliyathaneden aşırdı zandığı en korkak hastalar bile tam rakterlerine uygun başka bir meso civar köylüleri arasına dalıyo silrerlerken tututauşlardır. Sahte para ğı gaz bezlerinden metrelerce uzun bir tevekkül ve inanışla bıçağımı• lek seçmek, hayatını insanlığa vak rum. Bu savaşta bulunmus veya «ürenler, bu partları bir alıs verlj es bir baş örtüsü sarmış. Pek isabet zın altına yatmaktan çekinmemişfetmek demek olan bu işten vaznasında aldıklannı lddia etmişlerdir. onu ' ^mış v?*lı k'mseler arıyoSoldan tağa: olmamış da değil. Böylece çalı lerdir. Ona iyi bakarak ameliyatın geçmek en doğru bir harekettir. Tahkikata devam oluıunaktadır. 1 AksamUn kapılarımızın önunsağhyacak olan rum. Bir gözünü muharebede kay: süpürgesini andıran tarak görme muvaffakiyetini Onlan seçenler de bu ş için husus! den gecen esnaftan. 2 Vucudün sinlr Prof. Kesler'in konferansı bettiğini sonradan oğısndiğım, Samij saçlan örtülmüş. Ayağında hemşire bu yüzden hekimin sağ kabiliyetler araştırmak zorundadır ve et kısmı bu fekildedir, bir zaman Haber aldığımıza göre İstanbul Onl. raycık köylü ihtiyar bir gazi ile versltesi tktisad Fakültesl tçtima! Siy». cinsi ve rengi belirsiz çorablarını koludur. lar. Burada hatınma gelen şu hikâ parçası. 3 Nota. Cmlilerin işgale başkarsılaşıyorum, selâm veriyor ve «et ve Sendlkallzm Profesörü Kesler, düşmesin diye diz kapağının altınladıkları blr m«mleketteki din adamı. Ince zevki daha koğuşun kapısın yeyi söylemeden geçemiyeceğim: önümüzdekl hafu İçinde Mualllmler da iki gaytanla bağlamış ve sıkıca 4 Derdhl«rln çektiklerl (çogul). 5 soruyorum: dan girerken bellidir. Her taraf terBirliğinde (MuaUlmler BlrUgl bir Mn. Eski devir paşalanndan birisinin Ikl kardeşten birinln hissesine düşen, İhtiyar, sen bu muharebeyi d.ka olsbllir ml?) konusu üzerlnde mü düğümlemi». Ayaklan romatuma temiz,,adeta sabunla yıkanmış gibi, blr tıfat takısı. 6 Muthiş bir tabiat bilir misin? hfm bir konferanı verecektlr. Bu kon lıdır. Onun için kışın muhakkals hastalann yataklan bembeyaz, kı yanında uzun zaman kapılanmış bir kuvveti. bazan düz bazan egn çekilen. feranj Sğretmen c*vrelerlnd« alUca 11* yün çorab giymesini de ihmal et nşıksız kolah hissini veren çarşaf emektar, bir gün paşanın huzuru 7 Çeşm«nin yalağının hall. Muırın Bildiğini söylüyor. Bu sırada etmez. Iskarpinle başı hoş değıldir larla örtülmuş, odanın uygun bir na çıkarak el etek öpmüş ve ken dln tarihinde yer «lrnıs olanlardan. 8 rafımızı, gene ihtiyar, kadm, erkek, beklenmektedlr. Bayramlık Mercan terliklerini her köşesine de taze mevsum çiçekleri disine bir memuriyet vermesini ri Tersi bir emirdir. sarıyorlar. Ne öğrenmek istedigiml Vefalılartn toplantm Yukandan aşağıya: raman ayağında göremezsiniz. Haa yerleştirilmiş, hastalann yüzü gözü ca etmiş. Paşa düşünmüş, taşınmış; merakla bekliyorlar? Soruyorum: Vef* Uawlnl BttirenteT D « ü « » . U4>. 1 Mumu yatsıya kadar yanan «talann giye giye eskittikleri yan yıkanmış, saçlan taranmış, bir ke aklına nereden geldiyse: dam. 2 Büyuk memurun kapısında Murad dağlannın yolsuz vâdi» 1950 dar* yılında Vefa Tlmlni btrind« Malmüdürlüğü yapar mı bekllyen. 3 Peygarr.benmizin yaptıeı lerinde düşman Başkomutanının vt llkl» MOrenlere 8 kanm 930 çarşamb» lan patlak terlüderi sürükliyerek lime ile her taraf na/.lı bir gelin gi«ünü i»«t 15.30 da blr mükâfat tevzll 4 Bır ardda kalan kuvvetlerinin nasıl esir tdrenl tertlblemlflttr. Vef» Llseîinde ym ortaldrta dolajır. Sigara içmekten bi süslenmis., koğuşun duvarlan bile sın?..» diye sormuş Emektar hiç harblerin yarısı, hararet sahibi. bir soru parmaklannın arası sararmıştır. Ya yüzünüze neşe ve sıhhat haykır düşünmeden ayağını uzatarak yerde sıfat takısının tersi, çevrilince edildiklerini bilir misiniz? pılaeak oUn bu tOren* Veta Uaeslnl edatı olur. 5 Tersi Yunanlst<inda bir Blnrcntor Dernegl bütua üytlertıü T» nma yaklasamazsınız. Nefesi sene maktadır. O da bir iç açıcı dekorun üç noktayı işaret etmiç ve cevab limandır. bir harfin okıınuşu. 6 UHep birden söylüyorlar. Vefada okutnuj, okutmaı ve spor yap lerce temizlenmiyerek kurum tut ortasında bembeyaz bir sıhhat hey vermiş: tanc duyma hissl. 7 Çerçevenin or Onu birim köylü Emin Kartmıg olanlan uaMl «dar. « Anha, minha, vilâyete irsa tasındaki, blr çoğul takısı. 8 Buğday muş baca gibi tüter. Önlerde kaz keli kadar canlı bir ifade taşıyan kafa Akyol ile İsmail Kaya sagİAmayı andıran sapsan bir iki diş.i bir varlıktır. Ağırbaşlı olduğu ka lât değil mi paşam? Yaparan efen tozu eereyan ettiren (iki kelime). dılar. Evvelki bulmacontn halledilmis jefcH İSTANBÜL BELEDtYESt kalmiftur. îçt« hem?ireyi senelerce dar güleryüzlü ve neşelidir. Hasta dimiz!» demiş ve malmüdürü olSaraycık kövfi Murad dağı «tek1 2 3 4 5 « 7 8 bunlar temsil etmi«, hemşirelik mes lar derdlerini ve ıstırablaruu onun muş. İşte bu kabilden: ŞebJr Tîyatrolan lerinde ve meydan muharebesinia legine karşı nefreü de bu tipleı neşe ve ümid saçan varlığında u« Hemşirelik değil mi? Dercce Saat 20J0 te cereyan ettiği sahada. vücudlarile sağlamıslar, halkı ken nuturlar. işte ideal hemşire tipi! koyanm, nabzını sayanm, şöyle DRAM KISM1 3031 ağustos gecesi düşman M dilerinden olduğu kadar hastanehastanın bir de yüzüne bakarım!» Murad dağlan uzerinden bir yol OON J U A N lerden de soğutmağa çalısmışlardır. Kadın bünyesinde hasta bır tn demekle hemşire olduğunu zannebulup kurtulmak için bu dağ geYazan: Mollkrt Onların gösterişleri kadar ruhlan sana bakabilecek kabiliyetler gizli Türkçesi: t. Calib Aretra da karadır. Hastaya yaptıklan mu olduğunu ilkonce meydana çıkaran denler eskiden anha minha vi * î. çidlerini bilen küavura ihtiyac dulâyete irsalât formülünü öğrenerek Tel«foo: 42157 yuyor. Bu raünasebetle geee yana amele en kalbsiz övey ananın ço Miss Florance Nightengale adında malmüdürlüğü yapanlann hayatlaKOMEDİ KISMI bir Ingiliz kadınıdır .O zamana kaSaraycık köyünden bir kılavuz isti cuğa muamelesinden de kötüdür yorlar. Köy ihtiyar heyeti kiml GELtB VERGİSt MEKTEBİ Ellerinden iş de gelmez. Yap dedi dar bu konu Avrupada da ihmal nna uymıyan acı felâketlerle karşıvereceklerini dü|ünürken o trada yaxo»; LotUt Verneuil e« Ctorg» Btrrğinizi tnutlaka kırarlar. Dök dedi edilmiş ve bu yüzden hastalar ta laşırlar. Mahkemelere düşmeseler Ttfkçul: timil YnT bile onların jürisi vicdanlan olur. peyda olan ihtiyar Emin Karakafa giniTİ muhakkak üstünüze sıçratır mamile bakımsız kalmışlardı. Miss Talefon: 40409 Florance Nightengale hele kendisi Azabını ölünceye kadar çekerler. Akyol: O<#clcr ıuat 11 dt «ctlır. lar. Yeri silerler, elini yıkamadan a » Temelini feragat teşkil eden ve Pazar günleri 25.30 da mKln» hastarun pansunanını, tuvaletini gibi servet ve refah içindeki kün Ben gldecegim! seler için aşağılık işlerden sayılan bütün insanlığm mah olan hemşitktamtart Komedi kumtnda tcnutt Diyor re hemen çanğını giymek Patartmi akftmlan Drom kumında Salı ellerler. Hulâsa; hemşire geçtnen ÖLÜM bu tipler senelerce başunızın be^lâsı hastabakınlığa bütün ferağatile a relik mesleğine saygı ve sevgi borüzere «vta« koşuyor. Çoluk çocuğu yofctvr. Yenlcell Gazl Hasan Paşa oğlu Meholmuştur. Onlar hastalara da şırin tıldığı zaman onu anası babası da cumuzdur. Hastalanınca sırasmda, gözükmezler. Ameliyat sonunda al hoş görmemiş, muhitinin sempati kanmız, kocamız, anamız kızımız med Şecaeddin Beyln kızı ve Usturumcalı Pasa zade Akif Beyin mış olduğu ilâcın tesirinden kur sini büsbütün kaybetmişti. O bu veya oğlumuz gibi en yakınlanmı zevcl Sülej'man nisvandan salihatı kaybını mustarib insanlann kalbini zın bile katlanamadığı ağır hizmettulurken gözünü açan bir hasta, ŞEVKAT EVRENOZOĞLU hemşire diye karşısına çıkan bu kazanmakla telâfi ettl (1854) tari lerimize feragatle boynunu eğen, 5/11/950 pazar günu kalb sektesinden acuze küıklı kadını görünce ken hinde Kırım harbinde yaralanan pervane gibi etrafımızda dolaşan vefat etmlştir. Cenazesi 6/11/950 pazardisini ölmüs. de cehennemde zeba Ingiliz askerlerine bakmak üzere hemşirelerimize, bu iyi kalbli, gü tesi günü bğle namazından sonra Kadıniler arasında farzeder. Onun iğ tstanbula geldiği zaman onu Seli leryüzlü, şefkatli insanlık melek köy Osmanağa Camiinden kaldırılıp renc yüzünü görünce hayatından miye barakalarındaki yaralılar a lerine meslekleri feragattir diye Karacaahmeddekl alle kabristanına def B Çvyrek asırlık bajan ve ihtisaslan ile mütemayiz kuvvetli nedil«cektir. Mevlâ rahmet eyliye. rasında buluyoruz. Elindeki mum «miflini kesenler çoktur. rek maddî varlıklar veremiyorsak, eieraanlan ys dünyanın en son sistem makine ve vasıtalan ile ışığile ,bazan da gaz lâmbasile ge hiç değilse onlan sayarak, severek Sahib v Barnrtharrtrt müeehhez (İLBANK VE TEMEL ARTEZYEN VE SONDAJ LTD) Arbk insaf edin! Senelerce hem cenin her saatinde hastalann ara manevî borclarımızı ödemekte Kıs1 Ortakhjına yaptıruuz. NADİK NADİ fire rolüne çıkmif olan bu çefid sında dolajan, dudaklan kurumuş kanc olmıyahm! Hemşirelerimizi en A DR ES: ö« m&thada vax» (ftcrürt ttdtn I tiplerin bu mesleğin kreduini ne hale bir hastaya bir yudum su sunan, ge mukaddes meslekler üstünde varTelefon: 44208 Telgraf: Artezyen Jart «ılo: N A Z I M ÜLUSAY getireceğini siz takdir edin! Hem rektiği zaman ilâcını içiren ^yara hklarımız olarak bilelim. Küçümse49307 Posta Kutusu Galata 1318 fire yokluğu yüzünden mukaddes sını saran ve nihayet pansımanını miyelim. Bu da onlara yeter! Ctmhuriyt Uatbaam Hemşirelik Yazan: Dr. Burhan Oncel lilUİUlllllllllUlllllllllllllllIiniUniUlllllllllUII! Baştarafı 1 inci sahıfede iyisinizdir. Kolombo ve Taegud4 12.57 Açılı; ve programlar 13.00 Haberler 13.15 Karışık haflf öğie velâ Anavatana, sonra sizlere ka mektub yolladım. Aldınız mı? E« ! muzigl (Pl.) 13.45 Şarkılar; okuyaö: vuşmaktır. Sabit ağabeyim ve sizin lerinizden öper, kardeşlerimin göz« Necdet Cici; çalanlar: Fulya Akaydın. sevgile ellerinizden sıkar mektu lerinden öperim. Selâmlar. Enlse Can, Yorgo Bacanos 14.20 Yves Samsun Vezirköprü Montand ve Jaaueline François'dan sar bunuzu beklerim. Şakir amcaya, doktor Fadıl BeNuri oğlu Mehmed Gö'kmen kılar (P .) 14 45 Programlar ve Zehra Bilirden Türküler; (Pl.) 15.00 Ka ye, İzzet Efendiye, Eağıba, As. Şu* * * innıs. be Başkanı Albay Tahir Kırala ve Amcama Yzb. Nazmi Beye, müfreze komuKıymetli amcacığım, 17 57 Açılış ve programlar 18.00 tanı Mehmed Şakire, Muzaffere seSonsuz selâmlarımı sunar, hasDezi Arnaz ve Cugat orkestralarından retle büyüklerin ellerinden, küçükdans muzıği (Pl.) 18.20 Fasıl heyeti lâm ve hürmetlehmi yollanm. Üste.^men Naci Gökçe lerin gözlerinden öperim. Ailemikonseri (Uşşak) 19.00 Haberler 19 15 Kısa şehir haberlerl 19.20 zin cümlesine sıhhat ve âfiyet ver* * * Gençer ve arkadaşlarından dans mumesi için Ulu Tanrıya dua eder, Vatandaşlarımıza ziği 19.50 Ak;am konseri (Pl.) Aramızda koca heybetile Asya bana bu fırsatı veren «Cumhurı20.10 Serbest »aat 20.15 Radyo Gazetesi 20.30 Şarkılar; okuyan: Lütfi kıt'ası varken bile; şu anda kalb yet» ailesine ayrıca teşekkür edeGuneri; çalanlar: Hakkı Derman, Şerıf lerimiz sizlerin sevgi ve hasretile rim. İçli, Neveser Kökdeş 21.00 istanbul çarpıyor. Düzce Derdin saraylannı gezıyoruz; konuşan: Haluk Frik oğlu Fuad Özcan Göğüslerimiz mazideki kahraman Şehsuvaroğlu 21 10 Mozart ve Gluck operalarından muzik (Pl.) 21.30 lıklara uygun ömekler verecek ka* * * Spor hasbıhallerı; konuşan: Eşref Şefik dar imanla dolu. Bu iman şanlı taBabama 2145 Misaflr fasıl heyetîerinden: rihimize altm sahifeler ilâve ede * Ankara Beşıktaş Musikl Cemiyeti 22 10 So cek kadar kuvvetli. Sevgili babacığım, nat 22.30 Dans müzigi (Pl.) 22.45 Sıhhatim yerindedir. Sizlerin de Haberler 23.00 Dans mvzığı (Pl.) Uzak ülkelerden dahi huzur ve saadetinizi görür gibi oluyoruz. çıhhatli olmanızı Ulu Tanrıdan te23.30 Kapanış. Tanrı yardımcımız olsun. Sağ oiun! menni ederim. Saygı ve selâmlarımı ANKARA gcnderir, büyüklerin ellerinden, 7 28 Açılış ve program 7 31 VMs, Var olun! polka ve paso dobleler (Pl ) 7 45 Bu kısacık hasbıhaümizle en de küçüklerin gözlerinden öperim. Haberler 8.00 Çeşıdli melcdıler (P! ) rin tahassi.:'?rimızi sizlere iletmek Ankara. Ulusmeydanı. 8.25 Günün propramı v 10 Hafif fırsatuu bahseden cCumhuriyet» Yıldız oteli sahibi Osman orkcsrra eserlert (Pl. ı 9 00 Kapanıs. ailesine candan teşekkürlerimizi oğlu Zeki Özercan biİGİririz. Tp^rar Tanrıdan hepimi* * * 12 2? Açıhş ve prcçram 12 30 Şar. ze sağlk ve saad°t!?re gonülden Bay Süleyman Çalar kılar 13 00 Haberler 13.15 Çıçan Faraşh kövü rnvaîarı (Pl ) 13 30 Öğle Ga?«tç.= ı duacı olur, saygı ile sevgılerimizi 13 45 Şen parçalar (Pl.) 14 00 Ka yoll'"iz. Dayım nasılsın, iyi misin, sen de partıs. Top. Yzb. Necdet Bengi yeğenin Haydardan sorup sual eTop. Ütğ. GMib Şenyürek dersen, benim için hiç bir kâyale * Top. Tğm. AIi Özveren 17 58 Açıhs ve program 18 00 Dans çekme. Tekrar selâm ederim. Büorkestraları çalıyor (Pl.) 18 30 Kıtab yüklerin ellerinden, küçük kaynım ssatl 18.45 Karen Kemple soyluyor Haydarın da gözlerinden öperim. Mahmud Kaya (Pl.) 19.00 Haberler 19 15 TanhS. T.b. 5 Bl. erlerinden Akbey köyü ten bir yatırak 19 20 Sarkılar Velioğlu Haydar Demirel 19.45 Tanhl Türk mlızıŞl (Idare edenBabam Mahmud Kaya, Me?ud Cemil) 20 15 Radyo Gazetesı •T* •»* *S* Babacığım ben sıhhatteyim ve 20 30 Radyo senfoni orkestrası mektbunuzu be!;îerim. Hepinizin Babama 21 15 Konuşma 21.30 Şarkılar 22.00 Sevgili babacığım, Konuşma 22.15 Caz muzıği (Pl) ellerinden öperim. Sıhhatim yerindedir. Sizlerin de Onb. 22 45 Haberler 23.00 Kapanış. Cemil Kaya sıhhatli olmanızı Ulu Tanrıd'n temenni ederek saygı ve selsm.!.= nnı *** gönderir, büyüklerin ellerinden kü Aileme çüklerin gözlerinden öperken CumKıymetli babam ve anneciğim. Uzun bir yolculuktan sonra sağ huriyet Bayramımzı kutlarım. Nazilli 1 2 S 4 8 e 7 8 selâmet Korenin Taegu şehrine gelYusuf oğlu Ahmed Kara dik. Vatanî vazifemle meşgulüm. CUMHURİYET Mektublann Merak edilecek hiç bir veyim yokco « I tur. Çok iyiyim. Inşallah sizler de nciine devam edeceğiz. ULMAC 1 II • • Bu Akşam A T L A S Sinemasında gösterilecek olan m OLDUREN HATIRALAR ( SPELLBOUND ) şaheserinin iki büyük yıldjzı İNGRİED BERGMAN ve GREGOKY PECK SİAİKİAİLİLİI m E|TİI|L|I|*|S I RlI|B|A|Sh'|G|A SİAİRİIİTİHİU» EİL|I|M|«|E B|E R|A|T|»|A|R IİF 1 |N|«|E|SI! « E •JPİEİNİAİFU S YARIN AKŞAM PANGALTI İ N C İ SİNEMASINDA I (ARTEZYEN ve SONDAJ İŞLERİNİZİ) iki sanatkânmtz MÜZEYYEN SENAR IŞIL ve PERİHAN ALTINDAĞ SÖZEKİ konserleri (Değerli sanatkârlar mutena konserierini TEPEBAŞI BELEDIYE Gazinosundaki seanslanndan önca vereceklerdir.) İSMAIL D Ü M B Ü L L Ü Tiyatrosu (KADINTN FENDİ ERKEĞİ YENDİ) kahkahalı büyük komedi 3 perde. Yerler numaralıdır, önceden temini. Tel: 84595 İstanbulu yerinden oynatacak zevk fırtınası, kahkaha tufanı yaklaşıyor. « R E N KL İ » Üstün I KORKAK KAHRAMAN «ı • LÂLE AR'da BOB HOPE JANE RUSSFLL ' in f Sinema dünyasında bir hâdise olan en güzc' ''nWj. p e k vakında ™ CUMHURnfETIn TEFRİKASI: 7 5 Yazan: KEMAL RAGIB F.NSON Süheyü, başını bfle çevirmedi; yüzünün hiç bir çizgisi kımıldamadı. Fikret, bir iki adım daha attı. Kadının karşısına geçti, durdu. O zaman göx göze geldiler. Süheylânın bakışında istihkar, istikrah, istihza, merhamet, uzaklık, yabaneıhk, hepsi vardı. Eski günlerdeki yakınlığın, Utlılığın hiç birisi yoklarla beni şaşırtmaya mı kalktın? İnanır mıyrm, sanjyorsun Seni inandırıp da ne olacak? Yüzünü bile görmek istemiyorum. Hep öyle çantası elinde idi. İçinden bir kaç kâgıd çıkardı. Fikret içeri girerken çantasımn içinde aradıklan belki de bunlardı. Kâğldlar dörde bükülmüştü. Açtı, Fikrete uzattı: Okursan anlarsın!.. Mantosu bir koltuğun üstünde duruyordu; uzandı, onu aldı. Sonra da kapıya doğru yürüdü. Fikret, önüne geçti, yolunu kesmek istedi. Gene öyle kadınm acı bakı§larını kendi üstünde buldu: Bırak beni!.. Nereye gidiyorsun? Sana ne? Bir yere gidemezsin!. Görürsün!. Seni burada bulduktan sonra bırakır mıyım samyorum? Ne yapacaksın? Konuşalım, ondan sonra nereye istersen git!. Benim artık sehinle hiç bir konuşacağım yok!.. Dur, diyorum; beni dinle!. tu. Fikret, bu bakışın altmda ezildı. Yenildiğini belli etmemak için acı acı gülüyormuî gibi göründü: Sizi burada bulacağımı hiç ummazdım, hanımefendi!.. Dedl. Arkasından da belki kadının üstüne atılacak, kimbilir n« delilıkler yapacaktı. Süheylâ da güldü. Onun gülüşü gerçekten acıydı. Fikreti durduran da bu oldu: Halbuki ben. sizi burada bulacağırrn pek iyi biliyordum, beyefendi!.. Sizi bekliyordum!.. Beni mi bekliyordun? Benim burada olduğumu biliyordun da onun letn mi geldm'' Onu mu söy liyec«kti»T.. Şimdi d« bu yalan Hiç kimseyi dinliyememl. du? herkes yalnız benimle uğraşıyor?. olacak... Çok güzel otomobilleri önünde küçük düşmeye bile kat diğimi de anladm, sanınm!.» Dinliyeceksin!. Nesini anlatayım? Hepsi ya var; kendisi kullanıyor. Ilk gör lanan candan bir arkadaş mı? Yer Mektub böyle bitiyordu. Tanıdığınuz kadmlardan hemen Zorla mı? Burası benim evim zılı içinde. hepsinin içyüzü yamalı bohçaya düğüm günü, boş bulundum, du yüzünde böyle arkadaşlar da var Fikret: değil; öyle her istediğini yapamazFikret, büsbütün sarsılmıştı. On rup otomobile bakmaktan kendımi mı? Nasıl güvendin ona, Fikret? Demek ki bütün söyledikleri benziyor. Öyle iken hiç kimse basın. Senin evin de değil!. Yoksa dan da, kendinden de utandı. Yal alamadım. O da bundan mı yüz Bakalım, o da ne kadar dayana doğru imis.. Bile bile buraya gel şını çevirip de onlara bakmıyor. zengin arkadaşınız sana mı bağış vanr gibi bir sesle: Ben bütün ömrümde nasılsa bir buldu, nedir? Bir yandan da pek bilecek? Çok sarsıldım, çok kınl miş! ladı; senin emrine mi bırakb? Öy Ne olursun, biraz dur! Konu öylesine benzemiyor. Ağırbaşlı, gün dım. Alacağın olsun, küçük bey! Diye başını kaldırdı. Bakındı. defa sendeleyecek oldum; tanıdık, le olsa bile gene dinlemiyeceğiro! şalım! görmüş, herkesten ayn, herkesten Bu acının bir eşini ben de sana Yalvarmak için Süheylâyı aradı. tanımadık hepsinin gözü benim üsSeninle aramızda hiç bir ilişik kal Bırak beni! Söyliyeceklerinin üstün bir hali var. Benim yerim duyuracağım; sana da, ona da...Kadın çoktan gitmişti. Arkasından tüme çevTİldi. Herkes beni diline madı. Bunu bil de ona göre!.. yetişmek istedi. Bahçe kapısına doladı. Bir türlü dedikodudan kuıhiç birini dinliyemem! Gidiyorum. de bir başka kadın olsaydı belki İkinize de gösteririm!.» Kalmadı mı? Fikret, onu kolundan yakalamak çarçabuk kapılırdı. Fakat kendi Süheylâ, Nezihle nerelerde gezip doğru koştu. Karşısına çıkan Nezih tulamıyorum!.. Kalmadı, hem de çoktan bitti! istedi. Kadın, sıynldı, kurtuldu. O kendini ele veren gene onun bu dolaşbğını da hep öyle günü gü oldu. Onun da rengi solmuştu. FikŞimdi arbk istediği olmuş, o da Onu biliyorum. da artık üstüne varamadı. Arka halleri oldu. Sanki beni uzaktan nüne yazmıştı. En sonunda sıra reti kolundan yakaladı: kurtulmuştu. Fakat acaba istediği Kendin yaptın! Kime, ne söy daşına verdiği sözü düşündü. On uzağa seviyormuş da sokulmaya bugünkü buluşmaya geliyordu: Bırak artık, dedü; vazgeç!.. bu muydu, unutulmak mıydı?. Ulemeye yüzün var? Beni hiç anlı dan da utanıyordu. Başı büsbütün bile korkuyormuş; sokuldukça, «Dün Suadiyedeki köşke uğra Haydi kulübe gidelim de gene sa nutulmayı hangi kadın ister, kım yamadın!. önüne düştü. Elindeki kâğıdlar, yaklaştıkça hayallerinden uzak dü dık; hani şu, önünden geçtikçe du baha kadar bezik oyruyalım!.. ister, orası bilinmez. İstese de isteSüheylâ, bir adım daha attı, ka öylece açık duruyordu. İlk satır şeceğini biliyormuş gibi, içli, ro rup da çamlanna bakmaktan kenmese de Süheylâ günden güne uSonlara doğru... pının tokmağına uzandı. Fikret, lanna şöyle bir göz gezdirdi: O günden sonra Fikret, Süheylâ nutuluyordu. Doğmuş, bü"üır ş, mantik görünmeye kalkü. O za dimi alamadığım köşkl Beni buartık onu durduramıyacağını anlaeBu mektubu okuyup bitirdiğin man iyiden iyiye anladım. Gül günlerde öğle yemeğine oraya ça yı bir daha görebilmek için çok serpilmiş, güzelleşmiş, sevmiş, semıştı. Hele Nezihin evinde, bundan zaman, yanında olmayı çok ister düm: KBU da Fikretin bir oyunu, ğırdı. Pek iyi biliyorum ki, sen de uğraştı. Bir türlü bulup konuşama vilmiş; heyecan duymuş, heyccan ötesine gücü yetmiyeceğini de bi dim. Yüzünü bir daha görmeye ta bu da ancak onun elinden gele geleceksin, Fikret! Bakalım , ne dı. En sonunda o da bezdi, ister vermiş her kadının sonu onu da liyormuç gibi, bitkin, duvara 4a hammülüm kalsaydı, o dakikadaki bilecek bir çılgınlık!» dedim. Ya yapacaksın? Gelirsen bu kâğıdlan istemez arkasını oıraktı. Belki, ka bekliyordu. Bir gün geldi, onun adı yandı. Kâğıdlar elinde duruyordu. haline bakıp gülmek, belki de pek zıklar olsun! Beni böyle mi tanı suratma çarpıp çıkacağım. Ya gel dının bir daha kendine dönmiyece da anılmaz oldu... Ona baktı: eğlenceli olurdu.» Sondan bir kaç yaprak daha . yordun, Fikret? Karşıma zengin, miyecek olursan? O da var, belki ğini anlamıştı da ondan... Bunlar ne? Bu kâğıdlarda ne Aylar, yıllar geçti. Ondan sonra da Süheylâ, Nezih gösterişli bir gene çıkar çıkmaz göz de gelmiyeceksin. Arkadaşın belki Floryadan dönüyorduk. Tren çok var? le nasıl tanıştığını baştan sonuna lerim kararacak; düşüvereceğim, de seni yan yolda bırakacak; buArada bir, hâlâ onun kulağına kalabalıktı. Oturacak yer yoktu Oku da anlarsın! kadar yazmıştı: sandın, öyle mi? Hemen ilk günün gün köşkte buluşacağımızı senden kadar gelip çarpan dedikodular ek Pek çoklan gibi, biz de iki arkadaş, Bana mı yazdın bunlan «Son günlerde bir gene peyda den bu çocuğu kovacaktım. Bun saklıyacak. Onunla yakıız kalaca sik olmuyordu. Kimisi, Süheylânın sahanlıkta geliyorduk. Yedikuleden, Öyle olacak? oldu; nereye gitsem hep karşıma dan başka türlüsü de elimden gel ğız. O zaman ne olacak? Benim ye elindekini avcundakini şuna buna yaşh bir kadın bindi. Kalabalığa Nasıl olur? Beni burada bu çıkıyor. Yolumu beklediğini pek o mezdi; bjınu bihneliydin! Herkea rimde bir başka kaduı olsa, o ka kaptırdığıru söylüyordu; kimisi de sokuldu; daha ilerideki vagonlara lacağını ne biliyordun?. kadar açıktan açığa belli etmiyor, ten önce sen bilmeliydin! Vazgeç dar güvendiğiniz arkadaşuuzın eli Erdala büsbütün kapıldığını fısıldı geçmek istiyordu. Süheylâ gene güldü: sözümona belli etmemeye çahşı tim; gene senin yüzünden vazgeç le ratıâlinize bir ceza vermekten yor, üst yanı için de şöyle bir du Birisi: Çocuksun Fikret! Çocukluktan yor, öyle görünüyor ama hangi sa tim. Hem bir de merak ettim; Bu belki de kendini alamazdı. İster dak büküp geçiyordu .. Bayan!.. ne sokuluyorsun? bir türlü kurtulamadın! Diye çıkışü. Sonra bu dedikodular da seyatlerde sokağa çıktığımı o kadar iyi çocuk kim? Yahıız senin hesabına misin Fikret, ben de öyle yapayım? Demek beni burada bulaca öğrenmiş ki, hepsini birer tesadüfe mı çalışıyor, yoksa biraz da kendi Ben istemiyorum; istemiyen benim, lekleşti; gitgide büsbütün duYanmdaki alay etti: ğını biliyordun da onun için yaz benzeterek her gün karşıma çıkı çıkarına mı? Kendini böyle bir o onu bil! Çok kınldım. Fakat bir yulmaz oldu. Belki kalkıp da yer veren biri yandan da bana en büyük iyiliği dm, şetirdin, öyle mi? Süheylâ, eskiden ne kadar sinir Hulunur, onun için olacak!. yor. Bu kadarını ancak Fikret bi yuna kaptıracak, ara yerde oyunetmiş oldun! Beni ancak böylelik lenir, üzülürdü: Öyle olaeak! Kadm ürkek bir sesle: lir, diye düşündüm. Yakışıklı, gös cak olacak kadar avare bir zavalll Arkası var Dur, öyle ise! Anlat, nasıl ol terişü bir çocuk... Pek de zengin mı; yoksa senin için bir kadının le kurtardın. Artık ne demek iste Anlamıyorum, derdi; neden