Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Bdm 1950 CUMHDKİÜET I İhinci Atatürkün Vahideddin ile Casusluk eden meşhur konuştuğu tarihi oda kadın san'atkârlar Dünya Harbine Dair İfşaat J Yıldızda (küçük mabeyin) dairesinin alt katuıda buyük havuz cephesuıde biri büyuk diğeri küçük olmak üzere ıki salon vardır. Bina inşa edildiği vakit, yemek odası halınde hazırlanan büyuk salon II. Abdülhamıde hal' karaıinuı teblığ edildiği yer olarak tarihimıze geçmıştır." Bu büyuk salonun biri antreye, biri yandaki korıdora ve dığerı de küçuk odaya açılan üç kapısı vardır. Kuçuk odanuı da büyuk salona açılandan başka. korıdora da açılan bır kapısı bulunmakta ve mabe> incilerin, kâtıb beyleruı ışledığı bu kspıya Koltuk Kapı denilmektedır. Kuçuk mabeyının alt katındaki bu küçük salon II Abdulhamıddpn ıtıbaren hukümdarlann mesai odası olarak kullandıkları ve içınde bır çok tarıhî goruşmelerin yapıldığı bir odadır. 6x5 30 olcusundeki odanın duvarları alçı ışlerıle. çıçeklerle suslenmıştır. Her padışah zamanında değışen eşyası arasında daıma bır yazı masası bulunuyor ve hukumdarlarm zevkleruıe gore de salona, koltuk, kanape takımlan konuluyordu. Atatürk Üçüncu Ordu Mufettışi sıfatıle Samsuna gıtmeden e^vel 1919 mayısında bu odada son Osmanh Padişahı Vahideddin tarafından kabul olunmuştu. Atatürk, Vahideddin ile yaptığl '^oruşmeyı şöyle ııakletmektedır: (Yıldız Sarayınuı ufak bir salonunda Vahideddınle âdeta dızdıze denecek kadar yakın oturduk. Sağmda dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitab var, salonun Boğaziçine doğru açılan penceresinden gdrdügümüz manzara şu, birbiruıe muvazi hatlar üzermde düşman zırhlılan, bordalanndaki toplar sanki Yıldız Sarayuıa doğrulmuş; manzarayı görmek için, oturduğumu* yerlerden başlarımızı sağa sola çevirmek kâfı idi (1). Vahideddin, hiç unutmıyacağım şu sözlerle konuşmaya başladı, (Paşa, Paşa şımdıye kadar devlete çok hizmet ettın Bunlarm hepsi artık bu kitaba gümıştir. EUıni demın bahsettığim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti. Tarıhe geçmiştır. O zaman bunun bir tarıh kitabı olduğunu anladun. Dıkkatle ve sukunetle dinlıyordum. Bunlan unutun, dedi. asıl Tarihî Odalar 9 Yazan Haluk Y. Şehsuvaroğlu Harb esnasında ordu makamlan: «Kadın artistlerden sakının!» diye askerlerın kulağını büker. Her artıst kadın casus değildir; her casus kadının da artist olması lâzım gelmez. Fakat, casusluk tarihinde artıst kadınlara o kadar çok rastlanmıştır ki bu bakımdan ihtiyatlı olmık faydasız bir hareket sayılamaz. Ilk Dünya Harbmin Mata Hari'si gıbi, İkinci Dünya Harbinde de faşıstlere veya demokrasıler hesabma casusluk etmiş bir çok sinema, tiyatro, bar ve varyete artistlerı vardır. Bunlarm hepsınden bahsetmeye imkân yoktur. Fakat en başta gelenleri ayıracak olursak evvelâ şu üç isimden bahsedebıliriz: Olga Çekova, Zarah Leander ve Lida Baarova. Casusluktan önce artistliklerile şohret bulmuş olan bu üç kadının harb esnasındakı faalıyetlerini bur?da kısaca gozden geçirmek isterız. Hitler, hayran! Olga Çekova, harbden evvelki Alman sinema dünyasınm en parlak yıldızıydı. Fakat zeki kadın, kendisine yalnız sinema halkını hay ran bırakmakla iktifa etmemiş, mef fınları arasına Almanyanın en ileri gelen şahıslannı da toplamaya çahşmıştır. Gerek guzelhgı, gerek sanat kabiliyetile kendisine bu meftunlan temin etmekte güçlük çekmemış, nazı idarecılerının debdebe ve tantanah muhıtıne girmeye muvaffak olmustur. Bu arada Olga'nın peşınde evvelâ Rıbbentrop'u gorüyoruz. Harbden evvelkı senelerın Alman Dış İşleri Bakanı, sanatına ve guzelliğine hayran kaldığı bu artisti Führerıne tanıtmaktan kendını alamamış ve kadını onun iltifatlanna mazhar etmek için çok çalışmıştır. Kadınlara karşı ekseriya soğuk davranan, fakat bir kadında kendisine karşı takdir ve hayranhk hıssedınce alâka du>an Hıtler, Olça Çekova'yı tanıdıktan sonra bır muddet lâkayıd davranmış, fakat artıstin ıtakdirkârlık ve meftunluk» ro'ıu uzerıne hareketıni değıştırmıştir. Hitler, gene Ribbentrop'un teşvik ve ısrarıle Olga'ya Berchtesgadendekı meşhur şatosunda bir daire tahsıs etmış, ondan sonra da artist, Fuhrenn peşinden ayrılmaz olmuştur Nıtekim, Hitler"in nazi ordulan tarahndan işgal edilen yabancı memleketlerin başşehirlenne her gıdışinde yanında Olga'yı gormek kabıldi. Fakat, Olga Hitler"in peşini bırakmadığı gıbi Olga'mn da yanın Almanyada Ruslar hesabma casusluk ettiği anlaşılan Olga Çekova sabına çalışan bir casustu. Gerek harbden evvelki yıllarda, gerekse harb esnasında, Ruslann Almanyadaki casusluk teşkilâtile gizlı münasebette bulunan Zarah, Nazi seflerile arasındaki dostluk sayesinde öğrendiklennı onlara bildıriyordu. Zarah Leander'ln düşroana « susluk ettiği hakkında harbin son günlerina doğru Almanlar arasında bir şüphe uyandı. Fakat yapı» lan tahkikat netlcesiz kaldı, artisti itham ve mahkum etmeğe yanyacak hiç bir delıl bulunamadı. Şüphe baki kalmakla beraber, delıl elde edilemeden harb tona erdl. ' Harbden aonra Zarah Laander'i Bcrlin dvannda güzel bir Myfiye y«ri olan Zendorf taki köşküne çekilmif gördük. Vaziyet düzeldikten •onra baıan jehre indiği ve Berlin radyosunda çarkı söylediği oldu Fakat blr muddet «onra Almanyadan tamamile aynldı ve asıl vatanı olan lsveç* giderek orada blı balık sanayii müessesesi kurdu. Fakat, bugünün İsveçli balıkçı güzeli, bilhassa kışları, eski gunlenni hatırlamaktan kendinı alamıyor ve Avrupanın ışıklı gecelerini tekrar yaşamak üzere İsviçreye geliyor. Bu kış ziyaretleri esnasında Lausanne radyosunda o guzel eski sarkılarını söylemeyi kaBul ettiği de oluyor. Artistlikten garsonlnğa Garsonluktan artistliğe yükselmişler vardır ama, artistlikten sonra garsonluğa düşmek kimin aklına gelir? Lida Baarova bu an akıbete uğramış bir zavallıdır. Bir zamanlar Alman sinemasının en gözde artistlerinden biri olan ve bundan başka aynca da Gustav Fröllch'in kansı olarak şöhret' bulan Lida Baarova bilhassa Nazi Propaganda Nazırı Goebbels'in dost luğunu kazandıktan sonra, Alman devlet adamlan muhitine girmeye muvaffak olmuştu. Ondan sonra Gustav Fröhlich'teo aynldı ve bir muddet Goebbels'le olan nıünasebatı bazı dedikodulara kadar yol açtı. Harb esnasında, bu dostluğundan istifade ederek, Almanyanın bu çok devlet ve ordu sırlannı Iğrenip yabancı devletlere sattığı bugün bır hakikattir. Fakat, artistin hangi tarafa casusluk ettiği malum değıldır ve belki bundan sonra da bır sır olarak kalacakbr. Almanyanın mağlub olduğu ve memleketin bir taraftan Rusya, diğer taraftan Batı devletleri tarafından işgal edildiği günlerdeydı, Lîda'nın bır Amerikan subayı ile evlenmek üzere olduğu haber aluıdı. Fakat bu düğun akim kaldı. Çünkü Ruslar artisti, casusluk suçıle tevkif ettıler. Lida Baarova'nın mevkufluk ve muhakeme müddeti uzun sürdü Sonunda kendisuü mahkum edecek mahiyette hiç bir delil bulunanııya rak, 26 arahk 1946 da serbest bırakıldı. Fakat Amerikalı nişanlısı bekle şımdi yapacagın hizmet hepsinden muhım olabıhr, Paşa, Paşa, devleti kurtarabilırsin. Bu son sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahideddin benimle samımi mi konuşuyor. O Vahideddin ki ecnebı hükumetlerin yuzuncü derece âletlerile temas arayarak devletini ve saltanatını kurtarmaya çalışıyordu, butun yaptıklarından pışman mıydı Aldatıldığını mı anlamıştı. Fakat boyle bir tahminle başka bahislere gırişmeyi tehlıkelı addettim. Kendisine basıt cevablar verdim. Hakkımdaki teveccuhe ve iümada arzı teşekkur ederim, elimden gelen hizmette kusur etmiyeceğıme emniyet buyurunuz, dedım ) Atatürk, burada Vahıdeddınin karşısında neler duşunduğunu ve onun sözlerinı nasıl gayrısamımî bulduğunu, padiı>ahuı memleketi kurtaımak anlayışınuı ıstılâcılann sıyasatıne hizmet demek olduğunu anlatıyor ve bu düşünceler ıçınde kendisine şu cevabı veriyordu: (Merak buyurmayın efendınüz, dedim, noktai nazan şahanenizi anladım, iradei seniye olursa hemen hareket edeceğım (1) Bugün aynı pencereden bır ve bana emır buyurduklannızı ;ok ağaçların ve dallann manza bın an unutmıyacağım. «Muvaffak rayı kapadığı görülmekte ve deniz ol» hitabı şahanesıne mazhar olduktan sonra huzurdan çıktım.) seçi'ememektedir. memışü. Bu sefer, Lida Baarova, serbest kalınca, Jan Kepecky admda bir Çekle evlendı. Jan Kepecky, Çekoslovakyada bir hükumet memuru idi. Kendisınin casuslukla şüpheli bir kadınla evlenmesüü komünist Çek lıukumeti hoş karşılamadı. Bunun üzerüıe Lida ile kocası Çekoslovakyadan kaçıp Avusturyaya göç ettıleı ve Viyanada 4 c a D l n ( l a Amerıkalılann himaye edebileceği bu mahalleye yerleştiler. Artist, eski şohretinden istifade ederek, yeniden sinema veya tıyatroda çalışabıleceğini umuyordu Fakat ,umduğu gibi çıkmadı. Hiç bir tiyatro, gazino, hattâ bar ona ış vermiyordu. Bu vaziyet uzerme, Jan Kepecky de artık artıstlığı para etmıyen karısından aynldı ve onu sefaletile başbaşa bıraktı. Viyanada kendisıne hiç bir kapımn açılmadığmı goren Lida, bir muddet sonra oradan aynldı ve Salısbug'a giderek ış aradı. Nihayet bir gazinoda garsonluk buldu. Bugün orada ,eskı meşhur artistliğme ilâveten «meşhur bir garson» olarak çalışmaktadır. Bu Eayede muşterisının arttığmm goren gazino sahıbi Lida Baarova'ya evlenme teklıf etmıştır. (Illustragione del Popolo) Mırliva Mustafa Kemal, çalışma odasının koltuk kapısından butün zindelıği ve enerjısıle korıdora çıkmıştı. Burada seryaver Nad Paşa kendisinl karşıladı, Atatürk dıyor ki: (Ehnde ufak bir muhafaza ıçinde bu şey tutuyordu, Zaü Şahanenüı ufak bir haürası dedi, kapağmuı üzerinde Vahideddmin insıyalleri işlenmiş bır saattı. Pekı, teşekkur ederim, dedim, yaverim aldı. Sonra sanki Yıldız Saraymdan çıktığımızı ve hareket etmek üzere olduğumuzu gizlemek, saklamak ister gıbi bır ihtiyatla ayaklanmızın patırdısını işitraekten korkarak, saraydan uzaklaştık.) Çökmüş Imparatorluğu temsil eden Padışahla, yeni bü devri açacak kahramanm son mülâkatlan böyle olmuştu. Bü bahar günü karşı karşıya (hemen hemen dizdıze) oturduklan bu odada aylar sonra Mehmed Vahideddin, Mustafa Kemal Paşaya dair korkulu haberler almış ve kim bihr kaç defa aym odada Damad Ferid Paşanın aleyhteki konuşmalannı dinlemişti. Padışah, (devlete çok hizmet ettın) dedıği Mustafa Kemalın idam kararını bu odada ımzalamış. mılletm İstıklâl Savaşuu (Teşkılâtı Mıllıye denılen harekâ Ü bağiyane, hem Anadoluyu korkunc bir istllâya uğratmak, hem de devletin başını gövdesinden ayırmak felâketinl hanrhyor) diyen son Damad Ferid Pasa hükumetinln beyannamesini bu odada okumuştu. Mabeymcller ve veıirler Sultan Mehmed Vahideddine büyük rafer haberini de belki bu odada arzetmişlerdi. Nihayet 1922 kasınunın ilk günlerınde muzaffer ordunun bir kısmıle İstanbula giren Refet Paşa, Mehmed Vahideddinle bu odada karşı karşıya oturmuştu. Refet Pasa diyor ki: (Ben içeriye girdiğim vakit Vahideddin ayaktaydı. Bir iki adım ılerıye doğru yürüdü. Oda, küçük bir odaydl. Beni karşısına oturttu Yaver Paşaya da elile işaret ederek: «Buyurun» dedi. Başmabeyinci Padişahm sol gerisi hizasında oturmuştu.) Refet Pasa, Anadolu Hükumetinın muzaffer kumandanı olarak konuşuyor ve son Padijahın Istanbul Hükumetuıin hukukî vaziyetinin kalmadığmı anlatıyordu Paşa gitmek üzere ayağa kalktığı vakit, Sultan Vahideddin tıtrek bır sesle (Paşa Hazretlen, ayrılmayın, ben sizinle tekrar gorüşmek isterim) diyordu. «İster İnan, İster înanma!» yı yayanlar altın madalya aldılar Birleşik Amerikadaki Columbıa yayan müessesedir. Kırk yıl önce Ünıversıtesi idarecıleri bu yıl New Jersey'in mahallî bir gazeteMaria Moors Cabot nişanını, dün sınde basıt bır muhabır olarak gayanm en büyük gazete ve dergı resimleri müessesesi olan King Feature Syndicate'm başkan vekili ve dış servisler direktörü Mr. John A. Brogan, Jr. a vermeyi kararlaştırmışlardır. Kuıg Feature Syndıcate her hafta zevkle okuduğunuz «İster inan, ister inanma!» gıbi resımleri hazırlıyan ve bütün dunyaya Gene bir Kus casusu olduğn bildirilen Zarah Leander dan hiç aynlmıyan •adık bir dostu vardı ki o da şoförüydü. Hıtler'in hediye ettiği en son model otomobıle bu şoförü kim bulmustu, bilmıyoruz. Lâkin şoförle hanımının pek sıkıfıkı ahpab olduklan ve ıaleri beraber çevirdıkleri sonradan anlaşıldı. Harbden sonra ortaya çıkan hakikat şudur: Olga Çekova, nari seflerinin en buyükleri arasına kaülmaaından ıstıfade ederek, Alman ordusunun çok mühım sırlanm öğrenmiş ve bunlan şoförü vasıtasile Ruslara bıldırmiştir Bu arada, Almanlann yeni bir gizli silâhınm son sistem bir tufeğin plânını ele geçlrmiştir ki Rus ordusu bu luretle o silâhı Almanlarla hemen hemen aynı zamanda kullanmaya tnuvaffak olmustur. Harbden sonra, Olga Çekova blr muddet ortadan kaybolmuş, sonra Berhnin Rus işgal bölgesınde tekrar görünmüştür. Bugün de oradadır ve yeniden film çevirmeye bajlamıştır. 26 yaşında bir kın vardır. Ata binmesini pek sever. Kendisine Mareşal Sokolovsky tarafından hed:ye edilen bir kısrakla her sabah gezuıti yapmaktadır. Balıkçı guzeli Zarah Leander aslen İsveçlidir. Memleketmde sanat kabiliyetini isbat ettıkten sonra Almanyaya geçmış ve harbden evvelki Alman fılm sanayıinın başlıca artistlerınden bırı olmuştur. Olga Çekova gibi o da Nazi şeflerınin hayranlığını kazanmaya mu vaffak olmuş, aynı zamanda Berlinin yabancı mahafılınde de kendisine mühim bir yer temin etmigti. Bir taraftan Nazi ileri gelenlerıle sık sık gorunürken, diğer taraftan Berlindeki yabancı devlet elçi ve diğer dıplomatlarile de ahbaplık tesis etmişti. Artistin bu münasebetleri dikkati çekmekten hali kalmıyordu ve, bunun neticesi olarak, Zarah Leander'in Naziler hesabma casusluk ettiği şayiası ortaya çıktı Fakat, hakikat tamamıle tersioeydi: İsveçli artist asıl Ruslar he Jhon A. Brogan Jr. zetecıhğe başlıyan Mr. Jhon A. Brogan, 25 yıldanberı K F S. in başmdadır. Altın nisan varın merasimle kea disine verılec;Ktir Acaib kanun'ar Amerikan Birleşik De\ letierırm muhtelıf eyaletlerinde, mahalli hukumetlerm ılk kuruluş gunlerınden kalma bazı kanunlar vaıdır kı, aradan zaman geçtığı ve âdetler değıştığı halde, bu hukumleı aynen muhafaza eöılmıştır Meselâ, Illinoıs de osokakta yarar komur goturmeki) yasaktır. Gorgıada Savannah şehrınde «jağmur jağarken b»hçe sulamak* kanuna aykırıdır. Hıllsboro'da belcıye nizamnamesıle «arabanm ırsaT'aıa mahsus oturacak vermde beyg'r goturmek» yasak edılmıştır. Şımalî Dakota'da ıse «tren makinısti, butun katar n"i2nsubıni hazır bu'unmaksız'n, t'enı kondı evıiıe kadar gotüremez» (A>ıcan Magazine) 0 ISTİKftMET GOSTERENYDL İ CENUBÎ KEŞFE SEVKEDEN SEBEB EllERİLE YEWiEK YERKENDA!M/\ 6ÖMLEĞİNİN KOUARINI KIRLETMESİ OLMUSTUR. CATAL1 FRANSA KRALI 3üncü HENRY İCATETWİŞTİ. KRAiı BU * % + .1 TIPEŞİ TAKLAK İNSANLARU MAKUS GÖRÜSLÜ OLARAK DOĞftRLAR VE OKUYABİLMtK İÇİNYAZILARI CftMPft HİNTLİLERİ İBİKLI ÖROEKLER YOKK'TA Monroc ••ORRES BOÛAZINDA 3 0 G E M I AYNİ KAYAYA ÇftRPARAK 'ARÇALANWIŞTIR.ASIL GARİBÜK SURADAM 6UGttA\LEHIN HEFSIN1N ADl "GAYRET" OİR 35 SeNEÜK BÎR OEYRE İÇİNDt ftYUSTRALYANlN AŞAĞl TUTARlAR! Cop\ngh< opera mundt İnsiüz stüd>o^unda Tiirk ojun havası Geçen hafta bır Ingiliz stüdyosi'nda. Turk oyun havasıle ıkı yuzden fazla artist dansettıler. Bunlar «Hıffhly Dengerousu (hayli tehlıkelı) ifimli fılrıın baş rollerinı oynayan Marçpıet Lockwood'la Dane Clark ve yuzien f=i7İa fıgur^ndır. Fılmde, doğu Avrupa şehnlerınden bırınde çalgılı bır kahvede geçen bır sahne vardı ve bu sahnedekı oyun havası bir plâkla çalındi Artıstler. ılk defa olaıok dınîeMi ayak uyduıdukları Tuık o\un havasmı pek beğendiklennı soylemışlerdir.