22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHL'RİYET 21 Eldm 1950 IKTİBASLAR IIJ17M NALINA I jIİLİl İMIHINAİ Çete harbinin klasik harbe üstttn olduğu y erler Yazan: VValter Lippmann Geçenlerde soylediler: Başk3n Truman tenezzüh yatile seyahate çıktığı zaman gemide boş zamanlannda Gettysburg (1) muharebcsinı tasvır eden bir eser okuyormuş. Başkanın niyeti Koreden Cin Hınd.stanına kadar imtidad eclen sahada girifmiş bulunduğurıu7 harb şekli hakkında malumat edinmek ise Gettysburg muharebes:nin veya batıda yapılan herhangi klâsik seferin hikâyesinden istu;de edemıyeceğini söylemeğe lüzum dahi görmem. Bu gibi hikâyelerin onu yanlış yola sevketmesı çc': daha muhtemeldir. Avrupa ve Amerikah mütehassıs.ar tarafmdan küçümsenmiş olrr?sma rağmen b'i harbin Asva kıt'asmdakı mücadelelerın tabiî ve e:ash tekniğmi temsil ettiğını Mister Trumanm da anlamağa başlamsı lâzımdır. Xomunistier buna «halk harbi» dıyor. Bızce as:l ismi «çete harbıcür». Bizim askerler Amerikah yerlılerıle yaptıkları eski mücadelelerden ve elli sene kadar evvel Fılıpınlerde görulen ayaklanmalardan sonra bu çeşid harblerde buiunmadılar. Halbukı gerek mesul jahıslar, geıekse Asya kıt'asmdaki yüksek strateji davalan hakkmda fikir edınmek istiyenler için çete harbine vakıf olmak makıneleşmiş, harbin girift usullerini bılmek kadar mühimdir. * * * Amerikamn çete harbi hakkmdaki tecrübesi mahdud ve köhnedir: Halbuki bu çeşid mücadele normal olarak hemen hemen bütün Asya kıt'asında tatbik edilmektedir. Bu gibi mücadeleler, teknikleri gayet iptidaî olan milletlerin savaş usullerine uygun gelmektedir. Onun için dünyanın bu kısmında bizim ahştığımız ve üstadı olduğumuz tedariki pahah ve kullanılması zor silâhlarla yapılan harbden başkasını kabul etmemek askerî bakımdan bir budalalık ve peşin hükümlere körü körüne bağhlık olur. Gayet modern olan, imâli ve istimali için endüstri bakırrundan yüksek bir inkijafı lüzumlu kılan askerî teçhizatımız, bizim gibi tekâmül etmiş bir sanayiin sağla(1) Esaretin lâğvı yüzünden Amerikada cenub ve şimal eyaletlerini birbirine düşüren 1861 harbinde Gettysbjırg'da muhasara edilmiş cenublular üç gün mütemadiyen hücum ettikleri halde şimallilerin kıskacından kurtulamamıs.lardı. Amerikan Büyük Elçisi ve Amiral Ginder geldiler Turkıyedekl Amerikan Yardım Heyetı Derıiz kısmı Başkanı Amiral Ginder aun Amerikan Buyuk Elçısi Wodsworth ile beraber uçakla Ankaradan şehrimlze gcîn ışlerd r. Amiral bir lkl gun kadar denız tesîslerimizl tetklk etmek üzere Gu'cığe gıdecektir. Okula sevkedilecek yedek subaylar Yüksek ehliyetli ve kıfa hizmetını goımuş yedek subaylar kasım ayınm sekız nde okula sevkedıleceklerdir. Bir otomobil tramvay amelesini yaraladı Osmanbeyde bir yol inşaatında çalışan tramvay amelesinden Hasan Karadeniz, işi ile meşgul bulunduğu bir S'rada yuldan geçmekte ol»n Yalova 57 piâka sayılı otomobılın sadmesıne mıruz kalarak muhtelıf yerlerınden yaraü=3 ıııstır. Yaralı tedavi altına alınmış; Sofor Fethi yaka'anarak hakkında kamın! takıbata başlanılmıştır. dığı asrî sılâhlarla savaşan milletlere karşı tesirini gösterebilir. Fakat karşımızdaki ordular ne kadar iptidaî olursa, mcdern ve ağır harb vasıtalarımız o derece tesirlerinden kaybeder. Almanya ve Japonyaya karşı savaşımızda bize nihayet ezici bir üstünlük temin edecek olan silâhlara sahib bir millet gibi dovüşüyor ve bunun icab ettirdiği harb tekniğini tatbik ediyorduk. Halbuki maddî üstunluklerine rağmen Çinde Japonlar, işgal altındaki memleketlerde Almanlar, Amerikanın verdiği malzeme i'e Mareşal ÇaneKayŞek, Filistinde ve Malayada İngilizler, Çın Hındistanmda Fransızlar ve Endonezyada Holandılar ashnda herhan^ı bir meydan muharebesini kazanmaktan âciz kuvvetler karşısında muvafrakıyetsizliğe uğramışlar veya uğramaktadırlar. Düşmamn teşkilâtlı kuvvetlerin'n imhasile harbm kazanılacağma daır Batıda revaçta oîan klâsik asker nazariye bu pahah ve yüksek tekniğe dayanan harb şsk'inin gerektirdıği kaideleri ksbul ve tatbik eden milletler hakkında doğrudur. Fakat kendilerinde bulunmıyan silâhlara sahib olan milletlere mukavemete azmetmiş olan memleketleri bu kaidelere göre savaşmağa zorhyacak hiç bir kuvvet yoktur. Bu milletler düşmanı kendi silâhlarıle ezemec'ikleri takdirde başka usullere başvururlar. * * * Mevzuubahis olan savaş, Rusların esasen Napoleon'a ve Hitler'e karşı tatbik ettikleri «çete ve gizli mukavemet» harbidir. Şurası da muhakkak ki bu usul komünist partilerinin ruhuna ve tâbiyelerine mükemmelen uymaktadır. Şüphesiz bu şckil gavaşı icad eden Moskova değildir. Maamafih Sovyetler muntazam ordularmı hazırlamakta gösterdikleri sebat ve enerjiyi çete harbini tanzim için de sarfetmekten geri kalmıyorlar. Onun için siyasî ve askerî şahsiyetler dikkatlerini ve gayretlerini sırf bombardıman uçaklarınm, roketlerin, radann vesair âletlerin te»ir ve tekemmülüne hasretmekle kalma/nahdırlar. Ellerinde ufacık silâhlar olduğu halde çete harbinin bütün imkânlannı kullanarak makineleşmij ordulan, büyük donanmalan ve stratejik hava kuvvetlerini istihfaf eden insan topluîuklanna da dikkatlerini çevirmeleri lâzım. Figaro'dan Imar MüdUrlUğünün değişen kararlan Imar Mudurluğü, 945 yılınd» Op. Dr. Rahımc Batu tarafından Alayköşkü cadde.«inde lnşa ettlrllen elli yataklı hasUnenin civarında yaptırılscak evlerin bir bodrum ve ikl katı tecavuz edemiyeceğını bıldirdıği halde; bu sefer gene aynı müdürluk nastanenin civarındakl bir evın uç buçuk kat olarak inşa edllmesme lzın vermlştır. Bu vazıyetlen fazlaslle mutees3ir olan Dr. Rahıme Baru. dun Istanbul Vali ve Beledlye Başkanı Prof. DT. Fahreddin Kerim Gbkaya bı» mektub gondererek, maruz kaldığı haksız muameleye karşı alâka gösterilmeslni rıca etmistlr. Dr. Batu, kcndlsıle göruşen bir arkadaşımıza junları soylemıştır: « Memleketin hastaneye karşı olan büyuk lhtiyacım yakmdın bildiğim İçin, bir hutane ln;a ettirmeğe karar verdim. Hastanemn bir katında faklr ha^Uların tedavileri bedava olarak yapılacaktır. Fakat, Imar Müdürlugunün bırbirinl tutmıyan kararlan yuzunden hastsne, hastsne olmak vasfım kaybetmek tehlikesile karjıkarşıyadır. B'.zleri üzen ve müteessır eden de işte bu zth. nijettir.» Muammer Karacanın teşekkürü Yuz alünış bej gunluk yaz turnesinde Ankara, Izmir, Bursa, Adana, Konya. Bahkesir ve Mers.n vilâyetlerinin sanatsever halkı İle matbuat vali, belediye ve emnlyet teçkilâtının bze gösterciikleri yakın alâkaya sonsuz teşefckurlerımizi ve seyahatimiz esnasmda mumkun olan her kolaylığı gostermlş olan Devlet Demır ve Denizyollarile Antalysv ambanna mlnnettarl'ğımızı lblsğa. muhterem gazeten:rin tavassutunu rlca ederim. =haberleri Yeni bir Haçhlar "Supara,, sı Gecekondular meselesi 1 Şehir Meclisi surlar civarındaki gecekondulann Feriköye nakline karar verdi Şehir Meclisi dün saat 15 te Ferzan Arasm başkanhğında toplanmıştır. Geçen toplantıya aid tutanak özeti okunduktan sonra, Fen Işleri Müdürii Nuri, yol mevzuunda Meclise gelen teklifler üzeıinde geniş izahat vermıştir. Bu arada, Alâeddin Nasuhioğlu, Istanbulun yol davasmın bir an evv3İ lıalledilmesi lâzım geldığini, bu işin komisyonlara havalesinin doğru olmıyacağını bevan etmiştir. Tutanakiar faslında ,Feriköy Bul gar mezarlıâı yanındaki sahan'n 5218 sayılı kanunun şumulune eıren evlere tahsısi hakkında ımar karma komisyonu tarafından hazır lanan tutanak okunmuştur. Yalinin konuşması Daha sonra, Vali ve Belediye Reısi Oıd. Prof. F. K. Gokay, bugün şehrin manzarasını bozan gecekondular hakkında izahat vereceğim, diye söze başlamıj ve ezcumle demiştir ki: a Bu gecekondular; bilhassa uç yerde temerküz etmiştir: 1) Gurların civarındaki gecekondular, 2) Universite arkasındaki eski sarayların bulunduğu yerde kurulmuş olan gecekondulardır ki, Sağlık Müdürlüğü, bu rruntakanın hastalık yuvası haline geldiğini ve sıhhat bakunından şehri tehdid ettığini bize bildirmiştir. 3) Mecıdiyekoyündeki kecekondular. Bence, bütün gecekondulann kal dırılması lâzundır. Gecekondu sakinlerine yer ve ev tipi gbsteıme yoluna gidılmelidir. Ben bu ışe ginştiğim takdirde, kıyamet kopacakür. Onun için karannızı veriniz ve iîimizi geciktirmeyiniz.» Neticede Surların civarındaki gecekondulann Ferıköy Bulgar mezarlığı yanındaki sahaya nakline karar verilmiştir. Tüccar Derneğinin dünkü toplantısı tEtanbul Tüccar Derneği dün 24 Oncu a;lık toplantısını yapmıjtır. Dernek Başkanı Izzet Akosman geçen devre zarfında yapılan çalışmalar hakkında izahat verdikten sonra gelecek çalışma dcvresine dair idare heyetinin hazırladığı tekl fı bildirmiştir. Teklifte Tüccar Derneğınin, yenl tic<ıret rejimlerı, dunya pıyasaları ve Turkiye Ucareti bakımından teşkılâtlarnnuı lıtenmektedır. Teklll üzerıne cereyan eden muzakereler netlcesınde Dernekte bir ana komıte kurularak bu işin esasının hazırİEnrr.asına karar verılmist.r. Ticaret Ofisinin tasfiyesi Ticaret Ofısının tasfiyesi devam etnıektedır. Ofıs depolarında halen sekız mılyon Ura tutarında kalay. teneke, kanaviçe. çuval ve manifatura eşyası mevcuddur. Bu maddeler peyderpey plyasaya çıkarılmakta ve satılmaktadır. Türkiye hududlan dahilindeki uçuşlann kontrolu Mllletlerarası Sivll Havacılık kongre«lnln uçuj kaideleri ve Hava Trafık kontrolu komitesi, ayrılmış olan kuçuk çalısma grupları hal.nde dun de çalışmalarına devam etmiştır. Bu meyanda, evvelce Türkiyer.in doğu kısımlarını hlmayesl altında tutan Basra merkezinin, hududlarımıza kadar geri ahnması ve butün Türkiyenin kendı hududlarını lhtıva eden bir kontrol tahası olması hakkında Turk delegasyonu tarafından 1leri sünilen tez, ittifakla kabul edilmış ve Turkiye. kendl hududlan dahillnde nıüstakll bir uçuş malumat sahası olarak tanınmıştır. Bu sahanın merkezi. İstanbul olarak ittifakla onaylanmif, ve keyflyet komiteye arzclunmuştur. Arama ve Kurtarma komitesi, Ortaşark bolgeslndeki Arama ve Kurtarma koordinasyon merkezVrlle arama ve kurtarma yapacak olan uçakların ve deniz kurtarma vasıtalannın tip ve ıriktarlarını tesblt etmiştir. Turkiye delegasyonunun her hususta gosterdıği !yl anlayı; ve işbirl.ği, butun yabancı delegeler üzerınde müsbet tefirler bıraîonaktadır. Amerikan hastanesinde diploma tevzi edilecek Bugün saat 15 te Amiral Bristol hastanesinde bir diploma verme töreni yapılacaktır. 1920 seneslnde açılan bu hastabakıcılık dershanesl bugüne kadar 1S5 diplomalı hajtabakıcı yetiştlrmistir. Hajtabakıcı yetıjt.mıek üzere aynı verde yenl bir hastane binası daha insa eriilmiş olup bugün bu blnanın da açıI15 töreni yapılacaktır. Bu blnanın masrafı Türkiye ve Amerikadaki hayırseverler tarafından verilmljtir. Memleketimızin hastabakıcı ihtlyacı fazla olduğundan böyle bir müessesenin tesisi memnunlyetle karşılaıımıştır. Defterdarlıkta tensikata tâbi tutulan memurlann maaşlan tstanbul Defterdarlığı kadrosundan tenkis edilen 235 memurdan baremli olan 180 memura, yeni bir vazifeye tayîn edileceklerl tarihe kadar, h!zmet müddetlerine gdre maaj verllecektir. Bımlardan hizmetlerl 15 yıldan fazla olanlara maaşlarının yansı, hizmetl 15 yıldan az olanlara üçte blrl, hizmetl 8 seneyi geçmiyen memurlar» da dörttc bıri ödenecektlr. Genclikle çocukluk yaşlannm hududu üzerinde bulunduğum bir sırada Haydarpaşa çayırında her akşam gayet düzgün giyinmiş güzel ve uzun saçlı, bıyığı tıraşlı bir beyin elde baston, dalgın ve etrafile alâkasız dolaştığını görürdüm. Her şeyden evvel halk ortasmda bile münzevt gdrünen bu insan, tıraş edılmiş bıyıklarıle o zaman için pek, ama pek harikulâde, uzun saçlarile de pek fevkalâde acayib bir mahluk gibi göze çarpardı. Galiba herkes birbirine soruşturur, kim olduğunu anlamağa çahşırdı. Nihayet ailesini tanıyan birisinden onun kim olduğunu ben de öğrenmiştim. Bana demişlerdi ki sbu adamcağız pek okumuş, garba tapınan ve aynı zamanda dinler üzerınde çahşan filozof mizac bir zattır. Bu tetkiklerin ve mütaleaların neticesinde ne gibi hakikatere vasıl olacağını kimse kestıremez.» Sözün doğrusu o vakitier «tetkikler», «hakikatlere vasıl olmak» sözlerinden bir şey anlamıj değildim. Fakat o gcnc adamın her akşam intizam ve ısrarla gezintiye çıkması ve bu gezinti esnasında bir kimse ile seiâmlaşmak, konuşmak değil, hattâ hiç kimsenin yuzüne bakmaması benim kafama bir çıvı gibi saplanmış kalmıstı. Uzun seneler geçti, din, felsefe, tetkik, hakikat gibi sözlere bizler de özenir olduk. İşte o zaman halk ortasında bile münzevî gezinen bu hakUat arayıcısını kim bilir nerededir, gene hangi çayırda uzun saçlarını rüzgâra verip sağında, solunda, önünde, arkasında yalnız kendısini örerek dolaşıyor ve hangi hakikate erişmişür diye bir kaç kere hatırlamıçtım. Aradan gene seneler geçti fbu seneler de geçmekle bitmiyor ki) ama benim de elime bu defa bir kitab geçti ve bu kitabla o bedbahtın ne olduğunu öğrendim. O katolik olmuş, ismini Jean Maria koymuş ye Pariste L'AntiCoran unvanile İslâm dini aleyhine o kitabı neşretmişti. Kitabın müellifi olarak «Hıristiyan olmuş bir Türk» yazılmıştı. Artık onu okumamak oîa mazdı. Okudukça gözümün önüne demirden gömlekli, çelıkten kuşaklı ve eli kargılı bir Haçhlar Ordusu ı Savarona yatı iinkü gazetelerde Savarona yatı hakkında bir haber çıktı. Bu habere :öre, yatı inşa eden Alman firmasmın İstanbuldaki miimessiü. Devlet Denizyolları İdaresine müracaat ederek gemiyi yolcu gemisi haline sokmak teklifinde bulunmuştur. Firma, yatı Hamburg'daki tezgâhlarında 150160 yataklık kamarası bulunan modern bir yolcu gemisi haline getirebileceğini, bu işi üç ayda ikmal edebileceğini ve gemiyi görmek üzere İstanbula iki mühendis göndermek istediğini bildirmiş,Bu teklif kabul cdildiği takdirdc, kaç yıldır bir türlü ne yapacağımızı bilemediğiıuiz ve ahcı da bulamadığımız hu muhteşem yattan faydalanmak mümkün olacak deınektir. Muhterem okuyucularım hatırlasalar gerektir; bu sütunda yatın içindeki Atatürke aid tarihî kıymeti haiz eşyantn Deniz Müzesine verilmesini ve bilmem hanği Louis'lere aid olduğu söylenilen diğer antika eşyanın da satılarak tadil masraflarının kısmen karsılanmasmı teklif etmiştim. Okyanuslarda tenezzüh seferleri yapmak için 1931 de inşa edilmiş olan bu yat 5710 deplasman tonluk, 10.750 beygir kuvvetinde çift makine, 21 mil süratli büyük bir gemldir. Sarnıçlarına aldığı yakıtla 15 mil seyrettiği takdirde 9000 mil mesafe katedebilir. Yatı yaptıran milyardcr Amerikah kadın deniz tutmasından kurtulmak için tekııeyo Sperry sistemi oir gyrostabiliser cihazı koydurmuştur ki bu cilıaz, fırtmah havalarda işletildiği takdirde, geminin fazla yalpa yapmasma mâni olur. Savarona'nın iyi bir şekilde tadil edildiği takdirde mükemmel bir yolcu vapuru olacaği şiiphesizdir. Fakat gemide 150160 yatakh kamara >apılacağı hakkındaki haber doğru ise, bu kadar yolcu taşıyacak bir gemi iktisadî bir posta, yani yolcu vapuru olmaz. Ancak pek lüks bir seyyah gemisi olur. Böyle bir lüks yolcu genusile de ancak zenginler tenezzüh seyahatleri yapabilirler. Bu takdlrde gemi, her mevsimde çalışamaz. Yalnız yazın, zengin turistlerin binebilecekleri bir seyyah gemisi olur. Dünyanın iktisadî vaziyeti, eskisi gibi, pahah turist seferleri yapılmasına müsaid değildir. Şimdi turistler, goz zevkini tatmin eden çok lüks ve çok pahah gemilere değil, konforlu, rahat ve nisbeten ucuz vapurlara rağbet ediyorlır. Savarona 150160 yatakh bir seyyah gemisi haline konulursa, zarar etmemek için, ücret tarifesi yüksek o'.acaktır. Bu da, dediğimiz gibi ancak seyahat mevsiminde zeıiginlerin kesesine elverişli olabilir. Halbuki iktisadî bir yolcu vapuru, her mevsimde cal^şır ve kazanc sağIBT. Bu bakımdan Savarona'nın 130160 yatakh değil. 300350 yatakh olması lâzım gelir. 5710 tonluk bir gemiye DU kadar yatakh kamara sığdumak mümkündür. Savaronada lüzumundan laıla salon ve pek büjük kamaralar vardır. Bu salonlann bir kısmını bozup kamayapmak ve büyük kamaralan küçültmek kabildir. Gazetelerin verdiği haberde, gemiyi yapan firmanın, bu tadil işinl yapmağ» talib olduğu büdiriliyor. Gemi>i yapan firma, Hamburg daki Blohm end Voss'tur. Bu firmanın mükemmel tersanesi ise şımdı hâk Ue yekson bir haldedir. Bu itibarla gemiyi üç ayda tadil edebilecek bir variyette değüdır. Tadü işine talib olan firmanm ikı muhendis göndermek istemesi de, bunun Blohm end Voss olmadıgına delâlet eder. Maamafih, yenıden canlanmağa başlamış olan başka Alman tersaneleri de yok de?udır. Hulâsa bu teklifi tetkik ederek Savaronayı faydalanıhr bir hale getirmek yerinde olur. •^....n,» Yazan A. ADNAN ADIVAR tsa peygambere asla reva görmüş değiliz. Değil yirminci asırda daha evvelki asırlarda bile hıristiyanl.k peygamberinin ismini hürmet lâfızlarile anmıyan bir tek müslür..an yoktu. Bugün hürmet lâfızlan eğer duşmüş ise o noktada müsavatı muhafaza etmişizdir, ve eğer peygamberleri hürmet unvanlarile zikretmemek bir kabahat ise bu kabahatlere kısmen hıristiyan müelliflerin eseri olan garb medeniyetini benimsemekle ahşmışızdır. Şimdi bu gibi kitablar bu asırda neden yazılır? Eğer fikrî bir muhakeme, felsefi bir görüş eseri olarak dinler tenkid edilecekse bu yolda eserler daha evvelki asırlarda bol bol yazıimış, tenkidlere cevablar verilmiş ve hattâ cevablar yalnız adi kalem ve mürekkeb e verilmekle kalmamış, nice insan'.ar Engizisyon denüen müesseseler tarafından alevden dıller ile yalanmış yutulmuştur.. On dokuzuncu asrın sonlarında din, devlet kuvvetinden, devlet din kudretinden aynldığındanberi kimse kimsenin dinine dahl ve taarruz etmemek yolunu tutmuş, hele böyle bütün milyonlarca bir camiarun itikadile oynayarak akidelerin yerine kendi mensub olduğu dinin akidesini koymak isteyen yazıların sonu gelmiş zannediyorduk ve biliyorduk ki bizde yani İslâm diyarında hıristiyanhğın bir din olarak ne peygamberi, ne de müesseseleri hakkında tecavüzkâr hiç bir söz söylenmemiş, bir satır yazı yazılmamıştır. Bu noktava gelince Ankarad3 Millî Mücadele sıralannda Taceddin Dergâhma islâmın meşhur çairi merhum Mehmed Akif Beyi ziyaretlerimde orada top'.anan dini bütün arkadaşlar arasında mübahase ile geçirdiğimiz güzel gecelerde hiç bisinin ağzından hıristiyan peygam berini veyahud hıristiyan akaidini tezvif yollu bir söz isitmemiş olduğumu şimdi hatırladıkça on birinci asırdan kalma bu yirminci neferi beliriyordu. Eserin hiç bir ihnî kıymeti yoktur, bazı kere fransızcanın «kahvehane dili» denüecek kadar adî kelimelerile, bazı kere de yazısına ehemmiyet vermek için lugat kitablannın derinliklerinde bulup çıkardığı XVI ve XVII nci asırlar fransızcasile ve bir çok yerlerinde de pek ucuz lâtince tâbirlerle İslâm dinine karşı reva gördüğü rezilâne hücumlarla dolu olan bu kitab sanki bundan dokuz asır evvel olduğu gibi gaıbdan kopup İslâmı perişan etmek üzeıe yola düzülecek haçlı neferin eline verilecek bir supara olsun diye yazılmıştı. Her sahifesinde «körler, ahmaklar» gibi küfürlere tesadüf edilen böyle bir eserin $u yirminci asırda yazılabileceğini hiç zannetmezdim. İlim i!e din arasındaki nizaın tarihile uğraçmaya başladığımdanberi bir kaç kitab da ben okudum. Bunların müellifleri arasmda muslüman, katolik, protestan, yahudı, ağnotik ve nihayet Allah münkiıı zındıklar da vardı. Fakat hiç birisinde milyonlarca insanı inandığı dinlere karşı bu kadar hayasızca kelimelerle hücum edild;ğıne rastgelmedim. Hangi dine ve hangi türlü dinsizliğe salik olurlarsa oisunlar ilim dilınin edeb ve hayasını bilen bu müellifler ne dinlerin peygamberlerıne ve ne de akidelerine karşı bu derece kustehça, terbiyesizae hücum etmemişlerdir. Bu bedbaht, belki de mecnun, islâm ordulannın mağlubiyetlerini birer birer yazarken bir mucize zuhur edip de ordulan zafere götürmediğini öyle bir muzaffer ifade ile anlatıyor ki insanm ihtiyarı elinden giderek acaba yeni bir Haçhlar Seferi mi hazırlanıyor, diye düşünmek istiyor. Bu biçare taassub kurbanırun İslâm dinine ve onun peygamberi aleyhine reva görduğü küfürleri biz onun bir papaz •»ünnarı ile bağlandığı yeni dinine ve bilhassa asır dönme hıristiyanının dil ve kalemindeki şiddeti nefretle karşıhyorum. Zaten bu tarihten evvel ve sonra da okuduğum islâmî kitabların hiç birinde bu yolda kötü sözlere rastlamadım. Bu bedbaht adamın bu eseri yazarken hiç bir hakikî tarihî malumata ehemmiyet vermediğini pek aşikâr bir misalle göstereceğim: Hep biliriz ki tarihte bir Iskenderiye kütübhanesi yangını lıikâyesi vardır; derler ki bu kütübhanede bulunan 700 000 cild Yunan yazmaları İkinci İslâm Halifesinin «Eğer bu kitablar Kur'anın dışmda rnalumat veriyorsa yakmalı, eğer Kur'amn içindeki şeyleri söylüyorsa lüzum kalmadığı için gene yakmalı» gibi abes bir emrüe yakılmıçtır. Bu rivayetin bir efsaneden ibaret olduğunu Ed. Gibbon'un meşhur Roma tarihinin J. A. C. Buchon tarafmdan vapılan fransızca tercümesinin ikinci cildindinin 472 nci sahifesinde okumak kabil olduğu gibi Encyclopaedia Britanııica'nın Alexandria maddesinde ve nihayet La Grand Encyo lopedie Alexandrie'nin maddesinin abidcler kısmında bu kütübhane ve müzenin daha dördüncü aiuda hıristıyanlar tarafından tahrib edildiğini görmek mümkündür. Esasen bu yangın efsanesi 1S80 senesinde Floransada toplanan Müsteşrikler kong^esınde Ludolf Krehl'in tebhği neticesinde tama, men reddolunmuştu. Gerek yukanki yazılann protestan, katolik rr.üellifleri ve gerek bu kongrenın hıristiyan azası bu tarihî hakikat karçısında boyun eğerken Onbirinci asırdan kalma dönme hıristiyanın bu kütübhanenin Mısırın fethi esnaîinda yakıldığım iddia etmesi ne derin bir cehıl eseridir. İşte bu noktada o bedbahta sonradan girdigi dınin ululanndan ve kilise babalarmdan Saint Augustin'in şu sözünü hatırlatmak isteriz: «İyi insaru ayırd eden sıfat, sözler yerine sözlerin içindeki hakikati sevmekür.» <•) Bu supara kelimesi oldukça eskimis bir sözdur. Eskiden çocuklarm ilk nıektebde okuduklan El.fba kıtablanna Elıfba cuzu denıldlği gibi Supara da denilirdi. B U G Ü N Pangaltı INCI Sinemasında Sigrid Curie Ramon Del Gado I m Genclijiin vazife, ideal uğrunda girdikieri büyük savaşın filmi bugün İ tııtikaııı Kılıcı Bir iftira yüzünden gençliğinin 10 senesini hapiste geçiren kahraman bu gencin intikamı... Ateşli bir aşk .. Baştanbaşa heyecanlı sahneler... Telefon: 84595 «Türkçe» ' ZAFERDEN ÜSTÜN ALAN LADD DONNA REED in P?ramunt Jurnalda Türk Savr.ş Birliğimiz ve Amerika güzellik kraliçeleri BUGÜN Muazzam ve dehşetli sahnelerle, başdöndürücü, harikalı mevzuu ile Tarıhin en canlı ve en kanlı bir safhası Aşk ve sefahat beldesinin kızgın lavlara gömülüşü I P E K' te Bu yılın tekmil film rekorlarını kıran 2 şahcser Bugün ELHAMRA'da 1 ÇILGIN KÂLPLER MARGARET LOKWOOD PAUL DUPUİS PONPEININ SON GÜNLERİ TÜRKÇE SÖZLÜ 2 T A K î P I TERESA WRİGHT ROBERT MİTCHUM Paramunt Jurnal'da Türk Savaş Birliğimiz Amerika güzelleri Dünya sir.emacıhğmda biı hâdise olan büyük yıld'^lann filmi Bugün BENDEN KAÇAMAZSIN «ESCAPE ME NEVER» ERROL FLYNN İDA LUPİNO ELEANOR PARKER GİG YOUNG un Paramunt Jumalda Türk Savaş Birliğimiz ve Amerikan TAKSIM SİNEMASI SPOR ÂLEMİ Yarın çıkıyor Renkli kapakla fevkalâde sayı Bu hafta Pazar günü bayilerden istemeği unutmayıruz PR ^•^•^•••^••B güzelleri Kadfköy SÜREYYA Sinemasında Bugün 2 sanat harikaa birden İşte: Söylenecek bütün ikna edici kelimelerden bin defa daha kuvvetli bh: resim sinemanın pazar değil, sah günkıi hali ^^^* Madelet Ateş Ue Galip Mazhar Evlendiler. 19/10/950 DAVET Bugün saat 15 te Beyazıdda Marmara Sineması altındaki MARMARA LOKAIİNDE yapılacak fevkalâde ziynet ikramiyeleri keşidesindc hazır bulunmak suretile Bankamıza şeref vermelerini sayın müşteıimizc'en saygı ile rica ederiz. NESRİN ERKSAN ile BURHAN'Et ; Î X HAŞAL Nikâhlandılar. Beyoğlu 20/10/950 AŞK ve ÖLÜM VADİSİ İDA LUPİNO DANE CLAKK ORMANLAR PERİSİ (Renkli) DOROTHY LAMOUR RAY MİLLAND Şehrimizi ziyaret eden Amerikanm en büyük rejisörü Bu bir AND Filmdir. •**»? '4 SEVENLER */. 2.5 Lira ^ Şahane bir filmin son 2 gününden istifade edin. W İ L L İ A M D İ E T E R L E'nin JUAREZ EMİL ZOT.A NOTRDAM'dan sonra yarattığı en son mucizesi MADAME BOVARY JENNİFER VI W V" WF ÂKBANK Z5 £kım Çarfomha gtees Hergun P&.RA KArBEtlrORSUttUZ Sız» yardım edebılir MEMNU MINTAKA JONES VAN HEFLİN Sinemasında Pazartesi son matinesine kadar gösterilecektir. İSRAİLLİ PİYANİST «Rope Of Sand» BURT LAXCASTER PAUL HENREİD CLAUDE RAİNS PETER LORRE CORİNNE CALVAT C Küçük Haberler J PNİNA SALZMAN'ın Parlak muvaffakıyetine binaen umumî arzu üzerine 26 Ekim Perşembe günü akşamı saat 21 de tamamen yeni bir programla RİV Kimdir ? LAI< JinemaJt kartmnia RİV '^^^ Radyosu olanlara lâzım olan kitab: Bestekâr ŞERİF İÇIİ'nin hazırladığı ^™" SARKI CÜFTELERİNİN 3 üncü cildi çıktı. Fiatı: 250 Kr?. Her kitabcıda bulunur. ADRES: İst. Cağaloğlu yokuşu No. 382 MARMARA Matbaan • DENİZYOLLARI Gtnel Müdur yar. dımcısı Behçet Osmanağaoğlu Devlet Bakanlıgının daveti üzerine dün aksam Ankaraya gitmisür. • ANSALDO tezgâhlarında lnsa edümekte olan Samsunn yolcu gemlsi grevler yuzunden ancak bir ay sonra teslim eciilecektir • ÖDEMİŞ silepl taveçin Malmoe li manına vasıl olmuştur. «Ödemis», hamulesini tahlıye ettikten sonra Zonguldak için maden dlreği tahmil edecektır. • NAZAR şilept dün Cidde'den 435 hacı İle limanımıza cbnmüstür. Geml ayrıca bir de cenaze getrmistir. • AMZRİCAN Pasific Cor And Foundry Company, Denizyolları İdareslne bir yüzer havuz satmayı teklif etnvştir. Firmanın direktörü bugunlerde şehrimlze gelerek Denizyolları ile bu mevru üzerınde gdruşecektir. fiE\ERVTÖR U.S. Motors marka 10 ve 15 KW mazotlu yeneratoılerımız mm Amerikadan geldi. Okey Ltd. üalata Havyar Han No. i Beyazıd camii etrafının açılması için istimlâke tâbi tutulmuş olan yerlerden Beyazıd mahallesinin Hâkkâklar sokağında kadastronun 612 nci adasında 7 parsel eski 14, yeni 11 kapı numaralı 7,50 M2 sahah kârgir dükkâna mukadder 1800 lira kıymetın mülkin tapudan alınan kaydmda gözüken sahibi İbrahim oğlu Abdullaha tebliği için tanzim k ı lınan tebliğname Beyoğlu beşinci noterliğine tevdi olunmuştur. Mezkur Noterliğin 12804 numarasına kaydolunan işbu tebliğname arkasına verilen meşruhatm tetkikinden yapılan soruşturmaya rağmen mumaileyhin adresinin tesbit ed'lememesi dolayısile tebligat yapılamadığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında istimlâk bölgeleri 3710 numaralı kanunun 10 uncu maddesi tarifatına göre muayyen yerlere 20 şer gün müddetle tâlik olunmuştur. Sahib ve alâkahsının 20 gün içinde belediyemize müracaatle ferağ vermediği veya tezyidi bedel davası açmadığı takdirde mezkur kaMUHARREM 9 CUMARTESİ \ nunun 18 inci maddesi hükmünün tatbü: edileceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilân olunur. (14390) İstanbul Vali ve Belediye Reisi N. 5 Ş O ' M Emlâk ve Kamıı'aştırma Jîüdürü Kâzım Kuyaş V. ] 6 18 11 59 14 59 17 21 18.53 4 39 İşbu ıl ıe ialtb veçhüe mucıtabı oUn Cumhun'ıet gazeteE. ] 12.56 6.08 9 37 12.00 1311117 sine tebliğ olunur. Beyoğlu Beşinci Noter Vekili C«vad Tibet Istanbu! Belediyesinden: ŞEHİR Komedi Tiyatrosunda 21 Ekim Cumartesi günü Saat 14,30 dan itibaren Her hafta Cumartesi ve Çarşamba jrünleri S ARAY Sinemasında bir veda konseri verecektir. Biletler bugünden itibaren Sarayın hususî gişesinde satılmaktadır. Çocuk temsilleri Ilk eser RÜY ÜLKESİ CUNHURİYET NUshası 10 kuruştıu 'Vboneşeraiti ı'nnnye 5400 • Senelik 2800 • «00 Kr. Btr aylık 300 Kr. 1600 . (Jç aylık 800 . Alti avllls 1500 • 2SM • = e nelık 2800 • 5400 • D I K K A T (•nzeiem'ie aonnentLn ecrak üt vazıid nejrcdıUm. edılmesm lOde olunmni •ânlardan mesuüyet kabul edümez. (14396) Ssfanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğünder: 1950 1951 öğretim yılı giriş yoklamasını kazanan öğrencilerin durumları Universite binasında ilân edihnistir. (14333)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle