19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET Ispanyol Komünist Partisi Moskova temsilcisinin ifgaab KOMİNTERNI İC Yazan CASTRO DELGADO VÜZlh== (53) Bir hüvîyet kâğıdı elde etmek için Sehir= =haberleri Gıda îşleri teşkilâtı f SEYAHAT NOT LA R I Konsoîoshaneden çıkıyoruz. T3ışa sonra yen ielçi Don Narciso Basrıda otuz kadar gizli polis ajanı bi sols beni kabul etti. Elini bana uzatıp «buyurun otuze bakıyorlar. Bu defa biz onlardan Bu is için, Birleşmiş Milletler eskisinden az korkuyoruz. Köşeyi run, rica ederim» dedi. dönünce Esperanza i!e ben birbiriDediğini yaptım. Gıda ve Tanm teşkilâtından bir mize bakıyoruz. « Emriniz nedir? mütehassıs geldi Amerika Birleşik Devletlerinin Esperanza soruyor: vizesini aldım ve çıkış vizesini alBirleşmiş Milletler Gıda ve Tanm « Bu vize gelecek mi dersin? Teşkilâtı (FAO) müşavir memu Eğer vermişlerse gelmesi !â mak üzere derhal milise gittim. Evet... zım. relarından Miss Andronache Tson Orada bana dedıler ki Uzerine gas, Türk hükumetinin daveti üze Bu bize cesaret vermek makvizenin konacağı bir hüviyet kâğıdı rine dün uçakla şehrimize gelmişsadile verilmiş bir haber olmasın. lâzımmış ve malik olduğumuz Sov tir. Hayır.» Miss A. Tsongas, memleketimize Bundan sonra sessizce Lux ote yet vesikalan yabancı memleketler line kadar yürüyoruz. Kapıda Mek için bir şeye yaramazmış. gelijinin maksadını anlatarak şun Bir Ispanyol pasaportunuz yok lan söylemiştir: sıka elçiliğine gidip gitmemek hususunda bir müddet tereddüd et mu? a Türkiyeye, memleketinizdeki Hayır.» tim: sonunda bundan sarfı nazar gıda işleri ve bakımı hususunda Bir an düşündükten sonra: ettim. Luis Quintilla giimiş. Eleiyeni bir teşkilât kurmak üzere gel likte bir çok değişiklik olmuş. lyi Castro, ben size bu vesikayı miş bulunuyorum. Burada, halkın bir insanın yerine memur zihniye veremem.. İyisi Sovyet makamla gıda temini durumu, gıda maddetinden başka türlü hareket etmi rından bugünkü vasikalannızın ya lerinin istihsal vaziyeti, ferdlerin yen biri gelmiş, demokratın yerine bana memleketler için işe yaraya aldıklan tayın miktarının arttırıl • komünistlerin muhibbi bir adam cak başka vesikalarla tebdilini iste ması yolunda tetkikler yapacağım. geçmiş. Kendi evim gibi girip çık melisiniz.» Bu arada veremlilerin, çocuklar.n tığım bu binada işler benim için Ertesi gün, milise döndüm. ve hamilelerin beslenmesi mevzukölü gitmeğe başladı. « Hüviyet kâğıdlarmızm olması unu da ele alacağız. Tekrar günler üzüntülü bir bekle lâzım. Türkiyede böyle bir teşkilât ilk Fakat... me ile geçmeğe başladı. Sekiz gün defa kurulacağı için, mütehassıs içinde yedi defa Amerikan konso Hüviyet kâğıdlannızın olması bulunup bulunmadığını bilmiyoloshanesine gittim. Hiç bir haber lâzım. rum. Fakat, ilk işimiz, bu teşkilâtta yok... Her vakit hiç bir haber ol Siz onlan bana veremez mi çalışacak elemanları yetiştirme madığıru söylüyorlar.. Esperanza'ya siniz? olacaktır.» hiç bir şey töylemiyorura, fakat Siz Sovyet vatandaşı değilMiss Tsongas, böyle bir teşkilâtın merak içindeyim. siniz ki. Yunanistanda da kurulduğunu ve Fakat... Bir kaç hafta sonra, en geç iki bundan çok iyi neticeler alındığını Söyliyeceğım bundan ibîret sözlerine ilâve ederek Türkiyedeki ay sonra, gökyüzü tekrar bulutlarla örtülecek, bütün pencereler tir, vatandaş.» teşkilâtın da bu bakımdan çok faysekiz ay müddetle kapalı kalacak, Narciso Bassols'un nezdine dö dalı olacağım ifade etmiştir. insanlar yürüyen çuvallar gibi el nüyor ve miliste bana söylsnenleri biselere bürünecekler ve Moskova naklediyorum. O hiç bir jest yaptekrar hakikî fizyonomisini takı madan, kendisine anlatılan şeye onacaktır. lağanüstü bir ilgi gösteren bir aGene kış olacaktır. Burada hir dam tavn ile beni dinliyor. Fakat ba?ka kış\daha mı geçireceğiz? Böy ben daha fazla ileri gitmiyorum. Şehir Meclisi birîeçi ldarer.ln devale bir şeyin olabilmesi ihtimali Şimdiye kadar kcndilerüe işim olan tavırlarile mı dolayısile İl Oenel Meclisi adı albeni Gorkî, sokağına gidip tekrar siyasî kimseler daima tnda bugün saat İS te altıncı devresiAmerikan 'konsolosunun önünde düşündülerinin aksini anlatmaKta nln ilk toplantınnı yapacaktır. Mec. mahir kimselerdi. endamımı arzetmeğe sevkediyor. O 11si. Vall ve Beledlye Baçkanı Prof. Dr. bu sefer «geîdi» diyor. Ben sözlerımi bitirince Narciso Fahreddin Kerim Gökay bir nutukla açacaktır. Konsolosun barid nazanna ma Bassols dedi ki: Gündeme göre. evrvelâ Riyaset « Milisten sizin ve ailenizin sççimi yapılncak ve mütçakıben Divam ruz kalarak bir müddet ses ç.karDaimî memleketi terketmenizde bir müş Korr.lsyon ile lhtUas komisyonları «ecimadım. Bana bir sigara verip dekül olmadığını bildiren bir belge ml lkmal edllecektir. İlk toplantıyı sadi ki; « Çıkıp gitmenize müsaade e isteyiniz. Ben bu belgeye dayana dece seçlmlerin işgal edeceği anlaşılrak size bir hüviyet kâğıdı tanzim ıraktadır. dcceklerine inantyor musunuz?» Eilindlğl üzere Meclls tamamen deBu sual karşısmda onu bana Es ederim.» mokrat üyelerden tefekkül eylediSİ Berr gülümsedm. O benim bu te için tek parti hRİİr.dcdir. Ancak, altı peranza sorctüğu vakit duyduğum aym titreme tekecrür etti. Cevab bessümümü görerek ne düşündüğü devrederberi Meclis Halk Part'slnia elinde bulunduğu cihetle. yeni bir simü anlamış olmalıdır. verdim: « Bu belgeyi istemeğe gidece yasî karakter ifade eden bir Meclis Evet, inanıyorum. clarak Demokratlann önünde Belediye Şimdi derhal çftış vizesini is ğim, Sinyor Bassols.» ınuessesesinl ısiah etmek ve bir 2ihniDışanya çıktım ve milisin bu yet inkılâbı yapnr.ak gibi son derece temclidir. Benim yaptabileceğim \egâne şey herkes için yaptığım olup lunduğu binaya gittim. Bu yeni zi mühim ır.eseleler vardır. Bu sebeble size Mek=:kada ikamet hakkı ve A yaretin de fayda vermiyeceğini bil Meclis müıakere ve faaliyetlerinin bir merikadan transit vizesi verildiğini diğim halde benden taleb olunan müddet pek hararetli cereyan edeceği lanılmaktadır. biiciirerek hükumetim tarahndan bütün teşebbüsleri yapmağa hazıGenel Meclisln bu devresinln #klm verilen mühlet geçmeden çıkış vi nm, çünkü hareket arzumun dı ayı sonuna kadar devamı alâkahlar taşmda aleyhimdeki bu gizli kötü rafından tahmin olur.makîîîdır. zesi verilmesini rica eden Moskova miiisine hitaben yazümıj bir mek tertibatın bütün tafsilâtını öğrenBir dersten sınıfta kalanlar mek istiyorum. Millî Eğitim Baksnı Tevfık İleri. dün tub vermekten ibarettir. Beni görünce kadın memur bana MilH Egitim jr.tidürlüklerine ajağıdakl Size sonsuz teşekkürlerimi «uçok küstah bir nazarla bakıp sordu: tebliği göndermiştlr: nanm.» • Ortaokullar ve liselerin bir'rıci ve € Ne istiyorsunuz? Erlesi gün saat 10 da milisin buikinci sınırarında ssdece birer dersten Şimdi Meksika elçisini gördüm, sınıfta kalanların bir serjelerini boş lunduğu binaya gittim. Kendimin ilk müracaatçi olacağıtm sanmış. bana dedi ki Sovyet makamlan ha geçirmemelerl maksr.&ile bir üît sınıfa devam etmelerl ve bu sımfın imtihantım, halbuki benden önce gel reketim hususunda hiç bir mahzur lan meyanında döndüklerl alt sınıf görmediklerine dair bir yazı verirse mış bir çok kimseler bekliyordersinden imtlhanlarını vermek meclardı. Kadın memura kâğıdlanmla o da bana bir hüviyet kâğıdı tanzi buTiyetine tâbi tutulmaları kararla?tırılmış: buna aid yönetmelik hazırlaAmerika konsolosunun mektubunu minde bir mâni görmiyecektir.» Subayın bürosuna girdi, az birnarak bugün irrza edllm ştir.» veıip çıkış vizesini istedim. O bana bakraadan beni dinledi, kâğıdlanmı müddet sonra çıkıp bana dedi ki: Seyahatten dönen profesörlerimiz Parlsteki MilletleTarası Krimlnolojl aldı ve nöbetçi subayın bürosuna « Biz Meksika elçisine böyle konferansına ijtirak eden İstanbul girdi. bir vesika veremeyiz. Üniversitesi profesörterinden Tahîr Bir müddet sonra döndü ve ba Teşekkür ederim.» Taner ve Chprles Crozat, dün uçakla na dedi ki: Manevra barizdi. Hareketime mâ yurda dönmüşlerdlr. Beynelmilel tktisad Cemlyetinin « Vatandaş, çıkış vizesinin ve ni olunmak isteniyordu. Çünkü nirilebilmcsi için üzerine çıkış vize çin Carmen Brufau'y» verilen hü Mcntekarlo'da yaptığı konsey ve ilmî sinin konulacağı bir hüviyet kâğıdı viyet kâğıdı bana gelince reddolu münaka?alar toplantılarında memleketimlzl temsll eden İstanbul Üniversitesi lâzımdır. nuyordu ve bu hususta Sovyet İktisad Fakültesi profesörlerinden Dr Sovyet vesikalan bunun için makamlan yazı ile bir beyanda P.efil Şükrü Suvla, dün uçakla av.ief kâfi değil midir? bulunmuyorlardı? Çünkü ben bir etmistlr. Hayır, malik olduğunuz Sovyet siyasî mahkum, o ise değildi. O ZILHICCE 19 PAZARTESI vesikalan yalnız Sovyetler Birli N"K.V.D. tarafından iyi bir nazarla ğinde işe yarar. görülmüştü, ben ise bu nazarla gö Benim için böyle bir hüviyet rülmüyorum. kâğıdmın kimler tarafından tanArtık Narciso Bassols'a başvurzim olunabileceğini biliyor musu mağa ve olup biteni Meksikaya bil V. ] 658 13.03 16.2118.5120.23 5.19 nuz? dirmeğe karar verdim. Bundan son Hayır. ~E. |12.04; 6.12 9.30 127oO|T31 10.27 ra tek ümidim Meksika hükume Meksika elçiliği tarafındnn tidir. tanzim olunacak bir hüviyet kâğıOtele gelince Aurora'ya şu mekdınm işe yarayacağıru sanıyor mu tubu gönderdim: «Narciso Bassols Hem insaflı, hem insafsız sunuz? | buradan hareket edebilmekliğim Bu hususta hiç bir şey bilmi ! için elzem olan hüviyet kâğıdmı bir muhalif! yorum.B j tanzim etmeği reddediyor. Tezsldsn K"*'.dlan alıp çıktım. Otele te teşebbüslere girişmeniz lâzım geC.H.P. Genel Sekreteri Kasım veccüh ettım. Bir yandan yürüı liyor.» Bu mektubu yakında hare Gülegi şahsan tanımam. Fakat kenken kendi k3?ime dÜFÜnüyordum, ket edecek Uruguaylı doktor Lauro disi hakkında ötedenberi sempati acaba bu a!o'.â:le bir muamele mi 1 Cruz'a veriyor ve tekrar beklemeğe ve takdir hisleri beslerim. Bunu dir, yoksa bir bah>.ne midir? Mi başlıyorum. Arkası VOLT Ula§tırma Bakanı olduğu zaman liste bana söyicdiklerini anlatınca bir yazrmda da fi'len isbat etmişEspcrrnza'nm rehrejnnde er.dişe betim. Çünkü o makama geçer geçlirc'.i. Dedim ki: mez seleflerinden hiç birinin tecrüt;G'.dip Meksika elçisini görecebe bile etmeğe yanaşmadığı bir gay ğim.» ret ve faaliyetle işe başlamıştı. Kır OiPİden çıkıp Meksiko elçilifine tasiyecilikten ziyade realiteye, lâf; git' m. Bir kaç dakika bekîedikten m Öksürüğü keser. • • tan ziyade tatbikata ehemmiyet veriyor, başmda bulunduğu mekanizmanm iyi işleyip işlemediğini bizzat kontrol etmek üzere alelâde bir vatandaş gibi vapurlara, trenlere biniyor, aksaklıklan, saçmalık kurulacak Şehir Meclisi bugiin açılıyor Kırk beş kuruş gibi ufak bir para verdikten sonra bizi doğruca Pompei'ye götüren autostrada'ya girdik. Yol geniş, dumdüz; iki tarafında güzel villâlar, bağlar, bahçeler, bağa ve mercan fabrikalan. Hemen yirmi dakika geçti, geçmedi, Pompei'ye vardık. Gözlerim, çocukluğumdanberi küller altmdaki halile hafızamda yer etmiş iki şehirden birini aradı. Yol kavşağının bir köşesinde Amerikan benzin merkezi, yol üstünde kahveler, lokantalar. Pompei'ye aid haüralar taşıyan irili ufakh, kadınlı, erkekli bir alay satıcı... Pompei nerede? Hava o kadar sıcak, cenub günîji o kadar yakıcı idi ki, solumuzdan yükselen yokuşu çıkıp kemerli bir kapıya gelince sevinerek bu serin gölgelikte durduk, biraz nefes aldık ve terlerimızi sildik. Artık aradığımız hayalşehrin hakikati içindeyiz. Pompei, anlattıklarına göre, o bölgede oturan Osk'lar tarafından, Milâddan VI asır önce kurulmuş. O zamanlarda Napoli körfezi (yunanca Neapolis Yenişehir) kıyılarma hep Grekler yerleşmişler. Etrüskierin saldırışlarma karşı koyabilmek için Pompei'yi kuran Osklar, Greklerle bir siyasî ve askerî ittifak yapmışlar. Şehirdeki Dori tapınağile Eski Yunan üslubundaki surlar, bu zamandan kalma ımiş. Milâddan önce V. asrın sonlarına doğıu, döğüşken bir İtalyan kavmi olan dağlı ve sert tabiatli Samnitler, burayı işgal etmişler. Mimarilerini, dillerini ve geleneklerini vermişler ve şehri epeyce genişletmişler. Bu böyle sürüp giderken Milâddan önce 310 yılmda Homenler, bir filo ile denizden karaya asker çıkarıp Pompei'yi almışlar. Bir müddet sonra Romcnlerin çekilmesi üzerine istiklâllerine tekrar kavuşmuşlar. ' Gene Romalılar tarafından muhtelif zamanlarda istilâlar yapılmıs; şu olmuş, bu olmuş; zevke ve eğlenceye düşkün, umumî ojiınlarda birbirlerini boğazlayacak kadar hırslı Pompei'lilerin memleketi, Milâdın 63 üncü yılında müthiş bir deprem geçirmiş. Tüccar, çahşkan, fakat hovarda Pompei'liler, harab olan yurdlarını, kısa zamanda düzeltip eski haline getirebilmişler. Aradan on dokuz sene geçmiş. Bu defa, Cite'nin, eteklerinde kurulduğu Vesuv dağı, künbilir ne kadar uzun zaman sakin, kendi haiinde kalıp istünde yaşıyan insanlara bah çeler, bağlar yaptınrken bir gün, birdenbire bu derin uykudan korkunc bir silkinişle uyanmış. Çatlayan tepesinden ateş püskürmeğe başlamış. Bu âni sarsnıtı ve ateş hücumu. hiç bir insan istilâsına benzememiş Pompei'yi altı yedi metre kalınlığında küller ve ateş selleri içinde yakıp bir daha dirilmemek üzere öldürmüştür. Hâlâ hiddeti geçmiyen Vesuv, 1871 yıldanberi arada sinirlenerek, alev püskürmeğe devam etmektedir. Gece, uzaktan onu seyretmeğe doyum olmuyor. Eeş on dakikada bir, bazan sert, bazan daha yavaş, nefesile alev buğulan hohlıyan bu sırtı yarah dağ fili, Abdülhak Hâmidin düşündüğü Şarkh file hiç benzemiyor. Dağlar için Hâmid şöyle der: Okumuş filler ki her birinin Nice bostan, gülistan ezberidir. Alt tarafım pek iyi hatırlamıyorum ama galiba şöyle olacak: Nice a'sâra mahremiesrar, Nice esrara şâhidiâdil... 0nun düşündüğü dağ fil; üstünde bostanlar, külistanlar taşır. Burada «ebzer» kelimesinin çift manasmdan istifade ediyor: «Uzerinde» veya »hafızasında» demek... Bostanla Gülistan da büyük İslâm hakimî ve şairi Sa'di'nin iki meşhur kitabıdır. Dağlar öyle okur yazar fillerdir ki, üstlerinde Sa'di'nin Bostan ve Gülistanlarını taşırlar. PEl V32? Avrupalılararası Tediye Birliği aniaşması Paristeki delegemiz anlaşma hakkında izahat veriyor Paris, eylul Milletlerarası İktısadî İşbirliği Teşkilâtınm son zamanlarda aldığı mühim iktisadî kararlar hakkında malumat edinmek üzere, bu teşkilâtın Paris Türk heyeti başdelegesi sayın Mehmed Ali Tineye müracaat ettim. Mehmed Ali Tiney, Ziraat Bankası İstanbul şubesi Müdürü iken sonradan bu mühim vazifeye tayin edilmiş; gene ve kıymetli bir maliyecimiz ve iktısadcımızdır. Kendisinı ziyarete gittiğim zaman Dublindeki bir konferanstan dönmüş olan eski Gümrük ve Tekel Bakanı, şimdi milletvekili sayın Suad Hayri Ürgüplü de orada idi. Sayın milletvekili gittikten sonra, Mehmed Ali Tineyden 19 eylul 1950 günü Pariste imzalanan Avrupahlararası Tediye Birliği Aniaşması hakkmda malumat istedim. Bu anlaşmaya 18 memleket iştirak etmiştir. Alfabe sırasile Batı Almanya Federal Cumhuriyeti, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Norveç, Holanda, Portekiz, İngiltere ve Şimalt İrlanda, Isveç, İsviçre, Türkiye Cumhuriyeti ve Trieste. Sayın Mehmed Ali Tiney şu izahaü verdi: « Marshall yardım plânı lcurulduktan sonra, yardımdan faydalanmak isteyen memleketler arasındaki muamelelerin çoğaltılması ve genişletilmesi için birbirine çok yakın iki rejim tecrübe edildi. İkincisi geçen sene daha geniş mikyasta tatbik edilen tiraj haklan rejiml idi. Bu rejimde memleketler, kendilerine tiraj olarak tanınmıs. bulunan hakların yüzde 75 ini, bu hakkı veren memleketlerde kullanmak mecburiyetinde idiler. Yalnız yüzd« 25 kadarını, birliğe dahil başka memleketlerde kullanmak hakkını haiz idiler. Böylece küçük mikyas» ta «çok tarafh muamele» imkânı verilmiş oluyordu. Geçen senekt rejimde memleketler, iki taraflı alacaklı bulunduklan paralan borj larına mahsub edemiyorlardı. Meselâ Türkiye, Yunanistandan olaa alacağını İtalyaya olan borcuna mahsub edemiyordu. Yeni rejimda ise Birliğe dahil, memleketler kayıdsız şartsız birblrlerinden mai getirtecek ve iki taraflı olarak alacaklı olduklan paralan, başkalanna olan borçlarına mahsub edebileceklerdir. Asıl borçlan ve alacakları, her devre sonunda yapılacak takas neticesinde belli olacaktır. Bu borçlar, bazı memleketlere ve bu arada memleketimize de tanınmış olan strüktürel kredi ve koia ' larla kapatılacakbr. Kotalar hududsuz değildir; her memleket için tesbit edilmiş muayyen bir kot» vardır. Bu kotanın bir kısmı kredi, bir kısmı altm tediyesile karşılanır. (Kotadan maksad meselâ Türkiye» ye ayrılmış oîan paradır.) Amerikalılar, Avrupa İktisadî İ$. birliği Teşkilâtma, çok taraflı mübadele sisteminin işleyebilmesi için mütedavil bir sermaye olarak 350 milyon dolar vermişlerdir. 19 eylulde imzalanmış olan yeni anlaşmanın imzasından 15 gün sonra, teşkilâta dahil memleketler, aralarındaki ithalâtı yüzde 60 nisbetinde serbestleştirmeyi karar altına almışlardır. Bu karara göre 4 ekim 1950 den itibaren, 18 memleket 1948 de yaptıklan ithalâta nazaran, serbest listelerine ithal ettikleri mallan, birbirlerinden ithal lisansı, döviz müsaadesi almağa lüzum kalmadan getirtebileceklerdir. Mevcud gümrük tarifeleri bu serbestliğe mâni olacak surette değiştirilmiyecektir.» Sayın Mehmed Ali Tineye mühim işleri arasında verdiği izahattan dolayı teşekkür ettim. Mehmed Ali Tiney, mühim bir iktisadî şahsiyet olan Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı Umumî Kâtibi M. Robert Marjolin ile birlikte, 15 gün sonra, memleketimize gelmek niyetindedir. ABİDİN DAV'ER den ayrılırken bir zat kendisine güzel bir pırlanta yüzük hediye ediyor. Gümrük memurlanndan biri tesadüfen kibar kavalyenin bu nazik hareketine şahid oluyor. Hemen yüzüğe el koyuyor. Fakat, bu muamele esnasında meçhul lutufkâr zat ortadan kaybaluyor. HASAN ALI YUCEL yerler, binalar, hep taş... Pompei, her şeyile bir bütündür. Tam bir Cite. Otelimizin, Pompei'yi iyi taruyan garsonu bize yol gösteriyorsa da asıl rehberim Taine, hep yanımda. Beni hiç bırakmıyor. Hem geziyoruz, hem anlatıyor: Cite, gerçek bir vatandır. Resmî dairelerin ve hususî ikametgâhların toplandığı bugünkü şehre benzemez. Cite'de insanlar, şehirlerini, şehirlerinin ziynetlerini ve onun mahfazasını kendileri yaparlar. Akropollarının hayali, ışıklar içinde beyaz tapınaklan parlayrak, her yerde onları takib eder. Nazarlarında, Cite olmasa gerçek insan olamazlar; onsuz, yan vahşi, hattâ hayvan kalırlar. Cit£, on iki asır, bu insanların her türlü hareketlerine hâkim olmuş yüksek bir fikrin meyvasidır. Bu, öyle bir buluştur ki, onunla insan, iptidaî halinden kurtulabilmiştir. Çünkü Cite, aym zamanda kilise ve şatodur. Cit^ dışındaki âlem, onlara yabancı veya düşmandır. Kendini ondan başka yerde emniyette hissedemez. Cite'yi çeviren surlar, onlar için bir sığınak, bir kaledir. Tanrılan, kendilerinindir. Jupiter'leri, Junon'lan hep orada yerleşmişlerdir. Hepsi aynı toprağa bağlıdırlar. Ocaklan, bucaklan oradadır. Ev tannlan, mezarlannda yatan toprak olmuş atalannın ruhlan, onlan gözetmeğe devam eder. Sokrates, Kriton'a «Vatan (yani Cit^), babandan, anandan fazla bir şeydir. Bize bazı haksızlıklar yapıhr ve şiddette bulunulacak olursa, kaçma çarelerine başvurmaksızın onlara boyun eğmeliyiz.» diyordu. Grekler ve sonra Halbuki Vesuv, ezberinde bu iki hikmet kitabı, sakin, durgun ve güleryüzlü bir Şark filozofuna hiç de benzemez. Kızan, alevler kusan, sert, amansız, merhametsiz bir cezacıdır. Sa'di'nin ruhundan ancak yüksek, fakat kızmıyan, kızdırmıyan, vakarlı bir dağ doğabilir. Halbuki Vesuv, Dante'yi halketti. Bu İtalyan şairinin hayali, cehennemle, azabîa, gayya kuyularile, işkencelerin kmnrn kıvrım acı çektirdiği, inim inim inlettiği insanlarla doludur. Pompei felâketini görüp de ondan tek kurtulan, bu müthiş İtalyan şairid'r, diyebiliriz. İlâhî Komedi, sanki bu felâketin kitabıdır. İçinde gezerken ancak teferruatını görebildiğim Pompei'yi, havad?n alınmış resmine baktığım zaman daha iyi kavrıyabildim. Şehir, denizden kırk metre kadar yüksek bir dayanak üzerine kurulmuş 65 hektarlık bir düzeydedir. Etrafını çeviren sur, 3200 metre imiş. Forum, şehrin ortasma tesadüf etmiyor; güney batıda, açık, güneşli bir meydandır. Bizim girdiğimiz, Porta Marina dedikleri kapı yakırundadır. En çok hürmet ettikleri tanrıca Venüse ibadet için ayırdıklan yer de, buralarda... Tam Grek mimarisinde yapılmıs olan tapınak, VI asır önce kurulmuş. Meşhur Anfiteatr, güney doğu köşesine tesadüf eder. Halka haber veya emir tebliğ edilecck binalar, mahkeme salonu, meclis gibi umumî yapılardan sonra evler, fınnlar, dükkânlar, Cit^'yi tamamalmaktadır. Sokaklar dar, fakat düz, çok kere birbirlerine dikaydır. Her taraf taş... Kaldırımlar, SAYIN DOKTOR ve EGZAOILARA Bir müddettenberi piyasada bulunmıyan bazı | 44 MÜSTAHZARLARI Gelmistir. İTHAL EDİLEN MÎJSTAHZARUR BEJECTAL 10 cc. BEJECTAL With LİVER 10 cc. BEVİTİN ve VİTAMIN " C 25 kapyjl CECON 10 cc CRUDE LİVER EXTRACT 2 Ünite 10 cc. DESOXN 2,5 mg 25 Tablet GLUCÜPHYLLİNE Amp. 6x2 cc. NEMBUTAL 3025 Kapsül TRİDİONE 25 Kapsül VİDAYLtN 90 cc. PENİCİLLİN PROCAÎNE, Şırıngalı 300 000 Ü. ABBOCİLLİN, Şınnga'ı Sulu Süsoansiyon 600000 Ü. ABBOCİLLİN, 400.000 Ü. Romenler, hayatı böyle anladılar. Eflâtun ve Aristo gibi filozoflan, devlet hakkında fikir söylediği zaman bu devlet, bir CiteMir; hududlu ve kapalı bir Cite. Ancak beş on bin aileden mürekkeb bir Cit£. Evlenme, ahşveriş ve diğer topluluk işleri, hep halk içinde ve halk için cereyan eder. Bu Cite fikri, İlk Zamanlann insan ruhunda duygu birliğinin ve bizim erişemiyeceğimiz fedakârlıklarla heyecanlann kaynağı olmuştur. Taine'nin bu sözlerini dinleyerek Pompei'nin dar sokaklarını, güzel evlerini gezdim. Sakinlerinden tek canlı kalmamış, kül olmuş bu diyar, beni öyle hayret verici bir hulyaya düşürdü ki, omuzlarında fotografları veya bütün yolluklan, ellerinde çantaları, bu harabelerde kaynasan seyyahlar, gözüme, harmanilerine bürür.müş Pompei'liler gibi görünmeğe başladılar. Bir köşe dönerken karşıma beyaz, bol ve rahat elbisesi içinde levend boyu, arkaya toplanmış saçlarile Pompei'li bir kadın çıkacak sanıyordum. Hal buki kısa bir zaman ve geçici bir tecessüs için buraya gelen bu ter kokulu görücüler; biçimsiz, rengârenk elbiseleri, sıcaktan pişmiş yüzlerile bu dekoru ne kadar bozuyorlardı. Bu çirkinliklerden kurtulmak için isterdim ki, hemen Osmanlı imparatorluğu kadar uzun Bir tarih sürmuj bu Cite'nin içinde, hiç kim se olmadan, tekbaşıma, hattâ büyük rehberim Taine bile Parta Marina'nın dışında kalarak, hayalimin canlandıracağı insan gölgelerile başbaşa dolaşayım. Beyaz mermerlerin arasında gezen beyaz hayaletlerle tatlı meyilli tepelerin ardından doğan veya Akdeniz ufuklannda batan güneşlerin yakmıyan ziyalan içinde, yahud kâlnaü olduğundan daha esrarlı hale koyan ay ışıklarında dereden tepeden konuşayım. Bana başlanndan geçen her türlü maceralan anlatsınlar. Küller altından, yeni tarhedilmiş kadar dokunuhnadan çıkmış bahçelerinde, hafif esintilerle küçük damlalan nefeslere kanşan fıskiyeli havuzlannın başında, bağlannın üzümlerinden sıkılmış şarablannı içeyim, taze yemişlerini yiyeyim. Tannlan hakkmda uydurduklan çocukça masallan dinliyeyim. İnsanlığın, bugüne kadar fazla bir şey ilâve edemediği zevklerini tadayım. Yaşadığımı unutayım ve yaşadığımı unutarak yasamayı anlayayım. Acaba onlara bilmedikleri, tecrübe etmedikleri bir zevk hediyesi, ne götürebilirdim? Galiba tütün... Üç devlet gümrüğünden itina ile geçirdiğim Büyük Kulüb paketini açıp bu misafirperver hayaletlere birer sigara ikram edcbilir miydim? Yak tıkları bu yeni zevk vasıtasının dumanlan, ya Vesuv'ün gündüzleri pece karanlığına bürüyen boğucu dumanlanm hatırlatırsa... En iyisi onlan kendi hallerine bırakayım. Bildikleri gibi yaşasınlar, yaşadıkları kadarını bilsinler... Dün intisar eüen Falih Rıfkı Atayın makalesinin 2 nci sütununda (kaynak) kelimesi (kaytak) 4 üncü sütununda da. (şiir kelimesi de salr kelimesl de türkçeüir) cümlesi (sürler de sairler de türkçedir) seklinde çıkmıştır. Tashih ederiz. Tashih ABBOTT LABORATORİZ NİR IST Ltâ. TÜRKİYE ŞUBESÎ Hezaran Han 17/20 Voyvoda Cad. Gaîata, İstanbul P. K. 1635 Tclcfon: 402!)8 ARZU RÜZGÂRI ELİNOR GLYN Sevilen kadmlann romanı ARIF BOLAT KİTABEVİ 2 lira PEŞİN ve TAKSİTLE en ucuz fiat: Ayda 10 15 20 25 Lirataksitle İNOİLİZ AMERİKAN AHA9N TRENGKOT PAROESÜLER 3000 Lira Y I L B A Ş I Hediyesi Baruaların ikramiye kur'alanna iştirak hakkı Maiımudpaşa, Kapalı Çarşı kapısı yanındaki 18. SALÂHADDİN KARAKAŞLI ITURÂL Hesablan Türkiye Kredi Bankası A . (Yeni Postane karşısında) İkramiyeli Tasarruf Her ay bir çekiliş Gelecek çekiliş tarflıi : 31 Ekim 1950 16 Ekim 3950 ye kadar yatırılan her 100 lira çekiiişe iştirak eder. AYDA 101520 LİRA TAKSITLE I Yerli ve Avrupa paltoluk kumaşlardan birinci smıf ifçilik ısmarlama paltolar 125 165 230 liradır. Mahmııdpaşa Kapahısrr çarşı kapısı yr.r.ındn 38. SALÂHADDİN KARAKAŞLI Çar A T O» da NEGREPONTİ KARDEŞLER Tür.el. İstiklâl Caddesi No. 453/1 AÇILIŞ TARİHİ 5 EKİM 1950 lan yerinde tesbit ederek onlara sebeb olanları derhal cezalandırıyordu. Yirmi yirmi beş yıldır hiç bir Bakanda müşahede etmediğim bu samimiyet ve iyi niyet hoıuma gitmis, tişte biz, böyle devlet adamlanna muhtacız.» demiş, fıkramın sonuna da şöyle bir ihtirazî kayıd eklemiştim: «Ne yazık ki, bu hükumet seni tutmaz, vaz geç bu sevdadan!» Aradan çok geçmeden löyledigim çıktı. Kasım Gülek Ulaştırma Bakanlığında pek kısa bir müddet çahştıktan sonra çekilmek zomnda kaldı. C.H.P. Kasım Gülek gibi işe yarar bir elemandan tekrar faydalanmayı ancak 14 mayıstan, iktidar mevkiinden düştükten sonra hatırladı. Umumî efkâr nezdinde kaybettiği itibarı biraz da onun faa! ve sempatik şahsiyetinden istifade ederek yeniden kazanabilmek için kendisini fırkanm en mühim mevkiine, Genel Sekreterliğe getirdi Kasım Gülek, partinin girmiş olduğu güç duruma rağmen o gündenberi bir şeyler yapabilmek için var kuvvetini sarfediyor, geziyor, dolaşıyor, konuşuyor, yazıyor, çiziyor. Yaptıklan arasında memleket bakımından, politika cephesinden iyileri de var, kötüleri de var.. Bit, bunlan günü gününe tahlil ve tenkid etmeğe lüzum görmüyor: Bir görüş, bir içtihad meselesi! Deyip geçiyorduk. Fakat, gazetemizin sahiblerinden Doğan Nadi arkadaşımıza verdiği demecde bugünkü iç ve dış siyasetimiz hakkmda gerek şahsî, gerek mensub olduğu partinin düşüncelerini belirten sözlerini okuyunca bunlarm insaflı ve insafsız, mantıklı, mantıksız taraflannı incelemeyi lüzumlu gördük. Tâ ki: Bir hakikat kalmasın Allahun âlemde nihan! «^* Yazan AHMED HIDAYET Kasım Güleğin insaflı ve mantıklı olarak serdettiği mütalealarm başmda «Halk Partisinin şimdiys kadar» iyi işler arasmda kötü işler yaptığım» itiraf etmesi geliyor. Kendisinden evvel hiç bir Halk Partilinin ağzından biz «intakı hak» kabilinden böyle bir söz işitmedik. Hâlâ da işitemiyoruz. Hepsi sonsuz bir inad buhranı içinde terter tepiniyor ve: Yurdu cennete çevirdik, milleti saadet ve refaha eriştirdik ve her ikisini de Demokratlara bu vaziyette teslim ettik!. Diyorlar. Kasım Gülek bu ilk insaflı görüşünden sonra birdenbire âdeta pişman olmuş gibi rotayı çeviriyor: Hesab vermeğe hazınz ama, böyle bir muhasebeye memleketin bugünkü vaziyeti müsaid değildir! Fikrini hemen ileri sürüveriyor. Düşüncelerini derece derece, basamak basamak kuvvetlendirmeğe bile ihtiyaç hissetmeden hemen «baskı» meselesine sözü naklediyor. Bugünkü iktidann kendilerine yaptığı tazyikm «baskı» tâbirile ifade edilemiyecek kadar kuvvetli olduğunu söylüyor, hattâ bazı mlsaller vermek istiyor ama, yer ve REEL şahıs ismi zikrederek müsbet hâdiseler meydana koyamıyor.. Kasım Gülek o dakika mübalâğada ileri gittiğini hemen anlamış olacak ki bir aralık tekrar insafiı olmak ihtiyacını duyuyor. Halk Partisinin şekeri ucuzlatmayı hiç bir zaman düşünmediğini ve arzu etmediğini açığa vuruyor... Muhterem Kasım Gülek, şu veya bu meselede siz ve partiniz, iktidardan, umumî efkârdan büsbütün ayn düşünebilirsiniz.. Ona hiç bir şey diyeceğimiz yok.. Yalnız şu baskı işinde elinizi vicdanınıza koyarak, bildiğiniz lisanlarda okuduğunuz kitablardaki ilmi ve hukuki nazariyeleri kafanızda toplayarak, 25 yıldır yapılmıs olanlan hatırlayarak nısfet ve adalete uygun bir hüküm veriniz! Bir kanun istiyoruz! Evvelce de yazmıştık. Bir kanun istiyoruz. Seyrüsefer kanunu.. Şehirde zaman zaman şoförlere gözdağı verme kabilinden bazı tedbir Bu âcJettir Ayol!. ler alınıyor. Hükümleri ancak bir İspanyol Monmartre revüsünün kaç gün sürüyor. Yahud gündüz cari oluyor, gece ihmal ediliyor. başartisti zavallı Esmeraldo'nun baYolsuzluk, dikkatsizlik, lâübalilik şma gelenleri tabiî okudunuz.. İsve neticede kaza kaza üstüne.. Fa kenderun vapurile memleketimiz kat asıl dava, sade bu değil. Gün geçmiyor ki şehirlerarası nakliyatta devrilen otobüslerin, yardan uçan kamyonlann havadisi sıra sıra gazete sütunlarına dizilmesin.. Bizim apartımanın kapıcısı Cemal Şahin iyi bir insan ve vazifesine sadık bir adamdı. Lâkin son zamanlarda kendisine bir zengin olma hırsı geldi. Ne yapacağını şaşırdı. Umulmadık işlere başvurdu, nihayet bir kamyon aldı. İçine otuz, kırk kişiyi doldurdu, Kayseri yolunu tuttu. Ne yazık ki bu hırsını sade kendisinin değil, diğer beş, on vatandaşın da hayatile ödedi. Kamyon yolda parça parça oldu... Yaralılar ve ölüler... Cemal Şahinin ve müşterilerlnin âkıbeti her gün tekerrür ediyor. İşin garibi belediye talimatnameleri şehir içinde komyonla insan taşımayı menettiği halde şehirlerarası bu çeşid nakliyat serbestçe ve fütursuz yapılıyor.. Ve bunun neticesi her gün yüzlerce kurban veriliyor. Bu facialann önüne biz ancak böyle bir kanun ve onun sıkı sıkı tatbikile geçilebileceğine kaniiz. Bilmem alâkadarlar ne derler?. Aflanna mağruren söyleyeyim, o gümrük memuru memleketimizde demiyeyim ama, şehrimizde teessüs etmiş esash bir geleneğin cahili imiş. Efendim, İstanbulumuzu ziyaret eden yabancı artistlere zenginlerimiz tarafından yüzük, aerdanlık vesaire gibi hediyeler verilmesi ötedenberi «müstahseno bir âdettir. Hattâ Birinci Cihan Harbinde daha ileriye giderek hovarda bir mil yonerimiz Avusturyah operet sanatkân Miloviç'in yorganına baştan aşağıya binlik banknotlar iğnelemişti. Komedi Fransezin sevimli yıldızı Marie Belle de güzeller hayranı bir dostumuzun epey giranbaha hediyelerine nail olmuştu. Alman beyaz perdesinin sarışın artisti Evelyn Holt da sağdan soldan şöyle böyl« çimlenmişti. Şimdi, zavallı Esmeraldo'ya tek taşh, tek yüzük çok görülüyor.. Ne gunlere kaldık, ey aziz okuyucularl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle