18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMttURİYET 19 Kastm 1950 Sıhhi Bahisler Kalb hastalıklarının ameliyatla tedavisinde Harice sipariş kaydedilen ilerlemeler edilecek yeni Yaıan: Dr. Kemal Saraeoğla ! =haberleri gemiler HEM ?mlekc.lmizde Banimarkalı biı nal genişler. Pulmonalisde geniftib heyeti var. Bunlardan biri kalb liyerek bir kalb ânzasma yol açar. İjte yapılan ameliyat bu kanab ve akciğer üzerinde ameliyat yapan dünyadaki sayıiı bir kaç cer bağlamaktan ibarettir. Ama bu rahtan biri, diğeri de kalb kusur (bağlamaktan ibarettir) sözünü söy lar±nın yeni vasıt3İaı!a teşhisini lemekle onu bağlamak aynı derekendine iş edinmiş kıymetli bir cede kolay değildir. Ondan sonra avorta damarının ilim adarmdır. Ka!b üzeıinde cür'etli ameliyat bir berzah noktası vardır ki o da lar yapmak İngiltere ve Amerika yukarıda bahsettiğimiz kanalın ada sidı yürüdü. Onlarla bir sport vortaya yapıştığı noktadır. Bazan men zevkile yarışa çıkan ve mu doğuşta bu bir berzah noktası, bir vaffak olanların başında Skandinav belâyiberzah olmak üzere çok darmilletleri vardır. İsveçte Crawford dır. Eğer darlık, kanalm yapışma ve şimdi şehrimizde bulunan Da noktasının üstünde ve geniş biı nimarkalı Husfeld bunlann basüca sahada ise uzun yaşamaya imkân vermiyen felâketli bir kalb hastalandır. Kalb uzerinde ameliyat yapmak lığı yapar. Halbuki darlık fazla deuzun yıllar korkulan bir iş olarak j ğilse uzun ömür kabildir. İşte az kalmıştır. Memleketimizde geçen yaşatan şekline âlimler infantile tip yıl bir kaç ay kalmış olan Alman demişler, çünkü çocuklukta iken âlimi Brauer, kalbin dış zanndaki alıp götürüyor diye... Ilmin cür'etyapışıklıkları açan bir ameliyat kâr insanlan işte buna el uzatıp yaptığı zaman bu mühim bir hâ düzeltme yoluna girmişler. O da dise teşkil etmişti. Bunun böyle bu darlığın üstündeki kısundan çıolması gayet tabüdir. Zira heı kıp boyuna doğru giden damarla cür'etli hareket, ilk yapıldığı za darlığın alt kısmını birbirine bağman büyük akisler yapar. Meselâ lamak ameliyatıdır. Her halde aameliyat Lindberg tayyaresile Amerikadan meliyat olanla beraber kalkıp Avrupaya ilk uçuşu yap yapan ve seyredenlerin de kalbini makla âlemşümul bir şöhret ka durdurmaya kâfi bir heyecan vezanmıştı. Halbuki şimdi her Al recek olan bu iş için muvaffakıye» lahm günü bir çok tayyare, bizim şansının yüzde 65 olduğunu söybanliyö trenlerinden daha sık ve lersem hayret etmeyiniz. Bu mudaha muntazam olmak uzere At azıam ameliyatı yapan insanlar mu lantik aşırı seferler yapmakta ve vaffakıyet şansıru gittikçe yükseltbu hiç de fevkalâde bir şey sayü meye de muvaffak olmuşlardır. Doğuştan r,'raa kalb kusurlannmamaktadır. Kalb üzerindeki yaralan dikmek dan bir kaç tanesi uzerinde daha gibi bazı nisbeten basit (yani bu muvaffakıyetle ameliyat yapılmakgünkü ilerlemelere nazaran basit) tadır. Ancak bunlan hekim olmısayılacak ameliyatlar memleketi yanlara anlatmakta bir fayda görmizde de yapılmaktadır. Fakat şim müyorum. Kalb hastabklannın adi zikredeceğim bazı ameliyatlaı meliyatla tedavisi yalnız doğuştan vardır ki bizde henüz bunlar ya olan kusurlara münh=îir değildir. pılmamaktadır. Çünkü kalb ve gö Bundan başka sonradan hastalık Arkasx Sa. 5, Sü. 2 de ğüs cerrahisi bizde başhbaşına bir şube olarak yeni başlamış ve hev.'iız tekemmül etmemiştir. Kalb ameliyatları en ziyade doğuştan olan kusurhrm tashihi için yapılMühim haber makt3oır. Buıılar içinde en muvafHer kumaş KAMEFA olamaz, fak'vetle yapılanı Ductus arteriosus denilen kanalı kapamaktır. He yalnız etikete değil, kumaşm kenakim olmıyanlara bu kanalı anlat nndaki KAMEFA markasına da dikkat ediniz. Kuma&lanmız gam'.t yerinde olur. KObden iki büyük ana damar çı rantilidir. kar. Biri kalbin sol kısmından çı« Hr. Avorta adını taşır. Temiz kanı \ .ioude sevkeder. Diğeri de kalb n sağ tarafından çıkar. Ve vücudde topUnmış olan pislikleri havi O'.TI kan pulmonalis adı veril'en bu damarla akciğerlere gider. V» kan akciğerlerde temizlendikten Eonra tekrar kalbin sol kısmına dijner. Ana rahminde iken çocuğun akciğsrleri faaliyette olmadığı için pulmonEİis damarına giden kan ist« Ductusarteriosus dediğimiz bu kanal vasıtasile avorta döner. Fakat LEVEND LİMİTED çocuk doğunca akciğerlerle teneffüs başİE'Iğından bu kanal kapanır. ORTAKUGININ Ama, bazan bu kanal tamamen kapmamaz ve kan geçmekte devaro deruhte ettigi 400 «v fnşaatının sder. Fakat bu sefer kan avorta banyo, lavabo, fayans ve sıhhî tedan Pulmonalis istikametinde a sisat malzemesinin Budapeştede kar. Çünkü avortada tazyik pul FERUNİON Macar şirketi t?rtfınmonalisindekine nisbetle üç dört dan temin edileceği haber ahndefa daha fazladır. Bu yüzden ka mıştır. nT Kumanda sırasında bazı neferler dalgmlıkla sağı sola solu sağa karıştırdıkları vakit, hiç bir subay dayanamaz, « Senin sağ omuzuna sarmısak sol omuzuna soğan mı Denizyollan İdaresi bu maksadla takmalı!» der. Biz dahi sağımızda bir çizgi üzeAvrupa ve Amerikaya 40 kişilik rine bir kaç sarmısak, solumuzda bir heyet gönderecek bir çizgi üzerine de bir kaç soğan 95051 yılında Denizyollan İda ekerek, « Bu çizgiyi aşanlar sağresi tarafından" Avrupa ve Amerıka cı, bu çizgiyi aşanlar da solcularfirmalanna sipariş edilecek olan dır,» diyebilsek, tartışmalanmızm yolcu, şehir hatlan, araba vapur hiç olmazsa yarısmdan kurtulacalan, römorkör ve liman tesislerme ğımızı sanıyorum. En yukarıdan en Umum Müdürlükçe nezaret edecek aşağıya kadar sağcı ve solcu keliolan 40 kişilik bir tetkik heyetinin melerini kullanmakta, belki de hiç bir meden! memlekette tesadüf mahalline gönderilmesi için Uiajedilmiyecek bir anlayışsızlığa, bir tırma ve Maliye Bakanlığma miıiptidailiğe düşüyoruz. Çünkü, inkıracaat edilmiştir. lâb nizamı sağdan, vatan varlığı Gönderilecek 40 kişinin Denizsoldan tehdid altında bulunduğu yollarında gedik açacağı ve bu için, çok defa akıl ölçüsü yerine his yüzden işlerin aksıyacağl anlaşıl ölçüsü, sık sık da keyif ölçüsü ";ulmaktadır. lanıyoruz. Başağrısının sebebi ne olduğunu teşhis etmek hakkını yalSofya Maslahatgüzanmız dün nız hekimlere verdiğimiz halde, pek nazik vicdan ve tefekkür hususişehrimize geldi Sofya Elçilik Maslahatgüzan Basri yetleri üzerine hüküm vermek hakRizan dun şehrimize gelmiştır. Masla kmı hepimiz ayrı ayrı kendimizde hatgüzar Bulgaristan olaylan hakkında görüyoruz. Bundan başka kekeleme demlştir ki. ve kötüleme politikacıları ile ko« Mevcud hâdiseler iki devlet lay şöhret avına çıkan demagopıann Hariclyesine intikal etmiştir. Hilcn Svilingradda.70O0 göçmen vardır. Bun elinde başhca silâh, sağcılık ve ların bu mevsimde iskân lşlerini tak solculuk üstüne oynamaktır. dlrinize bırakırım. Bu davanın halü için arzettlğim jekllde iki hükümet araAçık ve misalli konuşalım: Mils:nda polltlk anlajmaya ihtiyac var yonlarca Türk dinlerine bağlıdırdır.» Soğan sarmısak Falih Rtfhı Atay \ ralizm ve kapitalizmin bugünkü cemiyetlerce artık tahammül edilmiyen nizamlan ve müesseseleri tasfiye olunmaktadır. Sovyetler Birliği'nin devlet adında sosyalist kelimesi vardır. Ama İngiliz ve İsveç sosyalisti ile her kızıl sosyalist boğaz boğazadırlar. Bir vatandaş ferd menfaatile cemiyet menfaati arasında ikincisi lehine bir ayarlama aradığı vakit, gene bir vatandaş; devlet her Türke çatı, ekmek ve asgarî refah güvenliği vermelidir, dediği vakit soldadır, solcudur. Liberal ve kapitalist sistem, son cereyanlar tarafından zorlanmadîkça, ferdi kendi kaderine bıraktığı gibi, devletin ferd ile kendisi arasma müdahale etrr.esini de cinayet sayar. 19 uncu asır Amerikayı, Rocsevelt'i linç ederdi. Bizdeki bugünkü iktidar Türk isçileri için güttüğü politika ile, ve bütün sosyal davalarile soldadır, solcudur. Ziraat ve iktisad meseleleri uzerinde bütün tartışmalanmız, ya devleti müdahalecilikten uzaklaştıran, ferdleri karşı karşıya serbest bırakan sağ anlayışına, yahud Su meseleleri umumî menfaat bakımmdan nizam!am?ğa çahşan sol anlayışa dayanmak zorundadır. I 3u, zararlı bir tasarruf olur enovada iken, Ansalda tez?âhlannda yapılan gemilerimizin inşasına nezaret eden elekîrik iskandili, radar gibi teknik cihazları ile salonlarm, kamaraların mobilyalannı ve diçer eşyalarmı, mutfak, büfe ve sofra takunlarile sair malzemesini tedarik etmekle vazifelendirilen iiç yiiksek mühendisimizin çalıştıklan daireye de gitmiştim. Yolcu gemisi teçhizinin ne demek olduğunu az cok biîmeklc beraber bu daireyi gezdiğim zaman hayretler içinde kalmıştun. Buıada neler yoktu, neler? Odalar, tıklım tıklım eşya ve levazun nümunelerile dolu idi. Eskiden İstanbulda, Sultanhamamında, şimdi Yerli Mallar Pazart olan binada Orozdi BaU diye her şey satan büyük bir mağaza vardı. İşte mühenılislerin odaları, bu büyük mağazanın eşya teşhir ve satışma mahsus reyonlanna benziyor» du, her kollukta balattan döşemelik kumaşlara. kahve cezveslnden ve çaydanlıktan tepsilere, termoslara, scfra takımlanndan şezlonglara, yatak takımlanndan havlulara, bornos lara, duvar saatlerinden radyolara ve elektrik malzemesine, çamaşır yıkama ve kurutma makinelerüıden kepçelere, kuşbanelere, tcncerelere varıncaya kadar her şey, her şey vardı. Bu yüzlerce kalem eşyanın hepsinden mevcud bir kaç nümune arasından en iyilerini, en kullanışularını, en ucuzlannı ayırıp seçmek, bunlann firmalarile muhabere ve pazarlık etmek, siparişler vermek, teslim edilenlerin nümunelerine uygun olup olmadıklannı tetkik etmek, hesablarına bakmak, gemi inşaahna nezaret eden yiiksek mühendis'erle diğer arkadaşlanna vcrilmiş ağır vazifelerdi. Malcine yiiksek mühendisi Bahaeddin Elgiz: Ben ömriimde bu kadar çok ve mütenevvi ev eşyası ahnamıştım. Şimdi, artık bu işde de mütehassıs oldum. Bundan sonra, sermaye bulsam makine mühendisliğinden vaıgeçip her türlü ev eşyası ve levazımı satan bir mağaza açmaktan kolay bir şey yok; diyordu. Bunu niçin yazdım? Gazetelerde «Unutulan heyet» diye bahsi geçen Amerikadaki biri gcmi inşaiye, diğeri yüksck makine mühendisi olan iki kişilik heyete artık döviz verilmiyerck geri çağınlacağım okudunı da ondan. Bu heyet, söylcndiği gibi 4 sene evvel değil, 1917 sonlarında geri çağmlan Fuad Zincirkıran heyeti yerine Amerikadan alınan gc'milerin tamirine nezaret etmek üzcre galiba 34 kisiden mürekkeb olarak 1948 başlarında gönderilmişti. Sonradan ikisi döndü, ikisi Amerikada kaldı Kalanlann vatana dönmek arzusunda olduklannı, fakat vazifeleri bitmediği için orada bırakddıklarını da duymuştnm. Başka bir yazımda söylediğün gibi birbirlerinden çok uzak limanlarda tamir edilen gemilerin tamirine nezaret vazifesîni bu 34 kişilik heyet azası tam olarak yapmağa maddeten zaman ve imkân bulamadıkları için tamirler, Amerikan finnalan tarafmdan kısmen de üstünkörü yapıhnıştı. Heyetten şimdi yalnız iki yiiksek mühendis Amerikada kalmıştır. Bunlara verilen vazife de 12.000 tonluk kaldırma kabiliyeünde bir yüzer havuz ile Denizyollan Fabrikalarına tezgâhlar ve çeşidli malzeme satın almaktır. Bu işler için Amerikan ImportExport bankasından 43 milyon dolarhk bir kredi de Arkast Sa. 4, Sü. 8 de Denizyollan U. Müdürü Ankaraya gitti Devlet Denlzyclları fmuaı Müdürü Cemil Parman. Bakanlıgın daveti üzerire dün aksam Ankaraya hareket et mistir. Umum MUdür. Ank&rada Denizyollarımn alacağı yeni şekil uzerinde te. ıraslar y?'»cak ve pzartesl günu Baksn1ı'"taki toplantıda hazır bulunafet KADINLARA Galatasaray Lisesi MU1İ Kğitlm Ba. kanlığı Başmüfettişlerinden Irfanın Bajkanlıgındakl bir heyet tarafından tefti} edilmektedlr. Müf;tti;ler bu sene öğrencüere verilen sınıf rorne notla r:nı da lncelemektedirler. Galatasaray Lisesinde yapılan teftişler Narenciye mevsimi'in ge'.miş rlması dolayısile Denlzycllürı Idaresi. her 3 haftada bir, hususî n=^cive postası Müliyetçilik sajcıhk mıdır? Aslhdasın» karar vermiştır. İlk postayı la... Hattâ, halkohk ve inkılâbcıH 24 kasımda Ardr an şilept var.i ktır. Narenciye scfcr'rri lar. Tannlanna inanmakta, ~>eygamberlerini tanımaktadırlar. Bu inanış ve tanıyışın tabiî vazifelerini yerlerine petirmsktedirler. Çocuklarına müslümanlık terbiyesi ermektedirler. Bunlar sağcı mıdırlar? Asla... Böyle bir miislüman, iktisad anlayışlannda hiç de liberal olmıyabilir. Bir insan iktisad anlayışiannda liberal olmadı mı, ister istemez, soldadır. Biz sağcı dediğimiz zaman. irticaı, yani şeriatçı ve tarikatçıyı, gerçek mü'lümanlığın H a reddcttiçi bâtıl itikadcılığı kasdediyoruz. Dinine bağh olandan inkılâba zaıar gelmez. İnkılâbı tutanlar, benirrıseyenler ve savunanlar arasında temiz vicdanlı müslüman vatandaşlar sayılmakia tükenmez. DinJarl'kla şeriatcıîık aasın^nki s.Trı cizmck hiç de güç değildir. ler de parti kurar, seçimlere girer, milletler onîan isterse Isviçrede komünist rejimi kurulur, kayıdsız şartsız millî hâkimiyeti ne hakla kayıdlıyorsunuz?» diyenler olmuşsa da, her iki rejim bu yasağı şartlann elverdiği kadar elde tutmuşSolda, sosyalistten veya sosyali tur. zandan bolşevik ve Moskovacıyı Bizde sağda padişahçılık, ırkçılık nasıl ayırd edeceğiz? Vatandaş nak ve şeriatçılıkla solda komünistliği ve hürriyetlerini tamamile serbest yasak altında bulunduruyoruz. Debırakan demokrasilerde bu, kolay mokrasimiz Fransız ve Isviçre dedır. Çünkü bolşevikler ve Mosko mokrasileri gibi sağlamlaşıncıya vacılar, Kominforma bağlı komü kadar bu durumu devam ettirenist partileri kurmuşlardır. Eğer biliriz. bizdp de ırkçıiar ve çeristç'lar raFakat yasak, hiç bir cereyanı ölğımızda, Kominform Moskovacılan dürmez. Bilâkis onu türlü türlü solda birer parti kursa, bugünkü kalıba girerek hak görünürunden teşhis zorluklanna uğramazdık. faaliy tte bu'umn^ğa sevkeder. O Vatandaş hürriyetlerile vatamn vakit teşhis zorluğu ve bunun bin bir tehlikesi meydana çıkar. Bütün solu bu Moskovacılıkla, bütün sağı padişahçılık, veya ırkçılık. yahud şeriatçılıkla karıştırmak gibi, vatandaşlan vicdan ve tefekkür hürriyetlerini ve medenî haklannı kullanmaktan ürkütecek, ileri hamvarhğmı ciddî tehdid altmda bu leleri felee uğratıcı bir buhran alunduran cereyanlann, demokrasi lıp yürür. Nitekim bu buhran içinhak ve hürriyetlerinden diledikleri deyiz. gibi faydalanmalanna, yani parti Bir çok kimselerin bühassa solkurmalanna, gazete çıkarmalanrıa, cu damgası vurularak ekmeklerintahrikçilik etmelerine müsaade et den edildiğini isitiyoruz. Bu dammiyen demokratik rejimler vardır. ga nasdt kimin tarafından vurulFransız tahtına hak iddia eden muştur, bilmiyoruz. Yann bize de prenslerin Fransada oturabilmale bu damgalardan her hangi birinin rine daha bu sene izin verilmiştir. İs \aırulmıyaeafını, hürriyet îçinde viçre, uzun müddet, komünist par kullandığımız fikirlerden hangisitisini kanun dışı etmiştir. işte ıki nin kimin tarafından şu veya bu büyük demokrasi, ki birinde sağ türlü yorumlanmıyacağını da bildan bir tehlikenin, ötekinde soldan miyoruz. Bu teşhisler mutlaka jübir tehlikenin vatandaş hak ve hür riler tarafından, üniversite proferiyetlerinden faydalanmalanna mü sörü ayannda, büyük otoriteleıın saade edilmemiş olduğunu t^örü h.'.kim olacağı jüriler tarafmdan yoruz. Fransada: « Efendim ne konrnak, ve gerek mahkemelerce, çıkar, prens Parise gelir, parti ku gerek devlet makamlarmca onların rar, gazete çıkanr, seçime girpr, hükümlerine uyulmak lâzımdır. eğer millet krallığı istiyorsa taç Eğer Türkiyede bir Moskovacıyı giyer ve tahta oturur. Kayıdsız komünist propagandası yapıp da şartsız millî hâkimiyeti siz ne hakla yakalasalar ve Rusyaya götürseler, kayıdlıjorsunuz?» veya İsviçre Stalin onu baltalayıcılık suçile astıde: « Efendim ne olur, komünist rır. Şark memleketlerinde Kominform ajanları sağdadırlar. Memleket halkı arasında açıkça söylenebilecek, açıkça yürütülebilecek cereyanlarm rnaskesini tutunmaktadırlar. Türkiyede, fikir olarak, siyasî cereyan olarak, komünizmi yürütmek değü, Rusya, Türkiyeyi en yakın mühlette göçertmek, bunun için de iç nizamını süratle bozabilecek, aydınlan ve halkı birbirine katıp kinlendirecek karışıklıklar yaratmak davası peşindedir. Kominform bir çok Asya memleketlerinde milliyetçilik ve istiklâlcilik cereyanlar.nı tutmakta, bu cereyanlar Dİr defa Avrupalıları kapı dışan îtti mi, yeni rejimleri kolayca bir halk cumhuriyetine çevirerek doğrudan doğruya hükmü altına almaktadır. Kuzey Kore esirlerinden bir çoğunun Stalin'in adını bile bilmediklerini Amerikan gazetelerinde okuyoruz. Bunlara sorarsamz, gâvuru vatanlanndan kovmak için çarpışmaktadırlar. Gâvur, Uzak Doğuda, beyaz ecnebi demektir. Siz bana dinin de kanunun da inkılâbm da reddettiği bâtıl itika'.cılık müesseselerinden, gizli gizli, yayılmakta o'anlann başlarında ve ortalannda Korrinfornı ajanlan bulunmad'ğını temln edebilir misiniz? Ben size olduğunu temin ederim. Eczac^Iara BENGALİ 9999İ • • • • I Evvelki akşam Karagümrükte biı cinayet işlendiginl. bir muhasebecinin sokak ortasında kaynanasını bıçaklıyarak öldürdüjünü dün yazmıştık. Katil Rasim Akbulut dün Adliyeye ge<i«ilırH#/< tahkikata el koyan Savıcı1 muavinlerinden Mehmed Ali Dtkel tarafından sorguya çckilmiştir. Katil dün de kaydettiglmiz gibi 9 senedir evll olduğunu, kayınvalidesi maktül "SafiTJ'înîir'Kârısı Sadriye ile aralâr\nı açtıgım, onu tesir ve telkinleri altında aleyhlnde boşanma davası açıldığın' söylemiş. bundan müteessir olarak ci« nayetl işlediğini anlatrpıştır. Katil muhasebeci dun öğleden sonra 1 nci Sulh Ceza Yargıçlığına «evkedilmiş tevkif olunarak Cezaevine yollanmıştır Raslm Akbulutun duruşmasına yarın Ağır Cezada başlanacaktır. Amerlkan Basın ataşesi Mr. James Carter ile Misis Carter'in bir kız çocukları dünyaya gelmiştir. Suzan Jane Isral verilen yavruya ömürler dller ar. kadaşımız Mr. Carteri ve eşini tebrlk ederiz. Kayınvaliticsini öldüren muhascbcc'nin duruşması lıklan ayrılmıyaa Kemalizm millıyetçilipi soldadır Şoven değiluir. Tefekkür ve vicdan hürriyetini, Türklüğün ilerleyişi için, esas bilır. Nasyonalizm • Fransada irtica, Türkiyede inkılâb safındadır. Bizim milliyetçiliğimiz, millî kurtuluşa ziytln getirecek,' eski seriatçıhktan arta kalma gelenakleri kabul etmcdikten başka, onlarla savaşmaktadır. Biz sağcı dediğimizde urkcılığı, bu eşsİK! bİT'ük yalam ve bâtılı kasdederiz. Irkçıhk, Türk bütünlüğiınü ve birliğini, bu memleket halkının tek kültür içinde tabıî ycğruluşunu tehdid eHcr. Bu iki sağcılık da, ister istemez, rejimi ya koyu karakuvvet istibdadına veya kâküllü Hitler'in naziliğine götürür. "ABBOTT,, MÜSTAHZARLA.RI GELMİŞTİR. İTHAL EDÎLEN ?1ÜSTAHZARIJVR; Bojcctal 10 ıx. Glncophylline amp. 6X2 cc. Bejectal Wi»h Liver 10 cc. Glucabbott 6X10 c c D<sox;,tı 2,5 mg. Î5 iabitt Glucabbott 6X5 c c Dihydrostreptomcin 1 g. Vî Daylin 90 cc. Bir müddettenberi piyasada bulunmayan bszı ABBOTT LÂBORATORİZ NİR İST. Ud. Türkiye Şubesi Hezaran Han 17/20 Voyvoda Cad. Galata, İstanbul P. K. 1655 Telefon: 40296 J. Carter'm bir çocnğn oldu SAFER 8 PAZAR u "E.~1 o 1^35 12.21 l V. ] 6.5211.59; 14.S2 16.48 18.24 509 2.041 ~7.11 \~9ÂS: 12.00 Ya solcu kimdir? Bu kelimeyi de bolşevik ve Moskovacı sözlerile kanştırıyoruz. New Deal rejimindenberi Ameıikan iktidan sol ve solcudur. İngilterede iktidar, 1945 tenberi, sol ve solcudur. İsveç ıktidarı ise galiba yirmi yıldanberi sol ve solcudtir. Çünkü bu son ikisi de sosyalisttirler. Bütün medenî dünya, içtimaî ve iktisadî nizam bakımmdan, gözle görülür bir kayışla sola doğru akmaktadır. «İçtimaî ve iktisadî adalet» her yerde, bolşevikliğe ve Moskovacıhğa karsı, tek [| savunma yolu savılmakta. eski libe Pikap sahibleri sizler alâkadarsınız Harbden evvel büyük şöhret kazanan altın uçlu RADYOFON pikap iğneleri, Almanyadan tekrar gelmeğe başlamıştır. Bulunduğunu7 şehrin Ticarethanelerinden, RADYOFON pikap iğnelerini, 100 adedlik orijinal ambalâjlı kutular içinde tedarik edebilirsiniz. 1 İ ğ n e 10 P l â k Ç a l a r Toptan Satış deposu Sultanhamam, Havuzlu Han No. 1 Eğer şahsî ve keyfî ve siyasî ölçüler dışında, politika dışı otoritelerin hâkim olacağı bir jüri usulü bulmazsak, kimseyl yaptıklanmıza ve söylediklerimize inandıramayız veya bir çok vatandaşlan haksız şüpheler altında vicdan isyanı denen büyük kuvvetin doğuracağı tehlikeli sergüzeştlere sürüklemiş oluruz. Artık bu bir jumal işidir. İftira ve isnad işidir. Söylenen sözü tartan da sarmısak ve soğana ihtiyaa olanlardan ise, vay halimize! Bundan başka, bilmiyerek, taşlan bağlayıp köpekleri serbest bırakmış da oluruz. Sağ ve sağcılık, sol ve solculuk, Köprü iskelesinde bilet zımbalar gibi, rastgelenin vurabileceği damgalar değildir. Fikir işlerini tefekkür adamlarına, zabıta i$lerini emniyet teşkilâtına, kanunî suçlan mahkemelere bıraksdım. Hükumetlere, yahnz idare etmek vazifeleri, meclislere de, herhangi bir hüküm vermeden, bilenlere, anlayanlara sorup soruşturmak vazifesi verilmiştir. Keyif, Sultan Hamidde de keyiftir, bendenizde de! Bir fakir çocuktu. Annesinin yar Hangisi hanımefendi? . dımile tahsilini bitirdi. Bankalar Aşağıda efendim. Havale medan birine girdi, mütevaa bir ma mur.. Güzel bir şojuk. aşla yaşamak istedi. Kısmat bu ya. Erkek mi? Günün birinde bir «Tunus gedi Tabiî efendim. ği» ne çattı. Ash Çerkes Mısırh ha Bıyıklan var mı? nımlardan birisi bankadan para Hafiiif.. San bıyık. alırken bunu gördü, beğendi. Mı Acaba kim? Durunuz memursırh hanımın kaç yaşmda oiduğu lann resimlerini getirteyim... Hamalum değildi. Fakat ikinci koca san.. Hasaaan... Oğlum, söyle Rağıb Beye.. bizim memurların resimli defteri vardır. Onu getirsin... Hanımefendi, affedersiniz.. bu memuru neden sordunuz? Oğrenmek istiyorum. Kendisi bekâr, ya evli? Ne olacak?. Efendim, ya evlidir, ya bekâr... Meselâ bendeniz de bekârım. Lââ! Siz başka.. O şojuk, şok güzel... . Resimler geliyor, «Lâtjf» i göstererek: Eveeet.. tamaaam. tşte bu! sının vefatından sonra kendisine Çağırtalım efendim.. Hasan.. bir nayli servet kaldığı muhakkaktı. Saçlan lepiska boyalı, yüzü tu Hasan... Hay Allah! Efendim bu (Hasan gelir), valetli, gözleri kömürcü dükkânı bizim odacılar.. şibi sürmeli bir hanımdı. Galiba Hasan, git aşağıda havale servisinadı da Şehlevent Hanımefendi idi. de Lâtif var, biraz buraya gelsin. Biraz sonra kapı vurulur, içeriye Iriyarı kemikli ,sert bir kadındı. î'î'^ırlı hanım «Lâtif» i beğenince iriyan palabıyıkh bir odacı.. Buyur beğim. Beni emretmişer'.osi gün tekrar bankaya gelmis siniz. M"1;le cıkmış: Demesile Mısırh kadının: Affedersiniz müdür efendi. Lâââ! Ya selâm.. hayır efenSizin bir memur var. dim. Bu adam değil.. Bir şikâyetiniz mi var? Müdür de sorar: Yok efendim. Ben seyyibe bir hatun. Bu memur» Sen kimsin? Sataştı mı? Efendim, ben havalede hade Lâââ! Müsaade buyurun. Ben meyim... Lâtif... kendisini görmek istiyorum. Ayol seni değil.. Lâtif Bey Haaa! Hanımefendi, burası var.. git onu çağır. Haasan.. Hasan.. nikâh dairesi değil, banka. Malumya Ben senden bunu mu istedim. bar7" Nihayet Lâtif Bey gelir. Hanım ^iliyorum beyefendi. Benun görür: Içini çekerek.. sizin bankada bir hesabım var Ya Lâtif!. Yüz bin liradan fazla. Uzatmıyahm.. müdürön delâleü, Der demez, müdür hemen ye Lâtifin muvafakati, Allahın errui, rinden kalkıp: Peygamberin kavlile «Lâtif» i, Mı Buyurun hanımefendi! Şöyle sırh Şehlevent Hanıma verirler. buyurun.. Bak bana Hasan... Ha Düğün demek, ziyafet.. Lâtif tasan .. Hay Allah... Efendim bu bi biî bankadan çıkar. Galatada bir zim cdacıiarın. Hasaaan... Ayol yazıhane.. Harbiyede apartıman. nerede:in? Hp.rmefendiye bir şer Yazuı Ada.. Otomobil.. Uzatmıyabet... Izmırlidsn... Çabuk... Sigara km, çocuk vaziyetini düzeltir... buyurmaz mısınız? Ehh.. Elli beşten ne kadar yukarı Teşekkür ederim Zahmet lâzım olduğu belli olmıyan Şehîevent Haoıma cia flncpk bunca nimete değil.. Bu sizin memur. ROL mukabil tahammül eder. Bir yaz günü idi. Israrla hepimizi davet etti. Kimse yok! Bizim hanım Yalo vaya gitti. Yalruzım. Hizmetçiye de izin verdim. Bu akşam toplanalım.. Allah aşkına geliniz. Işimizi gücümüzü bırakbk. (Yani yazuı karşı tarafta oturduğumuz için öyle söylüyorum. Yoksa gece ne işimiz olacak?) Hep gittik. Kimler vardı? Orasını anlatmaya lüzum yok. Yabıız sizin tanıdıklannız, ve umduklannız hep orada idi. Oğlan gayet iyi bir de sofra hazırlatmış. Havyara kadar var. Yetnişin envaı.. Içki gırla! Yedik içtik.. Nasıl alay ediyoruz sormayuı! Alt kattaki daire yazın boşmuş. Ondan da çekindiğimiz yok. Ustte de dam var. Yani curcunayı duyacak kimse yok. Bereket içimizde benim gibi daha bir kaç arkadaş da içmedikleri V\P\RKE\ Burhan Feleh lovadan... Hizmetçiyi sormaz mı? Uyudu dedim. Nasıl manevram? Mükemmel.. Çok aktör adamsın Lâtif!.. Siz aktörlüğü şimdi görün!. dedikten sonra: Haydi şekerim.. Şu divana yaslan bakahm! diye artist Rebia Hanımı vazifeye davet etti.» Rebia da kaçın kur'ası? Kimbilir kaç yüz, hattâ kaç bin defa hakikî veya rol icabı kendisine .ısk ilân edilmiş... Öyle kolay kolay âşık beğenir takımdan da değil..» Lâtif başladı... . Hayatım... I Aaa! Olmadı.. Böyle başlanmaz... Bırakın da alttarafını getireyim canım. Siz hele şöyle bir uzanın!. Hah!. Hayatım ben bedbahtun... Ben sen olmadîn yaşayamam. Benim için hayat artık... Bu esnada cereyan gene kesildi... Birisi bir kibrit çaktı... Söndü... Odada gezinenler, şuna buna çarpülar.. Ufak tefek çığhklar oldu.. Ben seslendira: Ayol, mum nerede?. Lâtif hafif hafif konuşuyor.. . Hayatım.. Ben sensiz nasıl yaşarım... Oh bu karanlık.. Sanki cereyan hislerimi biliyor... Evet. Karanlık.. Bütün sevdamın... Şak şak... Safinin sesi: Şaka etmeyin be!. Ben el şakası sevmem.. Hangi edebsiz... İkinci bir şak şak... Aman, ayol... Biz buraya karanlıkta dayak yemeye mi geldik. Lâtifin pes perdeden sesi: için işi idare ediyoruz. Yoksa hepsi zıvanadan çıkacaktı... içimizde çok salon oyunlan bilen Nedim var. O bize türlü türlü eğlenceler tertib etti. Bu arada bir de ilânı aşk, imtihanı yapahm dedi. Davetliler arasında bulunan artist hanımlardan biri bu vazifeyi üstüne aldı. Yani tatbikat sahnesi olmayı kabul etti. Salonun bir köşesi bu iş için hazırlanırken elektrik kesilmez mi? Acaba apartımanda mı? Yokîa.. Halbuki sokağa baktık. Zifiri karanlık. Once çakmaklar yandı. Son ra bir iki kibrit Lâtif: Mumlarda nerede? diye <3üşünürken bereket cereyan tekrar geldi. Biz de tatbikata başladık. Yani görülecek şey efendim. insanlar ne komik şeyler söylüyor. En umduğumuz adamlar sıfır aldılar. Mazeret olarak da: Ben sahiden âşık olsam, neler söylcrim, ama şimdi aklıma gelmiyor, diye de saçrnaladılar. On, on iki erkek vardı. Yedi sekizi imtihandan geçti... Geri fcalanlar alay ederler diye cesaret edemediler. Bu esnada telefon çaldı. Lâtif, bize sükut işareti verdikten sonra, telefona gitti. Alo.. Alo.. Aaa! Sen misin kancım? Çok teşekkür ederim. Sesin derinden geliyor... Çok iyf, çok iyi. Daha ne kadar kalacaksın? Oooo! Çok.. On beş gün dayanamam. (Bize de gözünü kırpıyor).. Hiç ne yapacağım? Gazete okuyordum.. Yapayalnız.. ne yapıiır? Gitmedim.. Geceleri çıkmıyorum.. Erken yatıyorum, çok erken... Peki şekerim... Ooo çoktan yattı. Erken kalkıyor ne yapsın? Güle güle... Ben de... Çabuk gel şekerim. Kapadı: Kanm telefon etti ayol. Ya re yıkıldığıru gördüm... O tarafa | tamamen mahfuz... giderken iriyan, yaşhca, san saçlı, Öyle mi sanıyorsunuz? gözleri sürmeli bir kadının Rebiaya: Öyle sanmıyorum, öyle.. Çün Utanmaz şılhk!. Âşüfte.. kü efendim, biz yalandan ilânı aşk Ve bize: ediyorduk... Alçaklar, reziller... Yaa, şimdi de inkâr... Bu da kim yahu? bu Lâtif alçağının sözleri? Lâtif kendine gelir gibi oldu. Hah! Hepsi rol.. efendim. . Kalktı: Ne malum? Kancım, Şehlicim... Vallahi Kur'aru Kerim çarpsın ki... Allah Sen onlara bakma hayatım! canımı alsın ki... Nah şu nura kör Birbirlerini yesinler... Hayat budur. bakayım.... Sus... Edebsiz... Bundan sonra Ben... ben seninle yaşayamam.. Ve bu sırada Reblamn bir çığlığı. Anladık... Kansı.. Lâkin... Ayol Aa! Bu edebsizliktir.. Karanhktan istifade çimdikliyorlar... Hay tayyare ile mi geldi.. Haniya Yalova? Demek başka yerden telefon... alçaklar.. Dvırumumuzu anlarsıruz ya!. Safi Ve Lâtifin sesi: hepimizden yüzsüz, hepimizden yır Kim sevgilime dokunursa, yarın gazetelerde gebertildiğini oku tık, hepimizden pratik olduğu için ileri atıldı..! Ah hanımefendıclm. Böyle kayacaktır. Hayatım sana feda... Hanımefendi! Ne desek boş.. labalıkta ilânı aş£ edilir mi? i\IaŞak, şuk,, şak.. Ayy! Yapmayın be! ülan ne Cürmü meşhud halinde yakalan lumu âliniz ibadet de mabü, kabahat de... alçak mahluklar var. İnsanı evin dık... Ama... Aması, zaması yok.. Buradan Hepimiz Msırlı hanımın önünde de dövüyorlar... Şaka mı bu. diller dökevek hakikati anlatmaya Ben o sırada dışan baküm. So hepiniz defolunuz.. Olacağız... Artık siz teşrif ct çahştık... I^âkin: kağın ışıklan yanıyor. Ya bana telefonda yalruzım, Ayol, sigorta atmıs olacak! Dı tikten sonra biz burada zaten oturamayız. Ama müsaade buyurun... dedi. Bu yalanı nasıl affederim?. şarısı yamyor.» Bu alçak Lâtifi de beraber Aman hanımefendi! Evde kaLâtif: rılı erkekli bir sürü adam var. Hiz Benim de içim yanıyor... Ben götürün. Gözüm görmesin... Olur, onu da götürürüz. Maa metçiyi savdık, eğleniyoruz, nasıl âşıkım... Yansın... Izmir, yansın demiryolu küül olsun.. diye de şarkı mafih gözünüz görmesi için o tara desin? Aaa! Hizmetçiyi de mi savdın? söylerken ben yavas yavaş kapıya fa bakmaym canım!. Siz benimle istihza mı ediyor Yaüahi fena niyetimiz yoktu.. yaklaştım ve el yordamile elektrik sunuz? Safi atıldı.. Hayır hanımefendi! Vallahi Kammefendi! Bir size bakın, değil! İstihza edilecek asıl biziz. Şu bir de şu Rebiaya1. Ablanız yerinde halimize bakın canım! Ferişan oi kadın kıskanılır mı canım?. Apafiduk.. kâr bir sey... Şaka yapıyorduk.. Eh İnşallah daha beter olun! bize müsaade... Haydi çocuklar.. Olalım ama müsaade buyu Başka yerde oynayalım. deyince run da anlatayım... Mısırh hanım haşladı gühneye.. Ne anlatacaksm adam? Ne an Allah canını almasın.. Sen ne latacaksm? kadar şirin adam.. Oturun efondim, Hah! İşte anlatayım da görün.. Rica ederim, haydi Lâtif... Misafir> Efendim, şu sedirde oturan hanım lere bir şeyler getir bakalım.. deı yok mu? yince Lâtif yerinden bir fırladı. Bu fişüfte mi? Geldi Mısırh Hanımın elini öptü... düğmesini buldum.. JBu sırada LâEvet, o âşüfte artisttir... Ondan sonra da Safiyi öptü: tif: Belh'.. Başka kim yapar böyle Valahi sen olmasan mahvol Ayyy! Yapmayın yahu! Çimmuştum. Allah senden razı olsun» dikliyorlar... İmdaad.. Kanm görür namussuzluk.. Müsaade buyurun.. Sıra ile ki hakikati anlatabilirdin.. ve eS'ense, ne der? Ben düğmeyi çevirdim... Gözleri hepimiz bu artiste jlânı aşkettik... dik.. Allah cezanızı versin, evimin Sonradan öğrendik ki, hanırada mizin kamaşması bir anda geçti.. namusu mahvoldu.. anahtar varmış.. ve akşam postasilr Lâtifin: Öyle değil... Evinizin namusu İstanbula dönmüş... Ayyy.. Maivoldum.. deyip ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle